Peygamber efendimiz de; “Lût kavminin işini (livata) yapanmel’ûndur.” “Benden sonra ümmetim hakkında en çok korktuğum şey, Lûtkavminin yaptığını yapmalarıdır.” “Ümmetimden Lût kavminin amelini(livâta) yaptığı halde ölen kimseyi Allahü teâlâ onlarla (Lût kavmiyle birlikte)haşr eder.” “Lûtî olanlar (livâta yapanlar) kıyâmet gününde maymun vedomuz sûretinde haşr olunacaklardır.” buyurmuştur. Ayrıca, “Erkek erkekile livâta yaparken arş titrer, sallanır. Melekler de bu iğrenç işe muttalî olup,“Ya Rabbî, emir etsen de yeryüzü o ikisini ta’zir etse, gökyüzü onlarınüzerine taş yağdırsa.” derler. Allahü teâlâ; “Ben halîmim, acele etmem.Benden bir şey kaçmaz.” Buyurarak, livâtanın kötü ve iğrenç bir işolduğunu, er geç bunu yapanların cezasını göreceklerini bildirmiştir.Büyük İslâm âlimlerinden İmâm Mücâhid, “Lûtî olan (livâta yapan)kimse, tövbe edip, bu pis fiilden vazgeçmedikçe, gökte ve yerde olan bütünsularla yıkansa, yine temizliği noksan olur.” buyurdu. Mâlik bin Dinarhazretleri de; “Geçmiş ümmetlerden hiç birinde erkeğin erkeğe yaklaştığıişitilmedi. Ancak bu çirkin fiil, Lût kavmi arasında zuhûr etti. Onlara şeytangelip bu fiili öğretti. İnsan tabiatına aykırı olan bu çirkin fiili yaptıkları içinAllahü teâlânın gazâbına uğradılar” buyurarak livâtanın kötülüğünübildirmiştir.Homoseksüellik veya eşcinsellik adıyla da bilinen livâta daha çokinsanların dinden uzaklaştığı devirlerde yaygınlaşmıştır. Dinsizliğinyaygınlaştığı yirminci yüzyılın sonunda eşcinsellik hareketleri açık birbiçimde dile getirilmeye başlanmıştır. Avrupa ve ABD kânunlarındakieşcinselliği yasaklayan hükümler yürürlükten kaldırılmış, eşcinsellik suçolarak kabul edilmez hâle gelmiştir. Hatta resmen evlenmelerine izinverilmiştir. Gözlerinin önündeki İtaya’daki antik pompei şehri halkınındurumdan da ibret almamışlardır.Hıristiyan inancına göre de yasak olan bu çirkin fiil daha çok da buçevrelerde yaygınlaşarak meşru hale getirilmiştir. Bu da dinlerinden nekadar uzaklaştıklarının bir göstergesidir. Bu çirkin fiili yaygınlaştırantoplumlar Lut kavminin, Pompei halkının akibetine düçar kalacaklardır. .“Allah, imhâl eder fakat ihmâl etmez.” Yani Allahü teâlâ ceza vermekteacele etmez, fakat suç işleyenin cezasını vermeği de ihmal etmez, enindesonunda toplum cezasını bulur.Olayları doğru yorumlayabilmek için 29.6.<strong>2001</strong>Osmanlının son zamanları, tarih kitaplarında flu olduğu için net olarakgörülemedi bugüne kadar. Bunun için bu devre ait olaylar sık sık tartışmakonusu oluyor. Bugünlerde yine bu tür bir tartışma yapılıyor. Gazeteci yazarAhmet Altan’ın ortaya attığı, “Otuzbir Mart Vak’ası” nın perde arkasıgünlerdir, gazetelerde, TV’lerde tartışılıyor. Yılların gazetecisi Sayın Altan,bugüne kadar bu olay, “Dincilerin ayaklanması” olarak öğretildiği için,toplum olarak “aldatıldığımızı” söylüyor.Bu olayı ve Osmanlının son devrindeki değer olayları, hattazamanımızdaki siyasi olayları tam anlayabilmek için “İttihat ve Terakki”hareketini bilmek gerekir. Bu bilinmedikçe, olayları doğru olarak
