gülebilmenizi; para konusunda tartışmaların son bulmasını; dahası yenidenkocanızla büyük bir aşk yaşamanızı sağlayacak! Laura Doyle öyle diyor."Kadın - erkek eşitliği" kavramını hiçe sayan bu anti-feminist eyleminönlenemez çıkışı tepki alıyor almasına ama birçok farklı kesimde de yakınilgili topluyor.Yine de Laura iddiaları reddediyor. Kendini hâlâ bir feminist olaraktanımladığını söylüyor üstelik, ve açıklıyor: "Çünkü teslim olmak demek,erkeğin kölesi olmak anlamına gelmiyor. Feministlikte gaye kadının,menfaati, huzuru ise bunlar fazlasıyla sağlanıyor " İleriye sürdüğü vedünyaya pazarlamaya hazırlandığı bu "kurtarıcı çözüm"ün, tamamendeneme yanılma yöntemi sonucu ulaştığı bir gerçek olduğunda ısrarlı."Hayatım boyunca John'a ne yapması gerektiğini söyledim. Ama benüsteledikçe, o kendisini geri çekti ve isteklerimin tam tersini yapmayabaşladı." Onu çıldırtan da bu tepkisel tavır olmuş zaten. Şimdi ise çokmutlu; çünkü elbisesinden yemeğine kadar her şeyi artık John seçiyor. Vesorumluluk duygusundan feragat ettiği gibi onu suçlamaktan da vazgeçerekiç huzuruna kavuşmuş Laura Doyle. Şimdi sıra diğer mutsuz eşlerde...Laura Doyle'un kuralı "sen nasıl istersen..." Birçok kadın için telaffuzetmesi zor bir cümle. Ama tabii ki insanın kendini kocasına teslim etmesininde kuralları var; en başta tüm alışkanlıklarınızdan ve tavırlarınızdanvazgeçmeniz gerekiyor. "Tek bir tarafın teslimiyeti ürkütücü gelebilir belkiama ödülün mutlu ve tutkulu bir evlilik olduğu düşünülürse hiç de korkmayagerek yok" diye anlatıyor Doyle.Referans olarak “Rutgers Ulusal Evlilik Projesi” tarafından kısa süreönce açıklanan bir araştırma sonucunu gösteriyor: Bu araştırmaya göreAmerika'daki evliliklerin yüzde 50'si boşanmayla sonuçlanıyor. Geriye kalanyüzde 50'nin yarısını ise mutsuz olmalarına rağmen evliliği yürütmeyeçalışanlar oluşturuyor.O yüzden mutluluk hayalleriyle evlenen insanların bir aradakalabilmeleri ve bu beraberlikten huzur duyubilmeleri için birilerininfedakarlık yapması şart. Bahsi geçen fedakarlıklar ise, Laura'ya göreaslında basit şeyler: Dırdır etmeyin, kocanızın ne giyeceğinden nasılkonuşacağına kadar hiçbir şeyine müdahale etmeyin, onun her an peşindekoşturup duran annesi değil, arzuladığı kadını olun. Tabii tüm bunları birsabah uyanıp yapmak kolay değil.Öncelikle yapılması gereken bugüne kadar kadınların nasıldavranması gerektiği konusunda söylenen herşeyi unutmak. Tüm bu"yapılması gerekenler listesi" ne kadar garip gelse de, anlaşılması kolayama uygulaması bir o kadar zor maddeler içeriyor. İşte mutlu evliliğinkapısını açacak "altın kurallar..."Eğer gönüllü bir teslimiyetçiyseniz kesinlikle kocanızın hatalarını"düzeltmemeyi" öğrenmelisiniz. Her isteğine evet demelisiniz. Çünkü, herzaman 'evet' diyebilecek arzulu bir kadındır onun hayalini kurduğu."Diğer kurallara gelince: Kocanızın hayatına müdahale etmeyin;fiziksel, finansal ve duygusal denetimi tamamen ona bırakın; düşüncelerine
