<strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanlığı mensupları olarak biliyoruz ki, buulvi çağrının, bu mukaddes davetin bugün her zamankindendaha estetik, daha nezih bir dil ve sada ile duyurulması gerekmektedir.Ancak şerefelerden, kürsülerden, mihraplardan, minberlerdenyükselen çağrıya insanların karşılık vermesini istiyorsak,yani insanın hakikate kulak vermesini ve “davete” icabetetmesini arzu ediyorsak öncelikle çağrımıza ne kadar sahipçıktığımızı, insanları neye, niçin davet ettiğimizi bilmek “hesabaçekilmeden kendimizi hesaba çekmek” durumundayız. Müftüolarak, vaiz olarak, imam-hatip olarak, müezzin olarak, Kur’anöğreticisi ya da Kur’an talebesi olarak, erkek ya da kadın cemaatolarak... Aksi hâlde, bu nefis muhasebesini, bu özeleştiriyiyapmazsak, neden aramızda bu kadar kalbi kırık insanolduğunun, mesela mübarek gün ve gecelerimizi, bayramlarımızıbile neden bir ruh şölenine çeviremediğimizin, anlamsızkin ve öfkelerle neden kardeşliğimizi yaraladığımızın cevabınıbulamayız.Çağımız sivil inisiyatifin ve bireyin özgürlük alanının olabildiğincegenişlediği bir çağdır. Din de özü ve tabiatı itibarıylasivildir. Dinî müesseseler ise din hizmetlerinin planlı, programlıve organize biçimde topluma sunulabilmesinin doğal bir sonucuolarak ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla <strong>Diyanet</strong> İşleri Başkanlığı,halkımızın din hizmeti taleplerine cevap vermek için var olduğununbilinciyle din alanındaki sivilliği dikkate alacaktır. Esasenbu olgu, tarihi geleneğimizle de uyumludur. Unutulmamalıki İslam öğretisinde ne dinî kurumlar ne de din adamları dininmutlak otoritesidir. Asıl otorite, dinin asli kaynakları ve bu kaynaklarıngüvenilir bir yöntemle anlaşılması ve yorumlanmasısonucu elde edilen bilgidir. Başkanlık bu bilginin toplumun herkesimiyle paylaşılması konusunda üzerine düşeni yapacaktır.Milletimiz yüzyıllar boyunca İslam’ın farklı yorumlarınasaygı çerçevesinde yaklaşmış, diğer din mensuplarıyla da barışve güvene dayalı bir yaşamın tesisinde önemli katkılar sağlamıştır.Başkanlığımız dinî ve tarihî kültürümüzden tevarüs ettiğimizbu anlayışın bugün de sürdürülmesine katkı sağlamairadesindedir.Bugün her zamankinden daha fazla şefkat ve merhametemuhtaç bir dünyada yaşıyoruz. Daha çok maddi refah, dahaölümcül silahlar, daha çok gürültü, aşırı bilgi kirliliği, başta aileolmak üzere; çocuk, kadın, gençlik ve toplumun diğer kesimlerinitahrip eden zehirli aygıtlar, ahlâkî değerleri çürüten etkiliağlar ve acımasız menfaat savaşları günümüz insanını birbirinedüşman ediyor, güçsüzleştiriyor ve yalnızlaştırıyor. Manevi değerlerinolabildiğince örselenip çöktüğü, dinin diriltici nefesininhayata değmediği ve merhamet yüklü sesinin yankılanmadığıbir dünyada ne birey, ne aile, ne de toplum ayakta kalabilir. Çağınzayi ettiği bu yitik, güçsüz ve himayeye muhtaç kesimleredinin merhametli ve diriltici soluğunu ulaştırmak dinî olduğukadar insani görevlerimizdendir.