Ne yapalım artık bu tür tepkilere alışmamız lazım. Toplum olaraksıkıntılar hayatımızın bir parçası haline geldi. Hem de sıkıntıların her çeşidi.Ailede sıkıntı, işyerinde sıkıntı, sokakta sıkıntı... Bir binanın temelindesarsıntı varsa, binan bütün kısımları az veya çok bundan nasibi alır.Biz de bu toplumun birer parçası olduğumuzu göre payımıza düşenerazı olacağız. Başka çaremiz de yok. Hayat inişli çıkışlıdır. Yeter kibunlardan ders alıp, yaptıklarımızın muhasebesini yapabilelim. Başkalarınısuçlamadan nerede hata yaptık bunu doğru olarak tespit edebilelim. Çünküayet-i kerimede, “Size gelen sıkıntılar, kendi kazandıklarınızdır. Çoğunuda af edip, size göndermiyoruz. “ (42/30) buyurulmaktadır.Sıkıntıların geçmesi sebeplere yapışıp tevbe edip, sabretmektenbaşka kurtuluş yolumuz yoktur. Ya affedilmeyip yaptıklarımızın karşılığı tamolarak gönderilseyde halimiz ne olurdu?Belâlara sabretmek, kurtuluşa sebep olan güzel huylardandır. Sabır,peygamberlerin hasletlerindendir. Allahü teâlâ, Habîbine sabrı tavsiyebuyuruyor ve Ahkâf sûresi onbeşinci âyetinde, “O halde "Ey Resûlüm,kâfirlerin eziyetlerine karşı," ulûl'azm peygamberlerin sabrettikleri gibisabret ve onlar hakkında azâb için acele etme!” buyuruluyor.Sabrın büyüklüğü ve fazîleti sebebiyle Kur'ân-ı kerîmde yetmiştenfazla yerde sabır ve sabredenlerin sevaplarının hesapsız verileceğibildiriliyor. “Elbette sabredenlerle beraberim.” “Ey mü'minler sabır venamazla, Allahü teâlâdan yardım isteyin. Muhakkak ki, Allahü teâlâ sabıredicilerle beraberdir.” buyuruyor.Hadîs-i şerîflerde, Peygamber efendimiz sabrı şöyle ifadebuyurmaktadır:“Sabır, Cennet hazinelerinden bir hazinedir.” ”Mü'mine gelen her dert,üzüntü, hastalık, eziyyet, sıkıntı, günâhlarına keffârettir.”Peygamber efendimiz, büyük taşları kaldırıp kuvvet denemesi yapanbir topluluğa rastladı. Onlara sordu:” Bu taşı kaldırmaktan daha zorunu bilirmisiniz? Bundan daha zorunu size bildireyim mi?” “Bildir yâ Resûlallah”dediler.” Öfkeli bir kimse, öfkesini yener, sonra sabır yolunu tutarsa, sizinen ağır taş kaldırmanızdan daha zor bir işi yapmış olur.” buyurdu.Hazret-i Ali de sabrın önemini şöyle ifade buyurdu:"Sabrın îmândaki yeri, başın bedendeki yeri gibidir. Başsız bedenolmıyacağı gibi, sabırsız da îmân olmaz."Şakîk-i Belhî hazretleri buyurdu:"Musîbete sabretmeyip feryat eden, Allahü teâlâya isyân etmiş olur.Ağlamak, sızlamak, belâ ve musîbeti geri çevirmez."Kul, her anda nefsinin hoşuna giden veya gitmeyen bir işten ayrıdeğildir. Her iki halde de sabra muhtaçtır. Mal, ni'met, makam, sağlık vebuna benzer şeylerde kendini tutmayıp, bu ni'metlere dalar ve kalbinibunlara bağlarsa ve bu halde durursa, onda ni'metlere aşırı derecededalmak ve haddi aşmak meydana gelir.Peygamber efendimiz bir sıkıntı geldiğinde nasıl hareket edeceğimizişöyle bildiriyor: “Her hangi bir mü'mine bir felâket geldiği vakit, Allahüteâlânın buyurduğu gibi "İnna lillah ve inna ileyhi raciun - Allahtan geldik,
