11.07.2015 Views

2001 Senesi "Gönül Bahçesi" Yazıları - Mehmet Oruç

2001 Senesi "Gönül Bahçesi" Yazıları - Mehmet Oruç

2001 Senesi "Gönül Bahçesi" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

geçim sıkıntısıdır. Her sene milyonlarca insan bu yüzden telef olmaktadır.İnsanlar, bilhassa pahalı olan protein maddelerine, yani içinde yüzdükleriazot deryasına, ciğerlerine kadar girmiş iken, istifâde etmekten âcizoldukları azot maddesine açtır.Bu hâl, insanların aczini göstermeye önemli bir misal teşkîletmektedir. Zira, eğer teneffüs ile oksijen gazını alıp kanımıza kattığımızgibi, azot gazını da tutmak özelliği kanımıza bahşedilmiş olsaydı,yeryüzündeki bütün açlık ihtiyacımız, soluma ile sağlanabilecek ve artık açkimse kalmayacaktı. Böylece insanlar geçim derdinden, açlık sıkıntısındankurtulacak, açlık dolayısı ile ekmek ve yemek için insanlar birbirlerinesaldırmayacak, yeryüzü bir savaş meydanı olmaktan çıkacaktı. Bunlarınhepsi, insanın her gün ciğerlerine giren bin litre azottan, sekiz gramınıbedenine alabilmesi ile olacaktı.İşte, bütün mesele bu acizliği idrak edip, buna göre hareketedebilmekte... Fakat bu kolay bir iş değildir. Bunu yapabilenler her zorluğuaşabilirler. Çünkü, acizlik ve kırık kalp bir araya gelince her sıkıntı aşılır.Bununla ilgili bugün de bir kıssa anlatayım:Bir beldede yarı meczub, yarı akıllı, kimsesiz bir kimse yaşar. Bukimse, zenginlerden aldığı borç paraları fakirlere dağıtır. Zenginlerparalarını istediğinde başka zenginden alır, ona verir. Böylece çarkıdöndürmeye çalışır. Yıllarca böyle devam eder...Günün birinde bu kimse ağır hastalanır. Yatağında ölümü beklemekteartık. Bunu duyan zenginler, yatağının etrafında toplanırlar. Paralarınıvermesi için olmadık hakaretler ederler. Adam çaresiz yapacak bir şeyi yok.Borçlarını nasıl ödeyecek, üzerinde kul hakkı olmadan nasıl gidecek, bunudüşünür kara kara. Aslında birinden alıp diğerine veriyordu. Kendisi fakirlikiçinde yaşıyordu. Fakat borç olarak almıştı. Ödemesi gerekiyordu. Ellerinikaldırıp kırık kalple dua eder:“Ya Rabbi! Büyük yalnız sensin! Sen öyle bir büyüksün ki, büyükler veküçükler, sıkışınca, ancak sana yalvarır. Sana yalvaran, ancak muradınakavuşur. İlâhi! Herkesi sıkıntıdan kurtaran yalnız sensin. Bizi dünyada veâhırette sıkıntıda bırakma! Muhtaçlara, herşeyi gönderen, yalnız sensin!Dünyada ve âhirette hayırlı, faydalı olan şeyleri, bana gönder! Şunlarınelinden beni kurtar!”Bu sırada sokaktan helva satan çocuğun sesi gelir. Tanıdığı birçocuktu bu. Her gün helvacıdan aldığı helvaları gün boyu satar, akşam dagötürüp helvacının parasını öder, kârını da evine götürür. Hasta annesininve küçük kardeşlerinin nafakasını temin ederdi.Bu çocuğu eve çağırttır. Alacaklıların hepsine helva vermesini ister.Alacaklılara bütün helvalarını verir. Onlar helvalarını yerken çocuk gelipparasını ister. Adam da, param yok, borcum olsun, elime geçince veririm,der. Çocuk ağlamaya başlar; akşam helvacıya nasıl hesap verecekti, evinenasıl yiyecek götürecekti?Parasını alamayacağını anlayan çocuk, çaresiz, boynu bükük birşekilde ağlayarak evden çıkar. Yolda, o beldenin valisi çocuğu görür.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!