lara (baylara) komuz çalardın ya, şimdi benim içinçal.” derdi. Meğer Kasım kopuzdan çok iyi anlayanbir insanmış. Hatta Kasım Taşkent’te öğrenciykenhocası olan Magcan Cumabay öğrencisinin mandolinçaldığını gördüğünde ona:-Kasım sen şairsin. Mandolin çalma. Sanat dediğintabaktaki yemektir.” diye nasihatte bulunur.Kasım’a mama gibi yapışan eleştiriciler “Kasım,eski hayatın yanlısıdır. O Sovyet hükümetini sevmez.Sovyet hükümetine ün kazandıran (öven) şiirde yazmaz.” dediler. Bu apaçık bir yalandı. KırgızlardanSovyet hükümetini ilk öven Kasım olmuştur.Bu sözümü kanıtlamak için şu örneği verebilirim ki,Kasım, 1920 yılında yirmi yaşındayken aşağıdakişiiri yazdı. O dönemde Kırgızların öz diline uygunolan ve sahiplendikleri alfabesi yoktu. Bütün Türkhalkları Arapların 28 harfi ve Fars, Türklerin eklediği3-4 harfle yazarak birbirinin edebiyatını okuyabiliyordu.Bunların içinden bize en yakını Kazakdiliydi. Kırgızların hepsi Kazak dilinde kullanılanArap harflerini kullandı. Baytursunov’un Kazakçayazılmış “Til Kuralını” (Dil Aleti) okulda okuttu.İlk şairimiz Kasım da, şiiri Kazak dilinde yazdı.Kırgızların ilk okuyan gençleri, Kazak kardeşlerimizinöğretmenlerinden eğitim gördüler. Bundandolayı ana dili gibi çok iyi Kazakça konuşabiliyorlardı.Kasım’ın şiirini de Kazak dilinde sunuyorum:Bugünkü GünBugün şulelerin parıldadığı gündür,Dünkü umutsuzlukların giderildiği gündürDökülen kanlar hakkında ses çıkmazdı,Şimdi onları açık söyleme günüdürMaksatların gerçekleştiği bir gündürHer insanın payını aldığı günKan içen kimselereTabiatın başını eğdiği bir günBitkiler, hayvanatlar gülen bir günEzilen, kalplerin ferahladığı bir günUzun yıllar eziyet çekenlerSağ salim birbirlerine kavuştuğu bir günYoldaşlar bayrağı kaldırıp öne yürüyünEvde boşuna yatmayın halkla birlikte olBüyüklerin dediği atasözü varHalktan ayrılan adam olmaz(Sürüden ayrılanı kurt kapar)1920 yılıBuna benzer “Tan” adlı şiirini de yayımladı.Buna rağmen iftiralar durmak bilmedi. Yalanı gerçekgibi konuştuklarında gerçek utancından buralardanuzaklaştı. Dostum, meslektaşım, fikirleşelimhayatta olsaydı neler neler yapardık. 1933 yılında,ilk hapse atma ve öldürme işi gerçekleştirildi. O zamanlarKırgızların yetişmekte olan değerli insanlarıyok edildi. Ben de o zaman hapse atıldım. Okuluyeni bitirdiğim dönemdi. O zaman Kasım da hapseatılacaktı. Fakat o dönemde sekreter olan Belovskiy,Kasım’ı hapse girmekten kurtardı. 1936 yılındaStalin’in anayasası ilan edildi. Sınır çatışması birdendurdu. Birbirini “milliyetçi” “yabancı unsur”diyenler, şartlar gereği olsa gerek dost kesildiler.Tam o zaman beni “Rusça-Kırgızca Sözlük”oluşturmaya Moskova’ya davet etti. Ailemle gittim.Hızlıca gazaplı 1937 yılı geldi. Kasım da ManasDestanı’na “Baş söz” yazacağını söyleyerekbir aylığına eşiyle beraber Moskova’ya geldi. O döneminMoskova’daki Kırgız temsilcisi CamansariyevAsanbay’ın evine yerleşti. Benim üzerinde çalışmaktaolduğum “Sözlüğe” yönelik de iftiralar artmıştı. Birgün eşimle Camansariyev’in evine geldiğimizde Kasımyoktu. Biraz sonra geldi. Kederliydi. Neler olduğunusorduğumda:-Zaman bozulacak gibi. Sen Moskova’dan çıkma,dedi.-Ben de Moskova’da kalayım demiştim.Ancak İsakeev çağırıp:-Belovskiy’den telgraf geldi. Kasım’ı getir demiş,dedi. Çare var mı? Patronun götüreceğim diyorsa, neredekalabilirim ki. Gideceğim, diye içini çekti.Bundan bir kaç gün önce benim geçici olarak kaldığımeve gelmişti, konuk olmuştu. Nedense,-Kuseyin, senin evinde sarhoş olasım geliyor.Çok derdim var, demişti.Sözün kısacası, Kasım’ı İsakeev götürdü. O gelincehapse atmışlar. Böylece bu, canım gibi gördüğümyazı arkadaşımla son buluşmam oldu...Isık Göl İl Devlet Arşivi’nden alındı.Akademik Karasayev’in fonu.F-1041, tüzüm No. 1, s. 63-68.■32eylül-ekim-kasım2012
