11.07.2015 Views

milli yol

milli yol

milli yol

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ıdir... Et yiyemeyenler açlıktan kurtulurlar,koyunlarımızı ihraç ederiz...»Falan filân.Buna, domuz etiyle şişmiş, şaraplakızarmış bir suratta saklayan şamargibi verilecek cevap şudur: Dünyadaparadan başka şeyler de vardır. Ve paradanbaşka şeylere kıymet veren insanlarda vardır. Türkler işte o İn­sanlardandır.ilHAFTANIN EN ACAYİFİSTİFASIANKARA — Ferit TörümküncyBir siyasî partinin Çankaya GençlikKoluna 3-4 ay önce kaydolunanZafer Acar adında bir genç. «Annemmüsaade etmiyor» sebebini ileri sürerekpartiden istifa etmiştir. Sonraarkadaşlarına hakikî sebebin partiyegirerken her hafta danslı çaylar olacağınıduyduğu ve partide bu çaylarıbulamaması olduğunu söylemiştir.ACAYİP BİRÖĞRETİM YOLUNAZİLLİ — H. Hüsnü KaradayıNazilli Lisesi Sos<strong>yol</strong>oji öğretmeniSaffet Suner 9.5.962 tarihindeki dersindedomuz etinin islâmiyette haramolduğunu fakat buna makul bir sebc.gösterilmediğini; insanlık tekâmülettikçe islâmiyetin de politeizmgibi bayağı ve mânâsız sayılacağınısöylemiştir.Bu yaz içinde bir İHTİLAL olacağını,Ankara'da vukubulan İŞÇİ NÜMA­YİŞLERİNİ de tavsip ettiğini sözlerineilâve etmiştir.Sık sık dinî mevzulara giren; sınıftasöylediklerinin dışarıya aksetürîlmiyeceğinedair talebelerden şerefsözü alan mezkûr şahıs derslerindedinin afyon olduğunu söylemektende çekinmemektedir.KIILAY ÎDARECİLERİNlYAZIKLAR OLSUN :Kızılay idare heyeti seçimleri kavgalıgürültülü bir şekildj günlerce gazetesütunlarını doldurdu.Buna rağmen idareciler zekât fittitoplamaktaki alışkanlıklarındanbaşka Kızılaya yeni bir buluşla varidat teminini düşünemedikleri gibiKurban Bayramında Müslüman vatandaşlarınkestikleri kurban derilerindenistifade etmek gibi bariz birvaridatı da beyinsizlikleri yüzündenkaybettiler. Kurban derileri bu sıcaktaevlerde (Kızılaya verilmek için)iki gün bekletildiği halele gelen gidenolmadığı için çöp tenekelerine atılarakmillî servetin de heba olmasınasebep oldular.Ama şimdi gazetelerden öğreniy*ruz ki, Kızılay meşhur sinernr yıldızıFrank Sinatra'yı getirterek buradakonserler verdirecekmiş. Ne âlâ varidatdeğil mi? Kurban derileri bedavaidi. Tabiî o gelenler epeyce döviz ala-SOL'A KARSIUZUN zamandan beri memleketinmanevî değerlerini yıpratmakve maneviyatını çökertmekmaksadı ile girişilen kampanyanın,son zamanlarda hızını büsbütünarttırmış olarak devam etmesi,memleketin büyük çoğunluğunuhaklı olarak üzmekte ve endişeyesevketmektedir.Tarihî bir hakikattir ki, herhangibir milleti dünya yüzünden kaldırmayaveya kendi egemenliği altınasokmağa çalışan her mütecavizmemleket bunu harp meydanlarındabaşaramıyacağım anladığı takdirdeyaptığı iş, o milletin maneviyatınael atmak ve onu manenkendi içinden yıkmaktır. Bu şüphesizki, uzun vadeli ve sabır istiyenbir iştir ama çok tesirli olduğuda gene tarihî hâdiselerle sabittir.Son zamanlarda gazetelerden öğrendiğimizşu haber her Türkü ciddîolarak endişelendirmiştir.«Türkiye'de sol cereyanları desteklemekve bu iş için kullanılan şahısveya teşekkülleri beslemekmaksadı ile yurdumuza gizlice100 milyon lira sokulmuş.»Bu haber ilk bakışta insana birazmübalağalı gelebilir, ama son zamanlardamemleketimizde cereyaneden hâdiseler ve bilhassa böylszehirli ve tehlikeli ideolojilerin enfazla el atmak istediği saha olanbasının durumu, bu havadisin maalesefhakikat olduğunu göstermektedir.İşin garip ve gülünç tarafı menşeidışarda bulunan sapık bir ideolojiyimemlekete aşılamak isteyenbedbahtlar, <strong>milli</strong>yetçi ve mukaddesatçıvatanperverlere her türlü tecavüzve hakareti alenen yapmaktangeri kalmamaktadırlar. Milliyetçiliğiilerlemeye engelmiş gibigösterip memleketin hakikatenilerlemesini istiyen insanlara gericidamgasını vuruyorlar. Bunlarınasıl maksatları memleketteki manevikuvvetleri yakmak, mukaddesatatecavüz suretiyle memleketi manençökertmek ve bu sayede emellerinenail olmaktır.Fakat uyanık Türk milleti veonun hakikî aydın çevreleri businsi ve sistemli faaliyetlere elbetcaklar.Çünkü ağalar eğlenecek.Görünüşte de Knzlay kâr edecek.Emekli AlbayN. KIRATDENİZLİ'DE NÜMAYİŞDENİZLİ — M. K. Gedikoğlu16 Mayıs, saat 10.20'de komünistleri telin, adaletsizliği ve işsizliği protesto maksadıyla 300 - 400 kişilik biresnaf ve işçi topluluğu, belediye önünden yürüyüşe geçti. Dövizlerde (ENBİRLEŞELİM,_>Süreyya HARMANLIte ki seyirci kalmıyacaktır. Nitekim<strong>milli</strong>yetçi basınımızın, Meclisiniçindeki ye dışındaki keza <strong>milli</strong>yetçiaydınlarımızın bu <strong>yol</strong>daki mücadeleleriher türlü takdirin üstündedir.«Varsın onlar <strong>milli</strong>yetçi vatanperverleregerici desin, yönü vehedefi Moskova olan ilerici olmaktansaböyle gericiliği her <strong>milli</strong>yeçi seve seve kabul eder.»İlerici sahte münevverler bilmelidirlerki, Türkiye'de, bu vatanınüzerinde menfur emellerine asla veasla muvaffak olamıyacaklardır.Dinimiz ve şerefli ırkımızın verdiğiaşın bir hürriyet arzusu, milletimizikomünizm gibi fert hürriyetinedeğer vermeyen bir rejime aslameylettirmiyecektir. Esasen komünizm;zayıf iradeli, korkak ve acizmilletlerin rejimidir.Beka ve benliğimizi tehdit eden,hem dışardan hem de içerden gelentehlike karşısında yapılacakiş nedir?Bizi felâketin ve uçurumun taiçine götürecek, mukadderatımızıve <strong>milli</strong> benliğimizi yok edecekböyle bir rejime karşı, millet olaraktopyekûn mücadele etmeliyiz.En tesirli mücadele milletçe kültürseviyemizi sür'atle yükseltmeklemümkün olur. Bu sayede hem iktisadîkalkınmamız, okur yazar nisbetifazla bir vatandaş topluluğuile daha kolay temin edilir ve heırde halkımızın komünizmin hakikiyüzünü bütün çıplaklığı ile anlamasıtemin edilmiş olur. Keza şimdi(komünizm kanun dışı olduğuiçin) edebiyatı yapılan sosyalizmindozu biraz kaçırıldığı takdirde komünizmeinkılâp edebileceğini dehalkımız daha kolaylıkla anlıyabilir.Bunun temini için millet olarakçok çalışmaya ve hiç olmazsa nüfusumuzunyüzde altmışının okuıyazar hale gelmesini temine mecburuz.Komünizm gibi yıkıcı ve sapıkbir ideoloji karşısında ezilmemek •yıkılmamak için dimdik durmalıyız.Bu da birbirimize kenetlenmiş mütecanisbir cemiyet olmamızla vebütün <strong>milli</strong>yetçilerin büyük bir teşkilâtiçinde birleşip toplanmalarıylakabil olur.BÜYÜK MUKADDESATIMIZ MİLLİYETÇİLİKTİR), (İNÖNÜ İSTİFAET), (Kahrolsun Komünizm), (İşsizliğiönlemeycn idareciyi istemiyoruz)(Bizi aç bırakmakla hangi <strong>yol</strong>a şevketmekistiyorsunuz), (Ya iş ya ölüm) yazılıidi. Va!: Konağı önünde «KahrolsunKomünistler» ve «Komünizmitutan vatan hainidir!» diye seslenilerekvaliden iş verilmesi istendi.MİLLİ YOL m


