11.07.2015 Views

2001 Senesi "Gönül Bahçesi" Yazıları - Mehmet Oruç

2001 Senesi "Gönül Bahçesi" Yazıları - Mehmet Oruç

2001 Senesi "Gönül Bahçesi" Yazıları - Mehmet Oruç

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Birkaç kelimeden ibaret deyimlerin her biri bir hikâyenin, bir kelimeleryumağının şifresi. Biz şifreyi söyleyince, muhatabımızın kafasındaki anlamdüğümü birden çözülüveriyor.Fakat o birkaç kelimenin asla değişmeyecek, birbirlerindenayrılmayacak şekilde kaynaşmaları ve şifrelerini çözdükleri manalarlabütünleşmeleri asırlara yayılan bir süreç. Dolayısıyla deyimler bir milletintarih ve kültür zenginliği de aynı zamanda...İki Dirhem Bir Çekirdek, İskender Pala’nın deyimlerimizin ardındaki bumuhteşem birikime nüfuz ettiği özel bir eseri. İki Dirhem Bir Çekirdek’iokurken bir dilin zenginliğinin sadece kelime hazinesiyle ölçülemeyeceğini,kelimelerin anlam derinliklerinin de o dilin zenginliği, hatta süsü olduğunugörecek Türkçemizin gizli güzellikleriyle karşılaşacaksınız. İsterseniz bugizli güzelliklere bu kitaptan bir örnek vereyim: “Toprağı bol olmak”deyiminin aslı nedir?“İlkçağ inançlarına göre insanlar öldükleri vakit birtakım eşyalarıylabirlikte gömülürlerdi. Tanrılarına sunmak ve öte dünyada kullanmak üzeremezarlara birlikte götürdükleri bu eşyalar, genellikle kıymetli maden vetaşlardan mamul kap kacak ile takılardan oluşurdu. Türk beyleri deİslamiyetten önceki zamanlarda korugan dedikleri mezarlarına altın, gümüşve mücevherleriyle birlikte gömülürlür, sonra da üzerine toprak yığdırtarakhöyük yapılmasını vasiyet ederlerdi. Eski medeniyetlerin beşiği olanOrtadoğu ve Anadolu’da pek çok ünlü hükümdarlara ait bu tür mezar vehöyükler hâlâ bulunmaktadır.Altın ve hazine, her zaman insanoğlunun ihtiraslarını kamçılamış,nerede ve ne kadar kutsal olursa olsun, elde edilmek için insanı kanunsuzyollara sevketmiştir. Höyüklerdeki hazineler de zamanla yağmalanmayabaşlanınca, ölenin ruhunun muazzeb edildiği düşünceyle üzerine toprakyığılır ve gittikçe daha büyük höyükler yapılır olmuş.O kadar ki ölenin yakınları ve cenaze merasimine katılanların birerküfe toprak getirip mezarın üstüne atmaları gelenek hâlini almış. Öyle ya,mezarın üzerinde toprak ne kadar bol olursa, düşmanlar ve ard niyetlilertarafından açılması ve hazinenin yağmalanması o kadar engellenmişolurdu. Bu durumda toprağı bol olan kişi de öte dünyada rahat edecek, enazından kullanmaya eşyası ve tanrılarına sunmaya hediyesi bulunacaktır.Bugün dilimizde yaşayan “Toprağı bol olmak” deyiminin aslı budur.Türklerin İslam dairesine girdikten sonra terkettikleri höyük geleneğindeki,“toprağı bol olmak” deyimi, bu defa gayrrimüslimler hakkında kullanılmayabaşlanmıştır. Ölenin Müslüman olmadığının alâmeti sayılmıştır.Yakın zamanlara kadar Müslüman ölüler için, "Allah rahmet etsin!”,diğerleri için de “Toprağı bol olsun!” denilirdi. Şimdiki gazetelerin ölümilanlarında bu deyimin bilinçsizce ve Müslüman ölüler hakkında dakullanıldığını görüyoruz. Eğer ilânı verenler, kendi ölülerini rahmet yerinebol toprağa lâyık görüyor ve buna inanıyorlarsa bize de “Toprağı bololsun!” demek düşer...”Son zamanlarda, cahilce, bu tür bir başka yanlışlık daha yapılıyor.Ölen gayrimüslimlere de, “Rahmetli” “Allah rahmet etsin!” deniyor.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!