10.07.2015 Views

YIKIMA KARŞI BARİKATLARDA MEYDANLARDA Ders - Yürüyüş

YIKIMA KARŞI BARİKATLARDA MEYDANLARDA Ders - Yürüyüş

YIKIMA KARŞI BARİKATLARDA MEYDANLARDA Ders - Yürüyüş

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İçindekiler4 Her alanda mücadele edeceğiz!...EvlerimiziYıktırmayacağız6 Yıkanlar, yağmalayanlar diyor ki:“Direnmeyin anlaşın!”8 Yağmacılar, Tayyip’in yakınlarıve yakınındakilerdir!...10 İçimizden kimseyi koparmalarına,bizi bölmelerine izin vermeyelim!11 Derbent’te zalimleribarikatlarımız karşıladı!...12 Birleşelim, direnelim,yıktırmayalım Bölüm 414 Okmeydanı’nda yıkımlara karşımeşaleli yürüyüş...15 <strong>Yürüyüş</strong> susturulamaz...18 Halk Cephesi DayanışmaKomisyonu İzmir’deydi19 Öğretmenimiz: Toplantı;kitleleri seferber etmenin tekaracıdır...Toplu MezarlarOligarşinin Yöntemidir20 Toplu mezarları yaratan katilleri istiyoruz21 Halk düşmanı AKP:“Demokratikleşme maskesidüşmüştür”...22 Toplu mezarlar ahlaksızlığı ve vahşetikural haline getiren oligarşininyöntemidir..23 Adalet: Bin operasyona “Yeşil Işık”24 Derneklerimiz: Umudun mevzileriBölüm 427 Katleden kapitalistlerin kar hırsıdır...28 Cepheli: Cepheli dava adamıdır...29 Emperyalizm demeden sorunlarımızçözülemez30 2. Uluslararası Eyüp Baş SempozyumuToplanıyor...32 Devrimci Okul: Düzeni teşhir etmekmücadeleyi anlatmaktır...Ülkemizde Gençlik35 Gençlik Federasyonu’ndan36 Gençliğin Gündeminden...37 Gençlikten haberler38 Haklı talepleri savunanlar, yalnızkalmazlar.... Desteklenen, haklıtalepler için verilen mücadeledir40 Haberler..42 “Emekliler! Tuttuğunu koparan,devrimci bir Emekli-Sen’iyaratmak ellerimizdedir”44 Emek haberleri45 AKP Torba Yasa’yı çıkarırken,‘eleştirmeyecek’ ‘protestoetmeyeceksin’ diyereksaldırdı...46 Ağar’ı Yargılamayan AKP,Susurluk’un, Ergenekon’unDışında Değil, İçindedir...48 Tecritten haberler..49 Boğulacağız...50 Halklar hedefini büyütmelidir...52 Avrupa’da <strong>Yürüyüş</strong>54 Yeni değinmeler55 Yitirdiklerimiz...MEHMET AĞARCEZALANDIRILSINTarih24 Şubat, PerşembeYer11. Ağır Ceza MahkemesiANKARATayyip Erdoğan’ıProtesto Ettikleriİçin TutuklananHalk CephelilerSerbest BırakılsınTarih:Yer:25 Şubat Cuma11. Ağır Ceza MahkemesiBeşiktaş İSTANBULÇA ĞRI19 AralıkKatliamcılarıCezalandırılsın(Ümraniye Davası)Tarih23 Şubat, ÇarşambaYerÜsküdar 2. AğırCeza MahkemesiSaat: 10:00


Her alanda mücadele edeceğiz!Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011AKP iktidarı, halkın hemen herkesimine karşı saldırı halindedir.Egemen sınıfların iktidarları,sınıflar mücadelesinin belli ölçülerdegelişmiş olduğu koşullarda,tüm kesimleri karşılarına almamaya,en azından bazılarını yedeklemeyeözel bir önem verirler. AKP, zamanzaman “açılım” manevralarıyla küçük-burjuvazininbelli kesimlerini,fonlarla, yardımlarla en yoksullarıkendine yedeklemeye çalışırken, bunundışında diyebiliriz ki, halkınher kesimine karşı bir saldırı içindedir.İktidarın bu pervasızlığının ve “cüretinin”temelinde, geniş kitlelerinörgütsüzlüğü ve varolan örgütlülüklerinde böyle bir saldırıya cevapverecek bir güce ve politikaya sahipolmaması vardır. Bu iki neden,AKP’nin halkın her kesimini aşağılayan,fırçalayan, her türlü hak aramaistemini küçümseyen üslubununda kaynağıdır.AKP iktidarının saldırılarının birdiğer özelliği, ekonomik, siyasi,kültürel, ideolojik, her alandabirden gerçekleşmesidir. Burjuvaiktidarların zaman zaman başvurduğu,baskıyı artırırken, ekonomikolarak kısmi iyileştirmeler sağlamaveya tersine olarak, ekonomik olarakyoksullaştırırken haklar ve özgürlüklerdegöstermelik iyileştirmeleryapma gibi manevralar da pek geçerlideğildir. Emperyalizmin ekonomikanlamda, tüm yeni-sömürgelerdetam bir yağma ve talan sürdürmek istediği,siyasi anlamda ise “teröre karşısavaş” adına tüm muhalif kesimlerisusturmak istediği koşullarda, işbirlikçiiktidarlar da bu çizgiye uyacaklardır.AKP de uymaktadır.