Göçmen YüreklerÇEKİRDEKÇİ KADINLARYaşadığımız mekan; ne sosyal, ne ekonomik, ne toplumsal vb. hiç biryönüyle dünyanın hiç bir yerine benzemiyor. Ne insanları, yaşam tarzları, nede düşünce sistemi bile; yer-yer çok geri, yer yer çok çarpık, yer yer ucube...İnsanlar açlıktan ölmeyi gün sayarken bile; üst başlarının batılı tarzdaolmasına özen gösterdiği, en büyük küfürleri ve ezmeyi yaşarken bile;özgürlüğe ihtayacının olmadığı söyleyen bir çelişkidir alıp başını giden. Heryerde kadın arasında yaşanan ekonomik, toplumsal dengesizlik, sınıflararasında yaşanan dengesizlik ve iktidarlaşma, uluslaşma konusundakiçarpıklık; yaşamın her sokak başında bize el sallıyor: “biz buradayız,sömürülüyor ve belki de yok edileceğiz ama yaşamımızdan memnunuz ve bu3334Göçmen Yüreklermemnuniyetimizi de paylaşmak istemiyoruz”...... diyor binlerce mantıkyapısı.Kafkasların tüm sokaklarında, tüm caddelerinde birçok şey o kadar durgun, okadar sessiz ve o kadar da umutsuz ki;. Hani kadınların gelişim düzeyi, otoplumun gelişim düzeyini gösterir deniyor ya; işte biz de Ermenistan’da,Gürcistan’da, Azerbaycan’da, Çeçenistan...... ve tüm Kafkas ülkelerindekadınları ele alarak, buraların gelişim düzeyini ve toplumsal, ekolojik vb.özgürleşme taleplerini öğrenebiliriz.Reel sosyalizmin yaşandığı ülkelerde dışarıdan gelen birinin en çok dikkatiniçeken şey ancak ve ancak sokak satıcıları kadınlar olabilir. Her cadde dehem de, en merkezlerde en çok çekirdekçi kadınlar göze çarpar. Kadınlarküçük kutulara çekirdek koyar ve çekirdeğin içine en küçük içki bardağınıçekirdek doldurarak, alıcısını bekler. Çekirdekçi kadınların en mutlu ve ençok para kazandıkları zamanlar; miting, yürüyüş yani kitle eylemlilikleridönemleridir. Bazen öyle olur ki; çekirdekçilerin sayısı eylemcilerin sayısıylaeşit hale gelir. Kitle eylemsellikleri ekmek kapısı, aç karnın tokluğudur. Yazdönemlerinin insanların gezilere çıktığı saatler; en çok çekirdek satılan vepara getiren dönemdir. Kış ise en az kazancın olduğu yetersiz bir mevsimdir,çekirdekçiler için.Kafkasya’da erkekler giderken hep arkalarında eşlerini, çocuklarını bırakıpkaçtılar. Ve toplumda hep kadın kaldı. Bunlar onlarca değil, yüzlerce değil,hangi tarafa bakıyorsak kadın, kadın ve kadın.... işçi kadınlar, mağazadaçalışan kadınlar, lokantada çalışan kadınlar, caddeleri temizleyen kadınlar,hastanelerde çalışan kadınlar, dilencilik yapan kadınlar ve çekirdek satankadınlar.....Dilencileri ve çekirdekçi kadınları birçok kişi görmek istiyor, tanımak istiyor,tanışmak istiyor. Eğer bir gün yolunuz buralara düşerse siz de tanışmakisteyeceksinizdir.
Göçmen YüreklerGöçmen YüreklerIII. BÖLÜM: BETON DUVARLARINYIKILIŞININ ARDINDANÇOCUK ANALARÇocukluğunu yaşamadan çocuk sahibi olan kadınlar... Dünyanın birçokbölgesinde olduğu gibi Kafkasya'da da berdel, başlık parası, erken yaştaevlilik kadınlar için hala korkulu rüya. Ermenistan'da çocuk yaştaykenevlendirilen Kürt kadınları "yaşadığımız acıları kızlarımız yaşamasın"mesajını verirken, kendi dünyasından koparılan çocuğun yaşadığı zorluklarıanlattılar.Dünya genelinde birçok halk arasında hala geri kimi gelenek ve göreneklerinetkisi altında yaşama durumu devam ediyor. Genç kızlar, kendi yaşamlarıhakkında söz sahibi olamadan, aileleri tarafından belirlenen bir yaşama adımatmak zorunda kalıyorlar. Benzer durum, Ermenistan'da yaşayan Kürtkadınları için de geçerli. Genç anneler, çocuklarına nasıl annelik yapmayaçalıştıklarını hüzünlü gözler ile anlatıyorlar. Ağızlarından dökülen herkelimede, yüzlerindeki ifadede yaşadıklarını zorlukların derin izlerinigörmemek mümkün değil."Yaşıtlarımla birlikte köy meydanlarında oyunlar oynuyordum. On ikiyaşındaydım, dünyadan, yaşamın ne olduğundan hiç haberim yoktu. Bir günannem beni kolumdan tutarak bir adama verdi. Evliliğin, kocanın, yaşamın neanlama geldiğini de bilmiyordum” diyor, genç bir kız. Okulundan, çocuklukrüyalarından kopartılıp evlendirilmiş... Henüz evlenmeye, bir yaşam kurmayahazır olmayan, ergenlik çağını atlatmamış genç anneler, salt psikolojik değilfiziki sorunlarla da boğuşmuş. Genç yaşta evlendirilen kadınların fizikiyapılanmalarındaki zayıflık göze çarparken, çocukların nasıl büyütüleceğini,eğitileceğini bilmeyen kadınlar geleneklerin ağır baskısı altında ezilmiş.Genç yaşta evlendirilen Sevan'da yaşayan Senem Hesenyan yaşadıklarınışöyle anlatıyor: “On üç yaşındaydım, annem-babam ölmüşlerdi. Beni 13yaşında evlendirdiler, hiç bir şey anlamıyordum. İlk doğan çocuklarımölüyordu. Zaten evliliğimin ilk dönemlerinde bazı adetlerden dolayı, kocam3536