Göçmen Yüreklerbir evde toplanan kadınlar, saatlerce saç ekmeği pişirir, hefrişk yapar, sohbetederler. Çocukları da, varoşlarda yaşayan insanlar gibi; çıplak ve yoksuldur.Çocuklar okullarda, kışları dondurucu soğuktan derslere girmekten kaçarlar.Öğretmen yoksunluğu çeken okullar da, kapatılmayla yüz yüzedir.Eğitimsizlik kokan Kürt köylerinde, kilometrelerce uzaklıktan ve yıllar kadaruzak bir zamandan izleniyor dünya... Sovyet sistemi döneminde okumazorunluluğu olduğu için okuyan kadınlar, şu an işsizlik çekmekte ve ancakküçük el işleri bulabilirse birkaç kuruşluğuna, çalışabilmekte. Geçmiş yıllaraoranla mevcut durumda, yetişen yeni nesilin okuma şansı daha az ve yüzdedoksanı okula gidememekte.Hele de baharın gelişi herkes de büyük mutluluklar ve sevinçler yaratırken,buradaki Kürt kadınlarında mutluluğu ve hüznü bir arada yaşatıyor. ÇünküKürt kadını ve çocukları burada yaşamının, hemen hemen yedi ayınıyaylalarda geçirmek zorunda kalıyor.Karların erimesiyle birlikte, sıcak yerlerde yaşayan Kürtler, hayvanlarını,eşyalarını topladıkları gibi, evlerinden kilometrelerce uzak yerlere göçederler. Doğa koşullarını tüm çıplaklığıyla yaşayan Kürtler, yedi ay boyuncaartık insan yüzü bile görmezler.Yayla hayatının en büyük zorluklarına belki de Ermenistan’daki Kürtler amaözellikle Kürt kadınları tanık olmuşlardır. Varı-yoğu hayvanları olan Kürtlerin,tüm dertleri yaylalarda hayvanlarını iyi beslemek. Kadınlar.... hem birberiwan, hem anne, hem pazarda peynir satan ve hem de kocasına hizmetedendir yaylalarda...Ve düşündüğü tek şey; iyi peynir çıkarmak, iyi süt satmaktır. Eğer iyi ürünçıkaramazsa, kışı çok yoksul ve akranlarına oranla yoksun geçeceğini çok iyibilmektedir.....İşte! burada da Kürt kadını daha kendisini gün yüzüne çıkaramamış. Vehalen de; tüm ömrü yaylalarda ve şehrini bile görmeden geçirmiştir, ogüzelim hayatlarını.....Peki tüm bunların günahını kim ödeyecek?Göçmen YüreklerKADINLARIN DİLİNDEN BİR MEKTUPNasıl anlatalım, nasıl bilelim...Burada yaşadıklarımızı anlatmaya sözcükler yetmez... Siz diğer yerlerdeyaşayan kardeşlerimiz elbette geçmişten günümüze kadar çok acı çektiniz,işkenceler gördünüz, hatta falakalardan geçirildiniz, asırlardır dilinizikonuşamadınız, günah sayıldı "Kürtlüğümüz"ve yeri geldi lanetlendiniz,lanetlendik.Özgürlüğe ulaşmak için asırlar saydığınız takvimlerden; küçücükçocuklarınıza doyasıya sarılmak, güneş yüzü görmek ve hiç utanmadandoyasıya yaşamak için parmaklıklar arasından gün saydınız... Saçlarınızdansürüklendiniz, sözde özgürlük meydanlarında tecavüze uğradınızkocalarınızın, çocuklarınızın gözü önünde. Bazılarının ve bazılarımızınbedenleri çöp arabalarının arkasından sürüklendi, sözde ibret olsun diye.Belki biz çöp arabalarının arkasından sürüklenmedik, gözlerimizin önündekızlarımıza tecavüz edilmedi...Ve herkes bizlere en iyi Kürtlüğü oralarda yaşattınız diye övgüyle söz etti,belki halen de edilmekte. İlk Kürtçe radyonun, ilk Kürtçe kitapların, ilk Kürtçeokulların