11.07.2015 Views

2001 Senesi "Gönül Bahçesi" Yazıları - Mehmet Oruç

2001 Senesi "Gönül Bahçesi" Yazıları - Mehmet Oruç

2001 Senesi "Gönül Bahçesi" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

vererek ve siyasî, askerî yardımlar vaat ederek, Abdülvehhâb oğluMuhammed ile işbirliği yapmasını temin etti. Vehhâbîliliği yaymak için,gaddar Muhammed bin Suud’u maşa olarak kullandı.Vehhabiler, belli bir güce ulaşınca, Mekke emîri şerif Gâlib efendiyeharp ilan ettiler. Kadın, çocuk demeden binlerce Müslümanı öldürdüler.Akla hayale gelmedik işkenceler yaptılar.Suud oğlu ile Abdülvehhâb oğlu elele vererek, Vehhâbîliği kabuletmiyenlerin kâfir ve müşrik olduklarına, kanlarını dökmenin ve mallarınıalmanın helâl olduğuna fetva verdiler. Vehhabilere göre, amel imandanparça kabul edildiği için, namaz kılmayan, oruç tutmayan dinden çıkıyoröldürülmeleri mübah oluyor. Yine, onlara göre şefaat, evliyadan yardımistemek, mezar, türbe yapmak şirk olduğu için bunları yapanları Müslümankabul etmemektedirler. Vehhabilere göre, “Şefaat Ya Resulallah” diyendinden çıkıyor.Hicâzda bulunan Ehli sünnet âlimleri ve bunların arasındaAbdülvehhâb oğlunun kardeşi Süleymân efendi ve kendisine ders okutmuşolan hocaları, Abdülvehhâb oğlunun kitaplarını inceleyerek, İslâm dîniniyıkıcı, bozguncu yazılarına cevaplar hazırladılar, sapık yazılarını çürütenkuvvetli vesikalarla kitaplar yazarak, müslümanları uyandırmaya çalıştılar.İbni Suud ve adamları, bunları işitince, Ehl-i sünnete düşmanlıklarıiyice arttı ve Mekkeye saldırdılar. İlk saldırıda Mekke’ye giremediler fakatçok kan döktüler. Mekkeye giremeyince bu defa da, Tâif şehrine askergönderdiler. Önlerine çıkanları, kadın, erkek ve çocuk demeyip öldürdüler.Beşikteki yavruları bile parçaladılar. Sokaklarda dere gibi kan aktı. Evleribasıp herşeyi yağma ettiler. Halkı günlerce aç, susuz bıraktılar.Kütübhanelerden ve mescidlerden ve evlerden topladıkları Kur'an-ıkerimleri, tefsîrleri, hadis ve çeşidli din kitaplarının hepsini parçalayıpyerlere attılar. Kur'an-ı kerimlerin ve din kitaplarının altın işlemeli meşinciltlerinden çarıklar yapıp pis ayaklarına giydiler. Ayaklarındaki kitapcildinden çarıklar üzerinde âyet-i kerimeler ve mübârek yazılar yazılı idi.Cahil Vehhâbî haydutları, Kur'an-ı kerimi tanımadıklarından, elegeçirdikleri Mushaf-ı şeriflerin hepsini parçalayıp yerlere saçtılar. Üzerleriniçiğneyerek geçtiler. Koca Tâif şehrinde yalnız üç Mushaf-ı şerif ile birBuhârî-i şerif kitabı bu yağmadan kurtulabilmişti.Bu sırada bir mucize gerçekleşti: Yağma yapıldığı günlerde havadurgundu. Hiç rüzgâr yoktu. Eşkiya çekilip gidince, bir fırtına çıktı. Rüzgâr,yerlerdeki Kur'an-ı kerim ve çeşidli din kitaplarının yapraklarının hepsiniuçurup götürdü. Uçan kağıtların nereye gittikleri anlaşılamadı. Yere düşmüşhiçbir kağıt görülemedi.Şehitlerin cesedleri tepe üzerinde onaltı gün kalarak sıcaktançürümüşlerdi. Her tarafı fena koku sarmıştı. Müslümanlar, çok yalvardılar,ağladılar, sızladılar. Nihâyet izin alıp, iki büyük çukur kazdılar. Babalarının,dedelerinin, akrabâlarının, arkadaşlarının, çocuklarının kokmuş cesedlerinibu çukurlara doldurup toprakla örttüler. Tanınacak tam bir ceset hiç yoktu.Kiminin yarısı, kiminin dörtte biri kalmıştı. Yırtıcı kuşların ve hayvanlarınuzaklara taşıyıp bırakmış oldukları insan parçalarının kokuları, vehhâbîleri

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!