Denizli'de komünistleri tel'in, işsizliği v e adaletsizliği protesto maksadiyla yapılanyürüyüşten bir görünüş.Denizli Valisi, «İçinizden bir heyetseçin, gelsinler, konuşalım» deyince:— Vali Bey, dövizlerimizi oku! Konuşmayaderman yok bizde! diyerekher an sayısı artan kafile Çınar meydanındaüç bin kişi olup ant içtiler. Ellerindekidövizleri meydandaki havuzunçiçekliklerine yerleştirip millîşuurlarına hakim olarak saat 12 desessizce dağıldılar.ERZURUM'DA ŞEHİTLERERZURUM — Kemal AküzümErzurum ve civarında dağınık vebakımsız bir vaziyette bulunan azizşe'-.itlerimizin kabirleri, ordu tarafındanyeniden inşa ettirilen yeni şehitlikte bir araya toplanmıştır. MuhitteBu muhteşem törende ordu ve gençlikadına konuşmalar yapılmış, Erzurummüftüsü Sakıp Danişmend tarafındanbizzat aziz şehitlerin ruhlarıiçin dualar okunmuştur.Töreni müteakip okullar, Hava Kurumumensupları, askerî ve mülkîerkân ile kalabalık bir halk grubu şehitlerinkabirlerini ziyaret etmiştir,VİSKİ«Ekonomi» gazetesinin yazdığınagöre: Hükümet VİSKİ'ye 12 milyonliralık döviz tahsis etmiş. Soruyoruz:1 — Doğru mu? 2 — Eski yıllara göreartış kaç mislidir?HİÇ TANITILMAZ OLUR MU?Fısıltı sütununda Sabiha Deren,Millî Yol'un, Sırrı Hoeaoğlu hakkındayazdıklarına dokunuyor. Hocaoğlu'-nun Suriye'de Komünist Pa-tisi idareciliğiyaptığını, şimdi de Türkiye'deC.H.P. Milletvekili olduğunu yazmıştık.Sabiha Deren de şöyle soruyor :«Bu haber doğru mudur? Doğruise benim gazeteci arkadaşlarım uykudamıdır? Komünizmin kanun ile yasakedildiği bir memlekette, Meclisevaktiyle bir komünist partiye mensupbulunmuş milletvekili giriyor, ama omemleketin gazetecileri mülakatlar,röportajlar vasıtasıyla bu pek enteresankişiyi okuyucularına tanıtmıyorlar.Olacak şey midir bu?»Doğrusu «Sabiha Hanım»m kulaklarınıniyi işittiğini bilirdik, ama gözlerininzayıf olduğunu böylece öğren-"m>fxmHep hayvanlarmı örnek ?Hâdise şu:C.H.P. Meclis Grupu toplantısında,Milletvekillerinin konuşmalarınıBay İsmet İnönü dt dinliyor,ara sıra da yanında oturan FerdaGüley'den onlar hakkında izahatalıyormuş.Ferda Güley'i hatırlarsınız. Hâni,seçim konuşmaları*'dt devletgemisini ancak ensesi kat kat olmuşöküzlerin kurtarabileceğiniiddia etmişti. (Şimdi kendisi deo ensesi kat kat olmuş öküzlerinbir işe yaramadığım görmüştürya.)Bir ara Aydın Milletvekili ŞükrüKoç konuşurken, Güley, İsmetİnönü'nün kulağına eğilmiş vehaykırmış:— Paşam! Buna Jikkat edin!iunda tam bir Halk Partili kafasıvardır...doğrusu pek hoş! Ferda Güley'-İn teşhiste yamlmadığını düşünürsekgaliba gerçek payı da var...Ama, kuzum : Nasıl bir şeydir buHalk Partili kafası?Aman çabuk bildirsin ki, «Koç»denildiğine göre, güzel gözlü, bönbakışlı, geviş getiren, buram buramboynuzlu bir kafa gözlerinönüne gelmesin!MURAT GENÇOĞLl!dik. Kendisinin orta yaşlı bile sayıl- jmıyacak kadar genç olduğunu bilmesek,bunu artık yaşlandığına verecektik.Hiç böyle bir zat-ı şerif tanıtılmaz Iolur mu? Bir zahmet (oldukça sıkıa jbir tavsiye ama) açsın YÖN dergisi- ]Erzurum'da orudunun yaptırdığışehitlikteki âbidenin dört yanı vecizelerlesüslüdür.büyük bir memnuniyet uyandıran buûurum ve 15 Mayıs Hava Şehitleriihtifali münasebetiyle mezkûr gündebüyük bir tören yapılmıştır.MİLLÎ YOL E|ni, orada Sırrı Hocaoğlu'nun röpor-1tajlarla, açık oturumlarla, mülakatlar- jla, okuyuculara nasıl tanıtıldığını, nasılreklâmı yapıldığını hemen göreçektir.Söz sırası gelmişken Türkiye Gizli;Komünist Partisi Merkez İdareciliği;yapmış bir zatın da şimdi Siyasal Bil-'giler Fakültesinde profesörlük yaptı-GÖRDÜM-İKİ BAŞLI DANALAR, GAGASIZ ÖRDEKLER GÖRDÜM...KEMİK ATAN ELLERİ ISIRAN KÖPEKLER GÖRDÜM...ÇİFT KUYRUKLU, DÖRT GÖZLÜ BALIK DA TUTMUŞLAR, AMMAGÖLGELERİNDEN ÜRKEN, SAYISIZ ÖDLEKLER GÖRDÜM...Ali Rıza ÖZER


ğını,' YöN'ün onu da tanıtmak hususundaelinden gelen gayreti esirgemediğinihatırlatıverelim. Bir ara «SabihaHanım» a rastlarsak bu zatın adınıda kulağına fısıldayıveririz.•ILHAMİ SANCARBoşuna gayretkeşlikYALANDAN ÖTESİPolitikacılarımız, yeni bir devletsistemi icat edebildiler mi? Burasıhenüz şüpheli ama, yeni bir söz çeşidi icat edebildiler. «Doğru», «yanlış»ve «yalan» çeşitlerinin tamamen ötesindeyeni bir çeşit. Eü çok «yalan»abenziyor, ama «yalan» değil. Çünkü«yalan»da, en ustaca cinsinden en acemiceemsine kadar, az çok bir aldatmakabiliyeti vardır. Hiç olmazsa,söyleyende aldatabilme ümidi vardır.Aşağıdaki misallerde ise, söyliyenin«Acaba inandırabildim mi?» diye enufak bir ümide kapılmış olması ihtivtlHlltlIIIIlliIffIlIintlIlllIIIllIfllIIIlllIIIIIlItflIltll±llIltIIIIIIIllIitltlT1lfIIItIlIIllttlillllfniniITTIIİIllIfI1l1111İIIlirilllI111illtIfiIItlill^BİR SAYIKLAMAfİlhan E. DARENDELİOGLU jMİLLİ YOL'un 13 • 14 • 15 el sayılarıyla bir kaymakamın naklini fır- gsat bilen mahut zihniyetin kurmak istediği KIZIL TUZAĞIN, sos- ^yal adalet ve sosyalizme bürUnen perdesini kaldırınca, bu tuzağın |1 Moskova'da yetişen tertipçisi Nail Vahdeti ile Nail'in Babıâli'deki hem- =1 palarının suratları gün ışığına çıkmış bulunuyordu. gI Bu hâdisedeki asıl maksadın, bir kaymakamı müdafaa değil, bu nakil §1 hâdisesini bahane ederek, Kadirli ağalarının şahsında bir SERVET DÜŞ- gI MANLIĞI ve bir SINIF MÜCADELESİ şuurunu aşılamak olduğu anlaşı- S§ lıyordu. ğI Biz Millî Yol'un adı geçen sayılarında ancak bu maksatlı istismar ve §I TEBTİB'e temas etmiş, ayrıca «15 yılda 38 kaymakamın değiştiğini» söy- =_I lemek suretiyle masum Kadirli halkını bir töhmet altında bulunduran Ba- g| bıâli kalem ağalarının hayalhanelerindeki YALAN hazinesinin derecesi- gi ni göstermek için de aynen demiştik ki; sİ «Bu korkunç, yalan karşısında Kadirlide değişen kaymakamların ye- g| kûnunun 38 değil hattâ 8 bile değil 6 kişi olduğunu, bunlardan da Baha- g1 ettir Ablum'un askere gitmek, Mahmut Keskin'in Vali muavinliğine g| terfi ettirilmek, Yahya Saip Un'ün Milîî Birlik Komitesi tarafından işten a| alınmak, diğer üç kaymakamın da normal tâyinleri yapılmak suretiyle ol- j§| duğunu haber verirsek acaba bir yalan çarkı haline gelen şu Babıâli'nin g"| KALEM AĞALARI utanır mı dersiniz? • g| Biz zannetmiyoruz!. g| Hattâ haber verelim ki, utanmak şöyle dursun, biz bu yalan çarkı- g| nın ağalarını size haber verdiğimiz için, çok değil, kısa bir müddet sonra, g| bizleri «Gerici», töhmeti altında kötüleyecekler, fakat bu YALAN hakkın- gi da sorduğumuz suallere asla cevap vermiyeceklerdir.»E Hakikaten dediğimiz ve tahmin ettiğimiz oldu. =| 9 Mayıs tarihli YÖN dergisi, bu satırlarımıza «IRKÇILAR ve AĞA- gi lar» başlıklı yeni bir YALAN'a saparak, söylediklerimizle asla ilgisi olma- ="i yan hattâ bir sayıklamadan daha gülünç satırlarla cevap verdi. Ü| Düşünün ki, biz bu hâdiseyle bir komünist tertibi karşısında bulun- ğ| duğumuzu haber veriyoruz. g| Yön dergisi, siz D.P. milyonerlerinin savunuculuğunu yapıyorsunuz S| diyo» 1| Biz bu tertibin bizzat elebaşısının Moskova'da ihtilâlin taktiğini öğre- 1| nen Nail Vahdeti olduğunu söylüyoruz. Yön dergisi, siz kaymakama ko- =| münist diyorsunuz, diyor. g| Biz, bu hâdiseyi körükleyenlerin maksatları bir sınıf mücadelesi ze- 1| hirini zihinlere akıtmak olduğunu yazıyoruz. Yön dergisi, siz ırkçısınız diyor. gBiz Kadirlide değişen kaymakamın 38 değil 15 yılda 6 kişi olduğu- =S nu haber veriyoruz. =| Yön dergisi, sizin dergileri ağalar satıyor sizi ağalar besliyor, diyor. IEh artık, Zırva, Mugalâta ve sayıklamanın da bir haddi olmalıdır, g= Fakat biz buna rağmen, son haftalarda «Okunmazlar» arasına giren Yön g= dergisi için: =| «— Okunmuyor ama yaşıyor. Zira basılan nüshaların bir çoğunu Rus §= Sefarethanesi almak suretiyle yaşıyor» diyemiyoruz. gAHMET TOPALOĞLUBeyefendi ,siz de Kadeşte miydiniz?mali yok. Şu misallere bakalım :1 — Kayseri'deki mahkûmların yakınlarıolan hanımlar Kuvvet Kumandanlarınıziyaret ediyorlar. Ve onlarlaortalama birer saat konuşuyorlar.Çıktıktan sonra, çok iyi kabul gördüklerinive kumandanların ordunun affakarşı olmadığını söylediklerini bildiriyorlar,bundan dolayı şükran ve takdirleriniifade ediyorlar. Kumandanlarbunu tekzip etmiyor. Ortalıktaiyi bir hava esiyor. Sonra Savunma Bakanıîlhami Sancar fırlıyor, bir tebliğyayınlıyor. «Bu konuşmalarda aftanhiç bahsedilmemiştir.» Şimdi gelinde bunu söz çeşitlerinden birine sokalım.«Doğru» olmadığı muhakkak.Bile bile söylendiği için sadece «yanlış»da denemez. «Yalan» in ötesindekiyeni söz çeşidine sokmaya mecburuz.Çünkü o hanımlarla o kumandanlarınsaatlerce süren konuşmalarında,af konusundan, iyi veya kötü,açıkça veya kapalı şekilde, hiç bahsedilmediğineen aptal bir kimseyi bileinandıramayız.1 — Kadeş rezaleti malûm. Yüzlerceşahidi bütün tafsilâtını anlattılar.Sarhoşluk sahnelerinin düzinelercefotoğrafı da yayınlandı. Katılan-MİLLİ YOL H