Allaha gideceğiz" dedikten sonra, Allahım, bu felâketten dolayı benimükâfatlandır ve bundan hayırlısını bana ver, derse, mutlak sûrette Allahüteâlâ dileğini yerine getirir.”“İşlerde fesat hasıl oldu ki...” 27.1.<strong>2001</strong>Dün sıkıntıların artık hayatın bir parçası olduğunu; sabretmenin,bunlara alışmanın isyan etmemenin şart olduğunu bildirmiştik. Bugün de,bunlara sabretmenin karşılığı olarak kazanacağımız mükafatın üzerindedurmak istiyorum:Bu dünya zahmet ve belâ yeridir. Bu dünyaya gelen, bazı musîbetleremâruz kalacaktır. Kişi, çeşitli hastalıklara mâruz kalabilir, iftiraya uğrayabilir,malını mülkünü kaybedip iflâs edebilir. Bu felâketlere sabretmezse devamlıhuzursuz olur, doğru dürüst ibâdet bile yapamaz hale gelir.Dünya ve âhiret hayatını kazanmak isteyenin açlığa, insanlarınkötülemesine ve çeşitli musîbetlere sabretmesi lâzımdır. Kim Allah’tankorkarak sabrederse sıkıntılardan kurtulur. Sabreden muradına erer.Eyyüb aleyhisselâmın sabrı, dillere destan olmuş ve Allahü teâlâ onusabrından dolayı övmüştür. Allahü teâlâ sabredenleri sevdiğini ve ecirlerininhesapsız ödeneceğini bildirmiştir. Sabır, erişmek istenen şeylerinanahtarıdır. Her hayra sabırla ulaşılır. Ne mutlu sabredenlere...Mukadder olan şey başa gelir, eğer sabredilirse ecri görülür.Sabredilmez, bağırılırsa, günâha girilir ve huzursuz olunur. İmam-ı Rabbânîhazretleri buyurdu ki:Hergün insanın karşılaştığı her şey Allahü teâlânın dilemesi veyaratması ile varolmaktadır. Bunun için, irâdelerimizi O'nun irâdesineuydurmalıyız! Karşılaştığımız herşeyi aradığımız şeyler olarak görmeliyiz vebunlara kavuştuğumuz için sevinmeliyiz! Kulluk böyle olur. Kul isek, böyleolmalıyız! Böyle olmamak kulluğu kabûl etmemek ve sâhibine karşı gelmekolur. Allahü teâlâ, hadîs-i kudsîde buyuruyor ki:“Kazâ ve kaderime râzı olmayan, beğenmiyen ve gönderdiğimbelâlara sabretmiyen, benden başka Rab arasın. Yeryüzünde kulum olarakbulunmasın!”Allahü teâlâ, sevdiklerini sıkıntılara mâruz bırakır. Nitekim hadîs-işerîfte:“Dünyada en çok musîbete mâruz kalanlar Peygamberler, âlimler,velîler, şehidlerdir.” buyuruldu. Allahü teâlânın gönderdiği belâ ve sıkıntılarasabrederek göğüs germek büyük ni'mettir. Sabredemiyen felâkete düçârolur.Mâruz kalınan musîbetlerin ve çekilen zahmetlerin getireceğisıkıntılardan kurtulmanın tek çâresi sabretmektir. Sabırlı olmayan muvaffakolamaz.Resûlullah efendimiz buyurdu ki:” Kişinin Allah indinde öyle derecesibulunur ki, ona ameliyle ulaşamaz. Fakat vücudu bir musîbete mâruz kalır.Bununla o dereceye ulaşır.”
- Page 2 and 3: görüşebilirsin. Yok, sesi gür b
- Page 4 and 5: İnsanoğlu hep sıkıntısız olur
- Page 6 and 7: sevkeder. Tamam mı devam mı, diye
- Page 8 and 9: aksettiriyorum. Bildirdiğiniz şek
- Page 12 and 13: Yüce olan Allahın, "Kim bir köt
- Page 14 and 15: Dünya derin bir deryâdır 3.2.200
- Page 16 and 17: kıymetli kumaştandır. Bunu da al
- Page 18 and 19: Çağırıp durumunu sorar. O da ol
- Page 20 and 21: Başarılı olmanın kuralları 17.