ve daha birçok ilklerin buradan başladığı doğrudur. Denge Erivan'e,Denge Kürdên Gürcîstan'e, ilk Kürt festivalleri... Buralarda yani şu anyaşadığımız bu bizim olmayan ülkelerde, Kürtlük adına çok şey yaşatılmakistendi. Herhalde Hecîye Cindî, Casime Celîl, Emînê Evdal, Cemîlê Celîl vedaha birçok Kürt aydını kadar, Kürt kültürü, dili, destanları, klamları yazandaha çıkmamıştır. Değerli kadın dengbejlerimiz, kimyacı ve daha dasayabileceğimiz kadar yaratıcı Kürt kadınlarımız.2930
Göçmen YüreklerTüm zorluklara rağmen o kalın duvarlarla örülmüş sınırlar arasından hepgüzel sesler yükseldi ve güzel olan her şey ulaştırılmaya çalışıldı. Ve tümyaşadıklarımızın yanı sıra çekilen acıları, demir kapılar arasındanulaştıramadık ve halen de yeterince ulaştıramıyoruz sizlere. Buradaçektiğimiz toprak özlemi, kör politikalara kurban edilerek asimile edilişimizinsesini kimse duymadı ve halen de kursağımızda kalıyor; "yoldaşlar bizlergöçertilmek, asimile edilmek istiyoruz" sesleri.Evet! her ne kadar sizler kadar en vahşi katliamlardan geçmemiş olsak da,şu an yaşadıklarımız trajikomik bir konum arz etmekte! Bizi tek başımızabırakan kapılardan, çirkin politikalardan daha birçok şeye kadar; bize kabulettirilen ayrı milletlik; gittikçe pratiğe geçirilmekte ve yine biz tek başımızayız.Ne kimseler sesimizi duymakta, ne de bir çare olmakta!Daha dün dinimizi farklı bir millet olarak gösterip "bazılarınız Ezidi halkı,bazılarınız Kürt" diyenler, bugün de yaptıkları festivallerde, etkinliklerde ikihalk olarak sahnelere çıkarmakta ve dünyaya rezil etmekte bizi. Daha kendianadilini öğrenmeye çalışan küçücük çocuklara; alternatif olarak önüne ikiayrı halkın kitapçıkları konularak "hadi tercih yap" denilmekte.Televizyonlarda, radyolarda Kürt çocukları çıkarılıp, "hadi biz Ezidiyiz" diyezoraki farklı bir milletmiş gibi kabul ettirilmeye çalışılmakta. Şüphesiz bizlerverilen mücadelenin, artık ürünlerini almaya başladığınızı görerek, mutluolmaktayız. Yaşanılan son gelişmeleri takip ediyoruz ve sevinçgözyaşlarımızı tutamıyoruz.Biz Kürtlerin layık olduğu özgürlüğe ulaşacağı inancımız sonsuzdur.Dünyanın her yerinden verilen özgürlük mücadelesine destek olmayaçalışıyoruz, çorbaya biraz olsun tuz katmak istiyoruz. Gerekirse sınırları,telleri aşarak, İmralı'ya ulaşmak için artık canımızdan verecek hiçbir şeyimizolmadığını da biliyoruz.Yaratılan değerlere hep birlikte sahip çıkmanın zamanı gelmiş hattageçmiştir bile. Gelin görün ki, bizler onca aydınlarımızın, yetimhanelerin zorkoşullarında yarattığı mirasa sahip çıkmamız engellensin diye hor görülüyor,dıştalanıyoruz. Yeri geliyor mitingler yapıyor, açlık grevlerine giriyor, protestogösterileri düzenliyoruz. Ve artık bizler de, diğer Kürt kardeşlerimiz gibimücadeleye destek vermek için meydanlarda haykırıyoruz.Göçmen YüreklerSize ruhumuzun derinliklerinde yaşattığımız ülke özleminden bir resimçizmek istedik.Özgürlük mücadelemizin ürünlerini sizden her zaman duymak bize gururvermekte!3132