Milliyetçiliğimizde yenibir çağın eşiğindeTürkçüler Demeği tüzük tasarısınıGeçen sayımızda «Milliyetçiler Teşkilâtlanıyor»yazısında yalnız birmüjdeyi vermekle yetinmiştik. Şimdiadım adım tafsilâta giriyoruz. Bu sayfayı (sayfa kadar yazı konusu olmazsa derginin bir köşesini) devamlı olarakTürkçüler Derneği haberlerineayırmak niyetindeyiz, Allah kısmet etsin.Başlangıçta MİLLİ YOL dergisininbu konudaki tutumunu açıklayalımBütün <strong>milli</strong>yetçileri bir araya toplamakgayesiyle girişilen bu büyük vehayırlı teşebbüsün ilk hamlesi başarıyaulaşıncaya kadar, yâni Dernek kuruluncayakadar, Derneğin kuruluşunadestek olmayı dergimiz bir Türkçülükborcu saymaktadır. Ama Dernekkurulduktan ve şubeler açıldıktansonra, Derneğin içindeki çeşitlifaaliyetlerde, ve bilhassa dernek seçimlerindeve dernek işlerinin şöyleveya böyle yürütülmesi Lakkındakigörüş ayrılıklarında (ki olması tabiive mukadderdir), MÎLLÎ YOL tam birtarafsızlık güdecek ve derneğe ait hertürlü haberi ve görüşü sayfalarındaobjektif olarak aksettirecektir. Milliyetçiliğinçeşitli yardımcı dernek ve(teşekküllerine karşı da tutumu aynıIşekilde olacaktır. En iyi hizmeti böyjleceyapacağımıza inanıyoruz.Aşağıda madde madde kısa izahlarıylaberaber Türkçüler Derneğinin birtüzük tasarısını veriyoruz. Bunu, maddelerhakkında <strong>milli</strong>yetçi umumî efkârınen geniş ölçüde düşünce ve tekliflerinidavet etmek ve toplamak içinyapıyoruz. Bu bittikten sonra tüzüğütakdim edenlerin adlarını vereceğiz.En sonra da kuruluş <strong>yol</strong>lan hakkındabilgi ve kuruluş haberlerini yaymlıyacağız.yayınlıyoruzTüzük uzun aylar süren dikkatlibir çalışmanın, düşünmenin ve danışmanınmahsûlüdür. Bu yayınlama, danışmaişinin son safhasıdır.•Derneğin kurulmasına hemen girişileceğindendüşüncelerini bildirecekokurlarımızın dergimiz adresine veya(Atsız, Feyzullah cad. 9, A. Maltepe,îstanbul) adresine, tüzüğün tamamınınyayınlanmasını beklemeden, maddelerçıktıkça hemen bildirmeleri rica olunuyor.•TÜRKÇÜLER DERNEĞÎTÜZÜK TASARISIÖnce adının üzerinde duralım. Derneğinher işinde, baştan sona kadartutumu, sade, açık, dosdoğru olmaktır.Süslü olmaya da lüzum görülmüyor,yapmacıklı olmaya da, perdeli olmayada. Bu düşünceye en uygunad Türkçüler Derneği olarak görüldü.1 — Bütün Türkçüleri bîr arayatoplamak ve Türkçülüğe karşılıksıziıizmet etmek üzere «Türkçüler Derneği»adında bir ülkü derneği kuruldu.Merkezi İstanbul'dadır. Gereken yerlerdeşubeler ve ocaklar açılır.Dernek toplayıcı olmak hedefinigüdüyor. Türkçülerin kıymet verdiğiçeşitli duygu ve inanç unsurlarına göre,ayırım yapmadan Türkçüleri, yâniTürk <strong>milli</strong>yetçilerini, yâni Türklüğegönül vermiş olanları, en geniş şekilde bağrında toplayabilmek için kuruluyor. «Karşılıksız hizmet etmek» unsuruçok mühimdir. Dernek ne menfaat,ne şöhret, ne başka bir karşılıkistemeden ve beklemeden hizmet etmekisteyenlere göredir. Az olmayacaklarıumulur. Az olsa da zararı yok.Dernek bir «ülkü derneği» dir. Yânimeselâ bir siyaset derneği olmadığıgibi sadece bir kültür derneği de değil.Bu nokta mühimdir. Bir kültürderneğinde yalnız fikirler ve bilgilerüzerinde işlenir. Bir ülkü derneği ise,bunların tatbikini de yapar. Yâni birkültür derneğinden daha hareketlidir.Aynı zamanda daha derin ve köklü birmancı temsil eder. Bizde tam manasıyla bir ülkü derneği ilk defa kuruluyor.Göreceğiz.2 — Türkçüler Derneği:a) Bütün Türkler arasında Türklüişuurunu işler ve Türklük sevgisinir.sonsuz derecede kuvvetlenmesine çahşır.Derneğin faaliyet sahasına ve yapacağı işlere geldik. Türklük sevgisi belki herkeste vardır. Ama değişik kuvvet dereceleriyle. Aynı şeyi seven insanların bir araya geldiği ve sevilerşey uğruna çalıştığı ve fedakârlık yaptığı zaman o sevginin daha da artmasımümkündür. Bunun belki sınırı bileyoktur. Bu sevgi kuvvetlendikçeyeni imkânlar ve yeni kuvvetler meydanagetirir. Meselâ biraz sıcak birdemir sert ve siyah bir cisimdir. Dahaısınınca kırımız renkli ve yumuşak bircisim olur. Daha da ısınınca bembeyazren'; alır ve beyaz ışık saçmaya baslar.İnsanlarda da sevgi ve bağlılıkku/vetlendikçe belki aynı derecedebüyük ve güzel değişiklikler olacak.Bakalım.ç) Dernek Türk ahlâkına, Türk kültürüne,Türk zevkine, ve Türk gelenekfi>) Kendi üyelerini herşeyîn üstünde Tann'ya ve Türklüğe bağlı, Türkün;> tarihini, tarihî yurdunu, dilini, diniîni, kültürünü, geleneklerini, soyunuive millî mukaddesatını bilerek ve anlayarakseven, milletine karşı heıalanda görevini tam yapan, örnekTürkçüler olarakşır.yetiştirmeye çalıDernek kendi üyelerinin çalışmalarıile ilgilenmektedir. Nümayiş kâr olmayacaktır.Taşkın olmayacaktır, öncekendimizi yetiştirmeyi ve İslah etmeyidüşünelim ve gayretlerimizi bununüzerinde toplayalım düşüncesiyle hareketediyor. Bu sebeble «kendi üyelerini»sözleri mühimdir.c) Dernek Türk toplumu içindehürriyetin korunması, gelişmesi vekökleşmesi için çalışır; her türlü haksızlıklauğranmayı vazife bilir; milletiniçindeki bütün şahısların ve zümrelerinbirbirini sevmeleri için elindengeleni yapar.Ah ne güzel şey! inşallah en fazlabaşarı kazanacağımız bir kısım buolur.


