olaydır. İki dilli sanata yönelik inceleme eserlerigenelde bölük pörçük mahiyettedir. Ve son dönemde,iki dillilik doğal bir durum olarak kabul edildiktensonra, edebiyatçılar (yazın bilimciler) konuylailgili ciddi bir şekilde çalışmaya başladılar.Sovyet döneminde Kırgızlar, diğer SSCB halklarıgibi ana dili yanında zorunlu olarak Rusça eğitimde aldılar.Ünlü Kırgız edebiyatçısı Cengiz Huseynov“Çok Milletli Sovyet Edebiyatı”ndaki tipleri şu şekildesınıflandırır:Ana dilde yazmak ve yazarın onu Rusçaya tercümeetmesi; Rusça yazmak ve onu kendisinin anadiline çevirmesi; aynı zamanda ana dilde ve Rusçayazmak ve çevirinin devre dışı bırakılması; geçiciveya daimi şekilde iki dillilikten tek dile Rusçaveya ana diline geçmesi ve bunu yaparken eserinmüellifi tarafından tercüme edilmemesi; sadeceRusça yazmak bunu yaparken yazar kendisini Rusyazarı olarak değil, mensup olduğu halkın yazarısaymasıdır.Genel olarak Huseynov ile aynı fikri paylaşmaklabirlikte, sayılan bütün iki dillilik tiplerininpratikte kombine şeklinde karşımıza çıktığını belirtmeliyim.İki dilli çalışma, diğer çalışmalar gibiderin bireyseldir.Aytmatov ve Bayciyev’in eserlerinde, yazarlarınşartlar gereği erken yaşlardan itibaren hemRusça hem Kırgızca bilmelerinden dolayı, yukarıdaadı geçen iki dillilik türlerinin tamamını uyumlubir şekilde içinde bulundurur. Bununla birlikteonların kendileri birkaç defa, kendi tecrübelerindenyola çıkarak iki dilli çalışmanın doğası hakkındayazmışlardır.Araştırmacılar her yazarın dil tercihi konusundahakkının olduğunu kabul ederler, ama konumillî çerçeveye girdiğinde veya yazarın millî kimliğinitanımlamaya çalışıldığında hararetli tartışmalar,birbirlerini dışlayan nedenler sıralanmayabaşlar. Bazen Osetyalı edebiyatçı Nafi Jusoyti’nindediği gibi saçma “Aytmatov Rus yazarı” gibisindeniddialar da ortaya atılır.Dünya edebiyat tarihi pek çok ana dili dışındaçok güzel eserler yaratan ve resmî şekilde hemtemsil ettiği dilinin hem temsil ettiği milletin yazarıolarak bilinen yazarları tanıyor. Aslen Leholan ve İngilizce yazan Joseph Conrad, İngiliz yazarıolarak tarihte kaldı. Bununla birlikte Amerikalıyazar Mavi Baykuş lakaplı Vesha Kuonnezin,aslen Kızılderili olmasına rağmen bütün eserleriniİngilizce yazdı, ama resmî kitaplarda ve okurlararasında Kızılderili yazar olarak biliniyor. Galiba,yazarın milliyetini belirlerken, yazarın çalışmalarınıkapsamlı incelemek, sadece eserin dilini veyasadece yazarın millî kimliğini veya ülkesini önplana çıkarmamak gerekiyor.İki dilde yazan edebiyatçının dil ve konu meseleleritek dilde yazan geleneksel yazara kıyasladaha kritiktir. Bu konuda V. Nabokov’un yazdıklarıçok ilginçtir.“Üç yaşımda ben Rusçaya kıyasla İngilizceyidaha iyi konuşuyordum. Dokuz, on iki yaşlarımdaben daha çok İngiliz yazarları: Wells, Kipling,Shakespeare’i okumama rağmen bazı dönemlerigöz önünde bulundurmazsam İngilizce çok azkonuşuyordum. Fransızcayı altı yaşımda öğrendim”diyor Nabokov 1975 yılında Bernar Pivo’yayazdığı mektubunda ve devam ediyor: “Benimdedelerimin dili, benim şiirlerimde kendimi hissettiğimdildir. Ama ben hiçbir zaman Amerikalıbirine dönüştüğüme pişman değilim. Fransız dilidaha doğrusu benim Fransızcam (bu o kadar özelbir şeydir ki) benim akıl gücümle bükmek istememerağmen bükülmüyor. Onun söz dizimi benimbazı serbestliklerimi sınırlıyor ki, ben bunu diğeriki dilde kendime müsaade edebiliyorum. Elbette,ben Rus dilini seviyorum, ama İngilizce kullanımaçısından onu geçiyor.”Aytmatov ve Bayciyev’in tecrübelerinden yolaçıkarak cesaretle diyebiliriz ki, iki dillilik demek,iki dilin aynı zamanda kullanılıyor olmasıdır; ikidilde de fikir yürüterek düşünce sınırlarını zorlamak,yazarların bu avantajını eserlerine yansıtmasıdır.