kanının dökülmesine, hem de sahibinin ölmesine, mahvolmasına sebepolur.Nefsine hâkim olan her ni'mete kavuşur. Âyet-i kerîmede meâlen,“Nefsini hevâ ve şehvetlerden uzak tutan kimsenin menzil vekarargâhı Cennettir.” buyurulmuştur.A'raf sûresinde de meâlen, “... Bu kimsenin hâli, koğsan da, kendihâlinde bıraksan da, dilini çıkartıp soluyan köpek gibidir...”buyurularak, nefsinin arzûları peşinde koşan kimse köpeğe benzetilmiştir.Hadîs-i şerîfte de, “İnsanlar, yâ âlim veya talebedir. Bu ikisindenolmıyanda hayır yoktur.” buyuruldu.Bütün bunlardan anlaşılıyor ki, akıllı olan kimse, yâ âlim olur yâtalebe. İnsan öğretici olmalı ya da öğrenin... İnsan ancak bu şekilde,Peygamber efendimizin buyurduğu hayırlı kimselerden olur.Nefsi terbiye etmek kolay değil fakat mümkün. Uğraşıldığı takdîrde enazgın köpekler bile terbiye edilmektedir.İlim sahibi olan, tevbe edip, nefsi ile mücâdele eden, emirleri yapıpyasaklardan kaçınan, Allahü teâlânın lütûf ve keremine mazhar olur. Böylekimse, Allahü teâlânın beğendiği kimsedir. Onun gönlü Allahü teâlânınnazargâhıdır. Bu kimse sadece Allahü teâlânın rızâsını istediği için,ihsânlardan, nimetlerden mahrûm kalmaz.Dinsiz fen, fensiz din 31.8.<strong>2001</strong>Cenâb-ı Hak, bütün insanlara, sayılamayacak kadar çok nimet, iyilikvermiştir. Bu nimetlerin kıymetini bilenler yani, veriliş gayesine uygunkullananlar, dünyada da ahirette de rahat etmişler. Kıymetini bilmeyenleriçin bu nimetler azaba dönüşmüştür. Nitekim, İbrâhîm sûresinin yedinciâyetinde meâlen, “Nimetlerimin kıymetini bilir, emrettiğim gibikullanırsanız, onları artırırım. Kıymetlerini bilmez, bunlarıbeğenmezseniz, elinizden alır, şiddetli azâb ederim.” buyurmuştur.Bir asırdan beri Müslümanların garîb olması ve son zamanlardadünyanın zulüm karanlığı ile kaplanması, hep İslâm nimetlerininkıymetlerini bilmeyip, onlara arka çevirmenin neticesidir.Eğer Batı ülkeleri, teknolojide başarılı oluyorlarsa, bunun sebebi,İslâmın çalışma prensiplerine göre hareket etmeleridir. Bunlar, bir deİslâmiyete inansalardı, âhiretleri de kurtulmuş olacaktı. İslâmiyeteinanmadıkları için, âhırette sonsuz azaba düçâr olacaklar..Bugün Müslümanlar, dinimizin emrettiği gibi çalışmıyor; bunun için dehep geride kalıyor... Bunun böyle olduğunu bilmeyen cahiller, suçuMüslüman olmakta arıyorlar.Bir mal alacağımız zaman, yerli mi Avrupa mı diye soruyoruz. Niye?Çünkü biliyoruz ki, Avrupalı hile yapmamış, kaliteli mal kullanmış,kandırmamıştır. İslamiyet de bunu emretmiyor muydu? Evet... Biz neyapıyoruz, işin hilesine kaçıyoruz. Kısa yoldan köşeyi dönmeyi plânlıyoruz.O zaman malımız beğenilmiyor, alıcı bulmuyor... Böylece rağbet olmayıncao müessese geriliyor, yok olmakla karşı karşıya kalıyor...
