11.07.2015 Views

2001 Senesi "Gönül Bahçesi" Yazıları - Mehmet Oruç

2001 Senesi "Gönül Bahçesi" Yazıları - Mehmet Oruç

2001 Senesi "Gönül Bahçesi" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

aşlangıcında Cenâb-ı Hakkın yardımı gelmeyip, mağlûbiyyet başladı.Sonra, Cenâb-ı Hak merhamet ederek, zafer nasîb eyledi.Bütün mesele şunda düğümleniyor; geçmişten ibret almakta veyaalmamakta... İbret alan fert olsun, millet olsun rahata, huzura kavuşuyor;almayan sıkıntılara davetiye çıkartıyor!..Farklı uygulanan adalet, adalet olmaz 29.9.<strong>2001</strong>Adalet, adil olarak herkese tatbik edilirse gerçek manada adalet olur.Kişilere göre değişirse o adalet olmaktan çıkar; zulme dönüşür. Bunun içindinimiz adaletin eşit olarak uygulanması üzerinde çok durmuştur. Nitekim,Peygamber Efendimiz, “ Kızım Fatıma da olsa hırsızlık yapanın cezasınıveririm” buyurarak farklı uygulama yapılamayacağı ifade buyurmuştur.İslam tarihinde de bunun örnekleri çoktur. Meşhur Türk HükümdarıGazneli Mahmud Hân zamanında, eşkıyâlık yapan, halkın karısına kızınasarkıntılık eden, zâlim biri vardı. Halk bunun zulmünden çok korkuyordu.Bu zâlim bir fakirin evine her akşam gelip sıkıntı veriyordu. Fakirkimse, her gece bir bahâne bulup onun kötü arzûlarına mâni oluyordu.Zamanla bu hâlinden vazgeçer diye sabrediyordu. Fakat zâlimin pişmanolacak hâli yoktu.Fakir kimse, zâlimin verdiği sıkıntıya dayanamayıp, Sultan MahmudHân'ın huzuruna giderek durumu anlattı. Sultan bu habere çok üzüldü.Fakiri tesellî etti. Ayrıca birçok hediyeler vererek onu sevindirdi. Sonra da,“Sen hiç endişelenme, bu işi bizzat kendim takip edeceğim. O kimse evinegeldiğinde, onu oyala bu arada bana bir haber yolla gerisine sen karışma!”dedi.Sonra mâiyetindeki adamlara dönüp,”Bu kimse gece gündüz nezaman buraya gelirse hemen yanıma alın! “ emrini verdi. Gönlü yaralı fakirMüslüman, sevinç içinde, sultana duâlar ederek oradan ayrıldı.Aradan iki gün geçince, zâlim kimse gece yine eve geldi. Fakir,oğluna "Sen bunu biraz oyala" diye tenbîh ederek sessizce evden ayrıldı.Doğruca saraya gitti. Daha önce tenbîhli olduklarından görevliler, hemenpâdişâhın huzûruna çıkarttılar. Fakir kimse pâdişâha, “O kimse yine geldi.Şu anda evimde, dedi.Sultan Mahmud Hân eline keskin bir kılıç alıp, hemen saraydan çıktı.Beraberce fakirin evine vardılar. Fakir kimse, pencereden içerdeki adamıgösterdi. Sultan, “Sen içeri gir sonra da mumu söndür!” dedi. Daha sonramum söner sönmez, sultan hışımla içeri girdi. Zâlim kimsenin cezasınıverdi. Sonra,” Mumu yakın! “ emrini verdi.Mumun yanmasını heyecanla bekleyen sultan, etraf aydınlanıncadikkatlice ölen kimsenin yüzüne baktı. Sonra yüzü birden aydınlandı. Şükürsecdesine kapanıp, Allahü teâlâya şükretti.Mazlûm kimse pâdişâhın bu hâllerinden birşey anlayamamıştı.Dayanamayıp sordu, “Pâdişâhım, mumu söndürtmenizi, sonra yaktırıp ölenkimseyi görünce şükür secdesine varmanızı anlayamadım. Bunun sebebinedir?”

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!