* SAHİR KURUTLUOĞLUDördüncü boyutlardan hiçbiri inkâr da etmedi. Sonraİçişleri Bakanı Topaloğlu günün birindeortaya çıkıyor: «Kadeş'te ahlâkaaykırı hiçbir hareket olmamıştır» deyiveriyor.Elbette ki, bunu söylerken,bir tek kişinin bile buna inanma ihtimaliolmadığını bile bile söylüyor. İşteyalandan ötedeki yeni söz çeşidineparlak bir örnek.3 — Adalet Bakanı Sahir Kurutluoğlu: «Anayasaya göre Cumhurbaşkanınınaf yetkisini kullanabilmesiiçin mahkûmun müracaat etmesi lâzımdır»diyor. 100 kuruş verip sokakbaşlarında satılan bir Anayasa kitabıalan herkes orada böyle bir şart olmadığınıgörür. Kendi gözüne inanmazda sorarsa, hangi tarafsız hukukçuolursa olsun, «Böyle bir şart yoktur»diye cevap verir.Kurutluoğlu'na, «Bu hükmü Anayasanınneresinden çıkarıyorsun? Göster!»diye sorun, gösteremez, çünküyoktur. Ama kuru kuruya ve göz göregöre iddiasını tekrar eder. MaalesefKurutluoğlu'nun bu sözünü de diğerörneklerin yanma bağlamaya mecburuz.Nasreddin Hoca, «Kar helvasını benicat ettim, ama ben de beğenmedim»diyecek hikmet ve zarafeti yüzyıllarcaönce göstermişti. Biz de politikacılarımızdankendi icat ettikleri bu sözçeşidini kendilerinin de beğenmedikleriniitiraf etmelerini ve bundan vazgeçmelerinibekliyoruz.•TÜRK DİL KURUMUNUNGÖREVİ YURTTA DÜZENİBOZMAK MI?19 Mayıs günü T.D.K. İstanbul EdebiyatFakültesinin A 3 Anfisinde biraçık oturum tertiplemişti. Tartışılacakkonu şuydu: Dilde özleşmeninMİLLÎ YOL İHsınırı ne olmalı? Oturumda konuşacaklar önceden tesbit edilmişti; fakat konuşanlararasında Agâh Sırrı Levendve Ömer Asım Aksoy (her ikisi kurumyöneticisi) dan başka gerçektendilci bir tek kişi vardı : Edebiyat Fakültesininçok değerli Türk dili doçentiMuharrem Ergin. Öbür konuşanlar,ilci Türk Edebiyatı öğretmenihariç, hepsi bu oturumu marksistfikirleri yaymak için bir bulunmazfırsat bilmişlerdi. Bu konuşanlardansonra söz almak isteyenler arasındadil üzerine yazdığı kitaplarla FransaAkademilerinden birinin armağanınıkazanan Enver Esenkova da görülmüşise de zaman doldu denerek kendisinesöz verilmemişti. Ne söyleyecektibilemeyiz, ancak, «kimdir, kimdir?»diye Kurum Yöneticileri arasındafısıldanmalardan sonra kendisinesöz verilmediği gözden kaçmadı.Oturumda ne konuşulacaktı, ne konuşuldu?Konu belli idi. Ve tartışmadil bilgisi çerçevesi içinde olacaktı.Öyle mi oldu? Asla. Kurumun yöneticilerifikirlerini açıklayıp, KurumBaşkanı Banguoğlu «Sınır yok, daimaileri» dedikten sonra Muharrem Er- 'gin konuşturuldu. Sağduyunun ve biliminsesine dayanan bu konuşma birtek sözle şunu demek istiyordu: 1950yılında T.D.K. Türkçeyi tarif etmişti.Temel bu olmalıydı: Türkçe Türk milletininkonuştuğu dildir. Dile müdahaleninyersiz olduğunu delillerle ispatetti. Gel gelelim kıyamet bundan sonrakoptu. Dil bilgisi ile ilgisi olmayanbir mizahçı kürsüye geldi. Dinleyenlerikırdı geçirdi. Gülmekten tabiî.Konuşmasında dil bilgisinden başkaherşey vardı. Bilhassa komünizmkuralları. Gerçekten bir ara dilde olduğugibi herşeyde «sınırlan yıkalım,kuralları bozalım» dedi. Alkıştansalon gümbürdedi durdu. Alkışlayanlarınçoğu mizahçının arkadaşlarıydıve bu patırdıya kurum yöneticileri,Edebiyat Fakültesinin bâzı genç (doğrusu kart ya) elemanları da katılıyordu.Denebilir ki, alkışlayıcüar bilhassatoplanmış getirilmişti. Gerçektenorada bulunan arkadaşımız oturumaçılmadan önce şöyle bir kulak kabartmışşunları duymuştu: 19 Mayıs olmasıiyi, diyorlardı, öğrenciler stadda,îmam-Hatip Okulu ile TicaretAkademililerin haberi yok, gelmezler,biz de rahat rahat konuşuruz. Amangelmeseler.Elbette gelmeyeceklerdi. OnlarTürk gençleri olarak bütün yurd ilebirlikte 19 Mayıs'ı kutluyorlardı. Resmenve kanunen tatil olan ve GençlikBayramı adını da alan bu kutlu gündeTürk gençleri, Akademililer, İmam-Hatipler, hepsi, Atatürk'ün KurtuluşSavaşı için Samsun'a adım attığı günükutluyorlardı. Elbette bu gündegelmeyeceklerdi. Kurumcu beyler iseAtatürk'ün vasiyeti ve parası ile kurulanTürk Dil Kurumunda. 19 Mayısıresmi tatil yapan kanunu da çiğneyerek,fırsattan istifade eden marksisthatiplere konuşma sahası sağlıyorlardı.İşte bu oturumda dilden başka herşeydenbahsedildi, dedik, önce MuharremErgine hücum edilerek marksistusullere göre, bir ayırma yapıldı:Onlar ilerici, Türk dilini koruyanlargerici. Onlar Türk dilini bozmak istiyorlardı.Neden? Türkçeyi sevdikleriiçin mi? Dilini seven, bir şeyi seven,o şeyi yıkar mı? Hayır, onlar Türk dilinibozarak Türkler arasında anlaşmavasıtası olan dili yok etmek istiyorlar.Dilde kargaşalık (sınırsızlık) meydanagetirdikten sonra ötesi koliydi.Nitekim konuşan mizahçı ve ona uyançömezleri hep «sınırları yıkalım» demekistiyorlardı. Hattâ bir ara mizahçı«bütün sınırları yıkalım» dedi. Komünizmdenkomünizm ötesine atlıyordu.Adını tesbit edemediğimiz pos bıyıklıbir Anadolu çocuğu mizahçının«kuralları bozacağız» sözüne takılmakistediyse de salondaki başıbozuklartarafından susturuldu, (oturumuidare eden muhterem Profesör şaşırdıkaldı). Uyuz kediye benzeyen mizahçı,söz istedi, ona söz verildi, vekürsüye gelmeyi tekrar bir fırsat bilerekdaha ustaca konuşmalar yapmayadevam etti.Bozguncu konuşmalar resmî devletbinasının çatısı altında ve resmîbir kurum tarafından kuytuya alıamıştı.Onun için sormak istiyoruz:Türk Dil Kurumunun görevi nedir?Dil bahanesi ile, kurulu düzene saldırtmakmı?HAKEM HEYETİNEAÇIK MEKTUPDergimizin mükâfatlı fıkra müsabakasındahakem heyetini teşkil edensayın dostlarımız!Fıkra gönderen yüzlerce okuyucumuzneticeyi sabırsızlıkla beklemektedir.Biz de merakla beklemekteyiz. İstanbulbüyük ve dağınık şehirdir, hepinizinayrı ayrı işleriniz vardır, buyüzden birinize uygun gelen gün ve„uı ininim mtıııııımıtıtıifitııııınıııi!i!nıiHiıııııııııııtınııi!'£I BÜKREŞTEN BİR BİLMECE : |1 Hitlerin yapamayıp Kruşçev'in |I yaptığı şey nedir?1 Cevap: Stalingrad şehrini ha- |I ritadan silmek.ı • ıI Çekoslavakya'da son haftalarda |i en çok dolaşan bir fıkra : I1 öğretmen : — Biz, Çekoslovak-1I lar, Rusları niçin severiz?i Öğrenci: — Bizi kurtardıkları §İ için. 11 Öğretmen : — Peki Amerika'lı- ii lan niçin sevmeyiz? |1 Öğrenci: — Bizi kurtarmadık- I1 lan için. f«'muin ıııııuıııııımiiiniiııııtılımııııımmılılııııııtmııf


