Batı’nın Osmanlı ile mücadelesinde, toprak değil din taassubu ilehedef hep İslamiyet olmuştur. Nitekim, İngiliz temsilcisi Lord Curzon’un,toprak almadan çekilmeyi kabul etmesi, İngiliz parlamentosunda büyüktepki görmüştü. O zaman Lord Curzon şu cevabı verdi: “Mühim olanOsmanlı’nin yıkılmasıydı, bu da gerçekleşmiştir. Bundan sonra Türklerinşanı yok olmuştur. Çünkü İslâmdan aldıkları mânevî güç (Halifelik)çökmüştür, yetmez mi?”Hıristiyan Dünyası, İslamiyete karşı olan bu tavrını, güçlü olduğumuzdönemlerde gizlice ve sinsice yürütmüş, bugünkü gibi zayıf düştüğümüzzamanlarda ise, açıkça ve pervasızca ortaya koymuştur, koymaktadır vekoyacaktır.Osmanlının yıkılışı üzerine, “Artık İslâm medeniyeti ölmüştür.Hıristiyan Batı Medeniyeti’nin üstünlüğü anlaşılmıştır” diye sevinç çığlıklarıatan İngiliz Tarihçisi Arnold Toynbee ve onun bu duygularını paylaşanlar,İslâmın yavaş yavaş da olsa kıpırdanmaya başlamasından iyicetedirgindirler.Onların en büyük korkusu, Büyük Türk Milletinin öncülüğünde, İslâmÂlemi’nin yeniden canlanarak ayağa kalkmasıdır. Şimdi, çeşitli renkleri ileemperyalizm, bu diriliş hamlesini, doğmadan boğmak istemektedir. Bufaaliyetleri için ,dışarıdan ve içeriden müttefikler de bulmaktadırlar. “HaçlıDünyası”, İslâmiyet’in varlığından, gelişmesinden ve güçlenmesindendaima tedirgin olmuştur. Bu tedirginlik yeni değildir, bilhassa Müslümanların“Kudüs Şehrini” fethetmesinden sonra başlamıştır.Malazgirt Zaferi’nden sonra, Anadolu kapılarının Müslüman -Türk’eaçılması ve Hıristiyan Doğu-Roma İmparatorluğu’nun tehdit altına girmesi,Batı Dünyası’nı iyice öfkelendirmiş; meşhur “Haçlı Seferleri” başlatılmış veasırlarca devam ettirilmiştir. Fakat istedikleri neticeyi alamamışlar. Hepgerilemişler.“Haçlı Dünyası”nın “Hilâl” karşısındaki bu gerilemesi, aşağı yukarı binyıl sürmüştür. Üstün İslâm orduları karşısında yenik ve ezik düşen BatıDünyası, bu dönemde, ister istemez İslâm kültür ve medeniyetinin baskısıaltında çırpınıp durmuştur.Hıristiyan Batı Dünyası, herşeye rağmen, kendi varlığını, dînini, dilini,kültür ve medeniyetini korumak hususunda, hayrete şayan bir direnişgöstermiş; İslâm kültür ve medeniyetine hayranlık duymakla birlikte, aslaona teslim olmamış; kendi özüne yönelerek “yeniden diriliş” hamlelerinegirişmiş ve 18. asırda, büyük bir silkinişle ayağa kalkmış ve İslâmDünyası’ndan intikam almaya başlamıştır.Her sahada hamle üstüne hamle yapan Batı Dünyası, bilhassa ilim veteknolojide büyük zaferler elde etmiş; iktisadî ve askerî gücünü arttırmış,kültür ve medeniyetini mükemmelleştirmiş ve kendine bin yıldır meydanokuyan İslâm Dünyası’na bütün imkânları ile yüklenmeye başlamıştır.Nitekim, 18. ve 19. asır tamamlandığı zaman, aşağı yukarı bütün İslâmülkeleri, Batı’nın askerî siyasî ve iktisadî boyunduruğuna girmeyebaşlamıştır. Hıristiyan Devletler, İslâm Dünyası’nı sömürgeleştirmiş veya
