ilgi birikiminin milyonda birini belki yeni yenianlamaya başlayan yazı dili vasıtasıyla ortaya konulanedebiyat.Esasında her bir halkın yazı dili, sözlü dili temelalmak suretiyle ana dili, bahsi geçen sözlü dil olanaydınların nesiller boyu uğraş vermeleri ile ortayaçıkar, uzun yıllar içerisinde belli bir çerçevenin içineoturur ve sözlü dilden uzaklaştığı kadar bizim yazıdili dediğimiz kavram meydana gelir. Ve elbettemillî yazı dili dediğimiz kavramın gelişmesi, bu yazıdilinin temel aldığı sözlü dilde konuşan, özellikle deedebî metinler kaleme alan aydın kitlesinin hem sayısıylahem de yetenekleri ve ilim seviyeleri ile yakındanbağlantılıdır.Yazı dili, halk dilinin gramatikal ve leksikolojiközelliklerinden faydalanarak gelişim yoluna başlarkenbu süreç içerisinde, fikir ve duyguları ifadebiçimleri, hayatın görünüşleri ve tabiatı betimlemeşekilleri açısından sözlü dilden farklı bir kulvaragirer, kısacası sözlü dilden uzaklaşır ve sözlü dilinifade imkânlarını kat be kat aşan yapma bir dil halinialır. Bu duruma örnek olarak Fransız yazı dilini göstermekmümkündür. “Fransız yazı dili ile sözlü dilibirbirinden alabildiğine uzaklaşmıştır” şeklinde birtespitte bulunan ünlü dil bilimci J. Vanderes sözlerinindevamında “Bu yüzdendir ki Fransızlar yazarkenkullandıkları dil ile hiçbir zaman konuşmazlar,konuşma dili ile arada sırada bir şeyler karalasalarda hiçbir zaman yazmazlar” demektedir.Neticede tuzu kuru olan, sözlü dilden uzaklaşan,aydınlar tabakasının kullandığı yazı dili, bahsi geçenyazı dilini temel alan sözlü dilde konuşan yeninesiller için herhangi bir yabancı dilden farksızdır.Nitekim bu dil, sadece ilköğretim okullarının veyaüniversitelerin müfredatlarına konulan edebiyatderslerinde değil diğer derslerde de öğretilir. Yazıdilinin bütün üslup zenginliklerinin, gramatikal veleksikolojik özelliklerinin yeni nesiller tarafındanbelli bir düzeyde öğrenilmesi 15- 20 yıl gibi uzun birzaman dilimi içerisinde ancak gerçekleşir.Kırgız yazı dili ise esasında taşradaki ilköğretimokullarında, az da olsa üniversitelerde, yüksekokullarda ders olarak okutulmakta, haber alma vebasın- yayın organları tarafından işlenmekte, bazıdevlet dairelerinde kullanılmaktadır. Fakat ana dilimiz,siyaset, din, diplomasi, felsefe, psikoloji, mantık-sosyoloji ve kültür tarihi gibi alanlarda işlenmemekte,daha doğru bir tabirle kullanılmamaktadır.Yani yazı dilimiz ile konuşma dilimiz birbirindenhâlâ uzaklaşmış değildir, yani Kırgız yazı dili yukarıdada değindiğimiz gibi yazı dilinden beklenenşartlara cevap vermekten uzaktır. Bu durum Kırgızdilinin gelişmiş bir yazı dili olarak oluşumunu hâlâtamamlamadığını ve bu oluşum sürecini yaşadığınıgöstermektedir.Neticede her türlü edebî metnin - bir an için buedebî metinlerin tamamını edebiyat diye ifade edelim-yazı diline, yazı dilinin leksikolojik, morfolojikve üslup repertuarına biriktirdiği betimleme, ifadeetme