57241389ca84834c816667858547795abae9f0c2

57241389ca84834c816667858547795abae9f0c2 57241389ca84834c816667858547795abae9f0c2

11.07.2015 Views

Be:nAfrika'da kanat r;ırpa.n kelebeğinKuzey Amerika'da yarllttıiJı kasırgayı ıstiyrr.ı.m.Ben ka08 isuyorum!ANARŞİZMBiR DüşONcE VE HAREKETiN TARiHiGEORGE WOODCOCK•İngilizceden Çeviren: Alev furkerAııanıızmBir Oünce"" Hıı,..,ketitı TarihiCoorw Woo


ANA RŞİZM1986 BAS1MINA ÖNSÖZ ..................... ....................... .l, GIRİŞ ../ı:ı1. KISIM : DÜŞÜNCEU. SOYAÔACI ................ .....................41lll. AKIL ADAMI


1986 Basımına ÖnsözKitabın da parçası o1duğu olay]ar, Anarşizm'in bu yeni VPbüyük ölçüde gözden geçirilmiş basımını gerekli kıldı. İlkbasımı 1960-Gl'de yazdım; 1962'de ABD'de ve 1963'te önceBritish Penguin basımıyla, daha sonra İtalyanca, İsveççe,Japonca, İspanyo1ca ve Portekizce gibi birçok di1e çevrilipyayımlandı.Ben Anarşizm'i yazarken, ele aldığım geleneğin yakın tarihindekien çarpıcı olay, anarşizmin son kez gerçek bir kitledesteği sağladığı İspanya İç Savaşı'ydı. 1939'da İspanya Cumhuriyeti'ninyıkı1ması ve Franco'nun askerlerinin anarşizminkalesi Barselona'ya hemen hemen hiçbir direnişle karşılaşmadangirişi, Bakunin'in 18601arda Enternasyonal'in içmücadeleleri sırasında kurduğu hareketin sonunun geldiğineİşaret eder gibiydi; her yerde, özellikle de İspanya'da, hareketçeşitli nedenlerle can çekişiy'lrdu. 1939 yılı bana klasikanarşizmin ö]üm yılı gibi göründü ve ben anlatımı 1939yılıyla sona erdirdim.Ama o zaman bile hareket ile düşünceyi ayırıyordum; Bakunin'inpost-Risorgimento İtalyası'nda ilk komplo hücreleriniörgütlemesinden önceki iki yüzyıl boyunca, İngiliz Devrimi'ndeDigger'ların, Fren sız Devrimi'nde Enrag€'lerin,Godwin ve Proudhon'un onunkine çok benzer düşünceler fol'­müle ettiğine; 1939'a kadar bilinen haliyle hareket tal'ihı•kanştıktan sonra bile değişmeye -açık bu anarı;ıist diişiin(·ı·nin. yeni ve farklı bir biçimde yeniden ortayn çıkmayacağııııvar saymak için hiçbir neden olmadığına işnrel ettim.Ama 1960-Gl'de, güçten diışmüş gelen{'ği temsil ed('n hırkaç küçük grubun düşüncenin yeniden doğuşunu temsil "ıt ığini söylemek zor olduğu için, Anarşiznı larihsel han•lv•I ilzerinde yoğunlaştı ve o sıralarda bir eleştirmeonirı y


8 ANARŞiZM1986 BASIMINA ÖNSÜZ "cak kadar ağıtsal bir biçim aldı. Gerçekten de, o zaman tasarladığımhaliyle kitap bir tür Periklesçi söylevdi; eski İtalyananarşistlerinin ağıtı "Yenilen asilere çiçekler ..."in biranı kitabı halinde genişlemesiydi. Son bölüm, kitabın şimdikigözden geçirilmiş haline uygun değildi, ama aynı zamanda,geride bırakılacak büyük anarşistlere bir övgüydü. Bunudile getirdiğim zaman, 1939'da Barselona'da sona eren hareketingeçmiş tarihin bir parçası olarak ele alınması gerektiğinikabul ediyordum; eski örgütlenme biçimlerini yenidenyaratma ya da geçmişte başarısızlığa uğramış isyan yöntemlerinitaklit etme düşüncesinin, gelecekte, anarşizmin dahagenel ve kalıcı derslerinin kavrayışlı zihinler üzerindeki etkisindendaha az önemli olacağına işaret ediyordum. Vehala duyduğum şükranı dile getirdim ve bir zamanlar bukitabın son bölümünü oluşturan bu methiyeyi kitaptantamamen çıkarmak istemedim:Anarşizmin modern dünyaya bıraktığı miras, Malatesta'nınve Louise Michel'in yaşanılan gibi, özveri ve sadakati örnekle·yen yaşamlarda; G


10 ANARŞiZM1986 BASlf>llNA ÖNSÖZ 11dığı ABD' de; büyük Mayıs 68 Ayaklanması'nda kara bayrağıngöze çarptığı Fransa'da ve Provos'un, kasıtlı olarak hükümetien vahşi yüzünü göstermeye iterek, eski eylemle propagandadüşüncesine yeni bir yön verdiği Hollanda'da daanarşizmin yeniden yükseldiğine ilişkin kanıtlar çoğaldı. Zayıfolan provoke eder; güçlü olan istemeden kendini harcar.Provokasyonu [diyordu bir Provo manifestosu] otoriteninmaskesini indirmek için kullanırız. Bizim için hazırladıklarıüniformalar, çizmeler, miğferler, süvari lulıçlan, coplar, yangınhortumları, polis köpekleri, göz yaşartıcı bombalar ve tüm diğerbaskı araçları ortaya çıkarılmalıdır. Otoriteler öfkeden kudurmayazorlanmalıdır; bize emrederek, her yönden tehditler savurarak,yasak koyarak, bizi suçlayıp mahkUm ederek ... Giderekgözden düşecekler ve devrimci ruh olgunlaşacaktır. Yine devrimcibir duygu egemen olacaktır: Kriz.Provoke edilen otoritenin krizi.Enternasyonal Provotarya'dan istediğimiz böyle muazzambir provokasyondur.İlk başta, Batı dünyasının her yerinden bu tür haberleraldıkça, tarihsel anarşist hareketi İşgüzarca gömme konusundaaceleci davrandığımı düşünmeye başladım. Ama aslında19601atdaki hareketlenme, geçmişin tabutundan gelmiyordu.1960'ların anarşistleri, yeniden canlanan tarihselnnarşist hnrPketi değil; oldukça farklı bir şeyi temsil ediyorlardı;düı;ıüncPtıİn .V"fıyı·ni tezahürlerini ortaya koyuyorlardı.Anarşizm, dahıı (İlle" hi· hoş karşılanmadığı sınıflara ve bölgelereyayıldı. J)önPnıin yt-ni meselelerini kavradı. Paul Goodman,Colin Gard vı• Murray Bookchin gibi yazarlar eskianarşist tezlere yeni ufuklar açarken, anarşizm kendine özgüyepyeni bir edebiyat geliştirdi. Ve ilk kez siyaset bilimcilerive tarihçileri ilgilendiren bir mesele haline geldi; önemlikiŞileri, eski ve yeni tezahürleri üzerine yazılan kitaplar çoğaldı.Hoş karşılanmasa da, anarşizm nihayet politik bir alternatifolarak ciddiye alınıyordu.Bu arada, liberter düşünce ve hareketlerin ilk kapsamlıtarihi olarak Anarşizm' de bir rol oynadı; hıiltı bu konudakien kapsamlı kitap olma özelliğini koruyor. İlk basımındnnsonraki yirmi yıl boyunca insanlar Anarşiznı'i okumaya dt>vamettiler ve bu dönem boyunca tekrar tekrar basıldı; yulnızcaBritanya'da bu sekizinci basım oluyor. 1973'te, lHardan bu yana olup bitenleri anarşist terimlerle ifade etmekgerektiğine karar verdim ve son gelişmeleri oldukça genelbir şekilde ele alan bir not yazdım; bu not 1975 basımındayer aldı. Şimdi daha kapsamlı değişikliklere ihtiyaç duyulduğunudüşünüyorum ve bu nedenle kitabı daha genel olarakgözden geçirdim ve güncelleştirdim. Bu çalışma, genelanarşist düşünceyle ve klasik anarşist düşünürlerin bireyselkatkılarıyla ilgili olan ilk sekiz bölümde çok az bir değişikliğeyol açtı. Ama hem uluslararası açıdan hem de tek tek çeşitliülkeler açısından, değişen ve gelişen bir hareket olarakanarşizmi ele alan sonraki altı bölümde önemli düzeltmelerve eklemeler gerekli oldu. Son olarak, ilk sonsöz ile 1975 notundakidaha genel malzemenin büyük kısmı, daha kapsamlıbir eski ve yeni anarşizm karşılaştırması sunmak için yenimalzemeyle beslenen yeni bir sonsözde birleştirildiAnarşizm çerçevesinin 1939'un sonrasına genişletilmesi,benim kitapla ilişkimde de bir değişikliğe yol açtı. Artık içindeyer almadığım bir geçmişe bugünden bakan, nesnel olmaklabirlikte sempatiyle yaklaşan bir gözlemci değilim. 1940'larda ben de anarşist harekette bir rol oynadım; bunun anlamı,gözden geçirdiğim haliyle kitapta benim de, önemsizde olsa, bir aktör olarak yer almam ve dahil olduğum, kişis('Iolarak tepki verdiğim olayları ele aldığıma göre zaman :>;amanişin içine bir öznellik öğesinin karışmasıdır. Kendinukitaı:taki bir figür olarak ele alır ve yaptığım bir şeyi ka:vdPderken kendimden "George Woodcock"' olarak söz etmı'.\·ıdahil olduğum bir duruma ilişkin kişisel bir görüşü ifadı> •·Itiğimde "Ben" demeyi tercih ettim.Georg·r Wooıf,.,., 2 Eylül 1985 (İş•;i fln.vrıuııu


IGİRİŞ"Her kim ki otoriteyi yadsır ve ona karşı savaşırsa, o hiranarşisttir," diyordu Sebastien Faure. Tanımın basitliği \'"kici geliyor, ama anarşizmin tarihini yazarken kaçınmak :Prekenilk şey basitliktir. Kamuoyunda bu kadar karışık birşekilde anlaşılmış pek az doktrin ya da hareket vardır; pPkaz doktrin ya da hareket kendi yaklaşım ve eylem çeşitlili·ğiyle bu karışıklığa bu kadar çok gerekçe sunmuştur. Bu n"­denle, bir teori ve hareket olarak anarşizmin fiili tarihsPIseyrini izlemeye başlamadan önce, bir tanım bölümü nyırdım.Anarşizm nedir? Ne değildir? İlk önce ele almamız J.:"Prekensorular bunlardır.Faure'un cümlesi en azından anarşizmin içinde var olduğualanı belirtir. Tüm anarşistler otoriteyi yadsırlar; birçofuona karşı savaşır. Ama otoriteyi yadsıyan ve ona karşı s;ıv;ı·şan herkesi anarşist olarak adlandırmak n1ümkün değildirTarihsel olarak, anarşizm, var olan toplumu eleştiren hil'doktrindir; arzu edilen bir topluma ilişkin bir görüştür: v•'birinden diğerine geçmenin bir yoludur. Düşünceye dny:ılıolmayan isyan insanı anarşist yapmaz; dünyevi iktidıırıııfelsefi ya da dinsel bir.reddi de. Mistikler ve stoacılar anar=ııdeğil, başka bir krallık isterler. Tarihsel olarak anarşizıııesas itibarıyla insanı toplumla ilişkisi içinde ı>]P :ılır. Nilıaıamacı her zaman toplumsal değişimdir; insanın doğa:;ınnilişkin bireyci bir görüşten yola çıksa bile, şinıdiki tuttııuııher zaman için toplumu kınamaya yönı>lilı bir tultırııdıııyöntemi her zaman toplunısal İsyan yönt(•nıidir; şiddo•llı ı·oıda değil.Ama, anarşizmi toplums:ı.I ve politik bir doktriıı ,.1,ıı 11lıgörenler arasında bile kafa karışıklığı vardır. Y;ııılı:ı lııı 'I"


14 ANAHŞİZhlGİRiŞ 15kilde, anarşizm, nihilizm ve terörizm ile sık sık eş tutulur vesözlüklerin çoğunda anarşistin en az iki tanımı bulunur. Tanımlardanbiri anarşisti özgürlüğün yaşayabilmesi için hükümetinyok olması gerektiğine inanan biri olarak sunar.Diğeri ise, yıktığı düzenin yerine hiçbir şey getirmeyen birdüzensizlik teı;ıvikçisi olarak ele alır. Popüler düşüncede i­kinci tanım çok daha yaygındır. Anarşist stereotipi, hançerya da bombayla yerleşik toplumun temel direklerine saldıransoğukkanlı katil stereotipidir. Popüler söylemde anarşikötücül kaostur.Ans:ak kötücül kaosun, topltımsal teorileri hep anarşist diyenitelenen Tolstoy ve Godwin, Thoreau ve Kropotkin gibiinsanların niyetlerinden çok uzak olduğu açıktır. Stereotipanarşist ile sık sık gerçekte gördüğümüz haliyle anarşist arasındabelirgin bir fark vardır; bu bölünme kısmen semantikkarışıklıklara kısmen de tarihsel yanlış anlamalara bağlıdır."Anarşi," "anarşizm" ve "anarşist" sözcüklerinin kullanımlarınıntarihinde olduğu kadar kökenlerinde de, çelişkili anlamlarınınher ikisi için de gerekçeler buluruz. Yunanca A·narchos, sadece "yöneteni olmayan" anlamına gelir; dolayısıylaanarşi genel bir bağlamda negatif yönetilemezlik anlamındaya da düzenin korunması için yönetim gereksiz olduğuiçin pozitif yönetilmeme durumunu ifade etmek için kullanılabilir.Üç sözcüğün sosyo-politik bir bağlamda kullanılması du·rumunda önemli anlam kaymalarıyla karşılaşırız. "Anarşi"ve "anarşist ., ilk olarak l


16 ANARŞiZMGİRİ.';1 17ti; giriştiği otorite eleştirisinin ille de düzensizliğin savunulmasıanlamına gelmediğini vurgulamak için. "Anarşist"i ve"anarşi"yi tanıttığı bölümler tarihsel açıdan alıntı yapmayıhak edecek kadar önemlidir, çünkü bu bölümler bu sözcüklerinilk kez toplumsal olarak olumlu bir anlamda kı.ıllanıldıklannıgöstermekle kalmıyorlar, aynı zamanda tohum halinde,anarşistlerin genel olarak otoriter olmayan bir toplumtezine uyguladı.klan doğa yasasıyla gerekçelendirme yönteminide ortaya koyuyorlar.Gelecekteki hükümet biçimi ne olmalıdır? [diye sorar]. Bazıokurlarımın şu yanıtı verdiklerini duyuyorum: Böyle bir soruyunasıl sorabilirsin? Sen bir cumhuriyetçisin. Bir cumhuriyetçi!Evet, ama bu sözcük hiçbir şey belirtmez. Re11 publica; yanikamusal olan. O halde, kamu meseleleriyle ilgilenen herkes,hangi hükümet biçimi altında olursa olsun, kendine cumhuriyetçidiyebilir. Jira!lar bile cumhuriyetçidirier. "O halde, sen birdemokratsın." Hayır ... Pek.i o zaman nesin?" Ben bir anarşistim!Proudhon, toplumun işlemesini sağlayan gerçek yasalarınotoriteyle hiçbir ilgisi olmadığını ileri sürerek devam e­der; bu yasalar yukarıdan dayatılmazlar, toplumun kendidoğasından çıkarlar. Bu yasaların özgürce ortaya çıkışınıtoplum sn} çabanın hedefi olarak görür.Zora dnyıılı hakkın, . .., bı.'cPriyP d:ı.v:ıJı h,ıkkın, sürekli ilerleyenadal


18 ANı\fü;!İZMGIRİ,Ş19eder. Yeniden inşa planlannın aşırı basitleştirilmiş ve iknaedicilikten uzak oltnasıyla karşılaştınldığında, anarşist yazılardakigüçlü nokta her zaman bu tür kurumlara yönelikkeskin eleştiriler olmuştur.Ancak hiçbir anarşist düşünürün kafasında yıkıcılık düşüncesitek başına durmaz. Proudhon Ekononıik Çelişkiler(Economic Contradictions; 1846) adlı yapıtında cisimleştirilensınai Sezarizm'e saldırının sloganı olarak Destruam etAedificabo deyişini kullanmıştır: ''Yıkıyorum ve kuruyorum."Michail Bakunin ise .Afmanya'da Gericilik (Reaction in Germany)adlı denemesini ünlü bir ricayla sona erdiriyordu:''Yalnızca tüm yaşamın anlaşılmaz ve ebedi yaratıcı kaynağıolduğu İçin, yıkan ve yok eden ebedi ruha güvenelim. YıR:ıTıatutkusu aynı zamanda yaratıcı bir tutkudur!"'Gelenek bizim kuşağımıza kadar devam etti. Bakunin1836'da, Alnıanya'da Gericilik'i yayımladıktan yaklaşık yüzyıl sonra, İspanyol anarşisti Buenaventura Durruti, iç savaşınyol açtığı yıkımın ortasında, Pierre van Paassen'e övünüyordu.Yıkımdan en ufak bir korku duymayız. Biz yeryıizünün mirnsçdanyız.Bu konuda en ufak bir kuşku duymamak gerekir.Burjuvazi tarih sahnec:ini tt>rkt'tn1ı>d('n üne


20 ANARJ;iiZMGİRİ$ 21ilerlemesindeki kaçınılmaz aşamalar olduğunu düşündüğüiçin; birçok barikatta çarpışan ve köylü ayaklanmalarınınkana susamışlığına övgüler düzen Bakunin bile, aşağıdakidüşünceleri dile getirdiği zaman olduğu gibi tereddütlü anlarya'şıyordu:İnsanların aptallığı nedeniyle kanlı devrimler sık sık gerekliolur; ama her zaman beltl.dırlar, korkunç bir bel.i ve büyük birfelikP.ttirler; yalnızca kurbanlar açısından değil, adına gerçekleştikleriamacın saflığı ve mükemmelliği açısından da.Aslında, anarşistlerin şiddeti kabul ettikleri yerlerde, bununnedeni büyük ölçüde Fransız, Amerikan ve son olarakİngiliz Devrimlerinden kaynaklanan geleneklere . __bağlılıklarıydı;Jakobenler, Marksistler, Blanquistler ve Mazzini ileGaribaldi taraftarları gibi, dönemlerinin diğer hareketleriylepaylaştıklan özgürlük adına şiddetli halk eylemi gelenekleri.Zaman içiııde -özellikle de 1871 Komtinü'nün anısı soln1ayabaşladıkça- gelenek romantik l:İir havaya büründü;devrimci mitin bir parçası haline geldi ve birçok ülkede fiiliuygulamayla pek az ilişkisi vardı . • ı\slında. özellikle İspanya,İtalya ve Rusya'da, şiddet politik ya.şanıın ayrılnıaz bir parçasıydı;bu ülkelerde diğer taraOar ı-:ilıi anal'Şİ!.tler de isyancılığıhemen hemen bir rutin olarak lıenimsediler; ama anarşisttarihin ünlüleı·i :ırasııda. şiddet eylemi kahramanlarınınsayısı süz şiivaly(•l


22 ANARŞiZMGiRİŞ23maya benzer; çünkü liberter tutumun doğası ·dogmayı red.detmesi, katı sistematik teoriden kasıtlı bir şekilde uzakdurması ve her şeyden önce seçim özgürlüğüne ve bireyselyargının üstünlüğüne verdiği aşın önem· katı dogmatik. birsistemde tasavvur edilemez olan bakış açıları çeşitliliğininimkiinını yaratır .. Anarşizm gerçekten de hem çeşitlidir hemdeğişkendir; tarihsel olarak, kendi kader denizine akan ka·barmış bir akarsuyun değil (bu Marksizm'e çok iyi uyabile.cek bir imgedir). gözenekli bir zeminden sıZan, bir yerde birsüie güçlü bir yeraltı akımı oluşturan, başka bir yerde gir.daph bir gölcüğe dönüşen, çatlaklardan damlayan, gözdenyiten ve sonra toplumsal yapının kendisine akabileceği biryol sağladığı yerde yeniden ortaya çıkan suyun görüntüsünüsergiler. Bir doktrin olarak sürekli değişir; bir hareket ola·rak süre-kli bir dalgalanma halinde büyür ve parçalanır, a·ma hiçbir zaman yok olmaz. Avrupa' da 1840'lardan itibarensürekli olarak varolmuştur ve tam da her kalıba girebilmeözelliği, geçen yüzyılın çok daha güçlü ama adaptasyonu da.ha zor hareketleri tamamen yok olduğu halde onun hayattakalmasına olanak. sağlamıştır.Anarşizn1in tuhaf akışkanlığı örgütlenme anlayışına yan·sır. Tüm anarşistlerin örgütlenmeyi reddettikleri kesinlikleyanlıştır, ama anarşistlerin hiçbiri örgütlenmeye yapay birsüreklilik V('t'IDE'ye çuhşmaz: önemli olan liberter tutumunkendisinin akışkan hPk:1sıdır. Aslında, anarşizmin temel dü.şünceleri, özgürliik V(' k('ndiliğindenlik vurgularıy la, kt.tı Ör·gütlenmeye, OzPlliklP dt< iktidarı elde etme ve elde tutmaamacı}:la kurulan p:ırliy(• benzer bir yapıya imkiın vermez."İstisnasız tüm partil('I\ iktidar peşinde koştuklaı·ı için, mut.lakiyetçiliğin çeşitlPnlf•lı•ridir," diyordu Proudhon; ve ardıl·larından hiçbiri başka türlü düşünn1edi. An:ırşistler, partiörgiıtlenmesi düşüncı>sinin yerine, pratikte ifadesini, insanlaraöncülük etn1eyi d(•ğil, onları aydınlatn1ayı ve onlara ör·nekler sunnıayı görev edinen propagandacılardan oluşangevşek ve geçici gruplaı·ın ve konfederasyonların birbiriniizlemesinde bulan, kendi birey V(' halk itkisi inançlarını koy.dular. İtalya ve İspanya'daki anarşist asilerin küçük ayak·lanmaları bile, kendi denetimleri altındaki devrimlere yolaçabilecekleri umuduna değil, bu tür edimleri kurtuluşa gidebilecekeylem yolunu insanlara göstermeyi amaçlayan"eylemle propaganda" olarak ele almalarına dayanıyordu.Kuşkusuz, anarşist militanlar pratikte devrimci liderin oto·riter konumuna sık sık tehlikeli ölçüde yaklaştılar, ama te·mel teorileri her zaman bu konumu reddetti ve devrimlerinkendiliğindenliği di,i.şüncesini ortaJa koyarak bu statününgerekliliğini ortadan kaldırmaya çalıştı.Devrimleri [diyordu Bakunin] ne bireyler ne de gizli örgütlerya ar. Onlar bir ölçüde otomatik olarak gelirler; devrimleri şeylenngücü, olayların Ve olguların akışı üretir. Devrimler kitlele·rin ilincinin derinliklerinde uzun sı.ire hazırlanırlar; sonra ge·nellıkle görünüşte küçük bir vesileyle birdenbire patlak verirler.Kropotkin, geç 19. yüzyılın tarzına uygun bir şekilde aynıdüşünceye bılimsel bir yon veriyordu.vri '.11hiçbir zaman iddia edildiği kadar yavaş ve düzgün birşekılde ılerlemez. Evrim ve devrim birbirini izler ve devrimler-yani hızlandırılmış evrim dönemleri- evı-imin daha yavıış olduğudönemler kadar doğanın birliğine aittirler.Hem Bakunin'in mantığa dayanmayan kitlesel itkiye duy.duğu mistik inanç hem de Kropotkin'in uyarlanmış toplum·sal Darwinizm'i. katı öı·gütlenmenin ve katı teorik sistemle·rin ·evrimci ya da devrimci· ilerlemeye engel olduğunu imaeder; aynı zamanda insanları hoşnutsuzluk ve yüksek amaç·lar edinme eğilimlerine duyarlı kılan yaklaşın1 esnekliğiniteşvik eder.O halde yoı·uml ma özgürlüğü ve yaklaşım çeş itliliği,anarşistin dünyasında doğal olarak bulunması beklenecekögelerdir. Dondurucu dogmatizn1 ve ortodoksluk ögeleri budünyada bile eksik olmadı ·çünkü bunlaı· teori meselesi olduklarıkadar kişilik meseleleridir· ama görece kısa vadedehep yenilenmiş bir değişim arzusu, biı·eysel liderlerin ya da


24 ANARŞİZ/1


26 ANARŞİZMğer otoriter biçimlere tam muhalefeti onun düşünceleriniaçık bir şekilde anarşist düşünceriin yörüngesine sokmaktadır.Tolstoy'un reddettiği etiketi kabul eden taraftarları vemodern pasifist anarşistler, eylemle propagandanın barışçıbir biçimi olarak, bugünkü toplum içinde liberter komüİıler-özellikle kır komünleri- yaratmak için çaba göstermişlerdirdaha çok. Ancak eylem sorunu konusunda aralarında anlaşmazlıklarvardı. Tolstoy direnmemeyi vaaz ediyordu; zamanzaman kendisini anarşist olarak adlandıran büyük öğrencisi.Gandhı bu doktrine pratik bir ifade vermeye çalıştı. Pasifistanarşistler, bir iktidar biçimi olarak gördükleri ve gayrı a­narşist ir doğası olduğunu düşündükleri şiddete yol açmamasıkçış yla direniş ilkesini, hatta devrimci eylemi kabulettiler.lBi.i 'tutum değişikliği, pasifist anarşistleri anarkosendikalistlereyaklaştırdı; çünkü anarko-sendikalistleringenel grevi en önemli devrimci silah olarak görmeleri, temeltoplumsal değişim ihtiyacını kabul eden ama ideallerini 0•lumsuz (yani şiddet içeren) araçlarla birleştirmek istemeyenpasifistle e çekici geldi.'\ --rAnarşıst okullar arasındaki farklılıklar ilk bakışta çok gi­ı,görünmekle birlikte, aslında oldukça sınırlı iki konuda yo·gunlaşırlar: Devrimci yöntemler (özellikle şiddet kullanımı)ve ekonomik örgütlenme. Anarşist umutlar gerçekleşirse vepolitik tahakküm sona ererse, ekonomik ilişkilerin, örgütlenmeningerekli olduğu temel alan haline geleceğini tümanarşistler kabul eder; düşünce okulları arasında gördüğü­üz farklılıklar, "şeylerin kooperatif idaresinin - (anarşistlennsık sık kullandıkları Saint-Simoncu bir tabir) tehlikeyaratmadanbireysel bağımsızlığa ne ölçüde- uygulanabileceğiko usundaki farklı görüşleri yansıtır. Bir uçta, bireyciler çi·lecı (Dünya nimetlerinden elini eteğini çkmiş. ç.n.) bir yaşamiçin gerekli olan en düşük asgarinin ötesindeki her türlüişbirliğine kuşkuyla yaklaşırlar; diğer uçta, anarşist komünistlerbireysel çıkarların zorunlu bir güvencesi olarakkarşılıklı olarak birbirine bağlı knrılıklı yardım kurumlarınınyaygın bir ağını oluşturmayı tasaı·lalar.GİRİŞ 27Bu farklılıklara karşın, anarşist okullar, fe lsefelerinin çekirdeğinioluşturan bazı ortak varsayımlarda birleşirler. Buvnrsayımlar, doğalcı bir toplum görüşüyle başlar.Kanımca bütün anarşistler, kendisini özgür ve toplumsaluyum içinde yaşamaya muktedir kılan tüm nitelikleri insanındoğal olarak içinde taşıdığı önermesini kabul edeceklerdir,İnsanın doğal olarak iyi olduğuna inanmasalar bile insanındoğal olarak toplumsal olduğuna hararetle 'inanırlar.İnsanın toplumsallığı, Proudhon'a göre, tamamen insani o­lan ve insan için doğal olan içkin bir adalet duygusunda ifa·desini bulur:Kolektif varoluşun ayrılmaz bir parçası olarak, insan, değerinihem kendisinde hem de ötekilerde hisseder ve böyleliklekalbinde kendisinden üstün bir ahl&k ilkesini taşır . Bu ilke onadışardan gelmez; onun içinde üretilir, ona içkindir. Onun özünti,toplumun özünü oluşturur. İnsan ruhunun gerçek biçimidir,ancak her gün toplumsal yaşamı doğuran ilişkiyle biçimlenenve yetkinliğe yaklaşan bir biçimdir. Bir diğer deyişle, adalet,aşk gibi, güzellik, yararlılık, hakikat nosyonları gibi, tüm yetilerimizve yeteneklerimiz gibi, birim içimizde varolur.Anarşistler yalnızca insanın doğal olarak toplumsal olduğunuileri sürmezler, aynı zamanda gelişerek hayvanlar dünyasınındışına çıktığında toplum içinde yaşama eğiliminin,onunla birlikte ortaya çıktığını ileri sürerler. Toplunı insandanönce vardı, yaşayan ve özgürce gelişen bir toplum aslında,Kropotkin'in Modern Bilim ve Anarşiznı'de (MoJern Scienceand Anarchism) vurguladığı gibi doğal bir toplum olacaktır:Anarşistlerin tasarladıkları toplumda, toplum uyelerinintüm karşılıklı ilişkileri yasal:ı.rla ya da ken


28 ANARŞİZMGİRİŞ 29hakim otoriteler yoktur. İnsanın insan tarafından yönetilmesisöz konusu değildir; kristalleşme ve hareketsizlik yoktur, Doğa'da gördüğümüz gibi sürekli bir evrim vardır.İnsan doğal olarak böyle özgür bir toplumda yaşama yeteneğinesahipse, toplum aslında doğal bir gelişimse, o zamaninsan yapımı yasalar dayatmaya ya da Godwin'in deyişiyle"pozitifkurumlaı·" yaratn1aya çalışanlar toplumun gerçekdüşmanlarıdır ve onlara karşı, şiddef ve yıkım ölçüsündebile olsa isyan eden anarşist, hiç de aııtisosyal değildir;anarşist uslamlamaya göre o yeniden yaratıcıdır, toplumsaldengeyi doğal dengesine uydurmaya çalışan sorumlu bir bireydir.Toplumların doğal ve insanlık öncesi kökenine veı·ilen buönem, Godwin'den bugüne hemen hemen bütün anarşist kuramcılann,Rousseau'nun Toplumsı:l Sözleşme düşüncesinireddetmelerine yol açmıştır. Ayrıca, yalnızca. dışsal zor aracılığıylaeşitliği dayatmnk için proletarya diktatOrlüğünüvurgulayan Marx'ın otoriter komiiniznıini dPğ:İI, Marksizmöncesi lTtopyacı sosyalizmleri de rPddPtnıP[('ı·ine neden oln·ıuştur.Aslında bizzat ütopya düşünc .. sr Ç(•{ıınlukla aı1arşistlerinhoşuna gitmez; çünkü ütopy:ı. haarılı bir şekil dedayatıldığında, ona tfıbi olanların özgür g:


30 ANARŞİZMGİRiŞ 31varlığını her zaman reddettiler ve hatta anarşistleri gericieğilimler taşımakla suçladılar. Kendi bakış açılarına göretamamen haksız oldukları söylenemez, çünkü anarşizm toplumsalgelişime ilişkin tutumunda ideal bir gelecek ile idenlbir geçmişin çekim alanı arasında kalmış, Muhammed'insallanan asılı tabutu gibi görünür sık sık. Anarşistlerin gördüklerigeçmiş Hesiodos ve Platon'un altın çağı olmasa dnantik imgeye benzer; örgütlü hükümetle değil işbirliğiyle yaşamış-ya da yaşadığı varsayılan- tüm toplumların bir türkarışımıdır. Tüm dünyadan ve tüm tarihten alınan ögelerdenoluşur. Rus nıir'inin köylü komünizmi, Atlas Dağlar1ndakikabilelerin köy örgütlenmesi, Avrupa ortaçağının özgürkentleri, Esseiıe'lerin [milattan biraz önce ve sonra Filistin'de yaşayan bir Musevi tarikatı mensubu. ç.n.] ilk Hıristiyancemaatleri ve Doukhobor cen1aatleri, bazı ilkel kabilelerinadetlerinde yer alan malların paylaşımı: Bütün bunlar, dı>vletaygıtı olmadan neler yapılnbileceğine ilişkin örnekler o­larak anarşist kuramcıyı cezbeder ve onu nost::. l.jik bir şekildeliberter bir geçmişin bu kırıntılarında var olabileceği haliylebir insan düşüncesine sürükler. İlk toplumlar hakkında,özellikle Kropotkin'in yorumlarının doğruluğu, adetlerindespotizminin ne dereceye kadaı· açık otoritenin bir ikamesihalini alabileceğinin yeterince dikkate alınmaması temelindepekılla sorgulanabilir. Ama biz burada bu eski görüştekikusu.rlardan çok, bu görüşün temsil ettiği tutumla ilgileniyoruz:Bu, otoı·iter olmayan tüm toplunıları birleştirerek birsüreklilik -neredeyse hir gelenek- kurrnayu çalışmakla kalmayıp,yaşamın basitliğini ve doğaya ynkınlığı olumlu erdemlerolaı·ak göı·en hir tutumdur.Burada anarşistlerle Marksistler arasındaki bir diğer ö­nen1li farka geliyoruz. Marksist, toplun1 sal evrimdeki geç·miş bir aşamayi tenısil ettiği için ilkeli reddedeı·; Marksistiçin kabile sakinleri, köylüler, küçük zanaatkılrlar, burjuvazive aristokrasiyle birlikte tarihin çöplüğüne aittirler. Komünistreelpolitik, şimdi Uzak Doğu' da olduğu gibi köylülerlebir yakınlaşnıayı gerektirebilir, ama bu politikanın amacıher zaman köylüleri tarım proleterlerine dönüştürmektir.Anarşistler ise köylüye büyük umutlar bağlarlar. Köylü toprağayakındır, doğaya yakındır ve dolayısıyla tepkilerindedaha "anarşik"tir; Bakunin Jacquerie Ayaklanması'nı [Fransa'nınkuzeydoğusunda köylülerin soylulara karşı 1358'degiriştiği ayaklanma. ç.n.), ·kendi devrim ideali olan kendiliğindenhalk ayaklanmasının kaba modelleri olarak görüyor·du. Ayrıca köylü tarihsel koşulların kendisine bıraktığı uzunbir işbirliği geleneğinin mirasçısıdır; anarşist kuramcılarköylü toplumlarındaki bu eğilimi onaylayarak, şimdiye kadartarihte bilinen gelişim halindeki tüm toplumlar gibi köylütoplumlarının da zenginleştikçe zengin köylüler, yoksulköylüler ve emekçiler şeklinde bir sınıf hiyerarşisinin kurulmasınavaran zenginlik ve statü farklılıkları sergilemeyebaşladıklarını unutma eğilimindedirler. Anarşizmin Endülüsve Ukrayna'nın yoksul köylüleri arasında güçlü bir kitlehareketi haline gelmesi, ama daha zengin köylüler arasındaherhangi bir önemli başarı elde edememesi anlamlıdır; iç savaşınilk yıllarında AragOn'un bağcılarına İspanyol anarşistlerinindesteklediği kolektivist örgütlenmeyi benimseten ancakDurruti ve milisleri karşısında duydukları korkuydu.Anarşistin doğallık, kendiliğindenlik, bireysellik kültü,onu Marksist'in kendi ütopyasının başlangıcı olarak gördü·ğü modern sınai ve devletçi toplumun son derece örgütlü yapısınakarşı olmaya iter. Srinayi dünyasını anarko-sendikaliz.nıgibi doktrinlerle kuşatma çabaları bile, ahl.8.ki yenidenyaratıcılar olarak işçilere mistik bir yaklaşıma yol açarak,bu dünya_ karşısındaki bir irkil tiyle karışmıştır; sendikalistlerhile, bugün varolduğu haliyle sanayi toplumuna benzeyenherhangi bir toplumun sürüp gitmesini sükunetle öngöremiyorlardı.Aslında, Paris, Lyon bölgesi, Marsilya, Barselona ve Milano'dakibir avuç sanayi işçisi bir yana, anarşizm en büyükgüce, sanayi dünyasında makineleşme ve uyumluluk yönündekigenel eğilimin dışında kalan sınıflar arasında sahip olmuştur.Unlü anarşistlerin büyük bir kısmı aristokrasiden


32 ANARfjlZMGiRİŞ33ya da kır eşrafından gelmektedir; Rusya'da Bakunin, Kropotkin,Cherkesov ve Tolstoy, İtalya' da Malatesta ve Cafıerotipik örneklerdir . Godwin, Domela Nieuwenhuis ve SebastienFau-ı-e gibi diğerleri eski papazlar ya da mektepli papazlardır.Geri kalanlar arasında, zanaatkar sınıfın üyeleri-geleneksel el zanaatkıirlar:ı- herhalde e.ı önemli" olanlardır;anarşist militanlar arasında ayakkabıcılann ve_ matbaacılarınoranı inanılmayacak kadar yüksektir. Bazı dönen1l•rde-Fransa' da 1890'larda, Britanya'da ve ABD'de 1940'lurda veBatı ülkelerinde yaygın bir şekilde 19601arda- kitlesl değerlerebaşkaldıran çok sayıda entelektüel ve sanatçı annrşistsaflarda yer almıştır. Son olarak, Marx'ın düzglin toplumsaltabakalar modelinin hiçbir yerine uymadıklaı·ı iı;inen çok nefret ettiği declasse (sınıf dışı) ögeleri anarşi,;tlerdoğal asiler olarak memnuniyetle karşılarlar; sonuç olarakanarşist hareketin, isyanın suçlu birleştiği karanlık dünyayla,Balzac'ın Vautrin'inin ve gerçek yaşamdaki orijinallerinindünyasıyla her zaman bağları olmuştur.Bu ögeler esas olarak nıodern devlete ve modern kapiln·list ya da komünist ekonomiye muhalefetlerinde birlİrlf•r.Mutlaka geçmiş lehine değil, an1a kesinlikle, içinde bulunduklarıbugünün dışında kalan idt>al bir bireysel özgürlüklehine bir isyanı temsil ederler. Tek başına bu olgu, anarşistilerlemeciliğe dikkatle yaklaşmamızı gerektirmektedir. 1\ naı··şist ilerlemecilik kesinlikle şu anda var olduğu haliyle toplumunilerlen1esini kastetmez. Tam tersine, anarşist bir anlamdabir gerilemeyi tasavvur eder; basitleşme çizgisindebir gerileme.Bu, kuşkusuz anarşistin toplumsal yeniden inşa önerilerindegündeme gelir . O yıkmayı, yeniden köklere ulaşmayıve gerekli olabilecek herhangi bir örgütlenmeyi -çok tutulan"anarşist deyişle- "ürt'.'tim noktası"' üzerinde temellendirmeyeçalışır. Otoritenin' ve devletin bu çözülmesi; sorumluluğunmerkezsizleşmesi; devletleı•in ve benzer monolitik örgütlen·melerin yerini, egemenliğin toplumun temel özel birimlerinedönüşmesine imkan verecek bir federalizmin alması: Bütünanarşistlerin çeşitli biçimlerde ifade ettikleri arzu budur vebu arzu zorunlu olrak bir basitleştirme politikasını içerir.Am .a . to.plumal basıtleşmeye yönelik itkinin toplumun daha t ı ı . şekılde işlemesi isteğinden ya da tamamen bireyselozgurlügli yok .eden otorite kurumlarını ortadan kaldırma ar.zu und . d ğıl, büyük ölçüde daha basit bir yaşamın erdemlerıneılışkın . ahlaki bir inançtan kaynaklandığını gözardıedersek nar . şıst tutumun özünü gözden kaçırmış oluruz.Anarşı ı sal: br politik doktrin olmanın ötesine götürenahl.§kı oge hıçbır zaman yeterince araştırılmamıştır vebu kısm n ' . uzlaşıma dayalı ahliikı reddeden anarşistlerinf lseflennı bu yönünü vurgulama konusundaki gönülsüz lüklerıne baglıdır. Bununla birlikte, basitlik itkisi ad " ··üfu, narşıs · tuşunceye n . . ,z eden çileci tutumun bir parçasıdır. Anarşistyalnızca zengınlere öfkelenmez; zenginliğin kendisine de öf·ke duyar v: onụ? gözünde yoksul kişi yoksulluğunun kurba­ ı !sa zengın kışı de lüksün kurbanıdır. Tüm insanların lüksıçınde Ya mạlarını sağlama düşüncesi, Kuzey Amerikandemorsısını yozlaştıran bu görüş hiçbir zaman anarşistlereçekicị gelmemiştir. Proudhon Saı·aş ı·e Barış (La Guerreet la Paıx) adlı eserinde sefalet ve yoksulluk arasındaki ayrımadikkat çekerken anarşistlerin yaklaşımını ifade ediyor­u. Sefalet yoksunluktur; yoksulluk ise kişinin çalışarak ihtıyaçlarınayetecek kadarını kazandığı durumdur ve Proudho·bu dun_ım . u '.en özgür 'olduğumuz, kendi duygularımızınv : ıstemlerımızın efenileri olarak hayatlarımızı tinselleştırmeye.n ço muktedır olduğumuz ideal insanlık durumuolarak lırık terımlerle över.İnsanların özgür olmalarına imkan verecek yeterli miktar:Anarşistin madd dünyadan talebinin sınırı budur .Fraz orkenau'nun, ispanya İç Savaşı'nın ilk günlerindeotorıteyı kovup anarşist. Cenneti yaratmaya koyulan Endü­.lüs köylrine ilişkin olarak anlattıkları bunun sadece kuramsalhır sınır olmadığını ortaya koyar. Köylüler tamamenkasıtlı bir şkilde, cantına'ları kapatarak ve komşu komünlerlealışverış planlarında kahve gibi masum lükslere bile


34 ANARŞiZMihtiyaçları olmadığına karar vererek, geçmişteki yoksul yaşamlarınıbile basitleştjrmeyi amaçlıyorlardı. Bu adamlarınhepsi anarşizmin fanatik havarileri değildi; çoğu tarihsel biranda uzun zamarrdır kendilerine umut veren bir inancın ahlakiboyutlarından ilham alan sıradan köylülerdi.Proudhon ve Endülüs'ün köylü çilecileri, içinde yer aldıklarıharekette yalnız değildiler. Basit ihtiyaçlar karşılandıktansonra, insanların zihinlerini ve duyarlılıklarını eğitmekiçin boş zamana sahip olacakları bir toplum anlayışı anarşistliteratürde sürekli olarak karşımıza çıkar. Kropotkin,Ekmeğin Feth i'nde (The Conquest of Bread) "Lüks İhtiyacı"üzerine, bu iddiayı geçersiz kılar gibi görünen bir bölüm kalemealmıştır, ama Kropotkin'in lüksü maddi bir zevk olarakdeğil, "en yüksek, insanın ulaşabileceği en yüksek bilimselhaz, özellikle bilimsel keşif hazzı; sanatsal haz, özellikle sanatsalyaratım hazzı" olarak gördüğünü farkederiz. Anar­ist, varoluşu zahmetli işi azaltacak şekilde basitleştirerek,ınsanın dikkatini bu tür soylu etkinliklere yöneltebileceğineve ölümün artık korku veımediği felsefi dengeye ulaşabileceğineinanır. Bu görüşü en özlü şekilde vine Adalet'te , insanyaşamının, aşkL çalışmayı ve "toplusal paylaşım ya daAdalet'i içerdiği zaman eksiksizliğe ulaşacağını belirten Proudhon'dur."Bu koşullar karşılandığında," der Pı·oudhon '".varo 1 uş tamdır; hır lınyı-anı , bir aşk şarkısı. bir coşkunluk,sonsuz bir mutluluk ilahisidir. İşaret hangi saatte verilirseverisin, İnsan hazırdır; çünkü o her zaman ölümle iç içedir,yanı hayatla ve sevgiyle iç içedir."Basitleştirilmiş yaşam görüşüne ilişkin bu ara söz, anarı;;istinilerlemeyi maddi zenginliğin ve yaşamın karmaşıklığınınsürekli artnı ası açısından değil; otorite, eşitsizlik veı•l


36 ANARŞİZMGiRİŞ 37ta anti-politik olarak görme konusunda birleşirler. Anarşistlerve Marksistler arasındaki en sert mücadeleler, eşitlikçibir toplumun, devlet mekanizmasını ele geçirmeyi amaçlayanişçilerin politik partileri tarafından yaratılıp yaratılamayacağısorusu etrafında geçti. Anarşistler politik eylemireddettiler ve devletin ele geçirilmeyip ortadan kaldırılmasıgerektiğini il§.n ettiler; toplumsal devrimin, herhangi bir sınıfın,hatta proletaryanın diktatörlüğüne değil, bütün sınıflarınortadan kaldırılmasına yol açması gerektiğini ileri sürdüler.Bu tutum gerçekten de anti-politik olarak tanımlanabilir;ama Kahranıan Yeni Dünya (Brave New '\Vorld) ve 1984 gibianti-ütopyaların, ütopya edebiyııtının parçası olmaları gibi,anarşistin antipolitikası da, mücadele ettiği hükümet kurumlarıtarafından koşullanmış olarak politik tarihin parçasıdır.Anarşizmin gelişimi, merk(•zi dPvlı:>tin gelişimiyle paraleldirve bir yüzyıl boyunca ya ela daha uzun bir süre anarşizm, değişenölçülerde Avrupa ve Anı


38 ANARŞİZt>IGiRİŞ 39olarak değil, hareket etme noktasında kendi kararlarını vermekzorunda olan bağımsız bireylerin bir araya gelmesi olarakgörülür.Bireyin kendiliğinden iradesine dayanan devrimci eylemaraçları kuşkusuz; toplumsal ve ekonomik işlerin idaresinin,merkezsizleşmiş, bürokratik olmaktan çıkmış ve son derecebasitleştirilmiş bir yaşam için gerekli olan en az egemenliközverisini bireyden talep eden küçük yerel ve işlevsel gruplartarafından yürütüldüğü özgür toplum hedefiyle uyumiçindedir. Bireyler komünler ve çalışma birlikleri içinde birleşeceklerdir;bu komünler ve birlikler ise bölgesel birimlerhalinde birleşeceklerdir ve otoritelerin yerini koordinasyonsekreterleri alacaktır. Doğal karşılıklı yardım itkisi temelindeçıkarları dengelemeye yönelik bu organik ağ içinde yapayzor gereksiz hale gelecektir.Bireysel tercihin önceliği, anarşistin devrimci taktiklereve toplumun gelecekteki yapısına ilişkin düşüncelerine hakimolmakla kalmaz; anarşistin otokrnsinin yanı sıra demokrasiyide reddetmesini açıklar. Anarşizmi demokrasinin sonnoktası olarak gören anlayış anarşizn1in gerçekliğinden sonderece uzaktır. Demokrasi halkın egt1n1 enliğini savunur.Anarşizm kişinin egemenliğini savunur. Bu otomatik olarakanarşistin, demokrasinin birçok biçinı ini ve bakış açısınıreddettiği anlamına gelir. Bireyin egen1 enliğini bir temsilciyedevrederek ondan feragat ettiği nnlamına geldiği içinparlamenter kurumlar reddedilir; bu kuıumlarda bireyin artıkdenetleyemediği kararlar onun adına alınabilir. Bu nedenleanarşistler oy kullanma ediminin hem simgesel olarakhem de fiilen özgürlüğe ihanet olduğunu düşünürler. "EYrense)Oy Hakkı Karşı Devrimdir"' diye bağırıyordu Proudhonve ardıllarından hiçbiri bu konuda ondan fa rklı düşünmedi.Ama anarşistin demokrasiye muhalefeti, biçimler üzeı-:inebir anlaşmazlıktan daha derinlere gider. Halkın, kendisinioluşturan bireylerden ayrı bir varlığı olduğu düşüncesininreddedilmesini İçerir; aynı zamanda halk hükümetinin red-dini içerir: Bu noktada Wilde, "Monarşiyi ayaktakımındanayırmanın gereği yoktur; bütün otoriteler aynı ölçüe tüdür,"derken anarşistler adına konuşuyordu. Anarşıst ozellikleçoğunluğun kendi iradesini azınlığa dayatma hakkınıreddeder. Hak sayılarla değil akılla ilgilidir; adalet kafa sayısındadeğil insanların kalplerindeki özgürlükte bulunur.''Yürekten itaat edeceğim tek bir iktidar var," diyordu Godwin,"kendi aklımın karan, kendi vicdanımın emrettiği." VeProudhon "Her kim beni yönetmek için elini üzerime koyarsa,o bir aspçı ve bir despottur; onu düşmanım ilii.n ediyorum!"Anarşizmin ideali, mantıksal sonucuna kadar götürülendemokrasi olmak bir yana, evrenselleştirilmiş ve saflaştınmışaristokrasiye çok daha yakındır. Tarih burada tam bırdönüş yaptı ve aristokrasinin soyluların özgürlüğünü talepettiği noktada, -Rabelais'ci Theleme Manastırı görüşünde_ulaştığı en yük.sek noktada- anarşizm her zaman özgür ınsanlarınsoyluluğunu ililn etti. Nihai anarşi görüşünde buözgür insanlar tanrılara ve krallara benzerler; Shelley'iıinbetinılemesiyle bir prensler kuşağını oluştururlar:İğrenç ınaske düştü, işte insan. .Bir başına, özgür, hiçbir kısıt yok eyleınını bunaltan,Krafınz l'C Asa.


40 ANARŞİZMAma, hıl.lıl tarihin ve zamanın dışında yer alan bir dün·yadaki insana ilişkin anarşist görüş budur. Şimdi tarihtebugüne kadar yer aldığı haliyle anarşizmin biraz farklı bir ·görüntüsüne dönüyoruz.]_ @KISIMDÜŞÜNCE


IISOYAGACIANARŞİZM paradokstan ilham alan ve paradoksla dolubir inanç sistemidir ve bu nedenle savunucuları teorik olarakgeleneği reddetmekle birlikte doktrinlerinin tarihi kökleriyleçok ilgilidirler. Bu ilgi, anarşizmin doğal insani itkilerinbir tezahürü olduğu ve otoriter kurumlar yaratma eğiliminingeçici bir sapma olduğu inancından kaynaklanır. Bugörüş kabul edildiğinde, anarşizm bugünün bir görüngüsündenibaret olamaz; tarihte gördüğümüz haliyle yalnızca toplumdahep var olan bir ögenin metamorfozudur. Peter Kropotkin,Max Netlau ve Rudolf Rocker gibi anarşist tarihçilerkendilerini büyük ölçüde bu sabit ama yakalanması zor ögeyiizlemeye adadılar.Bu yazarların büyük bir özenle ortaya çıkarttıkları soyağacıgerçekten de muhteşem bir üründür ve dallarının gölge·sinde rastladığımız bazı atalar bizi hayrete düşürür. Kropot·kin belki de anarşist soykütükçülerin en uç noktasını temsilediyordu; çünkü inancının köklerini bireysel düşünürler ara·sında değil, anonim halk kitlesi içinde arıyordu. "Anarşizm,"diyordu ''halkın içinde doğmuştur ve ancak bir halk hareketiolarak kaldığı sürece canlılığını ve yaratıcı gücünü koruya·caktır."Bu inanç Modern Bilim ve Anarşıznı'de tarih terimleriylPgeliştirilir. "İnsan toplumlarında iki düşünce ve eylem akım ıher zaman çatışma içinde olmuştur," diyordu Kropotkin lıııkitapta. Bu, bir tarafta kabile adetlerinin, köy topluluklarının, orta.çağ loncalarının ve "yasamayla değil, kitleleı·in _ı·uratıcı ruhuyla geliştirilen ve işlenen" tüm kurumların onı .. lılediği "karşılıklı yardımlaşma" eğilimi; diğer yandn i>;" "l.ııyücüler, şamanlar, sihirbazlar, yağmur yağdırnnlar. h :ılıuı


kanıtladı; Preu, Tory Dean'ı kılık değiştirmiş bir anarşistata olarak gören ilk yazar değildir . sındaki çatışmada olgunlaşan otor_iteı· ve liberter akımlarıSO\'AGACJ 4544 ANARŞİZMAma gitgide dallanıp budaklanan bu soyağacının kökleri,ler ve rahipler"le başlayıp yasa koyucular ve "askeri şefler"letaşımak zorunda oldukları dallar için çok zayıftır. Sahip çıkılanyazarlara göz attığımızda, sık sık anarşizmin tarih ön­devam eden otoriter akım. Kropotk.in dogmatik bir şekilde,"Anarşizmin bu iki akımdan birincisini temsil ettiği açıkt1r,"cesi olarak sunulan şeyin, daha çok bir harekete ve teorilerineotorite sağlamak için yaratılan bir mitoloji olduğu ortayasonucuna varıyordu. "O halde anarşistlerin ve devletçilerinher zaman var olduğunu söyleyebiliriz." Kropotkin başka birçıkaı·; tıpkı ilkel bir klanın ya da kabilenin geleneğe ya ayerde anarşizmin köklerinin "en uzak taş çağı antik.itesf'ndetabuya otorite sağlamak için totem mitlerini yarattığı ş kılde·.İsyan da özgürlük arzusu da insan toplumunda eskıdenbulunması gerektiğini ileri sürüyor ve bu son derece kişiselprehistorya görüşünden yola çıkıp tüm isyancı hareketlerdengeçerek ilk İngiliz sendikalarına geliyor ve "bunlar ta­beı'İ var olan ögeler oldukları halde, değişen tarihsel durumlaragöre biçim değiştirdikleri anlaşılmamıştır. Örneğin Brutusve Spartacus gibi klasik antik çağın tipik asilerini elerihte bildiğimiz başlıca popüler anarşist akımlardır" sonucunavanyordu.alırsak bu insanların kendi Ozgürlük düşünceleri için içtenKropotkin, halkın adlandırılmamış ve ifade edilmemiş a­bir çab gOterdikleı.1.ni gOrürüz; ama ne diktatorlük tehdidinenarşizmini araştırırken, hareketin diğer tarihçileri, eski felsefecilerinve yazarların düşüncelerindeki anarşist ögeleriaraştırmışlardır. Lao-Tsu, Aristippus ve Zeno, Etienne de laBoetie, Fenelon ve Diderot bu şekilde keşfedildi ve cesurTheleme Manastırı ütopyası, liberter "Ne istiyorsan yap!"sloganı temelinde Rabelais'nin de anarşizme d"hil edilmesinikarşı aristokrat bir oligarşinin çıkarları için mücadeleeden Brutus ne de mahvolan hayatlarına kendi ülkelerindetekrar ba"-layabilmeleri için kOleleri Ozgürleştirmek isteyen..ve malrineleşen kapitalist devlete karşı geliştirdikleri ekonomikeşitlik ve sınıfsız özgürlük kavramlarını paylaşır yasağladı. Anabaptistler, Hussitler, Doukhoborlar ve Esse­da anlar.neler gibi dinsel hareketlere bütün olarak sahip çıkıldı veGenel olarak, anarşist tarihçiler anarşizmin temelindeFransız Tolstoycu Lechartier "anarşinin gerçek kurucusuisa'ydı ve ... ilk anarşist toplum havarilerin toplumuydu" diyentek kişi değildi. Anarşizmin iki yeni tarihçisi Alain Sergentve Claude Harmel, kırsal ögesinin üyelerine bıraktığıvasiyetnamesinde (ölümünden sonra kilise otoriteleri tarafındanyer alan bazı tutumları -insanın özsel onuruna duyulan i­nanç. bireysel özgürlük arzusu, tahakküıne tahammülsüzlük-tarihte belli bir zamanda ortaya çıkan ve özgün teorileri,amaçları ve yöntemleri olan bir hareket ve inanç olarakanarşizmle karıştırdılar. Temel tutumlar kuşkusuz tarih bo­el konulmuş ve hiçbir ztıman hitap ettiği köylülereyunca en azından eski Yunaf!,lılara kadar izlen bilir A ?1 ulaşmamıştır), her türden otoriteyi reddeden ve köylü toplulukları: " . agelişmiş, ifade kazanmış ve net bir şekilde teşhıs edılebılırarasında kardeşliğe dayanan pastoral bir toplumubir eğilim olarak anarşizm ancak modern, bilinçli toplumsalsavunan, döneminin dinsel ve sivil otoritelerine karşı öfkesinidile getiren, 18. yüzyıl Etrepigny papaz1nı ilk anarşist. . .ve politik devrimler çağında ortaya çıkar.Kendine has ahlaki görüşleri ve radikal toplum eleştı11sı,olarak ilan ettiler. Amerikalı profesör Jaınes A. Preu kısaancak ortaçağ düzeninin çökmesinden sonrn algılanabilir birbir süre önce, Godwin'in Politik Adalet'inin -dolayısıyla tümbiçimde ortaya çıkmaya başlar. Bu çöküş bir taraftan ulusçuluğunve modern merkezi devletin yükselişine neden olur­anarşist düşüncenin- ana fikrinin Gülliver'in Seyahatleri'nin(Gulliver's Travels) iV. kitabında bulunduğunu kesin olarakken, diğer taraftan 19. yüzyılda Marksizm ve anarşizm ara­Spartacus, 19. yüzyıl anarşistlerinin giderek merkezıleşen


46 ANAHŞIZ/'1180YAÖACI 47erkenden geliştirmeye başlayan devrimci bir eğilin1in ortayaçıkmasına yol açıyordu.Ortaçağ toplumunun çözülmesi, birbirinden ayrılmasıçok güç olan dinsel, toplumsal ve politik biçimler aldığı gibi,ayaklanma hareketleri de 17. yüzyılın sonuna kadar aynı şekildeüçlü bir niteliğe sahip oldu. Bu dönemde en sert toplumeleştirilerini hümanistler değil, hem kiliseye hem de İncil'inedebi bir yorumu temelinde, varolan otorite ve mülkiyetsistemlerine saldıran köktenci dinsel muhalifler dile getirdi.Taleplerinde, Cennet Bahçesi'nin doğal adaletine geridönüşe duyulan bir özlem ima ediliyordu. Aforoz edilmiş rahipJohn Bali gerçekten söylemiş olsun ya da olmasın, ünlübeyit,-Adenı, topraiJı kazarken Harpa ip eiJiriyordu,Peki o zanuın efendi kiındi?-neredeyse üç yüz yıl sonra Uluslar Topluluğu dönemi broşürlerindetekrar gündeme gelen yitirilmiş bir basitliğe duyulanözlemin belirtisidir.14, yüzyılda İngiltere' de, 16. yüzyılın başlarında Alman·ya'da ayaklanan köylülerin talepleri özünde devrimci değildi.Asiler ruhban sınıfına ve derebeylerine ödenen vergilerinkaldırılmasını istiyorlardı; en çok da can çekişmekte olanserflik kurumunun tamamen ortadan kaldırılnıasını istiyor·lardı. Ama bu tür basit reformist taleplerin ötesine geçenlerinsayısı çok azdı ve İngiliz köylülerinin, liderleri \Vat 1'yler'ın öldürülmesinden sonra bile Kral il. Richard'ın vaatlerinegüvenmeleri, feodnliznıe bazı açılardan aifbir şekilde inandıklarınıortaya koydu. İngiliz köylülerinin tutumları, kendilerinibekleyen mern1ilerle değil, hiilii yarı feodal diınyaları·nın sinıgesel babası olan çarın anlayışlı şefkatiyle karşılaşa·cakları umuduyla 1905'te Papaz Gapon'un ardından KışlıkSaray'a yürüyen cahil Rusların tutunıu;•:la karşılaştırılabilir.Ancak İngiliz ve Alman köylü liderleri arasında, anarş:izn1evaracak toplumsal eleştiri türünün ilk işaretleri ortayaçıktı. John Ball'un, Froissart tarafından saklanan konuşma·sının bazı kısımları -ortaçağın karanlığından kısmen gün l·şığına çıkan bu fırtına gibi adamın düşüncelerine ilişkin olarakbildiğimiz hemen hemen tek şey· hem mülkiyete hem deotoriteye saldırır ve aralarında 19. yüzyıl anarşistlerinin geliştirdikleritezleri anımsatan bir bağlantı olduğunu ima eder.Bütün mallara ortak sahip olana kadar, serfler ve efendilerortadan kalkana kadar ve hepimiz eşit olana kadar İngiltere'dehiçbir şey iyiye gidemez ve gitmeyecektir. Neden efendi dediğimizinsanlar her şeyin en iyisine sahipler: Bunu nasıl hak ediyorlar?Bizi neden esaret altında tutuyorlar? Hepimiz aynı babave anneden, Adem ve Havva'dan geldiysek, bizden daha fa zlaefendi olduklanm nasıl ileri sürebilirleı- ya da kanıtlayabilirler?Onlar tüketsin diye çalışmamızı ve üretmemizi sağlamaların·dan başka bir kanıtı yoktur bunun!Tarihçi ayrıntıları keskinleştirmiş bile olsa bu konuşma·nın tonu sahici görünüyor: reformasyon en radikal biçimleri·ne doğru geliştikçe tanıdıjımız dınsel coşkunluk ve toplum·sal suçlama karışımını içrir. Ama, Bali özel mülkiyeti reddettiğive eşitlik talep '-"ttiği halde, bizzat hükümeti reddedergibi görünmemektedir. Uzun bir süre eşitlikçi komünizmtaleplerinin, otoriter bir çerçeve içinden çıktığına tanıklıkettik. İdeal bir eşitlikçi toplumun ilk edebi ifadesi olan SirThomas More'un Ütopy(t'sı (1516) karmaşık bir yöntemle seçilenbir otorite tarafından yönetilir ve bireysel davranışınönüne son derece katı kurallar koyar. Thomas Münzer'in Ji.derliğindeki Alman köylü ayaklanmasında ve AnabaptistMünster Komünü'nde anarşist ögeler buln1ak için çok çabaharcandıysa da, ortııya çıkan bu hareketlerin pratiği, her ikidurumda da, liderlerin bazı ifadelerinde ortaya çıkan antiotoritertutumları reddeder gibi görünmektedir. ÖrneğinMünzer otoriteyi reddediyordu, ama otoritesiz bir toplum biçimineilişkin somut önerileı·de bulunmadı ve Mülhausen'dekendi ideal cumhuriyetini kurmaya giriştiği zaman, anarşisttopluma benzer bir şey ortaya çıkmadı. Engels bu duı·umuAlnıanya'da Köylü Sava..şı 'nda (The Peasant "\V ar in Germany)'çok net bir şekilde özetlemişti:


48 ANARŞİZJ\>1SOYAGACI 49Tüm malların ortak olduğu, emeğe evrensel ve eşit bir saygıgösterileceği ve tüm otoritelerin ortadan kaldırıldığı ilan edildi.Aslında Mülhausen, az buçuk demokratik bir anayasası, evrenseloyla ve bir forumun denetimi altında seçilen bir senatosu o­lan; ve yoksulların alelacele doyurulduğu cumhuriyetfi bir imparatorlukkenti olarak kaldı. Dönemin Protestan orta sınıflarınıo kadar korkutan toplumsal değişim· aslında, daha sonrakibir dönemin burjuva toplumunu zamanından önce kurmaya yönelikzayıf ve bilinçsiz bir girişimin ötesine geçmedi hiçbir zaman.Anabaptistlerde olduğu gibi, teokratik eğilimleri dünyeviotoriteyi reddetmelerini anlamsızlaştırıyordu; Münster'dekomünizmi zorla yerleştirme çabasında ya da Anabaptist olmayıreddedenlerin zorla şehirden çıkanlmalarında veya elyazmalannınve müzik aletlerinin parçalanmasına yol açanpüriten putkırıcılığında gerçek bir liberter eğilimin işaretlerinibulmak kolay değildir. Münster Komünü'nün fırtınalıtarihinin büyük bülı.i.n1ündP Annbaptist azizlerden oluşanküçük bir grubun an1ansız bir otorite uyguladığı anlaşılıyorve sonunda Leyden'li Jan yalııızea ruhani lider değil; İsa'nınİkinci Gelişi için gerekli hazırlıkları yupacıık n'şinci Monarşi'deki yol gösterici olarak Ycryüzıınıiıı Kralı olduğu iddiasıylakentin dünyevi hükümdarı olduAnarşist bir bakış açısından bu lıa n·k·t.lerde hissedileneksiklik, eşitlikçiliği dengeleyecPk ol:uı bireycilik ögesidir.İnsanı 1'anrı'nın takdis ettiği bir toplıılııun üyesi olarak görenortaçağ anlayışından kurtu] nıak .v :,v:ış ilerleyen bir süreçtive muhten1elen köylü ayaklannıalıırının ve Anabaptisthareketin esas dayanağı olan -lon(·:ırıırı ve> köy yaşamının ortaklaşrnacıyapısına alışmış- tarını ı>,u;ilııri ve zanaatkarlarbu konuda en yavaş davranan sınıflardı. Bu noktada anarşisttarihçiler, karşılıklı yardımlaınaya dayanan ve doğalbir şekilde kaba bir eşitlikçiliğe sahip olan ilkel ya da ortaçağhalk topluluğunun aynı zan1anda bireyci olduğunu varsaymahatasına düşüyorlar; oys:ı t.am tersine bu topluluklaruyumluluğun beklendiği ve istisnai olanın öfke uyandırdığıgeleneksel bir modele eğilim gösl


50 ANAR,';IZMsonuca varmaktadır. Ekonomik ve toplumsal değişimler, erkenkapitalizmin ortaya çıkışı ve toprak ağalığının [özellikleİngiltere'de 1832'ye kadar politik iktidara sahip olan kırsaltoprak sahipleri sınıfı. ç.n.J güçlenmesi, hep aynı yöne işaretediyor ve ayaklanma yoluyla ilk modern devrimci diktatörlüğe-Cromwell'in totaliter devlet prototipi- ve aynı zamandada karşıtına yol açan şiddetli politik gerginliği üretmek üzerebirleşiyordu.Demokratik söylemle gizlenen bir sınıf oligarşisinin yaratılmasıiçin orta sınıfları politik ve askeri nıücadele içine sokanbireycilik, alt sınıflar arasında iki radikal hareketin ortayaçıkmasına neden oldu. Chartistlerin atalan olan ve evrenseloy hakkını savunan Leveller'ların hareketi güçlü birhareketti. Walwyn gibi bazıları ortak mülkiyeti savunduysada esas olarak ekonomik eşitlikten çok politik eşitlik ve YeniModel Ordu'nun yüksek rütbeli subaylarının kendilerinemalettikleri ayrıcalıkları ortadan kaldıracak demokratik biranayasa talep ediyoı·lardı. Crom\vellci bir broşür yazarı Leveller'larıtanımlamak için, tuhaf bir şekilde Fransız Devrimi'ndekullanılan hakaretleri anın1satan "İsviçrelileştiı·icianarşistler'' [S\vitzerizing anarchists] terimini kullanıyordu.Ama 17. yüzyıl İngiliz devrimci hareketinin asıl anarşist kanadınıtemsil edenler Leveller'lar değil, ilginç toplumsal pı·otestobiçimleri nedeniyle Digger'lar di.Y


52 ANARŞİZMSOYAGACI 53nomik iktidarını ve babanın çocuğu, kocanın karısı üzerindekiailevi iktidarını da eleştirir.Eline bir otorite geçiren herkes başkalarına zulmetler; karılarının,çocuklarının, kölelerinin, uyruklarının kendi hemcinsleriolduğunu ve özgürlüğün nimetleri üzerinde eşit bir hakkasahip olduklarım farketmeksizin, altındakilere karşı baskıcıTanrılar gibi davranan, maddiyata önem veren o kadar çok koca,ebeveyn, efendi, yuksek memur var ki ....Ama "özgürlüğün nimetleri üzerindeki eşit hak" soyut. birhak değildir. Mülkiyet haklarına saldırmadan ele geçirilemez;Winstanley ekonomik ve politik iktidar arasındaki güç- .lü bağlantıyı burada da çarpıcı bir şekilde vurgulamaktadır.Bırakalım herkes söyleyeceğini söylesin, hakim olanlar şubenim ve St'nİn mulkiyetini savunarak, toprağın kendilerininolduğunu söylemı•yt> dPvam .. ttikçe, halk asla özgürlüğüne ka·vuşamaz; ı.ilke sorunlanlan, l•;ıskılardıın ve şikayetlerden kur·tulamaz: ve her şeyin Y:ırat1


54 ANARŞİZMSOYAGAl:/ 55ve toprağın başka biriı1in olduğu kadar benim de olduğunu düşündtiğümü,kimse için çalışmadan ya da kimseyi çaıştırmadanalnımın teriyle ekmeğimi yiyeceğimi eylemlerimle ılil.n edeceğim.Efendi cevap vermekte gecikmedi. Dürüstlüğün Yeni YasasıOcak 1649'da basıldı ve Winstanley ve aı·kadaşları Nisanbaşında Walton-on-Thames yakınlarındaki St. George'sHill'e gidip toprağı sürmeye ve buğday, yabani havuç, havuçve fasulye ekmeye başlayarak doğrudan eylem kampanyalarınıbaşlattılar. Otuz kıı·k kişi kadardılar ve Winstanley sayılarınınkısa zamanda beş bine ulaşacağı kehanetinde bulunarakyöredeki tarın1 iı;ıçilerini kendilel'ine katılmaya ça ğırdı. Ama Digger'lar yok:ıul ;;ı•mllerde bile pek az sem.patıtoplamışlardı; oysa yerel ruhban sınıfinın ve toprak sahıple·rinin düşmanlığını fazlasıyl;ı \·kn1 işl(•nli Kiralık sokak ser·serilerinden dayak yediler. hükinı lPr tarafından para cezası·na çarptırıldılar; sığırları si.ırtlldıi. lidt>lPrİ koparıldı ve der·me çatma kulübeleri yakıldı; onları korkutmayı başarama·van General Fairfax'ın huzuruna ·ağ"rrldılar ve soruşturrnaapmak için aralarına askerler günd·rildi, ama bazılar açkaçık Digger doktrinine ilgi gösternl


56ANARŞiZMSOYAt,ACI 57min zengin çeşitlerini içermiştir, ama bu büyük IS.yüzyıldevrimlerinde bu eğilimin tezahürleri fevri ve eksikti.Bazı yazarlar Thomas Jefferson'ın demokrasisinde anarşistbir öge keşfettiler, ama Jefferson ve birçok taraftarı, ö­zellikle Joel Barlow, Godwin'in Politik Adalet'ine hayran olduğuhalde, yazılarında Godwin'in görüşlerini sonuna kadarkabul ettiğine ya da hükümetin aşırı müdahalesine karşıçıkmanın ötesine geçtiğine dair bir kanıt bulmak zordur.Jefferson "En iyi hükümet en az hükmedendir" derken otoriteyireddetmiyordu. Tam tersine, insanlar işleyişine tam anlamıylakatıldıklarında hükümetin zararsız hale gelebileceğinidüşünüyordu.Halk hükümet uzerinde eşit bir etkiye sahip olmalıdır. Kitleyioluşturan her biı·ı•y "n ytice otoritede pay sahibi olursa, hükümettehlikesiz olur; çunkü kitlenin tamamının yozlaşması i­çin özel zenginlik kaynuklnrı .Y "l"di oln1ayııcaktır.Buna benzer bölümler J(•flİ'r>ıon'ın halkın mümkün olduğuncayönetici olduğu -anarşi st dıh,ıtınceye diğer otorite biçimlerikadar aykırı bir durum- !'Vn•nsPl bir oy verme sistemiarayışı içinde olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. "Arasıra, küçük bir isyan," "iyidir ve fizik:ıı•I dünyadaki fırtınalarkadar gereklidir" derken, bunu dt>\'l"İınci bir güçten çok düzelticibir güç olarak gördüğü açıklı. '"llükümetin yozlaşma·sını önler ve kamu meselelerine ilgi giislerilmesini sağlar."Jefferson'ın . genişleme politikası güden bir başkan, Virgjnia1ıbir köle sahibi ve uzlaşnı aya ;u,:ık bir politik lider olaraktüm meslek hayatı, yazılarının otoriter tonunu güçlendirirve anarşist atalar panteonunda lıir ṿer talep etmesini imkii.nsızhale getirir.18. yüzyıl sonu İngiliz, Amerikan V(' Fransız devrimci hareketlerinibirbirin< bağlayan ortak ideallerin simgesi halinegelen Thomas Paine'i sahiplenııı•'k daha anlamlı olabilir.Paine'in hükümete kesinlikle gtiı·•·ıımemesi, 1789 . ile 1792arasındaki kritik yıllar boyunca oıııınla arkadaşlık eden Godwin'ikuşkusuz etkiledi ve Pain{•'i ıı /'o/,itik Adalet'in kusurlanna ilişkin tartışmaları, alıntılarla, fiilen yapıtın ayrılmazbir parçası haline geldi. Paiııe hükümetin gerçekten, insanlığınbaşlangıçtaki masumluğunu yitirmesi nedeniyle başımızagelen bir zorunluluk, ama en nahoş zorunluluk olduğunudüşünenlerdendi. Amerikan Bağımsızlık Savaşı'nın dahabaşında Sağduyu başlıklı tarihsel broşürde, toplum ile hükümetrasında, daha sonra Godwin tarafından benimsenenbakış açısına yaklaştırılmasına yol açan bir ayrım yaptı.Bazı yazarlar toplumu hükümetle öylesine kanştınrlar ki,aralarında hemen hemen hiçbir fark kalmaz; oysa toplum vehükümet farklı olmanın yanı sıra ayn kökenlere sahiptirler.Toplumu yaratan bizim ihtiyaçlarımız, hükümeti yaratan isekötülüğümüzdür; toplum duygulanımlarımızı birleştirerek mutluluğumuzuolunılu bir şekilde arttırırken; hükümet k t k ­ğilimlerimizi sınırlayarıı.k olumsu.-: bir şekilde azaltır. Bırı ıhşkiyiteşvik eder, diğeri -Jy•ımlar y.ıratır. Birisi koruyucu, diğericezalandırıcıdır.Toplum her zaman ,,ir nimettir, hükümet ise en iyi ht mallezorunlu bir kötülükten başka bir şey değildir; en kötü ıhtımalletahammül edilemez bir kötülüktür: çünkü acı çektiğimizde yada hükümetsiz bir ülkede bekleyebileceğimiz bir hükümet tarafındanaynı' ıstıraplara maruz bırakıldığııınzda, acı çekmemizeneden olan araçları kendi elimizle yarattığımızı bilınek ıstırabımızıartırır. Giysiler gibi hukümet de yitirilmiş masumiyetinişaretidir; kralların sarayları cennetin kameriyelerinin yıkıntılarıüzerine inşa edilir.Paine hükümete duyduğu güvensizliği hiç yitirmedi; dürüstlüğünedeniyle devrimci hültümetlere bile kuşḳuyla yaklaşmasıbu güvensizliği arttırdı. On altı yıl sonra, insan Hakları'nda(The Rights of Man) hükümetin iddiaları karşısına,Kropotkin'in daha sonra Karşılıklı Yardımla.nıa'da ele aldığıdoğal toplumsal itkilerin yararlı etkisini koym aya çalıştı.İnsanlığın içinde yer aldığ1 bu düzenin kaynağı esas olarakhükümet değil, toplumun ilkt>leri ve insıınların doğal anayasasıdır.Bu düzen hükümetten ünce de vardı, hükümet formalitP.


58,'lOYAÔACIhlığı ve karşılıklı ilgisi bu düzeni birarada tutan bu··yu··k b ·ı· · ·.ag antıZln cır:ın:ı y ratır. Toprak sahibi, çiftçi, imalatçı, tüccar ve hern_ıesleten ınsan, ötekinden ve bütünden aldığı yardımlar sayesındeılerler. Bu in:s:ınlut'lll kaygılarını belirleyen ve yasalannıol_uşuran ortak çıkurı\u·; ortak ıidetlerin buyurduğu yasalarhukumet yasalarından daha büyük bir etkiye sahiptirler.Ay nı çalışmada, Paine hükümetten Godwin gibi "d g" Jtoplum ı - ·r,, ., o asa egı ım ın önündeki engel olarak söz eder ve "uygarlıkne kadar mükemmelse, hükümete o kadar az ihtiyaçvardır, ç.ü kü o zaman uygarlık kendi işlerini düzenlevebilirve k ndını yönetebilir,. , iddasında bulunur. Burada tipik a­narşıs bakış açısını görüyoruz; hükümetin tahakkümü al­ındakı, kötülüğn egemen olduğu bir bugünde yaşamakta·.ılkel masumıyeın .! .İtirilmiş cennetini görmek için geriyeuygar! ş 1ış basıtlıgın, iizgüı·lüğün altın çağını yeniden inşed egı ır gele?Pği gorn1Pk için ilı·riyP doğru bakmalctadır.Paıne mız ç ve ıdealll'r ayı:


60 ANARŞİZMni görevlendirenlerin sürekli denetimi altında hareket eden,özel görevliler statüsüne indirgenmiş delegeler tarafından yapılmalıdır... Komün için nihai yasama ve idare hakkı bölgelere -genel bölge meclislerinde biraraya gelen yurttaşlara- aittir.Kropotkin bu örgütlenmede "anarşizmin ilkelerinin" ilkifadesini görür ve bu ilkelerin "kaynağının kuramsal spekülasyonlardadeğil, Büyük Fransız Devrimi'nin eylenılerinde"yattığı sonucuna vanr. Ama burada da anarşizmin köklerininhalkın içinde yeşerdiğini kanıtlama çabası onu abartılıyorumlarda bulunmaya iter. Gözden kaçırdığı nokta şudur:Genel toplantılar düzeyine indirgense bile "yasama hakkı"yerinde durmaktadır; halk yönetmektedir. Bu nedenle devrimciyılları. anarşiyi değil, doğrudan demokrasiyi hedefleyenbir girişim olarak görmeliyiz. Bununla birlikte, komüngerçek anlamda anarşist olmamakla birlikte -187l'deki ardılıgibi- federalistti ve lıu sayede Proudhon'un, içinde anarşistbir toplumun gelişebilece(ini düşündüğü pratik çerçeveyikaba hatlarıyla oluştunnuşlu.Ama Fransız Devrimi'tıin getTek proto-anarşistlerini bulmakiçin Condoı·cet'nin Karşılıkçılığının ve kon1ünün federalizmininötesine bakmak zorundayız. Kropotkin anarşizminhalk içindeki tezahürlerini araştırm a.va k('ndisıni o kudurkaptırmıştı ki, olaylar kar:;ıısındaki tutı.ınıları.\·la anarşizmeen çok yaklaşan bireyleri ne yazık ki fark edı>OlPrlİ. JacquesRoux'ya , Jean Varlet'ye ve onların etrafiıırlan toplanan Enragelereltı.yık oldukları ilgiyi göṡterdiğini si>.vlemek zor: oysaFransız Devrİlni'ndeki anarşist ögeleri arıyorsak, vnlaı·ıbaşarısız ve tarihsel olaı·ak silik olan bu cPsur uyumsuzlararasında bulma ihtin1alimiz daha yüksek.Enrage hareketi 1793 yılında başladı v, Terör yılı boyuncakasvetli bir melodi gibi ortalığı kasıp kavurdu. İngiliz İçSavaşı sırasında ort:ı.ya çıkan Digger hareketi gibi, Enragehareketi de bir ekonomik durgunluk döneminde ortaya çıktı;büyük ölçüde Paris ve Lyon'un yoksul halkının ekonomik·zorluklara verdikleri bir tepkiydi, ama aynı zamanda yükse-HOYAGACI 61len orta sınıf iktidarının kemikleştiğini gösteren toplumsalayrımlara karşı bir tepkiydi..Enrageler modem .anlamda bir parti değildiler. Orgütlerive üzerinde anlaştıkları ortak bir politikaları yoktu. En dolaysızyollarla işbirliği yapan, Jakoben devlet otoritesi anlayışınınreddinde birleşen, halkın doğrudan eylemini savunanve yoksulların acılarına son vermenin yolunu politik eylemdedeğil, komünist ekonomik önlemlerde gören kafa dengidevrimcileıien oluşan gevşek bir grup oluşturuyorlardı.Jakobenlerin Roux'ya yönelttikleri, halka "her türden hükümetinyasaklanması gerektiğini" söylemesi suçu, Enrag6lerinhepsine yöneltilebilecek bir suçlamaydı.Enragelerin en ünlüsü ve devrimin rahiplerinden biri o­lan Jacques Roux, 1790'da Paris'e gelmeden önce, bölgesindekiköylüleri derebeylik haklarını uygulamaya çalışan topraksahiplerinin şatolarını yakmaya ve yağmalamaya teşviketmekle suçlanmış bir köy papazıydı. Kilisesinin üyelerine"Toprak eşit olarak herkese aittir., dediği söylenmektedir.Hıristiyanlık'ın saf ruhunun bir yansıması olarak gördüğüdevrimden sonra da rahip olarak kaldı; görevinin "insanları,Tanrı'nın huzurunda olduğu gibi kendi aralarında da eşitkılmak," olduğunu ileri sürüyordu. Ama Roux'nun mizacınave tutU:muna sahip bir adamın ortodoks bir Katolik olarakkaldığına inanmak güç; onun Tanrı düşüncesi muhtemelenGerrard \VinStanley'inkinden pek uzak değildi.Roux içtenliği nedeniyle en katı Hıristiyan çilecileri kadaryoksul biı· hayat sürdü. Yaşadığı Gravilliers Mahallesi'nin işçilerine duyduğu merhametin radikalizmine aşın biryön \·erdiğ" anlaşılmaktadır; ama karakterinde anısını lekeleyenbir tutumu benimsemesine neden olan wn derece fanatikbir yan vardı. Thomas Paine, XVI. Louis'nin hayatınısavunurken Roux kralın idamına tanıklık etmekle görevlendirilenlera:asındaydı. Hapishaneden ayrılmadan önce Louisona bir ı·ahip olarak güvenip güvenemeyeceğini sordu. Roux'nunyanıtı son derece soğuktu: "Burada bulunmamın teknedeni sizi darağacına götürmektir." Ama otoritenin canlı


62 ANARŞİZMSOYAG-ACI 63ten1silcisi olan kralın idam edilmesinden memnuniyet duyanbu adam, daha sonra kendi hücresinden, tesadüfen ait olduklarıüst sınıflar içinde doğmaktan başka suçları olmayan erkeklereve kndınlara Terör'ün uyguladığı vahşeti protesto e­decekti.Roux baştan itibaren Paris'in devrimci hayatına aktifolarak katıldı. Sık sık Cordelierlerin kulübüne takılıyorduve 1792 Mart'ında Marat'yı kendi evinde sakladı; bu hareketidaha sonra sözde "halk dostları"nın saldırılarından kendisinikoruyacaktı. Konvansiyona adaylığını koydu ve kaybetti;sonunda Komün Genel Konseyi üyeleri arasında yer aldı.Roux, en yakın arkadaşları olan Gravilliers ayakkabıcılarıve marangozları arasında çalışırken geliştirdiği görüşlerininaşırılığını 1792 yılının sonunda sergilemeye başladı. Devriminilk yılında gündeme gPtirdiği talepleı·in yerine getirilmemesiRoux'nun kafasını kurcalayıp duruyordu ve bu sırada"senatonun despotizmi krnlların ııs;ısı kadar korkunçtur,çünkü insanları farkında olmadıkl:ırı zin('İJ'\!•rle bağlar vegüya kendi yaptıkları yasalarla onlar;ı 7.ulnıt>der ve boyuneğdirir," beyanında bulunarak an;ır:;;i,ıi


64 ANARŞiZMDirektuar'ın tiranlığına tanıklık etti ve öfke içinde, Kıta Avrupası'ndakiilk anarşist manifesto olarak tanımlanabilecekbroşürü yazdı. Manifestonun başlığı duruma çok uygundiı:Patlama; ön kapakta yanmakta olan klasik bir yapıdan yükselenduman ve ateş bulutlarını gösteren bir gravür bulunuyordu;gravürün üzerinde de bir özdeyiş: "Bir ilke yok olacağına,bırakın devrimci hükümet yok olsun."Varlet devrim yıllarını yorumlarken şöyle diyordu:SOYAô-ACIverdiği ölçüde kuramlarını formüle ediyor ve sonrn ey!ı·ınh·­rine temel oluşturabilecek bir felsefeyle eyleme girişiyordu.Ancak Fransız Devrimi anarşist düşünce açısından buanlatının düşündürebileceği kadar verimsiz değildi. eanVarlet'nin Patlanıa'yı yayımladığı yıl, William Godwin lngil·tere'de hükümetin kötülüklerine ilişkin ilk büyük tezi olunPolitik Adalet'i yayımladı. Fransız Devrin1i tam o sırada gerçekleşmeseydiPolitik Adalet'in tasarlanabileceği de kuşkuludur.Despotizm kralların sarayından bir komite çevresine geçti .Krallardan nefret edilmesinin nedeni krallık giysileri, asa ya dataç değil, hırs ve tiranlıktır. Benim ülkemde yalnızca bir kıyafetdeğişikliği oldu.Varlet sözlerine devrimci bir hükümetin neden bir kralınb§.kimiyeti gibi bir tiranlığa dönüşmek zorunda olduğunusorarak devam ediyordu. Jlu kısmen ıK:tidar zehirlenmesinininsanlarda onu hep t>ldP tutm;ı arzusuna yol açmasına bağlıydı.Ama işin içine mutlaka İnsanın zayıflığından daha fazlabir şeyler karışıyordu; bizzat hükümet kurumunun çelişkisisöz konusuydu.Nasıl bir toplumsal canavar, nasıl bir Makyavelizm şaheseribu devrimci hükümet? Hükumet ve Devrim birbiriyle bağdaşmaz;en azından halk, kendi kendilerine karşı sürekli bir ayaklanmahalinde olan iktidar organlan oluşturmak -bu da çok saçmaolurdu- istemiyorsa.Hareket sona erdiğinde hayatta kalan Enragelerin hareketiniçerdikleı·ini açık bir ifadeye kavuşturma girişimlerinetanıklık ediyoruz. Bu ilk Fransız liberlerlerinin hükümeti a·çık açık reddetmek için ne kadar çok bc,klediklerini gözlemlemekilginçtir. Winstanley'le karşıJ;ıştırıldıklannda bile, gelişkinbir programdan ya da felsefed


AKIL ADAMI 67HIAKIL ADAMITolstoy ve Stirner gibi William Godwin'de 19. yüzyıl tarihselanarşist hareketinin dışında kalmış büyük liberter düşünürlerdenbiridir; bu üç düşünürün hareketin dışında yeralmaları, bu hareketin büyük ölçüde dönemin ruhundan kaynaklandığınıgöstermektedir. Godwin'in anarşist hareket ü­zerinde doğrudan bir etkisi olduğunu söylemek zordur; kuramlarıGodwin'in kuramlarına çok yakın olan anarşist liderlerinçoğu bu ynkınlığ:ın farkında bile değildi. Proudhon,Godwin'in adını biliyordu, ama Ekononıik Çelişkiler'de ondansadece Robert Owen'l:ı. aynı okuldan gelen bir ''komü·nist" olarak söz etmesi ı;ıılışnı alurına aşina olmadığını düşündürmektedir.Bakunin'in onu l'roudhon kadar bile tanıdığınadair bir belirti yok; Kropotk in İ:-:İ j[,, ( ;odwin'in düşüncesiarasındaki yakınlığın farkına v:ırıııı.,ılır. Kropotkin'densonra gelen daha entelektüel anarşisllPr ( ;odwin'p sahip çıktıysada, bu düşünürün güçlü etkisi daha ı;ok \ , aşka yerlerdehissedilmektedir.Godwin kendisini hiçbir zaman bir anarşİ:->l olar:ık adlandırmadı;"anarşi .. nin, Fransız Devrimi sırasında _yürütülenpolemiklerde sözcüğe yüklenen olumsuz anlanı ı İı,:Prdiğineinaıyordu. Ona göre anarşi; hükümet, "tutarlı vı iizümsenmişbir politik adalı:ıt görüşü" genel kabul görmedl'n yıkıldı·ğında ortaya çıkan düzensizlik durumuydu. Godwin de sonrakiliberter düşünürler gibi toplumun, doğal olarnk geliştiğini,hükümetten tamamen bağımsız olarak işleyebildiğinidüşünüyordu; ama basit halkın kendiliğinden içgüdülerinegüvenen ardıllarının iyimserliğini paylaşmıyordu. Bu açıdanbir Aydınlanmacı olarak kaldı; onun için özgürleşmenin n­nahtan eğitimdi; eğitim olmazsa, insanın "frenlenmeyen tutkularıeşitlikte durmayabilir ve insanları iktidan gasp etmt>yekışkırtabilir" diye korkuyordu.Ama Godwin otoritenin hayatı yok edici eğilimler taşıdığınao kadar yürekten inanı.yordu ki, olumsuz terimlerlekavranan bir anarşiyi bile tümüyle mahküm edemezdi. Tarafsızaklın himayesi altındaki düzenli bir yaşama inananbu adam için, aşırı düzensizlik, aşırı tabiyete bin kere yeğdi.Anarşi geçicidir, despotizm ise kalıcı olma eğilimindedir.Anarşi, en iyi yolu kullanmamakla birlikte, zihni uyandırır, insanlaraenerji ve cesaret verir ... Oysa despotizm aklı ayaklar altınaalarak nefret uyandıran bir eşitliğe indirger. Despotizmdebüyüklük vaadi taşıyan her şey kuşku ve kıskançlığın pençesindeyok olmaya mahkO.mdur.Anarşizmi bugünkü olumlu anlamında ele alırsak, Godwin'ingeleneğin ilk temsilcisi olduğunu söyleyebiliriz; 1793'te Politik Adalet Üzerine Araştırma'da (Enquiry ConcerningPolitical Justice) ortaya attığı tezler, anarşist bir doktrinintüm temel niteliklerini taşıyordu. Godwin bu kitapta, hük.ümetedayalı tüm toplumsal sistemleri reddediyor; mallarıngönüllü paylaşımı temelinde, otoritenin en aza indirildiği,basitleştirilmiş ve merkezsizleştirilmiş bir toplum anlayışısunuyordu. Bu topluma ulaşmak için ise, tüm politik partilerdenve politik amaçlardan bağımsız bir şekilde yürütülenpropagandayı temel alan araçlar öneriyordu. Coleridge'denShelley'e kadar tüm Romantik şairleri heyecanland1ran ve1790'larda kısa bir süre İngiliz radikallerinin kutsal kitabıhaline gelen bu doktrin temelde, Proudhon'un 1840'larındevrimci atmosferinde ortaya attığı doktrinin aynısıydı. Godwin,Latin kültürünün izlerini taşıyan diliyle, doktrininincan damarını oluşturan umudu özetlerken, 19. yüzyıl anarşizminitümüyle öngörüyordu:İ nsanlığın iyiliğini isteyen her aklı başında insan, insanhğınkusurlarının tek'ezeli kaynağı olan, her feşit kötıilüğü içinde


68 ANARŞİZMbarındıran ve ancak tamamen yok edildiğinde kurtulabileceğimizşu kıyıcı makinenin, yani politik hükümetin yıkıhşını nasılda sabırsızlıkla bekler!Daha sonraki liberter yazarlarla karşılaştınldığında Godwin'de,anarşist bakış açısını oluşturan çeşitli eğilimler dahanet bir şekilde görülebilir. Fransız Devrimi'nin, Godwin'e, Po[İtik Adalet'i yazma" şevkini verdiğine ve Hazlitt'in çoksık alıntı yapılan bjr paragrafta dediği gibi, William Godwin'in "ününün doruklarında pırıl pınl parladığı" o yıllara baktığımızdabizi hala hayrete düşüren bir coşkuyla onu dinlemeyehazır bir izleyici kitlesi sağladığına kuşku yok. Ama PolitikAdalet'te ortaya atılan düşünceler Godwin'in kafasındaFransız Devrimi'nden önce oluşmuştu.Godwin, eğitime duyduğu ilginin henüz geleneksel çizgilertaşıdığı 1783 yılında, üzt•] bir okul ku1maya karar verdive Surrey, Epsonı'da Dorf .'\i!:11.fo:ı !'azar Giinü Açılacak OkulHakkında (Ai"ı Account of lhP HPntinary That Will Be Openedon Monday the Fourth D:ıy of August Epsom in Surrey)başlıklı küçük, ilginç bir broşür yayıml:.ı.dı. Bu broşür, okun·duğu znman açıkça anlaşılabilect>k tıPdenlerle, tek bir öğren·cinin bile okula kaydolmasını snğla.vanı adı, ama anarşist literatürünen ilginç ilk örnekleri ar:ı>:>ındn layık olduğu yerialdı. Godwin, öğrenci velilerinin önı·nı verdikleri pratik ayrıntılaraçok az yer ayırmış, daha Ç(Jk toplumun doğasına veeğitimin genel işlevine ilişkin kurnmlarını ortaya koyn1ayaçalışmıştı. Sonuç olarak Okul Hakkın(/11 broşüründe yer ;yer,Godwin'in hüküınete ilişkin olarak l'olitik Adalet'te geliştireceğitezlerin ve özgür eğitime ilişkin olarak Th e Enquirer'de {1797) getireceği önerilerin ön çalışması gibi göriinmektedir.Aşağıdaki paragraf, Fransız Devı·in1i'nin patlak verme·sinden beş yıl önc


70 ANARŞİZMAKIL ADAMI 71de gelişmesini destekleyen bir öğretmen-öğrenci ilişkisinisavunmuştur. "Öğretmenin yumuşak boyunduruğu mümkünolduğu ölçüde doğanın ve zorunluluğun değişmez yasalarıylaharmanlanmalıdır."Dönemin yazarları arasında, İngiliz muhalefetinin [Englishdissent] radikal ögelerinin 18. yüzyıl Fransız liberal düşüncesindeyarattığı değişikliği izlemek İçin Godwin'den dalıauygun bir yazar.herhalde bulunamaz. Godwin bir mu'halifpapazlar [dissenting ministers] ailesinden geliyordu. Büyükbabasıve amcalarından biri ünlü bir vaizdi; babası, birkaçBağımsız kır cemaatinin, hitabeti iyi olmayan, ama sertpapazıydı. Godwin'in aile mesleğini sürdürme eğilimi küçükyaşta ortaya çıktı. Çocukluğunda en sevdiği oyun, okul arkadaşlarınıkendi dinine kazanmak umuduyla yürek paralayıcıvaazlar vernıekti. Daha sonra Hazlitt gibi, Dissenter'larıninançları nedeniyle üniversitelerden uzak durdukları 18.yüzyılda kurdukları seçkin yüksekokulların en iyisi olanHoxton Academy'ye devam etti. Bu okuldan mezun olduğundarahiplik yapma niyeti değişmPmişti Vf' 1778'den 1783'ekadar, her geçen gün bu işin kendisinf' uygun olmadığına daha k ikna olarak, East Anglia ve llome Counties'de birkaçküçük nonconformist [Anglikan kilisesin;• bağlı olmayan. ç.n.]kilisenin başında bulundu. Sonunda Bt>aconsfield'de, en baştabelki de sahip olduğu yeteneği yitirdiğine karar verdi veyazar olarak yaşamak üzere Londra'ya gitti. Nonconformistpapaz kılığını ve görüntüsünü ölenP kadar değiştirmedi.Godwin daha papazlığı bırakmadan önce, -Joseph Priestley'nintezlerini temel alarak- özgün Kalvinizm'den uzaklaşmış,İsa'nın tanrıı-ıallığını reddeden ve insanın saf bir ruhladoğduğunu ileri süren Socinius'un doktrinlerini benimsemişti;bu, Godwin'in daha sonra geliştireceği, bebeğin, deneyinılerindoldurduğu bir tür tabula ra.a [beyaz bir sayfa. ç.n.]olduğu düşüncesine uygun bir inançtı. Ama Godwin ancak1790'da, Politik Adalet'i yazmaya başlamadan bir yıl önceHıristiyan inancını tamamen terketti ve yakın arkadaşı ThomasHolcroft'un etkisiyle, kendisinin de İtiraf ettiği gibi birateist oldu; yaşamının son yıllarına damgasını vuran muğlakpanteizme yönelene kadar da öyle kaldı.Ama Godwin 1780'ler boy.unca gençlik dininin dogmal_arınıdüşüncesinden bir bir çıkarıp atarken, muhalif [dissenting]geleneğin entelektüel etkisinin izlerinin silindiğini söyleyemeyiz.Godwin'in bireyciliği, devlete ilişkin güvensizliği,insan ilişkilerindeki bir davranış kuralı olarak içtenliğe verdiğiönem, hep gençliğinde Bağımsızlar arasında edindiğidüşüncelerdi ve neticede bu düşünceler Politik Adalet'te geliştirdiğianarşist bakışın temellerini oluşturdu. Ancak Godwin'in öğrencilerinin geçmişte pek de önemsemedikleri biretki özellikle anlamlıdır.Godwin bir süre çeşitli köy okullarına devam ettiktensonra on bir yaşında ailesinin isteğiyle Bağımsız cemaatinlideri olan Samuel Newton'ın tek öğrencisi olmak üzere Norwich'egitti. Newton, politik radikalizm ile dinsel taassubutuhaf bir şekilde bir araya getirerek, iç savaştan itibaren İngilizsol hareketinin ayırt edici niteliklerinden birini oluşturansimalardandı. John Wilkes'ı destekliyordu; her tür kiliseyönetimine karşı olduğu için Presbiteryenler tarafından kovulanve sonunda Bağımsızlara katılan küçük bir köktencimezhebin manifaturacı havarisi olan Robert Sandeman'ında öğrencisiydi. Sandemancılar içten içe Kalvinizm'e hep sadıkkaldılar; seçilmişlik konusundaki anlayışları öylesinekatıydı ki, Godwin'e göre "Kalvin insanlığın yüzde doksandokuzunu lanetledikten sonra," Sandeman, "Kalvin'in taraftarlarınınyüzde doksan dokuzunu lanetlemek için bir plantasarlamıştı".Sandeman kurtuluş için gerekli olan her şeyin Kitab-ıMukaddes'te bulunduğuna inanıyordu; Godwin bu noktadaondan ayrılmakla birlikte bu inançtan çıkarılan sonuçlarınbirçoğunu kabul ediyordu. Sandemancılar kilise hükümetiningeçerli bir temeli olduğunu reddediyorlardı, God,vin'egöre hiçbir hükümetin geçerli bir temeli yoktu. Onlar dindarkişinin devletle işi olmadığını ileri sürerken Godwin aynı şeyiahlfıki insanla ilişkili olarak ileri sürüyordu. Onlar atan-


72 ANAltŞİZMAK1L ADAMI 73mış papazların bulunmadığı, bağımsız cemaatlerden oluşanbir örgütlenmeyi benimsemişlerdi; Godwin ise liberter birtoplumun ideal temeli olarak, yöneticilerin olmadığı , bağın1-sız mahallelerden oluşan bir ağ tasavvur etti. Son olarak,Sandemancılar ortak mülkiyeti arzu edilen bir ideal olarakgörüyorlar ve para biriktirmenin günah olduğunu, çünküfazlalığın ihtiyacı olanlara dağıtılması gerektiğini vaaz ediyorlardı;Sandemancı cemaatlerde, görece daha iyi durumdaolan üyelerin yoksul dindaşlarını clesteklemelerini teşvik e­den bir uygulama olduğu anlaşılıyor. Bu ncktada da, mallarınortak olmasını ve ihtiyaca göre paylaşılmasını tasavvureden, "birikmiş mülkiyet"in ahlBki kötülüklerini şiddetlevurgulayan ve yoksul kişilerin daha varlıklı olanlar tarafındandestek1enme hakkından çok, varlıklı olanların yoksullarıdestekleme görevini savun;ın (iodwinci ı;istemle Sanden1ancıyaklaşım arasındaki benzf•rl ik çok bı!lirgindir.Sandeman'ın doktrini, Politif, /\ıltılt't'İn nihai biçimine katkıdabulunan birçok kaynaktan .v:ılnızı:a biriydi. Ama Godwin'insisteminde yer alan en önt)ıııli ogPlerin bazılarının ilkkaynağı olduğu açıktır; ayrıca God\\• iıı'in daha sonra geliştirdiğianti-otoriter ve komünist di.ışlincPh•re, çocukluğundanberi şu ya da bu şekilde aşina olduğunu J..("iistennektedir. Godwinani bir dönüşle değil, yıllardır ı*iıuı olduğu kavramlardanmantıksal sonuçlar çıkardığı tPdrici bir süreç içindeanarşist bir dtişünilr oldu. Bu anlanı doı. Fransız toplum felsefecilerinin,hatta John Locke ve Thornas Paine gibi İngilizyazarların, yeni düşünceler esinleyf'rPk değil, n1uhalif [dissentingJgelenekten aldığı bireyciliği g-·lişlirmesi için gerekliolan akılcı savları ve mantıksal çerçevf..•yi sağlayarak God\vin'eyardımcJ oldukları söylenebilir. Dinsel ogeyi -yaptığın1ız her'?rc·.vin Tanrısal Krallık için bir hazırlık olduğu anlayışı- sayn1azsak,God\vİn radikal biçimiyle muhalif [dissenting} geleneğineredeyse olduğu gibi korumuştur.(ferçekten de Politik Adalet'in dinle tPk bağlantısı ıskartayaçıltarıJmış kökenlerinde yatar. Yapıt, htikümet örgütlenmesibiçimlerini eleştirmenin yanı sıra kişisel bakışın de-ğiştirilmesi ve kişisel davranışın ıslahı temelinde bir çözümönererek, politik olanla ahl&ki olanın anarşist bir bakışlanasıl bir araya getirildiğini gösterir. Dolayısıyla Godwin, F.W. Maitland'ın deyişiyle "Mutlak Devlet'in Mutlak Birey'leilk kez karşı karşıya geldiği" post-reformasyonun uç noktalarınıkendi çalışmasında bilinçli bir şekilde kullanan ilk ö­nemli toplumsal yazardır.Böylece, İngiliz muhalefetinden filizlenip, yirmi yıl boyuncaYunan klasiklerinin ve 1 7. yüzyıl sonundan itibarenİngiliz ve Fransız edebiyatının okunmasıyla beslenen PolitikAdalet, Batı dünyasında Fransız Devrimi'nin patlak vermesineyol açan enerji kaynağı güneş ışığını görünce çiçek açtı.Devrimin, çok kan dökülmeyen ve hizip çatışmasının henüzTerör'deki doruğuna ulaşmadığı ilk safhasında, Godwin'in coşkusu sınırsızdı.Kalbim içimde kabaran Ö zgürlük duygulanyla çarpıyordu,[diyordu daha sonra,_ Wordsworth'ün itirafını anımsatan sözcüklerle]Rousseau'yu, Helv.§tius'u ve Fransa'nın en populeryazarlannı büyük bir keyifle okudum. Politik konularda, İngilizyazarlannınkinden daha genel ve daha basit bir felsefi sistemoluşturduklannı farkettim ve bu tur yazıların müjdelediği birdevrime iyimserlikle yaklaşmaktan k(ın


74 ANARŞİZMwin'i temel görüşlerinden herhangi birini terk etmeye itmedi;tam tersine, ahlaki tutumlardaki değişikliklerden kaynaklanmayanpolitik değişimlerin etkili olamayacağını ilerisüren Godwin'in görüşünü desteklemiş oldu .. Fransız Devrimi Politik Adalet'in yazılması için uygunhır ortam yaratmıştır, ama Godwin'i bu yapıtı kaleme almayaiten nedenin tam olarak ne olduğu konusu tartışmalıdır.Kendisi fikrin ilk olarak "Montesquieu'nün kusurları ve hatalarınailişkin bir duygu" ve Fransız yazarın L'Esprit deslois'sından "daha az hatalı bir yapıt sunma arzusu" temelindegündeme geldiğini ileri sürüyordu. Öte yandan genel olarak,Politik Adalet'in, Burke'nin Fransız Devrimi ÜzerineDüşünceler (Reflections on the French Revolution) adlı yapıtınakapsamlı bir yanıt verme amacıyla tasarlandığı düşünülmüştür;ancak bu konuda Godwin'in açık bir teyidi yoktur.Godwin Burke'ye yanıt verme ihtiyacını kuşkusuz hissediyordu;çünkü Paine'in kaleme aldığı ve açık bir şekilde Düşünceler'eyanıt olarak düşünülen İıı.'uııı Hakla.rt-'nın (Rightsof Man) yayımlanması için kurulan küçük bir komitede görevalmıştı. Ama bu, Godwin'in Politih A(/alet'i yazma amacınıaçıklamaz; en fazla, God-.,vin'i çahşmııya iten bir dizi nedenarasında Burke'yi çürütme arzusunun da yer aldığınısöyleyebiliriz.Politik Adalet'teki anlayış, kaleme alma aşaması başladıktansonra, yazma süreci içinde gelişti ve dünya edebiyatınadaṃ, asını vuran byük, yaratıcı yapıtların çoğu gibi,G:°d'vın ın başlangıçtakı amaçlarının çok ötesine giden, kendıneözgü bir varlık kazandı. Şimdi baktığımızda kitabınayırt edici özelliği olarak görünen anarşist düşünce yapısı,Yazma süreci içinde konu işlendikç mantıksal bir şekildegelişti. Godwin'in farkında olduğu bu durum, özellikle PolitikAdalet'in bölüm bölüm yazılıp basılmasından ve bu sürecin, üşünceler olgunlaştıkça ortaya çıkan kaçınılmaz çelişkılerın_ ayıklanmasına imk!n vermemesinden kaynaklanı·yordu. Godwin kitabın önsözünde bu konuda kendisini savunmaihtiyacı hissettiğini ortaya koyuyordu:AKIL ADAMI 75Araştırmaları ilerledikçe, yazarın düşünceleri daha basiretlive öztimsenmiş bir hal aldı. Yazar çalışmaya başladığında, bükü.metindoğası gereği, bireysel aklın gelişmesine karşı olduğununkuşkusuz farkındaydı; ama bu önermenin tam anlamını,çalışma ilerledikçe daha eksiksiz bir şekilde kavradı ve çözümünne olabileceğini daha açık seçik görmeye başladı.Politik Adalet 1793 Şubat'ında basıldığı zaman, politikgericilik güçlenmiş, hükümet Fransız Devrimi'ne sempatiduyan radikallere baskı uygulamaya başlamıştı. Paine, ikiay önce, İnsan Hakları'nı yayımladığı için ölüme mahkumedilmiş; William Blake'in, kraliyet askerleri tarafından a­randığı konusunda tam zamanında kendisini uyarması üzerineFransa'ya geçmişti. Godwin'in, son derece açık sözlü birkitap olan Politik Adalet nedeniyle başının derde girebileceğininfarkında olmaması imkansızdı, ama kusurları arasındapolitik korkaklık yer almıyordu; kitabın önsözü yazınsalözgürlüğün düşmanlanna soğukkanlı bir meydan okuma biçiminialmıştı.Zihinsel faaliyeti engellemeye ve bilimsel araştırmalara sonvermeye yönelik bir projenin hazırlanıp hazırlanmadığını deneyipgörmek gerek. Yazar, durumu kişisel bir bakış açısından değerlendirerekkarannı verdi. Vatandaşları ne gibi bir tavır içinegirerlerse girsinler, onun sükünetini bozamayacaklar. Yazannen Onemli görevi, hakikatin ilerlemesine yardımcı olmaktır; bututumu nedeniyle herhangi bir baskıya maruz kalacak bile olsa,daha doyurucu bir teselli verebilecek başka hiçbir davranış biçimiyoktur.M1ıhtemEJ bir baskı karşısındaki bu felsefe, herhalde muhalefetmirasının [dissenting heritage] başka bir armağanıydı,:Godwin'ın atalan arasında uyumsuzluk [nonconformityluğruna benzer risklere girmiş olanlar mutlaka vardı. AmaPolitik Adalet kovuşturmaya uğramadı. Kabine'de kitap içiııkovuşturma açılıp açılmaması tartışılırken, Pitt'in, üç ırııinea'yesatılan bir kitabın ne etkisi olabilir diyerek kitabı lıirkenara koyduğu anlatılıyordu. Pitt'in ne kadar yanıldı':ııııileride göreceğiz.


mu? Son olarak, God\vİn de dahil olmak üzere tüm anarşistı\KILADAMI7776 ANAR.İZMlerin uğrunda mücadele ettikleri kişisel özgürlük ve sorum·Aşağıda Politik Adalet'i tartışırken, elimden geldiği ölçüde,Godwin'i anarşist entelektüel geleneğin başlangıç noktasıhaline getiren yönleri esas alacağım. Kitabın, liberter bakışaçısının çeşitli yönlerini inanılmyacak kadar eksiksiz birbiçimde kapsaması, tek bit kitaba bu kadar yer ayırmamıhaklı çıkarmaktadır; zaten bu nedenle bu kitap hala anarşistgörüşlerin en kapsamlı açıklamaları arasında yer almaktadır.Godwinci anarşizmi, başyapıtının her noktasına sinmişZorunluluk düşüncesini ele almadan tartışmak mümkündeğil. Godwin'e göre, zorunluluk, kendini doğa yasalarıylaifade eden ve insan eylemlerini belirleyen evrenin değişmezve nesnel itici gücüydü. (}odwin'in ardıllarının birçoğu 19.yüzyıl evrimcilerinin bilimst>I dPtı'rminizmini kabul ettiğiiçin, anarşistler arasında zorunluluk düşüncı->si·1e dayanangörüşler yaygındı. Aslında. anarşıst.l•'rİn gı'nı-1 olarak doğayasasına bel bağlama ve onu tenıPI :ılan lıir yaşantıyı arzulamaeğilimleri, paradoksal bir o;ıı·kild1'. bin·. snl eylem özgürlüğüinancıyla·çok açık bir ŞPkild•· r.;alışan deterministsonuçlara varmaktadıı· kuşkusuz.Godwin'in Zorunluluk düşüncesinırı d" ıu tür çelişkilerdenarınmış olmadığı Pof.itik Adalef't,. ;ı·ık·:ı görülmektedir.Zorunlulukçu bir görüşü benimsenıek ı•,;k ı lıir K::ılvinist içinçok kolaydı: felsefi bağlantısızlığın özlı'nı ıni reken, insanlarıinatçı güııahkiirlar olarak görn1ektens('. lı(>:;;ulların kurbanıoldukları için onlaı·a acımayı tercih edPıı l>iri için de rahatlatıcıydı.Entelektüel nıirası ve kendi doa,;ı ıysa, insanlıkdurumunun, doğal toplumsal orgütlnmelerin yeriniyapay otorite sistemlerinin alabileceği olçiıde yanlış bir yöndeilerlemesini nasıl açıklayabiliriz'? ( ltı• yandan, devlet kaçınılmazsa-ki gerçek bir Zorunlulukru için varolan her şeykaçınılnıazdır- onu mahkı1m etme111 iz gerçekçi bir tavır olurluluğa dayanan seçim, Zorunlulukçu bir dünyada nasıl biranlama sahip olabilir? Aynı anda hem politik bir liberterhem de felsefi bir Zorunlulukçu olmak mümkün müdür?Anarşistler bu sorunu çok çeşitli şekillerde çözmeye çalıştılar.Birkaçı, mantıksal adım olarak düşünülebilecek adımıatarak, doğa yasasının varolmadığı belirlerımemiş bir dünyayailişkin absürdist ya da varoluşçu görüşü benimsedi.}\.narşistlerin çoğu ise, belirleniıİıi, yaşamın bazı yönleriylesınırlayan bir tutumu benimsedi. Doğal belirlenimden kaçınmakmümkün değildir. Yaşlanır ve ölürüz; fiziksel, hattabelki de ahlaki zayıflıklarımızı kabul etmek zorundayız. Busınırları gönüllü olarak kabul ettikten sonra onların çizdiğiçerçeve içinde özgür oluruz ve o çerçeve içinde ancak kaçınılabilirolan bizi köleleştirebilir. Kaçınılabilir ve yapay olanınhüküm sürdüğü yer insan toplumudur ve bu tam da özgür·lüğün olanaklı olduğu, çünkü istemin etkin bir şekilde işleyebileceğialandır. Başka bir deyişle, insanlar, doğal felaketleriyadsıyamadıkları gibi, fiziksel, hatta psikolojik belirlenimleriniyadsıyamazlar; ama insani kurumlara ve diğer insanlaraköleliği reddedebilirler.Zorunluluktan köı·, mekanik ve her şeyi yöneten bir Tan·nça gibi söz ettiğinde anlaşılamasa bile, pratikte Godwin desonraki anarşistler gibi belirlenim ile özgürlük arasında biruzlaşmaya varıyordu. Godwin'in düşüncesinin bu yönünü,Dr. F.E.l,. Priestley , Politik Adalet'in 1946'daki tıpkıbasımınayazdığı girişte çok iyi açıklıyordu. Priestley'e göre, Godwın,Hume, Hartley ve d'I-lolbach gibi, özgür istemi, "hiçbirsorumluluk taşımayan davranış, 'amaçsız isteme ya da seç·me ya da amaçların istemi etkilemesini önleme' kabiliyeti"olarak tanımladığı için zorunluluğun üzerinde bu kadar duruyordu.Dr. Priestley bu anlayışın karşısına, özgürlük düşüncesinidaha doğru ifade eden Locke'un özgürlük tanımınıkoyar:


78 ANARŞİZMcesinden bağımsızlaştırmak"tır ve onun Zorunluluk düşün·cesini uygulam asında, Locke'un tanımladığı haliyle sınırlıama gerçek bir özgürlükle çelişen hiçbir şey yoktur. Dr. Pri·estley şöyle devam eder:Godwin'in kuramı için, rihnin geçmiş deneyimle belirlendiğive bir gelecek yargısıyla belirlendiği iki tür belirlenimden dahabüyük öneme sahip olanı ikincisidir. Aynı zamanda, davranışınöngörülebilirliği, genel ilkelerin keşfi ve sürecin denetimi temelinde,tam bir ahlıik bilimi oluşturma isteği Godwin'i daha ampirikbir biçime sürükler. lradi ve iradi olmayan eylem arasınaçektiği ayrım, iradi olmayan davranışın geçmiş deneyimin dikteettiği- bir tür zorunluluk sergilediğini, iradi eylemin ise her zamanbir yargıyla belirlendiğini ve "bir önermenin kavranandoğruluğu üzerinde" ilerlediğini ileri sürmektedir. Rasyonel veteleolojik olan bu ikinci tip determinizmi, genellikle özgür iradeolarak düşünülen şeyden ayırt etmek güçtür. Aslında Godwin'indoktıini, esas olarak, Profesör Taylor'ln özetledjği Thomist ÖZ·gür istem doktriniyle aynıdır; çeşitli bilimlerin vurguladlğı et·kenler nedeniyle eylemlerimizi seçerken genellikle önyargıhyız·dlr, ama ara sıra bu önyargıyı yok edebilir ve alternatiflerin değerlerinitarafsızca değerlendirebiliriz. Alternııliflerin çeşitli erdemlerinideğerlendirirken, istem yalnızn ıılternatifinüstün iyiliğiyle belirlenir. Bu salt iyiyle blit"!emp kabiliyeti, Ozgüristem savunurunun hakh olarak ileri surbilceği tek şeydir.Bu görüş temelinde, Godwin özgür istenı cıtıvunurlarıylabirlikte ele ahnmalıdır.Godwin'in geç dönem yazılan, özellikle hayattnyken ya·yımlanan son deneme kitabı İnsan (]zerine Düşiirıceler (Tho·ughts c;ın Man; 18311 Dr. Priestley'nin görüşünü destekler.Godwin bu kitapta, İnsan eylemlerinin aslında zorunlu birneden ve sonuç zinciri içinde bulunduğunu, ama insan istemininbu süreçten çıkabildiğini ve nedenler içindeki yerinialabildiğini ileri sürer; insan eylemleri, zinciri kıramasa dazincirin yönünü değiştirebildiği ölçüde iradi ve dolayısıylaözgürdür.isteme ve istemin etkililiğine duyduğumuz güven "ölene kadarbizimle birliktedir ve bizi asla terketmez. Bize yenilmez az-AKIL ADAMI 79mi ve kahramanca enerjiyi veren odur; o olmasa atıl ve ruhsuzkütükler, tarihin kaydettiği ve şiirin ölümsüzleştirdiği gölgelerolurduk; insanlar değil.Ö zgür istem insan biliminin aynlmaz bir parçasıdır ve onunen önemli bölümünü oluşturduğu söylenebilir ... İ nsan eylemlerininzorunluluğu doktrini hiçbir zaman başkalanyla ilişkimizinkuralını oluşturamayacağı halde, yine de bir yaran vardJr.AşınhklanmıZl tOrpüler ve bize en sağlam felsefenin öğütlediğiorta yargı yolunu gösterir ... Zayıflıklannı gördüğümüz ya dasuç işlenmesine aracılık eden insanların büyük bir makineninparçaları. olduklanm ve bizim gibi onlann da üzerinde gerçekbir denetime sahip olmadıkları. itkilerle hareket ettiklerini düşünerekonla ra" acıma duygusuyla, hatta sempatiyle yaklaşırız.Başka bir deyişle Godwin yaşlılık döneminde Zorunluluk·çu tutumun temel ayrımını kabul eder: Felsefi olarak, belir·lenimin hiçbir altematifıni. göremesek bile, pratikte insanlarözgürmüşler gibi davran.ıbiliriı. "İnsan eylemlerinin özgürolduğunu söyleyen alda':ıcı. duygudan asla kurtulamayacağımızı"ve "kurtulmamızın da iyi bir şey olmadığını" kabul e·der. Başka bir deyişle, değişmez yasanın hak.im olduğu birevren ile insanın kendi özgürlük duygusu arasındaki çelişki·yi kabul eder ve pragmatik. olarak bu çelişkiyi memnuniyetlekarşılar, böylelikle liberter ardıllarının birçoğunu, özelliklede Proudlıon'u cezbeden, karşıt durumlar ya da düşüncelerarasındaki denge durumlarından birini yaratır.Godwin Politik Adalet'i zorunluluk ve istem arasındakibu seçilmiş kararsızlık bölgesinde kurar. "İnsan biliminin enbüyük hedefi insan türünün mutluluğudur" varsayımıyla yo·la çıkar ve tüm mutluluk biçimleri içinde en büyük yeri "entelektüelve ahlB.ki" mutluluğa verir. Bu mutluluğun en büyükdüşmanını ''hatalı ve çürümüş hükümet"te görür ve dolayısıylakitabının gerçekten ikili bir amacı vardır; kitap,toplumun politik işleyişine ilişkin bir araştırmadır, amaGodwin aynı zamanda "okuyanların içtenlik, cesaret ve adaletalışkanlıklarında bir güçlenme olmadan başından kalka·mayacağı ... yararlı bir ahl&ki gelişim aracı'' olmasını umuteder. Hükümetlerin tarihsel sicilini, dışarıdaki sonu gelmez


80 ANARŞİZP.1AKIL ADAMI 81savaşlarını, ülke içinde yarattıkları sürekli yoksulluğu vedönemsel baskıları melankolik bir şek.ilde inceleyen Godwin,politik yaşamın kötülükleri hiçbir zaman sona eremeyecek ,bile olsa, bu "suçlar tarihi"ni "gerçek özgürlük ve mükemmelhakkaniyet" toplumuyla değiştirme yönündeki en zayıf umudunbile peşinden koşmaya değer olduğu sonucuna varır.Ama tartışmayı geliştirirken sergilediği güven, Godwin'in,en azından kariyerinin bu en parlak devresinde, kendisininafile bir umudun sözcüsü olarak görmekten çok uzak olduğunudüşündürmektedir.Godwin dört temel önermeyle yola çıkar. İlk olarak, "insanlarınahlaki karakterlerinin temeli algılardır," der ve iyiliğinde kötülüğün de doğuştan gelmediğini ileri sürer. Buönerme doğruysa, zararlı dış etkenlerin ortadan kaldırılması,insanların karakterlerindeki suç eğilimlerinin de yok olmasınısağlayabilir. Ama mesele çevrelerini değiştirerek insanlarıetkilemekten ibaret değildir. İnsanları zihinsel olarakda uyandırmak gerekir, çünkü iradi eylemler, iyi ya daistenir olana ilişkin yargılardan doğarlar ve dolayısıyla akladayalı edimlerdir. Bu nedenle bu eylemler rasyonel ikna yoluyladeğiştirilebilir; düşüncenin doğru yönde etkilenmesiçevrenin etkisini bile dengeleyebilir.Buradan God\vin'in ikinci temel önermesine geliyoruz."Zihni etkileyen" araçlardan en güçlüsü hükümettir. Godwinbu noktada, üstünlüğü eğitime verdiği Okul Hakkında'da.nuzaklaşmaktadır. Politik Adalet'te ·'politik kurum[un], tamda eğitimin yet.eı·siz kaldığı noktada, etkisinin düzeyiyle,son derece güçlü'' olduğunu ileri süreı·. God\vin'e göre dünyadahatanın bu kndar uzun süre ayakta kalmasını sağlayan,"pozitif kurumlar"ın bu gücüdür; çünkü tüm anarşistler gibiGod\vin de, kendi haline bırakıldığında insan zihninin doğalolarak hatayı saptamaya ve gitgide hakikate yaklaşmayaeğilimli olduğuna inanır.Adaletsizlik, kalıcı bir varoluşa doğası gereği pek uygun değildir.Ama hükı.imet "toplumdaki kaynağı tıkar ve onun hare-ketini durdurur. Hatalanmızı kemikleştirir ve sürekli hale getirir.Zihnin gerçek eğilimlerini tersıne çevirir ve mükemmeliaramak için ileri bakıp ıstırap çekmek yerine, geriye bakmamızgerektiğini sOyler. Zihin yozlaşmak zorunda olan ve asla gelişmeyenbir doğaya sahipmiş gibi, kamu refahını yenilik ve gelişmededeğil, atalanmızın kararlanna gösterilen çekingen bir saygıdaaramamızı ister.Godwin'in üçüncü önermesi aslında ikinci önermesininmantıl;tsal bir ,sonucudur: Hükümet, ilkeleriyle olduğu gibipratiğiyle de köttidür. Godwin bu önermeyi kanıtlamak içingenellikle, 18. yüzyıl _dünyasının sınıfları arasındaki büyükekonomik farklılıkları temel alır. Hem yasama hem de yasalarınişleyişi zenginin lehinedir ve aslında bireylere iktidarvı=> ""rıcalık vererek "zenginliğin hayali mükemmelliğini besleme"uygulaması politik kurumların doğasından kaynaklanır.Godwin, mülkiyet ile iktidar arasındaki sıkı bağı açıkbir şekilde tanımlayan ilk kişiydi; anarşistleri, devletin ol·duğu kadar kapitalizmin de düşmar..ı haline getiren tam dabu tanımlamadır.Dördüncü temel önerme insanın yetkinleşebilirliğine ilişkinii...,lii cümledir: ''Yetkinleşebilirlik insan türünün en belirginö:>:elliklerinden biridir, bu nedenle insanın entelektüeldurumunun yanı sıra politik durumunun da tedrici bir iyileşmeiçinde olduğu varsayılabilir." Godwin bu cesur önermeyi,insanın ilkel ve uygarlaşmış durumları arasındaki birkarşılaştırmayla destekler ve Ruskin'in erken dönemini a­nımsatan bir naiflikle, sanatlarda bile sürekli bir iyileşmeninaçıkça görüldüğünü savunur. God·in sonrnları, öncekibir bölümde gördüğümüz gibi, böyle bir Ütopyacı niyeti yadsımakve yalnızca insanın sonsuz iyileşme kabiliyetndensöz ettiğini belirtmek zorunda kalacaktır. Bu noktada bileGodwin'in ilerlen1eciliği, esas olarak ahlaki bir ilerlemecilikolması ve bireyi, politik kurumlara t3.biyetinin yok ettiği doğaladalet durunıuna götürPcl'k bireysel bir iç değişimi enönemli amaç kabul etmesi açısından Victoria dönemi iler]Pmeciliğindenfarklıdır.


82 ANARŞİJ';MAKIL ADAMI 83Godwin, dört temel önermesinden yola çıkarak toplumuıilkelerine ilişkin bir tartışma başlatırken özellikle Adaletvurgular. Ona göre toplum, insanın karşılıklı yardımlaşmıihtiyacına ilişkin bilincinden doğmuştur ve -ahlaki bir ilkEolan- hareket ilkesi , "algılama yetisine sahip bir varlığın btyetiye sahip bir diğer varlıkla ilişkisinden doğan bir davra·nış kuralı" olarak tanımladığı adalettir. Adalet, ihtiyaçları·na ve değerlerine göre başka insanlara yardımcı olmak içiııelimizden geleni yapmamızı talep eder; kendimizi ve malla·rımızı, insanlık adına emaneten elimizde tuttuğumuz şeylerolarak görür. ''Yeteneklerimi, zekamı, kuvvetimi ve vaktimigenel iyiliği mümkün olduğu ölçüde artırmak için kullanmaklayükümlüyüm," der Godwin. Ama gene] iyiliği ya datoplumu, bireylerin üzerine ya da dışına yerleştirmekten kaçınmamızgerekir. Bireyler arasında iyi ve adil olan, toplumiçin de iyi ve adildir. Çünkü "toplum, bireylerin toplamındanfazla bir şey değildir. Toplumun istekleri ve görevleri bireylerinistekleri ve görevlerinin toplamı olmalıdır, biri diğerindenkopuk ve keyfi olmamalıdır." Toplumun amacı üyeleriiçin, onların "refahına katkıda bulunabilecek her şeyi" yapmaktır."Ama insanların refahının doğası zihnin doğasıylatanımlanır. Bu refaha en çok katkıda bulunan, anlayışı geliştiren,erdemi teşvik eden, bağımsızlığımızın bilincine varmamızısağlayan ve çabalarımızı engelleyebilecek her şeyidikkatle saptayıp bertaraf edendir."Başka bir deyişle, toplum, insanın ahl§.k.i bir varlık olma·sına yardım ettiği ölçüde iyi kullanılmış olur. Ama buradailişkinin başka bir yönüne geliyoruz. İnsanın toplumla ilişkisi,bireyler arasındaki bağların büyütülmüş ölçekte yataybir modeliyse, ahliikla ilişkisi dikey bir ilişkidir. Çünkü Godwin'invurguladığı gibi;Sabit ve değiŞmez bir şey varsa o da ahlaktır· öte yandanebediyen ve değişmez bir şekilde yanlış olan bir e;lemi, dürüst itik, ödev ve erdem etiketleriyle nitelememize neden olan tuhafbir aldatmaca olduğuna hiç kuşku yok.Güçliı"lt, sınırlıirı algılama yetisiyle belirlenen insanın,ideal ahliikı oluşturan bu mutlak hakikatlerle dikey ilişkisi·ni nasıl kurması gerektiğini tartışmaya başladığımızda orta·ya çıkar. Kuşkusuz, ödev ancak kapasitemizin elvı:;;diği öl·çilde genel iyiliğe hizmet etmemizi talep edebilir. Ote yan·dan adil olmayan bir edime ne kapasitesizlik ne de bilgisiz·lik dalet niteliğini verebilir. Bu nedenle, insanlar mutlakbir şekilde erdemli olamasalar da, "erdemli eğilimleri" lu ?·turınak için çaba göstermek zorundadırlar. Ama erdemlı hıreğilim dayatılamaz; ancak her insan tarafından ke i içindegeliştirilebilir. Bu erdemli eğilimler, "esas olarak kişı :-el yar·gının denetimsiz bir şekilde uygulanmasıyla ve her ınsanınkendi vicdanının emirlerine tam olarak uymasıyla yaratılır."Bu bireysel yargı özerkliğini vurguladığımızda, radikalDissenter'ların yolundan giderek insanların ahldki olarakeşit olduklarını ilan ederiz. İnsanlar arasında fiziksel ve zi·hinsel eşitsizlikler olabilir -gerçi Godwin bu farklılıkların daabartıldığına inanır-, ama özsel bağımsızlıkları nedeniyleahlaki olarak bütün insanlar eşittir. Adalet tüm insanlaraeşit bir şekilde uygulanmalı, firsatlar ve teşvikler ayrım gö·zetilmeden verilmelidir.İnsanın, hakikate ve ahlhka karşı ödevleri vardır ve bu,hakikatin bir yönünü oluşturur. Peki İnsanın haklan varmıdır? Godwin bu soruyu, insanın sadece "erdemli davran·ıria ve hakikati söyleme" hakkı vardır, diye yanıtlar. Doğru·sunu söylemek gerekirse insanın hakları yoktur, sadece karşılıklıadalet çerçevesinde, hemcinslerinden yardım talep e·debilir. Vicdan ya da konuşma özgürlüğü gibi genellikle hakolarak kabul edilen özgürlükleri, insanların böyle hakları ol·duğu için değil, bu özgürlükler ahlaki hakikate ulaşmak içintemel olduğu için savunmak gerekir.Toplumun ve hükümetin ne iddialan vardır ne de ht.Kla·rı. Onların varlık nedeni sadece bireylerin rahat etmesidir.Godwin burada adalet ile insani yasaların hep birbirine ka·rıştınldığından söz eder. Godwin'e göre adalet değişmez ahlakihakikatlere, insani yasalar ise politik kurumların hatal ıolabilecek kararlanna dayanır. İnsan doğru olanı kendi 7.P·


84 ANARŞİZMAK1LADAMI 85kıisıyla tanımak zorundadır ve bu noktada onu harekete geçirmesigereken şey otorite değil kanıttır. Bu uslamlama, hükümetlerinitaatimizi hak etmedikleri sonucuna varır. Adaletinkeşfinde aklın bağımsız olarak uygulanması, tek doğrutavırdır. Ancak her insan kendi vicdanının sesini dinlerse,hiçbir kısıtlaması olmayan bir uyum toplumuna ulaşabiliriz.Ama insan yargısının bugünkü kusurlu durumunda builkelerin her zaman uygulanabilir olmadığı da doğrudur.Suç vardır ve cezalandırma doğası gereği adaletsiz olduğuhalde, kısıtlama kaçınılmaz olabilir. Ancak Godwin, insanlarınoldukları gibi olmalarının nedeninin onları biçimlendirençevre olduğunu, hu nedenle kısıtlamayı zorunlu kılantoplumsal nedenleri ortadan kaldırmamız gerektiğini ısrarlavurgular. "Tam bir özgürlüğü, bütünün çıkanna duyulansaygıyla uzlaşt1rmak isteyen kişi, bencilliği ve kötülüğü kö·künden kazımanın aı·açlurını da önermek zorundadır."God\Vİn, zorunlu kısıtlama sorununu ele alırken, gerekliolduğunda, kamunun iyiliği için kişisl yargının bastırılmasınınhangi şekilde yürütüleceğini f;Orar. VP bu onu "politikhükümetin temelini sorgulama"ya iter. Godwin, tartışmayagenel olarak. ileri sürülen üç varsayın11 ele alarak başlar. İlkiki varsayımı -hükümetin güç hakkındaı1 kuynuklundığı veilahi haktan kaynaklandığı varsayımlarını- d('ğişmez bir a­dalet kavramına yabancı olduğu için reJdecJ.,r. (lçüncü var·sayın1, Locke ve Rousseau'dan gelen ve 18. yüzyıl radikalleritarafından yaygın bir şekilde savunulan toplunısal sözleşmevarsayımıdır. Godwin çağdaşlarıııdan bu noktada kesin olarakayrılır ve politik adalet için bir temel oln1ası nedeniyletoplumsal sbzleşmeyi reddederek 19. yüzyıl anarşistlerinindüşüncelerini öngörür. Toplumsal sözh·şn1e bir kuşağl başkabir kuşağın vaatleriyle bağlamaya çn]ışır. l-ler bireyin neyindoğru olduğuna ili!?kin kişisel yargısını uygulama yükümlülüğünüyadsır. Vaatlerimizi yerin


86 ANARŞİZMAKJL ADAMJ 87rini değiştirerek ilerleyenlerdir; akıl, içtenlik ve sebatla birliktekullanıldığında, şiddetin ancak en kuşkulu başarı şansıylagirişebileceği her şeyi başaracaktır.Ama ikna elverdiğince dolaysız ve bireysel olmalıdır. Godwin,hakikati yayarak değil, sayılann ağırlığına dayanarakinsanları ikna etmeye çalışan politik birliklere güvenmez.Kabul ettiği tek· birlik, özgürlüğe yönelik tecavüzlere direnmekiçin a.cil bir durumda yaratılan birliktir; ama bu birliğinkurum halinde kemikleşmemesi için, ona duyulan ihtiyaçortadan kalkar kalkmaz birliğin de dağılması gerekir.Godwin'in önerdiği yöntem, hakikati aramak isteyen insanlarıngevşek tartışma grupları oluşturmalarıdır; bu gruplarsonunda, bireylerin gelişimi ve "politik kurumların ıslahı"için güçlü bir etkide bulunan evrensel bir hareket oluşturabilirler.Ama bu tür gruplarda, düşünsel tekbiçimlıliği yaratmagirişimlerindt•n kaçınılmalıdır. "İnsanlar zorlamakiçin değil birbirini tanınıak için bir araya gelmelidirler. Hakikat,toplanmış sayıların ittif:ıkını reddeder." Godwin'inönerdiği türden araçlarla toplumsıı\ değişim, tedrici ve sukünetiçinde olabilir. Ama bu mutlaka "devrimin çok uzak"olduğu anlamına gelmez. "Hakikatin krallığı gösterişle gelmez"ve gelişimi, en az umut edildiği zaman büyük sonuçlarüretebilir.Tek başına aklın gücüne duyulan bu aşırı inancın Godwin'inYüzyılına özgü olduğu söyh•nıbillr. 19. yüzyılda anarşistlerarasında bile, bu inancı böyl


88 ANARŞiZMAKIL ADAM! 89let durumu yaratamamıştır. Godwin, bu başarısızlığın kısmen,hakikatin gücüne ve içtenliğin değerine ilişkin bir duygununeksikliğin"' bağlı olduğunu ileri sürer; demokrasilerin,kurumsal biçimlerin desteğine bel bağlamalarının, "doğruile yanlış arasındaki mücadele, doğrunun herhangi birpolitik müttefikin desteğine ihtiyaç duymayacağı kadar doğrulehinedir" önermesini Godwinci bir güvenle kabul edememelerininnedeni budur. Yalnızca dinsel kıırmacalann değil,aydınlanmış bir elit ile cahil bir uyruklar kastı arasındakiayrıma ilişkin olarak ima ettiği her şeyle birlikte politik mitlerinde yakamızı bırakmamasının nedeni budur. Godwinburada, Platon'un "soylu yalan" teorisinin çok uzağında durmaktadır.İnsanları, bütün için düşünen ve akıl yürüten ya da üstlerininçıkarsamalarını incelemeye gerek görmeden kabul edenşeklinde iki sırufa bO!mek niye'.' [diye sorar Godwin] Şeylerindoğasında böyle bir ayrım yoktur; insnn ile ·Onun önermeyi uygunbulduğu insan arasında bOyle içkin hir farklılık yoktur. Bizierdemin kötıilükten daha iyi olduğuna ikna etmesi gereken nedenlerne karmaşıktır ne de derin; politik kuıunılar yersiz müdahaleleriniazalttıkları ölçüde bu nı••ll'nler ;:ınlaşılabilir halegelirler ve kendilerini he,r insanın yaq,rısına :>Unarlar.God-.,vin, demokratik hükümetin fiili i:;ıleyişine ilişkin oiarak,tüm idari biçimlerin basitleştirilmP;;İni ve merkezsizleştirilmesinisavunur. Büyük, karmaşık, merkezileşmiş devletlerinsanlığın iyiliği için tehlikeli V(• )t


90 ANARŞİZMAKILADAMI 91cinin nasıl yürütülebileceğine ilişkin bir tartışmayla açar.Toplum doğası gereği bu işleve uygun değildir, çünkü onunhareketleri onu oluşturan ve erdemli olduğu kadar kötü, a­çok güçlü olan uyumluluk itkisi nedeniyle, kamuoyu diğer hukuksistemlerinden daha az hoşgörülüdür. İnsanlar "yapmamalısın"layönetildikleri zaman, birey belli bir aynksılığa sahip olabilir;sözde "sevgi" ve "ak:ıl"la yönetildikleri za an ise, birey herkesgibi davranma ve düşünme yönünde sürekli baskı altındadır.daletsiz olduğu kadar adil olan insanlar tarafın.dan koşullanmaktadırve bu nedenle hiçbir ahlaki üstünlük iddiası yoktur.Toplumun tek üstünlüğü otoritesinde yatar. Ama bir insanıemirle erdemli yapamayız ve güç kullandığımız zamansamimi insan ilişkisini engelleyerek ve özgürlüğü kısıtlayarakzarar veririz.Godwin bütün bu açılardan küçük toplumsal gruplarınbüyük politik kurumlardan üstün olduğunu ileri sürer. Amabu grupların işleyişlerinden söz etme biçimi kaygı vericidir,Bu tür çevrelerde, der, "kamuoyu her şeye yetecektir; her insanınkomşusunun davranışı üzerindeki denetimi, kaprislelekelenmediği zaman, en karşı konulmaz sansürü oluşturacaktır.Ama bu sansürün gücü özgürlüğüne dayanacaktır,yasanın somut emirlerinin izlenmesine değil; bu sansür aklınkendiliğinden kararlarına bağlı olacaktır." Godwin'in busürecin özgür ve kendiliğinden olacağına ilişkin teminatı bile,düzeni karşılıklı denetim ve sansürün oluşturacağı ve kamuoyununhüküm süreceği bir gelecek tablosunun sevimsizliğiniyok edemiyor. Bu bölüm, Püriten bir çocukluğun Godwinüzerindeki etkisini yansıtmaktadır; herhangi bir fizikselceza olmaksızın, hareketleri öylesine sansürleniyordu ki birpazar günü bir kediyi okşadığı için babasından azar işitmişti.An1a God\vin'in yarattığı imge, anarşist tarihte rahatsızedici bir sıklıkta karşımıza çıkar.George Oı·\vell, S\vift (Godwin'in hayran olduğu bir yazar)üzerine yazdığı bir denemede, başka toplumlarda zor ne kadaretkiliyse, Güllıı·er'in Seyahatleri'ndeki anarşist Houyhnmtoplumunda da "teşvik"in o kadar etkili olduğunu belirtiyorve şöyle devan1 ediyordu:Bu, anarşist Yil da pasifist Toplum görUşünde örtühi haldebulunan totaliter eğilimi çok iyi örneklemektedir. Yasanın vekuramsal olarak zorun olmadığı. bir Toplumda, davranışın tekhakemi kamuoyudur. Ama sürü halinde yaşayan hayvanlardaSöyleme tarzı belirgin bir şekilde dogmatik olmakla birlikteOrwel'in söylediklerinde çok fazla doğruluk payı var.Anarşistler, anti-sosyal ğilimlerle başa çıkmanın kolay biryolu olarak aktif kamuoyu düşüncesini eleştirellikten çokuzak bir şekilde kabul ediyorlar. Aralarında fiziksel tiranlığınyerini ahlaki tiranlığın alması tehlikesi üzerine ve yankomşunun çatık kaşlarının hakimin kararı kadar korkutucubir şey haline gelmesi konusunda yeterince düşünen birkaçkişi vardır. Bazıları ise ahlaki otorite düşüncesini çok çekicibulmuştur; başka hareketler gibi anarşizm de insanın yeni·den doğuşu için kendi Ferisilerini yaratmıştır.Ancak Godwin karşılıklı sansürün erdemlerini ihtiyatsız·ca vurgularken, düşüncenin gelişimi üzerindeki devlet mü·dahalesini yeterince keskin bir şekilde eleştirir; bu müdaha·lenin devlete ait eğitim sistemlerinin kurulması yoluyla uygulanmasınıtartışırken, ancak bir yüzyıl boyunca yaşanandeneylerin belirginleştirdiği tehlikelere işaret eder. Buradauzun bir alıntı yapmak iyi olur gibi görünüyor, çünkü Godwinbir yandan muhalif (dissenter] dedelerininkine çok ben·zeyen bir görüş nçısını geliştirirken, öte yandan eğitim SO·runlarını çoğunlukla aynı ölçüde ciddiye alan anarşist ardıllarınınbenimsediği bir tutumun ana hatlarını verir. Hükümetlerin,denetimi ele geçirdikleri zaman, eğitimi tehlikelibiçimlerde kullanabileceklerine işaret ederken sorunun temelineiner.Ulusal bir eğitim projesi, ulusal hükıimetle açık ittifakı ne·deniyle kesinlikle engellenmelidir. Bu, Kilise v d vletin eski veçok itiraz edilen ittifakından daha korkunç bır.ıttıfaktır. Bu kn·dar güçlü bir mekanizmayı böylesine kuşkulu ir kuru.mun em·rine vermeden önce, ne yaptığımızı düşünmemız gerekır. Hukumetonu kendini güçlendirmek ve kurumlannı işletmek için kul-


92ANARŞiZMAKlLADAMI93.l n akta tereddüt etmeyecektir. Hükümet kurumlarının ken­l rıne masum,_ hatta erden1li görünen hedefler belirleyeekle­".nı va_rsysak bıle, kötüli.ık yine de vuku bulacaktır . Bir eğitimsıstemırun kurucuları olarak görüşleri, politik konumlarındkaynaklanan görüşlerine benzeyecektir; devlet adamları olar=davranışlarını dayandırdıkları gerekçeler eğitim sistemleri ·de gerekçelerini oJ uşturacaktır. Gençlerimizin, ne kadar ha::olurs oḷsun lJluṣlar 1'._opluluğu'na saygı göstermek Uzere eğitilınelerınınge_reı ọldu doğru değildir; onlar hakikate ve hakikattenendilennın bagıms:ız bir şekilde yaptıkları çıkarımlaraden ḍuştüğü ölçti. nayasaya saygı göstermek üzere eğitilmelıdırler.lTJusal egıtım planı despotizm en bu··yu··k , · · kad -zaıerını _zan ıgı zaman kabul edilirse, hakikatin sesini sonsuza kadabstırabileceğine inanılmamalıdır. Ama bu amaç için düşünüle : lecek en kork nç v en :ararlı araç olacaktır. Ancak, özgürlügunen çok hukum . surdtigU ülkelerde de önemli hatalar olduğu­ varsay ak_ynlış .olma ve ulusa1 eğitim bu haiaları sürdUryeve tum zıhınlen tek hır modele uydurmaya çok eğilimlidir.Gü mzde toṭalir devletlerin uygulamaları, Godwin'ın, polıtık lıderlerın elıne düşen eğitimin içerdig·i tehl . k ı ·a. a ,ınıb rtt - il.ı eerıeı sürmek için hiçbir neden bırakmıyor. God-..wın e gore kuçuk tartışma !l'rubu gı·b,· ku··çu··k b •k . . .., ' ve agım sız o·ul da e. . rzu edılen bınm olarak kalıyordu; birevsel eO-itimıse en ıyısıydi.. olitk Adalet'i.n, mülkiyet kurumunun ele alındığı Gon· 0cıldı, guya sosyalıst ekonomiyi öngördüğiı için Gud\vin'inbay pıtının en çok bilinen bölümüdür . Ama valnızca özl. .mulkı !etın etilerini ortaya koyması ve n1 ülki;'Eıt ile hükü­;et sıste lerı arasındaki yakın ilişkiyi vurgulam


94 ANARŞiZMAKIL ADAMI 95keyif veren ölçülü bedensel çalışmayı sürdürecek; hiç kimse yorgunluktantükenmeyecek, herkes ruhun sevecen ve şefkatli duyguaı _ı-nı geliştirmek ve entelektüel gelişim arayışında yeteneklnıözgür bırakmak için boş zamana sahip olacak ... Deha ...hızı durmaksızın kişisel kazanç düşüncesine geri çağıran endişelerdenkurtulacak, cömert ve kamunun iyiliğini isteyen duygulararasında özgürce gelişecektir.Godwin böyle bir sistemin, esas olarak "birinin yoksun olduğuşeye başka birinin fazla fazla sahip olması"ndan kaynaklananbaşlıca suç nedenlerini ortadan kaldıracağını ilerisürer. Endişe ve güvensizlikle birlikte kıskançlık ve bencillikde yok olacak; yozlaşma ve savaşın teme] nedeni ortadankalkacaktır. "Herkes komşularına bugünkünden bin kez dahafazla sevgi ve karşılıklı sevecenlik.le bağlanacak; ama her·kes kendi için düşünecek ve yargıya varacaktır."Godwin, eşitlikçi Arcadia'sını [Eski Yunanistan'da sadeve mesut bir ırkın oturduğu rivayet edilen dağlık bir ülke.ç.n. giderek ayrıntılandırır. Veblen'den önce, 'nülkiyetin ge·nellıkle kendisi için değil, sağladığı üstünlük için arzu edildiğiniileri sürer; oysa eşitlikçi bir toplumda üstünlük ka·munun İyiliği için verilen hizmetten kaynaklanacaktır.'İste·nebilir işgünü uzunluğu üzerine uzun bir araştırmaya girişirv oldukça şaşırtıcı ir tahminde bulunur: Lüksün olmadığıhır hayatta çalışma günü pek§.la yarım saate indirilebilir!Çıkarsamalannı yaparken, geleceğin sınai gelişimlerinekahince bir bakış Godwin'e yardımcı olur; bu bakış onu ayrıcaaşırı işbirliğinden kaçınmak için bir yol önermeye iter.Çünkü Proudhon ve Stirner gibi ve Bakunin· ile Kropotkin'intersine Godwin, bireyciliği nedeniyle kurumsal biçimde kemikleşebilecekher tür işbirliğine derin bir kuşkuyla yak·laşır. Bu ·bağlamda, bağımsız yargıya sahip bir adamın birorkestrada çalıp çalamayacağı ya da bir oyunda rol alıp alamayacağıgibi keyifli saçmalamalara kendini kaptırır, amaözgür bir adamın, gereğinden fazla başkalarının rahatınabağımlı olmaması gerektiği şeklinde doğru bir uyarıda bulu-nur. Ve teknolojik ilerlemenin bireye daha fazla bağımsızlıkverebileceğini düşünür.Bugün bir ağacın kesilmesi, bir kanalın açılması, bir gemininyüzdürülmesi çok kişinin emeğini gerektiriyor. Ama bu hepböyle mi olacak? lnsan icadı olan karmaşık makinelere, değirmenlere,dokuma tezgahlarına, buhar motorlarına baktığımızzaman, nasıl yoğun bir emek ürettiklerine hayret etmiyor muyuz?Bu gelişimin durmak zorunda olduğu yeri kim söyleyebilir?... Bu ilerlemenin varacağı nokta, insan emeğinin gerekliliğininortadan kalkması gibi görünüyor.Sanayi Devrimi'nin başında yaşayan Godwin, TeknolojikDevrim'in başında yaşayan H.G. Wells gibi hayranlıkla doluydu.*Bilimin, ölümsüzlüğün sırrını bulabileceğini'bile önesürüyordu.Godwin, işbirliğine duyduğu güvensizliğe karşın, özgür·• "llliŞ insanlann karşılıklı yalnızlık ve kuşku içinde yaşaya·caklannı düşünmez. Tam tersine, çeşitli mesleklerde uzmanlaşmanınolabileceğini ve böylelikle insanın en yetenekli olduğukonuda çalışıp fazla ürünleri ihtiyacı olabilecek kişile·re dağıtabileceğini ve komşularının ürettiği fazlalıklardandiğer ihtiyaçlarını karşılayabileceğini düşünür; ama bütünbunlar her zaman ücretsiz dağıtma temelinde olacaktır, alışveriştemelinde değil. Makinenin geleceğine ilişkin kurgula·rına karşın Godwin'in ideal toplumunun elsanatları ve tarımekonomisine dayandığı açıktır.Ama en önemlisi, içten sohbet ve düşünce alışverişi saye·* Tarih bugüne kadar Godwin'in görüşüne uygun bir yol izlemedi. Sınaigelişimin etkisi çoğunlukla işbölümünü arttırarak işbirliği ağlnı sıkılaştırmakoldu. Aynca (}odwin, tek bir kişi tarafından çalıştınlabilecek karmaşıkmakinelerin yapımının birçok kişiyi gerektirdiğini görememişti. AncakLewis Mumforıl gibi, toplumsal ve ekont>mik ilişkiler konusunda dahayaratıcı bazı modern yazarların da, teknolt>jik ilerlemenin nihai sonucunun,ooğrafi merkezsizleşme, metropollerin çOzü\mesi ve lıir.,yin yakın geçmişteolduğundan daha özgür bir şekilde gelişc,.;ııği organik bir toplumsal düzen


96ANARŞİZMAKIL ADAMI 97 inde düşüncen ?lgunlaşması ve karakterin oluşması içinınsanlar a : ası ılị kı p gerekli olacaktır. Böyle bir ilişki kuşk1:1suz splenıcı kişısel ilişkileri önler ve bu nedenle Godwı.' ı:eçmışt .eki bir seçimi kalıcı kılmaya çalışan ve ayrıca"mulk:ıyetle _I 'ln en kötüsü" olan evliliği eleştirir. Erkekler veadınl r eşıtler ḻaraḳ dosluk içinde yaşayacaklar ve türün"uremesı akịl ve odevın emırlerine göre düzenlenecektir." Çocuklar.g ınce, onların da anababaların ve öğretmenlerintahakkumunden kurtarılmaları gerekir "A tt" · . .. rzu e ıgı, yararınav d genne ınandığı durumlar dışında hiçbir insanın herhangıhır şey öğrenmesi beklenmeyecektir. ".Godwin'in çizdiği evrensel iyilik dünyası tablosu budur·adalet bu dünyaya doğru yürümektedir ve her akıl! ··· t' · 1 b'ı ınsano re ısıy .e u dünyayı ilerletmelidir. Politik Adalet görken1lihır retonk ve aklın yeteneklerine duyulan din


98 ANARŞİZMAKIL ADAMI99rak gündeme geldiğini de belirtmek gerek. Ve Shelley en büyükanarşist yazar sıfatını Tolstoy'a bırakmak zorundaysada, en büyük anarşist şair olduğuna kuşku yok.Daha az belirgin bir etki Godwin'in İngiliz işçi hareketiüzerindeki etkisidir. 1790'larda Politik Ada/,et'i okumuş olanişçilerden birçoğunun Godwinciliği içten içe sürdürmüş olmasıçok muhtemel, bunun yanı sıra ilk sosyalistler arasındaetkili olan en az üç kişi Godwin'in son yıllarında onun etkisialtına girmiştir. Biri onu kişisel olarak tanıyan RobertOwen'd.ı. Owen anarşist değildi, ama Godwin'in politik hareketlereduyduğu güvensizliği benimsemiş ve ilk sendikalara,özeUikle Grand National Consolidated'a liberter bir ögeningirmesini sağlamıştı. Kendini adamış bir işçi hakları savaşçısıolan Francis Place da Godwin'in öğrencisiydi ve bir araonun mali işlerini yola koymaya çalışmak gibi zor bir işi üstlenmişti.hk sosyalist ekonomistlerden Thompson mülkiyetüzerine düşüncelerini büyük ölçüde Politik Adalet'in VllI.cildini temel alarak geliştirdi; Karl Marx'ın ekonomik teorilerinietkilediği kesin olan Thompson aracılığıyla, "devletinsönümlenmesi" olarak bilinen kırılgan anarşist hayalet, buen otoriter sosyalistin imgelemine musallat olmuş olabilir.18801erde İngiliz sosyalizmi yeniden canlanırken tuhafbir şekilde liberter bir biçime büründü ve önde gelen temsil-. cilerinin birçoğunun yapıtlarında Godwin'in etkileri hissedildi.Morris'in Hiçbiryer'den Haberler'i Godwinci ütopyanınbir ortaçağ uyarlaması gibi görünmektedir ve Dr. F.E.L. Priestley'ninişaret ettiği gibi, Oscar Wilde'ın Sosyalizm .AJ,tındaİ nsan Ruhu (The Soul ofMan Under Socialism), "Godwin'in bütün sisteminin tam bir tekran"dır. Bemard Shaw, Methuselah'aGeri Dönüş'te (Back to Methuselah) Godwinci birtemayı geliştirdi ve H.G. Wells Tanrılar Gibi Adamlar'da(Men Like Gods) ideal Godwinci toplumu Edward dönemibilimcilerin kurgularıyla aynı çizgiye getirdi.İngiliz yazarlar, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yeni birilgiyle Godwin'e yöneldiler. John Middleton Murry, HerbertRead ve Charles Morgan, devletin istilası altındaki bir dün-yada "pozitif kurumlar" eleştirisinin ne kadar yerinde olduğunaişaret etti; Angus Wilson, Walter Ailen ve Roy Fullergibi eleştirmenler, suç ve arayış üzerine öncü bir roman olanCaleb Williams'ta, çağdaş kurguya musallat olan endişelerinparlak bir şekilde öngörüldüğünü ileri sürdü. Godwin, 1836'daki ölümünden bir buçuk yüzyıl sonra, 1797'den sonra hiçolmadığı kadar sağlam bir şekilde, yalnızca politik düşünceningelişiminde değil, aynı zamanda İngiliz edebiyatı tarihindede bir sınır taşı olarak yerini aldı.Ancak işin acıklı yanı, anarşist düşüncelerin en kapsamlıilk ifadesi olan Politik Adalet İngiliz edebiyatında ve İngilizsosyalist hareketinde etkili olduğu halde, tarihinin çok geçdönemlerine kadar anarşist harekette etkisini gösteremedi.Çünkü Stirner ve Proudhon, Godwin'in bıraktığı yerden yolaçıkmadı; ilcisi de kendi özgürlük yoluna en baştan başladı.


