Çocuklarımız niçin bizim gibi değil? 6.4.<strong>2001</strong>Son yıllarda herkes aynı şeyden şikayetçi, deniyor ki: Çocuklar ımızbize niçin benzemiyor, niçin bizim gibi yaşamıyor. Aile itibarımızı, şerefimizion paralık ediyorlar; namaz yok niyaz yok; manevi değerlerimize ilgisizlik,ilgisi olsa da bizim gibi değil; pejmurde bir hayat sürüyorlar.Hatta hali vakti yerinde olanlar, bu şikayetlerini daha ileri safhayagötürüyor; sebebini öğrenmek için psikiyatri doktorlarına gidiyor.Şikayetlerini anlatıp: “ “Psikolojisi mi bozuk? Tedavi mi gerekir” diyesoruyorlar.Kendilerine, “Çocuğunun senin gibi olması için ne yaptın?” diyesorulduğunda, yıllardır Batı’dan aldığı telkinlerle hemen şunu söylüyorlar:“Ben o konuda çocuklarımı serbest bıraktım. Nasıl olsa bize uyar, bizebenzer diye düşündüm. Baskı ters tepebilir inancı ile yönlendirmeyegirmedim. Sadece, yazın bir ara Kur’an kursuna göndermiştim. Onundışında kendi haline bıraktım.”Okul durumunu sorduğunuzda ise, görevini fazlasıyla yerine getirmişbir kimse rahatlığı ile hemen cevap veriyor: “Yıllardır yığınla para veripdüzenli olarak hazırlık kurslarına gönderdim. İlkokuldan itibaren okulagitmesinde, eve döndüğünde derslerine çalışmasında ısrarlı takipçi oldum.Ayrıca yazları yabancı dil kursuna gitti. İngilizcesini geliştirmesi için yurtdışına gönderdim. Geçmişte ben çok sıkıntı çektim, çocuğum sıkıntıçekmesin, diye her istediğini, en pahalısından aldım; istediği hiçbir şeyeolmaz, demedim. Fakat, okumasından da memnun değilim..”Ailenin şikayetçi olduğu çocuklara sorduğunuzda onların cevabı daşöyle oluyor genelde:“Okuyup, toplumda belli bir yerim olması için, çok çalışmamgerektiğine inanıyorum. Ama ancak bu kadar oluyor. İnanç meselesinegelince, elbet kendime göre inancım var ama çevreye uyumlu olmak benimhedefim. İnşaallah yaşlanınca, hatta emekli olunca ibadete başlarım. Şu anbuna vaktim yok. Ayrıca, okulda gerici damgası yemek istemiyorum.”Aslında, sıkıntının sebebi ve çaresi bu baba ile çocuğun itiraflarındavar. Bütün mesele babanın şu iki cümlede düğümleniyor: Birincisi,“Çocuğumu manevi değerlerimize yönlendirmedim” ikincisi, “Her türlüihtiyacını karşıladım” cümlesi.Her gencin okuması, çağın şartlarına göre kendini yetiştirmesiönemlidir. Fakat, bundan daha önemlisi ise, öz değerlerimize, kültürümüzeuygun yetiştirilmesidir. Aslında bu,daha çok emek,daha çok para gerektirir.Her nedense buna emek verilmiyor, gereken yatırım yapılmıyor.En zor olan şey için hiç yatırım yapmıyoruz ancak, her insanın kendigayreti ile elde edebileceği bilgiler için, varımızı yoğumuzu seferberediyoruz. Bir meyve ağacının bile kendiliğinden yetişmez, bakım ister. Biz,bir meyve ağacına gösterdiğimiz itinayı kendi çocuklarımıza göstermiyoruz.Sonra da kalkıp, çocuğumuzdan şikayetçi oluyoruz. Adama, ne verdin ki neistiyorsun, ektin mi ki biçesin demezler mi?