ve etkileme özelliklerinden yararlanılarak ortayakonulduğunu kabul etmek durumundayız. Yazıdili olma sürecine girmiş fakat tam mânâsıyla kemaleermemiş Kırgız dilinde ise ilmî, siyasî ve dinîüslup özellikleri oturmadığı için Kırgız edebiyatıgenellikle konuşma dilinin sınırlı imkânlarına dayanarakortaya konulmuş, edebiyatımız, gelişiminikonuşma diline dayanarak sürdürmüştür.Eğer her bir halkın aydın tabakasının duygularının,düşünme yeteneklerinin ve kelimelerle duygularınıifade edebilme gücünün, ana dilinin yazı türündekişeklinin üslup açısından ne derece geliştiği ileyakından alâkalı olduğu fikrini kabullenecek olursakbu takdirde Kırgız yazı dilinin hâlâ tam olarak gelişimsürecini tamamlamamış olması durumunun,Kırgız yazarların edebî düşünme özelliklerini ve kalemgüçlerini eksik bıraktığını ve eserlerinin edebîkalite açısından olumsuz etkilendiğini düşünmemizson derece doğal bir sonuçtur.Demek ki Kırgız edebiyatına dair yapılacak olanilmî çalışmalarda, bu edebiyatın oturma süreciniyeni yeni tamamlama yoluna giren, kemale ermemişbir yazı dili vasıtasıyla ortaya konulan bir edebiyatolduğu meselesi hiçbir zaman akıllardan çıkarılmamalıdır.Kırgız Edebiyatı- Devlet desteği ile ortaya çıkan,devletin verdiği maddî yardımlarla gelişim sürecinidevam ettiren fakat diğer taraftan yine devletin politikalarınınpropagandasını yapmakla mükellef,kesintisiz olarak resmî otoritenin kontrolünde olanbir edebiyat.İster kabul edelim ister etmeyelim ÇağdaşKırgız edebiyatı olarak ifade edilen kavram, yaniÇağdaş Kırgız edebiyatı, Sovyetler Birliği’nin siyasîistekleri, maddî yardımları ve değişik alanlardasağladığı imkânlarla ortaya çıkmış ve yine devletin46eylül-ekim-kasım2012
koruması ve sağladığı imkânlarla gelişimini yetmişyıl boyunca herhangi bir kesintiye uğramadan devamettirmiştir. Kısacası Kırgız edebiyatı, hükümetinekonomiye müdahalesinin olabildiğince kısıtlı olduğu,özel mülklere serbestlik tanınan ve özgür birtoplumda değil, yeni bir sosyal yapı kurma endişesindekidevlet gücü tarafından ortaya çıkarılmıştır.Her ne kadar Sovyetler Birliği döneminde devlet,Kırgız edebiyatını ve bu edebiyat dahilindeeserler veren yazarları her açıdan desteklemişse debu destekle beraber edebiyat üzerinde her zamansansür baskısı olmuş, Kırgız edebiyatı Sovyet hükümetlerininaçtığı kampanyaların propagandasınıyapan siyasî bir organ olarak kullanılmıştır. Bu yüzdenedebiyatımız, Sovyetler Birliği yıkılana kadardış dünyadan habersiz kalmıştır. Bu kapalılığın vesansürün sonucunda ise sosyal yapının, hayallerin,arzuların devletle herhangi bir alıp vereceği olmayanözgür olarak nitelendirilebilecek aynası olmaktanuzak kalan Kırgız edebiyatı, propaganda aracı halinedönüşmüş, Parti’nin siyasî görüşlerini ve ideolojisiniyansıtan bağımlı bir edebiyat olmuştur.Fakat her türlü baskı ve sansür uygulamalarınarağmen Kırgız edebiyatını ortaya koyan