saatte diğerlerinizin mazereti çıkmakta,bir türlü toplanüamamakta veyatoplantılarda iş bitirilememektedir.6'jnları hep biliyoruz, takdir ediyoruz.Hele sizlerin fahriyyen bu yorucuiçi üzerinize almanıza çok müteşekkiri?Ama, sayın dostlarımız, bütün bunlarınnakkı teslim edildikten sonrada, tasnif işi yine fazla uzadı.Her iki tarafa da nazımızın geçeceğinibildiğimizden, sözümüzü sakınmadansizlere biraz daha sür"at vegayret, ve okurlarımıza da biraz daha sabır tavsiye edre, saygı ve sevgilerimizisunarız.Arada kalan,MİLLÎ YOLESKİ KADİRLİ KAYMAKAMIŞu eski Kadirli Kaymakamı MehmetÇan'ı şimdi herkes unutmuş gibi. O-nu korumak ve övmek için yapmadıklarınıbırakmayan komünist yazarlarşimdi ağızlarından bir tek itiraz hecesibile çıkarmıyorlar, içimize kurddüştü. Onlar memnuniyetlerinden susuyorolmasınlar? Kaymakamın yenitâyin edildiği Tuzluca kazasında Kadirli'dekikadar canlı olarak hakkınıkoruyacak varlıklı ve aydın bir zümrevar mı?Hiç bir ses çıkmadığına göre oradaneler oluyor diye merak ettik. Üstelik orası Rus sınırının da tam yanıbaşında.•DEVLET SIRRIBizde solcu çevrelerin gözbebeği bir«Devlet Plânlama Teşkilâtı» var. Bâzılarınagöre her işte Meclisin ve Hükümetinaynen bu teşkilâtın dediğiniyapması şart.Onun dediğinden kıl kadar ayrılmak,maazallah, en azından Anayasaihlâli!işte bu teşkilât Nicholas Kaidoradında bir Amerikalı maliye uzmanı,getirtmiş (tabiî büyük masraflarla),ve ondan tetkikat yapmasını ve malîişlerin düzelmesi için tekliflerini bildirenbir rapor vermesini istemiş. A-ma bu rapor sadece gizli ve şahsî olarakBay İsmet İnönü'ye, bir de bu teşkilâtaverilecekmiş.Adam gelmiş, raporunu vermiş, gitmiş.Ama rapor Bektaşi sırrı gibi gizlitutuluyor. Milletin parasıyla gelenbir mütehassısın raporu milletvekillerindenbile saklanıyor! Nasıl olur!Nihayet raporda neler olduğuna dairhaberler sızmaya başladı. Raporunbasında yabancı uzman, temas ettiğibu Plânlama Teşkilâtı hakkında, «reformlarıhazırlayacak ve uygulayacakbu şahısların ihtisas ve kabiliyet bakımmaanyetersiz olduğunu ve Türkiyemaliyesinin geleceği hakkında bu sebeptenümitsizliğe kapıldığını» söylüyormuş.Eh, insaf edin, artık bu raporuniçindekiler bugünkü Türkiye'de«devlet sırrı» olmaz mı?Yüksek islâm EnstitüsüHalis SUTürldyede, yalnız Istanbulda, bir Yüksek islâm Enstitüsü var. AynıIstanbulda bir çok hamiyetli zengin vatandaşlarımız da var.istanbul'a gelince bu ilim yuvasını görmek istiyoruz. Bakıyoruz. O Yüksekislâm EnstitUsü bir ilkokulun çatışma sığınmış. Yâni, yedi yaşında birçocuk, yirmibeş yaşındaki ağabeyini himayesi altına almış. Ağabey küçükkardeşini bağrına basacağı yerde yedi yaşındaki küçük yirmibeş yaşındaki,güçlü, kuvvetli ağabeyini bağrına basıyor. Bu durumu görünce gözlerim yaşardı,içim burkuldu, kendimden, insanlığımdan utandım. Gayri ihtiyarikarşıma bir çok sorular çıktı.Bu koca şehirde hiç zengin yok mu? Hani o hamiyetli vatandaşlar?Her gün ecdadıyla öğünen insanlar nerde? Ayni anda Hilton'da binlercepara yiyen zenginler, kumarda kaybeden mirasyediler önümde belirdi. Sonra önümden onlar çabuk silindi. Önüme her gün ALLAH'ın emrinden bahseden,alınları secdeden kalkmıyan zengin Hacı beyler geldi. Zevklerineavuçla, hayra eli titreyerek ufak yardımlar yapıp, büyük büyük öğünenlergeldi. Yine sorularla karşılaştım. Acaba biz bu hareketimizle ALLAH'ı mıaldatmaya kalkıyoruz? Hayır kendimizi. Büyük Peygamberimizin buyurduğu(Hiç ölmeyecek gibi dünyaya çalış, yarın ölecekmiş gibi ahrete çalış)Hadisi Şerifini unutmuşuz. Hakka verdiğimiz ahdi bozmuş, utanmayı kaldırmış,yalnız nefsimize düşmüşüz." Şimdi soruyoruz: Istanbuldaki Yüksek islâm Enstitüsünün bu durumundannasıl utanmayız? Üzerimize düşen vazifeyi yapmamaktan hangimizdaha çok sorumluyuz? Acaba üç beş kişi, hattâ bir kişi çıkıp da Yüksekislâm Enstitüsüne bir bina yapamaz mı?Bizce boş lâfla Müslümanlık olmaz.İŞSİZLİĞE BULUNAN ÇARE (!)Bir Devlet Plânlama Teşkilâtı vardır.Burası kurulurken içine acayipve sola kayar düşünceli kimselerindoldurulduğu rivayet edilir. Rivayetlerdoğru mu?Bir ağacın dibinde kurd olduğunuanlamak için mutlaka kurdu gözümüzlegörmemize lüzum yok. Durup dururken,bir ağaç sararıp kurumayabaşlarsa erbabı o ağaçta bir kurd veyahastalık ok'-'ğuna hükmedebilir.Devlet Plânlama Teşkilâtında da öyleacayip bir hal var. Çıkan teklifler acayip.Yapılan telkinler acayip. Bunlardansonuncusu:İşsizliği azaltmak için (!) bundansonra bütün tarım işlerinde traktöryerine insan gücünün kullanılması,hattâ traktör ithalinin bundan sonratamamen yasak edilmesi. İnanmasıgüç, ama gerçek. Üstelik yabancı başmüşavirleriTinbergen'i de kandırmışlar,o da buna uymuş. (İster maaş derdiiçin olsun, ister anlatışa göre fetvaolsun, demek ki, çevresi iyice sarılıncainsanlar işte böyle eritiliyor). Düşününüz: Dedikleri olursa, Türkiyebirdenbire yıllarca geriye, insanlarıntarlalarda yalnız kollarıyla çalışacaklarıçağlara gidecek.Bir de onlar ilerici, biz gerici, ha!•REFAHA KAVUŞMANIN ZAMANIBay ismet inönü : «Sıkıntı devrininsonu yaklaştı, biraz daha sabredin, çoğugitti, azı kaldı, refaha kavuşacağız»diye bir beyanat verdi. Hemen aynısıralarda, inönü'nün gözbebeği durumundaolan, Devlet Plânlama Teşkilâtınınsözcüleri de sıkıntıların begFETHİ ÇELİKBAŞYoksa demirbaş mı?yıllık kalkınma plânının sonuna doğrubelki hafifliyeceğini, ve ikinci birbeş yıllık kalkınma plânı tatbik edildiktensonra ise büsbütün kalkacağınıbeyan ettiler. Hemen arkasındanda C.H.P. Sanayi Bakanı Fethi Çelikbaşrefah devrinin bundan en az 10 yılve en çok 25 yıl sonra başlıyacağınısöyledi. Hele bu son rakam hayretuyandırıcı idi. İktisat ilminin en iddialıkâhinleri (!) bile ancak 3 - 5 yıl ötesinekadar tahmin yürütürlerken Çe-MİLLÎ YOL d