Her ihtiyacı temin edilen çocuğun, hem okulunda, hem ailesindeeğitim ve öğretim güçleşir. Çocuk şımarık yetişir ; bu da, inancında,yaşıyışında gevşeklik meydana getirir.İnsan ihtiyaçsız olursa azar. Sıkıntı çekmeyen varlığın, rahatınkıymetini bilmez. Yine sıkıntı çekmeyen, çaresiz kalmayan, Yaratanınıhatırlayamaz. Ona sığınmada, bildirdiği emir ve yasakları yerine getirmede,isteksiz ve şuursuz olur. Hedefi sadece, yemek içmek, gezmek olur. Budüşünce de bir gencin hem dünyasını hem de ahıretini perişan eder.Anne- baba daha küçük yaşlarda çocuklarının yemelerindeiçmelerinde,yatmalarında, soğuk havalarda ne giymeleri gerektiğikonusunda onları adım adım takip eder. Üstelik, bu konularda ısrarcıdır.Çocuğunu “ilerde öğrenir yaparsın” diye bu davranışında serbest bırakmaz.Her gün ısrarla okula gönderir, derslerine çalışması için baskı yaparlar.Peki, her konuda ısrarla takip edip de küçük bir çocuğun ahlaki ve dinieğitimini kendi haline bırakan veya “Büyüyünce kendi seçimini kendiyapar.” mantığıyla hareket eden anne ve babanın, sonra da dönüp,“Çocuğum bizim gibi niçin değil?” demeğe hakkı var mı?Geç kalmaktan çok korkalım! 7.4.<strong>2001</strong>Geçen sene ziyaretime gelen yaşlı anne - babanın hıçkırıkları hâlâkulağımda... Kendileri Fransa’dan kesin dönüş yaptıktan sonra, orada kalan20-25 yaşlarındaki kızlarıyla oğullarının Hıristiyan oldukları, hattamisyonerlik yaptıkları haberi üzerine yıkılmıştı zavallılar. “Ne olur bizeyardımcı olun, çocuklarımı kurtaralım” diye yalvarıyorlardı. Kendilerinesordum, “ Onlara İslamiyeti hiç anlatmadınız mı, güzel dinimiziöğretmediniz mi?” “ Kafaları karışmasın, derslerinden kalmasınlar diyeanlatmadık, sonra anlatırız diye düşündük” cevabını vermişlerdi.Kendilerine, göndermeleri için kaynak kitaplar, kasetler vs. tavsiye ettim;fakat, dönüş zor görünüyordu. Çünkü çok geç kalınmıştı. Atı alan çoktanÜsküdar’ı geçmişti. Okuldaki bir misyoner öğretmen avına düşürmüştüinanç boşluğundaki gençleri... Bu saatten sonra ne yapılabilirdi ki. Ama yinede “Allah’tan ümit kesilmez!” diye teselli etmeye çalıştım.Yıkılmış anne-babanın çırpınması, üzülmesi tabii bir haldir. Çünkü,her insan, çocuk sahibi olmayı, kendisinden sonra dininin, kendi soyunun,adının, iyilikle, saygıyla anılmasını arzu eder. Bu insani olduğu kadar, fıtrîbir arzudur , istektir. Fakat sadece istek kafi değildir; gayret de gerekir.İyi evlad yetiştirmek dinimizde çok önemlidir. Peygamber efendimiz,hayırlı evlât bırakarak âhırete göçen anne ve babanın, öldükten sonra daamel defterinin kapanmayacağını bildirmiştir.Hayırlı evlât yetiştiren bir baba, neslin devamına hizmet ettiği için,Allahın emrine uygun hareket etmiş olur. Hayırlı evlat, arkaya kalsa da,anne ve babasından evvel vefât etse de, ana-babası için mutlaka hayır verahmet vesîlesidir. Tabii ki bu fazîletleri elde etmek, yine evlâdın hayırlıyetiştirilmesine bağlıdır. Yoksa ahlâksız, dinden bihaber olarak yetiştirilençocuklar, ana ve baba için büyük mesûliyetlere yol açacaktır. O çocukahırette:
- Page 2 and 3: görüşebilirsin. Yok, sesi gür b
- Page 4 and 5: İnsanoğlu hep sıkıntısız olur
- Page 6 and 7: sevkeder. Tamam mı devam mı, diye
- Page 8 and 9: aksettiriyorum. Bildirdiğiniz şek
- Page 10 and 11: Ne yapalım artık bu tür tepkiler
- Page 12 and 13: Yüce olan Allahın, "Kim bir köt
- Page 14 and 15: Dünya derin bir deryâdır 3.2.200
- Page 16 and 17: kıymetli kumaştandır. Bunu da al
- Page 18 and 19: Çağırıp durumunu sorar. O da ol
- Page 20 and 21: Başarılı olmanın kuralları 17.