saygı gösterin; kendinizi ifade ederken ona baskı uygulamayın; ve sizegösterdiği ilgiyi takdir edin, aldığı hediyeleri coşkuyla karşılayın...Her kararı kocanıza bırakmak ise tüm yaşam pratiklerini içindebarındıran bir kural aslında. Kendisini güçlü hissetmesi için parakontrolünün de tamamen kocaya devredilmesi gerekiyor ki herşeye hakimolduğunu hissedebilsin erkeğiniz.Ama önemli bir noktayı da es geçmemek lazım. Laura'nın sözünüettiği "teslim olunası erkekler"in tacizkâr, sapık ya da dengesiz olmamasıgerekiyor. Size ya da çocuğunuza fiziksel şiddet uygulayan, uyuşturucubağımlısı, güvenliğinizi tehdit eden ya da sadece güven hissi uyandırmayanerkeklerden uzak durmanızı tavsiye ediyor Laura. "Bu tarz erkeklere 'teslimolmak' bir yana, ondan derhal ayrılın" diye uyarıyor. Karar bu noktada sizekalmış. "Boşanma oranlarının böylesine arttığı bir dönemde Laurasayesinde evliliğimi kurtardım" diyenlerin sayısı hiç de az değil. Tekyapmaları gereken ise, kocalarına sonsuz bir güvenle kendilerinibırakmak...”Hedefte, niyette sapma olursa! 16.3.<strong>2001</strong>Canlı cansız mevcut olan her şey, belli bir iş için yaratılmışlardır.Ancak, yaratılan birçok varlığın yaratılış sebebini tam bilemiyoruz; çünkübildirilmemiş. Bunlardan insanın yaratılış gayesini kesin olarak biliyoruz.Çünkü bildirilmiş.Allahü teâlâ, Kur’an-ı kerimde meâlen: “Ben, insanları ve cinleriancak bana ibâdet etsinler diye yarattım” buyurmaktadır. İnsanınyaratılış gayesi, vazifesi bildirilince, belli bir mesuliyeti de yüklenmiş oluyor.Bu mesuliyetten, yükten zararsız kurtulmanın yolu da, Cenab-ı Hakkın emirve yasaklarına uymak, gösterdiği yolda bulunmaktır.Demek ki insanın esas gayesi, yaratılış sebebi bu. Diğerleri bugayeye ulaşmada birer vasıta. Her işte ihlas, Allah rızası şart. Para, mal,mevki makam hepsi birer vasıta. İnsan esas gayesini, ihlasını unutur,vasıtayı esas gaye yaparsa yaratılış sebebine aykırı hareket etmiş olur.Hatlar karışır; cemiyetin başına olmadık işler gelir. Neler olur? Paylaşımkavgası başlar. İnsanlar daha çok pay alabilmek için, birbirleri ileuğraşmaya, her şeyi mubah görmeye başlar. Yalan, hile, entrika, gıybet,iftira olağan işler haline gelir.İnsanlar biraya gelince, dinimizin emir ve yasaklarını öğrenme,öğretme; yaratılış gayesinin gereği olan dine hizmeti en güzel şekilde nasılyapmak lazım, bunlar konuşulmaz; dedikodular konuşulur. Onun bunun malvarlığı, arabasının modeli, evleri, yazlığı kışlığı, bunları nasıl elde ettiği,kimleri dolandırdığı tartışılır.Bu tür konuşmalar nefsin çok hoşuna gittiği için de dalga dalga yayılır.Kısa zamanda toplumun tamamını kaplar. Acilen bunun önüne geçilmez,bunlar yok edilmezse, bu milletin ayakta kalması mümkün olmaz.Osmanlının yıkılma sebeplerinden birisi de budur. Sadece Osmanlı’nın mı,Bizans’ın, Roma’nın... yıkılmasının sebebi de budur. Biliyorsunuz “Bizansentrikaları” meşhurdur.
- Page 2 and 3: görüşebilirsin. Yok, sesi gür b
- Page 4 and 5: İnsanoğlu hep sıkıntısız olur
- Page 6 and 7: sevkeder. Tamam mı devam mı, diye
- Page 8 and 9: aksettiriyorum. Bildirdiğiniz şek
- Page 10 and 11: Ne yapalım artık bu tür tepkiler
- Page 12 and 13: Yüce olan Allahın, "Kim bir köt
- Page 14 and 15: Dünya derin bir deryâdır 3.2.200
- Page 16 and 17: kıymetli kumaştandır. Bunu da al
- Page 18 and 19: Çağırıp durumunu sorar. O da ol
- Page 20 and 21: Başarılı olmanın kuralları 17.
