artırıyordu. Osmanlının bu huzurlu aile yapısı yabancı seyyahların dadikkatini çekmiştir:Dr. A. Brayer: “Osmanlı’da çocuklar, yetişip olgunluk yaşınageldikleri zaman ana ve babalarının yanlarında bulunmakla iftihar ederler.Oysa diğer memleketlerde çok defa çocuklar olgunluk çağına girer girmez,ana ve babalarından ayrılırlar. Hattâ bazen kendileri refâh içindeyaşadıkları halde onları sefâlete yakın bir hayat içinde bırakırlar. Bunlar,ana-babalarına karşı onların kendilerini çok ihtiyaçları olduğu bir devredeâdetâ yabancılaşırlar. Sevgi saygı diye bir şey kalmaz”Meşhur Fransız edîbi Pierro Loti de şöyle der:“Dünyânın hiçbir evinde, bir erkek hanımına bu derece saygılı vehayran olamaz! Bu gerçeğin sırrı, Türk evinin, kadını tarafındanhazırlanışındadır.Evin sâhibesi olan kadının giyişini, başındaki örtüden ayaklarındabulunan nefis işlemeli kumaşlı terliklere kadar âhenk içindedir. Kadın evineo kadar düşkün, temizliğine o kadar meraklı, kocasının ev hasretinigiderecek öylesine bir zekâ ve eğitime sahiptir ki, evin erkeği akşam üzeribüyük bir hasretle kapıdan girer. Kadının temizliği maddî plânda bir çiçekkadar saftır. Bu madde temizliği kadının rûh temizliğinden gelir. O kadıniçki, kumar ve dış dünyâyı bilmez.Dış dünyayı bilmeyen Osmanlı kadını, tecessüs illetinden dekurtulmuş olur. Evinde mes’ûd bir hayat yaşar. Kavga gürültü nedir bilmez.Gönlünü Allaha, kocasına, çocuklarına bağlar. Zihnini fuzûlî şeylerdenkoruduğu için rahat ve huzurludur. Dolayısıyla ahlâklıdır. Böyle oluncayuvasının hürmete şâyân, şerefli bir unsuru olur. ”Mevlana’yı Anma Haftası 14.15.<strong>2001</strong>İçinde bulunduğumuz “Mevlana’yı Anma Haftası” dolayısıyla her seneolduğu gibi bu sene de Hz.Mevlana’nın, Hümanistliğinden, hoşgörüsündenbahsedilmekte; bununla ilgili sempozyumlar, toplantılar yapılmakta. “Binkere tevbeni bozsan da yine gel...” tekerlemesi tekrarlanmakta.Bazı kesimler Hz. Mevlanayı ısrarla olduğundan başka şekildeyorumlama gayreti içindeler. Mevlananın sözlerini, “ister inan ister inanma;İslamiyeti ister yaşa ister yaşama nasıl olursan ol, o halinle bize gel,”havasına soktular.Halbuki, Hz. Mevlana İslamiyeti hakkıyla yaşayan, herkesin deyaşamasını istiyen bir Allah dostuydu. “Bin kere tevbeni bozsanda yinegel...” derken, gel Müslüman ol, Müslüman gibi yaşa; yaşa ki dünyada veahırette rahat et, diyordu. Hoşgörüsü de yine İslami çerçeve içinde idi.Zaten, bir Müslümandan, Hele bir Allah dostundan başka bir yaşayış şeklibeklenemezdi.Bunun için, çalgı eşliğinde kadın-erkek karışık raks etmekle,dönmekle, Mevlananın ruhu şad olmaz. Bilakis, ruhu ızdırap duyar. AhıretteHz. Mevlana bunların yakasına yapışacak, bunlardan davacı olacaktır.Çünkü, anmalarda yapılanların, Mevlana ile İslamiyet ile uzaktan yakındanilgisi yoktur. Israrla Hz. Mevlananın Hümanist olduğunu sık sık