İslam’ı ‘korku’ ve ‘şiddet’ ile özdeşleştirmekisteyenler, Allah’ın dini ile insanlararasına duvarlar örerek sadece biz Müslümanlaradeğil, bütün insanlığa çok büyükbir kötülük yapıyorlar. Buna karşılık İslamalemi ise maruz kaldığı haksızlıklara rağmen,bir an evvel nifak ateşini söndürmek,İslam’a mensubiyetin hakkını vermek ve‘barış’ ikliminin teminatı olmak zorundadır.Zira İslam, ezelden ebede barışın ve esenliğindinidir.Çağlar boyu bir çınar gibi yeryüzününkalp merkezini, Mekke’den İstanbul’a,Buhara’dan Üsküp’e, Kahire’den Cakarta’yakadar geniş bir coğrafyayı himayesine alarakmedeniyetler inşa eden Müslümanlar bugünbir kez daha adalet isteyen insanlığın umuduolmak durumundadır. Esasen, bu umutsadece Müslümanların değil; bütün insanlığınhasreti ve özlemidir.Yerküremizde küresel ölçekte yaşanangelişmeler, toplumlar arası ilişkilerde olağanüstüyeni durumlar ortaya çıkarmıştır. İletişiminve insani ilişkilerin yaygınlaştığı günümüzdedünyamızda bilginin ulaşmadığı biryer kalmamış, ilişkilerde şeffaflık yaygınlaşmışve dünyaya açık toplum anlayışı hâkimolmuştur. Bu cümleden olmak üzere, Başkanlığımızıninsanlık camiasıyla ortak inanç,tarih, coğrafya, insani ve ahlaki değerlerdenkaynaklanan ilişkileri söz konusudur. Başkanlığımızhizmet alanındaki sahip olduğutecrübe ve birikimi herkesle paylaşmayı, ortakbağların güçlendirilmesi ve bugün insanlığınsorun alanlarına ilişkin çözüm arayışlarınakatkı olarak görmektedir. Teşkilatımız,din hizmeti sunarken Türkiye’nin din alanındakibilgi birikimi yanında, İslam alemininve dünyanın sahip olduğu zengin tecrübedende yararlanmayı önemsemektedir.Bu ağır ve onurlu vazifeyi samimiyetleifa ederken, ön yargılarımızı aşarak ve eksiklerimizigörerek insanların vicdanlarınıuyandırmak, gönüllerine giden yolu bulmakdurumundayız. Sesimizi duyuramadığımızve dinin rahmet iklimini ulaştıramadığımızhiç kimse bırakmamalıyız. Bu uğurda olancagücümüzle çalışırken, Cenâb-ı Hakk’ıninayetinin hep bizimle birlikte olmasını diliyoruz.TDV< 4TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİwww.diyanetvakfi.org.tr
Süleyman Necati AKÇEŞMEGenel MüdürDeğerli dostlar; bir yılı daha geride bırakarak,yeni ümitlerle, heyecanlarlave hedeflerle yeni bir yıla adım attık. Geridebıraktığımız yılı ortaya koyduğumuz hizmetler,gerçekleştirdiğimiz faaliyetler noktasındandeğerlendirdiğimizde, büyük istişareler neticesindegerçekleştirdiğimiz faaliyetlerin hepsininhedefine ulaştığını görmek bizleri sevindirirken,gelecek için de ümitlendirmektedir.2010 yılının son aylarında gerçekleştirdiğimizönemli faaliyetlerimizden birisi; <strong>Diyanet</strong>İşleri Başkanlığı ve Vakfımız tarafındanmüşterek düzenlenen vekâlet yoluyla kurbankesim organizasyonu idi. Bu yıl da hem yurtiçinde hem yurt dışında, bizlere vekâletleriniveren vatandaşlarımızın kurbanlarını, diniesas ve usullere uygun bir şekilde gözlemcilerimizinnezaretinde zamanında kestirerekihtiyaç sahiplerine dağıttık.Bu vesileyle kurbanlarının vekâletlerinivermek suretiyle bizlere güven duyan vatandaşlarımızabüyük içtenliğimle teşekkürediyorum. Paylaşma duygusunun odak noktasındaolan ve bir paylaşım merkezi olaraknitelendirdiğim Vakfımızın bu organizasyonunaiştirak ederek paylaşmanın verdiği hazzıtadan ve daima yanımızda olan vatandaşlarımızıtebrik ediyorum.Değerli dostlar;Her ibadetin bazı özellikleri ve kazandırdıklarıerdemler, değerler vardır. Kurban ibadetide bir yandan kişinin Allah’a yakınlaşmasınısimgelerken, diğer yandan toplumda kardeşlik,dayanışma ve yardımlaşma bilincinin gelişmesine, sevgi vedostluğun yaygınlaşmasına büyük zemin hazırlamaktadır.