Bütün mesele şunda düğümleniyor; geçmişten ibret almakta veyaalmamakta... İbret alan fert olsun, millet olsun rahata, huzura kavuşuyor;almayan sıkıntılara davetiye çıkartıyor!..İslam ve Terör 15.9.<strong>2001</strong>Dinimizde bu iki kelimenin yanyana gelmesi mümkün değildir. Gelişgayesi insanları hem dünyada hem ahirette huzura kavuşturmak olanİslamiyetin huzursuzluk, anarşi kaynağı olması mümkün mü?İslâm dini, birlik beraberliği, yardımlaşmağı, kanunlara karşıgelmemeyi, fitne, yani anarşi çıkarmamayı, Müslüman olsun olmasınherkesin haklarını gözetmeyi, kimseyi incitmemeyi emretmektedir.İslam büyükleri, tarih boyunca, isyandan, anarşiden uzak kalmışlar,Müslümanları da buna bulaştırmamışlardır. Ehl-i sünnetin önderi büyükalim İmam-ı a'zam Ebu Hanife hazretleri, ikinci bin yılın mücedidi İmam-ıRabbani hazretleri kendilerine yapılan haksızlığa, zulme rağmen devleteisyan etmemişler, talebelerini de isyandan uzak tutmuşlardır. Zaten, İmam-ıa'zam hazretlerine göre, ehli sünnet olmanın şartlarından biri de her şarttadevlete isyan etmemektir.Niçin bu kadar fitneden, anarşiden uzak kaldılar? Çünkü,Peygamberimiz böyle emrediyor: " Fitne çıkarana lanet olsun!" "Fitnezamanında, devletinize tâbi olunuz. Size zulüm edilse, mallarınız alsa da,ona itaât ediniz!". "Fitne zamanında, İslâmiyyete sarılınız. Kendinizikurtarınız. Başkalarına akıl vermeyiniz! Evinizden dışarı çıkmayınız. Dilinizitutunuz!". "Fitne zamanında, çok kimse öldürülür. Onların arasınakarışmayan kurtulur"."Allah'a kasem ederim ki, insanlar öyle bir devir yaşayacaklar ki, kâtilniçin öldürdüğünü, maktûl niçin öldürüldüğünü bilmeyecek"Bütün bu emirlerden sonra bir Müslüman anarşiye, teröre nasılkarışabilir? Kim olursa olsun bir insanı nasıl öldürülebilir? Kur'ân-ı kerîmherşeyden önce insanoğluna diğer mahlukat arasında mümtaz, üstün birmakam vermiştir.Böyle, müstesna bir yeri olan varlığa yapılacak tecavüzleri Cenab-ıHak karşılıksız bırakmayacak, en ağır şekilde cezalandıracaktır.Hz. Peygamber şöyle buyurur: ""Kişinin, kıyâmet günü, ilk hesâbaçekileceği şey namazdır; insanlara karşı işlediği günahlardan da ilkhesaba çekileceği ise insan öldürmedir."Dinimiz, savaş halinde bile, insan haklarına riayet edilmesini, kimseyezulüm yapılmamasını emretmektedir. Peygamber Efendimiz, savaşagönderdiği askerlerine, “Çocukları öldürmeyiniz. Kiliselerinde,kendilerini ibadete vermiş kimselere dokunmaktan sakınınız!Kadınları, yaşlanmış pir-i fanileri öldürmeyiniz. Ağaçlara yakmayınızve kesmeyiniz. Evleri de yıkmayınız!” buyururdu.Kur'ân-ı Kerîm'de bir kişi öldürme cinâyeti, bütün insanları öldürmecinâyetine denk tutulur: "Kim, haksız olarak birini öldürürse, bütün