Önemli temel sorunların biri, iki dilli yazarlarınhangi dili anadili olarak görmeleridir? Çalışmadilini mi veya anne ile babalarının dilini mi?Bu konuda ünlü Kalmuk şairi David Kugultinovşu beklenmedik fikrini bildirmiştir: “İnsananadilindeki hangi sözleri ilk olarak söylediğini vene anlama geldiğini hatırlamaz ki... Fakat o, başkabir dilin anlamını ne zaman kavrar ve hayat tecrübesiedinir, o zaman işin seyri değişir. Hatırlıyorumda, Rusça “ekmek” kelimesinin anlamınınasıl öğrendiğimi. Sobadan çıkarılan sıcak ekmeğidildiler ve içtenlikle ikram ettiler: “Al, ekme-50eylül-ekim-kasım2012
ği balla ye”. O günden bu güne çok uzun zamangeçmesine rağmen, ne zaman “ekmek” kelimesiniduysam onun kokusu, tadı ve o an hissettiğim anavatandanve büyüklerin danışmanlıklarına kadarkelimeyle ilgili her şey, gözümün önüne gelir.”Kim bilir, belki Ruslaşmış Danimarkalı VladimirDal’ın “Açıklamalı Canlı Büyük RusSözlüğü”nün müellifi olması bununla açıklanabilir.Belki de, insan iki milletin kavşağında olursa,dillerini de başka türlü hissedecek, dil ve kültürünkendine has özelliklerini daha iyi görecektir. Rusdil bilimcisi Konstantin Yudahin Kırgızlaşmıştı veansiklopedik mahiyetteki Kırgızca-Rusça sözlüğühazırlamıştı.Cengiz Aytmatov ve Mar Bayciyev’in ruhi veentelektüel dünyası Kırgız ve Rus dilleriyle zenginleşti.Mesele sadece millî folkloru bilmek, dünyaedebiyatını öğrenmek değildir, bunları kendiçalışmalarının temeline oturtmaktır.Yeni başlayan pek çok yazar çeviri işleriylemeşgul olmak zorunluluğu hissederler. Aytmatovve Bayciyev bu “okul”un yanından geçmemişlerdi.Aziz Saliev, Adabiy Gezit gazetesindeki hatıralarında,50’li yıllarda genç zootekni uzmanıCengiz Aytmatov ve dil bilimi öğrencisi MarBayciyev’in Manas Destanı’ndan kelime kelimesinetercümeler yaptığını anlatır. Aytmatov çevirileriylebirlikte “Yazar-Köprü” hikâyesini de getirirve bu hikâye daha sonra “Literaturnıy Kırgizistan”edebiyat yıllığında basılır.Kuşkusuz, kelime kelimesine çeviriler ilerdeyazarların yazarlık sanatına derinden bakmasınısağlamıştır, çünkü çevirmen çalışırken, yazarınbastığı yolu yabancı bir dilde tekrar yürüyecektir.Aytmatov hiçbir zaman eserlerinde millîetnografikunsurları okurlarına karşı dalkavukçasömürmemiştir. Eserlerinde doğal yaşam, millîrenkler dayatılmaksızın, göze batırılmaksızınverilir vs. Aytmatov’un çalışmalarında Rusçayıkullanmasının nedenlerini analiz ederken çoğueleştirmen, Rus tercümanların onun eserleriniRusçaya çevirirken Kırgız gelenek görenek ve dilinceliklerini bilmediklerinden eserleri iyi çeviremediklerinive yazarın bundan memnun kalmadığınısöylerler.Aytmatov’un “Selvi Boylum Al Yazmalım”uzun hikâyesi Rusça “Yazarın Kırgızcadan tercümesi”şeklinde yayınlanmış ve uzun hikâyeninKırgızcası yaklaşık yirmi yıl sonra 1981 yılındabasılmıştır.Yazar, Rusçaya geçme nedenini, cumhuriyetlerdeki“edebî eleştiri düşüncesinin sınırlı kalmasına”ve korunma içgüdüsüne bağlamıştır. Amabunun o kadar da önemli rol oynadığını söylemekbiraz zor.Aytmatov “Kopar Zincirini Gülsarı” eseriniyazarken, Rusça, cumhuriyet dillerine üstünlüğünükurmuş, daha geniş kitle tarafından benimsenmişdurumdaydı. Millî diller ise cumhuriyetsınırları dâhilinde etkili olarak kalmıştır. BurayaRusça olarak yayımlanan edebiyat yayınlarını daekleyebiliriz; “hacimli” edebiyat dergileri, “romangazete” özel sayıları vs. Rusça çalışmak millî dildeyazmaktan çok daha avantajlıydı. Üstelik Rusçayazarsan, eserinin başka dillere çevrilme ihtimalida vardı.1967 yılında düzenlenen, iki dilli çalışmameseleleri sempozyumunda Aytmatov, iki dilinuyumluluğu ile ilgili şunları bildirmektedir:“Eğer kitap Kırgızca yazıldıysa, ben onu Rusçatercüme ederim veya tersine. Bunu yaparken de buiki yönlü çalışmadan çok keyif alırım. Bu, yazarınkendini geliştirmesi için büyük fırsat tanıyanilginç iç çalışmadır ki, bence yazarın yönteminigeliştirmesini, dilinin çift yönde zenginleşmesinisağlar”.