Dinimize göre, gayrimüslime “Rahmetli”, “Allah rahmet eylesin” demek, onuMüslüman kabul etmektir; bu da küfürdür. Yani dinden çıkmaya sebeptir.Gayrimüslim açıkça, Müslüman olduğunu ilan etmedikçe dinimize göreMüslüman sayılmaz. Gizli Müslüman bile olsa, ona rahmetli denilmez.Çünkü dinimiz zahire, yani görünüşe göre hüküm verir.Hükümdar Feridun’un kötü niyeti 14.9.<strong>2001</strong>Kötü ruhlu insanlar, hep başkalarına nasıl zarar verebilir, kendilerinedüşman ilan ettikleri kimseleri nasıl yok edebilir bunun hesabı içinde olurlar.Bunun için de herşeyi mubah görürler. Kötü maksatlarına ulaşabilmek için,zulüm, işkence, haksızlık... her yolu denerler. Fakat, hedeflerine ulaştıklarızannettikleri bir anda tepetaklak giderler. Çünkü, onların bir hesabı varsa,Allahü tâlaânın da bir hesabı vardır. Zulüm kimsenin yanına kâr kalmaz.Zulüm, zalime geri döner.Allahü teâlâ birçok günahı affedebilir veya cezâsını âhirete bırakabilir.Fakat, zulüm günahını affetmez, cezasını mutlaka dünyada iken verir.Ayrıca âhirette de cezasını çektirir. Bunun yaşanmış yüzlerce, binlerceörnekleri vardır:Çok eskiden İran’da Feridun adında zâlim bir hükümdar vardı.İdâresini zulüm ve baskı ile yürütürdü. Birgün gördüğü bir kadına gözkoyarak, bunu sarayına getirmeleri için adamlarına emreder. Yaltakçıadamları buna derler ki: “ Efendimiz, o göz koyduğunuz, bir marangozunkarısıdır. Kendisi ve kocası çok dindar olup, muhitte oldukça sevilenkimselerdir. Düşmanlarınız, sizin bu arzunuzu duyup, aleyhinize işibüyütürler. Marangoza bu gece sabaha kadar yapamayacağı bir iş teklifediniz. Sonra da emrinizi yerine getirmedi bahânesiyle, kendisini idamedersiniz. O zaman göz koyduğunuz karısı dul kalır, kendiliğinden sizegelir. Böylece aleyhinizde hiçbir dedikoduya sebebiyet verilmemiş olur.”Zâlim Feridun, yaltakçılarının verdikleri bu aklı pek beğenerek,marangozu çağırtıp şöyle der, “Bu gece sabaha kadar, öd ağacından olmakşartıyla, kırk tane süslü taput yapacak ve şafak vakti göndereceğimadamlarıma teslim edeceksin. Şayet adamlarım geldiği anda, bunlarıeksiksiz teslim etmezsen, seni sarayımın zindanında astıracağım, haberinolsun!.. “Marangoz, “ Hükümdarım! Buna imkân yok, verdiğiniz mühleti birkaçhafta uzatmanızı istiyorum” derse de, zâlim Feridun ısrar eder, “ Unutma,şafak vakti göndereceğim adamlarıma, ya kırk taputu, yahut da bunamukabil kendi kafanı teslim edeceksin!..”Marangoz heyecan ve telâş içinde evine gelip, gözyaşı döküpağlamaya başlar. Ağlamasının sebebini ısrarlı olarak hanımının sormasıüzerine de, zâlim hükümdarın teklifini anlatıp, gözyaşları içinde helâllıkdilemeye başlar. Kadın, kocasına, “Dur bakalım, acele etme, Ferudun’unbir hesabı varsa, Allahın da bir hesabı var” der ve sorar: “Sen, hiç kötülükettin mi, zulmettin mi?” “ Hayır, ben hiç kimseye ne zulmettim, ne de birininnâmus ve ırzına yan baktım. İşimde ve evimde, kendi hâlimde yaşayıp