IVBİREYCİFransız Devrimi'ni izleyen ve hem kapitalist üretim sistemininhem de modern merkezi devletin yerleştiği dönemdeanarşist düşünme biçimlerinin ne kadar yaygın olduğunuanlamak için, çeşitli ülkelerden, benzer liberter hedefleredoğru, birbirinden bağımsız olarak yola çıkan yazarların yolaçıkış noktalarının çeşitliliğine bakmak yeterlidir. Gördü·ğümüz bi Godwin, Fransız Aydınlanması'nın etkisiyle değişmişIngiliz Muhalefeti [Dissenting) geleneğini izleyerekhükümetin reddine vardı. 18401arda Amerika Birleşik Devletlen. ,nde Josiah Warren ve Fransa'da Pierre-Joseph Proudhon,genel olarak Ütopyacı sosyalist doktrinleri, özel olarakCharles F,ourier'nin ve Robert Owen'ın ütopyalarını eleştirerek,birbirlerinden bağımsız olarak anarşizme ulaştılar. Aynıon yıl içinde Max Stirner Almanya'da tek önemli yapıtıEgo ve Biricik'te (The Ego and His Own), Hegelcilikten yolaçıkıp, mutlak olan her şeyi ve- tüm kurumları reddeden veyalnızca bireyin "kendisi"ne dayanan bir doktrinle Hegelciliğineredeyse tamamen tersine çevirdi. Stimer, Proudhon'unerken dönem eserlerini kuşkusuz incelemişti, ama ProudhonGodwin'i nasıl göz ardı ettiyse, o da kendi çıkarsamaları ileFransız anarşistinin çıkarsamaları arasındaki benzerliği göremedi,Bu nedenle tezlerini ve bu tezlerin kendisiiıi ittiğiaşırı bireyciliği, dönemin genel bir eğiliminin bağımsız birşekilde gelişmesi olarak görmek yanlış olmaz.Stimer'in doktrini ilk bakışta diğer anarşist düşünürlerindoktrinlerinden son derece farklı görünür. Anarşistlergenel olarak, Godwin gibi, adalet ve akıl adına insanın arzularınıtAbi kılmak zorunda olduğu mutlak bir ahlaki ölçüttasarlarlar; ya da Kropotkin gibi, otorite ortadan kalktıktanBİREYCi 101sonra karşılıklı yardımlaşmanın görünmez yasalarıyla yöne·tilen bir toplumda insanların doğal bir şekilde işbirliği yap·malarını sağlayacak. içkin bir itkiyi formüle etme eğilimindedirler.Oysa Stirner, tüm doğa yasalarını ve ortak bir insanlığıreddederek nihilizme ve varoluşçuluğa yaklaşır; o­nun ideali egoisttir, kendisini kollektiviteyle ve diğer bireylerleçatışma içinde gerçekleştiren, ''herkesin herkese karşısavaşı"nda hiçbir aracı kullanmak.tan çekinmeyen, her şeyiamansızca kendi rahatı açıaından yargılayan ve "kendiliğini"ilfuı ettikten sonra genel refahla ilişkili meselelerin düzenlenmesiiçin, kafa dengi bireylerle, kuralların ve yönetmeliklerinolmadığı bir "egoistler birliği"ne girebilen kişi.Stirner'in egoisti ile Nietzsche'nin üstün insanı arasındakibenzerliği vurgulamaya gerek yok; bizzat Nietzsche Stirner'i19. yüzyılın kadri bilinmemiş yaratıcı dehalarından biriolarak görüyordu. Ancak Stirner'in düşüncesinde, anarşistgelenek içinde anılmasını gerektiren ve yüzyılımızın liberterçevrelerinde-çok etkili olmasını sağlayan ögeler vardır. Stirner,var olan toplumu otoriter ve birey karşıtı yapısı nedeniyleeleştirme konusunda daha tipik anarşist düşünürlerdengeri kalmaz; arzu edilir bir durum olarak formüle ettiği şey,ancak hükümet kurumlarının devrilmesiyle mümkün halegelir; bir güç dengesinin yarattığı gerilim olarak görmeklebirlikte egoistler arasında eşitlik talep eder; -kapalı bir şekildede olsa- toplumda değişim sağlayabilecek başkaldırı a­raçları önerir. Öte yandan, güce tapma konusunda Stirnerkadar ileri giden ve istemlerin sürekli ve ahlıik dışı bir çatışmasıolarak yaşam görüşünü onun gibi neşeyle savunan pekaz anarşist vardır.Ancak öğretisinin sertliğiyle Kropotkin gibi bazı anHrşistleribile ürküten bu fanatik bireycinin yaşamına göz attığımızda,kuramsal aşırılık yanlılarının karakteri hakkında ilginçşeyler öğrenebiliriz. Suçu öven ve cinayeti yücelten lıilyük egoist, ebedi çatışmanın şairi , 184fi'tR Ego ve Biri,·ıl·'ıyayımladığı zaman, Madam Gropius'un Berlin'deki kız olıulunda çalışan yumuşak ve cefakar bir öğretmendi. i\dı .ı ..


102 ANARŞiZMBİREYCi 103hann Caspar Schmidt'ti. Böyle sıradan bir adın yerine kullanmayıtercih ettiği n.om de plume'ü (takma ad) alnı son dereceçıkık olduğu için benimsemişti; Stirne Almanca alın demektirve Max Stirner'i, Çıkık Alınlı Max* diye çevirmekyanlış olmaz.Schmidt, kitabını yayımlamak için yeni bir ad almanınötesine geçmiş, sanki kitabı yazmak için yeni bir kişilik yaratmışya da en azından benliğinin, gündelik hayatta bastırdığı,bilinmeyen, şiddetli yönünü anımsamıştır. Çünkü çekingenSchmidt'in mutsuz, talihsiz ve düzensiz meslek hayatında,Max Stirner'in tutkulu rüyasının bağımsız egoistindeneser yoktur; yazar ile yapıtı arasındaki zıtlık, telafi edicibir hayal olarak yazının gücüne klasik bir örnek sunar gibigörünmektedir.Schmidt'in yaşamının bilinen ve bireyci şair John HenryMackay tarafından 1890'lnrdn güçlükle bir araya getirilenparçaları yetersiz ve dokunnklıdır. Schmidt, Bavyeralıydı;1806'da henüz Wagner ve Richter'in sağlayacağı üne kavuşmamışücra bir kent olan BayrPuth'da doğdu. Ailesi yoksuldu;babasını küçük yaşta kaybetti; ıınnesinin ikinci evliliği,kuzey Almanya'da hastalıkların kıHintiye uğrattığı bir dolaşmadönemini başlattı. Aile Bayrcuth'n döndüğü zaman JohannCaspar eğitimine yerel lisede devam etti; sonra da u­zun, kesintili ve vasat bir üniversit{ dönemi başladı.Schmidt 1826'dan 1828'e kadar Berlin Üniversitesi'ndefelsefe okudu; sonralan kararlı bir P.kilde karşı çıkacağı ilkentelektüel kahramanı Hegel'in derslerine devam etti. Ardındanbir yarıyıl Erlangen'e devam ettikten sonra Königsberg'ekayıt yaptırdığı halde, ruh sıığlığı bozulan annesinebakmak üzere Kulm'a çağrıldığı için tek bir derse bile giremedi.Ancak üç yıl sonra 1832'de Berlin Üniversitesi'ne döndüve Prusya liselerinde ders vermesini sağlayacak bir belgeyialmak için girdiği sınavı güç bela geçti..* Max the Highbrow. İngili:ı:ce'de highlırow sözcüğü, Türkçe'de alaylı birşekılde kullanılan enteln sözcüğüyle aynı anlama gelmektedir. ç.n.Schmidt bir buçuk yıl Berlin Königliche Realschule'de ücretsizstajyer öğretmen olarak çalıştı; bu süre sonunda PrusyaHükümeti kendisine ücretli bir görev vermeyi reddedincehiçbir itirazda bulunmadı. Hayatının bu dönemine, talihsizliklerinüstesinden gelmek için ciddi bir çaba göstermesiniönler gibi görünen mütevekkil bir kayıtsızlık hiikimdi. Talihsizliklerinise ardı arkası kesilmedi. Schmidt 1837'de, işi olmadığıhalde ev sahibesinin kızıyla evlendi; karısı birkaç aysonra doğum sırasında öldü. Daha sonra akıl hastası annesinebakma işine geri döndü; beş yıl boyunca ders vereceğiMadam Gropius'un okuluna öğretmen olarak kabul edilenekadar neredeyse iki yıl bek1emek zorunda kaldı.Almanya'nın en güçlü beyinleriyle dostluk kurduğu veonların teşvikiyle durgunluğundan sıyrılıp, kusurları ne olursa olsun hiçbir zaman güç ve coşkudan yoksun olmaklasuçlanamayacak bir kitap olan Ego ve Biricik'i yazdığı yıllar,Stirner'in hayatında talihsizliğin en aza indiği yıllardı.John Caspar Schmidt'in o zamana kadar üretken olmayankafasından bu umulmadık yetenekleri çekip çıkaran ortam,1840'ların başlarında, Berlinli Genç Hegelcilerin, ustanınöğretilerini tartışmak, düzeltmek ve sonunda çürütmekiçin toplandıkları, Hippel'in Friedrichstrasse'deki Weinstube'siydi.Kendilerine Die Freien -Özgürler- diyorlar, Brunove Edgar Bauer kardeşlerin liderliğinde düzensiz bir tartışmagrubu oluşturuyorlardı. Marx ve Engels'in yanı sıra şairHerwegh ve Hoffinan von Fallersleben ara sıra uğrayan ziyaretçilerdi.Parlak, çılgın ve gürültülü tartışmalar yapılıyor,ziyarete gelen büyük adamlara saygı gösterilmiyordu.Bir akşam, kendisini Sol Hegelciler arasındaki yüksek. birrahip olarak gören Arnold Ruge, Berlin grubuyla sert birtartışmaya girişti. Engels'in kara kalemle çizdiği ve bugünekadar kalan resimde, kellifelli ve azametli Ruge, ters çevrilmişsandalyeler ve ayaklar altında çiğnenen kağıtlardan oluşankarışıklığın ortasında Berlinlilere öfkeyle bağırırken, arbedenindışıiıda çık.ık alınlı, gözlüklü, kayıtsızca sigara içenve etrafını alaylı bakışlarla süzen yalnız bir adam durmak-


104 ANARŞİZMBiREYCİ 105tadır. Bu, Özgürler arasında oynadığı sessiz, yalnız adamrolünde; arası herkesle iyi olan ama kimsenin dostu olmayaneleştirel, güler yüzlü dinleyici rolünde yakalanmış Stirner'denbaşkası değildir.Bira ve puro tüketimi konusunda diğerlerinden geri kalmayaniyi bir yoldaş olarak Özgürler arasına kabul edilenMarie Dahnhardt adlı güzel, göz kamaştırıcı ve az buçuk özgürleşmişgenç bir kadının Macklenburg'dan gelip Hippel'inWeinstube'sine takılmaya başlamasıyla birlikte Stirner'inyalnızlık zırhı bir nebze kırıldı. Marie, Stirner'e o zamanakadar hep 'özlemini çektiği mutluluğu sağlayabilecek kişi o­larak göründü ve 1843'te evleııdiler; Stirner'in dairesinde yapılantören bohemce bir kaotiklik içinde geçti; rahip geldiğindedamat ve tanıklar kolları sıvamış kağıt oynuyorlardı,gelin geç geldiği yetmiyormuş gibi gündelik kıyafetleri içindeydive kimse nikAh yüzüğü almayı akıl edemediği için törenBruno Bauer'in çantasındnn çıkan bakır yüzüklerle tamamlandı.Bu evlilikten iki yıl sonra Ego ve Biricik yayımlandı.Stirner'in yayımlanan ilk yapıtı bu kitap değildi; KariMarx, Rheinische Zeitung'da Stirner'in eğitim yöntemleriüzerine bir denemesini yayımlamıştı. Ama Stirner'e -kısasüreli ve kötü bir- ün kazandıran bu kitap oldu. Bu kitapta19. yüzyıl düşüncelerine genel olarıık aykırı düşen bir egoizmive ahlak dışılığı savunmakla knlmıyor, çağdaş düşünceyeher yönden saldırıyordu. Yalnız l-Iegel'i değil Feuerbach'ı,Marx'ı ve -kendisini anarşist olarak tanımlamaya başlayan­Proudhon'u da reddediyordu. Hippel'in Weinstube'sinin müdavimleri-özellikle de Bruno Bauer- de paylarına düşeni alıyorlardı.Stirner yalnızca dinsel inançları değil dinsel süreciyeniden başlatmak için mutlak bir ilke, bir parti, hatta insangibi kollektif bir soyutlama türünden, bireyin dışındaherhangi bir şey ortaya attığını düşündüğü tüm politik, toplumalya da felsefi doktrinleri yıkmaya koyulmuştu. Tezlerininsertliği Feurbach ve Moses Hess gibi ünlüleri yazılı o­larak yanıt vermeye yöneltti.Ama kötü şöhretten kaynaklanan tüm başarılar gibiStirner'in başarısı da kısa ·süreli oldu. Ego ve Biricik çabucakunutuldu ve ancak elli yıl sonra, Nietzsche'nin gördüğürağbet okurları sınırsız özirade kültüne hazırladıktan sonrayeniden popülerleşti. Kitap 18901arda ve Edward döneminde,anarşist çevrelerde ve bu çevrelerin dışında yaygın birşekilde okundu; kitabın disiplinsiz enerjisinde özellikle döneminkendi kendisini yetiştirmiş isyancılarını, MekanikEnstitülerin gediklilerini cezbeden bir yan vardı. 19401ardaGlasgow'da kitabı hala gecikmiş bir incil olarak gören birgrup anarşist işçiyle karşılaştım.Ancak bu itibar Stirner'in ölümünden çok sonra geldi; öteyandan kitabın getirdiği kısa ömürlü başarıyı yeni talihsizliklerizledi. Stirner Madam Gropius'un okulundan ayrıldı;ayrılma nedeni bilinmemekle birlikte, yumuşak başlı HerrSchmidt'in aıter ego'sunun [ikinci kişilik], isyan çağrısı yapanve şiddetten keyif alan korkunç Herr Stirner olduğununkeşfedilmesine bağlı olması çok mümkün. Stimer hayatınıkazanmak için Fransız ve İngiliz ekonomistlerinin yapıtlarınıçevirmeye başladı; J.B. Say'in ve Adam Smith'in birkaçkitabını yayımladı; bu, az kazançlı çok zahmetli bir işti. Bununüzerine Stirner kolay para kazanma umuduyla karısınındrahomasından kalanları bir sütçü dükk!nına yatırdı,ama iş deneyimi olmadığı için başarısızlığa uğradı. Stirner'in hayattaki başarısızlıklarından gına getiren Marie Dahnhardt1847'de İngiltere'ye, oradan da Avustralya'ya gitti.Çok sonra, 1890'1arda John Henry Mackay onu Londra'daziyaret ettiğinde yarım yüzyıl önceki o günlerin anısının Marie'yehala acı verdiğini gördü; Stirner hakkında ağzındansadece "çok kötü kalpliydi" ve inanılmaz derecede bencildi,türünden cümleler çıkıyordu.Yalnızlığa terk edilen Stirner yavaş yavaş sefalete ve karanlığagömüldü; berbat odalarda geçen sefil hayatını sürdürmekiçin, küçük işadaroiarının anlaşmalarını ayarlıyor­Ju; bu arada yayımladığı Gericiliğin Tarihi (History of Reaction)sıkıcı durgunluğuyla Max Stirner'den çok Johann Cas- '


106 ANARŞiZMpar Schmidt'in damgasını taşıyordu. İki kez borçlarından ö­türü hapse girdi ve yaşamının son yıllarını, 1856 yılında ölenekadar genellikle alacaklılarından kaçarak geçirdi.Başarısızlık temayülünün şanssızlıktan değil, daha kişiselbir şeyden, yaşamının gri fonunda bakıldığında, tek önemlikitabının, doğuştan gelen ve boğucu bir duyarsızlıktan kurtulmak.için girişilmiş büyük bir çaba gibi görünmesine nedenolan bir irade kusurundan kaynaklandığı açıkça görülen biradamın meslek hayatıydı bu. Duyarsızlık, insan John Caspa,rSchmidt'i yeniden pençesine a1dı ve sonunda onu yuttu;yazar Max Stirner ise protestosuna tuhaf bir enerji katansaf ümitsizliğiyle hayatta kaldı.İnsanı ilk olarak Ego ve Biricik'in ateşli anti-entelektüalizmiçarpar. Godwin'in akla verdiği önemin tersine, Stirneristemden ve içgüdülerden söz eder; tüm mit ve felsefe yapılarını,insan düşüncesinin tüm yapay kuruluşlarını temelbenliğe indirgemeye çalışır. İnsan ve İnsanlık gibi soyut vegenel kavramların geçerliliğini reddeder; hakkında belli birbilgiye sahip olabileceğimiz tek şey insan bireyidir ve herbirey biriciktir. Her insanın geliştirmesi gereken şey bu biricikliktir;ego tek yasadır ve onun dıındaki herhangi bir kanuna,inanca ya da anlayışa karşı hiçbir yükümlülüğümüzyoktur. Hak yoktur; ya1nızca savaşa hazır egonun gücü vardır.Stirner, ödev ve değişmeyen ahlfrki yasalar gibi Godwincikavramları tümüyle reddeder. Kendini gerçekleştirmiş bireyiçin tek davranış kuralını sağlayan onun kendi ihtiyaçlarıve arzularıdır.Stirneİ''in düşüncesinde biriciklik ya da "kendilik", anarşistlerinbüyük çoğunluğu için en yüce amaç olan özgürlüğünbile önüne geçer. Stirner özgürlüğü, bazı şeylerden kurtulmadurumu olarak görür, ama bizzat yaşamın doğasınınmutlak özgürlüğü olanaksız kıldığına işaret eder.Çok şeyden özgürleşebiliriz, ama her şeyden özgürleşemeyiz.Kölelik durumuna rağmen içerden özgür olabiliriz, ama yine bazışeylerden, her şeyden değil; bir köle efendinin kamçısından,otoriter mizacından ve benzerinden özgür olamaz. "ÖzgürlükBİREYCi 107yalnızca hayal dünyasında yaşar! " Oysa kendim olan ben bütünvarlığım ve varoluşumdur, o bendir. urtulmuş olduğ şeyd.. ·- ··iktidarım içinde olan şeyın ya da denetledigım şeenozgurum, . vbil . k d·­yin sahibiyim. Kendime nasıl sahip olacagımı ırsem ve en ımi başka.lanna emanet etmezsem ben her zaman ve her kodandimim. Özgür olmak gerçekten amaçlayamayacag!m hırydir, çünkü onu yapamam, onu yaratamam; onu .ancak ısteyeruirimve ona göz dikebilirim, çünkü o bir ideal, hır hay let olarakkalır. Gerçekliğin zincirleri etimde durmaksızın denn yaralaraçar. Ama kendim olan ben kalır.Ancak Stirner'in "kendilik" mücadelesinde karşılaştı!ıdüşmanla, anarşistin. özgürlük mücadelesinde karşılaştıgıdüşman aynıdır: Devlet.Biz ikimiz, devlet ve ben, düşmanız. Ben egost, bu "insantoplumu"nun iyiliğini düşünmüyorum. Hiçbir şeyı ona feda etmiyorum.Ben yalnızca onu kullanıyorum: Onu tam anlamıylakull bilmek i,..;n onu benim mülkiyetim benim yara ımım haana... . ' h t l nun!ine dönüştürmek zorundayım; yanı onu ım a e me ı ve oyerine Egoistlerin Birliği'ni kurmalıyım.Despotik olsun demokratik olsun her devl t, bir ysel iradeninyadsınmasıdır. Kolektif insanın yüc :ltılmesın :dayanır;aynca biricikliği içinde kendisine ahıp lmak ıstey :nkişinin tahammül edemeyeceği bir şelde, ızzat letı- yasama ve yasayı uygulama sistemlerı eyl mı ve duşunceyı_değişmez kılar, dondurur. Dolayısıyla ego1st ıle devlet arasındakimücadele kaçınılmazdır.Devlet için hiçkimsenin kendi iradesine sahip olmaması şarttır•biri kendi iradesine sahip olursa devlet onu dışlar, hapseder'da ,••-· herkes kendi iradesine sahip olursa, devletten kuryaW


BİREYCi 109108 ANARŞiZMOrtadan kaldınlan devletin bıraktığı boşlukta egoistlerindünyası, Stirner"in ürkütücü bir şekilde anarşistlerin yalnızcaaşağılayıcı bir şekilde kullandı.klan kuvvet, iktidar vegüç gibi sözcükleri serbestçe kullanarak nitelediği bir dünyayükselir. Daha önce de belirttiğim gibi Stirner hak sözcüğününkarşısına bu sözcükleri çıkartır.Ben hiçbir hak talep etmiyorum; dolayısıyla hiçbir hakkı tanımamgerekmez. Kuvvetle alabileceğimi kuvvetle alırım vekuvvetle alamadığım şeye hakkım yoktur; her zaman baki kalanhakkımdan söz ederek hava atmam veya avunmam ... Hakverilmiş ya da verilmemiş -bu beni ilgilendirmez; ben güçlüysemyetkimi kendimden alırım ve baka bir yetkilendirmeye yada izne ihtiyacım yoktur.Ancak Stirner'e göre, her insanın, biricikliğinin gerektirdiğiiktidan elde etmesi, evrensel bir açgözlülük ve aralıksızkatliam dünyasını gerektirmez; iktidann başkalan üzerindekullanılması anlamına· da gelmez. Her insan kendi biricikliğinikuvvetle savunur; ama kendi içinde hakiki egoizmi gerçekleştirdiktensonra ihtiyacından fazlasını elde etmesi gerekmezve başkaları üzerindeki hfikimiyetin kendi bağımsız.lığını mahvedeceğini anlar.Kendisine sahip olmak için başkalarındaki irade eksikliğinebel bağlayan, başkalarının yarattığı bir şeydir. Efendi köleninyarattığı bir şeydir. İtaat sona ererse, efendilik de sona erer.Stirner'in dünyasında efendiler de yoktur köleler de; yal·nızca egoistler vardır ve bizzat her insanın kendi biricikliği·ne çekilmesi olgusu çatışmayı beslemekten çok önleyecektir.Biricik olarak artık ötekiyle hiçbir ortak noktanız yoktur vebu nedenle bölücı.i ya da düşmanca bir şey de yoktur; üçüncü birtarafın huzurutıda ötekine karşı haklı olmaya çahşmazsınız vene "hak zemininde" ne herhangi bir başka ortak zeminde onunyanında durmazsınız. Karşıtlık, tam ayrıhk ya da yalnızlıklayok olur. Bu, yeni bir ortak nokta ya da yeni bir eşitlik olarakgOrülebilir, ama burada eşitlik tam da farklılıktan oluşur.Egoizm bireyler arasında birliği yadsımaz. Tam tersinehakiki ve kendiliğinden birliği besleyebilir. Çünkü "birey biriciktir,bir partinin üyesi değildir. Özgürce birleşir ve yineaynlır." Pratiği hor gören ve her zaman tartışma yerine özlüsözleri tercih eden Stirner, Egoistlerin Birliği'nin yaratabile­. ceği toplumsal örgütlenme biçiminin aynntılanna pek girmez.Aslında "örgütlenme" gibi bir sözcükle tanımlanacakkadar durağan olan bir şey Stimerci perspektifin dışında kalırve Stirner net bir şekilde devlete olduğu kadar toplumada karşıdır, çünkü onu, kolektif bir İnsan anlayışına, bireyinbütüne tAbi olmasına dayanan bir kurum olarak görür.Toplqma karşı önerdiği tek şey "ilişkilerini" ya da "commercium"lannıkendi avantajlan için kullanan ve artık kendilerinehizmet etmediği zaman onu terk eden egoistlerin özgürcebiraraya gelmelerine dayanan bir birliktir.Bir birliğe tüm gücünüzü, yeteneğinizi getirirsiniz ve kendini.zikaale aldırırsınız; bir toplumda çalışma gücünüzle birliktekullanılırsınız; birincisinde egoistçe, ikincisinde insani bir şekilde,yani dinsel olarak, "Tanrının gövdesinin bir parçası olarakyaşarsınız. Toplumda, sahip olduklarınızı topluma borçluolursunuz ve bu nedenle görevleriniz vardır, "toplumsal görevler"size egemendir; birliği ise kullanırsınız ve artık onu kullanmanınbir yolu kalmadığında sorumluluk ve sadakat duygusuhissetmeden onu terk edersiniz. Toplum sizden daha fazla birşeyse, sizin için de kendinizden daha fazla anlam ifade eder;birlik ise yalnızca sizin aracınızdır ya da doğal gücünüzü keskinleştirmenizeve artırmanıza yarayan bir kılıçtır; birlik siziniçin ve sizin aracılığınızla varolur, toplum ise tersine size kendisiiçin sahip çıkar ve siz olmadan da var olabilir; kısacası toplumkutsaldır, birlik sizin kendinizindir; toplum sizi kullanır,siz birliği kullanırsımz.Stirnerci egolar dünyası, her biri kendi iktidanyla kuşatılmışbiricik varlıklann özgür ilişkisi gerçek hayatta yaratılabilseydi,bu dünya herhalde, Bulwer Lytton'ın The ConıingRace'de anlattığı underground ütopyaya benzerdi. Bu ütopyadaher birey vril denilen ölümcül bir enerjiye sahiptir:karşılıklı saygıya dayanan bir tür denge kurulmuştur ve kıı!'·


110 ANARŞİZMdeşlik paradoksal bir şekilde karşılıklı yok etme tehlikesindenkaynaklanmak.tadır, böylelikle hükümetler gereksizleşmişve bu güçlüler birliğinin karşısında sönüp gitmiştir.Ama Egoistler Birliği'nin hüküm süreceği dünya mücadelesizkazanılamaz. Devlet var olduğu sürece, egoist elindekibütün araçlarla ona karşı savaşmalıdır, der Stirner ve tümahlAk anlayışlarının ötesine geçen bu sürekli mücadele düşüncesisuçun göklere çıkarılmasına neden olur.Egoist şimdiye kadar suçla kendisini ortaya koymuş ve kutsalolanla alay etmiştir; kutsal olanla ilişkinin kesilmesi ya dadaha doğrusu kutsal olandan kopuş genelleşebilir. Bir devrimsilinip gider, ama güçlü, pervasız, küstah ve vicdansız, gururlusuçun uzaklardan gelen gök gürültülerine kanşan sesini duymuyormusunuz, gökyüzünün olacaklan haber verircesine nasılsessizleştiğini, nasıl karardığını görmüyor musunuz?18801er ve 18901arda Latin ülkelerindeki anarşist hareketikarartan gururlu ve pervasız suçlular üzerinde Stirner'in doğrudan bir etkisi herhalde olmamıştır; ama Stirner halkınbir kitle ayaklanmasından çok, asi bireylerin bir arayagelmesi olarak kendiliğinden ayaklanmasına ilişkin anarşistdüşünceyi öngördüğünde, onları da öngörür.Stirner öte yandan mülkiyet sorununun barışçıl bir şekildehalledilebileceğine inandıkları için sosyalistlere ve komünistlerede saldırır. Güç gerekli olacaktır. Her insan, der Stirner,ihtiyacı olana sahip olmalı ve almalıdır ve bu "herkesinherkese karşı savaşı"nı gerektirir; çünkü "yoksullar ancakayaklandıkları zaman özgür ve mülk sahibi olurlar." BuradaStirner devrim ve isyan arasında, kendi bakış açısı için temelolan bir ayrım yapar. Çağdaşımız Albert Camus gibi, devrimireddeder, isyanı yüceltir ve bunu bireysel biriciklik anlayışınasıkı sıkıya bağlı olan temellere dayandırır.Devrim ve isyan eşanlamlı gön.ilmemelidir. Devrim, koşulların,yerleşik durumun ya da statünün, devletin ya da toplumunaltüst edilmesinden ibarettir ve dolayısıyla politik ya da toplumsalbir edimdir. İsyanın sonucunda da kaçınılmaz olarak koşullardabir dönüşüm olur; ama isyan işe buradan değil, insanlarınkendileriyle ilişkili hoşnutsuzluklanndan başlar; silahlı bir ayak-BİREYCi 111}anma değildir, bireylerin sonuçları dikkate almaksızın ayaklanmalandır,ayağa kalkmalarıdır. Devrim yeni düzenlemelerihedefler; isyan bizim için ·düzenlemeler yapılmasına artık izinvermemeye, düzenlemelerimizi kendi kendimize yapmaya yöneltirbizi ve "kurumlara büyük umutlar bağlamaz. İsyan, yerleşikolana karşı bir mücadele değildir, çünkü o başarılı olursayerleşik olan kendiliğinden çöker . .. O halde benim hefim yerleşikbir düzenin devrilmesi değil, benim onun üzenne yükseltilmemolduğuna göre, amacım ve hareketim politik ve toplumsaldeğil egoisttir. Devrim düzenlemeler yapmayı emreder; isyanayaga kalkmayı ve kendini yüceltmeyi,talep eder.Değişmez ahliki yasalara inanan Ve akılcı tartışmayı insanındurumunu değiştirmenin en iyi aracı olarak gören Godwin'den,ahlAk dışı bireyi yücelten, egoist ve kendini kabulettiren isyanı öneren Stirner'e giden yol uzun görünebilir;ama ikisinin de vardığı nokta, kişiliği güvence altında olanve ancak kendisi için uygun olduğu ölçüde diğer bireylerleişbirliği yapan gururlu bireylerin toplumudur. Tek başınaçalışan ve anarşizmin ana tarihsel akışından ayrı duran buiki düŞünürden biri anarşist düşünceyi mantıksal sonucuna,diğeri ise coşkulu sonucuna götürmüştür; birbirinden bu kadarfarklı olan iki düşünürün yolculuklarının aynı hedefevarması da anlamlıdır.Ego ve Biricik'in son derece kişisel bir kitap olarak, Stirner'inmemnuniyetsizliğinin, hayatta üzerine çullanan veiradesini yok eden her şeye karşı yüksek sesle haykıran birürünü olarak kaldığı doğrudur. Ancak bütün bunları dikkatealdığımızda ve parlak bir denemeyi liberter klasiklerin ensıkıcısı haline getiren ürkütücü laf kalabalıklarına tahammülettiğimizde, bu kitap anarşist ku,ramlar yelpazesinin birucuna ait bir bakış açısının ifadesi olarak kalmak.tadır.Anarşist kuram diyorum, anarşist hareket değil; çünküliberter yazarlar Godwin gibi Stirner'i de, dönemin bir anlayışıolarak anarşizm kesin biçimini aldıktan sonra keşfettiler.O zaman bile Stimer sadece birkaç küçük marjinal bireycigrubu etkiledi. Stirner, anarşizm tarihinde, her insanınbiricikliğinin yapayalnız şairi olarak bir yer tutmaktadır.


PARADOKSLARlN ADAM! 113vPARADOKSLARIN ADAMI"Benim vicdanım bana aittir, benim adaletim bana aittirve özgürlüğüm bağımsız bir özgürlüktür," diyordu Pierre JosephProudhon, Hiçbir bireyci -Stirner bile- düşüncesininvardığı son noktada, bir düşünce sistemi oluşturduğu iddialarınaöfkelenen, herhangi bir parti ya da grubu görüşlerinidesteklemeye teşvik etmekten şiddetle kaçınan ve düşüncesindekidalgalanmaları ve çelişkileri düşüncesinin canlılığınınkanıtı olarak gururla sergileyen, kendi kendini eğitmişbu felsefeci kadar yalnız değildi. "Böyle adamlar," diyordudostu Alexander Herzen, "ayaklarının üzerine, herhangi birşeyin tahakkümü altına girmeyecek ve tuzaklara yakalanmayacakkadar sağlam basarlar."Ama Proudhon bir paradoks ehli, bir çatışkılı düşünüşaficionado'suydu [coşkulu hayran. ç.n.]; düşüncesinde yer a­lan ve sergilemekten hoşlandığı çelişkiler arasında en çarpıcıolanı, bu baş bireyciyi aynı zamanda halkın bir mistagogu[Eski Yunanlılarda dinin gizlerini öğreten rahip, gizbilimci.ç.n.] haline getiren çelişkiydi. Kuşkusuz Proudhon gururunedeniyle tek başına duran ve yine de halkı ve tarihi için konuştuğunuileri süren tek Fransız değildir. Çağdaşımız DeGaulle'ün kullandığı ifadeleri düşündüğümüzde, milliyetçiGeneral-Başkan ile anarşistlerin ilki olan Jura1ı matbaacıarasındaki tuhaf yakınlığı görmek hiç de zor olmaz. De Gaullekendisini Fransa'yla özdeşleştirir, Proudhon ise Devrimleve Halkla (cahil ayaktakımı diye reddetmediği zaman kullandığıadlandırmayla "kolektif ... yanılmaz ve ilahi varlık'1a).Proudhon 1848'de "Kendimi Devrimin en eksiksiz ifadesi o­larak görüyorum," diyordu gururla. Aynı.dönemde günlüğününmahremiyetine sığınarak şunları yazıyordu: "Halkıntemsilcisi - işte bu benim. Çünkü sadece ben haklıyım."Proudhon'un, genellikle yazılarındaki çelişkilerden çıkardığımızikili görüntüsünün, toplumsal ve politik düşünce tarihindekiönemine ya da bu düşünceye yaptığı katkının türüneilişkin olarak verdiği ipuçları yanıltıcı değildir. Çünkübireysel özgürlüğe, "birlik" [association] sözcüğünden bilekuşkulanacak kadar değer veren Proudhon, inançlarına kolektififade ve güç katan örgütlü anarşist hareketin dolaysızatası ve bu hareketi yaratan insanlardan bazılarının fiilenöğretmeni oldu. Enternasyonal'in kurulmasına yardımcı o­lan işçiler, 1871 Komünü'nün birçok lideri ve 1890-1910 araslndakiFansız sendikalarının sendikalist militanlarının çoğudüşüncelerini büyük ölçüde ondan almıştı; Elie Halevy'nin işaret ettiği gibi, "Fransız sosyalizminin" ya da en azından19301ara kadar varolduğu haliyle Fransız sosyalizminin"gerçek ilham kaynağı" oydu, Marx değil. Ölümünden sonraortaya çıkan kitlesel hareketlerin öncüsü olan tek toplumsalfelsefeci o değildi -bir diğeri de kuşkusuz Marx'tı-; ama bireyciolduğunu itiraf etmesine rağmen başına böyle bir şey gelentek düşünür oydu kuşkusuz.Ama Proudhon'un öldükten sonra yarattığı etki aslındadüşüncesindeki sosyolojik bir eğilimden kaynaklanıyordu vebu eğilim Proudhon'u Stirner'den kesin bir şekilde ayırır.Stirner'i egoist bir bireyci olarak tanımlarsak, Proudhon'utoplumsal bir bireyci olarak görmemiz gerekir. Stirner içinbirey her şeydir, toplum ise bireyin düşmanıdır. Proudhon'agöre birey, çabalarımızın başlangıç noktası ve nihai hedefidir;ama toplum, içinde her insanın kişiliğinin işlevini bulmasıve gerçekleştiğini görmesi gereken matrisi -Proudhon'un deyişiyle seri düzeni- sağlar. İlk çalışmalarından biri o­lan İnsanlık İçinde Düzenin Yaratılmasına Dair'de (De lacreation de l'ordre dans l'humanite; 1843) bireylerin tek başlarınayaşayamayacaklarını ve doğada yalnız bir varlık olmadığınıvurgular. Her şey ve tüm insanlar uygun ilişkilerya da seri gruplar içinde var olurlar; dolayısıyla toplum veonun aileye kadar uzanan tüm gerçek organları doğal ve ev·rense} düzenin parçasıdır. Bu nedenle insan ile toplum ara-


ll4ANARŞiZMPARADOKSLARIN ADAMI 115sındaki ilişki nazik bir dengedir ve toplum bireysel farklılıklarınbir tekbiçimlilik içinde eritilip birleştirildiği yekparebir bütün haline gelmemelidir. Ama toplum bireylerin toplamındanda ibaret değildir. Toplum, üyelerinin gücünden vekarakterinden farklı bir kolektif güç ve kolektif karakter yaratır.Bu kolektif güç ya da bilinç düşüncesi Proudhon'u, bireyselözgürlüğün, toplumun da içinde geliştiği doğal süieçlerdekök saldığını öne süren bir doktrin olarak ·ele alınananarşizme dahil eder.Proudhon sadece anarşist bir kuramcı değildi kuşkusuz.Baudelaire ve Flaubert güçlü üslubuna hayrandı; kişisel o­larak Proudhon'dan hoşlanmayan Victor Hugo bile istemeye. .ıstemeye Proudhon'un üslubunu övüyordu en eleştirel biyografiyazarı Arthur Desjardins ·"bu halk adamı cümlelerinigerçek bir sanatla, büyü klasikçilerin sanatıyla oluşturuyor.O da en az Moliere kadar Academie Française'e kabuledilmeyi hak ediyor," diyordu. Proudhon'un kişiliğinin veyaklaşımının karmaşıklığı, büyük eleştirmen Sainte-Beuve'ü ilk biyografisini yazmaya itti ve ressam Gustave Courbet'nin hayatı boyunca onun coşkulu bir öğrencisi olmasına nedenoldu. Toplumsal ve felsefi sorunlar üzerine kışkırtıcı tartışmaları,Proudhon'un etkisini anarşist düşüncenin ve Fransasınırlarının çok ötesine taşıdı; bu etki tüm Rus narodnikgeleneğinde gözlemlenebilir; İspanyol fe deralist lider Pi yMargall'a ve İtalyan milliyetçisi Carlo Pisacane'eye ilhamkaynağı olmuştur; Tolstoy en önemli romanının başlığınıProudhon'un Sallaş ve Barış,ından {La Guerre et la paix)almanın yanı sıra, Savaş ile Barış'ta


116 ANARŞİZMPARADOKSLARIN ADAMI 117rattığı ortamdan ayırmak ne kadar imk§.nsızsa, Proudhon'uFransız devrimci geleneği dışında düşünmek de o kadar imk§.nsızdır.Dönemin ortak kaygılannın, farklı başlangıç noktalarındanyola çıkıp nasıl aynı sonuçlara vardığını buradada görüyoruz.Proudhon köken itibarıyla bir halk adamıydı. Babası küçükbir esnaf -fıçıcı ve sonra dünyanın en başarısız bira yapımcısıve meyhanecisi- annesi ise ahçıydı; ilcisi de Franc­Comtois köylülerindendi. Proudhon "köylülüğüyle" gururduyuyor ve ailenin toprağa geri dönmek zorunda kaldığı vedokuz yaşında bir sığırtmaç olarak Jura'nın kireçtaşı kayalıklarınınüzerinde koşup durduğu zor günleri keyifle anımsıyordu.Kırk yıl sonra,' bir kentli olarak, özgürlüğün hükümsürdüğü bir köy hayatının sade erdemleri üzerine dokunaklıbir basitlikle yazıyordu.Babamın evinde mısır lapasıyla kahvaltı ederdik; öğlen patatesyer, akşam ise et suyuna çorba içerdik ve haftanın her günüböyle geçerdi. İngiliz mutfağını göklere çıkaran ekonomistler nederlerse desinler, biz bu vejetaryen yemeklerle şişman ve güçlüydük. Neden biliyor musunuz? Çünkü kendi tarlalarımızınhavasını soluyor ve kendi yetiştirdiğimiz ürünlerle yaşıyorduk.Özgür köy yaşamı ideali Proudhon'un toplumsal ve politikdüşüncesini biçimlendiren öğelerden biri olmuştur. Ama,iyi bir çiftçide bulunması gereken özelliklere sahip olduğuhalde, onun kaderi farklı çizilmişti. Proudhon 1809'da doğduve çocukluğu Napolyon Savaşlarının sonunda doğu Fransa'yı kırıp geçiren yoksulluk içinde geçti. Daha sonra bir burslaBesançon'daki College'e gitti; orada tahta pabuçlu yoksul birçocuk olarak tüccar çocuklarının arasında ezilmekle birlikteöğrenmekten büyük bir keyif almaya başladı; ama babasınındava açma tutkusu aileyi yoksulluğa sürüklediği için eğitiminitamamlayamadı.Proudhon okuldan ayrıldıktan sonra matbaacı olmayakarar verdi ve böylece anarşizmin en kararlı yandaşlarınıniçinde yetiştiği zanaatkarların arasına girmiş oldu. Bu çalı-şan insanlar arasında, Coll0ge'in snop ortamında hiç rastlamadığıbir arkadaşlık duygusunu tattı. Mesleğinde ustalaşmak.tangurur duyuyordu. Matbaadan ayrıldıktan çok sonra,"dizgi çubuğumun benim için özgürlüğümün simgesi ve aracıhaline geldiği günü hAlll keyifle anımsıyorum," diyordu.Matbaa, kendi kendini eğitme kapasitesine sahip bir gençiçin başka açılardan da uygun bir yerdi. Besançon bir teolojimerkeziydi ve Proudhon yerel din adamlarının apolojetiklerinin(Hıristiyan dininin doğruluğunun ussal savunusu. ç.n.]tashihlerini yaparken, Hıristiyanlık savunusunda yetersizkaldıklarını fark ediyor ve yavaş yavaş ateizme kayıyordu.öte yandan daha önemli din bilginlerini de okuyor, boş zamanlarındakendi kendine İbranice öğreniyordu; daha sonratoplumsal teorilerini biçimlendirmesine yardım edecek olankişilerden biriyle bu dönemde tanıştı: Besançonlu hemşerisi,özgün sosyalist Charles Fourier. Proudhon, Fourier'nin, sağlamtoplumsal uslamlama ile fantezinin olağanüstü bir karışımıolan baş)rapıtı Yeni Sanayi ve Ortaklık Dünyası'nm (LeNouveau Monde industriel et societaire) basımına nezaretetti; bu günleri sonraki yıllarda, "altı hafta boyunca bu tuhafdehanın esareti altına girdim," diye anımsayacaktı. Proudhon'unçıraklığı nihayet sona erdi ve bir süre usta bir matbaacıolarak dolandıktan sonra oldukça acele bir kararla Besançon'dakendi matbaasını kurdu. Yavaş yavaş iflasa sürüklendi;ortaklarından biri ümitsizlik içinde intihar etti v Proudhonyaşamının geri kalan otuz yılını nafile bir çabayla buiflasın getirdiği borçlan ödemeye çalışarak geçirdi.Ama bu dönemde bile Proudhon'un yaşamı iş ve para sorunlarındanibaret değildi. Bir yandan matbaa ile uğraşırkendiğer yandan yayımlanan ilk eserini yazdı; Franche-Comteentelektüelleri arasında saygınlık kazanmasını ve BesançonAk.ademisi'nin üç yılda bir ümit vaat eden genç bir aydınaverdiği Suard ödülüne l&yık görülmesini sağlayan hu eser oldukçanaif bir filoloji broşürüydö: Essai de gramnıaire gin"rale. Eserini akademi üyelerine sunarken, kitabını yoksulhemcinslerine ithaf ederek hayatının geri kalanına hakim o·


118 ANARŞİZMPARADOKSLARIN ADAMI 119lan duyguyu dile getirdi:İşçi sınıfı içinde doğmuş ve büyümüş; yüreğiyle, karakteriyle,alışkanlıklarıyla ve en önemlisi çıkarlann ve isteklerin ortaklığıyla,bugün ve her zaman ona bağlı olan adayın en büyükmutluluğu; oylarınızı alırsa, kendi kişiliğinde adil dikkatinizitoplumun bu kesimine çekmiş olmak, huzurunuzda onun ilktemsilcisi olmaya 18.yık bulunmuş olmak ve bundan böyle hiçgevşemeden, felsefesi ve bilimiyle ve iradesinin tüm enerjisi vezihninin tüm yetenekleriyle kardeşlerinin ve arkadaşlarınıntam özgürlüğü için çalışmak olacaktır.Kısa bir süre sonra bu duyguları daha açık ve rahatsızedici bir şekilde ifade etmeye başladı. Aldığı ödül sayesindeParis'e gitti, Paris işçilerinin memnuniyetsizliğini gözlemledi,sosyalis ve devrimci gruplarla ilişki kurdu ve kafiısındabelli belirsiz biçimlenmeye başlayan düşünceleri formüle etmeyegirişti. Bu düşünceler ilk olarak, Godwin'in Okul Hakkında'sıgibi umulmadık bir biçim içinde günışığına çıktı.Besançon Akademisi, Pazar Ayini üzerine bir deneme yarışmasıaçmıştı. Proudhon yarışmaya katıldı ama Sainte-Beuve'ünhaklı olarak belirttiği gibi, yazdığı denemede bu konu,"henüz belli belirsiz ve yarı kapalı olan kendi düşünce sisteminiortaya koymanın bir bahanesi olmanın ötesine" pek geçemiyordu.Proudhon Pazar Ayinine Dair'de (De la celebration du dimanche)bir tatil gününün kurumlaşmasını onayladığını ifadeeder ve denemesinin büyük kısmını huzurlu bir kır yaşamınınpastoral betimlemesine ayırır; deneme, bu tür masumzevklerden mahrum edildiğini hisseden bir adamın nostaljikhayali gibi görünmektedir. Ama denemenin ana fikri, bu yararlıgeleneğin kurucusu olan Musa'yı, yalnızca dini bir liderolarak değil, aynı zamanda toplumsal reformun babası olarakele aldığı zaman ortaya çıkar. Proudhon peygamberinöğretilerini inceler ve "Çalmamalısın" olarak değil, "Kendiniçin bir yana bir şey ayırmamalısın" olarak yorumladığı SekizinciEmri tartışırken, açık açık mülkiyet kurumuna saldınrve bunu "toplumun amacı ... koşulların eşit olmasını sağ-lamaktır," şeklindeki kategorik bir iddiayla destekler. Soııolarak "mülkiyet yanlış Tanrıların sonuncusudur," der. "Birikimcimülk sahiplerine" ve "proletaryayı sömürenlere" saldırırve yazısına, yoksulların, "Mülk sahipleri, kendinizi savunun!"diye haykırdıkları hayali bir diyaloğun meydan okuyucutonuyla son verir. Proudhon yaşamı boyunca savunacağıtoplumsal tutumu geliştirmiş ve düşüncesinin ana öğelerinikabaca ifade etmiştir: Eşitlikçilik, biriktirilmiş mülkiyetinkötü olduğuna dair bir inanç ve doğal, içkin bir adaletduygusu.Pazar Ayinine Dair'de dolambaçlı bir yol izlediyse de, ikiyıl sonra, kendisini şöhretin keskin ve beklenmedik. ışığınaboğan çalışmasında doğrudan saldırıya geçti. Kendi kendinieğitmiş bir adamın ilk kitabı olarak Mülkiyet Nedir? her açıdano kadar çarpıcı ve coşku, paradoks, özgün görüş açısındanöylesine zengindi ki, sonraları Proudhon'un en büyültdüşmanı olan Karl Marx, Neue Rheinische Zeitung'da kitaptan"basiretli bir çalışma" olarak söz ediyor ve daha sonraKutsal Aüe'de (The Holy Family) kitabı mülkiyetin "inandırıcı,güçlü ve bilimsel bir şekilde incelendiği ilk çalışma" olarakdeğerlendiriyordu.Mülkiyet Nedir? sabırsız bir okurun kitabın amacını yanlışdeğerlendirmesine neden olabilecek Proudhoncu bir kışkırtmaylabaşlar:''Kölelik nedir? diye sorulsaydı ve ben tek kelimeyle "Cinayettir!"diye yanıt verseydim, ne demek istediğim hemen anlaşılacaktı.Bir insanın düşüncesine, iradesine, kişiliğine el koymaiktidarının hayata ve ölüme dair bir iktidar olduğunu ve bir insanıköleleştirmenin onu öldürmekten farkı olmadığını göstermekiçin daha fazla tartışmaya gerek olmayacaktı. Peki o zamandiğer soruya, "Mülkiyet nedir?" sorusuna neden aynı .şekildeuH1rsızlıktır! diye yanıt vermeyeyim?"Mülkiyet Hırsızlıktır!" 19. yüzyılın en önemli politik sloganlarındanbiri haline geldi ve Proudhon'un popüler imgesinedamgasını vurdu. Ama Proudhon, bu ilk çalışmasında


120 ANARŞİZMPARADOKSLARIN ADAMI 121da açıkça belirttiği gibi, bu cümlenin anlamını harfi harfinekastetmemişti. İfadenin cüretk§.rlığı sarsıcı bir etki yaratmayayö elikti ve Proudhon mülkiyet sözcüğünden daha çok,"mülkiyetin suistimallerinin" anlaşılmasını istiyordu. Mülkiyeti,kendisi hiçbir çaba harcamadan başkalarının emeğinisömürmek için kullanan kişinin mülkiyetini mahküm ediyordu.Proudhon, "zilyetliği", insanın çalışmak ve yaşamakiçin ihtiyaç duyduğu ev, toprak ve aletler üzerinde etkin denetimesahip olma hakkını onaylıyordu; hatta bunu özgürlüğtinzorunlu bir temeli olarak görüyordu ve komünistlere yönelttiğibaşlıc eleştiri bu hakkı ortadan kaldırmak istemeleriydi.Mülkiyet teorisinin bu yönleri Proudhon'un daha sonrakiçalışmalarında netleşir, ama .Yülkiyet Nedir?'de bile, mülkiyettürleri arasında belirgin bir aynm yapılmaktadır. Çalışankişi ürettiği şeyler üzerinde mutlak bir hakka sahiptir,ama üretim araçları üzerinde değil. "Ürünler üzerindeki hakkişiseldir -jus in re; araçlar üzerindeki hak ortaktır -jus adrem." Bunun nedeni yalnızca hammaddelerin doğa tarafındansağlanması değil, insan zenginliğinin gerçek kaynağıolan tesisler ve teknikler şeklindeki miras ve her insanınkatkısını tek başına çalıştığında sağlayacağı katkıdan çokdaha etkili hale getiren işbirliğidir.Bu doğurgan maya -yaşamın bu ebedi tohumu, toprağın hazırlanmasıve üretim aletlerinin imali- kapitalistin üreticiyehiçbir zaman ödemediği borcunu oluşturur; emekçinin yoksulluğuna,aylaklık lüksüne ve koşulların itsizliğine yol açan buhileli inkardır. Bu, doğru bir tabirle insanın insan tarafındansömürülmesi olarak adlandırılan durumdur.O halde, mülkiyet adaletle uyuşmaz, çünkü pratikte üre·ticilerin çoğunluğunu toplumsal çalışmanın ürünleri üzerindekieşit haklarından mahrum eder.Ama üretim araçları üzerindeki mülkiyet, eşitliği ortadankaldırıyor ve adaleti zedeliyorsa, yalnızca mülkiyete değil,mülkiyetin dayandığı toplumsal örgütlenmeye de bir al-ternatif düşünmemiz gerekir. Proudhon, Cabet, Owen vebenzer düşünürlerin Ütopyacı sistemlerini dikkate alarakbu alternatif komünizm olabilir mi, diye sorar. Ama komünizıningözden kaçırdığı bir nokta vardır: İnsan toplumsalbir varlıktır ve eşitlik istediği halde bağımsızlığına da düşkündür.Mülkiyet aslında insanın kendisini, ilkel birlik biçimiolan komünizmin köleliğinden kurtarma arzu'sundan kaynaklanır.Ama öte yandan mülkiyet aşırı uca gider, mülkiyettenmahrum etme ve mülkiyeti artırma haklarıyla eşitliğiihlal eder ve ayrıcalıklı azınlığın iktidarı ele geçirmesinedestek olur. Başka bir deyişle hak.sız otoriteye yol açar ve bubizi meşru otorite sorusuna getirir, tabii meşru otorite diyebir şey varsa.Proudhon burada, bu kitabın ilk sayfalarında aktardığımtarihsel anarşizm ilanını yapar. Anarşizm açıklamasına, otoritenin, toplumsal hayvanların ve ilkel insanın her zamanbir lider arama eğiliminden kaynaklandığını ileri sürmeklebaşlar. İnsan uslamlama yeteneklerini geliştirdikçe, hiç vak.itkaybetmeden bu yetenekleri otoriteye yöneltir ve böy1elildeprotesto, itaatsizlik ve nihayet isyan ortaya çıkar. Siyasetbiliminin ortaya çıkışı ve toplumun işlemesini sağlayanyasaların yöneticilerin düşüncelerinden doğmadığının, şey·lerin doğasında var olduğunun anlaşılması isyanın yönlendirilmesinisağlar. Bu noktada anarşi düşüncesi, hükümet olmayanhük.ümet ortaya çıkar.Bu sırada Fransız dergilerindeki makalelerin eksik birşekilde aktardığı Hegelci düşüncelerin etkisi altında olanProudhon'a göre, mülkiyet eşitliği yok ederken komünizmbağımsızlığı yadsır; "anarşi" ya da "özgürlük" ise, her ikisininde kusurlarını ortadan kaldıran, özgür ilişkiler sistemiylebir arada tutulan bir ürünler dünyasında, eşitliğin, adaletin,bağımsızlığın geliştiği, bireysel erdemlerin kabul gördü·ğü toplumu yaratacak. bir sentezdir.Mülkiyet Nedir, hükümeti ve çalışmayan mülk sahibinireddetmesi, bağımsız işçiler arasında ekonomik eşitliği v"özgür sözleşme ilişkilerini savunmasıyla, sonraki tüm lih•·r·


122 ANARŞİZMPARADOKSIARIN ADAMI 123ter ve ademi merkeziyetçi doktrinlerin üzerinde inşa edildiğitemel öğeleri içerir. Ama bu öğeleri gelişmemiş bir durumdaiçerir. Proudhon tüm kitapta, mülkiyeti bir köylüler ve küçükzanaatkarlar toplumu içinde tartışır ve tek bir "sahip"tarafından yürütülemeyecek işlerle pek ilgilenmez. Aslındao bildiği dünyadan -henüz demiryollarının ulaşmadığı birdağ çiftçileri bölgesinde zanaat atölyeleri mektlnı olan Besançonşehrinden- yola çıkmaktadır. Proudhon çok kısa birsüre sonra, matbaacılık işinin kesin iflası üzerine sanayişehri Lyon'a taşındığında, 19. yüzyılın toplumsal ve ekonomiksorunlarına ilişkin görüşlerini çok geliştirecektir.1841'de Suard ödülü tükenince geri döndüğü Besançon'dan ayrılmadan önce, ilk incelemesine yönelik eleştirilereyanıt olarak mülkiyet üzerine iki inceleme yazısı daha yazdı.Mülk Sahiplerine Uyarı (Avertissement aux proprietaires)başlıklı ikinci yazıda yeni bir militanlık tonu belirginleştiğihalde, bu yazılar temel iddialara çok az şey eklemektedir.Proudhon bu yazılarda gerçek bir anarşist tavır içinde,toplumu ancak işçilerin yeniden kurabileceklerini ilan eder.lşçiler, emekçiler, halkın evlatları, kim olursanız olun, reforminisiyatifi size aittir. Yaratımın başyapıtı olacak toplumsal bileşimsentezini siz, yalnız siz başarabilirsiniz ... Ve siz, iktidar sahipleri,öfkeli hıikimler, korkak mülk sahipleri, nihayet beni anladınızmı? ... Umutsuzluğumuzu patlama noktasına sürıiklemeyin,çÜnkü askerleriniz ve polisleriniz bizi bastırmayı başarsalarbile, son çareye başvurduğumuzda önümüzde duramayacaksınız. Bu son çare ne kralların öldürülmesi, ne suikast, ne zehir,ne kundakçılık, ne çalışmanın reddi, ne göç, ne ayaklanma, nede intihardır; hepsinden daha korkunç ve çok daha etkili bir şeydir;görünen ama sözü edilemeyen bir şeydir.Proudhon, Alsaslı şair Ackermann'a yazdığı bir mektupta,bu son tehditle, Alman Fehmgericht'inin, ortaçağda küçüktiranların alelacele yargılandığı gizli halk mahkemelerigibi bir kurumun yeniden canlanmasını kastettiğini söyler.Ama okurları için tehdit, muğlaklığı nedeniyle çok daha büyükbir etki yaratmıştır. Bu etki Louis-Philippe Hükümeti'nin derhal harekete geçmesine yol açacak kadar büyüktü veProudhon hakkında kamu güvenliğine karşı çeşitli suçlardandava açıldı. Ama Proudhon şanslıydı; kasabalılarındanoluşan jüri, kitaptaki düşüncelerin anlayamayacakları kadarkarmaşık olduğuna karar verdi ve anlamadıkları bir kitapiçin yazan mahkilm etmeyi haklı olarak reddetti.Proudhon Lyon'da, eski okul arkadaşı Antoine Gauthier'nin su nakliyat firmasına idare memuru olarak girdi ve anlaşıldığıkadarıyla işinde çok başarılıydı. İşi sayesinde Fransızsanayi devriminin gelişmekte olan bu merkezinin ticariyaşamıyla temas içindeydi ve boş zam.anlarını Fransız işçilerinin1848 Devrimi'nden önce gelen karışıklık yıllarındakiisyankAr eğilimlerine ilişkin bilgisini genişletmek için kullandı.Lyon böyle bir çalışma için ideal bir şehirdi. 19. yüzyılboyunca şehrin fabrika işçileri devrimci doktrinlere son dereceaçıktı. Proudhon 1843'te şehre geldiği zaman, Cabet, Fourierve Saint-Siınon'un taraftarları şehirde Çok etkindi; Montezuma'nınsoyundan geldiğini ileri süren ve yıllar sonra ressamGauguin'in büyükannesi olan Perulu sosyalist-feministFlora Tristan'ın varlığı şehrin radikal yaşamına romantikbir renk katıyordu. Tekstil işçileri arasındaki en büyük grup,1831 ve 1834 Ayaklanmalarına katılmış deneyimli asilerinönderliğindeki gizli Karşılıkçılar topluluğuydu. Proudhon ensıkı bağları bu grupla kurdu; tamamen kol İşçilerinden oluşması,içine orta sınıf entelektüellerinin karışmamış olması,Proudhon'un kendisini en yoksul sınıfla özdeşleştirme arzusunahitap ediyor, Proudhon onların etkinliklerinde toplumuıslah edecek hareketin halkın içinden çıkabileceği düşüncesininkanıtlarını görüyordu. Ayrıca Karşılıkçılar -bu adı Proudhondaha sonra toplumun, özgür sözleşme birliği temelindeyeniden örgütlenmesi öğretisini tanımlamak için benimseyecekti-sonraları otoriter sosyalistlerin benimseyecekleriJakoben politik evrim vurgusunun tersine, Proudhon'un e­konomik değişimin önceliği görüşünü paylaşır gibi görünüyorlardı.Proudhon'un Lyon Karşılıkçılarıyla kurduğu ilişki, gir.li


124 ANARŞiZMbir örgütlenmeye fiilen katıldığı tek durumdur. Mektuplarındanve günlüklerinden, yalnızca Lyon'da değil, "elli miluzaktaki komşu kasabalar ve köyler"de de işçi gruplarıylayakın temaslar kurduğu ve kendisini onlar arasında itibarlıbiri ve çeşitli sosyalist gruplar arasındaki bir arabulucu olarakgördüğü. anlaşılmaktadır.Bu dönemde Lyon'da geniş tabanlı bir işçi birliği düşüncesineçok önem veriliyordu; Flora Tristan bu konuda bir kitapyazmıştı; 1840'lann ortalarında Proudhon'un çıkardığıdergilerde de bu konu tekrar tekrar gündeme geliyordu. Buyaklaşım, 18601arda Birinci Entemasyonal'deki ProudhoncuFransız delegelerin benimseyecekleri tutuma çok benziyordu;anarko-sendikalistlerin benimseyecekleri, ekonomikya da sınai eylem yoluyla ulaşılan toplumsal değişim görüşünede yakındı. "Toplumsal devrim," diyordu Proudhon,"politik bir devrim aracılığıyla gelirse ciddi bir şekilde tehlikeyegirer." Ve "yeni sosyalist hareket atölyelerin savaşıylabaşlayacaktır," diye ekliyordu. Marx'ın tersine, Proudhon busavaşın şiddetli devrim olmadan, "her şeyin ahlaki ilkeningücüyle kuşatılması" yoluyla yürütülebileceğini umut ediyordu.Winstanley ve Godwin gibi, aklın ve örneğin gücünegüveniyor, hatta mülk sahiplerinin "kendi istekleriyle vetazminatsız olarak" mülksüzleştirilmelerini tahayyül ediyordu."İlerici dernekler" adını verdiği işçi birliklerinin gerçekyapısı konusunda kuşkulan vardı; ama onları kısmen, toplumsaldurumun temelinde yatan ekonomik gerçekliklereilişkin olarak proletaryaya doğru bir bilinç vermeyi amaçlayaneğitim araçları olarak; kısmen de malların ve hizmetlerinKarşılıkçı bir değiş tokuşunu, tüın sanayi merkezlerinikucaklayacak bir ağı düzenleme amacıyla, "kolektif ve sınırlısorumluluk" temelinde örgütlenmiş, yeni düzenin işlevsel,fiili hücreleri olarak gördüğü düşünülebilir. Düşüncenin olanaklarıonu 19. yüzyıl radikallerinin araştırdıkları sosyolojikterra incognita'da hıilıi mümkün olan akıldışı bir iyimserlikledolduruyordu. Kendisine olduğu kadar döneme de özgüolan aşırı bir güvenle, Lyon bölgesinde birlik için olgunlaş·PARADOKSLARIN ADAMI 125mış durumda bulunanlann sayısının yüz bin olduğunu tahminediyordu. "1860'ta," diye de ekliyordu "dünya her yöndenbirlik tarafından isti]§. edilecektir."Ama bu dönemde Proudhon'un heyecan verici temaslarkurduğu tek yer Lyon değildi. İş vesilesiyle sık sık gittiğiParis'te, hem kendi hayatında hem de Avrupa sosyalizmininve anarşizminin geleceğinde önemli roller oynayacak insanlarlatanıştı. 1844'te Alexander Herzen ve Michael Bakunin'le tanışarak yalan arkadaş oldu; onun kişiliğinden ve düşüncelerindenetkilenen bu iki Rus'la dostluğu ölene kadar devametti. Aynca bir metafizik tartışma ortamında, kendileriniParis'e sürgün etmiş olan birçok Sol Hegelci Almanla karşılaştı.Aralarında Alman okurlara Proudhon'un yapıtlannıntanıtılmasına yardımcı olan Amold Ruge ve Kari Gründe vardı; tabii bir de Kari Marx. Marx ve Proudhon'un karşılaşmasıtarihsel bir önem taşıyordu, çünkü bu karşılaşmaotoriter sosyalizm ile anarşizm arasındaki, doruk noktasınayirmi beş yıl sonra Birinci. Enternasyonal'de ulaşacak olanuzlaşmaz çatışmanın ilk işaretlerini veriyordu.Marx'ın Proudhon'un çalışmasına yönelik ilk olumlu tepkisinidaha önce belirtmiştim . Büyük ihtimalle Pro1;1dhondönemin önde gelen Fransız sosyalistleri arasında Marx'a veSol Hegelci arkadaşlanna içten bir ilgi gösteren tek kişi olduğuiçin, ilk görüşmeleri bu olumlu izlenimi pekiştirmiş gibiydi.Marx'ın Proudhon'u uluslararası devrimci örgütlenmeplanlanna katabileceğini düşündüğü açıktı; ama anlaşılanProudhon'un, Alman sosyalistlerinin planladığı türden politikpropagandaya yönelik bir birlikle kesinlikle ilgilenmediğini,daha çok ekonomik eylemi ve kooperasyonu teşvik edecekbir birliği tahaYYtil ettiğini hesaba katmıyordu.Marx ile Proudhon'un 1844-45 kışı boyunca Paris'te amaçlarınınfarklılıklarını ne ölçüde tartıştıklarını bilmiyoruz.Bildiğimiz tek şey, 1845'te Fransa'dan Belçika'ya sürüldüğünde,Marx'ın Proudhon'u hala muhtemel bir çalışma arkadaşıolarak gördüğüdür; Marx 5 Mayıs 1846'da Proudhon'abir mektup yazarak, çeşitli ülkelerden sosyalistler arasındu


126 ANARŞİZMPARADOKSLARIN ADAMI 127ortak meseleleri tartışmak üzere "sürekli bir yazışma" ağınınkurulması konusunda yardımını istedi:Bu sayede görüş farklılıkları gün ışığına çıkabilir; düşüncealışverişi ve tarafsız eleştiri mümkün olabilir. Bu, sosyalist hareketin"yazınsal bir ifadeye kavuşması açısından ileri doğrubir adım, "ulus" sınırlamalarını kaldırma yönünde bir adım olacaktır.Eylem sırasında, ülke içindeki durumun yanı sıra ülkedışındaki durum hakkında bilgi sahibi .olmanın ise hepimiz içinçok önemli olacağına kuşku yok.Proudhon ihtiyatlı bir tepki gösterdi. Marx'ın önerdiği yazışmalaraseve seve katılacağını belirtiyor, ama otoriter sosyalizmlearasındaki uçurumu giderek derinleştirecek önemlifarklılıkları daha o zaman ortaya koyan bir dizi kayıt düşüyordu.irincisi, örgüt ve Orgütlenme konusundaki fikirlerim, hiçdeğılse ilkeler düzeyindt> az çok belirlenmiş durumda olduğuhalde, bana ve tüm soııyuliııt\ıırıı düşen görevin bir süre dahaeleştirel ya da kuşkucu biçimi korumak olduğuna inanıyorum;kısacası, kamusal olarak hıımpn hemen mutlak bir ekonomikanti-dogmatizmi savunuyorum.Tüm görüşleri . gün ışığına çıkıırmu düşüncenizi içtenlikle o­naylıyorum; dünyaya bilgili ve basirf!tli bir hoşgörü örneği sunalım,ama bir hareketin başında olduğumuz için yeni bir hoşgörüsüzlüğünliderleri olmayalım, yeni bir dinin havarileri olarakortaya çıkmayalım, bu din mantığın dini, aklın dini olsa bile.Biraraya gelelim ve tüm protestoları teşvik edelim, tüm dışlayıcılıkları,tüm mistisizmi lanetleyelim; bir soruyu hiçbir zamantamamen yanıtlanmış kabul etmeyf'lim ve son tezimizi ileri sürdüktensonra, gerekiyorsa belıigat ve ironiyle tekrar başlayalım.Bu koşulla, birliğinize seve seve katılırım. Aksi halde, hayır!Mektupta kullandığınız eylem anında" ifadesine de itirazlarımvar. Bugün, eskiden devrim diye adlandırılan ve bir şoktanbaşka bir şey olmayan bir coup-de-nı.ain (ani darbe) olmadan,hiçbir reformun olanaklı olmadığını düşünüyor olabilirsiniz. Bende uzun süre böyle düşündüğüm için anladığım, mazur gördüğümve seve seve tartışacağım bu görüşü son çalışmalarım tama­ en terk tmeme neden oldu. Başarılı olmak için coup-de-main'eıhtiyacımız olduğuna inanmıyorum; dolayısıyla devrimci eylemibir toplumsal reform aracı olarak ortaya atmamalıyız, çünkü busözde eraç güce, keyfiliğe bir çağrı, kısacası bir çelişki olacaktır.Ben sorunu şu şekilde koyuyorum: Bir ekononıik bileşimle toplumdanalınan zenginliğin, başka bir ekonomik bikşinıle toplumaiadesini sağlamak.Anarşist ekonomik eylem idealini Marksist politik eylemvurgusunun karşısına koyan bu mektup, Marx ile Proudhonarasındaki doğrudan temasın sonu oldu. Marx yanıt vermedi;Proudhon'un tavrının onu hayal kırıklığına uğrattığı söylenir.Ancak, Proudhon'un 1846 sonbaharında Ekonomik Çelişkiler,C:istemi: ya da Sefcdetin Felsefesi'ni (System of EconoınıcContradictions: or, The Philosophy of Poverty) yayımlamasındansonra Marx'ın sergilediği tavn sadece hayal kırıklığıylaaçıklamak mümkün değildir. Marx bu fırsatı, Fel·sefenin Sefaleti'ni (The Poverty of Philosophy) yayımlayarak.,geçmişte Proudhon'a gösterdiği tavrı tamamen tersine çevir­.. ,._._ ',.in kullandı; güya Proudhon'un kitabının bir eleştirisiolan bu kitap, Proudhon'un tezlerinin görünüşteki düzensizliğininaltındaki özgünlüğün ve esnekliğin hiç anlaşılmadığınıgösteren kötü niyetli bir yanlış betimlemeler silsilesinedönüşüyordu. İki yazar arasındaki diyalog teorik bakışlarınıntamamen farklılaştığını göstermekle kalmıyor, aynı zamanda-ve belki de daha önemlisi- uzlaşmaz bir kişilik çatışmasınıgözler önüne seriyordu.Proudhon Ekonontik Çelişkiler'de aslında Marx'a yazdığımektupta değindiği "eleştirel ya da kuşkucu biçim"i kullanıyordu.Başlık sayfasında Destruanı et Aedificabo epigrafınınyer aldığı doğrudur, ama Proudhon yapmaktan çok yıkıyorve kitabın sonunda, topluma yaklaşımının yapıcı yanının dahaileride tartışılması gerektiğini az çok kabul ediyordu. E­sas olarak, var olduğu haliyle toplumda tüm iyi olasılıklarınkötü sonuçlar doğurma biçimini aydınlatmaya çalışıyordu.Düşüncelerimizin özsel çelişkisi -çalışmayla gerçekleştirilmekve toplumda muazzam bir iktidarla ifade edilmek- her şeyin


128 ANARŞİZMolması gerekenin tersi bir biçimde gerçekleşmesine neden oluyorvetopluma tersinden bakılan bir duvar halısı ya daı içi dışınaçevrilmiş bir post görüntüsü veriyor ... Üretici olmayan itaat etmelidir,ama ne yazık ki üretici emir vermektedir. Kredi, adınınetimolojisine ve teorik tanımına göre çalışmayı sağlayan olmalıdır;pratikte onu ezer ve öldürür. En üstün nitelikleriyle dünyanınkullamlabilir kılınması olan mülkiyet, aynı niteliklerin uygulanmasıyladünyanın yadsınması haline'gelmektedir.Aynı şekilde kardeşliği ilke edinen komünizm sonundaonu yok eder ve tekeli yerleştirir. Aslında, bugüne kadar denenentüm girişimlerin vardığı nokta dengelenmeyen tekeldir.Burada Proudhon'un aslında, ekonomik çelişkilerin °ortadankaldırılmadığı -çünkü bu çelişkileri ortadan kaldırmakmümkün değildir- ama dinamik bir eşitliğin sağlandığıbir tür denge aradığını fark ederiz. Proudhon bu dinamik e­şitliği Karşılıkçılıkta; hüküınetin çözülmesi, mı,lkiyetin eşitlenmesive kredi özgürlüğü gibi aşina olduğumuz Proudhoncuöğeleri içeren bir kavramda bulur.Proudhon Ekonomik Çelişkiler'i yazarak bütün şimşekleriüstüne çekti; tarzı en az "Mülkiyet Hırsızlıktır!" cümlesikadar skandal yaratıcı olan din karşıtı bir beyanla saygıdeğerinsanları şok etti. Tanrı düşüncesini inceledi ve dünyanınhalinin, iyiliksever bir Tanrı'nın varlığını teyit etmekşöyle dursun, insanı karşı konulmaz bir şekilde 'Tanrı Kötüdür"aforizmasının içerdiği sonuca götürdüğü kanaatine vardı.İnsan, diyordu Proudhon, kendisini evrende insan olmayanher şeyin karşısına koyarak olduğu gibi olur; ama insanolmayan her şey -en azından teologlara göre- Tann tarafındanyönetilir. Tanrı varsa, o zaman İnsana karşı olmalıdırve bildiğimiz tek iyi, insani iyi olduğuna göre, Proudhoncumantıkta Tanrı kötü olmak zorundadır.Ben diyorum ki, Tanrı -eğer bir Tanrı varsa- hiç de felsefecilerinve rahiplerin çizdikleri portrelerde göründüğü gibi değil;Tanrı insanın ayırt edici niteliği olan analiz, basiret ve ilerlemeyasasına göre düşünmüyor ve hareket etmiyor; tam tersine tersve gerici bir yol izliyormuş gibi görünüyor; zeka, özgürlük, kişi-PARADOKSLARIN ADAMI 129lik Tanrı'da bizde olduğundan farklı bir şekilde oluşuyor; ve doğanınbu özgünlüğü ... Tann'yı esas itibarıyla, uygarlığa karşı.özgürlüğe karşı, insana karşı kılıyor.Bu doğruysa, o zaman tiranlığın, sefaletin ve yalanın fethiTanrı'ya karşı olmakta yatar. "Biz ona rağmen bilgiye u­laşırız. İleriye doğru her adım Tann'yı altetme yönünde birzaferdir."Sonraki anarşistler gibi Proudhon da burada, dünyevihükümete karşı mücadelenin kaçınılmaz mantıksal sonucuolarak hllim bir Tanrı düşüncesine karşı kesin bir isyanısergiler. Ancak, aşkın bir Tanrı'nın reddi ve buna eşlik edenkilise karşıtlığı, bazı açılardan dinsel bir tutumu engellemez.Proudhon hiçbir zaman gerçek bir ateist olmamıştır. Rahibinmutlak dogmatizminden ne kadar nefret ediyorsa, ateistinkindende o kadar nefret ediyordu ve -insanın kendisi tarafındanyaratılmış bile olsa- Tanrı düşüncesini var olan vedolayısıyla karşı çıkılması gereken bir şey olarak görüyordu.Aslında Tanrı ve İnsan Proudhon için nihai çelişkiyi, toplumsalkurtuluşun sırrını mücadelesinde taşıyan kozmosununManikeist kutuplarını temsil ediyordu. 1846 yılına ait günlüğündeiki önemli not dikkati çekmektedir. Birincisindeşöyle der: "Tanrı ve insan, biri diğerinden daha fazla olmamaküzere tamamlanmamış iki gerçekliktir; ikisi de bir varoluşdolgunluğuna sahip değildir." İkincisinde de ekler:"Tanrı akıl için gereklidir ama akıl tarafından reddedilir."Proudhon Tanrı düşüncesini yadsımıyordu; o bu düşünceninmuhalifiydi. Bu noktada Proudhon'un düşüncelerinde çatışmadüşüncesinin önemini vurgulamak gerekir; o zaferdençok mücadele için yaşıyordu ve bu açıdan anarşistlerin çoğuona benzer. Proudhon evrendeki ve toplumdaki çelişkili güçlerarasında en fazla bir ateşkes olabileceğini düşünür; amagerilim ve gerginlik her zaman kaçınılmaz ve istenir bir şeydir.Bu nedenle Ekonomik Çelişkiler gibi bir yapıtı değerlendirirkenProudhon'un, durağan sonuçlara ve nihai yanıtlaragüvenmeyen bilinçli bir anti-sistematik düşünür olduğunu


130 ANARŞIZJl.IPARADOKSLA!UN ADAMI 131unutmak çok yanlış olur. Onun ideali her zaman diriamikbir toplumdu; sürekli değişimle hareket halinde tutulan vesürekli eleştiriyle canlılığı korunan bir toplum.1848 Şubat Devrimi'nde Orleanist monarşi devrildiği za­an, sürekli değişim sürecinde büyük bir sıçrama gerçekleştı.Bu sırada Proudhon Paris'te serbest yazarlık mesleğinisürdürmek üzere Lyon'daki işinden ayrılmıştı. Başkentinr dikal işçileri arasındaki itibarı öyle bir düzeye ulaşmıştıkı, Engels Ocak 1848'de Marx'a yazdığı mektupta, Paris'tekiKomünist Birlik üyeleri arasında tırmanan "Proudhonculuk"tan yakınıyordu; Proudhon 1847'nin son aylarında, editörlüğünükısa bir süre, kendisi gibi, herhangi bir gruba dahilolmadan sosyalist çevrelerin yanında yer alan Ribeyrollesadlı bir gazetecinin yürüttüğü, kısa ömürlü Le Peuple'ün(Halk) geleneğini sürdürecek bir derginin yönetimini devralmakiçin bir grup sempatizanla görüşmeler yapıyordu.Proudhon Şubat Devrimi'ni öngörmüştü; bu devrimin,toplumun radikal yeniden inşası konusunda pek fikri olmayanduygusal liberallerin ve Jakobenlerin hıikimiyetindegerçekleşeceğini de anlamıştı. Ayaklanma günlerinde isyancılarınheyecanı onu da sardı ve kan dökülmeyen Tuileriessaldırısına katıldı; barikatların kurulmasına yardım etti veel konulan bir matbaada devrimci cunta için afişler hazırladı.Ama otel odasına dönüp başkent dışındaki arkadaşlarıiçin izlenimlerini yazmaya başladığı zaman, "düşünceler olmadanbir devrim yaptılar" sonucuna vardı. Zaferi devrimingücünden çok monarşinin zayıflığı mümkün kılmıştı. "Hareketebir yön veı·nıek gerek ve hareketin şimdiden tartışmadalgalarının altında yitirildiğini görüyorum."Eksikliği açıkça hissedilen düşünceleri sağlamayı kendinegörev edindi ve bunu yapaı·ken, sonraki yirmi yıl boyuncaanarşizmin olaylardan kopuk salt tevrik bir eğilim olmaktançıkıp, öngörülebilir bir gelecekte toplumsal değişimi amaçlayantoplumsal propaganda ve eyleme yönelmesine yol açacaksüreci başlattı. Proudhon'un devrimci 1848 yılı ve gerici1849 yılı içindeki etkinlikleri esas olarak üç girişim etrafın-da yoğunlaşıyordu: 7 Şubat 1848'de Le Reprisentant du peuple'ün(Halkın Temsilcisi) ilk sayısıyla başlayan dergiler dizisi;bir Halk Bankası ve Karşılıkçı bir alışveriş sistemi yaratmagirişimi; ve Haziran 1848 ara seçimi kendisini KurucuMeclis'e getirdiği zaman tek düş kırıklığına uğratıcı parlamenteretkinlik."Üretici Nedir? Hiçbir şey ... Ne olmalıdır? Her şey!" LeReprisentant du peuple düzenli olarak yayımlanan ilk anarşistdergi olarak hayata bu başlıkla atıldı.* Proudhon partilerdenve kliklerden bağımsızlığını korudu, hatta bu bağımsızlığıgururla teşhir etti ve konumunu, amacı devrimin doğruamaçlarını ve devrimcilerin hatalarını göstermek olan bağımsızbir eleştirmen olarak belirledi. Çoğunlukla kendisi gi.hi matbaa işçisi olan arkadaşlarından oluşan küçük ama ka·rarlı bir grup onu destekliyordu ve bu açıdan Le Representantdu peuple, kendisini belirli bir propaganda görevine, çoğunluklada yayımcılığa adamış küçük, işlevsel grubun en kalıcıanarşist örgütlenme olduğuna dair bir örnek oluşturdu.Le Repridentant du peuple'ün, Proudhon'un sert üslubuylaöne çıkan bağımsızlığı bu gazetenin çabucak başarı kazanmasınısağladı.Tüm gazeteler içinde [diyordu Comtesse d'Agoult, History of1848 adlı yapıtında], fevkalade bir özgünlüğü ve yeteneği yansıtantek gazete Le Representant dıt peıtple'dü ... [Proudhon) inzi.va köşesinden, kamuoyunu, halk yığınlanyla kaynaşmış insanlardançok daha güçlü, çok daha derin bir şekilde etkiliyordu ...Beklenmedik ve çarpıcı konuşma tarzı. .. halkın merakını fa zlasıylacezbediyordu.1848 yılı boyunca Proudhon'un makalelerinin değişmeyentemalarından biri "proletarya hükümetin yardımı olmadankendisini kurtarmalıdır" temasıydı. Bu temaya, tüm toplumsalhastalıkların çaresi olarak evrensel oy hakkını ileri sürenmitin eleştirisi eşlik ediyor, ekonomik değişiklikler olmadığı* Düıenli o\nıayan ilk anarşist dergi herhalde, Proudhon'un İspan.vnlöğrencisi Rauı6n'un 1845'te kısa bir si.ıre (jaJicia'da yayımladığı El Port•ı•tuıadlıgazetedir.


132 ANARŞiZMzaman politik demokrasinin ilerleme yerine gerilemeyle sonuçlanmasınınhiç de zor olmadığına işaret ediliyordu. Faşistsağ hareketlerin kitleyi cezbetme kapasitelerine dair bütünbilgilerimiz ışığında bugün böyle bir iddia olağan dışıgörünmüyor, ama Nisan 1848'de, devrimci iyimserliğin doruknoktasında olduğu günlerde, Proudhon, Louis-Napoleon'un, bizzat cumhuriyetin kendisini savunmak. için tesis ettiğievrensel oy hakkı sayesinde Prens-Başkan seçilmesi sonucundademokrasinin boğulacağı bir yıl sonraki durumu öngörentek kişiydi.Bu vukuf Proudhon'un Kurucu Meclis'e seçilme konusundakigönüllüğünü daha da şaşırtıcı kılıyor. Daha Nisan ayındaadaylığını koymuş ve küçük bir farkla kaybetmişti; Haziran'dadiğerlerinin yanı sıra, o dönemde La Tribune nationaleadlı küçük bir gazetenin editörlüğünü yapan şair CharlesBaudelaire'in de desteğiyle 77 000 oy alarak seçildi. Proudhon'un,bir yasa koyucu olarak Halk Bankası için bir miktarresmi destek sağlama umuduyla seçime girdiği ileri sürül·müştür; daha önce sosyalist bakan Louis Blanc'dan istediğiyardımlar sonuç vermemişti. Bu doğru bile olsa, deneyimindüş kırıklığıyla sonuçlanması uzun sürmedi. Meclis oturumdaolmadığı zaman bile Proudhon gece yarılarına kadar çeşitlikomitelere ve bürolara giderek, bir yasa koyucu olarakgörevini gayretle yerine getiriyordu. Ama çalışmasının kendisinigerçek yaşamdan uzaklaştırdığını fark etti. "Adınıımıparlamentoya atar atmaz;'' diye anımsıyordu bir yıl sonraBir Deı1rinıci11in İtirafiarı'nda (Les Confessions d'un revolutionnaire),"kitlelerle temasımı kaybettim ; yasama görevimbeni öylesine boğmuştu ki, güncel olayh:ıra ilişkin görüşümütamamen yitirdin1." ·Proudhon kısa bir süre sonra, anarşistteorileriyle Meclis'te hiçbir yeri olmadığını anladı. Kuşkusuzbu deneyim politik yöntemlere duyduğu güvensizliği sağlamlaştırdıve son yıllarına damgasını vuran ve genel olarak a­narşist hareketin miras aldığı anti·parlamentarizmi geliştirmesineyardımcı oldu.PARADOKSLARIN ADAM! 133Öte yandan esef ettiği bilgisizliğin uzun sürmediğini veProudhon'un Meclis içindeki konumunun kısa bir süre sonragazetecilik dünyasında olduğu gibi öfkeli bir bağımsızlık konumunadönüştüğünü belirtmek gerekir. Haziran 1848'inikinci yansında hoşnutsuz işçiler barikatları kurduklarında,meslektaşları gibi Proudhon da önce bunun cumhuriyeti çö·kertmek isteyen Bonapartist ajitatörlerin işi olabileceğindenkuşkulandı. Ama hakikati kendi başına bulmaya çalıştı vemücadelenin sürdüğü bölgeleri ziyaret etmek için milletve·killiğinin olanaklarından yararlandı. Ayaklanmanın temelolarak sosyalist bir yapıya sahip olduğu, "ilk ve belirleyicinedeninin toplumsal sorun, toplumsal kriz, iş, düşünceler''olduğu sonucuna vardı. Burjuva devrimcilerinden ayrı olarakişçi sınıfının ilk ayaklanmasıyla birlikte devrimci tariheyeni bir öğenin girdiğini gördü ve kendisi ile Haziran barikatlarındaçarpışan insanların farklı yollarla Jakobenlerinsalt politik devrimciliğinin ötesine geçtiklerini ve o dönemintoplumunda öne çıkan ekonomik eşitsizliklere çözümler aradıklarınıanladı.Proudhon bunu fark edince, ayaklanmacıları savunmaktabir an bile tereddüt etmedi. Baskı sürer ve idam mangalarınınyerini sayısız sürgün kararı veren mahkemeJer alır·ken, Proudhon kurbanlara duyduğu sempatiyi ifade etme ihtiyacınıhissetti; 6 Temmuz tarihli Le Reprisentant du peuple'debunu tipik bir vurgu:yla yaptı:Dört aylık işsizlik birdenbire bir casus belli'ye [savaşı gerektirenolay. ç.n.], Cumhuriyet Hükümeti'ne karşı bir ayaklanmayadönüştü; bu cenaze günlerinin tüm hakikati buradadır ..Fransız işçileri iş istiyorlar, siz sadaka öneriyorsunuz ve asilersize ateş ediyor ... Ben onursuzluğun el süremediği bu gururluırkın bir üyesi olmaktan gurur duyuyorum!Paris artık, Haziran Ayaklanması'nı bastıran general Cavaignac'ınidaresindeki olağanüstü hal yönetimi altındaydıve bu cesur ifade Cavaignac'ın ilgisinin Proudhon'a yönelmt>·sine neden oldu. İki gün sonra Le Reprisentant du peuple g


134 ANARŞİZMatlatılması için hükümetin bir sonraki üç aylık ödeme günündevadesi gelen tüm ödemelerde üçte bir oranında bir indirimya '"' pılması için bir kararname yayınlamasını önerenProudhon imzalı bir makaleydi. Proudhon'un, doğrudan U­lusal Muhafızlara hitaben, "sözde koruyucularınızdan, iş,kredi ve ekmek isteyin" diyerek, neredeyse isyan teşvikindebulunm ası Cavaignac'ı iyice çileden çıkarmıştı.Sesini duyurabileceği herhangi bir imkana sahip olduğusürece Proudhon'u susturmak mümkün değildi. Gazete kapatılıncaKurucu Meclis'i kullanmaya başladı. Yarısı, durumlarınıdüzeltmeleri için kiracılara, borçlulara ve benzerlerineiade edilmek, gerisi ise devrimden önceki yaşam standartlarınıyeniden sağlamak için kullanılacak bir fon olarak devleteverilmek üzere alacaklılardan son üç yıl boyunca kendilerineborçlanılan tutarın üçte birinden feragat etmelerini isteyenözel bir önerge sundu. Bu öneri biçimsel olarak değilsebile özünde, vergi ile devlet yardımını birbirine bağlamayavönelik olarak bugün çok aşina olduğumuz bir yöntemdi, a­a öneriyi incelemekle görevli Mali Komite Üyeleri, kısmenönerinin mevcut biçiminin bile mülkiyete bir saldırı olduğunudüşündükleri için, kısmen de Proudhon'un kafasında ö­nerinin aslında daha kapsamlı sonuçları -olduğundan kuşkulandıklarıiçin öneriye düşmandılar.Proudhon 31 Temmuz'da önergesini Meclis'te açıkça savunduğuzaman bu sonuçlar ortaya çıktı. Proudhon'un hatipliğiyazarlığı kadar iyi değildi ve Britanya Büyükelçisi'ninbelirttiği gibi konuşması "son derece sönüktü." Yine de orayasadece onun saçmalıklarına gülmek için gitmiş olan meslektaşlarınıöfkelPndirecek kadar kışkırtıcıydı. Amacını, gelirlerinoıtadan kaldırılması yoluyla mülkiyeti sahiplik düzeyineindirgemek olarak tanımladı ve "eski toplumun tasfiyesi.. nin "tarafların ihtiraslarına ve iyi ya da kötü niyetli olmalarınagöre fırtınalı ya da dostça" olacağını söyleyerek devametti. Mülk sahipleı·inin "kendi paylarına devrimci çalışmayakatltıda bulunmaya·' çağrılmaları gerektiğini ve "bu çağrıyıreddettikleri takdirde sonuçlardan mülk sahiplerinin sorum-PARADOKSLARIN ADAMI 135Ju" olacağını belirterek, önerisini bir ilk adım olarak ortayaattı.Meslektaşları bunun ne demek olduğunu açıklamasını is-­terlikleri zaman, Proudhon yine tarihsel bir tanımlamasıylayanıt verdi. "Şu demek: Çağrıyı reddederseniz tasfiyeyi, sizinyardımınızı beklemeden kendi başımıza yürüteceğiz."Dinleyicileri "Siz diye kimi kastediyorsun?" diye bağırdıklarında,şu yanıtı verdi: "Bu iki zamiri kullandığımda, siz vebiz dediğimde, kendimi proletaryayla, sizi de burjuva sınıfıylaözdeşleştirdiğim açıktır." "Bu bir toplumsal savaştır!" diyebağırmaya başladı öfkeli tutucular. Proudhon'un önerisinireddetmekle kalmadılar. Bu öneriyi "kamu ahlakı ilkelerineiğrenç bir saldın, mülkiyete saygısızlık, skandalı teşvik etmek,en iğrenç ihtiraslara çağrı," olarak tanımlayan özel birkararı onayladılar. Karar için 691 lehte, biri Proudhon'unolmak üzere 2 oyda aleyhte kullanıldı.Proudhon artık Şubat devrimcileri arasında tamamenyalnızdı. Sınıflararası bir mücadeleyi kabul etmekle kalmamış,ilk kez, bu mücadelede anarşistlerin, sadece "halk" denilenmuğlak bir varlığın değil işçilerin yanında yer almalarıgerektiğini ortaya atmıştı. 31 Ağustos'ta Le Representant dupeuple yeniden çıkmaya başladığında, ön sayfada byü.kharflerle "Kapitalist nedir? Her şey! Ne olmalıdır? Hıçbırşey!" başlığının yer alması anlamlıydı.Proudhon'un Ulusal Meclis'teki konuşması adının üst sınıflararasında lanetle anılmasına yol açtıysa da, işçiler arasındakisaygınlığını arttırdı ve gazetenin tirajı 40 OOO'e çıktrbu 1840'ların görece küçük Paris'inde olağanüstü bir başrıydı.Ama otoriteler gazetenin başarısından rahat rahatyararlanmasına izin vermediler; Le Representant du peupleyeniden çıkmaya başladıktan birkaç gün sonra tamamen k ­patıld. Proudhon ve arkadaşlan bu ihtimali düşünmüşlerdı.Hemen yeni bir gazete için para topladılar ve Kasım ayınınortasında Le Peuple'ü (Halk) çıkarmaya başladılar.Bu arada Proudhon Halk Bankası planlarını olgunlaştı·rıyordu. Halk Bankası, işçiler arasında emek çekleriyle nlı,ı-


136 ANAR.ŞİZMPARADOKSLARIN ADAMI 137verişi geliştirmeye çalışacak ve idari masrafları karşılamakiçin nominal bir faiz oranıyla kredi verecek bir kurum olacaktı.Proudhon bu yolla, kapitalist sistemin dışında, bağımsızzanaatkö.rlar ve köylülerden ve işçi birliklerinden oluşanbir ağın yaratılabileceğine ve bu ağın, Proudhon'un ifadetarzı sık sık öfkeli bir ton almakla birlikte her zaman barışçılolacağını umduğu toplumsal dönüşümü yaratacağına inanıyordu.Ama, 31 Ocak 1849'da kurulan ve üye sayısı hızla 27 OOO'ibulan banka, Proudhon'un gazetecilik kariyerinden kaynaklanantehlikeler nedeniyle hiçbir zaman işlerliğe kavuşamadı.Ocak ayında Le Peuple'de, Aralık ayında cumhurbaşkanıseçilen Louis-Napoleon'u gericiliğin aleti ve timsali olmaklave halkın köleleştirilmesine yardım etmekle suçlayan iki makaleyer alıyordu; bunlardan biri Proudhon imzalıydı. Proudhonisyana teşvikle suçlanınca, Meclis onun parlamenterdokunulmazlığım kaldırmakta tereddüt etmdi ve Proudhonüç yıl hapis ve üç bin frank para cezasına çarptırıldı. Kararıtemyiz ettikten sonra mavi gözlükler takıp büyük bir atkıyasarınarak kaçtı; Belçika sınırından tatile giden Dupuis adlıbir sulh hak.imi kimliğiyle geçti. Birkaç hafta teselli bulamadanülkede dolaştıktan sonra gizlice Paris'e döndü, yanlış elleredüşmesin diye Halk Bankası'nı tasfiye etti ve gizli gizliLe Peuple'ün editörlüğünü sürdürdü. Sonunda bir polis muhbirikendisini gördü ve bir Haziran akşamı Place de Lafayette'tedolaşırken tutuklandı.Proudhon'un Sainte-Pelagie'de, Conciergeri'de ve Doullenskalesinde geçen üç yıllık hapis dönemi ironik bir şekildehayatının en iyi ydlan oldu. O nıutlu dönemde Fransız politiktutuklularının hapis cezaları hafir geçiyordu. Proudhon'un yaşam koşulları ve beslenmesi gayet iyiydi; yazabiliyor ,çalışabiliyor ve arkadaşlarını kabul edebiliyordu; hatta cezası.hınbüyük kısmında işleriyle ilgilenmek için haftada birgün hapishaneden dışan çıkmasına bile izin veriliyordu. Budönemde ikisi en iyi kitapları arasında yer almak üzere üçkitap yazdı, birbirini izleyen gazetelerinin editörlüğünü yap-maya devam etti ve hatta evlenip ailesini genişl tmeye başladı.Hareket kısıtlılığını dikkatini dağıtacak hır şey olmamasıdengeliyordu; bu yıllarda Proudhon'un yaşamının zenginleştiğineve daha üretken hale geldiğine uşku yok. 1852yazında cezası sona erdiğinde Sainte-Pelagıe'den ayrılırkenmemnuniyetle şunları yazıyordu:Ne kaybettim? Tam bir bilanço çıkan :am, hiçbir şey diyeıınm. u·- çyı 1 önce bildiğimin on katını bıhyoruın ve on kat da-b·ı· .. . . .ha iyi biliyorum; ne kazandığımı kesınlıkle bılıyorum, ama nekaybettiğimi gerçekten bilmiyorum.Proudhon'un kaybettiği gazeteciliğiydi ve bu kayıp ayatıbo yunca onu uz ·· d" u. '-Peuple 13 Haziran 1849 ,ueda Louıs Na-. . , . .poleon'a karşı ayaklanmanın çöküşüyle bırlikte silındi. Proudhonzamanlamasının ve planlamasının yanlış oldugunu düşündüğü ayaklanmayı desteklemiyordu, ama Le Peupl 'ün sorumluluğunu üstlenen arkadaşları a aklanmaya aktıfolarak katılmanın coşkusuyla hareket etmışler ve sonuç:ızete geçici olarak kapatılmış ve tesisleri Ulusal Muhafızla;tarafından yerle bir edilmişti..Ama Proudhon gazeteciliği direnmeden terk etmek nıye­.tın d e d egı • 'ld" ı, 30 Eylül' de arkadaşı ve hayranı Alexander. .Herzen'in cömert yardımlarıyla üçüncü gazetesı L Voıx du·peuple (Halkın Sesi) yayın hayatına başlaı. La Voıx du.!' eupleöncellerinden daha da popülerdi, hapıs cezası sankı sdeceProudhon'un ününe ün katmıştı; özel makalele r yazdı . gun ·· ı er de elli-altmış bin nüsha öylesine hızlı tükenıyordu kı. . .Herzen'e göre "ertesi gün dergı hır sou yerıne b' ır f ran k agidiyordu.".La Voix du peuple'ün yayın hayatı öncellerı kadar fırtına-! ld Sürekli olarak kapatılıyor ve para cezası alıyordu;l o u.p udhon hakkında ise Louis-Napoleon'un coup d'' etat ' sını(;:rbe) gerçekleşmesinde p bir yıl öne ön ö :düğü .bir makalesinedeniJle dava açıldı; çok uzun surelı hır h pıs cezasındansadece teknik nedenlerle kurtuldu. La Voıx du peuıılo·Mayıs 1850'de nihayet tamamen kapatıldı. Bu sırada 1 lı'ı


138 ANARŞİZMPARADOKSLARIN ADAM! 139zen'in sağladığı fon tükenmişti ve başka bir hayır sahibi bulunamıyordu.Proudhon yine de dördüncü bir gazete yayımlamayabaşladı; adı yine Le Peuple olan bu gazete parasızlıkölüm, doğum ve büyüme gibi doğal olgulardan kaınm knasıl mümkün değilse, bu süreçten de kaçınmak mümkundeğildir.nedeniyle düzensiz bir şekilde çıkıyordu. Öfke nöbetlerini kısıtlamayaçalışıyordu, ama yine de ilk ::ıayıya matbaadan gelirgelmez el konulmasını önleyemedi ve Le Peuple sonundatüm politik yayına getirilen yeni bir damga vergisiyle çökertildi;tiraj hızla düştü ve 14 Ekim 1850'de sözde "iç savaş kışkırtıcılığı"nedeniyle getirilen 6000 fr anklık son bir cezayıkarşılayacak kaynak kalmadı . İki yıldan uzun bir süre sonra,anarşist gazeteciliğin ilk sürekli deneyimi yolun sonunavarmıştı.Devrim ilahi ya da insani hiçbir gücü?" kar sında..duramaaca"ve tam da karşılaştığı dirençle gelişen hır guçtur .. :Bas­rdınız ölçüde sıçrar ve eylemi karşı konulmaz hale g :I _ır; dolayısıylabir düşüncenin zaferi açısından baş angıçtan ıtıbaenra h atsız e dil mesı, . tedirgin edilmesi, ezilmesı . ıle engellenme enbüyümesi ve gelişmesi arasınd kt N dualann ne de- ark yo ur ., _ etehditlerin harekete geçiremedıgı Neme ıs gıbı . devnm . de ' kas­, •.vetli ve önceden belirlenmiş ayak seslerıyle'. dotlannı_ serdıgıve taraftarlarının kanıyla sulanan çiçekler Uzennde, duşmanlannınbedenlerine basarak ilerler.Proudhon gazetecilikten zorla uzaklaştınlmasına üzülüyordu,ama bunun düşüncelerini ortaya koymasını önlemesineizin vermedi ve gazetenin yokluğunun bıraktığı vakti kitapyazmak için kullandı. Hapishanedeyken yazdığı üç kitaptanikisi anarşist tarihte hftlfi iinemlerini korumaktadırlar.1849'da yayımlanan Bır /)e11rintcinin İtirafl,arı 1848 olaylarınıanarşist bir bakış açısındnn analiz eder ve devrimingerçek ilkesi -"insanın insana biriktirilmiş sermaye aracılığıylahükmetmesine son verilmPsi"'- kabul edilene kadar devrimcigeleneğin tamamlaq.mayacağı sonucuna varır. Bir Devrinıcininİtirafl,arı tikel bir tarihsPI olnyı ortodoksluktan uzakbir görüşle ele alması, dönemin Çl'i;!İtli politik eğilimlerine i­lişkin keskin analizi ve başlığa rııı".,rmen yalnızca Proudhon'un teorik tezlerini desteklemek için kullanılan otobiyografikbölümleriyle gerçekten de en ilginç kitapları,ndan biridir.Temmuz 1851'de yayımlanan 19. Yüzyılda Genel Deı·rinıDüşüncesi (The General idea of thP Revolution in the 19thCentury) üslup açısından İtiraflar kadar parlak değildir, a­ma anarşist düşüncenin ilerlemesindeki bir aşama olarakdaha önemljdir; çünkü Proudhon'un beş yıl önce EkonbnıikÇelişkiler' de vaadettiği pozitif toplun1 incelemesi, bu kitaptadiğer iki kitapta olduğundan daha fazla yer tutar.Genel Devrinı Düşüncesi, Proudhon'un zorunlu bir olguolarak gördüğü devrimci sürecin incelenmesiyle başlar;uu devrım go ··ru·· şü , insanın sınırları içinde çalışmak veözgürlüğüne ulaşmak zorunda olduğu kad r a l anını tems ·1den zorunlu güçlerle yönetilen, doğanın hır parçası olara:nar . st toplum anlayışına uyar. Kropotn on al rı Dar :. wıncı • ıorm ü] · l erı benimseyip devrimleri evrımcı hır sureçtek;;,.ıram al ar ya da mutasyonlar biçiminde sunar ak d uşunceyı . . ··daha bilimsel bir şekilde ifade edece k ' ama gene l an J a yışınıdeğiştirmeyecektir.Proudhon kendi dönemini odak noktası alır ve lv7 89 . . F. .ran­sız Devrımı gor . . evinin ancak yarısını tamamladıgı ıçın 19... ılda bir devrimin gerekli olduğunu ı ·ı erı · surer. ·· F ran sız.an insanlar yalnızca politik değişiklıklerleyuzy. .,Devrımı nı yap. .ilgılenıyor ve ıeo a.' . . .kl . ı k no·r d lizmin silinmesı ıçın gere ı o an e omik değişiklikleri dikkate almıyorlardı.Cumh.t Toplumu kurmalıydı ; oysa sadece Hükümetkurma kl a "'1'Y1a ı gı en 'a· 1··· Bu nedenle ' 89'da ortaya atılan soıun res-.mı olara k fOZU .. .. 1 m üş aibi c- görünse de, temel olara k yaı nızca h - ...fi .'k"met meta ızıgın · d e, Napoleon un deyişiy 1 e 1=0 .,_ z 0J1 ··a e b" ır d e.,.­ &ı-k !muştur .. .Kralların hakimiyetinden feyz alan b o ' of d ıve " askerı· h"ki a m ,· yetin yerine ' sanayi kurumlarının yenı bınasıdikilmelidir.Proudhon bu binanın birlikler aracılığıyla kurulabilecı·ıi-


PARADOKSLARIN ADAMI 141140 ANARŞİZMni ileri sürer, ama bununla katı ya da Ütopyacı bir örgütlenmeyikastetmediğini belirtmeye özen gösterir. Kendi içindebir amaç olarak görülen birlik, özgürlük için tehlikelidir, a­ma daha büyük bir amacın, bireysel özgürlüğün aracı olarakgörüldüğünde yararlı olabilir. Proudhon birliklere yalnızca"toplumsal cumhuriyet"i kurma eğiliminde oldukları sürecedeğer verilmesi gerektiği cümlesiyle sendikalist tutumu öngörür.Çahşmalannın önemi küçük birlik çıkarlarında değil; ilkdevrimin olduğu gibi bıraktığı kapitalistler, tefeciler ve hükümetlerhitkimiyetinin reddedilmesinde yatar. Daha sonra, işçigrupları politik yalanı alt ettiklerinde ... doğal mirasları olansanayinin büyük bölümlerini devralmahdırlar.Birliklerin en büyük görevi, hükümet düşüncesinin karşısınasözleşme düşüncesini koymak olacaktır.Sözleşme düşüncesi hükümet düşlıncesini dışlar ... Sözleşmeyegiren taraflar arasında, zorunlu olarak tarafların her biriniilgilendiren gerçek bir kişisel çıkar vardır; kişi aynı zamanda özgürlüğı.inüve kazancını garantilemek için pazarlık yapar. Oysa,hükümet işlevinin temsil ya da delegelik sistemi nasıl düzenlenirsedüzenlensin, hükmeden ve hükmedilen arasında zorunluolarak özgürlüğün ve yurttaşlık araçlarının kısmi bir devri sözkonusudur.Proudhon'a göre, yeni ekonomik düzenin politik örgütlenmedenfarkı, bu sözleşme ilkesinin genelleşmesi, toplumunözgür bireyler arasındaki gönüllü bir anlaşmalar ağına dönüştürülmesidir.Bu düzene ulaşıldığında artık hükün1eteihtiyaç kalmayacaktır; Proudhon eski aşamacı doktrininegeri dönerek, otoriteyle başlayan bir dizi aşamanın anarşiyevaracağını söyleyerek sözünü tamamlar.Ama Proudhon taıtışmaya bu genel düzeyde son vermez.Proudhoncu bir ütopyaya en yakın şeyi; sözleşme düşüncesizafer kazandığında toplumsal düzenlemelerin bürünebileceğimuhtemel biçimlerin bir taslağını sunar. Sonraki anarşistve sendikalist görüşleri niteleyen ademi merkeziyetçilik, fe-deralizm ve işçilerin doğrudan denetimi gibi öğeler bu taslaktayerlerini alırlar. Başında Godwin'in büyük ölçüde tarımsalolan bir toplumda, sonunda ise Proudhon'un giderek sanayileşenbir dünyada yaşadığı elli yıllık deneyimin Godwinciütopyaya getirdiği ilerleme açıkça görülmektedir. Bu, Proudhon'unbize sunduğu haliyle özgür toplumun taslağıdır.Yasalann yerine sözleşmeleri koyacağız; çoğunluk oyuyla,hatta oybirliğiyle kararlaştırılan yasalar olmayacak. Her yurttaş,her kent, her sanayi sendikası kendi yasalarını yapa ak.Politik güçlerin yerine ekonomik güçleri koyacağız ... Süreklı ordulannyerine sanayi birliklerini koyacağız. Polisin yerine çıkarlarınözdeşliğini koyacağız. Politik merkeziliğin yerine ekonomikmerkeziliği koyacağız.Mahkemelerin yerini hakemlik alacak, ulusal bürokrasilerinyerini merkezi olmayan doğrudan idare alacak ve büyüksanayi ya da ulaşım işleri işçi birlikleri tarafından yönetilecek;eğitim anababaların ve öğretmenlerin deneti indeolacak ve akademik eğitimin yerini "çıraklıktan ve bilımseleğitimden ayrılmayan ... mesleki eğitimden ayrılmayan ... öğretimle"bütünleşmiş eğitim alacaktır. Proudhon bu yolla,toplumsal bir birliğe ulaşılacağını ileri sürer; bu birlik.le karşılaştırıldığındadevletli toplumların sözde düzeni olduğu gibigörünecektir: "Sınırsız tiranlığa temel oluşturan bir kaos."Genel Deıırinı Düşüncesi Proudhon'un temel eseri olarakgörülebilir. Burada önceki kitaplarının yapıcı ipuçlarını, sistemlidenilebilecek bir biçimde bir araya getirir ve sonrakiçalışmalarında geliştirdiği başlıca düşüncelerin anahatlarınıverir. Proudhon'un bütün kitapları gibi -ve diğer anarşistlerinçoğunun yazılan gibi- bu kitabın da en güçlü olduğu alansaldırıdır. Otoriter devrimci doktrinlerin hatalarına ilişkinkeskin eleştirileriyle karşılaştırıldığında, Proudhon'un aklıngücüne ve insanın kendi iyiliğini bulma ve seçme eğilimin


142 ANARŞJZMPARADOKSLARIN ADAM!143olmalarının, Proudhon'un temel tezini -toplumsal hastalıklanntedavisinin politik bir düzeyde değil, toplumun ekonomikköklerinde aranması gerektiği- tarihsel olarak desteklediğidoğrudur. Ama Proudhon'un anarşist torunları bile çözfunün,onun en umut dolu anlarında önerdiği gibi basit birsözleşme meselesi olduğunu ileri sürmekten vazgeçtiler.Hapishaneden çıkmak çoğu insan için hayatın genişlemesianlamına geldiği halde, Proudhon'u beklenmedik bir düşkırıklıkları dünyasına attı. Sainte-Pelagie'nin duvarları_arasında,seçkin bir asiler topluluğunun arkadaşlığında, İmparatorluğunkurulmasından beri Fransa'nın atmosferinin nekadar değiştiğini anlamamıştı. Dışarı çıktığında düşüncelerininaşırılığı nedeniyle damgalandığını fark etti. Hayatınıkazanmakta bile güçlük çekiyordu; adı yayımcıları, editörleri,işverenleri, hatta muhtemel evsahiplerini ürkütüyordu.Nihayet Belçikalı bir yayımcı ilerleme Felsefesi (Philosophiedu progres) (burada Proudhon "sürekli metamorfozda" olanbir evren düşüncesini geliştirmiştir) başlıklı zararsız bir broşürübastığında, polis broşürün Fransa'ya girişini yasakladı.Ama zor yıllar 1858'de, Proudhon Parisli bir yayımcıyı enkapsamlı ve en büyük yapıtı Devrimde ve Kilisede AdaletÜzerine'yi basmaya ikna ettiği zaman sona ermiş gibiydi.Proudhon Adalet Üzerine'yi, Eugene de Mirecourt adıyla yazankuşkulu bir Katolik apolojistin kişisel bir saldırısına yanıtolarak yazmaya başlamıştı, ama kitap aşkın adaleti, yanikilisenin adaletini, içkin adaletle, yuvasını insan bilincindebulan ve devrimin gerçek hareket gücü olan hakiki adaletlekarşılaştıran büyük bir teze dönüştü.Adalet Üzerine olağanüstü bir üsluba sahip, ilginç bilgilerle,özgün önerilerle ve çocukluk anılarına dair büyüleyicibölümlerle dolu muhteşem bir kitaptır. Eğer Genel DevrimDüşüncesi Proudhon'un toplumsal önerilerinin en iyi özetiyse,Adalet Üzerine de bireyselliğinin en iyi özetidir; görünüşteçelişkilerie doludur, ama sonunda hiçbir Proudhon biyograficisininrekabet edemeyeceği bir kişilik imgesini yansıtır.Ancak anarşist düşüncenin tarihi bağlamında ele alındığın-da ikincil bir öneme sahiptir, çünkü esas itibarıyla Proudhon'un daha önce tartıştığı toplumsal düşünceleri ele alır ve dahageniş bir felsefi çerçeveye yerleştirir. Çünkü insani eylemterimleriyle düşünÜldüğünde, içkin Adalet, Eşitlikten başkabir şey değildir ve Eşitliğe -Proudhon'un daha önce ileri sürdüğügibi- Karşılıkçı birlik pratiğiyle ve toplumun ekonomikolarak yeniden örgütlenmesiyle ulaşılır."Adalet Üzerine 1852'den beri Proudhon imzasıyla yayımlananilk önemli yapıt olarak büyük bir ilgi uyandırdı; altıbin nüsha anında satıldı, ama yayım tarihinin üzerinden birhafta bile geçmeden tüm satılmamış nüshalara el konulduve Proudhon kamu ahlfiluna, dine ve devlete karşı bir dizisuçlamayla mahkemeye çıkarıldı. Hikimler açısından yineşanssızdı, üç yıl hapis ve üç bin franklık para cezasına çarptırıldı.Bir kez daha temyize başvurdu ve kaçma konusundakigönülsüzlüğünü gururla ı1 an ederek gecikmeden Belçika'ya gitti.Bu kez Durfort adını aldı ve kendisini matematik profesörüolarak tanıttı. Ancak, Brüksel polisiyle yaptığı güvenverici bir görüşme, kendi adını kullanmasını ve ailesinin Belçika'yayerleştirmesini mümkün kıldı. Savaşçı dürtülerinyaratıcı toplumsal itkilere dönüştürülerek yüceltilmesi üzerinekışkırtıcı bir yapıt olan Savaş ı•e Barış'ı (La Guerre et lapaix) yazmaya koyuldu. Rus entelektüelleri ve Fransız işçileriarasında düşüncelerine yönelik ilginin yeniden uyandı·ğınJ fark etti. Tolstoy onu ziyaret etti, bir Rus askeri Bakunin'insürgünde olduğu Tomsk'tan selamlar getirdi; işçi delegelerietkinlikleri konusunda ondan öğüt almak için Rouen'den ve Paris'ten ziyaretine geldiler. Hatta arkadılşları Proudhoncubir partiden söz etmeye başladılar. Ancak Proudhonihtiyatla böyle bir gelişimi reddetti; Alfred Darimon'ayazdığı bir mektupta parti faaliyetine karşı, tartışmayı vefel sefi araştırmayı öne çıkarmasıyla tuhaf bir şekilde Godwin'ianımsatıyordu; anarşist düşünce çerçevesi, açık bir ta·rihsel bağlantı olmasa bile, tezahürlerinde şaşırtıcı bir şt>l


144 ANARŞİZMPARADOKSLARIN ADAM! 145Tek bir olgudan sizin deyişinizle Proudhoncu bir partininvarolduğu sonucunu çıkarmamıza gelince, bunun büyük bir yanılsamayadüşmek olacağına inanıyorum [diye itiraz ediyordu].İnsanlar Blanquist, Mazzinici ya da Garibaldici bir partiden o­labilirler, yani insanın inandığı, insanın elbirliği ettiği, insanınmücadele ettiği bir partiden; insanın akıl yürüttüğü ve düşün-.düğü bir partiden olamazlar. İnanılmasına yol açtım, bu doğru,çünkü coup d'etat'dan beri zaman zaman bana iyi niyetle yaklaşanlarınsayısı arttı; bunun kanıtlarını görmediğim bir haftabile geçmiyor. Ama bu okurlar eliti, bir parti oluşturmaz; onlarbenden kitap, düşünce, tartışma, felsefi araştırma isteyen vekendilerine bir parti yaratmaktan ve benim inisiyatifim altındagizli bir dernek kurmaktan söz etsem yarın beni hemen terk e­decek insanlardır çoğunluk.la.Aslında, Proudhon o dönemde konumunun kopukluğunuabartıyordu. Salt bir teori adamı olmak şöyle dursun, yaşamınınson döneminde toplumsal meselelere giderek dahaçok dahil oldu ve son dört yıl boyunca edebi telif hakkı, temsilciliğinisanatta Corbets'nin yaptığı realizm, federa]izm, oyvermeme ve hepsinden önemlisi işçi sınıfinın kendi meseleleriniyürütme yeteneği gibi güncel meseleler üzerine bol bolyazdı.Karşılıklı bir durum söz konusuydu; Proudhon 1848'denberi hiç olmadığı ölçüde güncel olaylarda yer almaya isteklihale geldiyse, bunun nedeni büyük ölçüde dünyanın Proudhon1adaha fazla ilgilenmeye başlamasıydı. 18601ann başındaFransa'dak.i politik atmosfer hızla değişmeye başladı;1848'den beri ilk kez işçiler memnuniyetsizliklerini gösİ.eriyorlardı;111. Napoleon ise rejiminin giderek tehlikeye girdiğinihissederek ayrıcalıklar yoluyla daha geniş bir halk desteğielde etmeye çalışıyordu. Açık birlikler olanaklı hale geldive zanaat işçileri, sendikalar ve üretici kooperatifleri kur·mak için denetimlerin gevşemesinden yararlandılar. Proudhon'un,önde gelen sosyalistler arasında Haziran 1848'de a­yaklanmacıları savunan tek kişi olduğunu unutmadılar veİmparatorluğun başından beri yaşadığı yalıtılmışlık onunprestijini arttırdı. Böylelikle, Proudhon istesin ya da isteme-sin, onun birlik ve karşılıklı kredi düşünceleri temelinde birhareket ortaya çıkmaya başladı. Ama, Proudhoncular varolduğuve 1860'ların ortalarında Fransız işçi sınıfı hareketinebilim olmaya başladığı halde, hiçbir zaman Proudhoncu birparti kurulmadı. Marksizm'in yirmi yılı aşkın bir süre sonrayükselişine kadar, Fransız sosyalizmi tamamen parti dışıydıve bu noktada Proudhon'un etkisi belirleyiciydi.Proudhon, Belçika'daki sürgün günleri sırasında Fransızişçileri arasında popülerliğinin arttığını fark ettiği halde,1862 sonbaharında Fransa'ya dönene kadar işçi sınıfı eylemininsorunları kafasını kurcalamadı. Sürgün döneminin sonaylarında dAha çok, İtalya'nın hızla birleşmeye doğru ilerlemesiyleyeniden güncellik kazanan milliyetçilik sorunuylailgileniyordu.Milliyetçilik belki de Fransız Devrimi'nin en dinamik mirasıydıve 1848 bu anlamda 1789 geleneğini sürdürdü; ulusalamaçlar demokratik özlemlerle eşitleniyordu ve Jakobenya da sosyalist çoğu devrimcinin gözünde, anavatanın kurtuluşubireylerin ya da sınıfların kurtuluşu kadar önemliydi.1848 ile Komün arasında, Garibaldi ve Mazzini Avrupademokrasisinin büyük kahramanları haline geldiler; Bakuninbile, anarşist olmadan önce bir tür Slav milliyetçisiydi.Ama Proudhon, Fransız halkına ve Fransız topraklarınaduyduğu sevgiye rağmen hiçbir zaman gerçek bir milliyetçiolmadı. En büyük duygusal sadakati bölgesel bir sadakatti,birçok kez İsviçre Konfederasyonu'na katılmasının daha iyiolduğunu belirttiği doğum yeri Franche-Comte'ye duyduğubağlılıktı. Onun için Fransızların birliği politik bir birlik değildive Genel Devrinı DUşürıcesi'nde, ulusa] sınır1arın yarattıklarıtüm bölünmelerle birlikte yok olmaları isteğini açıkaçık dile getirdi. Proudhon 1848 kuşağında milliyetçiliğingerici yönlerini anlayan birkaç kişiden biriydi ve on yıl sonraradikallerin milliyetçi hareketleı·e, özellikle de Polonya veİtalya'dakilere sundukları eleştirisiz desteğe karşı daha dafazla kuşku besliyordu. Esas teması "militarizmin sona erdi·rilmesi 19. yüzyılın misyonudur" olan Savaş ve Barış'ta, ıııil-


146ı\NARŞİZfl.1PARADOKSLARIN ADA/'w!J 147ly.etçilik sorununa değinmişti ve kitap biter bitmez "ne_lıtik özgrlüğu ne ekonomik hakları ne de toplum relomte . sıl eden bütün bu [mılliyetçi] entrikalara" teslim olduguıçın kınadığı eski dostu Herzen' den kendisini uzakla ş .tıran mektuplarla milliyetçilere karşı bir kampanya başlattı.Milliyetçịlik sorunlarıyla daha yakından ilgilenmesinneden ol n I.tala'daki durumdu. Mazzini, Garibaldi ve İta}yan devrımcılennin çoğu ellerinin altında gibi görünen kurtulu u merke i bi devlet oluşturmak için kU.llanmak istiyorlardı,Fransa dakı Solcuların çoğu da onları destekliyordu.Proud oṇ ygamberlere yakışır bir gözle, güçlü bir İtalyandevletının ıçerde Sezarizm'e, uluslararası politikada ise ko _aya yol açabileceğini gördü. Öte yandan Proudhon'a gö;ltalya olduğu haliye -birçok_ küçük politik ' birime bölünmü:olarak-, toplumsal ılerlemeyı önleyecek merkezi hükümetinve Avupa barışı ve bırliğini tehlikeye sokacak milliyetçi hev s_erı . _ maması sayesinde. özerk bölgelerin federal birliğiçozumunun uygulanması için ideal ülkeydi.B konuda yazdığı makaleler Belçikalı vatanseverlerink_n ıın. _ düşı:ı-ıan olmalaı·ına nf'den oldu; evinin önünde gür ltulü oteriler yapt.ılar;_Prouḍhon ise sonunda Fransa'yad nek ıçı onapartıst bır pDlıtik aftan yararlandı. Paris'edoünce, mıllıetçilik üzerine görüşlerini özetleyecek ve federalıstalternatıfi ortaya atacak İl' kitap yazmaya koyuldu .183 yılında basılan Federatif ilke (Du principe federatif)saJlıgının - boulm_aya başladığı bir dönemde aceleyle yazılmışolması nedenıyle en kaotik yapıtlarından biriydi· büyükkısmı milliyetçi eleştirmenlerle yapılan güncel tartı;malaraayrılnııştı, ama esas amacı anarşi düşüncesini ekonomik vesınai ilişkiler alanından genel olarak dünya toplumuna taşımakt_ı. Ạslında federasyonu, artık yüzlerce yıl sonra gelebi-1 cgını _ kau. ttiği nihai anarşi yolundaki bir aşama olarakg,:uyordu; kisınin temelinde de "doğrudan yurttaşın özgürl ne_ve vıcdanına dayanan kamusal düzen"in yer aldığınıd şun.uyord. Bu görüşe_göre federal ilke toplumun en basitduzeyınden ışlemelidir. idarenin örgütlenmesi yerel olarakve mümkün olduğunca halkın doğrudan denetimine yakınbir noktadan başlamalıdır; bireyler komünler ve birlikler i­çinde bir araya gelerek süreci başlatmalıdırlar. Bu ilksel düzeyinüzerinde konfederal örgütlenme, idarenin bir organıolmaktan çok yerel birimler arasındaki koordinasyon organıhaline gelecektir. Böylelikle ulusun yerini bölgelerin coğrafibir konfederasyonu alacaktır ve Avrupa içinde en küçük ilinçıkarlarının en büyük ilinki kadar ifade edildiği ve tüm meselelerinkarşılıklı anlaşma, sözleşme ve hakemlikle halledildiğibir konfederasyonlar konfederasyonu olacaktır. Anarşistdüşüncelerin evrimi açısından, Federatif İlke Proudhon'un kitaplarının en önemlilerinden biridir, çünkü politik mil·liyetçiliğe pratik bir alternatif olarak federal örgütlenme düşüncesininilk liberter ifadesini sunar.Proudhon'un yaşamının geri kalan kısmına, Fransız işçilerininartan memnuniyetsizliğinin bilinci ve bu memnuniyetsizliğinet bir ifadeye kavuşturma arzusu egemen oldu.Bonapartist Hükümet Mayıs 1863'te seçim yaptığı zaman,Proudhon çekimser kalma [abstentionist] hareketinin etkinmerkezi haline gelmişti ve parlamentarizmi ve oyu tamamenreddetme yönündeki anarşist aşın uca henüz varmadıysada, evrensel oyun "federal ilkenin mantıksal bir sonucu''olmadıkça bir ''hiç" olduğunu ilan etti.Genel federalist ve Karşılıkçı düşüncelerinde Proudhon'uizleyen işçilerin hepsi, parlamenter eylemden çekilme öğüdünükabul etmedi. Üç Karşılıkçı işçi 1863'te aday oldu ve başarıelde edemedi; eylemlerinin gerisindeki nedenler 1864'te,onları destekleyen grup, Fransız sosyalizminin temel belgelerindenbiri olan ünlü Altmışlar Ma'nifestosu'nu yayımladığızaman ortaya çıktı. Bir öğretmen dışında imzalayanlarınhepsi kol işçisiydi; bunlardan ikisi -Henı'İ Tolain Ye CharlesLimousin- Birinci Enternasyonal'deki Proudhoncu hizbin liderleriolacaktı.Manifesto, 1789'dan beri teorik olarak tüm Fransızlaı-ıueşit olmalarına karşın, kapitalist dünyanın koşullarının 'ııırekli olarak işçilere engel olduğunu ileri sürüyordu. Mıllo·I


148 ANARŞİZMPARADOKSLARIN ADAMI 149vekillerinin tüm seçmenleri adına konuşmadıkları, sadecekendilerini de ilgilendiren çıkarları temsil ettikleri mevcutparlamenter sistem bu durumun sürmesine neden olmaktadır.Bu nedenle işçilerin ''bizim umutlarımızı, arzulanmızıve haklanmızı ılımlı, ama sağlam bir şekilde" formüle edecek,kendi sınıflanndan insanlar tarafından temsil edilmelerigerekir.Proudhon, Altmışlar Manifestosu'yla aynı düşüncede olmadığıhalde önemini kabul ediyordu; imzalayanların bazılarıylave bu konuda fikrini soran işçilerle uzun uzun tartış·tı. Rouen'deki bir gruba, işçilerin temsil edilmeleri için biryol bulmak gerektiğini söyledi, ama bunun toplumun mevcutbiçimi içinde yapılamayacağını ileri sürdü. Mevcut partilerve politik kurumlar hep mülk sahibi sınıflara hizmetetmek üzere tasarlanmışlardı ve işçiler bu durumu görme·liydiler, Proudhon öl ümünden sonraki yıllarda Fransa'ya e­gemen olacak sert toplumsal çatışmanın kaçınılmazlığını istemeyeistemeye kabul etti.Kalbimdeki tüm enerji ve üzüntüyle söylüyorum; kendinizisizden kopmuş olanlardan ayırın ... Ayrılık yoluyla kazanacaksınız;temsilci yok, aday yok.Başka bir deyişle işçilerin kurtuluşu işçilerin kendi işidir.Proudhon'u izleyen anarşistler tutarlı bir şekilde bu bakış a­çısını benimsediler.Altmışlar Manifestosu üzerine bu "tartışmalar, Proudhon'un son hastalığı boyunca sebatla üzerinde çalıştığı son kitabıişçi Sın1.f1nrn Politik Kapasitesi'nin (De la capacite politiquedes classes ouvriCres) bahanesi oldu. "Tanrılara rağmen,her şeye rağmen," diye haykırıyordu, "son sözümü söyleyeceğim"kitabı o kadar önemli görüyordu ki son sayfaları ölümyatağında Gustave Chaudey'ye dikte etti. işçi Sınıfının PolitikKapa.


150 ANARŞiZMgelen, toplumsal mücadeleye sıkı bağlılığa ulaşan liberter tutumdeğişikliğini hayatı ve düşünceleriyle örnekledi. Proudhontarımsal bir dünyanın teorisyeninden sınai bir toplumunyorumcusuna doğru gelişirken, Latin ülkelerindeki çalışanhalkın deneyimleri, onları, mülk sahiplerinin yönetimindekibir politik demokrasinin düş kırıcı açmazından bir çıkış yolusunar gibi görünen bir doktrine giderek açık hale getiriyordu.Devrimcinin düşünceleri ile çalışan sınıfın büyük kesiminindeğişen arzulan arasındaki bu yakınlaşmadan nihayet18601ann sonlarında anarşizm bir hareket olarak çıka·caktı. Proudhon, anarşizmi yaratma şerefini Godwin'le paylaşmaklabirlikte, anarşist hareketi yaratmadı ve anarşisthareketin sonraki tezahürlerinin birçoğunu re'ddedebilirdi,ama onun hazırlayıcı çalışması olmasaydı, hareketin onunen göz alıcı ve en aykırı öğrencisi Michael Bakunin'in kaptanlığındayükselmesi zor olurdu.VIYIKICI TUTKUTüm anarşistlerin içinde en tutarlı şekilde yaşayan ve tamamenişinin eri .görüntüsünde olan Michail Bakunin'dir.Godwin, Stimer ve Proudhon'da her zaman düşüncenin mantıksalya da tutkulu uçlan ile gündelik yaşamın gerçeklikleriarasında bir bölünme var gibidir. Çağdaşlarının gözündetehlikeli olan bu adamlar, çalışmalarından ayrıldıklarında,tipik bir aile babası olduğu anlaşılan bilgiç bir eski rahibe,genç kızların yılgın öğretmenine, iyi matbaacılığından gururduyan eski zanaatkara dönüşür. Bu esas itibarıyla tutarsızoldukları anlamına gelmez; Godwin de Proudhon da vicdanlarıgerektirdiğinde otoriteye meydan okuma konusunda örnekoluşturacak bir cesaret sergilemişlerdir, ama isyan arzularıedebi etkinlikleriyle hemen hemen doyurulmuş gibigörünüyordu ve eylemde geleneksel ılımlı muhalefet düzeyindennadiren uzaklaşıyorlardı.Oysa Bakunin, son derece ayrıksı, hemen hemen her edimianarşinin en güçlü yönlerini ifade eder gibi görünen birasiydi. Anarşist davaya kendini adayan uzun' bir aristokratlarlistesinin en başında yer alıyordu ve giderek genişleyenbir Rus bonhonıie'siyle (dost canlılığı) ve her tür buıjuva uzlaşımınaiçgüdüsel olarak meydan okuma özelliğiyle birleştirdiğikalıtsal zerafetini hiç kaybetmedi. Dev cüsseliydi vegörünüşünün inanılmaz de-rbederliği, ikna edici hatipliğiylesempatilerini kazanmaya başlamadan önce bile izleyicilerietkiliyordu. İştahı -bir tek cinsel iştah hariç- her açıdan muazzamdı;geceler boyu konuşur, yutarcasına okur. konyağışarap gibi içerdi; Saksonya'da hapis cezasını çekerken tekbir ayda 1600 puro içmişti ve öyle oburcasına yiyordu kikendisine sempati duyan Avusturyalı hapishane n1üdıirU


152 ANARŞiZMYIKICI TUTKU 153ona çift tayın verme gereğini hissetti. Hemen hemen hiçbirmülkiyet ya da maddi güvence duygusu yoktu; hayatı boyuncaarkadaşlarının ve hayranlarının armağanlan ve yardımlarıylayaşadı, aldığı kadar büyük bir cömertlikle veriyorduve yarını hiç düşünmüyordu. Zekiydi, bilgiliydi, ama naifti;açık yürekli, sevecen, ama kurnazdı; son derece sadıktı, amao kadar ihtiyatsızdı ki sürekli olarak arkadaşlarını gereksiztehlikelere sürüklüyordu. İsyancı ve suikastçi, örgütçü vepropagandacı, devrimci coşkunun müptelasıydı. Diğer insanlarıkolayca idealleriyle coşturabilir ve barikatların üzerindeya da konferans salonunda isteyerek eyleme geçmelerinisağlayabilirdi.Ama bütün bu engin ve durmak bilez etkinliğin büyükbir çocuğun oyun oynamasını andırdığı zamanlar ve ayrıcaBakunin'in hareket ehne ve konuşma konusundaki aşırılıklarınınonu, örnek bir anarşistten çok anarşist karikatürünebenzeten saf komedi zamanlan da oluyordu. Onu inandırıcılıktanuzak bir şekilde bir Anglikan papazı kılığında bir İsviçreşehrinin sokaklarında gidip gelirken; şifreli mektuplarışifreleri de aynı zarfta olmak üzere postalarken; tesadüfentanıştığı insanlara emrindeki muazzm ve tamamen hayaligizli orduların öykülerini neşeyle anlatırken gözünüzün önünegetirebilirsiniz. E.H. Carr'ın, Bakunin'in tek İngilizce biyografisindeson derece ironik bir şekilde çizdiği portreninhaklılığını yadsımak her zaman kolay değildir.Ama Bakunin eksantrik biri olarak kenara atılamayacakkadar sağlam bir figür olarak kalmaya devam etmektedir.Bir aptalsa, aptallıkta sebat ederek bilgeliğe ulaşan Blake'inaptallarından biridir ve onda anarşizm tarihinin yanı sıragenel devrimci gelenekte de en etkili insanlardan biri olmasınayetecek kadar büyüklük -aynı zamanda da dönemineuygunluk- vardı. Bu noktaya znfeı·leriyle olduğu kadar başarısızlıklarıylada ulaştı ve başarısızlıklarının sayısı haylifazlaydı.En başta büyük anarşistlerin çoğunun başarılı olduğuyerde -bir yazar olarak- başarısız oldu. Bol bol çalakalemyazdığı halde, düşüncelerini sonraki kuşaklara aktaracaktek bir kitabı tamamlayamadı. Bir keresinde Herzen'e itirafettiği gibi, edebi mimari duygusundan yoksundu; pek sebatlıolduğu da söylenemezdi, yazdığı her şey kısa bir süre sonrabaşlangıçtaki yönünü yitiriyor ve genellikle b\r kenara bırakılıyordu.En iyi denemeleri, güncel yazının tüm zayıflıklarıylabirlikte, özel vesilelerle yazılmış kısa parçalardı. Yazılarındanseçip ayırabileceğimiz düşünceler de çok özgün değı1dir;devrimlerin örgütlenmesine ilişkin düşünceleri dışında,şu ya da bu şekilde Hegel ya da Marx'tan, Comte ya daProudhon'dan türetilmemiş pek az şey söyler.Hayranları, Bakunin'in edebi ve teorik açıdan zayıf olduğunu,ama bir eylem adamı olarak önemli olduğunu ileri sürerler.Ancak Bakunin'in eylemleri bile, dramatik olmaklabirlikte genellikle son derece etkisiz görünmektedir. Tuhafbir şekilde bu tür girişimlere eğilimin fazla olduğu bir çağda,diğer devrimcilerin çoğundan daha fazla anlamsız komplolarave boş ümitlere kapılmıştır. Paris'e geldiğinde, yaşamınıntek başarılı ayaklanması olan 1848 Şubat Devrimi'nin aktifdönemini kaçırmıştı; önemli bir rol aldığı, Avrupa haritasınınher yerine yayılan diğer beş ayaklanma ya kahramancafelaketler ya da komik fiyaskolardı. İcat etmekten hoşlandığıgizli örgütler ya ölü doğmuştu ya da iç anlaşmazlıklarnedeniyle erken ölmüştü. Ve bütün bunların sonunda, hayatınıadadığı mücadelenin dışında, anarşist taraftarlarıncaterk edilmiş yalnız bir adam olarak öldü.Ama Bakunin'in kararlılığı ve basireti zayıf yanlarını telafiediyordu, başarılı olmasını sağlayan da bu özellikleriydi.Proudhon'dan bile daha net olarak, 18601arda anarşist teorilerinLatin ülkelerindeki işçilerin ve köylülerin hoşnutsuzluğunuharekete dönüştürmenin aracı olarak kullanılabileceğizamanın geldiğini gördü. Bunu kavraması onu BirinciEnternasyonal'e götürdü ve orada Marksist sosyalizmin otoriteriçeriğini net bir şekilde algıladı. İlk kez Enternasyonaliçinde Bakunin ile Marx arasındaki çatışmada, sosyalizm inliberter ve otoriter kavranışları arasındaki uzlaşmaz farklıır


154ANARŞiZMortaYa çıktı ve bu mücadelede Bakunin'in önderliğindekigrup giderek kendisini tarihsel anarşist hareketin çekirdeğinedönüştürdü. Enternasyonal'le bağlantı içinde olduğu yıllarBakunin'in kalıcı önemini borçlu olduğu yıllardır; o yıllarolmasa Bakunin 19. yüzyılın ortalarında' İsviçre ve İngiltere'nin sürgün merkezlerini dolduran devrimcilerin en renklisiolurdu sadece.Anarşistlerin birçoğu gibi Bakunin doğum ve yetiştirilmeaçısından bir kır adamıydı. 1814'te Rus eyaleti Tver'dekiPremukhino malikanesinde doğdu; babası Alexander Bakunin18. yüzyıl okulundan ihtiyatlı bir liberal, bir aydın ve a­matör bir şairdi; Fransız Devrimi sırasında Paris'teydi vefelsefe doktorasını Padua'da yapmıştı. Kansı Varsava etkilibir aile olan Muraviev ailesinin bir üyesiydi; Michail Bakunin'inçocukluğunda tanıdığı üç kuzeni Rus devrimlerinin ilkiolan, meşrutiyetçilerin 1825 Decembrist isyanına katılmıştı.Aile genişti; on çocuk birbirine sıkı sıkıya bağlı ve şefkatdolu bir grup oluşturuyordu, Bakunin sürgündeki yıllarındaçocukluk günlerini, 19. yüzyılın başlarında doğan Rusaristokratlarının anılarında sık sık görülen romantik birnostaljiyle anıyordu.Premukhino'da yaşam neredeyse Spartalılarınki kadarbasitti, ama Alexander Bakunin Rousseau'nun bir öğrencisiolduğu için, çocuklarının eğitimine çok önem veriyordu ve oyıllarda Michail daha sonra uluslararası bir devrimci olduğundakendisine çok yararlı olacak diller -Fransızca, Almanca,İngilizce ve İtalyanca- öğrendi. O dönemde bir Rus beyefendisininhayatının hiç değilse bir kısmını orduda ya da bürokrasidegeçirmesi neredeyse zorunluydu ve Michail aileninen büyük oğlu olarak St. Petersburg'daki Topçu Okulu' nagönderildi. İsteksiz bir öğrenciydi, nma sonunda görevini aldıve uzak Litvanya köylerine garnizon görevine gönderildi.Sıkıntı, disipline karşı duyduğu nefret ve aniden uyanan kitapsevgisi onun hayattan nefret etmesine neden oldu; ertesiyıl eve gittiğinde inandırıcı bir hastalık taklidi yaptı ve kendisiniazlettirmeyi başardı . Birkaç ay sonra Moskova' daydı,YIKICI TUTKU 155orada ona devrim yolunda yardım edecek insanlardan ilkiolan Nicholas Stankevich1e tanıştı.Genç Rus entelektüellerinin, sansür engellerine rağmenBatı Avrupa'dan sızan etkilere yanıt vermeye başladıklarıdönemdi. Edebi romantisizm, Alman metafiziği, Fransız toplumsaldüşüncesi, Moskova ve St. Petersburg aydınları arasındayandaş buldu. Stankevich'in çevresinde egel ynda ­lan toplanmıştı; Herzen'in çevresinde ise Fourıer, .saınt-Sımonve Proudhon'un sosyalist doktrinle:ınden etılenenler.Bak.unin Stankevich'i izledi ve Stankevıch Rusya da aynlınca,kişiliği sayesinde Moskova Hegelcilerinin lide ı old.Rusya'da yaşadığı sürece Bakunin ortodoks ve otonter brHegelci olarak kaldı; aile otoritesine sık .sık başkaldırdıgıhalde, çar rejimine sadak.atini sürdürn:ı:sı şaşr . .tııdır. ı:ıerzen1e0 zamandan dostluk, borç alma ilışk.ılerı ıçındeydı, .a·ma 0 dönemde The Bell'in gelecekteki editörünün sosyalịstdüşüncelerinden herhangi bir şekilde etkilendiğine dair hıçbirkanıt yoktur.Bakunin'in Moskova'da yaşadığı sürece radıkal duşuncelereilgi göstermemesi, 1840'ta Rusya'dan ayrıldıktan :3'°n.geçirdiği değişime dramatik bir duygus dönüşüm nıtelıverir Daha 0 zaman yoğun bir romantik rahatsızlık, o donemdebirçok Rus'u etkileyen ruhsal bir klostrofobi duygusuyaşıyordu ve 1839'da düşünen bir varlık oarak . ;'.ar . olasınınbile çarlık toplumunun kendisinden esırgedıgı bıl kay·naklarıa erişmesine bağlı olduğunu hissetti. "Bir dak.ıka dhakalamam," diye bağırıyordu kız kardeşlerine düş kınklıgıi inde ve Berlin hayali, felsefi bir Mekke halini aldı. Benzer:ir dizi mektubun ilkinde, kaçmak için Herzen' den yülücebir borç istedi. "Bu yolculuktan b.ir yeniden doğ.uş ve t.ıns elbir vaftiz bekliyorum," diyordu. "içimde çok derın ve buyuk .bir potansiyel olduğunu hissediyorum ve şimdiye ek o kadarazını gerçekleştirebildim ki." Herzen borcu verdı ve borr,:luyaNeva rıhtımına kadar eşlik etti. . .Bakunin Almanya'da hemen hemen ıkı yıl, Berlın . ,.ın enl ..-lektüel çevrelerini ve bohem hayatını araştıran, coşkulu lıır. ....


