makların zulmü, bir yıl zarfında halkın yaklaşık %30-40’ı öldü. Hayatta kalanlar tekrar vatanlarınadöndüler. Dönenler de suçlandı ve evlerine yerleşmelerineizin verilmedi; dağlara sürüldüler. Çin’de,Kırgızların kızları, gelinleri, çocukları heder oldu,kayboldu. Birçoğu hizmetçi olarak satıldı. Birçoğunundili Kalmakçaya, Uygurcaya döndü; ana dilleriniunuttular. Çocuklar, kızlar hizmetçi oldular.Kasım bütün bu hâdiselerin canlı şahididir. Ben deÇin’den 1921 yılında döndükten sonra Erkin Toogazetesinde “Ne zaman rahata kavuşacaklar, dönecekler,çoğu hizmetçi olarak yaşıyor,” diye küçükbir makale yazdım. Kasım da bu durumdan oldukçamuzdaripti. Çin’e kaçan göçmenlerin vaziyeti onudüşündürüyordu. O yıllarda hükümet girişimlerdebulundu. Ukombez’in [1] (Gizli Güvenlik Teşkilâtı)sekreteri Usubakun Kangeldiyev göçmenleringeri dönüşü için girişimlerde bulundu. O sıralardaKakşaal’dan yazılan sıkıntılarla dolu mektubu ErkinToo gazetesinde yayımladık. “Suraçı dosumsuraçı” (Sorsana Dostum Sorsana) adlı Kasım’ınşiiri de tam bu temayı işliyordu. Kasım’ın ve benimÜrkün hâdisesini işlemediğimizi söylemekkuru laftan, lakırtıdan ibaret. Kasım, milletini sevenbiriydi. Eğri oturup doğru konuşmak gerek. OnunKazakça ve Kırgızca şiirlerinin çoğu vatanperverlikleörülü. O, bunları yazdığında bıyıkları yeni terliyordu.Şimdiki gençliğin, 20 yaşlarındakilerin neyaptıklarını çok iyi biliyoruz. Tek işleri televizyonseyretmek. Kasım’ın şairliğinden ister bahsedeyimisterseniz de bahsetmeyeyim; hepsi gün gibi aşikâr.Şairlik yeteneğini, eleştirmenler daha ayrıntılı biliyorlar,anlatıyorlar.Demin Kasım Tınıstanov’un bazı şiirleriniokuyup genel olarak bu şiirlerdeki poetikaya, fikirleredeğindiniz. O, aynı zamanda nesirde de ustaydı.Bu konu hakkında ne söylemek istersiniz?Genel olarak Kırgızlarda konuşma yeteneği var.Bunu Manas destanından ve halk efsanelerinden anlıyoruz.Ama bunların birçoğu günümüze ulaşmadı;derlenip basılamadı. Edebiyatımıza büyük yol açanbu işleri başlatan Kasım Tınıstanov’dur. Onun şiirlerininbazıları nesre yakındır. Canıl Mırza manzumesinibuna örnek verebiliriz.Men turdum, tışka çıktım, ay arası1. Upravlenie Komitet BezopasnostiBolgondoy tumandangan toonun başıÇetinen ala bulut çubap ötüpAgaydın ubayımdı köz karaşıKıroogo üstü-başı çılk orongon,Kiygendey kümüş kımkap saydın taşı.Koroboy iz tüşürüp tülkü, börü,Ençileş cazılganday şıbagası(Anlamı: “Ay ışığında kalktım dışarı çıktım.Dağın başı sislenmişti, bir ucunda bulut şekil almışkuyruk gibi görünüyordu. Hocanın duruşu hüzünlüydü.Kırağı her tarafı kaplamıştı. Nehrin taşlarıgümüş bir kına girmiş gibiydi. Tilki ve kurt usulca izbırakıp gitmişlerdi. Nasipleri birdi.”)Bu edebî bir tablo… Böyle mısralar şiirlerindeoldukça fazla. Kasım’ın nesri de aynı ustalıktadır.O, edebiyatımızın ilk eseri “Mariyam menen köl boyunda”(Mariyam ile Göl Kıyısında) adlı hikâyeyiyazdı. Bu eserin kahramanını da tanıyorum. Onunlahanımım Ayşa’nın akrabası evlendi. O adam, yakındavefat etti. Onunla Kasım’ın arasında bir alakavardı.Hangi yıllardı?1923 yılıydı. Böylece Kasım nesirde de önemlibir yol açtı. Onun şiir tercümeleri de güçlüydü.Tercümelerinin çoğu yayımlanmadı. ManasDestanı’nda “Almambetin comogu” (Almambet’inHikâyesi) adlı bölüm var. Bu bölümü KırgızcadanRusçaya tercüme etti. Bu tercümeyi daktiloda yazankişinin ağladığını gördüm. Rus edebî dilini, ana diligibi yazabiliyordu. Rusça şiirlerde yazdı; ama bunlaryayımlanmadı. Onunla birlikte çalışan Rus arkadaşları“Şiirlerinin Puşkin’den eksiği yok,” diyeonu övüyorlardı. O, Rusçayı biraz aksanlı konuşsa12eylül-ekim-kasım2012