yorumlamak, anlamak mümkün değildir. Bunun için önce, kısaca İttihat veTerakki’yi tanıtmak, yarın da Otuzbir Mart olayına değinmek istiyorum.Osmanlı Devleti, “Hasta Adam” durumuna düşünce, Batılı devletleriniştahı kabardı. Devleti içeriden yıkarak kendilerine daha çok paysağlayacak gizli cemiyetler kurdular ve bunlara gizli destek verdiler. İştebunlardan biri de, 21 Mayıs 1889’da gizli kurulan, İttihâd-ı Osmânîcemiyetidir. Daha sonra İttihat ve Terakki adını aldı. İtalyan Karbonarimason teşkîlâtını örnek alarak kurulan bu gizli cemiyet, hücreler hâlindeteşkilâtlandı. Cemiyet üyeleri, Pâris’te bulunan Jön Türklerle irtibatlıçalışıyorlardı.Nihai hedef olarak Osmanlı Devletini yok etme gayesini güden,ihtilâlci bir kimliğe sâhip olan ve kurucularının ekseriyetinin mason olmasıile dikkat çeken bu cemiyet, ülke içinde veya dışında aynı gaye ile kurulancemiyetleri kendine çekerek kaynaştırmayı başardı. Her konuda olduğugibi, bu konuda da basın kendilerine büyük destek verdi. Zaten İttihatçılarıiktidar yapan da basındı.İttihat ve Terakki görevi gereği, Devletin başına büyük gâileler açtı. Biroldu bittiye getirilerek Osmanlı Devletini, Birinci Dünyâ Harbine soktu. Pekçok vatan toprağı elden gitti; yüz binlerce Müslüman-Türk evlâdı şehiddüştü.İktidarda kaldıkları on senede, üç kıtaya yayılmış altı yüz senelik kocabir imparatorluğu, korkunç bir ihtiras ve cehâlet ile târihin derinliklerinegömen İttihat ve Terakki’dir. En az iki milyon kişiyi cephelerde kar ve tipialtında veya kavurucu çöller ortasında çıplak, aç, susuz bırakarak şehidolmalarına sebeb olan İttihat ve Terakkinin ileri gelenleridir. Birkaç milyonkilometre kare olarak devraldıkları bir memleketi, birkaç yüz bin kilometrekareye kadar küçülttüler.Bu küçük toprak parçasını da düşman çizmelerinin altında bırakarakkaçtılar. İlk olarak Enver, Talat ve Cemâl paşalar ile doktor BahaaddînŞâkir, doktor Nâzım, 30 Ekim 1918’de Mondros Mütârekesini imzâ ettiktenbir gün sonra gece yarısı koca Osmanlı Devletini yıktıktan sonra,hıyanetlerine bir yenisini ekleyerek kaçtılar. Enver Paşa Türkistan’da, TalatPaşa Berlin’de, Cemâl Paşa da Tiflis’te, Ermeniler tarafından öldürüldüler.İttihatçılar, gerçek yüzlerini hep sakladılar. Menfaatleri neyigerektiriyorsa, öyle göründüler. Türk ve İslâm düşmanlarıyla işbirliğiyaptıkları, bünyelerinde bunlara yer verdikleri halde, Müslüman, Türkçü vemilliyetçi bir çizgi takip eder göründüler. Fakat, Türk ve Müslüman düşmanıYahudi Emanuel Karaso ve Ermeni Hallaçyan gibileri İttihat ve Terakkininileri gelen elemanlarındandı.Cemiyet; kuruluş, teşkilâtlanma ve faaliyet bakımından farklı özelliklertaşıyordu. Cemiyetin yöneticilerinin çoğu masondu. Cemiyeti yöneten genelmerkez üyesi yedi kişinin kimlikleri, meşrûtiyet îlân edildikten sonra bileaçıklanmadı. Üyeler, masonların merâsimlerine benzer usûllerle cemiyetealınırdı. Rehber üyelerce tavsiye edilen ve uygun görülen kişiler, tahlifheyeti (yemîn kurulu) önünde yemin ederlerdi.
- Page 2 and 3:
görüşebilirsin. Yok, sesi gür b
- Page 4 and 5:
İnsanoğlu hep sıkıntısız olur
- Page 6 and 7:
sevkeder. Tamam mı devam mı, diye
- Page 8 and 9:
aksettiriyorum. Bildirdiğiniz şek
- Page 10 and 11:
Ne yapalım artık bu tür tepkiler
- Page 12 and 13:
Yüce olan Allahın, "Kim bir köt
- Page 14 and 15:
Dünya derin bir deryâdır 3.2.200
- Page 16 and 17:
kıymetli kumaştandır. Bunu da al
- Page 18 and 19:
Çağırıp durumunu sorar. O da ol
- Page 20 and 21:
Başarılı olmanın kuralları 17.