topraklarına katmışlardır. Bu durum, 20. asrın ikinci yarısında biledeğişmemiştir.Gerçi İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda gibi devletler, birçoksömürgelerini kaybetmişlerse de, “sömürü” çok maskeli bir biçimdesürdürülmekte, İslâm Dünyası’nda hergün yeni bir gedik açmaya devametmektedirler. İsrail ise, Ortadoğu’da tedavisi imkânsız bir yara olarakgiderek gelişmektedir.Şimdi, Hıristiyan Batı Dünyası, ırk ve milliyet ayırmaksızın, İslâm’asempati duyan her hareketi ve gelişmeyi kaynağına bakmaksızın ezmeyeve doğmadan boğmaya çalışmaktadır. “Biz, sizin tarihinizden ve dîninizdenkorkuyoruz.” diyerek endişelerinin sebebini açıkça ifade ediyorlar.Böyle bir anlayıştan, taassuptan bizim lehimize bir kararın çıkmasımümkün mü?Korkunun ecele faydası yok 11.8.<strong>2001</strong>Dün değindiğim, Batı’nın tek yanlı, peşin hükümlü din taassubu ilealdıkları kararlardan sadece biz bahsetmiyoruz. Kendileri de bunu açıkçaifade ediyorlar. Nitekim, 1 Ağustos <strong>2001</strong> tarihli Alman Der Tagesspiegelgazetesi, “ortak düşman” İslam, söz konusu olunca, İnsan HaklarıMahkemesi’nin hukuku bir tarafa bırakıp, Hıristiyan taassubu ile siyasi birkarar verdiğini yazdı.Aslında Batı’nın bu akıl mantık dışı kararları ve uygulamalarısebebiyle, insanlık ve bilhassa aydınlar, hızla dinden uzaklaşmakta,dinsizlik cereyanı artmakta ve materyalizmin gittikçe güçlenmekteneredeyse, maddeye tapılır, hale gelmektedir. Kendi kuyularını kazmasıolayıdır. Kendi sonlarını hızlandırmalarıdır.Olaya başka bir açıdan bakacak olursak; Avrupa’dan başlayarakdünyaya yayılan dinsizliğe gidiş aslında bozuk dinlerin ve sahte mâbutlarınyıkılması ve beşeriyetin yeni ve gerçek dini araması olarak da yorumlamakmümkün.Nitekim, Sevgili Peygamberimiz, putperestliğe karşı çıkarak Lât, Uzza,Hübel gibi putlarını kırarken, cahiliye inançları içinde çılgına dönen“müteassıp putperestler”, gerçek ve yeni dinden habersiz oldukları içindinlerinin tehlikede olduğunu sanıyorlardı. Putları kırılan kitleler, boşluktakalıyor ve bundan büyük bir ıstırap duyuyorlardı. Halbuki, ŞanlıPeygamberimiz, “Allah’tan başka ilâh yoktur” diyerek sahte mâbutlarıtarihin çöplüklerine gönderirken, insanların kafalarını ve vicdanlarını esiralan putlardan arındırıyor ve Yüce Allah’a giden yolu açıyordu.Bugün, bozuk dinlerden uzaklaşan ve sahte mâbutları reddedeninsanlar , gerçek din olan İslâmiyeti arayan kimseler olarak kabul edilebilir.İnsanlık, bozuk dinlerden ve sahte mâbutlardan kurtulmak istemekle,gerçek dine yani İslâm’a biraz daha yaklaşmış bulunmaktadır. Nitekim,Batılı pek çok ilim adamı İslâm’a ilgi duymakla kalmayıp İslâm ileşereflenmektedir.Batı Dünyası, 18. asırdan itibaren yavaş yavaş kiliseden uzaklaşmayabaşladı. Çünkü, kendini, katı bir taassubun ve baskının paravanasında,
- Page 2 and 3:
görüşebilirsin. Yok, sesi gür b
- Page 4 and 5:
İnsanoğlu hep sıkıntısız olur
- Page 6 and 7:
sevkeder. Tamam mı devam mı, diye
- Page 8 and 9:
aksettiriyorum. Bildirdiğiniz şek
- Page 10 and 11:
Ne yapalım artık bu tür tepkiler
- Page 12 and 13:
Yüce olan Allahın, "Kim bir köt
- Page 14 and 15:
Dünya derin bir deryâdır 3.2.200
- Page 16 and 17:
kıymetli kumaştandır. Bunu da al
- Page 18 and 19:
Çağırıp durumunu sorar. O da ol
- Page 20 and 21:
Başarılı olmanın kuralları 17.