İstanbul’da 1 milyon gecekonduyuyıkmak için hazırlıklarını tamamlayıp,saldıranlara karşı direnmekzorundadır yoksul halk. Yıkımlar,ancak böyle durdurulabilir,böyle püskürtülebilir. Halk; evlerini,mahallelerini ancak bu yolla koruyabilir.Aksi durumda evleri, mahalleleriyerle bir edilecek ve kendileride şehirden sürüleceklerdir.İşgale, yıkım saldırısına karşınDerbent halkı direndi. Derbentörneği tüm yoksul halka yıkımlarakarşı nasıl ve neden direnilmesi gerektiğinide göstermektedir. Şunu dagöstermiştir: Direnildiğinde düşmanageri adım attırmak pekala mümkündür.Öğrenci gençlik okullarındakibaskıya, teröre karşı direnirken,parasız eğitim için mücadeleyiyaygınlaştırmak göreviyle karşı karşıyadır.AKP eğitimi alınıp, satılanticari bir ürün haline getirmiştir. Parasıolanın en iyi yerlerde okuduğu,parası olmayan halk çocuklarınınise okula dahi gidemediği bir ülkedirburası.İşçiler, memurlar, artık yasalaşmışbulunan Torba Yasa’nın getireceğisaldırılara karşı direnmek zorundadır.O yasayı Meclis’ten alelacele geçirip,emekçilerin tüm haklarını gasbedenlerekarşı mücadele etmeliyiz.Emekçileri güvencesiz bir yaşamamahkum edenler, bir gecede onbinlerceemekçiyi sürgüne gönderebileceklerdir.Sürgün, işten atma öylesinebasit ve sıradan bir hale getirilmiştirki,her şey asalakların çıkarlarınagöre düzenlenmiştir.Sömürünün veyoksulluğun “diz boyu”olduğu günümüzde boşvaatlerle halkın geçireceği tekbir günü olmamalıdır. Umutbiziz, gelecek te biziz. Yarınıancak böyle inşa edebiliriz.Halk, her yerde saldırı ve tehditaltında olan doğayı, çevreyi, tarlasını,bahçesini korumak için direnmekzorundadır. Aksi durumda ormanlar,akarsular, doğa AKP tarafındanharaç mezat satılmaktadır.Daha şimdiden onlarca bölge işbirlikçitekellerin iştahını kabartmış,yağmalasın diye tüm doğa, ormanlar,akarsular, madenler onlara sunulmuştur.Açık ve sürekli bir katliama dönüşeniş kazalarına karşı, sendikalar,sonuç alıcı bir direniş örgütlemekzorundadır. Zira onca ölümekarşın tek bir tedbir alınmış değildir.Toprak altında kalan emekçilerincenazeleri bile artık günlercesonra çıkarılır olmuştur. Böylesinekanıksatılmıştır katliamlar. Bu açıdanmaden ocaklarında, Maraş’ta, Tuzlatersanelerinde yaşananlar, vahşi sömürüpolitikalarının sonuçlarındanbaşka bir şey değildir.Maraş düzenin resmidir. Ve o resimdekapitalizmin açgözlülüğü,vahşiliği yanında, düzene karşıörgütlü olunmadığında “iş kazası”adı altında yaşanan katliamlarkarşısında kaçınılmaz olarak seyirciolunacaktır.Toplu mezarlar, kayıplar, cezasızkalan infazlar, 19-22 Aralık Katliamıgibi yaşanmış onlarca katliambu kanlı tarihin bir parçasıdır. Öyleki, bu tarihte halka karşı işlenmiş suçlarhep cezasız kalmıştır. Halka karşıişlenmiş tüm suçların hesabını sormakiçin mücadele etmeliyiz. Katiller,halka hesap vermelidir.Hapishanelerde devam eden tecritve sessiz imha sürmektedir.AKP tecrit işkencesi ve hak gasplarıile tutsakları sindirmeye çalışmaktadır.Öte yandan sessizimha ile hasta tutsakları katletmekte,hapishaneden tabutlar çıkmayadevam etmektedir.Bazı alanlardaki sorunlar, sankisadece devrimcileri, sadecebelli kesimleri ilgilendiriyormuşgibi bir hava yaratmak istemekte,bu doğrultuda da hemen her mü-4