156 ANARŞİZMöğrenci olarak yaşadı; en yakın arkadaşı, daha sonra onu ilkromanının kahramanı Rudin'in modeli olarak edebiyatta kutsayacakolan lvan Turgenyev'di. Bakunin akademik özlemlerindenhenüz vazgeçmemişti ve kendisini Moskova Üniversitesi'ndegeleceğin felsefe profesörü olarak hayal ediyordu.Ama beklenen yeniden doğuşu müjdeleyen değişim kendiiçinde gerçekleşmeye başlamıştı bile. Çeşitli felsefeciler arasındagidip geliyordu. Artan bir bıkkınlıkla, Avrupa'nm zihinselözgürlüğünü Rusya'nın entelektüel karanlığı için terketmeyi düşünüyordu. Berlin'i sıkıcı bile bulmaya başlamıştı;184l'in sonunda Dresden'e gitti ve bu yolculuk beklenmed:ikbir şekilde hayatının dönüm noktası haline geldi; çünkü oradadönüşümünü başlatan inanılmaz adamla tanıştı.Arnold Ruge, Proudhon ve Stirner'in hayatında küçük a­ma gösterişli bir rol almıştı. Diyalektik yöntemin, her şeyinsürekli değişim halinde olduğunu ve dolayısıyla devrimingericilikten daha gerçek olduğunu kanıtlamak için kullanılabileceğiiddialanyla Hegel'in doktrinini ustaya karşı döndürenGenç Hegelcilerin önde gelen üyelerinden biriydi. Bakuninbu ortodoks olmayan felsefecilerin yazılarına gömüldüve Lorenz von Stein'in 1841'de yayımlanan Çağdaş Fransa'da Sosyaliznı ve Komünizm'ini (Socialism and Communismin Contemporary France) okuyarak toplumsal devrimci idealedönüşümünü tamamladı. Herzen'in Moskova'da yaygınlaştırmayaçalıştığı Fourier ve Proudhon'un doktrinlerini osıralarda dikkate almayan Bıikunin şimdi, sonraki yıllardaanımsadığı gibi, "çılgınca bir susuzluğun hararetiyle içinedaldığı yeni bir dünya" gibi görüyordu.Zihinsel dönüşümünü ilk ve en önemli denemelerindenbiri olan Al.manya'da Gericilik'i (Reaction in Germany) yazıpRuge'nin Deutsche Jahrbücher'inde Jules Elysard takma a­dıyla yayımlayarak kutladı. Deneme, Hegel'in doktrinini,esas itibarıyla bir devrim doktrini olarak sunmaya çalışantipik bir Genç Hegelci yaklaşım sergiliyordu, ama kıyametdüşüncesinin Ve yaratımın zorunlu başlangıcı olan yıkımınvurgulanması açısından tamamen Bakuninci özellikler taşı-YllOCI TUTKU 157yordu. Devrim şu anda negatiftir, diyordu Bakunin, ama zaferkazandığı zaman otomatik olarak pozitif olacaktır; devrimcisürecin bu arzu edilen sonunu betimlerken kendisinidinsel bir coşkunluğa kaptırıyordu. "Nitel bir dönüşüm olacak,yeni bir yaşam, hayat veren bir esin, yeni bir gök ve yenibir dünya; bugünkü uyumsuzluk.lanmızın uyumlu bir bütüniçinde eriyip yok olacağı genç ve güçlü bir dünya." Deneme,en çok bilinen Bakunin alıntısı haline gelen cümleyle sonaeriyordu:Tüm yaşamın keşfolunmaz ve ebediyen yaratıcı kaynağı olduğuiçin yıkan ve imha eden ebedi ruha güvenelim. Yıkıcı tutkuaynı zamanda yaratıcı bir tutkudur.Bakunin henüz bir anarşist olarak görünmemektedir,çünkü yerleşik olan ve kalıcı görünen her şeye karşı içgüdüselisyanını destekleyecek toplumsal görüşü geliştirmemiştir.Ama Almanya'da Gericilik'te, ilk kez sürekli ayaklanmayıilan eder ve kendi anarşizm versiyonunun en önemli ögelerindenbiri haline gelene kadar değişen tüm bakış açılarınırenklendirecek olan, devrimci süreçteki yıkıcı ögeyi vurgular.Bu , etkilenmelerin birbirini izlediği bir dönemdi. Bir yılsonra Bakunin Zürih'te Alman komünisti Wilhelm Weitling'le tanıştı. Weitling, Proudhon gibi kendini yetiştirmiş bir işçiydi;1830'larda Blanqui'nin Paris Ayaklanmalarından birinekatılmış bir terziydi; şimdiyse amansız bir iddetle yürütülecekve paradoksal bir şekilde pastoral bir Utopy cı dünyayıyaratacak devrime ilişkin vaazlarını dinleyen lsviçreliişçiler araSlnda gizli örgütler kuruyordu. Weitling Bakunin'in tanıştığı ilk militan devrimciydi ve genç Rus'u teorik bitasiden pratik bir asiye dönüştüren o oldu. Daha da önemlisi,Weitling, toplumsal soruna ilişkin olarak Bakunin'in kafasındakök salacak kadar özlü bir yanıt verircesine şöyle diyordu."Mükemmel toplumda hükümet yoktur, yalnızca ida·re vardır; yasalar yoktur, yükümlülükler vardır; cezalandır·ma yoktur, hataları düzeltmek için araçlar vardır."' Weitlinl{,Proudhonculuğu Blanqui'den aldığı suikastçi bir örgütlPnn11·


158 ANARŞİZMYIKICI THTKll 159arzusuyla tutarsız bir şekilde birleştiren, kendi tarzında ilkelbir anarşistti. Bu, Bakunin'in, Weitling'i çok daha büyükbir ölçekte tekrarlayacağı bir bileşimdi.Bakunin bir ölçüde Weitling'in gizli faaliyetlerine katılmışgibi görünüyordu. Pratik devrimciliğe bu giriş, aynı zamandasürgün yıllarının başlangıcı oldu. Weitling tutuklanıpİsviçre'den sürüldüğü zaman, belgelerinde Bakunin'inadı tehlike yaratacak bir şekilde yer alıyor, Zürih Kantonuotoriteleri tarafından yayımlanan komünist faaliyetlere ilişkinbir raporda da alenen geçiyordu. Rus elçiliği durumu St.Petersburg'a bildirdi ve Bakunin ifade vermek lizere ülkeyeçağrıldı. Bakunin çağrıyı reddetti ve gıyabında Sibirya'daağır çalışmayla birlikte sınırsız sürgüne mahküm edildi.Artık yolu neredeyse kaçınılmaz bir şekilde, Orleans rejiminerağmen devrimci idealistlerin Roma'sı olmaya devameden Paris'e gidiyordu. Orada birçok ünlü asiyle tanıştı;Marx ve Lelewel, George Sand ve Pierre Leroux, Cabet, Lamennaisve en önemlisi, en hoşu Proudhon. Bakunin Juralıpervasızlığı ve açık görüşlülüğüyle diğer Fransız sosyalistlerindenayrılan Proudhon1a, bardak bardak çay içip Hegelcigiriftlikleri çözümleyerek geceler boyu konuştu; sabahlarakadar süren bu tartışmalarda Bakunin'in şekilsiz devrimciliğibiçimlenmeye başladı. "Proudhon hepimizin üstadıdır,"diyordu, çok sonra önder anarşist gömleği kendi sırtındaykenve devı·imci eylemin kritik noktaları üzerine Proudhon'la aynı fikirde olmamasına ve bireysel mülkiyet savunusunuve karşılıklı bankacılık düşüncesini reddettiği halde, onu gerçekbir devrimci ve tüm sosyalist felsefecilerin en iyisi olarakgörnıekten vazgeçmedi.Ertesi yıl Bakunin'in faaliyetlerine damgasını vuran Proudhoncudoktı·in, hatta genel anlamda sosyalizm bile değildi.Daha çok hiı.ltl Rus, Avusturyalı ve Tüı·k otokratlarınatabi olan Slavların kaderiyle ilgileniyordu. İlk önce, Polonyalımilliyetçilerin demokratik ilkelere bağlılıkları en iyi tabirlekuşkulu olduğu halde, 19. yüzyılın ortalarında, BatıAvrupalı demokratların gözünde boyun eğdirilmiş milliyet-!erin simgesi haline gelen Polonyalılara yöneldi. 1846'da Polonya'nınPrusya ve Avusturya tarafından işgal edilen kısımlarındaküçük ayaklanmalar oluyordu; bu ayaklanmalarınbastırılması Bakunin'i zirveye çıkaran bir sempati dalgasınayol açtı. Kasım 1847'de Paris'te, 1500 Polonyalı mültecininhazır bulunduğu bir ziyafette Bakunin kalabalıklar karşısındailk konuşmasını yaptı. Konu olarak Polonya ile "resmi"Rusya'dan farklı olan "gerçek" Rusya arasındaki ittifakı seçtive ilk kez yaşamının orta döneminin temel temasını ifadeetti: Slav halklarının isyanda birleşmesi ve bunun sonucundaAvrupa'nın yeniden doğuşu.Rusya ve Polonya'nın uzlaşması büyük bir davadır [diye :ilanediyordu]. Altmış milyon ruhun kurtuluşu, yabancı boyundurukaltında inleyen tüm Slav halk.lanrun kurtuluşu anlamına gelir.Tek kelimeyle Avrupa'da despotizmin çöküşü, geri döndürülemezçöküşü anlamına gelir.Birkaç gün sonra, Rus elçisinin şikayeti üzerine BakuninBelçika'ya sürüldü. Ama iki ay dolmadan, Şubat Devrimi'n·den kaçan Yurttaş Kral'ın ters yönünde geri döndü. Bakuninsınırı yürüyerek aştı ve bozulan demiryolu sisten1i izin verirvermez Paris'e ulaştı. Tournon Caddesi'ndeki kışlaları işgaleden işçi sınıfından illusal Muhafızlarla kalarak günlerinive gecelerinin büyük kısmını bir heyecan ve etkinlik ateşiiçinde geçirdi.Tüm duyularımla ve tüm gözeneklerimle devrimci atmosferinsarhoşluğunu hissediyordum (diye hatırlıyordu, daha sonraları,bir hapishane hücresinin zorunlu sakinliğl. içinde]. Başı vesonu olmayan bir tatildi. Herkesi göruyordunı ve hiçkimseyigörmüyordum, çıinkü her birey aynı sayısız ve dolanıp durankalabalık içinde yitmişti. Karşılaştığ1m herkesle konuşuyor, nekendi sözlerimi ne de başkalarının sözlerini hatırlıyordum, çünküdikkatim her adımda yeni olaylara, nesnelere ve beklenme·dik haberlere yöneliyordu.Ama Bakunin'inki eylemle l!ıeslenen bir heyecandı ve P.\'·lem yoktu. Paris'te devrimci dalga geı·ilemeye başlamıştı lıilı•


160 ANARŞİZMYlKICI TUTKU 161Ancak genel Avrupa havasında umut vardı. Bir krallık düşmüştü;diğerleri tehdit altındaydı. Yalnızca Rus İmparatorluğusıkıntısızca hüküm sürüyordu ve Bakunin'in kutsal a­teşi kendi ülkesine taşımayı düşünmesi doğaldı. Rusya'nınzayıf noktası Polonya'ydı ve Bakunin faaliyetlerine oradanbaşlamaya karar verdi. Fransız Geçici Hükümeti'nden 2000fra ı:ı k borç aldı ve serüven .dolu bir yolculuğa koyuldu.ilk hedefi Polonya'nın Prusya hikimiyeti altındaki BüyükPesen Dükalığı'ydı. Prusya polisi Berlin' de yolunu kesti veanlamlı bir şekilde Polonyalı mültecilerin Avusturya ve RusPolonyası'nda ayaklanmaları kışkırtma umuduyla toplandıklarıBreslau'ya gitmesini tavsiye etti. Fakat Breslau bir düşkırıklığı oldu. Polonyalılar örgütstiz ve bölünmüş durumdaydılar;onları birleştirir gibi görünen tek duygu, çarın ajanlarınınkendi casuslarından biri olduğuna dair bir söylenti yaydıklarıBakunin'e karşı güvensizlikleriydi. O sırada Çek UlusalKomitesi'nin bir Slav Kongresi düzenlediğine ilişkin haberleraldı. Prag'a doğru yola koyulurken, ezilen Slav halklarınındevrimci birliği umutları, ancak toplantının entrikalarıiçinde sular altında kalana kadar, yeniden canlandı. GüneySlavları, çarlık Rusya'sını Türklere karşı kurtarıcılarıolarak görüyorlardı; birçok Çek ve Hırvat, Hapsburg İmparatorluğu'nunesas ırkı olarak Almanların yerini alma umudunubesliyordu. Yalnızca bir grup delege Bakunin'in pan­Slavist devrimciliğine sempati gösterdi; Bakunin \Veitling'itaklit ederek onları gizli bir örgütte birleştirmeye çalıştı.Bakunin kongrede çok az yoldaş bulduysa da, kongreninson gününde patlak veren ayaklanmada, bazı Praglı öğrencilerve işçiler Çek özgürlüğü adına barikatlar kurduğu zamançok sayıda yoldaş buldu. Bakunin ·efsanesi -kuşkusuzsonradan uydurulmuştur- onun Blue Star Oteli'nin pencerelerind n Avusturya askerlerine ateş açarak ayaklanmayıbaşlattığını söylemektedir; kuşkusuz mücadele gerçektenbaşladığı zaman ayaklanmacılara askeri öğütler vermek vebarikatlarda dövüşmek ona kesinlikle yabancı değildi. Asilerbeş gün dayandılar; sonunda Bakunin Avusturya safların-dan geçti ve 1848'in ilk coşkusundan ·sonra hızla gericiliğedönen Almanya'da liberalizmin alesi olan Anhalt Dük.alığı'na gitti.Bakunin Anhalt'ta milliyetçi döneminin önemli belgesi o­lan Slavlara Çağn'yı (Appeal to the Slavs) yazdı. Avusturyaİmparatorluğu'nun yıkılmasını, tüm Slavları içeren büyükbir federasyonun oluşturulmasını önerdi. Rus halkı için mesihvaribir rol öngördü ve anavatanını baskının dünya çapındayıkılmasının anahtarı olarak ele aldı. Aslında bugün"devrimin yıldızı Moskova'nın üzerinde bir kan ve ateş denizindenyukarı doğru, bağımsızlığa yükselecek ve kurtulmuşbir insanlığa yol gösteren kutup yıldızına dönüşecek" şeklindekiyarı yarıya gerçekleşen kehanetinde acı bir ironi görüyoruz.Bak.unin'in milliyetçi devrimleri o zaman bile entemasyoMnalist içerimlere sahipti ve bu hareketlerin ancak toplumsaldevrimi içerdikleri tak.tirde başarılı olabileceklerini söyleyerekanarşizme doğru ilerledi. Çağrı'nın en anlamlı bölümünde,güçlü bir Proudhon etkisi görürüz, ama bu Bak.unin'inkişisel yıkım mistiğinin aşılandığı bir Proudhonculuktur.Ayaklanmanın (1848] ilk günlerinden itibaren iki büyük so·run ortaya atılmıştır; toplumsal sorun ve tüm ulusların bağım·sızlığı sorunu, aynı anda halkların içerde ve dışarda kurtuluşu.Bu iki soruyu tüm diğerlerinin üzerine çıkaran ve acil çözümlerinitalep eden birkaç birey ya da bir parti değil, kitlelerin hay·ran olunası içgüdüsüydü. Tüm dünya, nüfusun büyük çoğunluğusefalet içindeki bir hayata mahkUmken, eğitim, boş zamanve ekmekten yoksunken, güçlüler ve zenginler için üzerine bası­. lacak bir taş olarak görülen özgürlüğün yalnızca bir yalan olduğunuanladı. Bu nedenle toplumsal devrim politik devrimin do·ğal ve zorunlu bir sonucu olarak ortaya çıktı. Aynı zamanda, Avrupa'dazulüm gören tek bir ülke bile kalsa demokrasinin tamve kesin zaferinin hiçbir yerde mümkün olmayacağı anlaşıldı. ..Öncelikle atmosferimizi temizlemeli ve içinde yaşadığımız çev·reyi tamamen dönüştürmeliyiz, çünki.l onlar içgüdülerimizi ı·"istemlerimizi çürütüyorlar, yüreklerimizi ve zek.8.larımızı bo{ıııyorlar. Bu nedenle toplumsal sorun her şeyden önce toplunııuoyıkılması olarak ortaya çıkıyor.


162 ANARŞİZMYIKICI TUTKU 163Köylülerin devrimci rolünün vurgulanması ve parlamenterdemokrasinin reddi gibi, Slavlara Çağrı'nın bazı başkayönlerinin yanı sıra, toplumsal devrimin önceliği, özgürlüğünbölünmezliği (örtülü bir şekilde Stirner'in bireyciliğinin reddiniiçerir), yeniden başlamak için toplumun tamamen yıkılmasıihtiyacı gibi düşünceler, Bakunin'in 18601ardaki anarşistdoktrinine dahil edilecektir. Ancak burada kuşkulu birzemine varıyoruz, çünkü Bakunin 1848'de sonraki liberterörgütlenme anlayışını henüz geliştirmemişti; o sırada burjuvadevrimini reddetmesi tüm pan-Slavik dönemine musallatolan devrimci bir diktatörlük görüşüyle uyuşmaz değildi. Dahasonra itiraf ettiği gibi, 1848'de devrimden sonra devameclecek ve "devrimci hireyarşiyi" kuracak gizli bir suikastçilerörgütünü düşünüyordu; 1860'ta bile Herzen'e h§l§. "Slavlarınkurtuluşunu amaçlayan demir bir diktatörlük"ten sözediyordu.Ancak Bakunin'in yiğitliğinin en epik bölümünü kışkırtanSlavların kurtuluşu değil, ironik bir şekilde, gericilik ruhununkoruyucuları olarak gördüğü Almanların savunusuoldu. Mart 1849'da Dresden halkı, Saksonya Kralı tarafındanreddedilmiş olan federe bir demokratik Almanya'ya yönelikFrankfurt anayasasını destekleyerek ayaklandı. BakuninBohemya'da huzursuzluk çıkartmak amacıyla tesadüfen şehirdebulunuyordu. Sakson ayaklanmactlarının burjuva demokratikamaçlarına hiçbir sempatisi yoktu; onlar ne Slav'dılar ne de toplumsal devrimci. Ama düşmanları Saksonyave Prusya Kralları onun da düşmanlarıydılar ve RichardWagner isyancı mahalleleri ziyaret tmesi için onu ikna e­dince mücadeleye katılma dürtüsüne, sadece mücadele olduğuiçin karşı koyamadı. Tarafsız bir coşkuyla mücadele ettive örgütledi; devrimin yenilgiye uğramasından sonra hayattakalan birkaç kişiyle birlikte isyanı sürdürebileceğini umutettiği Chemnitz'e çekilirken yakalandı.Artık uzun bir acı dönemi başlıyordu. Saksonlar onu biryıl hapiste tuttular ve ölüme mahküm ettiler. Ölüm cezasınınertelenmesinden sonra Avusturyalılara teslim ettiler; onbir ay çoğunlukla Olmütz Kalesi'ndeki bir zindan duvarınazincirlenmiş bir halde tutuldu; yine ölüme mahküm edildi,ölüm cezası ertelendi ve bu kez Ruslara teslim edildi. Kendiülkesinde göstermelik bir mahkemeye bile gerek yoktu; yıllarönce mahküm edilmişti ve herhangi bir formaliteye gerekkalmaksızın Peter-Paul Kalesi'ne gönderildi.Bakunin altı yıl hapishanede kaldı. İskorbüt nedeniyledişleri döküldü; şişmanladı ve derbederleşti. Dış dünyaylatek teması aile üyelerinin nadiren kendisini ziyaret etmesineizin verildiği zamanlarda gerçekleşiyordu; yalnızlık vehareketsizlik bu aktif ve dost canlısı adamın ruhunu kemirdi,ama ne istemini ne de düşüncelerini yokedebildi.Hapishane benim için iyi oldu [diyordu gizlice kız kardeşiTatiana'ya verdiği bir notta]. Bana boş zaman ve düşünme alışkanlığıverdi; deyim yerindeyse ruhumu sağlamlaştırdı. Ama eskiduygulanmdan hiçbirini değiştirmedi; tam tersine, beni herzamankinden daha ateşli, daha eksiksiz kıldı ve bundan böylebenim için yaşamdan geriye kalan her şey tek bir sözcükle özetlenebilir:Özgürlük.Hapis cezası boyunca yazmasına izin verilen tek yazı olan, çarın kendisinden istediği ve Rus Devrimi'nden sonrasiyasi polisin arşivlerinde bulunan İtirafı ele alırken, Bakunin'inta içinden geldiği açıkça belli olan bu gizli mektubunçağrıştırdığı duyguyu hatırlamalıyız. Bakunin'in alçak gönüllülükleotokrasiye karşı suçlarının bağışlanmasını dile·yerek çara yazdığı bir itiraf! Bu Bakunin'in düşmanlarınıkeyiflendirdi, hayranları arasında şaşkınlık yarattı.Ancak koşullara ve İtirafa bir göz atmak Bakunin'i ha·ğışlamaya yeter de artar bile. Rus hapishanelerinde ve kalelerindekahramanca direnen ilerki kuşaklardan Rus devrimcilerinintersine, Bakunin'in ihanet etmemesi gerekenbir harekete ait olma duygusu taşımadığı hatırlanmalıdır.Bildiği kadarıyla tek başınaydı, Rusya'daki tek devrimciydi;gardiyanlarından ve onların amirlerinden başka kimse bunubilmiyordu. İtiriıfa gelince, hiç de çann beklediği ve Bak u-


164 ANARŞİZMYIKICI TUTKU 165nin'in belki de Sibirya'ya transferini sağlamak için amaçlanmışkurnaz bir aldatmaca olarak yazmaya niyetlendiği aşağılıkbir belge değildi. Büyük kısmını deVrimci 1848 ve 1849yıllarındaki etkinliklerinin, izlenimlerinin ve panlarınıncanlı bir betimlemesinden oluşuyordu. Nicholas itirafı büyükbir ilgiyle okudu ve okumaya değer, "çok ,ilginç ve öğretici"olduğunu belirterek çareviçe gönderdi. Ama, meydanokuyucu bölümlerin günahkarın kalbinde pişmanlık olmadığınıortaya koyduğunu, Bakunin'i mahklim edenlerden dahaaçık bir şek.ilde anladı. Bakunin'i hücresinde çürümeye bırakmayakarar verdi ve ancak 1857'de, tutuklunun çok itibarlıakrabalarının olağanüstü abalarından sonra n. Alexandernihayet ona sürgün alternatifini sundu.Sibirya'daki dört yıl hapishanedeki yıllarla karşılaştırıldığındaneredeyse mutlu yıllardı. Bakunin politik. sürgünlerinresmi olmayan bir entelektüel aristokrasi oluşturduklarıTomsk ve Irkutsk gruplarına hemen kabul edildi. Güzel, boşkafalı bir Polonyalı'yla evlendi; vali olan kuzeni Muraviev­Amurski'yi devrimci bir Rusya'nın diktatörü olması için iknaetmeye çalıştı; ve bir gün bile kaçma fikrini kafasındansilmedi. Bu amaçla bir tüccarın temsilciliğini üstlendi; böyleceseyahat imkfi.nına kavuştu ve nihayet 1861'de Muraviev'inyerini alan valiyle başka bir ailevi bağlantısı olduğuanlaşılınca Aınur'a bir yolculuk yapma izni aldı. Bir dizi uyguntesadüf ve akıllıca düzenleme Nikoloyevsk'ten bir Amerikangemisine binmesini sağladı; bu noktadan itibaren özgürdü,Japonya, San Francisco ve New York yol yla Londra'yagitti ve Herzen'in Paddington'daki evine devrimci coşkuyladolu bir şekilde daldı. Bedeni dehşet verici bir şekildeyaşlandığ:l halde, hapishane ve sürgün, ruhunu Sibirya ayazınınmamut etlerini koruduğu gibi korumuştu; özgür insanlarınaradaki yıllarda yaşadıkları düş kırıklıklarından bağışıkbir şekilde, askıya alınmış bir canlılık durumu içinde yaşamıştı.Avrupa gericiliği [diyordu Herzen] Bakunin için yoktu; 1848ile 1858 arasındaki acı yıllar da onun için yoktu; onlara ilişkinolarak kısa uzak ve belli belirsiz bir bilgisi vardı ... Öte yandan1848 oiaylaı'.ı tamamen içinde, kalbindeydi. .. hepsi kulaklarında9Jnhyor ve gözlerinin önünde duruyordu.Teorileri on iki yıllık ayrılık sırasında olduğu gibi kalmışve Polonya davası, tüm Slavların fe derasyonu ve ikisinin dekoşulu ve tacı olacak toplumsal devrim konusunda tutuklandığıgünkü kadar ateşli bir şekilde geri gelmişti. İlk bakıştaThe Bell aracılığıyla yürütülen liberal bir Rusya propagandasınıyönlendirmek için Herzen'in yanında yer alması doğalgörünüyordu. Ama kişilik.ve fikir ayrılıkları kısa bir süresonra onları ayırdı. Herzen kendi tarzında Bakunin'inyaklaşmakta olduğu anarşizme yakındı; devletten nefret e­diyor, Batı demokrasilerini küçümsüyor ve Avrupa'nın kurtuluşunuRus köylüsünde ve onun komünal yaşam tarzındagörüyordu. Ama Bakunin'in yakıcı şiddet ve yıkım inancınasahip değildi ve mizaç itibarıyla Rusya'da anayasal bir hükümettendaha devrimci herhangi bir şey olmasını beklemeyecekkadar kötümserdi. Polonyalılara ve kendilerine özgügenişlemeci milliyetçiliklerine ise kuşkuyla yaklaşıyordu.Sonuç olarak ortaklık birkaç ay rahatsız bir şekilde devamettik.ten sonra Bakunin kendi büyük planlarıyla ilgilenmeküzere ayrıldı."Ben yalnızca Polonya, Rus ve pan-Slav davasıyla ilgileniyorum,"diyordu yazdığı bir mektupta. 1840'ların tersine1860'larda Rusya'da da gerçekten devrimciler olduğun.? nfarkına varmıştı. Bunların en aktif olanları Toprak ve Ozgürlükgibi gizli örgütler oluşturmuşlardı ve onların temsilcileriyleBakunin gevşek temaslar kurdu. Ama Slav isyanınıntüm ögelerini tek bir pan-Slavist hareket içinde birleştirmeçabaları başarısız oldu ve 1863'te Polonya Ayaklanması'ylayıkıldı.Bakunin barikatların kahramanı olarak eylem sahnesindenuzak duramayacağnı hissediyordu ve halkı ayaklandırmayıve Rus ordusuna yandan saldırmak için bir isyancılıırkuvveti oluşturma umuduyla kendilerini Stockholm'den I .iı


166 ANARŞİZMYIJOCI TUTKU 167vanya'ya götürecek bir İngiliz gemisi kiralamış olan iki yüzPolonyalı'nfn seferine katılmaya karar verdiğinde kuşkusuzkafasında Garibaldi'nin başarılı Sicilya istilası bulunuyordu.Plan kendi başına yeterince Don Kişotvariyd.i; Bakunin'in vePolonyalı arkadaşlarının kişilikleri ve inanılmaz patavatsızlıklarıda düşünü1ünce girişim, sonunda Rus kruvazörlerindenkorkan İngiliz kaptanın birbirlerine suçlamalar yağdıranlejyonu İsveç'e geri bırakmasıyla sonuçlanan gülünç birfiyaskoya dönüştü. Bu deneyim Bakunin'in Polonyalı milliyetçilereilişkin yanılsamalarının sonu oldu ve pan-Slavistcoşk:usunun hızla yok olmasına neden oldu. 1863'ün sonundaİtalya'ya gitmek üzere Londra'dan ayrıldı, bu kariyerininson safhasıydı.İtalya'da Bakunin ikinci yuvasına kavuştu. Telaşsız, canlıİtalyan mizacı ona çok iyi geldi, bölgesel bağlılıkların vekomploculuk eğiliminin geliştiği bir gruba katıldı. Avlanmayahazırlandığı sular yalnızca Savoy monarşisine değil, aynızamanda Mazzini'nin çevresinde toplanan cumhuriyetçi milliyetçiharekete yönelik olarak da artan hoşnutsuzluk nedeniylebulanmıştı. Hoşnutsuzluk en çok entelektüeller arasındabelirgindi, ama politik özgürlüğün pek az rahatlama getirdiğiyoksul İtalyanların kalıcı, ifade edilmemiş kızgınlığınıyansıtıyordu. Toplumsal bir devrimin İtalya'daki hemenher sınıftan geniş bir yanıt alabileceği dönem gelmişti ve18601ann geri kalan yıllannda Bakunin bu fırsatları değerlendirecekve İtalya'da İçinden anarşist hareketin evrildiğiilk örgütlenmeleri kuracaktı.Önce Garibaldi'nin tavsiye mektuplarının cumhuriyetçiçevrelere girmesine olanak sağladığı Floransa'ya yerleşti.Evi çabucak her ülkeden gelen devrimciler için bir toplantımekanı haline geldi; onların arasından insanlarla tarihselolarak bulanık bir örgütlenme olarak kalan ilk gizliKardeşliğini [Brotherhood] kurdu. Bakunin'in bu örgütü,kendisini toplumsal devrimi yaymaya adamış· disiplinli militanlarınbir organizasyonu olarak gördüğü açıktı; kısa birsüre örgüte katılan Gubernatis isimli bir İtalyan öğretmenüye sayısını otuz olarak tahmin ediyordu. O zaman bileBakunin uluslararası bir hareket yaratmak ister gibigörünüyordu, çünkü büyük Fransız coğrafyacı ElisOO ReclusFloransa toplantılarından birine katılmış ve sonradan daha1864 sonbaharında kendisi ile Bakunin'in EnternasyonalKardeşlik planları yaptıklarını ileri sürmüştü.Floransa Kardeşliği'ne ne olduğu tam olarak bilinmiyor,ancak Gubernatis, Bakunin 1865 yazının başıda Napoli'yegitmek üzere şehirden ayrılmadan önce kardeşliğin dağıldığınıiddia ediyordu. Bakunin güneyde daha duyarlı bir ortambuldu ve bu dönemde tanıştığı birkaç İtalyan -GiuseppeFanelli, Saverio Friscia ve Alberto Tucci- sonunda kararlıBakuninci propagandacılar haline geldiler. EnternasyonalKardeşliği burada kuruldu. 1866' da taraftarlar toplamış vehiç değilse kağıt üzerinde belli bir örgütlenme biçimine ulaşmıştı.Çeşitli belgeler özellikle Bakunin'in Kardeşlik üyeleriiçin yazdığı Devrimcinin Kitabı (Revolutionary Catechism)kendisi ile taraftarlarının anarşist bir bakış açısına doğruson adımları atmakta olduklarını düşündürmektedir. Kardeşlikotoriteye, devlete ve dine karşıydı; federalizmi ve komünalözerkliği savunuyordu; emeğin "insan haklarının vedevletin ekonomik örgütlenmesinin biricik temeli olması gerektiği"temelinde sosyalizmi kabul ediyordu; toplumsal devrimebarışçı yollarla ulaşılamayacağını ilan ediyordu.Ancak Enternasyonal Kardeşlik örgütlenmesi için hiyerarşikbir yapı planlıyor ve iç disipline liberterlikten en uzakvurguyu veriyordu. Hiyerarşinin tepesinde Uluslararası Aile,tüm ülkelerden gelmiş, devrim için planlar yapan bir denenmişmilitanlar aristokrasisi bulunacaktı. Kardeşliğin tabanındaüyeleri ulusal cuntalara koşulsuz itaat göstermekzorunda olan IBusal Aileler yer alıyordu.Kardeşliğin gerçek çapını değerleninnek için, Bakunin'in iyimserliğini ve mistifıkasyon tutkusunu dışsal kanıtlarladengelemek gerekir. Temmuz 1866'da Herzen'e yazdığı mektuptaBakunin şöyle övünüyordu:


168 ANARŞİZMYIKICI TUTKU 169Şu anda İsveç, Norveç, Danimarka, İngiltere, Belçika, Fransa,İspanya ve İtalya'da taraftarlarımız var. Aynca birkaç Polonyalıarkadaşımız, hatta aramızda bazı Ruslar var. Mazzini'nin güney İtalya'daki örgütlerinin, Falanga Sacra'nın çoğu bizegeçti. Özellikle güney italya'da alt sınıflar kitle halinde bize geliyorlarve eksiğimiz hammadde değil, dürüst bir şekilde hareketedecek ve bu hammaddeye biçim verebilecek eğitimli ve zekiinsanlar.Aslında Bakunin'in sözünü ettiği destek büyük ölçüde hayaliydi.Mazzini'nin saflarından kit1esel firarlar olduğunadair hiçbir kanıt yoktur ve Enternasyonal Kardeşliğin aktifolduğu tespit edilebilen kesimleri Sicilyalı iki küçük grup veBakunin ile Napoli'deki arkadaşlarının oluşturduğu MerkezKomitesi'dir. İtalyan olmayan taraftarlara gelince, 1867'deEmil Vogt ve Caesar de Paepe de kazanıldığı halde, Napoli'deki birkaç Rus ve Polonyalı mülteci dışında, 1866'da kesinolarak teşhis edilebilen tek kişi ElisCe Reclus'dür.Daha ileride Enternasyonal Kardeşliğin bu güçsüz başlangıcınınnasıl 18701erin güçlü İtaJyan anarşist hareketineyol açtığını tartışmayı düşünüyorum. Burada Bakunin'in kariyeriyleilgileniyorum ve bu bağlamda Enternasyonal Kardeşlik,onu Devrimcinin Kitabı gibi belgeler yazarak gerçekanarşizme doğru ilerlemesinin son adımlarını netleştirmeyeyöneltmesi açısından önemlidir; aynı zamanda ona örgütlenmeoluşturma konusunda pratik deneyim kazandırmış veEnternasyonal içindeki büyük mücadelesinde yakın arkadaşlarıolacak bazı insanlarla temas kurmasını sağlamıştır.Ancak bir sonraki adımda Bakunin'in ilgisini çeken Enternasyonaldeğil, Eylül 1867'de Prusya ve İmparatorlukFransası arasındaki çatışmanın tehdidi altındaki bir Avru·pa'da uluslararası bir liberaller komitesinin himayesi altında,"özgürlük, adalet ve barışın korunmasını" tartışmak üzereCenevre'de toplanan bir Kongreydi. CTirişimin devrimci olmayanniteliği, aralarında John Bright ve John Stuart Mill'in de bulunduğu sponsorlarının adıyla açıkça görülüyordu,ama Bb.kunin'e kampanyasını komplocu grupların yeraltın-dairi karanlığından kamusal tartışmanın açık arenasına getirmeaçısından olağanüstü bir fırsat gibi göründü.Bakunin'in 1848'deki kahramanlıkları, hapishane hayatı,Sibirya'dan kaçışı onu batı Avrupa'da efsanevi bir şahıs halinegetirmişti. Banş ve Özgürlük Kongresi'nde ortaya çıkışı-on sekiz yıl önceki Prag Konferansı'ndan bu yana ilk kezyoğunbir ilgi uyandırdı. Yürütme Komitesi'ne seçildi ve platformdakiyerine yürürken -ayaklarını sürüyen, özensız . vehiç de temiz olmayan bir şekilde giyinmiş, vaktinden önceyaşlanmış bir adam- Garibaldi onu kucaklamak için n .d ­ru atıldı ve altı bin delege onun adını haykırarak ozgurluk .davasının bu deneyimli kahramanını alkışlamak için kendiliğindenayağa kalktı..Bu karşılamanın sıcaklığı kısa bir süre son a hafifleı,çünkü Bakunin'in hemen her konudaki görüşlerı kongrenınliberal çoğunluğu için çok aşırıydı. Bakunin federalist bakışaçısını hemen hemen ortodoks Proudhoncu bir tarzda geliştirmişti,ama yıkıcı tonunu engelleyemediği için çok büyükbir muhalefete yol açtı.Bugünkü merkezi devletler var olduğu sürec evrens l banşimkansızdır [diye ilan ediyordu]. Yukandan, otorıte ;ve fetıh hakkıylaörgütlenen bu zora dayalı birliklerin yıkıntıları üzerınde, .aşağıdan, komünlerin eyaletler, eyaletlerin uluslar ve uluslarınAvrupa Birleşik Devletleri içinde özgür federasyonlar yoluylaörgütlenen özgür birliklerinin yükselebilmesi için, merkezi devletlerinyıkılmasını arzulamamız gerekir.Ancak delegelerin kafalarında ilk günün sıcaklığı Bakunin'ikongrenin kurduğu Birliğin Merkez Komitesi'ne seçmelerineyetecek ölçüde korunmuştu ve Bakunin 1868'dekiİkinci Kongre'ye raporlarını hazırlarken bu küçük organahakim olcl,a. Çalışma arkadaşlarına yararlı olması için, hasonra Federalizm, Sosyalizm ve Anti-Teolojizm (Federalısm,Socialism and Anti-Theologism) adıyla yayımlanacak olanbüyük bir tez yazdı. Federalizmle ilgili olan bölü yin .Proudhoı:'undüşüncelerine dayanıyordu ve Proudhon un duşıııı-


170 ANARŞiZMYIKICI TUTKU 171celeri, çağdaş toplumun sınıf yapısını, kapitalistlerin ye işçilerinçıkarlarının uzlaşmazlığını vurgulayan sosyalizm üzerinebölüme de hiikimdi. Bakunin sosyalist tutumunu aşağıdakişekilde savunuyordu:İsteğimiz Fransız Devrimi'nin bu büyük ilkesinin yenidenilan edilmesidir: Her insan insanlığını tam olarak geliştirmekiçin maddi ve manevi araçlara sahip olmalıdır. Bize göre şu sorunuçözmesi gereken bir ilkedir bu: Toplumu, erkek olsun kadınolsun, dünyaya gelen her bireyin yeteneklerini geliştirmekve onları emeğiyle kullanmak için mümkün olduğunca eşit araçlaraerişebileceği şekilde örgütlemek; kim olursa olsun her bireyiçin başka birini sömürmeyi olanaksız kılarak herkese ancaküretilmesine kendi emetiyle katkıda bulunduffet ölçüde toplumsalzenginliğe -ki bu aslında hiçbir zaman emekten başka birşeyle üretilmez- katılma imkli.nı veren bir toplum örgütlemek.İtalik yazdığım kısım burada da Bakunin'in Proudhon'unyanında yer aldığını göstermektedir. 1880'lerin anarşist komünistlerinintersine Bakunin "Herkesten imkanlanna göre,herkese ihtiyaçlarına göre" kuralına değil, tamamen farklıbir formül olan "Herkesten imkanlarına göre, herkese eylemlerinegöre" kuralına inanıyordu. Bakunin'in gördüğü dünyahAla Adem'in eski l!netini -"Ekmeğini alnının teriyle yiyeceksin"-taşıyordu; Kropotkin'lerin ve Malatesta'lann azizceiyimserliğinin bu laneti kaldırması gerekiyordu.Ancak Bakunin Kropotkinci terimlerle bir komünist olmadığıhalde, Proudhon'un büyük ölçekli sanayiyle ilgilenmeninbir aracı. olarak istemeye istemeye kabul ettiği birliğialması ve onu ekonomik örgütlenmenin merkezi bir ilkesihaline getirmesiyle Proudhon'dan ayrılıyordu. İşçi grupları,kolektivite, toplumsal örgütlenmenin temel birimi olarakbireysel işçinin yerini alır. Bakunin'le birlikte anarşizminana kaynağı, hafifletilmiş Proudhoncu biçimiyle bile bireyciliktenayrılır; daha ileride, Enteınasyonal oturumları sırasında,Bakunin'in kolektivist taraftarları, mülkiyet ve sahipliksorunu konusunda Proudhon'un Karşılıkçı taraftarlarına-anarşinin diğer varisleri- karşı çıkacaklardı.Bakunin, Birliğin Merkez Komitesi'ni tamamen kendiprogramına kazanamadı, ama onları Eylül 1868 Bern Kongresi'ne,ekonomik eşitlik talep eden, kilise ve devletteki otoriteyeörtülü bir biçimde saldıran oldukça radikal bir tavsiyedebulunmaya ikna etti. Fakat kongre, Bakunin'in -Birlikaracılığıyla toplumsal devrimin ilerletilmesi yönünde pek azşey elde edilebildiğini açıkça ortaya koyarak, çoğunluk oyuylatavsiyeyi reddetti. Kongrenin sonunda Bakunin ve arkadaşlarındanon yedisi resmi olarak kuruluştan çekildiler; üçyakın İtalyan taraftan Fanelli, Tucci ve Friscia'nın yanı sıra,bu on yedi kişi içinde daha sonra anarşist tarihte önemliroller oynayacak insanlar bulunuyordu; bunlar arasında ö­zellikle ElisBe Reclus, Rus Zhukovsky ve Lyon1u dokumacıAl bert Richard sayılabilir. Zaten can çekişmekte olan Birliğitemsil eden yüz delege içinde önemli bir oran tutuyorlardı veBakunin onların arasından bir sonraki örgütünün çekirdeğinitopladı..Bu örgüt ünlü Sosyal Demokrasinin Enternasyonal lttifakı'ydı.İttifak birdenbire, 1869'da feshedilene kadar Bakunin'inyakınlarının bir tür gölge örgütü olarak varlığını sürdürenEnternasyonal Kardeşliğin yerini almadı; Ka.rdeşliğinilk düzenlemesinde Ulusal Ailelere ayrılan açık propagandaörgütlenmesi işlevini uluslararası bir düzeye taşıdı. Örgütlenmeplanında hiyerarşik ilkenin gevşediği görüldü; sonrakianarşist fe derasyonlar gibi, İttifak her ülkede Ulusal Bürotarafından birleştirilen az çok özerk gruplardan oluşacaktı.Programı da Enternasyonal Kardeşliğin programıyla karşılaştırıldığındadaha açık bir şekilde anarşistti ve bazı açılardanBakunin'in Barış ve Özgürlük Birliği'nden ayrılmadaniki ay önce üyesi olduğu Uluslararası İşçi Birliği'nin etkisihissediliyordu. Federalizm eskisine göre daha çok vur·gulanıyordu -program ulus devletlerin tamamen yıkılm :ıs ıııve yerlerine dünya çapında "sınai ve _tanmsal, özgür bırlılılerin" geçmesini talep ediyordu- ve Ittifak'ın ekononı ilı "''toplumsal amaçları kısa ve öz olarak aşağıdaki par:ırnt't ııözetlenmektedir:


172 ANARŞiZM[İttifak] her şeyden çok sınıfların kesin olarak ve tamamenortadan kaldınlmasım ve iki cinsin politik, ekonomik ve toplumsalolarak eşit kılınmasını ister; bu amaca ulaşmak için herşeyden önce gelecekte, herkesin sahip olacaklarının ürettiklerineeşit olabilmesi ve Brüksel'deki işçilerin en son kongresindealınan karara uygun olarak, tüm diğer sermaye gibi toprağın veçalışma araçlanmn da yalnızca tanm ve sanayi işçileri tarafındankullanılabilmesi için, miras hakkının ortadan kaldınlmasınıtalep eder.arşist komünistlerin ortaya çıkmasına kadar, genel birdeyışle bu, anarşist hareketin programı olarak kaldı.Bakunin'in ne ölçüde Sosyal-Demokratik İttifak'ın kendineözgü bir hayatı olabileceğini düşündüğünü ve ne ölçüdeonu bir anarşistler ordusunu Enternasyonal'in içine kadargötürmesini sağlayacak Truva atı olarak planladığını saptamakbugün zordur. Ancak, çeşitli ülkelerde İttifak:'m organlarınıkurmak için harcanan çabaların ve Bakunin'in öncekiörgütleriyle karşılaştırıldığında elde ettiği başarının ışığında,onu yalmzca geçici bir paravan örgüt olarak görmüş olmasıpek muhtemel görünmüyor. Fanelli Kasım 1868'de ispanya'yagiderek Barselona ve Madrid'de şubeler kurdu. Diğerseksiyonlar L)'.on, Marsilya, Napoli ve Sicilya'da kurul­u. ak ana s ksio ?, merkez büronun Bakunin'in kişisellıderlıgı altında ışlediği Cenevre' deydi. Yani İttifak son dereceince bir tabaka halinde Latin ülkelerine yayıldı, ama Kardeşliklerintersine, Bakunin'in yakın kişisel çevresinin ötesindegerçek bir hayatı oldu. Tüm kanıtlar Bakunin'in vearkadaşlarının İttifak'ın oluşumunu ciddiy aldıklarını veBirinci Enternasyonal içinde belli bir özerkliği olan ve aktifhır . grup, Bakuni 'in adla ?dırmasıyla adanmış bit "propagandacılar,havarıler ve nıhayet örgütçüler" lejyonu olarakhareket eden anarşist bir gövde· olarak sürekli var olmasınıumut ettiklerini düşündürmektedir.B .u düşünceyle İttifak'ın Enternasyonal'e resmi bir şekildehır bütün olarak kabul edilmesi için çaba gösterildi. Garibaldi'ninalbaylanndan Alman sosyalist John Becker, muhte-YIKICI TUTKU 173melen Londra'daki Enternasyonal Genel Konseyi'nin denetiminiele geçirmiş olan Marx'ın kendisine saygı duyduğu bilindiğiiçin talebi iletmek üzere seçilmişti. Kişisel temasla iş·leri kolaylaştırmak gibi naif bir umutla Bakunin -Enternasyonal beklentilerini daha 1864'te Londra'da Marx'la tartışmış olmak sıfatıyla- Marx'a, işçi sınıfi davasına bağlılığınbeceriksizce bir dalkavuklukla birleştiği bir mektup yolladı.Bem Kongresi'nde burjuvalara ciddi ve açık bir veda yolladıktansonra [diyordu Bakunin), işçilerden başka bir topluluk,başka bir dünya tanımadım. Artık benim ülkem, başlıca kurucularındanbiri olduğunuz Enternasyonal'dir. Görüyorsunuzsevgili dostum, sizin bir yandaşınızım ve bundan gurur duyuyorum.Marx ne etkilendi ne de ikna oldu. Politik eylem ve devletüzerine temel Marksist-Bakuninist çatışmalar henüz ortayaçıkmamış olduğu halde, eski bir pan-Slavist, bir Proudhonhayranı ve büyük ölçüde köylülere ve kent toplumundaki declasseögelere dayanan kendiliğinden bir devrim teorisininyaratıcısı olan Bakunin, onun için üç misli kuşkuluydu. İttifak'ıntalep ettiği türden Enternasyonal içi bir palatinlik,Marx'tan daha az kişisel iktidar isteği olan bir adamın bilekorkuya kapılmasına neden olabilirdi. İttifak'ın şubeleri Enternasyonal'inşubeleri olacaktı, ama bu arada Bakunin'inCenevre'deki merkez bürosuyla bağlarını koruyacaklardı veİttifak'ın Enternasyonal'deki delegeleri genel örgütle aynıyer ve zamanda kendi ayrı toplantılannı yapacaklardı.Bu ihtimal karşısında Genel Konsey'deki Alman Marksistleri,Fransız Blanquistleri ve İngiliz sendikacıları saflarınısıklaştırdılar ve İttifak'ın başvurusu, Enternasyonal İşçiBirliği içindeki ya da dışındaki ikinci bir enternasyonal ör·gütlenmenin yalnızca hizip ve entrikalan teşvik edeceği önesürülerek reddedildi. Karar oldukça makuldü; tek ironik ynnı,enternasyonal sosyalist hareket içinde hizip ve entriknçevirme konusunda Bakunin'in eline su bile dökemeyec


174 ANARŞİZMYIKICI TUTKU175Bakunin Genel Konsey'in kararına boyun eğdi. İttifak görünürdefeshedildi (gizli gizli ne kadar devam ettiği bilinmemektedir)ve şubelerinin Enternasyonal seksiyonlarına dönüşerekabsorbe edilmesi 1869 bahannda gerçekleşti. YalnızcaCenevre Seksiyonu Sosyal-Demokratik İttifak adını korudu;daha sonra bu adı Propaganda Seksiyonu olarak değiştirecekti;Enternasyonal'e 104 üyesiyle katıldı ve Enternasyonal'invar olan Cenevre Seksiyonu'ndan ayrı olarak kaldı.İttifak'ın fe shedilmesi, Bakunin'in Enternasyonal'de dayanakbuldu.ktan sonra etkili olmasını çok fazla önlemedi.İspanyol ve ltalyan Seksiyonları isimlerini değiştirirken tutumlarınıda değiştirmediler; Enternasyonal içinde Bakunin'eve onun anti-politik., kolektivist anarşizmine bağlı kaldılar.Bakunin'in etkisi Fransa ve Belçika'da da güçlüydü ve1869'da İsviçre'nin Fransızca konuşulan bölümünü Enternasyonalistetkinliğin en verimli bölgelerinden biri halinegetiren otuz seksiyonluk grup Federation Romande'da çoksayıda taraftar kazandı.Federation Romande'daki en sadık taraftarları, zanaatlarınıtarımcılıkla birleştiren ve Proudhon gibi dağ köyü kökenindengelen saat yapımcısı Jura köylüleriydi. Büyük ölçüdeBakunin'in 1867'de Barış ve Özgürlük Birliği'nin ilkkongresinde karşılaştığı genç öğretmen James Guillaume'dan etkilenmişlerdi. Federation Romande içinde, Rus mültecisiNicholas Utin tarafından Marksist kampa taşınan Cenevreişçileri ile Juralılar arasında hemen bir bölünme oldu.Bakuninist dağlılar sonunda aynldılar ve 1870'ler boyuncalibeıter düşüncelerin bir me!kezi ve ilk yıllarında anarşisthareketin gerçek merkezi haline gelen ayrı bir Jura Federasyonuoluşturdular. ·Bakunin ile Marksistler arasındaki ilk mücadele, JuraFederasyonu'nun bile kurulmasından önce, Eylül 1869'daEnternasyonal'in Basel Kongresi'nde verilmişti. Bu kongreE ternasynal içindeki güç dengesinde bir değişikliğe işaretedıyordu. Orgütün ilk dört yılında temel çatışma bir taraftaProudhoncu Karşılıkçılar ile onların, Marx'ın Genel Konseyaracılığıyla etkilediği heterojen karşıtları -komünistler, Blanquistler,İngiliz sendikacıları- arasındaydı. Karşılıkçılar politikdevrimciliğe karşı olan anarşistlerdi ve tüm burjuva unsurlarınEnternasyonal dışında bırakılması isteğini, toplumsalyeniden örgütlenmenin temeli olarak, karşılıklı bankacılıkve kooperatif toplumlar propagandasıyla birleştiriyorlardı;bu Proudhon'suz Proudhonculuk'tu, çünkü Karşılıkçı liderlerin-Tolain, Frıbourg, Liınousin- hiçbiri ustanın devrimcigörüşünü ya da kişisel dinamizmini miras almamıştı. Daha1868 Brüksel K.ongresi'nde, Karşılıkçılar kolektifleştirmeyekarşı çıktıklarında yenilgiye uğramışlardı ve Basel Kongresi'nde,bazı Fransız delegeleri bile artık onların bireysel"sahiplik" düşüncelerine karşı çıktığı için bir azınlık oluşturuyorlardı.Marx'ın Karşılıkçılara karşı mücadelesi 1869'dafiilen sona ermişti, ama anarşizmin değişken biçimlerindendaha korkunç biri karşısına çıktığında sadece memnuniyetduyuyordu.İnançlı Bakuninciler Basel Kongresi'ne katılan yetmiş beşdelege içinde görece küçük bir grup oluşturuyorlardı. BakuninNapoli'yi temsil ediyor, iki İsviçreli, iki Lyonlu, ılti İspanyolve bir İtalyan tarafından destekleniyordu; Parisli mücellitEugene Varlin, Belçikalı de Paepe ve bir iki başka delegede onun gerçek yandaşları olmamakla birlikte ona sempatiduyuyorlardı. Sayılardan çok kişiliğinin ve hatipliğinin gücüyleBakunin konferansa hakim oldu ve Marksistlerin planlarınıboşa çıkarmayı başardı, Sık sık olduğu gibi, yenilgininsöz konusu olduğu mesele, liberter ve otoriter sosyalistler a­rasındaki temel farklarla pek ilgili değildi. Bakunin'in toplumsal ve ekonomik eşitliğe doğru ilk adım olarak talep ettiği,miras hakkının kaldırılmasına ilişkin bir sorundu; konferansa katılmayan Marx'ın tutumu daha devrimci görünüyordu,ama aslında Bakunin'in tutumundan daha reformistti,çünkü o üretim araçlarının tam olarak toplumsallaşmasındandaha az hiçbir şeye razı değildi; ama geçici bir önlemolarak daha yüksek miras vergilerini kabul etmeye hazırdı.Bakunin görünürde zafer kazandı, çünkü önerisi yirm i iiı,:


176 ANARŞİZMYOOCITUTKU 177aleyhte oya karşılık otuz iki lehte oy almış, Marx'ın önerisiise otuz yedi aleyhte oya karşı yalnızca onaltı lehte oy almıştı,ama pratikte sonuç beraberlikti, çünkü çekimserler olumsuzoy sayılıyordu ve böylelikle on üç delegenin çekimser kaldığıBakunin'in önerisi Enternasyonal programına dahil edilmekiçin gerekli olan mutlak çoğunluğu alamamış oldu.Bu noktadan itibaren Bakunin ile Marx arasındaki mücadelesürekli olarak ve kaçınılmaz bir şekilde derinleşti. Kısmen,Bak.unin'in Latin ülkelerinin EnternasyonalistleriniMarx'a ve Genel Konsey'e karşı arkasına aldığı ve onlann iktidarınıkırmaya çalıştığı bir örgütsel denetim mücadelesiydibu. Ama aynı zamanda bir kişilikler ve ilkeler çatışmasıydı.Bazı açılardan Marx ve Bakunin birbirlerine benziyorlardı.İkisi de Hegelciliğin insanı sarhoş eden pınarından bolbol içmişler ve sarhoşlukları ömür boyu sürmüştü. İkisi dedoğal olarak otokratikti ve entrikadan hoşlanıyorlardı. İkiside hatalarına rağmen, ezilenlerin ve yoksulların kurtuluşunakendilerini içtenlikle adamışlardı. Ama başka açılardançok farklıydılar. Bakunin son derece cömert bir ruha ve açıkfikirliliğe sahipti, kinci, kibirli ve dayanılmaz derecede ukalaolan Marx bu ilti özellikten de yoksundu. Bakunin gündelikyaşamında rahat tavırlarıyla tüm sınıf engellerini aşanbir bohem ve aristokrat karışımıyken, Marx sürüklemeyiumduğu proletaryanın gerçek örnekleriyle kişisel ilişkilerkuramayan, ıslah olmamış bir burjuva olarak kaldı. Kuşkusuzbir insan olarak Bakunin daha hayranlık uyandırıcı biriydi;kişiliğinin çekiciliği ve sezgisel kavrayış gücü genellikleona Marx karşısındn listünlük sağladı, ama Marx'ın bilgisive entelektüel kapasitesi daha üstündü.Kişilik farklılık1arı, ilke fa rklarında da ortaya çıkıyordu.Marx bir otoriterdi, Bakunin ise bir liberter; Marx bir merkezciydi,Bakunin ise bir fe deralist; Marx işçiler için politikeylemi savunuyor ve devleti fethetmeyi planlıyordu; Bakuninise politik eyleme karşı çıkıyor ve devleti yıkmak istiyordu.Marx bugün üretim araçlarının ulusallaştırılması adınıverdiğimiz şeyi savunuyordu; Bakunin işçi denetimini savu-nuyordu. Çatışma, o zamandan beri anarşistler ve Marksistlerarasında hep olduğu gibi, mevcut toplumsal düzenle gelecektekitoplumsal düzen arasındaki geçiş dönemi sorununailişkindi. Marksistler sosyalizm ve komünizmin nihai soriucuolarak devletin sönmesi gerektiğini kabul ederek anarşistideale saygı gösterdiler, ama geçiş döneminde devletin birproletarya diktatörlüğü biçiminde kalması gerektiğini ilerisürdüler. Devrimci diktatörlük düşüncelerini terk etmiş o­lan Bakunin, hiçbir hükümet biçiminin kaçınamayacağı kö­, tülük.lerden daha tehlikesiz gördüğü geçici kaos riskine rağmenmümkün olan en kısa zamanda devletin ortadan kaldınlmasınıtalep ediyordu. .Bu tür amaç ve ilke farklılıklarının, kişı1ik farklılıklanylabiraraya geldiği durumda çatışma kaçınılmazdı ve Enternasyonal'dekirekabetin amansız bir örgütsel savaşa dönüşmesiuzun sürmedi. Ama son çarpışmalara gelmeden önce,Basel Kongresi'nd.eki manevi zaferinden hemen sonra Bakunin'inyaşamındaki iki önemli olayı ele almamız gerekiyor.Her ikisi de kendi içinde manevi bir yenilgiydi.Birincisi, 1869 baharının başlarında, devrimci bir çevreoluşturmuş, kan ve ateşten söz etmiş ve polisin peşinde olduğunuduyunca kaçmış, Moskova Üniversitesi'nden bir öğrenciolan Sergei Nechayev'in Cenevre'ye gelmesiyle başladı.Nechayev yıllar sonra dünya edebiyatına Ecinniler' deki (ThePossessed) Peter Verkhovensky'nin orijinali olarak geçecekti.Dostoyevsky'nin portresi Nechayev'in gerçek cesaretinepek de hakkını vermeyen bir karikatür olduğu halde, gençdevrimcinin en belirgin niteliklerini -nihilistçe fanatizmi, kişiselsıcaklık ya da acıma duygusundan yoksun olması, he·saplı ahlak dışılığı, tüm erkekleri ve kadınları, kendisiyleözdeşleştirdiği devrim davasında kullanılacak araçlaT olarakgörmesi- oldukça doğru bir şekilde yakalamaktadır. Nechayevanarşist değildi, daha çok nihilizmi, amacın her aracıhaklı kıldığı, toplumdaki her şeyle birlikte bireyin de yadsındığıve teröristin otoriter istemini eylemlerinin tek gerPkçesihaline geldiği şu nefret verici aşın uca kadar taşıyan,


178 ANARŞİZMbir devrimci diktatörlük hayranıydı. Bu yalnızca teorik birkonum da değildi; Nechayev kendi uyguladığı cinayet, hırsızlıkve şantajı haklı çıkarmak için teorilerini kullanıyordu.Anarşizmin tarihinde yalnızca Bakunin üzerindeki kötü etkisiyleyer almaktadır.Nechayev'in Bakunin'de yarattığı büyülenme, aralarındabüyük yaş farkları olan erkekler arasındaki başka felaket getiriciilişkileri anımsatmaktadır: Rimbaud ve Verisine ya daLord Alfred Douglas ve Oscar Wilde. Burada gizli bir eşcinsellikkokusu var gibi görünmektedir; aslında genellikle otokratikolan Bakunin'in bu uğursuz gence geçici boyun eğişiniaçıklayan herhangi bir başka neden bulmak zordur. Ancakgörünüşte, her biri önemini bol keseden atarak arttırmayaçalışan, ne yaptığının tamamen farkında olan iki devrimciarasındaki ilişki söz konusuydu. Nechayev Bakunin'e Peter­Paul Kalesi'nden kaçtığını ve tüm Rusya'ya yayılmış komplocubir ağı denetleyen devrimci bir komitenin delegesi olduğunusöylemişti; Rus hapishanelerinin bu kıdemlisini iknaetmiş gibi görünüyordu. Buna karşılık Bakunin Nechayev'i,Dünya Devrimcileri İttifakı'nın (hakkında başka hiçbir referansbulunmayan hayali bir örgüt) Rus Seksiyonu'na 2771numaralı ajan olarak kabul etmişti. Bu iki büyük ama uydurmaaygıtın zımni ittifakını oluşturan Bakunin ve Nechayev,Rusya'da dağıtılmak üzere yayın hazırlama konusundaortak oldular. Aralarında daha aktif olanı muhtemelen Nechayev'di,ama basılan broşürlerden en azından biri Bakunin'in imzasını taşıyordu; başlığı R111;ya'daki Genç KardeşlerimizeBirkaç Söz (Some Words to Our Young Broethers in Russia).En sansasyonel olan broşürlPr Devrinıci Sorun KendiniNasıl Ortaya Koyuyor (How the Revolutionary Question PresentsltselD ve Devrimin İlkeleri (Principles of Revolution)imzasızdı; ikisi de devrim adına ayrımsız yıkımı övüyor vearaçların amaçla kutsanmasını vaaz ediyordu. "İmha çalışmasıdışında hiçbir etkinliği tanın1ıyoruz," diyordu Devriminİlkelri, "ama bu etkinliğin bürüneceği biçimlerin son derecefarklı olduğunu kabul ediyoruz: Zehir, bıçak, ip vb."YJKICI TUTKU 179Nechayev 1870'te İsviçre otoriteleri t


180 ANARŞiZMYIKICI TUTKU 181miz her şey, eylemde insanların en seveceni olduğunu düşündürdüğühalde, -18401ar Rusya'sının romantisizmiyle biçimlendirilfhişolan- imgelemi her zaman melodramatik. kan veateş hayalleriyle harekete geçmeye hazırdı ve -işi devrim o·lan çoğu devrimci gibi- görevini, dünyayı temizlemek ve ilahikrallık için yol açmak için kötülüğü yok edecek kutsal birsavaş olarak görmenin çekiciliği ona hiç rahat vermiyordu.Ama Nechayev'in taktiklerini tamamen kabul etmediği, Nechayevonları eyleme dökmeye başladığı zaman gösterdiği iğrenmeduygusuyla ortaya çıkmaktadır. Bakunin, Alfred Doolittlekadar l)tta sınıf ahlilondan yoksun olabilir, ama görgükurallarına aristokratça bağlılığını korumuştu; Jura köyleriningençlerini kadınlann önünde küfürlü konuştukları i­çin azarlardı ve teoride Nechayev'in önerilerini hoş bir şekildeürkütücü bulmuş bile olsa, pratikte kabalık olarak gördüğünekuşku yoktur,Oysa Nechayev gerçek bir fanatiğin tek amaçlılığına sahiptive onun için düşünce ile sonucu arasında hiçbir farkyoktu. Rusya'ya dönüp gizli örgütünü kurduktan sonra, kendisiniihbar ettiğinden kuşkulandığı Ivanov adlı bir öğrenciyisoğukkanlılıkla öldürmeye girişti ve umursamazcasına arkadaşlarınısuçunun sonuçlarıyla karşı karşıya bıraktı. Tekrarİsviç.re'ye döndüğünde, aptalca bir şantaj olayı nedeniyleBal,tunin'i daha da fazla tehlikeye attı. Bakunin maddi açıdanbiraz rahatlamak için çalışarak para kazanmaya karar vermiş,ama son derece sevimsiz bir iş seçmişti: Bir Rus yayımcıiçin Das Kapital'i tereüme etmek. Üç yüz rublelik. bir avansaldı, ama Marx'ın tumturaklı üslubunu düşündüğünden dahaağır buldu ve Nechayev onu bu dertten kurtaracağını söyleyincedüşünmeden kabul etti. Nechayev -anlaşıldığı kadarıylaBakunin'in bilgisi olmadan- yayımcının İsviçre'dekitemsilcisi Lyubavin'e bir mektup yazarak, Bakunin'i dahafazla rahatsız ederse Halkın Adaleti'nin intikam alacağı tehdidinisavurdu. Mektup Marx'ın eline geçti, o da mektubukendi amaçlan 'İçin kullandı. Bu arada, Nehayev İsviçre' dekiRusları son franklanna kadar sağdıktan sonra Bakunin'den çalınmış gizli belgelerle dolu bir çantayla Londra'ya kaçtı.Sonunda gözü Açılan Bakunin onu reddetti ve günleriniark&daşlanna uyan mektuplan yazarak geçirmeye başladı.Bakunin'in kariyerinde eylem -özellikle devrimci eylemdüşüncesiantıcı ve yenileyici bir güç olarak. yer alır. Bu, toplumiçin de birey için de geçerlidir; Bakunin çeşitli şekillerdeProudbon'un çığlığını tekrarladı: "Morbleu, hadi tamamendeğiştirelim! Tek iyi şey, hayattaki tek gerçeklik budur!" İ­çinde yer aldığı devrimler, itirafta 1848'dek.i ruh haline dairsöylediklerinden açıkça anlaşıldığı gibi, ona neredeyse mistikbir heyecan veriyordu; daha sonraki yaşamını ikide birkesen eylem aralan, yalnızca amaçlann araçları olarak değil,aynı zamanda "içgüdülerimizi ve istemimizi çürüten veyüreğimizi ve zeki.mızı boğan" gündelik yaşamdan çıkması·nı _sağlayan kendi içinde önemli deneyimler olarak görün·mekted.ir. Başka bir deyişle devrimci eylem, kişisel bir kur·tuluş, hatta bir tür katarsis, ahlAki bir armmaydı. Yaşamınınson devrimci edimlerini de bu ışık altında görmemiz gerekir.1873 BolOgna Ayaklanması'na katıldığı sırada kullandığıcümleler, bunu, yaptığı hatalan telafi etmenin bir aracıolarak gördüğüne hiç kuşku bırakmıyor; bu konuda kesinkanıtlanmız olmadığı halde, Eylül 1870 Lyon Ayaklanması'nı, Nechayev olayı nedeniyle hissettiği aşağılanmışlık duygusundan kurtulmanın bir aracı olarak görmüştü. Bir hatayapmıştı. Şimdi onu eylemle telafi etmesi gerekiyordu.Fransa-Prusya Savaşı duygularını harekete geçirmiştibile. 111. Napolyon'un uğradığı yenilgilerden duyduğu memnuniyet,bir İmparatorluk Almanyası'na ilişkin korkusuyladengeleniyordu, ama başka bir ihtimal daha görüyordu: musalsavaşın, Fransız halkının, hem istilacı Prusyalılara karşıhem de itibardan düşmüş yöneticilerine karşı devrimci birsavaşa dönümesi ihtimali. Bu savaş dünya devrimini bilebaşlatabilirdi. Düşüncelerini netleştirmek için tanınmayanbir Fransız'a (Lyon'daki taraftarlarından biri olan GasparrlBlanc olduğu söylenmektedir) 30 QOO sözcüklük bir mektupyazdı; James Guillaume bu mektubu altı bölüme ayırdı v"


182 ANARŞiZMBakunin'in en net ve en tutarlı yapıtlarından biri haline gelmesinisağlayacak kadar iyi bir düzenlemeyle Bir FransızaMektuplar (Letters to a Frenchman) başlığıyla yayımladı.Fransa bir devlet olarak bitmiştir [diye ilan ediyordu, Bakunin].Artık kendini her zamanki idari araçlarla kurtaramaz.Şimdi doğal Fransa, halkın Fransa'sı sahneye girmeli, tüm resmiörgütlenmeleiin, tüm merkezi hükümetlerin dışııida muazzam,kendliğinden ve tamamen halka ait bir ayaklanmaylakendi özgürlüğünü ve tüm Avrupa'nın özgürlüğünü kazanmalıdır.Fransa, Prusya Kralı'nın ordularını topraklarından sürer·ken, aynı zamanda tüm Avrupa halklarını özgürleştirecek vetoplumsal devrimi gerçekleştirecektir.Ama Bakunin Fransız halkını genel bir şekilde, ''temel,güçlü, tutkulu bir şekilde enerjik, anarşizan, yıkıcı, sınırsızayaklanma"nın önündeki engelleri kaldırmaya çağırmaklayetinmedi. Henüz Prusya ordularının tehdidi altında olmayanRhône V al ley şehirlerinde ayaklanmayı kışkırtmak içinelinden geleni yaptı ve Lyon'daki taraftarlarına yazarak onlarıAvrupa sosyalizminin kurtuluşu için harekete geçmeyeçağırdı. Onu kendilerine katılmaya davet ettiklerinde hemenkabul etti. "Muhtemelen son oyunumu oynamak için, yaşlıkemiklerimi oraya taşımaya karar verdim," diyordu, yolculukiçin borç istediği bir arkadaşına.Lyon'da Sedan yenilgisinden hemen sonra cumhuriyetilan edilmişti. Bir Kamu Güvenliği Komitesi oluşturulmuşve bir dizi fabrika, fel aketlerle dolu 1848 örneği tş.klit edilerekulusal atölyelere dönüştürülmüştü. Bu, Fransız devrimcitarihinin komik bir tekrarıydı ve inandırıcılıktan o kadaruzaktı ki Bakunin 15 Eylül'de geldiği zaman Kamu GüvenliğiKomitesi, iktidarını seçilmiş bir şehir konseyine devretmiştibile.Bakunin ve taraftarları duruma daha sahici bir devrimciyön vermeye çalıştılar. Fransa'nın Kurtuluşu İçin Komite'yikurmaya başladılar; Bakunin ile ona eşlik eden Ozerof veLankiewicz'in dışında, güçlü bir yerel anarşist kadrosu vardı(Lyon'dan Richard, Blanc ve Pallix ve Marsilya'dan BastelivııacıTUTKU 183ca), ama üyeler çoğunlukla Bakunin'in şiddetli ayaklanmasözlerinden ürken ılımlılardan oluşuyordu.Ancak, Bakuninciler, ulusal atölyelerde çalışanların ücretlerinigünde üç franktan iki buçuk franka düşürmeye kararveren Şehir Meclisi üyelerinin dar görüşlülüğü sayesindebeklenmedik bir destek gördüler. Eugene Saignes adlı birsıvacının başkanlığında 24 Eylül'de yapılan büyült ve öfkelibir toplantıda, zenginlere zorunlu bir vergi getirilmesini vesubayların eçilmesi yoluyla ordunun demokratikleştirilmesinitalep eden kararlar kabul edildi. Bakunin ve Komite'sihemen iktidara gelmek istediler ve toplantının ardından devletinfesh edilmesini ve yerini bir komünler federasyonununalmasını, var olan mahkemelerin yerine "halkın adaletinin"kurulmasını, vergilerin ve ipoteklerin askıya alınmasını .­lep eden bir bildiri yayınladılar. Bildiri, Fransız kentlennı,Fransa'nın kurtuluşu için acil bir devrimci kongreye katılmaküzere Lyon'a delege göndermeye davet ederek sona eriyordu.Komplocu niyetleri apaçık görülen bir bildiriyi otoritelerinkaale bile almamaları, Bakunin'in Lyon'da ne kadar destekgördüğüne dair bir fikir verebilir. Şiddet patlak verdiğinde,bunun nedeni, güvenliklerinden fazlasıyla emin olanMeclis üyelerinin ücretleri düşürme planlarını fı ilen uygulamayakoymalarıydı. İşçiler 28 Eylül'de gösteri yaptılar veBakunin'in boş yere silahlı eyleme çağırdığı Fransa'nın Kurtuluşuİçin Komite'nin üyeleri gösteride yer aldılar. ŞehirKonseyi ihtiyatlı bir şekilde uzak durdu ve komite kalabalığınyardımıyla Hôtel de Ville'e girdi ve kendini geçici idareolarak tanımladı. Sonunda Lyon Bakunin ile taraftarlarınıneline geçmiş gibiydi ve onlar biraz da sıkılarak, şehirle neyapmaları gerektiğine karar vermeye çalıştılar..Onlar bir karara varamadan Ulusal Muhafızlar burjuvamahallelerinden gelip Hôtel . de Ville'in önünde toplandılar,kalabalığı dağıttılar ve binayı yeniden ele geçirdiler. Bakuninharicinde komite üyeleri kaçtı, Bakunin Hôtel de Ville'inbodrumua hapsedildi ve sonunda yerel anarşistler tarafın-


184 ANARŞiZMYUOCITUTKU185d kurtarıldı. Marsilya'ya kaçtı, orada dost bir İtalyan gemıkaptanı onu Cenova'ya götürene kadar üç hafta Bastelicaile birlikte saklandı,Büyük ümitlerle başlayan girişim Bakunin için bezginlikve ümitsizlikle sonuçlandı. 19 Eylül'de Lyon'dan yazarakdevrim için "erken bir zafer" beklediğini söyledi. SonundaMarsilya'da saklanırken Fransa'nın kaybedildiğine Prusyave ·Rusya ittifakının Avrupa' da on yıllarca hüküm üreceğinekarar vermişti. "Yaklaşan kurtuluşa ilişkin tüm rüyalarımızaelveda."Ama vaktinden önce gelen yaşlılığın tükenmişliği içindekendini bırakmadan önce Bakunin'i bekleyen iki mücadeledaha vardı. Biri, 1870'ten sonra İtalyan anarşist hareketininen .gel ! n sinde büyük bir rol oynayan, Mazzini'yle polemiğiydı.Dıgerı Basel Kongresi'ndeki manevi zaferinin sonucuolarak kaçınılmaz hale gelen son Enternasyonal içi müca·del eydi.Enternasyonal'in yıllık kongresi Paris Komünü'nün pat·lak vennesi nedeniyle 1870'te yapılamamıştı ve 1871'de Ge·nel Konsey yalnızca Londra'da özel bir konferans yaptı. İspanya'dantek bir . delege katılabildi, İtalYa'dan ise hiç; bu a­rada_Bunin'in Isviçreli destekçilerini davet etrlıemek içinteknı hır bahane ·Federation Roma \ de'dan aynldıklan ba·hanesı· kullanıldı. Dolayısıyla anarşistlerin ancak küçük birazınlığı toplantıda hazır bulundu ve Genel Konsey'in kararl rı ner : deyse oybliğiyle kabul edildi. Kararllitın çoğu açıkhır şekılde Bakunın'e ve taraftarlarına yönelikti. İşçilerinpolitik partiler kunna ihtiyacı kışkırtıcı bir şekilde olumlandı.Ve uğursuz bir karar, seksiyonları ya da şubeleri "kendileriniayrılıkçı adlarla tanımlamaya ... ya da ayrılıkçı organ·lar oluşturmaya" karşı uyarıyordu. Bakunin'e dolaylı bir sal·dırı olarak, konferans Nechayev'in faaliyetlerini açık bir şe·kilde kınadı.Marksistlerin niyetleri o kadar açıktı ki, İsviçreli Bakunincilerhemen Jura'da küçük bir kent olan Sonvillier'de ö­zel bir konferans düzenlediler. Jura Federasyonu'na dahilolmayan delegeler, yalnızca Cenevre'den gelen iki yabancımülteciydi: Rus Nicholas Zhukovsky ve daha sonra Fransızsosyalizminin liderlerinden biri olacağı halde o sırada ateşlibir anarşist olan Fransız Jules Guesde. Bakunin yoktu. Bukonferansın esas sonucu, Enternasyonal içinde merkezileşmeyeson verilmesini9.ı-e Entemasyonal'in "özerk gruplarınözgür bir federasyonu" olarak yeniden oluşturulmasını talepeden ünlü Sonvillier Genelgesi'ydi. Böylelılde Ente"rnasyonaliçinde otoriterlerle liberterler arasındaki temel çatışma, örgütselbir düzeyde açık bir şekilde tanımlandı ve genelgeyalnızca İtalya ve İspanya'da değil, Belçika'da Caesar dePaepe'in liberter sosyalist taraftarları arasında da destekkazandı.Sonvillier toplantısının taleplerinden biri, genel bir Enternasyonalkongresinin gecikmeden yapılmasıydı. GenelKonsey bunu reddedemedi, ama toplantı yeri olarak başkabir kuzey şehri olan Lahey'i seçerek yine Latin temsilcileregüçlük çık.ardı ve Alman ya da Fransız topraklarına geçmeyigöze alamadığı için Bakunin'in de katılmasını önledi.Lahey Kongresi Eylül 1872'de yapıldı. Marx şahsen katıl·maltla kalmamış toplantıyı tıka basa taraftarlarıyla doldurmakiçin elinden geleni yapmıştı; G.D.H. Cole'ün gözlemledi·ği gibi, Marksist çoğunluğu oluşturan delegelerin en az beşi"var olmayan hareketleri ya da hemen hemen var olmayanhareketleri temsil ediyordu.'' Ancak Marx yine de yalnızcaİsviçreli ve İspanyalı Bakunincilerden, Hollandalı ve Belçikalıliberter sosyalistlerden değil, aynı zamanda Bakunin'ib8.şka hiçbir konuda desteklememekle birlikte Enternasyonaliçindeki aşın merkezileşme eğiliminden rahatsız olan veGenel Konsey'in yetkilerinin frenlenmesi gerektiğini kabuleden İngiliz sendikacılardan da gelen korkunç bir muhale·fetle karşı karşıya kaldı. Kısa bir süre önce Rimini'de topla·nan Entemasyonal'in İtalyan Seksiyonları, kongreyi boykotetmeye ve Genel Konsey'le ilişkilerini derhal kesmeye kararvermemiş olsalardı Marx'ın zaferi iyice tehlikeye girec·kti.Bu durum Marx'a, çeşitli türlerden otuzdan az muhalif kıır·


186 ANARŞİZMşısında, Fransız Blanquist mültecileri de içeren kırk kadartaraftar sağladıKongre, işçilerin politik eylemi lehine artık rutin halinegelmiş bir oylamayla başladı ve Genel Konsey'i bir ilelişimbürosuna dönüştürme yönündeki bir Bakuninci öneriyi reddetti.Sonra Marx'ın, Bakuninci İttifak'ın hfilil gizli bir şekildeetkinliklerini sürdürdüğü şeklindeki iddialarını araştırmakiçin bir komite görevlendirildi. Bu noktada Marx, GenelKonsey'i, Londra'dan, en iyi durumda bile tehlikeli müttefiklerolarak gördüğü Bakunincilerden ve Blanquistlerden uzaktutulabileceği New York'a taşıma önerisiyle kendi taraftarlarınıbile şaşırttı. Esas olarak artık Genel Konsey'e ilgi duymayanBakuninciler çekimser kaldıkları için öneri kabul e­dildi; daha sonra Marx'ın başkalarının eline geçmesin diyeEnternasyonali öldürdüğü anlaşılacaktı, çünkü New York'taGenel Konsey zayıfladı ve tam bir hareketsizlik nedeniyleçabucak yok oldu.Lahey Kongresi'nin en rezil işleri sona bırakılmıştı. Mar:ıı:İttifak'ın İspanya'da Bakunin'in talimatlarıyla varlığını sürdürdüğüneilişkin olarak damadı Paul Lafargue'ın topladığıkanıtların yanı sıra Nechayev'in Das Kapital'in tercümesiyleilişkili olarak gönderdiği mektubu da Soruşturma Komitesi'ne sundu. Komite, İttifak meselesiyle ilişkili olarak hBla varolduğunu kanıtlayamadığı, ama "Bakunin'in başka birininzenginliğini tamamen ya da kısmen kendine maletme amacıylahileli yollar kullandığını ve dahası vaatlerini yerine getirmemekiçin şahsen ya da temsilcileri aracılığıyla tehditlerebaşvurduğunu" keşfettiği konusunda muğlak bir raporsundu. Nihayet, Bakunin'in yanı sıra, varlığının devam ettiğinikanıtlayamadığını itiraf ettiği İttifak'a dahil oldukla·ıgerekçesiyle İsviçreli taraftarları James Guillaurne ve AdhernarSchwitzguebel'in de ihraç edilmesini önerdi. Rapordakikarışıklıklar Marksist çoğunluğu rahatsız etmedi. Bakuninve Guillaume'ın ihracını seve seve onayladılar; Schwitzgu8-bel küçük bir farkla ihraç edilmedi. Kongre bu onursuz bildi-YIKICI TUTKU 187riyle sona erdi; Enternasyonal bir bütün olarak bir daha hiçtoplanmadı.. . . .İttifak'ın gerçekten ne ölçüde devam edip etmedıgını tespitetmek, Lahey Kongresi soruşturma komitesi için olduğukadar bugün de zordur. Görecemiz gibi, 1869 ya d 8·bir İspanyol Sosyal Demokrasi ittifakı _kurulmuş gıb gorunüyor,ayrıca Kropotkin, Malatesta ve Pau rous e un akatıldığı bir İttifak üyeleri toplantısı 1877 gıbı geç hır tarıh·te Jura'da yapılmıştır. Öigütlenme pek de terk dilmiş "!esonra yeniden başlatılmış olmadığına göre, Bakunın açık !ttifakfeshedildikten sonra yakın destekçilerinden oluşan gızlibir örgütü korumuş gibi görünüyor. Bununla birlikte, böylebir örgütün varlığı Lahey Kongresi'nde kanıtla _nmadı veBakunin'in ihracı tahmine dayanıyordu. Das Kapıtal meselesinegelince, kongrenin bu konudaki kararı b rjva .. ahlii.·kının, bütün biçimleriyle mülkiyete karşı ol hır orgue .eölçüde sızdığını göstermektedir; ayrıca komıte Bakunın ınNechayev'in mektubundan haberi olup olmadığını sapta_mayabile çalışmadığı için, aslında onu yazarların sı sık ışledikleriküçük bir suç -tamamlamadıkları yapıtlar ıçın . avansalmak- için mahküm etmişti.Lahey Kongresi sırasında Bakunin, popülist lider PeterLavrov'la rekabet halinde Rus mültecileri arasında destekkazanma çabaları içinde Zürih'te bulun yordu .. Lahe'dengelen İspanyol delegeleri ile Rimini' den hır grup Italyan la o­rada buluştu ve birkaç gün süren tartışmaaran onra hep·si Jura'daki Saint-Imier'ye gittiler; orada lsvıçrelı ve Fransızdelegelerle birlikte Enternasyonal'in anarşist kanadınınbir kongresini yaptılar. Lahey Kongresi'nde alınan kara l rreddedildi ve Enternasyonal'in özgür bir federasyonlar bırlığiolduğu ilan edildi.Bu toplantıdan çıkan antiotoriter Enternasynal'l : .Bakunin'indoğrudan bağlantısı yoktu . Aslında 1872 den ıtıbnrı·ıısağlığının hızla bozulması nedeniyle faali etle i azln11!JI ı.Sürgündeki Rus devrimcilerinin faaliyetlrıne hır rnıiar ılgiduyuyordu ve 1873'te Ticino'da yerleştikten sonr:ı llalyuıı


188 ANARŞİZMYIKICI TUTKU189hareketiyle, özellikle de bir süre önce servetini devrim davasınaadamış varlıklı genç bir aristokrat olan Carlo Cafiero'ylabağlantılar kurdu. Bakunin'in eski ateşinin kızgınlık yada coşkuyla canlandığı zamanlar oluyordu, ama genel olarakhayata ve dünyaya bakışı kötümserdi. Komün yenilgisininve Prusya'nın yükselişinin sonucu olarak devrimci hareketinönünde çok büyük güçlükler olduğunu düşünüyordu ve kendisinibu güçlüklere karşı koyamayacak kadar yaşlı ve hastahissediyordu. Öte yandan, Marx'ın iftiraları onu çok yaralamıştı;26 Eylül 1873'te Journal de Geneve'de yayımlanan,"Marksist tahrifleri" protesto e'ttiği ve devrimci yapındanemekliliğini ilan ttiği yazının içtenliğinden kuşku duyulamaz.Başka ve daha genç insanlar görevi devralsın. Ben kendimdeSisyphos'un taşını gericiliğin muzaffer kuvvetlerine karşıtekrar tekrar yuvarlamak için gerekli olan gücü ve bellri de güvenihissetmiyorum ... Bundan böyle kimsenin rahatını bozmayacağı.m;beni de rahat bıraksınlar istiyorum.Fak.at efsanede Sisyphos taşını bırakamadığı gibi gerçekyaşamda Bakunin de geçmişini bırakamazdı. Devrimci davaona yapışmıştı, ama şanssız bir şekilde; daha doğrusu birmiktar utanç ve acıyla birlikte. Genç anarşist hareket onunvesayetinden uzak bir şekilde gelişirken, o Carlo Cafiero'nundevrimci dava için kendisine emanet ettiği mirası sorumsuzcakötü yönetmesi nedeniyle acı mali çekişmelere dalmıştı.Yaşlılığında kendisine bir barınak olması ve İtalyan anarşistleriiçin bir merkez haline gelmesi için bu parayla aldığıTicino'daki villaya ilişkin tartışma:lar, İsviçreli ve İtalyan taraftarlarıarasında neredeyse tam bir kopmaya yol açtı. Bakunin'ide rahatsız vicdanını rahatlatma umuduyla, Ağustos1874 Bologna anarşist ayaklanmasına katılmaya itti. İtalya'ya giderken" Splügen Geçidi'nden, kendi.sini eleştiren arkadaşlarınahareketlerini açıklayan, kendisini zayıflığı nedeniylesuçlayan bir veda mektubu yazdı. "Ve şimdi dostlarım,"diye bitiriyordu mektubunu, "benim için tek çare ölümdür."Ama Don Kişotça ölme şerefi bile ondan esirgendi. BolognaAyaklanması başarılı olmak şöyle dursun, başlamamıştıbile. Şehir kapılarını kırma ve sokaklara barikatlar kurmaplanlan yanlış uygulandı, şehir dışındaki toplanma noktalarınaulaşan birkaç asi, polisin alarma geçtiği korkusuyla dağıldıve şehrin içinde Bakunin cephaneliğe yapılacak saldırıyakatılmak. için boş yere bekledi. Arkadaşları onu bu intihardanvazgeçirdiler ve koca sakalını kesip yaşlı bir rahip kılığında,kolunda bir sepet yumurtayla Verona'ya yolladılar,oradan da İsviçre'ye ulaştı. Barik.atların kıdemlisi olan buadamın en son ve en nafile serüveniydi bu. İki yıl süren fizikselçöküş ve bozulan arkadaş]ık.lar sonunda, Bakunin 1 Temmuz1876'da Bern hastanesinde öldü. Mezarı başında toplananReclus ve Guillaume, Schwitzguebel ve Zhukovsky, dahaşimdiden, -Bak.unin'in son ve tek başarılı yaratımı olananarşisthareketi, on yıl içinde dünyaya yayılacak ve politikgeçmişin tarihe karışmış balelerinin, romantik devrimcilerinen dramatiği ve belki de en büyüğü olan Michail Bakunin'incömert ve Gotik zekasından hoşlanabilecek yöneticileriniçine korku salacak bir ağa dönüştürüyorlardı.


KAşiF 191VIIKAşiF1872 baharında, Bakunin Lyon'daki başarısızlığının u­tancını Locarno'da tedavi etmeye çalışırken, İsviçre'de birbaşka kırgın Rus aristokratı daha vardı: Belli belirsiz liberaleğilimlere sahip, genç ama ünlü bir coğrafyacı ve bir prensolan Peter Kropotkin. Kropotkin İsviçre gezisinin büyült kısmınıZürih ve Cenevre'deki Rus mültecilerinin arasında geçirdi,çeşitli devrimci grupların tezlerini dinledi. Sonra kısabir süre için Jura'ya gitti, orada James Guillaume1a tanıştıve Bak.uninci grubun bir yandaşı olarak henüz bölünmemişolan Enternasyonal'e katıldı. Ancak Kropotkin Locarno'yakolayca gidebileceği halde, Bakunin'le tanışmadı. Bu ihmalinnedenleri bilinmemktedir, ama aynı isteksizlik Bakunin'dede görülmektedir; Bakunin tanımadığı bu Rus1a, kısabir süre önce Nechayev'le başına gelene benzer bir deneyimyaşamaktan korkmuş olabilir. Aynı yılın yazında KropotkinRusya'ya döndü. İsviçre'ye bir d:ıha 1877'de, zamanını Peter­Paul Kalesi'nde geçirmiş ve sansasyonel firanyla kahramanolmuş deneyimli bir devrimci propagandacı olarak geldi. Ozaman Bakunin ölmüştü ve Kropotkin anarşizmin en önemlitemsilcisi olarak çabucak onun yerini aldı.Bakunin ile Kropotkin'in hiç karşılaşmamış olmalarınıniyi bir tarafı var, çünkü geldikleri ortamlar ve inançları ben·zediği halde karakterleri ve başarıları açısından çok farklıydılar.Kropotkin devrimin kaçınılmazlığına ve istenirliğineömrü boyunca inandı, ama hiçbir zaman Bakunin gibi pratikbir devrimci olmadı. Tek bir barikatta çarpışmadı, açık tartışmaplatformunu komploların romantik karanlığına tercihetti ve şiddetin gerekliliğini kabul etmekle birlikte, mizaç o­larak kullanımına karşıydı. Bakunin'in düşüncelerini o ka-dar parlak bir şekilde aydınlatan yıkıcı kan ve ateş görüşüona çekici gelmiyordu; onu çeken anarşizmin olumlu, yapıcıyönü, yeniden ele geçirilen dünyevi cennetin görünüşüydüve kendisi anarşizme bilimsel bir eğitim ve yenilmez bir i­yimserlik kattı.Bakunin'in bohemce enerjisinin tersine, Kropotkin olağanüstüyumuşak bir yapı ve görüş sergiledi. Kimse Bakunin'ibir aziz olarak tanımlamayı düşünmemişti, ama Kropotkin'itanıyanlar sık sık ondan günümüzde Gandhi ve Schweitzergibi insanlar için kullanılan kutsallık terimleriyle söz ediyorlardı."Kişisel olarak Kropotkin azizlik derecesinde cana yakındır,"diye yazmıştı Bemard Shaw bana "koca kızıl sakalıve sevimli ifadesiyle Delectable Mountains'dan [Latif Dağlar]gelen bir çoban olabilirdi." Oscar Wilde, Ford Madox Ford ve 'Herhert Read gibi birbirinden uzak yazarlar Kropotkin'i benzerşekillerde tanımlamışlardı.Bu dünyevi azizliğe, tüm Batı dünyasında bir bilim adamıve bir toplumsal felsefeci olarak saygı görmesini sağlayanözgün bir düşünce gücünü eklemişti; ve Bakunin gibi yaşamınınen iyi yıllarını sürgünde geçirdiği halde, bu ümitsizdeğil onurlu bir sürgündü. Otuz yıldan uzun bir süre ona gönüllüev sahipliği yapan İngilizlerin gözünde, Ruslann çarotokrasisinden kurtuluş mücadelesinin en iyi yönlerini temsilediyordu ve anarşizm, bir sınıf şiddeti ve ayrımsız yıkıminancından çok ciddi ve idealist bir toplumsal değişim teorisiolarak görülmeye başlandıysa, bu değişimin esas mimarıKropotkin'di.Ancak Bakunin ve Kropotkin karakter olarak çok farklıoldukları ve anarşizmin çok farklı yönlerini temsil ettiklerihalde, aralarında temel farklar yoktu. Yeni, barışçı, kardeşçebir dünyanın, anka gibi eskinin küllerinden yeniden doğmasıgörüşü gibi, adaletsiz eşitsizlik dünyasının ve hükümetinyıkılması fikri ikisinin de tutumlarında örtülü olarak bulunuyordu.Farklar, kişilikten olduğu kadar tarihsel koşullardanda kaynaklanan vurgu farklarıydı. Bakunin bir l!l.yüzyıl adamı, Carbonarist geleneklerden ve Alman idPal ı"I


192 ANARŞiZMfelsefesinden etkilenmiş komplocu bir romantikti; ne kadarkuvvetli bir şekilde materyalist olduğunu ilan etse ve düşün·celerini Darwinci çağın bilimsel ilerlemeciliğine uyarlamayaçalışsa da devrimci bir milliyetçiden anarşist bir enternasyonalistedoğru gelişim sürecine egemen olan Hegelci, 1840' }ardankalma yıkıma dayanan yarı mistik bir kurtuluş görüşünesahipti. Oysa Kropotkin 19. yüzyılın ortalarında doğmuşve dönemin çok yönlü evriınciliğini düşüncesinin dokusuna.,katmıştı, böylelikle onun için doğal bir süreç olarak devrimkavramı, kaçınılmaz bir şekilde Bakunin'in bir kıyamet gibigelecek olan devrim anlayışından çok daha sempatikti.İki adamın, çelişkili olmaktan çok birbirini tamamlayıcıolarak görmemiz gereken görüşleri, anarşist hareketin gizliörgütlerin ve küçük ayaklanmaların alacakaranlığından henüzçık.tığı Bakunin'in son döneminden, Eski ve Yeni Dünya'daki hemen her ülkeye yayıldığı ve bir süre için Latin dünyasındakien etkili işçi sınıfı hareketi haline geldiği Kropotkin'indönemine kadar tarihsel koşullardaki değişimi yansıtmaktadır.Kropotkin bu yayılmada önemli bir rol oynadı, a­ma bu Bakunin'inkinden farklı bir roldü. Bakunin'in tersineörgütler kurma tutkusu yoktu ve Errico Malatesta ve FernandPelloutier gibi döneminin diğer anarşistleri, kitle desteğinikazanma ve kendilerini adamış militanlardan ve propagandacılardananarşist bir elit kesim yaratma konusundaçok daha etkindiler. Krôpotki liberter dava için bile, en çokbir kişilik ve bir yazar olarak önemliydi; anarşizmde soyluolan her şey, "hoşluk ve ışık" olan her şey onun doğasının belirginiyiliğinde yansıyor gibiydi, yazarken ise ideali tanımlıyorve onu Godwin'in bile boy ölçüşemediği basit bir açıklıkladöneminin bilimsel bilgisine bağlıyordu. Kropotkin gerçekdünyaya evrensel iyilik gözlükleriyle bakarken bu soylu·luk ve bu basitlik hata değilse de sınırlamalar getiriyordu;Bakunin'in içgörüleri, iyi bilimsel uslamlamaya dayanma­·dıklan halde genellikle Kropotkin'in iyimser rasyonalleştirmelerindendaha gerçekçiydiler.KAşlF 193Kropotkin 1840'larcİa, önceki kuşaklardan insanların-Herzen, Turgeı)feV ve Bakunin· sonunda kendilerini anavatanlarındankoparan Batılı düşüncelerin sarhoşluğu içindeoldukları bir dönemde doğdu. Çocukluğunu geçirdiği Moskova'dakikonakta ve büyük Kaluga kır evinde, zihinlerdki bubüyük karışıklığın yalnızca yüzeysel dalgalanmaları hissediliyordu.Ailesi zengin, güçlü ve eskiydi; ataları Smolenskprensleriydi ve Romanovlardan önce eski Rusya'yı yöneteneski Rurik kraliyet ailesinden geldikleri ileri sürülüyordu .Babası Çar 1. Nicholas'ı örnek almış, askeri disiplin meraklısıemekli bir generaldi.Alexander Kropotkin'in karakteri göz önüne alındığında,· çocuklarını ihmal etmesi ve onları çoğunlukla evdeki hizmetçilerinve daha sonra birbirini izleyen özel öğretmenlerin elinebırakmış olması belki de bir şanstı. Kendisi gibi, anababasınınkaprisli despotizmine maruz kalan hizmetçilerle çocukluğundan·itibaren temas halinde olması, Kropotkin'in, Turgenyevbi, ilk olarak zenginlerle alt tabakalai: arasındakiortak insanlığı algılamasını ve kendisinin de belirttiği gibi"Rus köylülerinin kalplerinde ne iyilik hazineleri bulunabileceğini"öğrenmesini sağlamıştı. Napolyon'un Büyük Ordu'sunda hizmet vermiş olan bir Fransız öğretmen ona Galyalıeşitlik anlayışını tanıttı ve bir Rus öğretmen -19. yüzyıl Rusromanlarında sık sık ortaya çıkan, dolaşıp duran öğrencilerdenbiri- ona zihinsel gelişimini besleyerl kitaplar verdi: Gogol'ünöyküleri, Puşkin ve Nekrasov' un şiirleri, Çernişevski'İlin radikal gazeteciliği. Kropotkin, öğretmeni N. P. Smimov'un etkisiyle on iki yaşında sadece kendisiyle kardeşi Alexander'ınhazırladığı elyazması edebi bir dergi için yazılar yazmayave bu derginin editörlüğünü yapmaya başladı.Bu al'ada, yüksek rütbeli bir subayın oğlllc olarak Kr potkin'inİmparator'un hizmetinde kariyer yapması beklenıyordu.Tesadüf eseri, küçük bir çocukken, çarın onuruna Moskovasoylularının verdikleri bir resepsiyonda 1. Nicholas'ırıilgisini çekmişti. Nicholas çocuğun çarlık Rusya'sının Ptımüstesna askeri okulu olan ve öğrencileri arasından İn1pa-


194ANARŞİZMKAş!F 195ratorluk ailesinin muhafızlarının seçildiği Corps of Pages'ekaydedilmesini emretti. Kropotkin okulun en parlak Öğrencisive sonunda müfreze çavuşu oldu; bu da bir yıl boyuncaÇar il. Alexander'ın kişisel emir subayı olması anlamına geliyordu.Böyle bir konumla geleceği güven altına alınmış gibigörünüyordu; genç yaşta general, orta yaşta ise bir eyaletva1isi olmayı umut edebilirdi.Ama 1862'de müfrezeden ayrıldığında Kropotkin'in düşünceleri,öğretmenlerinin ve ailesinin ondan beklediklerikariyeri kabul etmesini imkılnsız kılan bir dizi değişikliktengeçmişti. Saraya ve çara yönelik tutumu her zaman biraz i­kircikli olmuştu. Bir emir subayı olarak gittiği ortamın zarafetive inceliğinden yüzeysel bir şekilde büyülenmişti. "Saraytörenlerinde, baş aktörlerin maiyetinde bir aktör olmak," diyeyorumluyordu çok sonra, "benim yaşımda bir çocuk içinmerak cezbedici olmanın öiesine geçiyordu." Öte yandan,Kropotkin'in karakterinde, saray yaşamının ahlilksızlığın­an ürkmesine yol açan i9kin bir püritenlik vardı, bu aradaimparatora yakın konumu nedeniyle tanık olduğu iktidar vepozisyon entrikalarından nefret ediyordu. Çara karşı tutumuda aynı şekilde ikircikliydi. 186l'de serfleri özgür bıraktığıİçin Alexander'ı bir kahraman olarak görüyordu ve ayrı·ca mevkisinin görevlerine bağlılığı nedeniyle ona hayrandı;ama köylülerin kurtuluşundan hemen sonra politikasındabelirgin hale gelen ve 1863'te Polonya Ayaklanması'nın vahşicebastırılmasıyla snuçlanan gerici eğilim onu hayal kırıklığınauğratmıştı..Bunun yanı sıra, Kroptkin'i askeri kariyer düşüncesindenuzakJaştıran iki güçlü olumlu etki daha vardı. KısmenHerzen'in ilk dergisi The Polar Star'la (Kutup Yıldızı) tanışmasınedeniyle, kısmen de Corps of Pages'deki subaylarınküçük despotluklarına direnişi sırasında liberal içgüdüleriolgunlaşmıştı. Öte yandan bilime duyduğu ilgi gerçek birtutkuya dönüşüyordu. Corps of Pages üyeleri kendi alaylarınıseçme ayrıcalığına sahiptiler; kadroların durumu ne olursaolsun onlara görev bulunurdu. Çocukların çoğu Muhafız-lar'ı tercih ederdi, ama Kropotkin şeref ve prestijden dahaçok istediği üç şey olduğuna karar verdi: St. Petersburg'unzehirleyici atmosferinden kaçmak, bilimsel çalışmalarınısürdürmek ve h§lil serflerin kurtuluşunun ardından geleceğiniumut ettiği büyük reformlarda yer almak. Bütün bunlarıkendisine verecek tek yerin Sibirya olduğuna karar verdi.Bakunin'in kuzeni Muraviev-Amurski tarafından ilhak edilendoğu bölgeleri h§li büyük ölçüde araştırılmamıştı ve çı·raklık dönemindeki bir bilim adamı için fırsatlar sunuyordu.Aynca, Sibirya'da yapılan ya da yapılacak büyük reformlarınuygulanması için sınırsız bir alan oldu sonucuna vardım;orada işçilerin sayısı az olmalıydı ve kendi zevklerime uygunbir eylem alanı bulacaktım.Bu nedenlerle Amur'un yeni bir alay olan ve küçük görülenAtlı Kazaklar alayına gönderilmek üzere başvurdu. Otoritelerşaşırmıştı, ailesi öfke içindeydi, ama Corps of Pages'itehdit eden bir yangının söndürülmesine yardımcı olma konusundakibecerikliliğiyle Büyük Dük Michael'in dikkatiniçekmiş olması s'eçimine karşı çıkanların üstesinden gelmesinisağladı. "Git," dedi il. Alexander ona, "insan her yerdefaydalı olabilir"; 1881'de ölümünün Halkın İradesi'nin ellerindenolmasına yol açacak gericilik yoluna girmiş olan butrajik hük.ünıdarı Kropotkin'in son görüşüydü bu.Kropotkin Sibirya'daki atmosferi St. Petersburg'dan çokdaha ümit verici buldu. Reform hala ciddiye alınıyordu veBakunin'in kaçma hazırlıklarına göz yummuş olan Vali-GeneralKorsakov, yanında liberal düşünceli insanların bulunmasındançok hoşlandığını söyleyerek karşıladı Kropotkin'i.Onu Transbaykal Valisi General Kukel'in yaverliğine atadı;Kukel de ona Sibirya'daki ceza sistemini araştırma göreviniverdi. Kropotkin görevine enerji ve coşkuyla saldırdı; steplerdetaban tepen zincirli mahkfim kafilelerini izledi ve AvrupaRusyası'ndan başlayan uzun yürüyüşlerinde kaldıklarıçürümekte olan nezarethaneleri teftiş etti; "Hepsi ayni•ııDostoyevsky'nin Canlı Canlı Gönı{ilmek'inde (Buried Alivı·ı


196 ANAR_ŞiZMKAştF 197anlatıldığı ibi" olan ağır çalışma hapishanelerini, mahkilmlannbellerıne kadar buzlu sularda çalıştıkları altın madenlerinive en kötüsü Polonyalı asilerin tüberküloz ve iskorbüttenöldükleri tuz madenlerini ziyaret etti.Bu incelemeleri Kropotkin'de daha önce karşılaştığı herşeyden fazla otokratik hükümetin yaptıklan konusunda birdehşet uyandırdı, ama hiilii. reform dalgasının başladığınave kendisinin hapishane raporu çalışması ve benzer başkaprojeler sayesinde ilerleyeceğine inanıyordu. Ama çok geçmedenSt. Petrsburg'daki ilgisizliğin ve Sibirya'daki çürümüşlüğünnasıl el ele verip çabalarını boşa çıkaracağını an­.ladığında ayalleri yıkıldı. Ancak aynı zamanda, Doukhobor'ların ve Sıbirya'daki diğer sürgün köylü gruplarının. başarılıkooperatifkolonizasyonunu görerek etkilendi.Komuta ve disiplin ilkesi temelinde harek


198 ANARŞİZMKAŞiF199gitme imkanını bulma umuduyla Çin kıyılanna ulaşmak i­çin yaı,ıtıklan Don Kişotvari bir planla güneye doğru yola koyuldular.Kazaklar yollarını kesti ve sonunda beşi idam edildi.Kropotkin ve kardeşi Alexander nefretle çarlık ordusundanistifa ettiler. St. Petersburg'a döndüler; Peter, üniversiteyeöğrenci olarak kaydoldu ve babası kendisine para göndermeyireddettiği için zaman zaman Rus Coğrafya Derneği'nin sekreterlik işlerini yaparak keşif gezileri sırasında değeriniöğrendiği Spartah yaşam tarzını sürdürmek için gerekliolan parayı kazanıyordu. O dönemde onu tanıyan bir arkadaş,beyaz tahtadan bir masa, sepetten bir koltuk ve üzerindeSibirya bozkırlarımızın nehir ve dağlarının haritalarınıçıkardığı büyük bir çizim masası bulunan, dört kişinin zors'Jacağı "basit bir işçi" mekanı olan bir odaya yerleştiğiniaDlatıyor.Kropotkin'in akademik çalışmaları ve coğrafyayla ilgiligörevleri birkaç yıl boyunca vaktini büyük ölçüde doldurdu,ama 1871'de Finlandiya'da buzul çökeltilerini araştırırkenkendisini Rus Coğrafya Derneği'nin sekreterliğine davet e-.den .kigrafı alana kadar, yoksullann koşullarına ilişkin birsuçluluk duygusu vicdanını hep kemirdi. Birkaç ay önce olsamemnuniyetle kabul edeceği bir fırsattı bu. Şimdi ise teklifinuzun süredir tereddütlü olduğu bir konuda kendisini kararalmak zorunda bıraktığını hissediyordu. Bilim, insanlıkiçin daha uzun vadeli yararlarına rağmen, hemcinslerine a­cilen yardım etmesi gerektiğinin farkında olduğu bir dönemdeneredeyse bir lüks gibi görünüyordu.Çevremde sefaletten ve bir parça küflü ekmek için verilenmücadeleden başka bir şey yokken, bu yüce duygular dünyasındayaşamak için harcamam gereken her şeyin, buğdayı yetiştirenama çocukları için yeterli ekmeği olmayanların ağızlarındanalınm,ak zorunda olduğu bir zilmanda, bu yüce keyiflere nehakkım vardı?Kropotkin'in kuşağından birçok soylunun suçluluk duygularıiçinde dile getirdiği bu yaklaşım hiç değilse bir süre içingörevinin bilimsel araştırma dışında bir yerde olduğu doğrultusundakarar vermeye yöneltti onu. Aslında o sırada göründüğügibi bilimden tamamen kopmuş değildi, ama o andanitibaren toplumsal idealizm, yaşamındaki egemen etken olarak·kaldı ve bilim devrimci amaçlarının eşiti değil daha çokhizmetçisi haline geldi.Başlangıçta kararının kendisini nasıl harekete iteceğinibilmiyordu. 1870'lerde birçok genç Rus'un yaptığı gibi "halkagitme" ve daha iyi bir yaşamın ilk adımı olarak onları e­ğitmeye çalışma yönünde oldukça belirsiz bir itkiyle hareketetti. Corps of Pages'teyken, yeni özgürlüğüne kavuşmuş serfleriçin gönüllü öğretmenlerin görev yaptığı okullar için birplan hazırlanmasına katkıda buluiımuştu, ama kendisiİıinve arkadaşlarının çabalan Çarlık otoritelerinin halkı aydınlatmaçabalanna her zaman kuşkuyla yaklaşmaları nedeniylesona e'rmişti. Şimdi bir okul kurmak gı'bi aleni olan her girişiminyalnızca baskıyı davet etmek olacağını anlıyordu;bununla birlikte gerçek bir popülist ruhla "ne kadar küçükolursa olsun, köylülerin entelektüe! düzeyini ve refahını arttırmayayardımcı olacak" her şeyi yapmaya hazır bir haldeTambov'daki aile topraklarına gitti. Yardım etmeye gittikleriköylülerin saldırısına uğrayan, hatta onlar tarafından po-1ise teslim edilen diğer narodniklerdA!n daha kolay bir şekilde,Rus köylüleri ile entelektüeller arası bir yakınlaşmanınzamanının henüz gelmediğini anladı. Bu nedenle bir ente·lektüel özgürlük ortamında, düşüncelerini dtizene sokmakve izlemesi gereken yolu daha iyi saptamak için Batı Avrupa'yagitmeye karar verdi.İlk olarak, Almanya'nın kaplıca ve kumarhane kentlerinindaha geleneksel yurtseverleri çekmesi gibi, radikal RuslarınMekke'si haline gelen İsviçre'ye gitmesi doğaldı. Kropotkinilk olarak, katlin erkek yüzlerce Rus'un kendileriniBakunin'in ya da onun popülist rakibi Peter LaVrov'un yanındapolitikaya adadıkları Zürih'e yerleşti. Alexander Kropotkirı,Lavrov'un arkadaşı ve yandaşıydı, ama bu Petı•r'inZürih Rusları arasındaki bu heyecan verici tartışma hnftaln-


200 ANARŞİZMKA.şiF 201rı sırasında karşısına çıkan birçok sosyalist ve devrimci eğilimüzerinde dikkatle düşünme niyetini etkilemedi. Bakunin'indaha çok Armand Ross olarak tanınan yandaşı MichaelSazhin'le tanıştı ve sosyalizm üzerine bulabildiği bütün·kitapları ve tüm Avrupa'da Enternasyonal'in seksiyonlarıtarafından yayımlanan tüm broşürleri ve yasadışı gazeteleritopladı. Bu süreçte Baiı Avrupalı işçiler arasında, kendisininkendi ülkesinin köylüleri arasında uyandırmayı umutettiği şekilde, kendi kimliklerine ve kendi güçlerine ilişkinbilincin var olduğuna ikna oldu.Okudukça önümde, benim tanımadığım ve sosyolojik teorilerinbilgili yaratıcılarının ise hiç tanımadığı bir dünya -ancakİşçi Birliği'nde yaşayarak ve işçilerle gündelik yaşamları içindetanışarak tanıyabileceğim bir dünya- olduğunu gördüm.Enternasyonal'in daha aktif bir merkezi olan Cenevre'yegitmek üzere Zürih'ten ayrıldı ve orada Birlik içinde ortayaçıkan bölünmelerin farkına vardı. Beş hafta Cenevre Marksistgrubuyla birlikte oldu. Ama Cenevre' deki önde gelen RusMarksist'i Nicholas Utin'in politik hesapları kısa bir süresonra onu rahatsız etti ve o sırada şehirdeki önde gelen Bakuninciolan Zhukovsky'yi aradı. Kropotkin'i hac yolculuğuhaline gelen Jura yolculuğuna gönderen Zhukovsky oldu.Jura'da ilk karşılaştığı insan Neuchiitel'deki küçük matbaadaçalışan Jamfıs Guillaume oldu; oradan Sonvillier'yegidip Schwitzguebel'i aradı ve dağlı saat imalatçılarıyla tanıştı.küçük aile atölyelerinde onlarla konuştu, köylü zanaatkiirlarınkıymetli bağımsızlıklarını korurken toplumsaladaleti kurrna şansını sunar gibi görünen anarşist doktrinitartışmak için tepeleri aşıp geldikleri toplantılara katıldı.Kropotkin'e daha çekici gelecek bir durum hayal etmekzordur. 1870'lerin başlarında Jura köylerine egemen olancoşku, Zürih'te Enternasyonal broşürlerini okurken beslediğitijm umutları doğruluyordu. Guillaume ve Scwitzguı:?beltarafından açıklandığını ve saat imalatçıları taı·afından a-teşli bir şekilde tartışıldığını duyduğu anarşist teoriler "aklı·ma çok yatıyordu" der,ama Jura dağlarında gördüğüm eşitlikçi ilişkiler; işçilerdegeliştiğini gördüğüm düşünce ve ifade bağımsızlığı ve davayasınırşız bağlılık.lan duygularımı daha da fazla etkilemişti; vebir hafta saat yapımcılarıyla kaldığım dağlardan döndüğtlm zamansosyalizm üzerine görüşlerim netleşmişti; artık bir anarşisttim.Sürati ve duygusal yapısıyla Kropotkin'in deneyimi birinanç değiştirmenin tüın ögelerine sahipti; yaşamının gerikalanında düşünce tarzını belirledi.Guillaume, Kropotkin'i· İsviçre' de kalmak ve zanaatkar yaşamınıbenimsemek kararından zor vazgeçirdi. Guillaumesert bir şekilde onun görevinin Rusya'da olduğunu söyledi veKropotkin bunu kabul etti. St. Petersburg'a döndükten birsüre sonra, 1870'lerin en ünlü narodnik grubu ·olan ÇaykovskiÇevresi'nin bir üyesi olarak aktif propagandaya başladı.Çaykovski Çevresi, Kropotkin'in eylem ve örgütlenme düşüncelerinigeliştirmeye başladığı bir ortam olmanın dışındaanarşizm tarihinde küçük bir yere sahiptir. O sırada üyeleriçarı zor kullanarak devirmek için terörist etkinliğe ya dakomplolara girişmek niyetinde değillerdi; propaganda yapı·yorlar, broşürler yazıyor ve yayımlıyorlar, Batı Avrupa'danyasadışı yazılar getiriyorlar ve halkı eğitme görevini yürütmeyeçalışıyorlardı. Çoğu sosyal demokratik eğilime sahip ı­lımlı meşrutiyetçilerdi; Kropotkin aralarındaki tek anarşisttive onun düşünceleri bir bütün olarak Çevre üzerinde pekaz etkiliydi. Hatta, Bakunin'in taraftarları ile Lavrov'un taraftarlarıarasında Zürih'teki Rus kütüphanesinin denetimiüzerine bir tartışma çıktığında, Çaykovski Çevresi Lavrovistlerintarafını tuttu.Bununla· birlikte, Kropotkin ilk anarşist denemesini o sıradayazdı. Bu Geleceğın Toplumu İdeallerinı İncelemekleUğraşnıalı nııyız? (Should We Occupy Ourselves with Examiningthe ldeals ofa Future Society?l başlıklı bir broşürdü .


202 ANARŞiZMKAŞİF 203\Çar polisinin gizli bir raporu broşürün yayımlandığını ilerisürdü, ama basılı hiçbir kopya yoktu ve 1878'de, Rus ppülizmininbarışçıl döneminin sonuna damgasını vuran ünlüYüz Doksan Üç Mahkemesi'nde kanıt olarak sunulduğundayalnızca bir elyazması mevcuttu.Bu broşürü, tutumunu paylaşmayan bir grupla etkin birbirlik içinde olsa bile, Kropotkin'in daha sonra yayacağı a­narşizm üzerine çalıştığını gösteriyordu. Bazı açılardan budönemdeki tutumu, olgunluk yıllarıyla karşılaştırıldığında,Proudhon'a da Bakunin'e de daha yakındı. Proudhon'un etkisi,para yerine emek çeklerinin kullanılması önerisinde veen azından bir propaganda biçimi olarak çarlık sistemi altındabile tüketici ve üretici kooperatiflerinin kurulması tavsiyesindegörülmektedir. Toprağa ve fabrikalara işçi birliklerininsahip olması önerisi ise Karşılıkçılıktan çok Bakunincikolektivizme yakın görünüyordu ve henüz daha sonra özellikleKropotkin'in adıyla ilişkilendirilen komünist bölüşümbiçiminin hiçbir izi yoktu.Ayrıca Nechayevizm'e ve komplocu araçlarla devrim düşüncesinekesinlikle karşı çıkıyordu. Devrimciler devrim yapmazlar,diyordu; onlar ancak hoşnutsuz halkın çabaları 8.rasındabağlantı kurabilir ve onlara kılavuzluk edebilirler. Dev·leti reddediyor, el emeğinin evrensel bir görev olarak görül-mesi gerektiğini ileri sürüyor ve daha ileri yıllarda entelektüeleğitimin bir zanaat çıraklığıyla birleştirildiği bir eğitimbiçimini savunduğu zamana özgü olan bir tartışmayı başlatıyordu.Kropotkin St. Petersburg'un işçi mahallelerinde köylüBorodin adıyla yürüttüğü aj itasyonun kılıfı olarak coğrafiçalışmasını kullanarak, iki yıl Çaykovski Çevresi'nin etkin·liklerine katıldı. 1874'te tutuklandı ve Peter-Paul Kalesi'nehapsedildi. İki yıl sonra sağlığı bozuldu ve St. Petersburgaskeri hastanesinin hapishane bölümüne aktarıldı. Bir DevrimcininAnıları'nda (Memoirs of a Revolutionist) çok canlıbir şekilde anlatılan ünlü kaçışını sık sık ileri sürüldüğü gi·bi hapishaneden değil bu hastaneden yaptı. Ağustos 1876'daİngiltere'ye vardı ve ertesi yılın başında İsviçre'ye giderekdört yılı aşkın bir süre önce Jura Federasyonu üyeleriyle kur·duğu bağlantıları yeniden buldu.Bu kez, kuşkusuz Rllsya'daki etkinlikleri nedeniyle anar·şist hareketin içine kolayca kabul edildi. Jura FederasyonuBulletin'ine (Bülten) ve başka yasadışı anarşist· broşürlereyazılar yazmaya başladı; Ağustos 1877'de gizli İttifak'ın sontoplantısı olabilecek bir toplantıya katıldı ve İsviçre'de ku·rulmasını önerdiği uluslararası iletişim bürosunun sekreterliğineseçildi. Aynı yıl daha sonra emigre gruplarının delegesiolarak Belçika, Verviers'deki son Saint-Imier EnternasyonalKongresi'ne gitti ve sonra sosyalist hareketi yeniden bir·leştinnek gibi nafile bir umutla Ghent'teki EnternasyonalSosyalist Kongre'ye katıldı. Ama Belçika polisinin kendisinitutuklama niyetinde olduğunu anlayarak aceleyle kaçtı veİngiltere'ye döndü; bir süre British Museum'da çalışmaklayetindi. Bu dönemde sadece bir toplumsal değişim programıolarak değil aynı zamanda bir ahl:ik felsefesi olarak anarşizmanlayışını geliştirmeye başladı.Yavaş yavaş anarşizmin salt bir eylem tarzından ve salt birözgür toplum anlayışından daha fazla bir şeyi temsil ettiğini;insanla ilgili bilimlerde kullanılan metafizik ya da diyalektikyöntemlerden çok farklı bir şekilde geliştirilmesi gereken, doğalve toplumsal bir felsefenin parçası olduğunu anlamaya başladım.Ben onun insan kurumlarına uygulanan tümevanmın sağlamtemeli üzerinde ... doğal bilimlerin yöntemleriyle ele alınmasıgerekt;ğini düşünüyordum.Ama h('nüz bu düşüncelerini geliştirmek için vakti yoktu,çünkü Kropotkin için ajitasyon faaliyeti, sonraki Yıllarındahayatında temel bir yer tutacak olan liberter bilimle uğraşmakiçin yerleşik bir hayatı benimsemesini önleyecek kadarönemliydi ve 1877 yılı sona ermeden Andrea Costa ve JulesGuesde'le birlikte Paris'te anarşist bir hareketin çekirdeğinioluşturacak küçük grupları yaratmak için British Museum'un okuma odasını terketti. Nisan'du Costa tutuklandı, Kro-


2Q4ANAR.'SİZMpotkin de İsviçre'ye kaçtı ve ülke dışına yaphğı küçük se -hatler dışında 1880'e kadar orada kaldı.A t k b'..l :şt . 872'de kendisini o kadar heyecanlandır::;a ==r 1 ır aJıtatör ve yayımcı olarak en aktif d .. · baçı ennın coşkusunun hemen hemen tamam ı··k d··o an Bulletrn artık çıkmıyordu 0·· t d Cen u en ıgınıg ö runce .. düş k ırıklığına 11.Y..adı· ....,. , Gu·ıı l aume yırmı yıl sürecek.b ·.ır h areketsızlığe gömülmüştü, Jura Federasyonu yok oluyorduve uzun süredir saf Bak unıncı· .·ı· ıgın · yan resmı organı1,.. e yan an enevre de anar-. . ....us ve ransız sur-şıst etkinlık buyük ölçüde birkaç enei-ı'ik R F·· ·· ·· lıgun var ğıyla yeniden canlanmıştı; Kropotltin bu Fran­ṇ.' ız surgunlennden genç doktor Paul Brousse'la birlikte ' esaso ıara k F ransa' da anarşızmın · ·ge 1 işmesini sağlama umuduylad . .sÔnır(. . an ı . lı e irilmek üzere basılan L'Avant-garde'ın.ncu) edıtorlugunu - yapıyordu.1878'in sonunda L'A.v an t -gar d e İ svıçre . yetkılıl(ri . . tarafınank apatı ld l ve Brousse hapsedildi; Kropotkin d gazeteninkapanmasının yarattıiı boşluğu doldurmak içi'l Proudhon'un Le P l , . . 'eup e unun ·· 1850' de kapanmasından beri en etkili a-.narşıst gazete olacak olan Le Rivolte'yi (İsyan) çıkarmayabaşladı. Başla ıçta bütün yazıları kendisi yazıyor bununyanı sıra vaktının büyük kısmını Leman a··ı··veJ,...ya' . d kio u çevresın eura dakı küçük kentlerde Enternasyonal'i yeniden can-l an dırma umuduyla sem· ıneı . tur 1 arına ayırıyordu. Anarşist. .h k:ı_ e . etı eo ık tartışmanınötesine geçmesinin zamanı eldıgınınbı1ıncıııdevdi; muhtemelen "eylemi. . .d , , g. e propagan a teorısınıyorumlamaya başlanıış olan İtalyan anarşistler;n;netkisiyle.Ne gibi pratik şeyler yap bl . · ,, [d .p l R b" , a ı ırız. ıye yazıyordu arkadaşıa J .0 1n e Ne yazık kı Ent,ı·nasyonal şimdiye kadar yalnızcaır ça1ışma birliği oldu, şimdi de öyle. Pratik bir etkinlik ala­. ·nı yo k Bu nerede bulunabiliı·?·"Özṭi ev i : i ton u ılımlı" olsun diye uğraştığı ve daha.aydın ışçılerı ılgı!endirecegini düş·· un d··-·· ugu t aruıse "· 1 ve e k ono-'k . .ı ımı sorunları basıt hır şekilde tartışmaya çalıştığı Le Rıivol-.KA.ŞiF205te'de yayımlanacak yazılarına bu pratik etkinlik alanları a­rayışı egemendi. Canlı bir gazeteci üslubuyla yazıyordu, ancaken ufak bir alçak gönüllülük izi yoktu; o zamana kıidaranarşistlerin yayımladıkları sıkıcı gazetelerle karşılaştırıldığındaortaya çıkan enerjisi Le Rivolt€'nin yalnızca İsviçre' de· değil, Bakunln'in 1870'teki Lyon Ayaklanması başarısızlığındanberi zayıflayan anarşizmin yeniden .canlanmasını teşvikettiği güney Fransa' da da radikal işçiler arasında popüler halegelmesini sağladı .Kropotkin, Temmuz 1881-Londra Uluslararası AnarşistKongresi'ne katıldıktan sonra, Rus büyükelçisinin baskısıylaİsviçre'den sürülene kadar Le Revolte'yi çıkarmaya devametti; bundan sonra Leman Gölü'nün güney kıyısındaki küçükFransız kasabası Thonon'a yerleşti. O zamaıı bile düzenlioiarak gazeteye yazılar yazmayı sürdürdü.Kropotkin'in Le Rivolti'deki ilk makaleleri en çok, hergrevde ya da her ekmek isyanında, barışın ve toplumsal adaletindüşmanları olarak kabul ettiği büyük ulus devletlerinçözülmesinin ümit vaat edici bir belirtisini gördüğü bir iyimserlikleele alınan güncel meselelerle ilgiliydi. ·Yıllı:ı,rca yakıngelecekte Avrupa çapında bir devrim bekledi; bu konuda yalnızdeğildi, çünkü onun beklentilerini anarşistlerin yanı sıraMarksizm karşıtlarının birçoğu da paylaşıyordu.Bir süre sonra ,çağdaş toplumu ve kurumlarını liberterbir sosyoloğun bakış açısından eleştiren ve somut anarşistalternatifler getirmeye çalışan daha az güncel makaleler yaz·maya başladı. İlk kitaplarından ikisi Bir İ._yancının Sözleri(Paroles d'un r€volte) ve Eknıeğin Fethi (The Coııquest ofBread) Le Rıivoltıi'ye ve onun Parisli ardılı La RıivoUe'a (İsyancı)yazılan makalelerden oluşuyordu; broşürlerinin birçoğuda sonraki yıllarda dünyanın her yerinde dolaştı. Bunlarınarasında Gençlere Çağrı (An Appeal to the Young), Deı"rimcı Hükümet (Revolutionary Government) ve İsyan Ruhıı(The Spirit ofRevolt) gibileri çekiciliklerini büyük ölçüde korudular;bu broşürler Avrupa ve Latin Amerika'daki anari,.,tgruplar tarafından hB.13. basılmakta ve dağıtıllnaktadırl«ır .


206 ANARŞİZMKAşlF 207Kropotkin'in büyük anarşist teorisyenlerin sonuncusu o­larak etkisinin tarihini bu makalelerden başlatabiliriz; KarşılrklıYardımlaşma, Tarlalar, Fabrikalar ve Atölyeler (MutualAid, Fields, FactOries and Workshops) ve ölümündensonra yayımlanan Ahlfık (Ethics) gibi sonraki kitapları bile!880'1erdeki militan gazetecilik ve ajitasyon döneminden çıkangenel kavtamlara bilimsel ve felsefi destek sağlamayayöneliktir. Bu nedenle, biyografik anlatıya bir ara vermek veKropotkin'in gelişen düşüncelerinin önemli yönlerini ele almakyerinde olur .Teoriyi pratiğe bağlama arzusu, Kropotkin'in Le Revolti'deki bütün yazılarında çok belirgindir. Devrimi, Bakunin'ingördüğü gibi, kıyameti andıran büyük bir yıkım cehennemibiçiminde değil; ayaklanmanın, özgür bir toplumun doğalgelişimini engelleyecek yeni iktidar organlarının kurulma·­sıyla sonuçlanmaması için, isyancı işçilerin, eylemlerinin sonuçlarınınbilincinde oldukları somut bir olay olarak ele alıyordu.Teması, Proudhon'un 1848'deki temasıyla aynıydı.Devrimler yalnızca sözcüklerle yapılamaz; eyleme ilişkin birbilgi ve ona yönelik bir istem de olmalıdır.Devrimin ertesinde [diyordu İsyan Ruhu'nda), halk kitlelerininhizmetinde yalnızca cümleler olursa, net ve göz kamaştırıcıolgulara rağmen durumun kendi lehlerine döndüğünü fark etmezlerse,altüst oluş yalıuzca kişilerde ve formi.ıllerde bir değişikliklesonuçlanırsa, hiçbir şey elde edilmiş olmayacaktır ...Devrimin bir sözcükten daha fa:da bir şey olması için, gericiliğ:inyarın bizi bugünkU duruma geri sürüklememesi için, bugününfethi, savunma zahmetine değer olmalıdır; di.ınün yoksullanbugün yoksul olmamalıdır.Başka bir deyişle devrim derh;ıl iki şeyi sağlamalıdır: Birincisi,şu kendi yenilgisini hazırlayan anormalliğin, yani"devrimci hükümetin" yaratılmasına yönelik tüm girişimlerinboşa çıkarılması ve ikincisi toplumsal eşitliğe doğru büyükbir adım. Tedrici uygulam·a ölümcüldür, çünkü toplumsalve ekonomik yaşamın tüm yönleri o kadar birbirine bağ-lıdır ki, toplumun tam ve acil bir dönüşümünd n da az.hiçbir şey geçmişteki devrimleri izleyen türden bır genlemeyekarşı etkili bir garanti sağlayamayacaktır.O günler geldiğinde -ve o günlerin gelm sini ıandısizin elinizde- bütün bir bölge, dış mahallelerıyle bırhkte buyükkentler yöneticileri silkip attıka ;ınd , gör viz açıtır; tümdonanım topluluğa iade edimedır, bıeyle ehndekı toplum­sal araçlar gerçek sahiplenne ıade edılmelidır, herkesın tüke­. _timdeki tam payına sahip olması için gerekli ve yarar lı her ş _ ­yin üretimi devam etmelidir ve toplumsal yaşam kesılmek bıryana muazzam bir enerjiyle yeniden başlamalıdır.Kropotkin her şeyin topluluğa iade edilmesi gerektiğinisöylerken belirsiz ve genel bir şey kastetmiyor; özellikle komüntarafından devralınması gerektiğini kastediyor. Esasolarak hitap ettiği Fransız! r için terim yeterince tanıdıktır;halka ve çık.arlarına en yalıın yere idari birimi tanımlamtadırama aynı zamanda .. 793 ve 1871 Paris Komünlerinındevrici çağrışımlarını tt şımaktadır. Ama Kropotkin düşünceyigenişletir; onun için komün yerel bir hükü et rumu :hatta iki büyük Komün gibi politik federalizmın hır ıfadeıdeğildir. Doğrudan ilgili bireylerden oluşan grupla rc: a m.sıledilen tüm toplumsal çıkarları birleştiren g?nüll ır bırlıtir;diğer komünlerle birlik sayesinde devletın yertnı alan hırkooperasyon ağı oluşturur.. . . .Komün ekonomik olarak, malların ve hızmetlerın ıhtıyacıolan herkes için ücretsiz olarak mevcut olmasında ifadesinibulacaktır ve burada bölüşüm ölçütü olarak· emeğin değilihtiyacın vurgulanmasıyla, Kropotkin'i, her ikisi d doğrudan bireysel işçinin emek süresiyle ilişkili bölüşüm sıstemleritasarlamış olan kolektivist Bakunin'den ve Karşılıkçı Proudhon'danayıran noktaya geliyoruz. Başka bir deyişle Kropotkinanarşist komünisttir; onun için, Ik .Bnkarı tarafındanya da emek çekleri aracılığıyla ışçı bırliklerı tarafın·dan bile idare edilse, ücret sistemi bütün biçimleriyle zorundiğer bir biçimidir yalnızca. Gönüllü bir toplumda hiçbir yeriyoktur.