- Page 22 and 23: yaralı veya değil patır patır d
- Page 24 and 25: sonra da devam edecektir. Mühim ol
- Page 26 and 27: İnsana gelen bu iki bilginin doğr
- Page 28 and 29: tohumlarını ekmiş, daha sonraki
- Page 32 and 33: Olumsuzlukların konuşulmamasını
- Page 34 and 35: Yine yıllardır halkın kurban der
- Page 36 and 37: “Ey insan, sana gelen her iyilik,
- Page 38 and 39: Yapılan araştırmalara göre, Tü
- Page 40 and 41: Çocuklarımız niçin bizim gibi d
- Page 42 and 43: "Yâ Rabbi, beni îmân ve islâmda
- Page 44 and 45: da buradaydı zaten. Bu, sadece yaz
- Page 46 and 47: Bu bozma işini tam istedikleri kı
- Page 48 and 49: Eskiden buna çok dikkat edilirdi;
- Page 50 and 51: esas kaynak, Kur’an-ı kerim ve H
- Page 52 and 53: kazandığından fazla harcayana da
- Page 54 and 55: kimseye, aynı yerde yine rastladı
- Page 56 and 57: Büyük âlim Süfyân-ı Sevrî ha
- Page 58 and 59: Pek derindir bu kazan hemen bulunma
- Page 60 and 61: Ülkemizin en büyük çıkmazları
- Page 62 and 63: Amerikan ve Batı cemiyetleri için
- Page 64 and 65: Ecdadımızın “ateş ve barut”
- Page 66 and 67: sonraki antlaşmalar hep bu şartla
- Page 68 and 69: gerçek islamı öğrenirler diye k
- Page 70 and 71: “Roma İmparatorluğunun Yükseli
- Page 72 and 73: Dedik ya maksat o değil, maksat ü
- Page 74 and 75: ir şekilde ahlâksızlığa doğru
- Page 76 and 77: Peygamber efendimiz de; “Lût kav
- Page 78 and 79: Heyet başkanı, önce cemiyetin ga
- Page 80 and 81:
Başına kaldırıp, “ Evlad, iyi
- Page 82 and 83:
ibâdetlerde kullanmak, meselâ, ra
- Page 84 and 85:
O zamana kadar zorlamalar ile namaz
- Page 86 and 87:
İngilizce, Unidentified Flying Obj
- Page 88 and 89:
koyup düşünün; eksiniz mi fazla
- Page 90 and 91:
Mehmet cevap, vermez ama daha beter
- Page 92 and 93:
vakit bulamazsanız, tövbe edersin
- Page 94 and 95:
Bid’atin ne kadar tehlikeli bir g
- Page 96 and 97:
“Vatan sevgisi imandandır” had
- Page 98 and 99:
Batı’nın Osmanlı ile mücadele
- Page 100 and 101:
asırlarca ayakta tutmasını becer
- Page 102 and 103:
de dâhi ile.Dehâ genellikle sosya
- Page 104 and 105:
Dünya ve ahiret saadeti için 18.8
- Page 106 and 107:
kanının dökülmesine, hem de sah
- Page 108 and 109:
Eğer ilim adamları, gençler, İs
- Page 110 and 111:
Atomdan - Hücreye, gezegenlerden -
- Page 112 and 113:
Dinimize göre, gayrimüslime “Ra
- Page 114 and 115:
herşeyden önce insanoğluna diğe
- Page 116 and 117:
Bütün mesele şunda düğümleniy
- Page 118 and 119:
Bu hâdiseden sonra, kilisenin yar
- Page 120 and 121:
gelseler de burada yaşayamayıp ö
- Page 122 and 123:
Pâdişâh şöyle cevap verdi, “
- Page 124 and 125:
de rahatsız ettiğinden, bunların
- Page 126 and 127:
yardım, hattâ kiliselerini tamir
- Page 128 and 129:
alemlerini geçip, bilinmeyen, anla
- Page 130 and 131:
çıkarmamak Ehli sünnet olmanın
- Page 132 and 133:
öyle terbiye etmesi yüzünden, il
- Page 134 and 135:
Bunun üzerine Efendimiz; “Bizi a
- Page 136 and 137:
olmayan emirlerini açıklamışlar
- Page 138 and 139:
çok önemli olsaydı, bildirilirdi
- Page 140 and 141:
Aklın çok olmasının alameti 10.
- Page 142 and 143:
Onbir ayın sultanı; Ramazan ayı
- Page 144 and 145:
ederdi. Sahûru geciktirmek ve ift
- Page 146 and 147:
da, saraylara yakın olan Beşikta
- Page 148 and 149:
şeyler husûsunda elinden geleni e
- Page 150 and 151:
yoktur. Osmanlı mülkünde yok den
- Page 152 and 153:
artırıyordu. Osmanlının bu huzu
- Page 154 and 155:
idi. Bundan dolayı, pek çok mille
- Page 156 and 157:
Sonunda bulutlar dağıldı; Vatika
- Page 158 and 159:
Burada önemli olan, sıkıntılard
- Page 160:
Teknedeki papaz da Oruç Reis hakk