- Page 22 and 23:
yaralı veya değil patır patır d
- Page 24 and 25:
sonra da devam edecektir. Mühim ol
- Page 26 and 27:
İnsana gelen bu iki bilginin doğr
- Page 28 and 29:
tohumlarını ekmiş, daha sonraki
- Page 30 and 31:
gülebilmenizi; para konusunda tart
- Page 32 and 33:
Olumsuzlukların konuşulmamasını
- Page 34 and 35:
Yine yıllardır halkın kurban der
- Page 36 and 37:
“Ey insan, sana gelen her iyilik,
- Page 38 and 39:
Yapılan araştırmalara göre, Tü
- Page 40 and 41:
Çocuklarımız niçin bizim gibi d
- Page 42 and 43:
"Yâ Rabbi, beni îmân ve islâmda
- Page 44 and 45:
da buradaydı zaten. Bu, sadece yaz
- Page 46 and 47:
Bu bozma işini tam istedikleri kı
- Page 48 and 49: Eskiden buna çok dikkat edilirdi;
- Page 50 and 51: esas kaynak, Kur’an-ı kerim ve H
- Page 52 and 53: kazandığından fazla harcayana da
- Page 54 and 55: kimseye, aynı yerde yine rastladı
- Page 56 and 57: Büyük âlim Süfyân-ı Sevrî ha
- Page 58 and 59: Pek derindir bu kazan hemen bulunma
- Page 60 and 61: Ülkemizin en büyük çıkmazları
- Page 62 and 63: Amerikan ve Batı cemiyetleri için
- Page 64 and 65: Ecdadımızın “ateş ve barut”
- Page 66 and 67: sonraki antlaşmalar hep bu şartla
- Page 68 and 69: gerçek islamı öğrenirler diye k
- Page 70 and 71: “Roma İmparatorluğunun Yükseli
- Page 72 and 73: Dedik ya maksat o değil, maksat ü
- Page 74 and 75: ir şekilde ahlâksızlığa doğru
- Page 76 and 77: Peygamber efendimiz de; “Lût kav
- Page 78 and 79: Heyet başkanı, önce cemiyetin ga
- Page 80 and 81: Başına kaldırıp, “ Evlad, iyi
- Page 82 and 83: ibâdetlerde kullanmak, meselâ, ra
- Page 84 and 85: O zamana kadar zorlamalar ile namaz
- Page 86 and 87: İngilizce, Unidentified Flying Obj
- Page 88 and 89: koyup düşünün; eksiniz mi fazla
- Page 90 and 91: Mehmet cevap, vermez ama daha beter
- Page 92 and 93: vakit bulamazsanız, tövbe edersin
- Page 94 and 95: Bid’atin ne kadar tehlikeli bir g
- Page 96 and 97: “Vatan sevgisi imandandır” had
- Page 100 and 101: asırlarca ayakta tutmasını becer
- Page 102 and 103: de dâhi ile.Dehâ genellikle sosya
- Page 104 and 105: Dünya ve ahiret saadeti için 18.8
- Page 106 and 107: kanının dökülmesine, hem de sah
- Page 108 and 109: Eğer ilim adamları, gençler, İs
- Page 110 and 111: Atomdan - Hücreye, gezegenlerden -
- Page 112 and 113: Dinimize göre, gayrimüslime “Ra
- Page 114 and 115: herşeyden önce insanoğluna diğe
- Page 116 and 117: Bütün mesele şunda düğümleniy
- Page 118 and 119: Bu hâdiseden sonra, kilisenin yar
- Page 120 and 121: gelseler de burada yaşayamayıp ö
- Page 122 and 123: Pâdişâh şöyle cevap verdi, “
- Page 124 and 125: de rahatsız ettiğinden, bunların
- Page 126 and 127: yardım, hattâ kiliselerini tamir
- Page 128 and 129: alemlerini geçip, bilinmeyen, anla
- Page 130 and 131: çıkarmamak Ehli sünnet olmanın
- Page 132 and 133: öyle terbiye etmesi yüzünden, il
- Page 134 and 135: Bunun üzerine Efendimiz; “Bizi a
- Page 136 and 137: olmayan emirlerini açıklamışlar
- Page 138 and 139: çok önemli olsaydı, bildirilirdi
- Page 140 and 141: Aklın çok olmasının alameti 10.
- Page 142 and 143: Onbir ayın sultanı; Ramazan ayı
- Page 144 and 145: ederdi. Sahûru geciktirmek ve ift
- Page 146 and 147: da, saraylara yakın olan Beşikta
- Page 148 and 149:
şeyler husûsunda elinden geleni e
- Page 150 and 151:
yoktur. Osmanlı mülkünde yok den
- Page 152 and 153:
artırıyordu. Osmanlının bu huzu
- Page 154 and 155:
idi. Bundan dolayı, pek çok mille
- Page 156 and 157:
Sonunda bulutlar dağıldı; Vatika
- Page 158 and 159:
Burada önemli olan, sıkıntılard
- Page 160:
Teknedeki papaz da Oruç Reis hakk