208 ANARŞİZMKAŞiF209Makalelerin çoğu önceki on yılda yazılmış olsa bile anarşistkomünizm teorisi bir bütün olarak, özellikle 1892'de Paris'teyayımlanan Ekmeğın Fethi'nde geliştirilmiştir. Ancak,Kropotkin Le Revolt€ ve La Revolte'da yazarken bile anarııistkomünizmin yeni olmadığını vurgulamak gerekir. Kropotkinanarşist komünizmin büyük havarisi ve onu popülerleştirenkişiydi, ama gerçek mucidi olduğu kuşkuludur.Anarşist komünizmi diğer liberter doktrinlerden ayıranözellik, anarşizmden bile daha eski olan özgür bölüşüm dü­üncesidir. Sir Thomas More onu 16. yüzyılda, Winstanleyıse 1 7. yüzyılda savundu; Campanella'ın Güneş Şehri'nin birö elliğiydi; Fourier'nin hayal ettiği emekçiler ortaklığındabıle, çalışmayı çekici bulması sağlanamayan bireyler insanolarak yine de yaşam araçlarını topluluktan alma hkkınasahiptiler .Aslında Fourier'nin düşüncesinin anarşist komünizminkaynaklarından biri olması muhtemel görünüyor. ProudhonEmekçi Ortaklıklarını savunanları, sosyalist toplulukların·daki aşırı disiplin nedeniyle suçluyordu, ·ama Elisee ReclusEnternasyonal Kardeşliğin ilk günlerinde Bakıınin1e birarayagelene kadar aktif bir Emekçi Ortaklığı savunuruydu ve18701erde Fransız anarşizminin liderlerinden biri olduğundaFourier'nin düşüncelerini beraberinde getirmiş olmasıçok muhtemel görünüyor.arizm ile komünizmi bir şekilde birbirine bağlayan eneskı yayın, daha sonra Kropotkin'in Le Reı•olte'yi çıkannası­ a y arm eden Cenevreli zanaatkar François Dumartheray'.ın ku ük . broşürüydü . ' Başlığı Politik Eylenı Taraftarı El İşçilı:ıneydı (Aux travaılleur manuels partisans de l'action polıtıque)ve 1876'da Cenevre'de yayımlanmıştı. O sırada Kro·potkin Rusya'dan yeni ayrılmıştı ve Cenevre'ye ancak Şubatl877'de gelecekti, bu nedenle Dumartheray'in ondan etkilenml'Siimkıinsızdı. Öte yandan :EliseP Reclus o sırada Cenevre'deydi ve çok özgün bir kafaya sahip bir adam gibi görünmeyenllumartheray'ı etkilemiş olması muhtemeldir.Bu düşünceyi ortaya ister Reclus ister Dumartheray atm_ışolsun, bir kez ortaya çıktıktan sonra hızla yayıldı. 1870'lerde İsviçre' deki anarşistler arasında aktif olan Gürcü prensCherkesov, 1877'de, Bakunin'in ölümünden bir yıl sonra, İsviçreliberter çevrelerindeki herkesin, terimi kullanmadananarşist komünizm düşüncesini kabul ettiğini söylüyordu.Cafiero, Malatesta ve zaman zaman Ticino sınırını geçmeninyolunu bulan diğer militanlar aracılığıyla İsviçre' deki eğilimlerletemas içinde olan İtalyanlar da 1877'de aynı yönde ilerlemeyebaşladılar. Anarşist komünist ünvanının kabul edilmesiyönündeki nihai adım, 1880' de, Kropotkin'in çok sonraGuillaume'a söylediği gibi, Reclus ve Cafiero'yla birlikte JuraFederasyonu Kongresi'ni özgür komiinizmi ekonomik doktrinolarak kabul etmeye ikna ettikleri zaman, hem İsviçre'de hem de İtalya'da atıldı. O dönemde anarşist hareketin İspanya'dakidiğer aktlf seksiyonu aynı kararı almadı ve 1939'a kadar Bakunin'in kolektivist düşüncelerinin etkisi altındakaldı.1880 Jura Kongresi aslında Kropotkin'in anarşist komünizmiaçıkça tartışmasını sağlayan ilk fırsattı. Kongre'yedevrimci kod adı Levashov imzasıyla Pratik Olarak GerçekleştirilmesiAçısından Anarşist Düşünce (The Anarchist ideafrom the Point of View of lts Practical Realization) başlıklıbir rapor sundu; bu rapor daha sonra anarşist-komünist bakışaçısının yayın organı haline gelen Le Revolti'de yayımlandı.Rapor dev.rimin, tüm gerekli kamulaştırmaları yürütecekve üretim araçlarını kolektifleştirecek yerel komünleredayanması gerekliliğini vurguluyordu. Komünist bölüşümyönteminden özellikle söz etmiyordu, ama rapora eşlik edenkonuşmada Kropotkin komünizmi -özgür bölüşüm ve her türücret sisteminin feshedilmesi anlamında- üretim araçlarınınkolektifleştirilmesinin dolaysıZ sonucu olarak göi'düğünü a­çıkça ortaya koydu.Kropotkin Bir isyancının Sözleri içinde derlenen makalPlerdenbirkaç yıl sonra, 18801erin ortalarında yazılan mnka-


210 ANARŞiZMlelerden oluşan Ekmeğin Fethi'nde anarşist komünizmi dahadüşünceye dayalı bir şekilde· sunar. Vurgulamada bunaeşlik eden bir kayma vardır. Devrimci taktiklere ilişkin tartışmalarvardır, ama artık baskın değildir ve Kropotkin'inilgisi büyük ölçüde "herkes için refah"ın mevcut olduğu biryaşamın olanaklılığını kabul etmemize yol açan bilimsel vetarihsel nedenlere ilişkin bir tartışmaya yönelmiştir. Bu, enince ayrıntısına kadar ideal bir dünyanın görüntüsünü yansıtmaanlamında bir ütopya değildir, çünkü tüm anarşistlergibi Kropotkin de, özellikle toplumsal devrimden sonra toplumunhiçbir zaman büyümeye ve değişmeye son vermeyeceğinive onun geleceğine dair ayrıntılı planların, mutsuz birbugünde yaşayanların, saçma ve zararlı bir şekilde başkalarınındaha mutlu bir gelecekte nasıl yaşayabileceklerini dikteetme girişimleri olduğunı.ı. kabul ediyordu. Kropotkin buçalışmada, bizi bugün etkileyen bir dizi önemli toplumsal sorunuele almaya ve üretimin kara değil kullanıma yönelikolduğu ve bilimin herkesin ihtiyaçlarının uzlaştırılmasını vekarşılanmasını sağlayacak araçların incelenmesine adandığıbir dünyada bu sorunların nasıl çözülebileceğini deneysel birşekilde düşünmeye çalışıyordu.Ekmeğin Fethi, Proudhon'un, insanlık mirasının, herhangibir bireyin katkısının ölçülmesini imkansız kılan kolektifbir miras olduğu varsayımından yoln çıkar; bu durumda, bumiras kolektif bir şekilde kullanılmalıdır.Her şey herkes ifindir, çünki:ı herkesin onlara ihtiyacı vardır,çünkü herkes onl ara üretmek için gi.ıcli. ölçüsünde çalışmıştır veçünkü dünya zenginliğinin üretiınin


212 ANARŞiZMKAşiF 213Kropotkin, ileriki dönemlerde arkadaşı olan William Morrisiçin olduğu gibi kendisi için de özgür bir toplumun başansınınipuçlarından biri olan "çekici çalışma" tezini Fourier'den alır. Kapitalist bir dünyada insanların çoğunun işlerinizevksiz bulduk1anna ve ondan kaçmak istediklerine kuşkuyoktur. Ama Kropotkin, bunun insanın doğal olarak aylakolduğu anlamına gelmediğini ileri sürer; tam tersine insanmeşgul olmayı tercih eder ve özgürce ve hoş koşullar altındayapılan işte tatmin bulur. İşçilerin bugün yaşadıkları sıkıntıve düş kırıklığının temelinde işbölümü ve kötü fabrika koşullarıyatmaktadır; bunların yerine hoş ve sağlıklı ortamlarkonulabilirse ve üreticinin kendisine işinin yararlı oldtğuduygusunu veren çeşitli işlerde çalışması mümkün olursa,çalışmak sevimsiz niteliğini kaybedebilir ve çekiciliği, insanınkendisini genel refah için çalışan özgür bir insan olarakgörmekten aldığı manevi tatminle daha da arttırılabilir. Kropotkin,herkesin depolardan ihtiyaçlarını özgürce alabildiğianarşist-komünist bir dünyada, insanları çalışmaya teşvikedecek hiçbir şey olmayacağı tezini savunanlara gereken yanıtınburada verildiğini düşünınektedir. En iyi teşvik, eksikliktehdidi değil, yararlı başarı bilincidir.Burada insanın doğal toplumsal sorumluluk eğilimine yöneliktipik anarşist güven görülmektedir. Devletin tersinetoplum dğal bir olgudur ve dolayısıyla -diye ile·ri sürer- tümyapay kısıtlamalar kaldırıldığı zaman, insanların toplumsalbir şekilde hareket etmelerini bekleyebiliriz, çünkü bu doğalarınauygun bir şey olacaktır. Kropotkin'in dikkate alnıadığınokta, insanlar bağımlılığa koşullandıklarında sorumlulukkorkusunun, nedenleri ortadan kaldırılır kaldırılmazyok olmayan psikolojik bir hastalık haline geldiğidir.Aslında, Kropotkin bazı asosyal bireylerin özgür bir loplunıdaçalışmanın sunacağı keyiflere direnebileceğini istemeyeistPıneye kabul etmektedir. Ve burada toplumun manevibir baskı uygulama hakkı olduğunu ileri sürer; böylelikleEkını'fifııı Fethi'nde çizilen özgürlük cenrı.etine, Orwell'in anarşist cennetin ögelerinden biri olduğunu ileri sürdüğükamuoyu yılanı girer. Bu açıdan Kropotkin'in yararsız insanlarayönelik sözlerini rahatsızlık hissetmeden dinlemek çokzordur.Yararlı herhangi bir şey üretmeye kesinlikle muktedir değilsenizya da bunu yapmayı reddediyorsanız, o zaman yalnız birinsan ya da bir saka gibi yaşayın. Yaşamak için gerekli olanşeyleri size verecek kadar zenginsek memnuniyetle veririz ... İnsansınızve yaşamaya hakkınız var. Ama özel koşullarda yaşamakve saflan terketmek istiyorsanız, diğer yurttaşlarla gı.inde·lik ilişkilerinizde acı çekmeniz çok mümkiındür. Bir yetenek olduğunuzukeşfedip, sizin için gerekli olan her işi yaparak siziahlaki yükümlülıiklerinizden severek azat edecek arkadaşları·nız yoksa, burjuva toplumunun bir hayaleti olarak görüleceksiniz.Dışardakilerin, "saflarda" olmayanların, komşularınınmanevi kınamalarına maruz kaldıkları özgür bir toplumkendi kendiyle çelişkili gibi görünüyor. Ancak Godwin aynıdüşünceyi Kropotkin'den yüz yıl önce dile getirmişti ve budüşünce liberter gelenekte rahatsız edici bir şekilde tekrartekrar ortaya çıkan püritenlikten ayrılamaz.Kropotkin'in anarşistkomünist düşünceleı·ine ilişkin tartışın,Kropotkin'in hay.atının gerçek seyrinden uzaklaşmamızaneden oldu; şimdi İsviçre' den sürüldükten sonra.FransızSavoyu'na yerleştiği noktaya geri dönmek istiyorum. Kropotkin'l'horton'da birkaç hafta kaldı ve sonra kuzeye doğru,yolu.üsttinde olan Lyon bölgesindeki anarşist gruplara uğrayarakİngiltere'ye gitti. Muhtemelen İngiltere'ye yerleşmeyidüşünüyordu, ama aynı on yıl içinde başlayacak toplunıs::ı.lkabarmanın işaretlerini göremediği için bir yıl kadar Londra'dakaldıktan sonra ortamın duyarsızlığını dayanılmaz bulmayabaşladı. Ekim 1882'de Thonon'a döndü; nihayet yineeski Cenevreli yoldaşlarıyla beraberdi.Kropotkin Fransa'ya münasebetsiz bir zamanda gelmiştiİngiltere'de bulund.uğu aylarda orta Fransa' da, Massif Cl'ntral'dekiMonseau-les-Mines'deki lıir ıüzi ayaklanma Vt' dinamitpatlamalarıyla doruğuna ulaşıın bir huzursuzluk dalgasıolmuştu. Bu olaylar Fran sız otoritelerinin göziınd" ı:ıinPy


214 ANARŞiZMKAşiF 215Fransa'da anarşizmin gelişmesine bağlanıyordu. Kropotkinİngiltere'deyken Fransa'daki hareketle bağlantısını yitirmişti,ama liberter gazete Le Revolte'yle bağlantısı ve devrimcibir teorisyen olarak uluslararası ünü, Fransa'ya dönüşününyeni bir şiddet patlamasına denk düşmesiyle birleşince, polisinonun özgür kalmasını çok tehlikeli bulmasına yeteceknedenleri sağlamıştı. 1882 sonunda anarşistleri tutuklamayayönelik bir kampanya Kropotkin'in tutuklanmasıyla doruknoktasına ulaştı. 3 Ocak 1883'te Kropotkin1e birlikte el- .li üç anarşist Lyon Polisi Disiplin Mahkemesi'ne çıktı; gizlenenon dört kişi daha suçlamaya dahil edilmişti. Tutuklulararasında son şiddet eylemlerine dahil olduğu kanıtlanan hiçkimseolmadığı için, kovuşturma, Komün'den sonra kabuledilen, Entemasyonal'e karşı bir yasayı temel aldı ve sanıklarıyasadışı bir örgütte aktif olarak yer almakla suçladı.Tutuklular olayı, görüşlerini açıklamanın bir vesilesi olarak,kullanmakiçin ellerinden geleni yaptılar. Kropotkin herkesinimzaladığı bir ilkeler beyanını kaleme aldı. Hükümetlerive kapitalizmi suçluyor; "özgürlüğün temel bir koşuluolarak" eşitlik talep ediyor ve insan ilişkilerinde "dayatılandisiplin yerine, idare ve yasal vesayet için, sürekli olarak değiştirilebilenözgür bir sözleşmenin geçirilmesini" istiyordu.Ayrıca kendi konuşmasında neden ve nasıl bir devrimci olduğunuanlatarak yargıçları sınıf nefretini sürdürmemeyeve tüm adil insanlarla birlikte, eksikliğin ortadan kalkma·sıyla çekişmenin yok olacağı bir toplumun kurulması çabasınakatılmaya çağırdı.Beliigatinin mahketpe üzerinde hiçbir etkisi olmadı; za·ten böyle bir amacı da yoktu. Savcı Enteı·nasyonal'in artıkvar olmadığını kabul etmek zorunda kaldığı halde tutuklularyine de Enternasyonal'e bağlılıkları nedeniyle suçlu bulundular.Kropotkin ve üç diğer önde gelen anarşist propagandacıbeş yıl hapse mahküm oldu. Eski St. Bernard Manastırı'ndakiClairvaux hapishanesine gönderildiler; politiktutukluların gördüğü ayrıcalıklı muameleyi gördüler. Kropotkin'inzamanı becerikli ve çok yönlü bir adamın meşgu-liyetleriyle doluydu. Hapishanedeki arkadaşları için dil, k?z·mografi, fizik ve geometri sınıfları oluşturdu; hapishane bahçesindeemek yoğun tanın denemelerine girişti; Encyclopae·dia Britannica ve Elisee Reclus'nün anıtsal Geographie uni·verselle'ine yaptığı katkıların yanı sıra, Nineteenth Centuryiçin Rusya üzerine, La Revue .oci'aliste için coğrafya üzerine.makaleler yazdı.Kropotkin'in bir Fransız hapishanesindeki çalışmalarınıkabul etmeye hazır saygıdeğer yayınların çeşitliliği, yalnızcasaygın bir bilim adamı olarak ne ölçüde tanındığını değil, aynızamanda mahkemesinin ve hapsedilmesinin geniş kesimlercehaklı bulunmadığını gösteriyordu.· Georges ClemenceauTemsilciler Meclisi'ne bir af önergesi sundu; önerge yüzdenfazla oy aldı. Journal des economistes gibi ılımlı Fransızgazeteleri cezayı kınadılar; Fransız Bilim Akademisi Kropotkin'eihtiyç .duyduğu her kitı:ı.pı göndermeyi vaat etti, EmestRenan ise kütüphanesini tutuklunun emrine sundu. VictorHugo Fransa cumhurbaşkanına Britanyalı aydınların ve e­. debiyatçıların dilekçesini sunduğunda, dilekçe Victoria dönemiİngilteresi'nin en seçkin isimlerinden bazılannı içeriyordu:Swinburne ve Morris, Watts-Dunton ve Burne-Jones,Leslie Stephen ve Frederic Harrison, Sidney Colvitı ve Pat·rick Geddes, John Morley ve James Runciman ve Alfred Rus·seli W allace ve ayrıca büyük üniversitelerden on beş profe·sör ve British Museum'un yüksek memurları.Bütün bu sempati gösterileri ve protestoların hiçbirinindoğrudan bir etkisi olmadı ve Kropotkin Clairvaux bölgesineözgü sıtma ve kronik iskorbüt nederiiyle sağlığının bozulduğubir dönem geçirdi. Bundan sonra ve Fransa BaşbakanıDe Freycinet "Kropotkin'in serbest bırakılmasının önünclıodiplomatik engeller var" diyerek Rus baskısını kabul ettik·ten sonra, halkın öfkesi nihayet cumhurbaşkanını Kroprolkin'le birlikte diğer anarşist tutukluları affetmek zor11rıd11bıraktı.Kropotkin üç yıl hapis yattıktan sonra 15 Ocak lHHli'dııserbest bırakıldı; Mart 1886'da dördüncü kez İngih(·n•\•• 11,ıl


216 ANARŞİZMKAşlF 217ti. İngiltere otuz yıldan uzun bir süre onun vatanı'olacaktıve bu ülkeye gelmesi Sibirya'ya gidişiyle başlayıp çeyrek yüzyıl üren akṭif kaşiflik ve devrimcilıK hayatının sona erdiği-'ne ışaret edıyordu. Freedom'ın ve Britanya'daki tek kalıcı a­narşist örgütlenme olan Özgürlük Grubu'nun kurulmasınayardımcı olarak, İngiliz anarşist hareketine katkıda bulunduğudoğrudur; aynca İngiltere'de, hatta iki kez de Kuzey erika'.d tek tük seminer turlarına çıktı ve Rus sürgüriıerınınçeşıtlı gazetelerinin kurulmasına yardımcı oldu. Amabunlar hep münferit faaliyetlerdi; Kropotkin Le Rivolti'dekieditörlüğü sırasında sürdürdüğü militan lider rolünü bir dahahiçbir zaman üstlenmedi. Daha çok bir teorisyen olarakyaşadı; anarşizmin daha genel, sosyolojik yönlerine ilişkindşünceleri, önceki bilimsel ilgilerine geri dönüşle birleştirdı.Uzun süre komşulannın kıskançlıklarına sebep olan bahçeeya attığı uzak dış mahallelerin yalnızlığı içinde yaşadı;evını ı.:ografyacı arkadaşlarının ve anarşist yoldaşlarının yanısıra, Bernard Shaw'dan Tom Mann'a, Frank Harrls'tenFord Madox Ford'a kadar her türdn İngıliz radikalini ve entelektüeliniiçeren bir hafta sonu ziyaı·etçileri alayına açıktuttu. Anarşistler İçin, hareketin, öğüt ve makale istenecek·kamuya açık bir gösteride ya da o sırada Soho ve Whitechapel'de mant r bi biten devrimci klüplerin birindeki bir toplantıdanadıren görüldüğünde memnuni.vetle karşılanacakbüyük peygamberi olmuştu. Eğitimli Britanya kamuoyu içinRsln.rın otokr11siyt> k:ırşı direnişinin onurlu bir simgesi:ydi.Tınıc.


218ANARŞİZMKAşiF 219.Bu tutum deişiklik1eri Kropotkin'in önceki ideallerinihır yana b ratıg anlamına gelmiyordu. Yaşamının sonunakadar kapıtalızmın ve devletin kötülüklerine t·· to ıd ği ·e. ., um . p umu tırec k ve polıtık olarak devletin, ekonomik olarak üc-.ret tahakkümü altındaki bir sistem yerine özgürs_smıṇınkomu ızmı .yaratacak bir değişim ihtiyacına inandı. İngilizs ?s !alıstlerıne ne kadar dostça yaklaşırsa yaklaşsın, kendisınıonlardan ayıran temel meselelerde hiçbir zaman onlarlauzlaşmadı. Ama anarşizmin, Latin Avrupa'da harekete geçeneylemle ropaganda savunurlarının şiddet edimlerinin? rt ya k ydugundan çok farklı bir yönünü sundu; Fransa velngıltere de anarşizm Fabian Edwa


220 ANARŞİZfl.1tör gösterisi" olarak hayvan dünyası ve «sürekli serbest dövü" ol rak ikel insanın dünyası görüşüyle vurgulandı. Huxleydegıldı; aynı zamanda mucadele yalnızca ilerlemenin istenir bir koşulu ore'kaçınılmazdı.Yüzeysel olara u tutu , anarşist düşüncenin, özgür birtopluma ulaşmak tçın gereklı olan mücadele düşüncesini vur­ lay yönleriyle d ha çok ortak noktaya sahipmiş gibi görnebıl r. Ama anarşıstler bu mücadelenin yalnızca olumsuz hır şekılde, var olan toplumun rekabetçi yönlerini ortadankadırmak için gerekli olduğunu savunurlar. 'fahayyül ettikler:ıgelecee reet var olsa bile, toplumsal olarak yararlırekabete donüşturülecektir. _Ama yeni Darwinciler tarafındanortaya atılan tı1rden sürekli bir mücadelenin her zamanvar olma ı, kooperatif bir toplum için ölümcül olacaktır. Bunedenle lıberter dü şünür}er.in Malthus ve Huxley'i · t -] -·.n: et · ı hır . yanıt veııneleri zorunlu hale gelmişti; KropotkınKarşılıklı Yardıınlaşnıa'da bu görevi üstlendi.Evrinıin kooperatif yönlerine duyduğu ilgi, Sibirya arş­ırmaları yıllarından kaln1ıştı. Geçtiği vahşi bölgelerde hayvanlarınyaşamlarını g0zleınleyerek, aynı türün bireyleriar. sı da müc .adeleden çok kooperasyonun kanıtlarını gör­?1- ş u :Anarşıznıe dön'iişü . hayvan toplumculuğuna yönelikdgısını arttırdı ve Nisan 1882'de le Revo/te'ye, Dar,vinizm'it ṛtışıgı, ··dayanışma ve kom ünal çalışma doğanın karşıt çlerıne kar ı hayatta kalm;ı n1ücadeleo.:inde ttire güç verir·•d yerek kendı karşılıklı .:vnrdıml aşma teorisini rnüjdeledigib !r makale yạ dı .Kısa bır siirP -sonra, Clairvaux hapishane­.sındeyken, bılımcı Kessler'in. evrimdeki bir etken olnrnk koopeṛasynun önemini ortnyıı attığı Moskova sen1inerindenetkil ndı. Ama Kropotkin'i bir yaıııt vermeye iten, Huxley'in188 de ayı n:ıl nan Hayatta Krrlnıa lıfiieadelesi ve İ nsan (TzerındekıEtkısı (The. StrugglP for Existence and Its Bearingupon Man) başlıklı tezi oldu ve 1890'da Nınetcenth Centurv'de sonunda Karşılıklı Yardınılaşrna',,, oluşturacak dl d . . ,er ızısını . yayımlamaya başladı..1•·enemeBu kitaba, böceklerdPn yüksek nıemelilelere kadar tüm_KAŞİF 221hayvanlar düdyasın:da, "tek başına ya da küçük aileler halindeyaşayan türlerin görece az ve sayılarının ise sınırlı" olduğunuileri sürerek başlar. Bunlar genellikle azalan türlerdirya da insanın yarattığı yapay koşullar doğanın dengesinibozduğu için '-1öyle yaşamaktadırlar. Aslında karşılıklı yardımlaşma,Kropotkin'in kendi gözlemlerini sergileyerek gösterdiğive evrimlerindeki en önemli öge olduğunu ileri sürdüğü.gibi, daha başarılı türler arasında bir kural olarak ortayaçıkmaktadır.Toplum halinde yaşamak, en zayıf hayvanlara, en zayıf kuşlarave en zayıf memelilere direnme gücü ya da en korkunç kuşlarave yırtıcı hayvanlara karşı kendini koruma imkanı vermektedir;uzun ömürlülüğıi mümkün kılmaktadır; türün yavrularınıen az enerjiyle yetiştirmesini ve yine de sayılarını çok yavaşbir doğum oranıyla korumasını sağlamaktadır; sürü halinde yaşayanhayvanların yeni yaşama mekftnları aramak için göç etmelerineimkftn vermektedir. Bu nedenle, Darwin ve Vlallace'ınsözünü ettiği gücün, hızın, koruyucu renklerin, kurnazlığın veaçhkla soğuğa dayanıkhhğın bireyi ya da türü belli koşAllarauygun kıldığını tamamen kabul etmekle birlikte, her koşuldatoplumculluğun yaşam savaşında en büyük avantaj olduğunusavunuyoruz. Onu isteyerek terk eden türler yok olmaya mahklimdurlar;oysa nasıl birleşeceklerini en iyi bilen hAyvanlar,entelektüel yeti dışında, Darwin ve \Vallace tarafından sayılantek .tek yetiler AÇISlndan diğerlerinden daha aşağı olsalar bile,en büyUk hayatta kalma ve evrim şansına sahiptirler.Kropotkin entelek:tüel yeinin "ziyadesiyle toplumsal" olduğunuilEri sürer, çiınkü dil, taklit ve birikmiş deneyimlebesl,nir. Ayrıca, bizzat toplumda yaşama olgusu -eksik birbiçin1de de olsa- toplumsal yaşamın özü- olan "bir alışkanlıkhaline gelmek üzere gelişen kolektif adalet duygusu"nu geliştiımeeğilimip.dedir.Hayatta kalma mücadelesi gerçekten de önemlidir, an1aaynı türün bireyleri arasında değil, uygun olmayan koşullarakarşı bir mücadele olarak. Bir tür içinde var olduğunda,faydalı değil zararlıdır, çünkü toplun1culluğun getirdiği :ıvantajlarıyok eder. Kropotk:in doğal seçimin, rekabetlı- g-•


222 ANARŞİZMlişmek bir yana, rekabetten kaçınmanın yollarını arayıp bulduğunuileri sürer.Aynı şeyler insanlar için de geçerlidir. Kropotkin Huxley'nin, sürekli hayatta kalma mücadelesi içinde bulunan Rousseaucuilksel insan görüşünü, insanın, her zaman bildiğimizhaliyle yasanın yerini, kooperasyonu ve karşılıklı yardımlaşmayısağlayan iidetlerin ve tabuların aldığı kabileler ya daklanlar içinde yaşadığını düşündüren gerçek ilkel toplumlarailişkin gözlemlerle karşılaştırır. Kropotkin insanın her zamantoplumsal bir tür olduğunu ileri sürer. Karşılıklı yardımlaşmanınortaçağ şehirlerinin zengin komünal yaşamındazirvesine ulaştığını düşünür ve devlet gibi zor kurumlarınınortaya çıkışının bile, bireyler olarak düşünülen erkeklerlekadınlar arasındaki ilişkide en önemli etken olarak kalangönüllü kooperasyonu ortadan kaldıramadığını gösterir. Toplumcullukitkisi toplumsal etiğin her ilkesinin temelidir vehemcinslerimize karşı günlük edimlerimizin hemen hemenhepsini koşullandırmasaydı, en örgütlü devlet bile toplumunçözülmesini önleyemezdi.Bir Devrimcinin Anıları hariç olmak üzere Kropotkin'inen etkili çalışması olarak kalan bu karmaşık ve çok iyi savunulmuşkitabı zorunlu olarak basitleştirdim. Tartışmalararenk katan iyimserliğe karşın, kanıtları iyi sunulmuş ve olgularçok iyi tartışılmıştır; o günden bu yana biyoloji ya dasosyolojinin insanların ve hayvanların davranışlarına ilişkinbulduğu pk nz ŞP,Y Kropotkin'in vardığı sonuçlaiı geçersizkılmııktadır.Karı;:·ılılllı 'r'ar(/1111/a!illr


224 ANARŞİZMKAŞİF 225dan, tüm devletleri yok edecek bir savaştan söz ettiği noktada,Kropotkin kendini Alman Devleti'ne karşı, devletler olarakİngiltere ve Fransa'yı destekleme konumuna düşürdü.Anarşistlerden kopuş herhalde Kropotkin'in yaşamındakien üzücü olaydı. Mart 1917'de Rus halkının ayaklandığınave otokrasinin sona erdiğine ilişkin haberler geldiğinde, aktifbir kariyerin yalnız ve melankolik sonuna varır gibiydi.Bu haberler Kropotkin'i çok sevindirdi. Kendi halkı tiranlıktankurtulmuştu ve hiç değilse son günlerini anavatanınınhizmetine atlayabilirdi. 1917 yazında İngiltere' den ayrıldı vePetrograd'dalb. Finlandiya İstasyonu'na geldi; orada Kerensky,bir muhafız alayı ve "Marseillai"i çalan askeri bandokendisini karşıladı. Genellikle savaşa karşı çıkan Rus anarşistlerigörünürde yoktu.Kırk yıl dışarda yaşamak Kropotkin'in Rus gerçeklikleriyletemasını yitirmesine neden olmuştu. Şubat Devrimi'ni,kendisini pek de anlamadığı bir çatışma içinde bulan halkınsavaş yorgunluğunun motive ettiğini anlamadı ve hemen-sanki en acil iş buymuş gibi- Ruslara, Alman hayranı çarıntoplayamadığı bir enerjiyle Almanya'ya karşı savaşma tavsiyelerindebulunmaya başladı. Hükümette yer almayı reddetti,ama savaşın sürdürülmesine verdiği destek nedeniyleadı, itibardan düşen Kerensky rejimiyle beraber anılmayabaşlandı; bu arada bütün bu eğilimlerin taraftarları savaşakarşı oldukları ve Lenin'in devrimci bozgunculuk politikasınıkabul ettikleri için Soldan -annrşist, sosyal devrimci yada bolşevik- koptu. Sonuç olarak, l{ropotkin'in değişen poli- ·tik sahnedeki rolü giderek önemsizleşti ve Rusya'da ılımlılıkyönünde etki etme imkftnın1 yitirdi.Ekinı Devrimi olayları, Kropotkin de dahil olmak üzereanaPşist teorisyenlerin tahmin ettiği şekilde gelişti. Köylülertoprağa, işçiler fabrikalara el koydular; bolşeviklerin bu olgularıyasallaştırmak için çıkardıkları kararnameler yalnızcagerçekleşmiş durumları kabul etmek anlamına geliyordu.Anarşistler, gerçek bir liberter devrim ihtimalini değerlendirmekiçin Ekim Ayakl nnması'na fiilen katıldılar. AncakKropotkin bu sırada hala bağlantı içinde olduğu eski arkadaşlarındanbiri olan Atabekian'a "bu, Devrimi gömer" derkentamamen haklıydı.Uzun dönemde bolşeviklerin iktidara el koymaları Kropotkin'iyeniden Rus anarşistleriyle bir araya getirdi, çünkübu durum, farklılıklarının esas nedeni olan savaş meselesiniortadan kaldırmıştı. Aynca bir bütün olarak hareketin, yalnızcadiktatörce yapısı nedeniyle değil, aynı zamanda anarşistlerÇeka'nın zulmüne uğrayacak ilk muhalifler olduklarıiçin bolşevik rejime karşı çıkmak zorunda kaldı. Kropotkin'in uluslararası ünü, doğrudan bir zulme maruz kalmasınıönleyecek kadar büyüktü, ama olayların seyrini elinden geldiğinceprotesto etti. Politikalarını eleştirmek için bir kaçkez Lenin'le buluştu ve Kasım 1920'de rehine alma pratiğineşiddetle karşı çıkan bir mektup gönderdi. Ama belki de buson dönemin en önemli belgesi, Rusya'yı ziyareti sırasındaMargaret Bondfield'e verdiği "Dünya İşçilerine Mektup"tu.Kropotkin Batı Avrupa basınında yaygın bir şekilde yayımlananbu mektupta, bolşevikleri dışsal güçle yok etmeyidüşünenlerden kendisini kesin olarak ayırıyor ve batı ülkelerindekitüm ilerici unsurları, diktatörlüğün pekiştirilme·sine ve gerçek bir toplumsal yeniden inşa için çalışan Ruslarınişinin daha da güçleştirilmesine neden olan abluka vemüdahale savaşının sona erdirilmesi için çaba göstermeyeçağırıyordu. Özgür komünlerin, şehirlerin ve bölgelerin federalbirliğine dayanan bir Rusya'ya dair kendi görüşünü ortayakoyuyordu. Sonra diğer ülkelerin halklarına, Rus Devrimi'ninhatalarından ders çıkarmalarını öğütlüyordu. Budevrimin bazı yönlerini, özellikle ekonomik eşitliğe doğrubüyük adımlarını ve üreticilerin kendi çalışma alanlarınınidaresine doğrudan katılmalarını sağlayacak kurumlar ola·rak özgün sovyetler düşüncesini takdir ediyordu. Ama politikbir diktatörlüğün denetimi altınn girerlerse sovyetlerinotoritenin pasif araçları rolüne indirgenecekleri uyarısındabulunuyordu.


226 ANARŞİZMKAştF 227Merkezi hükümet, birkaç sosyalist ve anarşist broşürden dahaanlamlı bir şekilde toplumsal devrime kılavuzluk etmek zorundaolduğu halde, toplumsal bir Devrimden beklenen büyükinşa çalışması onun yerine getirebileceği bir iş değildir [diye ilerisürüyordu, Kropotk.in]. Yerel görünümleri içinde ekonomiksorunlannın çeşitliliğiyle başa çıkabilecek olan yerel ve uzmanlaşmışgüçlerin bilgisini, aklını, gönüllü işbirliğini gerektirir.Bu işbirliğini bir yana itmek ve parti diktatörlerinin dehasınagüvenmek, şu anda yapıldığı gibi sendikalar ve yerel kooperatiförgütlenmeleri gibi tüm bağımsız çekirdekleri partinin bürokratikorganlarına dönüştürerek yok etmektir. Ama bu Devrimi başarısızlığagötüren yoldur; gerçekleşmesini imkansız kılmanınyoludur. 'Ancıo;k Kropotkin iyimserliğini sosyalizmin sonunda dünyaçapında yeniden canlanacağını öngörecek derecede koruduve işçileri, politik partilerden ayrılmış ve üretimi ''bugünküsermaye köleliği"nden kurtarmayı amaçlayan özgürce örgütlenmişsendikalara dayanan yeni bir Enternasyonal kurmayaçağırdı.İç savaşın sürdüğü ve bolşevik terörün şiddetlendiği günlerdebunlar cesur sözlerdi ve Kropotkin'in son yılları, temelideallerine stoacı bağlılığı açısından en muazzam yıllarıydı.Ama sözlerinin olaylar üzerinde hiçbir etkisi yoktu; ne dışdünyada ne de Rusya'da. Anarşistler için bile hiçbir şey yapamıyorduçünkü onlar ya hapishanede ya sürgünde ya daMakhno'nun devrimci Ukrayna ordusunda kendi mücadeleleriniveriyorlardı. Yalnızlığının, Rusya'ya ilişkin umutlarınınboşa çıktığının farkında olan, ama hala zihinsel faaliyetinistirdüren ve sürekli olarak son kitabı Ahlı'ik üzerinde çalışanKropotkin yavaş yavaş güçten düştü ve 8 Şubat 1921'de öldü. Beş mil uzunluğundaki bir kafıle cenazesini Moskovasokaklannda izledi; bu özgürl ük tutkunlarının, bolşeviklerekarşı son büyük gösterileriydi ve anarşist grupların karabayraklarında kırmızı haı·flerle şu mesaj yer alıyordu:"Otoritenin olduğu yerde özgürlük yoktur." Büyük anarşistteorisyenleı·in sonuncusu böylesine dramatik bir şekilde tarihegeçti.Kropotkin'e sorulsa, anarşist geleneğe yaptığı katkının,bilimsel yaklaşımı, geleneğin pratik sorunlarına uygulamakolduğunu ileri sürerdi ve bunu tam bir alçak gönüllülükle yapardı.Ama engellenemeyen iyimserliği, 19. yüzyılın evrimkültüne duyduğu abartılı saygı, halka duyduğu irrasyonelinanç gerçek bilimsel nesnellikten uzaklaşmasına neden oldu.Yaklaşımı, zaman zaman kendisinin de kabul ettiği gibi,entelektüel olduğu ölçüde sezgiseldi ve sevecen duygularıher zaman soğuk uslamlamadan üstün geldi. Ben onun gerçekkatkısının anarşizmin insanileşmesi, teorinin sürekli o·larak gerçek yaşamın ayrıntılarıyla ilişkilendirilmesi olduğunuileri sürüyorum; bu, doktrine, Godwin, Proudhon veBakunin'in yazılarında nadiren görülen bir somutluk ve gün·delik varoluşla bağlantılılık sağladı. Ama yaklaşımının somutluğukişilik özellikleriyle doluydu; Kropotkin, doğadakiher şey onu bu düşünceye çektiği için, insan dayanışmasınahararetle inanıyordu. Dürüsttü, sevecendi ve başkalarınınihtiyaçlarının farkındaydı; cömert ve konukseverdi, cesaretliydive içtenliğe çok önem veriyordu. Dengeli iyiliği, dehanındüş kırıklığından, azizliğinse Dostoyevski'ye özgü özel·liklerden kaynaklanması gerektiği varsayımına kolayca i­nandığımız modern çağda oldukça hoş ve masum görünüyor;ancak bu iyilik gerçekti ve Kropotkin'in insan doğası görüşününeşsiz iyi kalpliliğini ve daha dolaylı bir şekilde anarşistdüşüncenin derme çatma binasını taçlandırmak için kullandığımızdünyevi ve agnostik Tanrı Şehri'ne ilişkin karmaşıkbir şekilde düzenlenmiş ama yine de temiz kalpli olan görüşübuna borçluyuz.


PEYGAMBER 229VIIIPEYGAMBERStefan Zweig, Tolstoy'u "günümüzün en tutkulu anarşistive anti-kolektivisti" olarak tanımlamıştı. Bu ifadenin abartı·lı olduğu söylenebilirse de, Tolstoy'un hayatının son otuz yılıboyunca savunduğu düşünce ve öğreti ile inançlarının değişmesindenönce yazdığı büyük romanlarda zar zor gizleneneğilimler gözden geçirildiğinde, genel hatlarıyla doğru olduğunakuşku yok. Tolstoy kendini anarşist olarak adlandırmıyordu,çünkü bu sıfatı toplumu şiddete dayalı .araçlarladeğiştirmek isteyenler için kullanıyordu; o kendisini dahaçok hakiki bir Hıristiyan olarak düşünmeyi tercih ediyordu.Ama, Alman araştırmacı Paul Eltzbacher, anarşist düşünceninçeşitli eğilimlerini ele aldığı bir çalışmada, şiddeti reddetmeklebirlikte temel doktrininin -özellikle de devleti vemülkiyeti kesinlikle reddetmesinin- genel anarşist modelekesinlikle uyduğunu göstererek aralarına Tolstoy'un da düşüncelerinidahil ettiğinde, o kadar da rahatsız olmadı.Tolstoy'un diğer anarşistlerle bağlantıları az ama önemliydi.1857'de Proudhon'un bir kitabını ok.udu (muhtemelenMülkiyet Nedir?) ve o dönemde aldığı notlar Fransız anarşistinonu o zamandan derin bir şekilde etkilediğini düşündürmektedir."Milliyetçilik özgürlüğün gelişimi önündeki tek engeldir,"yorumunda bulunuyor ve daha da anlamlı bir şekildeilave ediyordu: "Tüm hükümetler aynı derecede iyi ve kötüdürler.En iyi ideal anarşidir." 1862'nin başlarında, batıAvrupa'ya yaptığı bir seyahatte Brüksel'de Proudhon'u görmeyegitti. O dönemde Tolstoy'uq kafasını en çok kurcalayankonu olan eğitimden söz ettiler; Tolstoy daha sonra Proudhon'un"günümüzde kamu eğitiminin ve matbaa ·makinasınınönemini anlayan tek adam" olduğunu hatırlıyordu. Öteyandan Proudhon'un o sıralarda tamamlamak üzere olduğuŞavaş ve Barış'tan söz ettiler; savaşın politik ve askeri liderlerinkararlarından çok toplumun psikolojisinde bulunankökleri ve evrimine ilişkin bu tezden, Tolstoy'un en önemliromanının başlığını almakla yetinmediğine kuşku yok.Bakunin'in tam yıkıcılığının Tolstoy'a hitap etmediği açık,ancak aralarında, bu iki asi ama otokratik beynin de kabuletmeye cesaret edemeyeceği kadar çok ortak nokta vardı.Tolstoy, tüm yapay yüksek sosyete ve yüksek politika dünyasınınsonunu -bu sona ahlaki ve barışçı yollarla ulaşmakgerekse bile- görmek için can atan, kendi tarzında bir putkıncıve yıkıcıydı. Ama Tolstoy'un hiç karşılaşmadığı Kropotkin'esaygısı büyüktü. Hatta Romain Rolland, zenginliğinive toplumsal konumunu halkın davası için bir yana bırakanbu prenste Tolstoy'un, kendisinin yalnızca düşüncesinde veyazılarında ulaştığı vazgeçişin canlı bir örneğini gördüğünüileri sürmektedir. Kuşkusuz Tolstoy Kropotkin'in Bir DevrimcininAnıları'na hayran olmuştu ve günümüzde LewisMumford'un yaptığı gibi, Rus tarımının ıslahı için bir elkitabıolabileceğini düşündüğü Tarlalar, Fabrikalar ve Atölyeler'inözgünlüğünü ve uygulanabilirliğini kavramıştı. Tolstoy'la Kropotkin arasındaki teması, Tolstoy'un İngiltere'de sürgündeolan öğrencisi Vladimir Chertkov sağlıyordu; Chertkovaracılığıyla yürüttükleri yazışmalardan biri özellikle ilginçtir.Tolstoy Kropotkin'in şiddet savunusunun gönülsüzve onun gerçek doğasına aykırı olduğunu anlamakta gecikmemişti.[Kropotkin'in] şiddet lehine tezlerinin [diyordu Chertkov'a]kendi düşüncelerini ifade etmediğini hissediyorum, sanki bu düşüncelertüm yaşamını onurlu bir şekilde hizmetine adadığıbayrağa bağlılığından kaynaklanıyor.Bu görüş, Tolstoy'a büyük saygı duyan ve onu "dünyanınen çok sevilen adamı" olarak tanımlayan Kropotkin'i fa zlasıyla rahatsız etmiş ve Chertkov'a şunları söylemesine n·do•ııolmuştu:


230 ANARŞİZMPEYGAMBER 231Tolstoy'un düşüncelerine duyduğum yakınlığı anlamak için,yaşamın hayatta kalma mücadelesiyle değil karşılıklı dayanışmaylayaratıldığını kanıtlamak amacıyla bir kitap yazdığımısöylemek yeterlidir sanırım.Kropotkin'in ''karşılıklı yardıınlaşma"sı, Tolstoy'un "aşk"ından çok uzak değildi; Tolsto)r'un toplumsal düşüncesiningelişmesini incelediğimizde ve bu düşünceyi diğer anarşistlerindüşüncesiyle karşılaştırdığımızda bu doktrinin libertergeleneğe ne kadar iyi uyduğunu anlarız.Tolstoy'un Hıristiyanlığı gibi anarşizmi de bir dizi kritikdeneyimle gelişti. Kafkasya'da, geleneksel bir yaşam sürdürendağ k6yltileriyle ve Kazaklarla temas halinde geçirdiğisubaylık yıllan, ona doğaya yakın ve şehrin yozlaşmışlığından.uzak, basit toplumların erdemlerini öğretti; bu deneyimdençıkardığı dersler, Kropotkin'in Sibirya deneyiminden çı­·kardığı derslere çok benziyordu: .Kırım Savaşı sırasında Sivastopolkuşatması pasifizme doğru ilk adımları atmasınaneden oldu. Ama Tolstoy'un yaşamındaki en belirleyici deneyimherhalde 1857'de Paris'te giyotin ile gerçekleştirilen birinfaza tanık olmasıydı. İşlemin, soğuk, gaddarca etkililiğionda, herhangi bir savaş sahnesinin yarattığından çok dahabüyük bir dehşet uyandırdı ve giyotin Tolstoy için, onu kullanandevletin ürkütücü bir simgesi haline geldi. O gündenitibaren politik olarak -ya da anti-politik olarak- bir anarşistinsesiyle konuşmaya başladı:Modern devlet [diye yazıyordu arkadaşı Botkin'e], yurttaşlarınısömürmeye, ama daha da önemlisi onların maneviyatınıbozmaya yönelik bir komplodan başka bir şey değildir ... Herkesiçin zorunlu olmayan, ama insanı ileri gOtUren ve daha uyumlubir gelecek ıİaat eden ahliiki ve dinsel yasaları anlıyorum; herzaman mutluluk getiren sanatın yasalarını anlıyorum. Ama politikyasalar bana öyle büyük yalanlar gibi görünı.iyor ki, aralarındanbirinin nasıl diğer birinden daha iyi ya da daha köti.ı olabileceğinianlayamıyorum ... Bundan böyle hiçbir yerde hiçbirhükumete hizmet etmeyeceğim.Yaşamının geri kalan yıllarında Tolstoy bu doktrini birçokbiçimde ve çok daha kapsamlı bir şekilde geliştirdi, amaözü hep aynı kaldı; yaşamının son on yılı içinde yazdığı yazılarda,kırk yıl önce, giyotinin anısı rüyalarına girer ve insanlıkonurunu incitirken söylediği cümlelere çok benzeyen cümlelerbulunabilir.Yalnız Rus Hükümeti'ni değil tüm hükümetleri [diyordu yaşamınıntam sonunda], zor kullanarak ve ceza görmeden en iğrençsuçlan işlemeleri için, gelenek ve ıi.detler tarafından kutsanmış,girift kurumlar olarak görüyorum. Toplumsal yaşamıiyileştirmek isteyenlerin, kötülüğü ve daha ·da önemlisi beyhudeliğigünümüzde giderek belirginleşen ulusal hükümetlerdenkurtulmaya çalışmaları gerektiğini düşünüyorum.Tolstoy'da, gençliğinden ölümüne kadar anarşist ifadeninsürekliliğini görmek önemlidir, çünkü Tolstoy'u iki farklı,hatta karşıt kişilik olarak ele almakta direnen bir görüş vardır.Anna Karenina tamamlanırken öne çıkan ve kitabın sonbölümlerine damgasını vuran korkunç kuşkular ve ruhsalacılar dönemi -Tolsto;y'un dönüşüm dönemi olarak gördüğüdönem- yaşamını bölen bir SUlll' olarak görülür. Bir taraftabüyük romanların parlak güneş ışığı ve çiğle ıslanmış ormanlarıyer alır. Diğer yanda ise, 'l'olstoy'un modern bir VaftizciYahya gibi ahlıikın akasya ağaçlarını ve tinsel zevkinyabani balını aradığı tinsel çaba çölü yer alır. Bir yanda sanatçıdurur, diğer yanda aziz ve anarşist; herkes kendi zevkinegöre kendi Tolstoy'unu seçebilir.Bir zamanlar benim de kabul ettiğim ve savunduğum bugörüş artık bana yanlış görünüyor; bu görüş sonraki ve öncekiTolstoy'u birleştiren birçok bağı gözardı ediyor. Yüz hatlarınındeğiştiğini görüyoruz; çünkü insan yaşlandıkça hatlarıdeğişir, ama yüz her zaman aynıdır; adalet ve aşk özleminiyansıtan ve doğal dünyanın güzelliğine kendisini kaptıranbir yüz. Sanatçı da anarşist de bu yüzde yaşar; Tolstoy'un hayatı boyunca bir arada yaşadıkları gibi.Tolstoy edebiyatı hiçbir zaman tam:ımen terk etmedi. Enpropagandacı anlarında bile sanatsal ifade arayışından vn1.­geçmedi, 18801ere ve 18901ara ait günlüklerinin gösterdiği


232 ANARŞİZMPEYGAMBER 233gibi, kafası yaşamının sonuna kadar roman, öykü ve oyunplanlarıyla ve düşünceleriyle doluydu; bu planların birçoğunugerçekleştirmeye girişip vazgeçtiyse de, bazılarını da gerçekleştirdi.Tolstoy 1904 gibi geç bir tarihte, başarının verdiğikeyifle kendi isteklerine düşkünlüğün verdiği suçluluğunbirbirine karıştığı aşın hassas bir ruh haliyle en güzel kısaromanlarından birini yazdı: Hacı Murat. Daha sonraki çalışmalarınınen iyileri -Master and Man ve İvan İlyiç'in Ölümügibi öyküler- yaşamı sanata tercüme etme ve yine de tazeliğinibozulmadan koruma konusundaki olağanüstü gücündehiçbir azalma olmadığını göstermektedir. Daha uzun çalışmalardayüksek bir sanatsal düzeyi tutarlı bir şekilde korumagücünde bir azalma hissediliyordu; çünkü Tolstoy'un budönemde yazdığı tek roman Diriliş'in bazı kısımlan mükemmelolmakla birlikte romanın bütünü başarılı değildir. Diriliş'inbaşarısızlığının o dönemde Tolstoy'da ahl!kçılığm baskınolmasından kaynaklandığı sık sık ileri sürülmüştür; ahlilkçılıkbaskın olmakla birlikte, ben asıl başarısızlığın sanatsalbir başarısızlık, duygual felaketlere bağlı bir biçimve duyarlılık başarısızlığı olduğunu ileri süreceğim. Bu başarısızlığıbaşka yerlerde analiz ettim; burada Tolstoy'un e­debiyata duyduğu ilgiyi hiçbir zaman kaybetmediğini ve ölümündenönceki on yıla ait yapıtl::ırının, yetmişli yaşlarını sürenherhangi bir yazara saygınlık getireceğini vurgulamakistiyorum.Tolstoy'un düşünsel dönüşümü sanatçı y·anını yok etmedi.Onu Hıristiyan anarşist bir dünya reformcusu da yapmadı,çünkü Tolstoy başka ilgi çekici faaliyetler için edebi çalışmadanilk kez uzaklaşmıyordu. Olgunluk döneminde edebiyatınkendi içinde bir amaç olduğu düşüncesine genelliklekuşkuyla yaklaştı. Bu konuda Turgenyev'le kesinlikle anlaşamıyorduve 1850'lerdeki dtişünsel döniişümünden yirmiyıl kadar önce bir insanın h::ıyattaki temel etkinliklerininedebiyut dışı etkinlikler olması gerektiğini ileri sürüyordu.Zaman zaman, hatta bu erken döneminde bile, yazmayı ta·mamen bırakmaktan söz ediyordu. Yazmaktan o yıllarda da,sonraki yıllarda da vazgeçmedi, ama iyi bir çiftçi olma, köylülerindurumlarını düzeltme, kıtlık kurbanlarını kurtarmaya da ilerici bir eğitim sistemi geliştirme çabalarını yazmaktandaha önemli gördüğü dönemler geçirdi. Bu çabalarındaedebi görüşündeki aşırı somutluğu yansıtan, eyleme yönelikbir ilgi ve pratik bir yeteneğe sahip olduğunu kanıtladı. 1870'lerin ortalarında Anna Karenina'yı yazarken bile eğitim deneylerineduyduğu ilgi romanı geçici olarak bir yana bırakmasınaneden oldu; akrabalarından birine sabırsızlıkla şunlarısöylüyordu: "Hayali yaratıklarla uğraşmak için kendimiyaşayan varlıklardan ayıramıyorum." Son derece liberter biröğretmendi ve öğretmen ile öğrenci arasında oluşturmayaçalıştığı işbirliği, William Godwin'in anarşist eğitim teorisiüzerine öncü çalışması The Enquirer'da savunduğu yöntemlereçok yakındı.Tol stoy'un bütün vaktini alan edebi bir disiplini kesinliklereddetmesi ve edebiyat adamlarının gerçek mesleğini birtür fahişelik olarak görmesinin sadece ahl§k:i endişelerdenkaynaklanmadığını unutmamalıyız. Bu yaklaşık, büyük ölçüdeedebiyatı bir centilmenin becerilerinden biri olarak _elealan aristokratik bir edebiyat görüşünden kaynaklanıyordu.Tolstoy'da güçlü bir Noblesse oblige [yüksek toplumsal sını·fa, paraya, iyi eğitime vb. sahip olan kişinin bu avantajlarıbunlara sahip olmayan insanlara yardım etmek için kullanmasıgerektiği ilkesi. ç.n.] duygusu vardı. Radikalizmi bile,diğer ilci Rus anarşisti Bakunin ve Kropotkin'in radikalizmigibi, aristokrat ile köylü arasındaki geleneksel bir ilişkiyedayanıyordu. Üçü de bu ilişkiyi tersine çevirmek istiyordu,ama yine de bu ilişki düşüncelerinin ve eylemlerinin önemlibir ögesi olarak kaldı.Yazar ve reformcu arasındaki gerilimin Tolstoy'da herzaman var olduğunu ve genellikle yaşamının iki yönünü debeslediğini göstermek istiyorum; bu gerili sadece yolun sonunda,Tolsu;y'un sanatsal eğilimleri zayıfladığında yıkıçıolmaya başladı. Bir romancı olarak en verimli yıllarında, P­debi yetenekleri ile ahlaki amaç duygusu arasında çntı>;1nııı-


234 ANARŞiZMdan çok bir destek ilişkisi vardı. hk romanları -S aş ve . a­rış, Anna Karenina ve hatta Kazaklar- büyük e d e ıya., ı nıteyen za h metsız d' ıdaktikligw e sahiptir ve T o 1 s t oyu ço k ı . 1 gı . 1 en-,le.ıren konular uzenne görüşlerini • Milton'ı n 1 nsan ıçın .T anrıd . .. ,ilyo arının gerekçelerini sunduğu Kayıp Cennet't e (P ara d' ıseLost) ld ugu w gı 'b ı, . sanatsal yönü elden geldiğince az ihlfil e-derek ıfade ederler . Bu yapıtlardan hiç bı'•ı' v· ;ı· 'b' kB ır ış gı ı asıt­·ı b' ır şelde propagandaya yönelik değildir ve bunları kapagru olmaz . Ancak tıp ık anarşist olarak kabul e tt ıgımız · w • • ı u-s: ıcı hır anlamda aṇ rşist romanlar olarak adlandırmak:,tuml an, en az T 01stoy un broşür yazıları kadar güçlü bir tavırortaya koyarlar .Her yd n önce bu yapıtla :' a doğalcılık -hem edebi hemde ahlaki dogalcılık- hakimdir· insan uyg••lığı dalıte h . · , .. n ayapayza ürlennı . . reddederse ve kendisi de dog·aı bı' rvar1 ı k oara 1 kd 1 d. ga yayla organik bir ilişki içinde yaşarsa, bu insanıç n en _yı ya da en azından daha İyi bir durum olacaktırBoyle bır varoluş Tolstoy'un Savaş ve Barış'ta ç k . . 1 . . d ·ous un edurdu gu " gerçe kh ayat kavramıyla ilişkilidir.Bu arada hayat -sağlık ve hastalık, çalışma ve dinlenme gib" ıteı;;,el kaygıları ve düşünce, bilim, şiir, müzik'aşk'arkadaşhı • 'ne et ve tutkulara yönelik entelektU.el kay gı ıarıyıa geı . çe k ha.Yat · h er zama nk' ı gı 'b· ı, Napoleon Bonaparte'l apoıı l't'k d ost1 u k yada d ··..uşman Ik ı tan ve tum yeniden inşa planl ann d an b agımsız • ve.ayrı o 1 ara k devam edıyor.Tolstoy'un bütün erken dönem romanlarında hayat doğayayakı yaşandığı ölçüde "gerçek"'tir. Kazaklar'ın kahrama­ 01enın, Kafkasya'nın çorak bölgelerinde, yarı yabanıl köylle.yaşadığı bir köye subay olarak gelir ve kendi hayatı_ ıngozune . St. Petersburg'daki eski arkadaşlarının hayatındançok daha anlamlı görünür.Ah, gözüme nasıl d _ değersiz ve acınası görünüyorsunuz [diye Yazar onlardan bırıne anlaşılmayaca"'nd o· k kt • · ·'an or ugu ıçıng önd erme a· ıgı-· bır · mektupta] Siz mutlulug·un ld •· ne o ugunu b'l ı-y rsunuz, hayatı tanımıyorsunuz. Hayatı tüm doğal güzelliğimi oPEYGAMBER 235içinde tatmak gerekir; benim her gün gözümün önünde olanıgörmek ve anlamak gerekir: Dağların zirvelerindeki ebedi, erişilmezkar ve Yaratıcının elinden çıkmış ilk kadının tüm vakarınave mükemmel güzelliğine sahip bir kadın. İ şte o zaman kiminkendini mahvettiği, kimin hayat tarzının doğru, kiminkininyanlış olduğu görülecektir ... Mutluluk Doğayla birlikte olmaktır,Doğayı görmek ve onunla söyleşmektir.Ka zaklar'daki bu naif ifadenin yerini, Savaş ve Barış veAn.na Karenina'da çok daha sanatsal ve derinlikli bir ifadealır. Tolstoy doğaya yakın bir yaşamın, bizi, ayrıntılı yasa vemoda bağlarına dayanan bir yaşamdan daha çok hakikateyaklaştırdığını ileri sürer. Bu, Anna Karenina'da kasıtlı birtoplumsal vurguya sahiptir. Kent ile kır, her zaman kötülüğeeğilimli olan yapay kent uygarlığı ile kendi seyrini izle·meye bırakılırsa her zaman iyiliğe eğilimli olan doğal kırsalyaşam arasındaki ayrım romanın her yerine sinmiştir. Şehrinegemenliği altında olan ve onun doğal olmayan standart·larıyla yozlaşmış olan Anna Karenina ahlaki olarak ve sonı.İ.ndafiziksel olarak çöker . Bir kır adamı olan Levin birçokaşk ve sadakat denemesinden geçer, ama sonunda evliliğindebaşarılı olur ve uzun bir tinsel emek süreci sonunda ay·dınlanmaya ulaşır.Ama Levin'in de kabul ettiği gibi doğaya en yakın olanköylüdür -halk adamı- ve köylü yaşamının basitliğiyle hakikateen yakın olandır. Bu doğal insan teması Savaş ve Ba.rış'ta bile, Pierre'in Moskova'da Fransızlar tarafından tutuklandığızaman hapishane yoldaşları arasında tanıştığı köylü askerPlaton Karataev karakterinde gündeme gelir. Pierre'e göreKarataev ''basitliğin ve hakikatin derin, sade, ebedi timsalidir,"V•! böyle olmasının nedeni doğal bir şekilde ve bilinçlientelektüalizmden uzak yaşamasıdır. "Sözcükleri ve eylemleri,bir çiçekten kokuların yayılması gibi düzenli, kaçınılmazve kendiliğinden bir şekilde doğuyor." Benzer bir ı·­kilde Anna Karenina'da, "ruhu için, dürüst bir şekilde. 1'aıırı'nınyolunda" yaşayan Platon adlı bir köylüden söz "dıldiğiniduyduğunda Levin'in dönüşümü hızlanır.


236 ANARŞİZMTolstoy'un tüm romanlarında yer alan ve kendi kapalıçevrelerinin sınırsızca gelişerek tüm insanlığın kardeşliğinedönüşeceğine inandıklan çocukluk günlerinde kardeşleriylekurdukları ortak hayalleri yansıtan evrensel kardeşlik arzusubu doğal yaşam arayışıyla ilişkilidir. Kazaklar'da OleninKafk .asya'nın ilkel sakinleriyle dost olmaya can atar; aynıgörüş Savaş ve Barış'ta Pierre'in kafasından çıkmaz ve AnnaKarenina'da Levin kendi kendine "İstesem de istemesemde, bir inananlar topluluğundaki diğer insanlarla birleştiğimkadar kendimi birleştiremem" dediği zaman, Tolstoy'un Hıristiyanlığınabağlanır.Tolstoy'un romanlarındaki birçok tutumun -doğalcılık,popülizm, evrensel kardeşlik hayali, ilerleme mitine yönelikkuşku- anarşist tutuma son derece paralel olmasının ötesinde,bu romanlarda birçok özgün liberter düşünce de ortayaatılmaktadır. Kazakların kaba eşitlikçiliği Rus ordusununhiyerarşik yapısıyla karşılaştınlır; Savaş ve Barı,ş'ta liderlikkültüne kasıtlı olarak saldırılır; Anna Karenina'da merkezibir politik sistemin ahliiki"kusurları ve yurtsev.,rlik safsata·!arı gözler önüne serilir.Tol.stoy'un romanlarındaki anıştırmalardan broşürlerindekiaçık ifadelere döndüğümüzde, anarşizminin, hatta Hıristiyanlığınındışsal, davranışta ifade edilen yönü olduğunugörürüz. Tolstoy'un anarşizmi ile Hıristiyanlığı arasında hiçbirgerçek çatışma yoktur, çünkü onun dini mistisizm , hattaiman içermeyen bir dindir; 'Vinstanley gibi o da inançlannıakla dayandırır ve onları hakikatin sınavına tabi tutar. İsaonun için öğretmendir, insan şekline girnıiş·Tann değil; doktrini"aklın kendisidir" ve insanı hayvanl::ır dünyasından a·yıran bu akla göre yaşama gücüdür.Bu insanileştirilmiş bir dindir; Tann'nın Krallığı'nı dışardadeğil kendi içimizde ararız. Bu nedenle Tolstoy açık bir şe·kilde anarşist düşünceye özgü bir tutum sergiler; içkin Tan·n krallığı düşüncesi Proudhon'un içkin adalet düşiincesiyleilişkilidir ve akla dayanan din anlayışı onu Godwin ve Winstanley'leyakın bir ilişki içine sokar. Tolstoy dindar evresin-PEYGAMBER 237de bile doğal dünyayı reddetmez; eğer varsa, ölümdėn sonrakiyaşamın, biçimi değişmiş doğadan çok da farklı olmayanbir diyarda yer alacağını tahayyül eder. Bunu 1890'larda,kansına bjr akşam tesadüfen, eskiden, çoktan ölmüş olanarkadaşı Turgenyev'e ait olan korulukta dolaştığını anlattığıdokunaklı mektupta açıkça dile getirir.Tolstoy'un akıl ve doğa dünyasında, William Morris'inhayal etti_ği uzun yaz gününün özgür öğle sonrasında olduğugibi zaman yavaşlar. Bir ideal olarak ilerleme reddedilir; özgürlük,kardeşlik ve insanın ahlki doğasının geliştirilmesidaha önemlidir ve ilerleme bunlara tAbi kılınmalıdır. Tols·toy'un da Morris gibi, doktrinlerinin her tür ilerlemeye karşıymışgibi yorumlanmasına itiraz ettiği doğrudur; GünümüzünKöleliği'nde (The Slavery of Our Time) yalnızca insanözgürlüğü ve insan hayatı pahasına elde edilen ilerlemeyekarşı olduğunu ileri sürer.Aydın insan [der Tolstoy], demiryolu sahipleri için, ölenlerinailelerine tazminat ödemek, demiryolu hattının insanların ölümüneyol açmayacak şekilde düzenlenmesinden daha karlı olduğuiçin sürekli olarak insanların ezildiği Şikago' daki gibi demiryollanylaseyahat etmek yerine, atlarla dolaşmayı ve yükhayvanlan kullanmayı, hatta toprağı sopalarla ve kendi elleriyleişlemeyi tercih eder. Gerçek aydının şiari fiat cultura, pereatjusticia değil, fiat justicia, pereat cultura'dır.Ama kültür, yararlı kültür yok olmayacaktır ... İnsanlığınkölelik döneminde kaydedilen büyük teknik ilerlemeler boşagitmemelidir. İnsan kardeşlerimizin hayatlarını kendi zevkimiziçin feda etmememiz gerektiğini kavradığımız zaman, teknikilerlemeleri insan hayatına kıymadan uygulamak olanaklı olacaktır.Tolstoy bu itirazlara rağmen !ıiçbir zaman maddi bolluğuözlemedi. Endülüs'ün köylü anarşistleri için olduğu gibi o­nun için de ahlaki ideal, insanın başkalarının emeğine mtiııı -kün olduğunca az ihtiyaç duyacağı basit ve çileci bir hayn! t ıBu açıdan Tolstoy'la Proudhon arı:ısındaki benzerlik anlnıulıdır· Tolstoy Proudhon'un onurlu yoksulluğun şer('fııı" ılırı''


238 ANARŞİZMPEYGAMBER 239kin lirik övgülerini onaylayarak okumuş olmalıdır. "MutluAzınlığa" hitap eden sanat yapıtlarını görünüşte tuhaf birşekilde reddetmesini açıklayan, lüks düşmanlığı, insanlannkültüre hizmet etmesindense kültürün insanlara hizmet etmesiarzusudur; Tolstoy için gerçek sanat, mesajını tüm insanlaraileten ve onlara umut veren sanattır.Tolstoy'un toplumsal doktrininin merkezinde devletinreddi yer alır, ama mülkiyetin reddi de aynı derecede önemlidir.Daha doğrusu Tolstoy ikisinin birbirine bağımlı olduğunudüşünür. Mülkiyet bazı insanların diğer insanlar üzerindekitahakkümüdür ve devletin varlık nedeni mülkiyetilişkilerinin "devam etmesini sağlamaktır. Bu nedenle, insanlarınözgürce ve tahakküm olmadan, tanrının yeryüzündekigerçek krallığı olan topluluk ve karşılıklı barış durumundayaşayabilmeleri için ikisinin de ortadan kaldırılması gere·kir. Toplumun olumlu işlevlerinin hükümet olmadan var o­lamayacağı itirazına Tolstoy, Kropotkin'in Karşılıklı Yardımlaşmave Ekmeğin Fethi'ndeki tezlerini anımsatan terimlerleyanıtlar;Bireylerin kendi hayatlarını kendilerinin düzenleyemeyeceklerinidüşünmek için bir neden var mı; ya da devlet adamlarınınhayatı kendileri için düzenleyemeyeceklerini, ama başkalarıiçin hayatı düzenleyebileceklerini di.ışünmek için bir nedenvar mı?Tam tersine günümüzde çok çeşitli durumlnrda insanlarınkendi yaşamlaıını yöneticilerden çok daha iyi dUzenlediklerinigöru.voruz. İnsan!n· hukümetten en ufak bir yardım görmeden,hatta gnllikl" hukümetin müdahalesine rağmen, her türdenhıp\un1sa\ girışinıi Orgıitluyorlar: Kadın dernekleri, kooperatif·ler, ,ı,.ıniryohı şirketleri, artellRr ve sendikalar. Söz konusu girişimlt·rhı•rkı>s için yararlı olduğu takdirde, özgür insanların, gerekliaru\·ları şiddet kullanmadan, gonul!u bir şekilde bir arayagetİr


240 ANARŞİZMPEYGAMBER 241için yeterlidir sanırım. Tolstoy'un dini, doğal ve akılcı bir dinolduğu ve krallığını yeryüzündeki adalet ve aşk diyarındaaradığı için, Tolstoy'un anarşist doktrinini aşmaz, onu tamamlar.Tolstoy'un etkisi geniş ve çok yönlüydü. Binlerce Rus veRus olmayan kişi onun tutkulu öğrencileri oldu; Rusya'da veRusya dışında komünal ekonomiye ve çileci yaşama dayananTolstoycu koloniler kuruldu. Bu kolonilere ilişkin kapsamlıbir çalışmaya rastlamadım, ama izleyebildiğim kadarıylahepsi ya katılımcılann kişisel uyumsuzluğu ya da pratik tarımsaldeneyim eksikliği nedeniyle görece kısa bir süre yaşadı.Bununla birlikte, Rusya'da 1920'lerin başlarında bolşeviklertarafından ezilene kadar aktif bir Tolstoycu hareketvar oldu. Tolstoy Rusya dışında, Hollanda, Britanya ve AmerikaBirleşik Devletleri'ndeki anarşist pasifistleri kuşkusuzetkiledi. İkinci Dünya Savaşı sırasında birçok Britanyalı pasifist,birkaçı düşmanlıklann sona ermesine kadar hayattakalan yeni Tolstoycu topluluklara katıldı. Tolstoy'un çağdaşBatı dünyası üzerindeki etkisinin belki de en ilginç örneği-Tolstoy'un örgütlü kiliselere kuşkuyla yaklaştığı dikkate a­lındığında oldukça ironik bir şekilde- Amerika Birleşik Devıetleri'ndeCatholic Worker (Katolik İşçi) ile ve günümüzdeHıristiyan anarşizmin azizleri andıran temsilcisi DorothıYDay'le ilişkilendirilen Katolik grubudur.Ama en önemli Tolstoycu kuşkusuz Mahatma Gandhi'ydi.Gandhi'nin Hint halkını bilinçlendirme ve yabancı hAkimiyetinekarşı hemen hemen kansız bir ulusal devrim yolundaonlara önderlik etme konusundaki başarısı konumuzunperiferisinde kalmaktadır, ama bu noktada Gandhi'ninbirkaç büyük liberter düşünürden etkilendiğini anımsamaktayarar var. Gandhi'nin şiddet içermeyen yöntemi büyükölçüde Tolstoy'un yanı sıra Thoreau'nun etkisi altında gelişmiştive sürekli Kropotkin okuması köy komünlerinden oluşanbir ülke düşüncesini pekiştirmişti.Tolstoy'un Rusya'daki etkisi, aşınlıklarıyla sık sık onu sıkıntıyasokan öğrencilerinin dar çevresinin çok ötesine uza-nıyordu. Tolstoy yaşamının son yirmi yılı boyunca bir hareketinliderinden çok, Rusya'nın gayrı resmi ve ortodoks olmayanvicdanıydı. Dolaysız zulümden muaf tutuI:ın he nhemen tek Rus olmasını sağlayan dünya çapındaki prestIJındenyararlanarak, çar hükümetini akılcı ahl&kı ve Hıristiyanöğretileri ihlal etmesi nedeniyle sürekli eleştirdi. Korkusuzcakonuşuyordu ve onu susturmak mümkün olmadı. Tolsteyad,alet duygusunun verdiği ilhamla konuşmaya devamettikçe, asiler, büyük Rus polis devletinde yalnız olmadıklannıhissediyorlardı; Tolstoy'un amansız eleştirileri 1905ile 1917 arasındaki yıllarda Romanov İmparatorluğu'nun temellerininçökmesine kuşkusuz önemli bir katkıda bulundu.Bu açıdan da anarşistler için çok önemli olan bir ders veriyordu:Özgürlüğünü ısrarla koruyan tek bir adamın ahlü.igücü, binlerce sessiz kölenin gücünden daha fazladır.


. KISIMHAREKET


IXULUSLARARASI ÇABALAR. İnsanlık birdir, aynı koşullara ttibidir ve bütün insanlareşittir. Ama bütün insanlar farklıdır ve aslında kalbinin der,inliklerindeher insan bir adadır. Anarşistler bu evrenselinsan ve tikel insan ikiliğinin özellikle farkındadırlar ve düşünceleriçoğunlukla genel insanlık dayanışmasının talepleriile özgür bireyin talepleri arasında bir denge aramaya yöneliktir.Özellikle enternasyonalist düşünceleri -sınırlarınya da ırk engellerinin olmadığı bir dünya düşüncesini- yerelözerklik ve kişisel spontanlık vurgusuyla uzlaştırmaya çalışırlar.Ama kendi aralarında bile bu uzlaşmayı genelliklesağlayamamışlardır. Anarşistler yüz yıldan uzun bir süredünya çapında etkin bir örgütlenme oluşturmaya çalıştılar;anarşist etkinliğin doğası her tür merkeziyetçiliğe tahammül·süzlüğü ve yerel grup içine geri çekilme eğilini.ini beslediğiiçin bu yöndeki çabaları düş kırıklığıyla sonuçlandı. Annr·şistler seçim zaferleri peşinde koşmadıkları için, politik par·tiler gibi ayrıntılı örgütlenmeler yaratmaya ihtiyaç duymaz·lar; genel eylem programları hazırlamaya da ihtiyaçları.yok·tur; aslında anarşist grupların çoğu bireysel olarak ·sözle yada eylemle· yürütülen propagandaya yönelmiştir ve bu türfaaliyette kentler, bölgeler ve ülkeler arasındaki en yüzeyseltemaslar genellikle yeterlidir. Yerel ve bireysel çıkarların,kalıcı ve görece etkili bir uluslararası liberter örgütlenmeyaratacak şekilde ikinci plana atılmasının. küçük propagan·da gruplarından çok kitlesel sendikal oluşumlara dayannnanarko·sendikalizmde gündeme gelmesi anlamlıdır.Büyük ölçüde başarısız olan etkin hir uluslararası örgııllenme oluşturma çabası, insan dayanışmasını kişisel iizıurlükleuzlaştırmak gibi temel bir liberter sorunu net bir :,u•kil


246 ANARŞiZMULUSLARARASI ÇABALAR247de gündeme getirdiği için, anarşizmin tek tek ülkelerdekivarlığını tartışmadan önce onu uluslararası bir hareket ola·rak ele almak daha doğru olur. Anarşist hareketin ilk olarakBirinci Enternasyonal'de ve Bakunin tarafından kurulan,ancak daha soqra içinde geliştiği ulusal barak.etlere bölünenkozmopolitan Kardeşliklerde ortaya çıkması da bu yaklaşı·mı doğruluyor.Anarşist Enternasyo_nalizm'in tarihi beş döneme ayrılır.Proudhoncu Karşılıkçıların Birinci Enternasyonal'in kuruluşunayol açan tartışmalara katılmalarından, 1872 LaheyKongresi'nden sonra Marksistlerden kopmalanna kadar, a­narşistler ·-Proudhon'u ya da Bakunin'i izleyenler- başka türdensosyalistlerle işbirliği içinde enternasyonalist özlemlerinigerçekleştirmeye çalışıyorlardı. 1872'den ünlü 1881 "KaraEnternasyonal" Kongresi'ne kadar, tamamen anarşist birEnternasyonal yaratmaya çalıştılar ve bu çaba 1880'lerde ve18901arın başlarındaki bir dizi başarısız kongreyle güçsüzbir şekilde devam etti. Üçüncü dönemde, yani 1889'dan 1896'ya kadar anarşistler İkinci Sosyalist Enternasyonal'de ken·dilerine bir yer edinm.e çabasında yoğunlaştılar. 1896 Lon·dra Sosyalist Kongresi'nden nihai ihraçları, yine yalnızca i·nançlı anarşistlere açık bir örgütlenme arayışına girildiği vedoruk noktasına 1907 Amsterdam Kongresi'nde ulaşan yenibir dönemi başlattı; bu dönem 1914'te Birinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesiyle birlikte sona erdi. 1919'dan 1939'a ka·dar süren döneme, birkaç yanlış girişimden sonra nihayet1922'de kendi liberter sendikalarını örgütleyen anarko sen·dikalistlerin göreceli başarısı damgasını vurdu; bu örgütlen·me Uluslararası İşçi Birliği kuruluşundan neredeyse altmışyıl sonra hala Stockholm'de varlığını sürdürmektedir. Niha·yet il. Dünya Savaşı'ndan sonra, bireysel anarşistlerle çeşit·li ülkelerdeki grupların ve hareketlerin arta kalanları ara·sındaki bağlantılar yeniden kuruldu ve bu hareketlilik bü·yük ölçüde savaş öncesi anarşizmden hayatta kalanların yenidenbiraraya gelmesi olnrak başlamasına rağmen zamanlaradikal öğrenci gruplarından, barış hareketlerinden ve çevrehareketlerinden yeni gelenleri de kapsayarak genişleyen birdizi uluslararası kongreye yol açtı; bu toplantılar da öncellerigibi anarşist kaygılann değişen karakterini ve anarşist faaliyetlerekatılan insanların değişen tiplerini yansıtıyorlardı.1840'larda, belirttiğim gibi, Proudhon bir uluslararası ü­reticiler birliği ihtimali ti.zerinde düşünmeye başlamıştı bileve bu nedenle taraftarlarının Birinci Entemasyonal'in kurulmasınayol açan görüşmelerde belirleyici bir rol oynamalanyerindeydi. Bu görüşmeler, 111. Napoleon'un Fransız işçilerinikazanma politikasının bir parçası olarak; bir zanaatkarlarheyetini 1862 Londra Uluslararası Sergisi'ni ziyaretetmeye teşvik etmesiyle başladı. Aralarında daha sonra AltmışlarManifestosu'nu imzalayan ve bu vesileyle İngiliz sendikacılarıve Kari Marx'ın etrafından toplanan Alman mültecileriylegörüşmelere başlayan Karşılıkçılar da vardı. Ertesiyıl 1863'te aynı gruptan üç kişi ·Tolain, LimousU: ve Perrachon-Londra Ticaret Konseyi'nin davetiyle yine Ingiltere'ye gitti. Görünüşteki.amaçları 22 Temmuz'da St. James'sHall'de yapılacak olan Polonya'nın özgürlüğünü desteklemetoplantısına katılmaktı, ama bir kez daha uluslararası örgütlenmeihtimalleri görüşüldü. Son olarak Eylül 1864'te birFransız sosyalistleri heyeti, birliğin fiilen kurulması konusundaişbirliği yapmak için Londra'ya geldi. Tüm delegelerParisli zanaatkarlardı. Üçü -Tolain, Limousin ve Fribourgazçok ortodoks Proudhonculardı; dördüncüsü, otoriter sosyalizmireddederek Bakunin'ine yakın.kolektivist.görüşleri savunanEugene Varlin'di. Fransız delegeleri 28 Eylül'de St.Martin's Hall'de yapılan büyük toplantıya katıldılar ve lnuslararasıİşçi Birliği'nin kurulmasını talep eden önergeyi deonlar getirdi.Tolain Limousin ve Fribourg Enternasyonal'in Fransızmuhabirlri olarak seçildiler ve Paris'te kurdukları büro oülkedeki anarşist örgütlenmenin gerçek merkezi haline geldi;bu nedenle Fransa'daki hareketi ele aldığımda bu büroyudaha kapsamlı bir şekilde tartışacağım. Bir bütün olarak Enternasyonaldikkate alindığında, St. Martin's Hail kararının


248 ANARŞİZMuyanıiıası, bir tüzük ve bir program taslağı hazıilama görevıninverildiği yirmi bir üyelik bir merkez komiteye bırakıldıve Londra böyle bir organın çalışması için en güvenliyer olarak göründüğünden, denetim, İngiliz sendikacılarıne Marx ile onun Alman destekçileri, birkaç Fransız Blanquıstve Mazzinici Major Wolff gibi yabancı mültecilerin ellerire geçti. 1866 Cenevre Kongrsi'nde Merkez Komite'nin yenne>: Genel Konsey geçtikten sonra da devam eden bu durumister Proudhoncu ister Bakuninci olsun anarşistlerin Enterna y ? nal' yürütme kurulunda dayanakları olmadığı, güçlennıçeşıtlı kongrelerde ortaya koymaları gerektiği ve bu.nedenle .politikanın görece genel alanlarını etkileyebileceklerianlamına geliyordu.Bu denetim bölünmesinin sonuçları hemen ortaya çıkmadı.Enternasyonal'in ilk genel toplantısı olan Cenevre Kongresi'ndenönce Londra'da bir ara konferans yapıldı; bu konferanstaçeşitli ülkelerdeki işçi sınıfı hareketlerine ilişkinraporlar sunuldu; Polonya sorunu ve Rus otokrasisinin Avrupaüzerindeki kötü etkisi gibi tartışmasız konulara dairhirk ç genel arar kabul edildi Marx, iki etkili delege olanTolaın ve Frıbourg'u kendi safına çekme umuduyla onlaragizli gizli Proudhon'u kötülemeye çalıştıysa da bu toplantıgenel olarak samimi bir havada geçti. Marx'ın çabalan sonuçsuzkaldı; Fransızlar anti-otoriterlik konusunda kararlıydılar;Belkiçah delege Caesar de Paepe de öyle.Cenevre Kongresi'nde Enternasyonal içindeki liberterlerve otoriterler arns1ndaki ayrım keskinleşmeye başlamıştı bile,Kongrenin ht>n1Pn hı•mf'n üçte birini oluşturan Frnsızdele g . lerin nra ında l!ı·noit Malon ve Eugene Varlin gibi kolektıvıstlerve hır süre sonrn kararlı bir Bakuninci olan Mar­ilyalı Albert Richar da bulunduğu halde bu delegelerin ço-·gu Pı·oudhoncuydu; lsviçreli temsilcilerden James Guillaumeve Adhl'mnr Sch\vİtzguebel ise daha sonra Jura'daki a­narşizmin liderleri olacaklardı. Ama Bakunin henüz Enternasyon l'e tiye değildi ve bu noktada otoriterlere karşı mücadeleyı,Proudhon'un lşt;i .'-lı111fi1111ı Polıtik Kapasitesi'ndekiULUSLARARASI ÇABALAR 249önerileri temelinde, birlik ve karşılıklı krediye dayanan tambir işçi sınıfı programını savunan Karşılık.çılar sürdürüyordu.Bu tutuma uygun olarak, Karşılıkçılar Enternasyonal ü·yeliğini gerçek kol işçileriyle sınırlamaya çalıştılar; ancakBritanya sendikacılarının güçlü muhalefetine karşı koyamadılar.Emeği koruma yasasını onaylama kisvesi altında, "işçisınıfı, bu tür yasaların kabul edilmesini zorlayarak iktidarısağlamlaştırmayacak, tam tersine bugün kendisine karşıkullanılan bu iktidarı kendi aracı haline getirecek" diyerek,"işçilerin devleti" anlayışını yavaş yavaş gündeme getirenMarksist bir karara karşı çıktıklarında da bir sonuç elde edemediler. Öte yandan, işçi kooperatiflerinin geliştirilmesininişçilerin özgürlük. mücadelesinin temel bir parçası olarakkabul edilmesini sağlamanın yanı sıra, karşılıklı bir kre·di bankasının kurulması ka ;arının kabul edilmesi konusundakongreyi ikna ederek küük. bir zafer kazandılar.Kısa bir süre sonra En!:ernasyonal'deki güç dengesindebelirgin bir kayma olduğ ·ı gözle görülür hale geldi. 1867'deLozan'da Karşılıkçılar, kolektivist görüşün Fransa'da büyükölçüde yaygınlaşması nedeniyle zayıflamışlardı. Bu, Tolainile taraftarlarının eğitimde devlet müdahalesini ve ·dahaönemlisi- ulaşım ve mübadele araçlarının kamusallaştırıl·masını talep eden kararlan kabul etmeleri sonucunu verdi.İkinci kararın kasıtlı bir şekilde ikircikli olan üslubu, onunhem devlet mülkiyetini isteyenlerce hem de işçi birliklerinindenetimini tercih edenlerce kabul edilmesini sağlamıştı. An·cak köylü mülkiyetini tercih eden Karşılıkçılar toprağın kamusalmülkiyeti sorununun bir sonraki kongreye kadar er·telenmesini sağlayarak bir kez daha küçük bir başarı kazandılar.Karşılıkçılar 1868 Brüksel Kongresi'nde hillil dikkate a­lınması gereken bir güç oluşturuyorlardı, ancak bu toplant ı.sonunda ekonomik kolektivizm politikası yönünde net birkaymaya damgasını vurdu. Proudhoncuların toprağın karınısallaştınlmasına karşı muhalefetleri artık sonuçsuz k;ılnınya mahkümdu, çünkü Caesar de Paepe'nin başı çektifi llı-1


250ANARŞİZMçikalı kolektivistler oylarıtında tutuyorlardı e m :: r a ısında n fazlasınıakontrolnalmusal. mülk.erın, ulaşımınt've.toprağın. . . ıye ını talep edenk a-edıldıkarar büOteük. yandan B l .k l 1bankalarının kurula: vı a l arın de teği, karşılıklı kredi .mesini sağlayınca Karşı o aylay an hır karann kabul edil.1 çı ar sonoldular.zaferlerini de kazanmışY çogun1ukla kabul.Brüksel Kongre · A vṛui a .tekiışçı sınıfıamacınınhareketininek.on:. gelecekrarverdi. Bu ka usal • l mn am usallaştınlması. aş tolduğuna kaırmanm_sa lıberterotorite . . r araç 1araçlarla mı yürü tüle . arla mı yoksorunucegınıçözümebelırleyecek cankavuşturmaalıcıa sındant?liberter araçların : lantınm genel havakolektivizmikabul edente!İı dildigı anlaşılıyordu;amartıkretinia usdetanınkoruyanotoriteyeProudhon Yöneliktnef-yeara ftarlann çıkmalarıın ikin ·içincıherkezşey hsahned.LBakunin'in liderliği :;ır89 Basel Kongresi'ndealtındaudhonndılerınıgibi Bakunin de uz rtaya koydular.. unProşuıçın ·zamandır 1..,.; fı uluslararasıkbir örgütl .. ẹnmeyı ternasyonal'ehayalgı· nnedediyordu ve. en Enoncekiüyedönemd olaakteama·de .gerçekte hep ke d . .on bıreysel birn 1İtalya,et sı IspB{lya, altındaJura ve Gükurulanolarak gösterdiği çabala d ey Fransạ har __ eketlerininrı alideria onceMarxdileile B a k unın .getirdim.arasındak ·.düğü, ese 1 e lörgütlenmenin N enn hesabınınew ygörül-·or'kıu1:onel ·anan veK onseyıölmekte olanetrafındaE ntop-1ı ·ı eernasyonal' ın. BakuninciMaJurar k sıst .. F e dkalıntısıerasyonurıter etrafınd çoğunluğat 1bölündü . a op anan. EantiotoheyKongrelerinin hikay ṇr nasyonal'in Cenevre ve Lama1872'de esaserını tekrarlamayaitibagerekleyokaA­hai olarak ortaya çıkı; :nar : i st bir Enternasyonal'inınni­eme 1 0 lan bazı etkenleri ele al-mak iyi plur..vy• sını nın urtulu-Bakunin ile Marx arasındak· .nemliıolan ikiçatışma,birey,·ntarıhseldolarak ö-.klek şıolayları ki.,_i,elaşmasıywkaver- buvganın epikneden-te ·kendinile ·almak zor oluyor A b_ m, . ıyle Y0runılamaktanma oyle bır Yorum Bakunin'inramatı ar ) ,_,_ULUSLARARASI ÇABALAR 251Marx'la mücadelesi sırasında topladığı büyük taraftarlarkitlesini de Enternasyonal'in önemli bir kısmının -kesinliklegerçek üye sayısının daha büyük kısmını temsil etmekteydiler-sonunda Bakuninci saflara geçmesini de tam olarakaçıklayamaz.·Aslında bölünme yalnızca inançlı Marksistler ile inançlıBakunincıler arasında değildi. Jura Federasyonu delegelerive birkaç Cenevre mültecisi Kasım l871'de, anarşist bir Enternasyonaloluşturma girişiminin başladığını gösteren Son·villier Konferansı'nda bir araya ğelip bir genelge yayınladıklarında,İspanya ve İtalya'nın Bakuninci federasyonlarınınyanı sıra anarşizm ile sosyal demokrasi arasındaki yan yoldaduran Caesar de Paepe'nin Belçikalı taraftarlarından dadestek gördüler; aynı zamanda Hollanda ve İngiltere'de deilgi uyandırdılar. Genelgenin çekici bulunmasının nedeni,genelgeyi kaleme alanlann anarşist bir bakış açısına sahipolmaları değil, önceleri Marx'ın tarafında yer alan birçok kişininde Marx'ın Genel Konsey'in merkezi otoritesini kendidenetimi altına alma çabasından rahatsız olmasıydı. Kişiselbir diktatörlük ya da örgütsel katılık tehdidi, yalnızca anarşistleredeğil, Britanya ve Benelüks ülkelerinin işçi hareketlerinindemokratik gelenekleri içinde yetişmiş olan kişilerede itici geliyordu. Merkezi olmayan bir iŞçi sınıfı örgütlenmesininliberter idealini 19. yüzyıl sosyalist polemiklerindeender görülen bir ılımlılıkla dile getiren Sonvillier Genelgesibu nedenle büyiik destek gördü .Genel Konsey'i kötü niyetlilikle suçlamak istemiyoruz. Onuoluşturan kişiler ölümcül bir zorunluluğun kurbanlarıdırlar.Tamamen iyi niyetli olarak ve kendi doktrinlerinin zafer kazanabilmesiiçin, Enternasyonal'e otoriter ruhu getirmek istedilr;koşullar bu eğilimi destekler gibi görünüyordu; ideali, iktidarınişçi sınıfı tarafından fethi olan bu okulun son olayların ardından Enternasyonal'in sabık örgütlenmesinin değişmesini vı• l •İ ryöneticinin yol .gösterdiği ve yönettiği hiyerarşik bir Orgütl,.nmeye dönüşmesini zorunlu bulması bizce tamamen ıloil;ulıhı·.Ama bu tür eğilimlerin ve olgulnrın var olduğunu kal.111 ••lrtı•k


252 ANARŞİZMbile, uğrunda çalıştığımız ve programı, tüm yol gösterici otoritelerdenbağımsız olarak -otorite işçilerin onayına tabi olsa veonlar tarafından belirlense bile- "İşçilerin kurtuluşu işçilerin e­seri olacaktır" cümlesiyle ifade edilen toplumsal devrim adınaonlara karşı mücadele etmek zorundayız. Şimdiye kadar Birliğimizintemeli olan seksiyonların özerkliği ilkesinin Enternasyonal'dedesteklenmesini talep ediyoruz; işlevleri Basel Kongresi'ninidari kararlanyla azaltılan Genel Konsey'in normal işlevlerinindışına çıkmayıp bir iletişim ve istatistik bürosu olarakhareket etmesini talep ediyoruz ... Enternasyonal, geleceğin insantoplumunun tohumu, özgürlük ve federasyon ilkelerimizinsadık bir temsili olmalıdır; otoriterliğe ve diktatörlüğe eğilimlitüm ilkeleri reddetmelidir.Sonvillier kattlımcılan, kendilerinin Enternasyonal'in özgünamaçlannı koruduklarını düşünüyorlardı ve büyük Laheybölünmesinden sonra Saint-lmier Kongresi 1872'de buruhla biraraya geldi. İspanya, İtalya ve Jura'dan delegelervardı; bu delegeler arasında anarşist tarihin birçok büyükismi yer alıyordu: Bakunin, Cafiero, Malatesta, Costa, Fanelli,Guillaume, Schwitzguebel. İki Komünar mülteci Cametve Pindy Fransa'yı, Gustave Lefrançais ise Amerika BirleşikDevletleri'ndeki iki seksiyonu temsil ediyordu. Saint-ImierKongresi esas olarak yeni Enternasyonal'in kuruluşuyla yada daha doğrusu üyelerinin ileri sürdüğü gibi eskisinin ıslahıylailgileniyordu. Çünkü Bakuninciler kendi Enternasyonal1eriniher zaman 1864'te kurulan örgütlenmenin gerçekmirasçısı olarak gördüler ve korigrelerini 1866'daki ilk (Cenevre)kongreden itibaren saydılar.Bu görüşün haklı bir tarafı vardı, çünkü geriye kalan vegenel merkezi New York'ta bulunan bir avuç Marksist, Enternasyonal'intabanından hemen hemen hiçbir destek görmüyordu.1873'te Cenevre' de bir kongre düzenleme çabaları,bolşevik tarihçi Stekloff'un da itiraf ettiği gibi lıemen hemenyalnızca İsvİçl'f'lilerin ve İsviçre'deki Alman ı:ıültecilerin katıldığı"acınası bir olaydı." Marx bunu duyduğunda "Oyunbitti" diye duygularını ifade etti.ULUSLARARASIÇABALAR 253Oysa Saint-Imier Enternasyonali 1873 Kongresi'ne (yineCenevre'de) yalnızca İspanya, İtalya ve Jura'dan değil, aynızamanda Fransa, Hollanda ve Britanya'dan .da epeyce. delegetopladı; Marx'ın eski vekili Eccarius'un da kongreye katılmasıçok şaşırtıcıydı. Bu delegelerin Enternasyonal'in gerçektaraftarlarını ne ölçüde' temsil ettiklerini tahmin etmekzor, çünkü varoluşunun herhaıigi bir döneminde Enternasyonal'insayısal desteğini hesaplamak zor. Stekloff 1870'tebirleşik örgütlenme taraftarlarının sayısını beş, hatta yedimilyon olarak tahmin eden alıntılar yapıyor, ama haklı olarakbu rakamlan "tamamen uydua" olduklarını düşünerekreddediyor; en büyüklerden birisi olan İspanyol Federasyonu'nun1872'deki üye sayısının oldukça güvenilir tahminleri60 000 sayısını veriyor ve bu temelde Lahey Kongresi'ndenönce Entemasyonal'in toplam üye sayısının bii- milyondanaz olduğu ve 1873'te zirvesindeyken bile Saint-ImierEnternasyonali'nin, birçoğu sadece üye kartı sahibi olan çokdaha az sayıda taraftan olduğu varsayılabilir. Bununla birlikte,1872'den 1877'ye kadar Bak.unincilerin Marksistlerdençok daha fazla taraftara sahip oldukları kesinlikle ilerisürülebilir.Küçülen Enternasyonal hemen anarşist bir karaktere bürünmedi.Saint-Imier'deki kongre esas olarak örgütlenmesorunlarıyla ilgileniyordu ve kararları, muhafazAr İngilizsendikacılarından, anarşist isycılara kadar anti-Marksistlerinçoğu için kabul edilebilir kararlardı. Seksiyonların vefederasyonların özerkliğini ilan ediyor, kongrelerin yasamayetkisini yadsıyordu; kongreler "çeşitli bölgelerdeki ya da ülkelerdekiproletaryanın özlemlerini, ihtiyaçlarını ve düşüncelerinibirbiriyle uyumlu hale getirmek ya da birleştirmeküzere" bunları dile getirmekle yetinmeliydiler. Saint-lmierKongresi, merkeziyetçilik tehdidine karşı "dostça bir dayanışmave karşılıklı savunma anlaşması" oluşturuyordu.Saint-lmier'deki kararlardan yalnızca biri özellikle anarşisttive bµ karar 1867 Lozan toplantısından beri yapılankongrelerde politik eyleme verilen önemi reddediyordu. "Pro-


254 ANARŞiZMbu anti-otoriter Enternasyonal'in en büyük kongresiydi. Hat.n,USLARARASIÇABALAR 255letaryarun özlemlerinin" diyordu tipik Bakuninci vurguyla,"çalışmaya ve eşitliğe dayanan ve her türlü politik hükümettentamamen bağımsız, mutlak şekilde özgür bir ekonomikörgütlenme ve federasyonun yaratılmasından başka bir. a­macı olamaz ve ... böyle bir örgütlenme ancak proletaryanınkendi spontan eylemiyle ken'di sendikaları ve özyönetimesahip komünleri aracılığıyla kurulabilir." "Politik bir örgütlenmebir sınıfın lehine ve kitlelerin aleyhine olan bir hak.i­ i etin örgütlenmesinden başka bir şey olamaz ... proletaryaıktıdarı ele geçirirse o da hAkim, sömürücü bir sınıf halinegelecektir," diyerek Marksist işçi devleti görüşüne açık açıksaldırıyordu. Kongre bu iddialar temelinde, "her tür politikiktidarın yıkılması proletaryanın ilk görevidir" diyen antipolitikbir kararı kabul etti.Böyle bir kararın anarşist niyeti açıktır, ancak, hem Belçıkalıve Hol1andalı kolektivistlerin hem de politik.yöntemlerkonusunda Owen'cı geçmişten miras aldıkları kuşkuculuğu .sürdüren İngiliz sendikacıların kabul edebilm€sİ için kararılımlı bir tonda kaleme alınmıştı. Wallon madencilik ve dokumacılıkkentlerinde güçlü bir desteğe sahip olan BelçikaFederasyonu Aralık 1872'de S::ıint-Imier Enternasyonali'nikabul ettiğini ilan etti. Ocak 1873'te New York'taki MarksistGeı;ıel Kon ey Jura Federasyonu'nun ihraç edildiğini ilan etti,ltalya, ispanya, Belçika ve Hollnnda FederasyonlarınınGenel Konsey1e ilişkilerini resmi olarak kesmesi için uygun·bir bahane sağladı. Ocak sonunda Britanya Federasyonu,Marx'ın Genel Konsey'deki eski tarannrlarının bazılarınınözellikle Hales, Eccarius ve Hermann Jung'un, eski liderlerinin diktatörlük girişimlerini kınadıkları bir kongre yaptL Sonundadelegeler Lahey Kongresi'nin yasadışı bir şekilde toplandığınave kararlarının· Birliğin kurallarıyla çeliştiğinekarar verdiler. Ancak Britanyal1 ihtiyatlılığıyla, Saint-lmierEnternasyonali'ne girmediler, ama yine de 1873 CenevreKongresi'ne delegelerini yolladılar.Yedi ülkeden yalnızca otuz iki delege fiilen katıldıysa-dales ve Eccarius İngiltere'den, Farga-Pellicer İspanya'dan,Pindy ve Brousse Fransa'dan, Costa İtalya'dan, Guillaumeve Schwitzgu6bel ise İsviçre'den geldi. Anarşistler ile anarşistolmayanlar arasındaki farklılıkların çabucak ortaya çıktığıtartışmalı bir toplantıydı. hk önemli tartışma Genel Konseysorunuyla ilgiliydi. Ortadan kaldırılması gerektiği konusundakuşku yoktu; bu tam bir oybirli.ğiyle kabul edildi. Amamerkezi idare için başka bir organ oluşturma sorul?u gündemegeldiğinde keskin fikir aynlıkları ortaya çıktı. lronik birşekilde herhangi bir merkezi örgütlenmenin oluşturulmasınakarşı çıkarak aşırı anarşist tutumu savunan Paul Brousseve Andrea Costa daha sonra Fransa ve İtalya' da sosyalistpolitik partilerin liderleri olacaklardı. İngiliz sendikacı JohnHales onların bakış açılarına açık açık saldırdı ve onun yorumlarıanti-Marksist saflar içindeki büyük farklılıklarınhemen ortaya çıkmasına neden oldu.Anarşizm [diyordu, Hales) bireycilik anlamına gelir ve bireyciliktoplumun var olan biçiminin, yıkmak_istediğimiz içiminintemelidir. Anarşizm kolektivizmle uyuşmaz ... .Anarşızmölümün yasasıdır; kolektivizm hayatın yasasıdır.Belçika ve Jura delegeleri iki aşırı uç arasında bir köprüoluşturdular ve yürütme yetkisi olmay3.cak, yalnızca istatistiktoplamak ve uluslararası yazışmaları sürdürmekle ilgilenecekfederal bir büro kurma kararında uzlaşma sağladılar.Londra'daki Genel Konsey'de olduğu gibi yerel bir grubundenetimi ele geçirme şansını ortadan kaldırmak için, fe deralbüronun işleyişinin her yıl bir sonraki Enternesyonal Kongresi'ninyapılacağı ülkeye taşınmasına !tarar verildi. AmaEnternasyonal, Fransa'da Paris Komünü'nden sonra yasaklandığı,İspanya ve İtalya'da 18701erde bir keşmekeş olduğuiçin, sonraki kongreler ancak İsviçre ve Belçika'da yapılabildi;ve bu gerçekte anti-otoriter Entemasyonal'in kaderininBelçika ve Jura Federasyonları içindeki gelişmelere çok fazlabağlı olması anlamına geliyordu.Genel grev sorununa ilişkin olarak da anlaşmazlıklar


256 ANARŞiZMçıktı; on yıl sonrasının anarko-sendikalistlerini önceleyenBelçikalılar, toplumsal devrimi başlatmanın başlıca aracıolarak genel grevi savunuyorlardı. Hollandalılar ve İtalyanlaron lan destekliyorlar, ama Britanyalılar genel grev içingerekli olan hazırlıkların, kritik bir durumda genel grevi uygulanamazhale getirdiğini ileri sürerek reddediyorlardı. JuraDelegasyonu James Guillaume'un sözleriyİe genel grev"işçilerin tam kurtuluşunu sağlayabilecek tek grev türüdür,"ama mücadelenin devrim öncesi aşa.malan sırasında etkilibir silah olarak kısmi grev küçük görülmemelidir diyerekyine orta bir yol izledi. Bütün bu tartışmadan hiçbir etkiligenel görüş çıkmadı ve delegeler zayıf bir uzlaşma kararıylayetindiler:Kongre, Enternasyonal'in bugünkü örgütlenme düzeyindegenel grev sorununun tam olarak çözülemeyeceğini göz önünealarak, aciln, işçilerin uluslararası sendika örgütlenmesinegirmelerini ve aktif sosyalist propagandaya girişmelerini önerir.Anlaşılacağı gibi Saint-lmier Enternasyonali'nin ilk ikikongresi özgün düşünce ya da tartışma açısından son derecekıs:rdı ve hareketin görkemli eylem arzusu içindeki seksiyonlarınıdüş _kı'rıklığına uğratan orta yolcu bir uzlaşmacılıkeğilimi sergiledi. Eylül 1874'te bir sonraki kongre Brüksel'detoplandığı zaman sonuçlar ortaya çıkmaya başladı. hk kezbir Alman heyeti bu kongreye katıldı; üyelerinden ikisi Lassalle'ciydi,bu da ıslah edilmiş Enternasyonal'.de hiç değilsepartizan katılığının olmadığını gösteriyordu. Öte yandanltalyan anarşistleri katılmayı. reddettiler. Başarısızlığa uğ·rayan Bologna Ayaklanması'nı örgütledikten sonra hüküme·tin zulmü nedeniyle yeraltına inmek zorunda kalan bir ital·yan SÔsyal Devrimci Komitesi oluşturmuşlardı. Kongreyeyolladıkları mesaj, koşulların kendilerini komplocu eylem biçimlerinezorladığı durumda, açık bir kongreye katılmanıntamamen saçma olacağını belirtiyordu; o anki ruh halleriyleanlaşılır bir şekilde ayaklanma hayallerinin coşkusunu 1872'den beri kongrelere hiikim olan donuk tartışmalara tercih e-·der gibi görünüyorlardı.ULUSLARARASI ÇABALAR 257Brüksel'de ulusal gruplar arasındaki tek gerçek bağınMarx'ın ve artık feshedilmiş olan Genel Konsey'in merkeziyetçitaktiklerine muhalefet olduğu ve liberterler ile otoriterlet'arasındaki eski bölünmenin aslında yeni örgütlenmeyede taşındığı açıkça ortaya çıktı. Politik eylem, proletaryadiktatörlüğü, devletin kaderi ve komünal örgütlenmeye dayananbir topluma ulaşılmasından önceki geçici dönem gibiönemli sorunlarda anlaşma yoktu. Alman delegeleri ve Britanya'yıtemsil eden Eccarius devlet sosyalizmini savunuyorlardı;İspanya ve Jura'dan gelen delegeler ve bazı BelçikaWartam bir anarşizmi savunuyorlardı. Belçikalılar arasındaöne çıkan bir sima olan De Paepe sonradan devlet sosyalizminekayacağının haberini veren ara bir tutumu benimsemişti;onun "kamu hizmetlerinin örgütlenmesi" üzerineraporu meseleyi açığa çıkardı ve Briiksel Kongresi'ndeki tartışmalarıbüyük ölçüde meşgul etti.De Paepe büyük ölçüde Proudhon'un federalizminden türetilmişbir plan sundu; bir komünler ağı, komünler federasyonlarıve nihayet dünya çapındaki bir federasyonlar federasyonuhalinde örgütlenmiş bir toplum tahayyül ediyordu.Komünler yerel çıkarları ilgilendiren her şeyle ilgileneceklerdi;dünya federasyonu bölgesel örgütlenmeler arasındakigenel koordinasyonla, bilimsel araştırmalar ve "Sah:ra'nınsulanması" gibi dünyayı ilgilendiren meselelerle uğraşacaktı.Paepe bu raporda supra-komünal örgütlenme düşüncesinitanımlamak için "devlet" sözcüğünü biraz muğlak bir şekildekullanıyordu.Liberal polis devleti anlayışının karşısına, silahlı güce dayanmayan;işlevi, nüfusun daha genç üyelerini eğitmek ve devletinkomünden daha iyi yapabileeeği türden kamu faaliyetlerinimerkezileştirmek olan, devlet nosyonunu koyuyoruz.ne Paepe bir noktada geçici bir "kolektif diktatörlük" düşüncesinekoşullu desteğini ifade etmemiş olsaydı, bu üslubunmuğlaklığı farkedilmeden geçilebilirdi. Anarşistlerin özelliklesaldırgan buldukları bir bölümde şunları ileri sürüyordu:


258 ANARŞiZMULUSLARARASI ÇABALAR 259Bazı ülkelerde, özellikle de Britanya ve A!manya'da işçi sım·fımn politik eğilimini; itici gücü, bugün anayasal olsa da yarındevrimci olma ihtimali bulunan, yukarıdan aşağıya doğru örgütlenmişmevcut devleti yıkmayı değil, devleti ele geçirip muazzammerkezi gücünü proletaryayı kurtarmak için kullanmayıamaçlayan politik eğilimi göz önüne aldığımızda ... toplumun sanayigrubunun temeli üzerinde yeniden inşaasırun, devletin a­şağıdan yukarıya doğru örgütlenmesinin, "toplumsal devriminbaşlangıç noktası ve işareti olmak yerine az çok uzak bir ::ıonucuolup olamayacağını pekala sorabiliriz ... İşçilerin sanayide grup­. laşması yeterince oluşmadan önce, koşulların, büyük kentlerinproletaryasını nüfusun geri kalam üzerinde kolektif bir diktatörlükkurmaya zorlayıp zorlayamayacağını ve bunun, işçi sınıfınınkurtuluşunun önüne çıkabilecek engelleri yok etmek içinyeterince uzun bir süre devam edip etmeyeceğini araştırmakdurumundayız. Böyle bir şey olursa, bu kolektif diktatörlüğünyapmak zorunda kalacağı ilk şey kamu hizmetlerine el koymak,demiryolu şirketlerini, büyUk mühendislik çalışmalarını kamuyararına istimlii.k etmek -tüm mülklerinin, mak.inalann, binalarınve arazilerin devlet mülkiyeti haline ge1diğini, kamu mülkiyetinegeçtiğini iliin etmek- olacağı açık görünüyor.Jura delegeleri anarşizm adına itiraz ettiler ve bazı Belçik.alılarbile De Paepe'ye karşı çıktılar; özellikle Verryckenotoritenin dizginlerini burjuvazi yerine işçilere vermeninhiçbir yarar getirmeyeceğini ileri sürdü. Ama De Paepe iddiasınısavundu ve bunu yapatken tartışmanın her adımda a­çığa çıkardığı noktanın altını çizdi: Eski Enternasyonal'dekiböl,ünme, devrimci stratejiye dair temel diyaloğu susturmamıştı.De Paepe "İşçi devleti ve anarşi alternatifleri hala birbirininkarşısındadır, diyordu. Marksistlerin Saint-ImierEnternasyonali'nin tam ortasına bir anlaşmazlık nedeni olarakbıraktıkları bu farklılığın zımni kabulü üzerine, kongregeleceğin toplumunda kamu hizmetleri sorunu üzerine hiçbiroylama yapmamaya karar verdi. Bu konunun tartışılma·sı ertesi yıla bırakıldı.Yine tartışmalı bir konu -olan politik eylem konusundadaha fa zla fikir birliği vardı. Y almzca Eccarius ve Lassalle'eller işçilerin anayasal ve parlamenter faaliyete girmelerigerektiğini ileri sürdüler. Belçikalılar işçi sınıfının parlamenterfaaliyetlere girişmelerinin yararını tamamen reddetmekonusunda Juralılar ve İspanyollarla birleştiler. Ama kararyine uzlaşmaya dayanıyordu. "Kendi politik tavrını belirlemehakkı federasyonlara ve her ülkedeki sosyal demokratpartiye bırakılmalıdır." Brüksel Kongresi'nin hiçkimseyirahatsız etmeyen kararlar alma çabası, Enternasyonal içindekiayrımların belirginleşmesinden ve gözle görülür halegelen çöküşün hızlanmasından başka bir işe yaramadı.1875 ve 1876'da Enternasyonal coğrafi ve başka açılardangelişiyor gibiydi. :ı


260 ANARŞİZMULUSIARARASIÇABALAR 261duğu tavrın yadsınması anlamına gelmemek kaydıyla, Bakunincilerleterminolojik. uzlaşmalara girmek istiyordu.Artık bu haliyle Entemasyonal'in var olması için pek azpratik neden olduğu açıkça görülüyordu ve De Paepe ertesiyıl Avrupa işçi hareketini yeniden birleştirme umuduyla Evrenselbir sosyalist kongre çağrısı yapılması önerisinde bUlundu.İspanyollar öneriye karşı çıktılar, ama oylamada, aşırıanarşist solda kendi yanlarında duran İtalyanlarla birlikteçekimser kaldılar. De Paepe Belçika ve Hollanda oylarınıöneri lehine kullandı ve ılımlı anarşist merkezi oluşturanFransız ve J ura delegeleri tarafından desteklendi.Evrensel Sosyalist Kongre 9-16 Eylül 1877 tarihleri arasındaGhent'de yapıldı. Ondan hemen önce, 6-8 Eylül tarihleriarasında Saint-Imier Enternasyonal'i kendi kongresinikararlı anarşistler olan Walloon dokumacılannın bulunduklarıVerviers sanayi kentinde yaptı; bu hem bileşim hem dekararlar açısından tamamen anarşist olarak adlandınlabilecektek kongreydi.Önemli anarşist liderlerin birçoğu oradaydı. Kropotkin,Levashov adıyla mülteci Rus gruplarını temsil ediyordu. PaulBrousse Fransız heyetinin, Gonzales Morago ise İspanyolheyetinin başındaydı. Guillaume Fransızca konuşulan İsviçre'yi,Werner ise Almanca konuşulan İsviçre'yi temsil ediyordu.Andrea Costa İtalyanların yanı sıra Yunanistan ve İskenderiye'dekigrupların vekilliğini üstlenmişti. Costa'nıngüzel sevgilisi, daha sonra İtalyan Sosyalist Partisi'nin kuruluşundaönemli bir rol oynayacak olan Anna Kulichov-danışmanoyuna sahip bir delege olarak hazır bulunuyordu.Ayrıca Almanya, MekSika, Uruguay ve Arjantin'deki anarşistgruplar da temsil ediliyordu. Tek önemli eksik De Paepe'ydi;o Verviers'deki toplantıya katılmaktan özellikle kaçındıktaniki gün sonra Ghent'deki Evrensel Sosyalist Kongre'yekatıldı.Verviers Kongresi'nin kararlan Enternasyona1'in kabulettiği kararlar içinde en açık şek.ilde anarşist olanlardı. Tartışmagenel olarak emek ürününün bölüşümü etrafındandöndü ve kesin bir sonuca varılamamasına rağmen geneleğilimin, malların ihtiyaç temelinde paylaşılmasına dayanananarşist-komünist düşünce yönünde olduğu açıktı. Mülkiyetikolektifleştirme görevinin, yukarıdan müdahale olmadanişçi grupları tarafından yerine getirilmesi gerektiğinekarar verildi. Tüm politik partilerle -kendilerine sosyalist biledeseler- mücadele etmek gerekiyordu, çünkü hepsi iktidarabel bağ-lamaları ve toplumdaki gerçek bölünmelerin politikdeğil ekonomik çizgilerde olduğunu görememeleri nedeniylegericiydiler. Son olarak, sendikalar sorununda, Verviers'dek.idelegeler, yirmi yıl sonraki anarko-sendikalistlerintaleplerini çarpıcı bir şekilde öngören bir karan kabul ettiler.Sendikalar yalnızca ücretleri artırmayı ya da çalışmasaatlerini düşürmeyi amaçladıkları durumda yetersizdiler;ücret sisteminin yıkılmasına ve üretimin denetiminin ele geçirilmesineyönelmeleri gerekiyordu.Verviers Kongresi en azından aldatıcı bir güç ve birlik görüntüsüverdi. Ghent Kongresi sosyalist dayanışmayı yaratmakbir yana, anarşistler ile rakipleri arasındaki farklılıklarıöne çıkararak Belçikalı düzenleyicilerinin umutlarına ihanetetmişti. Verviers'den Ghent'e yalnızca on bir anarşistgitti; kongrenin geri kalan otuz bir delegesi, Wilhelm Liebknecht'denDe Paepe'ye ve onun taraftarlarına kadar uzananotoriterlerden oluşuyordu.Yalnızca tek bir konuda tam anlaşmasağlandı; kongre, enternasyonal bir sendikalar fe derasyonukurulması istemini oybirliğiyle -yalnızca AndreaCosta çekimser kaldı- ilan etti ve henüz örgütlenmemiş olantüm işçileri sanayi temelinde örgütlenmeye çağıran bir kararkabul edildi. Ama üretim araçları üzerindeki devlet mülkiyetive işçi sınıfının poitik faaliyeti gibi meselelerÖe anarşistlerkongrenin geri kalanına karşı kararlı bir azınlık olrırakoy kullandılar.Delegeler araı;;ındaki bölünmeler sosyalist birliğin en ıyimser savunurları tarafından bile göz ardı edilen11;•y"ı·•·lıkadar derin ve açıktı; katıl1mcı hareketler arasındııki hıl'dayanışma anlaşmasına ilişkin temel bir karar kabul "dıl


262 ANARŞİZMULUSLARARASJ ÇABALAR 263mediği zaman bu anlaşıldı. Yeni bir kapsayıcı Enternasyonalolmayacaktı ve sosyal demokratlar aynı akşam anarşistleridavet etmedikleri gizli bir toplantıda iki grubun uzlaşmazlığınınaltını çizdiler. Bu toplantıda sınırlı bir dayanışmaanlaşması kabul edildi ve Ghent'de bir merkez büro kurmakiçin düzenlemeler yapıldı.Kongre dağılmadan önce bir bütün olarak dayanışma sorunubir kez daha ele alındı ve sonunda sürekli olarak Vervies'de bulunmak üzere İşçi Sınıfı Sosyalistleri İçin İletişimve istatistik Bürosu'nun kurulmasına karar verildi. Aslındane bu büro ne de Ghent'deki sosyal demokrat merkez kurulduve Evrensel Sosyalist Kongre en azından kıta sosyalistlerininkafalarında anarşistlerle çalışmanın imkılıısız olduğudüşüncesini yerleştirmenin dışında pek bir şey yapmadı.U arada, Saint-Imier Enternasyonali de hızla dağıldı;bu, Ispanyol ve İtalyan hareketlerinin güçlü olduğu, Fransa'da hareketin yeniden canlandığı ve Latin Amerika ülkelerininbirçoğunda federasyonların kurulmasıyla anarşist düşüncelerinbüyük ölçüde yaygınlaştığı bir dönemde oldu. Enternasyonal'inçöküşü esas olarak, 1872'deki bölünmedensonra politik koşulların sürekli ve açık faaliyete izin vediğiiki bölge olan Belçika ve Jura ekseninde gidip gelmesindenkaynalanı)'ordu. İspanya ve İtalya'daki sayıca büyük hareketlerve Fransa'daki etkin çevreler sadece kendi örgütlenmelerinikorumalarını dahi güçleştiren ve İtalyanların 1874Brüksel Kongresi'nde temsil edilmeyi reddetmelerinde görülentürden ayrılıkçılığı teşvik eden hükümet zulmü altındaçalışıyorlaı·dı. Bu nedenle Belçika ya da Jura'nJn durumundakiherhangi bir değişiklik bir bütün olarak Enternasyonal'i etkiliyordu. De Peape'nin Belçikalı sosyalistlerin çoğunluğuylabirlikte nasıl sosyal demokrasiye kaydığını gördük.1876 sonunda Birlik varlığının devamı konusunda Jura Federasyonu'nabağımlıydı.Ama Jura'da da Kropotkin'in 1872'de tanık olduğu, anarşistlerinilk coşku dolu günlerinden beri' çok şey değişmişti.Ekonomik koşullar kötüleşmişti ve köylü zanaatkdrlar bir-kaç yıl öncesine göre saat imalatçılarına çok daha fazla bağımlıydılar.Bu ihtiyatlılığın artmasına yol açtı ve Jura Federasyonu'nuncanlılığını yitirdiği, bir dönem için önemli biranarşist gazete olan Bulletin'in yayımı Mart 1878'de durdurulduğuzaman ortaya çıktı. En etkin militanlann bile bazılarıhareket dışında kaldı. Jura Federasyonu'nun en etkinilham kaynağı ve Saint-Imier Entemasyonali'nin kilit üyelerindenbiri olan Bakunin'in öğrencisi James Guillaume çeşitlikongrelerin olumlu sonuçlara ulaşmadaki başarısızlığıyüzünden hayııl kırıklığına uğradı; 1878'de Paris'e gitti veyirmi yılı aşkın bir süre sonra sendikalizm savunusuyla ortayaçıkana kadar politik hareketsizliğe gömüldü. Önemliyerel liderlerden yalnızca Schwitzguebel etkinliğini sürdürdü;1879 ve 1880'de Jura'da yapılan son kongrelere, bu fırsatıteorilerini düşman polis kuvvetleri tehlikesinden uzaktabiçimlendirmek için kullanan Kropotkin, Reclus ve Cafierogibi yabancı liderler hıikiın oldu. Kısa bir süre sonra fek etkiliörgütlenme olan Jura Federasyonu etkin bir örgütlenmeniteliğini kaybederek sahneden çekildi.Bundan daha da önce Saint-Imier Enternasyonali sessizcehareketsizliğe gömülmüştü. Hiçbir zaman resmi olarakfe shedilmedi, ama 1877'den sonra hiçbir kongre çağrısı yapılmadı.Ancak uluslararası örgütlenme düşüncesi yok olduve 1880'de De Paepe'nin ayrılmasından sonra yeniden örgütlenenve W alloon madencileri arasında hala belli bir gücesahip olan Belçikalı anarşist gruplar, Brüksel'de, Enternasyonaliyeniden oluşturma düşüncesini tartıştıkları bir kongreyaptılar. Belçikalılar başka ülkelerdeki anarşistlerlo:ı temaskurdular ve tamamen liberter bir örgütlenme oluşturmayıamaçlayan bir kongre planına destek sağladılar. Londratoplantı yeri olarak seçildi ve Gustave Brocher'ın başkan.Malatesta'nın ise etkin bir üye olduğu bir komite kuruldu.Kongre 14 Temmuz 1881'de Charrington Street'teki bir l n­vemanın odalarında toplandığında, toplam üye sayısı fi() 000olmak üzere altmış federasyonu ve elli dokuz grubu ı .. uıuılettiğini ileri süren kırk beş kadar delege hiraraya gı•l•li (il'


264 ANARŞİgütlenmelerin birçoğu hayali örgütlenmelerdi ve tahmin edilenüye sayısının abartılı olması çok muhtemeldir. Bununlabirlikte Avrupa hüküınet çevrelerini telaşa düşürecek kadar'\.irkiitücü bir toplantıydı; örneğin Paris'teki Britanya Büyük.elçisi,Fransa Dışişleri Bakanı'mn, Britanya Hükümeti'ninböyle bir toplantının kendi topraklarında yapılmasına izinvermesinden dolayı kaygısını ifade ettiğini bildirdi. Guillaume,Cafiero (İtalya'da hasta yatıyordu) ve parlamenter sosyalizmekayan Costa ve Brousse gibi eski kongre müdavimleriyoktu, ama delegeler arasında anarşizmin bir sürü ünlüismi yer alıyordu. Malatesta ve Merlino, Kropotkin ve NicholasChaikovsky, Louise Michel ve Emile Pouget ülkelerinitemsil ediyorlardı; İngiliz delegeler arasında, daha sonraSosyalist Birliğin anarşist grubunda önemli rol oynayacakolan Joseph Lane ve Frank Kitz vardı; Dr. Edward Nathan­Ganz Meksika İşçi Federasyonu'nu temsil ediyordu ve NewEngland'lı yaşlı bir leydi olan Bayan M.P. Le Comte, BostonDevrimcileri adına gelmişti. Fransız delegeleri arasında polisinen az bir tane casusu vardı; Paris Polis Şefi'nin verdiğiparayla "anarşist" Le Rivolution sociale gazetesini çıkaranSerreaux; başka delegelerin de ajan provakatörler olmalarındankuşkulanılıyordu; Kropotkin daha sonra Serreaux dışın·da beş ajan daha olduğunu iddia etmişti, ama bu bir abartıgibi görünüyor.19. yüzyılın ilerleyen yıllarında anarşistleri niteleyen tutumlarınçeşitliliği, Londra Kongresi'nde bile belirgindi. Bazılarıkomplo faaliyetlerini temel alıyordu; diğerleri Kropotkingibi devrimci hareketin her zaman halk arasındaki büyükbir kabarmadan kaynaklanması gerektiğini ileri sürüyorlardı.Eylemle propaganda düşüncesi ve devrimci şiddetinçeşitli yönleri uzun uzun tartışıldı. Genel olarak şiddetinkaçınılmazlığı konusunda fikir birliği var gibi görünüyordu(çünkü pasifist akım henüz anarşist harekete girmemişti),ama şiddetin aşın biçimleri çok büyük tartışmalara yol açıyordu.Anarşizmin terörist evresi henüz başlamamıştı, amakongre il. Alexander'ın Halkın İradesi tarafından öldürülme-ULUSLARARASI ÇABALAR 265sinden kısa bir süre sonra toplanmıştı ve bu olayın tartışmalarüzerinde etkisi vardı. Aşın şiddet yanlısı olmanın farklıfarklı nedenleri vardı. Polis ajanı Serreaux kuşkusuz bu konudakien ateşli konuşmacılar arasın.daydı. Öte yandan, kafasını,sınıf mücadelesindeki bir silah olarak "kimya" düşüncesineve para-militer örgütlenme ihtiyacına tSkmış olanMeksikalı Dr. Nathan Ganz'ın içtenliğinden kuşkulanmakiçin herhangi bir neden yoktu. Ganz anarşistler için "askeribir akademi" bile önerdi ve "kimya eğitimi" ihtiyacına dikkatçekmek için tartışmaları sık sık kesti.Kropotkin toplantıya daha gerçekçi bir renk getirmeyeçalıştı. Özellikle bir bilim adamı olarak konuşup, kimyanınkullanımına ilişkin gayrı ciddi konuşmaları şiddetle eleştirdi.Ancak, bu tür insanların ılımlılaştırıcı etkisine karşın,birçok ülkede hükümetlerin artan düşmanlığının, anarşistleriyeraltı örgütlenmesi ve parlak eylemler üzerinde düşünmeyeittiğine kuşku yoktu ve bu anlamda 1881 Kongresi, a­narşistlerin genel olarak geniş işçi sınıfı. hareketleri düşüncesindenuzaklaşıp gizli doğrudan eylem gruplarına yöneldikleri,1890'lara kadar uzanan bir dönemin "başlangıcı oldu.Delegelerin çoğunun kafasında, feshedilmiş Enternasyoİlalgibi açık bir. örgütlenme mi yoksa Bakunin'in EnternasyonalKardeşliği gibi' gizli bir örgütlenme mi yaratmak istediklerikOnusu karara bağlanmamıştı. Kropotkin bile, en azındanözel sohbetlerde açık ve gizli hareketleri aynı şekilde savtinuyordu.Sonunda yeni açık bir Enternasyonal oluşturulması, süreklibir iletişim bürosUnun kurulması ve ertesi yıl Londra'da bir kongre toplanması kararlaştırıldı; bu arada genel birpolitika olarak, büyük devrimci mücB.de1€ler dönemi öngörülüyorve anayasal olmayan yöntemlerin geliştirilmesi, yay·gın bir gizli basının oluşturulması, eylemle propagand:ınıııteşvik edilmesi ("teknik bilimlere ve kimyaya" dostça bir l.ıu,ıİşaretiyle) ve anarşistlerin otoritM so:ıyalİ!-!llerden dnhıı ı•lluli oldukları geri kalmış tarım işçilı·ri urııHındn njitasy"ıı \·uf!nsında bulunuluyordu.


266 ANARŞİZMULUSLARARASI ÇABALAR 267Kongre pratik açıdan pek az şey başardı. Kurduğu "KaraEnternasyonal" uzun süre hükümetlerin kafalarında ürkütücübir hayalet olarak kaldı, aslında hayaletten pek fazlabir şey de değildi ve bu haliyle yalnızca Amerika BirleşikDevletleri'ndeki işçi sınıfı hareketini etkilemiş görünmektedir.Bir örgütlenme olarak hiçbir zaman işlemedi; iletişimbürosu etkinleşemedi ve önerilen 1882 Londra Kongresi Yapılmadı.Aslında 1907'ye kadar anarşistler gerçek bir Enternasyonalkongresi yapmadılar. Aradaki çeyrek yüzyılda zaman zamanenternasyonal kongreleri olarak söz edilen birkaç toplantıoldu, ama ·hepsi ölü doğmuştu ya da çerçevesi sınırlıyd. 1:Jtinci türden bir kongre 1882'de Cenevre'de yapıldı. Tekhır ltalyan delege dışında toplantıya katılanların hepsi yaFransa'dan ya da Jura'dandı; "bize en etkili görünen araçlarınkullanılmasında" grupların mutlak özerkliği fazlasıylavurgu]andı ve konuşmasını "Birleşebiliyoruz, çünkü ayrıyız,"diyerek bitiren Cette delegesinin herkes tarafından alkışlanmasıtoplantının ruhunu açıkça ortaya koyuyordu.Aslında bu dönem, anarşistlerin aşırı ayrılıkçılığa eğilimlioldukları bir dönemdi. 1884'te Barselona'da uluslararası, bir kongre yapma önerisi sonuç vermedi, çünkü birçok ülkedeilgisizlikle, Fransa'da ise düşmanlıkla karşılandı. 1887'deParis'te bir kongre düzenleme önerisi de bir sonuca ulaşmadı,ama 1889'da, Paris'teki Enternasyonal Sergi vesilesiyleFauhou;rg du Temple'da, Fransız grupları temsilcilerinin yanısırn Ingiltere, Almanya, İspanya ve İtalya' dan bir düzinekadn.r delegenin katıldığı küçük bir konferans yapıldı. BukonfPrııns en katı anarşist ilkeler temelinde gerçek.leşmiş gibigöri.ınüyor; hiçbir karar alınmadı, oylama yapılmadı, örgütlenmeplanları ele alınmadı ve toplantılar yalnızca güncelÜnPn1i olan meseleler üzerinde uzun görüş alışverişlerineayrılmı gibiydi. 1892'de Fransız polisi bir grup Parisll anarşistinbir enternasyonal iletişim bürosu kurmayı planladığınırapor etti, ama bunun hiçbir kanıtı yoktur ve bu plan, raporedecek ilginç olaylarla karşılaşmayan bir ajanın kafasın-dan çıkmış olabilir. Ertesi yıl Chicago anarşistleri yakın birgelecekte bir kongre yapacaklarını ilan ettiler ve Paris'tekiLa Revolte'un editörleri, Avrupalı hareketleri bu kongreyekatılmaya davet etti; ancak hiçbir delege Atlantiği geçmedi,kongrenin de oldukça önemsiz bir toplantı olduğu açıktı. EmmaGoldman'a göre Chicago polisi tarafından yasaklanmışolan kongre dost bir memur tarafından gizlice içeri alınanbir düzine kadar delegenin katılımıyla belediye binasının birodasında yapılmıştı.Oldukça acıklı bu çabalar 1881'den 19. yüzyılın sonunakadar izleyebildiğim anarşist niteliği öne çıkan enternasyonalkongrelerdir. Zayıflıkları kısmen 1889 ile 1896 arasındaanarşistlerin sürekli olarak sosyal demokratların o sıradakurmakta oldukları İkinci Enternasyonal'in kongrelerinesızma çabasından kaynaklanmaktaydı.İkinci Enternasyonal I889'da, Paris'te iki sosyalist kongretoplandığı zaman kuruldu. Birisi Jules Guesde'in taraftarlarıncaörgütlenmişti; bu kongreye Avrupa'nın her yerindenMarksistler geldi. Diğeri, eski anarşist arkadaşı Guesde'le Fransa'da parlamenter sosyalizmin denetimi konusundamücadele eden Paul Brousse'un posibilist taraftarlarınca ör·gütlenmişti. Anarşistler iki toplantıya da sızmayı başardılar.Guesdist'lerin toplantısına Sebastien Faure, (Hollanda'dayeniden canlanan anarşist hareketin lideri) Domela Nieuwenhuisve İngiliz Frank Kitz katıldı; posibilist toplantıyaİtalyan Saverio Merlino ve genel grev savunucusu olarak ünyapan Fransız marangoz-hatip Joseph Tortelier gitti. Heriki toplantıda da anarşistler bakış açılarını güçlü bir şekildeortaya koydular; iki kongre arasındaki büyük rekabet onlarıdışlamak için hiçbir kararlı girişimde bulunulmamasını herhaldeaçıklar.Ancak sosyalistler 1891 Brüksel Kongresi'nde birleştiklPrizaman, anarşistlerin varlığı en önemli meselelerden lıirihaline geldi. Kasıtlı bir şekilde davet edilmediler, ama .viıı•·de geldiler ve Çok şaşırtıcı bir muameleyle karşılaştılar. 1 HH!I'daki cesur çıkışlarıyla zaten mimlenmiş olan İtalyan l>r MPr·


268 ANARŞİZMULUSLARARASI ÇABALAR 269lino şaşırtıcı bir şekilde kabul edildi, ama ikinci gün Belçikapolisi tarafından sınırdışı edildi; daha sonra anarşistler MarksistleriMerlino'yu ihbar etmekle suçladılar. Kongre ikincigün İspanyol anarşistleri ihraç etti, ama Belçikalı anarşistlerbaştan itibaren dışarda tutuldular. Sonunda Domela Nieuwenhuis'ninkamasına izin verildi ve o da tartışmayı parlamentarizmve evrensel oy hakkı gibi dikenli sorunlara getirmekiçin boş yere didindi durdu. Anarşist harekette pasifisteğilimi gerçekten başlatan Nieuwenhuis (çünkü Tolstoyve taraftarları her zaman örgütlü anarşizmin dışında_kalmışlarve bir şek.ilde ona düşman olmuşlardı) aynı zamanda savaşdUTumurtda genel grevi destekleyen güçlü bir önerge getirdiama Marksist çoğunluk tarafından bozguna uğratıldı.İkinci Enternasyonal'in 1893'teki Zürih Kongresi'nde a­narşistler, biz de sosyalistiz ve Birinci Enternasyonal'in mirasçılarıyızdiyerek kabul edilme talebinde bulundrilar vezorla katıldılar. Onlara karşı saldırıyı Alman Marksist Bebe)başlattı. Bebel, Marx'ın taraftarları arasında sık rastlananküfürlü sözlere çok düşkündü ve muhaliflerini öfke çığlıklarıarasında şöyle bağırıyordu: "Onların ne programlarıvar ne de ilkeleri; tabii burjuvaziden daha büyük düşmanlarıkabul ettikleri sosyal demokrntlarla mücadele etme amacınısaymazsak. Onlarla hiçbir ilişkimiz olamaz." AIJ,;.rşistlergürültülü protestolarına rağmen zorla dışarı atıldılar. EskiGaribaldici Amilcare Cipriani Marksistlerin korkunç tahammülsüzlüğünecesaretle karş-ı çıktıktan sonra delegeliktenistifa etti. Daha sonra yalnızcn politik eylemin gerekliliğinikabul eden sosyalistlerin bundan böyle İkinci Enternasyonal'inkongrelerine kabul edileceğini ilan eden bir Fransızönergesi kabul edildi. Sayıları altmışı bulan anarşistler ihraçedildikten sonra kendi hazırlıksız kongrelerini topladılarve daha sonra birkaç yüz kişinin katıldığı bir toplantı yaptılar,ama bu, karşılıklı dayanışmnnın bir tezahüründen dahafazl bir anlam ifade etmiyordu. La Revolte hemen hementütn diğer anarşist enternasyonal toplantıları için kullanılabileceksözlerle aşağıdaki yorumda bulunuyordu:Konuşmaların ve nutukların sonu gelmiyordu, ama bu toplntınınürettiği herhangi bir pratik sonuç görmüyoruz. Birkongre yirmi dört saat içinde hazırlanmaz; o zaman herkeseşunu ya da bunu yapacağını ilan etmenin faydası nedir: Bu türtükürük sarfiyatı sosyal demokratlara bırakılmalıdır.İkinci Enternasyonal'e kabul mücadelesinin sonuncusu1896'da Londra'da verildi; bu en şiddetli mücadeleydi. Bukez anarşistler Fransa ve Hollanda heyetlerindeki yerlerinisağlamlaştırmışlardı; liderlerinin birçoğu İkinci Enternasyonal'den dışlanırlarsa paralel bir kongre toplamak niyetiyleLondra'ya gelmişti. Aralarında, Pelloutier, Tortelier, Pougetve Delesalle gibi, Confederation Generale du Travail'ın (CGT)devrimci kanadının anarşist liderlerinin başı çektiği güçlübir sendikalist grubun yanı sıra, Kropotkin, Malatesta, Nieuwenhuis,Landauer, Pietro Gori, Louise Michel, Elis6e Reclusve Jean Grave da bulunuyordu.Anarşistlere ilişkin anlaşmazlık Londra Kongresi'ni İkinciEnternasyonal'in en fırtınalı toplantısı haline getirdi. Politikeylemin gerekli olduğunu kabul etme şartını sendika delegeleriiçin geçerli saymayan bir kural gereği kabul edilenFransız sendikalistlerinin dışında, otuzdan fazla anarşistdelege vardı. Alman başkan Paul Singer kabul sorununu a­narşistlerin konuşmasına izin vermeden kapatmaya çalıştı.O gün başkan vekili olan Bağımsız İşçi Partisi lideri KeirHardie oylama yapılmadan önce her iki tarafın da dinlenmesigerektiğini söyleyef!!k bun& itiraz etti. Gustav Landauer,Malatesta ve Nieuwenhuis uzun uzun konuştular ve Nieuwenhuisiddialarını etkili bir şekilde özetledi:Bu kongre genel bir sosyalist kongre qlarak adlandırılmak·tadır. Çağrılar anarşistlere ve sosyal demokratlara ilişkin hiçbirışey içermemektedir. Yalnızca sosyalistlerden ve sendikalardansöz edilmektedir. Kropotkin ve Reclus gibi insanların vetüm anarşist-komünist hareketin sosyıİ.\ist bir çerçevede yeri olduğunuhiçkimse yadsıyamaz. Bu insanlar dışlanırsa, kongrı,.nin acı yanlış ifade edilmiş olacaktır.


270 ANARŞİZMULUSLARARASI ÇABALAR 271Anarşistlerin kabulüne ilişkin karar, kongrenin ikincigününü büyük ölçüde dolduran Fransız heyeti içindeki bukonuya ilişkin tartışma nedeniyle gecikti. Fransızlar elli beşeelli yedilik bir çoğunlukla anarşistlerin ihracına karşı oykullandılar. Ama başlarında Millerand'ın bulunduğu FransızMarksistleri hiç hoşlarına gitmeyen bir çoğunluk kararınıkabul etmek yerine, çekilmeye karar verdiler ve kongredenher biri kendi oyuna sahip ofan iki Fransız heyetini ayrıayrı yetkilendirmesini istediler. Öneri İkinci Enternasyonal'in her ülkeye tek bir oy hakkı veren genel prosedürüne aykırıydıve Alman Marksistler sırf çıkarlarına hizmet ettiği içinöneriyi desteklediler. Bernard Shaw ve Belçikalı sosyalistVandervelde karara karşı çıktı ve karar yalnızca Polonya,Bulgaristan ve Romanya heyetleri gibi birkaç küçük heyetAlmanları desteklediği için kabul edildi.Anarşistler ikinci gün sendika delegelerini özellikle muaftutan bir kararla ihraç edildiler: Sonunda Fransız sendikalistgrubu ve Hollandalılar dışında bütün heyetler ihraç kararınıonayladı. Ancak sendika delegeleri olarak kalan birçokanarşist vekaletlerin doğrulanması sırasında tartışmalarıyürütmek üzere orada kaldı ve sonunda Kongrenin tartışmakİçin toplandığı meseleleri görüşmek için çok az zamankaldı. Anal-şistlerin dışlanmasına karşın, anarşizm İkinciEnternasyonal'in Londra Kongresi'ne h!kim olmaya devametti.Anarşistler ihraç edilmekle kaybettiklerini, daha liberalkafalı sosyalistlerin sempatisini elde ederek kazandılar. 28Temmuz'da Holborn Belediye 'Binası'nda bir akşam toplantısıdüzenlediler ve o gün ihraç edilmeleri toplantıyı büyükbir başarı haline getirdi. Anarşist liderlerin yanı sıra KeirHardie ve Tom Mann azınlık haklarını koruyan konuşmalaryapmak üzere platforma çıktılar ve ölmek üzere olan WilliamM9rris protesto korosuna katılmasını engelleyen tek şeyinhastalığı olduğunu belirten bir mesaj yolladı. Ama anarşistleringerçek zaferi yine de İkinci Enternasyonal Kongi'esi'ni,liberter sosyalizm ve otoriter sosyalizm konusunda bir mü-es.dele alanına dönüştürmelerinde yatıyordu. Kendileriniazınlık haklarının savunurlan olarak sunmakla kalmadılar· 'aynı zamanda Alman Marksistlerini, Britanya işçi hareketinin,H.M. Hyndman gibi liderlerin gösterdiği Marksist yoluizlemesini önleyen bir etken olan diktatörce tahammülsüzlükleriniortaya koymaya zorladılar,Kuşkusuz Londra Kongresi'nden sonra sosyalist hareketiniki karşıt kanadı arasında herhangi bir birleşme söz konusuolamazdı. Sosyal demokratlar gelecekteki kongre çağnlarınıyönlendirmek üzere ilk kez özellik.le "Anarşistler dışarıdabırakılacak" diyen bir karan onaylayarak bunu kabulettiler. Anarşistler de bir daha İkinci Enternasyonal'i istilaetme çabasında bulunmayarak'bunu kabul ettiklerini göster


272 ANARŞİZMve hatipleri dinlemek, onların düşüncelerini öğrenmek fırsatınıyakalıyorlardı ve bu arada kişisel arkadaşlık bağları yada ortak deneyimler, The Princess Casamassima'yı yazdığızaman Henry James'in kafasının ardında belli belirsiz görünengizemli uluslararası organizasyondan daha da az gerçekolan, ama belki de kendi tarzında etkili olan gölgemsi bir liderlerçevresi yaratıyordu. Anarşizm teoride enternasyonal•di ve örgütsel açıdan dağınık da olsa pratikte de öyleydi.1907'de anarşistlerin çoğu Latin ülkelerinde bulunduğuhalde, Amsterdam Kongresi girişimi Belçikalı ve Hollandalıgruplardan geldi. 24-31 Ağustos tarihleri arasında yapılantoplantı son yıllara kadar, türünün en büyük toplantısıydı;Amerika Birleşik Devletleri, Latin Amerika ve Japonya'nınyanı sıra hemen hemen her Avrupa ülkesinden toplam seksendelege katılmıştı. Tartışmalara yalnızca Bakunin'in birarkadaşı ve birçok ülkedeki ayaklanma ve komploların kıdemlisiolmasından kaynaklanan prestiji nedeniyle değil, dinamikkişiliği ve süslü beligatıyla da Malatesta hakim oldu.Diğer delegeler arasında son yıllarda harekete taze güç getirenbirçok genç erkek ve kadın vardı: Emma Goldman, RudolfRocker, İtalyan entelektüeli Luigi Fabbri, Rus AlexanderSchapiro, Tom Keel (Freedom'ın editörü), Hollandalı sendikalistChristian Cornelissen ve Fransız CGT'sinin devrim-"ci kanadından genç ve yetenekli bir militan olan Pierre Monatte.Katılanların entelektüel kapasiteleri nedeniyle, J:ju toplantıanarşist kongrelerin en canlılarından biri oldu ve büyükölçüde devrimci sendikalizmin Fransa'dan İspanya'ya,İtalya'ya, Latin Amerika'ya ve Almanya, İsveç ve Hollanda'da güçlü anarko-sendikalist azınlıkların var olduğu kuzeydekiGermen ülkelerine genişlemesi yoluyla anarşist öğretilerinyayılmasının kazandığı hıza bağlı olarak bir güven atmosferiiçinde gerçekleşti.Sendikalist mesele, Malatesta ve Monatte arasındaki, odönemde anarşist düşüncenin net bir şekilde ayrılan iki akımınınvarlığını vurgulayan büyük bir tartışmayla dramatikı.n..USLARARASIÇABALAR 273leşti. Monatte devrimci sendikayı devrimci eylemin aracı veamacı olarak görüyordu. İşçiler sendikalar aracılığıyla kapitalizmekarşı mücadelelerini yürütebilirler ve binyılcı genelgrevle onun nihai sonunu hızlandırabilirlerdi; daha sonrasendikalar işçilerin dayanışmasının sanayi örgütlenmesi yoluylasomut biçimini bulacağı yeni toplumun temel yapısıhaline gelebilirlerdi.Malatesta anarşist davaya idealist bağlılığıİıa karşın, sendikalisteylem biçimlerinin sağlayabileceği silahı göz ardıedemeyecek kadar pratik zekfilıydı. Ama sendikalizmin yal­!-11ZCa bir araç olarak; işçilerin çıkarlarının "bazen işçilerinekonomik ve ahlAki olarak, proletaryadan çok burjuvaziyeyakın" olabilecekleri kadar çeşitli olduğunu göz ardı edenkatı bir sınıflı toplum anlayışına dayandığı için kusurlu biraraç olarak görülmesi gerektiğini vurg\ıluyordu. Aynca, sendikameselelerine dalmak ve basit bir genel grev inancınasaplanmak gerçekçi olmamak.la kalmıyor, aynı zamanda devrimcimilitanları başka mücadele araçlarını göz ardı etmeye,özellikle de büyük devrimci görevin işçilerin çalışmayı bırakmalarıdeğil, Kropotkin'in işaret ettiği gibi "kendi hesaplarınaçalışmayı sürdürmeleri" olduğunu göz ardı etmeye itiyordu.Malatesta'ya göre aşırı sendikalistler gerçek bir ahlakidayanışma yerine, yanıltıcı bir ekonomik dayanışma peşindekoşuyorlardı; tek bir sınıfın çıkarlarını "şu anda esaret altındabulunan tüm insanlığı ekonomik, politik ve ahlaki bakışaçısından tamamen kurtarmaya" çalışan gerçek bir anarşistdevrim idealinin üzerine yerleştiriyorlardı.Diğer iki mesele -anti-militarizm ve anarşist hareketinörgütlenmesi- kongreyi yoğun bir şekilde uğraştırdı. Delegelersavaşa karşı mücadeleyi otoriter bir topluma karşı mücadeleyleözdeşleştirdiler ve sonunda kabul edilen karar hf'riki kavramı da birleştiriyordu.Anarşistler yoldaşlarını ve özgürlük isteyen tüm insıınlnı·ı,tahakküm araçlarının radikal yıkımı için, koşullara V•• Jı,.ıı•lımizaçlarına göre ve tüm araçlarla -bireysel isyan, tek t••k vu •loıkolektif olarak hizmetin reddi, pasif ve aktif itaatsizlik ,.,. ""I'"


274ANARŞİZMULUSLARA.RASi ÇABALAR 275ri grev- mücadele etmeye çağırırlar. ngiH tüm halkların herhangibir savaş ilanına ayaklanmayla karşılık verecekleri-umudunuifade ederler ve bu konuda anarşistlerin örnek oluşturaeaklannıkabul ederler.Bu cesur ama muğlak bir karardı ve delegelerden birininbelirtmekte gecikmediği gibi gerçek ihtiyacı karşılamıyordu:"Somut bir propaganda ve anti-militarist eylem programı."Ama özerk eylem üzerindeki anarşist vurgu ile grupları vebireyleri bağladığı düşünülebilecek her türden merkezi kararkarşısındaki kuşku veri kabul edildiğinde, somut birprogram bir Enternasyonal kongresinin sunamayacağı birşeydi.Bu dönemde örgütlenme anarşist harekette can alıcı birmeseleydi. Birçok militan, özellikle Fransızlar, gevşek yerelgruptan daha aynntılı herhangi bir örgütlenmeye karşı olduklarıiçin kongreden uzak durdular ama yine de örgütlenmeninnereye kadar götürülebileceği sorunu üzerinde büyüktartışmalar oldu. Sonunda kongre "anarşi ve örgütlenme düşüncelerizaman zaman ileri sürüldüğü gibi uyuşmaz olmakbir yana aslında birbirlerini tamamlayıcı ve aydınlatıcıdırlar"sonucuna vardı; hareket içindeki birçok kişi bunu reddetti.Bu inancın pratik bir tezahürü olarak toplantıya katılananarşistler yeni bir Enternasyonal kurmaya ve Malatesta,Rocker ve Schapiro'nun "enternasyol anarşist arşivleri yaratmak"ve çeşitli ülkelerin anarşistleri ile ilişkileri sürdürmeklegörevli üyeler oİdqklan bir büro oluşturmaya kararverdiler. Büro Londra'da çalışacak ve 1909'da yeni bir Enternasyonalkongre düzenleyecekti.Ancnk her şy alıştığımız biçimde gelişti. 1909 Kongresihiç yapılmadı ve yeni Enternasyonal kısa, hastalıklı bir ö­mür sürdürdü. Büro aylık bir enformasyon bülteni yayımlamayabıışlııdı, ama 1909'un başlarında "ilgisizlik, AnarşistEnternasyonal ihtiyacı konusunda Kongre'de en büyük yaygarakoparanların hepsini alt etti," şikayetiyle on ikinci sayıylayayına son verdi. 1911'de Büro -ve onunla birlikte Enternasyonal-faaliyetlerini durdut'dU.1914'te ilgisizlik azalmaya başladı ve Londra'da East End'in Yahudi grupları yeni bir Enternasyonal kongresine yönelikbir proje başlattılar, ama kongre gerçekleşemeden savaşpatlak verdi. Savaş yalnızca ulusal hareketlerin düşman sınırlarnedeniyle yalıtılmalanna ve güvenlik nedeniyle savaşanhükümetler tarafından zulme uğramalarına yol açmaklakalmadı, daha önce Kropotkin'le ilgili olarak belirttiğim gibiMüttefikleri destekleme sorunu nedeniyle parçalanmalar oldu.Bu tür nedenlerle, tarafsız İspanya dışında, anarşist hareketlersavaştan çok zayıflamış bir halde çıktılar ve AmsterdamKongresi İkinci Dünya Savaşı sonrasına kadar tekönemli uluslararası toplantı olarak kaldı.Biraz daha başarılı ve ilk kez kalıcı bir anti-otoriter Enternasyonal1920'lerin başlarında hareketin anarko-sendikalistkanadından çıktı. Sendikalizmin ilk döneminde özellikleFransa ve İtalya'daki anarşistler reformist sendikacılarlaaynı federasyonlarda hiraraya geldiler. Bu organlar ilkolarak 1905'te Amsterdam' da kurulan Sendika Enternasyonaliiçinde birlik arayışına girdiler. Burada anarko-sendikalistlerbirkaç yıl sürekli gergin bir sol kanat oluşturdular ve191l'de Amsterdam Enternasyonali'nin reformist çoğunluğundankopma arzusu bağımsız bir örgütlenmenin oluşturulmasınıciddi ciddi düşünme noktasına vardırdı. Aslındabu düşünce Christian Cornelissen'in çeşitli Avrupa ve Amerikaülkelerindeki devrimci sendikacı gruplar arasında dü·şünce ve bilgi alışverişi aracı hizmeti gören Bulletin internationaldu mouvement syndicaliste'i (Sendikalist hareketinuluslararası bülteni) kurduğu 1907 Anarşist Kongresi'ndenberi gündemdeydi.1913 yılının sonunda, Londra'd3ki Enternasyonal SendikalistKongresi'ne on iki Avrupa ve Güney Amerika ülkesindendelegeler katıldı. KonITTenin kurmak istediği örgütlennH·gerçekleşmeden savaş çıktı ve 1918'de sendikalist uluslıı rıırasıörgütlenme çabası Rus Devrimi'yle geçici olarak hir k1-nara bırakıldı. Ekim 1917'den sonra bolşevikler devrinı•·ı hııreketlerin Çoğunluğunu temsil ettikleri ülkelı>r


276 ANARŞJZMULUSLA.RARASIÇABALAR 277sendikalistleri kazanmak için çaba harcadılar ve Temmuz1920'dek.i Komintern kuruluş kongresinde Amerikan IWW'nin yanı sıra Avrupa'nın hemen hemen tütn anarko-sendikalistörgütlenmelerinden temsilcil hazır bulunuyordu.Bu kongrenin başlangıcında sendikalistlerin bolşeviklerinKomintern'e dayatmak istedikleri katı partizan biçimdenhoşnut olmadıklan açıktı ve bu nedenle Rus liderler onlanayn bir devrimci sendikalar örgütlenmesi içinde barındırmanındaha kolay olabileceğine karar verdiler. Bu amaçla,bir yıllık bi; hazırlıktan sonra, Kızıl Sendikalar Entemasyonali'ni,daha iyi bilinen adıyla Profintern'i kurmak üzereTemmuz 1921'de Moskova'da bir kongre yapıldı. Profintern'eyönelik tutumlarını tartışmak. için Aralık 1920'de Berlin'dekısa bir uluslararası toplantı yapan anarko-sendikalistler,politik partilerden tamamen bağıtİısız olması ve "üretici sıruflarınekonomik örgütlenmesi" aracılığıyla toplumun yenideninşasını amaçlaması koşuluyla katılma konusunda anlaştılar,Komünist bir organ için sendikalist bir politika o­luşturma çabası, Bolşevik denetimi altındaki Rus SendikalarıMerkez İttifakı'nın Profinter;n Kongresi'ne etkili bir şekildehakim.olmasıyla boşa çıktı.Bunun dolaysız sonucu anarko-sendikalist saflardaki birbölünme oldu. ·Kuzey Avrupa'nın -Almanya, İsveç, Hollandave Norveç- daha küçük örgütlenmeleri derhal üyelikten ayrıldılar,ama daha büyük olan İspanyol, İtalyan ve Fransızörgütleri etkili bir azınlık oluşturma umuduyla bir süre dahakaldılar. Aln;ıan Freie Arbeiter Union'un girişimiyle, üyeliktennyrılun gruplar Ekim 1921'de Düsseldorfta bir konferansdüzenlediler ve aynı yıl daha sonra Berlin'de genel birDevrimci Sendikalist Kongre çağrısında bulunmaya kararverdiler. Bu arada, İtalyan ve İspanyol örgütleri 1922 yılıiçinde Profiiıtern'den ayrıldılar ve Fransız CGTU'sununanarşist kanadı bölünerek örgütün büyük kısmını komünistkampta bıraktı. Böylelikle, tek tek birçok- sendikalis komünizmedöndüğü halde, batı Avrupalı anarko-.sendikalist ör-gütlenmelerin çoğunluğu 22 Aralık 1922'de Berlin Kongresitoplandığı zaman Moskova'yla bağlantılarım koparmıştı.Bu kongreye bir milyondan fazla ü.yesi olduğu ileri sürülenörgütlenme1eri temsilen on iki ülkeden delege katıldı. Enönemlisi 500 000 üyeli Unione Sindicale idi; onu 200 000 üyeile Federaci6n Obrera Regional Argentina; 150 000 üyeylePortuguese Confederaçiio General de Trabalho; ve 120 000üyeyle Alman Freie Arbeiter Union izliyordu. Şili, Danimarka,Norveç, Meksika, Hollanda ve İsveç'ten daha küçük örgütlenmelerde vardı; İsveç'ten Sveriger Arbetares Central'in 30 OOO'den fazla üyesi vardı ve tüm sendikalist birliklerinen kalıcısı oldu. Franmz Comite de Defense Syndicaliste Revolutionnaire Profintem'den ayrılan 100 000 anarko-sendikalistitemsil ediyordu; 30 000 Paı:isli inşaat işçisi de aynbir heyet göndermişti. Son olarak, sürgü.ndeki Rus anarkosendikalistlerinintemsilcileri vardı.Kongrenin en önemli karan bir Devrimci SendikalistlerEnternasyonali kurmak ve eski Uluslararası İşçi Birliği adı- ·nı alarak anarşist geçmişin devamı olduğunu vurgulamakoldu. Delegeler aynca, on paragrafla devrimci sendikacılığıntemel ilkelerini özlü bir şekilde yeniden ifade eden, milliyetçiliği,militarizmi ve politik eylemi reddeden ve sendikalistçabanın hedefinin özgür komünizm olduğunu söyleyerek enazından anarşist düşüncenin diğer akımına ve ölmüş lideriKropotkin'e saygı gösteren, "Devrimci Sendikalizmin İlkeleri"adlı uzun bir belgeyi de onayladılar.1920'1erde yeni Enternasyonal önemli ölçüde genişledi.İspanyol CNT 1923'te hemen hemen bir milyon üyeyle Enternasyonalegirdi; Polonya, Bulgaristan ve Japonya'dan daküçük federasyonlar katıldı. Latin Amerika'da 1928'de Ar·jantin, Meksika; Brezilya, Costa Rica, Para·guay, Bolivya,Guatemala ve Uruguay'daki sendikalardan oluşan ve merkeziönce Buenos Aires'te, daha sonra Montevideo'da olanbir Kıta İşçileri Birliği kuruldu. Bu örgüt Amerika bölümüolarak Enternasyonal İşçi Birliii'ne girdi.Enternasyonal İşçi Birliti doruk noktasında üç milyon·


278 ANARŞİZMULUSLARARASI ÇABALAR 279dan fazla üyeye sahipti, ama hepsinin inançlı anarşistler olmadıklanve İspanyol CNT'si gibi Enternasyonal'i oluşturanbazı örgütlerin üyelerinin ekonomik. ve politik koşullara göreönemli ölçüde değiştiği unutulmamalıdır. Ayrıca, savaşlararasındaki yıllarda diktatörlüklerin yaygınlaşması kısa birsüre sonra sendikalist hareketi de aşındırmaya başladı. İlkkurbanlar en büyük örgütlenmeler oldu. Unione Sindicaleltaliana faşizmin güçlenmesiyle birlikte çöktü; onu Portekiz,Arjantin ve Alman hareketleri izledi; ve nihayet 1939'daFranco'nun iç savaştaki zaferi en büyük sendika olan CNT'yi bir avuç sürgüne indirgedi.Bu politik felaketler Enternasyonal İşçi Birliği'nin sonderece istikrarsız bir hayat sürdürmesine neden oldu. 1922'de kurulan Birliğin merkezi bu tarihten itibaren on yıl boyunca,örgütsel çalışmanın esas olarak, uzun yıllar Enternasyonalİşçi Birliği'nin en önemli simalarından biri olanRudolf Rocker liderliğinde Almanlar, İsveçliler ve Hollandalılartarafından yürütüldüğü Berlin'de kaldı. 1932'de Nazidiktatörlüğü tehdidi güçlenince, Enternasyonal Bürosu Amsterdam'ataşındı ve 1936'ya kadar orada kaldı. O yıl sendikalizmİspanya İç Savaşı'nın patlak vermesiyle birlikte dramatikbir rol üstlendi ve büro Madrid'e taşındı; çatışmanınortasında diğer ülkelerdeki işçi hareketlerine anarşist davayıtaşıma konusunda önemli bir rol oynadı. Aslında, İspanyolanarşistlerinin yanında savaşmaya ya da onlara başkayollarla yardım etmeye istekli bu kadar çok yabancı gönüllüyüçektiği için Barselona, İspanya İç Savaşı'nın önemli birkısmındrı bir kongreye gerek kalmadan enternasyonal hareketiçinde resmi olmayan bir bağ oluşturuyordu. Nihayet1939'dn büro son olarak Stockholm'e taşındı ve o zamandanitibaren Sveriger Arbetares Central tarafından korunarake desteklenerek orada kaldı. 1976'dan beri Enternasyonalişçi Birliği, daha düşük bir düzeyde de olsa, her zaman enbüyük grup olan İspanyol CNT'sinin tekrar canlanmasıylayeniden doğdu.Pürist anarşistlerin enternasyonal örgütlenmeleri hep kı-sa süreli ve etkisiz oldukları -hatta kurucu kongrelerdensonra bile hayatta kalamadık.lan- halde anarko-sendikalistEnternasyonalin, önceki halinin bir gölgesi gibi olsa da varlığınısürdürmesinin nedeni en azından kısmen sendikalistörgütlenmelerin yapısında bulunabilir. En militan üyelerikendilerini davaya adamış liberterler olabilirler, ama üyelerininçoğu şimdi ve burada bulabilecekleri en iyi hayatın peşindekoşan işçiler olacaktır ve bu nedenle devrimci sendikabile sıradan . sendikalarla, kendilerini sözle ya da eylemlepropagandaya adamış anarşist gruplar arasında asla görülmeyecekbir istikrarı ve hatta -bu görünüşte yadsınsa bilemerkezibir yapıyı paylaşmak zorundadır.İster bir entelektüel, ister doğrudan eylemci, isterse dünyevibir peygamber olsun, anarşist pürist. diğer bireylerlebirlikte çalışan bir bireycidir; sendikalist militan -kendisinianarko-sendikalist olarak adlandırdığı zaman bile- kitlelerleçalışan bir örgütçüdür. Kendi tarzında örgütsel bir bakış geliştirirve bu onu oldukça ayrıntılı planları uygulamaya veuzun bir süre karmaşık bir birlik çalışmasını sürdürmeyedaha yatkın hale getirir. Göreceğimiz gibi Fransız CGT'sindeve İspanyol CNT'sinde böyle insanlar vardı. Enternasyonalİşçi Birliği'ne ilişkin olarak, örgütlenmeyi yürüten Alman,İsveçli ve Hollandalı entelektüeller liberter idealleri,kendi Germen kültürlerinden kaynaklanan verimlilik saygısıylabirleştirmiş insanlardı.Anarko-sendikalistler dışındaki anarşistler için il. DünyaSavaşı sonrası dönem örgütsel açıdan önceki dönemlerin modelinitekrarlama eğilimindeydi. Büyük Britanya AnarşistFederasyonu 1944'te parçalandığı, aşın sendikalistlerin ellerinedüşüp onların denetimi altında yok olduğu ve daha sonraulusal bir Britanya örgütlenmesini yeniden yaratma girişimleriancak zaman zaman başarılı olduğu halde, Fransave İtalya gibi bazı ülkelerde ulusal federasyonlar ortaya çıktıve hatta hayatta kaldı. Savaş sonrası dönemde Bem Paris,Carrara ve Venedik'te yapılan çeşitli uluslararası kongrelerdekalıcı bir örgütlenme yaratma arzusu bile yoktu.