likbaş 25 yıl sonrasını neye dayanarakhesaplıyordu? Bunu açıklamadı.Ama yarı şaka yan ciddî dolaşan fısıltılaragöre Çelikbaş 25 sene sonraİnönü'nün öleceğim ve o mâni ortadankalktıktan sonra iktisadî hayatımızında rahatça gelişeceğini düşünmüşolacaktı. Yok canım, biz öyle temennietmiyoruz. Bay İsmet İnönü'nünşöyle rahatça bir tarafa çekilip memleketingelişmesini hayatında iken görmesini,ve bir vatandaş olarak bundanmemnuniyet duymasını tercihederiz.•MİNA IRGAT EĞLENCESİ147'lerden ve meşhur solculardanMİNA IRGAT'm İstanbul ÜniversitesiEdebiyat Fakültesindeki kürsüsünedönüşünü maruf solcular şehrimi-,zin meşhur dullarından birinin evindekutladılar. Taksim'e yakın bir mahaldeolan bu evde içip yerlerde sızani kadınlar ve ara sıra kendilerini evdejbekliyen kocalarına çocukları üşütfflediye telefon eden hanımlar yine0 Üniversitenin bâzı müzmin bekârprofesörleri vaktile bu kanunu çıkaranlarınşu bu olduklarına dair uzunuzun nutuk çektiler.31Bu arada İnönü'den sitayişle bahsedişleride görülecek şeydi.* •BİR BAŞÇAVUŞUNMARİFETLERİBURSA — A. Kahraman AtılganBursa'nm Çalı Bucağı Jandarma K.Başçavuş Ziya Güngörler, uzun zamandanberi şikâyet konusu olmaktaidi. Şimdi keyfî hareketlerine bir yenisinieklemiştir.1 Hiçbir kanunî sebeb göstermedenkarakola getirttiği vatandaşları falakayayatırarak döğdürmektedir.I Son defa tatil için evine gelen birÜniversite öğrencisini de, yine hiçbirsebeb yokken karakolda dövdürmüş,başçavuş hakkında yeni bir şikâyet dahayapılmıştır.SUÇLU AMİR OLUNCAANKARAEmniyet Genel Müdürü 13 Mayıs962 Pazar günü saat 17.35 de 02101 Eskişehirhususî plâkalı arabayla birtrafik kazasına sebebiyet vermiştir.Genel Müdür bisikletle gideni 13 yaşlarındaAdil Çelebioğlu adındaki ufakçocuğa çarpmıştır. Trafiğe aksettirilenolaya bilirkişi olarak sadece birmemur gelmiştir. Mensup olduğu karakolbelirsiz olan 36 numaralı komiserindirektifiyle düzenlenen rapordabütün suç çocuğa yüklenmiş vearabanın içe çökük olan iki sağ kapısındançocuk mes'ul tutulmuştur.I Halka iltimas ve rüşvete meydanverilmemesinin ehemmiyetle telkinedildiği günlerde Genel Müdüre yapılaniltimaslı hareket ilgi toplamış veetraf meraklılarla dolmuştur.MİLLİ YOL OHTrabzon Senatörü Yusuf Demirdağ Senatodaki konuşmasındaşöyle dedi:Subayın faydalı olmıy ocağın a Millet namınayetkili mahkeme karar verir. İnönü idaresi değil22 - 23 Şubat olaylarına dair af kanunu dolayısıyla Trabzon Senatörü EmekliGeneral Yusuf Demirdağ'ın 10 Mayıs 1962 günü Senatoda yaptığı konuşmadanbâzı mühim kısımları aynen veriyoruz.«Eğer 22 Şubat teşebbüsü bir suçtelâkki ediliyorsa, sırf o güne mansusbir suç değildir. Parlâmentonun nü idaresi değil.na yetkili mahkeme karar verir. İnö­teşekkülünden, 22 Şubat'a kadar temadiedegelen devamlı bir suçtur. Ve diğer mes'uller, şahsî endişe ve so­Bu tasarı ile İnönü, Hükümet veParlâmento üzerinde 22 Şubat cuntasınaatfen siyasî tazyik yapılmış ve dırlar. Fakat unutulmamalıdır ki,rumluluklarını örtmeğe çalışmakta­muhtelif neticeler alınmıştır. Bu cümledenolarak Profesör Ali Fuat Başgil' vicdanında mahkûm etmiş ve tarihmilletin sağduyusu hakikî suçluyuin istifası, Meclis ve Senato Başkanlarınınseçim tarzı, Koalisyonun teşkili,hükmünü vermiştir.Aylardır af teranesiyle millet oyalandı.Af mevzuu, Hükümetin ve açık­İnönü'nün Başvekil oluşu, endirekt<strong>yol</strong>lar ve sorumluluk, hep cuntaya atfedilmiştir.Madem ki 22 Şubat'ta cunçasıİnönü'nün elinde bir istismsrvasıtası olmaktan çıkartılmalıdır.ta bertaraf edilmiştir. O halde, onaMemleket ve Meclis hakikî dert redayanılarak alınmış neticelerin hepsininyeniden gözden geçirilmesi icapdâvalarla uğraşır hale getirilmelidir.Arzu edilen af, yalnız 22 Şubat olaylarınakatılanlar, Kayseri ve Adana'-eder. Yok eğer bunların hepsi bir istismardanibaret ise o zaman 22 Şubat'­dakiler değil, umumi aftır. Yâni Türkta ortalığı telâş ve velveleye vermeninmilletinin politik hâdiselerle birbirinekarşı olan husumetlerini topyekûnsebebi ne idi? Ortada tehlikeli bir suçda görülmediğine göre, emekliye sevkedilenlerinemekliliklerininaf etmektir. Barıştırmaktır. Ancakiptaliile şerefli vazifelerineeder.iadeleri icapBu subayların emekliye şevkleri ileordu çok şey kayıp etmiştir. 22 Şubataffı diye ortaya vuzuhtan mahrum birtasarı atıldı.Suç nedir? Suçlu kimdir? İlgili makamlarınyapmaya mecbur olduklarıbir tahkikat ve takibat yapıldı mı?Zannediyorum böyle bir şey yapılmadı.Yapıldı ise bizden gizli tutulmaktadır.Arkadaşlar, orduda rütbesiz bir erbile suç işlediği vakit savunması alınmadanceza verilemez. Bunların hareketibir suç sayılıyorsa bir mahkemedengeçirilmeleri ve bu suretle karanlıkkalan hususların, hakikî müsebbiplerinve suçluların, tekrar ediyorum,hakikî müsebbip ve suçluların meydanaçıkarılması icap ederdi. Bunlarbir mahkemeden geçirilmediğine göre,neye dayanılarak genç ve en faydalıyaşta emekliye sevkedilerek istikballerineset çekilmiş, ağır cezalara çarptırılmışbulunmaktadırlar. Bunlarınteğmen, üstteğrnen ve yüzbaşı rütbesindekilerinbeş parasız sokaklardagezdikleri işitilmektedir. Hiç kimseninkeyfî düşüncelerle rütbe sökmjyehakkı yoktur.Subaylar kumdan toplanmaz. Subay,şahısların ihtiraslarının âleti de-"ğildir.Şunu bilmek lâzım. Subayın milletefaydalı olmayacağına millet namı­böyle bir af memleketin iktisadî vesiyasî huzurunu iade edebilir. Bir taraflıaf, memlekette kin ve gayzi tahrikeder. Hariçten gelecek tehlikelerekarşı müsait zemin hazırlar. Ve memleketinvarlığını tehlikeye sokar.»İHTİLAL. Nedir -nasıl olur-olmalımı. -Enver Esenkova-İyi Kitap : B- istanbul. 1962 -96 sayfa: 300 kuruş.Dil konuları ve fikir. I.areketlerihakkındaki yazılarıyla ve tercümeleriile tanınmış olan Enver Es^nkovason olarak ilgi çekici bir eser dahahazırladı: ihtilâl, 1955 de Türk Düşüncesidergisinde yayınlanmış olan«İhtilâlin tahlili» başlıklı denemesiningenişletilmiş şekli olan bu kitapta.Esenkova, günümüzün en ilgi çekenbir meselesini inceliyor.Kitaptaki başlıca bölümler şunlar.dır: İhtilâli fikirler hazırlar, ihtilâlnedir, nasıl olur? Büyük ihtilâller:Amerikan, Fransız, Rus ihtilâlleri,ihtilâllerin benzer tarafları. Benzemîyentarafları, isyanla ihtilâlin farki,ihtüâl üzerine düşünceler, ihtilâlolmalı mı? Netice. Üç büyük ihtilâldeyer alan başlıca kişiler.Akıcı ve heyecanlı bir üslûpla yazılmışolan eser, her aydının kütüphanesindebulunması gereken değerdedir.«P.K. 1175. Sirkeci — istanbul» adresinden sağlanabilir.


