Başına kaldırıp, “ Evlad, iyi olmadı! Bunlar bindikleri dalı kesiyorlar.”dedi. Ben, “ İyi olmayan nedir?” diye sorunca, karşısındaki camininhoparlörünü gösterdi. Ben, “ Bunun neresi kötü?” diye sorduğumda, “ Bu,bu kadarla kalmaz, bir gün gelir bütün camilere bağlanır, sonra da ezan tekcamiden okunarak ezan olmaktan çıkarılır; hatta namaz da bu şekildemerkezi olarak kılınır, müezzine, imama ihtiyaç kalmayacak, diyekorkuyorum” demişti.Geçen hafta, bazı illerde ezanın merkezi bir sistemle okunmayabaşlandığı haberini okuyunca, rahmetli Ahmet Amca’yı hatırladım. İlerigörüşlülüğünü bir kere daha takdir ettim. “Diyanet İşleri Başkanlığı sondönemde yürüttüğü, “dinde reform” çalışmalarını "Ezanda Birlik" projesiylesürdürüyor.” şeklinde başlayan habere göre; bazı illerde Ezan, müzik dersialan sesi güzel müezzinler tarafından bir merkezden okunuyormuş artık.Bundan böyle altyapısı hazır olan illerde ezan merkezi bir camideokutulacakmış. Zamanla bütün şehirler merkezi sisteme geçecekmiş.Açıkça söylenmese de işin içinde, tasarruf ve dini zamana, teknolojiyeadapte etme yani dinde reform var. Ne diyelim devir iktisat devri. Her işteiktisat yapılıyor, din hizmetlerinde olmasın mı? Bu sistem genişletilince,daha da merkezi hale getirilince müezzinlere ihtiyaç kalmayacak. Hattadaha çok tasarruf için teyp kaseti de kullanılabilir. Teknik açıdan aralarındazaten fark yok. Çünkü, insan sesi, mikrofona gelince gayb oluyor, bitiyor.Elektriğe, sonra miknâtıs dalgalarına çevriliyor. Bu elektro-manyetikdalgalar, antene gelip, elektriğe ve sonra yeni bir sese çevriliyor.Hoparlörde de böyle olmaktadır. Zâten hoparlör, elektrik dalgalarını sesdalgalarına çeviren âlet demek olduğu, Fransızca (Larousse)da bileyazılıdır.Ayrıca minareler baz istasyonu olarak kiraya da verilmeye başlanmış.Bu da önemli bir gelir kaynağı. Dedik ya devir tasarruf devri! Zatenminareye çıkılmadığı için sadece hoparlör direği olarak kullanılıyordu,minareye çıkan yoktu. Minareler işe yaramış olur!Oldu olacak, başlamışken Ahmet Amca’nın söylediği ikinci kısmı dahayata geçirseler bari! Bundan daha çok tasarruf sağlanır. Merkezi bircamiden namaz kıldırılıp, bağlantı kurulmuş diğer camilerdeki cemaat bunauyarsa, imamlardan da tasarruf sağlanır. Böylece ekonomik krize büyükdestek sağlanmış ve teknolojiye de uyulmuş olunur.Hizmette sınır yok, ileride evlere de hat çekilip, cemaat camiyegitmekten de kurtarılabilir. Evinde çoluk çocuğu ile namazını kılar. Camilerede ihtiyaç kalmaz. Zaten bazı islam(!) ülkelerinde bu var. Demek ki dahasırası gelmemiş, sırası gelince bizde de uygulanır. Nasıl olsa teknoloji hergün gelişiyor. Ben imamın kendini de göreceğim diyenlere görüntüsağlamak ta mümkün. Böylece Medine’de kılınan namaza evinde görüntülüolarak uyabilir. İmam Medine’de siz burada huşu (!) içinde namazınızıkılabileceksiniz.Hıristiyan alemi, bu teknolojiyi bulmuşlar, fakat geri zekalı olduklarıiçin(!) kendileri ibadetlerinde kullanmayı akıllarına getirememişler.İbadetlerini asırlardır yaptıkları gibi yapıyorlar, mikrofon kullanmıyorlar