insanları öldürmüş gibi olur. Kim bir canı kurtarırsa, bütün insanlarıkurtarmış gibi olur."(Maide- 32)Peygamberimiz,"Yâ Rabbî! Bana hayrlı işler yapmak, çirkin şeyleriterk etmek ve fakîrleri sevmek nasîb eyle! Kavmim arasında fitneçıkacaksa, fitneye karışmadan canımı al!" diye dua ederdi.İmâm-ı Kurtubî hazretleri, “Bu hadîs-i şerîf, fitneden sakınmak, onakarışmamak lâzım olduğunu, fitneye karışmaktansa, ölmenin hayırlıolacağını açıkça göstermektedir.” buyurmuştur.Dinimizin bütün bu emirlerine rağmen Müslüman kimliği ile akıl almazvahşetler işlenebiliyorsa, işin içinde art niyet var demektir. Bu da, bazıkaranlık güçlerin insanları Müslümanlıktan uzaklaştırmak için, hazırladıklarıbir senaryoyu akla getirmektedir.Örnek din ve vicdan hürriyeti 21.9.<strong>2001</strong>Tarih boyunca, savaşta, barışta, Müslümanlar kadar insan haklarına,inançlara saygılı bir devlet, bir millet gelmemiştir. Bunun örneklerisayılamayacak kadar çoktur. Mesela, Müslümanların Şam'ın fethindetarihin şeref levhasına geçmiş bir olay olmuştur. İslâmiyeti kendilerine ezelidüşman gören, Batı için ibretlik olan bu olay şöyle meydana geldi:Şam'ın fethinde, Halid bin Velid hazretleri, şehrin bir tarafından girdi.Kendisine karşı koyulduğu için, kılıç kullanarak şehirde ilerliyordu. Hedefi, ozaman şehrin en büyük kilisesi olan şimdiki Cami-i Emevî idi.Şehrin diğer tarafından da, Ebû Ubeyde bin Cerrah hazretlerininkomutasındaki askerler ilerliyordu. Fakat, burada kendisine halk karşıkoymuyordu. Bunun için rahat bir şekilde kılıç kullanmadan ilerliyorlardı.Tabiî ki, bunun ilk hedefi de, şehrin en büyük kilisesi idi.İslâm şehri olduğunun simgesi olarak, Müslümanlar kılıç zoru ilealdıkları şehrin en büyük kilisesini camiye çevirir, diğer kiliseleredokunmazlardı. İstanbul'un fethinde olduğu gibi.Bu iki büyük kumandan, aynı anda iki ayrı kapıdan bu kiliseye girdiler.Ve kilisenin ortasında birbirleri ile karşılaştılar. Bu büyük zafer içinbirbirlerini tebrik için kucaklaştılar. Halid bin Velid hazretleri kilisenin camiyecevrilmesini istedi. Bu teklife, hazret-i Ebû Ubeyde karşı çıktı:- Yâ Halid! Bilmez misin, sulh, barış yolu ile alınan şehrin kiliselerinedokunulmaz!- Fakat ben kılıç kullanarak buraya geldim.- Ben ise kılıç kullanmadım, barış yolu ile buraya kadar geldim.- Peki o zaman ne yapacağız yâ Ebâ Ubeyde?- Kilisenin yarısı yine kilise olarak kalacak, diğer yarısı camiyeçevrilecek! Çünkü, kilisenin yarısı kılıç zoruyla, diğer yarısı sulh yoluylaalındı.O meşhur Bizans generallerini karşısında heybetinden titreten Halidbin Velid'in karara en ufak bir şekilde bile tepkisi olmadı. Hatta, EbûUbeyde bin Cerrah'a teşekkür etti.
- Page 2 and 3:
görüşebilirsin. Yok, sesi gür b
- Page 4 and 5:
İnsanoğlu hep sıkıntısız olur
- Page 6 and 7:
sevkeder. Tamam mı devam mı, diye
- Page 8 and 9:
aksettiriyorum. Bildirdiğiniz şek
- Page 10 and 11:
Ne yapalım artık bu tür tepkiler
- Page 12 and 13:
Yüce olan Allahın, "Kim bir köt
- Page 14 and 15:
Dünya derin bir deryâdır 3.2.200
- Page 16 and 17:
kıymetli kumaştandır. Bunu da al
- Page 18 and 19:
Çağırıp durumunu sorar. O da ol
- Page 20 and 21:
Başarılı olmanın kuralları 17.
