11.07.2015 Views

2001 Senesi "Gönül Bahçesi" Yazıları - Mehmet Oruç

2001 Senesi "Gönül Bahçesi" Yazıları - Mehmet Oruç

2001 Senesi "Gönül Bahçesi" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

pek kısa tutar. Dinleyen de, söz bitene kadar güzel bir dikkat hâlindedir.Birbirlerine karşı fikirlerini hürmetle müdâfaa ederler. Söylenen sözlerdeherhangi bir fenâlık, koğuculuk, iftirâ gibi kötülükler ve edebe mugâyirlâubâlî sözler yoktur. Yaşlı ve büyüklere karşı hürmetle onların hakkınariâyet, hayâl edilemeyecek bir nezâket içindedir.Diyebilirim ki Osmanlıların ahlâkî husûsiyetleri, insanı âdetâ büyüler.Yürüyüşlerinin serbestlik ve ihtişâmı, misafîr kabullerindeki güleryüzlülükleri ve nihayet selâmlığa girip çıkarken riâyet ettikleri teşrîfatınzerâfeti karşısında hayran olmamak elde değildir.”Edmondo de Amicis de şöyle der:“Tedkîk ve tespitlerime göre İstanbul’un Türk halkı, Avrupa’nın ennâzik ve en kibar topluluğudur. Koca şehrin en ıssız sokaklarında dahî biryabancı için hiçbir hakâret ve zarâra uğrama tehlikesi yoktur. Halk arasındaküstahça bir bakış şöyle dursun, fazla kötü bir nazara bile hiçbir zamantesâdüf edilmez. Kahkaha sesleri gâyet nâdirdir. Kapı, pencere vedükkânlardan hiçbir kadın sesi aksetmez.”İşte Osmanlı buydu. Altı asırlık dünyaya huzur veren medeniyetinkaynağı bu değerlerdi.Osmanlıda iyilik ve insâniyet 30.11.<strong>2001</strong>Rahmetli S. Ahmet Arvasî Ağabey, ziyaretine gittiğimizde, kendisiseyyid, yani peygamber torunu olduğu halde hep, Türklerin Allah rızası içingösterdikleri gayretlerden, hizmetlerden bahsederdi. “İslamı yaşamada,İslama hizmette, Eshab-ı kiramdan sonra ikincilik Osmanlılara nasipolmuştur” derdi.Gerçekten de, Osmanlılar, gönüllerini süsleyen İslâm ahlâkının zarâfetve nezâket nümûneleriyle dolu bir hayat yaşamışlardır. DolayısıylaAvrupa’da insanlar âdetâ idârecilerinin eli altında esir muâmelesine tâbîtutularak çok ağır şartlarda yaşarken, Osmanlılarda Müslüman olmayanhalk bile, gayet huzur ve rahat içinde ömür sürmekteydi.Nitekim bu hâli müşâhede edebilen pek çok memleket ve şehirhalkının Osmanlı’yı “Gelin bizleri de sizler idâret edin!” diye dâveteylediği târihî bir gerçektir.Zîrâ, o sıralarda Batı’da Galile gibi bir ilim adamı, İslâmkaynaklarından mülhem olarak “Dünyâ dönüyor!” dediği için îdâmamahkûm edilmiştir. Yine batılıların psikiyatrik hastalar hakkında: “Bunlarıniçine cin girmiş!” deyip de onları ateşe atmaları, ne büyük bir cehâlet vecinâyettir.Osmanlının bu kadar merhametli, şefkatli olmasının esas kaynağıİslamiyetti. Herkese karşı gösterdiği iyilik ve insâniyeti, gayr-i müslimler,kendi dindaşlarından bile göremezlerdi. Osmanlıların bu hallerini Hıristiyanaraştırmacı seyyahlardan dinleyelim:L. H. Delamarre: “İstanbul civarındaki gezintilerimde ben hep bumilletin lutufkârlığı ile misâfirperverlik aşkına şâhit oldum. Rast geldiğimhangi Tür’e yol sorsam, hemen bana rehberlik bulunuyor, yiyecek ve içecek

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!