280 ANAR.ŞİZMULUSLARARASI ÇABALAR 281Bem'deki kongre 1946'da Mikhail Bakunin'in bu şehirdeölümünün yetmişinci yıldönüınü münasebetiyle yapıldı. Savaşınsona ermesinden hemen sonra Avrupa'da seyahat imkaniançok kısıtlıydı ve İsviçre dışından katılanlar arasındayalnızca İngiltere'den gelen George Woodcock. ve sının gizlicegeçen güney Fransa'dan iki delege vardı. İtalyanlar, Almanlar,Polonyalılar ve başka Fransızlar da vardı ama yalnızcakendilerini temsil ediyorlardı, çünkü savaş!' mülteciolarak İsviçre'de geçirmişlerdi. K.ongre'nin geri kalan İsviçre'ninçeşitli bölgelerinden gelen delegelerden oluşuyordu;tüm İsviçre dilleri konuşuluyordu, bu nedenle özellikle Bakunin'inmezarı başındaki çok dilli törende olmak üzere, ent'3masyonalizmingerçekliğinden çok, kokusu hissediliyordu.Ama bu kongrede de, hAfi büyük ölçüde yeniden canlanangeleneksel hareketlerin temsilcilerinin katıldığı 19501erdeyapılan toplantılarda da kalıcı bağlar kurulmadı.Radikal 19601arın sonlarına doğru ve aynı yılın Mayıs veHaziran Paris ayaklanmalarının sonrasında Ağustos 1968'de Carrara'da toplanan Enternasyonal Kongresindeki atmosfertamamen farklıydı. Daniel Cohn-Bendit gibi bazı öğrenciliderleri toplantılara katıldılar ve kongre anarşizminyeni biçimlerde on yıllık yeniden canlanmasını yansıtıyordu.Aynı zamanda, protesto alanının, anarşistlerin bakış açılarınıtamamen paylaşmayan insanlarla -çevrecilik, feminizm-,nükleer savaş karşıtlığı- bir araya geldikleri çok çeşitli cepheleregenişlediğinin ve artık 19. yüzyılda gelişen gelenekselortodoksluklan sürdürmenin imkılnsız olduğunun toplantıyakatılan genç insanlar tarafından kabul edildiğini gösteriyordu.Bir Britanyalı delege "amacımız soyut bir ideal olarakdeğil, mümkün olan en libei-ter niteliğe sahip devrimcibir hareket olarak anarşizm için mücadeledir. Bu nedenleanarşist kimlikleri etiketten ibaret olan bazı anarşistlerdense,anarşist etiketi reddedebilecek çok sayıda devrimciylebirlikte çalışmayı tercih ediyoruz," dediği zaman bakış açısındakideğişikliği dile getiriyordu.Örgütlenmesini (ı ilen imk&nsız hale getiren anlaşmazlık-•lara dayanabilmesi ve tam da onlar üzerinde serpilip gelişebilmesi,bir hareket olarak anarşizmin kayda değer bir özelliğidirve yeni bir Enternasyonal yaratmayı başaramayanCarrara Kongresi, devrimleri hAlıl eskisi gibi düşünen dahadoktriner anarşistlerin ve çağdaş toplumda anarşinin bir ölçüdegerçekleşmesinin yollarını arayan pragmatistlerin temasiçinde yollarına devam etmelerine ve birlikte çalışmalarmaolanak sağlayan verimli bir esnekliği gözler önüne serdi.Anarşizmin dünya çapında yeniden canlanmasına ilişkinolarak, 1984 yazında Venedik'te toplanan ve birçok ülkedenen az üç bin kişinin katıldığı, tüm liberter.kongrelerin en büyüğündendaha çarpıcı bir kanıt bulmak zor olacaktır. Bazılarıdelege olarak katıldılar ama çoğunluk birey olarak. Vene0 dik Belediyesi'nin konukseverliğine mazhar olan kongre,anarşizm düny&nm hiçbir yerinde bir kitle hareketi olarakyeniden ortaya çıkmadığı halde, sorunlu bir dünyaya eleştirelve yapıcı düşünce açısından büyük katkılarda bulunabilecek,uygulanabilii- bir sosyo-politik hareket olarak dikkatealınma ve saygı görme hakkına yeniden sahip çıktığını ortayakoydu. 1984'te kimse bir Enternasyonal yaratmayı düşünmüyordu;bu tür modası geçmiş örgütlenme düşüncelerininbirarada durmak için katı yapılara ihtiyaç duyan otoritersosyalistlere bırakılması gerektiği zımnen kabul ediliyordu;anarşistler ihtiyaç duyduklarında göçmen kuşlar gibi her zamanbiraraya gelebilirlerdi.Geriye dönüp anarşist Enternasyonallerin tarihine baktığımızda,yaşayabilmek için be1li bir katılık ve merkezilik gerektirengelişkin uluslararası, hatta ulusal örgütlenmeleryaratmaya giriştiğinde saf anarşizmin kendi doğasına aykırıdavrandığı açık gibi görünüyor. Gevşek ve esnek uyum grubuanarşizmin doğal birimidir. Aynca nitelik olarak uluslararasıolmak için daha ayrıntılı bir şe;y;e ihtiyaç duyar gibi görünmüyor,çünkü anarşist düşünceler görünmez bir kişiselilişkiler ve entelektüel etkiler ağı sayesinde tüm dünyayıı-tarihsel olarak uygun oldukları günlerde- yayılabildiltıt.


282 ANARŞİZMAnarşist Enternasyonallerin hepsi başarısız oldu, eas olarakgereksiz oldukları için.Ama sendikalizm devrimci biçiminde bile görece istikrarlıörgütlenmelere ihtiyaç duyar ve ancak kısmen anarşist ideallerleyönlendirilen bir dünyaya geçtiği için, emeğin günlükdurumunu dik.kate almak ve onunla uzlaşmak zorunda olduğuiçin, anarşizmin nihai amaçlarının ancak uzaktan farkındaolan işçi kitlelerinin bağlılığını korumak zorunda olduğuiçin bu örgütlenmeleri yaratmakta başarılı olur. Bu nedenleikinci Enternasyonal İşçi Birliği'nin başarısı ve kalıcılığı a­narşizmin gerçek zaferi değildir; daha çok bazı anarşistlerinanarşizm öncesi dünyanın gerçeklikleriyle uzlaşmayı öğrendikleribir dönemin anıtıdır.xFRANSA'DA ANARŞİZMAnarşizm İngiltere'de, Winstanley ve Godwin'le birlikteilk kez ayırt edilebilir bir toplumsal doktrin olarak ortayaçıktı. İspanya'da en büyük sayısal desteği elde etti. Rusya'daKropotkin, Bakunin ve Tolstoy1a en seçkin teorisyenleriniyarattı. Ancak birçok başka nedenle, anarşist geleneğe katkıdabulunmuş ülkeler arasında şeref payesini hak eden ülkeFransa'dır. Bunun tek nedeni Fransa'nın anarşizmin birçokbiçimine esin kaynağı olan Proudhon'un ülkesi olması ya daProudhon'un Birinci Enternasyonal'deki Karşılıkçı öğrencilerinin,örgütlü bir anarşist hareketin prototipini yaratmalarıdeğildir. Bir nedeni de anarşizmin çeşitli içerimlerininFransa' da, başka yerlerde nadir görülen bir tutku ve mantıksalbir aşırılıkla araştırılmış olmasıdır. Anarşizmin gerçekbir kitle desteği elde eden tek biçimi -anarko-sendikalizmilkolarak Fransa'da gelişti; Fransa'da birkaç kararli suikastçiaykırı aşın bireycilik eğilimini ürkütücü sonuçlara vardırdı;ancak Fransa'da anarşizm, hemen hemen tinsel yoğunluğasahip bir doktrin olarak şairlerin ve resshmların imgeleminiöylesine etkiledi ki, sembolizm ve post-empresyonizmile bağlantıları, verimli ve sansasyonel zirvesine ulaştığı şufin-de-siecle [19. yüzyılın sonlı.; çökmüş, soysuzlaşmış. ç.n.]dünyasının en ilginç yönlerinden birini oluşturur.Daha önce belirttiğim gibi Fransız anarşizminin ilk kıpırtıları1 793 Enrage'leri arasında ve Proudhon'un 18401ardaaralarına karıştığı Lyonlu Karşılıkçı işçiler arasında bulunabilir.1848'de anarşizm özellikle Proudhon'la ilişkiliydi vebir anlamda Proudhon ile ona Le Reprı?sentant du peuple vt>Halk Bankası konusunda yardımcı olan öğrencileri -Darimon,Duch@ne, Langlois, Ramôn de la Sagra- kendisini politik


284 ANARŞİZMparticiliğe değil, propaganda ve ekonomik örgütlenme görevlerineadamış işlevsel anarşist grubun ilkel biçimini oluşturdular.Proudhon'un kişisel öneminden ve 1849'dan 1865'teki ö­lümüne dek uzanan karanlık Bonapartist günlerde anarşistbakış aç.ısını tutarlı .bir şekilde temsil etmesinden yeterincesöz ettim, ama Proudhon'un taraftarlarının faaliyetleri aracılığıylaanarşizmin ayırt edilebilir bir harekete dönüşmesinitartışmaya başlamadan önce, bu ilk dönemde Fransa'dakianarşist geleneğe bağım_sız katkılarda bulunan, daha az tanınanüç adamdan söz etmek istiyorum.1848'in bir sonucu olarak anarşizme yönelen devrimcile·rin birçoğti bu noktaya olayları sonradan yorumlayarak geldiler,ama en azından biri, Proudhon'dan bağımsız olarakDevrimler Yılında liberter tavn savundu. "Anarşi düzendir:Hükünıet iç savaştır." Anselme Bellegarrigue, Proudhon'unsloganlan gibi kasten paradoksal olan bu slogan altında a­narşist tarihteki kısa, belli belirsiz çıkışını yaptı.Bellegarrigue belli bir eğitim almış biri gibi görünmektedir,ama 1848'in hemen öncesine kadar sürdürdüğü hayat hakkındapek az şey bilinmektedir; bir Mississippi vapurundaBaşkan Polk1a tanışmasını ve Amerikan demokrasinin bireyciyönlerine hayran olmasını sağlayan bir ABD seyahatinden23 Şubat'ta Paris'e döndü. Kendi anlatısına göre, Paris'edöndüğü ilk günün sabahında patlak veren devrimdenProudhon kadar az etkilenmişti. Hôtel de Ville'in önündegenç bir Ulusal Muhafız, işçilerin zaferlerinin bu kez ellerindenalınamayacağını söyleyerek övünüyordu. "Şimdiden zaferinizielinizden aldılar," diye yanıt verdi Bellegarrigue."Bir hükümet atamadınız mı?"Anlaşıldığı kadarıyla Bellegarrigue çok kısa bir süre sonraParis'ten ayrıldı, çünkü aynı yılın sonraki aylannda Toulouse'tabugüne kadar ulaşan yapıtlarının ilki olan SadedeGelelim! Demokratik Düşüncenin Yorumlanması (Au fait!Au fait! InterpNtation de l'id0e d6mocratique) başlıklı broşürüyayımladı; epigrafında İngilizce olarak şunlar yazıyor-FRANSA'DA ANARŞİZM 285du: "Bir halk her zaman çok fazla yönetilir." 1849 yılı boyuncaBellegarrigue bir Toulouse gazetesi olan La Civilisation'da cumhuriyete saldıran makaleler yazıyordu, ama 1850 yılımnbaşında Paris'e yakın küçük bir köy olan Mezy'ye taşındıve orada bir Özgür Düşünürler Birliği kuı;muş olan arkadaşlarıylabirlikte, kendini liberter propagandaya ve doğalyaşama adamış bir topluluk oluşturmaya girişti. Birliğingörünüşte zararsız olan . faaliyetleri kısa bir süre sonra polisindikkatini çekti; üyelerinden biri olan Jules Cledat tutuklandıve topluluk dağıldı.Bellegarrigue Paris'e döndü, düşüncelerini aktarmak içinaylık bir dergi çıkarmayı planlıyordu. L'Anarchie: journal del'ordre'un (Anarşi: Düzenin Gazetesi) ilk sayısı Nisan 1850'de çıktı; anarşist adını benimseyen ilk dergiydi ve Bellegarrigueeditörlük, yöneticilik ve yazarlık işlevlerini tek başınayerine getiriyordu, Parasızlık nedeniyle L'Anarchie'nin sadeceiki sayısı çıktı ve Bellegarrigue daha sonra bir AnarşiYılİığı (Almanach de l'anarhie) çıkarmayı düşündüyse deanlaşıldığı kadanyla bu proje gerçekleşmedi. Kısa bir süresonra ele avuca sığmayan.bu liberter öncü Latin Amerika'nın derinliklerin-ele kayboldu; doğduğu gibi, bilinmeyen birzainan ve yerde ölmeden önce Honduras'ta öğretmenlik vehatta kısa bir süre El Salvador'da bir tür devlet memurluğuyaptığı söylenmektedir.Bellegarrigue anarşist yelpazenin bireyci ucunda Stirner'in yakınında durmaktadır. Kendisini 1848'in tütn politik devrimlerindenayınyordu ve birçok düşüncesi açısından benzediğive itiraf ettiğinden daha fazla şey aldığı Proudhon'a bile,"zaman zaman genel ilgi alanlarına biraz ışık tutmak içineski rutinden dışarı adım" attığını söyleyerek pek az saygıylayaklaşıyordu.Bellegarrigue zaman zaman tekbenci bir egoizmin terimleriylekonuşuyordu. "Her şeyi reddediyorum; yalnız kendimiolumluyorunı ... Ben, tek pozitif olgu bu. Geri kalan lu·rşey soyut ve Matematiğin X'ine, bilinmeyene giriyor ... lhıııyada benimkinin üstünde bir çıkar yoktur, kendi çıkarlıırunı


286 ANARŞİZMFRANSA'DAANARŞİZM 287kısmen bile olsa feda etmek zorunda olduğum hiçbir çıkaryoktur." Ancak görünüşte çelişkili bir şekilde Bellegarrigue,gerekli ve doğal bir şey ve "tüm yıkımlara ve tüm altüst o­luşlara direnen ilksel bir varoluşa" sahip bir şey olarak gördüğütoplum düşüncesinde merkez anarşist geleneğine bağlıydı.Bellegarrigue toplumun ifadesini, yapay bir kuruluşdeğil, "temel bir organizma'' olan Ve yöneticilerin müdahaleetmemesi koşuluyla onu oluşturan bireylerin çıkarlarını uzlaştırmakiçin güvenilebilecek komünde bulur. "hahi uyumunkurallarını" gözetmek herkesin çıkarınadır ve bu· nedenlebütün hüküınetlerin, orduların ve bürokrasilerin ortadanka1dınlması ger.ekir. Bu görevi her zaman hakim olmayaçalışan politik partiler ya da diğer askeri operasyonlıı.rgibi liderlere ihtiyaç duyan şiddete dayalı devrim gerçekleştiremez.Bir kez aydınlanan halk kendisi için harekete geçmelidir.Hakkın gücüyle, ataletin gücüyle, işbirligi yapmanın reddiylekendi devrimini yapacaktır. İ şbirliği yapmanın reddinden cinayetimeşrulaştıran yasaların ortadan kaldırılması ve adaletinilanı çıkar.Sivil itaatsizliğe dayanan bu devrim anlayışı, Bellegarrigue'inAmerik.a'da en azından Thoroeau'nun düşünceleriyletanışmış olabileceğini düşündürmektedir; Bellegarrigue'inkuşk-usuz Proudhon'la da paylaştığı özgürlüğün bir garantisiolarak mülkiyet üzerindeki vurgusunda Amerikan bireyci a­narşizmini önceleyen çok şey vardır. Özgür bireyin ilerlemesineilişkin çizdiği tablo, onu net bir şekilde anarşizmin kolektivistya da komünist eğiliminin dışına yerleştirir.Çalı;,:ır ve dolayısıyla spekülasyon yapar; spekülasyon yaparve rlo\ayısıyla kazanır; knzanır ve dolayısıyla sahip ol ;ı r; sahipoluı· v .. dolayısıyla özgürdür. Snhip olma yoluyla, devlete ilkeselolarnk muhaliftir, çünkü devletin mantığı bireysel mülkiyeti kesinlikledışlar.Anarşizmin dikkate alınmayı hak eden başka bir akımı1850'lerde iki kişi tarafından temsil edilir. Proudhon ve Bel-legarrigue'in tersine, Ernest Coeurderoy ve Joseph Dejacquefiilen 1848 devriminde yer almıştır. Yirmili yaşlarındakigenç adamlar olarak önce Şubat Ayaklanması'nda etkin birrol oynadılar ve Dejacque Haziran 1848'de işçi barikatlarındaçarpıştı. Tutuklandı ama, Coeurderoy gibi, 13 Haziran1849'da Dağ Cumhuriyetçileri Louis-Napoleon'un başkanlığınakarşı ayaklandıklarında, ayaklanmaya gecikmiş olarakkatılabileceği bir zamanda serbest bırakıldı. Coeurderoyİsviçre'ye kaçtı ve gıyabında sürgün cezasına çarptırıldı. Dejacqueküçük bir cezayla kurtuldu, ama iki yıl sonra devrimcişiirler yazdığı için aldığı ağır cezadan kurtulmak için o da·kaçmak zorunda kaldı; gıyabında iki yı1 hapis cezasına çarptırıldı.Coeurderoy yaşamının geri kalanını sürgünde geçirdi;durdurak bilmeden ülkeden ülkeye -İspanya, Belçika, İtalya,İsviçre- dolaştı ve 1862'de Cenevre yakınlarında sefaletiçinde öldü. Dejacque daha uzaklara seyahat etti; 1854'teNew York'a gitti ve yedi yılını orada ve New Orleans'ta geçirdi.1861'de Fransa'ya döndü ve ölümüne ilişkin olaraksöylenenler muğlak ve çelişkili olmakla birlikte 1860'lardaöldüğü anlaşılmaktadır; birine göre 1864'te· çıldırarak öldü,başka birine göre 1867'de intihar etti, bir üçüncü kişiye göreise teselliyi dinde buldu ve bilinmeyen bir zamanda huzuriçinde öldü. Ölümüne ilişkin kuşkular son yıllarını nasıl birbelirsizlik içinde geçirdiğini göstermektedir. Coeurderoy ileDejacque'ın birbirlerine benzeyen sadece hayatları değildi,yazıları da aynı tür kasvetli ümitsizliği, İkinci İmparatorluğundüş kırıklığına uğramış sürgünleri arasında yaygın olanümitsizliği ortaya koyuyordu.Entelektüel bir doktor olan Coeurderoy en çok 1854' teBrüksel'de yayımladığı Sürgün Günleri (Jours d'exil) başlıklıfelsefi otobiyografisiyle tanınır, ama aynı on yıl içinde İnsandave Toplumda Devrim (Revolution dans l'hommf' ('tdans la soci9te), keskin bir ironiye sahip Hurra! ya da Ka:aJ,·[arın Devrimi (Hurrah! ou la revolution par les Cos:ııı u""ı ı·ı•


288 ANARŞiZMdüşüncelerinden çok etkilendiği Alexander Herzen'e Mektupgibi bir dizi polemik kitap yazdı.Coeurderoy'un ilerleyişi onu Jakobenizm'den Blanquizm'e, oradan da sürgündeyken tüm politik ve otoriter devrimcigrupların reddine götürmüş gibi görünmektedir. 1852'de büyüksaygı gösterilen diğer mülteciler arasında Mazzini, Ledru-Rollin,Cabet ve Pierre Leroux'ya saldıran bir broşür yayımlayarak.onlardan kopuşunu ilan etti Bu kadar kuvvetlereddettiği kişiler arasına Proudhon'u dahil etmemesi anlamlıdır.Coeurderoy çok parlak ya da özgün bir yazar değildi. Üs·lubu romantik bir şek.ilde cafcaflıydı ve sözü fazla uzatan' heyecanlıkehanetlere düşkündü. Aynı zamanda Bakunin'inkikadar büyük bir yıkım tutkusu besliyordu. Toplumun yenilenmesindenönce yeni bir barbarlığın gerekli olabileceğineinanıyordu. Babasının evinden başlamak üzere eski dünyayıtutuşturmaya can atıyordu.Düzensizlik kurtuluştur, düzendir [diye bağırıyordu]. Tümhalkların ayağa kalkmalarından, tüm içgüdülerin serbest hırakılmasından, tüm doktrinlerin yıkılmasından niçin korkuyorsunuz?... Anarşist devrimciler, biz ancak insan alanında umut görebiliriz,ancak kaosta umut görebiliriz, gnel bir savaştan baş·ka çaremiz yok.Kurtarıcı genel savaş, halkların evrensel ayaklanması düşüncesiCoeurderoy'u her zaman meşgul etti; anarşizmdek.ikıyamet inancı, yıkıcılığın ve Satanizmin, paradoksal bir şekildeyeniden canlandırıcı savaş süreci aracılığıyla ayağa kalkanve onurunu ileri süren insana ilişkin şaşırtıcı bir görüşlebirleştirildiği Hurra! ya da Kazakların Devrimi'nin kiihincebölümlerindeki yoğunluğuna başka hiçbir yerde ulaşmamıştır.İleri! neri! Savaş Kurtuluştur! Tanrı onu istiyor, suçluların,ezilenlerin, asilerin, yoksulların, tüm eziyet görenlerin Tann'sı,bedeni kükürtten, kanatları ateşten, çanklan bronzdan olanşeytani Tann! Cesaret Tann'sı, kalplerimizdeki taşlanhğı ser·FAANSA'DA ANARŞIZM 289best bırakan isyan Tanrı'sı; bizim Tanrı'mız! Artık ayrı ayrıkomplolar yok, sohbet partileri yok, gizli örgütler yok! Bir __ hif_olan ve hiçbir şeye ulaşamayan herkes! Ayağa kalk insan, ayağakalk halk, hoşnutsuz olan herkes ayağa kalksın! Hak, refahve yaşam için ayağa kalkın! Ayağa kalkın, birkaç gün içindemilyonlara ulaşacaksınız. Büyük insan okyanusları, büyuk pirinçve demir kütleleri, ileri, düşüncelerin engin müziğine! Ayağakalkan bir dünyaya karşı para hiçbir işe yaramaz! Kutuplardankutuplara ileri, ileri, güneşin doğuşundan batışına kadarbütün insanlar! Bırakın dünya ayaklarınızın altında titresin.Ileri! Savaş yaşanıdır1 Kötüye karşı savaş iyi bir savaştır!Bu, Annageddon görüntüsündeki dünya devrimi görüşüdiir,ama sözcüklerin tüm şiddetinin altında Kropotkin vehatta Proudhon tarafından daha ağırbaşlı bir şekilde savunulandüşünceler gizli gizli dolaşır: Politik yöntemler hiçbirişe yaramaz, halkın kurtuluşu kendi görevidir, adaletsizliğeve toplumsal kötülüğe karşı savaş için birleşmiş bir insanlığınkarşısında hiçbir güç duramaz.Coeurderoy, kendi Blanquist geçmişinin özellikleri olankomploya ve gizli örgüte karşı çıkar ve bu anlamda şiddetsavunusu 1870'1erde eylemle propaganda savunurlarınıngündeme getirdikleri tutuma benzemez. Eylemi yalıtılmışbir kışkırt1cı ya da hazırlayıcı edim olarak görmez; vahiyselbir olgu olarak, yıkım yoluyla kurtuluşun biriken ve karşıkonulmaz sürecinin bir paı·çası olarak görür.Öte yandan D8jacque'da, eylemle propaganda teorisyenlerininve 18901arın çileci suikastçilerinin gerçek atasını görüyoruz.Ama aynı zamanda, düzensizlikten doğan doğal birdüzen paradoksunun, Proudhon'daki kadar kışkırtıcı olanbir adamla karşılaşıyoruz. Proudhon gibi Dejacque da bir elişçisiydi -döşemeci- ve yine onun gibi Ozgün bir zekaya, do·ğal bir yaznıa yetisine ve kendi kendine edindiği engin birbÜgiye sahipti. Kendisini "toplumsal bir air'' olarak adlandırıyorduve iki ciltlik son derece didaktik şiirler yayını] adı;Lazarfiennes ve Les Pyrenees niı•elı!es. Ne\V York'ta 18fili'd,•u


290 ANARŞİZM1861'e kadar Le Libertaire, journal du mouvement social*(Libeıter, toplumsal hareketin gazetesi) adlı anarşist bir gazetenineditörlüğünü yaptı; bu gazetenin sayfalarında İ n­sanküre (L'Humanisph0re) başlıklı, anarşist ütopya görüşünüseri halinde yayımladı. Dejacque, Jersey'nin huzur dolubahçelerinde yazılan ve 1854'te yayımlanmasından önceNew York'ta Evrensel Cumhuriyet Demeği'nde okunduğundaoybirliğiyle kınanan La Question revolutionnaıre başlıklıbir tezde "kriminal yollarla uygarlığa karşı savaş"ını ilanettiDejacque'ın şiddet savunusu sonraki bir kuşaktan anarşistleribile rahatsız edecek kadar aşırıydı; Jean Grave 1899'da İ nsanküre'yi yeniden basarken, suç edimlerine teşvik olarakyorumlanabilecek birçok bölümü attı. Coeurderoy'untersine Dejacque komplo ve gizli eylem düşüncesini yenitopluma yol açmak için eski toplumu yıkmanın bir aracı olarakgörüyordu. Dini ve mülkiyeti, aileyi ve devleti nihai olarakortadan kaldırmak üzere, eski dünyanın yıkımını hızlandırmakiçin bıçak, zehir ve ateş kullanmaya istekli üç yada dört doğrudan eylemci içeren küçük anarşist gruplarcayürütülecek bir seferberlik tahayyül ediyordu. Dejacque,Proudhon'a hayran olduğunu açıkça itiraf ettiği halde, Proudhon'unözgür bir toplumun kutsal çekirdekleri olarak gördüğü-aile gibi- kurumlara saldırarak; hiçbir zaman pasifistolduğunu beyan etmeyen Pı·oudhon'un ahliik dışılıkları nedeniyletiksindirici bulacağı araçları tavsiye ederek, Prolıdhon'dançok fa rklı noktalara varınıştır. Dı§jacque, devrim davasıuğruna llım ahlfıki kısıtlamalann gevşetilmesi gerektiğiinanı·ıyl:ı Nt•chayliy di , ama Nechayev'in hiyerarşikdisiplin kavramının d'


292 ANARŞİZMFRANSA'DA ANARŞİZM 293Her biri dev bir denizyıldızı gibi on iki kanattan oluşan büyükbir binada yaşayan beş ya da altı bin kişi içerecektir. İnsanküreseltopluluğun fiziksel biçimi yaratıcıGı tarafındankesin bir şekilde belirlendiği halde, içindeki yaşam tamamenözgürlük ilkeleri temelinde sürecektir; emek, Fourier'nin cazibeilkesi temelinde örgütlendiği için üyelerin istedikleri zamandairelerini ve işlerini değiştirmelerine olanak verilecektir.Aile ortadan kallİ:acaktır, aşk özgür olacak ve çocuklarayrı bir yerde yaşayacaklar ve onlara annelik ya da babalıkİçgüdüleri iyi gelişmiş kişiler bakacaktır. Atölyeler ve dükkanlarinsanküresinin yıldız biçimi içinde birleştirilecek!Eırve ortada, insanküresinin görünüşteki katı fiziksel kalıbınınentelektüel özgürlükle dengelt;ndiği, 1"toplumsal örgütlenmesorunları"nın ele alındığı toplantı salonu bulunacaktır.Bu anarşi parlamentosunda, herkes kendi kendisinin temsilcisive çalışma arkadaşlarının eşitidir. Ah, her şey uygarlararas1nda olduğundan çok farkhd1r; orada söylev verilmez, münakaşaedilmez, oy Yerilmez, yasa yapılmaz; herkes, gençler veyaşlılar, erkekler ve kad1nlar hep birlikte insanküresinin ihtiyaçlar1nıgörüşürler. Bireyin konuşma hakkını veren ya da esirgeyen,konuşmanın yararh olup olmadığına inanmasına göreher bireyin kendi inisiyatifidir . .. Ne çoğunluk ne de az1nlık yasayapar. Bir öneri, çoğunlukta olsunlar az1nhkta olsunlar, uyg'ulamayakonmasına yetecek kadar işçiyi toplarsa, d.ıstekleyenlerinistemine uygun olduğu takdirde uygulanır. Ve genelhkleherkes diğerleriyle birleşmenin çekiciliğine kapıldığı için, çoğunlukazınhğa ya da azınlık çoğunluğa katılır.Ra!;!ka lıir dı·yişle, doğal dayanışma, ttim anarşistleriniıngıirdiıı'n d11nyada olduğu gibi insanküresinin birleştiriciY(' lıan·k,.l4• g


294ANARŞiZMFRANSA'DA ANARŞİZM 295dört sayısında en çok yazanlar Enternasyonal'in kuruluşunakatılmış olan zanaatkarlar, özellikle de Tolain ve Limousin'di. Hükümete doğrudan politik saldırıda bulunmaktan kaçındılarve kendilerini büyük ölçüde Proudhon'un Du Principede l'art'ta ortaya koyduğu bakış açısından burjuva sanatve bilim anlayışlarını eleştieye verdiler, ama açık bir şekildedin karşıtı olmaları hükürnetin hoşuna gitmedi ve dergikısa bir süre sonra kapatıldı. Daha sonra editörleri Fransa'yageçirmek üzere Brüksel'de bir gazete yayımlamaya kalkıştılar.Ancak La Presse ouvriere'in ilk sayısına gümrük memurlarıel koydu ve ardılı La Fourmi'nin (Karınca) bir sayısınınsının geçmesine izin verildiyse de, polis başka sayılarael koyulacağını belirten bir uyarıda bulundu. Gizli fa aliyetekarşı olan Karşılıkçılar durumu kabullendiler ve dost bircumhuriyetçi gazete olan L'Avenir national'e yazmaya başladılar.Karşılıkçıların L'Avenir national'de ve kısa bir süre sonraşair Vermorel'in kurduğu, Proudhoncu ve sosyalist bir gazeteolduğunu beyan eden Le Courıer fi·ançais'de işçi birliği vekarşılıklı krediyi her derde deva olarak sundular. Vermorelsivri dil1i, uzlaşmaz bir gazeteciydi ve Le Courier français'nin sa;ı.'.alarında 1848 ve 1849'un Proudhoncu ateşi bir ölçüdePans gazeteceliğine yeniden girdi. llükümete ve serma·yedarlara yönelik şiddetli eleştirileri, Vermorel'in bir kez dahasosyalizmin bayrağını yükseltn1e ve Le Peuple'ün kapann1asındanbu ynnn onun açık ve gerçek ilk yayın organını çı·knnna j(\diasını dPslı>kleyen Duch.?ne ve Tolain, Jules Guesdf'vf' Paul Lafiıq.,:-uı• hPp bu gazPtenin sayfalarında yazıyorlal'dı.l(;ıdPrİ Proudhoıı'un g;ızPlc•lt'l'İnin kaderinden farklıolmadı. Bn,.;kı, para cezaları vı• onur kırıcı yayın yaptıklarıgert·k·P:-;İyln açılan daval;u· ilı· zorl andı ve 1868'de kapandı.Anl'ak bu arada, Entcı11a,.;yonal'in faaliyetlerinin bir sonucuolarak, büyük ölçüde Proudhoncu düşüncelerin hiı.kimolduğu hatırı sayılır bir işçi hareketi ortaya çıkıyordu. Fransa'da Birliğin başlangıcı yavaş oldu. Tolain, Fribourg ve Limousin1864'te Londra'da yapılan açılış kongresinde Fransızmuhabirleri olarak atandılar, ama ancak dokuz ay sonra 8Temmuz 1865'te Enternasyonal'in Paris bürosunu açtılar.Büyük ölçüde Enternasyonal'in Parisli işçiler arasındaki taraftarlarınıkapacağından korkan Blanquistlerin, örgütü Bonapartistlerinbir aracı olarak suçlamaları nedeniyle destekbaşlangıçta çok azdı; bu iddiaya Jerome Bonaparte'ın 1862Londra Sergisi'ndeki işçi heyetine gösterdiği ilgi inanılırlıkkazandırıyordu. Sonunda komisyon üyeleri kuşkulan dağıtmakiçin Parisli 150 militan işçiyi gizli bir toplantıya çağırdılar.Burada örgütlerinin işçi sınıfı niteliğini, mümkün olduğukadar cumhuriyetçiyi kazanma arzulannı, politik ey·lemden uzak durma niyetlerini vurguladılar. Girişim başarılıoldu; daha önceki bazı muhalifleri de içeren yeni ve dahageniş bir komisyon atandı ve Enternasyonal taşraya yayılmayabaşladı; Eylül 1865'te Londra Konferansı'ndaki Fransızdelegeler Lyon, Marsı1ya, Rouen, Nantes ve daha küçükbirkaç şehirdeki muhabirlerinden söz edebiliyorlardı.Bununla birlikte Fransa'da Enternasyonal'in üye sayısıkısıtlı kaldı. 1866'da Cenevre Kongresi sırasında 500'den azüyesi olduğu anlaşılmaktadır. Anca:.. dört yıl sonra, Fransa­Prusya Savaşı'nın arifesinde Enternasyonal Fransa'da 24500 üyeye sahipti. Bu hızlı büyümenin birkaç nedeni vardır.lşkolu sendikalarında örgütlenen işçiler, büyük ölçüde başlangıçtaliderlerinin grevleri onaylamadıklarını düşündükleriiçin .uzun süre Entemasyonal'e uzak durdular. Daha sonra1867 yılının başlarında bronz işçileri greve gittiler ve Enternasyonalonları desteklemeye karar verdi. Tolain parabulmak için Londra'ya geçti ve başarısı işverenleri o kadaretkiledi ki grevcilerin taleplerini kabul ettiler. Bunun sonucundaişçi sendikaları birbiri ardı sıra, bu işçi huzursuzluklarıdönemi boyunca her greve gittiklerinde işçilere yardımelini uzatan Enternasyonal'e gelmeye başladılar.Enternasyonal bu tür faaliyetlere girer girmez, impar;ıtorl k hükümetinin başlangıçta gösterdiği hoşgörü sonu "rdi. Orgüte karşı ilk resmi kovuştumıaların bahanesi iı.v•·J,,_rinin Kasım 1867'deki cumhuriyetçi gösterilere kntılnıal:ı


296 ANARŞiZMFAANSA'DA ANAR.',lİZM 297nydı. 30 Aralık'ta Tolain ile Paris komisyonundan arkadaşlarıyirmiden fazla üyesi olan yasadışı bir örgüte üye olmaklasuçlanarak mahkemeye çıkarıldılar. Mart 1868'de paracezasına çarptırıldılar ve Birlik fe shedildi. Birlik yarı gizlibir halde gelişmeye devam etti İlk komisyonun mahkümiyetinden önce 8 Mart 1868'de ikinci bir komisyon seçilmişti bile;Eugene Varlin ve Benoit Malon yeni komisyonun öndegelen üyeleriydi. Birkaç ay içinde onlar da tutuklandılar,çünkü Varlin Cenevre'deki inşaat işçilerinin grevini desteklemekiçin para toplama işini örgütlemişti; bu kez suçlularüçer ay hapis cezasına çarptırıldılar ve Enternasyonal birkez daha fe shedildi. Ancak h§.18. çalışmaya devam ediyordu,hatta üçüncü bir mahkemeden sonra daha da gelişti, öyle kiFransa-Prusya Savaşı'nın başında yasal olarak var olmayanFransız Federasyonu sayısal olarak tüm Enternasyonal'dekien güçlü federasyondu.Varlin ve Malon'un etkili konumlara gelmeleri, I868'inilk günlerinden itibaren Fransız Enternasyonali'nin yönelimindederin değişiklikler olduğuna işaret ediyordu. Anarşistdüşüncelerden ilham almaya devnm etti, ama büyük örgütlüişçi gruplarının üye olmaları Knrşıhkçılıktan ziyade kolektivizminön plana çıkmasına neden oldu. Ayrıca, Bakunin'inve İttifak'ıJ? ın etkisi Fransa'da kf:'ndini göstermeye başlamıştı.Elie ve Elisee Reclus 1864'ten beri Bakunin'le yakın ilişki-içindeydiler. Hemen ertesi yıl, aralarında Benoit Malon, LyonluAlbert Richard ve Marsilyalı Bastelica'nın da bulunduğubirçok tanınmış Fransız militanı İttifak'a katıldı; Varlin iseCenevı·e'deki fa aliyetlerinin sonucu olarak Jura Federasyonu'ylakalıcı bağlar kurdu. Bu adamlar ve özellikle güneydekidaha nz tanınan birçok militan sayesinde, anarko-sendikalistlı·rinyirmi yıl sonra geliştirf!cekleri Bourses de Travail'ı·uk andıran işkolu sendikaları }


298 ANARŞJZt.IFHANSA'DA ANARŞİZM 299memişlerdi, çünkü Tolain ve bazı başka Karşılıkçılar uzakdurmuşlardı. Bununla birlikte, Karşılıkçılar Courbet, Longuetve Vermorel, liberter kolektivistler Varlin, Malon veLefrançais, Bakuninciler Elie ve :Elisı§e Reclus ve LouiseMichel dahil olmak üzere çeşitli anarşist grupların üyeleriönemli ölçüde Komün'ün faaliyetlerine, özellikle de kamuhizmetlerinin örgütlenmesine katıldılar, Ancak Komün gerçektende devrimci tarihte kendine özgü bir olay olarak kal­aya devam etti Ne Blanquistler ne anarşistler ne de Marksıstleronun kendilerine ait olduğunu iddia edebilirler. Dahagenel bir anlamda Komün'ün Proudhoncu federalizm bayrağıaltında mücadele ettiği söylenebilir; 19 Nisan 1871 TarihliFransız Halkına Bildirge' de neredeyse Proudhon tarafındanyazıldığı sanısını veren cümleler vardı:omn'n mutlak ozerkliği Fransa'nın bütün yerelliklerineg n şlemışt;r, herkesin vazgeçilmez haklarını ve her Fransız'ınhır ınsan, hır yurttaş V bir işçi olarak yeteneklerini tam olarakuygula a olanaını s;ığLınıakto.dır. Komün'ün özerkliğinin tek"'.1 _ın, sozleşme_yı _kabl \'d


300 ANARŞİZMFRANSA'DA ANAHŞİZM 301anarşist bir bakış açısını temsil ettiklerini söylemek mümkündeğildi. .L on Kongresi esas olarak örgütlenme meselesiyle ilgilndı ve anti-otoriterlerin -henüz kendilerini açık açık anar­şıstler olarak adlandırmıyorlardı- yeniden ulusal bir hareketyaratmayı planladıklarını gösterdi. Bölgedeki bazı gruplaraunin'in -


302 ANARŞİZMFRANSA'DA ANARŞİZM.'303kin ve Andrea Costa'nın faaliyetleri sayesinde, ilk Parisligruplar ortaya çıkmaya başladı, ancak Costa ile birkaç arkadaşıtutuklandığı zaman bu grupların gelişmesi bir ölçüdeengellendi.1881'e kadar anarşist hareket kendini Fransa'daki genelsosyalist eğilimden net bir şekilde ayırmıyordu. O zamanakadar Guesdistler, Karşılıkçılar ve kolektivist anarşistler-artık anarşist komünizme yönelmişlerdi- hep birlikte 1870'lerin ikinci yarısında birleşik bir işçi hareketi yaratma umuduylatoplanan Ulusal İşçi Kongrelerine katılıyorlardı; yalnızcabaşını Edouard Vaillant'ın çektiği Blanquistler uzakduruyorlardı. Bu kongrelerin Paris'te yapılan ilkinde (1876)ve Lyon'da yapılan ikincisinde (1878), Karşılıkçı ılımlılar büyükölçüde hakimdiler. 1879'da Marsilya'da üçüncü kongreyapılırken Fransa'nın genel politik havasında büyük bir değişiklikolduğu açıktı; Üçüncü Cumhuriyet'in ilk yıllarındakigerici eğilimler azalmıştı ve çeşitli sol kanat hareketleri açığaçıkmaya başlamıştı. 1879 Kongresi'nde yeni atmosfer ko·lektivizmin Karşılıkçılık karşısındaki zaferinde yansıdı; sos·yalistler ve anarşistler üretim araçlarının kamusal mülkiyetilehine birlikte oy kullandılar. Ancak parlamenter faaliyetkonusunda anlaşmazlığa düştüler ve bu noktada Guesdistlerinzaferi, çeşitli hizipler arasındaki rahatsız birliğin dağılmasınınbaşlangıcı oldu.1879'un daha sonraki aylarında Ten1silciler Meclisi, Komün'deyer almış olanlar için genel bir af kararını onayladı.Sürgünler sığındıkları ülkelerden geri döndüler; tutuklularYeni Kaledonya'dan geri geldiler ve istasyonlarda coşkulukalabalıklar tarafından karşılandılar. Adanmış militanlarınbu akını çeşitli sosyalist hizipleri 5i.ıçlendirdi; aynı zamandabakış aı,:ı:-ı farklarını da keskinleştirdi. 1880'de Marsilya veLyon'da .v:ıpılan bölgesel kongrelerdo anarşist çoğunluklarpolitik faaliyeti redderek kararlaı·ı belirlediler; Paris'te iseotoriter >->os_valistler zafer kaz:ındı. llareketin gerçek parçalanması,Karşılıkçıların kendi kısa ömürlü Union des ehambersSyndicalistes1erini kurmak için tamamen ayrıldıklarıLe Havre'daki 1880 Ulusal İşçi Kongresi'nde başladı. Anarşistlerkaldılar, ama Le Havre Kongresi sırasında ortaya çıkantaktikler konus•.ındaki uzlaşmaz farklılıklar onlarla sosyalistlerarasında daha fa zla işbirliğini güçleştirdi. Son krizMayıs 1881'de Paris'teki Orta Bölge Kongresi'nde görece ö·nemsiz bir prosedür meselesiyle ilgili olarak çıktı. Kongreyekatılan dokuz anarşist örgütlenme, delegelerin kendi adlarınıvermeden gruplarının adlarını belirtmelerini istedi. Guesdistçoğunluk bu koşulu kabul etmedi ve anarşistler 25-29Mayıs arasında kendi Devrimci-Sosyalist kongrelerini yap·mak üzere çekildiler; bu kongreye katılan 200 kadar militaneylemle propaganda ve mülkiyetin -kolektif mülkiyet de dahilolmak üzere- kaldırılması lehine ve politik eylemlere katılımınaleyhine oy kullan-lı. Taşrada da benzer bölünmeleroldu ve Fransa'da anarşis harek,tin ayrı kimliği birçok grubunve bir dizi önemli Iıran sız anarşist liderinin 1881 "KaraEnternasyonal" kongres'ne katılmasıyla daha da vurgulandı.Dolayısıyla 1881 yılı ayn ve adını koyan bir anarşist hareketinFransa'daki bağımsız kariyerine başladığı yıl olarakele alınabilir. Bu hareketin ilk aşanıalardaki fiili gücünütahmin etmek zordur. Gruplar ve üyeler açısından, 18801erdeFransa'da sahip olduğu ünün düşündürebileceğinden çokdaha küçük görünmektedir. Anarşistler de sık sık abartıl1iddialarda bulundular; örneğin 1882'de Cenevre'deki EnternasyonalKongresi'ne katılan delegeler yalnızca Lyon şehrinde3000 militan, civardaki bölgede İne aynca 2000 militandaha olduğunu ileri sürüyorlardı. Başka nedenlerle, muhafazakargazeteler de anarşistlerin güctinü abartma eğilimindeydiler;1883'te L'Uniı·ers, hareketin Paris'te 5000 aktif ü­yesi olduğunu tahmin ediyordu. Ancak bir siire önce JpnnMaitron'un polis raporlarından ve daha makul anarşist talı·minlerden* sabırla seçip ayıkladığı kanıtlar 1882'de tünı ıdkede yaklaşık 2500 aktif üyeye suhip kırk kadar grup olılıığunu ortaya koymaktadır. Lyon ve Paris nOO'er militaııLı • ·ıı* Histoire du mouvement anarchiste en Frarıc


304 ANARŞİZMFRANSA'DAANARŞIZM 305aktif merkezlerdi; Bordeaux, Marsilya ve Saint-Etienne'de degüçlü gruplar vardı, Sonraki on yıl boyunca sayısal kuvvetbüyük değildi; 1894 sonundaki bir polis tahmini 4500'ün ü­zerinde toplam aktivist olduğunu ileri sürmekteydi, ama Eıuanlaşıldığı kadarıyla daha çok anarşist gazetelerin abonelistelerine dayandırılmaktaydı, oysa aboneler mutlaka aktifanarşistler değillerdi; şair St9phane Mallarme düzenli olarakliberter gazetelere abone olurdu, ama en esnek hayal gücübile onun anarşist bir militan olarak ele alınmasına izinvermez.Bu rakamlar temelinde, 18801erde Fransa'da 3000 aktifüyeye ve on yılın sonunda Paris'te yayımlanan iki önemli a­narşist gazetenin -Le Revolte ve Le Pere peinard- her haftabirlikte 10 OOO'den fazla satmasının da gösterdiği gibi güçlübir sempatizanlar kitlesine sahip elli kadar anarşist grup olduğunuvarsaymak oldukça makul görünüyor.Gruplar arasında pek az örgütsel bağ vardı. 1881 ve 1882'de bölgesel, ulusal ve enternasyonal örgütlenme yönündekibir dizi nafile çabadan sonra, gru·p özerkliğine yönelik eğilimgiderek güç kazandı ve Birinci Dünya Savaşı'nın arifesinekadar Fransız anarşistlerinin hiçbir ulusal örgütlenmesi gündemegelmedi. Ama örgütsel ayrılık zorunlu olarak dayanışmaya da iletişimin yok olduğu anlamına gelmiyordu; pratikteFransız hareketi içinde gerçek bir duygu birliği vardı;gruplar ve bireyler arasında ulusal gazetelerin çıkmasıylave genellikle politik liderlerin sahip olduğu güce değilse deprestije sahip olan bir dizi ünlü propagandacının varlığıylalt>!?vik ('dil


306 ANARŞiZMFRANSA'DA ANARŞİZM 307ganda düşüncesini kabul etti ve ertesi yıl bu eğilimin İtalya'­daki önde gelen temsilcilerinden biri olan And-i_.ea Costa, düşüncesiniParis'te yaygınlaştırdı. Rhône Vadisi'ndeki anarşistlerinBakuninci eğilimleri onların komplocu şiddet düşüncesinedoğal olarak sempatiyle yaklaşmalarına neden oluyordu;1881 Londra Enternasyonal Kongresi'nin ayaklanmave terörizm konularına ilişkin ateşli tartışmaları bu eğilimiteşvik etti. Sosyalist hareketin diğer akımlarından kopuşkuşkusuz bazı ılımlılaştırıcı etkileri ortadan kaldırmış veaynı zamanda anarşistleri Marksistlerden ve Karşılıkçılardanayıran teorik ve taktik özelliklerin gelişimini teşvik etmişti.Son olarak Paris Polis Şefi Louis Andrieux'nün ve o­nun yarattığı, gerçek adı E:gide Spilleux olan Belçikalı ajanprovakatör Serreaux'nun.uğursuz etkisi söz konusuydu.Serreaux 1880'de Parisli gruplarla temas kurdu ve bel.6.­gatli şiddet savunusuyla ilgi çekti. Ortaya çıkmasından kısabir süre sonra anarşist bir dergi çıkarmaktan söz etmeyebaşladı ve yasanın istediği teminat için 3000 frank ve gazeteninyerleşmesini sağlamak için altı ay boyul}-Ca ayda 1500frank yardım önerdi. Para aslında Ani'rieux'den geliyordu,ama Serreaux anarşist davaya sempati duyan yaşlı bir Londralıbayanın armağanı olduğunu ileri sürdü. İyiliksever yaşlıhanım rolünü oynayacak bir suç ortağı bulmayı ihmal etme·i ve bu kadın rolünü, onu ziyarete giden Fransız anarşistiEmile Gautier'yi kandıracak kadar iyi oynadı. Serreaux'nunilk başta yaklaştığı Jean Grave ve Elisee Reclus, Kropotkinv


.308ANARŞiZM-FRANSA'DA ANARŞİZM309Bence eylemle propaganda döneminin ruhunu, söz ettiğimdergilerden daha beliigatli bir şekilde yansıtan bir anarşistdergi daha var. İlk sayısı Emile Pouget'nin son derece canlıeditörlüğüyle 24 Şubat 1889'da çıkan Le Pere peinard. Budergi anarşist gazetecilikteki Yeni bir yönelimi temsil ediyordu.Le Rivolti Kropotkin ve Grave'ın ellerinde eğitimli, basitleştirilmişve akademik yapaylığı budanmış bir dille konuşuyordu,ama argoyla bozulmamıştı. Pouget orta sınıf ahlakınave orta sınıf politikasına karşı çıktığı gibi orta sınıf dilinede karşı çıktı; yazarlannı kasıtlı olarak varoşlann argo'sunu kullanmaya teşvik etti. Ayrıca okurlarına -'iyı herifier'­verdiği öğütlerde, kararlı ve etkili eylem önerisi için hiçbirfırsatı kaçırmıyordu. sonuç, enerjisi ve zıpırlığıyla h§.lıi eğ*lendirici olan mizah dolu, sağı solu belli olmaz, küfürbaz, öfkelibir dergi oldu, oysa Grave'ın Le Revolte'deki çok emekharcanmış ağırbaşlı yazıları en istekli modern araştırmacınınbile bir çaba harcamasını gerektirir.Dönemin şiddet ruhu başka birçok şekilde de kendini gösterdi.Anarşist grupların benimsedikleri adlarda ortaya çıktı:Paris'te La Panthere, Bordeaux'da La Haine (Kin), La Ciotat'daLes Terribles. Anarşist chansonnier'ler tarafındanyazılan şarkılarda kendini gösterdi; bunlar arasında en popülerolanı dönemin çok sayıdaki devrimci ayakkabıcılarındanbiri olan Marie Constant'ın "La Dynamite"iydi:Babalarınuz dans eckrlerdi eskidenTop .


310 ANARŞiZMFRANSA'DA ANARŞİZM 311Daha sonra manastıra döndü ve başrahibeyi öldürdü. Polistutuklamaya geldiği zaman uyanda bulunmadan onlaraateş açtı ve vurularak öldü.Chaves kahramanlığını öven ve eylemini bir örnek olaraksavunan anarşist gazeteler için gelip geçici bir heyecan vesilesioldu. Bir gazete onun öcünü almak üzere bir tabanca bileönerdi, ama onu kullanmak için kimse ortaya çıkmadı vebaşka bir anarşist suikastçinin onun girişimini sürdürmesinekadar hemen hemen sekiz yıl geçti. Bu arada Fransız· a­narşizminin tarihindeki en _etkileyici olaylardan bazılarınayol açan farklı bir doğrudan eylem türü ortaya çıktı. Kilisetemsilcileri ve devletle gönüllü bir şekilde işbirliği yapan ö­zel1ikle acımasız bir şirketin tahakkümü altındaki Monceaules-Minesmadencilik kentlerinde bir dizi olay başladı. KaraÇete olarak bilinen bir örgüt yöneticilere ve hükümet görevlilerineuyarı mektupları göndermeye başladı; Ağustos 1882'de çete üyeleri önce yol kenarındaki haçları kaldırarak vesonra 15 Ağustos gecesi çok sayıda insanı bir araya getiripküçük bir kiliseyi ve yakındaki bir köydeki dinsel bir okuluyağmalayarak ve yakarak bir dizi din karşıtı eylem yaptılar;bu yağmalama ve yakma eyleminden sonra tehlike çanını çalıpMonceau'ya doğru yürümeye başladılar, ama kente varmadanönce dağıldılar. Otoriteler süratle hareket ettiler veyirmi üç kişiyi tutuklayarak bir heyecan ve endişe ortamıiçinde mahkemeye çıardılar; mahkeme piyade ve jandarmabölükleri tarafından korunuyordu. Mahkemede sunulan deliller,800 i.i,Yf•si olduğu tahmin edilen Kara Çete'nin, yarı eğitimlivf' y:ırı 11\' İ:;ıçİIPrin ümitsizliği amansız ve hayal edilem12zbir baskıyla kar,ıı karşıya geldiğinde ortaya çıkan türdenilkPI bir işçi sınıfi teriirist ürgütlenmesi olduğunu düşündürmeklPdir.flyeler:i gece(Prİ orınanlarda toplanıyorlardı ve yeniüyP]!'!' ülüm yeminlerinin l'Şliğinde ayrıntılı törenlerle kabulediliyorlardı.Davanın Monceau-les-M:ines'dek:i olaylara anarşistleri karıştırmaçabalarına karşın, herhangi birinin bu olaylarla birilgisi olduğunu düşündürebilecek hiçbir kanıt ortaya çıkma-dı. Tam tersine, Lyon anarşistleri madencilerin kahramanlıklarınıduyduklari zaman şaşırmışlar ve hayran olmuşlarve hemen bölgeye temsilcilerini göndermişlerdi. Ancak yerelanarşist grup üyelerinin, 1883 ve 1884'teki kiliselere ve yöneticilerinevlerine yönelik bir dizi dinamitleme olayına katıldıklarınakuşku yok; bununla birlikte bu patlamalara ilişkinmahkemelerde, patlamaların en az birinin kuşkulu teröristleribulaştırma amaciyla bir polis ajanı tarafından düzenlendiğiortaya çıktı.Fransız Hükümeti ilk yasadışı eylemlerin zaten feshedilmişolan Saint-Imier Enternasyonali'nin kapsamlı bir ayaklanmaplanının işaretleri olduğu fikrine kapılmasaydı Monceau-les-Mines'dekiolaylar kısa bir süre sonra unutulabilirdi.Bu varsayım temelinde polis Ekim ortasında Paris'te vegüney-doğu Fransa'da bir dizi tutuklamaya girişti ve 8 Ocak1883'te altmış beş ünlü anarşist Lyon'da mahkemeye çıkarıldı;Peter Kropotkin ve Emile Gaultier'nin yanı sıra doğuFransa'daki önde gelen militanların hemen hepsi aralarındaydı.Lyon mahkemesinin atmosferi, Le Droit social'de dahaönce devrimin ilk eylemi olarak yıkılması gereken, ''burjuvazininnadide çiçeğinin" buluşma mekanı olarak ilan edilenLyon'daki Theatre Bellecour'un lokantasına yerleştirilen birbombanın tutuklamaların başlamasından kıa bir süre sonrapatlaması nedeniyle özellikle gergindi. 1883 yılınm sonundaCyvoct adlı anarşist bir gazeteci son derece kuşkulu delillertemelinde Şeytan Adası'nda ağır çalışma cezasına çarptırıldıysada, olay hiçbir zaman tam olarak açıklığa kavuşmadı.Anarşistler olayla herhangi bir ilişkileri olduğunu reddet­-tiler ve Cyvoct'un suçsuz olduğunu ilan ettiler. Dönemin diğerterörist eylemlerini ne kadar coşkuyla seliı.mladıklarıanımsanırsa, redlerini kabul etmek ve Monceau-les-Mines'.dek'i en az bir dinamitleme olayı gibi, bu eylemin de aslındapolis kaynaklı olduğundan kuşkulanmak makul görünüyor.Kara Çete üyelerinin mahkemesinden ve anarşist liderlere


312 ANARŞİZMFRANSA'DA ANARŞiZM 313yönelik tutuklamaların başlamasından daha uygun bir zamanolamazdı.Kropotkin'e ayrılan bölümde Lyon mahkemesinin başlıcaözelliklerini tartıştım. Yasaklanmış olan Enternasyonal'eüye olmakla suçlanan Kropotkin, Gautier ve bazı başka sanıklargayet net bir şekilde Enternasyonal'in artık varolmadığınıkanıtladılar, ama bu Fransız Hükümeti'nin anarşisthareketin kafasını çok güçlenmeden ezme niyetinde olduğunuaçıkça gösteren cezaların verilmesini önlemedi. Fransa'da ulusal öneme sahip iki entelektüel olan Kropotkin ve Gautier,güçlü Lyon hareketinin liderleri olan Bernard ve Bordatbeşer yıl hapse mahküm oldular. Villefranche, Saint-Etienneve Vienne'deki en etkin militanlar Liegon, Ricard veMartin dörder yıl hapse mahküm oldular.Hükümetin, adaleti politik bir araç olarak kullanma isteği,diğer.bir ünlü anarşist mahkemesi olan, 1883'teki LouiseMichel ve Emile Pouget davasında da açıkça ortadaydı. 1880'lerde, anarşistler büyük sayılarda örgütlü işçi hareketine girmeyebaşlamadan önce, toplumdaki en çok ezilen gruplarla,özellikle de Paris'te işsizlerle ilgilenme ve onları yasadışı eylemlerledurumlarını protesto etmeye teşvik etme eğilimindeydiler.9 Mart 1883'te, İşsizlerin lnvalides yakınındaki biraçık hava gösterisi polis tarafından dağıtıldı ve kara bir bayraktaşıyan Louise Michel ve Pouget'nin önderliğindeki 500kadar gösterici Boulevard Saint-Germain yönünde ilerlemeyebaşladı. Canettes Caddesi'nde göstericiler "Ekmek, iş ya·da kurşun! .. diye bağırarak bir fınnı yağmaladılar. İki başkafı rın daha aynı !;l ve polise karşı mücadelt•lerinde isyancı halka katılmayaçai:ıran broşürler bulunmasıyla ağırlaştı. BroşürlerCenevre'de basılmıştı, ama Pouget bunları Fransa'da dağıtmagöreVini üstlenmişti. Louise Michel pek az bir kanıtla fırınlarınyağmalanmasını teşvik etmekle suçlandı. Altı yılhücre cezasına mahküm edildi, Pouget ise sekiz yıl.Fransız Hükümeti bu noktada, adaletin Fransa'daki enetkin ve zeki anarşistleri uzun süre saf dışı bırakmak içinkullanılması konusunda kendini kutlamış olmalı. Ama kamuoyumahkemedn ve cezalardan rahatsız oldu ve sonundahükümet Lyon mahkemesinin mahkfrm ettiklerinin yanısıra Louise Michel ve Pouget'nin de serbest bırakılmasınısağlayan bir affı kabul etmek zorunda kaldı. Lyon ve Parismahkemeleri anarşist harekete zarar vermek bir yana, hemişçilerin hem de eğitimli kesim arasında itibarını: arttırdı.Aslında 18801erin sonu: ıdan itibaren anarşizmin Fransa'da fın-de-siecle'i niteleye.n · ..oplumr al, ahltiki ve sanatsal bağlardankurtuluş yönündeld eğıliınlerin karmaşık modelindekiyeri, hem entelektüel.er hem de san tçılar tarafından kabuledildi. İlk anarşist öğrenciler grubu 1890'da Paris'te kurulduve bu yıldan itibaren birçok yazar ve ressam, 19401annLondra, New York ve San Francisco'sunda olduğu gibi,edebi-sanatsal çevrelerde moda haline gelen bir tarzda kendilerinianarşizmle özdeşleştirmeye başladılar. Ziyarete gelenOscar Wilde, Simgeci L1lernıitage dergisinin 1893'te çeşitliyazarlarla yapılan anketini yanıtlarken, bir zamanlarpolitik olarak tiranları desteklediğini ama artık bir anarşistolduğunu belirtti. Anaıışist gazetelerden ve anarşizme yakınedebi dergilerden görülebildiği üzere, birçOk Fransız arkadaşıadına konuşuyoru.Ressamlar arasında Camille Pissaro ve oğlu Lucien anarşistharekete sıkı bir şekilde dahil olmuşlardı; Le Pere peinard'ave Jean Grnve'ın La Rivolte kapandıktan sonra 1895'te kurduğu Les Ternps nouveaux'ya düzenli olarak çizimlerve taşbasması resimler veriyorlardı. Aslında Grave, dergisi­in sayfalarına 1890'ların önemli dın Pystd ressamlarınınbirçoğunu ve güçlü karikatüristlerini çekmişti; iki Piı-saro'nun yanı sıra Paul Signac, Van Dongen, l


314ANARŞİZMFRANSA'DA ANARŞiZM 315inlen, Caran d'Ache ve Van Rysselberghe Les Temps nouveauxiçin illüstrasyonlar hazırlıyorlardı; birkaç yıl sonra Vlaminckve diğer Fauve ressamları anarşizmi uygun bir doktrinolarak kabul ettiler.Yazarlara gelince, doksanların birçok karakteristik Şahsiyetianarşizmin tehlikeli alevi etrafında parlak ve büyülenmişböcekler gibi dolanıp duruyorlardı. Octave Mirbeau, Richepin,Laurent Tailhade, Bemard Lazare ve Paul Adam LesTemps nouveaux'ya yazılar yazdılar; Simgeci şair StuartMerrill ise derginin dönemsel mali krizlerinden çıkmasınayardımcı olan "melekler"den biriydi. 1892'de bir diğer önemliSimgeci olan Francis Viele-Griffin, dergisi Les Entretienspolitiques et litteraires'i edebi anarşizmin bir yayın organınadönüştürdü; yazarları arasında Paul Valery, Henri de Regnier,Remy de Gourmont ve Stephane MaHarme bulunuyordu.En şiddetli anarşist dergi L'Endehors, kendisini Xo d' Axaadıyla tanıtan ama gerçek adı Galland olan tuhaf biri tarafındançıkarılan bir tür entelektüel Pere peinard'dı; EmileVerhaeren ve Saint-Pol Roux gibi yazarların yazılarını yayımlıyordu.Şu ya da bu şekilde heme her Simgeci yazaranarşizmin edebi yönleriyle bağlantı içindeydi.Anarşizmde yazarları ve ressamları çeken şey, gt'Uplarınşairane olmayan gündelik etkinlikleri değildi. Hatta belki deesas olarak anarşi düşüncesinin kendisi bile değildi, dahaçok Mallarme'nin 1894'te Otuzlar Mahkemesi'nde bir anarşistdostu lehine tanıklık yaptığı ve onu "yeni olan her şeyemeraklı, ince bir ruh" olarak tanımladığı zaman duyarlı birşekilde ifade ettiği bir cesaret ve araştırma ruhuydu. Anarşizminaklın bağımsızlığını, eylem özgürlüğünü ve kendi hatırınadeneyimi beslemesi, sanatçılara ve entelektüellere hitap(•diyordu. Teröristler 1892 ve 1893'te sansasyona} eylemlereve suikastlere giriştikleri zaman, liberter entelijansiyanınanarşizmi terketmek bir yana, bu yalıtılmış protesto eylemlerindebireyselliğin ifadesini görmeleri anlamlıdır. Aynızamanda deneyim çeşitliliğine yörıelik fin-de-si€cle susuzluğuyla,suikastçilerin yaşamlarında ürkütücü ama merakuyandırıcı bir duyumculuk gördüler. Belki de en önemlisi,kısmen terörist tavrı oluşturan ve Paul Adam'ın tüm suikastçilerinen ürkütücüsü olan Ravachol'dan söz ederken, "le R€novateurdu Sacrifıce Essentiel" olarak teşhis ettiği saptırılmışmistisizm ögesini gördüler.Ravachol'un Mart 1892'de başlattığı terörist eylemler dizisiFransız anarşizminin tarihindeki en etkileyici ve tartışmalıbölümü oluşturur. Sadece kısa bir süre devam etti -Mart1892'den Haziran 1894'e kadar- ama bu süre içinde Paris'tedokuz kişinin ölümüne ned-en olan on bir dinamit patladı;Sırp bakan anarşist bir ayakkabıcı tarafından ağır bir şekildeyaralandı ve cumhurbaşkanı bir suikastçinin hançeriyleöldürüldü. Bu eylemlerin sonucunda dört suikastçi idam e­dildi, devrimci gruİ>lara karşı baskıcı yasalar kabul edildi ve_anarşist hareket sonunda değişmiş ve yenilenmiş bir şekildeçıktığı en kötü krizini yaşadı ve geride bıraktı.Daha önce belirttiğim gibi, 18901arın terörizmi, Fransızanarşistlerinin bol bol şiddetten söz ettikleri ama sözlerinieyleme dökme eğilimi göstermedikleri bir on yıl boyunca hazırlanmıştı.Olaydan bu kadar sonra, 1892'de bir dizi gençadamın neden aynı zamanda, şiddet hareketleri sergilemeyekararlı ve adalet olarak düşündükleri bir şey için kendilerinife da etmeye istekli bir şekilde ortay'a çıktıklarını anlamakkolay değil. Ortaçağdaki adaşlarının tersine bu suiastçilerhiçbir mezhebe ait değildiler ve hiçbir disiplinli grup içindeçalışmıyorlardı. Bireyciliği Stirnerci bir aşırılığa vardırarakkendi inisiyatifleriyle hareket ediyorlardı. Toplum onları canilerolarak görüyordu; onlar ise kendilerini yargıçlar ve cellatlarolarak görüyorlardı. Anarşistlerin birçoğu onları alkışlıyor,hatta onları şehit statüsüne çıkarıyorlardı, am genellikleonları taklit etmeyi reddediyorlardı. Ve bu taklıt etmegönülsüzlüğünde anarşist bakış açıları nedeniyle haklıydılar,çünkü öldürmek iktidarın en üst biçimidir ve kendi sorumluluğuylaöldüren terörist kesinlikle tiranların en sorumsuzudur.Aslında suikast edimi anarşizmi karşıtıyla birleştirendaireyi tamamlar. Bu insanların samimi niyetlPrİ VP


316 ANARŞİZMFRANSA'DA ANARŞiZM317kaderlerinin karanlığı insanı etkileyebilir, ama eylemleri diğercinayetler kadar olumsuzdur. Bununla birlikte, gölgeleriherhangi bir anarşizm tarihçisinin yanında esrarengiz bir şekildeyürür; tarihçi onları yolun davetsiz misafirleri olarakbir yana bırakamaz. Onlar yalnızca trajedi nedeniyle yerlerinitalep ediyorlar.1892 ve 1894 terörist eylemleri, Paris'in varoşlarında görünüşteönemsiz bir olayla başlayan tuhaf bir neden sonuçzincirini izledj. 1 Mayıs 189I'de bir grup anarşist LevalloisBanliyösü'nde bir gösteri yapmak istedi. Polis göstericileridağıtırken çıkan silahlı çatışmada içlerinden biri yaralandı.Yaralanan a.dam ile iki gösterici yakalandı ve mahkemeyeçıkarıldı; savcı Bulot ölüm cezası talep etti; jüri yaralı adamısuçsuz buldu ve Mahkeme Başkanı Benoit'nın teşvikiyle di·ğer ikisini uzun süreli hapis cezasına çarptırdı.Anarşist basında görece az ilgi uyandıran bu dava, kendi·ne Ra ... achol adını uygun bulan Koenigstein adlı bir boyacıyıçok öfkelendirdi. Ravachol gençliğinde anarşist olmuş ve bü·yük ölçüde aşırı yoksulluğu nedeniyle. yeraltı suçlularınındünyasına kaymıştı.cBu, soygunun haklılığının aarşist çev·relerde uzun uzun tartışıldığı bir dönemdi. İlkeli ve örnekalınacak yaşamları olan Elisee Reclus ve Sebastien.Faure.gibi insanlar mülk-iyetin ahlaksızlığırıa öylesine inanıyorlardıki, her tür hırsızlığa sadece teorik zeminde göz yunımayahazırdılar; Jean Grave gibi diğerleri suç eylemlerinde, in·sanları özgür bir toplumun yüksek ideallerine uygun olma·y::ın bir hale getirecek bir ürüme görüyorlardı. Itavachol,Reclus vı• Faurı»un teorilerjni uygulamaya koyanlardan hiı·iydivı- yaşamı b('lki dP (rnve'in tezlerinin doğruluğunugi:ısterPn biı· ders ol:dıilir. Küçük hırsızlıklarla işe başladı vepek dl-' hı:ış.:ırılı olmadığı ;ıJko\ k:ıç:nkçılığı ve sahtekıirlıkladevam ıtti. Bu sırada naif bir ı;ıı:kilde bugünkü şiddet savunusunugelecekteki pastoral lıiı· kardPşlik görüşüyle birleştirenilkel bir felsefe geliştirmişti. lunu kendi akordiyonu eşliğindesöylediği şarkılardan birinde ifade ediyordu : .Kurmak i.çin eşitliği,Öfkeyle dolu olnıalı kalpler,Süpürüp atdmalı burjuvalar,İşte o zaman savaş gidecekGerçekleşecektir kardeşlik.Bir süre sonra büyük ölçekli soygunlara başlamak içinpek de lcirlı olmayan küÇük hırsızlıklardan vazgeçmeye kararverdi ve 1891 yazının başlarında, ancak bir süre sonraaçığa çıkan ve hiç bir şekilde eylemle propaganda kategorisinegirmeyen iki çirkin suç işledi. Birisi yüzük ve mücevherbulmak için Comtesse de la Richetaill0e'nin Terrenoire'daki'mezarını açmasıydı; değerli hiçbir şey bulamadı ve bir aysonra kesin olarak kanıtlanan bir cinayet işledi. KuthanChambles Münzevisi adıyla bilinen, elli yıldır bağışlarla yaşayanve büyük bir servet biriktirdiği söylenen, doksanlıkcimri Jacques Brunel'di. Bu gibi durumlarda genellikle ya·lan olan söylenti bu kez doğruydu; Ravachol ve suç ortaklarıyaşlı adamı öldürüp 15 000 frankını aldılar. Ertesi yıl cinayetsuçlamasıyla mahkemeye çıkan Ravachol amacının tamamenbencilce olmadığını beyan etti:Öldürdüysem, öncelikle kişisel ihtiyaçlarımı karşılamak.daha sonra anarşist davanın yardımına koşmaktı, çünkü bizhalkın mutluluğu için çalışıyoruz.Davaya ne kadar ver


318 ANARŞiZMFRANSA'DA ANARŞiZM 319den biri olB.bilir. Seçtiği kurbanlar, Clichy Olayı'na karışanlarındavasında en önemli rolü oynayan kişilerdi. 11 Mart1892'de Başkan Benoit'nın evini havaya uçurdu. Onaltı günsonra, 27 Mart'ta savcı Bulot'nun evini havaya uçurdu. İkipatlamada da kimseye bir şey olmadı. İki gün sonra Ravachol,garsonlardan birinin kendisini tanıdığı ve polise ihbarettiği bir lokantada dramatik bir mücadeleden sonra tutuklandı.26 Nisan'da çok iyi korunan bir mahkeme salonunda Ravacholömür boyu ağır çalışmaya mahkO.m edildi. İki ay sonraChambles Münzevisi'nin öldürülmesine ilişkin dava içinMontbrison'a getirildi. Bu kez ölüm cezasıyla yargılanıyordu,ama mahkemede gören herkesi şaşırtan bir sükünet sergiledi.Ölüm cezasını bir "Vive l'Anarchier' çığlığıyla karşıladıve din karşıtı bir şarkı söyleyerek giyotine yürüdü.Ravachol kahraman eşkiya geleneği içinde yer alıyordu.Cesareti yadsınamayac.ak kadar büyüktü. İdealizmi ve görevduygu u bile içten görünüyordu. Bu korkunç e{lemlerin, insanınınsana böyle bir dehşet yaşatmayacağı bir dünyanınyolunu açacağına gerçekten inanıyordu. Kendisini romancıOctave Mirbeau'nun betimlediği gibi görüyordu: "Arkasındangüneş ışığının ve sakin göklerin keyfinin geldiği gök gürültüsü."Yoksulluk; kendisine ve başkalarına yapılan haksızlıklarkafasına kazınmıştı ve haklı olduğunu düşündüğüamaçlarla hareket etti. Ama araçların bu amacı ne kadarçarpıtabileceğini ve bireysel hayatlara yönelik -ChamblesMünzevisi gibi değersiz bir yaşlı adamin yaşamı bile olsahorgörünün bütün olarak yaşamın hor görülmesine yol açabileceğiniunuttu. Tr::ıjik bir şekilde yanıldı ve yanılgısınımetanetle ödedi.Ravachol , Montbrison'd::ıki yargıçların önüne geldiğindeşu sözl.-ı :i söyledi: "Ben kişi olarak kendimi feda ettim. Halasavaşıyorsam, anarşist düşünce için savaşıyorum. Mahkfrmolup olmamam benim İçin çok önemli değil. Biliyorum ki ö­cüm alınacak." O bu sözleri söylediğinde öç süreci başlamıştı.Onun ilk dinarnitleıne eyleminden dört gün sonra, Paris'te Lobau kışlalarının dışında esrarengiz bir bomba patladı.Sonra, ilk mahkemede hüküm giymesinden bir gün önce tutuklandığılokantaya yerleştirilen başka bir bomba lokantanınsahibi ile bir müşterinin ölmesine neden oldu. Bu eylemlerinfaili 1894'te Londra'da tutuklandı ve yargılanmak üzereFransa'ya getirildi. Bir marangoz olan ve Ravachol'dan oldukçafarklı bir terörist tipini temsil eden Teodule Meunier'ydi. Örnek olacak bir yaşam sürdüren, mükemmel ve aklıbaşında bir işçi olan bu genç adam, eski yoldaşı Charles Malato'nunbetimlediği gibi aynı zamanda "ideal toplum arayışındaSaint-Just kadar tutkulu ve ona giden yol arayışındaaynı ölçüde amansız olan, en ilginç devrimci aydınlanmacıtipi, bir çileci ve bir hayalperest"ti. Ravachol' dan taşan doğalşiddet Meunier'nin mizacının bir parçası değildi; soğuk rasyonellikonu aynı ölçüde yıkıcı olmaya itti. Meunier giyotindenkurtuldu, ama sürgünde geçirdiği uzun yıllar boyuncaeyleminin masum insanların ölümüne neden olması konusundahiçbir zaman pişmanlık göstermedi. "Ben yalnızcayapmam gerekeni yaptım," diyordu Jean Grave'a yirmi yılsonra. "Tekrar başlasam yine aynı şeyi yaparım."Ravachol'un idam edilmesinden sonra, terörist kampanyadageçici bir ara oldu. Sonra 8 Kasım 1892'de !'Opera Caddesi'ndekibir madencilik şirketinin bürosuna bir bomba yerleştirildi.Başka bir bomba Bons-Enfants Caddesi'nin poliskarakolunda patlayınca dört polis öldü. Suikastçi hementeşhis edilemedi ve terörist ateşin birdenbire bir dizi sansasyoneleylemle doruğuna ulaşması için bir yıl daha geçmesigerekti.Bu eylemler 13 Kasım 1893'te, "Karşılaştığım ilk burjuvayıvurursam, masum birini vurmuş olmam" düşüncesindenetkilenen, başka bir dürüst, aklı başında ve fanatik işçiolan Leathier, Sırp Bakana bir ayakkabı tamircisi bıçağıylasaldırıp onu ağır bir şekilde yaraladığı zaman başladı. Vedört hafta sonra, 9 Aralık'ta, Auguste Vnillunt TemsilcilerMeclisi salonuna bir bomba attı ve Fransız yöneticileri korkudantitretti.


320 ANARŞİZMFRANSA'DA ANARŞİZM 321Meunier ve Leauthier'nin tersine Vaillant sefalet içindeyetişmiş, durmadan iş değiştiren, sosyalizmi ve daha sonraanarşizmi benimsemiş ve nihayet Arjantin'e göç ederek oradaüç yıl Chaco ilinde bir toprak imtiyazı elde etmek için çalışmışsevimli bir bohemdi. Başarısız oldu ve Mart 1893'tegeri döndü. Arkadaşı ile kızını rahata erdirecek türden bir işbulmaya çalıştı, içinde yaşamak zorunda bırakıldıkları sefaletnedeniyle ıstırap çekiyordu. Bu aklını o kadar çok kurcaladıki sonunda "haklarını talep eden ve kısa bir süre sonrasözcüklere eylemleri ekleyecek olan bütün bir sınıfın çığlığı"olacak simgesel bir eylem yapmaya karar verdi Girişiminiplanlamasına ve gerçekleştirmesine yol ııçan· gözle görülürzihinsel eziyet onu teröristlerin en sempatiklerinden biriyapmaktadır; burada hiç değilse, kendisine yakın insanlarayönelik bağlılığın ve acıma duygusunun ve büyük bir jestininsanları adaletsizlik kabusundan uyandırabileceğine duyulaninancın harekete geçirdiği tutkuyla işleyen bir zihin sözkonusudur.Ama girişiminin yarattığı korku ne acımaya ne de anlayışayer bıraktı.· Onun eylemi nedeniyle kimse ölmedi, ama 0ölüme mahkı1m edil4i; yüzyılın başından beri fı ilen hiçkimseyiöldürmemiş birine ilk kez böyle bir ceza veriliyordu. A­ma yaralanan milletvekillerinden birinin imzalattığı bir,dilekçeyerağmen Başkan Sadi Carnot af kararını imzalamayıreddetti.Vnillıınt. darağacına Ravachol kadar cesur bir tavırla veva;n;ın Anarşi! İntikamım alınacak!" diye bağırarak gitti.Vı• intikanı alındı, korkunç bir şekilde ve tekrar tekrar. İdamınıbırılıir halla S(>nra Gnre St-Lazare'daki Cafe Terminus'n bir luırıılıa atıldı. Yirıııi ki::;ıi yaralandı, içlerinden biri öldü.Boııılıayı atan hPmPn yakn}nndı; ünlü bir Komünarın oğluolan l•:ınilo Henry adında l{


322 ANARŞİZMFRANSA'DAANARŞIZM 323olan Pauwels, Madeleine'de kendini havaya uçurduğu zamansona erdi. 4 Nisan'da bir lokantadaki bir patlama -bombaeylemlerinin sonuncusu- ironik bir şekilde bir Vaillant hayranıolan Laurent Tailhade'ın yaralanmasına neden oldu.Ama Vaillant'ın istediği intikamın sonuncusu henüz gerçekleşmemiştive bu son eylem etkileyici bir final oldu. 24 Haziran'da Başkan Carnot resmi bir ziyaret için Lyon'a geldi.Aynı gün İtalyan anarşisti Santo Caserio da Cette'den geldi;akşam saat dokuzda Başkan'ın etrafını saran kalabalığınarasına karıştı ve ritüel haline gelmiş olan "Vive la Revolution!Vive l'Aııarchief' sloganıyla onu karaciğerinden bıçakladı.. Carnot aldığı yara nedeniyle öldü. Bu ilkel bir adaletedimiydi. Carnot Vaillant'a acımamıştı, kan davası güdenCaserio da ona acımadı. Ama kan davası yasasının ötesindebir şeyler arayanlar için bu, ne anarşizmin davasını ilerletenne de 19. yüzyıl insanının karşılaştığı adaletsizliğin ağırlığınıazaltmaya yarayan kahramanca bir eylemdi, faydasız bir fedak.ıirlıkiçeren eylemlerin sonuncusuydu yalnızca.Terörist kampanyanın dolaylı sonucu olarak hareketinvermek zorunda kaldığı hayatta kalma mücadelesinin deyardımıyla anarşistler bunu anladılar. Vaillant'ın girişimininneden olduğu panik içinde, Temsilciler Meclisi, Fransızpolitik tarihinde les lois scelerates (vicdansız yasalar) diyekötü bir ün kazanan bir dizi önlemi kabul etti. Birincisi yal­;nızca suç edimlerini teşvik etmeyi değil aynı zamanda, onlarıyazılı ya da sözlü olarak savunmayı da suç haline getiriyordu.İkincisi "suç dernekleri"yle ilgiliydi ve onlan eylemleriyledeğil niyetleriyle tanımlıyordu. Son olarak, Carnot'nunölümünden sonra üçüncü bir yasa "herhangi bir yolla" anarşistpropnganda yapılmasını yasakladı.Bu ynsalann katı bir şekilde uygulanması sonunda anarşisthareketi tamamen yeraltına sürükleyebilirdi. Hükümetinyapmak istediği de buydu. İlk hedefi anarşist basındı. 21Şubat !894'te Le Pere peinard'ın yayımına son verildi. Üçhafta geçmeden La Rtvolte kapatıldı. Birçok anarşist ente-lektüel tutuklandı ve 6 Ağustos'ta en tanınmışlarından bazılarıOtuzlar Mahkemesi'ne getirildi.İddia makamı Otuzlar Duruşması'nı kendi kendini baltalayacak.bir Makyavelistlikle düzenlemişti. Sanıkların arasınaOrtiz adlı bir Meksikalı'nın önderliğindeki ünlü bir "yasadışıanarşistler" çetesi yerleştirildi; işin doğrusu bunlar kArlarınınbir kısmını anarşist davaya veren profesyonel hırsızlardı.İddia makamı tanınmış on dokuz anarşist teorisyenibu modern Robin Hood'lann yanına yerleştirerek, jüriningözünde meseleyi kanştırmayı, Jean Grave ve Sebastien Faure,Paul Reclus ve Emile Pouget gibi adamları canileringerçek suç ortak.lan olarak sunmayı umut ediyordu. Duruşmabir hafta sürdü ve yargıçların açık önyargılanna karşın,iddia makamının kurmaya çalıştığı bağlantılann doğru olmadığıkolayca kanıtlandı. Sonunda yalnızca Ortiz ve iki arkadaşıhap mahki'.im edildi. Gerçek anarşist liderleri beraatettiren jüri kararı yalnızca terörist dönemin değil aynı zamandayarattığı tepkinin de sona erdiğini ifade ediyordu.Basınının yok edildiği, liderlerinin mehkemelere çıkanldığıve hareketin özerk gruplardan oluşan yapısının yerlebir edildiği 1894 yılından sonra Fransa'da anarşizmin 19.yüzyılın son yıllarında ve 20. yüzyılın ilk yıllarında etkisinien üst düzeye çıkarmayı başarması, Fransız anarşizmininkendisine özgü canlılığını ve 19. yüzyılın politik arenasındakiköklerinin sağlamlığını göstermektedir. 1881 ile 1894 arasındakidönem, anarşistlerin m arjinal toplumsal gruplariçinde dolaşıp durdukları ve bir yanda ümitsiz eylemlerde,öte yanda pastoral hayallerde mutluluk devresine giden biryol aradıkları bir yalıtılmışlık dönemiydi. 1894 ile 1914 yıllanarasında geçen süre, yalnızca var olan otorite sisteminirahatsız etmenin yollannı değil, aynı zamanda erkekleri vekadınları daha dolu, daha özgür bir yaşam için eğitme araçlarını,hatta geleceğin parça parça taslakları olarak görülebilecekörgütlenmeler yaratmayı deneme eğiliminin eşliğin·de, hayal edilen ile pratik olan arasında verimli bir dengf'kuruldu. Fransa'nın kırlık bölgelerinde anarşist-komünist


324 ANARŞİZMkoloniler kuran (ve böylelikle 1930'lara kadar süren birçoktopluluğun yaratılmasına neden olan) hareketin yanı sıra,anarko-sendikalizm ve liberter eğitim hareketi (Faure'un LaRuche'u ve yetişkinler için akşam kursları olan Universit0sPopulaires gibi ünlü ilerici okulların kurulmasına yol açan)hep anarşizmin yapıcı çözümler aradığını gösterdi.Kuşkusuz yalnızca ye!leşik otoriteye karşı direnişi öne çıkaranbaşka faaliyet alanları da vardı. Özellikle Ligue Antimilitariste'deve anarşistlerin en aktif ögeyi oluşturduklarısavaşa karşı örgütlenmelerde durum buydu. Öte yandan teröristdönemin sona ermesi ve Ortiz'in hapsedilmesi yasadışıfaaliyetlere son vermedi. Hareketin kıyısında köşesinde,özellikle de 1900'den sonra görece güç kazanan ve kendi sektergazetesi L'Anarchie'yi (1905-14) çıkarmaya başlayan bireycihizbin içinde, büyük ölçüde suç işleyerek yaşayan gruplarve bireyler vai-dı. Aralarında anarşist tarihin en trajikşahsiyetlerinin yanı sıra özgün şahsiyetler de yer alıyordu.Marius Jacob'un önderliğindeki çete 1900'den 1905'e kadarbeş yıl boyunca yüzlerce soygun gerçekleştirerek ve yalnızcaüretken olmayanları soymakla* övünerek çalışmalarını başarıylasürdürdü. Ama 1913'te büyük ölçekli eşkıyalığa soyunanyeni Stirnerci bireylerden oluşan çok daha ürkütücü,Bannot Çetesi de vardı; üyelerinin çoğu polisle giriştiklerisilahlı çatışmalarda öldüler. Ama bunlar 1894'ten sonrakiyirmi yıl boyunca anarşizmin genel olarak yapıcı eğilimleri- .ne nykırı düşen istisnalardı sadece.En vı>rinı li döneminde Fransız anarşist faaliyetinin tümçeşitlPrini a.vrıntılı bir şekilde ele alma imkii.nım olmadığındnn,)q•ndiıııi hart>klİn örgütlenmesine ve basınına ilişkinbazı şı•ylı-rl


326 ANARŞİZMFRANSA'DA ANARŞtzM 327raftarlann sayısının 1880'lerin 3000 Fransız militanındançok daha fazla olduğu kesin gibi görünüyor.Anarşist etki en güçlü şekilde 1894'ten sonra basına vesendikalara aktif katılımla uygulandı. Anarşist basın 1894kovuş.turmalarından zenginleşerek çıktı. Otuzlar Mahkemesi'ndenkaçmak için İngiltere'ye giden Pouget sürgünde LePere peinard'ı yayımlamaya devam etti; 1895'te Fransa'yadöndükten sonra La Sociale'i kurdu, ama ertesi yıl eski adınıyeniden aldı ve Le Pere peinard, Pouget'nin eski ProudhoncuLa Voix du peuple ismini yeniden canlandıran CoofederationGenerale'in günlük gazetesinin editörlüğünü yapmakiçin 1900'de onu terk etmesine kadar devam etti. Bu a­rada anarşist faaliyetlerde yeni bir çağın başladığının.bilincindeolan Jean Grave, Temps nouveaux gibi oldukça yerindebir adla çıkan, sadece La Revolte'un bir ik.§.mesi olmaklakalmayıp, baştan itibaren gelişen anarko-sendikalizm akımınıdestekleyerek yeni bir yön benimseyen bir dergiyle gazeteciliğegeri döndü. Nihayet Aralık 1895'te Sebastien Faureülke çapında dağıtılan anarşist gazetelerin en kalıcısıolup, iki dünya savaşının neden olduğu kesintiler dışında1950'lerin sonlarına kadar çıkmaya devam eden Le Libertaire'ikurdu..Bu dönemde, günlük anarşist gazeteler çıkarma çabalarıda yok . değildi; bir sendika gazetesi olan ve ancak kısmenanarşist bir yönelime sahip olan La Voix du peuple dışındahiçbiri kalıcı bir başarı elde edemedi. En önemlisi Dreyfusolayının parlak döneminde Sebastien Faure tarafından kurulanLe Journal du peuple'dü; anarşistlerin yanı sıra sol kanatsosytılistlnrin de makalelerini basıyor ve keskin bir dinkarşıtı çizgi izliyordu, ama hiçbir zaman mali açıdan başarılıolıımndı ve Aralık 18H9'dn on ay yayımlandıktan sonra tarihekarıştı. İki yıl sonra F'aure Lyon'da ikinci günlük anarşistgazete Quotidien'i kurdu; bu gazete de yeterli destek olmadığıiçin kapanana kadar hemen hemen 300 nüsha satıyordu.Açık ki, sendikalar dışında, anarşistlerin taraftarları,haftalık dergilerden daha fazlasını destekleyecek kadar fazladeğildi; bu haftalık dergiler bile borç içindeydi ve destekleyicigrupların yardımlarına ihtiyaç duyuyorlardı.1890'larda Fransız anarşistlerinin sendika hareketinegiderek daha fazla katılmaları sayesinde anrko-sendikalizmgelişti; sonraki yıllarda Fransa dışına yayıldı ve yalnızca Latinülkelerinde değil, Almanya, Hollanda ve İskandinavya'da da baskın liberter tavır olarak büyük ölçüde anarşist komünizminyerini aldı.Ne temel anarko-sendikalizın yaklaşımı ne de taraftarlarınınsavundukları eylem biçimleri tamamen yeniydi. 1830'lar İngiltere'sinde, Ulusal Sendikalar Birliği, Robeıt Owen'ın teorik etkisiyle, işçilerin kapitalizm altında daha iyi koşullarasahip olmalarını talep etmek.le kalmamış, aynı zamandapolitik faaliyetten ayrılmış bir hareket aracılığıylasosyalleşmiş bir toplumun kurulmasını da tahayyül etmişti.Owen'cı sendikacıların kapitalizme son vermek. ve yeni dünyayıyaratmak için uygun buldukları yöntem İşçi SınıfınınBüyük Ulusal Bayramı'ydı; 1833'te İngiliz lokantacı WilliamBenbow'un tasarladığı ve savunduğu ilk genel grev versiyonu.Fransa'da bile sendikalistlerin, işçilerin kurtuluşununişçilerin eseri olması gerekliliği üstünde durmaları, Proudhon'unİşçi Sınıfının Politik Kapasitesi'ne k8dar geri gidenbir tutumdu; Varlin ve Fransız Bakunincileri de Paris Komünü'ndenönce toplumsal mücadelede sendikaların rolünükabul etmişlerdi ve genel grev Enternasyonal içindeki Mark·sist olmayan kolektivistler tarafından özellikle savaşa karşıdirenişin bir aracı olarak desteklenmişti. Anarkosendikalizmdeözgün olan, bu ögeleri geçmişten alıp 19. yüzyıl sonusanayi dünyasının koşullarına uyarlaması ve sendikayı sınıfmücadelesinin merkezi ve aynı zamanda yeni toplumun çekirdeğihaline getiren bir teori yaratmasıydı. Temel toplumsalbirim olarak komün yerine sendikanın öne çıkarılması vekomplocu ya da isyancı eylem yerine sınai eyleme önem verilmesi,anarko-sendikalistleri anarşist komünistlerden vekolektivistlerden ayıran iki noktaydı.


328 ANARŞİZMFRANSA'DA ANARŞİZM329Sendika hareketi, ekonomik çıkarlannın korunması içinişçi sınıfı birliklerine izin veren 1884 yasasından sonra Fransa'dayeniden oluşmaya başladı. Hemen hemen aynı anda a­narşistler de yeni sendikalara girmeye başladılar; ilk girenlerarasında ünlü bir hatip olan ve toplumsal devrimin aracıolarak genel 'grevi savunan marangoz Joseph Tortelier vardı.Ama sendikalarda açıkça devrimci bir eğilimin ortayaçıkması biraz zaman aldı. İlk genel örgütlenme olan FederationNationale de _s Syndicats 1886'da kuruldu; bu Guesde'inParti Ouvrier'si (işçi Partisi) sosyalistlerinin denetimi altındakireformist bir organ. İki yıl sonra anarşist bir eğilimortaya çıkmaya başladı. işçileri kazanarak toplumsal barışauaşmạyı um1:1 t ed.en Waldeck-Rousseau Hükümeti'nin teşviklenylePans sendikaları 1888'de işverenlerin çıkarına çalışanbureaux de placement1a [işbulma bürosu] rekabet etmeküzere bir Bourse de Travail ya da· İşgücü Borsası kurdular.Bourses de Travail'in faaliyetlerinin işçilerin militanlığınıazaltacağı umut ediliyordu; tam tersi oldu. Bourses tarafındanoluşturulan yerel sendika grupları anarşist ademimerkeziyetçiliğe hitap ettiler ve Federation Nationale desSyndicats içinde Guesdistlerin merkeziyetçi eğilimlerine karşıçıkmanın bir yolunu sundular. Ayrıca, anarşistler Bourses'unişgücü arzının sendika tarafından denetlenmesi veböylelikle ekonomik güç için yararlı bir araç oluşturmasıylasonuçlanacağını umuyorlardı.Hareket hızla yayıldı, birçok taşra kentinde Bourses deTravail kuruldu ve anarşistler süratle bu büroların en önemlisindedenetimi ele geçirmekte vakit kaybetmediler. 1892'debir Federation des Bourses de Travail kurmak için, anarşistlerinde etkili bir şekilde nüfuz ettikleri yeterli sayıda Boursesde Travail vardı; 1894'te Fernand Pelloutier federasyonunsekreter yardımcısı oldu, 1895'te genel sekreterlik konumunayükseldiğinde başka bir anarşist olan Paul Delesalleonun yardımcısı oldu. Pelloutier, bir Radikal olarak politikayaatılan ve sonra Guesdistlere yönelen parlak bir gençgazeteciydi; politik partilerle olan deneyimlerinde hayal kı-nklığına uğrayarak genel grevde doruğuna varan sınai eyleminvarolan koşullarda işçilerin korunmasını sağlayan venihai toplumsal devrime giden en iyi yol olduğuna karar verdi.G. D.H. Cole'ün söylediği gibi "Pelloutier sendikalizmikurmuştur" demek abartı olur, ama en azından idealist veiçten coşkusuyla sendikalizmin ilk ve en önemli lideri olduğudoğrudur. Anarşistler Bourses de Travail'a, devlete yöneliknefretlerini ve özellikle Pelloutier'nin 190!'de zamansızbir şekilde ölmesi üzerine onun federasyon sekreterliği görevinidevralan Georges Yvetot tarafından temsil edilen sertanti-militarizmlerini de beraberlerinde getiriyorlardı.Bu arada anarşistler rakip Federation Nationale des Syndicats'yada sızmaya başladılar. Blanquist'ler ve Jean Allemane'ınliderliğindeki devrimci sosyalist gruplarla ittifakhalinde, Guesdistlerin FNS üzerindeki denetimlerini yok etmeyibaşardılar. Artık iki örgütlenme arasında işbirliği mümkündüve 1894'te Nantes'da yapılan ortak bir kongrede delegelerinbüyük çoğunluğu "nihai devrimci araç genel grevdir"kararına vardılar ve bu binyılcı düşünceyi işçilere aktarmakiçin devrimci grupların denetiminde olan özel bir komitekurdular.İki federasyonun gerçek birleşmesi, büyük ölçüde Boursesde Travail militanları ademi merkeziyetçi örgütlenme bi·çimlerini terk etmek istemedikleri için hemen gerçekleşmedi(ama 1893'teki ortak bir kongrede bu yönde girişimler başlamıştıbile). Sonuç olarak Fransa' da sendikalist hareket 1902'ye kadar birleşmedi. Birleşmeye doğru ilk adım 1895'te, FederationNation8le des Syndicats, Confederation Generalede Travail'a dönüştüğü zaman atıldı; iki seksiyonlu bir yapı-biri ulusal sendikalar, diğeri ise yerel federasyonlar- sunupBourses de Travail'ı yakın ilişki içine çekmeyi umut ediyordu,ama Pelloutier ve taraftarları birkaç ay için konfederas·yona girdiler ve çekildiler. Bu arada 1898'de CGT, kamu gö·revlileri olarak, grevleri yasallaştıran Sendika Kanunu'nunkapsamına girmeyen demiryolu işçilerinin planlı grevinedestek olmak üzere, kostümlü bir genel grev düzenledi; an-


330 ANARŞİZMFRANSA'DA ANARŞiZM 331cak hükümetin tehditleri demiryolu işçilerini korkuttu veb,üyü.k deneysel genel grev, CGT içinde grev planlannın otontelereulaşmasına izin veren ılımlıların itibardan düşmesineyol açan bir fiyaskoyla sonuçlandı. Bu, anarşistlerin konfederasyoniçindeki etkilerini güçlendirmelerini sağladı ve190'de i örgütlenmenin tutumları bir birleşmenin sağlanabilecegıkadar yakındı. Genişlemiş CGT' de eski bir Blanq?ist olan Victor Griffiıelhes genel sekreter oldu, ama anarşıstYvetot ve Delesalle, Bourses de Travail seksiyonlarınınbaşındaydılar, Pouget ise ulusal federasyonlar bölümününbaşındaydı, aynı zamanda da La Voix du peuple'ün editörlüğünüyapıyordu.. 1902 ile 1908 yıllan arasında anarşistlerin Fransız işçile­" arạsındaki etkileri doruk noktasına ulaştı. Kuşkusuz CGThıçır . zaman tamamen anarşist bir örgütlenme olmadı. Üyelenndenönemli bir azınlık tavır olarak reformist olmaya devametti, de imci çoğunluk içinde ise anarşistler Blanquist'ler, Allemanıst1erle ve militan sendikayı devrimci faaliyetink arac v ṭek amacı olarak gören, Pierre Monette'in tipik hır temsılcısı olduğu yeni bir "pür" sendikalistler kuşağıylareaet eyorlardı. Bir bütün olarak CGT'nin Fransız işçilerınınçogunluğunu temsil ettiğini söylemek de mümkün değıl; anarko-sendikalist teorisyenlere göre bu iyi bir du:rumdu,çünkü kararlı militanlardan oluşan görece küçük bir ör­ tle e, kritik bir durumda kayıtsız kitleleri harekete geçırebılırve bu arada aktif olmayan kart sahiplerinden olu­:°şan bir kitlenin içinde boğularak güçlerini kaybetmezlerdi.Bakuninci devl'imci elit anlayışı anarko-sendikalist teorideönemli bir rol oynadı.20. yüzyılın ilk on yılı boyunca CGT işçi eyleminin süratinibelịrlPi ve bu dönemi yoğun bir grevler, sabotajlar, poliseY_ nel k :;ııdd t v silahlı kuvvetlerin maneviyatını bozmaya yonelık sendıkalıst girişimler dönemine dönüştürdü. Çalışakoşullarının düzeltilmesi açısından maddi olarak çok büyuk. kazanımlar elde edilmemiş olabilir ama bu anarko-sen­dikalistler için önemli değildi; sınıf düşanlıklannın keskin-leşeceği ve işçilerin deneyimlerinden yola çıkarak, toplumsalsorunun devrimci bir şekilde çözülebileceğini öğrenecekleribir mücadele ortamı yaratmak istiyorlardı.Devrimci sendikalistler teorilerini bu yoğun mücadele i­çinde yarattılar. Toplumun üreticiler ve asalaklar halindebölündüğünü ileri sürerek, sendikaları üreticilerin mücadelebirliği, insanları en temel bağlarla -ortak çalışma ve ortakekonomil:t çıkar bağlan- bir araya getirerek güçlenen bir birlikolarak gördüler. İşçi ancak sınai mücadelede en yakındüşmanı olan kapitalistle karşılaşır; ancak bu mücadelede"doğrudan eylemi", aracılar tarafından çarpıtılmayan eylemiuygulayabilir. Devrimci sendikalistin gözünde eylem şiddetliolabilir ya da olmayabilir. Sabotaj, boykot, grev biçimini alabilir.En yüksek biçimi anarko-sendikalistlerin yalnızca kapitalizmideğil aynı zamanda devleti de ortadan kaldırmanınve liberter mutluluk devresine ulaşmanın aracı olarak gördüklerigenel grevdir . Bu, anarşistin politik eylemi reddetmegeleneğini pekiştiren bir öğretiydi, çünkü sendika, politikparti için pratik bir alternatif sunar gibi görünüyordu; aynı. zamanda dolaysız düşmanı olan kapitalistin destekçileri olarakarka planda duran devlet, kilise ve ordu nefretini de olduğugibi koruyordu.Bu tür bir doktrin yalnızca militan işçileri değil, aynı zamandakuşkuyla yaklaşılan entelektüelleri de çekiyordu.Bunlar arasında en yaratıcısı Georges Sorel'di. Düşüncelerien eksiksiz biçimde Şiddet Üzerine Düşünceler'de (Reflectionson Violence) geliştirilmiş olan Sorel'in sendikalist hareketlehiçbir doğrudan bağı yoktu ve Pelloutier, Pouget, Pataudve Yvetot gibi sendikalist teorisyenler onu benimsemezlerdi.Mesleği mühendislikti, Marx ve sonra Bergson'a ilgiduymuş ve çok farklı olan bu iki felsefecinin düşüncelerinisendikalist hareketin pratik deneyimiyle birleştirerek kenditoplumsal gelişme teorisini yaratmaya girişmişti. Bu teoriyr>göre, sınıf mücadelesi toplumun sağlığına ve enerjisine kal·kıda bulunduğu için değerliydi ve şiddetle yürütülmeliydi,çünkü -der Sorel Malraux ve Sartre gibi yazarları önceleye-


332ANARŞİZMFRANSA'DA ANARŞİZM 333rek- şiddet eylemi ''kendi içimizde yeni bir insan yaratmakiçin bir çaba gösterdiğimiz" ve "kendimize egemen olduğumuz"uç anları sağlar. Bu anlar Sorel için gerçek özgürlüktür;onların ötesine giden bir dünya aramaz. Ve genel grevkavramını övmekle birlikte, bunu, binyılcı amacına ulaşacağınıdüşündüğü için değil, onun başarısına ilişkin düşünce,işçilerin coşkusunu sürdürmek ve -hiç sona ermeyen- mücadeleyekatılma isteklerini korumak için paha biçilmez bir"toplumsal mit" olduğu için yapar. Sorel'de, kuşku götürmezbir şekilde hayran olduğu Proudhon'u hatırlatan bazı ögelervardır, ama Sorel hiçbir zaman bir anarşist olduğunu ilerisürmemiştir ve anarşist tarihteki yeri periferiktir. Çünküdüşünceleri onu sola götürdüğü kolaylıkla sağa da götürebilirdi;gerçekten de monarşist ve anti-Semitik hareketlere katılmışve sonunda İtalyan faşizminin peygamberleri arasındabir yer bulmuştur.arko-sendikalizmin etkisi, sendikalist hareketin tamözerkliğini ilan eden ve Sağa ya da Sola tüm politik bağlılıklarıreddeden ünlü Amiens Beratı'yla birlikte 1906 civarındaFransa'lia doruğun ulaştı. 1908 civarında azalmayabaşl_adı. Bu kısmen başlıca devrimci-sendikalist liderlerin-Griffuelhes, Pouget, Yvetot ve diğerleri- hapse girmelerineve yerlerini başında Leon Jouhaux'nun bulunduğu ve sürekliolarak sağa doğru kayan "pür" sendikalist grubun almasınayol açan bir dizi başarısız genel greve bağlıydı. Sonuç olarak,her zaman Britanya sendika hareketinin reformizmineeğilim duyan ulusal sendikalar giderek konfederasyon içindedaha fazla güç elde ettiler; anarşistler Bourses de Travailiçinde yerlerini korudular, ama bir bütün olarak CGT politikasıüzerindeki etkileri 1909'dan 1914'e kadar hızla azaldı,kilit konumlara erişme imkilnları sınırlandı ve örgüt onlarınözel dan\galannı taşımamaya başladı. Anarko-sendikalizminparlak günlerinde; tam anlamıyla anarşist propaganda gruplarıçalışmulannı sürdürdüler ve hareketin bu iki akımı arasındakiilişki sık sık gerginleşti. Başlangıçta bireyciler sendikalarakatılmaya karşıydılar. Karşı uçta Jean Grave ve Tempsnouveaux genel olarak sendikalistlere sempatiyle yaklaşıyordu.sebastien Faure Le Libertaire'de yıllarca anarşist komünizinin-pürist anlayışına dayanan bir muhalefeti savunu,ama daha sonra iyi niyetli tarafsızlığa kaydı. Zaman geçtıkçeve daha genç sendikalistler bir devrimi yalnızca sınai etkinlikaracılığıyla düşünmeye başladıkça:, sendikalar dışındakibirçok anarşist, monolitik sendikaların hilkim olduğubir gelecek görüşünden rahatsız olmaYa başladı. 1907 msterdamEnternasyonal Kongresi'nde Malatesta ile Pıerre:Monatte arasındaki tartışma, devrimci sendikalizm geliştikçe,temsilcilerinin de artık herhangi bir şekilde anar·şizmebağlılıklarını beyan etme zorunluluğu duymadığını ve görüşayrılıklarının arttığını ortaya koydu.Fransa'da anarşist komünizm için de anarko-sendikalizmiçin de Birinci Dünya Savaşı birkaç yıl önce başlamış olanbir çöküşü hızlandırdı. Anarşistlerin ve sendikalistlerin yükseksesle ilan ettikleri anti-militarizm, gerçek savaşla karşılaşıldığındabüyük bir etkiye yol açmadı. Askerlik yaşındakianarşistlerin çoğu direnmeden savaşa gittiler ve Jean Grave,Charles Malato ve Paul Reclus gibi liderlerin birçoğu Müttefikleridesteklediklerini ilan ettiler. sebastien· Faure ile E.Armand'ın muhalefete devam ettikleri doğrudur, ama hareketiçindeki ayrılık çöküşü hızlandırdı. Anarşist gazetelerkapaı:ıdı; anarşist gruplar dağıldı; hiçbir etkili yeraltı hare-·keti oluşmadı.Savaş bittiği zaman, başansının somutluğuyla Rus Devrimiaynı ölçüde çözücü bir etken haline geldi. CGT içindebüyük görüş aynlıkları yarattı. Başlangıçta komünistler vedevrimci sendikalistler ittifaka girdiler ve konfederasyoniçinde Pierre Besnard başkanlığındaki anatşistlerin geçiciolarak denetimi ele geçirdikleri bir Centre Syndicaliste M­volutionnaire oluşturdular. 1921'de Centre bölündü ve rakipbir örgüt olan CGT Unitaire kuruldu. Yine başlangıçta anar·ko-sendikalistler üstünlüğe sahip gibi görünüyorlardı veFransa'nın çeşitli bölgelerinde başarısızlığı itibarlarını kaybetmelerineve 1922 Saint-E:tienne Kongresi'nde komünist-


334 ANARŞİZMlerin CGTU'nun denetimini ele geçirmelerine neden olan birdizi grev hareketini teşvik ettiler. Kısa bir süre sonra CGTUProfintern'e katıldı, yeni bir bölünme oldu ve anarşistler ay·ılarak kısa bir süre önce Berlin'de kurulan Enternasyonallşçiler Birliği'yle ittifak kuran Özerk Sendikalar FederalBirliği'ni oluşturdular, 1925'te ise CGT Syndicaliste Revolu·tionnaire adını aldılar. CGTSR 1939'a kadar varlığını sür·dürdü, ama küçük bir sekter hareket olmanın ötesine hiçbirzaman geçemedi ve 1923'ten itibaren anarko·sendikalizmFransız işçi sınıfı faaliyetlerinde önemsiz bir yer tuttu.Anarşist hareketteki çökme ise sayılardan çok militanlıkaçısındandı. Anarşist gazeteler ve gruplar 1918'den sonrayeniden canlandılar, ama anarşizmin 1880 ile 1910 yıllarıarasında çeşitli biçimleri içinde hemen hemen tekeline aldığıdevrimci büyü, Rus Devrimi'nin ışığında soldu ve genç aktivistlerinbirçoğu Komünist Parti'ye gitti, bu arada yeni liderlerortaya çıktı ve savaş öncesi elitten hayatta kalanlarsavaşı destekledikleri için itibardan düştüler. Fransız anarşizmiyeni yönlere gitmedi. Yalnızca 1894 sonrasının verimliyıllarında açılan yolla!ı azalmış bir enerjiyle izledi. Geçmiştesaflarına büyük katkılarda bulunmuş olan zanaatkAr sınıfınınönem kaybetmesiyle birlikte anarşizm Fransız işçılerininruh haliyle uyuşmaz gibi görünüyordu, ancak büyük ölçüde,radikal doktrinlerin mantığının tüın sınıflardan Fransızlarıbüyülemesi nedeniyle hayatta kaldı.Ancak 1918 ile 1939 arasındaki yıllarda yerli liberter 'hareketyaşayan bir fosil haline geldiyse de, Fransız Hükümetlerinin1920'1erde ve 1930'1arda politik mültecileri barındırmakonusundaki gönüllülükleri nedeniyle Paris ve güneyFransa'nın bazı kısımları önemli anarşist merkezleri halinegeldi. Totaliter Ubus Avrupa üzerine çöktükçe yabancı anarşistlerdalga dalga.Frans8'da bir araya geldiler. Önce Rusya'dan, sonra İtalya' dan ve Almanya'dan ve nihayet İspya'dan geldiler; 1939'da Fransız topraklarında yerli anarşistlerdendaha fazla yabancı anarşist vardı herhalde. NestorM.akhno ve Alexander Berkman orada öldüler; büyük İtal-FRANSA'DAANARŞİZM 335yan anarşistlerinin sonuncusu Camillo Berneri görev duygusu,ölmek üzere kendisini İspanya'ya çağırana dek orada yaşadı.Ama onlar, genellikle, kaderin kendi ülkelerindeki mücadeleyekendilerini geri çağıracağı günü boş yere bekleyengeçici konuklardı yalnızca. Fransız hareketi üzerinde pek azetkıleri oldu ve varlıkları hareketin popüler yaşamdaki köklerininsolmasından kaynaklanan çöküşünü durdurabilecekhiçbir şey getirmedi.IL Dünya Savaşı sırasında direniş hareketinde etkin birrol alan bireysel anarşistler kuşkusuz vardı, ama komünistlerinkigibi örgütlü bir varoluşları yoktu, bu nedenle de savaşsona erdiği zaman Faure'un Le Libertaire'inin adını alangazetesiyle birlikte yeniden canlanan Fransız Anarşist Federasyonu,·komünistlerin savaşın başında Stalin ile Hitlerarasındaki yakınlaşmanın münasebetsiz anısını silebilmelerinisağlayan, reklamı iyi yapılmış savaş dönemi faaliyetlerininbir sonucu olarak ele geçirdikleri türden bir toplumsalyenilenme imgesini vermeyi başaramadılar. Artık sendikahareketi üzerinde elle tutulur bir etkisi kalmadığı için ve·Batı dünyasının her yerinde olduğu gibi Fransa'da da gençlerarasında bir huzursuzluğun ortaya çıktığı; ana harekettenkopan genç anarşist grupların kendi dergilerini -örneğinNoir et rouge- yayımlamaya başladıkları bir döneme, gençanarşistleri ideolojik kemikleşmeye isyan ·ettiren örgütselbir katılık da eşlik ettiği için, yeniden canlanan anarşist hareketarkaik [archaicist] bir biçime büründü.Fransa'da "resmi" savaş sonraı anarşizminin örgütlenmeyebağlı uyku halinin karşısına, Mayıs 68'deki öğrenciayaklanmasının hız verdiği ve yalnızca Paris'te değil ülkeninbirçok yerinde genç işçilerin üstlendikleri devrime çokyaklaşan olaylan koymak gerekir. Bu dönemde yaygın birşekilde tartışılan ve pratik ifadesine kavuşturulan spontanayaklanma ve işçi denetimi düşüncelerinde, Proudhon'un18401arın Lyon Karşılıkçılarından yola çıkarak geliştirdiğive Enternasyonal'deki liberterlere ve anarko-sendikalistlen•aktardığı öğretilerin etkisi görülebilir.


336 ANARŞİZMFransız Anarşist Federasyonu liderlerinin, bir örgüt olaraküzerinde hiçbir etkileri olmadığını ve hatta öngörmediklerinikabul ettikleri 68 Ayaklanması sırasında, işçiler grevegitmekle kalmayıp fabrikaları işgal ettikleri zaman, bu geleneketkileyici bir biçimde geçmişten kabarıp geldi; Fransa'da,sendikalar uzun süredir komünist aygıtın boğucu denetimialtında oldukları halde, anarşistlerin mücadeleci sendikalistörgütlenmelerde baskın olduk.lan geçmişin anılan çok derinleregömülmemiştir ve Fransız işçi sınıfı militanı -hangi partiyebağlı olursa olsun- Marx'ın yazılarından çok, her yerdeolduğu gibi işyerinde de işçilerin kendi işlerini denetleyebilecekleriinancından etkilenebilir; bu inanç Proudhon'un işçiSmıfmın Politik Kapasitesi'nden çıkar.Fransa'da 68 Olayları, aktörlerin çoğunun kendilerini a­narşist olarak görmedikleri ve anarşist teori ya da klasik liberterliteratür hakkında çok az bilgiye sahip oldukları birdurumda anarşist düşüncelerin ve anarşist taktiklerin spontanbir şekilde ortaya çıkabildiğini çok güzel bir şekilde göstermiştir.Fransa'da anarşizmi temsil ettiği kabili edilmişyaşlı entelektüeller, olaylar üzerinde kesinlikle etkili olmadılarve geleneksel hareket hemen hemen hiçbir rol oynama­.dı. Bazı muhalif anarşist öğrenci grupları ve diğer küçük liberterhareketler etkindi ve Sitüasyonist'ler arasında (anarşizmile gerçeküstücülük arasındaki geleneksel ittifakın devamettiği yerde) ve Nanterre'de gelişen 22 Mart Hareketi'nin liderleri arasında anarşist unsurlar vardı. Bununla birlikte,örneğin Sitüasyonist'lerin işçi konseylerine ilişkin düşüncelerinin,ne ölçüde onları etkilemiş olduğu kesin olanAlman sol komünist teorilerden, ne ölçüde hayatta kalan a­narko-sendikalist gelenekten türediğini belirlemek her zamankolay değildir.Sorbonne'da ve Bourse'da sosyalizmin kızıl l?ayrağınınyanında anarşizmin kara bayrağının dalgalanması, aslındahareketin ruhundan tamamen bihaber olan sekter Maoist veTroçkist grupçukların dışındaki, çoğu öğrenci ve işçi isyancıyaesin kaynağı olan devrimci doktrinlere yönelik eklektikFRANSA'DA ANARŞİZM 337tavrı çok güzel göstariyordu. Anti-otoriter Solun çeşitli kollanarasındaki bu dayanışma duygusu, ayaklanmadan bir kaçay sonra (Kasım 1968) Noir et rouge'da yer alan, "gerçek ayrım'Marksizm1e ya da böyle tanımlanan şeyle anarşizm a­rasında değil, liberter ruh ve düşünce ile Leninist, Bolşevik,bürokratik örgütlenme anlayışı arasındadır," diyen ve "GeçmişinKonseyci Komünist Hareket içindeki 'Marksistlere' ve... 22 Mart Hareketi içindeki birçok arkadaşımıza, yan Leninistbir parti örgütlenmesi anlayışına sahip olan resmi 'anarşistlerden'daha yakın olduğumuzu söylemekten korkmuyoruz,"diye. devam eden bir başyazıda ifade ediliyordu.Mayıs 68 olaylarında anarşist katkının önemi daha sonraolayları inceleyen sosyologlar tarafından teslim edilmiştir.Alain Touraine, Le Mouvement de mai'de "kızıl bayrakla karabayrağın bir1eşmesi Mayıs Hareketlerinin simgesiydi" diyordu;Edgar Morin ise Mai 1968: La Bri.che'de, "Marksizmve sitüasyonizmle renklendirilmiş anarşizm için entelektüelyeniden canlanma dönemiydi," diyordu. Diğer yorumcularanarşistlerin olan bitenin ruhuna ne kadar yakın olduklarınıbelirtiyorlardı ve Morin genç anarşistlerin ayırt edici özelliğiolan açık fikirlilikle şunları söylüyordu:Onlar resmi Marksist, Troçkist ya da Maoist partilerdekibirçok militan gibi dogmatik bir skolastisizmin tutsakları değildirler.Kaṫı düşüncenin sınırlamalarına daha az tutsaktırlar.Ve aslında Daniel Cohn-Bendit gibi demagojik romantiklerdençok Mayıs 68 Hareketi'nin ünlü olmayan üyeleri arasındaanarşist ruh sık sık en safbiçimleriyle ortaya çıktı. JeunesseAnarchiste Communiste'in sadece "Yarat!" sözcüğününbulunduğu veciz posterini anımsamamak mümkün mü?Ya 1960'larm gençlik hareketlerinde iyi ve idealist olan nevarsa ifade eden başka bir anonim posteri? ''Yabancılaşmatop]umu tarihten yok olmalıdır. Yeni ve özgün bir dünya yaratıyoruz.Hayal gücü iktidarı alıyor!" Sözcüklere dikkatedin. İktidarı alan insanlar değil, partiler de değil, öğrenci·


- 338FRANSA'DA ANARŞİZM 339ler bile değil, hayal gücü! Bu kesinlikle yozlaşmadan gerçekleşebilecektek iktidar gaspıdırlMayıs 68 Hareketi özgür örgütlenme açısından etkileyicibir deneyimdi ve herhalde tarihte gerçek bir anarşist devrimeen yakın olan şeydi. Ama büyük ölçüde işçi sınıfı üzerindekinüfuzlarını korumak için geç bir tarihte harekete girenkomünistlerin ihaneti nedeniyle devrim olarak sonunda yenildi.Sonraki yıllarda, ifade ettiği isyancı itkiler solmaya yada sonunda Mitterand'ın seçilmesine ve ruhça 68 asilerindenuzak olan sosyalist bir rejime giden politik kanallara yönelmeyebaşladı.·Ancak coşku sona erdiğinde, anarşizm Mayıs günlerindeaktivistlerinin gençler. arasında kazandığı itibarı büyük ölçüdekorudu. Olaylarla biraz canlanan-Fransız Anarşist Federasyonu,Alliance Syndicaliste'i içine alıp feshedilmiş LeLibertaire'in bir ardılı olarak Le Monde libertaire'i yayımlayarakvarlığını sürdürdü. Ama zaman zaman belirli meselelerdeittifak kurmak için biraraya gelen, bunun dışında özerkçalışmalarını sürdüren başka liberter gruplar da ortaya çıktı.BazıJarı propaganda gruplarıydı; bazıları işçi ya da öğrencisorunlarıyla ilgileniyorlardı. Union des Travailleurs CommunistesLibertaires, Co-ordination Libertaire :Etudiante,Organisation Communiste Libertaire ve daha önce TribuneAnarchiste Communiste olan Contre-Pouvoir'ı oluşturuyorlardı.Bu gruplar aralarında L'Entraide, Courant Alternatif,Lutter ve Agora'nın da bulunduğu farklı anarşist görüşleriifade eden çeşitli dergiler yayımladılar. Son yıllarda, çeşitlianarşist oluşumlar, devam eden Fransız emperyalizmiyle ilgilimeseh•lerde birleşmeye özellikle eğilimliydiler ve 1985'teParis'te devam eden son sömürge rejimlerinden birindenkurtulmaya çalışan Yeni Kaledonya'nın yerli Kanak Halklarınındavası için Fransa'da destek toplama amacıyla Co-ordinationLibertaire contre les lmperialisms'i kurdular. Bu,Fransız anarşizminin mi)itan günlerini anımsatan bir dava­,ı,.,l'iink;i 1R7'rf Vı:>ni K.lrfnn""'rfa .,_;;_1'


XIİTALYA'DA ANARŞİZMAn rşist hareketlerin yerel özellikleri benimseme eğilimi,Risorgımento.sırasında gelişen devrimci tavrın liberter hareket n içi?1lmesine katkıda bulunduğu İtala'da özellik-1 belırgınd.ir. Ulk:edeki ilk anarşist militanlar eski Mazzinicilerya da Garibaldicilerdi; 19. yüzyılın başlarındaki cunıhuri!e areketler gibi, anarşizm de Savoy monarşisinin h8-kimıyeti altında uzun süre yeraltında yaşadı ve Carbonaritarafind geliştirilen komplo, ayaklanma ve göz alıcı eylemler,ana şıst eylem tarzlarının belirlenmesine yardımcı oldu.Hareketin gevşek örgütlenmesi bile Carbonari'nin baskı altındakiörgütlenmesine benziyordu; Errico Malatesta ve CarloCafiero gibi tipik liberter kahramanlar Garibaldi ve Pisacanegibi çok renkli bir yaşam sürdürdüler.Ama ulusal kurtuluş hareketi İtalyan anarşizmini -ve onuns esinde diğer ülkelerdeki anarşist yöntemleri- etkilediğigıbı, yabancı anarşistlerin düşünceleri de İtalya'dak.i devrimcihareketlerin genel gelişimini etkiledi. Bakunin'in 1864'teİtalya'ya gelmesinden çok önce, özellikle Risorgimento'nunDon Kişot'u olan San Giovanni Dükü Carlo Pisacane'nin yazılanve vaazları sayesinde Proudhon'un düşünceleri İtalyancumhuriyetçi düşüncesi üzerinde etkili oldu'Pisacane, Roma Cumhuriyeti Mazzini Ordsu'nda kur·may başkanıyken 1848 Devrimi'nde genç bir adam olarakönemli bir.ı:ıı oynadı. 1857'de küçük bir cumhuriyetçiler ordus;ı ?bı lkte Cenova'dan Cagliari vapuruna binip Garibaldının Sıc_ ly macea ını ondan .önce yaşadı; ama sonuçlardaha tra.ııktı. Kendisıne katılacaklarını umduğu yerel isyancılaronu düş kırıklığına uğrattılar; Bourbon kuvvetleri- ·ne yenildi ve savaş alanında öldü.Pisacane, Risorgimento'nun kahraman şehitlerinden biriITALYA'DA ANARŞİZM 341oldu, ama liberter düşünceleri ancak ölümünden sonra, toplueserlerinin (Saggi başlığı altında) Paris'te yayımlanma­yla birlikte gün ışığına çıktı. 1848'den ölümle sonuçlananCalabria macerası arasındaki sürgün yıllarında Proudhonve Fourier'den çok fazla etkilenmiş ve yaklaşmakta olanİtalyan Devrimi'nin yapısı konusunda Mazzini ile polemikleregirmişti. Pisacane'nin tavrı, Baltunin'in pan-Slavist dönemindekitavrından çok farklı değildi; toplumsal bir devrimdengeçen ulusal bir devrim öngörüyordu. Ulusun özgürleşebilmesiiçin köylülerin ayaklandırılmaları gerekiyordu ve buonların ekonomik kurtuluşlarından, en dolaysız tiranlarıolan topralt sahiplerinin boyunduruğundan kurtulmalarındangeçiyordu. Bu nedenle Pisacane, Proudhoncu bir sosyalistoldu. Proudhon gibi herkesin "kendi emeğinin ürününesahip olması"nı ve "tüın diğer mülkiyetlerin kaldırılmaklakalmayıp hırsızlık olarak reddedilmesi"ni talep ediyordu.Aslında Pisacane kolektivizm konusunda Proudhon'un ötesinegeçti, çünkü sanayi fabrikalarının kolektif mülkiyet halinegelmesini ve toprağın insanların tarım ürünlerinde eşitpaya sahip olacak.lan şekilde komünler tarafından ekilip biçilmesiniistiyordu.Pisacane, Proudhon'un temel ekonomik teorisini kabuletmekle kalmadı. Aynı zamanda hükümete ilişkin düşüncelerinide benimsedi ve devrimin nihai amacını Jakobenlerinve Blanquistlerin merkezi devleti olarak değil, "tek adil vegüvenli hükümet biçimi; Proudhon'un anarşisi" olarak düşünüyordu.Toplumsal kurumların sadeleştirilmesini talep ediyordu;"gerçek ve zorunlu ilişkiler içinde kurulan toplum hertür hükümet düşüncesini dışlar" beyanında bulunuyordu. A­ma İtalyan anarşizmi ile önceki Risorgiento gelenekleri a­rasındaki belki ·de en çarpıcı bağlantı Pisacane'nin daha sonraeylemle propaganda olarak tanınan şeyi savunmasıydı.Düşünce propagandası bir kimeradır* [diye yazıyordu]. f)iışünceler eylemlerden kaynaklanır, eylemlur düşüncelerd


342 ANARŞİZM.İTALYA'DAANARŞİZM 343ğil; insanlar eğitilmiş oldukları zaman özgür olmayacaklar, özgüroldukları için eğitilecekler. Bir yurttaşın ülkenin i.filiği içinyapabileceği tek şey, zorunlu olan devrimle işbirliği yapmaktır;bu nedenle komplolar, gizli planlar, teşebbüsler vb. İtalya'nın a­maçlanna doğru ilerlemesine yönelik eylemler serisidir.İtalya'da anarşizmin tarihini bu ilkeleri uygulama· çabasınınbir kaydı olarak yazmak kolay olacaktır.Pisacane ardında bir hareket bırakmadı. Bununla birlik·te hem kişisel ilişkileri aracılığıyla hem de ölümünden Sonrayazılan aracılığıyla genç cumhuriyetçiler üzerinde çok etkilioldu ve Bak.unin 1864'te Floransa'ya geldiğinde bu etki sayesindedostça karşılandı. Hem Floransa Kardeşliği'nde hemde daha sonra Napoli'de kurulan Enternasyonal Kardeşlik'tePisacane'nin birçok eski yoldaşının olması anlamlıdır.Proudhon'un etkisi de İtalya'ya daha dolaysız Karşılıkçılıkbiçiminde nüfuz etti; Floransalı Nicolo lo Savio'nun editörlüğündeİtalya'da kurulalı ilk sosyalist dergi olan n Proletario'daProudhoncu izler vardı. Ancak Fransa'da olduğugibi İtalya'da da Karşılıkçılar ılımlılık ve muhafazakhlık e­ğilimi taşıyorlardı ve anarşizmin gelişimindeki rolleri ihmaledilebilir bir düzeydeydi. İtalyan anarşist hareketi fiilen Bakunin'ingelişiyle birlikte başlar.Floransa'da Bakunin'in önceki dönemde savunduğu pan­Slavizm'i terk etmesini ve devrimci doktrin olarak anarşizmibenimsemesini daha önce anlattım; sonuç olarak, İtalya'da anarşizmin doğuşu en temel prototipiyle enternasyonal a­narşist hareketin -Floransa Kardeşliği- doğuşuyla çakışıyordu.Bu kısa ömürlü örgütlenme hakkında ne kadar az şey bilindiğinide belirttim ve ardılı olan Enternasyonal KardeşliğiBakunin'in yaşamındaki ve anarşizmin uluslararası gelişimindekiblı: olay olarak anlattım. Burada Enternasyonal Kardeşliğibir ltalyan hareketi olarak görülebildiği ölçüde tartışacağım.Bakunin'in ve en yakın dostlarının kaleme aldıklan kuruluşbelgelerinde, Kardeşliğin İtalyan Seksiyonu, :La Societ8per la Rivoluzione Democratica Sociale olarak da La Societ8dei Legionari della Rivluzione Sociale Italiana olarak da adlandırılmaktadır.Bunlan iki ayn örgüt olarak düşünmek i­çin hiÇbir neden yoktur; Bakunin'in gösterişli ünvanlara yöneliktutkusu bu çift isimliliği açıklamak için yeterlidir. Kuruluşunkomuta merkezi, Bakunin'in Napoli'deki EnternasyonalKardeşlik Merkez Komitesi'yle kabaca çakışmak.taydı., Üyeliğe kabul edilen militanlardan oluşan bu parti yönetimkurulunun bazı üyeleri daha sonra anarşist tarihte önemliroller oynayacaklardı. Bir 1848 kıdemlisi olan Giuseppe Fanellifiilen İtalyan parlamentosunun bir milletvekilidi, amaBakunin'den öylesine büyülendi ki daha sonralan Ispanyolkitlelerini anarşizme kazanmak gibi tuhaf ama başarılı birgörevi yerine getirdi. Sicilyalı bir I:ıoınoepati doktoru olan SaverioFriscia da bir Millet Meclisi üyesiydi, ama EnternasyonalKardeşlik. açısından güney İtalya mason üyeleri üzerindebüyük etkiye sahip, otuz üçüncü dereceden bir mason olarakdaha önemliydi.* Napoli1i bir avukat olan Carlo Gambuzzi,yıllarca İtalyan anarşist. hareketinin aktif bir lideriolarak kalmanın yanı sıra, Bakunin'in yakın bir arkadaşı vekarısı Antonia'nın aşığı olacaktı. Bu ilk elit grubunun sonönemli üyesi başka bir genç Napoli1i avukat olan. AlbetroTucci'ydi.Bu adamlann önderliğini yaptıktan hareketin büyüklüğünütahmin etmek, özellikle de kiğıt üzerindeki abartılı tanımlamalarnedeniyle çok zordur. Bir İtalyan Merkez Komitesioluşturuldu ve tilin ülke iyimser bir şekilde üyeleri MerkezKomite tarafından atanacak bir genel kurmay tarafındandenetlenecek bölgelere aynldı; bu dönemde Bakuninistler,devrimden sonra toplum için genel anarşist düşünceleri kabuletmekle birlikte kendi örgütlenmeleri içinde komplocugeleneğin otoriter biçimlerinden henüz kurtulmaınışlardı.Ancak, İtalya'da Kardeşliğin kollarının aktif hale geldiğiyerlerin yalnızca Napoli ve Sicilya'daki Palermo ve Sciacca·*Bakunin de Proudhon gibi bir maııondu; kıta maııonluğıı ile ilk·anarşist hareket arasındaki bağlantılara ilitkin bir araftırma yapıl·ması gerekmektedir.


344 ANARŞiZMfrALYA'DA ANAR$İZM 345ken't1 ; e lduğu açık gibi görünüyor; bu grupların üye sayılarınaılışk.in hiçbir güvenilir rakam yok, ama muhtemelen sayılarazdı. Ayrıca, Bakunin'in Floransa'daki eski arkadaşlarındanbirkaçı bireysel üyeler olarak Kardeşliğe girmiş olabilselerde, bir Floransa şubesi olduğuna dair hiçbir kanıtyok. Bakunin 1867 Ağustos'unda Cenevre'ye gitmek üzereN apoli'-?en ayrılır ayrılmaz varolan seksiyonlar bile zayıflamışgıbı görünüyor ve 1869'a kadar resmi olarak feshedilme­!en Enternasyonal Kardeşliğin başka yerlerde olduğu gibiltal a'd a Bakunin'in en yakın arkadaşlarının örgütlenmesıhalını aldığını varsaymak herhalde çok yanlış olmaz.Bu ılk yıllar boyunca Bakunin ile iialyan taraftarlan arasınayakın bir ilişki vardı. Fanelli, Friscia ve Tucci, Barışve Ozgürlük Birliği'nde ona eşlik ettiler ve daha sonra UluslararasıSosyal Demokrasi İttifakı'nın kurucu üyeleri olmakiçin onunla birlikte istifa ettiler. Fanelli, Gambuzzi, Tucci veFriscia, . ala a'lı Raffaele Mileti ve Floransalı GiuseppeManzonı ıle bı ! lıkte, İttifak'ın ulusal komitesinin çekirdeğinioluşturdular. Ittifak'ın İtalya'daki gücünü de tahmin etmekzordur, çünkü 1869'da örgüt feshedildi ve şubeleri otomatik?larak Ul . slararası İşçi Birliği'nin seksiyonlan halin geldi .!tayan mılıtanlar buna karşı çıktılar, ama bu tarihten -1869'un ilk ayları- itibaren İtalya'da etkili bir anarşist hareketgelişmeye başladı.En başta hareket Mezzogiorno'yla sınırlıydı ve en aktifseksiyon Gambuzzi ile terzi Stefano Caporosso liderliğindekiNa oli'deydi. Birçok yerel zanaatkar katıldı ve Enternasyonalın Eyltil 1869 Basel Kohgresi'nde Caporosso 600 üyeyesahip lduklannı bildirdi. İki ay sonra, Napoli Seksiyonu, -e r Yalnızca işçiler arasında dayanışma ruhunu geliştırdıgııçın yararlı olduğunu savunduğu için, düşünceleri dahasonra Georges Sorel tarafından geliştirilen düşünceleri öncelergibi görünen eski rahip Michelangelo Statuti'nin editörlüğndeilk İtalyan anarşist dergisi L'Eguaglianza'yı kurdu.Uç ay onra 'Eguaglianza polis tarafından kapatıldı, a­ma Napolı Seksıyonu gelişmeye devam etti. Bir deri işçilerigrevine müdahale ettikten sonra o kadar hızla genişledi ki1870 yılının başlarında yerel polis 4000'den fazla üyesi olduğunubildiriyordu. Campania ve Sicilya'da başka seksiyonlarortaya çıktı, ama hareketin İtalya'nın geri kalanına yayılmasıiçin biraz daha zaman geçmesi gerekiyordu . Polis baskısı,Gambuzzi ve Caporosso'nun tutuklanması ve Napoli Seksiyonuüyeleri arasında ajan provokatörlerin oldunun saptanmasıgüneyde bıle bir çöküşe yol açtı.Ancak 1871 yılının ortalarında, ilk mücadelelere katılmışolup Bakunin'in etrafında toplanan kıdemlilerden farklı birkaraktere sahip yeni bir militanlar grubu ortaya çıktı. LiderleriCarlo Cafiero, Errico Malatesta ve Carmelo Palladinohep güney İtalya'daki toprak sahiplerinin eğitimli çocuklarıolan, yirmili yaşlannın başındaki genç adamlardı; hepsi köylülerinyoksul olduğu bölgelerden geliyordu (Cafiero ile PalladinoApulia'dan, Malatesta Campania'daki Capua'dan);aslında aynı on yıl içinde yakıcı bir şekilde "halka gitme" arzusunuduyan vicdanlı Rus soylularının İtalyan benzerleriydiler.YokSullara ve savunmasızlara yapılan haksızlığı hissettikleriiçin Mazzini'nin sofuca liberalizmine tahammüledemiyorlardı; -Garibaldi yaşlandığı ve tekrar mücadeleyekatılma konusunda gönülsüz olduğu için Cafiero kısa bir süreEngels ve Marx'la flört ettiyse de- gözlerini çevirdikleri liderBakunin oldu. Cafiero, Malatesta ve Palladino üçlüsüMezzogiorno'da Enternasyonal seksiyonunu yeniden oluşturdular,ama polis baskısının engellemeleri nedeniyle çalışmalarıyavaş ilerledi ve Mazzini, Bakunin'in işine yarayanve ona İtalyan sol kanat politikasına yoğun bir şekilde müdahaleetme fırsatını veren bir eyleme girişmeye karar vermeseydibelki de çok ileriye gidemezdi.Mazzini yaşlandıkça muhafazakii.rlaştı ve ltalyan cumhu·riyetçi hareketi içindeki aktivist ögelere kuşkuyla yaklaşmıı·ya başladı. Avrupa'da sosyalizmin artan etkisinden rahntcıı1.oluyordu ve Paris Komünü'nü tanrısızlığı ve gerçek milliyı•lçiliğiyadsıması nedeniyle reddetmişti. :)imdi gözlerini l•:ııtı•rnasyonal'e dikmiş ve La Roma del popolo'dn benzer lıir '."·kil-.