Bir «şaşkılı»'ya «zorunlu» bir cevap:Kimdir bu Sami Nabi Özerdim!Mahut Forum dergisinin 15 Nisan 1962 tarihli sayısında SamiNabi Özerdim imzalı, (Tehlikeli Demagojiler) başlıklı bir yazı çıktı.Bu makalede (?) yeni icat devrimbazlığm parlak örnekleri verilmektedir.Önce, Forum'daki yazının bâzı kısımlarını hülâsa edelim. Yapacağımızözetleme, makale sahibinin ideolojisi hakkında Millî Yolokuyucularına kâfi fikir verecektir.istanbul'da malûm bir gazete bir cin- ,- •sî hayat anketi açar. Bu anketteki sorulardanbiri de şudur: Keçi, köpek gibi mış olduğumuzu düşünmek, ne yapıla­bataklığına daha derinlemesine saplan-hayvanlarla cinsî münasebette bulundunuzmu? Ankete iştirak edecek kimse­Koca bir ülke, demagojinin, bilgisizliğincaksa o <strong>yol</strong>da gitmek zorunludur (?)ler bu suale ve buna benzer hayasızcasorulara cevap vereceklerdir. Sami Nabi'yegöre, (Forum'dan alıyoruz) : Cinselelinde oyuncak edilemez.Yâni ey aziz okuyucu, demek ister ki,Sami Nabi; Köy Enstitüleri, Yılanlarındavranışlar bütün dünyayı ilgilendiren öcü, Milliyet gazetesinin cinsî hayat anketi,bir sorundur (?). Tabiat, insanı açlık »eKadeş rezaleti, Kadirli Kaymakamı,cinsel istek gibi iki büyük içgüdünün gibi Milliyetçi Cephenin taarruzuna hedefkölesi (bu kelimeye dikkat buyurun)olan şahıslar, müesseseler ve hâdi­olarak meydana getirmiştir. 'Yâni insanlahayvan arasındaki iark ortadankalkıyor). Binaenaleyh böyle bir ankettertip etmek, normaldir ve ilme hizmettir.Nitekim, üniversiteler de, MaarifVekâleti de (tabiî, işleri güçleri kalmamış)bu anketin vereceği neticelerdenyararlanmak üzere aleste beklemekteimişler. Ama bu sırada bir milletvekiliortalığı yaygaraya vererek pişmiş aşasoğuk su katmış, sapık ideolojilerden,Mehmetlerin analarından, babalarındanbahsetmiş. Anketin ahlâka aykırı olduğunuhayku-mış. ilim dünyamız, bu demagojiyebürünmüş ahlâkçılık kaygısıkarşısında şaşkıya (?) düşmüş. Sami Nabi,bu uydurma şaşkı kelimesiyle herhaldekendi halini ifade etmek istiyor.ihtilâl sonrasının bu muharriri o çetrefil,o ne demek istediği anlaşılmaz,iphamlarla dolu, uydurma ve komik kelimelerledolu Türkçesiyle Köy Enstitülerive Yılanların öcü mevzularma dadilini uzatıyor: Köy Enstitüleri konusuüzerinde Senatörlerin ve Milletvekillerininkopardığı, okumuşlara hiç yakışmıyangürültü, aydınların (hangi aydınlarolduğu malûm) güvenini yaralamış. Buda yetmezmiş gibi ortaya bir de YılanlarınÖcü sorunu (?) çıkmış, fnsan birromanın, o romandan çıkarılmış bir oyununve bir filmin uygar bir dünyanın ortasında,uygarlık <strong>yol</strong>unda bir ülkede budenli sömürülmesini anlıyamazmış. Oysa,bu ülkede emniyet örgütleri varmış.Bu örgütler de görevlerini istenilendendaha aşırı bir çaba ile yerine getirmekte,hattâ sınırı da aşmakta imişler. Buyetmiyormuş gibi, Senatörler, Milletvekilleri,Fakir Baykurt'a ağıza almmıyarakküfürlerle hakaretler savuruyorlarmış.: Yâni demek ister ki, Sami Nabi, YılanlarınÖcü ve Köy Enstitüleri mevzularındaMilliyetçi Cephenin tutumu hatalıdır,boştur. Sonra ideolojisini şöyleceortaya kor:Türkiye'de bilimi baştacı ediyorsak(solcu hareketlere ve azgınlıklara karşıkoyan) Milletvekilinin sesi boşlukta kaybolupgidecektir. Ama bu sorun da KöyEnstitüleri, Yılanların öcü, KadirliKaymakamı, Kadeş olayı gibi soysuzlaştınlacaksa27 Mayıs 196û'tan öncesininseler etrafındaki hislerimiz ve tepkilerimiz(yâni komünizme karşı cephe tutannamuslu Türk çocuklarının hisleri vefeveranları) tehlikeli demagojilerdir.Peki, bu parlak fikirler kimden çıkıyor,kimdir bu Sami Nabi özerdim? işindikkate değer tarafı buradadır.Millî Yol okuyucularına bu mühim şahsiyeti(?) bütün hüviyetiyle tanıtalım.Memleket de bilsin.1) Sami Nabi özerdim, Selanik şehrinindönmelerle meskûn kasabalarındanbirinde doğmuş bir zatın oğludur.2) Türkiye'ye komünizmin ilk tohumlarınıatmış olan meşhur kömür st karı-kocaSabiha Zekeriya ve Mim. Zekeriya(SerLl'ler) Sami'nin pek yakınakrabalarıdır. Sami ilk feyzini bunlardanalmıştır. Karı-Koca Serteller, Türkiye'denkoğulmuşlardır. Herkesin depek iyi bildiği gibi, bu kan - koca meşhurdönmelerdendir. Türkiye'deki komünizmhareketlerinin tarihini bilenler, bukarı - kocanın memlekete Nâzım Hikmettençok daha fazla fenalıkları dokunduğunusöylerler.3) Türkiye'de ne- kadar solak mecmuavarsa Sami'nin yazılarını ve imzasını budergilerde bulmak mümkündür. İdareettiği Radyo kitap saati hazırlayıcılığm.dan niçin uzaklaştırıldığı da ayrı bir hikâyedir.Buna gerekirse ayrıca temasedeceğiz.4) Millî Kütüphanenin kurucusu veMüdürü Adnan ötüken'in büyük hatasıneticesi, Sami, Millî Kütüphaneye yerleşmiş,burada Başuzmanlığa yükseltilmiş,ve ötüken'in Almanya'da bulunduğusırada iki sene kadar da Müdür Vekilliğiyapmıştır. Bu iki sene, Sami Nabi'nin,o tarihe kadar pek bilinmeyenhüviyetini, ayan beyan belli ettiği devredir.Yine bu iki sene Millî Kütüphaneninde en talihsiz, en perişan devresidir.Neler olduğunu kısaca anlatalım :Bu iki yıl içinde maruf ve müseccel komünistler,hiçbir yerde dikiş tutturamıyansolaklar birer birer buraya yerleştirilmişlerdir.Bu suretle bu millî müessese,bir komünist yuvası ve karargâhıhalini almıştır. Karargâhın ele basılarımüessese içinde yeni elemanlar, solcukuyruklar yetiştirme işine bilhassa ehemmiyet vermişlerdir.Sami Nabi ÖZERDİMSami Nabi'nin, ayyuka çıkan idaresizlikleri,müesseseye yerleştirilen marufve azgın komünistler hakkında ilgili makamlarınMaarif Vekâletini ikaz etmeleri,bir Polonyalı komünist kadının Mil-'lî Kütüphanede bir resim sergisi açmasıve bu sergide sarih şekilde komünistpropagandası yapan orak-çekiçli tablolarınMillî Emniyetin derhal dikkatiniçekmesi, Kütüphaneye satın alman vesahiplerine yüksek bedeller ödenen, hüyükbir kısmı değersiz bir takım tablolarınuyandırdığı dedikodular, kütüphaneninnormal fonksiyonunun bir tarafabırakılarak buraya bir halkevi manzarasıverilmesi, şuna buna menfaat teminetmek için yapılan suiistimaller, marufbir solcu ve cinsî sapığın Millî Kütüphanedeikamet ettirilmesi ve bu zatın mesaisaatleri içinde bile kütüphanede takunyave pijama ile fütursuzca dolaşmasınınuyandırdığı dedikodu ve istikrah, yinebu zatın akşamları kurduğu rakı sofrasındançıkan kokuların bürolara yayılması,hele hele Sami Nabi özerdim'inkendisine sekreter edindiği şuh bir daktilohanımın, şımartılma neticesi, müesseseninciddî ve değerli elemanlarına,uzmanlarına tahakküme kalkması vesırf bu hanımın densizlikleri yüzündenyabancı memleketlerde yetiştirilmişmütehassıs elemanların birer birer küserekMillî Kütüphaneden ayrılmalarımüesseseyi tanınmaz ve perişan bir halegetirmiş, eskiden temizliği ve intizamıile şöhret yapan bu Millî Müessesegeçilmez bir manzara almıştır. Sonu gelmiyenşikâyetler ve dedikodular üzerineMaarif Vekilinin yaptırdığı müfettiştahkikatı neticesinde nihayet Sami özerdim'inMüdür Vekilliği vazifesine sonverilmiş ve müessesenin başına değerlibir uzman olan Dr. Müjgan Cunbur getirilmiş,fakat yine bir hata neticesi, Sa-MİLLÎ YOL 2i


vM-ff/s*fMWM*sss*/f/tmw/mm/'^^^©çmlstfeEğlenceli biı Belediye Meclisi seçimi]Rey kullanmayanlara ekmek verilmeyeceğiişinden çıkarılacağı, ceza kesileceğitehditlerineve sandık başlarında çengi oynatılmasına |rağmen iştirak nisbeli çok düşüktü,