- Page 22 and 23: yaralı veya değil patır patır d
- Page 24 and 25: sonra da devam edecektir. Mühim ol
- Page 26 and 27: İnsana gelen bu iki bilginin doğr
- Page 28 and 29: tohumlarını ekmiş, daha sonraki
- Page 30 and 31: gülebilmenizi; para konusunda tart
- Page 32 and 33: Olumsuzlukların konuşulmamasını
- Page 34 and 35: Yine yıllardır halkın kurban der
- Page 36 and 37: “Ey insan, sana gelen her iyilik,
- Page 38 and 39: Yapılan araştırmalara göre, Tü
- Page 42 and 43: "Yâ Rabbi, beni îmân ve islâmda
- Page 44 and 45: da buradaydı zaten. Bu, sadece yaz
- Page 46 and 47: Bu bozma işini tam istedikleri kı
- Page 48 and 49: Eskiden buna çok dikkat edilirdi;
- Page 50 and 51: esas kaynak, Kur’an-ı kerim ve H
- Page 52 and 53: kazandığından fazla harcayana da
- Page 54 and 55: kimseye, aynı yerde yine rastladı
- Page 56 and 57: Büyük âlim Süfyân-ı Sevrî ha
- Page 58 and 59: Pek derindir bu kazan hemen bulunma
- Page 60 and 61: Ülkemizin en büyük çıkmazları
- Page 62 and 63: Amerikan ve Batı cemiyetleri için
- Page 64 and 65: Ecdadımızın “ateş ve barut”
- Page 66 and 67: sonraki antlaşmalar hep bu şartla
- Page 68 and 69: gerçek islamı öğrenirler diye k
- Page 70 and 71: “Roma İmparatorluğunun Yükseli
- Page 72 and 73: Dedik ya maksat o değil, maksat ü
- Page 74 and 75: ir şekilde ahlâksızlığa doğru
- Page 76 and 77: Peygamber efendimiz de; “Lût kav
- Page 78 and 79: Heyet başkanı, önce cemiyetin ga
- Page 80 and 81: Başına kaldırıp, “ Evlad, iyi
- Page 82 and 83: ibâdetlerde kullanmak, meselâ, ra
- Page 84 and 85: O zamana kadar zorlamalar ile namaz
- Page 86 and 87: İngilizce, Unidentified Flying Obj
- Page 88 and 89: koyup düşünün; eksiniz mi fazla
- Page 90 and 91:
Mehmet cevap, vermez ama daha beter
- Page 92 and 93:
vakit bulamazsanız, tövbe edersin
- Page 94 and 95:
Bid’atin ne kadar tehlikeli bir g
- Page 96 and 97:
“Vatan sevgisi imandandır” had
- Page 98 and 99:
Batı’nın Osmanlı ile mücadele
- Page 100 and 101:
asırlarca ayakta tutmasını becer
- Page 102 and 103:
de dâhi ile.Dehâ genellikle sosya
- Page 104 and 105:
Dünya ve ahiret saadeti için 18.8
- Page 106 and 107:
kanının dökülmesine, hem de sah
- Page 108 and 109:
Eğer ilim adamları, gençler, İs
- Page 110 and 111:
Atomdan - Hücreye, gezegenlerden -
- Page 112 and 113:
Dinimize göre, gayrimüslime “Ra
- Page 114 and 115:
herşeyden önce insanoğluna diğe
- Page 116 and 117:
Bütün mesele şunda düğümleniy
- Page 118 and 119:
Bu hâdiseden sonra, kilisenin yar
- Page 120 and 121:
gelseler de burada yaşayamayıp ö
- Page 122 and 123:
Pâdişâh şöyle cevap verdi, “
- Page 124 and 125:
de rahatsız ettiğinden, bunların
- Page 126 and 127:
yardım, hattâ kiliselerini tamir
- Page 128 and 129:
alemlerini geçip, bilinmeyen, anla
- Page 130 and 131:
çıkarmamak Ehli sünnet olmanın
- Page 132 and 133:
öyle terbiye etmesi yüzünden, il
- Page 134 and 135:
Bunun üzerine Efendimiz; “Bizi a
- Page 136 and 137:
olmayan emirlerini açıklamışlar
- Page 138 and 139:
çok önemli olsaydı, bildirilirdi
- Page 140 and 141:
Aklın çok olmasının alameti 10.
- Page 142 and 143:
Onbir ayın sultanı; Ramazan ayı
- Page 144 and 145:
ederdi. Sahûru geciktirmek ve ift
- Page 146 and 147:
da, saraylara yakın olan Beşikta
- Page 148 and 149:
şeyler husûsunda elinden geleni e
- Page 150 and 151:
yoktur. Osmanlı mülkünde yok den
- Page 152 and 153:
artırıyordu. Osmanlının bu huzu
- Page 154 and 155:
idi. Bundan dolayı, pek çok mille
- Page 156 and 157:
Sonunda bulutlar dağıldı; Vatika
- Page 158 and 159:
Burada önemli olan, sıkıntılard
- Page 160:
Teknedeki papaz da Oruç Reis hakk