“Rusça yazmak benim için, resmi geniş bir açıdançekmek demektir”, “büyük “edebî tecrübe” ilebaşka dile hâkim olmak ve o dil sayesinde kültüründenistifade etmek, benim görüş açımı genişletiyor,üretken olmamı sağlıyor”.“Düşünüyorum da, daha doğrusu umut ediyorumbir kişi için yazıyorum. Bu insan, benimkendisi için telaşlandığım, mücadele verdiğim, onakarşı dürüst olduğum, ona en gizli düşüncelerimisöylediğim ve bunu nasıl söylersem onu heyecanlandıracağını,hareketlendireceğini, kanatlandıracağınıdüşündüğüm biri. Eğer böyle olduysa benmuradıma ermişim demektir. Eğer böyle bir insanbulunursa, ben inanıyorum ki, beni başkaları daanlayacak, belki çoğu anlayacak, belki halk da anlar.Eğer baştan eserini kitleye yönelik yazma hedefikoyarsan, baştan hesapların ona göre olacak,bu ise düşüncenin değer kaybetmesine ve edebîeserin (elinin kolunun) bağlanmasına sebep olur.”Yukarıda söylenenler, yazarın öncelikle hazır,51eylül-ekim-kasım2012
- Page 2 and 3: Muhterem Okurlar,Kardeş Kalemler
- Page 4: de mankurtlar tarafından kuşatıl
- Page 7 and 8: MİRLANBEK NURMATOVile Kırgız Dos
- Page 9 and 10: u kadar yoğun bir şekilde yaşad
- Page 11 and 12: nun içinde Osmonkul Aliyev, Bazark
- Page 13 and 14: da oldukça iyi biliyordu. Bu yarat
- Page 15 and 16: gizli kalanları, halkın bilmedikl
- Page 17 and 18: a çocuk öğrenim yeteneği ve bab
- Page 19 and 20: sunarak dil için durmadan çalış
- Page 21 and 22: K. Tınıstanov, yukarıdaki yarı
- Page 23 and 24: Kırgız Edebiyatı 20. asrın baş
- Page 25 and 26: Kasım Tınıstanovile ilgili Kırg
- Page 27 and 28: nov birkaç bilimsel çalışma yap
- Page 29 and 30: ları hakkında ayrıntılı bilgi
- Page 31 and 32: o geceye “Akademi Geceleri” ad
- Page 33 and 34: Kasım Tınıstanov'dankısa hikây
- Page 35 and 36: Keçi de hemen kendi lüzumundan ba
- Page 37 and 38: efendi şarpadan kömöçü yakalay
- Page 39 and 40: şair ve yazarlığınınyanında,
- Page 41 and 42: SALİCAN CİGİTOVçev. KEMAL GÖZK
- Page 43 and 44: lışmaların sanki değişen hiçb
- Page 45 and 46: ken edebî zevk için norm aramanı
- Page 47 and 48: koruması ve sağladığı imkânla
- Page 49: MAMASALI APIŞEVçev. ABDRASUL İSA
- Page 53 and 54: Kırgızca veya Rusça basılan ese
- Page 55 and 56: mıştır. Hemen bütün hikâyeler
- Page 57 and 58: BEN KENDİMİBen kendimi ev dışı
- Page 59 and 60: ÇINARA SASIKULOVA*Kırgız öyküs
- Page 61 and 62: Bu öykünün diğerlerinden farkı
- Page 63 and 64: Zavallı ihtiyar Üpöl’ün hayat
- Page 65 and 66: Otobüslerin birisine binerek düş
- Page 67 and 68: nelerin olduğunu kim bilsin, yaşa
- Page 69 and 70: Anarbay'ın köprüsüKASIM KAİMOV
- Page 71 and 72: Sadece kulakları iyi işitmiyordu.
- Page 73 and 74: sonraki köprülerin Anarbay ile bi
- Page 75 and 76: olaylar sırasında öldürüldüğ
- Page 77 and 78: cek olanlar da yanılacaklardır;
- Page 79 and 80: “Akşamleyin çocukların oynadı
- Page 81 and 82: ÖZGE MEKÂN…Aşkın derin deryâ
- Page 83 and 84: KardedevletlerdlrobleMUHSİN İLYAS
- Page 85 and 86: ustalıklı bir şekilde kullanarak
- Page 87 and 88: üfleme çalgıları çalan müzisy
- Page 89 and 90: Türk şiirindeHazreti Peygamber186
- Page 91 and 92: Gubeydullin, Şabdanov, Jubanov, Ş
- Page 93 and 94: Rusedebiyatındanbeslenen,Gogol’u
- Page 95 and 96: Soldan sağa: İl Kültür Müd. Ta