346 ANARŞiZMde ona saldırıyordu. K.omünarlann kahramanlığına hayranolan ve en iyilerden bazılannın Enternasyonalist olduğunubilen taraftarlarının birçoğu Mazzini'nin tutumundan hoşlanmadıve Milano'daki sol kanat cumhuriyetçi gazetelerdenbiri olan il Gazzetino Rosso 24 Temmuz 1871 tarihinde Bakunin'inBir Enternasyonalist'in Giuseppe Mazzini'ye Yqnıtıbaşlıklı sert bir yanıtını yayımladı. Bakunin, Mazzini'yi, lideriKomün'ün son günlerinin dehşetini yaşadığı bir dönemde"proletaryanın davasına sırt çevirmek"le suçluyordu. Bakuninbu makaleyi tamamladıktan hemen sonra, o anda İ­talya'da anarşizmin nüfuzunun tehlikede olduğunu anlayarak1871 sonbaharında yayımlanan Mazzini'nin Politik Teolojisive Enternasyonal (Mazzini's Political Theology and theInternational) başlıklı çok daha uzun bir denemeye girişti.Bu polemiklerin doğrudan etkisi, Mezzogİorno'dan çıkıpsonraki kaleleri Tuscany, Romagna ve Marches'a yayılmayabaşlayan Enternasyonalist örgütlenmenin hızlanması oldu.18 Ekiın'de Cafiero Engels'e Enternasyonalist faaliyetin başladığıkentlerin bir listesini verdi; aralarında güneydeki eskimerkezlerin yanı sıra Floransa, Parma, Ravenna, Pisa, Turin,Milano, Roma ve Bologna da vardı.- O dönemde bu kentlerinkaçında aktif seksiyonlatın olduğttnu söylemek zor, a­ma Jura Federasyonu Kasım 1871'de Genel Konsey'e karşıSonvillier Genelgesi'ni yayımladığı zaman, Bologna, Milanove Turin'deki seksiyonlar güney İtalya'dakilerle birlikte onudesteklediler.Ancak o sırada hızlı bir değişim başladı. Bakunin Kasım1871'de Mazzinici bir işçiler kongresinde, bazı delegeleri Mazzini'nintavrına göz yummak yerine kongreden çekilmeye iknaeden İtalyan Arkadaşlarıma Genelge (Circular to My ltalianFriends) başlıklı yeni bir broşürü dağıtmıştı. Ertesi ay,orta İtalya'da bir İşçi Birlikleri (Fascio Operaio) hareketibaşladı; bu hareket.başlangıçtan itibaren sosyalist eğilimliydive Şubat 1872'de Ravenna, Lugo ve Forli'den üyelerin birtoplantısı özerk komünler talebini benimseyerek Enternasyonal'lebirleşti. Ertesi ay Fascio'nun on dört Romagna SeklTALYA'DAANARŞİZM347siyonu Bologna'da gerçekten ulusal olan ilk anarst to lantıyıyaptılar, çünkü Napoli, Turin, Cenova, Mantua ve randola'danda delegeler vardı. Paris Komünü'nün verdıgı co.şkuylaEntemasyonal'e katılmış bir fıloloji öğrentjsi olan ve18701erin büyük kısmında Malatesta ve Cafıero ile birlikteİtalyan anarşizminin etkili önderleri arasına girecek olanAndrea Costa liderliğinde bir grup genç Romagna1ı kongreyehAkiın oldu. .Bologna Kongresi, Marksislerin gelişmekte olan ltalyansosyalist hareketi üzerinde etkili olma umutlarını en a :dan bir süre için tamamen suya düşürdü. Marx ve Bakunin ıayıran politik eylem sorun'una ilişkin olarak, delegeler seçimlerekatılmayı reddettiler ve anlamlı bir şekilde '1ıer otoriterhüküınet ayncalıksız sınıfların zararına ayncalıklılarmeseridir," beyanında bulundular. Aynca toplumsal so nı: nunçöztimünü hedefleyen genel bir ayaklanmayı destekledikleriniilan ettiler, Kongre örgütsel olarak, özerk kalmaya kararvererek Genel Konsey ve Jura Federasyonu'nu aynı düzeydeiletişİm büroları olarak kabul ederek Marx-Buninmücadelesindeki kararlan erteleyen Bologna Bölgesı Federasyonu'nuiıkurulmasıyla sonuçlandı. Kendileriyle birlikteolmayan herk.esin kendilerine karşı olduğuna inanan Marxve Engels, İtalyanların "tam Bakuninist yüzlerini ort y .koydukları"nakarar verdiler; kısa zamda ortaya çıktıgı uzereyanılmadıklarını gördüler.Büyük ölçüde' Costa'nın enerjik örgütsel .çalış ıısı ndniyleRomagna anarşist militanlığın merkezı halıne geldi. ­talya'nın diğer bölgelerinde de birçok Enternasyonal seks ­yonu kuruldu, ama Umbria dışında pek az bölgesel koord ­nasyon vardı ve ülke anarşistlerini ulusal bir k ?grede b raraya getiren -Enternasyonal içindeki mücadele ıçın güçlennibirleştirmek isteyen- Bakunin'in kışkırtmalarıyla Romagnalılarınve Napoli'de Fanelli'nin girişimi oldu. 4 Ağuı-ıto111872'de Rimini'de toplanan bu kon'gre tarihsel öneme ı-ıuhipti,çünkü hemen hemen on yıl için İtalya'da sosyalizmin nnt.iotoriter eğilimini yerleştirmeke kalmamış, aynı 1.11n)nnılo


348ANARŞiZMbir bütün olarak Enternasyonal'in kaderini de dolaylı olarak ·belirlemişti.Kongrede yirmi bir seksiyon temsil ediliyordu ve dağılım·lan anarşist etkideki coğrafi kaymaları gösteriyordu. Bir zamanlarbaskın durumda olan Mezzogiorno yalnızca iki- seksiyoniçin delege göndermişti; sefalet içindeki köylülerden o­luşan bu bölgede anarşizm büyük kentler dışında pek az ilerlemekaydedebilmişti. Bir Roma seksiyonu dışında delegeleringeri kalanı kuzey illerinden geliyordu: Romagna, Tus·cany, Umbria ve Emilia. Son tutukluluğu nedeniyle VincenzoPezza isimli delegesi hasta olan Milano ise ateşli bir şe·kilde anti-Marksist terimlerle ifade edilen bir mesaj gönder·mişti. Delegeler her iki militan kuşağını da temsil ediyorlar­-dı: Eski cumhuriyetçi Soldan Fanelli ve Friscia, genç kuşak·tan Costa, Cafiero ve Malatesta.Kongre, Enternasyonal'in İtalyan Federasyonu'nu, tek or·tak organlan iletişim ve istatistik btirolan olan özerk seksiyonlarınbasit bir ağı olarak oluşturdu. Politik eyleme karşıgeleneksel anarşist kararlar oybirliğiyle kabul edildi ve kongreüçüncü gününde Genel Konsey'le ilişkiler ve Lahey Kongresi'neyönelik tavır konusuna geçti. Bakunin ile İspanyol veJura Federasyonlarındaki taraftarları İtalyanları Lahey'emümkün olduğu kadar çok delege göndermeye zorladılar, a·ma Cafiero ve Costa'nın ateşli söylevleri sonucunda İtalyan·lar "Londra'daki Genel Konsey'le tüm dayanışma bağlarını"kopardıkları, Lahey Kongresi'ni reddettikleri ve otoriter yön·temlere karşı çıkan tüm Enterna>ıyonalistleri Neuch8tel'dekiayrı bir anti-otoriter kongreye temsilci göndermeye çağırdıklanağır ve kesin bir kararı kabul ettiler. Böylelikle eskiEnternasyonal içinde kurulmuş son fe detıısyon olan İtalyanFederasyonu bütün anarşistlerin kaçınılmaz olduğunu içiniçin bildikleri kopuşu ilk başlatan fe derasyon oldu,İtalyanlar Lahey Kongresi'ni desteklememe kararlarınıuyguladılar. C:arlo Cafiero oraya gitti ama yalnızca bir gözlemciolarak; Isviçre yoluyla dönerken İtalya' dan dört başkadelegeyle buluştu ve Entemasyonal'in Marksist seksiyonla-ITALYA'DAANARŞIZM349·npdan kopuşu olumlayan Saint-Imier'deki kongreye katıldı., İtalyan anarşistlerinin Rimini Kongresi'nde sergilediklerimilitanlık sonraki aylarda azalmadı. Marksistlerle bağlantılarınıkoparmakla kalmadılar; aynı zamanda sol kanat cumhuriyetçileriyletüm ittifakları reddettiler ve günden günetutarlı bir Bakuninist tavra yaklaştılar. Bu yalnızca toplumsalve ekonomik örgütlenmenin liberter biçimlerine verilenönemi belirtmiyordu; aym zamanda yasadışı bir gazetenin i­lan ettiği gibi "bugün artık propaganda yeterli değildir; artıkmücadele için örgütlenmemiz gerekiyor'' kararını ortay8: koyuyordu.Açıkça ayaklanmacı mücadele kastediliyordu. Ital·ya'daki anarşist hareket tavrı keskinleştikçe güçlendi ve1873 Mart'ında Bologna'da ikinci ulusal kongre yapılırkenelli üç delege 150 seksiyonu temsil ediyordu; bu, yedi ay önceilk kongrede temsil edilen seksiyon sayısının yedi katıydı.Federasyçnun hızla büyümesini İtalyan Htikümeti kaygıylaizliyordu; içişleri bakanı taşra otoritelerine bölgelerin·de Enternasyonal'i ortadan kaldırma talimatlan gönderiyordu.Polis Bologna Kongresi'ni basarak Cafiero, Costa ve Malatesta'yıtutukladı, ama geri kalan delegeler yalmzca toplantıyerini değiştirdiler ve tartışmalarına devam ederek· maruzkaldıkları baskıyı hedef alan meydan okuyucu kararlar aldı·lar. Genel ilkelerin yeniden olumlanmasının yanı sıra 1873Kongresi'nde kabul edilen en önemli karar, "ateş ve açlık nedeniyleıstırap çeken ve kurtuluş saatini özlemle bekleyenLombardy'deki ve güney illerindeki on dört milyon köylü"ylebağlantı kurma umuduyla kö_ylüler arasında propagandaçağrısında bulunan karardı. Bu umudu gerçekleştirme veköylüleri eyleme teşvik etme girişimi gelecekteki anarşistfaaliyetler üzerinde çok etkili oldu.19. yüzyıl İtalya'sında polis baskısında ayıplanacak, hattakorkulacak İıiçbir şey yoktu. Risorgimento kahramanlarınınıstırapları onu bir değer işareti haline getinnişti ve hükümetinEnternasyonal'i ez'ip yok etme çabalarının tek sonucuseksiyonlarının üye sayısının artması olmuştu; İtalyan annr·şizminin dramatik yıllanndan biri olan 1874'ün ilk ayların-


350 ANARŞİZMİTALYA'DAANARŞİZM 351da polis ve anarşistler -ayrı ayrı tahminlerde bulunarak.kabacaaynı sonuca varmışlardı; Entemasyonal'in üye sayısı30 OOO'in üstüne çıkmıştı. Ayrıca büyük ölçüde Bakunin1esürekli temas halinde bulunan Costa'nın faaliyetleri sayesinde,bu küçük anarşistler ordusu sonunda, ltalya'nın herbölgesine, hatta Sardinya'ya kadar uzanan on bölge federasyonuaracılığıyla işleyen örgütsel bir ağ ile birleşmişti.İtalyan anarşistleri faaliyetlerinin merkezini kongre salonlanndatidevrimci mücadelenin açık alanına kaydırmayabu dönemde karar verdiler. Cafiero ve Malatesta'nın uluslararaSıanarşist hareketin geri kalanına yeni bir İncil olaraktaşıdık:lan Eylemle Propaganda'nın misyonerleri gibi ortayaçıkmaları için 1876'ya kadar beklemek gerekiyordu. O yıl·Malatesta, Jur.i Federasyonu'nun Bulletin'inde şu beyandabulunuyordu: "'İtalyan Federasyonu,' eylemlerle sosyalist il·keleri olumlamaya yönelik isyancı .eylemin en etkili propagandaaracı olduğuna inanır." Fransa ve İspanya'daki teorisyenlerinbenimSedikleri bu İtalyan bakış açısı 1880'ler boyuncaAvrupa'daki anarşist faaliyetlere h&kim oldu. Amapratik bir taktik meselesi olarak daha 1873'te İtalyan hareketininkoşullantidan doğdu.Anarşistler büyük bir halk desteği elde etmişlerdi, ama-İtalyan devrimci-geleneklerini anımsayarak- ancak Garibaldicilerinve Mazzinicilerin başarılarıyla rekabet edebilirlersekonumlarını koruyabileceklerini anladılar. "Şiddet eylemi,"diyordu Andrea Costa, o günleri anımsayarak, "sorunuortaya koymak, eski ideallerin üzerindeki yeni ideali göstermekiçin ... bir zorunluluk ... olarak görülüyordu." 1873-74kışı bir sıkıntı ve huzursuzluk dönemiydi, grevler ve açlığıprotesto eden göteriler anarşistlere doğrudan eylemcilikleriniküçük çapta sergileme fı rsatı sağladı. Ama bu yeterlideğildi; düşünülerek hesaplanmış bir eylem planına ihtiyaçvardı ve bu amaçla federasyonun militan liderleri Bakunin'in isyancı eylemi başlatmaya yönelik gizli iç örgütlenme düşüncesiniyeniden canlandırdılaF. Buna uygun olarak, 1873yılının sonuna doğru Enternasyonal içinde gölge bir grupolarak, tamamen gizli bir şekilde hareket eden ToplumsalDevrim İçin İtalyan Komitesi'ni kurdular. Komitenin amacı,zincirleme tepkiyle, Enternasyonal'in genel bir toplumsaldevrime doğru kitle 8yaklanmalarına kılavuzluk edeceği birbölgesel isyanlar serisine yol açacağı umuduyla, İtalya'nındikkatle seçilmiş bölgelerinde bir dizi iyi planlanmış ayaklanmayıkışkırtmaktı.Toplumsal Devrim İçin Komite 1874 yazı için ayrıntılı bireylem planladı. 7-8 Ağustos gecesi Romagna anarşistleri Bologna'yıele geçirecekler ve onların başarılarına ilişkin haberlerRoma, Floransa, Palermo ve Leghom'da ve Apulia ile Sicilya'nmkırsal bölgelerindeki ayaklanmalar için işaret oluşturacaktı;bundan sonra da büyük yangının tüm İtalya'yayayılabileceği ve "toplumsal tasfiye"nin tamamlanabileceğiumut ediliyordu. Dehşetli bir projeydi, ama Enternasyonalistlerinperformansları niyetlerine denk olmaktan çok uzaktı.Polis muhbirler aracılığıyla planlar hakkında epeyce bilgisahibi oldu ve büyük ayaklanmanın arifesinde ayaklanmanınkilit örgütçüsü Andrea Costa tutuklandı. Komplo yaraalmış ama mahvolmamıştı; 7 Ağustos sabahı İtalya'nın dörtbir yanındaki kasabalarda ve şehirlerde Toplumsal Devrimİçin İtalyan Konıitesi'nin, işçileri "tüm ayrıcalıkların ortadankaldırılması ve insanlığın tam kurtuluşu için ölümünesavaşmaya" çağıran bildirileri dağıldı.Bologna Ayaklanması'nın planlan çok aynntılıydı. Şeb-.rin dışındaki iki noktada 1000 Bolognlı toplanacaktı, oradaRomagna'nın başka şehirlerinden 3000 isyancı onlara katılacaktı.Birleşen kuvvetler iki kol halinde şehre yürüyecekve Bakunin onlara katılmak üzere şehirde bekleyecekti; birkol cephaneliğe saldıracak -iki çavuş kapıları açmaya sözvermişti- ve bu arada kilit noktalarda toplanan malzemelerlebarikatlan kurmuş olan isyancılara silah dağıtılacaktı.Çok sayıda Bolognalı asi toplandı, ama Imola'da toplanmasözü vermiş ve diğer şehirlerden gelmesi beklenen 3000kişi yerine ancak 200 kişi geldi. Bunlar Bologna'ya doğru yolakoyulmuşlar ama polis ve asker yollarını kesmişti, tutuk·


352 ANARŞiZMITALYA'DA ANARŞİZM 353lanmaktan kurtulanlar dağlara kaçmışlardı. Bolognalılartakviye kolunu boş yere bekledikten sonra silahlarını tarlalaragömdüler ve dağıldılar. Diğer İtalyan şehirlerinde planlananayaklanmalar alarma geçen polisin seferberliği nedeniylesuya düştü ve yalnızca Apulia'da Malatesta umutlanboşa çıktığı zaman bile isyan bayrağını Don Kişotvari bir şekildeyükseltti. Malatesta'nın olaya ilişkin betimlemesinde,kısa bir süre sonra İtalyan anarşizminin lideri olacak ve yarımyüzyıl boyunca bu konumu koruyacak olan bu adamınniteliğini gösteren kara bir mizah vardır.Yüzlerce müttefik Castel del Monte'de hazır bulunmaya sözvermişti. Oraya gittim, ama geleceğine yemin edenlerden yalnızcaaltı kişi gelmişti. Önemli değildi, silah kutusu açıldı; kutu,eski model ağızdan dolma tüfeklerle doluydu; non fa niente,silahlandık ve İtalyan ordusuna savaş açtık. Köylüleri yanımızaçekmeye çalışarak günlerce dayandık., ama hiçbir yanıt alamadık.İkinci gün üzerimize ateş açan ve bizi çok kalabalık zannedensekiz polisle çarpıştık. Üç gün sonra askerler tarafından kuşatıldığımızıfarkettik; yapılabilecek tek bir şey vardı. Silahlangömdük ve dağılmaya karar verdik. Ben saman yüklü bir arabayagizlendim ve böylelikle tehlike bölgesinden dışarı çıktım.Malatesta İsviçre'ye doğru giderken kuzeyde Pesaro'datutuklandı ve hapishanede diğer anarşist liderlerin arasınakatıldı. Büyük toplumsal tasfiye planının nihai sonucu İtal·ya'da Enternasyonal faaliyetlerinin aylarca sakatlanmasıydı.Aktif militanlarının çoğu parmaklıklar arkasında ya da sürgündeydi,seksiyonları dağıtılmış ve basını kapatılmıştı. Öteyandan isyancılar anarşist oldukları için değil, Victor Emma·nuel'in hükümetine meydan okuduklan için halkın büyüksempatisini kazandılar; yasa önünde açık bir şekilde suçluolan bu adamların saygıdeğer jüriler tarafından suçsuz bulunmalan,ekonomik ve toplumsal sorunları çözmek için pekaz şey yapan bir rejime karşı halkın birikmiş öfkesini dilegetirdi. Haziran 1876'da isyancıların hepsi "suçsuz" bulunduve serbest bırakıldı; sadece bazılarını iki yıl mahkemesiz tutanhukuki gecikme nedeniyle acı çektiler.Duruşmalarda devrimci söylevlerle -yalnızca Andrea Costaüç gün boyunca tanık kürsüsünde oturdu- kazanılan pro:paganda_başartlarıyla ve en aktif militanların kamu yaşamınageri dönmesiyle güç kazanan :;nternasyonal 1876'da örgütlenmesiniyeniden inşa etmeye başladı. Bölge federasyonlarıyeniden kuruldu ve Bologna, Floransa ve Jesi'de polis tarafındanrahatsız edilmeden konferanslar düzenlendi. Leg·horn'da il Nuovo Risveglio ve Fabriano'da il Martello'nunyayın hayatına başlaması anarşist basının yeniden canlanmasınısağladı. Son olarak, Floransa'da Ekim ayının sonlanndaulusal bir kongre düzenlendi. Bu kez polis kongreningerçek amacırun başka bir ayaklanmalar dizisi planlamakolduğundan korkarak -ya da korkuyormuş gibi görünerekyineseferber oldu. Andrea Costa ile diğer delegeler Floransa'yagelir gelmez istasyonda tutuklandılar, bu arada kongrenintoplantı salonu polis tarafından işgal edildi. Ama ellikadar delege hıUA özgürdü ve kongre sonunda Apeninlerineteklerindeki bir ormanda gün boyu yağan yağmur altındayapıldı.Cafiero ve Malatesta kongreye hikim oldular ve delege·ler onların etkisi altında uzlaşmaz bir ayaklanmacı ve antipolitikprogramı kabul ettiler. Bu hiç değilse teorik olarak,daha önemlisi, İtalyanların Bakuninist kolektivizmden anarşistkomünizme kaydıklarını gösteren bir karardır.Herkes toplum için yeteneklerinin izin verdiği her şeyi yap·malı ve üretimin ve toplumsal kapasitelerinin durumunun elverdiğiölçüde toplumdan tüm ihtiyalanmn karşılanmasını talepetme hakkına sahip olmalıdır.Ama ekonomik sorunlara ilişkin düşünceleri ne olursa olsun,anarşist liderlerin zihinlerini hala bir çığı başlatan taşgibi hareket edecek devrimci eylem hayalleri meşgul ediyor·du. 1874 Apulia Ayaldanması'nın başarısızlığına rağmen Ca·fiero ve Malatesta güney İtalya köylülerinin kalplerinde pııt·lamaya hazır bir malzemenin var olduğunıı hıil§. inanıyorlnrdıve 1877 yazında büyük hazırlıklnrdıın ı;nrn CampRn irı'dıı


354 ANARŞiZMITALYA'DA ANARŞİZM 355Benevento yakınlarındaki San Lupo dağ köyünde karargAhlarınıkurdular. Yanlarında Rus devrimcisi Stepniak ve sonundapolis ajanı olduğu ortaya çıkan Salvatore Farina adlıbir dağ rehberi vardı. Farina komplocuların planlan olgunlaşmadanpolislerin gelmelerini sağladı ve polislerden birininölümcül bir yara aldığı sert bir silahlı çatışmadan sonrayirmi altı anarşist teçhizatlarını katırlara yükleyerek Apeninleredo yola koyuldular. İki gün sonra, 8 Ağustos sabahında-hır pazar günüydü- küçük ordu kızıl-kara bayraklarlaLetino köyüne geldi. Meydana toplanan köylülerin huzurundaCafiero Kral Victor Emmanuel'i tahttan indirdi vearkadaşları ciddiyetle yerel vergi kayıtlarını yaktılar. Köylülerikinci hareketi alkışladılar ve Letino papazı Peder Fortinianarşistleri "Tanrının ilahi yasasını bildirmek için gön·derdiği gerçek havariler" olarak karşıladı. Eski milis tüfek·leri dağıtıldı ve Cafiero halka onlan kullanmalannı ve özgürlüklerinikazanmalarını öğütledi. Sonra anarşist çete PederFortini'nin rehberliğinde sonraki Gallo köyüne gitti, ora·da Peder Tamburini onları karşılamaya geldi ve "Korkacakbir şey yok. Bunlar dürüst adamlar. Hükumette bir değişiklikolmuş ve kayıtları yakıyorlar" diye bağırarak ev ev dolaş·tı. GalJo'da isyancılar vergi kayıtlarını yakmakla kalmadılar,tahsildarın kasasındaki nakit paraya da el koydular veyöre değirmeninde un vergisini belirlemek için kullanılan öl·çeği parçaladılar. Bütün bunlar köylüleri çok keyiflendirdi;ortaya çıkacak karışıklık sayesinde birkaç kuruş az vergivermelerini sağlayabilecek hoş bir eylemdi. Ama Letinolularya da Gallolular arasından dava için silahlanma eğilimi gösterentek bir kişi bile çıkmadı. Çok haklı olarak, onlar yap·tıkları için asilere şükran duyarken bölgelerinin tüm İtalya'ya karşı kendilerini savunanıayacaklarını belirttiler. "Yarınaskerler gelecek ve herkes öldürülecek." Kehanetleri kısmendoğruydu. Tekrar dağların yolunu tutan küçük isyancılar ordusunakarşı bir buçuk tabur piyade, iki bölük süvari ve ikibölük Bersaglieri gönderildi. İsyancılar yağmurdan sırılsıklamoldular, kar yığınları arasında yürüdüler ve siste yolla·nnı kaybettiler. Sonunda bir köy evine sığındıar ve çevrelerisarıldı, etkili bir direnişte bulunamayacak kadar tükenmişoldukları için yakalandılar. Komik küçük girişimleri anarşistlerinİtalyan köylülüğüne ulaşma çabalarının kaderiniönceden gösteriyordu; güney İspanya'nın tarım işçilerinintersine güney İtalya'nın tanın işçileri liberter mesihlere kapalıydıve İtalya'da anarşizm çoğunlukla küçük şehirlerinhareketi olarak kaldı.Benevento Ayaklanması yeni bir hükümet baskısı döneminigündeme getirdi; tutuklamalar, dergilerin ve örgütlerinyasaklanması, ardından Savoy monarşisine düşman jürilerinEntemasyonalist sanıkları her zamanki gibi beraat ettirmeleri.Yıl sonunda yasal olarak kapatılmış olan Enternasyonalyeniden örgütleniyordu ve 1878 Nisan'ında Pisa'dakigizli bir kongrede "silahlı proletaryanın burjuvazi, saltanatve dinden geri kalmış ne varsa yıkacağı gtin çok uzak olmadığıiçin, fedak.§.rlıktan kaçınmaksızın," ulusal düzeyde "ge·nel bir ayaklanma" karan alındı. Bir dizi yerel kongre görevbilinciyle planı onayladı, ama Bologna, Apulia ve Beneventobaşarısızlıkları en militan isyancılann bile coşkusunu tüketmiştive ülke çapında devrim planlan hiçbir zaman konuşmaaşamasının ötesine geçemedi.Bunun yerine, belki de kolektif düş kırıklığının bir sonucuolan bireysel şiddet eylemleri başladı. 17 Kasım 1878'deyeni Kral Umberto, Napoli sokak1annda dolaşırken, Giovan·ni Passanante adlı bir ahçı arabasına atlayıp onu üzerine"Yaşasın Enternasyonal Cumhuriyet" sözcükleri kazılmışbir bıçakla öldürmeye çalıştı. Passanante'nin herhangi biranarşist grupla bağlantısı olduğuna dair hiçbir kanıt yoktu,ama kamuoyu -belki d haksız yere- onun eylemi ile son zamanlardaliberter dergilerde "tüm kralları, imparatorlaı·ı,cumhurbaşkanlannı, tüm dinlerin rahiplerini" "halkın gerçekdüşmanlan" olarak yok etme tavsiyeleri arasında bir bnğlantıgördü. Passanante'nin girişiminin hemen ertesi güııtlFloransa'daki bir monarşist gösterisine bir bomba atıldı \'ı•dört kişi öldü; iki gün sonra Pisa'dn kulnbalığın oı·tıuoıulo


356 ANARŞİZMbaşka bir bomba patladı, fakat ölen olmadı. Floransa'dakibombanın bir ajan provakatör tarafından atılmış olması çokmuhtemel, ama Pisa'daki bombanın bir anarşist tarafındanatıldığı kesin.Bu eylemler Enternasyonal'e daha fazla baskı uygulanmasıiçin bir bahane oldu. 1878 sonunda terörist eylemlerdesuç ortaklığından kuşkulanılsın ya da kuşkulanılmasm hemenhemen her anarşist militan ya hapishanedeydi ya dasürgünde ve hükümet, mahkemeleri Entemasyonal'i suçlularınir birliği olarak ele almaya ikna etmeye çalıştı, bu 0•tomatık olarak Enternasyonal üyelerinin tutuklanmasınıhaklı kılacaktı. Bu girişim başarısız oldu, çünkü mahkemelr Ent rnasyonal'i ?, üyesi bile olmayan -Passanante gibibıreylerıneylemlerınden sorumlu tutulamayacağını kabulettiler, ama polisin 1878 kışı ve 1879 baharı boyunca uyguladığıamansız baskı sonucunda Enternasyonal bir örgüt o­larak dağıldı.Tekrar canlanamaması kısmen 1871 ve 1877 yılları arasınd_a harekete kılavuzluk eden dinamik genç liderlerin artıkltalya'da etkin olmamalarından kaynaklanıyordu. Cafierove Malatesta sürgündeydi; Cafiero Lugano'da toplananmülteciler grubuna başkanlık ediyordu, Malatesta ise devrimciserüven arayışı içinde Avrupa'da ve doğu Akdeniz sahillerindedolaşıyordu. Onların eksikliğinden daha vahimiCosta'nın ayrılışıydı. Costa 1877'de Ver-.:iers'deki son SaintlmierEnternasyonal'i kongresine gitti ve orada Paul Brousseile birlikte tutarlı bir şekilde aşırı bir çizgi izledi. Kısa birsüre sonra Paris'te tutuklandı V( anarşist hareketin yenidencanlanmasıyla ilişkili faaliyetleri nedeniyle iki yıl hapse mahkUmedildi. 1879'da henüz hapishanedeyken anarşizmi terkettiğini ilan etti ve artık politik eyleme inandığını ilıuı. edenbir mektubu ılımlı sosyalist Bignami'nin Il Plebe of Mil.an'ındayayımlandı. Costa'nın bu görüş değişikliğine giJe+ı zihinselevrimini izlemek olanaksızsa da, dah 1877'de ('afiero veMalatesta'yı Benevento· AyaklanmasJ >lr.nlarııı(aıı '·azgeçirmeyeçalışacak kadar ayaklanmacıl•.ğa karşı olma."a başla-İTALYA'DA ANARŞIZM ,357ması anlamlıdır. Costa büyük belagiitini ve Romagna'dakipopülerliğini parlamenter sosyalizm davasının hizr.ı.etinesundu; 1882'de Temsilciler Meclisi'ne seçildi ve izleyen yıllardaİtalya' da Sosyalist Parti'nin yaratılmasında önemli birrol oynadı.Costa'nın anarşist elit içindeki bütün yakın arkadaşlarıonu reddettiler. Ama en azından biri -Cafiero- sonunda görüşdeğişikliği konusunda onu izledi; 1882 Mart'ında beklenmedikbir şekilde Milano'da İtalyan anarşistlerini sosyal demokrasiyikabul etmeye çağıran bir bildiri yayımladı ve kısabir süre sonra parlamenter sosyalistlerin adaylıklarını destekledi.Ancak eski arkadaşları Cafiero'nun yön değiştirmesinimazur gösteren bir açıklama buldular: 1883 baharındaCafiero Floransa dışındaki tepelerde çırılçıplak dolaşırkenbulundu; bir daha hiçbir zaman akıl sağlığı düzelmedi ve1892 yılında bir akıl hastanesinde, odasının pencerelerininkendisine adil güneş ışığı payından daha fazlasını verip ve·mediği düşünceleriyle uğraşarak öldü.Costa'nın ayrılışı kişisel inançların sonucuydu, ama İtalya'daİşçiler arasında parlamenter sosyalizme doğru genelbir kaymayla çak.ışıyordu; 1878'den itibaren anarşistler giderekküçülen bir azınlık haline geldiler. Aralık 1880'de, onbeş kuzey İtalya şehrinden gelen delegeler Ticinese'nin Chiassokentinde sosyalist bir kongrede bir araya geldiklerinde,Lugano'dan gelen anarşist mültecilerin bakış açıları lehinebir zafer kazandıkları doğrudur. Kongre başkanı olarak Cafieropolitikadan uzak durma tavrını belagB.tla savundu veanarşistler Aspromonte'de Garibaldi ile birlikte çarpışmış veParis Komünü'ndeki faaliyetleri nedeniyle sürgün edildiğiYeni Kaledonya'dan yeni dönmüş olan yaşlanmak bilmeyenRisorgimento kıdemlisi Amilcare Cipriani'nin şahsında yenive olağanüstü bir taraftar edindiler. Ancak İtalyan işçi sınıfıiçin tek umudun silahlı ayaklanmada olduğunu ilan edt>n \'


358 . ANARŞiZMler tarafından kaleme alınmıştı ve eylemdeki sonuçlan etkisizliğiniaçıkça ortaya koydu.Lugano'daki sürgünler yeni bir devrimci komite oluşturdularve -polis raporlarına güvenilebilirse- ertesi bahar Romagna'da,İtalyan anarşistlerine, Cipriani önderliğindekiRus politik sürgünlerinin ve Fransız eski Komünarları birliğininyardım edeceği bir ayaklanma planladılar. Cafıero veCipriani'nin sınırı geçtikleri ve 1881'in Ocak ayında gizliceRoma'ya gittikleri kesin, ama Cipriani Rimini'de tutuklandıCafiero ise sınırdan geri'döndü.Bu dönemde İtalya'daki anarşist faaliyet dağınık yerelgruplardan ibaretti, pek az bölgesel örgütlenme vardı ve u­lusal örgütlenme hiç kalmamıştı. 1881 Enternasyonal Kongresi'ndeyalnızca iki İtalyan delegesi vardı: Malatesta ile Malatesta'nınokul arkadaşı ve Benevento isyancıları davasınaduyduğu ilgi nedeniyle harekete katılan genç avukat SaverioMerlino. Malatesta tek bir bölgesel federasyonu -Tusacanytemsilediyordu ve çoğunlukla Mezzogiorno, Piedmonte veRomagna'da bulunan on altı kadar grup temsıl ediliyordu.Ama ne Malatesta ne de Merlino, Bologna, Roma ya da Milanogibi eski anarşist kalelerdeki grupların vekaletlerinesaipti Öte yandan Malatesta, İstanbul, Marsilya, Çenevreve lskenderiye'deki göçmen gruplarını temsil ediyordu.En azından çeyrek yüzyıl boyunca İtalyan anarşizmineamgasını vuran bir model ortaya çıkmıştı bile. Bu dönemdeltalya'da birçok bireysel anarşist vardı ve yerel gruplar oluşturmayadevam ettiler, ama kısmen polis baskısı nedeniylekısmen de örgütlenmeye duyulan güvensizlik nedeniyle na·diren 1870'1erdeki gibi federasyonlar oluşturdular. Verimlibir faaliyet olduğu şeklindeki aldatıcı görüntüyü yayımlananbir dizi anarşist gazete sağlıyordu. Örneğin yorulmak bilmezbibliyografyacı Max Nettlau 1883'ten 1889'a kadar altı yılboyunca bu tür dergilerin yayımlandığı on üç şehrill listesinive·riyor; ancak bu dergilerin hepsi kısa ömürlüydü, b·azılarıyalnızca tek bir sayı çıkmıştı ve en uzun yaşayanın ömrübirkaç ayı geçmiyordu. İtalya'da anarşizm büyük ölçüde ara-İTALYA'DAANARŞİZM 359lannda Merlino ile Malatesta'nın özellikle 18801er ve 1890' -!arda öne çıktığı birkaç bireyin olağanüstü etkinliğiyle sürüyordu. Yalnızca hüküm et baskısı nedeniyle değil, aynı zamandaanarşistler de o dönemde birçok İtalyan'm paylaştığıdaha iyi yaşama şansı olan yerlere göç etme arzusunu paylaştıklarıiçin, var olan gruplar sürekli olarak yok oluyorlarve üyeleri değişiyordu.İtalyanları başka ülkelerin anarşistlerinden ayıran, göçyoluyla çlüşüncelerinin misyonerleri haline gelmeleridir .. Malatesta,Merlino, Pietro, Gori, Camillo Bemeri ve kızı MarieLouise Berneri gibi erkekler ve kadınlar bu yüzyılın ortalarıriadoğru uluslararası anarşist düşünce ve pratiğinde hepetkili oldular. Tüm Doğu Akdeniz sahillerinde ilk anarşistgruplar İtalyanlardı; Latin Amerik.a'da ve Amerika BirleşikDevletleri'nde İtalyan göçmenler 1890'larda anarşist düşüncelerinyayılmasında çok önemli bir rol oynadılar ve tüm diğerulusal grupların dergilerinin toplamından daha fazladergi yayımladılar.Ayrıca, İtalyan anarşist liderleri, özellikle de Malatestabireysel terörizm eylemlerine karşı oldukları halde, 19. yüzyılınsonları boyunca İtalyan suikastçileri Avrupa'nın birçokyerinde devlet büyüklerinin kendinden menkul cellatları o­larak hareket ederken sergiledikleri acımasızlıkla tartışmalıbir ün kazandılar. Caserio'nun Fransız başkan Sadi Carnot'ya düzenlediği suikast İtalyanların işlediği bir dizi göz alıcı:p olitik cinayetin yalnızca ilkiydi. 1897'de Michele Angiolillolspanya'ya gitti ve gerici Başbakan Antonio Canovas'ı vurdu.1898'de Luigi Luccheni Cenevre'de trajik ve yumuşak Avusturyaİmparatoriçesi Elizabeth'i bıçaklayarak en çok nefretuyandıran politik cinayeti işledi. Ve 1900'de iki suikast girişimindende kurtulmuş olan İtalya Kralı Umberto sonundaMosca'daki bir kır ziyafetinde Gaetano Bresci tarafından vuruldu.Caserio, Angiolillo ve Luccheni hep nefret ettiklr·riadaletsizlik ve otorite sisteminin sözde simgesel başlnrı11ıvurma arzusu ile kendi inisiyatifler-iyi


360 ANARŞiZMİTAL YA'DA ANARŞİZM 361sey Paterson'daki bir anarşist grubun seçilmiş bir temsilcisiolarak hareket etmiş gibi görünüyor.Ama bu suik.astçilerin eylemleri anarşizme kötü bir ünkazandırdıkları ve İtalyan Hükümeti'nin genel olarak hareketeyönelik baskılannın devam etmesi için bahaneler sağladık.lanhalde, hiçbir şekilde 18801er ve 18901ardaki hareketintipik yönünü oluşturmuyorlardı. Deney yoluyla gönüllükomüṇizmi yaşamanın olanaklılığını gösterecek Ütopyacıkolon ler k_urma umuduyla ülke dışına giden başka İtalyananarşıstlen de vardı. En ünlüsü Brezilya'daki Cecilia Kolonisi'ydiBiraç anarşist, göçü teşvik etme politikasına uygunolarak Brezılya ükümeti'nin verdiği toprağı almak üzere1890 Şubat'ında ltalya'dan ayrıldı. İlk yıl başarılı bir başlangıçyapıldı ve 1891 baharında 200 kadar insan kolonideyaşıyor ve çalışıyordu. Ama ancak dört yıl sürdü; 1894 ortalarındason üyeleri de koloniyi terketti. Baansızlığının birkaçsebebi vardır; kuşkusuz tahsis edilen toprağın uygun ol­ayışı bu nedenlerden biriydi, ama daha önemlisi düşünülebılecekher eylem ve örgütlenme noktasında ortaya çıkan vesonunda topluluğu -birçok diğer topluluk gibi- uzlaşmaz gruplarabölen giderek keskinleşen görüş aynlıklanydı._cak ltalyan anarşistlerinin çoğunluğu ne bireysel sui­astçı ne de topluluk yönelimli Ütopyacılardı; bu dönemdeIt lya'da ya da ülke dışında ajitasyonu istikrarsız bir ekonomıkvaroluşla birleştiriyorlardı ve bu yıllarda etkileyici maceraseverliğinedeniyle olağanüstü bir düzeyde olan Mala.test ' k · ' h kanın arıyerı, are etin 1880'lerin sonunda Enternasyonal'inçökmesinden sonraki niteliğini özetlemektedir.. e en dillerde dolaşmaya başlayan efsanelere karşın RimınıTıranı'yla hiçbir alii.kası olmayan Malatesta güney İtaly'nın toprak sahibi sınıfından geliyordu. Napoli Üniversitesı'ndebir tıp öğrencisi olarak cumhuriyetçi öğrenci hareketinek tılmış ve gösterilere katıldığı için okuldan atılmıştı. Kısabr sre sonra anarşist oldu ve tüm diğer ilgi alanlarınıdevnmcı davanın hizmetine sunmaya karar verdi. Elektrik-çiliği öğrendi ve ailesinin Capua'da kendisine miras bıraktığıgayrı menkulü hemen kiracılara bıraktı.Malatesta'nın daha önce anlattığımız 18701erde İtalya'dakifaaliyetleri erken dönem yurtdışı seferleriyle aralanmıştır.1874'te Apulia Ayaklanması davasında beraat ettiktensonra, iki yıl Ak.deniz civarında dolaştı, İspanya'da komplolardüzenledi ve 1875'te patlak veren Türklere karşı ayaklan'lltayakatılmak için boş yere Bosna'ya ulaşmaya çalıştı.Sonra 1877 Benevento Ayaklanması'na önderlik etmek üzereİtalya'ya döndü, ama bu ayaklanmaya ilişkin davada beraatettikten sonra kendisini İskenderiye'den Suriye'ye, Türkiye'denYunanistan'a sürükleyen gezilerine yeniden başladı;polis hep peşindeydi ve o girdiği hemen her ülkede İtalyananarşist grupları oluşturdu. Romanya'da kısa bir ara verdik­.ten sonra bir süre Fransızca konuşulan ülkelerde seyahat ettive Paris'te dönek anarşist -artık önde gelen bir parlamentersosyalist olan- Jules Guesde'i hiçbir zaman gerçekleşmeyenbir düelloya davet etti. Sonunda 1881 EnternasyonalKongresi sırasında Londra'ya vardı. Orada Cafiero'yla karşılaştıve muhtemelen İsviçre dışında çıkan ilk sürgün İtalyananarşist gazetesi olan kısa ömürlü Insurrezione'nin çıkarılmasıiçin onunla birlikte çalıştı.Malatesta 1883'e kadar İtalya'ya dönmedi; o tarihte Merlinoile birlikte, Costa'nın ve politik propagandasının giderekartan etkisini dengelemek için Enternasyonal'i yenidenörgütlemeye çalıştı. Onların etkisiyle Roma, Floransa ve Napoli'deki gruplar güçlendiler ve Malatesta esas amacı SosyalistParti'ye saldırmak olan La Questione Sociale dergisinikurdu. Kısa bir süre sonra Malatesta ve Merlino tutuklandı;1884 Şubat'ında Roma'da yargılandılar ve yasadışı bir örgüteüye olmak nedeniyle üç yıl hapis cezasına çarptırıldılar,onları savunan bir bildirgeyi imzalayan elli sekiz FlOransalıyada otuzar ay ceza verildi . Cezalar temyiz edildi ve bir yılsonra düşürüldü. Bu arada tutuklular serbesttiler ve Napoli'de1885 kolera salgını başlayana kadar propaganda fa aliyetlerinisürdürdüler. Malatesta ve arkadaşları hemen f(1lıı-


362 ANARŞİZMİTALYA'DA ANARŞİZM 363ket şehrine gittiler ve salgın sona erene kadar kendi güvenliklerinitamamen unutarak. çalıştılar. İtalyan Hükümeti'ninMalatesta'ya madalya verdiği söylenir, ama cezasını siJmeyidüşünmedi ve bu nedenle Malatesta ile birçok Floransalı arkadaşımahkemeye çıkma zamanı gelmeden önce Arjantin'ekaçtılar. Malatesta efsanesi p_olisin kendisini nasıl sıkı gözetimaltında tuttuğunu, Malate_sta'nın ise içinde dikiş makinasıolduğu ileri sürülen bir sandığa kapatıldığını ve böylelikledost bir kaptanın gemisine nasıl taşındığını anlatır.Malatesta Buenos Aires'te, 1884'te Circolo Comunistaanarchico'yukurmuş olan Leghom'lu göçmen Ettore Mattei'nin ilham verdiği bir hareketin ilk çalışmalarıyla karşılaştı.Daha sonra bir tamir atölyesi açtı ve La Questione Sociale'yikurdu; kendisine özgün misyonerce bir amaçla dergiyi ikidilli İspanyolca-İtalyanca bir dergi olarak çıkardı. Sermayetükenince Malatesta ve bir grup arkadaşı Patagonya'nın ıssızbölgelerinde araştırmalara başladılar. Gerçekten de nehirlerinbirinde altın buldular, ama imtiyaz almak için hükümetgörevlilerine rüşvet veren bir şirket hemen altınlarıellerinden aldı.Malatesta 1889-yazında Avrupa'ya döndü. Nice'e yerleşti;İtalya'da gizli bir şekilde dağıtılacak Associazone adlı birdergi yayımlayarak oradan ülkesindeki olayları etkilemeyiumut ediyordu. Kısa bir süre sonra Fransız polisi faaliyetleriniizlemeye başladı ve Malatesta Londra'nın daha hoşgörülüortamına kaçarak Fulham'da bir ev kiraladı, bir matbaamakinası kurdu ve Associazone'yi yayımlamaya devam etti;Malatesta zatürre olup yoldaşlarından biri de derginin paralarıylabirlikte kaçınca dergi kapandı.Bu arada İtalya'da özellikle 1890 1 Mayıs kutlamaları nedeniyleyeni huzursuzluk patlamaları oluyordu. Bazılannıcumhuriyetçilerin ve anarşistlerin kışkırttığı, diğerleri iseaçıkça halkın ekonomik sıkıntılnra karşı kendiliğinden tepkisiolan bu karışıklıklar, anarşist etkinin algılanabilir birşekilde yeniden canlanmasına yardımcı oldu ve 1891 yılınınOcak ayında İtalya'nın her yerinden yüzlerce grubu temsilettiklerini ileri süren seksen altı kadar delege Ticino'da Capolago'datoplandı. Malatesta ve Cipriani, tilin dağınık liberterörgütleri ve bakış açılarını Sağ ya da Sol her tür hükümetekarşı ayaklanmacı bir hareket içinde birleştirmek içinanarşist-sosyalist bir devrimci parti kurmaya karar verenbu toplantının önde gelen konuşmacılarıyd,lar. Kısa bir süresonra Cenova'da toplanan sosyalistler anarşistlerin resmendışlanacakları yeni bir birleşik parti kurmaya karar verdiklerindeiki sol eğilim arasındaki ayrım belirginleşti.Malatest8. kongreden sonra gizlice İtalya'ya giderek birsüre Carrara bölgesindeki grupları örgütledi; mermer işçileriarasında bugüne kadar devam eden güçlü bir anarşist gelenekvardı. İsviçre'ye döndüğünde Lugano'da tutuklandı;İtalyanlar iadesini istediler ama İsviçreliler kabul etmedi veMalatesta 1891'in Eylül ayında Londra'ya döndü. Ertesi yılİspa.Qya'daydı, 1894'te ise İtalya'ya geri dönmüştü. 1896'daanarşistlerin sonunda dünya sosyalizmi saflarından dışlandıklarıİkinci Enternasyonal Londra Kongresi'nin fırtınalıoturumlarına katıldı ve ertesi yıl tekrar İtalya'ya dönerekAncona'ya yerleşti. Orada başka bir gazete yayımlamayabaşladı; fabrika ve liman işçileri üzerinde öylesine etkili olduki kısa bir süre sonra otoriteler endişe duymaya başladılar;onu tutuklamak ve ajitasyon faaliyetleri nedeniyle altıay hapse mahküm etmek için bir bahane bulundu. Mezzogiorno'daşiddetli ayaklanmaların patlak verdiği ve Floransaile Milano'ya yayıldığı 1898 Mayıs günleri sırasında hfilfi hapishanedeolması belki de onun güvenJiği açısından daha i­yiydi; şehirlerde sokaklarda çarpışmalar oluyor ve göstericilerhükümet kuvvetleri tarafından vuruluyordu. O yılın ağırbaskıları nedeniyle Bresci daha sonra Kral Umberto'yu öldürecekti.1898 AyakJanması'nı izleyen gergin ortamın bir sonucuolarak Malatesta cezası bittiği halde serbest bırakılmadı VPhareketin birkaç başka lideriyle birlikte beş yıl Lampeduı-ıııAdası'nda sürgüne gönderildi. Orada uzun süre kalmadı. Fırtınalıbir günde üç arkadaşıyla birlikte bir kayık elP KP·irdi-


364 ANARŞiZMler ve yüksek dalgalara meydan okuyarak denize açıldılar.Şanslıydılar, Malta'ya gitmekte olan bir gemi onları aldı veMalatesta oradan ABD'ye gitti. Orada neredeyse yaşamınısona erdirecek heyecanlı bir an yaşadı. Anarşizmin örgütsüzlüğüifade ettiğini ve herkesin yalnızca kendi içgüdülerinegöre hareket etmesi gerektiğini savunan Patersonlu bireycianarşistlerle bir tartışmaya girdi. Sonunda gürültülü bir tartışmadabir yoldaşın bireysel içgüdüleri kendisird Malatesta'yı vurmaya yöneltti; Malatesta ağır bir şekilde yaralandı a­ma saldırganın adını söylemeyi inatla reddetti. SaldırganCalifornia'ya kaçtı ve Malatesta sonunda iyileşti; 1900'de ensevdiği sürgün yeri haline gelen Londra'ya doğru yola çıktı.1913'e kadar İtalya'ya dönmedi ve aradaki zamanın büyükkısmını küçük bir elektrikçi atölyesini işleterek ve dergilereyazılar yazarak, İtalya' da çok okunan broşürler yayımlayıpülkesindeki' olayları etkilemeye çalışarak geçirdi; sürgündeykenbile özellikle güneyde ve Tuscany ile Romagna'da güçlü etkisini korumaya devam etti.Malatesta, Kropotkin ve onun çıkardığı Freedom çevresindekianarşist hareket içinde çok küçük bir rol oynadığı Londra'dabile başını dertten kurtaramadı. Ünlü Sidney Caddesiolayına karıştırılmaktan zor urtuldu, çünkü bu tuhaf çatışmayakatı1an Letonyalı teröristlerden biri atölyesinde çalışanbir tamirciydi. İki yıl sonra 1912'de onur kırıcı neşriyatnedeniyle hapis cezasına çarptırıldı, çünkü çok doğru olarakBelleli diye birini polis ajanı oİarak tanımlamıştı; ayrıca sınırdışıedilmesine karar verilmişti, ancak Kropotkin'in o sıradaCampbell-Bannerman'ın hükümetinde bakan olan JohnBurns'e yaptığı güçlü telkinler kararın uygulanmasını önledi.Maletasta'nın yokluğunda İtalyan anarşist hareketi, parlamentersosyalistlerle karşılaştırıldığında bir azınlık olarakkaldı ve her zaman aktif bir hareket değildi. Bununla birlikte,kısmen nükseden ekonomik sıkıntı ve kısmen hükümetingrevleri ve gösterileri bastırmak için kullandığı, birçok İşçiyimücadele dönemlerinde anarşit doğrudan eylem öğütlerininkılavuzluğuna iten iidet halini almış şiddet yöntemleri nede-ITALYA'DAANARŞİZM 365niyle etkisini koruyordu. Bu nedenle hareketin taraftar sayısıçok değişiyordu. Carrara, Forli, Lugo, Ancona ve Leghorngibi bazı yerler tutarlı bir şekilde anarşist kaleler olarak kaldılarve hareket Tuscany, Romagna ve Napoli bölgesinde genelolarak etkiliydi, ama polis baskısı nedeniyle her yerdegruplar geçici olma eğilimindeydi ve ulusal bir örgütlenmeyegitme çabaları Fransızlar gibi İtalyanların da yerel özerkliğeönem vermeleri nedeniyle başansız oldu. 18901arda kurulanAnarşist-Sosyalist Devrimci Parti hiçbir sonuç vermedi ve1907'de Rorna'da, aynı yıl yapılan Amsterdam EnternasyonalKongresi'nin etkisi altında toplanan genel bir anarşistkongre hiçbir etkili ulusal örgütlenmeye yol açmadı. LuigiFabbri önderliğinde bazı anarşist entelektüeller Fabbri'nindergisi Universitd Populare çevresinde ilerici bir eğitim hareketinegiriştiler ve bu alanda sınırlı bir etkiye sahip oldular.Fransa'da olduğu gibi, yirminci yüzyılın başlarında İtalya'da liberter eğilimin gerçekten yeniden canlanmasını sağlayansendikalizm oldu ve bu, Malatesta'nın Amsterdam Kongresi'ndeanarşist komünizm ile sendikalizm arasındaki ilişkiyeverdiği önemi açıklamaktadır. Yüzyılın ilk yıllarında İtalyansendikalarında iki grup ortaya çıktı: Güçl,ü ulusal sendikalarısavunan fe deralistler ve Frans)z Bourses de Travail'a benzeyenişçi konseyleri yoluyla yerel dayanışmayı vurgulayankameralistler . . Başlangıçta iki eğilim yan yana çalıştı, amahemen kameralistlerin (daha sonra sendikalistler) desteklediklerigenel grev sorunu üzerine anlaşmazlıklar çıktı. 1904'te bir Ulusal Direniş Sekretaryası oluşturuldu ve sendikalistlerburada denetimi ele geçirdiler, ama 1906'da, ulusal birsendikalar kongresi Fransız CGT'sini taklit ederek bir Genelİşçi Konfederasyonu (CGL) oluşturma konusunu tartışmakiçin toplandığı zaman, azınlıktaydılar. Konfederasyon başlaİıgıçtanitibaren sosyalist ılımlıların denetimi altındaydı,1907'de sendikalistler onlara karşı işçi konseylerine ve yerelsendikalara dny;uınn Direniş Derııekleri Komitesi'ni oluşturdular.Birçok anarşist komünist, demiryolu işçilerinin bıı(tlı·lığıyla güç ve itibar kaı.anan bu örgütlenmeye katıldı. Kurul·


366 ANARŞİZMİTALYA'DAANARŞİZM 367masından kısa bir süre sonra sendikalistler Milano'da genelbir greve ve Tuscany'de polis ile grevciler arasında şiddetliçatışmalara neden olan bir tarım işçileri grevine önderlik ettiler.Bu grevlerin başarısızlığı geçici olarak sen.dikalistlerizayıflattı ve 1908'de Bologna'da yerel işçi konseyleıi delegelerininve demiryolu işçileri delegelerinin katıldığı. bir SendikalistDireniş Kongresi topladılar ve nüfuz etme amacıylareformist CGL'ye katılma kararı aldılar. Taktik etkisiz olduve 1911'de demiryolu işçileri CGL'den ayrıldılar, onları birçokişçi konseyi ve yerel sendika izledi. Nihayet Kasım 1912'de sendikalistler kendi örgütlerini kurma konusunu tartışmaküzere Modena'da bir kongre düzenlediler. Delegeler demiryolculann,tarım işçilerinin, inşaat işçilerinin ve metalişçilerinin en büyük grupları oluşturduk1an 100 000 işçiyitemsil ediyorlardı. Kararları Fransız anarko-sendikalizminingüçlü etkisini sergiliyordu; doğrudan eylem yöntemlerinidestek1iyorlar ve "üretimin tüın dallanndaki tüm işçilerin katıldığıbir genel grev, burjuva sınıfların kesin olarak mülksüzleştirilmesinisağlamanın tek yoludur," diyorlardı. Sonolarak, kongre CGL'nin açık bir rakibi olarak Unione Sindicaleltaliana'yı kurdu. Etkisi hızla genişledi ve USI'nin Müttefiklerisavunan bir azınlığı savaş sırasında ayrıldıysa da,1919'da esas olarak Turin ve Milano'nun sanayi işçilerindenoluşan üyelerinin sayısı 500 000 olmuştu. En önemlisi ArturoLabriola olmak üzere kendi entelektüeller grubunu bile geliştirdi;Labriola'nın düşünceleri Sorelci mistisizmle renklendirilmişbir şekilde büyük ölçüde Pelloutier'den türetilmişti.Bu arada Malatesta sendikalistlerin artan etkisini dengelemeküzere ortodoks anarşist hareketi yeniden canlandırmaumuduyla 19t3'te İtalya'ya döndü. Bir kez daha Ancona'da haftalık bir dergi çıkarmaya başladı ve Haziran 1914'tepolisin birkaç işsiz göstericiyi vurması üzerine Adriyatik bölgesindehalkın aniden alevlenen huzursuzluğuna kadar, süreklipolis müdahalesi olmasına rağmen propagandasını sürdürdü.Ancona'da Malatesta'nın liderliğinde derha1 bir genelgrev çağrısında bulunuldu, kır ve kent işçilerini kapsayangrev Romagna ve Marches'e ve daha sonra İtalya'run diğerkısımlarına yayıldı. Ardından gelen "Kızıl Hafta" boyuncademiryolu hizmetleri büyük ölçüde durdu ve birçok kentteve aynca kırsal bölgede şiddetli çatışmalar oldu. Bu durumanarşistlere, Malatesta'nın daha sonra dediği gibi "sonundaideal pırıltının zafer kazandığını göreceğimiz dönem.sel bir içsavaş" olarak göründü. Birkaç gün için anarşistlerin ve UnioneSindicale ltaliana'nın liderliği altında ülke çapındakihareket monarşiyi devirmenin eşiğindeymiş gibi göründü.İşin doğrusu hareketin sona ermesinin nedeni hüküınetingücünden çok ılımlı sendikacıların aynlmalanydı; kısa birtereddüt döneminden sonra CGL, üyelerinin işe dönmeleriniistedi ve grev sona erdi.1. Dünya Savaşı'nın sonunda İtalya'da, Rus Devrimi örneğininteşvikiyle yeai bir devrimci umutlar dalgası gündemegeldi. 1919 yılı sonunda Malatesta yenilenmiş sürgün cezasınedeniyle savaş yıllarını geçirdiği Londra'dan döndüğünde,bir halk kahramanı olarak karşılandı ve 1920'de Milano'dailk günlük anarşist İtalyan gazetesi olan UmanitiıNova'yı kurdu. O yıl İtalya'nın her yerinde bir grev dalgasıyaşandı ve Ağustos ayında büyük ölçüde Armando Bo FE; hi'nin liderliğindeki Unione Sindicale Italiana'nın etkisi altındaMilano ve Turin'in metal işçileri fabrikalan işgal ettiler.Bir kez daha yeni bir devrimci dönemin başlangıcı gözükmüştü."Bu elverişli anın geçmesine izin verirsek," diyorduMalatesta, ''burjuvazinin içine saldığımız korkuyu kanlı gözyaşlanyla ödemek zorunda kalacağız." Ama 1914 Kızıl Haf·ta'sının modeli tekrarlandı. CGL ılımlılık öğütledi, İşçilermuğlak reform vaatleri üzerine fabrikaları bıraktılar ve birkaçhafta içinde grev liderleri ve aralarında 1922 yılında beraatedene kadar mahkemeye çıkarılmadan on ay hapiste tutulanMalatesta ve Borghi'nin de bulunduğu anarşist ve sen·dikalist militanlara yönelik kitlesel tutuklamalar başladı.Bu noktada, genel grevin yenilgisinin ardından gelen düşkırıklığının da teşvikiyle İtalyan anarşistleri arasında -Mıı·latesta'nın etkisine rağmen- her zaman küçük bir azınlık o-


368 ANARŞiZMITALYA'DAANARŞİZM 369larak var olan terörist bireyciler ürkütücü ve trajik bir şekildemüdahale ettiler. 23 Mart 1921 gecesi bir grup Milano'yagiderek bir tiyatroya, bir elektrik santraline ve bir otele bombalaryerleştirdi. Tiyatroda yirmi bir kişi öldü ve çok dahafazla kişi yaralandı. Eylem diğer sınıfların yanı sıra işçileringözünde de anarşistlerin ününe çok büyük bir zarar verdi veayrıca yeni tutuklamalara yol açarak faşistlerin eline Solakarşı kampanyaları için bir gerekçe ve karşı şiddet için birbahane verdi. Faşistler Umanitii Nova'nın bürolarını bastılarve harap ettiler, tehditler ve baskılarla Milano'da tekrarçıkarılmasını önlediler.İtalya diktatörlüğe doğru yol almaya başlamıştı bile ve a­narşistler de, sosyalistler ve komünistler gibi kararsızlık nedeniylekıpırdayamaz hale gelmişlerdi. Malatesta Roma'dayeniden Umanita Nova'yı çıkarmaya başladı, ama ancak birkaçay, Mussolini ik_tidarı alana kadar sürdürebildi. Mussolini'niniktidarı alması üzeriÔ.e faşist terör yayılınca, UnioneSindicale Italiana'nın yanı sıra tütn anarşist örgütler amansızcabastırıldı. Militanlar ya yurtdışına kaçtılar ya da hapishanelerdeve sürgünlerde imha edildiler. Yalnızca Malatest_akaldı; polis onu izledi ama 1932'de seksen iki yaşında ölmesinekadar ona zarar vermedi. Dönek devrimci Mussolini'ninsık sık ona duyduğu saygıyı ifade etmesinde belki de bir miktariçtenlik vardı; belki de yalnızca Rusya'da Troçki için olduğugibi, kahramanlıklarıyla kolayca unutulmuşluğa terkedilemeyecek kadar dünya çapında tanınmış bir isim halinegeldiği için böyle davranılıyordu. Çünkü italya'da öyle birhareketin simgesi haline gelmişti ki, aksi halde faşist terörüsürgünde geçirmesi gerekiyordu. Özellikle Amerika'dakilerolmak üzere sürgündeki grup_lar İtalyan anarşizmini 1944'ekadar canlı tuttular, o tarihte etkisi geçmişte a1lduğundançok daha az olmakla birlikte 19:801er dünyasına kadar hayattakalan küçük liberter hareketlerin en güçlüsü halinegeldiği kendi ülkesinde yeniden hayat bulabildi.Faşist rejim boyunca İtalyan anarşizmi ya yeraltına indiya da ülke dışına çıktı. Özellikle sürgündeki gruplarda, ABDve Arjantin'deki göçmen gruplarında, Pa"1.s, Cenevre ve Lugano'dakimülteci gruplarında yaşadı. İtalyan anarşistleriİspanya İç Savaşı'nda İtalyan faşistlerine karşı gönüllülerolarak savaştılar ve sürgün yerlerinde geleneği ayakta tutandergiler çıkarmaya ve küçük yayınevlerini yaşatmaya devamettiler.il. Dünya Savaşı'ndan sonra hayatta kalan mülteciler,göçmenlerin tersine İtalya'ya döndüler ve orada hayatta kalanlarlabirlikte hareketi yeniden yaratmaya koyuldular.1945'te İtalyan Anarşist Federasyonu (F Al) tarihsel kalesiCarrara'da kuruldu ve kısa bir süre sonra Malatesta'nın gazetesiUmanita Nova yeniden yayımlanmaya başladı; bugünhıUA yayımlanmaktadır. Ancona, Cenova, Forli, !mola, ReggioEmilia ve Leghom dahil olmak üzere kuzey İtalya'dakieski faaliyet merkezlerinin birçoğunda anarşist gelenekleryeniden canlandı. Anarşizmin, Bakunin'in çabalarıyla başladığıNapoli, güneyde yeniden bir faaliyet merkezi haline geldive 1946'da Giovanna Berneri (Camillo'nun arkadaşı) veCesare Zaccaria Volonta adıyla bugün Milano'da yayımlananbir dergiyi çıkarmaya başladılar, bu dergi uzun süre İtalyan-liberterlerinin önde gelen teorik dergisi olarak kaldı. Son zamanlardagenç entelektülller kuşağına yönelik rakip bir dergiolan Rivista A Milano'da çıkmaya başladı.Faşizm sonrası İtalyan anarşizmi birçok açı.dan öncekitezahürlerinden ayrılır. Kuzey şehirlerindeki anarşistler eskiliberter gelenekleriyle yerel sendika hareketlerine militanlıklannıaşılamaya devam ettiler, ama Annando Borghiliderliğindeki Unione Sindicale ltaliana gibi güçlü bir devrimcisendikalist örgütlenme yeniden canlanmadı. Benzerbir şekilde, 1985'te anarşistlerin hakimiyetindeki CarraraKent Konseyi, I. Umberto'yu öldüren Gaetano Bresci'nin biranıtını dikmeye karar verdiyse de, İtalya' da son terörist eylemleriyapanlar Kızıl Tugaylar'ın ve neo-faşist gruplarınotoriterleriydi. Anarşistler kooperatifler örgütlem·ekle Y'•tiıı·diler. Aynı zamanda uluslararası bir anarşizm görüşünü J(ı•·liştirme konusunda özellikle etkindiler; bu nedenle" 1 !HiH'dı•


370ANARŞİZMCarrara'da, 1984'te Venedik'te, savaş sonrasının iki önemlidünya toplantısına İtalyan hareketi ev sahipliği yaptı. Bakunin1866'da Enternasyonal Kardeşliği Napoli'de kurduğunave böylelikle anarşist işbirliği geleneğini ulusal sınırların dışınayerleştirdiğine göre bu çok uygundu.XIIİSPANYA'İlA ANARŞİZMAvrupa'nın geri kalanına göre İspanya her zaman coğrafi,ekonomik ve tarihsel olarak yalıtılmış bir ülke oldu; aynızamanda liem muhafazakar hem devrimci, geleneğe göre yaşayanve mizaç olarak aşınlıklara eğilimli bir ülke; halkısert ve cömert, bağımsız ve ablAki olarak katı olan bir ülke;insanların çoğunun toprağa bağımlı olarak yaşadıkları -tabiiyaşayabiliyorlarsa- ve yoksulun onurunu kaybetmediği birülke. Bu .ülkenin sert yüzünde ve sakinlerinin gururlu ruhlarındaanarşizm yuvalarının en uygununu buldu ve eli! yılboyunca, dünyanın başka yerlerinde önemli bir hareket olmaktançıktıktan çok sonra bile İspanya'da yoksulların imgeleminikışkırtan bir düşünce ve Barselona'nın fabrika işçilerive Madrid emekçileri arasında, özellikle de Endülüs veAragôn, Levant ve Galiçya köylüleri arasında yüz binlercekişinin davası oldu. Bu uygun koşullar altında anarşizm, İspanya'nınbirçok yerinde yeni bir dinin ruhsal olarak özgürleştiricibiçimini alana kadar, toplumsal ve politik olanla çakıştı.İspanyol anarşistleri Avrupa'nın diğer yerlerindeki a­narşistlerden yalnızca sayısal olarak değil yapı olarak dafarklıydılar.Ancak doktrileri aynı kaynaktan geliyordu ve peygamberleri-önce Proudhon, sonra Bakunin ve daha sonra Kropotkin-aynıydı. Proudhon'un etkisi erken geldi, çünkü 1845'te, Max Nettlau'nun ilk İspanyol anarşisti olarak tanımladı·ğı öğrencisi Ram6n de la Sagra, Corufia'da El Porvenir adlıbir dergi kurdu; Proudhon'un daha uzun ömürlü olan Le Rl'J'risentant du peuple'ünden üç yıl önce çıkan, ilk anarşist dı•r·gi olarak kabul edilebilecek bu yayının ismi kendisinP \'"kuygundu; ama çok kısa bir süre sonra olorİltlr larııfıııdıuı


372 ANARŞİZMkapatıldı. Ramôn de la Sagra 1848 Devrimi sırasında- Paris'teydi, Proudhon'un faaliyetlerinde, özellikle Halk Bankasıgirişiminde yer aldı, ama İspanya'daki etkisi görece azdı vesürgünde öldü.Bununla birlikte, aşırılığı ve biriyılcı tutkusuyla bugünİspanyol anarşizmi olarak bildiğimiz hareketten önce, P'roudhon'unetkisinin ılımlı biçimiyle İspanyol politik tarihindeönemli bir rol oynadığı, Max Nettlau'nun deyişiyle "federalistbir çıraklık" döneıUi vardı. İspanyol federalizminin başlıcaesin kaynağı ve en sadık Proudhoncu havari, Pi y Margalladlı Madridli bir banka memur'uydu; Katalan kökenliydi V(bu nedenle politik merkezileşeyi reddetmeye önceden eğilimliydi.Pi başarısız 1854 İspanyol Devrimi sırasında, ilk kitabıGericilik ve Devrim'i (La Reacciôn y la revoluciôn) yayımladığızamaıı ün kazandı; aslında politik olarak belki deProudhon'dan çok Jefferson'a yakındı, çünkü tedrici reformlarladevrimci bir yönde ilerleyecek bir hükümetin yaratılmasınıtahayyül ediyordu: "İktidarı böleceğim ve tekrar böleceğim;onu değişebilir klacağım ve yoketmeye·devam edeceğin-ı."Perspektifin sonunda nihai anarşi yatar, ama Pi gerçekanarşistlerin tersine iktidar yapısını parçalamak için iktidarınalınmasını düşünme eğilimindeydi.Daha sonra Pi, Federatif İlke Hakkında ile başlayıp, ToplumsalSorunun Çözümü, İşçi Sı,nıfının Politik Kapasitesi veEkononıik Çelişkiler Sistenıi ile devam ederek Proudhon'unyapıtlarını İspanyolca'ya çevirmeye başladı. Bu çevirilerinsonuncusu 1870'te piyasaya çıktığı zaman, Proudhon'un düşüncesininen önemli yönlerini etkili bir şekilde tanıtacakyeterli sayıda yapıt İspanyolca'da mevcuttu. Bu çevirilerin1870'ten sonra İspanyol anarşizminin gelişmesi üzerinde derinve kalıcı bir etkisi olmalıydı, ama bu tarihten önce Pi'ninyorumladığı şekliyle Proudhoncu düşünceler 1860'larda gelişmeyebaşlayan federalist hareket için çok fazla esin kaynağıolmuştu bile. Kuşkusuz federalizm hiçbir ıxıkilde tamamendışsal ideolojik etkilerin yaratımı değildi; İspanyollarıngeleneksel olarak bölgeciliğe verdikleri önemden, patria chicaİSPANYA'DA ANARŞjZM 373kültünden ve Katalonya, Galiçya ve Aragôn'da Kastilya tahakkümüneiçerlenmesinden kaynaklanıyordu. 1873 Devrimisırasında Pi y Margall'ın liderliğinde federalistler kısabir parlak dönem yaşadılar, ama bu tarihten itibaren anarşizminBakunin'den türeyen daha sonraki ve daha sert bir·biçimi İspanya' ya girmeye başlamıştı bile.Pi y Margall'm Proudhoncu federalizmi benimsemesi ço·ğunlukla 19. yüzyılda İspanyol devrimci hareketlerinin esasgücünü sağlayan alt orta sıflara, özellikle Kastilya dışındakilereçekici geldi. Bakuninist anarşizm derhal zanaatklrlan·özellikle de Barselona ve Madrid'dekileri etkiledi ve bura-'da da uygun bir ortam zaten mevcuttu. 1854'te devrimci hareketinçökmesinden beri hem kent hem de kır işçileri arasındaaçık bir hoşnutsuzluk vardı. 1855'te Barselona'da vediğer Katalan kentlerinde genel bir grev oldu; 186l'de Endülüstarım işçileri birkaç kez ayaklandılar; 1866'da Madrid'debir dizi isyan oldu; ve Bakuninistlerin ortaya çıkmasından biryıl önce 1867'de Katalonya, Aragôn ve Va1encia'nın her yerineyayılan büyük bir kırsal ayaklanma hareketi gerçekleşti.Bu örgütsüz öfke patlamalarına paralel olarak, 1839'dasendikaların yasallaşmasındaİı itibaren çeşitli türlerde işçisınıfı örgütlenmeleri ortaya çıkıyordu. Barselona dokumacılan 1840'ta sendikalaşmaya başladılar ve başarısız bir şekildeşehirde bir sendikalar federasyonu kurmaya çalıştılar.Sosyalist gruplai oluşturma çabalan bile vardı. 1846'da Fourier'ninöğrencisi Fernando Garrido Madrid'de La Atracci-6n adlı sosyalist bir dergi kurdu ve 1860'larda ateşli bir kooperasyonsavunuru oldu. Garrido'nun epeyce solunda, 1864'te Barselona'da El Obrero'yu yayımlamaya başlayan ve 1865'te bir kooperatifler federasyonu oluştiırmak için 40 işçi sendikasınıbir kongreye çağıran Antonio Gusart vardı. 1862'deLondra Sergisi'ne katılarak İspanyol delegeleri I. Enternasyonal'inkurulma::.ınncekililk tartışmalarda yer aldılar;1865'te Birliğin Pari'S'lj,ürosu "İspanyol demokratlarıyla"ilişki içinde olduğunu ilan etti. Nihayet 1868'de Entemasyonal'inBrük,;E'I Kongresi'ne ilk İspanyol delegesi olarak Sarro


374 ANARŞİZM)SPANY A'DA ANARŞİZM37,5Magallan adıyla Katalan bir metal işçisi katıldı; asıl adı A.Marsal y Anglosa'ydı ve Katalonya İşçi Birliğini ve Legi6nlberica del Trabajo'yu temsil ediyordu. Marsal İspanya'dakiişçi sınıfı barak.etinin iki aşaması arasında bir bağlantı sa_ğlıyardu,çünkü 1870'te Enternasyonal'in İspanyol FederasyonuKongresi'nin kuruliışunda yer alacaktı.Ama İspanya'da anarşist hareketin gerçek başlangıcı KraliçeIsabella'yı sürgüne gönderen Eylül 1868 Devrimi'yle a­teşlendi. Bu Bakunin'e Pirenelerde -Marx'ın değil kendi himayesialtında- Entemasyonal'i kurmak için harika bir fırsatgibi göründü. Bu nedenle büyük bir misyonerlik kampanyasıhazırladı. F.:ıisee'nin antropolog kardeşi Elie Reclus veBakunin'in Marsilyalı iki öğrencisi -Bastelica ve Charles A­letini- 1868 yılının son aylarında Bakunin'i temsilen İspanya'yagittiler, ama İspanyol anarşist gelenekleri, hareketinkuruluşun'.u haklı olarak Ekim 1868'de neredeyse beş kuruşsuzBarselona'ya gelen Gitiseppe Fanelli'ye atfederler. Barselona'nındaha sonra İspanyol anarşizminin merkezi olarakkazandığı ünü dikkate alırsak Fanelli'nin orada herhangibir bağlantı kuramaması çok tuhaftır; Fanelli bunun üzerineMadrid'e gitti ve Femando Garrido onu, daha önce Proudhon'unPi tarafından yapılan tercümeleri aracılığıyla liberterdüşüncelerle karşılaşmış, ama Entemasyonal'in adını bileduymamış olan genç federalist matbaacılarla tanıştırdı.Grubun biraz Fransızca bilen ve bu nedenle Fanelli'y.le iletişimkurabilen tek üyesi Gonzales Morago ancak pentekostal(çok duygusal ayinleri ve tutucu dini akideleri olan Hıristiyanmezheplerine özgü. ç.n.) olarak tanımlanabilecek bir toplantıdüzenledi. O akşam toplantıda hazır bulunan birkaç gençadam İspanya' da anarşizmin ömür boyu liderleri olacaklardıve içlerinden biri olan Anselmo Lorenzo olayın dokunaklı birbetimlemesini yapıyordu.Fanelli sevecen ve ciddi 'tir ifa.gür siyah bir sakalı veduygul!lnna göre şimşek gibi parlayan ya da sevecen bir merhametsergileyen anlamlı, iri siyah gözleri olan uzun boylu bir a­damdı. Sesinin metalik bir tonu vardı ve söylediklrıe uyıaantüm yükselip alçalmaları içeriyordu; zalimlere ve sömürücülere. .yönelik öfke ve tehdit tonlanndan, sömürüleṇlerın acılan,.>\sôz ederken çabucak ıstU'ap, üzüntü ve tesellı vurgularına eçıyordu;bu acılardan ya kendisi çekmediği halde onları anlayanbiri gibi ya da diğerkim duygulan nedeniyle devrimci bir barışve kardeşlik idealini sı.ıımaktan keyif alan biri gibi söz ediyordu.Fransızca ve İtalyanca konuşuyordu, ama anlamlı mimiklerinianlayabiliyor ve konuşmasını izleyebiliyorduk.Dil engellerini aşan bu olağanüstü iletişim İspanyol anarşizminibaşlattı. Fanelli'nin dinleyicilerinden çoğu hemenBakuninist doktrini benimsedi ve birkaç gün sonra Barselona'yadöndüğünde Fanelli misyonerlik başarısını burada datekrarladı. İspanya'da kaldığı birkaç haftada tek bir kelimebile İspanyolca öğrenmediği söylenebilir, ama her toplantıdaİspanyolca'dan başka bir dil bilmeyenleri ikna etmeyi başar·dı. Fanelli ne daha önce ne de daha sonra böyle olağanüstümisyonerlik yetenekleri sergilemedi ve başarısının tek açıklaması,işçilerin ve genç entelektüellerin Pi y Margall'ın federalizminiçok ılımlı ve tedrici buldukları bu toplumsal huzursuzlukdöneminde, Bakunin'in -temel federalizm doktrinleriniiçen ama onların ötesine geçen· anarşizminin tamda bekledikleri şey olmasıydı.Bu küçük başlangıçtan hızla büyük bir hareket gelişti.Enternasyon&ıist dergiler çıkmaya başladı: Barselona'da LaFederaci6n, Madrid'de Solidaridad. Endülüs'te, Valencia'dave İspanya'nın kuzeyinde Enternasyonal seksiyonları kurulduve 1870'te birliğin İspanyol üyelerinin sayısı 15 OOO'e u­laştı. İki İspanyol delege, Dr. Gaspar Sentifion ve matbaacıRafael Farga-Pellicier 1869'da Entemasyonal'in Basel Kongresi'nekatıldılar ve Bakunin'in Marx'la mücadelesinin ilkbaşaTtlı raundunda Bakunin'in çoğunluğunun bir kısmınıoluşturdular. Bakunin onları Enternasyonal Kardeliğinekayd'etti ve onun önerisiyle İspanya'ya döndükleride lspan·yol Sosyal Demokrasi İttifakı'nı kurdular. Bu eski Ittifak'tnnayn bir örgütlenme gibi görünmektedir ve Entemasyonul'hrİspanyol Federasyonu içinde gizli bir militanlar çekirdoıtioluşturuyordu.


376 ANARŞİZMFederasyon 1870 Haziran'ında Barselona'da yapılan birgenel kongrede kuruldu. 90 delege 40 000 üyeli 150 işçi örgütünütemsil ediyordu, ama bunların bazıları henüz resmiolar,ak Entemasyonal'e üye olmamış sendikalardı ve Enternasyonalistleringerçek sayısı muhtemelen 20 000 civarındaydı.Jura Federasyonu'nun kararlan İspanya için kabul e­dildi ve kongre Bakuninist eğilimleri konusunda hiçbir kuşkuyayer bırakmadı. Çok kısa bir süre sonra Marx'ın İspanyollarıBakuninist bağlılıktan vazgeçirme umuduyla Madrid'e yolladığı, Paul Lafargue'm faaliyetleri nedeniyle bir bölünmeningerçekleştiği doğrudur, ama yalnızca küçük bir azınlıkotoriter seksiyonlara katıldı ve İspanyol işçi sınıfı hareketibir bütün olarak anarşizme eğilimli kaldı.Bu arada Savoy Hanedanı'ndan Amadeus İspanya tacınıkJ.bul etmişti; onun saltanatının ilk aylarında, Enternasyonalüye sayısını arttırmakla kalmadı, Barselona'da birkaçbaşarılı greve önderlik etti. Başarı baskıyı getirdi; polis Entemasyonalistliderleri tutuklamaya başladı ve Bölge KonseyiLizbon'a taşınarak. orada Portekiz'deki anarşist faaliyetinilk çekirdeği haline gelecek bir seksiyon kurdu. Orada komünalbir şekile yaşayarak ve İspanya'ya dönmek için uygunbir fırsat kollayarak üç ay kaldılar. Entemasyonal'e yönelikbiıskı kısa bir süre sonra gevşedi ve Eylül ayında liderler ayrıntılıbir yerel federasyonlar yapısı yaratan ve Enternasyonal'ingenel çerçevesi içinde tek tek işkolları için sendikalarkurmaya karar veren bir kongre için yeniden V.alencia'daydılar.Sonraki Oeak ayında, faaliyetlerin yeniden başladığınıgösteren bu belirtilerden rahatsız olan hükümet, İspanya dışındabağlantıları olan bir örgüt olması bahanesiyle resmiolarak Enternasy y.nal'i feshetti. Birlik karan dikkate almadıve 1872 bahann


378 ANARŞİZMISPANYA'DA ANARŞİZM 379lü bir protestoyla istifa etti. Ayaklanma, tüm bölgeden gelenfederalist aşırıların toplanarak hemen hemen beş ay sürenbir kuşatmaya direndikleri Cartagena dışındaki her yerdeçahncak yenildi.Anarşistler federalist kuzenlerinin bu ölüm kalım mücadelesindeküçük bir rol oyadılar. Enternasyonal, örgütlenmeolarak tüm politik faaliyetleri mahküın eden bir kararıkabul ederek herhangi bir eylemden uzak durdu, ama üyelerbireysel olarak kendi eğilimlerini izlemekte serbesttiler vebazıları kantonalist ayaklanmalara katıldı ve hatta KamuGüvenliği Komiteleri'nde görev yaptı. Ancak, anarşistler1873 olaylan sırasında küçük ama isabetli bazı bağımsız faaliyetlerekatıldılar. Birkaç küçük Endülüs köyünü ayaklanmayakışkırttılar, ama dönemin en önemli Entemasyonalistmacerası Valencia yakınlarındaki k&ğıt üreticisi Alcoy kentindegerçekleşen minyatür devrimdi. Alcoy, kısmen anarşistbir öğretmen olan Albaraccin'in faaliyetleri nedeniyleEnternasyonal'in ilk kalelerinde biriydi. Cumhuriyet ilanedilir edilmez, k§.ğıt işçileri federalist bük.ti.metin sanayi programındayer alan sekiz saatlik işgünü için greve gittiler. İşçilerbelediye binasının dışında gösteri yaparlarken polis ü­zerlerine_ ateş açtı ve tüm gece ve ertesi gün süren bir çatışmabaşladı. Efsaneye göre beyaz bir atın üzerindeki Albaraccin'inliderliğindeki işçiler bir düzine kadar polisi öldürdüktensonra kentin denetimini ele geçirdiler. Ateşi başlatmaklasorumlu tuttukları belediye başkanını öldürdüler, bazıfabrikaları ve zenginlerin evlerini ateşe verdiler ve son birirkiltici feveranla ölmüş düşmanlarının başlarını muzafferanebir tavırla sokaklarda dolaştırdılar.Alcoy'da görülen şiddet İspanya'ya yabancı değildi. Halkayaklanmalarında sık sık görülmüştü ve Navarre Carlistlerininellerine düşen liberallere uyguladıkları zulümlerle karşılaştırıldığındahafıf hile kabul edilebilir"di. Ayrıca, Alcoy 0•layının istisna oluşu bir bütün olarak Enternasyonal'in o dönemdegenel bir şiddet politikasından ne kadar uzak olduğu.nu göstermektedir. Ama bu olay şiddetin alışılmış varlığın-dan çok, o zamana kadar dağınık olan ve yönlendiril:lneyenhalk huzursuzluğunun güçlü bir devrimci örgütlenme tarafı.ndanyönlendirilmesine bağlı bir çığlığa yol açtı. 1873'tekigenel hareketsizliğine ve Alcoy olayından sonra uygulananbaskılara rağmen Enternasyonal, cumhuriyetin ilk aylarınıngenel gerilimi sonucunda olduğu gibi etkisini ve üye sayısınıarttırdı. 1873'te Saint-Imier Enternasyonali'nin CenevreKongresi'ndeki İspanyol delegeler 300 000 üyeyi temsil ettikleriniileri sürüyorlardı; bu kuşkusuz büyük bir abartmadırve daha güvenilir tahminler 1873'teki üye sayısının 50 000ile 60 000 arasında olduğunu belirtiyor.Enternasyonal'in sürekli büyümesi İspanya'daki tüm gericigüçleri ona düşman etti ve 1874'ün Ocak ayında ordu ülkenindenetimini eline geçirip Bourbon monarşisinin restorasyonunahazırlık olarak Cortes'i feshettikten sonra, yaptığıilk işlerden biri İspanyol Federasyonu'nu ezmek oldu. Bukez otoriteler yapmak istediklerini ağır baskılarla destekliyorlardı;yerel seksiyonlar, sendika kolları, işçi tartışmagrupları dağıtıldı ve 500 aktif militan hapsedildi, birçoğu isesürgüne gönderildi. İşçi sınıfı örgütlenmeleri üzerindeki yasakyedi yıl sürdü, ama anarşistler oldukça başarılı bir şekildefaaliyetlerini gizli gizli sürdürdüler. 1874 Haziran'ındaEntetnasyonal'in resmi olarak kapatılmasından birkaç aysonra düzenledikleri gizli bir kongreye İspanya'nın her yerinden400'den fazla seksiyonun delegeleri katıldı. Ardındanbaşka kongreler yapıldı ve özellikle gizlilik yılları boyuncaanarşizmin bir kitle .hareketi olarak varlığını sürdürdüğüEndülüs'te yasadışı dergiler yaygın bir şekilde dağıtıldı. Sendikalarkentlerde hareket edemiyorlardı ve yalnızca gizli gizlitoplanan ve pek az şey yapabilen elitler kaldı. Ama güneyinkırsal bölgelerinde, tuhaf yan dinsel coşkusuyla köylü n­narşizminin yarım yüzyıldan uzun bir süre Endülüs'te gücünükoruyan bir hareket halinde ielişmeye başladığı bir dönemdibu. Karakteri ise, o dönemin sonunda güney İspıınyn'da yaşayan ve köylü anarşistleri eylem halinde yakındıuı acüı.·-lemleyen Gerald Brenan tarafından çok iyi tanımlanmnkttulır:


380 ANARŞİZMİspanya'nın güneyinde gelişen kırsal anarşizmin karakteri ...kuzeyin büyük şehirlerinde gelişenden farklıydı. Adlandırıldığışekliyle "düşünce" köyden köye anarşist "havariler" tarafındantaşmıyordu. Ta.rım işçilerinin gaiianflerinde ya da barakalarında,yalıtılmış kulübelerde yağ candile'lerinin ışığında havarilerkendinden geçmiş dinleyicilere özgürlükten, eşitlikten· ve adalettensöz ediyorlardı. Kasabalarda ve köylerde, birçok kişininokumayı öğrendiği, din karşıtı propagandayı sürdürdüğü ve sıksık vejetaryanlığı ve içki içmeme ilkesini uygulağı gece okullarınıbaşlatan küçük gruplar oluşturuldu. Bazıları tütün vekahveyi bile yasaklıyordu ve bu havarilerden tanıdığım biri, özgürlükdönemi geldiğinde insanların kendi elleriyle yetiştirdikleripişmemiş gıdalarla besleneceklerini ileri sürüyordu. Ama!:ndülüs anarşizminin esas özelliği naif binyılcıhğıydı. Her yenihareket ya da grevin, herkesin -hatta Sivil Muhafızlann ve topraksahiplerinin bile- özgür ve 11\Utlu olacağı yeni bir bolluk çağınıngelmekte olduğunu haber verdiği düşünülüyordu. Bununnasıl gerçekleşeceğini kimse söyleyemiyordu. Ama toprağa elkonulmasının (bazı yerlerde bu bile yoktu) ve kiliselerin yakılmasınınötesinde hiçbir pozitif öneri yoktu .Bu Endülüs köylü devrimciliği naif bir şekilde binyılcı olsada anarşist doktrine ters düşmüyordu. Aslında, saf-e ilkeltarzıyla, anarşizmin daha sofistike savunurlarının gizlemeeğiliminde olduğu bazı ögeleri ortaya koyuyordu; özellikleahl!ki öge ve il'erlemeyi dışlayan, maddi cazibelerden kurtu1.muşzamansız bir dünyaya d ilılıLa Mano Negra'ya ilişkin iddianın doğruluğu hiçb ! r 1.ıın11111tatmin edici bir şekilde kanıtlanmadı, nmn davayı 111


382 ANARŞİZMiSPANYA'DA ANARŞİZM 383menin varlığından kuşku duydular. Jerez bölgesinde, Monseau-les-Mines'tekiKara Çete türünden ilkel küçük teröristgruplar olması ve bazı Desheredado1arın onlarla bağlantılanbulunması muhtemeldi, ama yalnızca üç cinayet -muhbirlerinöldürülmesi- aydınlığa kavuşturuldu ve idam edilen yada hapsedilen insaiıların hepsinin bu ·cinatlere dahil olmasıolanaksız·görünüyor.Var ya da yok, polis La Mo Negra'yı Endülüs'te anarşizminkökünü kazıma girişiminin bahanesi olarak kullandı.En azından o sırada büyük ölçüde başarılı oldu. Federasyondanarta kalanlar güneyin hemen her yerinde yeraltına inmekzorunda bırakıldılar ve giz1i seksiyonların üye sayısı i­nançlı inilitanlar çekirdeğiyle sınırlı olacağı bir düzeye indi.882'de federasyonun sayabildiği 30 000 Endülüslü üyedenancak 3000'i Mano Negra olayından sonra kalmıştı.Aynı zamanda, ama başka nedenlerle federasyon Katalonya'dada; dağılıyordu. İtalya, İsviçre ve Fransa'dak.i anarşistler1870'lerin sonlarında Bakuninist kolektivizmden a­narşist komünizme geçtikleri halde İspanyollar 1880'lerdeKropotkin'in yazıları ilk kez İpanyolca'ya çevrilene kadariki doktrin.arasındaki çatışmanın fa rkında bile değildiler.Ama mesele yalnızca emek ürünlerinin dağıtılma tarzınailişkin iki görüş ,arasındaki m·ücadele değildi; grup örgütlenrnesineilişk farklı tutumlarla mesele karmaşıklaşıyordu.Artık Barselona'da görülmeye başlanan anarşist komünistler,yalnızca şözle ve eylemle anarşist propaganda yapmayakendini adamış kişilerden oluşan gruplar halinde örgütlenmekgerektiği şeklindeki Fransa ve İtalya'da moda olan görüşübenimsiyorlardı. Eski Enternasyonal'in tavrını koruyankolektivistler İnançlı anarşistlerden oluşan bir elite sahipolacak, ama üye kitlesinden tam bir dönüşüm talep etmeyecekbüyük işçi rgütlenme}erini düşünüyorlardı.1888'de Katalonya'da iki grup ayrı örgütlenmeler oluşturacakdüzeyde farklılıklarını kabul etmişlerdi. Sendikalar,!layanışma ve Direniş Paktı'nı oluşturdu, pürist militanlarıse İspanyol Bölgesi Anarşist Örgütlenmesi'ni kurdular; buörgütün bazı üyeleri Dayanışma Paktı'na da dahildiler, bunedenle ayrım hiçbir zaman net bir şekilde tanımlanmadı.Liberter sendikalistlerle anarşist militanların bu ikili örgütlenmesiİspanya'da 1930'1arın sonuna kadar devam etti;farklılıklarına karşın iki eğilim sürekli olarak birbirini etkiledive aslında muhtemelen birbirlerinden ayn hayatta kalamazlardı.Fransa'da olduğu gibi, 1890'ların başları İspanya'da daani bir isyanlar, bombalamalar ve suikastler daİgasıyla belirginleşti1892 yılının başında kırsal bölgeler Endülüs a­narşizminin tipik dönemsel coşku kabarmalarından biriyleyeniden hayata döndüler. Tırpanlarla silahlanmış ve "YaşasınAnarşi!" diye bağıran dört bin köylü Jerez'e yürüdü vesevilmeyen birkaç dükkan sahibini öldürdü. İsyancılarlaGuardia Civil arasında bir gece boyunca yer yer çarpışmalaryaşandıktan sonra, bir süvari gücü geldi ve isyan çabucakbastırıldı. Köylü liderlerinin dördü idam edildi, birçoğu iseuzun süreli hapis cezalarına çarptırıldı; hapis cezasına çarptırılanlararasında isyan sırasında başka bir politik suçtanCadiz'de hapishanede olan bir adamın da bulunması o dönemdekiİspanyol adalatenin yapısını çok iyi örnekler.Jerez isyanıyla hemen hemen aynı zamanda Barselona'daki sendikalar sekiz saatlik işgünü için bir genel grev çağrısındabulundular ve 1891'de Fomento binasını havaya u­çurma girişimiyle başlayan bombalamalar, başlangıçta mülkiyeteya da cana büyük zararlar vermeksizin salgına dönüştü.Bombaların bazıları kuşkusuz, aralarında küçük bir İ­talyan grubunun aktif olduğu anarşistler tarafından atıliyorya da yerleştiriliyordu, ama diğerleri polis tarafından ya daişverenler sendikası tarafından kiralanan ajanların işiydi; işverenlersendikasının silahlı adamları o dönemde militan a­narşistlere karşı aralıksız bir gerilla savaşı başlattılar. 1893'te şiddet daha öldürücü bir biçim aldı. Patagonya'ya yaptığıümit vaat eden seyahatinde Malatesta'yla birlikte olan Pallasadlı genç bir anarşist Barselona Generali Martinez Cam·pos'a bomba attı. Fak.at bombanın generali ıskalamış olması


384 ANARŞiZM'Pallas'ın askeri mahkemede yargılanmasını ve idam edilmesiniönlemedi. Misilleme olarak arkadaşı Santiago Salvador,Liceo Tiyatrosu'nu bombaladı ve yirmi kişiyi öldürdü. Bu ürkütücüeylemin yarattığı dehşeti hükümet Brigada Socialdenilen özel bir anti-anarşist polis gücünün yaratılmasını veayrıca ayrım yapmaksızın bulduğu her anarşist lideri toplamasınıngerekçesi olarak kullandı. Aralarında suçsuz olduğuaçık olan bazıları gerçek suçlu Salvador'la aynı zamandaidam edildi.Otoritelerin bu eylemleri Barselona'da şiddet dalgasınınyoğunlaşmasına yol açtı. Bombalamaların ve adam vurmalarınsayısı arttı ve polis buna yeni tutuklamalarla ve itirafalmaya yönelik işkencenin serbest kullanımıyla yanıt verdi.1896 Haziran'ırlda açık bir pencereden Barselona caddelerindengeçmekte olan Corpus Christi Alayı'na bomba atıldı.Bu eylemin faili hiçbir zaman bulunamadı, ama dikkati çekenbir nokta bombanın anarşistlerin nefret ettiği resmi görevlilerinyürüdüğü baş tarafa değil, alayın son kısmına atılıpçalışan erkekleri ve kadınları öldürmesiydi. Anarşistlerinyanı sıra cumhuriyetÇ:iler de olaydan papazları sorumlu tuttularama Barselona'nın yeni baş komutanı General Weyler(daha sonra Küba'daki zalimlikleriyle kötü bir ün kazanacaktı)bu olayı rejim ve kilise muhaliflerini -anarşistler,cumhuriyetçiler, sosyalistler,özgür düşünürler ve Katalanayrılıkçıları- toparlamanın bir bahanesi olarak kullandı;Barselona dışındaki Montjuich hapishanesinin hücrelerineve zindanlanna 400 kadar tutuklu tıkıldı, Brigada Social eşkıyalarıonlara birkaç tutuklunun mahkemeye çıkamadanorada ölmesine neden olan korkunç işkenceler yaptılar. Seksenyedisi sonunda suçlandı, ama bu sırada Montjuich işkencelerineilişkin haberler Pireneleri aşmış ve uluslararasıprotestolara yol açmıştı, bu nedenle mahkeme yalnızca yirmialtısını ölüme, geri kalanlarını da uzun süreli hapis cezalannamahkı.im etti. Sonunda beşi idam edildi, ama hiçbirininHaziran 1896 bombalamasıyla bağlantısı olduğu iknaedici bir şekilde kanıtlanmadı. Beraat eden altmış bir kişi"ISPANY A 'DA ANARŞiZM 385bile, onlan Afrika sömürgesi Rio d'Oro'nun öldürücü ikliminesürmye karar veren Canovas Hükümeti tarafından kinle takipedildi. Sadi Carnot gibi Canovas da ·gaddarlığının karşılığınıgördü; Pireneleri sulama alanı Santa Aguada'da, Montjuichdehşetinin intikamını alma amacıyla Londra'dan gelenİtalyan anarşisti Michele Angiolillo tarafından vuruldu.1890'larda İspanyol anarşizmi Fransa'daki gibi yalnızcahareket içinde terörizmi benimsemekle kalmıyordu, terörizmentelektüeller ve sanatçılar için de bir çekiciliğe sahipti. 1896'da İspanya'daki en önemli anarşist teorik dergi olan La Re·vista Blanca kuruldu ve dergiye üniversite öğretmenleri, mühendisler,profesyonel edebiyatçılar, hatta bazı eski ordu subaylanyazılar yazdılar. İspanyol anarşizmi Fransa'dak.i hareketgibi birçok seçkin yazan ve ressamı kendisine çekemediysede, sempatizanları arasına -hiç değilse bir süre- yalnıcaPablo Picasso'yu değil, aynı zamanda anarşistlerle dolaysızilişkisinden kaynaklanan en azından bir kitap -AuroraRoja- yazmış olan büyük romancı Pfo Baroja'yı da dahil etti.Anarşist entelektüalizmin başka bir tezahürü de liberter o­kullar kurma har0ketinin gelişmesiydi. 19!}9'da, daha ilrdeayrıntılarıyla tartışacağımız alenen haksız idamı nedeniyleşehitlik mertebesine kOnulan Francisco Ferrer, bu hareketinen ünlü savunuru olacaktı. Ancak Ferrer'in Escuela Moderna'sıKatalonYa'daki ve Endülüs köylerindeki yetişkin köylülereve sanayi işçilerine okuma yazma öğretmeyi amaçlayanbirçok deneyden yalnızca biriydi. Ferrer'in bir eğitimciolarak kişisel ünü ölümünden sonra anarşistler tarafındanpropaganda amacıyla çok fazla şişirildi; Ferrer aslında dar,yaratıcı olmayan bir zekaya sahip, oldukça sönük bir ortodoksrSsyonalistti ve bıraktığı birkaç yazı özgün bir eğitimanlayışına ilişkin pek.az şey söyler. Ancak 19. yüzyıl İspanya'sındaeğitimdeki kilise tahakkümüne karşı isyan etmek,Ferrer'in kaderinin gösterdiği gibi herhangi birinden beklenebilecek.en fazla şeydi belki de.Eğitim hareketinden daha da önemlisi, yüzyıl sonundıı1Fransız devrimci sendikalizmi örneği İspanyol anarşiznıiııiıı


386 ANARŞiZMİSPANY A'DA ANARŞİZM 387kolektivist kanadına yeniden hayat verdiğinde sendikalarınyeniden canlanmasıydı. Fransız teorisyenler tarafından enmükemel devrimci strateji olarak öne çıkarılan genel grevanlayışı lspanyol binyılcılarını büyüledi. 1902'de Barselona'daki metal işçilerinin grevi şehir çapında bir genel greve dönüştü;yenilgisi eski Enternasyonal'i -1900'de kurulan yeniİspanyol Bölgesi İşçileri Federasyonu- yeniden yaratma yönündekisôn girişimlerin bastırılmasına neden oldu, Hareketkısa bir süre sonra kırsal bölgelere, özellikle grevlere büyüktoprakların bölünmesi taleplerinin eşlik ettiği Cadiz ve Sevillebölgelerine yayıldı. Hepsi başarısızlığa uğradı, çünküemekçiler çalışırken bile açlık sınırında yaşıyorlardı ve süreklibir mücadele için kaynakları yoktu; aynca, dar patriachica görüşleriyle köy topluluğu nadiren kendi ufkunun ötesinebakıyordu ve bu nedenle koşullarının düzeltilmesindeetkili olabilecek koordinasyonlu bir hareketten çok, GuardiaCivil'in güçlük çekmeden tek tek bastırabildiği bir dizi dağınıkve yalıtılmış patlamalara eğilim gösteriyordu.Bu arada, büyü'k ölçüde, hiyerarşisinde etkili konumlarelde eden anarşistlerin telkinleriyle CGT'nin Fransa'dakibaşarısı Batselona işçilerini etkilemeye devam etti ve 1907'de Katalonya'nın liberter sendikaları kısa sül-ede Katalonya'nın geri kalanına yayılan ve ilk kongresini daha 1908'de yapart,Solidaridad Obrera (İşçi Dn.yanışması) diye bilinen ö­zellịkle sendikalist bir federasyonda bir araya geldiler.Ispanyol ordusu Fas'taki Rifflerle yıl boyunca devam e­dn savaşlarından birinde ağır bir yenilgiye uğrayıp ve hü-14imet Katalonya'dan yedekleri çağırmaya karar verdiği zathanyeni hareket 1909 Temmuz'unda büyük ölçekli bir eylemegirişti. Sadece bu son derece aynlıkçı bölgeden erkeklerinaskere çağınlmasındaki kışkırtıcı niyeti görmemek mümkündeğil. Anarşistler, sosyalistler ve sendikalistler ortak eylemkonusunda anlaştılar ve Solidaridad Obrera genel grev çağrısındabulundu. İzleyen "Trajik Hafta" boyunca Barselona'da şiddetli sokak çatışmaları oldu; polisin ve askerlerin denetimisağlamalan beş giin sürdü. Yalnızca sokaklarda 200işçi öldürüldü ve -İspanya'daki halk ayaklanmalarına lrarşıhazır kuvvet olarak bulunan papazlara karşı bir öfke patlamasıiçinde- elliden fazla kilise ve manastır yakıldı ve birkaçkeşiş öldürüldü. Muhafazakar hükümet her zamanki gibikitlesel tutuklamalarla, Montjuich'deki işkencelerle ve FranciscoFerrer'in de dahil olduğu alelacele idamlarla tepki verdi.Ferrer aslında Trajik Hafta boyunca İngiltere'deydi, amayine de askeri mahkemede yargılandı ve ayaklanmayı kışkırtmaklasuçlanarak vuruldu. 1896 Montjuich gaddarlıklıinndansonra olduğu gibi, yurtdışında büyük protestolar oldu;Ferrer uluslararası bir şehit haline geldi ve İspanya'dabile otoritelerin kullandığı yöntemlere yönelik nefret muhafazakiı.rMaura'yı istifa·etmek zorunda bıraktı ve Canalejas'ın liberal hükümetini iktidara getirdi.Trajik Hafta ve sonrası, İspanyol liberterleriıii, daha güçlübir mücadelenin örgütlenmesine ihtiyaç olduğu konusundauyardı ve 1910 Ekim'inde İspanya'nın her yerinden gelensendika temsilcileri Seville'de tarihsel bir kongre için bir a­raya geldiler .. Yalnızca UGT içinde birleşen sosyalist sendikalaruzak kaldılar; geri kalan sendikaların büyük çoğunluğutemsilcilerini gönderdi ve yeni bir örgütlenmenin, CN_Tolarak bilinen ünlü Confederaci6n Nacional del Trabajo'nun•oluşturulmasına karar verildi.CNT Fransız CGT'sinin etkileriyle .kuruldu, ama gelişimsüreci içinde birkaç önemli açıdan ondan farklılaştı. Birincisi,hemen anarşist liderlerin tam denetimi altına girdi vehep öyle kaldı. CNT'ye anarşist olmayan birçok işçinin, hattabazı sosyalistlerin katıldığı doğrudur, ama liderlikte etkilibir pay elde ettikleri bir dönem liiç olmadı. Aynca, CGT'ninikili örgütlenmesi -yerel Bourses de Travail ve daha aynntılıbir konfederasyon yapısı içinde bir araya gelen ulusal işkolusendikaları- ilk başta taklit edilmedi. CNT daha çok, bir fabrikadaki,hatta bir kentteki tüm işkollarından İşçileri hıraraya getirecek yerel Sindicatos Ünicos'u temel alnın •·ı:ılıminde oldu. Böylelikle temel toplumsal t-ıirinı olarak k"uıııııüzerindelU geleneksel anarşist vurguya ıı.vun ol:ır;ık .ı ·ııdı


388 ANARŞİZMka ve )'erellik özdeşleşti ve Sindicatos Ünicos1ar bölgesel venihayet ulusal federasyonda gevşek bir şekilde birleştiler.Kalıcı bir bürokrasi oluşturmaktan o kadar büyük bir dikkatlekaçınıldı ki CNT'nin bir tek ücretli görevlisi vardı; bu devörgütlenmenin geri kalani yoldaşları tarafından delege seçilenişçiler tarafından yürütülüyordu. Bunun mümkün olmasınınnedeni CNT'nin hiçbir zaman geleneksel sendikanınyardım derneği işlevini benimsememesi, hatta grev fonlarıqluşturmaya bile girişmemesiydi; işçiler arasındaki içgüdüseldayanışma mutluluk devresini hiçbir zaman uzak görmeyenbir mücadelede korunma için yeterli görülüyordu. Anarşistlerbaşlangıçtan itibaren CNT'yi devrimci bir silah olarakgördüler, ama kendi ataletini geliştirme özelliği kitle örgütlerininyapısında mevcuttur; CNT de reformist eğilimleri .ve anSJZ CG'İ"sini pür anarko-sendikalizmden uzaklaştıran,sendikal örgütlenmeyi cisiırtleşmiş devrim (araç ve amaç) o­larak görme eğilimini sergileyecekti.CNT'nin kuruluşunun getirdiği coşku, Endülüs'ün kırsalbölgelerinde anarşizmin hemen yeniden canlanmasına vebaşka yerlerde de grev dalgalarına yol ,açtı. UGT'nin sosy:alistişçilerinin anarko-sendikalistlerle , birlikte mücadele ettikleriSeville ve Bilbao'da grevler patlak verdi. Valencia yakınlarındakiCullera'da grevci işçiler kentin İspanya'dan bağımsızbir komün olduğunu ilan ettiler; bu, sonraki yıllar.dagüQ.ey illerinin birçok kısmında köy isyancıları tarafındantaklit edilecek bir.adet haline geldi. Canalejas anarşizmin buyeniden doğuş tezahürlerine CNT'yi yasaklayarak yanıt verdive 1912'de .demiryolu sendikaları greve gittikleri 'zaman işçileriaskeri yasayla işbaşı yapmaya zorladı. Ama CNT gizlibir örgüt olarak gelişmeye devam etti ve Canalejas yaptıklarınınkarşılığını aynen Canovas gibi ödedi; bir Madrid kitapçısındasilahlı bir anarşist tarafından vurularak öldürüldü.C:t-T 1914'te yine gün ışığına çıktı, aradaki yıllarda kırsalanarşizmin Endülüs'den Levant'a kadar yayılmasıyla büyükgüç kazanmıştı ve Birinci Dünya Savaşı sırasında birkaçolay daha da gelişmesini sağladı. 1917'de 'UGT liderleriİSPANY A'DA ANARŞİZM 389demokratik ve sosyalist bir cumhuriyet talebiyle ulusal birgenel grev ilan ettiler. CNT greve katıl, ama grev başarısızolduğu zaman, sosyalist liderlerin geçici olarak gözden düşmelerinedeniyle kii.rlı çıktı. Rus Devrimi'nin başarısı da açıkbir devrimci örgüt olarak CNT'nin etkisini arttırdı ve 1918'de daha kararlı militanlar artık görünmeye başlayan büyükmücadelede sendikalizme karşı tavırlarını tartışmak içinMadrid'de Ulusal Anarşist Kongre düzenlediler. Fransa veİtalya'daki anarşistlerin tersine, CNT kendi baş tamamenanrşist bir örgütlenme olarak görülem .eye egı hald ,ona nüfuz etme 've bağlı olmayan üyelerin bıle lıberter hırruhla dolacakları şekilde onu yönlendirme kararını alma konusundahemen hemen oybirliğiyle hareket ettiler. 1919'da,CNT Madrid'deki kongresini yaparken üye sayısı, çoğu hareketinkısa bir süre önce yeni bir faaliyet merkezi oluşturduğuKatalonya, Endülüs, Levent ve Galiçya'da olmak üzere700 OOO'e ulaşmıştı.* _.Yeni kurulan Komünist (Üçüncü) Enternasyonal, lspanya'dakien etkili devrimci örgütlenme olarak CNT' i ka.zanmakiçin büyük gayret sarfetti. Başlangıçta Rusya daki başarılıdevrimin cazibesi CNT üyelerini etkiledi .ve Andr.esNin ile Joaquin Maurin'in (daha sonra muh lıf M rksıs POUM'un -Partido Obrero de Unificaci6n Marxısta- lıderlerıolacaklardı) başkanlığında Moskova'ya giden bir grup delegeKonfederasyonun komünist örgütlenmeye desteni taahhütetti. Ancak 192l'de başka bir sendikalist lider Angel Pestafıa,Rusya'dan oradaki anarşistlere uygulanan basıya ;eKronstadt denizcilerinin ayaklanmasının nasıl vahşıce ezıldiğinedair haberlerle döndü. Raporları İspanyol anarşistlerive sendikalistleri arasında büyük bir öfke patlamasına ne-* ö l\ikle cNT'nin üye kayıtlarını tutma konusundaki gevşekliğineı ·ı·şki'" ı n u·nu·· dikkate alındığında İspanyol anarşistlerinin ortaya attık-!arı rakamları kabul ederken ihtiyatlı davranma k k'"' , t. gere tıgını unu ma:mak _gerekir. Ancak Gerald Brenan gibi nesnel bır yaza bile, CN1:.nin tutarlı bir şekilde sadık taraftarlan?ın ayısı 200 ?OO aş ıı:ı ıyoruka y d ını d. uşme . kle birlikte , uanarko·sendıkailst hureketın.bır, bır buçul ..milyon işçiye _ Onderlik ettiği unlar vardı" dediği.nı belı.rtmek gen•kır.


390 ANARŞiZMİSPANYA'DA ANARŞiZM 391den oldu ve CNT 1922 Zaragoza Kongresi'nde liberter komünizmebağlılığını yeniden ilan etti ve 111. Enternasyonal'dençekilip Berlin'de kurulmaya başlayan yeni bir sendikalist örgtit1enmeolan Enternasyonal İşçi Birliği'ne katılmaya kararverdi. Dolayısıyla daha sonra 1920'lerde Fransız anarkosendikalistmilitanlarının kitleler halinde yeni kurulan KomünistParti'ye geçmelerine benzer bir durun;ı. olmadı.1919 ile 1923 arası -Primo de Rivera diktatörlüğünün kurulmasınakadar geçen yıllar- CNT ile Barselona'daki işverenörgütleri arasında sert bir mücadeleyle bulutlandı. Budönemde ve 1939'da İspanya İç Savaşı'nın sona ermesinekadar CNT tarihifıin geri kalan kısmında ortaya çıkan şiddet,aha önce ileri sürdüğüm gibi Napolyon Savaşlarındanberi lspanya'da var ola ı:ı genel politik şiddet geleneği bağlamındaele alınmalıdır. Ispanyol anarşistlerinin kolayca suikasteyönelme eğilimleri nefret uyandırıcı ve anlamsız görülebilirsede, polisin, ordunun ve işverenlerden ücret alan pistoleros'unşiddete daha da fazla eğilimli olduğunu ve yöntemlerininçok daha sadistçe olduğunu hatırlamak gerekir. Nekadar yanlış olursa olsun unarşistler genellikle yoldaşlarınayapılan kötülüklerin öcünü almak için öldürdüler. Örneğinley de fugas (polislerin tutukladıkları insanları hapishaneyegötürürken öldürüp, "kaçmaya çalışırken vuruldu" süsü vermesi)uygulanmasının bir sonucu olarak muhafazakar BaşbakanEduardo Dato 192l'de öldürülmüştür. Saragossa Başpiskoposu,CNT lideri Salvador Segui'nin silahlı polisler tarafındansokak ortasında öldtirülmesi nedeniyle ünlü gerillalideri Buenaventura Durutti tarafından vurulmuştur. Anarşizmintemel doktrinleri misillemeyi ve cezalandırmayı reddettiğinegöre bu eylemler aslında anarşistçe eylemler değildirler,ama dönemin İspanyası için tipiktirler ve İspanyolanarşizmini birçok açıdan kendine özgü ·bir kategori içindeele alma gerekliliğinin altını çizmektedirler.Ayrıcu 1919 ve 1923 arn.ı;ındaki gergin dönemde bile tümanarko-sendikalistlerin şiddet yöntemlerini desteklemedikleriunutulmamalıdır. Salvador Segui ve Angel Pestafıa CNTiçinde, işverenlerle, hatta devletle uzlaşmalar arayan ılımlıbir eğilimi desteklemişlerdir. Öte yandan, Durutti ve onunayrılmaz arkadaşı Ascaso gibi fanatiklerin liderliğindekiaşırılar devrimci mutluluk devresini hızlandırmak için hertürlü aracın kullanılmasını istiyorlardı. Ne otoritelerdenkorktukları ne de kendi safları içindeki ılımlılara saygı duydUklarıiçin, bu adamlar sürekli olarak olaylan tırmandırdılarve hareketi kısır bir cinayet ve karşı cinayet döngüsününine attılar. Ayrıca Durutti gibi insanlar, kendileri idealistoldukları halde etraflarına daha az saf ögeler topluyorlardıve o dönemde Barselona'da o taraftan bu tarafa geçen, bazenanarşistler için, bazen işverenler için, hatta polis için çarpışan,sonraki yıllarda gelişmekte olan Falange'a katılan birprofesyonel pistoleros sınıfı ort8.ya çıktı. Anarşistlerin suçluyuotoriter bir topluma karşı çık.an bir asi olarak görme eğilimlerinin,... Primo de Rivera'nın şehirde rahatsız bir barışızorla yerleştirmesinden önceki yıllarda Barselona' daki sınaimücadeleyi niteleyen vahşetten büyük ölçüde sorumlu olduğunakuşku yok.Söz ettiğim dönem 1919 yılının taşlarında CNT'deki ılımlılarınCanadiense olarak bilinen Barselona'daki büyük elektriksantralında başlattık.lan grevle başladı. Grevcilerin taleplerio kadar makuldü ki başlangıçta yönetim onlarla anlaşmayaeğilimliydi, ama Barselona Başkomutanı Malinsdel Bosch müdahale etti ve görüşmeleri durdurdu. Grev yayıldı,Barselona elektriksiz kaldı; Milans del Bosch sendikaliderlerini tutukladıktan sonra sıkıyönetim ilan etti. CNT dederhal genel grev çağrısında bulundu ve Barselona'daki fabrikalardaiş tamamen durdu. Eylem, işçilerin şiddet kullanmadannasıl etkili bir şekilde hareket edebileceklerini gösterentamamen barışçıl bir grevdi. Ordu her zamanki gibi kitleseltutuklamalarla yanıt verdi, ardından ağır cezalar vPrenaskeri duruşmalar geldi, protesto grevleri ve işverenh·­rin lokavtları yıl boyunca devam etti, şiddet her iki tar:ıfl uda kendini ortaya koymaya başlnmıştı. Sonuçta, 1!11!1'1111sonundan itibaren, net bir zafer knzıınıın\ııyan ve "'"'ṿıılı11!


392ANARŞİZMİSPANYA'DA ANARŞİZM393UGT ile Segui'nin önerdiği bir çalışma düzenlemesine girmeyireddeden CNT Katalonya işçileri arasında yine gücünükaybetmeye başladı.Bu· arada, Rus Devrimi'ne ilişkin söylentilerin ve Barselona'dak.ibüyük genel greve ilişkin haberlerin kışkırtmasıyl.a,Endülüs'ün kırsal bölgeleri bir kez daha canlandı. Her zamanolduğu gibi anarşist binyılcılık tüm kırsal bölgeleri büyükbir dinsel yeniden canlanma gibi kasıp kavurdu. Diaz def Moral,History of Agrarian Agitations in the Prouince of Cordoba'da*söz konusu süreci büyüleyici bir şekilde betimlemişti.1918-19 dönemiı,ll yaşayan biri o şaşırtıcı manzarayı asla u­nutamaz. Tarlalarda, evlerde, avlularda, köylülerin hangi a­maçla olursa olsuri konuşmak için toplandıklar:ı. her yerde, herzaman ciddiyetle ve hararetle tartışılan tek bir konu vardı: Top·lumsal sorun. İş aralarında, gün boyunca sigara molalarında vegeceleri akşam yemeklerinden sonra, en eğitimli olanlar broşürlerive dergileri yüksek Sesle okur, diğerleri ise büyük bir dikkatledinlerlerdi. Sonra söylevler, okunan şeylerin olumlanması veonu övmeye yönelik sonu gelmez konuşmalar başlardı. Her şeyianlamazlardı. Bazı sözcükleri bilmiyorlardı. Konuşan kişininkişiliğine bağlı olarak bazı yorumlar çocukça, bazıları muzipçeydi;ama temelde hepsi anlaşıyordu. Başka -nasıl olabilirdi ki?Hiçbir zaman -ifade edememiş olsalar bile hayatları boyuncahissettikleri saf gerçeği duymamışlar mıydı? ...Birkaç hafta içinde 10 ya da 12 ustadan oluşan ilk çekirdek200 kişiye ulaşıyordu; birkaç ay içinde ateşli din değiştirme çabalarınakapılan hemen hemen bütün nüfus ateşli ideali çılgıncayaymayn başlıyordu. Sessiz ya da çekingen oldukları veyasaygınlıklarını yitirmekten korktuk.lan için dışarıda duran birkaçki!?inin etrafını, saban sürerken dağ yamaçlarında, kulübea:-..meyhıınd


394 ANAit';lİZMİSPANY A'DA ANARŞiZM 395hükümet işçiler ile işverenler arasında makul uzlaşmalarsağlama .ve denetimi Martinez Anido'nun ve polislerinin kullandıklarındandaha az vahşi yollarla sağlama yönünde birçaba içine girdi.Primo de Rivera'nın gelmesi İspanya'da anarşizm için u­zun bir gizlilik dönemi anlamına geliyordu. General Francoile karşılaştırarak, bugünden baktığımızda Rivera'nınki birilerlemecilik modeli olarak görülmektedir. İspanya'daki ekonomiksorunların gerçekten farkındaydı ve işçi sınıfına karşıherhangi bir önyargısı yoktu. Kaotik kişisel yaşamından çokfarklı olan dengeli ve düzenli bir toplum arzusu sosyalistleresempatiyle yaklaşmasına neden oluyordu ve iktidarı sırasındabu ayyaş ve sevimli Endülüslü aristokrat ile sonralan kendisiniİspanya'nın Lenin'i olarak görecek Madridli sıvacı LargoCaballero arasında tuhafbir ittifak yeşerdi. Ama anarşistlerile diktatör arasında hiçbir ortak zemin yoktu ve CNT o­nun gelişini genel bir grev ilan ederek selıimladı. Grev başarısızoldu, çünkü sosyalist UGT greve katılmayı reddetti.1924 Mayıs'ında Primo de Rivera'nın emirleriyle CNTfe shedildi, dergileri kapatıldı ve tüm Sindicatos Ünicos1arıkapatılarak en aktif üyelerinden yüzlercesi tutuklandı. Primode Rivera baskı konusunda -Oncellerinden daha az viı· nraya getiriyordu.Burada da Bakunin mirasının aık olduğu söylc•ıı•·lıılır.çünkü devleti yıkmak ve özgür loplunıuıı lı•mclini lıııııı lu


396ANARŞİZMİSPANYA'DA ANARŞİZM 397mak için gerekli olan, idealistlerle marjinal toplumsal unsurlararasındaki ittifakı en fazla vurgulayan oydu. Ancak F AIiçindeki tuhaf eğilimler bileşiminin İspanyol tarihinde, özelliklemiliter dinsel tarikatlar arasında, hatta idealist ibadetlerinibir komplolar, yasa dışılığın haklı bulunması, zorbalarınöldürülmesi ve ilkel komünist yapıda toplumsal deneyimlereyönelik bir eğilimle -özellikle Paraguay'da- birleştirdikleridönemde Cizvitler arasında benzerleri vardır.Bu karşılaştırma bir soruyu akla getiriyor. FAI din karşıtıbir örgüt olduğunu ileri sürüyordu ve üyeleri cumhuriyetdöneminde ve iç savaşın ilk günlerinde en aktif kilise kundak.çılanarasında yer alıyordu. Ama İspanyol anarşizmininkilise karşıtlığı, Pirenelerin diğer yanındaki özgür düşünürlerinsakin rasyonalitesinden oldukça farklı, özellikle coşkulub}:f olgudur. Savunurlan reformasyonun radikal mezheplerininputkıncı şevkini paylaşırlar ve bu benzerlik bizi GeraldBrenan'ın ilginç bir önermesine getirir: Engizisyonun16. yüiyılda dinsel muhalefet eğilimlerini etkili bir şekildebastırdığı İspanya'da anarşizm aslında gecikmiş bir reformasyonhareketinin karakterine bürünmüştürKuşkusuz anarşizm, onu sıradan politik hareketlerdenayıran ahlü:i-diiısel bir öge .içerir, ama bu öge İspanya'dabaşka yererdekilerden çok daha güçlüydü. Bu ülkedeki algı­_lama kabiliyetine sahip hemen hemen her anarşizm gözlemcisi,burada Borkenau'nun deyişiyle "yan dinsel bir Ütopyacıhareket" olduğunu belirtti ve dinsel öfkenin neden bu kadarateşli bir ş"ekilde kiliseye yöneldiğini ikna edici bir ,şekildegösteren yine Brenan oldu. Brenan'ın İspanyol anarşistleriyleuzun yıllnr süren yakınlığından nasibini alan İspanyol la ­birenti'ndeki (The Spanish Labyrinth) tartışmadan bir bölümaktarmanın çok açıklayıcı olacağına inanıyorum.Anarşistlerin lciliseye knrşı fanatik bir nefret dıJyduklarımve iç savaş sırasında ona şiddetle saldırdıklarını herkes bilir ...Bence bu ancak heretik)erin, içinden çıktıkları lciliseye duyduklarınefretle açıklanabilir. Çünkü İspanyoJ liberterlerin i n gözündeKatolik Kilisesi, Hıristiyan dünyasında İsa karşıtı bir konu·ma sahiptir. Kilise onlar için devrimin önündeki bir engel'olmamnçok ötesine geçer. Tüm kötülüklerin kaynağıdır, aşağılık ilkgünah doktriniyle gençliği baştan çıkarandır, Salud ya da Sağlıkdedikleri Doğaya ve Doğa Yasasina kredendir. Aynca kardeşçesevgi ve karşılıklı bağışlayıcılık sahtekArlığıyla, büyük insandayanışması idealiyle alay eden de dindir....Bu nedenle İspany,ol anarşistlerinin kiliseye karşı öfkelerınin,terk edildiğine ve aldabldığına inanan son derece di darbir halkın öfkesi olduğunu ileri süreceğim. Rahipler ve keşışlertarihlerinin kritik bir anında onları terk ettiler ve zenginleregittiler. 17. yüzyılın büyük teologlarının insaniyetli ve aydınlanmışilkeleri bir yana bırakıldı. İnsanlar kilisenin her söyle·diğinin ikiyüzlülük olduğundan kı,ışkulanmaya başladılar (vekuşkusuz liberalizmin getirdiği yeni düşünceler onlara ya:aı ­cı oldu). Dolayısıyla Hıristiyan ütopyası için mücadeleye gırdik·!erinde, mücadele kiliseyle birlikte değil kiliseye karşıydı. Şiddetlerininbile dinsel olduğu söylenebilir. İspanyol kilisesi herzaman militan bir kilise oldu ve 20. yüZyıla kadar düşmanlanmyok ettiğine inanılıyordu. Kuşkusuz anarşistler ancak aynı yöntemlerikullanarak kendileriyle aynı şekilde düşünmeyenlerdenkurtulabilirlerse, dünyevi cennetin getirilmı;ısi konusunda kili·seden daha iyi bir şey yapabileceklerini hissettiler. İspanya'daher inanç totaliterliğe yönelir.Temelde dindar olan kişilerin İspanya'yı saptırılmış birHıristiyanlıktan kurtarma müadelelerinde, İspanya'yı İslamimansızlığından kurtarmaya yönelik daha eski mücadeledeaskeri tarikatların oynadığından farklı olmayan bir roloynadı F AI. Ama anarşizm yan dinsel bir hareket olduğu kadartoplumsal bir hareket olduğu için, F Al'nin din karşıtı öfkeyikışkırtmak.tart başka işlevleri de vardı v çoğunlukla varoluşununbaşından itibaren CNr'de cisimleşen daha genişliberter harekete aralıklı değil sürekli bir devrimci yön vermeyeçalıştı. F Al'nln kurulmasının esi yılı, CNT diktatörlüğekarşı mücadele için eylem komiteleri oluşturniaya erejimi değiştirmeye çalışan diğer gruplar ve hareketlerle ışbirliğiyapmaya başladı; Bu dönmde İspanyol anarşisthri,yalriızca kendi devrimlerini mümkün o]duğu kadar çııhukbaşlatmak için bir sıçrama tahtası olarnk kullanmnk.ırıto-


398ANARŞİZMiSPANYA'DA ANARŞİZM 399dikleri geçici bir demokratik cumhuriyet çözümünü kabuletmeye istekliydiler. 1930'da Primo de Rivera diktatörlüğüdüştüğünḍe, monarşinin ömrünün hemen hemen dolduğuaçıktı ve lspanya'daki her politik hizip çöküşü izleyecek durumdanazami şekilde yaraİ'lanmak için hazırlıklarını yapmayabaşladı. Anarşistlerin yanı sıra cumhuriyeti destekleyensosyalistler, komünistler, Katalan ayrılıkçıları ve ordu,onu kendi amaçlan için desteklediler.CNT 1930'da sayısal olarak'her zamankinden daha güçlüola ak ve FAi aktivistlerinin militanlığından etkilenmiş birşekilde gün ışığına çıktı. Belediye seçimlerindeki anti-monarşistzaferlerin bir sonucu olarak Kral 1931'de ayrıldı ve anarşistlerliderlerinin birçoğunun birkaç aylık bir mesele olabileceğinihissettikleri devrimci bir mücadeleye hazırlandılar.CNT Haziran ayında, devrimci İspanya'nın işlerini yürütmekiçin koordinasyonlu bir sendika yapısının gerekli olacağı gününyakın olduğu inancıyla, oldukça gecikmiş bir şekildeCGT'nin ikili yapısını temel alıp, Sindicatos Ünicos'un yanısıra işkolunun ulusal federasyonlarını yaratarak yeniden örgütlendi.1931 yılı yaz aylarının sonunda ve sonbaharındaSevılle, Madrid ve Barselona'daki bir dizi yerel grevle, hükü:metler arasında ayrım yapma niyetinde olmadıklarını ve monarşidöneminde olduğu gibi cumhuriyet döneminde de bağımsızeylemlerini aynı kuvvetle sürdürmeye karaı·lı olduklarınıgöstermeye başladılar. Bu durumda FAi, tüm ülkedebir gerginlik ortamı yaratma amacıyla küçük ayaklanmalarörgütleyerek cumhuriyetçi hükümet kadar CNT liderlerinide rahatsız eden kışkırtıcı bir rol oynadı. Madrid'deki merkezitelefon binasını ele geçtrm.eye çalıştılar \'e 1932 yılınınbaşlarınd:ı Katalonya'nın Llobregat vadisinde, genel devriminminyatür bir provası olarak tasarlanan bir ay aklanmayalidıo>rlik ettileı·; başlıca Pylemlerinden biri birkaç büyüktoprağı yöre köylüleri arasında dağıtmak oldu. Cumhuriyetçihüktin1et, kuşaklar boyuncn İspanya'nın başına bela kesilente !11el sorunu, toprak reformu sorununu çözmek için herhangibir ciddi girişimde bulunmadan katı bir baskı politikasıbenimseyerek FAI'nin eline iyi bir fırsat verdi. Özellikle LlobregatAyaklanması'nı bastırmak için, mahkeme formalitesinebile başvurmadan önde gelen yüz anarşisti İspanyol Ginesi'nesürgüne göndererek önceki hükümetlerin eski kötüyöntemlerini kullandı. 1933'ün Ocak ayında, bu insanlarınyasadışı bir şekilde alıkonmalannı protesto etmek için anarşistlerBarselona ve Valencia'da yeni bir ayaklanma düzen·lediler; bu ayaklanmaya ilişkin haberler küçük bir Endülüsköyü olan Casas Viejas'taki bir isyanın kıvılcımı oldu; AltıParmak lakaplı kırsal bir anarşist havarisinin liderliğindebir grup emekçi mülkiyetin ve hükümetin kaldırıldığını ilanetti ve Guardia Civil kışlalarını kuşattı. Merkezi hükümetinisyanı ne pahasına olursa olsun bastırma emri üzerine, orduCasas Viejas'a gitti, Altı P:ı.rmak ile adamlarını kuşattı veçoğunu öldürdü; ya çatışm 3 sırtı.SJada ya da sonradan ley defugas olar ak.Casas Viejas trajedi.-i tüm İspanya'da hükümete karşıinfial yarattı; özellikle köylülerin ve sanayi işçilerinin cumhuriyetçilerekarşı, hatta onları Cortes'te destekleyen sosyalistlerekarşı tavır almalarına neden oldu. Grevler ülkeninher yanına yayıldı ve CNT'nin itibarı ve gücü öylesine arttıki, yıl boyunca iki kez resmi olarak yasaklandığı halde açıkbir şekilde faaliyetlerini sürdürdü ve 1933'ün Aralık ayındaArag6n'da dört gün süren büyük bir ayaklanmayı sahneyekoydu; Zaragoza ve Huesca'daki fabrikalara işçiler el koydularve toprağın kolektifleştirilmesi girişimleri oldu.Bu arada CNT, büyük ölçüde reformizme kaymış ve dahaçok varolan toplum içinde işçilerin daha iyi koşullar elde etmeleriyleilgilenen, Primo de Rivera diktatörlüğünden öncekiliderleı· kuşağı ile, her eylemi yalnızca toplumsal devrimien yakın zamanda getirme konusundaki yararlılığı açısındandeğerlendiren FAi eliti arasındaki görüş farklılıklarındankaynaklanan iç sorunlarla uğraşıyordu. Kısmen FAl'ninamaç birliği ve üyelerinin neredeyse dinsel kararlılığı ned


400 ANARŞiZMİSPANYA'DA ANARŞİZM 401nlar, örgütün kıdemli sekreteri Angel Pestafi.a ile Konfederasyongazetesi Solidaridad Obrera'nın editörü Juan Peiro'yu dışlayacak ölçüde CNT'nin denetimini ellerinde tutuyorlardı,Pestaiia, Peiro ve sendika meselelerinde F Al'nin hiikimiyetindenhoşlanmayan birkaç başka lider aleni bir protestoyayımladılar; protestoda otuz imza olduğu için, onu destekleyenlerTreintistas olarak bilinmektedirler. Muhalifleri neredeysetotaliter bir tahammülsüzlükle onların CNT'den ihraçedilmelerini sağladılar; ama reformistler de tamamenyalnız değillerdi ve Valencia'daki ve daha küçük Katalankentlerindeki bir dizi yerel birim Sindicatos de Oposici6n a­dıyla bilinen bir azınlık hareketine katılmak üzere onları izlediler.Ayrılık 1936'da ortadan kalktı, ama hareket içinde içsavaş boyunca, hatta Fransa, Britanya ve Meksika'daki İspanyolanarşistlerinin devrim ve reform konularında bir kezdaha rakip hiziplere bölündükleri sürgün dQneminde biledevam eden kötü duygular bıraktı.Bu arada, büyük ölçüde Casas Viejas olayının yol açtığınefret duygusu nedeniyle cumhuriyetçi hük.üinet istifa ettive Kasım 1933 . seçimlerinde sağ partiler tarafından ağır bir'yenilgiye uğratıldı. Bu yenilgide her şeyden çok anarşistlerintutumu belirleyiciydi. Kralın aynlmasını hızlandıran belediyeseçimlerinde, birçok anarşist -ilan ettikleri tütn ilkelererağmen- cumhuriyetin amaçlan için monarşiden daha uygungörünmesi gibi taktik bir nedenle sandıklara gitmişti.1933'te CNT sert bir çekimserlik kampanyası yürüttü; denetimialtındaki bir milyon oyun eksikliği Solun yenilgisi ve ikiyıllık gerici sağ hükümet arilamına geldi.Anarşistler yeni hükümetle kendi tarzlannda ilgilenmeyekoyuldular; Zaragoza, Valencia ve Endü_lüs'.te grevler yapıldı,ama Katalonya görece sakin kaldı ve 1934'ün sonunadoğru dönemsel bıkkınlık bir bütün olarak hareketin üzerineçöktü ve o yıl sosyalistlerin ve Katalan ayrılıkçılarınınbaşlattıkları isyanlarda anarşistler yer almadılar; tek istisnaCNT'nin Gijon ve La Felguera sendik.alan (ironik bir şe­. kilde reformist Treintistas'ı destekleyen sendikalar) sosya-listlerin yanında sadakatle savaştılar ve onlarla birlikte ilkkez İspanyollar tarafından İspanyollara karşı kullanılan YabancılarLejyonu'nun ve Faslıların zulmüne maruz kaldılar.Asturya'da UGT'nin itibar kazanması nedeniyle işçilerarasında geçici bir taban kaybına uğramakla birlikte CNTsağ hüküm et dönemi boyunca gücünü korudu . 1934 sonundabir polis raporu üye sayısının bir buçuk milyon olduğunutahmin ediyordu ve bu muhtemelen doğruydu, çünkü cumhuriyetçidönem boyunca İspanya'daki tüm işçi sınıfı örgütlerininüye sayısı düzenli bir şekilde artmıştı.Sol partiler Halk Cephesi koalisyonunda bir araya geldiklerindeanarşistlerden onlara katılan yalnızea Angel Pestafiave yakın çevresi oldu. Diğer anarşistler uzak durdular, a­ma yine de çok sayıda militanlarının hapishanede olduğunuve Halk Cephesi liderlerinin af vaat ettiklerini ileri sürerekAralık 1935'te yine oy kullanmaya karar verdiler. Bir kez dahakral yapıcı rolünü oynadılar ve oylan, çekimser kalarak1933'te yenilgilerine yol açtıkları ta1aflara başarı getirdi.Ama kral yapıcılann çoğu gibi anarşistlerin iktidara getirdiklerihükümete boyun eğmek gibi bir niyetleri yoktu.Safları en aktif liderlerinin hapishanelerden ve sürgündenserbest bırakılmalanyla ve Mayıs 1936' da CNT'nin ZaragozaKongresi'nde Sindicatos de Oposici6n'un 60 000 üyesiningeri dönmesiyle dolan anarşistler, UGT ile CNT araınndakurulacak. dvrimci bir ittifaktan (ki bu ittifak 1938'e kadargerçekleşmedi, o zaman da çok geç kalınmıştı) söz eden sosyalistlerden'uzak durdular ve birbirini izleyen grevlerle ülkeyibir beklenti ve huzursuzluk durumu içinde tutma politikalarınısürdürdüler. Yakın gelecekteki devrim düşüncesikesiıtlikle akıllarındaydı, ama hızı belirleyenin ve Temmuz1936'da generallerin ayaklanmasıyla iç savaşı dizginsiz bırakanınSağ olduğu dik.kate alındığında, cumhuriyetin ilkgünlerinde sınırlı ayaklanmalardan daha geniş kapsamlıherhangi bir şeye girişip girişmedikleri akademik bir spt-k ıl·lasyondur .İç savaşın öyküsü birçok yerde nyrıntılurıyla dih· l"lil'il


402 ANARŞİZMİSPANY A'DA ANARŞİZM 403ıniştir. Ben burada kendimi savaşın İspanyol anarşizmj.ninyapısını ve gelişimini aydınlatan yönlerini tartışmakla sınırlayacağım.Bu açıdan savaş iki safhaya ayrılabilir: 1936Teınmuz'undan 1937'nin ilk günlerine kadar süren ' CNT ileFAI'nin cumhuriyetçi İspanya'daki hakim gruplar arasındayer aldıkları ịlk, dinamik dönem; askeri ve idari işlerin merkezileşmesiIspanya'nın krala sadık bölgelerinin cumhuriyetçihükümetin denetimi altına girmesini sağladıkça ve bununsonucu olarak komünist etki güçlendikçe, bu hareketlerinetkilerini ve enerjilerini kaybettikleri, 1937 Mayıs'ındansonraki dönem.1936 yaz ve sonbaharındaki olaylar İspanyol Iiberter örgütlenmelerininerdemlerini ye kusurlarını ortaya koydu.FAi yıllardır genel bir grev ile kısa, sert bir ayaklanma döneminindevletin yıkılmasını ve comunismo libertario dönemininbaşlamasını sağlayacağı bir durum için hazırlanıyordu.Sokak çatışmaları ve gerilla savaşları konularında uzmandılarve 19 Temmuz askeri darbesinin yarattığı kritik durumdaçok formdaydılar. Barselona ve Valencia'da, Katalonya'nın kırsal kesimlerinde ve Aragôn'un bazı yerlerinde hattabir ölçüde Madrid ve Asturya' da, yerel olarak generalleri yenende bu şehirleri ve bölgeleri cumhuriyete kazandıran daFA militanlarıyla CNT işçilerinin anında eylemleriydi.işçi sınıfı örgütlenmelerinin zaferi Katalonya'da, Levant'ta ve Aragôn'un bazı yerlerinde devrimci bir atmosfer hattageçici olarak devrimci bir durum yarattı. Aylarca bu ' bölgelerdekisilahlı güçler çoğunlukla anarşist denetim altındakimilis birimlerdi. Fabrikalar çoğunlukla işçiler tarafındandevralındı ve CNT komiteleri tarafından işletildi; bu aradayüzlerce köy, toprağı paylaşmış ya da kolektifleştinnişti vebirçoğu Kropotkin'in önerdiği türden liberter komünler kurmayagirişmişti. George Orwell ' in anarşist üstünlük günlerisırasında Barselona'yı anlatırken Katalonya'ya Selam'da(Homage to Catalonia) canlı bir şekilde kaydettiği gibi, görünürdekibinlerce küçük ayrıntıda yaşam değişmişti.Her dükkıinda ve kahvede kolektifleştirildiğini belirten birilan asılıydı; ayakkabı boyacıları bile kolektifleştirilmiş ve kutulankızıl ve karaya boyanmıştı.* Garsonlar ve satıcılar insanınyüzüne bakıyorlar ve eşitleri olarak muamele ediyorlardı.Saygı ifade eden ve hatta· resmi konuşma biçimleri geçici olarakortadan kalkmıştı. Kimse "Sei'ior" ya da "Don," hatta "Usteddemiyordu; herkes herkese "Yoldaş" ve "Sen" diye hitap ediyorve "Buenos Clfas" yerine "Salud!" diyordu ... Özel arabalar yoktu,hepsi müsadere edilmişti ve bütün tramvaylar, taksiler ve diğerUlaşım araçlanmn çoğu kızıl-karaya boyanmıştı. Her yerde devrimciposterler asılıydı; birkaç reklam kalıntısının çamur lekelerigibi görünmesine neden olarak, duvarlardan parlak kırmızılarve mavilerle göz kırpıyorlardı. İnsan kalabalıklarının sürekliaktığı kentin ana caddesi Ramblas'ın aşağısında hoparlörlergece gündüz devrimci şarkılar çalıyordu. Ve en tuhafı kalabalığıngörünüşüydü. Dışarıdan bakıldığında zengin sımflann ·pratik olarak ortadan kalktığı bir kentti. Az sayıda kadın ve yabancıdışında "iyi giyimli kimse yoktu. Pratik olarak herkeskaba işçi sınıfı giysilerini ya da mavi tulumlar veya milis üniformasının biraz değişik bir biçimini giyiyordu. Bütün bunlartuhafve etkileyiciydi.Belki de durumun en önemli özelliği etkili bir otoriteninolmamasıydı. Merkezi hükümet zayıf ve uzaktı; yerel olarakKatalonya'da F Al ve CNT en azından o sırada gölge otoritelerinkorudukları varoluş görüntüsünden daha güçlüydü. A­ma CNT ve FAI bile üstü kapalı bir tabirle "örgütlü disiplinsizlik"denilen şeyde bir nizam sağlayamıyordu. İç savaşınbu ilk günlerinde İspanya'da olanların çoğu, kendi anarşizansorumlulukları temelinde hareket eden küçük gruplarınişiydi . Bazen inisiyatifleri iyiydi; çoğunlukla kötüydü. Örneğin1936 yazında gerçek bir salgına dönüşen kilise yangınlarınınçoğunu çıkartan bu anarşist gruplardı ve bu arada bir-* İspnnya'da anarko-sendikalist bayrak diyagonal olarak bnllııııoı•ı·ıkızıl ve karadan oluşuyordu. Enternasyonal günlerinde diğer .•;n,;ı·.ılı'.ıgruplar gibi nnarşistler de kızıl bayrak taşıyorlardı, ama da]ı;ı . ,.,,, , . .,onun yerine kara bayrak kullanmayn başlndıl;ır . Kı.ıl·knra l•:ın·.ılı •inha sonraki nruu'ı;ôlzmin ruhunu Enl


404 ANARŞiZMİSPANYA'DA ANARŞİZMçok kayda değer dinsel sanat yapıtını yok ettiler; ironik birşekilde kültüre duydukları saygı nedeniyle aristokratik birkültürün ürettiği ünlü resimleri korupken, gerçek halk sanatını,çok değer verdikleri halk başarısının örneklerini yaktılarve parça parça ettiler. Aynı başlangıç döneminde faşistolduğundan kuşkulanılan kişileri alelacele idam edenler deçoğunlukla bu gruplardı; bu eylemleri genellikle CNT'nin sıradanişçileri, hatta daha sorumlu FAi militanları değil, zamanzaman profsyonel pistoleros'tan, ama çoğunlukla LiberterGençlik örgütüne bağlı öfkeli genç fanatiklerden oluşangörece küçük gruplar yaptı. En favori kurbanları arasındabir tarafta rahipler ve keşişler, diğer tarafta ise pezevenklerve erkek fahişeler vardı; her ilci sınıfı da İspanyollara özgüahlaki bir bağnazlıkla vurdular; onların gözünde rahiplerinsanların kardeşliği idealiyle alay etmişlerdi, pezevenklerve erkek fahişeler ise doğa yasasını ihliil etmişlerdi. Bir felsefeolarak anarşizmin, İspanya'dan başka hiçbir ülkede ortayaçıkmayan bu tür aşırılıklarla pek az al.§.kası vardı. Buaşırılıklar B


406 ANARŞİZMİSPANY A'DA ANARŞİZM 4071936 Ekim'inde koşulları ileri sürerek hükümet kurumlarınakatılmalarını gerekçelendirmeye çalıştı. Ama katılımanarşist devrimci umutlardan tamamen vazgeçilmesi anlamınageliyordu; anarşist liderlerin gerçek düşmanları olanve onların liberterler olarak etkilerini yok etmeye çalışmakzorunda olan hükümet kurumlarını güçlendirmeleri anlamınageliyordu.Komünist hakimiyeti altındaki PSUC partisinin iç savaşınbaşından beri anarşistlerin elinde olan telefon binasınayaptığı bir saldın nedeniyle Barselona'da çatışma çıktığı zaman,hükümetin 1937 Mayıs darbesini yapmasını anarşistbakanların varlığı engellemedi, belki de teşvik etti. Anarşistkitleler kendi liderlerinin ateşkes çağrı1anna kulak asmadanPSUC'a ve hükümet kuvvetlerine direndiklerinde sokaklardakigünlerce süren çatışmalardan sonra Katalonya'dakibaskın anarşist nüfuz yok oldu. Bu tanbten itıbaren CNTİspanyol. sahnesinden silindi. İki milyona yaklaşan üye sayısıhiilii yüksekti ve örgütlenmesini gevşetmeye karar verenFAl'nin üye sayısı 1936'da 30 OOO'den 1938'de 150 OOO'eçıktı. Ama iki örgüt de direnişten çok uzlaşmayla var olmanınbir sonucu olarak etkisini yitirdi ve 1937 yılının ortalarındanitibaren her eylem alanında yavaş yavaş geriledi. Savaşınidaresi ise giderek komünistlerin ve Rus askeri uzmanlarıımıdenetimine girdi. Kolektifleştirilmiş fabrikalara hükümetel koydu ve tarım kolektiflerinin bi-rçoğu Lister'in komünistaskerleri Arag6n'a girdikleri zaman yok edildi. Bütünbunlar kayda değer bir anarşist direniş olmadan gerçekleştive hareketin moral çöküntüsü 1939 Ocak'ında Franco'nunaskerleri en ufak bir muhalefetle karşılaşmadan İspanyolanarşizminin kalesi Barselona'ya girdiği zaman açığa çıktı.Bnrselona'nın düşmesinden sonra bile, anarşistler milliyetçilerekarşı değilse de, cumhuriyetçi cephenin gerisindekikomünist düşmanlarına karşı acı bir zafer, kazandılar; aralarındnJose Garcia Pradas, Gonzales Marin ve Eduardo Val'in de bulunduğu bazı liderleri, 1939 Mart'ında Negrin Hükümeti'ninkaçmasından sonra Madrid'de Albay Casado vediğer cumhuriyetçi subayların iktidarı ele geçirmelerini sağlayanbir komploya katılarB.k uzlaşmayı son aşamasına götürdüler;Casado'nun darbesi ancak anarşist Cipriano Mera'·nın komutanlığındaki ordu müfrezesinin kullanımıyla müınkünoldu. Ama bu sonunda cumhQ.riyetçi İspanya'dan geriyekalandakomünistlerin iktidardan sürülmeleri anlamına geldiğive bu açıdan anarşistler öçlerini aldıkları halde, savaşınseyrini değiştirmek açısından hiçbir anlamı yoktu. Franco'nun askeri üstünlüğü artık karşı konulmaz bir hale gelmiştive koşulsuz teslim kaçınılmazdı.İspanya'daki bütün anarşistlerin uzlaşma politikasını kabuletmediği doğrudur. FAI'nin daha uzlaşmaz üyelerindenbazılan tamamen anarşist bir yaklaşımı benimsemekte direndiler;kendilerine (Madrid cephesindeki politik düşmanlarıtarafından 1936 kışında sırtından vurulan gerilla liderininanısına) Durutti Dostları diyen ve Barselona'daki Mayısçarpışmalan sırasında anarşist direnişe önderlik eden birseçkinler grubu etrafında toplandılar. İç savaşın patlak vermesiüzerine İspanya'ya giden bazı İtalyan, Fransız ve Almananarşistleri, özellikle de komünistlerin, anarşistleri etkisizhale getirme planları için çok tehlikeli olduğunu düşünerekBarselano'da bir sokakta öldürttükleri İtalyan entelektüeliCamillo Berneri onları destekliyordu. Ama İspanya'da ideallerine sıkı sıkıya bağlı kalan anarşistlerin olduğunubelirtmek, modern savaş gibi liberter ilkelere ve pratiğe bukadar zıt bir olayın ortasında anarşist bir toplum kurmanınve korumanın bir yolunu bulabildiklerini ileri sürmek değildir.Durum dikkate alındığında, sorun anarşist yöntemlerleçözülemez gibi görünmektedir.Aslında İspany·a'da anarşistler hem askeri olarak hem depolitik olarak yenildiler, çünkü anarşistliklerini sürdüremediler,hükümetlerde ve savaşta yer aldılar. Uzlaşarak yenilgilerinidaha az kesin hale getirmediler; yalnızca daha nağılayıcıkıldılar. Ama nihai bir hesaplaşma yitparken, lııtrajik günlerden sağ çıkanların yapıcı kazanımları olıırııkgördükleri şeyi dikkate almak gerekir. Lih


408 ANARŞiZMISPANYA'DA ANARŞİZM 409lar sık sık, fabrikalann işletilmesinde, tarımın etkili bir biçimdekolektifleştirilmesinde İspanyol anarşistlerinin, işçilerinkendi işk.ollarıru etkili bir şekilde denetleyebileceklerinive Kropotk.in'in liberter komüniZm idealinin aslında moderndünyada uygulanabilir olduğunu muzafferane bir şekildekanıtladıklannı ileri sürmüşlerdir.İspanya'da sanayinin ve tarımın anarşist kolektifleştirilmesinintam tarihi hiçbir zaman yazılmamıştır ve artık bununiçin temel alınabilecek kayıtların var olmaması mümkündür.Ama var olan deliller bu deneyimlerin büyük ölçüdebaşarılı olduğunu düşündürmektedir. Köy demokrasisi vekomünal işletme gelenekleriyle İspanya bu tür girişimleredoğal olarak uygun bir ülkeydi. Navarre, Asturya ve Pirenelerinkırsal kesimlerinde hıllii geçmişte çok daha yaygın olduğudüşünebilecek bir sistem temelinde toprağın kolektifbir şekilde ekıldiği ve sürülere ortak sahip olunduğu köylervardı. Büyük mülklere bölünmüş güneyin kırsal kesimlerindebile, köy komünizminin altın çağına özgü gelenekler hfil.§.yaşıyordu ve Barselona fabrikalarının işçileri bu bölgelerdengeliyordu. İspanyol anarşistleri kolektifleştirme propagandalarındaaslında -anarşistlerin sık sık yaptıkları gibi- dahaiyi bir gelecek özlemİ}lin yanı sıra J;'itirilmiş bir geçmişe ilişkinnostaljik bir hayale de seslendiler.Kolektifleştirmenin başlangıcı köylerde ve fabrikalardaparalel görünüyor. Köylerdeki toprak ağaları kaçmıştı, GuardiaCivil öldürülmüş ya da kovalanarak kaçınlmıştı, köysendikası her köylünün topluluğun işlerine doğrudan katılabileceğibir halk meclisine dönüşecekti. İdari bir komite seçilecekti.ama bu komite özgür komünizme ulaşılmasını hızlandırmakiçin en az haftada bir kere tam kadro t.Oplanarak,nüfusun sürekli gözetimi altında çalışacaktı. Fabrikalardada süreç aynıydı; bir işçi komitesi sendikanın genel meclisinekarşı sorumlu olacaktı ve teknisyenler (bazen eski sahiplerya da yöneticiler) üretimi işçilerin isteklerine göre düzenleyecekti.Barse]ona'daki hemen hemen tam işçi denetimi dönemi1936 Temmuz'undan, Katalonya'nın yerel hükümeti G neralitatişçilerin fabrikaların sorumluluğunu üstlenmelerı olgusunu-zaten gerçekleşmiş bir olgu- tanıyan KolektifleştirmeKararı'nı· kabul ettiği, ama aynı zamanda hükümet gö e­timinin ve -sonunda- hükümet denetiminin ilk aşaması olanbir koordinasyon mekanizmasını oluşturduğu 24 Ekim'e kadardevam etti. Ama 19 Temmuz'dan itibaren karann yürürlüğegirmesine kadar geçen dört aydan uzun bir süre boyuncaBarselona fabrikalan, devlet yardımı ya da müdahalesive çoğunluk.la da deneyimli yöneticiler olmadan işçilertarafından işletildi.Kamu hizmetleri de aynı şekilde yürütülüyordu ve karmaşıkihtiyaçtan olan büyük bir modern şebi! olan Barselona'yıCNT şaşırtıcı bir etkililikle idare etti. Ingiliz liberteryazarı Vernon Richards'ın işaret ettiği gibi:Katalan işçilerinin denıiryollannı teslim alabilmeleri ve hizmetleriasgari geCikmıty:'i! yürütebilmeleri onların örgütlemekapasitelerini ve zeki'i.lar.nı ortaya'koyar; Barselona ve baiyö·terindeki tüın ulaşım _Uzmetleri içi denetimi altında yenıdendüzenlendi ve eskisinden daha verimli bir şekilde işledi; telefon,havagazı ve elektrik gibi işçi denetimi altındaki kamu hizmetleriGeneral Goded'nin ayaklanma girişiminin yenilgiye uğratılmasındansonra 48 saat içinde normal bir şekilde işlemeye başladr, Barselona fırıncılar kolektifi un olduğu sürece (Barselona'nın ihtiyaçları günde ortalama sooı:t çuvaldı), halkın ekmeğinisağlayacağını ortaya koydu.*Daha tarafsız bir yorumcu olan, Temmuz Ayaklanması'ndanüç hafta sonra gelen Franz Borkenau İspanya Arenası'nda (1937) doğrudan gözlemlere dayanarak çok benzer bir izlenimsunmaktadır:19 Temmuz' dan beri geçen birkaç gün içinde gerçekleştirilenkamulaştırma oranı inanılmaz [diye not düşmüştü günlüğün>' :,Ağustos tarihi için]. Ancak birçok açıdan yaşam, ülke dışın


410 ANARŞİZMşıklı içindeydi. Tramvaylar ve otobüsler çalışıyordu, su ve e­lektnk vardı.Kolektifleştirilmiş fabrikaların verimliliğine ilişkin yoro.mlarç k arydı, azılannın hammadde eksikliği nedeniyletatmınkar hır şekılde çalışamadığına kuşku yok. Ancak Ge­:ald Bren 8?kanıtların kolektifleştirmenin birçcık durumdaşaşırtıcı hır düzeyde" başarılı olduğunu gösterdiğini belirtiyr ve burada da Borkenau 8 Ağustos 1936'da Barselona'dakıgenel yt büs şirketinin kolektifleştirilmiş atölyelerini ziyaretetgınde gördüklerine ilişkin ihtiyatlı ama lehte birrapor venr:Gö:ciüğüm fabrika CNT açısından yadsınması zor bir başanyd . iç s vạşın b şl masından üç hafta, genel grevin sona ermesı d ıar n ki. hafta geçmişken, her şey hiçbir şey olmamışgıı puruzsuz ışhyo:ııu. Makinalan başındaki işçileri ziyaretattım. Odalar düzenli görünüyordu, iş düzenli bir şekilde ya.pıhyordu. Kamulaştırmadan beri bu fabrika iki otobüsü onarmış,..yapılmakta olan birini tamamlamış ve tamamen yeni bir? tobus ap ı tı. Sonuncusunun üzerinde"'işçi denetimi altındaım I e dıl . tır" yazısı vardı. Yönetim beş günde tamamlandığınıılen suruyordu; önceki yönetimde ortalama olarak yedi gündetamamlanıyordu. O halde tam haşan.u, hüyk bir fabrika ve gerçekten kötü bir durumda olsaydı.ır ı aretçıye h ? ş görünecek hale getirilemezdi. Benim ziyaretımıçın hẹrhan hır hazırlık yapıldığını sanmıyorum ....Tek bır . abrıkamn Yarattığı iyi izlenimden genellemeye gitmekacel ıık olsa da, bir olguyu yadsımak zor: Koşullar ne kadarelverı h olur . a ? ! un bir grup işçinin bir fabrikayı devralmas ve bırkaç gun ıçınde düzgün bir şekilde çalışır hale getirn:ıesı ?\nğnnüstü bir başarıdır. Bu da katalan işçisinin genel venm. . lı]ık tı ndardını ve Barselona sendikalarının örgütleme kapasıtelerınıpnrlak bir şekilde teyit etmektedir.A arşist k :nt kolektifleştirmelerine ilişkin olarak bildiklerım. z temelınde, bence şehirlerdeki ve kasabalardaki kamu.ız. 1:° tl in iç sav ştan önce olduğu kadar iyi bir şekildeY tdugunü ve hıç değilse fabrikaların oldukça iyi iş·letıldigını _ güvenle söyleyebiliriz. İspanyol komünal gelenek-(SPANYA'DA ANARŞiZM 411leri ve uzun süredir gönüllü kooperasyona ilişkin anarşistöğretilerin özümlenmesi burada meyvasını vermiş gibi görünüyor.. Gaston Leval ispanyol Devrimi'nde Kokktifler (Col·lectives in the Spanish Revolution) adlı kapsamlı çalışmasında,anarşizmin kalbi Katalonya'da tüm sanayinin ve tümkamu hizmetlerinin kolektifleştirildiğini; Levant'ta kolektifleştirmeninyüzde 70'e ulaştığını, liberter geleneklerin dahazayıf olduğu Kastilya'da ise bu kadar yüksek olmadığını belirtiyor.Yalnız Levant, Arag6n ve Kastilya'da, her biri genellikletüm bir köyü kapsayan 1600 tarım kolektifi olduğunutahmin ediyor; buna, milliyetçilerin ilk hücumunu savuşturanher köyün otomatik. olarak topraklan kolektifleştirdiğiKatalonya ve Endülüs dahil değil İspanya'da anarşizmeilişkin birçok istatistik gibi, beş ile yedi milyon arasında kişininsanayi ve tarım kolektiflerine doğrudan ya da dolaylıolarak dahil olduğu şeklindeki tahmin kuşkusuz son dereceyüksektir; diğer tahminler iki milyona kadar düşmektedirve gerçek arada bir yerdedir. Ama yalnızca üç milyon kişinindahil olduğunu varsaysak bile, bu, umhuriyetçi cepheningerisindeki nüfusun son derece yüksek bir oranını oluşturmaktadır.Kuşkusuz anarşist etkinin söz kollusu olduğu bölgelerdeköylerin çoğu kolektifleştirilmiş ve köylülerin çoğu bu eylemekatılmıştı. Katılımın ne ölçüde gönüllü olduğun söylemekzor. Leval "kolektiflerde yer alanların buna zorunlu tutulduklarınısöylemek yanlıştır" diye ısrar ediyor ::ı.ma, birçokköyde.isteksiz köylülerin can korkusuyla ya da belki dedaha sık olarak anarşizmin açık otoritenin yerine geçirdiğikamuoyu iktidarına ilişkin korku nedeniyle katıldıklarına·ilişkin kanıtlar var; ayrıca yeni düzeni kesinlikle kabul et·meyenler kolektifleştirme başlamadım kaçmış olmalıydılar .Köy kolektifleri kendilerini genellikle, kendi patria chica'sınasahip, çevredeki köylerle eşit ilişkilere giren bağın1-sız komünler olarak görüyorlardı'. İşi örgütleme ve ürünti lııilüşmeyöntemlerinde çok büyük farklılıklar olsa da gPn••I o­larak, toprak eşit paylara ayrılmak yerine komünnl lıiı· r,ı .. -


412 ANARŞİZMİSPANYA'DA ANARŞİZM 413kilde işleniyordu . Hemen hemen bütün köyler para kullarurnınıortadan kaldırmaya girişmişlerdi, bu konuda St. Paul'le tam bir f"ıkir birliği içindeydiler; bazıları Proudhoncu tarzdaemek çekleri kullanıyorlar, diğerleri ise comunismo liber­ -ario'yu sonuna kadar götürüyor ve köylülere herhangi biro eme yapılmadan köy deposundan malların verildiği birsıstemi yerleştiriyorlardı. Endülüs'te çileci eğilim güçlüydüve amaç yaamın onurlu, özgür ve dengeli bir yoksulluğu yaratcak şekilde basitleştirilmesiydi Arag6n ve Katalonya'dakı halkın ilerici mizacı tarım yöntemlerini geliştirme arzusunayol açmıştı ve orada eğilim bilimsel tarım ve mümkün du kadar makineleşme yönündeydi. Kolektifleştirilenkoylerın hemen hemen hepsi eğitim ihtiyacının tamamenfarkındaymış gibi görünüyorlardı ve bu nedenle cahillisona_ rdinnek için büyük planlar yapıyorlar, aynca tıp .hızmetlen yaratmaya ve çalışamayan insanların bakımınısağlamaya çalışıyorlardı._Hiçbir yerde iki buçuk tarım mevsiminden daha fazla ya­ madığı ve mill ! yetçi ilerlemenin hızlı olduğu bazı yerlerdeılk a adın ötesıne gidemediği için tarımın kolektifleştirilmesının_başarısınadair genellemeler yapmak zor. Büyük birhaşan, lspanya'nın kırsal bölgelerinin birçoğunda anımsanandönemler içf,nde ilk kez -lüks olmasa da- herkes için işv .yıyecek o m sıydı . . Kuşaklardır işlenmeyen topraklar yemdenekilmıştı . ve kimse açlık çekmiyordu. Ama İspanya'dasık sık olduğu gibi, sorun köylerin ya da bölgelerin sınırlarınınötesinde başlıyordu. Hükümetin kısa bir süre sonra müdahalC>etmeye başladığı bölüşüm sistemleri genellikle verimsizdive normal yabancı pazarlarını kaybetmiş olan portakalya da zeytin gibi ürünler yetiştiren köylüler muhtemelenk nna tarım yapan ya da tahıl üreten ve büyük ölüde ken:dı ürünleriyle yaşayinlardan çok daha fazla zorluk çekmişlerdir.An :ak burada da son hüküm lehte olmalıdır. İspanya'nınanarşıst bölgelerinin köylüleri, birçok gözlemciyi, bir tür kolektifleştirmeninİspanya'dak.i bitmek tükenmek bilmez top-rak. sorununun hfilA tek çözümü olduğuna ikna edecek ka·dar başarılı olmuşlardır.Bu nedenle·iç savaşın ilk aylarında gerçekleşen kolektifleştirme,dünyanın büyük anarşist hareketlerinin sonuncusunave en büyüğüne itibar kazandırması gereken bir başarıalanıdır. İspanyol anarşistleri savaş sanatlarında çoğunluklabaşarısız oldular, en azından İspanya'da örgütleri ezildive taraftarları dağıtıldı.Ama işçilerin ve köylülerin örgütlenme yeteneklerine, sıradanhalkın doğal toplumsal erdemlerine ve kriz durumlarındadoğaçtan hareket etme yeteneklerine duydukları inancınyanlış olmadığını barış sanatlarında ortaya koydular. Ülkeninve dönin özel koşullan dikkate alınsa bile, İspanyolfabrikalaruıın ve çiftliklerinin anarşist esinle kolektifleştirilmsi,anarşistlerin özgür ve barışçıl bir topluluk iç-inde yaşamanınbir yolunu keşfettiklerine ilişkin iddialarının sonbir değerlendirilmesinde göz ardı edilemeyecek kadar büyükbir pratik deneyim saklıdır.Franco'nun 1939'dan 1975'te ölmesine kadar süren uzunhiikimiyet dönemi boyunca İspanyol anarşizmi yeraltına indi.Ülkede, büyük güçlük ve tehlikeler altında küçük bir yer·altı hareketi varlığını sürdürdü ve bu dönemde en az on sekizulusal komite oluşturulduğu ve otoriteler tarafından dağıtıldığı,üyelerinin ya hapsedildiği ya- da Pirenelerden kaçtığıanlaşılo;a da, tarihini yeniden inşa etmesi imkiinsıza yakındır.Söylenebilecek tek şey, bu tehlikeli ve kararlı faaliyetinİspanya'daki olayların gidişatı üzerinde pek az etkisi olduğudur.1939'da Barselona'nın düşmesinden sonra CNT ve F Alüyelerinin bir çoğu ve anarşist milisler sınırdan Fransa'yakaçtılar, bazıları Britanya'ya ve bazı Latin Amerika ülkelerinegitmenin yollarını buldular. Ardından özellikle Fransa'da Vichy rejimi sırasında zor günler başladı, ama CNT-FAIözellikle 1945'ten sonra Federica Montseny'nin liderliğindf"Fransa'da ve Garcia Oliver'in kaçtığı Meksika'da bir sürgünörgütlenmesini yeniden canlandırdı.


