11.07.2015 Views

gocmen_yurek

gocmen_yurek

gocmen_yurek

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Göçmen YüreklerAma gelin görün ki; bu binbir gece masallarının kahramanları mutsuzluklasonlandı. Ve acı ile biten bu filmin, fotoğrafların öteki yüzleri şöyle anlatıldı....Kadın yüzlerini, sadece okuyanlar değil; aydın ve dengbej kadınlar daanlatıyor. Başka bir yere; kaldırımların ve sokak yüzlerinin bize anlattıklarınakulak verelim....Herkesin görmek istediği, bakmak istediği gibi ve olmasını istediği gibigörmüyor, bakmıyor ve öyle olmasını da istemiyoruz. Gerçeğin, tarihinistediği gibi görmek istiyoruz. Sistemin, kara yüreklilerin istediği gibi görmekistemiyoruz, yaşanılanları, yaşanılacak olanları ve yaşatılacak olanları.Kentlerde de bir hastalıktır almış başını gidiyor... Hiç kimsenin kulakasmadığı, herkesin gördüğü ama görmezlikten geldiği... Herkesingörüyormuş gibi yaptığı ama görmediği bir hastalık. Yüzlerce görüntü gibi.Herkes her gün bu fotoğrafları, sokak başlarındaki bu heykelleri görüyor amaherkes gamsız kalıyor görülen bu manzaralar karşısında. Bu manzaralardanher kentte yüzlercesinden var.Ve yaşadığımız bu mekana ve Erivan’a bakalım. Her cadde başında reelsosyalist dönemden kalan kaldıraçlar bile, paslanmış haliyle her an altındangeçen birilerinin başına düşecekmiş gibi duran taşlar taşıyor. Duvarlarınrengi boyalarını dökmüş, duvarların arkasında düşüncelerinde binlercefotoğraf taşıyan insanlar mutlu gelecek hayalleriyle uyuyup kalkıyor. Yıkık,harabe haline gelmiş binalar ve duvarlar yaşadıkları acıları anlatıyor bizebakarken.Belki fukaralıktan ayakkabı temizliği yapanlar azdır, ama ihtiyar insanlar varher sokak başında. Tarihin üzerlerinden yiyip, içtiği o insanlardan tarih nevedalaşmış, ne de bir hoşçakal demiş, ne de sahip çıkmış.Tüm sokaklarda, kaldırımlarda, yağmur-kar altında, yakıcı güneş altında,çamurda yüzlerce kadın kaldırımlarda oturmuş, kaldırımlara uzanmış,kaldırımlarda yatmış. Nerede akşam orada gündüz misali her yerde yatmışkadınlar...Nerede bir lokma ekmek bulsalar orada konumlanırlar ve bir parça ekmeğiorada yerler. Yetenekleri olanlar da; müzik aletlerini kaldırımlara koyarlar vesaatlerce şarkı söyler, müzik yaparlar. Bazı bazı erkektirler sokaklardakiyüzler ama geneli kadındır. Kocalarınca, babalarınca, kardeşlerince terkedilen kadınlardır sokaktaki kadın yüzleri. Kadın yüzlerinin yakınları ya910Göçmen Yüreklersavaşlarda ölmüşler ya da onları terk edip ta uzaklara gitmişler. Ve bukadınlar da tek başlarına! Yapayalnız, çıplak kalmışlar. Bu kadınlar, zayıf,şişman, beyaz tenli, esmer, uzun boylu, kısa boylu, saçları beyaz vekıvırcıktı. Hasta ve yorgun, kamburlarında tarihin sadece ama sadecebilinmezliğini taşıyorlardı. Bilinmezliklere taşırcasına o sokaklarda duruyor veyatıyorlardı.Bu manzaraları gördüğümüzde biz de bu kentin fotoğrafını çekmek istedik.Onlarca kez onları görüyorduk ama fotoğraf makinası yoktu,fotoğraf makinası vardı ama onlar yoktu ya da biz unutuyorduk. Makinaolduğu zaman onların siluetlerini çekmek istiyorduk ama onlar kaçıyordu veyok oluyorlardı. Başka tarihlerde, başka fotoğraflar düşüncelerimizikemiriyordu durmadan. Ve o ruh başını bir yerlerden çıkarıyordu sürekli. Veartık baharla birlikte her yerde yüzlerce ve yüzbinlerce kadın vardı, hepsi dedileniyordu. Yüzleri kırışmış, elbiseleri yırtık ve elleri hep açık. Yanlarındangeçiyoruz, elleri açık, para istiyorlar. Kamaramızı ya da fotoğraf makinemızıyakınlaştırıyoruz ama çok ani bir hareketle ellerindeki mendille yüzlerinikapatıyor ve yana dönüyorlar. Yüzlerini döndükleri diğer tarafa gidiyoruz, bu

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!