da oldukça iyi biliyordu. Bu yaratılıştan verilmiş biryetenek. Söz sanatını iyi bilen insan sanata da yakınoluyor. O, her zaman Karamoldo’yu evine daveteder, ondan komuz dinlerdi. Ara sıra Kasım, şakaylakarışık “Moldo ağa, çal bakalım. Bir zamanlartoprak ağalarına çalıyordun, şimdi bize çalıyorsun,”dedi. Ne zaman gitsem Moldo evindeydi. Sanatı iyibildiği bundan da anlaşılıyor.Üstat, siz çok güzel bir şeyden bahsettiniz.Karamoldo’yu her zaman evine davet edip, komuzdinlediğini söylediniz. Demek onun sanatına çokdeğer vermesinin yanında, müziği dinlemesi deboşuna değilmiş.Ondan sonra Kasım, Boogaçı’nın sürgünegönderildiğini duyup bana şöyle dediğini dün gibihatırlıyorum: “Hey, Hüseyin! Bu nasıl iş? Aydınlarsürülüyor. Bu adam kendisi okul yaptı. Onun sayesindeNarın bölgesinden Moldobasan, Musa gibiyetenekler çıktılar,” dedi. Kederlendi. KazaklarınMağcan Cumabayev adında bir şairi vardı. O, KasımTınıstanov’un hocasıydı. 1923 yılında varsam,Mağcan Taşkent’e gidiyormuş. Kasım benden ikisınıf üsteydi. O sıralar Kasım, mandolin çalmayauğraşıyormuş. Mağcan, ona “Mandolin çalma, sanatilgi ister. Sanatın diğer dalı seni kendine çeker.Sen şairsin şiir yazman gerek,” diyerek onu yönlendirdiğiniduymuştum. Mağcan geldi. Saçı, kâkülüoldukça güzeldi. Çok yakışıklı bir delikanlıydı.Daha sonra kurşuna dizilerek idam edildi.Siz, Kasım çok şakacıydı diyorsunuz.Sayakbay’ı Karkıra’dan getirip, Kasım ile ilk defatanıştırdığınızda ilginç bir olay olmuş. Bunu daanlatır mısınız?Sayakbay Karalayev’i Frunze’ye (Bişkek) getirdiktensonra Kasım “Akademik toplantı, programdüzenleyelim, para ayıralım,” dedi. Onun dediğinikabul edip birçok meşhur insanı davet ettim. Bu konudanoldukça çok bahsedildi; bunları şimdi tekraretmeyeyim. Sayakbay Karalayev gelip oturdu. Ozaman daha otuz yaşında bile değildi; delikanlıydı.Onu görünce Kasım şöyle dedi: “Sana çok iyibakmışlar. Yağız doru koşu atı gibisin. Bakalım nekadar koşabileceksin? Manas’ı benim gibi okuyabilirmisin?” deyip başladı Manas okumaya; destanınderinliklerine daldı. Ondan sonra “Haydi bakalım,destanı benden daha iyi anlatabilecek misin, anlaştıkmı?” diyerek dışarı çıktı. Biraz sonra hanımımAyşa “Gelir misin?” diye beni çağırdı. Gittiğimde“Deminki boynu kalın, iri kafalı Manasçı mı?”diye Sayakbay Karalayev soruyor. Ben ona, “Yok;o, Manasçı değil.” dedim. “Destanı ezberden anlatıyor;onu ben de yaparım. Ezberden kim olsa o,okur. Yoksa Manasçı olmasından mı korkuyorsun?Korkma,” diye Sayakbay’ın heyecanını giderdim.Hepimiz o zaman şerine [2] yiyorduk.Kasımalı Cantöşev, Kasım Tınıstanov ve benbir araya gelip piyes yazıyorduk. Mesela “MayluuTang” (Yağlı Tan) adlı bir piyes yazdık. Bu tamamenkomedi eseriydi. Bunu tekrar tekrar anlattırıpgülüyordu. Onun bulunduğu yer şen şakrak olurdu.Üstat, ben de Kırgız dilcisiyim. Kırgız diliüzerine çalışmalar yapıyorum. Bir şeye çokşaşırıyorum. Kırgız dilinin gramerini, fonolojisini,morfolojisini, sentaksını başka dillerle mukayeseettik. Elbette ilk önce Rus diliyle karşılaştırdım.Mesela Kırgız dili fonolojisinde, morfolojisindezamir, sıfat, isim, fiil gibi terimler Rusçadan tercümeedilse de Kırgızcaya tam olarak uyuyor. Bunuyaparken herhâlde Kazak, Özbek ve Tatar dillerindenve bu kardeş edebiyatlardan istifade etti.Her ne şekilde olursa olsun, Kasım Tınıstanov’uneserlerinin eşi benzeri yok.