cadeleyi, her talebi “bunlar üç beş kişinindertleridir!” diyerek “marjinallikle”suçlamaktadırlar. Böyleolmadığını anlatabilmek ve gösterebilmekde bizim sorumluluğumuzdadır.Kan emici Sabancı Holding adınageçen hafta yapılan açıklamada,Sabancı Holding şirketlerininnet aktif değerinin 14 milyar dolarıgeçtiği belirtilerek “Bu bizi Türkiye’ninen büyük holdingi ve enbüyük şirketi yapıyor.” deniliyordu.Holding açıklamasında AKP’ninsömürü ve talanda tekeller için sunduğuimkanlara değinilerek, “ülkeningeleceğiyle ilgili çok büyük heyecanduydukları... “Sabancı Holdingolarak bu ortamı en iyi değerlendirebilecekgrup oldukları”belirtiliyordu.Elde ettikleri büyük kârlar karşısındaellerini ovuşturan birtekelci tablosudur karşımızdaki.Sabancılar o “heyecanı” duyantek holding de değillerdir. Tüm işbirlikçiler,Koçlar, Enkalar, Ülkerler,Albayraklar, Doğanlar,Boynerler, Çalıklar, Zorlular,Cinerler, Ağaoğlular hepsi o heyecanıduyuyorlar.Onların kârlarını ve servetlerinibu kadar büyütebilmeleri,halkın daha fazla yoksullaştırılmasıdemektir. Ama sadece yoksullaştırmadeğil, aynı zamanda halkın herkesimine karşı yeni saldırılar demektir.Halk bastırılmadan, sindirilmeden,susturulmadan, örgütsüzleştirilmedenbu yağma ve talansürdürülemez. İşte bu yüzden, hayatınher alanında, her konuda, asgaribir direniş çizgisini örgütleyebilmeliyiz.Bu anlamda, Halk Cephesi’ninsergilediği pratik, tüm halk güçlerive halkın mücadelesi açısındanöğreticidir. Tutsaklarımızın F Tiplerindetecrit altında olduğu, hastatutsakların katledilmeye devam edildiğikoşullarda, tutsak yakınları,tecritçe karşı mücadeleyi örgütlerken,liseli gençlik ve yüksek öğrenimgençliği parasız eğitim kampanyasınısürdürüyor; mahallelerdeki HalkCephesi birimleri, yıkıma karşı halkındirenişini adım adım örgütlemeyeçalışırken, devrimci işçiler, memurlar,emekliler, Torba Yasa başta olmaküzere ekonomik talepler içinmücadele ederken, tüm alanlar “örgütlenmeve düşünce özgürlüğü”için de ortak bir kampanya yürütüyorlar.Bu şekillenme, bir tercih olmaktançok, hayatın getirdiği zorunluluklardır.Bütün bunlar, bir yerdede birleşmektedirler zaten.Halkın tüm kesimlerinin mücadelesinibirleştirmek, bununyol ve araçlarını bulmak, tüm halkgüçlerinin görevidir. Her kesimin sadecekendi talepleriyle mücadeleettiği bir mücadele, halkı güçlen-Maraş düzenin resmidir.O resimde kapitalizminaç gözlülüğü, vahşiliği vardır.Düzene karşı örgütlüolunmadığında “iş kazası”adı altında yaşanankatliamlar karşısında seyirciolunacaktır. Seyirci olmamakiçin örgütlenmeli, mücadeleetmeliyiz.dirmiyor, iktidarları geriletemiyor.Halkın hak ve özgürlük taleplerinielde etmek için bir şeyler bekleyebileceğihiçbir düzen gücüyoktur. Bu noktada, oligarşi içi artançelişkiler de, halk için bir şey ifadeetmemektedir.Bizi açlığa ve yoksulluğa mahkumedenler, F Tipi hapishanelerdetecrit işkencesini sürdürenler,halkı ve en değerli evlatlarını toplumezarlara gömenler, halkın dostuolamazlar. Onlar dostumuz değil,yoksulluğumuzun, açlığımızın sorumlusu,evlerimizi başlarımıza yıkansınıf düşmanlarımızdır.Sınıf düşmanları ile uzlaşılmaz. Sınıfdüşmanları ile “diyalog” kurulmaz.Tek kelime ile onlarla kıyasıyasavaşılır. İşçilerin, köylülerin,kamu emekçilerinin onlara ve köhnemişdüzenlerine karşı mücadele etmektenbaşka tek bir seçeneği yoktur.Sömürünün ve yoksulluğun “dizboyu” olduğu günümüzde boş vaatlerlehalkın geçireceği tek bir günüyoktur.Yönetenler, iktidar mücadelesiiçin bugün birbirleriyle kıyasıyaçatışmakta, birbirlerini tasfiyeetmeye çalışmaktadırlar. Bu çatışmaöylesine derinleşmiştir ki, AKP birçırpıda aralarında generallerin deolduğu 163 subay hakkında tutuklamakararı verebilmektedir. Ancak,hiçbir koşulda gözden kaçırılmamalıki, iktidar için birbirleriyleböylesine kıyasıya çatışanlar, halkakarşı birleşmekte yine bir an olsun tereddütetmiyorlar. Bu nedenle oligarşiiçi iktidar kavgasında halkınhiçbir kesimi taraf olmamalıdır.AKP’nin de faşist cuntaları örgütleyenordunun da halka bakış açısındabir farklılık yoktur. Her ikisinegöre de, halk susturulmalı, örgütlülükleridağıtılarak, her şeyi kabuleder hale getirilmelidir.