Kasım Tınıstanov'dankısa hikâyelerçev.: HALİT AŞLARÖMER KÜÇÜKMEHMETOĞLUİlim bitmez zenginlikBir adamın iki oğlu vardı. Baba, büyük oğlunu daha çok seviyordu. Servetinin tamamınıbüyük oğluna miras olarak bırakacak oldu. Anne her iki oğlunu da seviyor birini diğerinden ayrıtutmuyordu. Kocası onu dinlemedi; azarladı, dövdü. Kadın dayaktan kaçarak bir kara çiyin dibinevardı. Hıçkırıklar içinde ağlayarak oturdu. Yoldan geçen bir yolcu kadını gördü.-Niçin ağlıyorsun?diye sordu. Kadın ağlamasının nedenini anlattı. Yolcu hikâyeyi dinledikten sonra kadına şöylededi:-Siz boş yere ağlamayın. Küçük oğlunuzu okumaya gönderin. Bilim bitmez zenginliktir. Babanınservetiyse elin kiri gibidir. Çabuk tükenir.Kadın yolcunun söylediklerine inandı. Oğlunu çok uzaklara okumaya ilim öğrenmeye gönderdi.Çocuk yıllarca yılmadan okudu. Sanatını eline aldı ve sanatıyla zengin oldu. Ağabeyinin ise babasınınservetiyle başı döndü, sanat ilim öğrenmedi. Baba serveti çabuk tükendi. Beş parasız kaldı.Düşkünleşti. Kardeşine ekmek parası için yalvardı.Evet, iki tane güzel atasözümüz var: “Enege balanın alalıgı cok” (Anneye çocuğun kötülüğüyok); “Bilim tügönbös baylık” (İlim bitmez zenginlik).HırsızÖğrencilerden birinin çakısı çalındı. Kimin çaldığı bir türlü bulunamadı. Çakının çalınmasıöğretmenin kulağına gitti. Öğretmen bu duruma çok üzüldü. Çocuklara şöyle dedi:33eylül-ekim-kasım2012
- Page 2 and 3: Muhterem Okurlar,Kardeş Kalemler
- Page 4: de mankurtlar tarafından kuşatıl
- Page 7 and 8: MİRLANBEK NURMATOVile Kırgız Dos
- Page 9 and 10: u kadar yoğun bir şekilde yaşad
- Page 11 and 12: nun içinde Osmonkul Aliyev, Bazark
- Page 13 and 14: da oldukça iyi biliyordu. Bu yarat
- Page 15 and 16: gizli kalanları, halkın bilmedikl
- Page 17 and 18: a çocuk öğrenim yeteneği ve bab
- Page 19 and 20: sunarak dil için durmadan çalış
- Page 21 and 22: K. Tınıstanov, yukarıdaki yarı
- Page 23 and 24: Kırgız Edebiyatı 20. asrın baş
- Page 25 and 26: Kasım Tınıstanovile ilgili Kırg
- Page 27 and 28: nov birkaç bilimsel çalışma yap
- Page 29 and 30: ları hakkında ayrıntılı bilgi
- Page 31: o geceye “Akademi Geceleri” ad
- Page 35 and 36: Keçi de hemen kendi lüzumundan ba
- Page 37 and 38: efendi şarpadan kömöçü yakalay
- Page 39 and 40: şair ve yazarlığınınyanında,
- Page 41 and 42: SALİCAN CİGİTOVçev. KEMAL GÖZK
- Page 43 and 44: lışmaların sanki değişen hiçb
- Page 45 and 46: ken edebî zevk için norm aramanı
- Page 47 and 48: koruması ve sağladığı imkânla
- Page 49 and 50: MAMASALI APIŞEVçev. ABDRASUL İSA
- Page 51 and 52: ği balla ye”. O günden bu güne
- Page 53 and 54: Kırgızca veya Rusça basılan ese
- Page 55 and 56: mıştır. Hemen bütün hikâyeler
- Page 57 and 58: BEN KENDİMİBen kendimi ev dışı
- Page 59 and 60: ÇINARA SASIKULOVA*Kırgız öyküs
- Page 61 and 62: Bu öykünün diğerlerinden farkı
- Page 63 and 64: Zavallı ihtiyar Üpöl’ün hayat
- Page 65 and 66: Otobüslerin birisine binerek düş
- Page 67 and 68: nelerin olduğunu kim bilsin, yaşa
- Page 69 and 70: Anarbay'ın köprüsüKASIM KAİMOV
- Page 71 and 72: Sadece kulakları iyi işitmiyordu.
- Page 73 and 74: sonraki köprülerin Anarbay ile bi
- Page 75 and 76: olaylar sırasında öldürüldüğ
- Page 77 and 78: cek olanlar da yanılacaklardır;
- Page 79 and 80: “Akşamleyin çocukların oynadı
- Page 81 and 82: ÖZGE MEKÂN…Aşkın derin deryâ
- Page 83 and 84:
KardedevletlerdlrobleMUHSİN İLYAS
- Page 85 and 86:
ustalıklı bir şekilde kullanarak
- Page 87 and 88:
üfleme çalgıları çalan müzisy
- Page 89 and 90:
Türk şiirindeHazreti Peygamber186
- Page 91 and 92:
Gubeydullin, Şabdanov, Jubanov, Ş
- Page 93 and 94:
Rusedebiyatındanbeslenen,Gogol’u
- Page 95 and 96:
Soldan sağa: İl Kültür Müd. Ta