- Page 22 and 23:
yaralı veya değil patır patır d
- Page 24 and 25:
sonra da devam edecektir. Mühim ol
- Page 26 and 27:
İnsana gelen bu iki bilginin doğr
- Page 28 and 29:
tohumlarını ekmiş, daha sonraki
- Page 30 and 31:
gülebilmenizi; para konusunda tart
- Page 32 and 33:
Olumsuzlukların konuşulmamasını
- Page 34 and 35:
Yine yıllardır halkın kurban der
- Page 36 and 37:
“Ey insan, sana gelen her iyilik,
- Page 38 and 39:
Yapılan araştırmalara göre, Tü
- Page 40 and 41:
Çocuklarımız niçin bizim gibi d
- Page 42 and 43:
"Yâ Rabbi, beni îmân ve islâmda
- Page 44 and 45:
da buradaydı zaten. Bu, sadece yaz
- Page 46 and 47:
Bu bozma işini tam istedikleri kı
- Page 48 and 49:
Eskiden buna çok dikkat edilirdi;
- Page 50 and 51:
esas kaynak, Kur’an-ı kerim ve H
- Page 52 and 53:
kazandığından fazla harcayana da
- Page 54 and 55:
kimseye, aynı yerde yine rastladı
- Page 56 and 57:
Büyük âlim Süfyân-ı Sevrî ha
- Page 58 and 59:
Pek derindir bu kazan hemen bulunma
- Page 60 and 61:
Ülkemizin en büyük çıkmazları
- Page 62 and 63:
Amerikan ve Batı cemiyetleri için
- Page 64 and 65:
Ecdadımızın “ateş ve barut”
- Page 66 and 67: sonraki antlaşmalar hep bu şartla
- Page 68 and 69: gerçek islamı öğrenirler diye k
- Page 70 and 71: “Roma İmparatorluğunun Yükseli
- Page 72 and 73: Dedik ya maksat o değil, maksat ü
- Page 74 and 75: ir şekilde ahlâksızlığa doğru
- Page 76 and 77: Peygamber efendimiz de; “Lût kav
- Page 78 and 79: Heyet başkanı, önce cemiyetin ga
- Page 80 and 81: Başına kaldırıp, “ Evlad, iyi
- Page 82 and 83: ibâdetlerde kullanmak, meselâ, ra
- Page 84 and 85: O zamana kadar zorlamalar ile namaz
- Page 86 and 87: İngilizce, Unidentified Flying Obj
- Page 88 and 89: koyup düşünün; eksiniz mi fazla
- Page 90 and 91: Mehmet cevap, vermez ama daha beter
- Page 92 and 93: vakit bulamazsanız, tövbe edersin
- Page 94 and 95: Bid’atin ne kadar tehlikeli bir g
- Page 96 and 97: “Vatan sevgisi imandandır” had
- Page 98 and 99: Batı’nın Osmanlı ile mücadele
- Page 100 and 101: asırlarca ayakta tutmasını becer
- Page 102 and 103: de dâhi ile.Dehâ genellikle sosya
- Page 104 and 105: Dünya ve ahiret saadeti için 18.8
- Page 106 and 107: kanının dökülmesine, hem de sah
- Page 108 and 109: Eğer ilim adamları, gençler, İs
- Page 110 and 111: Atomdan - Hücreye, gezegenlerden -
- Page 112 and 113: Dinimize göre, gayrimüslime “Ra
- Page 114 and 115: herşeyden önce insanoğluna diğe
- Page 118 and 119: Bu hâdiseden sonra, kilisenin yar
- Page 120 and 121: gelseler de burada yaşayamayıp ö
- Page 122 and 123: Pâdişâh şöyle cevap verdi, “
- Page 124 and 125: de rahatsız ettiğinden, bunların
- Page 126 and 127: yardım, hattâ kiliselerini tamir
- Page 128 and 129: alemlerini geçip, bilinmeyen, anla
- Page 130 and 131: çıkarmamak Ehli sünnet olmanın
- Page 132 and 133: öyle terbiye etmesi yüzünden, il
- Page 134 and 135: Bunun üzerine Efendimiz; “Bizi a
- Page 136 and 137: olmayan emirlerini açıklamışlar
- Page 138 and 139: çok önemli olsaydı, bildirilirdi
- Page 140 and 141: Aklın çok olmasının alameti 10.
- Page 142 and 143: Onbir ayın sultanı; Ramazan ayı
- Page 144 and 145: ederdi. Sahûru geciktirmek ve ift
- Page 146 and 147: da, saraylara yakın olan Beşikta
- Page 148 and 149: şeyler husûsunda elinden geleni e
- Page 150 and 151: yoktur. Osmanlı mülkünde yok den
- Page 152 and 153: artırıyordu. Osmanlının bu huzu
- Page 154 and 155: idi. Bundan dolayı, pek çok mille
- Page 156 and 157: Sonunda bulutlar dağıldı; Vatika
- Page 158 and 159: Burada önemli olan, sıkıntılard
- Page 160: Teknedeki papaz da Oruç Reis hakk