Ortaçağda da Müslümânlar, böyle çalıştıkları için, yâni dinin emrettiğişekilde çalıştıkları için medeniyyet rehberi olmuşlardı. Abbâsîlerin veOsmânlıların son zamânlarında, iç ve dış düşmanların tesîrleri ile, fenbilgilerini öğrenmekten ve öğretmekten, fen ve sanat üzerinde çalışmaktanmahrûm edildiler. Bu sebeple muazzam devletleri çöktü.Din bilgisi genelde, îmân, ibâdet ve ahlâktan ibârettir. Bu üçünden birinoksan olursa, din bilgisi, tamam olmaz. Noksan olan şeyin faydası olmaz.Eski Romalılarda, Yunanlılarda ve Avrupa'daki, Asya'daki devletlerde,fen bilgisi vardı. Fakat din bilgisi noksan idi. Bunun için, fen ve tekniktesahip oldukları nimetleri kötü yerlerde kullandılar. Bir kısım sanat eserlerinizevklerde kullandılar. Bir kısmı da, teknik vâsıtalarını, insanlara zulüm,işkence yapmakta kullandı. Bunun için, parçalandılar, yıkıldılar, yok oldular.Çünkü zulüm payidâr olmazdı...Şimdi de Müslümân olmayan memleketlerde, yukarıda bahsettiğimizgibi, fen bilgileri ileri ve teknik başarıları, ağır sanâyileri göz kamaştıracakderecede ise de, İslamiyetten mahrûmdurlar. Medenîlerin değil, vahşîlerinbile yapamayacakları kötülükleri yapıyorlar. İslâm ilimlerine sâhip olmayanböyle devletler, yok olmağa mahkûmdurlar. Târih tekerrürden ibârettir.Yahûdî ve Hıristiyanlar, kitaplarında, görünüşe göre bildirilenleriokuyunca, hakîkatleri de böyle sanarak, yeryüzünü düz ve hareketsiz,güneşin bunun etrâfında döndüğünü, göklerin yer üzerine çadır gibikapatılmış olduğunu, Allahü teâlânın -hâşâ- insan gibi, kürsîde oturup, işleriyürüttüğünü sanmışlardı... Fakat tecrübe ile bulunan fen bilgileri, buinanışlarına uymadığından, fen adamları dinsizleşti. Meselâ, din düşmanlığıile tanınan William Draper (İlm ile dînin çatışması) adlı kitâbında,“Kâinâttan ayrı, kâinâta hâkim, dilediğini yapabilen bir insan yoktur” diyor ki,bu sözü, Allahü teâlâyı bir insan sanıp bunu inkâr etmekte olduğunugöstermektedir. Kitabının bir yerinde de, “Kâinâtta herşeye hâkim bir kuvvetvarsa da, bu papazların inandığı ilâh değildir” diyerek kainatın yaratıcısızolamayacağını bildirmektedir.Görülüyor ki, fen adamları arasında dinsiz olanlar, ya papazların vecâhil halkın yanlış anladıkları hurafe olan şeylere haklı olarak saldırmış,yâhut zamanlarının fen bilgileri arasına sıkışıp kalmış olan kafaları iledüşündüklerinden yaratıcıyı inkâr etmişlerdir.Batılı fen adamları bu yanılgıdan kurtulmadığı müddetçe insanlıkrahat ve huzur görmeyecektir!.Kötü emsal olmaz 1.9.<strong>2001</strong>Hıristiyan alemi, gerçek İslam ile ilgili olmayan, İran, Suudi Arabistangibi devletleri örnek gösterip, İslamiyeti çağdışı olarak göstermek istiyorsada, İslâm dini her hususta kusursuz ve bugün yirmibirinci asrın şartlarınatamamen uygun bir dindir. İlmi, fenni ve adâleti emreder, miskinliğimeneder ve Avrupa'nın ancak ondokuzuncu asırdan itibâren tesis etmeğebaşladığı sosyal adaletin kurucusu ve koruyucusudur.
- Page 2 and 3:
görüşebilirsin. Yok, sesi gür b
- Page 4 and 5:
İnsanoğlu hep sıkıntısız olur
- Page 6 and 7:
sevkeder. Tamam mı devam mı, diye
- Page 8 and 9:
aksettiriyorum. Bildirdiğiniz şek
- Page 10 and 11:
Ne yapalım artık bu tür tepkiler
- Page 12 and 13:
Yüce olan Allahın, "Kim bir köt
- Page 14 and 15:
Dünya derin bir deryâdır 3.2.200
- Page 16 and 17:
kıymetli kumaştandır. Bunu da al
- Page 18 and 19:
Çağırıp durumunu sorar. O da ol
- Page 20 and 21:
Başarılı olmanın kuralları 17.
