Göçmen Yüreklerçalışıyoruz, zozanlara çıkıyoruz ama ülkemiz olmadığı için biz de niçinyaşadığımızı bilmiyoruz.”“Neden Dayak Yediğimi Bilmiyorum”Peki kocanız sizi neden dövüyor diye sorduğumuzda da şöyle cevap veriyor:“burada binde bir severek evlenme gerçekleşir. Anne-babamız bizi evlendirdimi evlendirir, evlendirmedi mi de evlendirmez, kim severek evleniyor ki,hiçkimse! Onun için de kocalarımız hep bize saçı uzun, aklı kısa diyorlar,kadınlar birşey anlamaz, bilmezler diyorlar ve bizi dövüyorlar.” Diyen Güle,sürgünde yaşamanın getirdiği zorlukları da ekleyerek: “ülkemizde olsaydık,belki böyle dayak yemezdik”Evet... Her ne kadar Kürt kadınları olarak belli bir cins bilinci gelişiyor olsabile; özellikle kadının toplumdaki önemli statüsünü elde etmesi için dayakGöçmen Yürekleryiyen kadınlardan Guhar Avdoyan’ın... “erkeğin de bilinçlenmesi gerekiyor”sözleri büyük önem taşımaktadır.Dayak yiyen Kürt kadını Guhar Avdoyan; aile içerisinde huzursuzluğa nedenolan, hatta birçok defa parçalanmayı bile getiren dayak konusunda şunlarıdile getiriyor: “on iki yıllık evliyim. Evlendiğim günden beri kocam hep banadayak atıyor. Ben de neden bana sürekli dayak attığını anlamıyorum. Birinegerçekleri söylemek günah mı? Şöyle değil, böyle yapsaydın daha doğruolurdu diyorum hemen bana dayak atmaya başlıyor.”Bütün ev işlerini, hayvan bakımını, çocuklarının bakımını sadece kendisininyaptığını, kocasının yardım etmediğini, bu yüzden de bir kadın olarak artıkbunlara tahammülü kalmadığını bize anlatan Guhar sözlerine şöyle devametmektedir: “bir dayak yeme var, bir de kadın olarak hergün dayak yeme var.Tüm günlerim bir işkence gibi geliyor bana. Kocama bir şey söylemeyekorkuyorum, acaba şunu söylersem yine bana dayak atar mı diyedüşünürken; söylediğim sözleri bile önce kırk yarıp biçiyorum.”Aile içerisinde büyük huzursuzluğa neden olan kavga olayları; çocuklarüzerinde çok olumsuz etkiler bırakmakta. Çocukların çocukça dünyalarıanne-baba kavgaları ile yoğunlaşmakta, çocuklar derslerini istenildiği şekildeçalışamamakta ve gereken yoğunlaşmayı sağlayamamakta. “kocamdandayak yiyince çocuklarım bazen araya girmek istiyor. En büyük çocuğum oniki yaşında. En küçüğü ise altı yaşında. Altı yaşındaki çocuğum bu olaylarıgördüğünde sürekli ağlıyor, bana sarılıyor. Kocam dışarıda birinden kızdı mı,birileri ona olumsuz bir şey söyledi mi, evde yolunda gitmeyen bir şey oldumu, gelip hırsını benden çıkarıyordu. Bana dayak attığı zaman farklıbirşeyden etkilendiğini, güç getiremediği için bana dayak attığını anlamaktazorlanmıyorum” diyor Guhar Avdoyan.Kocam kızınca önüne gelen herşeyle bana vurur. Ben de kaçmaya çalışırımçoğu kez ama evin içinde nereye kaçarsam kaçayım gelip beni buluyor vetüm hırsını çıkarana kadar tekme, tokat atıyor. Bazen benden hırsını tamçıkaramayınca, bu kez çocukları yöneliyor, çocuklara da dayak atıyor,küçücük çocukların ne günahı olabilir ki, evde kalmamım tek nedeniçocuklarımdır. Yoksa bir çok kadın kocasından dayak yiyor ve dayak yiyenbu kadınlar feodal etkilerden dolayı –kocamızın bize dayak attığını nasılsöyleriz. Ayıp değil mi- yansıtmıyorlar. Benim kocamdan ayrılmamın tek4950