414ANARŞiZMAncak Franco'nu·n otuz altı yıllık hakimiyeti boyunca,sürgündeki hareket üyeleri öldükçe ya da coşkusunu kaybettikçeyavaş yavaş küçüldü ve diktatörlük sona erip de yenidengün ışığına çıkmanın ve sürgünde hayatta kalanlarıngizli gizli çalışmak için ülkede kalanlarla sorunlu bir şekildebirleşmelerinin zamanı geldiğinde, 1939'daki İspanya'dançok farklı bir İspanya'yla karşı karşıya kaldılar. Zengin ileyoksul arasındaki geleneksel İberik açığı büyük ölçüde dolduranbir orta sınıf ortaya çıkmıştı, hatta yoksullar bile latjfundia'lardakibir emekçinin ekmek ve sarmısaktan oluşanbir yemekle yetinmek zorunda olduğu klasik İspanyol yoksulluğundanbüyük ölçüde kurtulmuşlardı.CNT 1976 yılının Ocak ayında açık bir örgüt olarak yenidenortaya çıktı ve 77 Mart'ında San Sebastian de los Reyes'teki bir boğa güreşi arenasında düzenlediği gösteriye 20 000'den fazla insan katıldı. 1977 yazında hareket 24 000 üyesiolduğunu ilan ediyordu ve bu rakam diğer ülkelerdeki çağdaşanarşist hareketlerle karşılaştırıldığında J .ık.sek olmaklabirlikte, CNT'nin 1930'lardaki, özellikle de iç savaş sırasındakiüye sayısıyla karşılaştırıldığında çarpıcı bir düşüşütemsil etmektedir. CNT 1976'dan beri doktriner kıdemlilerinve anarşizmin rolüne ilişkin daha az geleneksel görüşleri o­lan gençlerin bir bileşimi olarak yavaş yavaş gelişti. Eskimerkezi Barselona'da bile anarşizm artık bir kitle hareketideğil, sosyalistlerin ve komünistlerin kabul edilmiş bir rakibive hunun nedeni büyük ölçüde eğitimin ve artan refahınmazlum J


416 ANARŞİZMRUSYA'DA ANAR.'}İZM417detli anlaşmazlıklar araçlar ve yöntemlere, zamanlamayailişkin olarak ortaya çıkıyordu, nihai amaçlara ilişkin olarakdeğil. Anarşizm, eşitlik, herkes için dolu bir. yaşam hep ev·· rensel olarak kabul ediliyordu."18601ar ve 18701erin Rus devrimci düşüncesine batı Av·rupa'dan gelen anarşist öğeler, yüzyılın sonuna kadar Rusyaiçindeki devrimcilerle pek az ve yüzeysel bağlantılan olanörgütlü anarşist hareket aracılığıyla değil, daha çok bireyselteorisyenlerin yazıları aracılığıyla aktarılıyordu. Venturi,haklı olarak Bak.unin'in "Rusya içinde devrimci bir ruha e­sin verebildiğini, ama bir örgütlenmeye esin veremediğini,"ileri sürüyordu. Aslında, 1890'lann sonuna doğru Rusya'dakendini anarşist olarak adlandıran bir hareket ortaya çıktığızaman bile, bu hareket Kropotkin gibi yurtdışındaki saygınliderlerin öğütlerini büyük ölçüde göz ardı ederek kendi bağımsızyolunda ilerledi ve sonunda Müthiş Rus1uğun [Rus·sianness] bir meyvesi olarak 1918-21'de Makhnovist hareke· ·ti üretti.Aslında Rus devrimci hareketleri üzerine araştırmalaryapan kişiler zaman zaman yurtdışından gelen öğretilerinetkisini en aza indirme ve 19. yüzyılın büyük kısmında liberterdüşüncelerin yaygın _etkisini Rus toplumtina özgü a·narşist bir geleneğe atfetme eğiliminde olmuşlardır. Bakuningibi onlar da Stenka Razin ve Pugachev'in önderliğindekibüyük köylü ayaklanmalarına ve ilk Kazakların bağım·sızlık mücadelelerinde ve.Rus muhalif mezheplerinin tümdünyevi otoriteyi reddedip İçsel Işık'la yaşama eğilimindekendini gö!Jteren merkezi otoriteye karşı direnişe İşaret etmişlerdi.Tüm yerli Rus isyan hareketlerini birleştiren şey, özgürlüközleminden çok uzaktaki iktidara duydukları nefretti;bunlar kendi adetlerine göre ve kendi toplulukları içinde yaşamakisteyen' köylülerin -ayaklanma ya da geri çekilme yoluylagerçekleştirdikleri- isyanlardı. Serfliğe ve yabancı hükümdarlarıntahakkümüne karşı savaştılar. Ama anarşistlerolarak savaşmadılar. Köylü ayaklanmaları kendi otokra-tik liderlerini ve sahte çarlarını yarattı. Doukhobors gibidinsel mezhepler bile, topluluk içinde hem dünyevi hem deruhani otoriteye sahip olan, kendi ttirlerinden bir peygamberinya da "yaşayan İsa"nın tahakkümünü kabul ederek sadecebir Romanov otokratını reddettiler.Bütün bu hareketler doğal köylü topluluğu olan mir ya daobshchina'nın özerkliğini vurguladılar ve bu kurumun idealleştirilmişimgesi, 19. yüzyıl boyunca çok çeşitli Rus düşünürlerinibirleştiren bir tür platonik mit haline geldi. Başkaaçılardan doğal karşıtlar olarak görülen insanlar -Aksakovve Bakunin, Dostoyevski ve Tolstoy- onu hayali Rusya'larınınköşe taşı yaptılar, Hem anarşistler hem de Slav yanlılarıiçin, yitirilmiş bir altın çağ ile pastoral bir gelecek vaadi arasındakibüyülü bağlantı gibi görünüyordu.Aslında, merkezi Batı devletinin karşısına doğal köy kurumlarınadayanan organik bir toplum koyma eğilimi Slavyanlılarını bazı noktalarda liberter konuma o kadar yaklaştırdıki ilk liderlerinden bazıları -özellikle Konstantin Aksakov-Rs anarşizminin ataları arasında sayılır oldu. Bakuninbile 1867'de anarşist döneminin doruğunda, daha 1830'}arda ":Konstantin Sergeevich ve arkadaşları PetersburgDevleti'nin ve genel olarak devletçiliğin düşmanlanydılar vebu tutumlarıyla bizden önce geliyorlardı,'' diyordu. Ancakburada da varsayımsal ata iddialanna kuşkuyla yaklaşmakgerekli.Dostoyevsk.y gibi Aksakov'un da bilincin yoluyla yasa vezorlamanın yolu arasındaki karşıtlığı ortaya koyduğu doğrudur.Bu onu batı Avrupa' da geliştirilen ve Büyük Petro tarafındanRusya'ya getirilen politik devleti tartışmaya itti:Devlet ne kadar genişlerse genişlesin, ne kadar liberalleşirseJibera!leşsin, isterse en uç demokrasi biçimine ulaşsın, yinede bir kısıtlama, dış baskı ilkesi -belli bir bağlayıcılık biçimi, birkurum- kalacaktır. Devlet geliştiği ölçüde insanın iç dünyasınınbir ikılmesine dönüşür; ve toplum tüm ihtiyaçlarını karşılar gihigörünse bile insan bir o kadar derin, bir o kadar sıkı şek_ildı·toplum tarafından kısıtlanır. Liberal devlet en uç demoknıı l•ı


418 ANARŞİZMRUSYA'DAANARŞİZM 419çimine ulaşırsa ve herkes devletin bir görevlisi, kendi kendininpolisi haline gelirse, devlet sonunda insanın içindeki canlı ruhuda yok etmiş olacaktır ... Yanlışlık devletin şu ya da bu biçimindedeğil, bir düşünce, bir ilke olarak devletin kendisindedir; belirlibir devlet biçiminin iyiliği ya da kötülüğüyle değil, devletinkendisinin yanlışlığıyla uğraşmamız gerekir.Dolayısıyla Aksakov, Dostoyevsky'ye kadar bütün büyükSlav yanlıları gibi, anarşistlerin kullandıklanna aldatıcı birşekilde benzeyen terimlerle -otokratik olsun demokratik olsun-modern devleti reddediyordu. İdeolojik düşmanı Her·zen'in onun hakkında söylediği gibi:Tüm yaşamı bürokrasi Rusya'sına karşı, Petersburg döneminekarşı, tanınmayan, ezilmiş Rus halkı adına uzlaşmaz birprotestoydu ... İ nancı için pazar yerine gitmeye hazırdı: Kazığaoturtulmayı göze alıyordu ve bir insanın sözlerinin gerisinde buhissedildiğ'i zaman, sözleri son derece ikna edici hale gelir.Ancak Aksakov hükümetin modern biçimini reddetmeklebirlikte hükümet düşüncesini reddetmedi. Tam tersine, idealbir otokrasi, Kutsal Rusya mitinin parçası olarak, Slavyanlılarının imgeleminden başka hiçbir yerde hiçbir zamanvar olmamış ilkel bir biçime dönen bir otokrasi hyal etti.Böyle bir otokraside çar, insanların otorite yükünü üzerineyük1eyecekleri, böylelikle onun ahlaki kötülüğünden kurtulupgerçek, politik olmayan, iyi yaşamlar sürdürmek üzereözgtj.r olacakları bir tür kurban kral olacaktı. Aksak.ov otoritedennefret ediyordu, ama zorunlu olmadığına kendisini ikna'edemiyordu, bu nedenle ortadan kaldırılması yerine aktarıln1asınılahayyül etmeyi seçti. Rus liberter geleneğinegerı,:l toplumsal kooperasyon birimlerinindeğ(•rini öne ı,:ıkarnıasından kayn aklanır: Köylü topluluğuve zanıatkii.rların gı>IPnPksI kooperatif birliği.DPcembrist'lerin yPnilgisınden sonraki on yılda ortayaçıkmaya başlayan bütün bir }{us isyan geleneğinin başlangıcındayer alan Alexander Herzen'in anarşizmle ilişkisi dahadolaysızdır Herzen, Proudhon'un otoriter komünizme yöne-lik itirazlarının önemini anlayan ilk Rus'tu ve 1840'larda buFransız anarşistinin düşüncelerini Moskova'nın radikal tartışmagrupları arasında ymaya başladı. Daha sonra Avrupa'dasürgündeyken, 1848 ve 1849 Devrimleriyle hayal kırıklığınauğrayarak, Jakoben politikasının ve sosyalist Ütopyacılığınyetersizliklerine ilişkin kendi kuşkularının en güzelifadesini Proudhon'da buldu. Bu nedenle Proudhon'un LaVoix du peuple'ü yayımlamasını finanse etti. Daha o dönemde,şimdi tarih perspektifiyle görebildiğimiz şeyi anladı: Proudhongibi düşünürlerin gücü, olumlamadan çok yadsımadayatar.Proudhon'un büyük gUcü yadsımada, eski toplumsal geleneğinyılalmasında yatar; o da Hegel gibi diyalektiğin şairidir, şufarkla ki, birisi felsefi hareketinin sakin doruklarında dinlenirken,diğeri halk tutkularının karışıklığına ve tarafların el elemücadelesine atılır.Kendisi, sürgünde çıkardığı The Beli aracılığıyla, hemenhemen tek taraflı olarak Rus radikal düşüncesini uyarmaçabalanyla geçen yıllarının gösterdiği gibi amaçlarında inatçı,ama sürekli olarak onlardan kuşkulanan, ılımlı bir kuşkucuydu.Barışçı ve yapıcı değişimi arzuluyordu, ama içindeyaşadığı dünyanın herhangi bir değişikliği fı rtınalı ve yıkıcıhale getireceğini hissediyordu. 1855'te Ötek1 Kı.yıdaıı (Fromthe Other Shore) başlığıyla, biı· kitabınc\a oğluna mesaj olarakyazdığı önsözde .gerçek bir negı;ıtif anarşizm hissedilir:Biz inşa etmiyoruz, yıkıyoruz; biz yeni bir vahiy ilan etmiyoruz,eski yalanları ortadan kaldırıyoruz. Modern insan, melankolikPontifex Maxinnts ynlnızca bir köprü inşa eder; bu ki:ırpugeh•ceğin tanınmayan insanının geçmesi içindir. Sen o İnsanıgörebilirsin ... Ama yalvarıyorum bu kıyıda kalma ... Gericiliğinyoksullar "vine sığınmaktansa devrimle birlikte yok olmnk P\'·ladır.Proudhon gibi He1·zen de sistemler yaratmadı; etikı·ılı•ıtaşımak istı!mİyordu. Anın znnınn :ı:anıan l'rouılhon('ıı .ııılamda ideal bir toplunı olarak anar:;:'ıdı•ıı ""!. ··11'ı v


420 ANARŞİZMilişkin umutlarını soyluların "anarşizm"inde ve köylülerin''komünizm"inde buldu. "Komünizm" ile, Marx'ın tasavvur,ettiğinden oldukça farklı olan gönüllü ekonomik düzenleme·yi kastediyordu; batı Avrupalı politik düşünürlerin tasarladığıkomünizmi, "tersine çevrilmiş Rus otokrasisi" olarakreddetti.1848'den ...onra Batı'yla ilişkili düş kırıklığı nedeniyle yenidenRusya'ya döndü, ancak artık Rusya'ya bak.ışı, kaçınılmazolarak reddettiği ol;ıylar ve eğilimlerle biçimlenmişti vedolayısıyla popülist geleneğe miras bıraktığı tavır, Proudhonculuğuntuhaf bir şekilde Slav yanlılığıyla uzlaştığı, Rusve Batılı öğelerin bir karışımıydı.Herzen, bir ideal olarak devletçi sosyalizmi, köylü mir'ive işçi arlel'indeki değişikliklere daya,nan bir toplum lehinereddederek, Proudhoncu anlamda bir sosyalist olarak- kaldı.Her zaman burjuvaziye karşıydı ve Tocqueville gibi evrenselvasatlığın saltanatına varabileceğinden korktuğu uzlaşımsaldemokrasiye kuşklıyla yaklaştı. İngiltere ve Fransa'da geliştiğinigördüğü endüstriyalizmden hoşlanmadı, ama "ilkselbir olgu, dogal bir olgu" olarak gördüğü "insanın toprakla i­lişkisi"ni temel almak kaydıyla, bilimi üretime uygulama düşüncesinireddetmedi . Her şeyden önce monolitik devleti özgürlüğündüşmanı ve Rus olmayan bir şey olarak görüyordu.Merkeziyetçilik Slav ruhuna yabancıdır; özgürlük onun içinçok daha doğaldır. Slav dünyası ancak özgür ve bağımsız halklarbirliğinde bir araya geldiği zaman gerçek tarihsel varoluşubaşlayacaktır.Kırsh.l Rusya'nın ilkel komünal biçimleri ona göre insanlarınsorumlu ve toplumsal olarak etkin olmayı öğrendikleriort.amları sağlıyordu.Rus köylüsünün yaşamı şimdiye kadar komünJe sınırlanmıştır.Köylü ancak komünle ve komünün üyeleriyle ilişkili olarakhaklan ve görevleri olduğunu kabul eder.Ve komünal sistemin olağanüstü dayanıklılığında, diğerRUSYA'DA ANARŞIZM 421vatandaşlan gibi, Rusya'nın Batı Avrupa'nın mahküm göründüğükapitalizm ve sosyalist devrim aşamalarından geçmedenözgür bir topluma ulaşmasının bir aracını görüyordu.Komünal sistem şiddetli sarsıntılar geçirdiği halde otoritelerinmüdahalesi karşısında sağlamlığını korudu; Avrupa'da sosyalizmingelişmesine kadar başanyla ayakta kaldı. Bu durumRµsya için sonsuz olanaklar sunmaktadır.Dünyanın geleceğinin denenmemiş ülkelerde yattığı düşüncesiHerzen'in kafasını sürekli olarak kurcalıy ? rdu vegeç dönemindeki tüm yazılarının gerisinde cansız hır Avro.:pa'nın üzerinden birbirine bakan Rusya ve Amerıka hayalıyer alıyordu; ne kadar doğru bir kehi!i.net olduğunu ugünendişeyle farkediyoruz. Bu yazıların hepsinde devletin .tamamenortadan kalkmasını, arzu edilir ama çok uzak hır o­lasılık olarak görüyordu. Thomas Paine gibi o da hiçbir zamandoğal anarşizminin kendi seyrini izlemesi e izin verecekkadar iyimser değildi. Arkadaşı şair Ogarev'ı saymazsakhemen hemen tek başına, gençlerde Rus halkının kurtuluşuiçin bir sorumluluk duygusu uandırdı, ama Musa gibi vaatedilmiş ülkeyi bir an için görmüştü ve hayatını son yıllarındaanayasal liberalizmi çabalarının en önemlı amacı halinegetiren bir ihtiyatlılığa gömüldü.Ancak Herzen'in anarşizmi hiçbir zaman tam olarak gelişmediyseve nüfuzunu kasıtlı olarak ılımlılık yönünde kullandıysada, devlete yönelik açık güvensizliği ve halkın toplumsalpotansiyellerine duyduğu inanç, yalnızca 1860'1arınortalarıncİa ortaya çıkmaya başlayan büyük popülist hareketinyolunu hazırlamakla kalmadı, aynı zamanda bu hareketintoplumun politik örgütlenmesine yönelik olarak temeldeanarşist olan bir tutumun benimsenmesini de olanaklı ldı ..Bu anarşist tutum Bakunin tarafından kuvvetlendırıln11,,ıve biçimlendirilmiştir. Bakunin'in Rusya'daki etkisi zoı·tııılııolarak dolaylı ve aralıklıydı. Kendisi bile ancak 1861'dP ltıı·•ya'yı terk ettikten üç yıl sonra tamamı•n in:ınlı bi_r au,ıı ')l·•Iolmuştu. Sibirya'dayken birkaç g'.PO\' popü)ıı-ılı Ptkılo·dı


422 ANARŞİZMus a'nın kı :sal bölgelerinde "havarilere özgü bir yolculuğa"-ılışkın popülıst doktrini vaaz ederek "halka giden" ilk Rusdevrimcisi olan ve daha sonra 1863 Polonya Ayaklanması'y-1 b ğlantılı olarak bir köylü isyanını kışkırtmak için öğrencılerınve subayların Kazan komplosuna katılan lvan YakovlevichOrlov fıariç olmak zere, bu kişilerin Bakunin'in düşüncelerininyayılmasında herhangi bir rol oynadıklarınadair pek kanıt yoktur . Orlov'un eylemleri, en azından tüm·devrimci dönemlerinde Bakunin'in öğretisinin bir özelliği 0•lan öyl . a aklanmalannın öne çıkarılmasından etkilenmişolabılecegını göstermektedir.Bakunin anarşist yaşamının son döneminde, doktrininiRusya' da hem E!migr€ler sayesinde sözel olarak hem de ülkeye gizlice sokulan ve devrimci gruplar tarafından dağıtılanyazıları aracığılıyla yaydı. Rusya içindeki aktivistlerle dolay.sız bağlantıları, gizli yazışmaları yürütmenin kaçınılmazgüçlüğüne bir de Bakunin'in birkaç arkadaşını çarlık zindanlarınagötürecek kadar ihtiyatsız olmasının eklenmesinedeniyle az ve kısa ömürlüydü. Sürgündeki Rus liderlerininhepsi gibi, politik kaderini etkilemeye çalıştığı ülke içindehızla değişen durumho ait pek az bilgisi vardı ve bu onungörüş ·ve yorumları ile Çarlığa karşı mücadeleye fiilen katılanmilitanların görüş ve yorumlarının farklı olmasına .Yolaçıyordu. Durumun doğası gereği, devrimcilerin özgül evlemleriüzerinde hiçbir etkisi yoktu, ama tavırlan üzerindkitkis, 18701er boyunca, özellikle Ukrayna' da gözle göü­.lebılır hır Bakuninci eğilimi geliştirecek kadar güçlüydü.Bakunin'in anarşizn1i Rusya içindeki ilk önemli etkisini1869'da gösterdi. Sibirya'dan kaçtıktan kısa bir süre sonraZemlya İ \'olya (Toprak ve Özgürlük) hareketinin liderleriyleyüzl•ysel bağlantılar kurduğu ve 1862 Eylül'ünde kendisinG nv Rusya olarak adlandıran bir grup son derece politik.hır bıldırge yayımladıktan sonra, Bakunin'in, Herzen'in ÖzgürRus Basını'ndan Halhın Dava:ı: Rontanoı', Pugachev yada Pe."lfel (The People's Cause: Romanov, Pugachev, or Peste})başlıklı bir broşür yayımladığı doğrudur. Ama bu bro-RUSYA'DA ANARŞİZM 423şür, halkın kurtuluşu için çalışan çeşitli güçleri birleşmeyeçağırmanın pek ötesine gitmiyordu. 1863'ten ve Polonya macerasınınfiyaskoyla sonuçlanmasından sonra Bakunin dikkatiniRus meselelerinden batı Avrupa'daki sosyalist hareketinmeselelerine çevirdi. İtalya'da birbirini izleyen Kardeşliklerinioluştururken kendi yurttaşlarıyla bağlanb kurmakiçin pek az çaba gösterdiği anlaşılıyor. İtalya' dan geçenRuslar sık sık onu ziyaret ediyorlardı, ama onunla yakın i­lişki kuran tek kişi genç bilimci L. Mechnikov oldu. MuhtemelenFloransa Kardeşliği'nin bir üyesi olan Mechnikov Ga­. ribaldi'nin yanında savaşmıştı ve Bakunin gibi o da uluslararasıbir devrimciydi.Bakunin 1867'de Cenevre'ye dönünce yeniden Rus sürgünlerininarasına karıştı. Bu sürgünlerin çoğu Cenevre'yeve Vevey' deki Leman Gölü kıyılarına yerleşmişti. AralarındaBakunin'in 1862'de tanıştığı ve artık onunla birlikte Barışve Özgürlük Birliği Komitesi'nde çalışan, daha sonra İttifak'ınkurucu üyelerinden biri olacak Nicholas Zhukovskyvardı. Bakunin Vevey'de Enternasyonal Kardeşliğin küçükbir Rus Seksiyonu'nu oluşturdu; l-u ilk Rus anarşist örgütlenmesiydi;ama ne aktifti ne de geniş, çünkü Nicholas Utinve Alexander Serno-Soloveich liderliğindeki sürgünlerin çoğu1869'da Cenevre'de kurulan Enternasyonal'in Marksistyönelimli Rus Seksiyonu'na katıldılar.Bakunin'in o dönemde Rus meseleleri alanındaki tek gerçekbaşansı, Zhukovsky ile birlikte Narodnoe. Delo'yu (HalkınDavası) çıkarmasıydı. Bu derginin tamamen Bakunin ve Zhukovskytarafından yazılan ilk sayısı, daha sonra Tolstoy' unyakın arkadaşı olacak olan lvan Bochkarev tarafından gizliceRusya'ya sokuldu ve Stepniak tarafından St. Petersburg'da dağıtıldı. Narodnoe Delo, okuyan öğrencilere geçici hirkararsızlık döneminde özlemle bekledikleri yol gösterici] iı'.ısağlıyor gibiydi ve Rusya içindeki uyarıcı etkisi çok büyiıl


424 ANARŞiZMRUSYA'DA ANARŞİZM 425köylülerin "sosyo-ekonomik" kurtuluşu birinci planda olmalıydı;bundan sonra zihinsel zincirler kırılacaktı. Eski çar i­nancından vazgeçmeleri gerekiyordu ve "Pugachev'den beriuykuya yatan, kendi güçlerinin bilinci" konusunda zihinleriaydınlatılmalıydı. Devrimin amaçları kolektivist ve !lDarşistolmalıydı; toprağın onu işleyenlere iadesi, devletin tamamenyıkılması ve yerini "tamamen özgür işçilerin tarımsal ve sınaiartel'lerinin özgür bir fe derasyonunundan oluşan geleceğinpolitik örg'ütlenmesi"nin alması. Bakunin Narodnoe Delo'daEnternasyonal'in batı Avrupalı devrimcileri arasındasavunduğu programı Rusya koşullarına uyarlamaya çalıştıve Rusya'nın mesihvari kaderine ilişkin görüşlerin terk e­dilmesi gerektiğini ilan etti, çünkü "devrimin amacı her yerdeaynı"ydı. .Bakunin'in Enternasyonal Kardeşlik'te geliştirilen anarşistbakış açısını kapsamlı bir şekilde sergilemesi sonucunda,Rus devrimci hareketi içinde fiilen Bakuninci bir eğilimortaya çıktı. Bu Bakunin açısından yıllarca yalıtılmış bir çabaolarak kaldı, çünkü Utin liderliğindeki anti-Bakunin karşıtımülteciler Narodnoe Delo'yu finanse eden zengin OlgaLevashov'u kendi yanlarına çekmeyi başardılar ve dergi Bakuninve Zhukovsky'den Enternesyonal'in Rus Seksiyonu'nageçti.Kötü sonuçlara yol açan Nechayev'le ilişkisi bir yana, Entemasyonal'eve Lyon Komünü'ne katılması Narodnoe Delo'nun yitirilmesini izleyen yıllarda Bakunin'i Rus meselelerindenuzaklaştırdı. Ancak 1872'de Zürih'e yerleşmiş Rus öğrencilerininve radikallerinin yoğunluğu ilgisini çekti. En sonundaı;vresine düşüncelerini coşkuyla özümseyen genç insanlarıtopladı ve bu düşünceleri yaymak için bir örgütlenmeoluşturdu. Bu insanlar çeşitli yollardan geçerek ona gelmişlerdi.Bazıları Nechayev'in arkadaşlarıydı; bunlar arasındaBakunin'in düşüncelerini Rusya'daki gizli gruplaraaktarma konusunda muhtemelen en etkili olan iki kişi Z.K.Ralli ve ABD'ye yaptığı kısa bir ziyaret sırasında edindiğiArmand Ross adıyla bilinen Michail Sazhin'dir. VarfomeleyZaystev ve Nicholas Sokolov gibi diğerleri 1860'ların başlarındaPisarev ve dergisi Russkoe Slovo çevresinde toplanangevşek nihilist grubun üyeleriydiler. St. Petersburg Üniversitesi'ndekiajitasyondan etkilenip okuldan atılarak. gelendaha genç tıp öğrencileri de vardı; bunların en aktifleri V.Holstein ve A. Oelsnitz'di.1872 baharında, Ralli, Holstein ve Oelsnitz kurucu üye ,olmak üzere, Bak.unin İttifak.'ın bir kolu olarak Rus Kardeşliği'nikurmuştu bile. Zürih'te Kardeşliğin üye sayısı arttı veKardeşlik, popülist hareketteki tedrici değişiklikten yanaolan eğilimi temsil eden Peter Lavrov'un taraftarlarıyla sertbir çatışma içine girdi ve 1873 başında içlerinde Bakunin'inDevlet ve An.arşizm'inin de (The State and Anarchism) yer aldığıbir dizi broşür bastı. Ama çok kısa bir süre sonra iç anlaşmazlıklarbu çabayı baltaladı. Michail Sazhin gururlu vetepkici bir karaktere sahipti, kısa bir süre sonra Ralli vegrubun diğer üyeleriyle çatışmaya başladı. Bakuninnezaketsizce Sazhin'in tarafını tuttu; sonuç olarak Rustaraftarlarının çoğunu kaybetti. Ralli, Holstein ve OelsnitzCenevre'ye giderek Nicholas Zhukovsky'yle birlikte RusAnarşistleri Devrimci Topluğu'nu oluşturdular ve 1873Eylül'ünde Rus Devrimcilerine (To the RussianRevolutionaries) başlıklı bir broşürle açılış yapan yeni biryayınevi kurdular.Kişisel anlaşmazlık bir ilkeler çatışmasına dönüşmedi,çünkü Devrimci Topluluk Bak.unin'in düşüncelerini yaymayave onları Rus sorunlarına uygulamaya devam etti. Bak.unin1876'daki ölümüne kadar tamamen İtalyan meseleleriyleilgilenerek yarı emekliliğe çekildi; İtalyanları mizaç olarakkendi yurttaşlarından daha sempatik bulur gibiydi. A­ma "genç Bakuninciler" yollarına devam ettiler. Bir süre içinRusya'da gizlice dağıtılan yayının hazırlandığı yayınev [,.rıbatı Avrupa'daki en önemli merkezlerden biri oldu.1875'te Moskova'da Vera Figner liderliğindeki bir ı:rııpolan Tüm-usya Sosyal Devrimci Örgütü ile işbirliği ··ın•lı•.Rabotnik (İşçi) adlı aylık bir dergi yayımlamnyıı h:ı,ılııdıluı


426 ANARŞİZMRUSYA'DA ANARŞİZM 427Bu, kenterde ve kırsal bölgelerde kasıtlı olarak işçileri hedefla ıl Rus dergisiydi; yazarlarının Moskova'daki gruplasurdurdüklerı yakın temaslar sayesinde, uluslararası dev­. . .rimci mücadelenin birliğine verilen Bakuninci önemi hiçbirzaman !adsımadı rı halde, Rusya'dak.i fiili çalışma koşullarınıdıkkate alabilıyorlardı. Rabotnik 1876 yılının ilk ayla­ına k ar dev etti; ardından 1878'de Devrimci Toplulukuyelerı.nın, Stepnıak, Axelrod ve Rusya' dan yeni gelen diğerBakunıncilerle işbirliği içinde bulundukları Obshchina (Topluluk)yayımlanmaya başlandı. Obshchina'nın tarzı ihtiyatlıve yatıştı cıydı, ama liberal anayasal hükümet düşüncesinireddetmesı, köylülerin ve işçilerin özgürlüklerinin kendi e­serleri olacağını vurgulaması konusunda Bakuninci olmayadevam etti. ·Devrimci Topluluk ve yayınevi, batı Avrupa'daki durumatepki gösterirken açık ve samimi bir şekilde anarşistti; Ralli': e Zhukovsky, Saint-Imier Enternasyonali'yle, özellikle deElisee Reclus'yle ve Cenevre anarşist dergisi Le Travailleur'ü çıkaran grupla yakın ilişkiler kurdular. Oldukça tuhaf birşekilde, o dönemde Brousse'un rakip dergisi L"Aı•ant-garde'abağlı olan ve 1876'da Rusya'dan ayrılmasından sonra kendisiniuluslararası anarşizm davasına adadığı yirmi yıl boyuncaRus hareketiyle temasları çok yetersiz olan Kropotkin'lepek alakaları yoktu.Devrimci To lulu _ğun yayınları Moskova, St. PetersburgVe Ukrayna şehırlerınde yaygın ve etkin bir şekilde dağıtıld gı halde, 8701erde Rus topraklarında buna denk düşenhıçbır_:1 : ı şıst grup ortaya çıkmadı. Tersine Zemlya i Volya. hareetı ıçınde Bakuninci bir eğilim ortaya çıktı; bu eğilimebunt u yn da ayaklanmayı vurguladıkları için genellikle Bun­arlıır deniyordu. _ Rusya'daki durum hızla, Lavrovistlerin çogunluktnolduğu Isviçre'deki mülteciler arasındaki durumuntersine dö üştü. 1875 ve 1876'da Kiev ve Odessa'da, topluluklarhalınde yaşayan, gizli gizli silah toplayan ve durmadankırsal ayaklanma komploları düzenleyen güçlü Buntarhareketleri gelişti.K.iev yakınlarındaki Chigirin bölgesinde, üç Bakuninciajitatör önemli bir komplo düzenlemeyi başardılar ve tuhaf-bir ölçüde anarşist ortodoksluğa uymayan- Makyavellivariyöntemleri en azından köylü psikolojisini anladıklarını gösteriyordu.Çarın halkını sevdiği ve kendi adına yapılan zulümlerdenhaberi olmadığı şeklindeki yaygın bir kırsal inancabel bağlayarak, Chigirin köylüleri arasında dağıtılmaküzere iki belge hazırladılar. Biri "çar"ın köylülerin toprakhaklarını tanıdığı, soyluları topraklarını bırakmaya zorlayacakkadar güçlü olmadığından şikayet ettiği ve tarım işçilerineuygun zamanda ayaklanmaya hazır olmak üzere kendigizli milis örgütlerini yaratmaları talimatını verdiği Gizliİmparatorluk Beratı'ydı. Diğer belge -Gizli Milisin Tüzüğüisyanlanörgütleme planını veriyordu; ayrıntılı yeminler içeriyorve komplocu günlerinde Bakunin'in hayran olacağı,devrimci örgütlenmeye ilişkin ayrıntılı bir hiyerarşik yapıyıbetimliyordu. Bu tuhaf komplo köylüleri etkiledi. Kendilerinesunulan tüm kurgulara tamamen inandılar ve bindenfazla köylü milise katıldı. Sırrı o kadar iyi sakladılar ki, poliskomployu tesadüfi bir ihtiyatsızlık sonucunda öğrenenekadar neredeyse bir yıl geçti. Yüzlerce köylü tutuklandı veSibirya'ya gönderildi. Bütün bunlardan sorumlu olan ÜÇ Bakunincihapsedildi, ama hemen hemen komploları kadar tuhafbir yolla kaçtılar; yoldaşlarından biri tutuldukları hapishaneningardiyanı oldu ve arkadaşlarını serbest bırakmakve onlarla birlikte kaçmak için fırsat bulana kadar aylarcasadakatle çalıştı.Diğer 11akuninciler kendilerini kent işçilerini örgütlemegiri


428 ANARŞiZMdeğildiler, ama Zhelyabov ve Sofya Perovskaya liderliğinde,kendisini Yürütme Komitesi olarak adlandıran grubun kafasındakiterörizme eşlik eden disiplinli bir örgütlenme anlayışınakarşıydılar. Seçkin suikastlerle Rusya'nın sorunlarınapolitik ve anayasal bir çözüm getirmeye çalışan bu örgütlüteröristler Narodnaya Volya (Halkın İradesi) hareketini oluşturdular.Köylüler arasındaki ve fabrikalardaki çalışmalarınadevam etmeyi ve bir komünler fe derasyonu aracılığıylatoplumsal-ekonomik. bir çözüme götüren genel bir ayaklanmayıhedefleyen Bakuninciler onlardan ayrıldılar ve ChernyPeredel (Kara Ayrım) diye bilinen örgütlenmeyi oluşturdular.Ama Rus devrimci hareketi içinde anarşizm adı geçmedengüçlü bir liberter eğilimin var olduğu·Bakuninci dönemartık sonuna yaklaşıyordu. 1881'de Çar il. Alexander'ın NarodnayaVolya tarafından öldürülmesi üzerine, Rus topraklarındafaaliyet gösteren tüm devrimcilere yönelen amansızfıaskı, herhangi bir görüşü olan hemen hemen her militanınhapishaneye ya da sürgüne gönderilmesine v ..>ya ölmesineyol açtı. Hemen hemen on yıl boyunca devrimci hareket, batıAvrupa'daki göçmenler sayılmazsa en cılız biçimiyle varoldu. Avrupa'da bile Cherny Peredel'in liderleri Plekhanov,Axelrod ve Vera Zasulich Mnrksizm'e dönerek ve Rus SosyalDemokratlarının ilk örgütlcnnıesini oluşturdukları zamananarşist eğilim önemini kaybetmeye başladı.Ancak 18901ann sonlarında Ralli, Zhukovsky ve Rus A­narşistleri Devrimci Komünü'nün girişimleri batı Avrupa'dayeniden başladı; Rusya'da kendisine anarşist diyen gruplarda aynı dönemde ortaya çıktı. Vııroluşları, 19. yüzyılın sonyıllarında Rusya'da yeniden ortaya çıkan devrimci hareketindeğişen niteliğinin bir göstergtsiydi. 1881'den sonraki baskıN arodnaya Volya ve Cherny PPrPdel'i fiilen yok etmişti. NarodnayaVolya'nın mirasçıları, öncellerinin terörizmini mi·ras alan, amaçları daha da anayasalcı hale gelen ve köylülerarasında güçlü bir destek elde eden Rus Sosyal DevrimciPartisi'ne dönüştüler. Cherny Peredel'in liderleri 1883'te E­meğin Kurtuluşu adlı Mnrksist bir grup oluşturarak anar-RUSYA'DA ANARŞİZM 429şizmden ayrıldılar. Bu grup 1898'de sonradan menşevik .v bolşevik kanatlara bölünecek olan Rus Sosyal Demokrat lşçıPartisi'ne dönüştü.Bu değişen durumda, Jiberter düşünceler 18701erde 1° . kdaretkili değildi. Amaçlar ve örgütlenme açısından huyükgruplar daha otoriter eğilimler taşıyorlardı. Rus topraklarındabir arşist hareket yaratma çabası bu'kez.d ndan, esaṣ1 ak Kropotkin'in Batı Avrupa'daki öğrencilerınden geldı.o . .1893'te Ermeni doktor Alexander Ataliekian, anarşıs yayın·lan Rusya'da gizlice dağıtma planıyla ilişkili olarak Kropot :k.in'i İngiltere'de ziyaret etti ve kısa bir süre son a Cenevre.de Anarşist Kütüphane'yi kurdu. Grubu hır dergı çıkaracaksermayeye sahip değildi, ama 18901arda güney Rusya' a ortÇıkan ilk anarşist gruplarca kullanılacak Bakunın veQ••uupo.• tk f rlu-- ·ıkin broşürlerini bastılar. Rusya'da hır hare e ın o a-İ gil 'd kiya çıkması doğal olarak İsviçre, Fransa ve n tere e· t ·· gü !e·ı·n •ayısının artmasına neden oldu ve 19narşıs sur n •. . , . . ..O '·ı·b p .,· , Cenevre Londra ve Zünh te bırbırı ardıten ıı aren a. , 'sıra propaganda malzemesi üretmeye çalışan sürgün grup a-rı o aya ç ı.rl ıkt 1903 ile 1914 arasında bu merkezlerden en"" rklı sü-r


430 ANARŞİZMRUSYA'DA ANARŞİZM 431olan ve K. Orgheina, K. Illiashvili takma adlarıyla yazan birGürcü'ydü.Kropotkin'in adının itibarlı gölgesinde bir dergi çıkarma- -nın gerçekten tani zamanıydı, çünkü I903'te Rusya' da giderekbüyüyen bir huzursuzluk vardı; sanayi grevleri, köylüayaklanmaları ve öğrenci gösterileri tırmanan bir ivmeylebirbirini izliyordu ve ordu içinde, hatta Kazaklar arasındabile huzursuzluk vardı. Hleb i Volya kasıtlı olarak bu durumuliberter bir yönde etkilemeyi amaçladı ve çıkmaya başlamasındanitibaren Rusya'daki anarşist grupların sayısı düzenliolarak arttı.Bu grupların, büyük ölçüde halk infialinin patlaması o­lan ve birçok profesyonel devrimciyi hayretler içinde bırakan1905 Devrimi'nin gelişine ne ölçüde yardımcı olduklarınıtahmin etmek zor. "Bu devrimde lide:rliği ne Sosyal Devrim·ciler ne Devrimci Sosyalistler ne de anarşistler alacak," di·yordu Kropotkin. "Emek -çalışan insanlar· alacak." Anarşistlerinkendiliğinden devrime ilişkin teorileri doğrulanmış gibigörünüyordu; öte yu.ndan Ekim 1905 olayları aynı zamandaanarşistlerin genel grev :ıavunusunu da haklı çıkarır gibiydi.Ayrıca, devrim yenilgiyP uğrndığında, liderliği ele geçirmegirişiminde bulunan So:ıy:ıl l)emokratlara ilişkin duygularda değişti ve anarşisth•r hundan 'kazançlı çıktılar. 1906'datüm büyük kentlerde grupbır oluşturdular, hareket özellikleUrallarda, Polonya'nın Yahudi nüfusu arasında ve en önem·lisi anarşizmin, pazar kPnllı·rinde ve hatta köylerde kırsalbir hareket olarak ortaya çıktığı, Buntar'ların ve Cherny Peredel'ineski kalesi olan lfkı·:ıynu.'da güçlüydü.1907'de, hükümet tepkisi ,vPrıiden güçlendiğinde, anarşizminivmesi zayıflamaya h:ıladı ve liberter hareket SosyalDemokratlar ve Sosyal Devr·iıneiler karşısında sayısal üstünlüğeasla ulaşamadı. Bunun lılt nedeni, çoğunlukla gevşekbağları olan, felsefe ve takt.iklı•ri çok farklı, ayrı ayrı gruı:t!ardan oluşan bir hareket olmasıydı muhtemelen. YalnızcaBatı'daki mülteciler, bu anıaçla 1906'da Cenevre'de, 1913'teParis'te konferanslar düzı·nl(•yerek ciddi ciddi federal örgüt-lenmeler yaratmaya giriştiler, ama bu çabalar bir sonuç vermedi.Rusya içindeki anarşist gruplar kabaca üçe ayrılabilir:Anarşist komünistler, (''nedensiz terör"e düşkün olan ve polisinen çok korktuğu) bireyciler ve anarko-sendikalistler.Anarko-sendikalizm 1905 Devrimi dönemine kadar ortayaçıkmadı, ama ortaya çıktığında çabucak güçlü bir detek eldeetti; yalnızca ABD'deki sürgünler arasında anarko-sendikalistRus İşçileri Sendikası 10 000 üye edindi ve Rusya'dakigizli hareket de aynı ölçüde güçlüydü. Dönemin dördüncübir anarşist eğilimi olarak görülebilecek olan Tolstoycular·dan, artık Sosyal Demokratlar da dahil olmak üzere her Rusdevrimci partisinin standart bir uygulaması haline gelenşiddet kullanımım öne çıkarmal;.rı açısından ayrılıyorlardı.Rusya dışındaki liderler gt.,nellikJe bu durumdan rahatsızoluyorlardı ve 1904 yılının Aralık ayında LÔndra'da yapılanve Rusya içindeki grupların delegelerinin katıldığı gizli birtoplantıda Kropotkin, en azından kendilerinin ve diğer hareketlerinüyelerinin sermaye elde etmek için başvurdukları"gasp" uygulamasından vazgeçmelerini istedi. (Joseph Sta·lin'in bolşevikler için becerikli bir banka soyguncusu olduğuanımsanacaktır.) "Burjuva parası bizim için gerekli değil,"diyordu Kropotkin, "ne bağış olarak ne de hırsızlık yoluyla."'Ama Rusya içindeki devrimciler Kropotkin'in çağrılarınarağmen kendi yollanna devam ettiler. Ancak, anarko-sendi·kalizm güçlendikçe, çarlık devletini ortadan kıildırmanın a·racı olarak suikastlerden ve haydutluktan, grevlerin kışkıt··tılmasına doğru gözle görülür bir kayma oldu.Rusya'daki ve sürgünler arasındaki fa aliyet L Dünya Savaşıyıllarında azaldı ve anarşistler 1917 Şubat Devrimi'ndeşaşırtıcı bir şekilde çok küçük bir rol oynadılar. Aslında sür·günler yazın yurtdışından dönene kadar, Rusya'daki liberterhareket yeniden hayata dönemedi. Dönemin en önemli Rusanarşist entelektüeli olan şair Voline*, 1917 Temmuz'undaAmerika' dan St. Petersburg'a geldiğinde, tek bir anarşist g:ı-* Gerçek adı Vsevolod Mıkhailovıch Eichenbaum'du.


432ANARŞiZMRUSYA'DA ANARŞ1ZM 433zete ya da afiş görmediğini, "oradaki oldukça ilkel birkaç lihertergrubun" sözel propagandasına ilişkin herhangi bir kanıtlakarşılaşmadığını anımsıyordu. Moskova'da durum birazdaha iyiydi, çünkü orada yerel bir federasyon kurulmuştuve günlük bir gazete olan Anarchy yayımlanıyordu. Moskova'dakibirkaç ordu birliği ve Kronstadt'daki birçok denizcianarşizme sempati duyuyordu, menşeviklerin hakim olduklarısendikaların merkezileştirme çabalarına karşı çıkan fabrikakomitelerinde güçlü bir anarko-sendikalist etki hissediliyordu.Nihayet, en güneyde, genişleyip duran Ukrayna "köyü"Gulyai-Polye'de (aslında nüfusu 30 OOO'di), kısa bir süreönce Moskova'daki Butirky hapishanesinden salıverilen NestorMakhno adlı genç bir emekçi, yerel sovyetin başkanı seçilmişti.Daha 1917 Ağustos'unda kendisini destekleyen biravuç anarşistle birlikte yoksul köylülerin güvenini kazanmışve yerel mülkleri topraksızlar arasında paylaştırmaya vebölgenin küçük sanayilerini İşçilere devretmeye başlamıştı.Gerçekten bir mutluluk devresine yol açacağı yanılsamasıylabirçok anarşistin katıldığı Ekim Devrimi liberter faaliyetleregeçici bir ivme kazandırdı. St. Petersburg'da anarkosendikalistbir Propaganda Birliği kuruldu ve daha sonraMoskova'ya taşınan Golos Truda (Emeğin Sesi) adlı günlükbir gazete yayımlamaya başladı. Moskova'daki AnarşistGruplar Federasyonu propagandasını orta Rusya'nın kırsalkesimlerine yaymaya başladı ve Kropotkin 'in eski vekili A­ta beki an teorik bir dergi çıkarmaya başladı. Nihayet 1918yılının sonuna doğru güney anarşistleri N abat (Tehlike Çanı)Ukrayna Anarşist Örgütler Konfederasyonu'nda bir arayageldiler. Faaliyetleri Kharkov Kursk şehirlerini merkezalan Nabat hareketi, devrim ve iç savaş döneminde aralarındaVoline, Yarchuk, Peter Arshinov, Olga Taratuta, SenyaFleshin, Aaron ve Fanya Baron'un da bulunduğu en enerjikRus anarşistlerini saflarına kattı. Üyeleri Kropotkinci, bireycive sendikalist gibi çeşitli eğilimleri tek bir güçlü hareketiçinde birleştirmek istiyorlardı ve güneyin derinliklerin-de hareketi militan safhasına giren Makhno' yla yakın ilişkiyisürdürdüler.Rusya'daki anarşistler başlangıçta bolşevik hükümete vesovyetlere ilişkin tutumlarına göre bölündüler. Bazıları komünistoldular. İdealist Alexander Schapiro gibi diğerleriyeni rejimle birlikte çalışıp koşullarda bir düzelme sağlamayıumut ederek kısa ve sıkıntılı bir işbirliği içine girdiler. A­ma çoğunluk doğru bir şekilde bolşevik hükümetini tüm liberterde'ğerlere yabancı bir parti diktatörlüğü olarak değerlendirdive ona muhalefet etmeye koyuldu. Sovyetlere yöneliktutumları daha yavaş değişti. Başlangıçta bu konseylerisovyetleri oluşturan işçilerin ve köylülerin iradesinin gerçekifadeleri olarak görüyorlardı, ama daha sonra bolşeviklerinonları kendi politikalarının araçlarına dönüştürdüklerine kararverdiler. Genel anarşist tavır Nisan 1919 Nabat Kongresi'ninbir kararında ifade edildi; bu karar "otoriter, merkeziyetçive devletçi bir temelde örgütlenen, tamamen politik organlaradönüşmüş olan sovyetlere katılmaya" karşı çıkıyordu.Bu tutum kaçınılmaz bir şekilde bolşeviklerin düşmanlığınayol açtı; daha sonra kendisi de. komünist hoşgörüsüzlüğünkurbanı olan Leon Troçki'nin "haydutlar" olarak tanımlamaalışkanlığında olduğu anarşist muhaliflerin politik o­larak ezilmelerinin yeterli olmayıp fiziksel olarak da tasfiyeedilmeleri gerektiğinin en şiddetli savunuru olması, döneminen tuhaf tarihsel ironilerinden biridir. Ekim Devrimi'n·den altı ay sonra Moskova'daki Anarchy bürolarına yapılanbir Çeka baskınıyla baskılar başladı. Aynı zamanda Petrodgrad'dakianarşist faaliyetler de durduruldu. Nabat Federasyonubir süre rahat bırakıldı, kuzey şehirlerinde bile tambaskı hemen gerçekleşmedi. En aktif militanlar Çeka tarafındanhapsedilme riskini her zaman taşıdıkları halde, 1921yılının başına kadar kısıtlı bir fa aliyete, özellikle anarkosendikalistlereizin verildi. Sonra Şubat ayında rejimin libertereleştirilerinin, kamuoyu tarafından yaygın bir şekild,desteklendiğini gözler önüne seren Kropotkin'in cenazesi vı•Mart ayında Kronstadt denizcilerinin, komünistlerin d• ·ı·


434 ANARŞiZMrime ihaneti olarak gördükleri şeye karşı ayaklanmaları geldi.Kronstadt'lılar anarşist tezlerden kuşkusuz etkilenmiş·lerdi ve bolşevikler son hesaplaşma vaktinin geldiğine karar -verdiler. Anarşist hareketten geriye kalanlar Petrograd, Moskova,Kharkov ve Odessa'da çabucak bertaraf edildiler. Yüzlerceanarşist tutuklandı. Fanya Baron ve sekiz yoldaşı 1921Eylül'ünde Moskova'daki Çeka hapishanesinin bodrumlarındavuruldu. Ardından diğer idamlar geldi ve kısa bir süresonra Tolstoycular da zindanlarda öldürülmeye başlandı;onları eşkıyalıkla suçlamak zor olduğundan Kızıl Ordu'yahizmet etmeyi reddettikleri gerekçesiyle vuruldular. Dört yılkadar kısa bir süre içinde tarihin saati bir turdan fazla dönmüştü,çünkü Stalin'in büyük temizliklerinin henüz ufuktagölge halinde görüldüğii bu günlerde boşleviklerin muhaliflerineyönelik baskılan çarlık otoritelerini kat kat geride bırakmıştı.1922 yılı sonunda Rusya'daki anarşistler ya ölmüşlerdiya hapishanede ve sürgündeydiler ya da susturulmuşlardı.Sürgündekiler devrimin umutlarının tam ters yönünedönmesini görmekten acı duyuyorlardı; en fazla ataları Bakunin'inyarım yüzyıl önce Marksist sosyalizmi değerlendirirkenbütün bunları öngördüğünü düşünüp melankolik birteselli bulabilii-lerdi.Ancak Rus anarşizmi, Nestor Makhno'nun dinamik veDostoyevski'vari kişiliği etr;ıfında yer alan hareketle, bu sondüş kırıcı yıllarda tarih sahnesindeki en dramatik rolünüoynadı. Makhno'yu 1917 Ağustos'unda bölgesini özgür komünizmilkf•[('ri lPn1elindı' ürgütleyen kırsal bir anarşist lidProlarak lııı-akınışt ık. Makhno'nun fazla gelişmiş bir köyünpolitik lidı·rindPn, olağanüstü bir anarşist gerilla savaşçısın:ıdi !OUŞme sini sıığ"layan Brest Litovsk Anlaşması'ydı.t\ nlaşnıanın sonucunda Alman ve Avusturya ordularıUkrn.vna'ya yürüdüler VP Jletman Skoropadsky'nin kuklarejimini kurdular. Makhno, Taganrog'un göreceli güvenliğinekavuşmak üzere doğuyn çekildi ve sonra anarşist liderlerdenyardım ve öğüt almak için Moskova'ya gitti. Hareketeyönelik baskılar o geldiğinde _başlamıştı bile ve kendi bölge·RUSYA'DAANARŞİZlll 435sine dönüp köylülerin sadakatine ve doğal anarşisine güven·meye karar verdi.Kararında yanılmamıştı. Hetman rejimi ve işgalci ordulartoprağı eski sahiplerine iade ederek büyük bir kızgınlıkyaratmışlardı' ve Makhno çabucak bir köylü partizanlar çetesitopladı. Dinyeper ile Azak Denizi arasındaki bölgede büyükmülklere saldırmaya başladı; o dönemdeki kahramanlıklarınailişkin öyküler onu anarşist bir Robin Hood olarasunmaktadır; adamlarıyla birlikte Hetman'ın ordusundakısubaylar gibi giyinip toprak sahiplerini ziyaret ederek, konukseverliklerindenyararlandıktan sonra dramatik bir an-·da maskelerini çıkarıyorlar ve halkın düşmanlarından öç a­lıyorlardı. Her baskın sonunda silahlar, erzak ve atlar eldeediliyordu ve insanlar otoritelerden başka herkesin bilir gibigöründüğü Makhno'nun kararg3.hına yüzer yüzer geliyorlardı.1918 Eylül'ünde Gulyai-Polye'yi ele geçirecek kadargüçlüydü; oradan tekrar sürüldü, aına kısa bir süre sonrapeşinden yollanan bütün bir Alman tümenini yenilgiye uğrattı.Kasım 1918 Ateşkesi'nden sonra Merkezi Güçler Rlıstopraklarından çekilmeye başladıklarında, Makhno tüm güneyUkrayna'da bir efsane haline gelmişti; köylüler onu eskitoprak ve özgürlük hayalini gerçekleştirmek için gönderilmişyeni bir Pugachev olarak görüyorlardı ve çetesi 1919 0-cak'ında o kadar büyük bir ayaklanma ordusuna dönüşmüştüki Alexandrovsk'ta Kızıl Ordu'yla karşılaştığı .zaman bolşevikotoriteler General Denikin'in komutanlığında kuzeyedoğru ilerleyen Beyaz Ordu'ya karşı onunla bir ortak eylemanlaşmasına girmekten memnuniyet duydular.1918 Kasım'ından 1919 Haziran'ına kadar geçen yedi ayboyunca, l\.1akhno'nun Dinyeper'in doğusundaki bölgesin : neBevaz ne de Kızıl Ordu dokundu. Bu kısa banş dönemındeözr bir komünist toplum yaratma girişiminde bulunulduve Makhno'nun güneydeki isyana ilişkin anlatısındaki köy hitopluluklarına ilişkin oldukça naif betimlemeyi kabul f'


436 ANARŞiZMKomünlerin her birinde birkaç anarşist köylü vardı, ama ü­yelerin çoğu anarşist değildi. Bununla birlikte komünal yaşamlannda,normal yaşamda ancak doğal basitliği, şehirlerin politikzehrinden henüz etkilenmemiş ağ:ır işçilerin becerebildiği a­narşist dayanışmaya göre davranıyorlardı. Çünkü şehirler, kendilerineanarşist diyen yoldaşlar da dahil olmak üzere birçok kişininbağışık olmadığı bir yalan ve ihanet kokusu yayarlar.Her komün on köylü ve işçi ailesi içeriyordu, yani toplam o­larak 100, 200 ya da 300 üyeden oluşuyordu. Tarım KomünleriBölge Kongresi'nin kararıyla her kom ün, kom ünün hemen yakınındabulunan ve daha önce pomeschiki'ye ait olan normal birmiktarda, yani üyelerinin işleyebilecekleri kadar toprak aldı.Bu eski mülklerden sığır ve çiftlik teçhizatı da aldılar ...Emekçilerin mutlak çoğunluğU.:. tarım komünlerinde, devrimzaferinin ve yaratıcı ilerleyişinin zirvesine yaklaştıktça, büyümeyeve gelişmeye ve bir bütün olarak ülkede ya da en azındanbizim bölgemizin köylerinde ve mezralarında benzer birtoplumun örgütlenmesini teşvik etmeye devam edecek yeni birtoplumsal yaşamın mutluluk verici tohumunu görüyordu.*Son cümle Makhno'nun ve hareketinin tüm sırrını, gücünüve zayıflığını ortaya koyar. Yüreğinde hem bir yurttaşhem de bir bölgeciydi; şehirlerden ve kent uygarlığından nefretediyor ve "doğal basitliğe," köy efsanelerinde "özgür işçilerin""özgür ve neşeli şarkıların ahengiyle çalışacakları" birdöneme geri dönmek istiyordu. Bu, sonraki bir aşamada,Makhnovistler Dinyeper Vadisi'nde birkaç büyükçe kenti elegeçirdiklerinde, sanayiyi örgütleme sorununu neden ele almadıklarınıve neden hiçbir zaman birkaç kent işçisi dışındataraftar kazanamadıklarını açıklamak.tadır.Ama başka bir etken daha vardı: Devrimci AyaklanmaOrdusu. Teorik olarak bu ordu İşçiler, Köylüler ve AyaklanmacılarKongresi'nin denetimi altındaydı, ama pratik olarak.Makhno ve komutanları tarafından yönetiliyordu ve tüm ordulargibi yalnızca adı liberterdi. Kendi askere alma biçiminikullanıyordu ve Makhno'nun amir olduğu ve sık sık anındave şiddetli cezalar verdiği konusunda kuşkuya yer bırak·*Le Riı•olution russe en Ukraıne, Paris, 1927.RUSYA'DAANARŞtzM 437mayan kaba ama işe yarar bir disiplinin var olduğu gözlemleniyordu.Ordunun karakteri aslında büyük ölçüde Makhno'nunkarakterinin bir uzantısıydı. Makhno çok cesurdu vegerilla savaşı sanatında son derece becerikliydi. Ordusu zamanzaman 50 000 kişiye ulaşıyor, ama hiçbir zaman harekatlardasüratilı.den bir şey kaybetmiyordu; piyadeler bilehiçbir zaman yürümüyorlar, hafif köylü arabalarıyla hareketediyorlardı ve Makhno'ya zaferlerinin çoğunu kazandıranbu kadar uzun süre ortadan kaldırılmasını önleyen ola-,ğanüstü hareketliliğiydi. Ama cesaret gerektiren hünerleresık sık eşlik eden kusurları vardı. Sefahati Karamazovvaribir düzeydeydi; hayranı Voline bile bunları kabul etmiş vedaha ciddi suçlamalar ilave etmişti:Makhno alkolün etkisiyle eylemlerinde sorumsuzlaşıyor, denetiminiyitiriyordu. O zaman devrimci görev duygusunun yerinibirdenbire, genellikle şiddet eşliğinde kişisel kaprisler alıyordu;başkalarına ve davaya ilişkin tavırlarında Makhno gibi biradamın asla_terk etmemesi gereken sak.in düşünce, anlayış, kişiselonur ve özdenetimin yerini savaşçı bir şefin despotizmi,saçma şakaları, diktatöree soytarılıkları alıyordu.Bu rahatsızhklann ve sapmaların kaçınılmaz sonucu bjr türaskeri klik ya da Makhno'nun danışmanlar grubunun oluşumunayol açan aşın bir "savaşçılık duygusuydu. Klik bazen konseyinya da diğer kurumların görüşüllü hesaba katmadan kararlarahyor ve eylemlere girişiyordu. Olçüsünü kaçırm1şt1, d1ş\ndakalan herkesi horgörüyordu ve giderek savaşanlar kitlesindenve çalışan nüfustan kopuyordu.Makhnovistler ile İspanya İç Savaşı'ndaki anarşistler a­rasındaki paralellik çarpıcı. Hem anarşist ideallere hem deköylülerin özlemlerine yanıt veren kırsal ekonomik kurun1-lar yaratmaya giriştiklerinde ikisi de başarılı görünüyor. A­ma askeri faaliyetlere giriştiklerinde ideallerinin saflığınıyitiriyorlar. Ama şöyle bir fark var ki, Cipriano Mera gibiistisnalar dışında İspanyol anarşistleri modern savaşl:ı ıız ..taştıkları zaman bile askeri açıdan başarısız oldular, o_v:•aMakhno askeri tarihin en parlak taktikçilerinden hiı·iydi


438 ANARŞİZl'>IBaşarılarına kısaca değinerek bölümü tamamlamayı düşünüyorum.1919 Haziran'ından itibaren, Devrimci Ayaklanma Ordusuözellikle Denikin'e karşı etkili direnişinde daha çok KızılOrdu içindeki yarı özerk bir birim olarak hareket etti. Haziranayının ortalarında, anarşistler Gulyai-Polye'de bir kngredüzenleyip Kızıl Ordu askerlerinden delegelerini göndermeleriniistediklerinde, Troçki zorbaca kongreyi yasakladıve Makhno'ya komutasını teslim etmesini emretti. Makhnoblöf yaptı. Çağırdığı zaman kendisiyle buluşmaları için birliklerinibıraktı ve bir süvari sınıfıyla Dinyeper'in batısındakiyeni bölgeye gitti. Orada Beyazlara karşı gerilla. savaşınısürdürdü ve bu arada köyleri bolşevik komiserlerden kurtarıpliberter komünler oluşturmaya başladı. 1919 Ağustos'undaKızıl Ordu'da bıraktığı aamları geri çağırdı ve Kızıl Ordu'nunyenemeyeceği açık olan Denik.in'e karşı genel bir seferberlikbaşlattı. Başta seferberlik kötü gidiyor gibiydi veMakhno ülkesinden çok uzağa, kuzey-btı yönünde Uman'asürüldü. Karşı Saldırıya geçerek Beyazlan kesin bir yenilgiyeuğrattı ve arkalarından Azak Denizi'ni dolaştı ve sonrahemen hemen üç haftada yüzlerce millik bölgeyi kapsayanamansız bir süpürme hareketiyle kuzeye, Ekaterinoslav'ailerledi. Denikin'in levazım hatları kesilmişti ve geri çekilmekzorunda kaldı. Artık binlerce mil karelik bir bölge anarşistlerindenetimi altındaydı; Devrimci Ayaklanma Ordusu'nun yürüdüğü ve ona karşı yürünen bölgede hiçbir sivil otoriteyoktu; köylüler kendi işlerini yalnızca ordunun sürekliyiyecek ve adam talepleriyle engellenen göreli bir özgürlükiçinde yürütüyorlardı.1919 yılının Aralık ayında Kızıl Ordu yeniden güneye u­.laştı ve yıl sonunda -yaptığı hizn1etleri kabul ettikten sonra­Makhno'ya ordusunu Polonya cephesine götürmesini emretti;bu açıkça komünist denetimin kurulması için Ukrayna'nın boşaltılmasına yönelik bir hareketti. Makhno reddetti veyasadışı ilan edildi; bunun üzerine Makhno'nun sayıca üs-RUSYA'DAANARŞİZM 439tün güçlere karşı dokuz ay direndiği, sersemletici bir hızdatoprak kaybedip kazanırken Devrimci Ayaklanma Ordusu'nun organizasyonunu bozulmadan koruyabildiği sert bir gerillasavaşı başladı.Wrangel'in komutasındaki yeni bir Beyaz Ordu başarılıl:ıir şek.ilde Kırım' dan kuzeye doğru ilerlemeye başladığındamücadelenin bu aşaması sona erdi. Kızıl Ordu yine Makhno'suz yapamayacağına karar verdi ve bir ateşkes, ardındanbir anlaşma düzenlendi. Diğer v3.atlerin yanı sıra, bolşeviklertüm anarşist tutukluları salıvermeyi ve düşünceleriniyaymaları için onları tamamen özgür bırakmayı taahhüt etti).er.Bu taahhüt hiçbir zaman yerine getirilmedi. Tam tersin\,Makhno'nun kuvvetleri Perekop kıstağının alınmasındave /Wrangel'in ordusunun Kınm'da yok edilmesinde vazgeçilmezbir rol oynadıktan birkaç hafta sonra, Kızıl Ordu ve Çekali{.,erleri komünist tarihin en hain darbelerinden birinigerçek.'\eştirdi. 26 Kasım 1920' de planlanmış bir dizi operasyonlaÇ\eka Ukrayna'nın denetim altındaki kısımlarında tanınanttım anarşistleri tutukladı ve Makhnovist komutanlarıKınm'aki bir konferansa davet ederek hepsini vurdu; savaşarakkılçan ve Gulyai-Polye'ye ulaşan tek bir süvari birliğidışında' ,Makhno'nun.bütün adamlarını silahsızlandırdı.Bu arad \ Makhno'ya büyük Kızıl Ordu kuvvetleri saldırmıştı.Makhn\o ilk haftalarda ordusunun geri kalanını topladıve çoğunluk')a Ukraynalı köylülerden oluşan ve kendisinekarşı isteksizce\ savaşan düşman birliklerini ağır yenilgilereuğrattı. Savaşı G'okuz ay daha, malzemeleri tükenene ve hemenhemen tüm \taraftarları öldürülene kadar sürdürdüysede, bütün Kızıl O\du'ya karşı sonsuza kadar savaşamazdı.Asla teslim olmadı. 128 Ağustos 1921'de Romanya'ya kaçarakRomanya, Polonya .,l.:e Danzig hapishanelerini ziyaret ettiktensonra Paris'te sü··gün özgürlüğüne kavuştu; orada 1935.e kadar veremli, alkol\k, şehirden ? efret eden ser: ve J' .alnı:t.biı: köylü olarak yaşadı\ Yalnızca lspanyol anarşıstlerı d••·.tansı yıllarını anımsadı}i,r ve onu açlıktan korudular.Makhno'nun Dinyeste"'den sürgüne kaçtığı gün :uııı ı ·,.ıı


440ANARŞiZMmin Rusya'daki önemli bir güç olarak varlığı sona erdi. Bolşeviklerinanarşizmle, en azından güneyde bu kadar hararetleve bu kadar haince mücadele etmeleri, onu kendi nüfuzlarıiçin gerçek bir tehlike olarak gördüklerini düşündürmektedir.Kendi açılarından kesinlikle haklıydılar. Ancak anarşistler.Ukrayna' dan sürüldükleri zaman, köylü dünyasınıMarksıst devlete uydurma yönündeki zora dayalı görev ciddiyetleyerine getirilebilirdi.190'Ier_Uı başlarında Rusya'dan ayrılabilen önde gelenanarşıstlenn bazıları, hemen hemen rejimin başından itiha.­ren bolşeviklerin kurumlaştırdıkları baskıyı Soldan orta•ıao n ilk kişiler arasında yer a1dılar. Aralarında Rusya', . la!lgılı Düşkırıklıjım (My DisiJlusionment with Russia; l'J3)e Emma Golclman, Bolşevik Miti \J'.he Bolshevik Myth; ·1925)ıl Alexander Berkman ve Giyotin iş Başında: Rusya'du.ı YirmıTerör Yılı (The Guillotine at Work: Twenty Years ofTerrorin Russia; 940) ile G P. Maximoff sayılabilir. Gi'·ıçmenlik:yasaları nedenıyle genellıkle Amerika Birleşik De,.ırıetleri'ndençıkartılan ve Batı Avrupa ülkelerinde genellikl .. e hoş karşılanmayanRus anarşistleri sürgünde istikrarsı1 ..:: ve zor biryaşam sürdürdüler ve 1. Dünya Savaşı'ndan öncf İsviçre'dABD' k d .·grupları yemden canlanamadılar.Bazı anarşistler 1930'ların başlarına kadıar esas olarak/'' enye a r bırçok yerde var olan sürgün .Ttıus anarşisthapishanelerde ve çalışma kamplarında olm k üzere Rus a'da areketsiz bir şekilde yaşadılar, ama on .'Jılın sonraki nl:n de gerçekleşen StaJinist baskı dönem'.1nde tüm izleri silındıve son kalıntılarının bu dönemin te.:mizliklerinde ortadanknldırıdığını rahatça varsayabiliriz I938'de Kr tk'M -· · ,. opo ınuzesı kapatdı v :bu Rusya'nın devri,:mci geleneğindeki Iibert·rakımla nihaı kopuş oldu. 1949'c'1a Ivan Avakumovic'lbirlikte Kropotkin biyografimizi (The,·Anarchist Prince) hazırlarken çeşitli kanı:ı.llar aracılığıyla,, ' Rusya'dan bilgi almayaçal ştık. Tam i sesszlikle karşılar,.;tık. Büyük Rus anarşistlen,Rus komunıstlen tarafından ; Yenibaştan yazılan tarihteyer almıyorlardı.XIVÇEŞİTLİ GELENEKLER:LATİN AMERİKA, KUZEY AVRUPA,BRİTANYA VE ABD'DE ANARŞİZMAnarşizm en büyük başarıları, bolluk ve basitliğin altınçağlarını hayal etmenin kolay olduğu, aynı zamanda parlakışığın var olan sefaletin gölgelerini uzattığı güneş ülkelerindeelde etti. Anarşizan ayaklanmanın kara bayraklarınınçevresine biner biner üşüşnler Güney'in insanlanydı: İtalyanlar,Endülüslüler, U)traynalılar, Lyonlular ve Marsilyalılar,Napolililer ve Barsel )halılar. Akdeniz ülkeleri ve güneyRusya anarşizmin büyül kaleleri o!dularsa da, anarşizm birçokbaşka ülkenin politik ve entelektüel yaşamında da gözardı edilemeyecek bir yer edindi. Genel bir tarihte her liberterhareketi liiyık olduğu şekilde ele alamayız, ama bu sondanbir evvelki bölümde Latin Amerika, Kuzey Avrupa, özellik.lede Büyük Britanya ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeanarşizmi en azından ana hatlarıyla ele almak niyetindeyim.19. yüzyılda Latin Amerika ülkeleri İspanya ve Portekiz'e yalnızca kültürel ve dilsel bağlarla değil, aynı zamandabenzer toplumsal koşullarla bağlıydılar. Bu, devrimci düşüncelerinyayılmasını kolaylaştıran bir ilişkiydi ve gördüğümüzgibi Arjantin'de İtalyanlar da önemli bir misyonerlikgörevini yerine getirdilerse de, Latin Amerika'da anarşistidealleri yayanlar genellik.le İspanyol göçmenlerdi. İlk anarşistgruplar 1870'lerin başlarında Meksika, Küba ve Arjnntin'deortaya çıktı; bu ülkeler ve Uruguay 1877'deki son Saint-lmierKongresi'nde temsil edildiler; 1878'de ise Mı•xınıCity'de Bakuninci bir birlik kuruldu.Anarşistler Güney ve Orta Amerika'd:ı hemen zana:ıt lı urlan ve sanayi işçilerini örgütlemeye giriştiler Vf' ıı:o·ı,. .. ııı


442ANARŞİZMbaşl rında Meksika, Brezilya, Peru, Şili ve Arjantin'dekisendıkaların çoğunun genel bakışı anarko-sendikalistti· devrimcibir örgütlenme olarak İspanyol CNT'sinin itib;rınınkuşk suz bu duruma büyük bir katkısı vardı. Bu örgütlenmelennen büyüğü ve en militanı 1901'de, büyük ölçüde İtalyanPietro Gori'nin düşünsel desteğiyle kurulan FederaciônOrera Regional Argentina'ydı; üye sayısı çabucak çeyrekmılyona yaklaşarak rakip sosyal-demokratik sendikalarıgölgede bıraktı. 1902'den 1909'a kadar FORA işverenlere veemek karşıtı yasaya karşı uzun bir genel grevler kampanyasıyürüttü. Bu dönemin sonuna doğru, Buenos Aires sokaklarındadev bir gösterinin sahneye konulduğu ve polisin birçoksendikacının ölmesine ve yaralanmasına yol açarak bugösteriyi engellendiği 1909 1 Mayıs'ına kadar Buenos Aires'te otoritelerin vahşetinin ve işçilerin militanlığının birbirinişkırttığı bir durum ortaya çıktı. Polonyalı bir anarşist misıllemeolarak birçok sendik.alistin ölümünden sorumlu olanBuenos Aires Polis Şefi Albay Falcon'u öldürdü. Bu olaydansonra anarşist gruplar ve dergiler sert bir baskıya maruz kaldılar,ama hareket yeniden canlandı ve FORA ile dergisi LaProtsta, 1929'da sosyalistlerin hfiltimiyeti fi}tındak.i reformistsendıka CGT kurulduktan sonra bir miktar taban kaybettiysede 130'l ra kadar gücünü korudu. Bu arada, uzun bir ayrılıkdonemınden .sonra anarşistler 1935'te, Arjantin Anark-Komünist Federasyonu'nu oluşturmak için bir araya geldıler;bu federasyon 1955'te Arjantin Liberter Federasyonu'na dönüştü. Peron rejimi döneminde, yalnızca diktatörü destkleyen sendikaların faaliyetlerine izin verildiği için anarşıtler ve sendikalistler yeraltına inmek zorunda kldılar.Dıktatörlükten sonra anarşist gruplar ve FORA yeniden ortayaçıktılar, ama sayıları ve etkileri çok azalmıştı ve o zamandanberi Arjantin durmadan demokrasi ile diktatörlükarasında gİip geldikçe yasal ya da gizli olarak faaliyet gösterenanarşıst hareket küçük, nostaljik ve görece atıl bir hareketedönüştü.ÇEŞİTLİ GELENEKLER443Meksika'da, anarşistler 1910'da diktatör Porfirio Diaz'ındüşmesini izleyen devrimci dönemde önemli bir rol oynadılar.Özellikle bir anarşist -Ricardo Flores Magon- hillR MeksikaDevrimi'nin babaları arasında anılmaktadır. Ricardo,kardeşleri Jestis ve Enrique'le birlikte, 1900'de on yıl boyuncaDiaz diktatörlüğüne karşı kentli işçi sınıfını harekete ge­. çirme konusunda çok önemli bir rol oynayan anarko-sendikalistdergi Regeneraci6n'u kurdu. Flores Magon kardeşleryaşamlarının büyük kısmını, fa.i:ıliyetleri nedeniyle birçokkez tutuklandıkları ve Ricardo'nun 1922'de hapishanelerindeöldüğü ABD'de sürgün olaı:ak propagandayı sınırdan sürdürerekgeçirdiler.Ricardo Flores Magon esas olarak kent işçilerini anarkosendikalistdüşüncelere kazanmakla ilgileniyordu, ama devrimcidönemde güney Meksika'daki faaliyetleri çarpıcı birşekilde Makhno'nun faaliyetlerine çok benzeyen, Makhnogibi güney Meksika'nın ezilen köylülerine ilham vermek veonlara gerilla savaşında liderlik etmek konusunda olağanüstübir yetenek sergileyen yoksul köylü, büyük köy lideri EmilianoZapata ile de bağlantılar kurdu. Tarihçi Henry BamfordParkes, güneyin Zapatista ordusunun hiçbir zaman bilinenanlamda bir ordu olmadığını. belirtiyor; çünkü askerler"vakitlerini yeni elde ettikleri toprağı ekip biçmekle geçiriyorlardıve yalnızca istilacıları püskürtmek için silahlan elealıyorlardı; onlar isyancı bir halktılar." Eşitlikçiliği ve doğalbir köylü düzenini yeniden yaratma arzusuyla, halkın toprağıkendisinin alması ve köy toplulukları içinde kendisini yö·netmesi konusundaki ısrarıyla; politikaya yönelik kuşkusuve kişisel kazancı horgörmesiyle Zapatista hareketinin felsPfesi,Endülüs'te benzer koşullar altında ortaya çıkan kırsalanarşizme çok benziyordu. Şehirlerdeki sendikalara esin luıịnağı olan ve Rivera ve Dr. Ati gibi büyük Meksikalı ı·(''":atııları geçici olarak anarşizme yaklaştıran lıazı libertPr du,.ıııııceler kuşkusuz güneydeki Zapatn'ya ııla:,ınııtı. ıınıa "111111hareketi anarşizan niteliğini, d:ıhıı


ÇEŞiTLİ GELENEKLER 445444 ANARŞİZMminden alıyor gibiydi. Çünkü Zapata, Meksika Devrimi'ninla uzlaşmayan, asla para ya da iktidarla soysuzlaşmasınaızın vermeyen ve yaşadığı gibi, kendisi gibi insanlara adildavranılması için savaşan yoksul ve hemen hemen okumayazma bilmez bir adam olarak ölen tek lideriydi. .Devrimden itibaren anarşizm Meksika'da tuhaf, ikili biryaşam sürdü. Bir yanda sürekli olarak iktidarda olan DevrimciKur ':1 mlar Partisi, ölmüş oldukları için ulusal devrimciefsaneye girmelerinde sakınca olmayan Zapata ve RicardoFlores Magon gibi geçmişin bazı liberter liderlerini yüceltiyordu,ama hükümet politikaları hiçbir şekilde anarşizminöğretilerine yaklaşmıyordu. Anarşist geçmişin bu şekilde u­lusal geleneğe dahil edilmesi, İspanya İç Savaşı'nın sonundaBaşkan Ca denas Hükümeti'nin, Franco'nun zaferinden kaçanbirçok lspanyol anarşistini ve İspanya' da mücadele edenve ülkelerine dönemeyen Avrupalı militanları memnuniyetlekarşılamasını sağladı; 1953'te Mexico City'de Rus Mollie Steimerve Senya Fleshin'le ve aynca Alman Augustin Souchy'yle karşılaştım. Öte yandan bu durum Meksika' daki anarşistgrupların, diğer Latin Amerika ülkelerinin Sağ ya da Sol diktatörlüklerindekibaskılara maruz kalmamalarını sağlıyordu;19601arın başlarından itibaren anarşistlerin Castro'nunKüba'sında faaliyet göstermelerine izin verilmiyordu. Amagruplar varlıklarını sürdürdükleri ve zaman zaman FloresMago 'un ha e keti Tierra y Libertad'ın ismini taşıyan bir.anarşıst dergısı aldığım halde, bu biraz kayıtsız iyimserlikgüçlü bir hareketin hayatta knlmasına yetmedi.Meksika'da anarşi kaotik bir tarihin, dramatik bölün­ ş bir ülkenin ve İspanya'nınki kadar kökleşmiş bir yerellıgınmakul ürünü olarak gtirünür. Kuzey Denizi'ne ve BaltıkDenizi'ne bakan Tötonic ülkelerde, varlığı daha az beklenirbir şeydir, ancaJ: bu ülkelerin hiç değilse üçünde, Almanya,Hollanda ve lsveç'te tarihsel öneme sahip liberterhareketler doğmuştur.Alman anarşizmi tuhaf bir şekilde ülkenin u]usal gelişimineparalel bir seyir izledi. 1840'larda, Almanya yamalı birkrallıklar ve prenslikler bohçasıyken, eğilim en aşın şekildeMax Stirner'in temsil ettiği bireycilik yönündeydi. 18701erdenitibaren kolektivizme döndü, 20. yüzyılda ise baskın eğilimpratikte şiddete görece kapalı ve verimlilik ile akla saygıdanesinlenen ılımlı bir anarko-sendikalizm oldu.Anarşizm Alrnanya'da ilk olarak Hegel ve Proudhon'unetkisiyle ortaya çıktı; 18401arda Max Stirner ve WilhelmWeitling'in çok farklı kişilikleriyle hayata atıldı. Daha öncegördüğümüz gibi Stirner tam bir egoizmi temsil ediyordu;Weitling, Fourier ve Saint-Simon'dan çok etkilenen bir komünistoldu. Anarşist komünistler gibi mülkiyeti ve ücretsistemini reddetti ve Garanti.en der Harmonie und Freiheit(1842) gibi ilk yazılannda, özgürleşmiş insan arzulannıntoplumsal yararla uyumlu olacağı bir toplumun, esas olarakEmekçiler Ortaklığı şeklindeki bir planını ortaya attı. Weitlingmevcut haliyle devleti yıkmak istediği halde, "uyumlu"bir komünist toplum görüşünde Ütopyacı sistemlilik ögelerivardı, ama bunlar zaman içinde Proudhon'un etkisiyle azaldı.Weitling 1849'da son ABD seyahatinden sonra, komünizminiterk etti ve Proudhoncu Karşılıkçılığa daha da yaklaştı.1850 ile 1854 arasında New York'ta yayımladığı aylıkdergi Republik der Arbeiter'de (İşçi Cumhuriyeti), kendisinegöre bir Mübadele Bankası kurarak ABD'deki sayısız deneyselÜtopyacı koloniyi, kredi sorununa yönelmesi gerekenişçilerin enerjisinin saptırıldığı gerekçesiyle eleştirdi.Tamamen Proudhoncu bir ifadeyle Mübadele Bankası'nın"tüm reforınların ruhu, tüm kooperatif çabalarının temeli''olduğunu ;;öylüyordu. Banka, hammaddeler ve mamul ürünleriçin depolar kuracak ve mübadelelerini kolaylaştırmakiçin emek değeri temelinde kağıt paralar basacaktı.Kooperatif üretim için işkolu birlikleri bankayla ilişkide olacaklar ve mübadele işlemlerinde elde edilen k:irl:ııbankanın, eğitimi, hastaneleri, yaşlıların ve snk:ıl 1uı 111bakımını sağlainasına olanak verecekti. Bu ara·laı lı1 ı ,,


446 ANARŞİZMÇEŞİTLİ GELENEKLER 447devletin müdahalesi olmadan ya da bireysel üretici ortadankaldırılmadan banka kapitalist tekeli kıracak ve politikkurumları gereksizleştirecek ekonomik bir yapı sağlayacaktı.Weitling'in bu geç dönem düşüncelerinin Almanya'dan çok 19. yüzyıl Amerika'sındaki yeni Proudhoncu hareketteetkili olduğuna kuşku yok.Birçok başka Alman toplum teorisyeni 18401arda Proudhoncuanarşizmden etkilendi. Muhtemelen en ateşli dönüşümügerçekleştiren Kar! Grün 1844'te Paris'te Proudhori'latanıştı ve Die Soziale Bewegung in Frankreich und Belgienadlı ,yapıtı Proudhon'un düşüncelerini Alman kamuoyunatanıtan ilk yapıt oldu. Grün, Proudhon gibi kısa, hayal kırıklığınayol açan bir parlamenterlik dönemi -1849'da PrusyaUlusal Meclisi'nde- yaşamış ve yaşamının büyük kısmınısürgünde geçirip 1887'de Viyana' da ölmüş, çok yönlü bir e­debiyat adamıydı. Grün Karşılıkçı felsefeyi en çok ilk dönemindeçekici buldu; aslında Proudhon'u ücret sistemine saldırmamaklaeleştirerek ve sanayinin artan karmaşıklığınınherkesin ürününün doğru ya da adil bir şekilde değerlendirilmesiniimk.iinsız hale getirdiğine işaret ederek onun ötesinegeçmeye cesaret etti. Bu nedenle tüketim ve üretiminaynı şekilde tercihe bağlı olması gerekiyordu. "Bırakalım bireyinhakkı karşısında hiçbir hakkımız olmasın."18401arda Paris'te Proudhon ve Bakunin'le tanışan başkabir Alman sosyalisti olan Moses Hess 1$43'te Die Philosoph;eder Tat'ta geliştirdiği kendi toplum felsefesi için "anarşi"adını benimsedi. Hess, Marx'ın en önemli rakibi olarak Rhinelandsosyalistleri arasında yalnız ve sert bir figürdü. Proudhon'ahiçbir zaman Grün kadar yaklaşmadı ve daha sonraBakunin'le sert bir tartışmaya girdi, ama devleti reddetmeve zihin} bir es3ret biçimi olarak örgütlü dini reddetme konusundaikisiyle de görüş birliği içindeydi. Ancak doktrinituhaf bir şekilde karışıktı. Tüm özgür eylemlerin, dış etkilerleengellenmeyen bireysel itkilerden kaynaklanması gerektiğiniilan ederek Stirner"e yaklaşıyordu. İnsanların eğilimlerinegöre çalışacakları ve toplumun herkesin makul ih-tiyaçlannı otomatik olarak karşılayacağı bir toplumsal sistemtahayyül ederek Kropotkin'i önceliyordu. Ama liberterhayallerine hiçbir gerçek anarşistin kabul etmeyeceği evrenseloy hakkı ve ulusal atölyeler gibi bir dizi özellik giriyordu.Almanya' da ne Stirnerci ne de Proudhoncu anarşizm kalılıbir etki yapabildi. Stirner, Nietzsche popülerleşene kadaı·hiçbir Alman taraftar edinemedi ve Proudhon'un düşünceleı"ineduyulan ilgi 1848 ve 1849 devrimci hareketlerininyenillsini izleyen genel tepki içinde yok oldu. Herhangi birkayda değer anarşist eğilim ortaya çıkana kadar bir kuşakgeçti. l'iirinci Enternasyonal'in ilk yıllannda ne Bakunin'inne de f'roudhon'un Alman destekçileri vardı ve Saint-ImierEnternasyonali'nin kongresine katılan l11t1ssalle'cı delegeleryalnızca .kooperatif deneyleri teşvik etme arzusu konusundaanarşistlerle anlaşıyorlardı.Ancak Jltizyılın ikinci yarısında, Alman Sosyal DemokratikPartisi içinde anarşist hizipler ortaya çıkmaya başladı.Örneğin 18'8'de, daha önce Reichstag'ın [eski Alman MiletMeclisi. ç.n.] ateşli bir üyesi olan mücellit Johann Most Ingiltere'desürg·ündeyken anarşizmi benimsedi. Başka bir a­narşist olan Wilhelm Hasselmann1a birlikte 1880'de SosyalDemokratlar tarafından ihraç edildi, ama önce 1879'da Londra'dave sonra Ne'v York'ta yayımlanan dergisi Die FreiheitAlmanya'daki ve s\'irgündeki daha devrimci sosyalistler ü­zerinde yüzyılın sontına kadar etkili olmaya devam etti Berlinve Hamburg'da onun etkisi altında birkaç küçük anarşistgrup kuruldu, I880'lerde toplam üye sayılarının 200'ü aşmı:;:olması kuşkuludur; Most'un vaaz ettiği tuhaf şiddet türü kitlehareketinden çok komplo gruplarını teşvik ediyordu. IZ1 ·­insdorf adlı bir matbaacının liderliğindeki böyle bir grup1883'te Kaiser'e bir bomba atmayı planladı. Başarısız oldıılar, buna rağmen hemen hepsi idam edildiSosyal Demokratik Parti'nin Radikal kanadının. :ıdı dışında her açıdan anarşist olduğu Avuslurya'd:ı. d:ı t\J ... ı·ııııetkisi hissedildi. Liberter düşünc(•IPr ı\v ıı:dıır.v a, Ji,.ı,..uıı oıve Macaristan'daki sendikal:ı.l".'l d:ı d,.1·111 lıir ',l•·lı ıl•I• ıııılıı,


448 ANARŞİZMÇEŞİTLİ GELENEKLER449etti ve 1880 ile 1884 arasındaki kısa bir dönem için A vusturya-Macaristanişçi hareketi, İspanya ve İtalya dışında Avrupa'dakiherhangi bir ülkeden daha fazla anarşist izler taşıyordu.Most'tan bile daha etkili olan, Viyana' da Zukunft adlıanarşist komünist eğilimli dergiyi yayımlayan BohemyalıJoseph Peukert'ti. Avusturya otoriteleri 1882'de toplantılar'Jve gösterileri bastırdığı zaman, anarşistler ve radikaller şiddetledirendiler ve birkaç polis öldürüldü. Nihayet 1884 yılınınOcak ayında otoriteler anarşist propagandanın yayıl.masındanve polis ile devrimciler arasındaki şiddetli çatışrnalarınartmasından o kadar rahatsız oldular ki, Viyana'ila birkuşatma durumu ilan ederek anarşistlere ve sosyal'istlerekarşı özel kararlar çıkarttılar. Most'un öğrencisi olıu.ı anarşistliderlerden biri -Stellmacher- idam edildi ve if'lerindePeukert'in de bulunduğu geri kalanları ülkeden kaçı;. Bu tarihtenitibaren, sonraki yıllarda küçük propagandf.t gruplarıortaya çıktığı ve Prag'daki liberter bir edebiyat çe•ıresi sempatizanlarıve ara sıra gelen ziyaretçileri arası.nda FranzKafka ile Aslan Asker Şvayk'ın (The Good Soldi.er Schweik)yazarı .Jaroslav HaSek'i de saydıkları halde, an·arşizm Avusturyalmparatorluğu'nda herhangi bir önem taşıyan bir hareketolmaktan çıktı.Sonraki yıllarda Almanya, göze çarpan ·en az üç anarşistentelektüel yarattı: Erich Meuhsam, Rud


450ANARŞiZMÇEŞİTLi GELENEKLER451Mackay'ın* düşüncelerini savunan bireycilerden oluşan çevrelerdençok daha hızlı gelişti. Sendikalizm Almanya'da,1890'ların başlarında Sosy Demokratik sendikaların merkezileştiricieğilimlerine karşı çıkan, 1897'de kendi federasyonlarıFreie Vereinigung Deutscher Gewerkschaften'ı kurmaküzere ayrılan, kendilerine Lokalistler diyen muhalif birgrupla birlikte ortaya çıktı. Bu örgütün üyelerinin çoğu ilkgünlerde politik olarak h8.lii. Sosyal Demokratik Parti'nin solkanadına bağlıydılar, ama 1. Dünya Savaşı'nı izleyen yıllardaFransız sendikalistlerinden etkilendiler ve anti-parlamenterbir tutumu benimsediler. Bu dönemde FVDG çoğunluklaBerlin ve Hamburg'da 20 000 kadar üyesiyle hiilii. küçük birörgütlenmeydi. Savaştan sonra 1919'da, Düsseldorfta yapı·lan bir kongrede, federasyon anarko-sendikalist olarak ta·nımlandı ve adı Freie Arbeiter Union olarak değiştirildi. Ye·niden oluşturulan örgütlenme 19201erin başlarındaki dev·rimci ortamda hızla genişledi ve 1922 Berlin EnternasyonalSendikalist Kongresi'nde 120 000 üyeye ulaştı ve on yıl için·de 200 000 üyeye kadar genişledi. Tüm diğer Sol Alman örgütlenmelerigibi Freie Arbeiter Union da 1933'te iktidaragelen Naziler tarafından ortadan kaldınldı ve bir kısım mili·tanlan yurtdışına kaçtı, kalanlar ise, çoğunun sefaletten öl·düğü ya da öldürüldüğü toplama kamplarına yollandılar.Almanya'daki anarşist hareket Naziler tarafından ezildiysede, tüm üyeleri ortadan kaldırılamadı; Londra'dakiFreedonı'd::ı, 1945'te Amerikan işgal güçlerindeki sempatizanbir asker aracılığıyla gizli bir şekilde, toplama kamplarındahayatta ka1an ve ideallerini yitirmeden oradan çıkanbir anarşistten aldığımız ilk mesajın getirdiği keyifli şaşkın·lığı hatırlıyorum. Ama geçmişten kalan birkaç kişi güçtendüşmiış gruplar içinde bir araya geldilerse de, savaş sonrası*Ma.ck:ıy Greenock"ta doğmuş, Alman vatandaşlığına geçmiş veStirner'in hiyogr;afısinin yam sıra, onu bir ti.ır aşağı libe!'ter gissing olarakgcisterdiği Anarşı.oı/er: Yiizyıfın Sonunda Topluınun Bır Ma nzarası(The Ano.ı·chists: A Picture of Society ::ıt the Close of the NineteenthCentury) adlı bir roman yaırrıış varlıklı bir İskoçyalı'ydı.Almanya'da I960'Iarın gençİik ayaklanması hareketine ka·­dar, anarşizm çok fazla dikkat çekmedi ve o zaman bile Marx'ın anavatanında, ·Adomo ve Marcuse'un taraftarlannın en·telektüalizminden, geçmişin anarşist suikastçileriyle tek ortakyanlan. şiddet olan Baader·Meinhof çetesi ve benzer oluşumlannotoriter terörizmine kadar, sol komünizmin çeşitlibiçimleriyle rekabet etmek zorundaydı. Anarşistler Alman·ya;da serpilen güçlü barış ve ekoloji hareketlerinde doğal birtaban blabilirlerdi, ama orada bile bu tür ilgileri parlanien·ter kanallara yönelten Yeşil Parti gibi örgütlenmelerle rekabetetmek zorundaydılar. Bununla birlikte Freie Arbeiter U­nion yeniden canlandı ve Köln, Düsseldorf ve Ruhr'un diğerkentlerinde mütevazı bir şekilde gelişti, bu arada kendilerinipropagandaya ve yayınlara adamış özerk gruplar ·Batı Almanya'nınher yerine yayıldılar ve bunlardan Graswurzel·revolution ve mükemmel bir kültüı· dergisi olan Trafik gibidergiler çıktı.İsveç'te Alman Freie Arbeiter Union'a çok benzeyen birörgütlenme hii.lıi mevcuttur: SAC (Sveriges Arbetares Cent·ral); İsveç tarafsızlığı sayesinde, hemen hemen tm diğeranarko-sendik:ılist örgıitlenmeleri yok eden baskı ve savaşfelaketlerinden uzak kaldı ve htilfi. işlerliği olan bir sendikalarfederasyonu olarak faaliyetlefine devam etmektedir.İsveç'te 1880'lerde yeni oluşan Sosyal Demokratik Paı·ti've sızdıklarından beri anarşistler vardı; İkinci Enternasyo­al'e bağlı olan tüm partilerden anarşistlerin genel olaraktemizlendikleri 1891 yılında ihraç edildiler. Bundan sonraanarko-sendikalistler olarak, 1909'daki başarısız bir genelgrevden sonra ayrılıp Fransız CGT'sini taklit ederek kendife derasyonlarını oluşturmaya karar verene kadar senrl ik:ı}ar içinde çalıştılar. 1910'da SAC'ı kurdular. Başlangıçla ,ooıiyeli küçük bir örgütlenmeydi, an1a n1 ilitancn doğ-rırd:1ıı •·ı


452 ANARŞİZMlem çağrısı işleri ağır ve ücretleri genel olarak düşük olankerestecileri, madencileri ve inşaat işçilerini etkiledi. 1924'te etkisinin doruğundayken SAC'ın 37 ÜOO üyesi vardı; il.Dünya Savaşı'ndan sonra bile 20 000' den fazla üyesi vardı,Stockholm'de günlük gazetesi Arbetaren'i çıkarıyordu ve sadıkbir şekilde sendikalist Enternasyonal İşçi Birliği'ni ayaktatutuyordu.Devrimci sendikalizmin altın çağının bu nadide kalıntısınınkendisini çağdaş dünyaya nasıl uyarltidığını incelemekiçin tarihsel bir çaba gösterilmiştir; Amerikan sosyologlarının*dünya işçilerine ilişkin bir araştırması 20. yüzyılı_n sonlarındaSAC'a ilişkin değerli bir betimleme içermektedir.Federasyonun "her biri, işkoluna ya da sanayiye bakılmaksızıncoğrafi bir bölge içindeki tüm üyeleri kucaklayanyerel sendikalar"a dayanan yapısı, gözle görülür bir şekildeortodoks bir sendikalist örgütlenme olarak kaldı; ''yerel sendika,doğrudan ulusal merkeze bağlı" olarak, "sendika gücününana deposu olarak kalmaktadır."Ancak sendika pratiklerinin, değişen toplumsal koşullaragöre değiştiği açıkça görülüyor. Teorik olarak, araştırma yazarlarınınişaret ettikleri gibi İsveç sendikalistleri toplu pazarlığakarşı çıkıyorlar:Çalışma koşulları üıerinde denetim uygulamanın bir aracıolarak her yerel sendika, işlevi ücret çizelgeleM hazırlamak o­lan bir kayıt komitesi oluşturdu. Bu çizelgeler sendika tarafındanonaylandıktan sonra, üyelerin çalışabilecekleri Ucretleri belirliyor.Kayıt yönteminin belirli dönemler-için bağlayı..cı ücretlerbelirleyememt"si, işvereı1lerin işsizlik dönemlerinde ücretleridüşUrmelerine olnnnk sağlıyor; bazı sendikalar bu yüzden an­\nşmalnrn girmek zorundu kaldılar. Sendikalistler taleplerinikabul ettirmenin araçları olarak grev, çalışma kurallarının harfiharfine uygulanmasıyla işi yavaşlatma, görnüşte iyi olan a­ma kalitesiz üretiı:n yapma ve kasten ağır tempoyla çalışma gibiyöntemleri savunuyorlardı. Ama bu yöntemlerin İsveç gibi sonderece ÖJ;'gütlü bir toplumda uygun olmadığı ortaya çıktı ve sendikalistlerortak pazarlıklara girmek durumunda kaldılar.ÇEŞtrLl GELENEKLER 453Araştırma, "İsveç sendikalistleri doktrinlerinin politik ilkelerinebağlı kaldılar" ve sendikaları "politik faaliyetten kesinlikleuzak durdu" diye devanı ediyor. Resmi olarak "kapitalizmindevrimci genel grevle nihai olarak devrilmesi" SACliderleri tarafından h!ilıl dile getiriliyor, ama araştırma "pratiksendikacılık söz konusu olduğunda ... sosyalist ve sendikalistsendikalar arasında çok fazla fark yok," sonucuna varıyor.Başka bir , deyişle, teorik olarak, SAC 1907'de AmsterdamKongresi'nde Pierre Monatte vaaz ettiği devrimci sendikalizmebağlılığını sürdürüyor; pratik olarak sınai ilişkilerdekistandart modern yöntemleri kabul etti; ve teoride de pratiktede saf anarşizmden uzaklaştı.Hollanda'da anarşizm, Almanya ve İsviçre'deki hareketlerinsendikalizm eğilimini paylaşıyordu, ama liderlerinin birçoğunun,özellikle de Ferdinand Domela Nieuwenhuis'nin militanpasifizmi nedeniyle kendine özgü bir karakter edindi.Hollanda anarşizmi Nieuwenhuis'nin dinamik etkisi altındagelişti. Birinci Enternasyona:l'de küçük Hollanda FederasyonuCaesar de Paepe'nin liderliğindeki Belçikalılarayakın bir şekilde çB.lıştı; Marx1a anlaşmazlığında Bakunin'idestekledi, Genel Konsey'in merkeziyetçiliğine k:irşı çıktı vegerçek bir anarşistler örgütlenmesi haline bile gelmeden Saint-lmierEnternasyonali'ne katıldı. Aslında 1880'lerin sonlarınakadar Holİanda'da açık bir şekilde tanımlanmış biranarşist hareket başlamadı.1870'lerin sonlarında Nieuwenhuis'nin esinlemesiyle Hollandasosyalist hareketinin yeniden canlanması sonucu oı·­taya çıktı. Nieuwenhuis aktif yaşamına modaya uygun birLahey kilisesinde ünlü bir Lutherci vaiz olaı·ak başladı. WilliamGod-..vin'inkine çok benzeyen bir vicdan muhasebesinı•girdiği ve kiliseyi terk edip yaşamını işçilerin davasına adamaya karar verdiği zaman otuzlu yaşlarının başındaydı. 1 H7!1'da papazlığı terk etti, baskı ve savaşa yönelik güçlü bir dı11' Walter Gnlenson (der.) Comparatit•e Labor Motıements, New York, 1952.


454 ANARŞiZMÇEŞİTLi GELENEKLER 455gusal nefrete ve derin bir insan kardeşliği duygusuna dayananetik bir sosyalizmi savunduğu Recht voor Ailen adlı birdergi kurdu; dergi Hıristiyan ilkelerinin modern toplumsalterimlerle damıtılmış haliydi. Nieuwenhuis artık bir rahipdeğildi, ama her zaman dindar bir adam olarak kaldı. Güçlükişiliği ve idealist coşkusu kısa bir süre sonra onu Hollandasosyalistlerinin dağınık grupları arasındaki en etkili kişilikhaline getirdi ve bu gruplar 188l'de bir araya gelip\SosyalistBirliği kurdukları zaman onların tartışmasız liderleri oldu.Birliğin, çabalarını savaş karşıtı propagandaya ve sendikaörgütlenmesine yönelttiği ilk yılları çok fırtınalıydı ve Nieuwenhuisde dahil olmak üzere aktif üyelerinin çoğu şu yada bu zamanda tutuklandı, ama Nieuwenhuis'nin 1888'debir Sosyalist olarak parlamentoya seçilmesini sağlayacak birtabanı elde ettiler; Nieuwenhuis üç yıl parlamentoda kaldı,ama Proudhon ve Grün gibi o da bunu acı bir deneyim ol a­rak gördü ve oradan inançlı bir anti-parlamenter olarak çıktı.Parlamento döneminde anarşizme yönelmeye ve Fransızdevrimci sendikalizmi gelişmeden önce, işçilerin kendilerinipolitik ve ekonomik baskıdan kurtarmalarıQ.ın ve savaşa karşıçıkmalarının yolu olarak sınai doğrudan eylem ve genelgrev dü_şüncesini savunmay_.a başladı.Nieu\\•enhuis 1889 Sosyalist Enternasyonal Kongresi'ndesosyalistlerin parlamenter fa aliyetlere katılmalarına karşıçıktı ve 1891 Zürich Kongresi'nde Wilhelm Liebknecht'e şiddeti.-,muhalefet ederek uluslar arasındaki bir savaşı genelgrev yoluyla sınıflar arasındaki uluslararası bir devrimci savaşadonüştürnıe düşüncesini ortaya attı. Bu kongrelerde veayrıca 18ll:l vı• J8HG"da Ent0rnasyonnl'in en ılımlı reformistlerden('ll aşırı uçl:ıki anarşistlere kadar her türden sosyalistiiçern1esi gerektiği dlişiıncPsini savundu ve sonunda İkinciEntPl"nasyonal'in anarşistleri ihraç etmesini protesto etmekiçin T-lollanda heyetini 1896 l,ondra Kongresi'nden çıkardı.Bu arada Hollanda Sosyalist Birliği içinde, anarşizm yönelimindeNieuwenhuis'yi izleyen çoğunluk ile Alman SosyalDen1okrasisinden etkilenen güçlü bir azınlık arasındaanlaşmazlık çıkmıştı. Farklılıklar 1893 Groningen Kongresi'nde doruğa ulaştı ve çoğunluk Birliği anarşist kampa taşırken,parlamenterler kendi Sosyalist Parti'lerini kurmak içinayrıldılar.Nieuwenhuis ve taraftarları Sosyalist Birliği anarşizmekazandırırken, sendikaları örgütleme çabaları da büyük ölçüdebaşanlı oldu ve 1893'te yeni bir sendikalist fe derasyonolan National Arbeids Sekretariat kuruldu. Bu fe derasyonsonunda anarko-sendikalist teorisyenlerin en önemlisi olanChristian Cornelisşen'in etkisi altında gelişti. Cornelissenözellikle sendikalizmin ulusal örgütlenmesiyle ilgileniyorduve tutumunun entelektüalizmi onu, doğrudan ilişki içinde olduğuPouget ve Yvetot gibi CGT'nin işçi sınifı militanları ileSorel ve Lagardelle'nin çevresinde toplanan ve onlann dergisiLe Mouvement socialiste'e yazan teorik sendikalistler a­rasındaki birkaç bağlantıdan biri haTine getirdi. Cornelissen'in Avrupa anarşist hareketi üzerindeki' etkisi, bu yüzyılınilk yıllarında çok önemliydi, ama 1. Dünya Savaşı sırasındaMüttefikleri destekleme konusunda Kropotkin ve Guillaume'akatılmasıyla bu etki azalmaya başlayarak yok oldu.Üye sayısı artık 20 OOO'i aşan National Arbeids Sekretariat,hemen hemen on yıl boyunca Hollanda sendikaları arasındakien aktif ve etkili örgütlenme olarak kaldı. Demiryollanndabaşlayıp diğer sanayilere yayılan ve görünüşte başanlıolduğu bir anda, hükümet, liderleri tutuklamaya ve askerlerigrev kırıcılar olarak kullanmaya başladığında anidenyenilgiye uğrayan 1903 genel grevi sırasında bu nüfuzunuhızla yitirdi. Yenilginin semeı·esini Sosyal Demokratlar topladılarve anarko-sendikalist sendikalardan kitleler halindeayrılmalar oldu. National Arbeids Sekretariat yıllarca Amsterdamve Rotterdam dok işçileri arasındaki küçük bir muhalefetodağı olmaktan öteye gidemedi ve 1910'da üye sn:vıı


456 ANARŞİZMÇEŞİTLİ GELENEKLER 457y rat ak iç bir harekete ihtiyaç duymayan türden bir idealısttıve İkinci Dünya Savaşı boyunca ve ölümüne kadarcoşkulu anti-rnilitarist kampanyalarını sürdürdü; bu kampanyalarıdaha sonra Albert de Jong ve 1930'larda Britanyalıve Amerikalı pasifistler tarafından yaygın bir şekilde okunanve birçoğunu anarşist bakış açısını kabul etmeye götüren,mükemmel bir pasif direniş kılavuzu olan., .Şiddetin Fethını n (The Conquest of Violence) yazarı Bart de Ligt gibi.genç Ho11andalı anarşist pasifistler sürdürdü.H ?llandalı anarko-sendikalistler 1903'te yitirdikleri tabanınhır kısmını yavaş yavaş geri kazandılar ve 1922'de Natio?al Arbeids Sekretariat artık diğer ndikaların yanındahır azınlık olmakla birlikte t;;nceki üye sayısına yeniden u­laştı: l922'de Enternasyonal İşçi Birliği'ne katıldığı zamanemen hemen 23 000 üyesi vardı. Ama Fransa'daki sendikalıt.hareket bi, kısa bir süre sonra Rus komünizminin gençmilıtan]arı buyülemesi nedeniyle zor duruma düştü. Sonundaörgütlenmeyi komünistler ele geçirdiler ve anti-parlamentergeleneklere bağlı kalan büyük bir azınlık 1923'te NederlandiscSndikalistisch Vakverbond'u kurmak üzere ayrıldı.Bu orgütlenme, National Arbeids Sekretariat'ın bir zamanlarHollanda işçi hareketi üzerindeki etkisinin ancakçok küçük bir kısmını elde edebildi. 1903'ten sonra Hollandaanarşizmi sürekli bir azınlık hareketi olmayı kabul etti· Nieuenhuis ve Cornelissen gibi genel olarak saygı gören lider­e :ı, kuzey kelerinde, maddi refaha ulaşmak ve tüketmekı n çalışan ınsanlar için rahatlatıcı bir dışsal vicdan hizmetig ?rmeye a ladılar. Küçülen hareket 1930'1arda nostaljikb r atalet ıçıne girdi ve il. Dünya Savaşı'nda direnişe anarşıstlergruplar halinde değil, bireyler halinde katıldİlar Savaşsona eriten sonra hareket yavaş yavaş gün ışığın çıktı,ama eski yoldaşların toplantıları, tartışma gruplarındançok farklı değildi.' Bu atalet, 1960'lar ve 1970'Ierde çeşitli şekillerde adlandınanbir gençlik hareketiyle anarşizmin yeniden canlanmasınıdaha da çarpıcı hale getirir. Bu canlanmanın ilk te-zahürü, adını Provokant ya da provoke edici sözcüğünden a­lan :Provos grubuydu; IRA'nın Provos olarak adlandırılan geçicikanadıyla hiçbir alakaları yoktu. Provo hareketi 1965'tekısmen o dönem var olan zorba polis sistemine isyan halindeolan ,kısmen de toplumsal devrim düşüncesini benimseyengenç asilerin bir koalisyonu oJarak başladı. Nisan'da dergileriProvo'nun ilk sayısı çıktı ve hareketin tarzı -radikal, saygısızve·doğaçlama- ilkeler bildirgesinden açıkça anlaşılıyordu.PROVO, anarşistler, provo'lar, asi gençler, açık havada çalışanlar,makas bileyicileri, hapishane kuşları, Basit Simon mün·zevileri, pasifistler, cips müptelaları, şai-latanlar, felsefeciler,mikrop taşıyıcılar, Kraliçe'nin atının şövalyeleri, belkiciler, vejetaryanlar,sendikalistler, Noel Baba'lar, çocuk yuvası öğretmenleri,ajitatörler, kundakçılar, asistan asistanları, tırmalayıcılarve frengililer, gizli polis ve diğer ayak takımı için aylık birgazetedir.PROVO kapitalizme, komünizme, faşi zme, bürokrasiye, militarj.zme,profesyonalizme, dogmatizme ve otoriterliğe karşıdır.PROVO ümitsiz direniş ile itaatkar yok oluş arasında seçimyapmak zorundadır.PROVO mümkün olan her yerde direnişe çağırır.PROVO sonunda yok olacağını bilir, ama toplumu provokeetmek için içten bir girişim de daha 'bulunma şansını tepemez.PROVO anarşizmi direnişin esin kaynağı olarak görür.PROVO anarşizmi yeniden canlandırmak ve gençlere öğretmekister.Provo1ar, polisi karşı şiddet göstermeye kışkırtmak veböylelikle vahşetini sergilemek amacıyla gürültülü gösterilere,hatta şiddetli başkaldırılara giriştiler. Ama Amsterdam'ınçeşitli noktalarına, insanların kullanabilecekleri beyazaboyanmış birkaç bin bisiklet yerleştirme ve böyleliklecaddelerdeki motorlu araç trafiği akışını azaltma planı gibiilginç karşılıklı yardımlaşma türleri tasarladılar. Provo'larhiçbir zaman birleşik, sıkı sıkıy a bağlı bir grup oluşturmadılar.Sloganlarından biri "Anlaşmama konusunda anlaşıyoruz"du,ve anarşist ilkelere bağlılıklarını ifade etmelf'rin"karşın taraftarları çoğunlukla Provo taktiklerinin yrır:ıl 1 ıH'ı


458 ANARŞiZMcoşkudan etkilenerek katılan heterojen bir genç mutsuzlarkalabalığından oluşuyordu. Provo'lar anarşist ilkelere bağlılıklạrık nusunda da dogmatik değillerdi; 1966'da belediyeseçımlerıne katıldılar, 13 000 oy aldılar ve Amsterdam Belediyeclisi'nde bir koltuk kazandılar. Sonra 13 Mayıs 1967'dekı bır gösteride, ilk Prova bildirgesinin çıkmasının üzerindeniki yıl bile geçmeden "Provo'nun ölümü"nü ilan ettiler.Gösterilerinin Hollanda halkının vicdanını, polisin baskısınıg görülür bir şekilde gevşetecek ölçüde uyandırdığını düşunuyzl. rlar ve özel ajitasyon biçimlerinin artık yerinde ya da?gereklı olmadığını hissediyorlardı.Bu tavır esnekliği, "eski" harekete elini uzatan ve değişenolaylara özgürce yanıt vermesini önleyen örgütsel katılıktan.ay rt edilir bịr şekilde, 1960'larda ortaya çıkan "yeni"anarşızmın genel hır özelliğiydi. Provo'ların yarattıkları mayayok olmadı ve Amsterdam'ı yaşam tarzı açısından BatıAvr o_pa'nın en özgür şehirlerinden biri haline getiren sessizdevrıṃ ;vıllarına öğṛenci isyanları, alternatif okullar, boşevl rın ışgal edılmesı ve feminist protestolar onun tezahürlerıarasındaydı . Yeni bir hreketin filiz vermesi için zeminhazırdı ve 1970 yılının Ocak ayında kendilerine Kabouter'ler(cü ler) diyen bir grup Portakalsız Devlet dedikleri yeni birpọlıtık düzenin varlığını ilan ettiler. 5 Şubat tarihli bildirilerındeşöyle diyorlardı:Mevcut düzenin altkülti.ıründen alten1atifbir toplum gelişiyor.Yer.altı toplumu artık yeryüzüne çıkıyor ve -hiilii hakim o­lan oṭontel ren bağımsız olarak- kendi hayatını yaşamaya veke r.ı dı kendını yönetmeye başlıyor. Bu devrim şu anda gerçekleşıyor.Bu, yeraltının, protestonun, gristerilerin sonudur· buandan itibaren enerjimizi anti-otoriter bir toplumun inşaaınayrinelteceğiz..Peter Kropotkin'den çok fazla etkilenen Kabouter'ler insnara t lumsal sorunların var olan otoriter ve kapitalist çozumlerının .alternatiflerini göstermeye çalıştılaı· ve bu süreçteçok çeşitli yapıcı doğrudan eylem türlerine giriştiler:'ÇEŞiTLİ GEL1'N1':K.L:ıı 459Ağaç dikmek, yaşlılara yardımcı olmak, oyun alanları açmak,ilaçlanmamış meyva ve sebzelerin satıldığı dükkfutlar açmak,Ontbijt op Bed (Yatakta Kahvaltı) gibi ilginç isimleri olandergiler çıkarmak . Sonunda Provo'lar gibi belediye seçimlerinegirdiler ve 1970 Haziran'ındaki seçimlerde 37 OOO'denfazla oy aldılar -Amsterdam'daki oy toplamının %11'i- vekırkbeş koltukluk bir Belediye Meclisi'nde beş koltuk eldeettiler. Beş başka belediyede de 17 000 oy ve yedi koltuk elegeçirdiler. Meclis üyeleri olarak etkililikleri radikal itkilerinitüketti ve Kabouter'lerin gerçek bir anarşist harekettençok Almanya'daki yeşiller gibi ortodoks olmayan politik birpartiye benzemeleri çok uzun zaman almadı.İngiliz anarşizmi hiçbir zaman boşlukta çınlayan seslerinbir korosu olmanın ötesine geçemedi; bazı sesler dikk!..te değerolmakla birlikte, anarşistler hiçbir zaman Britanya işçihareketini denetleme şansına uzaktan ya da yakından sahipolmadılar. Yıllarca Londra ve Glasgo\V dışında hemen hemenvar olmayan, kabul etmedikleri halde kendilerini durumlarınauyarlamaya çalışırken diğer birçok ülkedeki liberterlerdendaha çok sanata ve aklın zarafetine önem veren küçükbir hareket olarak kaldılar hep. İngiltere'de anarşist şiddetintek şehidi, 1894'te yurtdışmda kullanılmak üzere hazırlanmışev yapımı bir bombayla Greenwich Park'ta kendisinikaz2yla havaya uçuran Marcel Bourdin adlı bir Fransız'dı;Johann M,)st'un ingiltere'deki faaliyetlerinin Henry Janıes'in The Princess Casamassinıa'sına konu olması gibi, bu olayda .Joseph Conrad'a The Secret Agent için bir konu sağlayarakedebiyat malzemesi haline geldi.Ama Shelley'den itibaren, bazılarını kısaca gözden gerireceğimizİngiliz yazarları arasında sürekli nükseden lilH•rterbir ybnelim olmakla birlikte, İngiltere'de anarşizın in tamamenya da esas olarak edebiyatçılann meselesi o[dııf:ıı ıı.'lenimini vermek yanlış olacaktır. Tam tersinı>. İıııilıı lıııt'•'"


460 ANARŞİZMketinin mütevazı sicili, her tür anarşist düşünceyi kucaklayanve sadece pratik terörist hariç olmak üzere her anarşistbirey tipini yaratan deneysel bir ruh sergilemektedir.Anarşizm Britanya'da bir hareket olarak 18801erde yerlimodellerden çok yabancı modellerin etkisiyle başladı. NeGodwin'in ne de öğrencilerinin yazıları, ne Robert Owen'ınBüyük ınusal Birleşik ndikalan'nı ne d eski binyılcı grevgörüşüyle William Benbow'un ilkel sendikalizmi 19. yüzyılınsonlanndaki anarşizme doğrudan bir katkı yaptı. Herhangibir etkileri olduysa, engellemek gibi bir etkileri oldu, çünkügenel İngiliz işçi hareketine miras bıraktıkları iktidarın reddi,zaman zaman anarşizmin gereksiz bir aşırılık olarak görülmesineneden olan, merkezileşmiş otoriteye kıtrşı inatçıve Uzun süreli bir kuşku üretti. Modern Britanya anarşizminingerçek doğum yerleri, daha 1840'larda Soho'da ve birazdaha geç olarak Londra East End'de ortaya çık.an yabancı işçilereyönelik kulüplerdi. Soho'daki Rose Street Club, WindmillCaddesi'ndeki Autonomie Club ve daha geç olarak (1885'ten sonra) Whitechape1 , Bernes Caddesi'ndeki lnternationalClub yabancılar arasında en gözde anarşist grup merkezleriydi.Rose Street Club, İngiltere'ye 1878'de gelen ve ertesi yılİngiltere'de yayımlanan ilk anarşist dergi olan Die Freiheit'ıkuran Johann Most'un taraftarlarının bir kalesiydi. ScotlandYard'ın ihtiyatlı bir şekilde görmezlikten gelmesi, Londra''dak:i göçmenlerin politik faaliyetlerinin rahatsız edilmedendevam etmesine olanak sağladı; zımni b'ir centilmenler anlaşmasıyla yabancı devrimcilerin çoğu İngiliz işlerine karışmaktanya da Britanya Hükümeti'ni uluslararası açıdan rahatsızetmekten kaçındılar. Ama Most I881'de Çar il. Alexandersuikastini coşkuyla karşılayan bir başyazı yazdığındaihtiyat sınırlarını aştı; 18 ay hnpis cezasına çarptırıldı. DieFreiheit'ın başında bıraktığı yoldaşları liderlerinden daha azcesur görünmek istemiyorlardı ve İrlandalı asiler PhoenixPark'ta Lord Cavendish'i öldürdükleri zaman onlarla dayanışmaiçinde olduklarını yüksek sesle ilan ettiler. Bu ziyade-ÇEŞiTLi GELENEKLER 461siyle Britanya meselelerine müdahale etmekti ve Die Freiheitbürosu basıldı ve kapatıldı." Birkaç sayı İsviçre'de çıktıve Most'un serbest bırakılmasıyla, bu bölümün dalı sonrakibir kısmında değinilecek olan başka bir sansasyonel kariyer"için New York'a taşındı.Die Freiheit Avusturya ve Almanya için propaganda malzemesiolarak düşünülmüştü ve göçmenler arasındaki etkisidışında İngiltere'de pek az etkii vardı. Daha çok yabanc kulüplere devam eden az sayıda lngiliz'in kişisel etkinliltlerısayesinde kıta anarşizmi 1880'lerin yavaş yavaş uyanan sosyalisthareketine yayıldı. 1881 Anarşist Enternasyonal Kongresi'nekatılan altı İngiliz delegesinden dördü Soho'daki kulüplerinkimlik kartlarına sahipti.Britanya'daki ilk anarşist örgütlenme olan Emek KurtuluşBirliği, Enternasyonal Kongiesi'nden kısa bir süre sonraStratford Radical Club'ün devrimci bir hizbi tarafından kuruldu.Lideri Chartist'lerin dönemini hatırlayabilen ve uzunsüredir aktif ık hava konuşmaları yapan Joseph Lane isimliyaşlı bir arabacıydı. East End işçileri arasınd8: mütevazıbir taban edinen Emek Kurtuluş Birliği'ne, Lane'ın Ve RoseStreet Club'ün militanlarından biri olan Frank Kitz'in anarşizmihAkimdi ve hem devlet sosyalizmine hem de parlamenterfaaliyete şiddetle karşıydı..İngiliz işçi hareketinin bu durgun ilk günlerinde, sosyalizmile anarşizm arasında daha ileride ikinci Enternasyo­.nal'in yaratacağı katı sınırlar düşünülmüyordu ile ve 1884'.te Emek Kurtuluş Birliği, soğuk entelektüel Fabıan Derneğihariç olmak üZere İngiltere'deki hemen hemen tüm küçüksosyalist hizipleri birleştiren Sosyal Demokratik Federasyon'aüye oldu. Federasyonun Marksist lideri H.M. Hyndman'ındiktatörce kişiliği nedeniyle birlik uzun ömürlü olmadı. 1884yılının Aralık ayında tüm Federasyon isyan halindeydi ve a­ralarında Willi.am Morris, Belford Bax ve Eleanor Marx Aveling'inde bulunduğu önde gelen şahsiyetlerinin çoğu protestoederek ayrıldılar. Emek Kurtuluş Birliği, kısa bir süresonra William Morris'in editörlüğünde Commonıveal'i (Kn-


462 ANl\.RŞIZMmu Yararı) çıkarmaya başlayan. Sosyalist Birlik isimli yenibir örgütlenme kurana kadar onlara eşlik etti. Birlik içindeLane, Kitz ve C.W. Mowbray'ın liderliğindeki anarşist hiziphızla üye sayısını arttırdı ve üstünlük konumuna yaklaştı.Anarşizmle ilişkisini tanımlamak hiç de kolay olmayanWilliam Morris geçici bir müttefikti. Morris Hiçbir.rer'denHaberler' de üç yüzyıldır liberterlerin hayalini kurduğu cen­etvari anarşiden hiç de geri kalmayan bir dünya betimler.Ütopik olmayan bugünde bile, anarşistlerin politikanın hilelerineve uzlaşmalarına yönelik eleştirilerini payl-a.şıyorduve her zaman anti-parlamentarizmi savundu, çünkü en fa z­la, v.::irlığını ortadan kaldırabilecek kadar büyük bir çoğunluğasahip olduklar1ndan emin oldukları zaman sosyalistlerinparlamentoya girmelerine razı olabiliyordu. Anarşistler içinolduğu gibi onun için de, insanlann "köleliklerini kendilerininortadan kaldırabilmelerinin" bir yolunu bulmak zorunluydu.Sosyalist Birlik'teki anarşistlerle, şiddeti ve devriminyıkıcı yönlerini fazlasıyla öne çıkarmaları nedeniyle anlaşamadığıdoğrudur. Ona göre toplumu dönüştürme mücadelesininbaşlayabilmesi için bile uzun bir eğitim süreci gerekliydi.Bu Morris'in sosyalizmine bir tedricilik ögesi katmaklabirlikte, onu temel olarak liberter gelenekten ayırmıyordu;Godwin ve Proudhon da aynı şeyi düşünüyordu, Kropotkinde son yıllarında bu düşünceye çok yaklaşmıştı.Morris'in Sosyalist Birlik'te yaşadıkları nedeniyle öfkelendiğizaman anarşist olduğunu kesinlikle ·y adsıdığı doğrudur.Ama bu konudaki sözleri, anarşizmi dar bireycilik nn·lamınd:ı. ele aldığını açık bir şekilde göstel'mektedir.Benim anladığım kadnrıyla anarşizm yasalardan ve tüm kurallarc!unkurtulmak ve onlıırsız yaşamukt1r; herkesin sadeceistediği şeyi yapmas1na izin V('ri]mesidir . Ben insanlaıın e;adceistedikhırini yapmalurını i.-:>temiyorum ; hemcinslerini. kamu vararını