ğe niyeti yoktu, iftiraların her türlüsüdenendi, kuyruklu yalanların her çeşidinebaşvuruldu, ötüken, hiçbirisine metelikvermiyordu.'Kendisine gerici diyorlardı, karaadam, kifayetsiz, cahil kişi diyorlardı.Kuyruk lâfı da ihmal edilmiyordu. Fakatötüken, kendinden emin insanların vakariylepolemiğe girmeğe tenezzül etmiyordu.Mecburen neşriyat kampanyası,imzasız tehdit mektuplarıyla takviyeedildi. Bayağı ve galiz küfürlerle doldurulanbu mektupların altında orak çekicebenzer işaretler imza vazifesi görüyordu.Fakat ötüken'in bunlardan dapervası yoktu. Şebeke neredeyse çıldıracakhale gelmişti.ötüken, perişan hale getirilmiş müesseseyeyeniden nizam vermekle meşguldü.Çünkü, herşey bozulmuş, dejenereedilmişti, imzasız tehdit mektuplarınınve iftira yazılarının sonu gelmezken birtaraftan da Sami'nin Kütüphanede bıraktığıdostları ötüken'i sinirlendirmekiçin ellerinden geleni yapıyorlardı. Yeniparola şu idi: c ötüken'in tansiyonuyüksek... Herifi sinirlendirin, devamlışekilde sinirlendirin. Bunun sonu felçtir,başka kurtuluş çaremiz yok.» Fakatötüken, sinirlenmemeği ve üstelik tansiyonuyenmesini de bildi.En sonunda iş, Maarif Vekâletine intikalettirildi. Kütüphaneye iki müfettişgeldi. Tahukikat 4 ay sürdü. Bundansonra Vekâletin Müdürler Komisyonuve inzibat Meclisi yine aylarca sürenmüzakerelerden sonra şu kararlara vardı: Millî Kütüphane Müdürüne tevcihedilen ihbarlar ve iftiralar sübut bulmamıştır,ötüken hakkında herhangi birişlem yapılmasına mahal olmadığına ittifaklakarar verilmiştir. Bu kararlarlaşebeke mensupları kafalarını kayayaçarpmış oluyorlardı. Arkasından sıra tabiatiyleiftiraları yapanlara geldi. Yinemüfettiş raporları ve Müdürler Encümenikararlarıyla Vekâlet, evvelâ, AnadoludaJandarma Karakolu basacak derecedeazgınlık ve cür'et göstermiş, sonrada Millî Kütüphanede yuvalanmışolan 1 numaralı azgın komünisti MillîKütüphaneden uzaklaştırdı. Kısa bir fasıladansonra sıra, 2 numaralı komünisttegeldi. Daha önceleri öğretmenlikten,Devlet Tiyatrosundan, Güzel SanatlarUmum Müdürlüğünde» de komünizmtahrikatı ve propagandası suçlarıylauzaklaştırılmış olan bu iki numaralı ko-ÖZLEM6. SAYISI ÇIKTIPuslanın Yön'ü nereye,Kur'an ve Feza,Dâvamız Var,Dünya ve Biz,Adana İmam-Hatip Okulumla,Dil Dâvası,Bir Röportajın Akisleri, v.b.Okumanızı tavsiye ederiz.Yıllık Abonesi 12 sayı 10 L. Dışmem. 15 L. P. K. 103 — İZMİRmünist de Millî Kütüphaneden alındı.Sonra 1 nuamaralı ahbap, arkadan 2 numaralıahbap sıralarını savdılar ve busuretle müessese rahat bir nefes aldı.işte, bugün Forum Dergisinde, «Türkiye'debilimi baştacı ediyorsak Milletvekilininsesi boşlukta kaybolup gidecektir.Amma bu sorun(?) da Köy Enstitüleri,Yılanların öcü, Kadirli Kaymakamı,Kadeş olayı gibi soysuzlaştırılacaksa27 Mayıs 1960'tan öncesinin bataklığınadaha derinlemesine saplanmış olduğumuzudüşünmek, ne yapılacaksa o <strong>yol</strong>dagitmek zorunludur (?). Koca bir ülke,demagojinin, bilgisizliğin elindeoyuncak edilemez» diyebilen; Milliyetgazetesinin, keçi koyun gibi hayvanatlacinsî münasebet tesis edilip edilmediğiniokuyuculara soran meşhur anketininneticelerini Maarif Vekâletinin ve üniversitelerimizinsabırsızlıkla beklediğiniyazabilen Sami Nabi özerdim işteböyle bir kişidir.Sami Nabi özerdim'in ve dostlarınındiğer maceralarını ve kütüphanedekiaşk hikâyelerini de ilerdeki sayılarımızdaanlatacağız.YÖN SOLA DÖNBüyük tirajla neşre başlayan malûmdergi yüzde 85 tiraj kaybetmiştir.Bastığının yarısı da iade gelmektedir.Sağduyunun teşhisinden kurtulamayanbu dergi, birçok sol temayüllüşahıs ve müesseselere mektuplar göndererek<strong>milli</strong>yetçilerin kendilerinibaltaladıklarından ve bilhassa gericidiye vasıflandırdıkları dindarlardandert yanarak mecmualarının satılmasını,abone kaydedilmesini talep etmektedirler.IEkseri işçi muhitlerini tercih edenyüncüler daimi zarara rağmen neşriyatlarınadevam etmekte, hattâ günlükçıkmayı bile tasarlamaktadırlar.Bu değirmenin suyu nereden gelir diyedüşünmeyin. Çağıltısından bellideğil mi?KERKÜK KÜLTÜR DERNEĞİKerkük Kültür Derneği İstanbul'da,'Nuruosmaniye caddesi Benice hanın-;daki iki odalı merkezinin döşenmesi-'ni tamamlamış ve yeni bir idare heyetiseçerek faaliyete başlamış bulunuyor.Yeni idare heyetinin başındaKerküklülerin kültür işlerine ve mi!- :liyetçi hareketlere eskiden beri hizmetlerdebulunmuş olan Avukat EnverYakupoğlu var. Kerkük KültürDerneğine başarılı bir çalışma devresidileriz.•SOSYALİZM - KOMÜNİZMAşağıdaki satırlar. Moskova'da toplanan22. Rus Komünist Partisi kongresindeKruşçev'in söylediği nutuktanaynen alınmıştır:«Sosyalizm ile komünizm arasındaprensip ayrılığı ve bir Çin şeddi yoktur.Hattâ, komünizm, ancak sosyalizmsayesinde büyüyüp kuvvetli birhale gelebilir.»Büronuza çelik eşya mıalacaksınızArc MetalÇelikEşyamamulleriÇELİK MASALAR • Dosyadolapları * Kütüphaneler* Çelik sandalyeler* Çelik koltuklarir Çelik para kasaları...v.s. ni tercih ediniz.emsalle­ucuzdur.Üstün kaliterinden daimaSipariş üzerine bilûmummadenî eşyalar imalâtı.Arc Metal Çelik Eşya mamulleriSATIŞ YERİ: TOYHAN(MEHMET ALI TOY)Galata, Bankalar, Yanıkkapı So. Güni Hanı, Nu. 14. Tel: 44 68 31/16"STANBUL (Millî: 33)MÎLLÎ YOL E


MİLLİ YOL1. YU — 17. Sayı— 23 Mayıs1962 — Fiyati50 kuruş.TARAFSIZ MİLLİYE ıçı SİYASÎ DERGİİmtiyaz Sahibi: Necati BOZ KURT * Yazı İşlenMüdürü : ismet TüMTüRK * idare Müdürü :Mümin ÇEVİK.ITek sütun santimi 20lira ir Tam sayfa arkaİlân kapak (renkli) 2000 lira ir Tam sayfa İçta1600 Ura * Sayfanın 1/4 ve l/S gibi kısıcılarıajai ölçülere göre hesaplanırü aylık (26 sayı)12,5 lira • 1 yıllıkAbone 52 sayı 20 lira *1 idarehane: NuruOsmaniye Cad. 34, İstanbul. Dizgi veklişe : GÜNEŞ MATBAACILIK T. A. ŞŞerefefendi Sok. No. 44-46, Cağaloğlu1STANBU

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!