duruyorum işte.” “ Öyleyse, boşuna telâş etme! Zulmetmediysen zulümgörmezsin.”O gece, namaz kılarak, ibadet ederek, Allaha yalvarıp sabahıbeklemeye başlarlar. Fakat adamda ümit iyice kaybolduğu için, “Şununşurasında ne kaldı ki, neredeyse Feridun’un adamları gelerek...” diyehayıflanıp durur.Kadın ise, “Hiç telâş etme! Zulmetmediysen zulme uğramazsın.Görelim Mevlâ neyler...” diyerek serinkanlılığını muhafaza etmesini tavsiyeeder.Bu sırada, kapı güm güm vurulmaya başlar. Heyecandan elleri,ayakları titreyen marangoz, “Eyvah, işte geldiler. Hâlbuki siparişlerin birtanesi bile meydanda yok, sonum geldi” diyerek ecel terleri dökmeyebaşlar. Marangoz hanımına, “Görüşmek artık mahşere kaldı, haydi Allahaısmarladık, hakkını helâl et!” der.Hükümdarın adamları, içeri girince bu hüzünlü manzaradan birşeyanlamazlar. Kendisine derler ki: “ Bu gece yarısı, hükümdar Feridun,âniden öldü. Onun cenâzesi için bir tabut yapmanı, yeni hükümdar emretti.Acele taput istiyoruz!” Karı-koca sevinç içinde birbirlerine bakarlar... Kadınkocasına, “Sana,’Ferudun’un bir hesabı varsa, Allahın da bir hesabı var!’“dememiş miydim?İslam ve Terör 15.9.<strong>2001</strong>Dinimizde bu iki kelimenin yanyana gelmesi mümkün değildir. Gelişgayesi insanları hem dünyada hem ahirette huzura kavuşturmak olanİslamiyetin huzursuzluk, anarşi kaynağı olması mümkün mü?İslâm dini, birlik beraberliği, yardımlaşmağı, kanunlara karşıgelmemeyi, fitne, yani anarşi çıkarmamayı, Müslüman olsun olmasınherkesin haklarını gözetmeyi, kimseyi incitmemeyi emretmektedir.İslam büyükleri, tarih boyunca, isyandan, anarşiden uzak kalmışlar,Müslümanları da buna bulaştırmamışlardır. Ehl-i sünnetin önderi büyükalim İmam-ı a'zam Ebu Hanife hazretleri, ikinci bin yılın mücedidi İmam-ıRabbani hazretleri kendilerine yapılan haksızlığa, zulme rağmen devleteisyan etmemişler, talebelerini de isyandan uzak tutmuşlardır. Zaten, İmam-ıa'zam hazretlerine göre, ehli sünnet olmanın şartlarından biri de her şarttadevlete isyan etmemektir.Niçin bu kadar fitneden, anarşiden uzak kaldılar? Çünkü,Peygamberimiz böyle emrediyor: " Fitne çıkarana lanet olsun!" "Fitnezamanında, devletinize tâbi olunuz. Size zulüm edilse, mallarınız alsa da,ona itaât ediniz!". "Fitne zamanında, İslâmiyyete sarılınız. Kendinizikurtarınız. Başkalarına akıl vermeyiniz! Evinizden dışarı çıkmayınız. Dilinizitutunuz!". "Fitne zamanında, çok kimse öldürülür. Onların arasınakarışmayan kurtulur"."Allah'a kasem ederim ki, insanlar öyle bir devir yaşayacaklar ki, kâtilniçin öldürdüğünü, maktûl niçin öldürüldüğünü bilmeyecek"Bütün bu emirlerden sonra bir Müslüman anarşiye, teröre nasılkarışabilir? Kim olursa olsun bir insanı nasıl öldürülebilir? Kur'ân-ı kerîm
- Page 2 and 3:
görüşebilirsin. Yok, sesi gür b
- Page 4 and 5:
İnsanoğlu hep sıkıntısız olur
- Page 6 and 7:
sevkeder. Tamam mı devam mı, diye
- Page 8 and 9:
aksettiriyorum. Bildirdiğiniz şek
- Page 10 and 11:
Ne yapalım artık bu tür tepkiler
- Page 12 and 13:
Yüce olan Allahın, "Kim bir köt
- Page 14 and 15:
Dünya derin bir deryâdır 3.2.200
- Page 16 and 17:
kıymetli kumaştandır. Bunu da al
- Page 18 and 19:
Çağırıp durumunu sorar. O da ol
- Page 20 and 21:
Başarılı olmanın kuralları 17.