- Kasım gerçek bir ilim adamıydı. Enstitüyü tamamlayamamışolmasına rağmen, yaratılıştan akıllıbiriydi. Kırgız dili meselesi gündeme geldiğindeonun oluşturduğu dil terimleri üzerine çalışmak gerek.Kasım, morfolojiyi ilk kendisi yazdı. O zaman,demin bahsettiğin terimleri oluşturdu. Bu terimleriustalıkla, estetik zevkle düşünüp bulmuş. Morfolojikitabını okuduklarında, ilim adamları şaşırıp:“Bu çalışmasıyla hemen akademik unvana layık,”demişler. Bir yönden tam olarak bu doğru. Diğertaraftan da bu Kırgızlara ait bir değer. Kasım, Altaydil ailesinin gramerlerini, Kazak, Kırgız, Özbekgramerlerini çok iyi mukayese etti herhâlde. O, ilkokuma öğrenme kitabını, bu eserin içinde morfolojiyive sentaksı yazdı. Bu ilklerin adamının ismielbette ebediyete kalacak. Her halkın medeniyettemelini atan mimarları, yetenekli aydınları vardır.Kasım, yetenekli bir hoca aynı zamanda da devletadamıydı. İlk halk mimarlarındandı. Kısaca söyleyecekolursak Kasım Tınıstanov Kırgızların Lomonosov’udur.■2. Şerine: Bir tür millî Kırgız yemeği13eylül-ekim-kasım2012
- Page 2 and 3: Muhterem Okurlar,Kardeş Kalemler
- Page 4: de mankurtlar tarafından kuşatıl
- Page 7 and 8: MİRLANBEK NURMATOVile Kırgız Dos
- Page 9 and 10: u kadar yoğun bir şekilde yaşad
- Page 11: nun içinde Osmonkul Aliyev, Bazark
- Page 15 and 16: gizli kalanları, halkın bilmedikl
- Page 17 and 18: a çocuk öğrenim yeteneği ve bab
- Page 19 and 20: sunarak dil için durmadan çalış
- Page 21 and 22: K. Tınıstanov, yukarıdaki yarı
- Page 23 and 24: Kırgız Edebiyatı 20. asrın baş
- Page 25 and 26: Kasım Tınıstanovile ilgili Kırg
- Page 27 and 28: nov birkaç bilimsel çalışma yap
- Page 29 and 30: ları hakkında ayrıntılı bilgi
- Page 31 and 32: o geceye “Akademi Geceleri” ad
- Page 33 and 34: Kasım Tınıstanov'dankısa hikây
- Page 35 and 36: Keçi de hemen kendi lüzumundan ba
- Page 37 and 38: efendi şarpadan kömöçü yakalay
- Page 39 and 40: şair ve yazarlığınınyanında,
- Page 41 and 42: SALİCAN CİGİTOVçev. KEMAL GÖZK
- Page 43 and 44: lışmaların sanki değişen hiçb
- Page 45 and 46: ken edebî zevk için norm aramanı
- Page 47 and 48: koruması ve sağladığı imkânla
- Page 49 and 50: MAMASALI APIŞEVçev. ABDRASUL İSA
- Page 51 and 52: ği balla ye”. O günden bu güne
- Page 53 and 54: Kırgızca veya Rusça basılan ese
- Page 55 and 56: mıştır. Hemen bütün hikâyeler
- Page 57 and 58: BEN KENDİMİBen kendimi ev dışı
- Page 59 and 60: ÇINARA SASIKULOVA*Kırgız öyküs
- Page 61 and 62: Bu öykünün diğerlerinden farkı
- Page 63 and 64:
Zavallı ihtiyar Üpöl’ün hayat
- Page 65 and 66:
Otobüslerin birisine binerek düş
- Page 67 and 68:
nelerin olduğunu kim bilsin, yaşa
- Page 69 and 70:
Anarbay'ın köprüsüKASIM KAİMOV
- Page 71 and 72:
Sadece kulakları iyi işitmiyordu.
- Page 73 and 74:
sonraki köprülerin Anarbay ile bi
- Page 75 and 76:
olaylar sırasında öldürüldüğ
- Page 77 and 78:
cek olanlar da yanılacaklardır;
- Page 79 and 80:
“Akşamleyin çocukların oynadı
- Page 81 and 82:
ÖZGE MEKÂN…Aşkın derin deryâ
- Page 83 and 84:
KardedevletlerdlrobleMUHSİN İLYAS
- Page 85 and 86:
ustalıklı bir şekilde kullanarak
- Page 87 and 88:
üfleme çalgıları çalan müzisy
- Page 89 and 90:
Türk şiirindeHazreti Peygamber186
- Page 91 and 92:
Gubeydullin, Şabdanov, Jubanov, Ş
- Page 93 and 94:
Rusedebiyatındanbeslenen,Gogol’u
- Page 95 and 96:
Soldan sağa: İl Kültür Müd. Ta