- Page 22 and 23:
yaralı veya değil patır patır d
- Page 24 and 25:
sonra da devam edecektir. Mühim ol
- Page 26 and 27:
İnsana gelen bu iki bilginin doğr
- Page 28 and 29:
tohumlarını ekmiş, daha sonraki
- Page 30 and 31:
gülebilmenizi; para konusunda tart
- Page 32 and 33:
Olumsuzlukların konuşulmamasını
- Page 34 and 35:
Yine yıllardır halkın kurban der
- Page 36 and 37:
“Ey insan, sana gelen her iyilik,
- Page 38 and 39:
Yapılan araştırmalara göre, Tü
- Page 40 and 41:
Çocuklarımız niçin bizim gibi d
- Page 42 and 43:
"Yâ Rabbi, beni îmân ve islâmda
- Page 44 and 45:
da buradaydı zaten. Bu, sadece yaz
- Page 46 and 47:
Bu bozma işini tam istedikleri kı
- Page 48 and 49:
Eskiden buna çok dikkat edilirdi;
- Page 50 and 51:
esas kaynak, Kur’an-ı kerim ve H
- Page 52 and 53:
kazandığından fazla harcayana da
- Page 54 and 55:
kimseye, aynı yerde yine rastladı
- Page 56 and 57: Büyük âlim Süfyân-ı Sevrî ha
- Page 58 and 59: Pek derindir bu kazan hemen bulunma
- Page 60 and 61: Ülkemizin en büyük çıkmazları
- Page 62 and 63: Amerikan ve Batı cemiyetleri için
- Page 64 and 65: Ecdadımızın “ateş ve barut”
- Page 66 and 67: sonraki antlaşmalar hep bu şartla
- Page 68 and 69: gerçek islamı öğrenirler diye k
- Page 70 and 71: “Roma İmparatorluğunun Yükseli
- Page 72 and 73: Dedik ya maksat o değil, maksat ü
- Page 74 and 75: ir şekilde ahlâksızlığa doğru
- Page 76 and 77: Peygamber efendimiz de; “Lût kav
- Page 78 and 79: Heyet başkanı, önce cemiyetin ga
- Page 80 and 81: Başına kaldırıp, “ Evlad, iyi
- Page 82 and 83: ibâdetlerde kullanmak, meselâ, ra
- Page 84 and 85: O zamana kadar zorlamalar ile namaz
- Page 86 and 87: İngilizce, Unidentified Flying Obj
- Page 88 and 89: koyup düşünün; eksiniz mi fazla
- Page 90 and 91: Mehmet cevap, vermez ama daha beter
- Page 92 and 93: vakit bulamazsanız, tövbe edersin
- Page 94 and 95: Bid’atin ne kadar tehlikeli bir g
- Page 96 and 97: “Vatan sevgisi imandandır” had
- Page 98 and 99: Batı’nın Osmanlı ile mücadele
- Page 100 and 101: asırlarca ayakta tutmasını becer
- Page 102 and 103: de dâhi ile.Dehâ genellikle sosya
- Page 104 and 105: Dünya ve ahiret saadeti için 18.8
- Page 108 and 109: Eğer ilim adamları, gençler, İs
- Page 110 and 111: Atomdan - Hücreye, gezegenlerden -
- Page 112 and 113: Dinimize göre, gayrimüslime “Ra
- Page 114 and 115: herşeyden önce insanoğluna diğe
- Page 116 and 117: Bütün mesele şunda düğümleniy
- Page 118 and 119: Bu hâdiseden sonra, kilisenin yar
- Page 120 and 121: gelseler de burada yaşayamayıp ö
- Page 122 and 123: Pâdişâh şöyle cevap verdi, “
- Page 124 and 125: de rahatsız ettiğinden, bunların
- Page 126 and 127: yardım, hattâ kiliselerini tamir
- Page 128 and 129: alemlerini geçip, bilinmeyen, anla
- Page 130 and 131: çıkarmamak Ehli sünnet olmanın
- Page 132 and 133: öyle terbiye etmesi yüzünden, il
- Page 134 and 135: Bunun üzerine Efendimiz; “Bizi a
- Page 136 and 137: olmayan emirlerini açıklamışlar
- Page 138 and 139: çok önemli olsaydı, bildirilirdi
- Page 140 and 141: Aklın çok olmasının alameti 10.
- Page 142 and 143: Onbir ayın sultanı; Ramazan ayı
- Page 144 and 145: ederdi. Sahûru geciktirmek ve ift
- Page 146 and 147: da, saraylara yakın olan Beşikta
- Page 148 and 149: şeyler husûsunda elinden geleni e
- Page 150 and 151: yoktur. Osmanlı mülkünde yok den
- Page 152 and 153: artırıyordu. Osmanlının bu huzu
- Page 154 and 155: idi. Bundan dolayı, pek çok mille
- Page 156 and 157:
Sonunda bulutlar dağıldı; Vatika
- Page 158 and 159:
Burada önemli olan, sıkıntılard
- Page 160:
Teknedeki papaz da Oruç Reis hakk