ayinlerinde; hâlâ kiliselerde çan çalıyorlar. Halbuki, herkes duyamıyor çanseslerini. Çan sesini hoparlör ile yükseltseler her tarafta duyulacak. Bütünhıristiyanlar kiliseye koşacak. Kiliseler, boş kalmaktan, kapanmaktankurtulacak!Değerli okuyucularım, teknoloji yerinde kullanılmazsa böyle garabetlerortaya çıkar. İbadetlerin yerini elektronik aletler alır. Programlanmış ruhsuzrobotların yatıp kalkması haline döner. İşte dinde reform, dine bid’atsokmak budur. Bid’atler dini, gerçek din olmaktan çıkartır. İsterseniz yarında ibadetleri ruhsuz, zamana ve kişilere göre değişen, şekli hareketlerhaline getiren bid’atin dinimizdeki yeri üzerinde duralım.Bid'at felâketi! .7.<strong>2001</strong>Teknolojide, müspet ilimde değişme, gelişme esastır; dinde isedeğişmemezlik esastır. Bu kurala uyulmazsa, mesela, esası değişmezlikolan din değiştirilmeye, teknolojiye, zamana uydurulmaya çalışılırsa dünbahsettiğim merkezi ezan, merkezi namaz gibi garabetlikler ortaya çıkar.Din, din olmaktan çıkar, oyuncak haline gelir.Bunun için dinimiz, dinde değişiklik, dini tabirle “bid'at” üzerinde çokdurmuştur. Peygamberimiz, “Her bid'at sapıklıktır ve her sapık daCehennemdedir.” buyurmuştur.Dinde bu kadar önemli bir yeri olan bid’at nedir, bunun üzerindeduralım. Bid’at, Resûlullah efendimizin ve Eshâbının zamanında olmayıpda daha sonra ortaya çıkan ve ibâdet olarak yapılan şeyler demektir.Allahü teâlâ, kullarını, kendisini tanımaları ve ibâdet etmeleri içinyarattı. İbadetin nasıl yapılacağını da Peygamberimiz vasıtasıyla kullarınabildirdi. Kullarına bırakmadı. Bir insan, kendi görüşü, anlayışı ile ibadetyaparsa, O'na kulluk yapmamış olur. Resûlullahın bildirdiklerinde eksikveya fazlalık bulmuş olur. Hâlbuki dinde eksiklik olmaz. Böyle yapılırsadaha iyi olur demek, Resûlullahın bildirdiğini beğenmemek olur. Hadis-işerifte “İbadetleri bizim gibi yapmayan bizden değildir “buyuruldu.Bugün dini hassasiyet kalmadığı için bazı bid'atler güzel görünse de,Ahırette hepsinin zararlı olduğu anlaşılacaktır. Çünkü Peygamberimiz, “Herbid'at sapıklıktır” buyurmuştur. Kur'an-ı kerimde, “Bazı şeyleri faydalısanıp seversiniz, Hâlbuki o şeyler sizin için zararlıdır” buyuruldu.(Bekara 216)Bid’atin ne kadar tehlikeli bir girişim olduğunu şu hadis-i şerif tegöstermektedir: “Bid'at ehlinin namazı, orucu, haccı, cihadı, farz ve nafilesikabul olmaz, yağdan kılın kolayca çıktığı gibi dinden çıkması kolay olur.”Bu, teknolojik gelişmelere tamamen kapalı olmak manasına gelmez.Dinde, ibâdette olmayıp, âdette olan yenilikler, yanî yapılırken sevapbeklenilmiyen değişiklikler bid'at olmaz. Meselâ, yemekte, içmekte, binmeve taşıma vâsıtalarında, binalarda yapılan yenilikleri, değişiklikleri dînimizreddetmez.Bunları yapmak ve faydalı yerlerde kullanmak lazım olur.Meselâ radyo, hoparlör, elektronik makinalar yapmak ve bunlarıibâdetlerin dışında vaazda, konferansta kullanmak câizdir. Fakat,
- Page 2 and 3:
görüşebilirsin. Yok, sesi gür b
- Page 4 and 5:
İnsanoğlu hep sıkıntısız olur
- Page 6 and 7:
sevkeder. Tamam mı devam mı, diye
- Page 8 and 9:
aksettiriyorum. Bildirdiğiniz şek
- Page 10 and 11:
Ne yapalım artık bu tür tepkiler
- Page 12 and 13:
Yüce olan Allahın, "Kim bir köt
- Page 14 and 15:
Dünya derin bir deryâdır 3.2.200
- Page 16 and 17:
kıymetli kumaştandır. Bunu da al
- Page 18 and 19:
Çağırıp durumunu sorar. O da ol
- Page 20 and 21:
Başarılı olmanın kuralları 17.