vurguladıkları için, bügün Hümanistlik nedir, İslamiyetle ilgisi var mıdır,bunun üzerinde durmak istiyorum.Hümanizm, Ortaçağ’da, kilisenin halka zulüm ve baskısına karşı tepkiolarak doğdu. Avrupa’da halk, baskıdan, zulümden kurtulmak için, kiliseyebağlılığı bulunmayan serbest bir hayata kaçmak istedi. Bu sebepleAvrupa’da Hıristiyanlığa ve onun şahsında haksız olarak diğer dinlere karşıözellikle İslamiyete düşmanlık meydana geldi.Buna, din mezhep gibi her türlü kayıttan ve bağdan kurtulup, hürriyetekavuşma adını verdiler. İnsanı yaratılış gayesinden uzaklaştıran budüşünce tarzını daha sonra, “Tanrıyı insanlar yarattı” noktasına götürdüler.Yani bir yaratıcı yoktur, yaratıcı fikrini insanlar ortaya attı diyecek kadarazıttılar.Aslında insana değer vermek ideali ile ortaya çıkan, hümanizmingerçekte insan sevgisi ve ona değer vermekle bir ilgisi görülmez. Çünkü,Hümanizmi savunanlar, ne zaman ellerine fırsat geçerse, menfaatlarıuğruna insanları öldürmekten hiç çekinmemişlerdir. Bunlar, kuzu postunabürünmüş kurtlardır.Batı’nın “Hoşgörü, İnsanlık, insan severlik, insanlara yardım.” sözleri,bugün ancak reklam seviyesindedir. “Sizi seviyoruz.” yaldızlı sözlerininarkasında aslında bir menfaat ve sömürü yatmaktadır. Menfaatleri yoksaveya menfaatleri öyle gerektiriyorsa binlerce insanın öldürülmesine, zulmeuğramalarına seyirci kalabiliyorlar.İslamiyet ise bir menfaat düşünmeyip, sadece onun dünyasını veahıretini kurtarmayı hedeflemiş;isanlar arasında bir fark gözetmemiştir.Menfaati olsun veya olmasın hep mazlumdan yana olmuş, zulme karşıdurmuş...Nitekim, Peygamber efendimiz; “Kim zımmiye (gayri müslimvatandaşa) zulmeder veya taşıyamayacağı yükü yüklerse, o kimseninhasmıyım.” buyurur. Buyurmakla kalmıyor, Müslüman olmayanlarınkitaplarında bile geçen sayısız örnekleri ile tatbik de ediyor.İşte İslâmın insana yaklaşma şekli bu. Kimin insana değer verdiğikimin vermediği ortada!.. Sözde Mevlana hayranlarının maksatları, Hz.Mevlana sevgisini yaymak değil, Hz. Meylana’yı istismar edip, İslamiyetibozmak, İslamiyeti Hıristiyanlaştırmak. Yani, İslamiyeti emir ve yasaklarıolmayan, felsefi bir sistem haline getirmek...Hazret-i Mevlana Hümanist mi idi? 15.12.<strong>2001</strong>Batı’nın, Hz.Mevlana, Hacı Bektaşi Veli, Yunus Emre gibi Allahadamlarını istismar ederek, Hümanizm, insan sevgisi vs. adı altında,inaçsızlığı, dinsizliği yayma gayretleri ile ilgili yazıma bugün de devametmek istiyorum. Hümanizm, hoşgörüyü, diyaloğu, insana insancamuamele edilmesini savunur. İnsanca muamelenin olmadığı yerde böyle birarzu gündeme gelir. İslam ülkelerinin böyle bir sıkıntıları olmadığı için hiçbirzaman Müslümanların gündemine girmemiş Hümanizm. Çünkü, hoşgörüde, diyalog da, insanca muamele de Müslümanlar arasında en üst seviyede
- Page 2 and 3:
görüşebilirsin. Yok, sesi gür b
- Page 4 and 5:
İnsanoğlu hep sıkıntısız olur
- Page 6 and 7:
sevkeder. Tamam mı devam mı, diye
- Page 8 and 9:
aksettiriyorum. Bildirdiğiniz şek
- Page 10 and 11:
Ne yapalım artık bu tür tepkiler
- Page 12 and 13:
Yüce olan Allahın, "Kim bir köt
- Page 14 and 15:
Dünya derin bir deryâdır 3.2.200
- Page 16 and 17:
kıymetli kumaştandır. Bunu da al
- Page 18 and 19:
Çağırıp durumunu sorar. O da ol
- Page 20 and 21:
Başarılı olmanın kuralları 17.