nesiller, anadillerini işleyerek, örneğin olay halkaları kurmak,kurulan olay halkalarını verilen tasvirlerin de eşliğiile ilginç hale getirmek, hayattan aldıkları kesitleri,insanları, tabiat görünüşlerini canlı bir şekilde betimlemek,şahıs ve olay örgüsü arasındaki bağlantıyıkurabilme becerisinin yanı sıra Kırgız dilini kullanarakpsikolojik tahliller yapmak gibi edebiyatın temelteori alanlarında kendilerini yetiştirmişler, dünyaedebiyatlarının, özellikle de daha rahat anlayabildikleriRus edebiyatının yüzyıllar içerisinde birikiminiyapmış olduğu beğeni çizgisini az da olsa kendi kafalarındaoluşturabilmişler, bu çizgiyi yakalamayaçalışmışlardır.Demek ki Kırgız edebiyatını konu alan ilmî çalışmalarda,bu edebiyatın Sovyetler Birliği dönemindebizzat devlet eliyle kurulduğu, sansür baskısıaltında geliştiği ve dünya standartları ile karşılaştırıldığızaman birçok eksiklerinin olduğu göz önündebulundurulmalı, yetmiş yıl içerisinde gelecekte yazarolacak genç kalemlerin dayanabilecekleri bellibir temelin ancak oluşturulabildiği unutulmamalıdır.Kırgız Edebiyatı- Genel olarak herhangi birentelektüel temeli olmayan, yazarlık meziyetleriaçısından yetersiz ve dünya standartlarının altındaeğitim almış yazarlar tarafından ortaya konulanedebiyat.Elbette her şeyin bir başlangıcı vardır. Kırgızedebiyatı da bir noktadan başlamış, gelişme yolunagirmiştir ki takdir edileceği gibi bu başlangıcı yapacakolan kalemler olmadan bunun olması düşünülemez.İlk yazarlarımızın en büyük eksikliği isekendilerinden önce örnek alabilecekleri bir temelinolmamasıdır. Temeli onlar atmış, bu yüzden eğitimaldıkları yıllarda ders kitaplarında Kırgız edebiyatıdiye bir kavramla karşılaşmamışlardır. Modernmânâda eğitim almamaları, şahsî olarak düşünmeyetilerinin çeşitli sebeplerden dolayı gelişememesi,düşünmek denilen şeyin insana verdiği azabı, buazabı kağıt üzerine dökme ıstırabını çekmemelerigibi eksiklerine rağmen millî bir edebiyatın temellerinionlar attılar.Sonraki nesillerde eğitim açısından iyileşmegörülse de, genel kültür, dünya görüşü ve orijinaldüşünme yetileri açısından bu yazar nesilleri neBatı’nın ne de Sovyet Rusya’nın kendileri ile zamandaşkalemlerinin düzeyine denk olabildiler. Elbettebunun sebepleri vardı. Şehirde doğup büyüyenbir- ikisi haricinde bu yazarların çoğu köy ilköğretimokullarından, ideolojinin ayyuka çıktığı ders kitaplarından,yetersiz öğretmenlerden ilim almış, üniversiteyıllarında ise geriye dönük bu eksikliği kapayamamış,bilgi fakiri ana dillerini işleme gayretindekikalemlerdi. Bu yüzden bu kalemler ne kadar gayretettiyse de Batı medeniyetinin yetiştirdiği kalemlerinseviyesine hiçbir zaman ulaşamamıştır.Diğer taraftan hayatını yüksek miktarlardakiakademik burslarla kazanan ve geçindirmesi gerekenbir ailesi olmayan Alıkul Osmonov, komünistrejim tarafından Kırgız halkının içerisinden çıkanSovyet yanlısı ilk yazarlar olmaları sebebiyle