- Page 22 and 23:
yaralı veya değil patır patır d
- Page 24 and 25:
sonra da devam edecektir. Mühim ol
- Page 26 and 27:
İnsana gelen bu iki bilginin doğr
- Page 28 and 29:
tohumlarını ekmiş, daha sonraki
- Page 30 and 31:
gülebilmenizi; para konusunda tart
- Page 32 and 33:
Olumsuzlukların konuşulmamasını
- Page 34 and 35:
Yine yıllardır halkın kurban der
- Page 36 and 37:
“Ey insan, sana gelen her iyilik,
- Page 38 and 39:
Yapılan araştırmalara göre, Tü
- Page 40 and 41:
Çocuklarımız niçin bizim gibi d
- Page 42 and 43:
"Yâ Rabbi, beni îmân ve islâmda
- Page 44 and 45:
da buradaydı zaten. Bu, sadece yaz
- Page 46 and 47:
Bu bozma işini tam istedikleri kı
- Page 48 and 49:
Eskiden buna çok dikkat edilirdi;
- Page 50 and 51:
esas kaynak, Kur’an-ı kerim ve H
- Page 52 and 53:
kazandığından fazla harcayana da
- Page 54 and 55:
kimseye, aynı yerde yine rastladı
- Page 56 and 57:
Büyük âlim Süfyân-ı Sevrî ha
- Page 58 and 59:
Pek derindir bu kazan hemen bulunma
- Page 60 and 61:
Ülkemizin en büyük çıkmazları
- Page 62 and 63: Amerikan ve Batı cemiyetleri için
- Page 64 and 65: Ecdadımızın “ateş ve barut”
- Page 66 and 67: sonraki antlaşmalar hep bu şartla
- Page 68 and 69: gerçek islamı öğrenirler diye k
- Page 70 and 71: “Roma İmparatorluğunun Yükseli
- Page 72 and 73: Dedik ya maksat o değil, maksat ü
- Page 74 and 75: ir şekilde ahlâksızlığa doğru
- Page 76 and 77: Peygamber efendimiz de; “Lût kav
- Page 78 and 79: Heyet başkanı, önce cemiyetin ga
- Page 80 and 81: Başına kaldırıp, “ Evlad, iyi
- Page 82 and 83: ibâdetlerde kullanmak, meselâ, ra
- Page 84 and 85: O zamana kadar zorlamalar ile namaz
- Page 86 and 87: İngilizce, Unidentified Flying Obj
- Page 88 and 89: koyup düşünün; eksiniz mi fazla
- Page 90 and 91: Mehmet cevap, vermez ama daha beter
- Page 92 and 93: vakit bulamazsanız, tövbe edersin
- Page 94 and 95: Bid’atin ne kadar tehlikeli bir g
- Page 96 and 97: “Vatan sevgisi imandandır” had
- Page 98 and 99: Batı’nın Osmanlı ile mücadele
- Page 100 and 101: asırlarca ayakta tutmasını becer
- Page 102 and 103: de dâhi ile.Dehâ genellikle sosya
- Page 104 and 105: Dünya ve ahiret saadeti için 18.8
- Page 106 and 107: kanının dökülmesine, hem de sah
- Page 108 and 109: Eğer ilim adamları, gençler, İs
- Page 110 and 111: Atomdan - Hücreye, gezegenlerden -
- Page 114 and 115: herşeyden önce insanoğluna diğe
- Page 116 and 117: Bütün mesele şunda düğümleniy
- Page 118 and 119: Bu hâdiseden sonra, kilisenin yar
- Page 120 and 121: gelseler de burada yaşayamayıp ö
- Page 122 and 123: Pâdişâh şöyle cevap verdi, “
- Page 124 and 125: de rahatsız ettiğinden, bunların
- Page 126 and 127: yardım, hattâ kiliselerini tamir
- Page 128 and 129: alemlerini geçip, bilinmeyen, anla
- Page 130 and 131: çıkarmamak Ehli sünnet olmanın
- Page 132 and 133: öyle terbiye etmesi yüzünden, il
- Page 134 and 135: Bunun üzerine Efendimiz; “Bizi a
- Page 136 and 137: olmayan emirlerini açıklamışlar
- Page 138 and 139: çok önemli olsaydı, bildirilirdi
- Page 140 and 141: Aklın çok olmasının alameti 10.
- Page 142 and 143: Onbir ayın sultanı; Ramazan ayı
- Page 144 and 145: ederdi. Sahûru geciktirmek ve ift
- Page 146 and 147: da, saraylara yakın olan Beşikta
- Page 148 and 149: şeyler husûsunda elinden geleni e
- Page 150 and 151: yoktur. Osmanlı mülkünde yok den
- Page 152 and 153: artırıyordu. Osmanlının bu huzu
- Page 154 and 155: idi. Bundan dolayı, pek çok mille
- Page 156 and 157: Sonunda bulutlar dağıldı; Vatika
- Page 158 and 159: Burada önemli olan, sıkıntılard
- Page 160: Teknedeki papaz da Oruç Reis hakk