Göçmen YüreklerÖNSÖZ1990’lı yıllarla birlikte dünya yeni bir döneme girdi. Reel sosyalizminyıkılmasıyla Sovyet ülkeleri üzerine çok şeyler söylendi, yazıldı veçizildi. Milyonlarca insanın eşit ve özgür bir şekilde yaşamaumutlarının nasıl yıkıldığına, tüm dünya canlı şahit oldu. Devletçilikhastalığına bulaşmanın toplumsal bünyeyi nasıl kanserleştirdiği,toplumun nasıl içinden çıkılmaz durumlara düştüğü ayrıntılı olmasa daaz çok biliniyor.Kapılar açıldı, duvarlar yıkıldı. Ve bu ülkenin insanları bir yerlere koştuve kaçtı. Belki dar elbiseleri artık yoktu. Ama bu kez aşırı bolelbiseden, tekrar boğulur gibi olmuşlardı. Adeta bir kafesten, diğerkafese gidilmişti. Bu sosyalizm olamazdı. Bunun başka bir adıolmalıydı. Olsa olsa ne yazık ki yaşanan, emperyalist-kapitalistsistemin daha kötü bir kopyası olmaktan kurtulamamaktı. Hayalleriyıkılmış insanlar, intikam alırcasına bireyci yaşama koşmuşlardı. Birkere testi kırılmıştı. Bilinen yoksulluk, dışa göçler, kaçakçılık, şiddet,uyuşturucu ticareti, fuhuş v.s..... ardı sıra yükseli. Tüm bunlar az çokbilinmekte ama acaba yaşanan enkazı her açıdan ne kadar biliyoruz?Bu ülkelere gidildiğinde gerçekler daha çarpıcı. Sovyet döneminde,Rus coğrafyası ile çevre halkları denilen diğer halklar arasındakiuçurum ve çifte standart biliniyor. Kafkasya halkları da bunlardan biri.Sovyetlerin çözülüşünün bu halkların yaşamındaki etkisi, ancak dahaderin bir sosyolojik incelemelerle izah edilebilir. Buralardaki enkazdaha bir başka. Tümden altında kalınmış.İşte bu kitabın yazarları, uzun yıllar bir Kafkas ülkesi olanErmenistan’da çalışma yürüterek, bize bu çarpıcı gerçeklikleriduyurmaya çalışmışlar. Yoksul ülke Ermenistan’da; özellikle Kürtlerinyaşamlarını araştırmaya çalışmışlar. Sokaklarında, köylerinde,kadınlarla yapılan röportajlar, edindikleri izlenimler ve fakir yaşamın enGöçmen Yüreklerücra köşelerinden alınan fotoğraf kareleri, büyük bir toplumsalgerçekliğe parmak basıyor. Her zamanki gibi, tüm olumsuzluklar yineen çok kadınları bulmuş. Onların omuzları yük, yürekleri ise acı dolu.Bu çalışmayı okuyuncaya kadar, o halkları kafamda farklıcanlandırmıştım. Her şeyin bu kadar gerici ve farklı gelişebileceğinidüşünememiştim. Oradaki kadınların durumu toplumun aynası gibi.Çok derin bir acı denir ya; öğle derin bir sızı yaşadım. Çaresizlikhissettim. Dünyanın diğer bir ucunda değil, yakınımızda böyle birdünya yaşanıyor. Ermenistan’ı kaldır, yerine Gürcistan, Azerbaycanveya Çeçenistan’ı… fark etmez, bunlardan birini koy. Üç aşağı beşyukarı, hep aynı acılar... Ama bir kader gibi Kürtler, Kürt kadını yinetrajedisiyle birinci sırada. Tüm Kürtler Erivan’ı Kürtçe radyosundanyayınlanan, yanık türkülerinden tanırdı ve Kürtlüğü bize aşılayanDenge Erivan radyosu, hep uzaklardan gelen sıcak ve sığınılacak birsesti. Aslında hep merak edilen bir ülkeydi. İşte bu kitap Kafkasyadakisürgün Kürtlerin yaşamlarını merak edenler için başvurulacak güzel birkitap.HELÎN MURAT56
Göçmen YüreklerGöçmen YüreklerHAFIZALARDAKİ YANMIŞ FOTOĞRAFLARI. BÖLÜM: KENTLERİNFOTOĞRAFLARINDAN KARELERİnsanlar bir fotoğraftan, bir görüntüden onlarca kez kaçarken, biz de günlercebu fotoğrafı nasıl ele geçireceğimizi, günlerce umut ve yaşam dolu, günlerceparlıklığını yitirmiş gözlerin fotoğraflarını nasıl ele geçirebileceğimizidüşünüyoruz. Günlerce bu fotoğrafın nasıl olabileceğini düşünüyoruz?Bunlar da cevabını her zaman yorgun, yılgın, bitmek bilmeyen sorulardakicevaplarda dile getiriyor.Her insanın beyninde fotoğraflar vardır. Belki binlerce, belki yüzbinlerce,belki de milyonlarca fotoğraf. Belki de her insanın beynindeki o fotoğraf biryerlerde değişiyor, yerini başka bir fotoğrafa bırakıyor, belki debaşkalaşıyordur. Fakat her ülkede, her anda ve her mekanda insanlarındüşüncelerinde fotoğraflar vardır. İşte biz de bir fotoğraf bulmakistediğimizde, negatifini ararız, ya da madalyonun öteki yüzünü, taa bulanakadar aranıp dururuz. Ya da boyalı maskeler altında gizlenen gerçek yüzleri.Ya da gizli perdeler arkasına gizlenmiş gerçek yüzleri.İşte kent.... Bu kent; güzel görünen vahşeti, renga renk kibarlığı ve şöhretsahibi olanları biliyor.... Herkes de biliyor. O insanların tok, kibar, güzelyüzünü... Herkes büyük kentleri böyle biliyor, herkes kentleri; temiz sokaklar,aydın insanlarla dolu biliyor. Fakat bir defa da şehrin öteki yüzüne bakalım.Hadi maskelerin arkasına bakalım! Hadi limuzinlerin, mersedeslerin arkatarafına bakalım!Belki de maskeliler ile ötekiler iç içedir. Belki çok renkli bir fotoğraftırbakılanlar... İşte her büyük kent de, içindekilerle birlikte büyük sırları, büyükacıları ve üzüntüleri gizler, mutlulukları ve sevinçleriyle bir şeylerisürükleyerek akıp gider.Bir de Reel Sosyalizm kalıntılarının kendisini koruduğu bir kente bakalım...Bir zamanlar bin bir gece masalları gibi ahenkli olan bu kentler belki de,dünyanın her yerinde yaşayan Kürtlerin beyninde gıpta ile canlanıyordu. Bukentlerin sesleri Kürtçe radyonun ezgileriyle, flüt ve mey sesleriyle ulaşıyorduuzaklara, gıpta ile bakılan bu kentlerden ta uzaklara. Herkes kafasında bukentlerin bir fotoğrafını yapmıştı.78