İktidarın sürdürdüğü saldırılar giderekartarken, halkın hemen herkesimi, kendi taleplerini sahiplenerek,mücadeleyi sürdürmelidir. Aksidurumda, halkın her kesimini süreklileşensaldırılar ile saldırı yasalarıve hak gaspları ile kuşatarak, sömürüve yağmayı kolayca devam ettireceklerdir.Halkın hemen her kesimi bugüniktidarın çok ciddi saldırıları ilekarşı karşıyadır. Mücadelenin kesintisizkılınması gereken diğer alanlardada mücadele edilmek zorundadır.Oligarşinin süren saldırılarıkarşısında hiç kimse izleyici olamaz.Halk ve devrimciler, karşı karşıyaoldukları saldırılardan herhangibirine karşı direnmeyi ve mücadeleyierteleme, gündemine almamadurumunda değildir... Bu yüzdendevrimcilerin böyle dönemlerdekigörevi, misyonu, sorumluluğuçok daha ağırdır... Halkın mücadelesiher alanda bu saldırılara cevapvererek, her alandaki saldırılara verilencevapları ve halk güçlerini birleştirerekgelişecektir.Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat20115


Yıkanlar, yağmalayanlar diyor ki:‘DİRENMEYİN ANLAŞIN!’Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011Yıkanlar, yağmalayanlar bize Dİ-RENMEYİN, ÖRGÜTLENME-YİN diyor. Evlerimizin yıkılmasını veevsiz kalmayı kabullenmemizi istiyorlar.Doğup büyüdüğümüz, on yıllarımızıverdiğimiz, çocuklarımızı büyüttüğümüz,acıları sevinçleri yaşadığımız,alınterimizi akıtarak, yiyeceğimizdenkeserek yaptığımız evlerimizigönüllü yıktırmamızı istiyorlar.Yıllarımızı verdiğimiz bu toprakları,sokaklarımızı, bir parça ekmeğipaylaştığımız komşularımızı terketmemizi,tanımadığımız, bilmediğimizyere sürgüne gitmemizi istiyorlar.Bu zulme, bu haksızlığa, bu adaletsizliğekarşı DİRENMEMİZ’denkorkuyorlar. O nedenle bize, “gelinanlaşalım” diyorlar. Söylemek istediklerişudur aslında:“Evlerinizi yıkacağız. Topraklarınızızenginlere vereceğiz. Gelinbunu kabul edin.”“Anlaşma nedir?”Önce şu soruyu soralım; neyinkarşılığında anlaşacağız?Yıkanlarla anlaşmak demek onlarınaldatmacasını kabul etmek, yıkımarazı olmaktır. Oligarşi evlerimiziyıkmak, bizi sürgüne göndermek istiyor.Şehir merkezlerini halksızlaştırmakistiyor.Onlarla anlaşmak demek, “tamamevlerimizi yıkabilirsiniz” deyip,yıkımları kabul etmektir. Evlerimizisavunmamak, sürgüne gitmeyi kabuletmektir.Peki neden evlerimizi savunmakyerine yıkılmasını kabul edelim?Unutmayalım ki, bugüne kadar anlaşmaadına halkı hep aldattılar. Nelervaat edip, neler söylemediler ki?Halkın evlerini gasbetmek için heryolu denediler.Yoksul halkı yıkımlara razı etmek,“anlaşma” yapmak için “ucuz konutEvlerini yıktıranlar, anlaşanlarşimdi pişmandır. Yıkımsaldırısı karşısında çözümanlaşmakta, teslim olmaktadeğil, direnmektedir.verileceği”, “yıkılacak gecekonduenkazlarına yüksek değer biçileceği”gibi vaatlerde bile bulundular. Tabiitüm bunlarda koşul, önce yıkımın kabuledilmesiydi.Belediye, yoksul halka kendi belirlediğisözleşmeyi kabul ettirmekiçin gerektiğinde mahalledeki herevden bir kişiyi belediyeye çağırarak,sözleşmeyi imzalarsa komşusundandaha fazla para alacağını söylemektedir.Halkı bölüp birbirine düşürmeyeçalışıyor, halkın birliğini para ve çıkarile bozmaya çalışıyorlar. Bir yandanda, halkı “satın alınacak basit insanlar”olarak görerek, “üç kuruşfazla vererek” herkesi “satın alacaklarını”düşünüyorlar.Anlaşma ile aynı zamanda halkınörgütlü davranmasını engellemeyeçalışıyorlar. Zira yıkım saldırısındayoksul halkın en büyük dayanağı, örgütlülüklerive halkın birlikte hareketetmesidir. Halkın örgütlülüğü belirleyiciolmaktadır.Anlaşma, tek tek her ev ile yapılarak,bireyler muhatap alınmaktadır.Anlaşmak, aldanmayı kabuletmektir“2005’te çıkan yasanın ardındanbelediye bizi görüşmeye çağırdı.