- Page 22 and 23:
yaralı veya değil patır patır d
- Page 24 and 25:
sonra da devam edecektir. Mühim ol
- Page 26 and 27:
İnsana gelen bu iki bilginin doğr
- Page 28 and 29:
tohumlarını ekmiş, daha sonraki
- Page 30 and 31:
gülebilmenizi; para konusunda tart
- Page 32 and 33:
Olumsuzlukların konuşulmamasını
- Page 34 and 35:
Yine yıllardır halkın kurban der
- Page 36 and 37:
“Ey insan, sana gelen her iyilik,
- Page 38 and 39:
Yapılan araştırmalara göre, Tü
- Page 40 and 41:
Çocuklarımız niçin bizim gibi d
- Page 42 and 43:
"Yâ Rabbi, beni îmân ve islâmda
- Page 44 and 45:
da buradaydı zaten. Bu, sadece yaz
- Page 46 and 47:
Bu bozma işini tam istedikleri kı
- Page 48 and 49:
Eskiden buna çok dikkat edilirdi;
- Page 50 and 51:
esas kaynak, Kur’an-ı kerim ve H
- Page 52 and 53:
kazandığından fazla harcayana da
- Page 54 and 55:
kimseye, aynı yerde yine rastladı
- Page 56 and 57:
Büyük âlim Süfyân-ı Sevrî ha
- Page 58 and 59:
Pek derindir bu kazan hemen bulunma
- Page 60 and 61:
Ülkemizin en büyük çıkmazları
- Page 62 and 63:
Amerikan ve Batı cemiyetleri için
- Page 64 and 65:
Ecdadımızın “ateş ve barut”
- Page 66 and 67:
sonraki antlaşmalar hep bu şartla
- Page 68 and 69:
gerçek islamı öğrenirler diye k
- Page 70 and 71:
“Roma İmparatorluğunun Yükseli
- Page 72 and 73:
Dedik ya maksat o değil, maksat ü
- Page 74 and 75:
ir şekilde ahlâksızlığa doğru
- Page 76 and 77:
Peygamber efendimiz de; “Lût kav
- Page 78 and 79:
Heyet başkanı, önce cemiyetin ga
- Page 80 and 81:
Başına kaldırıp, “ Evlad, iyi
- Page 82 and 83:
ibâdetlerde kullanmak, meselâ, ra
- Page 84 and 85:
O zamana kadar zorlamalar ile namaz
- Page 86 and 87:
İngilizce, Unidentified Flying Obj
- Page 88 and 89:
koyup düşünün; eksiniz mi fazla
- Page 90 and 91:
Mehmet cevap, vermez ama daha beter
- Page 92 and 93:
vakit bulamazsanız, tövbe edersin
- Page 94 and 95:
Bid’atin ne kadar tehlikeli bir g
- Page 96 and 97:
“Vatan sevgisi imandandır” had
- Page 98 and 99:
Batı’nın Osmanlı ile mücadele
- Page 100 and 101:
asırlarca ayakta tutmasını becer
- Page 102 and 103: de dâhi ile.Dehâ genellikle sosya
- Page 104 and 105: Dünya ve ahiret saadeti için 18.8
- Page 106 and 107: kanının dökülmesine, hem de sah
- Page 108 and 109: Eğer ilim adamları, gençler, İs
- Page 110 and 111: Atomdan - Hücreye, gezegenlerden -
- Page 112 and 113: Dinimize göre, gayrimüslime “Ra
- Page 114 and 115: herşeyden önce insanoğluna diğe
- Page 116 and 117: Bütün mesele şunda düğümleniy
- Page 118 and 119: Bu hâdiseden sonra, kilisenin yar
- Page 120 and 121: gelseler de burada yaşayamayıp ö
- Page 122 and 123: Pâdişâh şöyle cevap verdi, “
- Page 124 and 125: de rahatsız ettiğinden, bunların
- Page 126 and 127: yardım, hattâ kiliselerini tamir
- Page 128 and 129: alemlerini geçip, bilinmeyen, anla
- Page 130 and 131: çıkarmamak Ehli sünnet olmanın
- Page 132 and 133: öyle terbiye etmesi yüzünden, il
- Page 134 and 135: Bunun üzerine Efendimiz; “Bizi a
- Page 136 and 137: olmayan emirlerini açıklamışlar
- Page 138 and 139: çok önemli olsaydı, bildirilirdi
- Page 140 and 141: Aklın çok olmasının alameti 10.
- Page 142 and 143: Onbir ayın sultanı; Ramazan ayı
- Page 144 and 145: ederdi. Sahûru geciktirmek ve ift
- Page 146 and 147: da, saraylara yakın olan Beşikta
- Page 148 and 149: şeyler husûsunda elinden geleni e
- Page 150 and 151: yoktur. Osmanlı mülkünde yok den
- Page 154 and 155: idi. Bundan dolayı, pek çok mille
- Page 156 and 157: Sonunda bulutlar dağıldı; Vatika
- Page 158 and 159: Burada önemli olan, sıkıntılard
- Page 160: Teknedeki papaz da Oruç Reis hakk