şımartılanve çeşitli ayrıcalıklar verilen T. Sıdıkbekov ileA. Tokombaev ve nihayetinde millî gururumuz CengizAytmatov haricindeki diğer yazarlarımız ise gündüzlerihükümet dairelerindeki işlerinde çalışmış,eserlerini ise ancak boş vakitlerinde yazabilmiştir.Yani yazarlarımızın büyük çoğunluğu için edebî yaratıcılıkişi tam mânâsıyla geçimlerini sağladıklarıprofesyonel bir meslek olmaktan çok boş vakitlerinideğerlendirdikleri bir uğraş, ek olarak gelir eldeedebilecekleri ikinci bir iş olarak görülmüş, esasındaiçinde bulundukları şartlar bunu zorunlu kılmıştır.47eylül-ekim-kasım2012
- Page 2 and 3: Muhterem Okurlar,Kardeş Kalemler
- Page 4: de mankurtlar tarafından kuşatıl
- Page 7 and 8: MİRLANBEK NURMATOVile Kırgız Dos
- Page 9 and 10: u kadar yoğun bir şekilde yaşad
- Page 11 and 12: nun içinde Osmonkul Aliyev, Bazark
- Page 13 and 14: da oldukça iyi biliyordu. Bu yarat
- Page 15 and 16: gizli kalanları, halkın bilmedikl
- Page 17 and 18: a çocuk öğrenim yeteneği ve bab
- Page 19 and 20: sunarak dil için durmadan çalış
- Page 21 and 22: K. Tınıstanov, yukarıdaki yarı
- Page 23 and 24: Kırgız Edebiyatı 20. asrın baş
- Page 25 and 26: Kasım Tınıstanovile ilgili Kırg
- Page 27 and 28: nov birkaç bilimsel çalışma yap
- Page 29 and 30: ları hakkında ayrıntılı bilgi
- Page 31 and 32: o geceye “Akademi Geceleri” ad
- Page 33 and 34: Kasım Tınıstanov'dankısa hikây
- Page 35 and 36: Keçi de hemen kendi lüzumundan ba
- Page 37 and 38: efendi şarpadan kömöçü yakalay
- Page 39 and 40: şair ve yazarlığınınyanında,
- Page 41 and 42: SALİCAN CİGİTOVçev. KEMAL GÖZK
- Page 43 and 44: lışmaların sanki değişen hiçb
- Page 45: ken edebî zevk için norm aramanı
- Page 49 and 50: MAMASALI APIŞEVçev. ABDRASUL İSA
- Page 51 and 52: ği balla ye”. O günden bu güne
- Page 53 and 54: Kırgızca veya Rusça basılan ese
- Page 55 and 56: mıştır. Hemen bütün hikâyeler
- Page 57 and 58: BEN KENDİMİBen kendimi ev dışı
- Page 59 and 60: ÇINARA SASIKULOVA*Kırgız öyküs
- Page 61 and 62: Bu öykünün diğerlerinden farkı
- Page 63 and 64: Zavallı ihtiyar Üpöl’ün hayat
- Page 65 and 66: Otobüslerin birisine binerek düş
- Page 67 and 68: nelerin olduğunu kim bilsin, yaşa
- Page 69 and 70: Anarbay'ın köprüsüKASIM KAİMOV
- Page 71 and 72: Sadece kulakları iyi işitmiyordu.
- Page 73 and 74: sonraki köprülerin Anarbay ile bi
- Page 75 and 76: olaylar sırasında öldürüldüğ
- Page 77 and 78: cek olanlar da yanılacaklardır;
- Page 79 and 80: “Akşamleyin çocukların oynadı
- Page 81 and 82: ÖZGE MEKÂN…Aşkın derin deryâ
- Page 83 and 84: KardedevletlerdlrobleMUHSİN İLYAS
- Page 85 and 86: ustalıklı bir şekilde kullanarak
- Page 87 and 88: üfleme çalgıları çalan müzisy
- Page 89 and 90: Türk şiirindeHazreti Peygamber186
- Page 91 and 92: Gubeydullin, Şabdanov, Jubanov, Ş
- Page 93 and 94: Rusedebiyatındanbeslenen,Gogol’u
- Page 95 and 96: Soldan sağa: İl Kültür Müd. Ta