‘Dünya Bankası’ından kredi buldukbinalarınızı restore edeceğiz. Paranızyoksa bu krediden size destek vereceğiz.10- 15 yılda geri ödeyeceksiniz’dediler.”Tarlabaşı’nda oturan yoksul bir gecekondulu,anlaşma adına belediye tarafındannasıl aldatıldıklarını bu çarpıcıcümleler ile anlatıyordu.Tarlabaşı’ndaki yıkımlar için belediyeo bölgede yağmayı sürdürenÇalık Holding adına devreye girmiş,anlaşma adına halkı aldatmıştır.Anlaşma adına nasıl aldatıldıklarınıanlatmaya devam ediyor yoksulTarlabaşı halkı:“Bilgilendirme toplantıları sankiuzlaşma denenmiş ama başarılamamışgibi gösterildi. İhale yapılmadan‘acele kamulaştırma’ zeminioluşturulmuş oldu... Biz bölgenin yenilemealanı ilan edildiğini , kamulaştırmakararı alındığını vs. yasal itirazhaklarımız bittiği tarihten çoksonra öğrendik.”Belediye, halkı önce formalitedenbilgilendirmiş, kağıt üstünde uzlaşmaolmadığını göstererek, halkın evleriiçin istekleri dışında kamulaştırma kararıçıkarmıştır.Bu gelişmelerden haberi olmayanhalk, itiraz haklarını da kaybetmiştir.Belediye tek kelime ile halkı aldatarak,anlaşma adına Çalıklar’a mahkumetmiştir halkı.Ankara’da Dikmen Mahallesi’nde,Yakupabdal ve Mamak' ta,Aktepe' de yoksul gecekondu halkıanlaşma adına aldatılarak birçoğununevleri yıkıldı.“Size 2 yıllık kömür vereceğiz,200 lira kira yardımı yapacağız dedilerama kömür filan vermediler. 2yılın sonunda ev yapıp teslim edeceğizdediler. 400 liraya ev kiraladıkve üstüne 200 TL kira verip ev tuttuk.Yokyere müstakil bahçeli bir yerdenkira verir duruma düştüm” diyorduyoksul bir gecekondulu.Evlerini yıktıranlar, anlaşanlarşimdi pişmandır. Yıkım saldırısı karşısındaçözüm teslim olmakta değil,direnmektedir. Halkın evlerini yıkanlarlaanlaşma yapmak için tek birneden yoktur. Yıkımlara karşı direnmeyedevam edeceğiz.6<strong>YIKIMA</strong> <strong>KARŞI</strong> <strong>BARİKATLARDA</strong> <strong>MEYDANLARDA</strong>


Yoksul Gecekondu HalkıAnlaşmak; mahallene, komşuna ihanettir!Anlaşma! Komşuna ihanet etme!Zulmün, zorbalığın en şiddetlisi ile karşı karşıyasınız!Hiçbirinizin düşüncesini almadan, aldıkları kararlarla evleriniziyıkacaklar.Evlerinizi yıkanlar, yıkımları kabullenmenizi istiyor.Hatta yıkımların “halk için ne kadar yararlı sonuçlar”doğuracağına inandırmaya çalışıyorlar.Emeğinizle, canınızı dişinize takarak var ettiğiniz evlerinizikorumak haklı ve onurlu bir davranıştır. Her gecekondulu,evini, mahallesini korumalı, direnmelidir.Ancak yıkanlar, birliğinizi bozmaya, sizi içerdenbölmeye çalışıyor. Üç kuruşla sizlerin “satın alınacağını”düşünüyorlar. Pembe yalanlarından biri ise, evlerinizinüstünde para verecekleri sözleridir.Güngören’den Fikirtepe’ye, Kartal’dan Tarlabaşı’nakadar halk şimdi de bu yalan bombardımanı ile karşı karşıyadır.Zalimler, aldatmak, yoksul halkı bölmek için hertür yolu seçip, kuşatmaya çalışıyorlar.Bunlardan birisi de “anlaşma” adına direnişi tasfiyesaldırısıdır. Anlaşmak demek mahalleye, komşuya ihanetetmektir. Anlaşmak demek, “ben kendi işimi hallederim,gerisi tufandır” demektir. Bencilce, sadece kendiçıkarlarını düşünmektir bu.Emperyalist tekeller bir ev, birkaç ev için çok daha fazlapara da ödeyebilirler.Bunu yapmalarıçok zor değildir.Asıl vurgunlarıyanındabu hiçbir şeydir.