İnsanoğlu birçok yönden diğer varlıklardan üstün yaratıldığıgibi, ihtiyaçlarının çeşitliliği bakımından da farklı ve özelniteliklere sahiptir. Ruh ve beden olmak üzere iki farklı unsurdanmüteşekkil olan insanın, ihtiyaçlarının çeşitlilik göstermesi,onun toplum halinde yaşamasını zorunlu kılmaktadır.Toplum halinde yaşamanın kendine özel şartları ve kurallarıvardır. Toplumların devamı, fertlerinin birbirlerine karşıolan görevlerini yerine getirmeleri ve karşılıklı olarak, iyi niyetve kardeşlik duygularıyla hareket etmelerine bağlıdır. İslam dini,insanlar arasında birlik, bütünlük, dayanışma ve kaynaşmayı tesisetmek amacıyla, genel ahlaki kurallar dediğimiz birçok düzenlemelergetirmiştir. Bu değerler aracığıyla toplumu kaynaştırandinimiz, toplum yaşamında güveni, sevgiyi ve saygıyı tesisetmeyi amaçlamıştır. Böylece sevgi, saygı ve karşılıklı güven gibideğerlerle bütünleşen bir toplumda dil, ırk ve renk farklılığınıbir üstünlük vesilesi kabul etmeyen dinimiz, Allah’a kulluktaeşitlik düsturuyla tüm Müslümanları eşit kardeşler ilan etmiştir.İslam toplumunu kardeşlik temelinde şekillendiren ibadetlerimizdenbirisi de hiç şüphesiz kurban ibadetidir. Kurbanlahem bir vecibeyi yerine getirirken, bir taraftan da kardeşlik, dayanışmave paylaşma duygularını beslemektedir.Dünyada birbirimizle paylaşarak birbirimizi destekleyebileceğimizo kadar çok sebep var ki... Yediğimiz ekmeği ikiye üçebölmenin, yüreğimizdeki sevgiyi çoğaltmanın, dertliyle dertli,mutluyla mutlu olmanın, hep beraber sevinç ilahileriyle Rabbimiziyüceltmenin ve gözyaşlarıyla her birimiz için Rab’den afdilemenin, dualarla birbirimizin değerlerini hissetmenin, ellerimizialmaktan çok vermek için uzatmanın…İnsanların bencilleştiğinin düşünüldüğü bu çağda, paylaşmakiçin insanlarımızın yarış içerisinde olduğunu kurban vesilesiylegörmek bizleri hem sevindirdi, hem de gelecek adınaümitlendirdi.Paylaşmak, yoklukla ilgilenmek, birbirimize dualarda bulunmakbüyük erdemlerdir. Bu soylu davranış modellerini bizleryaşayarak ve örnek olarak gelecek nesillere de aktarmakla mükellefiz.Bizler her yıl kampanyamızı gösterilen ilginin artmasıylapaylaşımı daha geniş alanlara yayma ve kardeşlik bağlarınıngüçlenmesine katkıda bulunmayı bir sorumluluk olarak değerlendiriyoruz.Bu sorumluluğun bir gereği olarak ve toplumumuza örnekbir model sunmak düşüncesiyle her yıl olduğu gibi bu yılda bizlere emanet edilen vekâletleri verilen kurbanları ülkemizinyanı sıra, fakirlik ve yoklukla mücadele veren birçok ülkeyeulaştırdık.Ben Vakfımıza duyulan güvene tekrar teşekkür ediyor, toplumumuzun,İslam âleminin ve tüm insanlığın sevgi ve kardeşlikhalesi etrafında birleşmesini temenni ediyorum.Saygılarımla.TDVwww.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 5 >