464 ANARŞİZMkesilerek onu Commonweal'in editörlüğünden aldılar. CommonwealMost'un Die Freiheit'ta geliştirdiğine çok benzeyenbir bakış açısını ifade eden tam bir anarşist dergiye dönüştü.Sosyalist Birliğin fethi 1880'lerin sonlarında anarşist faaliyetingenel bir kabarışının tezahürlerinden sadece biriydi.Bu kabarma oldukça farklı eğilimleri ifade eden iki liberterderginin çıkışıyla gözler önüne serildi. The Anarchist ilk olarak1885'te, Amerikan bireycisi Benjamin Tucker'ın öğrencisiolmanın yanı sıra, bireysel mülklerin özgürlük için temelolduğunu düşünen ve rasyonel bir mübadele sisteminin toplumsalkurtuluşun anahtarı olduğuna inanan, İngiliz AnarşistÇevresi isimli küçük bir yeni Proudhoncular grubununkurucusu olan Henry Seymour editörlüğünde yayımlandı.Ancak Seymour'un ilgi alanlan genişti -bunlara Shakespeare'ınoyunlarının yazarına ilişkin Bacon'cı teorinin ateşli birsavunuculuğu hile dahildi- ve yıllarca İngiltere'de yayınlanantek Bakuniiı çevirisini bir broşür olarak (Tanrı ve Devletisimli makaleler halindeki bir deneme) basmanın yanı sıra,The Anarchist'in yazarları arasına George Bernard Shaw veElisee Reclus gibi birbirinden farklı yazarları dahil etti. Seymour1886'da kısa bir süre için dergisinin sayfalarını Kropotkin'eve onun öğrencilerine açtı, ama bireycilik ile anarşistkomünizm arasındaki farklılık, işbirliğinin bir sayıdanfazla sürmesine izin veremeyecek kadar fazlaydı. The Anarchist1888'de yayımına son verdi, ama bireyci eğilim 18901arakadar gücünü korudu. 1889'da Seymour ,yeni bir dergiyi-The Revolutionary Review· birkaç ı:ı:ayı çıkardı ve bireycieğilimi, 1890 ile 1892 arasında Albert Tarn, The Herald ofAnarchy'de sürdürdü.Ama gelişen anarşist hareket içindeki hakim eğilim özgürkomünizmdi ve bu özellikle 1886'da, İngiltere'deki uzun ikametineo yıl başlayan Peter Kropotkin'in çevresindeki birgrup tarafından kurulan Freedom'da ifade edildi. FreedomGrubu, yayınlara ve konferanslara önem veren Londra'da vekuzeyde filizlenmeye başlayan çeşitli anarşist gruplarla gevşekilişkileri sürdürmekle birlikte bir kitle hareketine dönüş-ÇEŞiTLi Gli:LENl!':KL;R 465me özlemi taı;-1mayan, klasik anarşist geleneği izleyen küçükbir propagandacılar çevresiydi. Grubun entelektüel kılavuzuKropotkin'di ve çevresinde ise Merlino ile Moskova'daki ajitasyongünlerinden bazı eski arkadaşları, özellikle de Stepniakve Nicholas Chaikovsky'nin dahil olduğu bir dizi seçkingöçmen yer alıyordu. Ancak en aktif üyeler İngilizlerdi vehiçbiri güzel elbiseler giyen ve borsacı kocasının kazancınıkabul etmektense Hapstead Heath'in kıyısındaki bir kulübedeyaşamayı tercih eden sivri dilli, siyah saçlı bir Girton kızıolan Charlotte Wilson'dan daha militan değildi.Charlotte Wilson, Fabiaı1 Derneği'nin aktif bir üyesiydi ve1883'te anarşizmi benimsedikten sonra ağzı laf yapı...ı tek a­narşist oldu. Kropotkin, Birinci Dünya Savaşı'nda Müttefikleridesteklemesi üzerine l


466 ANARŞİZMSeksenlerde asiler komünist anarşistlerdi ve bize her açıdan·oy hakkı savunurlannın ve savaştan önce sendikalist asilere liderlikyapar gibi görünen Oxford1u baylann karma kalabalığındandaha hayret verici görünüyorlardı. Anarşist komünizm neolursa olsun tutarlı ve neredeyse yüce bir doktrindi. Prens Kropotkinve Nicholas Chaikovsky gibi liderleri olağanüstü yeteneklive kusursuz karaktere sahip kişilerdi ve çoğunlukla Avru·pa baskısından kaçmış mültecilerden oluşan üyeleri, yurtdışındakipartilerle tam derecesini ve önemini hesaplayamadığımızdoğrudan ilişkiler içindeydiler.Anarşizmin özellikle etkilediği ilti grup, Londra East End'deki Yahudi göçmenler ve 18901ann edebi ve sanatsal asileriydi.Yahudi göçmen.ler çoğunlukla giyim sanayisinin çeşitlikollarında -çok kötü koşuUarda çok düşük ücretlerle- çalışaninsanlardı. Çar yönetimi altındaki politik tiranlık ve pogromlarınyerini, özgür İngiltere'de, kendi ırk1arından ve dinlerindenolan kişilerin sömürüsünün aldığı düşüncesinden kaynaklanananlaşılabilir bir kızgınlık içindeydiler ve 1880'lerinortalarından 1914'e kadar otuz yıl boyunca Britanya'nıngeri kalan nüfusuna oranla daha büyük sayılarda anarşizmeyöneldiler.Londra'daki Yahudi anarşizmi 1885'te, Whitechapel'dekiBerners Stret lnternational Club'de haftalarca uzun uzuntartışılan çeşitli sosyalist bakış açılanna edebi bir ifade vermekiçin Yiddish dilinde çıkmaya başlayan Der Aı·betcr Fra·int dergisi çevresinde toplanmıştı. 189l'de, büyük ölçüde a­narşistleri İkinci Enternasyonal' den ihraç edilmeleri nedeniyle,Berners Street Club, annrşistlerin, kulübü ve Der Ar·beter Fraınt'i sahiplenerek muzaffer bir şekilde çıktıkları politikanlaşmazlıklarla çalkalanıyordu.Londra'daki Yahudi anarşizminin en aktif dönemi, RudolfRocker'ın 1895 yılının Ocak ayında İngiltere'ye gelmesiylebaşladı. Rocker'ın mesleği n1ücellitlikti, katıksız Alman'dı,Yiddish dilini bilmiyordu ve 1893'te politik bir mülteci olarakgitti_ği Paris'teki Polonya gettolarında anarşistlerle tanıştırılanakadar hiçbir Yahudi'yle tanışmamıştı. Londra'yaÇEŞİTLi GELENEKLER 167gelir gelmez Whitechapel'deki Yahudi grubuyla tem s ur­du Yiddish dilini öğrendi ve 1896'da Der Arbeter Fraınt ıçın.yamaya başladı. İki yıl sonra Liverpool'a gitti ve yine Yiddishdilinde basılan Dos Freie Vort adlı küçük bir derginineditörlüğüne yardımcı oldu.1898 sonunda Der Arbeter Fraint'i yayımlayan grup onaeditörlük önerdi; kabul etti ve 1914'te Britanya otoriteleritarafından ente"rne edilene kadar bir Yiddish dergisinin Almaneditörü olarak kaldı.Rocker yetiştirilme tarzından kaynaklanabilecek güçlük !erin kolayca üstesinden gPldi ve kısa bir süre sonra Yahudıyoldaşlarının güvenini ve bağlılığını kazandı. Zaman içind :,anarşistlerin uzun süredir Yahudi nüfusu içindeki en ktıfpolitik unsur oldukları East End'dek.i işçi hareketi üzerındebüyük bir etkiye sahip oldu ve 1912'de düşük ücretle kötükoşullarda çalışan işçilerin büyük grevi sırasında Der ArbeterFraint'i grevcileri savunan günlük bir gazeteye dö üştü ­düğü ve sonunda onlara önemli bir zafere doğru liderlık ettığizaman görüşlerini paylaşmayan binlerce insanın saygısınıve şükranını kazandı.Bir gün \:Vhitechapel'in dar sokaklarından birinde yürürken[diye hatırlıyordu yıllar sonra], uzun, beyaz sakallị yaşlı bir Ya :hudi e'\'İnin kapısında beni durdurdu ve şöyle dedi: "Tanrı semkorusun! Sen benim çocuklarıma yardım ettin. Sen bir Yahudideğilsin, ama bir insansın!" Bu yaşlı adam beni n_1kinden tamamenfarklı bir dünyada yaşıyordu. Ama gözlennde parlayanminnettarlığının anısı yıllarca benimle birlikte oldu.1898 ile 1914 arasında hareket karmaşık bir toplumsalve kültürel fa aliyetler ağına dönüşen Der Arbeter Fraınt çevresindeodaklaştı. 1902'de Büyük Britanya ve Paris'teki YahudiAnarşist Grupları Federasyonu oluşturuldu; 1914'e lca·dar faaliyetlerini ve aynı büyüklükte anarşist örgütlennıo'l•·I'arasında nadiren görülen bir işbirliğini sürdürdü. Der _,\,.{.,·ter Fraint yavaş yavaş Öl?'emli bir Yiddish yayınevinP ılı,ııll•ıtü; gazetenin yanı sıra Germinal adlı kültürel bir dı·rıı , . .,


468 ANARŞİZMÇEŞİTLi GtLENgKlJl.R 469büyük çağdaş romancıların ve oyun yazarlarının eserlerininçevirilerini de yayımlıyordu. 1906'da Jubilee Street Institute'ünkurulmasından sonra, Polonya ve Rusya'dan gelen göç·menler için İngilizce derslerinin yanı sıra Fransa'daki HalkÜniversiteleri çizgisinde tarih, edebiyat, sosyoloji seminerle·ri içeren bir eğitim programı başlatıldı. Nihayet hem ilericieğitime.hem de yaşlıların ve muhtaçların bakımına yönelikolarak işçi Çevresi adlı bir karşılıklı yardım örgütlenmesioluşturuldu. Bu çok yönlü fa aliyetlerin başarısı anarşistle·rin gönüllü örgütlenme düşüncelerini haklı çıknyor gibiydi,ama bu faaliyetlerin, gelenekleri nedeniyle yüzyıllardır dıştehditlere karşı bir korunma yolu olarak yüksek bir işbirliğipratiğini uygulamaya eğilimli insanlar tarafından yürütüldüğünüunutman1ak gerekir.1890'larda anarşist hareketin çevresindeki edebi asilerinbirleşmelerini sağlayan, sanatın gelişmesi için bireysel özgürlüğüngerekli olduğu şeklindeki duygusal inançlarınıntoplumsal karşılığını anarşizm ve benzer doktrinlerin sağladığınainanmalarıydı sadece. Aralarında Iiberter hayallerianarşizm etiketini tam olarak kabul etmeden savunan WilliamMorris ve Edward Carpenter gibi önemli yazarlardan,parlamento binasının taştan yüzüne tabancasını ateşleyerekeylemle propagandaya İngiliz tuhaflığını katan Evelyn Douglasgibi önemsiz dekadan şairlere kadar çeşitli insanlarvardı. Edebi-estetik kıyının en latif sakinleri kuşkusuz \VilliamMichail Rossetti'nin, Kropotkin'e duydukları hayranlıkla1895'te Rafael öncesi evlerinden en ateşli içtenlikle birdergi yayımlamaya başlayan Olivia ve Helen adlı iki gençkızıydı; derginin adı The Torch: A Reııolutionary Journal ofArıarchist Communism'di (Meşale: Anarşist KomünizminDevrinıci Dergisi). Rossetti kardeşler yabancı atalarına sadakatlı:ı,kıta anarşistlerinin yazılarını tanıtmakta uzmanlaştılarve The Torch'ta Louise Michel, Malato, Malatesta,Zhu_kovsky ve Faure'un yazıları yayımlandı. Qctave Mirbeauve Emile Zola bile bu dergiye yazıyordu; derginin genç yazarlarındanbiride Ford Madox Ford' du. Ama The Torch ça·bucak yandı ve sonraki yıllarda Rossetti'nin kızları anarşistçocukluklarını eğlenceli ama sert yazılarla değerlenqirdiler.18901arda edebi anarşizme en büyük katkıyı kuşkusuzOscar Wilde'ın Sosyalizm Al,tında İn.san Ruhu adlı eseri yapmıştır.Gördüğümüz gibi Wilde 1890'larda en azından bir vesileyleanarşist olduğpnu ilan etmişti ve tanıştığı Kropotkin'e büyük bir hayranlık duyuyordu. Daha sonraları De Profundıs'deKropotkin'in yaşamını "hayatımda gördüğüm en mükemmelyaşamlardan biri," diye tanımlıyor ve ondan "Rusya'dan gelir gibi görünen, beyazlar giymiş şu güzel İsa'nınruhuna sahip adam" olarak söz ediyordu. Ama 1891'de yayımlananSosyalizm AJ,tın.da İnsan Ruhu'nda Kropotkin'dençok Godwin'in etkisi hak.imdi.Wilde'ın Sosyalizm Altında İnsan Ruhu'ndaki amacı sanatçıyaen uygun toplumu araştırmaktır. Onun yaklaşımı i­le sanat üzerine yazmış Proudhon ve Tolstoy gibi diğer liberteryazarların yaklaşımı arasında bir fark olduğunu hemengörebiliriz. Proudhon ve Tolstoy için sanat, toplumsal ve ah­IB.ki yeniden.doğuş amacının bir aracıdır. Oysa \Vilde için sanat,içinde aydınlanmayı ve yeniden doğuşu içeren, toplumdakigeri kalan her şeyin tabi kılınması gereken en yüce a­maçtır. Proudhon ve Tolstoy ahlakçı olarak anarşisti temsilediyorlarsa, \Vilde estet olarak anarşisti temsil eder.Wilde'a göre sanat kişisel kapasitelerin tam ve özgür gelişiminedayandığı için toplum bireyciliği hedef edinmelidirve \Vilde -ilk bakışta tipik bir paradoks gibi görünen şekildebireyciliğ"esosyalizm yoluyla ulaşmaya çalışır. Wilde bireyselistemin savunusu ve "yardımseverlik, iyilik ve benzeri gibiözgeci itkilerin""reddedilmesfkonusunda Stirner kadar a­teşlidir, ama bireysel mülkiyeti özgürlüğün bir garantisi olarakgörme anlamında ortodoks bir bireyci değildir. Tam tersinemülkiyet yükünün dayanılmaz olduğunu ve to;:ılumunbu yükü bireylerin omuzlarından alması gerektiğini ileri siirer.Bu ancak, özel mülkiyeti kamusal zenginliğe dönüşt.ıln··rek ve rekabetin yerine kooperasyonu koyarak toplunı cı lu·ıı·disine uygun olan tamamen sağlıklı bir organiznı:ı dııl'ıuuıı


470ANARf?İZMÇEŞiTLİ GELENEKLER 471na eri g irecek olan "Sosyalizm, Komünizm ya da hangi adtrcıh edılıyorsa onunla" yapılabilir. Buraya kadar hiçbir Fabıanona karşı çıkmayacaktır. Ama Wilde mülkiyetin toplumsallaştınlmasınınyeterli olmadığını ilave eder. Bir düzelticiolarak bireyciliğe ihtiyaç vardır:Sosyai m Otorit r e; şimdi politik iktidarla silahlanmış olduklangıbı ekonomık ıktidarla silahlanmış HUkümetler varsa·e kelimeyle Sanayi Tiranhklan olacaksa, insanın son devletiılkinden daha kötü olacak demektir..• Bura.c1a Wile, biraç ayrıcalıklı kişinin sınırlı bir bireycilıgesahıp oldugu, gerı kalanların ise "ihtiyacın mütehakkimmantıksız, alçaltıcı tiranlığıyla" tatsız çalışmaya mahkum'olukları günümüz toplumuna ilişkin bir tartışmaya girer.Wılde Yoksullara baktığında umudu erdemliler arasında değil,"nankör, memnuniyetsiz, itaatsiz ve isyankar" olanlararasında bulur.Tarih ?kumuş herkesin gözünde itaatsizlik insanın özgür er­emidir. ilerleme itaatsizlik yoluyla yapılmıştır, itaatsizlik veısyan yoluyla ... Bir kişi hu koşullar altında bir şekilde güzel ve. _entelektuel bıryaşamı gerçekleştirebiliyorsa o kişinin -- J ··ı.ıyetı koruyan yasalan uygun bulmasını ve mülkiyeti b" 'kt'­k . . , oze m11n ın ı'l · · 1n mesını onay amasını anlayahiliıim. Ama yaşamı bu tür yasalarlaakatlanan ve çirkinleşen bir insanın bu yasaların dvametmesıne razı olmasını anlamama imkan yok.Wilde'in isyana duyduğu ilgi sadece romantik bir tavırdeğildi. Kendi yaşamını da bir isyan olarak görüyordu veayrımsız şiddetten nefret ettiği halde içten devrimcilere .-"barikatlarda ölen İsalar"a- gerçekten saygı duyuyordu.Sha\v 1886' da, Chicago anarşistlerinin idam edilmemeleriniisteyen hir dilekçeyi imzalamaya istekli tek İngiliz edebiyatçısıolarak onu bulmuştu ve Sos_yaliznı Altında insan Ruhrı'ndayokuları isyana teşvik etmek için çalışanlara duyduğusempatıyı oldukça açık bir şekilde ortaya koymaktadır:ti.yük işverenle. _ .ajitatörler aleyhine ne söylüyorlarsa kesınhkledogrudur. AııtatOrler topluluğun tamamen hayatındanmemnun bir sınıfına hoşnutsuzluk tohumlannı eken, müdahaleci,her şeye burnunu sokan insanlardır. İşte bu nedenle ajitatörlerkesinlikle gereklidirler. Onlar olmasa, bu kusurlu durumumuzda,uygarlığa doğru hiçbir ilerleme olamayacaktı.Bu isyan tartışması Wilde'ı, şu anda hiç değilse birkaç kişininkaçabildiği ekonomik tiranlığı evrensel hale getirmektenbaşka bir şey yapmayacak olan otoriter sosyalizme muhalefetinegeri getirir. Tek muhtemel çözüm gönüllü bir sistemdir:Herkes kendi işini seçme konusunda özgür olmalıdır. İnsanahiçbir zorlama biçimi uygulanmamalıdır. Zorlama varsa, işi o­nun için iyi olmayacaktır, bizzat işin kendisi iyi olmayacaktır vebaşkaları için iyi olmayacaktır ... Bütün birlikler gönüllü olmalıdır.İnsan ancak gönüllü birliklerde iyidir.Wilde bu noktadan hemen hemen Godwinci bir tarzda,mülkiyetin varlıklılar üzerinde bile uyguladığı tir:ınlığa gelirve mülkiyetin ortadan kaldırılmasının aynı zamanda aileve evliliğin ortadan kaldırılması anlamına geleceğini belirttiğibölümlerde Politik Adalet'in etkisi gözlenir. Kişilik üzerinde,özgürce bahşedilenler dışında hiçbir iddia olmamalıdır;böyle bir özgürlük içinde, aşk da "daha harika, daha güzelve daha yüceltici" olacaktır.Wilde'ın kısıtlamayı reddetme!>i ve "hiçkimsenin uygunluktaleplerine boyun eğerek özgür kalamayacağının" farkındaolması doğal olarak onu hükünıet eleştirisine getirir. O­torite hem yöneten hem de yönetilen için alçaltıcıdır ve hiçbirbiçim bundan muaf değildir; demokrasi bile "sadece halkınhalk tarafından h{lik için sopalanmasıdır." Otorite vemülkiyetle birlikte ceza da ortadan kalkacaktır, çünkü suç-insanlar artık aç olmadıklarında- büyük ölçüde yok olacaktırve yok olmadığı durumda da "özen ve nezaketle iyileşti·rilmesi gereken, çok sıkıntı veren bir akıl hastalığı olarakdoktorlar tarafından tedavi edilecektir." O halde devletin Y"netici mekar izması yıkılmalı ve geriye sadece malların ur"timini ve bölüşümünü düzenleyecek idari bir aygıt f \V ılılı•


472 ANARŞiZMÇEŞİTLi GELENEKLER 473bunu oldukça yanlış bir şekilde devlet olarak adlandırmak·tadır) kalmalıdır. Burada -Wilde'ın kol emeğinin değerinEilişkin hiçbir yanılsaması olmadığı için- sanatsal, bilimsel yada düşünsel ilgi alanlarına yönelmek ve ancak bireylerin tasarlayabileceğidüşünceleri ve şeyleri üretmek için özgür kalaninsanların yerini makinalar alacaktır.Wilde, Godwin'i sadakatle izlediği halde, ondan farklılaştığıönemli bir konu vardır. Sosyaliznı Altında İnsan Ruhu'nun hçbir yerinde, Godwin ve birçok başka anarşistte görüle, hı ısıtlama aracı olarak kamuoyuna başvurma eğilimınmızı görülmez. Wilde ahliikçıların her türünden?. nefretediyordu; görev ve fedakarlık riyakiirlığından nefret ediyordu;"bireycilik ... insanları iyi olmaya zorlamaz" diyordu. Wildekamuoyunun yerine "sempati"yi koyar ve sempati özgürlüğünürünüdür; insanlar hemcinslerinden korkmak ya daonlara gıpta etmek zorunda: olmadıklan zaman, onları anlayacaklarve bireyliklerine saygı duyacaklardır. Bu, Stirner'inkinden farklı bir görüş değildir, ama \Vilde'ın doğal yumuşakhuyluluğuyla hafifletilmiştir.Sendikalizm geç geldiği ve hiçbir zaman bağımsız bir hareketeyol açmadığı halde Britanya da sendikalizme doğrueğilimden kaçamadı; a:vrıca anaı·şist öge neredeyse yok olmanoktasına kadar sulandırılmıştı. 1910'da kafası I\V\V teorileriyledolu olarak Avustralya'dan dönen Tom Mann, en çoksendikaḷar içinde oluşan hiyerarşiye bir isyan olarak öne çıkanve I şçi Partisi içinde oluşum sürecini yaşayan hareketingerçek esin kaynağıydı. Mann ve arkadaşlarının ErıdiL'lfrielSen


474 ANAR.$İZMAnarchism) çok kısa bir süre sonra da Anarşizmin Felsefesi'ni (The Philosophy of Anarchism) yayımladı; bu yapıtlar a­narşizmin bir süre için Britanya edebi tablosunun ayırt edilirbir özelliği haline geldiği bir dönemin başlangıcına işaretediyordu .Britanya anarşizminin canlılığı, hareketin yayınlarıyla,savaşa karşı direnişin merkezlerinden biri haline geldiği il.Dünya Savaşı yıllan boyunca devam etti. 1939 sonbaharındaRevolt'un yerini, 1945 Mayıs'ına kadar düzenli olarakçıkmaya devam eden War Commentary aldı; bu tarihte dergininadı Kropotkin'in eski dergisi Freedom'ın adıyla değiştirildi;Freedom h&ld çıkmaktadır.Savaşın başında, Forward Movement'in militan pasifistleri,Peace Pledge Union'ın Quaker'vari çekingenliğine tahammüledemez ha1e geldikleri ve bazdan -John Heweston,Tony Gibson, Laurie Hislam ve Fredrick Lohr dahil olmaküzere- ayrılıp Freedom Press'i yürüten ve War Commentary'yi yayımlayan Freedom Grubu'y]a çeşitli yakınlık dereceleriiçinde çalışmaya başladık.lan için anarşist hareket bir ivmekazandı.Kısa bir süre sonra 194l'de, pasifist edebi bir dergi olarakNow'ın editörlüğünü yapmakta olan George Woodcock,Freedom Grubu'na katıldı ve Now yeni bir seri içinde ve genişleti]mişbir biçimde anarşist eğilim1i bir sanat dergisinedöiıüştü. 1947'ye kadar çıkmaya devam eden dergide komünistolmayan Soldan çok çeşitli şairlerin ve yazarlann yazılanyayımlandı ve derginin yazarlarından biri olan JulianSymons otuz yıl sonra onu, "o yıllarda İngiltere'de çıkan radikaldırgilP,rİn en iyi.:i" olarak anımsıyordu. "0 yıllarda komünİ8tolmayan radikaJIPrİn ne düşündüğünü ve ne umutettiğini öğrenmek isteyen Liti için Now, Horizon'ın tersinevazgeçilmez bir dergidir . " Nouı'ın yazarlan arasında yalnızcakendisini anarşist olarak tanımlayan Woodcock, Read,Comfort, Denise Levertov, Kenneth Rexroth ve Paul Goodmangibi yazarlar değil, aynı zamanda George Orwell, HenryMiller, George Barker, Roy Fuller, Lawrence Durtell, An-ÇEŞİTLİ GELENEKLER 475dre Breton, E.E. Cummings, Victor Serge ve William Eversongibi en fazla liberter olarak görülebilecek sol kanat yazarlarda vardı.Aslında oldukça beklenmedik bir şekilde, il. Dünya Savaşısırasıı:ıda anarşizm geleneğinn . i biçimerde . r mlanmasıkonusunda en büyük çeşıt1ılıgın sergı1endıgı ulkelerİngilizce konuşulan ülke1er oldu. En yaratıcı görüşler Readve Comfort gibi hiçbir zaman belirli bir gruba katılma ış,örgütlü hareket dışındaki -Britanya'da- yazarlardan gelı vebu, anarşizmin daha ileride birçok yeni yöne açılacagınınişaretini veren bir durumdu.. . . . . ..19401arda anarşist perspektifler özellıkle ıki belırlı y ndegenişledi. Kropotkin'den beri liberr te risyẹ leṛ dotnnlerinigüncel insan bilimlerinin doktrınlerıyle ılışkılendınneyeçalışmışlardı ve 20. yüzyılın ortalarına doğ : u, J{_ r ılıklı Yr·dımlaşma'nın yazannın düşüncelerinde bıy loJı n . l tt guyeri psikoloji aldı. Alex Comfort iktidarın psıkolo11sı zerıneyazılar yazdı -Modern Devlette Otorite ve Suç (Authorıty andDelinquency in the Modern State; 1950- ve He : ert Re 'Freud, Jung ve Adler'in görüşlerini es . etik ve polıtik eleştınyeuyguladı; Erich Fromn1 -özellikle Ozgürlük Korkus .u rTheFear of Freedom)- ve Wilhelm Reich'ın -özellikle Marıe LouiseBerneri'nin denemelerinde liberter sorunlara uy dı­ hali le- öğretileri dönemin anarşist entelektüellerını ozelgıy1 ·· ·· ı ··e tahamlikle etkiliyordu. Diğer yeni yön insa arın z .ıı: r ug, . . -mül edebilmeleri ve onu kabullenebılmelerı ıçın yenı tıp hıreğitime duyulan ihtiyacın şiddetle hissedimesiydi. Bu kabukısmen anarşistlerin özgür okullara, özellıkle Kuzey Londradaki Burgess Hill'e pratik o1arak katılmalarıyla, kısmen deyazılan aracılığıyla ifade edildi. Herbert Read'.n anạt AracılığıylaEğitinı (Education through Art) ve Ozgr .InsanınEğitinıi (The Education of Free Men) ad1ı esererı bırç k ıılkeninok:ullarındaki öğretim yöntemleri üzerınde derı V•'yaygın bir etki yaratmakla kalmadı, anarşistiẹre


476 ANARŞİZfcılığıyla, anarşistlerin uzun süredir hayal ettikleri barışçıltoplumsa] dönüşüme ulaşılabileceğini gösterdi. Kendileri deöretmen olan Tony Gibson ve Tom Earley gibi diğer anarşıstler,pratıkten.elde edilen anlayışları ortaya koyan önemlibroşürler yazdılar.Savaş sona ermeden Britanya'daki hareket bir dizi krizdengeçti. Savaşın başında gizli bir Büyük Britanya AnarşistFede asyon kurulmuştu; başlıca kolları Londra, Glasgowve Kingst n a dı. 194 .4'te bir grup sendikalist, Federasyonune etımını ele geçırdi ve Freedom Grubu hareketin yayıne:ını.ve War Commentary'yi de alarak ayrıldı. 1954'tesendik.alıstler sonunda Anarşist Federasyon' dan geri kalanı968'e kada Dı :·ect Action'ı yayımlayan ve sonra gençleriısyanı anarşızmın perspektiflerin değiştirdiği için öneminikaybederek yok olan Sendikalist işçiler Federasyonu'na dönüştürdüler.Anarşist Federasyon'dalti bölünmeden kısa bir süre sonra,War Commentary'nin dört editörü halkı ordudan soğutmasuçlamasıyla savaş dönemine n1ahsus bir kanun gereğinetuuklandı. 1944'te savaşın sonunun görünmeye başladığıhır donemde . bu tür suçlan1aların "' cretirilme .s,· , k omunıs · · ti er. . . .dışındakı Ingılız Solunda infiale _yol açtı . Editörlerden üçü _.Vernon Rıchards, John He·etson ve Philip Sansom- suçlubulunarak dokuz ay hapis cezasına mahküm edildiler. Bunakarşılık anarşistler eşi görüln1en1iş bir popülerlik kazandılar;çükü daha önce yalnızca ııra r Comnıentary'nin dört binaonesıne ulnşa mnkaleler, mahkemede alıntılar yapılınca_nıılyonlnrca tır:ı.ıı olnn ulusal gazeteler tarafından yenidenbasıldı. MarıE LouisP BPrn(•ri lıir ayrınt' te me ı· ın d e suçsuz,bulundu ve George \Voodcock'la birlikte savaşın sonunda adıFree


478ANARŞiZMÇEŞİTLİ GELENEKLER 479Kropotkin'den beri savundukları türden doğrudan eylemlerolarak selamladı.1950'ler Britanya'da anarşizm için bir kış uykusu dönemioldu. 1949'da Marie Louise Berneri öldüğünde ve GeorgeWoodcock Kanada'da yeni bir yaşama başlamak için ayrıldığındahareket iki önemli simasını yitirmiş oldu. Tirajı düşmeklebirlikte Freedom çıkmaya devam etti ve FreedomPress'in savaş yıllarına özgü broşür ve kitap akışı kurudu.1945'ten sonra yükselen kasvetli refah devletinde, sorunlaron yılın ilk yarısında olduğu gibi açık seçik değildi ve gençlerİspanya İç Savaşı ve il. Dünya Savaşı sırasında olduğugibi etkilenmiyorlardı.Ama 1960'larda her şey değişti. 1961'de Colin Ward'unbaşlattığı aylık anarşist düşünce ve öneri dergisi Anarchy'nin kurulması yeniden doğuşun ilk dikkate değer olayıydı;uzun dönemli sonuçlan açısından belki de en önemli olayıydı.Anarchy 1970 yılının sonuna kadar on yıl boyunca ColinWard'un editOrlüğünde çıkmaya devam etti; bu tarihte neyazık ki dergiyi bir propaganda gazetesine dör üştürerek öldürenbaşka editörlere teSlim edildi.Colin Ward, "zamanla birlikte değişim, ama ayak uydurarakdeğil," diye açıkladığı ilke temelinde Anarchy'nin 118sayısının editörlüğünü yaptı ve 19. yüzyılın ortalarında sanayidevriminin ve ulus devletin yükselişinin yarattığı duruma,anarşistlerin Marksistlerden daha duyarlı ve daha özgünbir şekilde tepki vermeleri gibi, Anarchy de aslında tarihı:;elharekete doktriner bağlılıktan kaçınan ve zamanınkaçınılmaz akıntılarına duyarlı hale gelen yeni bir tür anar·şizmi tt>nısil ('tii.il11arclt)', Noıı.• tarzında edebi bir dergi değildi, ama çağdaşkliltürün resim, sinema ve tiyatro gibi yönlerine canlıbir ilgi gösterdi, bu konulara sayılar ayrıldı ve Colin \Vord,Alan Sillitoe, Colin Maclnnes, Simon Raven, Arnold \Vesker,Adrian Mitchell ve Maurice Cranston dahil olmak üzere, döneminbazı önemli genç yazarlarını da dergiye yazmaya ikna.. tti1960'larda Nükleer Silahsızlanma Kampanyası'nın yenipasifizmi geliştikçe, Anarchy onu yakından izledi ve kampanyanınanarşizmin uyum grupları örgütlenmesi anlayışınınaraştırılmasından neler kazanabileceğini, öte yandan böylebir hareket içinde yer almanın anarşistlere getirebileceği e­sini ve desteği gösterdi.O dönemdeki Britanya hareketinin eğilimi dikkate alındığında,Anarchy doğal olarak eğitimin çeşitli yönleriyle çokilgileniyor ve bu konuyıı snyıl:ır ayrılıyordu. Anarchy gelmekteolan militan feminizm dalgnsını hisseden ve bir erkekdünyasında kadınların sorunlarını dı1rinlPmesine tartışanilk solcu dergilerden biri oldu. 1!160'ların sonlarında barınmakyine bir sorun halinf1 gı-ldiği VP IJrilıınyn şehirlerindeyeniden ev işgalleri başladığı zamun A11archy onları destekledive bu durumu kent oorunlnrının derinlemesine araştırılmasıiçin bir fırsat olarak kullandı. Çevre ve ekoloji sorunlarınave anarşist amaçlar bağlamında yeni teknolojilerin öneminehep daha fazla yer ayırdı. Ve kaçınılmaz olarak 20. yüzyılınortalarında anarşistler için bir kahraman haline gelenbağımsız psikiyatr Wilhelm Reich'a bir sayı ayırdı.Anarchy 1960'1arın radikal meselelerine özellikle duyarlıydı.İki tam sayıyı ve birçok makaleyi öğrenci ayaklanmasınave gençleri İsyana iten nedenlere ayırdı, ama hiçbirgrupla özdeşleşmedi, bu akıllıca bir tutumdu, çünkü öğrenciisyancıların oturmamış teorik temelleri vardı ve çoğunluklaeylemlerini yönlendirir gibi görünen liberter itkilere göredavranabilecekleri gibi otoriter Marksist hizipler tarafındanda yönlendirilebilirlerdi. Sık sık öğrenci gruplarını kırıp geçirenşarlatanlık diızeyinin farkında olunduğu, "Devrimi Oynamak"başlıklı bir konuya ayrılan sayıyla gösterildi. Yanlışdevrim anlayışlarının karşısına Anarchy, bazen "kendin yapanarşizm" dediği bir şeyi koydu; dergi ve Colin Ward bununla,bir devrimi beklemeden, olduğu haliyle toplum içinde sürekliolarak anarşist ilkeleri eylem" diiknunin fırsatlarınıaramayı kastediyodu. Temeldeki dli:;n ını·p ı;ıuydu: Hülu ınıPllerözellikle de refah devletleri özgurlııu. hirPysp\ vı· hun.ı ı·'


ÇEŞİTLİ GEL.ENEKLER 481480 ANARŞiZMlıklı inisiyatifleri öylesine yok ediyorlardı ki, devrimi beklediğimiztakdirde doğal toplumsal itkilerin hepsi dumura uğramışolacağı için anarşistlerin hayal ettiği özgür toplumuyaratmak için çok geç olabilirdi. Anarchy, 1960' larda Britanya'daanarşizme duyulan olağanüstü sempatiyi , paralelbir seyir izleyen Freedonı'dan, Black Flag, Ludd ve UniversityLibertarian gibi sınırlı tabanları olan daha küçük dergilerden,kısacası o dönemde çıkan tüm yayınlardan daha fazlagözler önüne serdi; her Aldermaston March'ında kara bayrnklannarkasında olacak, Londrn ve diğer büyük şehirlerdekigösterilerde göze çarpacak şekilde ve sık sık gürültüyleyer alacak güvenli ve çoğunlukla genç gruplarda kişileşti.Bu, radikal 1930'lardan son derece farklı bir ortamdı. GençBritanyalı asiler il Dünya Savaşı'ndan önceki on yılda komünistlerekatılırken, 1960'1arda daha çok anarşist oldular.Değişikliğe dikkat etmek gerekir; katılmaktan çok oluş, birparti kimliğinden çok yürekten bir değişim. Genel ruh haliolarak doktriner ciddiyetin yerini isyancı neşe alma eğilimindeydi.1960'larda çok sayıda genç için anarşizm bir başkaldırıdönemi, bir rite de passage'dı; beafler ya da hippiler gibi onlarda uzun süre bu durumu sürdürmediler. 1950'ler gibi1970'ler de, hareketin, kararlılar çekirdeğine doğru küçülmeeğiliminde olduğu. bir dönemdi. Ama her seferinde hayattakalan çekirdek daha genişti. 1980'lerde Freedonı'ın sayfalarınabaktığımda, radikal grupların popülerlikleri zirvede olmadığızaman çıkardıkları türden, ihtiyatlı ve kısık sesli birdergi görüyorum. Ama aynı zamanda ülke çapında, anarşistörgütlenmenin Londra ve Glasgow bölgeleriyle sınırlı olduğukırk yıl öncesinde var olmayan anarşist faaliyetin işaretlerinide görüyorum. Şimdi Freedom'ın arka sayfalarına baktığımzaman, ülkenin her yerinde elliden fazla grubun adreslerinive bazen yerel propaganda dergilerinin -Derby'deAnarchist Times, Glasgow'da Clydeside Anarchist gibi- ilanlarınıgörüyorum. Geçici bir geri çekilme döneminde olduğuzaman bile anarşizm artık ayırt edilebilir bir azınlık hareketincetemsil edılen politik bir teori olarak ciddiye alınıyor;Kropotkin'in parlak döneminden bu yana her zamankindendaha fazla.Aslında Britanya anarşizminde yeni bir yükselmenin işaretleride var. I960'larda ilk 100 Komiteleri içinde aktif olananarşistler Nükleer Silahsızlanma Kampanyası'nda, dahadoğrusu savaş karşıtı harekete bir sivil itaatsizlik ögesiningirdiği her yerde etkili oldular. 1960'larda Angry Brigade gibibirkaç grupta sıradan sivil itaatsizliğin ötesine geçip, şiddetlisabotajlara girişme eğilimi söz konusu oldu, ama Brigade'ıntipik Britanyalı tarzındaki görece az sayıdaki eylemindehiçkimse ölmedi. Ancak son yıllarda, anarşist basındabir miktar şiddet propagandası hiilii hissedilse de, bu şiddeteyleme dönüşmemektedir; sınai kirlenmeye ve kentsel yayılmayakarşı ajitasyon yürüterek ve Thatcher Hükümcti'ninBüyük Kızkardeş politikalarına ve neo-eınpery:ılisl mncernlarınakarşı tepkilerinde işsiz ülke gençliği için bir n1ıknatıl-ioluşturarak, güncel meselelere duyarlılığını koruyan hir harekette,Bakunin'den çok Gandhi'ye atfedilen yöntemler hakimdir.Amerikan anarşizminin iki geleneği vardır: Yerli ve göçmen.Kökleri 19. yüzyılın ilk yıllarına kadar uzanan yerli gelenekson derece bireyciydi. 1870'lerin sonlarında Alman devı'imcisosyalistleri arasında başlayan göçmen geleneği başlangıçtakolektivist, daha sonra ise anarşist komünistti.Yerli gelenek büyük ölçüde Thomas Paine'in yazılarından,19. yüzyıl başlarının sosyalist topluluk deneylerindenve 1796'da Philadelphia'da çıkan God,vin'in Politik Ada/c(ininAmerikan basımından kayr.aklannı aktadır. Godv,·iıı'iııerken dönem Amerikan edebiyatı ve politik düşüncpsı iı·ı.••ı'indeki etkisi büyüktü; en önemli Ameı'ikalı öğrencisı 1 'Jııu


482 ANARŞİZt.1ÇEŞiTLİ GELENEKLEH483les Brockden Brown, Caleb Williams'ın karabasanını Amerikanromanının daha karanlık geleneklerine aktardı; PolitikAdalet'te kutsallaştırılan parlak özgürlük ve adalet hayaliise Emerson ve Thoroeau'nun yazılarında yankı buldu.Emerson'a göre devlet ve yasaları her zaman özgürlüğünve erdemin düşmanlarıydılar. Politik kurumların bizzat varlığıbireysel insan onurundaki bir çöküşü ima ediyordu.Her gerçek Devlet çürümüştür. İyi insanlar yasalara gerektiğigibi itaat etmemelidirler ... Vahşi özgürlük, demir bilinç geliştirir.Özgürlüğün olmaması, yasayı ve edebe uygunluğu güçlendirerekvicdanı uyuşturur.Ama Emerson tam bir anarşist olarak görülemez. Onuniçin devlet kötü bir geçici çareydi, ama eğitim ve bireysel gelişim,akıllı insanın üretilmesi amacına ulaşılana kadar ge·rekli olabilecek bir geçici çaredir. "Devlet akıllı adamı eğitmekiçin vardır ve akıllı adamın görünmesiyle birlikte Dev·let yok olur."Thoreau devleti daha kesin olarak mahkı1m eder ve birçokbaşka açıdan da anarşist modele Emerson'dan daha iyiuyar. Kendi maddi olmayan zenginliklerini yaratan bir maddiyoksulluk içinde, basit ve doğal bir şekilde yaşamaya yönelikmütevazı bir girişimin anlatısı olan Walden., toplumubasitleştirme, çağdaş yaşamın gereksiz karm aşıklıklarınıçözme arzusundan esinlenmiştir; bunlar ise toplumsal yaşamınmerkezsizleşmesi Ve otoritenin parçalanması yönündekianarşist talebin temelini oluşturur. İkisinin de gerisinde, tümliberterlerin mekanik bir şekilde uygulanan kurallardan çoközgürce yükselen dürtülere güvenınelerine neden olan, insanyasasından farklı olarak doğal yasaya inanç yatar.Thoreau'nun 1849'da yazdığı ıS'ivil İtaatsizlik Görevi [Izerıne(On the Duty of Civil Disobedience) otoriteye pasif ve ilkelidirenişin klasik savunularından biri olarak kalmıştır;Thoreau'nun herhangi bir eyleme ilişkin nihai yargının kesinolarak bireyin vicdanının işi olarak gördüğünü ve hükümetinacz:ni net bir şekilde gösterdiğini ortaya koyar:"En iyi hükümet en az hükmeden hükümettir" söz-Uni..ı içtenliklekabul ediyorum ve daha hızlı ve sistematik bir şekilde onadoğru gidildiğini görmek isterdim. Bunu sonuna adar goturur . . sek, "En iyi hükümei hiç hükmetmeyen hükümettır"e varırız, kıb buna da inanıyorum·, insanlar buna hazır olduklarında sahipolacakları böyle bir hükümettir . Hükümet en ı eçici bir tedbirdir; ama genellikle hükümetlerın . çogu ve baı.enı..itün hükümetler, tedbir almaya uygun değildirler." "d durum aThoreau'ya göre Ozgürlük yalnızca bir politika meselesideğildi ve Thoreau Bağımsızlık Savaşı'nın ülkenin i sanlarınıhem ekonomik olarak hem de ahlaki olarak kölelık duı·umundabıraktığına inanıyordu. Cumhuriyetin -re. publicabirtamamlayıcısı olarak insanın özel durumuna -res priııatadikkatedilmesini istiyordu:Bu ülkeye özgUr mü diyoruz? [diye soruyordu acı acı) . KralGeorge'dan kurtulmak ve Kral Önyargı'nın köleli olmaya devametmek nasıl bir şeydir'.' Ozgür doğmak ve Ozg . _r yaşamamaknedir? Politik özgürlUğün, ahliıki özgürlüğün bır a racı ol .. _ '.maktan başka ne değeri vardır? Biz köle olma özgurluguyle .. mıyoksa Ozgıir olma özgtirlLi.ğüyle mi övtinü;:oruz?Thorflau en çok bireysel protestoyla ilgileniyordu; kitleruhuna ılişkin içgüdüsel güvensizliği kolektif eylemden kaçınmnsınaneden oluyordu. "İlke t mend eylem·· ona gö e: kendi ·içinde "esas itibarıyla devrımcı . ydı; herkes devl tı yasasına göre değil kendı vicdanına ö hareket etmelıdır ·e.ve böyle hareket eden John Brown gıbı ınsanlarıı Thoreausonsuz bir havranlık duyuyordu. Her zaman canlı, engellen·mem'ış kişisel yargıya geri dönüyordu ve bu nedenle "zalimölünün kurumları. , ndan nefret ediyordu.Thoreau asi ile sanatçı arasında hep tereddüt etti ve devletekarşı birey lehine en dikkate değer savunuardan b zı· tarını yazdıysa da_, bu tür duygulara kapsamlı hır pratik ıfadevermeyi başkalarına bıraktı.Toplumsal bir doktrin olarak . . Amerikan bireyci anarı;ıı1 . ­mine bu noktada geliyoruz. Bu, Utopyacı toplulukların l'"r-


484 ANAHŞİZMlak günlerinde, Owen'cıların, Fouriercilerin, Icarianların vebir sürü küçük dinsel ve politik mezhebin genç Amerika BirleşikDevletleri'nin geniş topraklarında ideal dünyalarınınprototiplerini yaratmaya çalıştıkları dönemde başlar. Sosyalistkolonilerin çoğu katı Ütopyacı örgütlenme teorilerine dayanıyordu;Owen, Cabet ve Fourier'nin başlıca mirasçısı o­lan Considerant gibi liderler mümkün olan her ayrıntıda. {i­dil bir topluma ilişkin önceden belirlenmiş planlarını hayatageçirecek model köyler yaratmaya çalıştılar. Kaçınılmaz olarak,topluluğun başansının, esin kaynağı olan bir projenindoğru bir şekilde uygulanmasına bağlı olduğu savunulduğuiçin, kurallar ve katı bir disiplin olmalıydı. Kendi yargıları·nın esasen doğru olduğuna inanmaları Owen ve Cabet gibiinsanları yaratıcı otokratlara dönüştürdü ve bu toplulukla·rın birçoğunun sonunu otokrasi ile kızgın isyanın diyalektiğigetirdi.Robert Owen'ın Ne\v Hannony kolonisinde bu sürecin İŞ·leyişini kederle izleyen kişilerden biri, yetenekli müzikçi vemucit Josiah Warren'dı. \V;ırı-en 1827'de Ü\\'en'ın yolununkooperatif yaşam sorunlarını çözmek için doğru yol olmadığınakesin olarak 'inanarak Ne\v l-Iarmony'yi terk etti.Göruş, zevk ve amaç farklılığı. uygunluk talebine orantılı o­larak artıyor gibiydi [diyordu, sonradan Ne>V Harmony'nin başarısızlığınınnedenlerini analiz ederken] ... Doğanın kendi içkinçeşitlilik yasasının bizi zapt ettiği ortaya çıktı ... "Birleşik çıkarlarımız,kişilerin bireylikler:i, koşullar ve kendini koruma içgudusüyledoğrudan savaş hıılindeydi ... kişilerin ve çıkarların te·ması oranında ayrıcalıkların ve uzlaşmalaı·ın kaçınılmaz olduğuaçıktı.\Varren genel olarak kooperatif topluluk düşüncesini terketnH•di. Hayatı boyunca toplumsal değişimin yolunun, erkek.­lerin VP kadınların pratik deneyimle, birlikte nasıl yaşayacaklarınıöğrenmelerinde yattığına inandı. Anıa New Harmony'dençıkardığı dersleri hiç unutmadı ve bu sayede kanımcahuklı olarak ilk Amerilcalı anarşist olarak görülmesineneden olan bireyin egemenliği teorisini geliştirdi. BireyinÇEŞiTLi GELENEKLF;R 485topluma uyması gerekmediğini, toplumun bireye uymasıgerektiğini ileri sürüyordu.Toplum, HER BİREYİN EGEMENLİÖİN[ bozulmadan koruyacakhale getirilmelidir. Her birey her zaman kendi kişiliğini. zamanınıve mülkiyetini, duygularının ya da yargısının emrettiği gibi,BAŞKALARlNlN KİŞİ1.İ.KLERİNİN YA DA ÇIKARLARININ MÜDAJW..E81OL!l1ADAN kullanmak ı.izere özgür bırakmayacak tüm kişilik veçıkar bileşimlerinden, bağlantılarından ve tüm diğer düzenlemelerdenkaçınmalıdır.\Varren, New Harmony'nin yıkılmasının nedenlerini a­raştırırken, bu nedenlerin mülkiyet sorunuyla yeterince ilgilenilmemesiçevresinde toplandığı sonucuna vardı: Çıkarsamaları,birkaç yıl sonra Fransa'da Proudhon'un bağımsızbir şekilde vardığı sonuçlara şaşırtıcı bir şekilde benziyordu.Bir kişinin bireysel olarak üzerinde hak sahibi olduğu şey,emeğinin maddi sonucuydu. Ama uygarlığın karmaşıklığı,her bireyin kendine yeterli bir şekilde yaşamasını olanaksızkılmıştı; işbölümü göz ardı edilemeyecek bir gerçeklikti veinsanlar arasındaki ekonomik ilişkiler işbölümüne dayanmakzorundaydı. W arren bu nedenle "emeğe karşılık emek"formülünü benimsedi ve Owen'ın saate-saat temeline dayananemek zanıanı mübadelesi önerisini, bireylerin, bir kişininişi zamana bağlı olmaksızın açık bir şekilde bir diğerininişinden daha fazla gayret gerektirdiği durumlarda bir türayarlama üzerinde anlaşmalarına izin veren bir esneklikleuygulamaya koymanın bir yolunu bulmaya çalıştı.\Van·en, Ne\v Harmony'den Cincinnati'ye döner dönmez,Zaman Dükkanı adını verdiği ilk deneyini başlattı. Mallarımaliyetine satıyor ve müşterilerinden, kendi nı esleklerindedükkan sahibine denk bir süre hizmet vereceklerini vaat e­den emek senetleriyle ödeme yapmalarını istiyordu. BöylPliklemüşterilerini emek temelinde mübadele düşüncesi .\'iı·nünde eğitmeyi ve bir Karşılıkçı köyler zinciri kurmn ploıııına katılmaya istek.li günüllüler kazanmayı umut edİ.\ordııZanınn Dükkiinı üç yıl devam etti ve Warren denı•y ""'ııı··ıuıda planının işle.vebilc>ceğine iknrı oldu. Honr:ılıi ilti \'ılı r .. ı ııt ıi'


486 ı\NARŞiZr.Ibaskı makinasının ilk dizaynına benzer bir şey üzerinde çalışarak.geçirdi ve stereotip patentlerinden elde ettiği gelirlerden1833'te The Peaceful Revolutionist adlı dergiyi başlatmakiçin yeterli parayı biriktirdi. Dikkatli bir şekilde planlanmışeylem progranıının son aşaması, düşiınceleri yayınlan aracılığıylatanınır tanınmaz model bir köy kurmaktı.\V arren ve bir grup öğrencisi 1834'te Ohio'da bir arazi satınaldılar, kendi evlerini yapan ve emeğe-emek mübadelesitemelinde kooperatif bir bıçkıhaneyi işleten yarım düzinekadar aileyle Adalet Köyü'nü kurdular. Owen'cı ve Fouriercitoplulukların hiyerarşik yapısı, basit karşılıklı anlaşmalarlehine terk edilmişti ve aslında bu Winstanley'in hemen hemeniki yüzyıl önce St. George's Hill'deki girişiminden buyana ilk anarşist topluluktu. Başarısızlığı, kendini kanıtlamakiçin bile pek zaman bulamayan mübadele sistemininçökmesine değil, hastalığa bağlıydı, çünkü deniz seviyesindenpek yüksele olmayan yerleşim bölgelerinde sıtma vardıve son bir gı•ip salgını topluluğun sonu oldu.\Varı·en girişimlerinden vazgeçmeyecek kadar inatçıydıve teorilerinin esasen uygulanabilir olduğuna çok inanıyordu.1846'da büyük ölçüde düş kırıklığına uğramış Fouriercilerdenoluşan Ütopya adlı ikinci bir koloni kurdu. Buradatuğla fırınları, taş ocakları ve bıçkıhaneler W arren'cı bir temeldeişliyordu ve topluluk hemen hemen yirmi yıl dış toplumdanbağımsız kaldı. Koloninin örgütlenmesine gelince,saf bireyci anarşizme olabildiğince yakındı. 1848 baharındaW arren şöyle yazıyordu;Butün işleyiş Bireyci tenıele o kadar yakındı lci yasama içintPk lıir toplantı yapılmadı. Her bireyin kendisi ve kendi işi içinyaptıkları dışında. örgiltlenme yoktu, süresiz olarak devredilmiiktidar yoktu, "Anayasa" yoktu, "yasalar" ya da "talimatnameltor,"·'kurallar'" ya da "Ti.ızıikler yoktu. Subaylara, rahiplere,peyganıberlere başvurulmadı; bunlara talep yoktu. Birkaç toplantıy"ptık. ama hep dostça sohbet, mı.izik, dans ya da başkatoplumsnl ve hoş eğlenceye yönelik olarak. DaVranışlanmızdatemel aldığımız ilkelere ilişkin tek bir seminer verilmedi. BuÇEŞİTLi GELENEKLER 487gerekli değildi; çünkü (bir hanımın geçen gün işaret ettiği g:ibi)"konu bir koz söylenip anlaşıldıktan sonra, konuşacak bir şeykalm1yor"; ondan sonra her şey eylem.Ütopya, yüz kadar sakini ve birkaç küçük tahta işlemesanayisiyle, 1860'lara kadar yirmi yıl Karşılıkçı bir köy olarakvar oldu. Warren'ın 1850'de başka bir topluluk kurmakiçin ayrılmasından sonra da devam etti. Karşılıkçı niteliğiniyine en az yirmi yıl koruyan Long lsland' daki Modern Zamanlaradlı bu topluluk da sonunda Ütopya gibi, kooperatifeğilimleri olan az çok normal bir köye dönüştü. İki girişimde tam bir başarısızlık sayılamaz, ama ikisi de başarısınıbüyük ölçüd Amerikan toplumunun o dönemdeki akışkanlığınaborçluydu ve iç savaştan sonra Amerika Birleşik Devletleri'nindoğu kısımlarında toplum daha istikrarlı hale gelinceçökmek yerine çözülme eğilimi sergiledi.Stephen Pearl Andrews ve Lysander Spooner, Warren'ınortaya attığı düşünceleri ço.k geliştirdikleri halde, Warrenteoriyi bu kadar yoğun bir şekilde pratikle birleştirdiği içinAmerikan bireyci anarşistlerinin kuşkusuz en önemlisidir.Daha sonra, daha çok William B. Greene'in etkisiyle Proudhon'unKarşılıkçılığı ABD'ye girdi v,_ yerli bireyciliğe benzerliğihemen anlaşıldı. Proudhoncular küçük bir grup olarakkaldılar, ama onlar da Warren'ın öğrencileri de, para reformunuöne çıkartan Amerikan Popülist düşüncesine büyükkatkılarda bulundular.Sonraki yıllarda önde gelen Amerikalı bireyci anarşist,1878'de Radical Review'yu, üç yıl sonra da Liberty'yi kuranBenjamin R. Tucker'dı. Liberty 1907'de Tucker'ın matbaasıyanana kadar devam etti. Tucker'ın düşünceleri; pek az özgündüşünce ilave edilmiş olarak W arren ve Proudhon'unbir senteziydi ve o belki en çok da korkusuzca Libeıty'yi yerliAmerikan radikalizmi için bir tartışma platformu haline getirmesiaçısından önemliydi; H.L. Mencken, George· BernardShaw (Liberty'nin yazarlarından biri) ve Walt Whitman'ınhayranlığını kazanmıştı. Walt Whitman, "Onu seviyorunı:cesaret iliklerine işlemiş" diyordu. Tucker kendini bi!inısPI


488 ANARŞiZMÇEŞiTLİ GELENEKLE!l 489bit anarşist olarak adlandırıyordu; hayatı boyunca bireyciliğinikorudu ve ·özgürlüğün herhangi bir tür komüni!i!:mle u­yuş1naz olduğuna inandığı için- anarşizmin hem kolektivistokullarına hem de esasen ahliik dışı kabul ettiği eylemle propanda savunurlarına karşıydı. Libery'nin kapanmasıylabırlikte. yerli bireyci anarşizm geleneği hemen hemen sonaerdi. Tucker 1939'da seksen beş yaşında Monaco'da öldü;son yıllarında kafasına kuşkular musallat olmuştu ve hfiliianarşizmi "insanlığın ilerlediği bir heder olarak gördüğühalde, bu hedefe giden yolun keşfedildiğinden kuşkuluydu.Daha önce de belirttiğim gibi, yerli bireyci anarşistlerlegöçmen anarşistler arasında pek az doğrudan bağlantı vardı.Bunun nedeni bireycilerin dar görüşlülükleri değildi. LysanderSpooner da William B. Greene de 1. Enternasvonal'inüyesi olmuşlardı; Tucker Proudhon'u ve Bakunin'i İ gilizce'ye çevirmişti ve başlangıçta Kropotkin konusunda çok coşkuluydu,1883'te Lyon duruşmasına Liberty'de büyük yerayırmıştı. Onu ve arkadaşlarını göçmen anarşistlerden ayıran,baştan itibaren hareketlerini damgalayan ve sakatlayanşiddet kültüydü.Göçmen anarşizminin yükselişi 1880'de Sosyalist İşçi Partisi'ndedevrimciler ve reformistler arasındaki bölünmeylebaşladı. Bu parti çoğunlukla Alman göçmenlerinden oluşuyorduve isyancılar bile teorik olarak Marksist'tiler, bu necenlt-New York, Chicago ve başka büyük şehirlerde Sosyalıst])evrimci Kulüpleri kurmaları yalnızca anarşizmin sahneyeçıkışının başlangıcıydı. Sosyalist Devrimcileri anarşistknmprı götiıren olay 1881 Anarşist Enternasyonal Kongresi'y·dı. Vekiileten temsil edildik:leri halde ABD' deki Alman gruplarındanhiçbir delege fiilen kongreye katılmadı; kongreninAm(;rika'da bu kadar önemli görülmesinin nedeni belki deuzaklığın ve hayal gücünün birleşimiydi. Kongrede kurulanve aslında hayali bir varoluşa sahip olan yeni EnternasyonalNew York ve Chicago'dan güçlü ve harikulade bir örgütlen·me olarak görülüyordu. Sonuç olarak, 1881 yılının sonundaABD'de Enternasyonal'e bağlılığını ilan etmiş iki 1'"ederasyonvardı. Doğu ve Orta-Batı'daki on dört şehirden gelen SosyalistDevrimcilerin Chicago'daki bir toplantısında Kara Enternasyonalolarak da bilinen Uluslararası İşçi Birliği oluşturuldu,bu Birlik esas olarak Almanya ve Avusturya-Macaristanİmparatorluğu'ndan gelen göçmenlerden oluşuyordu.Uzun tartışmalardan sonra politik faaliyete karşı olduğunuilan etti ve kararları açık bir şekilde şiddet kullanımını ön·görüyordu.Öte yandan San Francisco'daki bir grup Amerikalı, BurnetteG. Haskell liderliğinde, yine Londra Enternasyonali'nebağlı olan ve kendisini Ulus13.rarası İşçi Birliği ya da KızılEnternasyonal olarak adlandıran, dokuzar kişilik küçük, kapalıgruplardan oluşan eski komplocu sistem temelinde örgütlenmişgizli bir örgütlenme oluşturdular. Haskell Kalifomiya'dakiÇinlilere karşı hareketi de destekleyen varlıklıbir avukattı ve gerçek anarşizmle bağlantıları ciddiye alınamayacakkadar önemsizdi.Doğu'daki Devrimci Sosyalistlerin Marksizm ile anarşizmarasında seçim yapma konusundaki tüm kuşkuları 1882'deJohann Most'un gelişiyle birlikte dağılmış gibi görünüyordu.Most hemen Ne-.,v York'ta Die Freiheit'ı kurdu ve devrimcigrupların bulunduğu tüm şehirlerde bir konuşma turunaçıktı. Etkileyici gazeteciliği, ateşli hitabeti ve şiddeti Nechayev'erakip olabilecek bir coşkuyla savunması, yaklaşan o­laylar üzerinde en kötü etkiyi yarattı.Devrimci şiddet Most'ta öylesine saplantı halindeydi ki,Jersey City'deki bir patlayıcı madde fa brikasında adını gizleyerekiş buldu ve daha sonra iyi amaçlarla bomba yapımıve kullanımı, soygunculuk ve kundakçılık üzerine ve Borgias'ındaha önceden bildiği zehirbilimin bazı yönleri üzerinebir el kitabı olan Revolutiondre Kriegswissenscha:ft başlık] ıgaı·ip bir broşür yazdı. Bu broşür, Die Freiheit'taki dinanıit igöklere çıkaran yazı,arla ve nitrogliserin imal etmenin k .. layyolları üzerine makalelerle desteklendi. Most bütün loııııl:ırıkötü niyetli VP lıımıımtn sorumsuz bir çocuğun ,,.irı·:i ,.•.,,ıuısuyla tartışıyord u. Bu tur yiintPnıl('ri kı•ndı:;ı lıı\· lıııllııııııı•"lı


490 ANARŞİZMve muhtemelen hiçbir zaan kullanmaya niyetlenmedi; bunubaşkalarına tavsiye ediyordu ve 1886'da Chicago'da ortayaçıkan trajedideki sorumluluğu kesinlikle çok büyüktü.Chicago, kuşkusuz şehrin sert sınai mücadeleleri ve polisgücünün ünlü vahşeti nedeniyle göçmen anarşizminin köklerininen güçlü olduğu merkezdi. 1883'te Pittsburgh'da yapılanEnternasyonal'in ikinci kongresine Chicago diğer şehirlerdendaha fazla delege gönderdi ve Pittsburgh'daki tartışmalardansonra Chicago'daki hareket hem üye sayısı hemde etkinlik açısından ani bir yükselişe geçti. Chicago gruplarındakianarşistlerin sayısı muhtemelen 3000 kadardı, Enternasyonal'intoplam Amerikalı üye sayısı ise 6000'di. ÇoğuAlman ve Çek'ti, ama aynı zamanda parlak hatip Albert Parsons'ınliderliğinde, yüz üyeli güçlü bir Amerikan grubu davardı. Ama grupların üye sayısı kendi başına, 1883 ile 1886arasında anarşistlerin Chicago'da yönlendirebilecekleri tabanailişkin tam bir fikir vermez; Enternasyonal'in şehirdebeş dergi -bir günlük Almanca gazete ,iki haftalık Almancagazete, bir haftalık Çekçe dergi ve on beş günlük İngilizcedergi Alarm- yayımlaması bu konuda herhalde daha iyi fikirverir. Bu beş derginin toplam tirajı 30 OOO'in üzerindeydi.1883'te Enternasyonal'in etkisi altında bir Merkezi İşçi Birliğikuruldu ve 1886 başmda şehirdeki örgütlü işçilerin çoğunundesteğini kazanmıştı bile.Baharda Sekiz Saat Hareketi başladığı zaman, Enternasyonalfiilen önderdi ve 65 000 işçi greve gitti ya da işverenlerinlokavt uygulaması sonucu işsiz kaldı. Bu arada iki tarafda sürekli olarak şiddet duygularını tahrik ediyordu. Polisgrevcilere ve göstericilere vahşice davranmaya devam etti.Enternasyonal yüksek sesle karşı şiddet çağrısında bulundı.i.1885 Ekim'inde Merkezi İşçi Birliği anarşist AugustSpies'ın ünerisini kabul eden bir karan çıkarttı:Ücretli sınıfı, sömüriicı.ilerinin karşısına etkili olabilecek tekaracı -Şiddeti- çıkarabilmek için acilen silahlanmaya davet ediyoruz!ÇEŞİTLi GELENEKLl':R 49118 Mart 1886'da Enternasyonal'in Almanca günlük gazetesiDie Arbeiter Zeitung şöyle diyordu:En kısa zamanda kanlı bir devrim ir,-i.n harekete geçmezsek,çocuklanmıza sefalet ve kölelikten başk iı· şey bı ak 1:1ayız.Bu nedenle hazır olun! Tam bir sükunet ıçınde Devnm ıçın hazırlanın!1 Mayıs yaklaştıkça, mücadelenin merkezi, işçileri çık ­ .ran ve grev kırıcıları işe alan, aynca onları korun1ak ıçın300 silahlı Pinkerton tutan McCormick Harvester Works oldu.Fabrikanın dışında düzenli toplantılar yapılıyordu ve p ­ ,lis düzenli olarak toplantıları dağıtıyordu. 3 Mayıs ta .po _ıskalabalığa- ateş açtı ve birkaç kişiyi öldür- Ertesı gunHaymarket Meydanı'nda bir protesto gösterısı yapıldı. 200polis meydana yürüdüğü zaman yağmur yaayạ başlamıştıve kalabalık sessizce dağılıyordu. Yandaki hır sokaktanbir bomba atıldığında gösteriyi henüz dağıtmay aşlamışlardı.Polis 'kalabalığa ateş etmeye başladı, bazı ışçıler :teşekarşılık verdiler, polisler şaşkınlıkla birbirlerine ateş eıyo ­lardı ve her şey bittiğinde çoğu patlanın nedeniyle yed_ pol sağır yaralann1ıştı, muhtemelen bunun üç katı kadar gosterıciölmüştü, ama gerçek sayı hiçbir zaman açıklanmadı.Ardından anarşistleri toplamaya b şladılar ve aralar _ı d1 Alarnı'ın editörü Parsons ve Die Arbeıter Zeıtung un edıtoruSpies'ın da bulunduğu sekiz yerel lider cinayeti ;yargılandı.Bu adamlardan herhangi birinin bombayı attıgını kanıtla-ma k ıçın · · h" ıç b" ır gırış · · imde bulunulmadı · Soruşturma onlaı·ın. . .devrimci inançlarını ve bulmakta sıkıntı çekmedıklerı ş d tvaazlarını crtaya koymak konusuna yoğunlaştı ve edısı o­ lüme mahk1m edildi. Dötdü asıldı. Asılmayanlar ırkaç yıla \'ali ltgeld davanın soruşturulmasını isteyıp. suçlrısonr·' k t "nanlardan herhangi birinin bombalama olayına arış ıgııııgösteren hiçbir kanıt bulunamaması üzerine serbe.st ıralutdılar. Dört adamın öldürülmesine neden olan adlı hır 0·111"yet işlenmişti.. 1 . .Ama Chicago anarşıst. erının maruz k·ıldıkl·ırı · , . · ,. .. ııl•ıı •


('EŞiTLi GELEN!o:Kl,Ell 493492 ANAfl.ŞİZf,lişçi hareketinin klasik şehitleri arasına sokan adaletsizliğinkabul edilmesi bir noktayı gizleme eğilimindedir. Söylediğimgibi Haymarket bombasını kimin attığı hiçbir zaman anlaşılamadı.Bir ajan provokatör olabilirdi. Frank Harris'in olayhak.kında yazdığı Bonıba (The Bomb) adlı romanda ileri sürdüğügibi tanınmayan bir anarşist de pekılla olabilirdi. Ama1883 ve 1886 arasındaki kritik yıllar boyunca Chicago anarşistdergilerinden ve Most'un Die Freiheit'ından koro halindeşiddet övgüleri yükselmemiş olsaydı, bomba hiçbir zamanatılmayabilir ve Parsons, Spies ve yoldaşları asılmayabilirdi.Chicago Olayı her türden anarşizme karşı popüler Amerikanönyargısının başlangıcı oldu. Sonraki yıllarda ABD'dekianarşistler şiddete çok az eğilim gösterdiler, ama ne yazık kikarıştık.lan birkaç olayın ikisi o kadar ses çıkardı ki anarşizmeyönelik genel ve yaygın antipatiyi çok arttırdı. 1892'deRus Alexandeı' Berkman, Homestead çelik grevi sırasındaPinkerton adamlarının grevcileri öldürmelerine misillemeolarak bankacı Henry Clay· Frick'i vurmak için başarısız birgirişimde bulundu. 1901'de ise Polonyalı bir genç olan LeonCzolgosz, Başkan McKinley'i vurdu ve öldürdü. Czolgosz altmışyıl sonra bile hala anlaşılmaz bir figürdür. Duruşmadaanarşist olduğunu ileri sürerek Ravachol ve Henry gibi tambir stoacılık.la davrandı. Ama hiçbir anarşist gruba dahil değildive kısa bir süre önce Chicago'daki liberter dergi FreeSociely tarııfından casus olarak ilan edilmişti. Büyük ihtimalledünyanın adaletsizliği üzerine tek başına düşünmüşve bağımsız bir ekilde kendisine nefret ettiği sistemin kişileşmişhali gibi görünen, görece zararsız McKinley'i öldürereksimgesel bir eylem yapnıaya kaı·ar vermiş bir nevrotikti.Polis, anarşist grupları ve Emma Goldman gibi ünlü anarşistleribu olaya karıştırmak için elinden geleni yaptıysa dabaşarılı olamadı.Ancnk McKinley'nin ardından başkan olan Theodore Roosevelt'ingoziınde Czolgosı; tipık anarşıst haline geldı ve buolay Amerika'nın , görüşleri ne olursa olsun politik mültecileribarındırma geleneğini 1903'te terk etmesine yol açtı;1903'te yabancı anarşistlerin Amerika Birleşik Devlet}eri'negirmesini yasaklayan kanun kabul edildi.Ülke içindeki anarşist hareket bu sansasyonel ve trajikolaylar serisinden kaçınılmaz bir şekilde etkilendi HaymarketOlayı anarşizmin sınırlı bir kitle tabanını yönlendirebildiğikısa dönemin sonu oldu. Kara Enternasyonal dağıldı vedergilerinin çoğu yok oldu. Yerli Amerikan işçileri her zanıankindendaha uzak durmaya başladılar ve 1887'den iti-­baren anarşizm esas olarak göçmenlerin ve göçmen çocuklarınınhareketi haline geldi. Almanlar bile uzaklaştılar veMost, 1906'da ölümünden sonra yok olan Die Freiheit'ı ayaktatutmak için çok uğraştı, Anarşizm esas olarak büyük şe·birlerin Yahudi nüfusu arasında, İtalyanlar arasında ve çarlıkzulmünden kaçan Rus mültecileri arasında yaşamaya devametti. 10 000 üyesiyle Rus İşçileri Birliği ve büyük birYahudi gruplar fe derasyonu dışında, küçük ve görece yalıtılmışçevrelerin hareketi haline geldi. Trajediden :;;onra Chicago'dan::ıyrılan Rus Emma Goldn1an, Alexander BPrkman Vf'İtalyan Carlo Tresca gibi birkaç dinamik şahsiyı·t, an:ırşi.ıtdoktrinleri kamuoyunun gözünde canlı tuttular ve -EmmaGoldman'ın 1906'dan I917'ye kadar d(•vum eden MotherEarth'ü ve Berkman'ın 1916'dan 1917'ye kadar kısa ama hareketlibir varlık gösteren Blast'ı gibi- en iyi dergileri bu seç·kin bireyler çıkardılar. Berkman Anarşiznıin ABC'si (TheABC of Anarchism ) ile libeıter literatüre küçük bir klasikkazandırdı. Emma Goldman duygusal hitabeti, olağanüstücesareti ve popüler olnıayan davaları coşkuyl a savunmasıylagerçekten de tek başına annrşist hareketin sağlayabileceğindendaha geniş bir çerçeveye aittir, çünkü doğum itibarıylaRus olmakla birlikte Goldman çok geniş bir anlanıda Amerikanradikalizminin en iyi geleneklerini temsil ediyordu. İfadeözgürlüğü hakkı için düşnıaıl bir kalabalığı karşısın:ı aldı. doğum kontı'olünü savunması nedeniyle hapishaney•· ı·.ır.di \'e Amerikan halkına İbsen t"e çağdaşlarının tanıtrlııı.ı "konusunda yardımcı oldu.Bu dönemde birçok bireysel anarşist Yahııdi vı· lı ah ''"


494 ANARŞİZMÇEŞİTLi GEl.ENEKLER 495göçmeni işçilerin sendikalarda örgütlenmesi ve devrimlereyöneltilmesi konusunda etkindi, ama 1912'de geleceğin komünistlideri William Z. Foster Fransız CGT'sinden ilhamalarak ölü doğan Kuzey Amerika Sendikalist Birliği'ni kurduysada gerçek bir anarko-sendikalist hareket ortaya çıkmadı.1905'ten sonra işçi örgütlenmesiyle ilgilenen anarşistlerbir ölçüde Fransız sendikalizminden etkilenen l\VW'ye(lndustrial Workers ofthe World: Dünya Sanayi İşçileri) katılmaeğilimindeydiler. Ancak, bu kaotik örgütlenmedekigruplardan yalnızca birini oluşturuyorlardı ve hiçbir zamandenetimi ele geçiremediler. Aslında enerjisini ve yöntemleriniçoğunlukla Amerikan sınırının sert geleneklerinden alanI\VW en fa zla anarşizme paralel bir hareketti. Tamamen lib('rtrkabul edilemeyeceği kadar çok Marksist unsur içeriyorduve Tek Bir Büyük Sendika düşüncesi anarşistlerinco.ıkuyla savundukları yerellik ve ademi merkeziyetçilik ideoıllPrİnetemelden karşıydı.Hirinci Dünya Savaşı, Rus Devrimi ve 1919 Palmer baskınlarındadoruğuna ulaşan anti-radikal baskı, Amerika'da:ınııı·:}İ;:mden geri kalanlara darbesini indirdi. Emma Goldnııınile• llerkman'ın savaş yıllarında başlattıklar1 Zorunlu/\:>lt.,rlı•:" llayır Birliği 1917'de kapatıldı ve üyelerinin birço­).'{u lıal ''""lildi. Aynı yıl Şubat Devrimi binlerce anarşist içinl{u,,,\';ı'_ra dönme işaretiydi ve 1919'da aralarında Emma(1oldnıarı ı·" Alexander Berkman'ın da bulunduğu, özellikleDoğu /\vrııpa'dan ve İtalya'dan gelmiş yüzlerce anarşist ülkelerinegerı önderilmeye başlandılar. Öte yandan başkaülkelerde olduu gibi AmeTika Birleşik Devletleri'nde de birçokgenç anar1;1isti \'e sendikalisti saflarına çeken komünizminilerlemesi vardı.Savaşlar arası on y1llarıla Amerikan anarşizminden geriknlan[;ır, militanlık dönemini geçiren, n1isyonerlik itkileriniyitiren ve kendi içine kapalı hareketsizliğe gömülen mezheplereözgü bir duruma girdiler. Bugün de olduğu gibi ülkedebinlerce anarşist vardı ve Yahudi Freie Arbeter Shtinıme veİtalyan l'Adunata deı refratterı gibi dergiler çıkmaya devamediyordu. Ama Buhran yıllarında, geçmişte anarşistlerin veIWW'nin oldukça farklı bir niyetle alacakları inisiyatifi komünistleraldı. Anarşist gruplar büyük ölçüde bağlılıklarınıkoruyarak yaşlanan toplumsa ve eğitsel çevreler haline geldilerve zarar verememeleri için sınırdışı edilen Goldman veBerkman'ın ya da kendi kendini Avrupa'nın son mutlakprensliğinde sürgüne mah.kı1m eden Benjanlin Tucker'ın yerinialacak yeni ve hareketli şahsiyetler yoktu.Ancak Amerikan anarşizmi savaşlar arasındaki çöküşdöneminde bile dünyanın öfkesini ve hayranlığını çeken birtrajediye yol açtı; tabii ki Sacco ve Vanzetti Davası'ndan sözediyorum. Bu sevimli idealistlerin kanıtlanamayan haydutluksuçlamalarıyla ölüme mahkôm edilmeleri ve nihayet1927'de Massachusetts E·ııleti'n(\e dünya çapındaki protestolararağmen elektrikli . andalyeye gönderilmelerine kadargeçen yedi yıllık ıstıraı ları Amerikan tarihinin ve uluslararasıtarihin parçası haline geldi ve o kad:ır sık anlatıldı kiburada ayrıca söz etmeye gerek yok. Sacco ve Vanzctti hukukisürecin uzun zulmüne öylesine bir onurla t::ıhammülettiler ve Vanzetti'nin, ölüm cezasının verildiği duruşmadayaptığı konuşma öylesine etkileyiciydi ki. bu konuşma bütünbir Amerikalı kuşağın kalplerinde ve vicdanlarında yer ettive h&la anarşizmin birçok kişi için politik bir doktrinden dahafazla bir şey olmasına neden olun inancı bugün bile dilegetirmektedir.Böyle bir şey olmasayd1, sokak köşelerinde beni kUçümseyenadamlarla konuşarak yaşamımı geçirebilirdim. Fark edilmeden,tanınmadan, başarısız biri olarak ölebilirdim . Bugün başaıısızdeğiliz. Bu bizim kariyerimiz ve zaferimiz. Hayatımız boyuncahoşgürü, adalet, insanın insanı anlaması için. bugün tesadüfenyaptığımız işi yapamazdık. Sözlerimiz hayatlarımız acılarımı7,hiçtir! Hayatlarımız alınıyor -iyi bir ayakkabıcı ile yoksul birbalıkçının hayatları- hepsi bu! Son an bize ait; bu ıstırap 1-ıiziııızaferimiz!Britanya'da olduğu gibi ABD' de de 1940'larda, l>ııyııl, .. ıçüde savaşa karşı ıl:ireııişin bir sonucu olarak anar:!ll"' ı•·nı


496ANARŞİZMÇEŞITl.İ GELEN:Kl.Elt 497den canlanmaya başladı. Tecrübeli Yahudi ve İtalyan gruplarıkendi dillerinde dergilerini yayımlamaya devam ederken,yeni katılanlar aralarında yazarların ve sanatçıların dabulunduğu genç entelektüellerden oluşuyorlardı; çoğu askerlikhizmetinin vicdani reddiyle devlete direnmeleri nedeniyleanarşizme gelmişlerdi.New York, civarı ve Pasifik kıyısı yeniden doğuşun başlıcabölgeleriydi. New York'ta David Wieck ile Paul Goodman'ın da dahil olduğu bir grup arkadaşı, daha sonra Resista1ıceadını alacak olan Why'ı çıkarmaya başladılar; bu arada Ne\VYork'un kuzeyinde Holley Cantine ve Dachine Rainer anarşistteori ve edebi yaratım dünyalarını birleştirmeye çalışanve bir ölçüde başanlı olan Retort adlı anarşist bir dergi yayımlıyorlardı.Dorothy Day'in liderliğindeki Catholic Workergrubu, özellikle kendisini "tek kişilik devrim" olarak ilan e·den ve vergi kurumlarına yönelik çok yankı yapan direnişiyleGandhi'nin kararlı bir şekilde hareket eden tek bir kişininbinlerce kişiyi uyandırabileceği inancına yeni bir yön verenAmmon Hennacy'nin temsil ettiği bir Hıristiyan anarşizmineyöneldi. Göze çarpan yeni bir taraftar Partisan Reııieu"nun eski editörü D\vight 11acdonald'dı; Macdonald 1944'tefelsefi anarşizm ve P.asifiznıin dergisi olarak Politics'i kurduve aralln1nda George Orwell, Ignazio Silone ve Simone \Veil'ın da bulunduğu bazı önenıli yazarları dergisine çekti. Macdonald1957'de radikal denenıelerini Bır Deı·rinıcinin Anı1arıtMcmoirs of a Revolutionist) adıyla yayımladığında Kropotkin'denbir kitap adını ödünç almış oldu.Kaliforniya'da fa aliyetin esas nıerkezi San Francisco'ydu,ama ikinci bir odak noktası, koşulların bir araya getirdiğibirkaç genç şairin -aralarında en çolt göze çarpan \V illian1Everson'dı- libE>rter eğilinıli en az iki deı·gi yayınıladıkları veSan Francisco'daki benzer fikirlere sahip edebiyatçılarla temaskurdukları, Oregon \Valdport'taki vicdani redçiler kampıydı.San Francisco bu tür faaliyetler için uygun bir ortamsunuyordu, çünkü orada I\V\V'den ka:vnaklanan bir işçi sınıfıradikalizmi geleneği vardı; birçok İtalyan anarşisti bağ vemeyve bahçeleri oluşturdular ve uzun süredir anarşizmi benimsemişolan şair Kenneth Rexroth'un liderliğinde güçlübir edebi hareket ortaya çıktı. Rexroth'un 19401arın başındakurduğu San Francisco Anarşist Çevresi, tecrübeli İtalyanve Yahudi anarşistlerin genç entelektüellerle karıştıkları vezaman zaman birlikte çalıştıkları heterojen bir gruptu. Çevreyleve dergisi The Ark1a ilişkili şairler arasında KennethPatchen, Robert Duncan ve Philip Lamantia vardı ve yazar·}arının 19601arın karşı-kültürünün ağzı laf yapan sözcüleriarasında yer aldığı beat hareketinin de kuşkusuz ana kaynaklarındanbiriydi.1960'lar boyuıtca anarşizm, 19601ann öğrenci radikaliz·mini etkileyen hareketler arasındaydı ve o zamana kadartanınmayan bir yazar olan Paul Goodman hareketin sözcülerindenbiri olarak ulusal bir üne kavuştu. Paul Goodman'ın düşüncelerini ve anarşist düşüncenin seyrinin değişmesi·ne yaptığı katkıyı sonsözde ele alacağım. Ama edebi etkilermeselesine son vermeden önce Kaliforniya'da oturıın başkabir yazar hakkında bir şeyler söylemek gerek.Kuşkusuz anarşizmi gençler -yalnızca öğrenciler değilarasındapopüler kılan faktörlerden biri Batı Avrupa, KuzeyAmerika, Japonya ve Rusya'nın giderek teknolojikleşen kültürlerinemuhalefetiydi. Bu durumda, dolayım oluşturan e­sas kişinin, uyuşturucu ilaçlara ilişkin deneylerini, pasifiz.minin ve nüfus patlamasının, ekolojik yıkımın ve psikolojikmanipülasyonun tehlikelerine ilişkin öngörüyü 1960'lann ve1970'li yılların başlarının karşı-kültürünün birçok ögesini0önceleyen bir görüşte birleştiren Aldous Huxley olduğunuunutma eğilimindeyiz; çünkü ortodoks anarşistler onu hiçbirzaman kabul etmemişlerdir. Huxley 1930'larda KahraınanYeni Dünya'da (Brave New \Vorld) teknolojik merkezileşmenintahakkümü altındaki bir toplumun yaratabileceği m{ltı·tıksız materyalist varoluşa ilişkin ilk uyanları sergiliyonlıı.Huxley aynı romanın 1946 baskısına yazdığı önsözde. nıod•·nıtoplumsal eğilimlerde örtülü olan tehlikeden anc{lk ı·adılııılademi merkezileşme, ekonomik açıdan basitl


498ANARŞİZMÇEŞİTLİ GELENEKLER49"k.invari ve kooperatif' bir politikayla kaçırulabileceği sonucunavardı. Amaçlar ve Araçlar (Ends and Means), KahranwnYeni Dünya ve bunun genişletilmiş şekli (Brave New WorldRevisited) gibi sonraki yazılarında ve Birkaç Yazdan SonraBir Yaz (After Many a Summer) romanında Huxley, varolantoplumun anarşist eleştirisinin haklılığını açık açık kabuletti ve son romanı Ada'yla (lsland), William Morris'inHiçbiryer'den Haberler kitabından beri anarşist bir ütopyayaen fazla yaklaşan yazar oldu.1960'lar karşı-kültürü sirasında ABD' de ortay·a çıkan YeniRadikal eğilimlerin ve örgütlenmelern büyük kaleydoskopunda,anarşist bağlılıklarin nadiren açıkça beyan edilmesive kendini anarşist olarak adlandıran grupların sayıcaaz ve dağınık olması nedeniyle her zaman varlığını tespit etmekkolay olmasa da, anarşizmin önemli bir rol oynadığınakuşku yok. Etkisi gücünü açıkça hissettiriyordu. 1968'deCommentary'ye yazdığım bir makalede -"Anarchism Revisited"-şöyle diyordum:Pratikte birçok gözlemci anarşizmi Yeni Radikal düşünceninçoğulcu yelpazesinde önemli ve merkezi bir öge olarak görüyor.Hareket üzerine içerden yapılan çalışmaların en iyisi belki deJack Ne\Vfield'in Peygabervari Bir Azınlık'ıdır (A Prophetic Minority;1966) ve Newfield pasifizm ve sosyalizmle birlikte anarşizmide Yeni Sol üzerindeki üç temel etkiden biri olarak ele almakonusunda hiç tereddüt etmiyor. Bazen etki yüzyıllar üzerindengelen uzun ama yoğun bir ışık halini alır; örneğin 17.yüzyılda \Vinstanley'in Digger'lar üzerindeki etkisi. Ancakgenel olarak Kuzey Amerikalı Yeni Radikallerin çoğu, yaşayanama tipik olmayan Eski Anarşist Faul Goodman'ı okuduğu halde,Kropotkin'in Karşılı.kir Yardımlaşnıa'sım ya çl.a Bir Deı•rinıcininAnıları'nı okumuş birini bulmak zordur. Genel olarak, gelenekselsosyalizmin ve pasifizmin temel düşünceleri gibi anarşizmintemel düşünceleri de Yeni Radikallere (gönüllü yarı ca­Riller kuşağı) doğrudan okuma yoluyla değil, New York, BayArea, Los Angefes, Vancouver ve Montreal'deki bazı yerlerinhavasını istila eden eski ideolojilerin zihinsel açıdan besleyicibir tür karışımından gelmektedir. Ama kuşaklar boyunca anar-şi.stlerin dudaklarından düşmeyen temel öğretiler mevcuttur:Devletin reddi, iyi yaşam için konforun terk edilmesi, doğrudaneylem, ademi merkeziyetçilik. işlevsel grubun onceliği, katılım.O sırada tam olarak değerlendiremediğim halde, on yılınsonuna doğru, karşı-kültür çözülmeye başladığı zaman sokakşiddetine yönelen Abbie Hoffinan ve Jerry Rubin'in vebombalamalara, kundaklamalara yönelen Weathermen'ınliderliğinde ortaya çıkan Bakuninci ayaklanmacılığın kalıntılarıda vardı. Ancak, 19601arda Yeni Radikal hareketin buyönde verdiği işaretler çok kafa karıştırıcıydı, çünkü Bakunincitaktiklere başvuranlar, İtalya ve Almanya'daki sol te·rörist gruplar arasında da olduğu gibi, genellikle otoriter dayatmalarıylabirlikte Leninist disiplinli komplo anlayışlarınıda çekici buluyorlardı.1980'lerde ABD' de anarşizm, faaliyet açısından geçici birgeri çekilme dönemindeydi, ama anarşist kişilikler ve sürekliolarak geçmişin olaylarına ilişkin kitapların basıln1nsı doktrineve onu yayan insanlara yönelik büyük ilginin devamettiğini- göstermektedir. Washington'dn geçici olarak tahtaçıkan ve büyük köktendinci tabanın de;;teğini alan muhafazakarlığakarşın, anarşizmin temel düşünce:2ri ·çevre sorumluluğu,sivil özgürlükler ve azınlık hakları gibi günceleğilimlerle ilişkili olarak- 1880'lerden bu yana hiç olmadığıkadar ciddiyetle ve daha az korkuyla ele alınıyor. Yazıları vedüşünceleri Birinci Islahat'ın koruması kapsamında serbestçeokunduğu halde, yurtdışındaki anarşistlerin hiilii ABD'yealınmamaları Amerikan toplumunun çelişkilerinin iyi birörneğidir.


SON SÖZ 501xvSON SÖZSonuna geldiğim bu kitap akla iki soru getiriyor. Klasikanarşizm ; bir asırdan fazla zaman önce Bakunin ve arkadaşlarıtarafından yaratılan tarihsel hareket, neden 20. yüzyılınbaşlarında başarısızlığa uğradı? Ve çok daha geniş birşey olan anaı·şist düşünce neden ve nasıl ayakta kaldı ve 20.yüzyılın sonlarında yeni biçimlerde yeniden ortaya çıktı?İlk 8oruyu yanıtlamak için sanırım özimge ile gerçeklikarasındaki bir çelişkiye başvurmak gerekir. Anarşistler kendılPl'İnİher zaman devrimci olarak gördüler ve teoride öyleydiJ,.ı·.Ancak pratikte, 19. ve 20. yüzyılın örgütlü anarşizmihır dPvrim hareketinden çok bir isyan hareketiydi. Kişiseld••gc·ı·IPrİn yerini kolektif değerlerin alması, bireyin devletetalıİ.\'l'Iİ gibi tüm içerimleriyle birlikte ekonomik ve politiknı•·rlu·1.İIP!;llllr>ye doğru 18. yüzyılın ortasından itibaren geli­;.ıı•ıı •·ıilıııı" k:ırşı bir protesto, kararlı bir direnişti. Modernç ;ıf ın g"ITi·k hıplumsal devrimi aslında her bilimsel ve teknolojiki lı •rlı•ııııınin katkıda bulunduğu, bölgeleri uluslar halindehirl•'''' irı·tı ve bugün bölgeler, halklar ve sınıflar arasındakiten1P] fa rlllılıkların niteliksiz bir türdeşlik içinde eşitlendiğitek bir dun.va yaratan bu merkezileşme sürecidir.Anarşistler İnsan onuru ve bireysellik adına bu olumsuzdevrinıi protesto ettiler ve protestoları gerekliydi; belki deen büyük başarılarıydı. Ama onla1·1 modern tarihteki hılkimeğilim i(' karşıtlık içine soktu. Eleştirn1ek_ için dışarda kaldılarve ele!?tirileri düş kırıklığına uğramış idealizmler:iyle güçve keskinlik kazandı. Modern toplumun maddeciliğine, katıdisiplinine, konforn1izmine meydan okudular ve pastoral birgeleceğe bakarken aynı zamanda ölmekte olan bir geçmişiniyi yönlerini de savundular. Bu artakalan tutuculuk eski veyeni, anarşizmin tüm biçimlerinin bir özelliğidir.Bugünü amansızca eleştirmeleri klasik anarşistlerin büyükgücüydü. Onları bir hareket olarak zayıflatan geçmişeve geleceğe doğru itkileri oldu. Çünkü desteklerini esas olarakbaskın tarihsel eğilimle uyum içinde olmayan, etkilerive sayıları giderek azalan toplumsal sınıflardan alıyorlardı.Liderlerinin ne kadar çoğunun vicdan sahibi beyefendilerdenve gerçek bir Hıristiyanlık adına kiliselerine başkaldırandin adamlarından oluştuğunu gördük. Hareketin tabanınınnasıl zanaatkarlardan, yoksul ve ilkel köylülerden.Shaw'un "layık olmayan yoksullar" diye selamladığı, Marx'ın ise Lümpen proletarya diye elinin tersiyle ittiği alt sınıflarınşu miskin, isyancı kesimlerinden oluştuğunu gördük.Anarşizm bir açıdan, mülksüzlerin, 19. yüzyılın maddi ilerlemesininJuggernaut'u [bir Hint mabudunun ismi; insanınkendisini körü körüne fe da etmesini gerektiren inanı;; k:ırşısınaçıkan her şeyi yok eden büyük bir güç. ç.n. I tur••fıııdanbir kenara atılanların büyük isyanı haline gPldi. 11u sınıflarınherbiri kendi tarzında bağımsızlığı vı• lıil'i',Vselliği savunuyordu,ama anarşizmin kara bayrağ• altında toplanmayabaşladıkları 1860'1arda bile toplumun yapısındaki, zenginliğinbölüştilmesİndeki ve üretim yOnlPnılerindeki büyük değişikliklerinbir sonucu olarak yerlf•rinden edilmişlerdi.Öte yandan, anarşizmin en guçiü olduğu ülkeleı· ve bölgelersanayinin en az geliştiği ve yoksulların en yoksul olduğuyerlerdi. İlerleme anarşizmi.o ilk kalelerini yuttukça, fabrlk_a. İşçileri zanaatk_iı.rların yerini aldıkça, aristokratlar topraktankopup yeni plütokrasi taraf1ndan massedildikçe anarşizmözgün destek kaynaklarını yitiımeye başladı.Bu arada, merkezileşme ve tekbiçimlilik eğilimine en yak1ndandahil olan sınıfları kazanamadı. Klasik dönen1d(-,1939'a kadar, Marx'ın kiiçük buıjuııalar diye bir taraf:ı J.ıraktığJ bürokratlar ve işadamları, profesyoneller, dııkl-:ııısahipleri ve memurlaı· anarşist davaya çok az taban :;;q•l:ıdılar. Sanayi işçileri nrn$1nda bile anarşistlı>r .v alıııı··" ı·.


502 ANARŞİZMve sınırlı zaferler kazandılar. Barselona'nın fabrika işçilerininİspanya İç Savaşı'nın sonuna kadar anarşist saflardakaldıklan doğrudur, ama onlar köken itibanyla çoğunluklaaşırı yoksullukları yüzünden topraktan sürülmüş Endülüslüköylülerdi. Anarko-sendikalizmin uzun bir süre Fransız sendikalarınahilkim olduğu, Hollanda ve İtalya işçi hareketlerindeönemli bir rol oynadığı doğrudur. Ama bunlar kuşkuluzaferlerdi, çünkü Sendikalizm aslında merkezileşme eğilimiylebir uzlaşmayı temsil ediyordu. Malatesta'nın ileri sürdüğügibi, dönemin politik ve sınai biçimlerini çok yakından takipetmeye, devletin ve sanayinin dev örgütlenmelerine, sonundaanarşizmden uzaklaşıp başlangıçta karşı çıktığı merkeziyetçidüzenin parçası haline gelen dev işçi örgütleriyle muhalefetetmeye çalıştı. Fransız CGT'si anarşist denetimindenJouhaux gibi reformistlerin ve sonunda da komünistlerin ellerinegeçti. Her zaman reformizme öfke duyan CNT bile sonundaiç savaş sırasında liderlerini İspanyol koalisyon hükümetinegönderdi ve cumhuriyet yaşasaydı Fransız CGT'siyle aynı yönde ilerleyeceği kesin gibi görünüyor; 1938'desosyalist UGT'yle ittifak kurması gittiği yönün bir belirtisiydi.O halde uzun vadede anarşist hareket sanayi işçilerinikazanma girişimlerinde hemen hemen tam bir yenilgiye uğradı.Genel olarak sendikalizmin kitle tabanı -olduğu zamanümitsizdurumdaki insanlardan oluşuyordu ve bu durumlardeğiştiği ve böylesine aşın bir doktrini çekici bulan kişilerinhayatları biraz düzeldiği zaman çabucak dağılma eğilimindeydi;bir zamanlar bir milyondan fazla üyeye sı;ıhip bir örgütlenmeolan CNT'nin 1970'lerde İspanya' da bir kitle hareketiolarak yeniden ortaya çıkamaması, yaşam standartlarıdeğiştiği zaman eski tür anarşist hareketlerin başına nelergeldiğinin iyi bir örneğidir.Klasik anarşist hareket kendi devrimci taktiklerinin zayıflığındanda etkilendi. Spontanlık niteliğine sahip olan a­narşist eylem bununla birlikte, hemen hemen tam bir koordinasyoneksikliğinin zayıflığını taşıyordu. Daha komplocuanarşistlerin kafasında sonunda binyılcı toplumsal devrimiSON SÖZ 503kucaklayacak büyük strateji programları kuşkusuz vardı.Ama anarşist isyanın tarihi yalnızca sersemletici bir küçükayaklanmalar, bireysel şiddet eylemleri, zaman zaman toplumugerilim içinde tutmaya hizmet eden ama kalıcı sonuçlanolmayan grevler kanşımını sergilemektedir. Tipik anarşistisyanlar Benevento, Zaragoza ve Lyon'dakiler gibi yerel,yalıtılmışlıkları nedeniyle kolayca bastırılan ve başarısızlıklarıylagenel olarak halkın gö.i.ünde anarşist davanın itibarkaybetmesine neden olan ayaklanmalardı. Eylemle propagandaçok sık olarak negatif propagandaya dönüştü . .İspanya'da anarşistler ve CNT'nin müttefikleri, ispanyaİç Savaşı'nın başında Katalonya ve Levant'ta generallerinayaklanmasını bastırdıktan sonra devrimci bir duruma benzerbir şeyin var olduğu doğrudur. Ama bu durumu anarşistleryaratmadılar, durum onlara teslim edildi ve örgütsel tutarlılıklarınınolmayışı elde ı>tLikleri üstünlükleri ellerindetutmalarını önledi; birkaç ay İ\"İnde devrim ellerinden kayıpgitti. Aslında her yerde kl::ıı-ıik dönem boyunca anarşistlerson derece bireyci amatör iı-ıyııııcılar olduklarını gösterdilerve bu rolde zaman zaman ba:,ıarı\ıydılar, ama hiçbir durumdabir devrimi kazanan VI' saJ.!lamlaştıran kalıcı çabayı sürdünnekapasitesini sergih•nu·dil4•r.Anarşistlerin devrimci Pylt·nıciler olarak başansız!ıklarınabağlı olarak, kurgusal devrimlerini izleyecek topluma i­lişkin pratik önerilerinin zayıflığı ortaya çıkıyordu. Yaratmayıumut ettikleri yeni dünyanın ayrıntılı planlarını yapmayıreddederken dürüsttüler, ama özgül öneriler getirmekonusundaki isteksizlikleri ve köleliğin hüküm sürdüğü bugünhayal edilemeyen çeşitli kooperatif ilişkileri yaratmalarınısağlayacak karşılıklı yardımlaşma düşüncesi, insanlardapp.storal bir topluma ilişkin muğlak ve yavan bir görüşeyol açıyordu. Endülüs köylüleri gibi ilkel ve muhafazakar e­ğilimli insanlar bu görüşü kabul edebilir ve herkesin baı-ıi1kardeşlik içinde yaşayacağı Tanrı'nın yeryüzü kral1ığına ı­lişkin kendi binyılcı özlemleriyle ona hayat verebilirlo•rdiEntelektüeller ve sanatçılar da kendi fantezilerinin v•· lııır,ı


504 ANARŞİZMSON SÖZ 505gulannın etrafında kristalleşebileceği bir tür mit olarak kabuledebilirlerdi Ama 19. yüzyılın olguculuğundan etkilenmişsırndan işçi sınıfı ve orta sınıflar H.G. Wells'in kiihincehayallerinin tersine-, arzu ettiklel'İ rahatlatıcı somutluk vekesinlikten yoksun olduğu için anarşist görüşü reddettiler.Anarşist görüşün başka bir rahatsız edici özelliği, elde e­dilmesinin binyılcı kıyamet gününe kadar sonsuz bir şekildeertelenmesiydi; bir tür gerçekleşmesi imkansız düştü ve insanınyemek saatine kadar oruç tutması bekleniyordu. ÇünküBakunin'i ve Kropotkin'i izleyen anarşistler politik vetoplumsal mutlakçılardı ve parça parça reformları ya da çalışmakoşullarında sendikaların istedikleri ve iyiliksever yada du.vnrlı işverenlerin kabul ettikleri düzeltmeleri sonunakad ar VP tutarlı bir şekilde horgörüyorlardı. Bütün bu türk:ızaııınıların geçici ve aldatıcı olduğuna ve ancak anarşistnıuj luluk devresinde yoksullann daha iyi duruma gelebilec••k!Prineinanıyorlardı. Yoksulların birçoğu başka türlü dü­:;ıuııdıi ve reformistleri izledi. Tamamen maddi açıdan bakıldıf:ııırlane kadar haklı oldukları -ve anarşistlerin ne kadarfı;ıl\''''· oldukları- modern kapitalizmin niteliğindeki, Batıdıuıı·u·ıında yaşam standardının yükselmesine ve boş zamaıııııhr·lirı:in bir şekilde artmasına ve kızgınlıkların keskinlif6ııı "ıı"ıiı:e körelterek doğal toplumsal kooperasyon güçlerini1.:ı ı·ı ılııtan refah devletinin ortaya çıkmasına yol açan radikalrl··•'. •İmi gözler önüne sermiştir.IJ.,l:ırı,uyla tarihsel anarşist hareket, ulus-devletin ya dakapitalı·d "konorninin karşısına, dünya nüfusunun herhangibir g-r•ııi ... : lu•:;İnıini kalıcı bir şekilde ikna eden bir alternatifko.vnı:ıyı t.:ı,ı:ıraman1ıştır. Uzun vadede tarihsel olarak çağrl


506 ANARŞİZMSON SÖZ 507de insanlar gibidirler ve onların yerini alacak ve belki de onlarınerdemlerinden ve hatalarından ders alacak yeni hareketlreyer açılabilmesi için huzur içinde ölmelerine izin vermekgerekir.Şimdi sici-lin benim iİeri sürer gibi göründüğüm kadar o­lumsuz ofilp olmadığını sormalıyız? Tarihsel anarşizmin yararlıdersler çıkarabileceğimiz olumlu yönleri yok muydu?Aslında anarşist hareket geleeeği kendi haline bırakmaklayetindiği ve liberter diişünceleri dolaysız ve somut görevlereuygulamaya giriştiğinde sınırlı ve yerel başarılar elde etti.Barselona'da fabrikaların ve kamu hizmetlerinin üstlenilmesive işletilmesi, İspanya'da ve Makhnovist Ukrayna'daiyi işleyen köylü kolektiflerinin yaratılması, İspanya'da içsavaştan önce yetişkinlerin ve gençlerin eğitimine yönelikhareketler ve anarşistlerin Britanya, Fransa ve diğer ülkelerdekiözgür okul deneylerine katılmaları, Britanya ve ABD'de Yahudi anarşistlerin yarattıklan. karşılıklı yardımlaşmakurumlan: Bunlar daha iyimser dönemlerinde anarşist hareketinbüyük devrimci amaçlarıyla karşıla_ştırıldığında mütevazıbaşarılar olabilirler ve Kropotkin'in tahayyül ettiği gibitam bir anarşist toplumun var olabileeeğini ya da var o­lursa işleyebileceğini kanıtlamazlar. Ama bazı koşullardaekonomik ve sınai ilişkilerin örgütlenmesinde gönüllü yöntemlerinotoriter yöntemlerden daha pratik olabileceğini veanarşizmin totaliter tarza hemen bir alternatif sunabileceksomut bir yönü olduğunu göstermişlerdir.Ama geçmişin ya da bugünün herhangi bir anarşist hareketindebulunabilecek başka bir olumlu faktör daha vardır,o da özgür ve hümanist bir toplumun hayatta kalması içingerekli olan bir tutumu, mantıksal ucunda ve saflığında ortayakoyarak, bir mihenk taşı görevi görmesidir. Hala dünyayıpençesinde tutan evrensel merkezileşme hareketininvarlığını ve karşı konulm az gücünü tanımak, onu kabul etmekdeğildir. İnsani değerler yaşayacaksa, totaliter bir homojendünya idealinin karşısına bir karşı ideal konmalıdırve bu karşı ideal 17. yüzyılda Winstanley'den bugüne kadaranarşist ve anarşiste yakın yazarlara esin kaynağı olan safözgürlük görüşünde var olur. Kuşkusuz hemen anlaşılmazve bir ideal olduğu için hiçbir zaman anlaşılmayabilir. Amaböyle bir saf özgürlük kavramının varlığı bile, durumumuzudeğerlendirmemize ve amaçlarımızı görmemize yardımcı o­labilir; hAla elimizde tuttuğumuz özgürlükleri merkeziyetçidevletin yeni tecavüzlerine karşı korumamıza yardımcı olabilir;kişisel değerlerin h§la geçerli olduğu alanları korumamıza,hatta genişletmemize yardımcı olabilir; salt hayattakalmamız, dünyanın merk€ızileşmeye doğru eğilimi tilin tarihselhareketler gibi (Bakunin'in anarşizmi dahil olmak üzere)ivmesini kaybedene kadar geçecek önümüzdeki kritik onyılları yaşamamız gibi acil ihtiyaçlarımıza yanıt verebilir,bireysel seçime ve yargıya dayanan ahlaki güçler onun çürümesisırasında kendilerini yeniden ortaya koyabilirler.Söylediklerimde örtük bir biçimde, birçok klasik anarşistindevrimci pürist tutumu önemli ölçüde değişikliğe uğramaktadır.Çünkü tarihe döndüğün1üzde, anarşist düşüncenintemel özelliklerinin, tarihsel haı·eketten daha eski olmaklakalmadığını görürüz. Ayrıca hem verme hem de alma açısındanonun sınırlarını çok aşmışlardır. Godwin, Tolstoy,Stirner, Thoreau gibi adamlar anarşist sıfatını kabul etmemişlerdir.Katkıları tarihsel hareketin dışından gelmiştir vebazı açılardan -Godwin ve Tolstoy'da özellikle şiddet açısından-Bakunin ve Malatesta gibi aktivistlerin tezlerine karşıbile çıkmışlardır. Öte yandan, anarşist doktrinin temel Iiberterve ademi merkeziyetçi özellik1eri yalnızca örgüt .lü anarşistgruplarda ·değil Rus ve Amerikan popülizmi, lspanyolfederalizmi Meksika radikal tanmcılığı gibi hareketlerde debulunmaktdır. Gandhi'nin ve Hindistan Ulusal Kongresi'ndekiarkadaşlarının, Britanyalı egemenlere karşı mücadeelerinikazanmalarını, işbirliği yapmayarak direnme teknıklerinisağlamıştır ve Hindistan'ın kurtuluşuyla birlikte dünyanınher yerindeki imparatorluklar çökmeye başlamış.tır.Ve bizim dönemimizde, İsrail kibbutizmi [kolektif çiftlıkl.Hindistan'daki köy topluluğu hareketi ve hatta Proudhon'un


508 ANARŞ]ZMSON SÖZ509Halk Bankası'nın uzak akrabaları olan Kuzey Amerika KrediBirlikleri gibi, genel merkeziyetçi eğilime ümit verici alternatiflersunan bazı hareketlerin esinlenmesine yardımcıolmuştur.Tarihsel anarşizmin genellikle göz ardı edilen bu özelliklerinden-hükümetlere rağmen insan toplumlarında varlığınısürdüren güçlü Karşılıkçı ögeleri görmesi, zaman zaman acilsorunlara parlak çözümler bulması, dışarıdan gelen düşüncelereve itkilere genellikle gönülsüz açıklığı ve sık sık farkındaolmadan kendisinin keyfi olarak tasarlanan sınırlarınınötesindeki düşüncelere önemli katkılarda bulunmasındansözettim, çünkü bunların, 17. yüzyılda İngiliz Milletler Topluluğu'ndaWinstanley'den tutun da, 1960'lardan itibarenortaya çıkan ve eski anarşistlerin kendi yaşam lan ve dünya·lan üzerine düşünerek hakikatlere deneyim yoluyla vardık·ları için -ismi kabul etmeseler bile- .ınarşistler gibi davran·maya başlayan genç asilere kadar, adlandırılmamış bile olsagerçek anarşistler arasında deva ı_n eden, dogmanın saflığınaçok da bakmadan sürüp giden güncel bir pragmatik aktivizmitemsil ettiklerine inanıyorum.Hemen hemen dünya çapında son çeyrek yüzyılda gördü·ğümüz, şehitler listesi ve parolalarıyla tarihsel anarşist ha·reketin yeniden canlanması değildi. Güniın1üzün önemli ol·gusu oldukça farklı bir şeydir, bu kitabın önsözünde belirt·tiğim olağanüstü spontan yenilenme gücü kalıcı dogmalarkuramnmnsına, değişkenliğine ve dolayısıyla uyarlanabilirliğinebnğlı olan anarşist düşüncenin özerk bir yeniden canlanmasıdırAnarşizn1 özündı·. vnr olmak için kalıcı örgütlennıelerebağımlı olmayan, birlıiriylP iliş.kili tnvıı·ların anti-dogmatikve yapılanmamış bir yığını olduğu için, koşullar elv·erişli olduğuzaman serpilebilir ve bir çöl bitkisi gibi tomurcuk ver·mek için :--·ağınurları bekleyerek ınevsimler, hatta yıllar boyuuyuklayabilir. Partinin, dogmanın aracı haline geldiği sıradanbir politik inancın tet·sine , kendisini ileri gdtürecekbir harekete ihtiyacı yoktur; önemli öğretmenlerinin birçoğuGodwin ve Stinıer, hatta bir "sistem" icat ettiği ya da öğretilerininçerçevesinde bir parti kurulabileceği önerisini reddedenProudhon gibi yalnız insanlar, kararlı birey'lerdi. Anarşizminson yeniden canlanışı sırasında olanlar, temel liberterdoktrinleri içeren düşüncelerin ve onlarla ilişkili yöntemlerin,eski anarşist örgütlenme kalıntılarının çok 'ötesinde,yeni hareket tipleri, yeni radikal eylem tarzları yaratarak,ama şaşırtıcı bir sadakatle -"anarşizm" sözcüğünün ne anlamageldiğini bile bilmeyen gençler arasında bile- toplumuyeniden biçimlendirme konusunda liberter geleneğin ufukaçıcı düşünürlerinin öğrettikleri temel düşünceleri yenidenüreterek patlamasıydı.Anarşist düşüncenin yükselişi esas olarak I939'dan sonraBakunin ve Malatesta'dan gelen geleneği zayıf bir şekildesürdüren grupların dışında gerçekleşti. Dönüm noktası olanon yıl 1960'lardı. İhtiyatlı kariyerist gençliğin on yılı olan1950'ler gördüğümüz gibi, anarşist düşünceler için bir kışuykusu dönemiydi. Anarşizm dönemin edebi ve sanal!;aJ yaşamınaküçük bir katkıda bulunmuş olabilir; Britnnya'dnYeni Apokaliptikler ve Yeni Romantikll'r arıs1111laki, AmerikaBirleşik Devletleri'nde ise "beat" .airl(•ri ve· romancılarıarasındaki etkisi çok belirgindi, hu aradn g:ı•rı,:eküstücülükAvrupa kıtasında açık bir :;:"kild•· anarı;ıist yönelimlerle yenidencanlandı. Anı a J!)f)O'IPrİn sonuna kadar bir bütün olarakdoktrine yön('lik yPnİ lıir ilg-ı oı-taya çıkmadı. Sonra düşüncebirden biı·f' yenidPn günd


510 ANARŞİZMSON SÖZ 511yönelik olmayan, geleneğin ilk tarihleri yayımlandı. İlkiFransa'da yayımlandı: 1949'da Alain Sergent ile ClaudeHarmel'in Anarşinin Tarihi (Histoire de l'anarchie) ve 1955'te Jean Maitron'un Fransa'da Anarşist Hareketin Tarihi(Histoire du mouvement anarchiste en France), ardından1965'te Daniel Gu8rin'in taraflı ve sınırlı ama canlı anlatısıAnarşizm (L'Anarchisme). İngilizce çalışmalar arasında bukitap (Anarchisme) ilk olarak 1962'de (Britanya baskısındanbir yıl önce) ABD'de basıldı, James Joll'un Anarşistler'i (TheAnarchists) ise 1964'te yayımlandı. 1960'larda ve 1970'Ierdeyayımlanan bir dizi antoloji de ünlü anarşist metinleri tanıtmanın yanı sıra, uzun süredir baskısı tükendiği için unutulmuşolan birçok metni de gündeme getirdi ve böylelikle klasikmetinler yeniden basılmadan önce bile anarşist düşüncelerintanıtıcı derlemeleri bulunabilir hale geldi, ardından dakaçınılmaz olarak Godwin ve Kropotkin, Proudhon ve Bakunin'inyeni ve gözden geçirilmiş çevirileri y:·yımlanmayabaşlandı. Neredeyse yüzyıldır basılmayan Godwin'in PolitikAdalet'inin üç yeni baskısı ardı ardına çıktı. En iyi antolojilerIrving Horowitz'in editörlüğündeki- Anarşistler (The Anarchists;1964), Leonard Krimerman ve Lewis Perry'nin hazırladığıAnarşizmin Modeli (Patterns of Anarchy; 1966), MarshallShatz'ın hazırladığı Anarşiznıın Temel Çalışnıaları. (TheEssential Works of Anarchism ; 1971) ve George Woodcock'un hazırladığı Anarşist Okur' dur (The Anarchist Reader).O zamandan beri anarşizmin uzak geçmişini araştırmakiçin bilimsel çabalar gösterildi. Gustav .Landauer ve EliseeReclus, Paul Brousse ve Voltairine de Cleyre gibi daha önemsizama ilginç simalar gün ışığır.a çıktı; Richard Drinnon'ın1961'de yayımlanan Cennette Asi'yi (Rebel in Paradise) yayımlandıktansonra Emma GOldman ve Alexander Berkmanhakkında o kadar çok kitap yazıldı ki romantik bir külttensöz etmeye başlamak mümkün. Paul Avrich'in Rus DevrimindeAnarşistler'i (The Anarchists in the Russian Revolution;1973) ve John Quail'in The Slow-Burning Fuse: TheLost History of the British Anarchists (1975) gibi yapıtlardaulusal hareketlerin tarihleri ele alındı; Haymarket Trajedisive İspanya'daki anarşist kolektifler gibi anarşist tarihin dra·matik olaylan ayrıntılı araştırmaların konuları haline geldi.Açıkça görüldüğü gibi anarşizm akademik ve popüler tarihçileringözde bir alanı haline geldi, ama hiç de keJ:?-di çıkarlarıiçin açtıkları bir alan değildi, çünkü çabaları bir felsefeolarak Avrupa ve Kuzey Amerika tarihinin önemli bir dönemindekietkili bir hareket olarak ona saygınlık kattı. Ayrıcabugüıilerde anarşist düşünceleri jnceleme ya da belki de benimsemeeğiliminde olanlar için çok geniş bir bilgiyi ve özgünmalzemeyi kullanılabilir hale getirdiler; 19401arda bileanarşizm üzerine ne kadar az ciddi şeyler yazıldığını ve nekadar az metnin basıldığını anımsayınca bundan memnuniyetduyuyorum..Bu kitabın gözden geçirilmiş ve güncellenmiş bölümleriningöstereceği gibi, anarşizmin kendisi akademisyenler a·rasındaki bu etkinliğe paralel olarak gençler, özellikle debirçok Avrupa ve Amerika ülkesindeki entelektüeller ve öğrencilerarasında hızla yayılan bir inanç olnrnk yeniden ortayaçıktı. Belirli dönemlerde bu bölgelerde nl'lı>r olduğunuana hatlarıyla verdiğim için, şimdi 1960'1arda V


512 ANARŞiZMden oluşmuyor. Şimdi vicdan sahibi soyluların ve ümitsizköylülerin yerini Umitsizliği genellikle maddi olmayan, vicdansahibi orta sınıf aldı ve bunlar artan bir bohem gruplabirlikte köylüler ve yoksullardan oluşan eski anarşist tabanıhemen hemen tamamen yerinden ettiler.1960'larda Britanya anarşist dergisi Freedom okurlarınailişkin bir araştırma yaptı. Ankete yanıt veren 457 kişidenkırkı sanayide çalışıyordu, ama altısı yöneticiydi. Yirmi üçütoprakta çalışıyordu, ama bunlardan sekizi kendi çiftlikleri·ni işletiyordu ve biri çiftlik yöneticisiydi. On dokuzu haber·leşme ve ulaşımda çalışıyordu. Ve geleneksel işçiler ve köy·lüler grubuna dahil olanların toplamı bu kadardı; yöneticile·ri ve mülk sahiplerini çıkarırsak %15. Öte yandan elli iki öğ·retmen, otuz öğrenci, yirmi mimar, on altı gazeteci ve yazar,sanatla ve eğlence işleriyle uğraşan yirmi üç kişi, kitap işiy·le uğraşan on iki kişi, bilimsel araştırmayla uğraşan yirmibeş kişi ve sağlık ve refahla ilgilenen yirmi beş kişi; nihayetkırkı çeşitli idari ve memuriyet işlerindeydi. Beyaz yak.altla·rın ya da en azından kol işçisi olmayanların oluşturduğu ço·ğunluk çarpıcıydı. Gençlerin oluşturduğu çoğunluk da öyle.19401arda anarşistler yüksek bir oranda yaşlılar ve nostal·jik kıdemlilerden oluşuyordu, oysa 1960'1arda bu grubun'k65'i kırk yaşın altındaydı ve böyle bir çalışma 1980'lerdeyapılsa daha düşük değil, muhtemelen daha yüksek bir orançıkacnğını sanıyorum . Daha da önemlisi gençler arasındadaha glıçlü olan sınıfsal kaymaydı. Altmış yaşın üzerindeolanların '/c1fi'i işçi sınıfındandı, bu oran otuzlu yaşlarındaolanlarda 'k 23"e, yirmili yaşlarında olanlarda 9c lO'a düşü·yordu. Britanya"dnki yeni anarşistler -bu Hollanda'daki Kabouter1er,Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Yeni Radikalleı-ve 1968'de Paris'te ayaklanan öğrenciler için de hemenhemen aynı ölçüde geçerlidir· muhalif bir orta sınıf gençlikhaı·eketi yatatıyorlaı-dı.Yeni anarşistler sadece sınıfsal olarak farklı değillerdi,geldikleri yerler de farklıydı. Tarihsel anarşist hareket, Fran·sa bir yana, İspanya, İtalya ve Ukrayna gibi teknolojik veSON SÖZ 513toplumsal olarak geri kalmış ve otoritenin gerici ve yan feodalbir biçim aldığı ülkelerde en güçlüydü. Oysa yeni anarşizmdevletin yumuşak bir refah devleti görünümüne büründüğüve zaman zaman ortaya koyduğu vahşetinin açık ifadelerindençok, çokuluslu korporatif kapitalizmle işbirliği içindegündelik yaşam üzerindeki dejenere edici etkisiyle genç·leri rahatsız ettiği, teknolojik olarak ileri ülkelerde en büyükadl.1'lları' attı. Yardımseverlikle yönetilen ve ekonomikolarak çokuluslu şirketlerin (çoğunlukla Amerikan) hakimi·yeti altındaki benim ülkem olan Kanada oldukça iyi bir örnektir.1949'da yerleşmek üzere bu ülkeye geldiğimde faaliyetgösteren tek bir anarşist grup, yayımlanan tek bir anar·şist dergi yoktu; 1960'lara kadar kendilerine anarşist diyenbir düzineden fazla örgütsüz birey bulamadım. Bugün du·varlara bakan biri büyük ya da küçük tüm Kanada kentlerindeoldukça aktif sempatizanlar olduğunu anlar. İkisi Toronto'da, ikisi Vancouver'da olmak üzere, aralıklı olarakpropaganda dergileri yayımlayan dört grupla temas içindeyim,bu arada 1960'ların öğrenci ayaklanmasından çıkan üçaylık teorik dergi Our Generation Montreal'de anarşist birdergi olarak çıkmaya devam ediyor. Montreal'de aynca geli·şen bir libetter yayınevi var: Black Rose Books. Bu aradaKanada anarşist hareketindeki güçlü akademik ögenin varlığı,bu şehirde geniş uluslararası bağlantıları olan bir Anarc·hos Institute'un varlığıyla sergileniyor. Ama Kanada'dakianarşizmin tek yönü akademik ilgi değil. Kendilerine Doğ·rudan Eylem adını veren bir grubun üyesi olan beş Vancou·ver'lı militan, Toronto'daki Cruise füzeleri için parça yapanbir fabrikadaki patlama da dahil olmak üzere çeşitli sabotajeylemleri nedeniyle şu anda hapis cezalarını çekiyor. Bugrup tipik bir şekilde yalnızca savaş karşıtı hareketle değil,çevrecilerle (Vancouver Adası'ndaki tartışmalı bir elektrikSantralini havaya uçurdu) ve radikal feminizmle de (kadınlarayönelik şiddeti sergileyen kasetler satan video dükkanlarınayangın bombalan attı) bağlantılıydı.Anarşizmin neden bu kadar farklı sınıfları, özellikli' ıl1·


514 ANARŞİZM515gençleri etkilediğini ve neden bu kadar farklı alanlarda etkiliolduğunu tartışırken, zaman zaman görkemli zaman zamankomik olmakla birlikte anarşizmin yenilgilerinin bile onunlehine işlemiş olması olasılığını göz ardı edemeyiz. Anarşizm,modern ideolojiler arasında hemen hemen tek başına, hiçbirzaman gerçekten dert'enmemiş olmak gibi kuşkulu bir. erdemesahip çıkabilir. Hiçbir zaman iktidara gelmediği için hiçbirzaman iktidarda itibardan düşmemiştir; bu anlamda lekelenmemişve bozulmamış bir imgeyi, pratik açıdan gelecektenbaşka bir şeyi olmayan bir düşünce imgesini sunmaktadır.Başarı onu kirletmedi ve --özellikle de 1960'lardak.i ruhhalleri içinde- gençler açısından bu eşsiz ve güçlü bir avantajdJ.Eski anarşist şarkı "Yenilen asilere çiçek" sık sık söyleniyordu.Yenilen asilerin arkasından gelenler çiçeklere elkoydular ve onları silah namlularına taktılar.Düşünceleri ilk başta, 20. yüzyıl sonunda gençliğin kendisiniiçinde bulduğu durumdan tamamen farklı durumlardabiçimlendirildiği halde, anarşizm -spontanlık kültüyleyaklaşın1ınıve . yöntemlerini özel tarihsel koşullara uyarlamakonusunda her zaman çarpıcı bir çok yönlülük sergiledi.İç savaş İngiltere' sinde \V instanley, kullanılmayan topraklarıekip biçmek için doğrudan eyleme yöneliyordu; Aydınlannıa'nınzirvesinde Godwin tartışma gruplarının yayılmasıylailgileniyordu; Proudhon öncü kredi birlikleri (Halk Bankaları için çalışıyordu; Bakunin'in romantik ayaklanmacılığı,Kropotkin'in bilimsel-sosyolojik yaklaşın1ıyla dengeleniyoı·duve bu yaklnşımdan kent ile kır, sanayi ile tarım arasındakiilişkiler üzerine ufuk açıcı görüşler çıkıyordu; 1890'lardaki teröristlerin trajik eylemleri sendikalistlerin yenigenel grev mitlerine yol açıyordu; İspanya İç Savaşı'nın ilkaylarında Endülüslü köylüler pastoral ve diğerkiim basitliğesahip kon1ünler kuruyorlardı. Araçlar her zan1an değişentoplumsal normlara uyarlanarak akışkan biı· niteliğe bürünüyoı·,aııı a her zaman köklü bir toplum idealine bağlı kalıyoı·ve her zaman sıradan politikadan, iktidardan uzak duruyordu.Anarşist geçmişin bu özgül evrelerinin hiçbiri yeni anarşistleriçin pek fazla anlam ifade eder gibi görünmüyor. Onlarınpek az tarihsel eğilimleri var ve onları düşüncelerdeilgilendiren esas şey kendi durumlarına uygulanabilirlikleri.Bu konuda anarşizmin kuşkusuz onlara verebileceği çok şeyvar.Durumu gözden geçirelim. 1960'lardan beri, farklı zamanlardadeğişen sayılarda, maddi amaçların ve yerleşik iktidarıntahakkümü altındaki bir topluma başkaldırma halindeydiler.Otomasyoriun onur ve ağır çalışma gerekliliğine ilişkinanlayışlanmız üzerinde yaptığı büyük devrimle yüzleşiyorlar;belki de büyüklerinin çondan daha gerçekçi bir biçimde;milyonlarca kişi için maddi güvence ve daha fazla boş zamansağlayan dünyanın -Kuzey Amerika ve Avrupa'da bilemilyonlarcakişiyi yoksulluk ve yabancılaşmaya ittiğini veişi düzenleme anlayışlarımızı tamamen değiştirene kadar işsizliğinkalıcı bir durum olduğunu görüyorlar. 19601arı yaşayanAmerikalılar, kendi adlarına, -birçok kişi için- kendikanları ve ıstıraplarıyla sürdürülen, ülkelerinin tarihindekien lanetli savaşı, Vietnam Savaşı'nı gördüler. Daha sonrasavaşı ve her şeyi sona erdirmeye yönelik bir nükleeı· savaşıngiderek büyüyen gölgesi altında protestoları yaşadılar.Geleneksel politik partilerin her yerde horgörülen iktidar vemaddi ödül hedefleriyle ilgilendikleı"İni gördüler, ama Batı'da olduğu kadar Pulonya, Çekoslavakya ve J\1acaristan'da dadevrimin Eski Sol tarafından hiyerarşik bir şekilde kurun1-laştırılmasına başkaldırdılar. Sendikaların hemen hen1entamamen parayla ilgilendiklerine ve bir zamanlar sendikalistlereve \Vobblies'e [Dünya İşçileri Birliği Üyeleri] ümitsizmücadelelerinde yol gösteren dönüşn1üş bir topluma ilişkinradikal görüşlerden etkilenmediklerine tanık oldular.Anarşist geleneğin radikal gençlere vermesi gereken şe.vbelki de her şeyden önce, her ilişkinin politik değil ahrlki nitelikleresahip olacağı bir toplum göı·üşüdür. Anarşisth·r İnsanda,otoritenin yıkıcılığına rağmen ayakta kalacak k;ııLırgüçlü olan ve toplumu hfı.lfı. kardeşliğin özgür V


516 ANARŞİZMn içinde birarada tutan ahlAki bir itki olduğuna inanırlar.Bu yüzyılın ikinci yarısındaki birçok olay -sivil haklara ilişkinkampanyalar, ABD'de Siyahlara ait gettolardaki başkaldırılar,bir şeye sahip olmayan ülkelerin zengin velinimetlerineyönelik meydan okuyucu davranışları, Polonya'da DayanışmaHareketi, nükleer silahlanma çılgınlığına karşı devameden büyük protestolar- maddeci bir toplumda bile,maddeci olmayan değerlerin irrasyonal ama ikna edici biryaygara çıkarabileceğini gösterdi. İnsanlar arasındaki ilişkilerinyapısı ahl§kidir ve ne politika ne de ekonomi (Marx'ınizniyle) onları tamamen kucaklayamaz. Anarşistlerin herzaman vurguladıkları şey budur.Böyle maddeci olmayan bir anlayış içinde, her zaman, işçilerimaddi olarak zenginlerle eşit kılmaya yönelik sosyaldemokratikve ortodoks sendikacı itkilerle çatışma halindeonurlu yoksulluk idealini ortaya koydular. Paul Goodmanbu konuda çok şey Yl!Zdı, ama Proudhon'un sefalet ve yoksullukarasındaki ayrımı çizdiği Savaş ve Barış'taki fevkaladeşiirsel bölümleri unutamayız. Proudhon sefaletin mahrumiyetolduğunu ileri sürüyor; yoksulluk insanın emeği sayesindeihtiyaçları için yeterli olanı kazandığı durumdur ve budurumu Proudhon, en özgür olduğumuz, ihtiyaçlarımızı ençok tinselleştirebildiğimiz, duygularımızın ve zevklerimizinefendileri olduğumuz, ideal insanlık durumu olarak şiirselbir şekilde över. Maddi açıdan anarşistler hiçbir zaman insanlarınözgür olmalarına izin verecek yeterlilikten dahafazlasını talep etmediler; İspanya İç Savaşı'nın kolektifleriinsanların işlerini kendi yargılarına göre idare etme özgürlüğünüve onurunu koruyabilmek için en zor koşullarda yaşamayaistekli olduklarını ortaya koydu.Büyük anarşist düşünürler sürekli olarak doğal olanı,spontan olanı ve sistematik olmayanı öne çıkardılar. Onlaragöre bireysel yargı öncelikliydi; dogmalar insanların yaşamkalitesi anlayışlarını sakatlıyorlardı. Bu yaşamın mümkünolduğunca basit ve doğaya yakın olması gerektiğine inanıyorlardı.Basit, doğal yaşam tarzına yönelik bu itki Kropot-SON SÖZ 517kin gibi insanları modern şehirlerde insanların yabancılaşmasıylave kırın yok olmasıyla ilgilenmeye yöneltti; bunlarda 19601arın genç radikallerinin ve ardıllarının önem verdiklerikonulardı. Anarşistler, uzmanlar hakimiyeti tehlikesininde fıer zaman farkındaydılar. Bakunin bilimcilere a­çıkça düşmandı. Eğitim itibarıyla bilimci olan Kropotkin bilimselgelişmede amatörün büyük rolünü vurguladı ve bir işkolunun,bir köyün ya da bir mahallenin maddi ihtiyaçlarınıkarşılamak üzere örgütlenmesi söz konusu oldug unda so-,rumlulugun soruna en yakın olanlarda olması gerektiğineinanıyordu. İnsanlar kendi kararlarını vermeyi öğrenmelidirler.Doğrudan alakalı olanların kendilerini etkileyen tümmeselelerde kendi başlarına karar almalarının yerinde olduğunailişkin bu güçlü inanç Proudhon'un fe deralizminin temelioldu. Proudhon toplumun, insanların işyerlerinde ya dayaşam alanlarında ne yapılması gerektiğine kendilerinin kararverdikleri sınai ve toplumsal nitelikteki işlevsel gruplarhalinde örgütlenmesini öngörüyordu; bu temel düzeylerinüzerinde ve her zaman onlara bağımlı olmak üzere gerekliolabilecek birkaç ulusal ve uluslararası kurum -mümkünolan en gevşek federasyon halinde- inşa edilecekti. İnsanlarher düzeyde elden geldiğince yaygın bir şekilde katılacaklardı,ama en düşük düzeyde, atölyelerde ve yaşam alanlarındakatılım tam olacaktı.Bu görüşlerin 1960'lardan itibaren, katılımcı demokrasiye,halka yakın düzeydeki komünal örgütlenmelere, toplulukörgütlenmesine ve spontan protesto hareketlerine ilgiduyan Yeni Radikallere ne kadar çekici geldiğini ve hattakarşı-kültürün bu temel kavraılılarının yarı bilinçli olarakanarşist geçmişin kavramlarından türetildiğini görn1ek kolaydır.Ama belki de anarşistlerin bilinçli gençliğin ve dahadoğrusu bugünkü ilgili tüm insanların kaygılarını çok ilginçbir şekilde öncelediklerini görmenin en iyi yolu, insan ile t,:alışmasıarasındaki ilişkinin ölümü olacağına inandıkları ı·­ye ilişkin vurgularına bakmaktır. Daha 1793'te Goıhv iıı /'rılitik Adcilet'i yazarken, bugün içinde bulunduğun1uz olcıuıu"-'


518 ANAit';llZMSON SÖZ519yon ve zorunlu boş zaman çağını büyük bir doğrulukla öngörüyordu.İnsan tasanmı olan karmaşık makinalara, çeşitli fabrikalara,dokuma makinalanna, buharlı motorlara baktığımıı ıamanürettikleri emek ürünleri karşısında şaşırmıyor muyuz? Bu gelişmeninnerede durması gerektiğini kim söyleyecek? ..190 yıl önce bugün olduğundan daha şaşırtıcı görünen bircesaretle Godwin bir gün insanların günde ortalama yarımsaatten fazla çalışmak zorunda olmayabileceği kehfuıetindebulundu. Geri kalan zaman, insanın doğasını geliştirmeyeayrılabilecekti. Kropotkin neredeyse yüzyıl sonra EkmeğinFethi'ni yazarken öncelinden daha ihtiyatlıydı ve bugün Batıdünyasında gerçekliğiyle karşı karşıya kaldığımız -bir iddiadabulunuyordu: Herkes "yirmi ya da yirmi beş yaşındankırkbeş ya da elli yaşına kadar günde beş saat" çalışırsa toplumunfiziksel ihtiyaçları karşılanabilir. Ama Kropotkin, bugünbizim açıkça gördüğün1üz gibi, yakın gelecekte gerekliolacak küçük çalışn1a miktarının, fabrika ve bürodaki uzunsaatlerden çok daha az sorun olacağını da anlan1ıştı. Biz-diğer bir eski liberter olan "\\1illian1 Morris'in terimlerinikullanıı·sak- Yararsız İş ortadan kaldırıldığı zaman ne olacağısorunuyla_karşı karşıyayız ve Yararlı Çalışnıa'yı bulnıakzorundayız. Kı·opotkin, aşırı zahn1etli iş sorunları çözüldüğüzrıman insanların yaratıcı bir şekilde kendilerini budurun1a urarla:vacnklarına iyimserlikle inanıyordu.İn>'an h;ıy:ıttaki tek am:ıcı yemek, içmek ve barınmnk olanbiı· varlık dc·>i ldir. Maddi ihtiyaçları karşılanır karşılnnmaz, genelbir d


520 ANARŞİZMSON SÖZ 521ğim gibi, eski anarşist gelecek görüşünün sabit bir şekildekatı bir yönü vardı. Bu, sert, uzlaşmaz bir görüştü: Ya tamamenhükümetsiz bir toplum ya da hiç. Daha az her şey reformzimledamgalanıyor ve mahküm ediliyordu. Eski anarşistlerhiçbir zaman bu amaca ulaşamadılar; dolayısıyla bugünbir o kadar anarşizmin lehine de olan parlak yenilgi sicilinesahip oldular.Bugün Batı'daki herhangi bir kişinin herhangi bir türdetekbiçimli bir toplum yaratmanın olanaklılığına ciddi ciddiinandığından kuşkuluyum ve Çinli komünistler gibi Ruslarında böyl,e bir umudu terk etmekte çok hızlı davrandıklarınısanıyorum. Paradoksal bir şekilde, nükleer yıkım tehdidinedeniyle artık sonlu bir şekilde düşünemiyoruz. Geleceğinönü açık, yanı açık ve ileriyi görebildiğimiz ölçüde birçokfelsefeyi, birçok kurumsal modeli, birçok yaklaşım farklılıklarınıkucaklayacak çoğulcu toplumsal değişiklikler içindeyer alma eğilimindeyiz.Başka bir deyişle anarşistler hiçbir zaman kendi dünyalarınıyaratmayacaklar; hayal ettikleri özgür toplum, WilliamMorris'in Hiçbiryer'den Haberler'de çizdiği pastoral veestetik liberter toplum kadar hoş ve uzak bir mit. Moderndünyanın maddi ve toplumsal karmaşıklığı açık bir şekildebu tür basitlikçi çözümleri imkı'insız hale getiriyor. Ama bu,liberter geleneğin içinde ortaya çıkan düşüncelerin -anarşistbir ütopya bağlamı dışında- gerçek dünyayla ilgisiz olduğuanlanıınn gelmiyor. Tam tersine tek tek ele alındıklarındagüncel soı·unlnrla inanılmaz ilgililer. Aynı zamanda, ancakanarşist düşüncenin pozitif ve yapıcı yönlerine saygı duyanlarbir dizi radikal kabulü yapmaya istekli olurlarsa yararlıolabilirler.Örneğin klasik anarşistler, liberter toplumun yaratılmasıiçin otoriter toplumun önceden yıkılnıası gerektiğine inanı­. yorlardı. Ama_ son yetmiş yılın tarihi -Rus Devrimi'nden beriotoriterbir devletin devrimçi yıkımının, daha verimli bir şekildezora dayanan bir toplumun yaratılmasıyla sonuçlanmasınınmuhtemel olduğunu gösteriyor. Aslında bir toplu-mun özgürleşmesi evrimci bir süreçtir, kıyamete benzer birsüreç değil ve ancak parça parça değişimler için fırsatlarıkararlı bir şekilde değerlendirerek ulaşılabilecek bir durumdur.Bazı kısıtlamalar, öngörülebilecek herhangi bir gelecektoplumda açık bir şekilde gerekli olduğuna göre, bu değişiklikleretüm yasalar reddedilerek değü, otoriter ve bürokratikönlemlerin açık bir şek.ilde başarısız oldukları ya da aşırı genişlediklerialanlar araştırılarak, liberter ademi merkeziyetçilik,gönüllülük ve kararlara doğrudan katılım kavramlarınapratik ifade ve uygulama alanı sağlamaya yönelik çabalaragirilerek ulaşılabilir. Böyle bir kabul, temel liberter öğretilerdehfil& belli bir erdem bulanların, anarşizmin müdafilerininhep ileri sürdüklerinin tersine hiçbir zaman gerçektenpolitika dışı olmadığım kabul etmelerinin zamanı geldiğinibelirtir. Böyle bir kabul, liberter inançları savunanların,değişebilir olduğu açık olan mevcut bir politik çerçeveiçinde gel-ekli olduğunu düşündükleri toplumsal değişiliklerintohumlarını serpmekte kendilerini özgür hissetmelerinisağlar. Ve aslında, 19601arda ve '70'lerin başlarında esasitibarıyla liberter olan birçok değişiklik olmuştur. Genel birdüzeyde cinsel ve sanatsal özgürlükler genişlemiş, kadınlarınve birçok azınlığın durumunda düzelmeler olmuştur. Dahayerel ve bölgesel bir düzeyde, sıradan yurttaşların inisiyatiflerive katılımcı eylemleriyle belediye, eğitim ve çevrealanlarında ilerlemeler gerçekleşmiştir. 1980'lerin daha ge·rici atmosferinde bile bu radikal dönemin birçok kazanımıyitirilmeden kornmuştur; örneğin artık kadınların, eşcinsellerinya da Siyahların durumunu 1950'lerdeki durumunagetirecek ya da Lady Chatterley'in Aşığı'nı (Lady Chatterley'sLover) yine mahkeme önüne çıkaracak bir gerilemeyidüşünmek imkansızdır.Kanımca, tarihsel anarşistlerin savunduklarından dahav.;.roluşsal bir insan doğasının kabul edilmesi gerekiyor. l>oğalolarak iyi olmasafar bile tüm insanların doğal olaraktoplumsal olduğu varsayımı, ideal koşulları vııri kaloul Pdiyordu. Psişik yaralarını iyileştirecek yetPrlilik V


522 ANA&';JİZMrildiğinde insanlar belki de mükemmel bir toplumsallıklahareket etmeye başlayacaklardır. Ama bu yine, öngôrülebilirkoşullard:ı. gerçekleşmesi imkansız Ütopyacı bir görüştür.İnsanların çoğunun sorumluluğa, kötümserlerin varsaydıklarından muhtemelen daha yatkın oldukları ve bazılarının,iyimserlerin kabul etmeye razı olduklarından daha kronikbir şekilde anti-sosyal oldukları bir bugünde yaşıyoruz; bu,olduğu gibi tanımlamak imkansız olsa bile, deneyim yoluylabildiğimiz tek insan doğasıdır ve bu doğa insanların islaholunabilir olduklarını ama -bir zamanlar Godwin'in düşünürgöründüğü gibi- tamamen mükemmelleştirilebilir olmadık·larını ortaya koymaktadır. Kusurluluk olasılığını kabul etmelive anti-sosyalliği başkalarının yaşamlarına tecavüz et·tiği noktada sınırlamalıyız. Amacımız, şu anda olmadıklarıhaliyle insanlar için varsayımsal bir tam özgürlük hayal etmekyerine, oldukları haliyle insanlar için mümkün olduğukadar çok özgürlük sağlamak olmalıdır.Eminim ki klasik anarşistler söylediklerimin artık anarşizn1olmadığından şikayet edeceklerdir. An1a bu, anarşistdüşünürlerin, benimsedikleri taktikler nedeniyle geçmiştegenellikle göz ardı edilen yapıcı anlayışlarını, sonunda toplumun1uzunbiçimlendirilmesinde olumlu ve yararlı bir etkic!erinin olabileceği bir bağlama yerleştirnıe girişimidir. VeColin \Vard, Paul Goodnıan ve Murray Bookchin gibi en özgünyeni anarşist yazarların tezlerine yakındır.Anarclıy'nin editörlüğünü parlak bir şekilde yapan Colin\Vard l!,yfeııı


524 ANARŞIZt.Ina benzer pragmatik, parça parça bir yaklaşımı benimsedi.Goodman bir toplumun doğallığını azaltan değişikliğe karşıdirencin (bu muhafazakdr eylemdir) ve toplumu daha özgürkılan değişiklikleri sağlamanın (bu radikal bir eylemdir) a­narşizmin doğasında olduğunu ileri sürüyordu. En otoritertoplumda bile insanların büyük ölçüde anarşist ilkelerle yaşadıklarınıve basitleştirme yönündeki küçük adımların sıksık özgürlüğün alanını olağanüstü genişlettiğini ileri sürdü.Anarşizm süreci, diyordu;her zaman bir sonraki durumla sürekli olarak başa çıkmaktır;serbest girişimin ücret köleliğine ve tekelci kapitalizme dönüşmesiya da bağımsız yargımn mahkemelerin, polislerin ve avukatlarıntekeli halini alması, özgür eğitimin Okul Sistemlerinedönüşmesi gibi önceki özgürlüklerin yitirilmemesi ve tersinedönmemesine dikkat etmektir.Goodman'ın gerçekçi değerlendirmesi, öngörülebilir birgelecekte bekleyebileceğimiz en iyi şeyin son derece çoğulcubir toplum olduğu şeklindeydi.Goodman daha çok eğitime önem veriyordu. Murray BookchinKıtlı-k Sonrası Anarşiznı'de (Post-Scarcity Anarchism)ve Ekolojik Topluma Doğru'da (To\vards an Ecological Society)anarşizmin amaçlarını çevrecilerin amaçlarına bağlarve alternatif bir teknolojiyi savunur. Esas itibarıyla, ColinWard'un, Kropotkin'in Karşılıklı Yardrnılaşma'sındaki görüşlerinimodern bir bağlamda geliştirdiği gibi, Bookchin,nadiren itiraf ederek, Kropotkin'in sınai ademi merkeziyetçilikten,kent ve kır yaşamının uyumlulaştırılmasından, çalışmave eğitimin bütünleştirilmesinden söz ettiği Tarlalar,­Fabrikalar ve Atölyeler' deki görüşlerini geliştirir. Bookchin'in kitapları, Kropotkin'in döneminden bu yana teknolojik i­lerlemenin artık merkeziyetçi sanayiye bağımlı oln1ayan vedolayısıyla ekonomik bir düzeyde daha özgür bir topluma götürecekdönüş-timlere başlayabilecek bir toplumu ne ölçüdeolanaklı kıldığını göstermeleri açısından özel1ikle yararlıdır.Bu tür kitaplar anarşistlerin bugün politik meseleleri deSON SÖZ 525toplumsal meseleleri de geçmişte olduğundan daha açık vedaha çoğulcu bir şekilde düşündüklerini göstermektedir. Veb!.l, liberter gelenek içinden çıkan düşüncelerin anarşist birütopyanın değil, ama teknolojik değişimin özgürleştirici olanaklarındantamamen yararlanan bir toplumun biçimlendirilmesindehayati bir rol oynamasını olanaklı kılmaktadır.Ama bu ancak, liberterler, Paul Goodman'ın hayran olunacakbir şekilde yaptığı gibi, toplumsal eleştirilerini ve reformönerilerini idealleştirilmiş bir gelecekle değil, somut ve hızladeğişen bugünle ilişkili kılmaya istekli olurlarsa gerçekleşebilir.Anarşizm, gerçek önemini anarşist şair Herbert Read'in 1968'deki ölümünden hemen önce tamamladığı kitabı Dü·rüstlük Kültü'nde (The Cult of Sincerity) yaşamını ve uygunluğunu-ve aynı zamanda anarşizmin uygunluğunu- araştırdığızaman ortaya koyduğu, esinleyici bir güç, harekete ge·çirici bir görüş olarak gücünü bu şekilde koruyabilir.Kültür tarihi anlayışım, ideal toplumun uzaklaşan birufuktaki bir· nokta olduğuna beni ikna etti. Sürekli olarakona doğru gidiyoruz ama asla ona ulaşamıyoruz. Bununla_birlikte doğrudan mücadeleye tutkuyla girişmeliyiz.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!