“Üç kuruşdaha fazla para almak” , “daha geniş bir ev sahibi olmak”için mahalleni bırakmamalı, arkanı komşularınadönmemelisin!Paradan, bir evden daha önemlisi bir insanın onurudur,ahlakıdır, değerleridir. Onurumuzu, ahlakımızı, değerlerimiziçiğnetmemeliyiz.Yerimiz komşularımızın, mahallelilerimizin yanıdır.Yerimiz zalimlerin kan kokan büroları değil, sokaklardakurulan barikatların önüdür.Onurlu gecekondu halkı!Komşularını, mahalledeki binlerce insanı yüzüstü bırakıpgitmemelisin. Her yoksulun yeri halkın yanıdır. Anlaşmayalım,zalimlerin oyununa gelmeyelim!..Güç, birlikten doğar. Birliğinizi bozmalarına izin vermemelisiniz!Anlaşmak adına bizleri aldatmalarına sessizkalmamalıyız. Evini, mahalleni savunmalı, mahallehalkı ile birlikte direnişin içinde yer almalısın.Bugün tek kurtuluş birlikte direnmektir!Birçok insan bu tekliflere kandılar...Evler dozerler ve kepçelerle yıkıldıSayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011kepçelerle yıktılar.Sulukule’de Çingene halkı,önce vaatlerle kandırdılar.ANLAŞMA adı altında, evleriniboşalttırıp, dozerler veSulukule’de yıkımlara tanık olan Sezer Tanımış ileröportaj yaptık. Tanımış, şunları anlattı.Sezer Tanımış (Sulukule-Ev Hanımı, yaş: 42)<strong>Yürüyüş</strong>: Evlerinize karşılık ne vaatlerde bulundular?Sezer Tanımış: Buraya geldiklerinde, “çarpık yapılaşmanınvar olduğu,” “daha sağlıklı konutlarda yaşamamızgerektiği” gibi vaatlerde bulundular. Bundandakaynaklı birçok insan bu tekliflere kandılar arkasındandaburda bulunan evlerin hepsi dozerler vekepçelerle yıkıldı.Benim kendi evim tarihi eser olduğundan yıkamadılar.Ancak evimin etrafına vurulan kepçe darbelerinden kaynaklıçatlaklar oluştu. Çatlaklardan kaynaklı evim yıkılmatehlikesi altında.<strong>Yürüyüş</strong>: Çevrenizdeki evler yıkılmadan önce nasılyaşıyordunuz? Komşularınızla olan ilişkileriniz nasıldı?Sezer Tanımış: Bizler yıkım öncesi dayanışma içerisindeydik.Evimizin yan tarafında eğlencelerimizi, düğünlerimiziyapardık mahalleliyle. Bizde söz geçerlidir.Söz denildiğinde de bizim için iş bitmiştir.Şimdiyse komşularımızı akrabalarımızı dağıttılar.Aramızda soğukluk yaşattılar. Evlerimizin etrafı şimdiçamurdan geçilmiyor.Kapılarımız açıktı. Evlerimiz damlatıyordu ama rahattık,huzurluyduk. Madem daha sağlıklı yerlerde kalmamızıistiyorlardı o zaman bize yine burada yeni evleryapsaydı, parası neydiyse verirdik.<strong>Yürüyüş</strong>: Evleri yıkılacak olanlara ne önerirdiniz?Sezer Tanımış: Birbirlerine kenetlensinler, birliktehareket etsinler. Herkes birbirini dinlesin, kimse tek başınahareket etmesin.OLACAĞIZ! MAHALLELERİMİZİ YIKTIRTMAYACAĞIZ7


Yağmacılar, Tayyip’inyakınları ve yakınındakilerdir!Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011Tayyip Erdoğan başta olmaküzere AKP’nin kurucuları, yöneticilerihemen her fırsatta, yoksul halkaeşitlikten, adaletten, doğruluktan sözettiler.Halkı yoksullaştırırken, kendileri,yakınları, yakınındakiler, hızla ceplerinidoldurarak zenginleşiyorlar.Daha düne kadar ismi bilinmeyen niceşirketlerin önü açıldı, yağmadan payverildi.Hiç uzağa gitmeye gerek yoktur.YAĞMACILAR, AKP’nin, Tayyip’inyakınları ve yakınındakilerdir.Yoksul halktan alıp, kendiçevresine dağıtıyorlar!...Bunlar, ne Müslüman ne de İslaminancının savunucusu olamazlar. Bunlarçalıp çırpıyor, gasp ediyor vekendi çevresini zengin ediyorlar. Çalıklar,Atasaylar, Albayraklar sadeceüçüdür bu yağmacıların.Halka gecekonduyu çokgörenler, villalarda!Arsız bir para ve mal düşkünü olanTayyip Erdoğan, bundan 7 yıl önce,“Maaşım yetmediği için ticaret yapıyorum.”diyordu. Bugün de o anlayışınısürdürüyor.Erdoğan ailesi bir süre önce ÇamlıcaKısıklı’da bulunan tripleks villalarınataşınarak, “sınıf” atladılar.Tayyip Erdoğan veşürekasına ithaf olunur:“Yetimlerin mallarınıhaksız yere yiyenler,kesinlikle karınlarınasadece bir ateş yerlerve yarın çılgın birateşe yaslanırlar.”