Göçmen Yüreklerevlendirilmesini teşvik eden, resmi devlet propagandasının hesabına hiçkimsenin sahip çıkmadığı gibi...Ve Kafkasya’da son yıllarda yaşanan, en büyük sorunlardan biri deölümlerdir. Günlük olarak her bir devlette onlarca insan ölüyor. Ölümler, halkdiliyle denildiği gibi “tanrı emriyle” değil; ya da bizim bildiğimiz normal biryaşamın sona ermesi değil. Bazı devletlerde bu ölümler; daha çokkadınlarda ve özellikle de Kürt kadınlarında görülmekte. Bunun bir nedenierken evlilikler olurken, diğeri ise ekonomik yetersizlik ve yaşanan diğertoplumsal nedenlerdir. Buna en iyi örnek olarak Ermenistan’ı verebiliriz.Ermenistan’da halen de feodal gelenek ve göreneklerden dolayı devam edenerken evlilikler, kadını büyük bir yük altına koymakta. Daha onüç-ondörtyaşında evlendirilen genç kızlar, çocuk yaşta olmalarına rağmen, birçokçocuk sahibi olmakta. Birçok sorunla karşı karşıya kalan kadın, hem manevianlamda, hem de fiziksel anlamda erken bir çürümeyi yaşamakta. Ölümlerise, birden kalp durması, doğum esnasında ölüm vb. Kafkasya’nın diğerülkerinden biri olan Gürcistan’da vb. devletlerde de hemen hemen aynı sorunyaşanmaktadır.Diğer yandan, kadınların yaşadığı fiziksel bozulmaları da sayabiliriz.Yaşanan çevre kirliği (örnek olarak atom santrali) gibi sorunlardan dolayı,kadınlarda büyük bir hormon bozukluğu olup, Kürt kadınları fiziksel anlamdaferyat etmekte. Sadece hormon bozukluğu da değil, çevre kirliğininkadınlarda yarattığı kanser (meme kanseri, rahim kanseri vb) türleri de erkenyaşta ölümlere sebep olmakta.Şüphesiz en fazla da Kürtler arasında yaşanan a-normal ölümler, Kürttoplumunun moralsiz, umutsuz, ütopyasız vb, sorunlar yaşamasına da yolaçmakta. Yakınlarının ölümünden etkilenen insanlar, çoğu kez adeta ayaktagezen ölü ruhlara benzerler.Bunun yanısıra ayrıca şimdiye kadar intihar eden kadınların sayısı daazımsanmayacak düzeydedir. Kürt kadınları ya binalardan atlayarak, ya dakendilerini asarak yaşamlarına son vermekteler.Ama hangi açıdan bakarsak bakalım; a-normal ölümler bile kendi başınabirer cinayettir. Çünkü hangi insan daha yaşayacağı çok şey varken, elleriyleyaşamına isteyerek son versin? Kim, daha çok genç yaşta ölmek ister ki?Kim? Bence hiç kimse. Hiç bir sorunu olmayan; yani ne ekonomik, ne sosyalGöçmen Yüreklerne de farklı sorunlar yaşayan insanların erken yaşta öldüğü, çok istisnaolarak bazı toplumlarda görülür. Ama bu toplumda bu ani ve a-normalölümlere ölüm demek, büyük bir hata olur. Yaşadığımız inkar-imha siyasetive üzerimizde oynanan onca komplolara ve politik çıkar oyunlarına karşı,insanlarımız da birer öldürülmeyi yaşamakta. Ve bu ölümlerin en büyüksorumlusu egemen devletler olmakta.2526