Göçmen Yüreklernedeni çocuklarımın sağlıksız bir psikolojiyle yetişmelerini istememdendolayıdır.Ermenistan’da bu feodal gelenek ve görenekler; kadınların dayak yerken bilekarşı çıkmalarını engellemekte. Kadınlar kocalarının sözlerindençıkamamakta, çünkü kocalarına olumsuz bir çıkış yaptı mı babalarınınevlerine kovulmakta. Ve kadınlar baba evlerine gitti mi de, bu kez annebabalarıonları kabul etmez, -namusumuzla oynama- diyorlar. Hiç bir kadında kocasından dayak yediğine dair birşey yansıtmak istememekte. Oysaerkeklerin kadına dayak atmasını anlatabilmemiz gerekiyor. Erkektenboşanıp, çocuklarımızı bırakamayacağımıza göre, artık erkeğin dayaklarınabir son dememiz gerekiyor” diye anlatırken, diğer yerlerde de dayak yiyenkadınlardan örnekler veriyor.“Kocası Rusya’ya gidip ölen bir komşumuz iki çocuğuna bakmak içinErmenilerin yanında hayvan bakıcılığı yapıyor. Çalıştığı evin erkekleri bilekadın üzerinde söz hakkına sahip olabiliyor. Kadının gezmesine, evhayatına, çocukları üzerinde karar almasını bile kendisinde hak görmekteerkekler. Kadın üzerinde yapılan tüm bu baskılar adeta kadını yok ediyor.”Diyen Guhar Avdoyan, bundan sonra da kocasının kendisine dayakatmasından korkuyor.Göçmen YüreklerKADIN PAZARCILAR...Ermenistan'da, kadınlar birçok ülkeye göre üretime daha fazla katıldığı haldeekonomik sıkıntıdan en fazla zarar gören kesimi oluşturuyor. Ermenistan'dadışarıdan gelenlerin ilk dikkatini çeken, kadınların üretime katılım oranınınyüksekliğidir. Ancak bu kadınlar ağırlıklı olarak vasıfsız ve sosyal güvencesiolmayan işler de çalışıyor.Nüfusun üçte birinin açlık sınırında yaşadığı Ermenistan'da çalışma alanınınenerji tesisleri, tarım ve bahçecilik gibi az sayıda sektörle sınırlı olmasıinsanları pazarcılık gibi işlere yönlendiriyor. Ermeni ve farklı halklardankadınların yoğunluk kazandığı pazarcılık sektöründe yedi yaşındaki çocuklardahi pazarlarda bir şeyler satarak ailelerini geçindirme mücadelesi veriyor.Guhar Abdoyan 56 yaşında. İçmezdin'de doğan ve işçi bir aileden gelenAbdoyan, geçmişte peynir-süt fabrikasında çalışmış. Son dört yıldır isepazarlarda çalışıyor. "Durumumuz geçmişte iyi değildi, şimdi de iyi değil"diyen Abdoyan, yaşanan pahalılıktan şikayet ederek, "Son dönemlerde su,elektrik ve telefon ücretlerini yükseltmişler. Oturduğumuz ev de kiralık, bukoşullarda geçinmek çok zor" diyor.Sabahın erken saatlerinden akşam geç saatlere kadar çalıştığını belirtenAbdoyan, "Saat üçte geliyorum, onbire kadar çalışıyorum, ama yine defakiriz. Dokuz yaşında bir torunum var, ona dahi bakamıyorum" diyor.Abdoyan, başka bir iş olsa pazarcılık yapmayacağını sözlerine ekliyor:"İhtiyar bir kadınım, başka bir işim olsaydı, evde oturmak isterdim. şimdihavalar biraz daha iyi ama hava soğudukça karda kışta işimiz daha çokzorlaşacak." Abdoyan, "Öyle zorluklar var ki, ben artık yaşlanmışım, ya5152