(Nisa Suresi)Toplam 10 villadan oluşan SaklıbahçeKonakları’nda Erdoğan ailesinin5 tripleks villası var. Site içinde5 villa duvarlarla çevrilerek, Erdoğanailesine tahsis edilmiştir.Deniz manzaralı 5 villanın herbiri, 1, 1.5 milyon dolar değerindedir.Başbakanlık maaşı ile alınacakgibi değildir bu villalar. PEKİ NEY-LE ALINDI? Kapalı yüzme havuzuolan 5 villanın bahçesinde, çocuklariçin bir oyun bahçesi bile yapılmış.Saklıbahçe Konakları’nda diğer4 villada, Erdoğan’ın oğlu BurakErdoğan, kızı Esra ve damadı BeratAlbayrak, Kardeşi Mustafa Erdoğanve kız kardeşi Vesile İlgen eşiZiya İlgen kalıyor. Kısacası “ailece”oradalar.Villaları yapan inşaat şirketinin sahipleriise Başbakan Erdoğan gibi Rizeli.Yani hem hemşehrisi, hem deAKP’li. Üstelik bu müteahhit aynızamanda, AKP İstanbul BüyükşehirBelediye Meclisi İmar KomisyonuÜyeliği görevinde de bulundu.Yani kurta kuzu teslim edildi.İmar Komisyonu’nda görev yapan bumüteahhit İstanbul’u yağmalayanlarıniçindedir. Yoksul halkın evlerini yıkanlardanbiridir.Kendisine sunulan yağma karşılığındao da Erdoğanlar için her tür hizmetisunmaktan çekinmedi. Villalarınkaba inşaatını bitiren AKP’li yağmacı,evlerin içini ise Pierre Cardinve Beymen’den alınan eşyalarla donattı.Villalar, AKP'li Üsküdar Belediyesi'ninimar izniyle yapıldı. Ve haliylekaçak olup olmadığı da tartışılmadı.Kendileri için hiçbir kural tanımayanlar,villalarında lüks içindeyaşar, çocuklarını ve torunlarını eğlendirirken,yoksul halkın çocuklarınıise gece yarıları polis baskınlarıylakaldırıyorlar.Yoksul halkın evlerini yıkmakiçin binlerce polisi seferber ederken,aynı polisi bir de kendi villalarını ko-Halka gecekonduları çokgörenler, kendileri denizmanzaralı, yüzme havuzluher biri 1, 1.5 milyon dolarolan tripleks villalardayaşıyor. Erdoğan ailesininböyle 5 tripleks villası var...rumak için seferber ediyorlar. “Haram”yoldan elde edilmiş villalarınıkorurken, halkın emeğiyle yapılmışgecekonduları yıktırıyorlar.Kuyumculuktanmarketçilikten sonrainşaat ve enerjide vurgunCihan Kamer ve Atasay Kuyumculuk,son zamanlarda ismi sıkduyulan bir şirketler grubu. CihanKamer, kuyumculuktan sonra inşaatve enerji sektörüne de el atarakdaha büyük vurgunlar vuruyor.O da, Erdoğan ailesi ile olan yakınlığısonucu önü açılan yağmacılardanbiri. Atasay Kuyumculuk’unsahibi Cihan Kamer, 170 milyar dolarlıkserveti ile “süper zenginlerarasında” 96. sıradadır. Servetinin505 milyon dolar olduğu belirtiliyor.Kuyumculuğun yanı sıra gayrimenkulve sivil havacılık gibi vurgunalanlarına, son olarak inşaat sektörünüde ekledi. Dikkat edilecek olursa,Tayyip Erdoğan’a ve AKP’ye yakıntüm holdingler, son dönemde mutlakainşaat alanına da yönelmektedirler.Sebebi, “Kentsel dönüşüm”adlı yağma ve yıkım planıdır. Atasaylarda inşaat sektöründe ilk yağmasını,Büyükçekmece Gölü'nünkıyısında 700 bin dönümlük bir arsaalarak gerçekleştirdi. Dubai Şeyhi ElMaktum ile birlikte inşaat projelerihazırlıyor.8<strong>YIKIMA</strong> <strong>KARŞI</strong> <strong>BARİKATLARDA</strong> <strong>MEYDANLARDA</strong>