Göçmen YüreklerARAS SUYUNU GEÇEREK GELDİLER,ARARATIN ÖTEKİ YÜZÜNE!Eğer yaşadığın yer, her sabah Ağrı dağına bakıyorsa, onunla uyanır veonunla yeni bir güne başlarsın...Sincali’den, Baysız’dan, Ararat’dan, Artaşat’tan ve daha birçok yerden, eliniuzatırsın, her an tutacakmışsın gibi. Üzerine efsaneler, destanlar yazılan vedaha da çok yazılacağa benzeyen Ağrı Dağı’na çok yakın yerlerde yaşıyorErmenistan’daki Kürtler. Hele Ermenistan’ın batı sınırına yakın yerlerdeyaşayan Kürtler, Kars’tan, Ağrı’dan kardeşlerinin yaptıkları düğünlerde davulseslerini duyacak kadar yakınlar. Ermenistan’da yaşayan Kürt çocukları,bazen sınırın ötesinde çalınan davul, zurna ve tilili sesleriyle uyuyorlar; birazyürüsen, o telleri birazcık geçsen hemen ulaşacaksın Kürdistan köylerine....2728Göçmen YüreklerEvet.....Buradaki Kürtler, yıllar önce sınırın öteki tarafında yaşıyordular,sınırın öteki tarafında kardeşlerini, akrabalarını terk edip, buralaraayakkabısız, çorapsız ve çıplak, yürüyerek geldiler, Aras suyunu aşarakgeldiler, yüzlerce, binlerce geldiler.Evet, halen de tüm yaşamını ülkesinden bir o kadar uzak, ama bir kadar dayakında geçiren doksanlık ninelerimiz, böyle anlatıyorlar, Aras suyundangeçişlerini; “çıplaktık, anne-babalarımız ellerimizden tutarak, bizi zar-zorçekiştirip yürüterek, günlerce aç-sussuz yürüterek geçirdiler buralara.....”Ve halen de anlatıyorlar büyüklerimiz, sınırı geçerken çektikleri sıkıntıları,zorlukları ve yoksullukları. Kafkas ülkelerinde yaşayan Kürtler üzerine dahaçok şey yazılacak ve anlatılacak. Çünkü onlar bir zamanların koskoca Sovyetsisteminde yaşadılar, zorlandılar ve zorlanıyorlar.Ermenistan’da yaşayan Kürtlerin ülkeye duydukları özlemleri ve bağlılıklarısözle anlatılamayacak kadar büyüktür. Hele kadınların! Ayrıca nufusününgeneli ya da çoğunluğunu Kürtlerin oluşturdukları köylerde, kadınlarıngiyiminden, sosyal yaşamlarına kadar her şey ama her şey Kürdistan’ıanımsatıyor. Ninelerimizin billûr sesleriyle söyledikleri türküleri dinlediğinde;Türk katliamları ve saldırılarının acısını binlerce kez hisedersin yüreğinde.Ama ne yazık ki, genelde hayvancılık ve tarımcılıkla geçimini sağlamakzorunda bırakılan Kürtler, gecesini gündüzüne katarak bir ekmek parasıçıkarmak için çalışmak zorunda kalmakta. Ve gelin görün ki, Erivan dışındayaşayan kadınlarımızın tümü, gece-gündüz hayvancılık işleriyle, sebzebahçelerinde uğraş vermekten dolayı başka hiç bir şey düşünemezdurumda...Bir yandan belki ilkel kömünal dönemle kıyaslanacak kadar doğal, kendidünyasında yaşayan Kürtler, diğer yandan da yaşam tarzlarıyla, sosyal vetoplumsal gerçekleriyle adeta çağın gerisinde seyreden bir konum arzetmekte. Kadınların ne kendilerini geliştirebilecek televizyonları, netelefonları, ne de şehre inebilecek taşıtları var! Öyle ki, bazı Kürt kadınlarınıntüm yaşamı bir kez olsun bile şehirlere gitmeden, görmeden; köyünde,ailesinde geçmiştir. Ve Kürt şehirlerine öylesine yakın olduklarından dolayı,geneli Kürt olan köyler, küçük Kürdistanlar haline gelmiş.Kadınlar sabah gün doğmadan uyanırlar Ararat’da, hayvanlarına bakarlar vesaçta ekmek yapmaya başlarlar. Bazen de belirli günlerde, kollektif bir ruhla