- Page 22 and 23:
yaralı veya değil patır patır d
- Page 24 and 25:
sonra da devam edecektir. Mühim ol
- Page 26 and 27:
İnsana gelen bu iki bilginin doğr
- Page 28 and 29:
tohumlarını ekmiş, daha sonraki
- Page 30 and 31: gülebilmenizi; para konusunda tart
- Page 32 and 33: Olumsuzlukların konuşulmamasını
- Page 34 and 35: Yine yıllardır halkın kurban der
- Page 36 and 37: “Ey insan, sana gelen her iyilik,
- Page 38 and 39: Yapılan araştırmalara göre, Tü
- Page 40 and 41: Çocuklarımız niçin bizim gibi d
- Page 42 and 43: "Yâ Rabbi, beni îmân ve islâmda
- Page 44 and 45: da buradaydı zaten. Bu, sadece yaz
- Page 46 and 47: Bu bozma işini tam istedikleri kı
- Page 48 and 49: Eskiden buna çok dikkat edilirdi;
- Page 50 and 51: esas kaynak, Kur’an-ı kerim ve H
- Page 52 and 53: kazandığından fazla harcayana da
- Page 54 and 55: kimseye, aynı yerde yine rastladı
- Page 56 and 57: Büyük âlim Süfyân-ı Sevrî ha
- Page 58 and 59: Pek derindir bu kazan hemen bulunma
- Page 60 and 61: Ülkemizin en büyük çıkmazları
- Page 62 and 63: Amerikan ve Batı cemiyetleri için
- Page 64 and 65: Ecdadımızın “ateş ve barut”
- Page 66 and 67: sonraki antlaşmalar hep bu şartla
- Page 68 and 69: gerçek islamı öğrenirler diye k
- Page 70 and 71: “Roma İmparatorluğunun Yükseli
- Page 72 and 73: Dedik ya maksat o değil, maksat ü
- Page 74 and 75: ir şekilde ahlâksızlığa doğru
- Page 76 and 77: Peygamber efendimiz de; “Lût kav
- Page 78 and 79: Heyet başkanı, önce cemiyetin ga
- Page 82 and 83: ibâdetlerde kullanmak, meselâ, ra
- Page 84 and 85: O zamana kadar zorlamalar ile namaz
- Page 86 and 87: İngilizce, Unidentified Flying Obj
- Page 88 and 89: koyup düşünün; eksiniz mi fazla
- Page 90 and 91: Mehmet cevap, vermez ama daha beter
- Page 92 and 93: vakit bulamazsanız, tövbe edersin
- Page 94 and 95: Bid’atin ne kadar tehlikeli bir g
- Page 96 and 97: “Vatan sevgisi imandandır” had
- Page 98 and 99: Batı’nın Osmanlı ile mücadele
- Page 100 and 101: asırlarca ayakta tutmasını becer
- Page 102 and 103: de dâhi ile.Dehâ genellikle sosya
- Page 104 and 105: Dünya ve ahiret saadeti için 18.8
- Page 106 and 107: kanının dökülmesine, hem de sah
- Page 108 and 109: Eğer ilim adamları, gençler, İs
- Page 110 and 111: Atomdan - Hücreye, gezegenlerden -
- Page 112 and 113: Dinimize göre, gayrimüslime “Ra
- Page 114 and 115: herşeyden önce insanoğluna diğe
- Page 116 and 117: Bütün mesele şunda düğümleniy
- Page 118 and 119: Bu hâdiseden sonra, kilisenin yar
- Page 120 and 121: gelseler de burada yaşayamayıp ö
- Page 122 and 123: Pâdişâh şöyle cevap verdi, “
- Page 124 and 125: de rahatsız ettiğinden, bunların
- Page 126 and 127: yardım, hattâ kiliselerini tamir
- Page 128 and 129: alemlerini geçip, bilinmeyen, anla
- Page 130 and 131:
çıkarmamak Ehli sünnet olmanın
- Page 132 and 133:
öyle terbiye etmesi yüzünden, il
- Page 134 and 135:
Bunun üzerine Efendimiz; “Bizi a
- Page 136 and 137:
olmayan emirlerini açıklamışlar
- Page 138 and 139:
çok önemli olsaydı, bildirilirdi
- Page 140 and 141:
Aklın çok olmasının alameti 10.
- Page 142 and 143:
Onbir ayın sultanı; Ramazan ayı
- Page 144 and 145:
ederdi. Sahûru geciktirmek ve ift
- Page 146 and 147:
da, saraylara yakın olan Beşikta
- Page 148 and 149:
şeyler husûsunda elinden geleni e
- Page 150 and 151:
yoktur. Osmanlı mülkünde yok den
- Page 152 and 153:
artırıyordu. Osmanlının bu huzu
- Page 154 and 155:
idi. Bundan dolayı, pek çok mille
- Page 156 and 157:
Sonunda bulutlar dağıldı; Vatika
- Page 158 and 159:
Burada önemli olan, sıkıntılard
- Page 160:
Teknedeki papaz da Oruç Reis hakk