- Page 22 and 23: yaralı veya değil patır patır d
- Page 24 and 25: sonra da devam edecektir. Mühim ol
- Page 26 and 27: İnsana gelen bu iki bilginin doğr
- Page 28 and 29: tohumlarını ekmiş, daha sonraki
- Page 30 and 31: gülebilmenizi; para konusunda tart
- Page 32 and 33: Olumsuzlukların konuşulmamasını
- Page 34 and 35: Yine yıllardır halkın kurban der
- Page 36 and 37: “Ey insan, sana gelen her iyilik,
- Page 38 and 39: Yapılan araştırmalara göre, Tü
- Page 40 and 41: Çocuklarımız niçin bizim gibi d
- Page 42 and 43: "Yâ Rabbi, beni îmân ve islâmda
- Page 44 and 45: da buradaydı zaten. Bu, sadece yaz
- Page 46 and 47: Bu bozma işini tam istedikleri kı
- Page 48 and 49: Eskiden buna çok dikkat edilirdi;
- Page 50 and 51: esas kaynak, Kur’an-ı kerim ve H
- Page 52 and 53: kazandığından fazla harcayana da
- Page 54 and 55: kimseye, aynı yerde yine rastladı
- Page 56 and 57: Büyük âlim Süfyân-ı Sevrî ha
- Page 58 and 59: Pek derindir bu kazan hemen bulunma
- Page 60 and 61:
Ülkemizin en büyük çıkmazları
- Page 62 and 63:
Amerikan ve Batı cemiyetleri için
- Page 64 and 65:
Ecdadımızın “ateş ve barut”
- Page 66 and 67:
sonraki antlaşmalar hep bu şartla
- Page 68 and 69:
gerçek islamı öğrenirler diye k
- Page 70 and 71:
“Roma İmparatorluğunun Yükseli
- Page 72 and 73:
Dedik ya maksat o değil, maksat ü
- Page 74 and 75:
ir şekilde ahlâksızlığa doğru
- Page 76 and 77:
Peygamber efendimiz de; “Lût kav
- Page 78 and 79:
Heyet başkanı, önce cemiyetin ga
- Page 80 and 81:
Başına kaldırıp, “ Evlad, iyi
- Page 82 and 83:
ibâdetlerde kullanmak, meselâ, ra
- Page 84 and 85:
O zamana kadar zorlamalar ile namaz
- Page 86 and 87:
İngilizce, Unidentified Flying Obj
- Page 88 and 89:
koyup düşünün; eksiniz mi fazla
- Page 90 and 91:
Mehmet cevap, vermez ama daha beter
- Page 92 and 93:
vakit bulamazsanız, tövbe edersin
- Page 94 and 95:
Bid’atin ne kadar tehlikeli bir g
- Page 96 and 97:
“Vatan sevgisi imandandır” had
- Page 98 and 99:
Batı’nın Osmanlı ile mücadele
- Page 100 and 101:
asırlarca ayakta tutmasını becer
- Page 102 and 103:
de dâhi ile.Dehâ genellikle sosya
- Page 104 and 105:
Dünya ve ahiret saadeti için 18.8
- Page 106 and 107:
kanının dökülmesine, hem de sah
- Page 108 and 109:
Eğer ilim adamları, gençler, İs
- Page 110 and 111:
Atomdan - Hücreye, gezegenlerden -
- Page 112 and 113:
Dinimize göre, gayrimüslime “Ra
- Page 114 and 115:
herşeyden önce insanoğluna diğe
- Page 116 and 117:
Bütün mesele şunda düğümleniy
- Page 118 and 119:
Bu hâdiseden sonra, kilisenin yar
- Page 120 and 121:
gelseler de burada yaşayamayıp ö
- Page 122 and 123:
Pâdişâh şöyle cevap verdi, “
- Page 124 and 125:
de rahatsız ettiğinden, bunların
- Page 126 and 127:
yardım, hattâ kiliselerini tamir
- Page 128 and 129:
alemlerini geçip, bilinmeyen, anla
- Page 130 and 131:
çıkarmamak Ehli sünnet olmanın
- Page 132 and 133:
öyle terbiye etmesi yüzünden, il
- Page 134 and 135:
Bunun üzerine Efendimiz; “Bizi a
- Page 136 and 137:
olmayan emirlerini açıklamışlar
- Page 138 and 139:
çok önemli olsaydı, bildirilirdi
- Page 140 and 141:
Aklın çok olmasının alameti 10.
- Page 142 and 143:
Onbir ayın sultanı; Ramazan ayı
- Page 144 and 145:
ederdi. Sahûru geciktirmek ve ift
- Page 146 and 147:
da, saraylara yakın olan Beşikta
- Page 148 and 149:
şeyler husûsunda elinden geleni e
- Page 150 and 151:
yoktur. Osmanlı mülkünde yok den
- Page 152 and 153:
artırıyordu. Osmanlının bu huzu
- Page 154 and 155:
idi. Bundan dolayı, pek çok mille
- Page 156 and 157:
Sonunda bulutlar dağıldı; Vatika
- Page 158 and 159:
Burada önemli olan, sıkıntılard
- Page 160:
Teknedeki papaz da Oruç Reis hakk