- Page 22 and 23:
yaralı veya değil patır patır d
- Page 24 and 25:
sonra da devam edecektir. Mühim ol
- Page 26 and 27: İnsana gelen bu iki bilginin doğr
- Page 28 and 29: tohumlarını ekmiş, daha sonraki
- Page 30 and 31: gülebilmenizi; para konusunda tart
- Page 32 and 33: Olumsuzlukların konuşulmamasını
- Page 34 and 35: Yine yıllardır halkın kurban der
- Page 36 and 37: “Ey insan, sana gelen her iyilik,
- Page 38 and 39: Yapılan araştırmalara göre, Tü
- Page 40 and 41: Çocuklarımız niçin bizim gibi d
- Page 42 and 43: "Yâ Rabbi, beni îmân ve islâmda
- Page 44 and 45: da buradaydı zaten. Bu, sadece yaz
- Page 46 and 47: Bu bozma işini tam istedikleri kı
- Page 48 and 49: Eskiden buna çok dikkat edilirdi;
- Page 50 and 51: esas kaynak, Kur’an-ı kerim ve H
- Page 52 and 53: kazandığından fazla harcayana da
- Page 54 and 55: kimseye, aynı yerde yine rastladı
- Page 56 and 57: Büyük âlim Süfyân-ı Sevrî ha
- Page 58 and 59: Pek derindir bu kazan hemen bulunma
- Page 60 and 61: Ülkemizin en büyük çıkmazları
- Page 62 and 63: Amerikan ve Batı cemiyetleri için
- Page 64 and 65: Ecdadımızın “ateş ve barut”
- Page 66 and 67: sonraki antlaşmalar hep bu şartla
- Page 68 and 69: gerçek islamı öğrenirler diye k
- Page 70 and 71: “Roma İmparatorluğunun Yükseli
- Page 72 and 73: Dedik ya maksat o değil, maksat ü
- Page 74 and 75: ir şekilde ahlâksızlığa doğru
- Page 78 and 79: Heyet başkanı, önce cemiyetin ga
- Page 80 and 81: Başına kaldırıp, “ Evlad, iyi
- Page 82 and 83: ibâdetlerde kullanmak, meselâ, ra
- Page 84 and 85: O zamana kadar zorlamalar ile namaz
- Page 86 and 87: İngilizce, Unidentified Flying Obj
- Page 88 and 89: koyup düşünün; eksiniz mi fazla
- Page 90 and 91: Mehmet cevap, vermez ama daha beter
- Page 92 and 93: vakit bulamazsanız, tövbe edersin
- Page 94 and 95: Bid’atin ne kadar tehlikeli bir g
- Page 96 and 97: “Vatan sevgisi imandandır” had
- Page 98 and 99: Batı’nın Osmanlı ile mücadele
- Page 100 and 101: asırlarca ayakta tutmasını becer
- Page 102 and 103: de dâhi ile.Dehâ genellikle sosya
- Page 104 and 105: Dünya ve ahiret saadeti için 18.8
- Page 106 and 107: kanının dökülmesine, hem de sah
- Page 108 and 109: Eğer ilim adamları, gençler, İs
- Page 110 and 111: Atomdan - Hücreye, gezegenlerden -
- Page 112 and 113: Dinimize göre, gayrimüslime “Ra
- Page 114 and 115: herşeyden önce insanoğluna diğe
- Page 116 and 117: Bütün mesele şunda düğümleniy
- Page 118 and 119: Bu hâdiseden sonra, kilisenin yar
- Page 120 and 121: gelseler de burada yaşayamayıp ö
- Page 122 and 123: Pâdişâh şöyle cevap verdi, “
- Page 124 and 125: de rahatsız ettiğinden, bunların
- Page 126 and 127:
yardım, hattâ kiliselerini tamir
- Page 128 and 129:
alemlerini geçip, bilinmeyen, anla
- Page 130 and 131:
çıkarmamak Ehli sünnet olmanın
- Page 132 and 133:
öyle terbiye etmesi yüzünden, il
- Page 134 and 135:
Bunun üzerine Efendimiz; “Bizi a
- Page 136 and 137:
olmayan emirlerini açıklamışlar
- Page 138 and 139:
çok önemli olsaydı, bildirilirdi
- Page 140 and 141:
Aklın çok olmasının alameti 10.
- Page 142 and 143:
Onbir ayın sultanı; Ramazan ayı
- Page 144 and 145:
ederdi. Sahûru geciktirmek ve ift
- Page 146 and 147:
da, saraylara yakın olan Beşikta
- Page 148 and 149:
şeyler husûsunda elinden geleni e
- Page 150 and 151:
yoktur. Osmanlı mülkünde yok den
- Page 152 and 153:
artırıyordu. Osmanlının bu huzu
- Page 154 and 155:
idi. Bundan dolayı, pek çok mille
- Page 156 and 157:
Sonunda bulutlar dağıldı; Vatika
- Page 158 and 159:
Burada önemli olan, sıkıntılard
- Page 160:
Teknedeki papaz da Oruç Reis hakk