Yoksul halkın oturduğu mahalleleregöz diken bu yağmacının enönemli özelliği Erdoğan ailesi ileortak olmasıdır. Şirketin cirosu, 2000-2007 arasında tam 10 kat artmıştır. Buartışta, işte Erdoğanlar’la kurulan buyakınlık belirleyicidir.Tayyip Erdoğan’ın oğlu ile gelinininortak olduğu Kamer’in Atagoldisimli Atatürk Havalimanı mağazasının2008 cirosu sadece 2 milyoneuro olmuştur. Kamer ile Erdoğan ailesiarasındaki ticari ortaklıklarınbaşka hangi alanlarda olduğu bilinmesede bu pis para ve çıkar ilişkileriiçinde karşılıklı olarak birbirleriniidare ettikleri sır değildir.Tayyip Erdoğan’a ve iktidara yakınolmanın avantasını yiyenlerden veşimdi de “kentsel dönüşüm”den payalmaya soyunanlardan biri de AKPMilletvekili Vahit Kiler’in sahibi olduğuKiler Holding’tir.Marketçilikle büyüyen Kiler Holding,“kentsel dönüşüm” adındakiSavaşanKelimelerBağımsız YargıAKP iktidarı bir yandan yargıyı kendisine tabi kılacakadımlar atar, yargı üzerinden iktidar savaşısürdürürken, diğer yandan da sık sık “Yargı’nın bağımsız”olduğuna dair açıklamalar yapmaktadır.AKP birçok konuda olduğu gibi bu konuda dariyakarlık içindedir. Perde arkasında her türden oyunu çevirir,atamalar yapar, savcı ve hakimlere talimatlarverirken, halkın önünde ise başka bir tablo çizmektedir.Yargının bağımsız olduğu iddiası koca bir yalandır.Ve bugüne kadar da, yargının faşizmin yargısı olduğugerçeğini gizlemek için sıkça kullanılmıştır.Yargının, ne bizim gibi, faşizmin sürekli olduğuülkelerde, ne de burjuva demokrasisinin olduğu ülkelerdebağımsız olması mümkün değlidir. Hiçbir zaman da olmamıştır.Tersine yargı, her zaman her yerde, sömürücüegemen sınıfların düzeninin emrinde ve hizmetindehalka karşı kullanılmaktadır.Oligarşinin halka karşı sürdürdüğü karşı-devrimcisavaşta, yargı karşı-devrimci savaşı tamamlayan, halkayıkım ve yağma planının ortaya çıkardığıbüyük yağmadan pay alabilmekiçin Kiler Gayrimenkul YatırımOrtaklığı A.Ş. adlı bir şirket kurmuşve bu şirket geçen hafta, Borsa'daişlem görmek üzere başvurmuştur. ArtıkKilerler de “kentsel dönüşüm”denpaylarını alacak ve elbette onlar da gerekenyerlere paylarını vereceklerdir.İstanbul yağmasındabüyük vurguncu; ÇalıklarAKP iktidarı ve Erdoğan ailesi ileilişkileri sonucu İstanbul’daki yıkımyağmasında en büyük payı alanlardanbiri Çalıklar’dır.Çalık Grubu, 16 Mart 2007’de Tarlabaşıihalesini aldı.2009 yılında, Türkiye’nin en zengin100 asalağı arasında 22. sıradaydı.Halkı soyarak elde ettiği muazzamservetini AKP iktidarına ve Erdoğanailesine borçludur. O da borcunu Erdoğan’ıneniştesini holdingte yöneticiyaparak ödüyor.Çalıklar’a verilen Tarlabaşı ihalesiilginçtir. Türkiye’de kaç inşaat şirketivar? Neden Çalıklar?Bu sorunun cevabı, ihalede enyüksek bedeli ödemiş olmak veyabenzeri bir gerekçe değil, Çalıklar’laAKP’liler arasındaki ilişkidedir.Beyoğlu Belediye Başkanı, ihaleninÇalık’a verilmesiyle ilgili olarakdiyordu ki: “Parasal değer konuşulmadı.”Peki ne konuşuldu o zaman? Çalıkhayrına mı yapıyor bu işleri?Çalık Holding “Beyoğlu güzelleştirmederneği” olmadığına ve bir tekelkârsız hiçbir adım atmayacağınagöre, Tarlabaşı’nın “kentsel dönüşüm”ü,mutlak anlamda karlı bir iştir.Çalıklar, o kârları Erdoğanlar’la,Topbaşlar’la paylaştıkları içindir ki,o ihaleler kendilerine kalmaktadır.karşı sürdürülen savaşı kararları ile meşrulaştıran bir roloynamaktadır.AKP’nin polisi bugün, yargının kararları ile yoksulhalkın oturduğu mahalleleri basmaktadır. Gözaltı ve tutuklamakararlarını siyasi iktidarın tercihleri doğrultusundaveren faşizmin yargısıdır.Onlarca işkenceci katili, ölüm mangalarını, kaybedenleri,katledenleri aklayan faşizmin yargısıdır. Devrimciönderlere sahip çıktı diye, ABD Defol sloganını atıpbağımsızlık istedi diye, parasız eğitim talebini savundudiye vatansever gençliği tutuklayan, aylarca tecrit altındatutan faşizmin yargısıdır.<strong>Yürüyüş</strong> Dergisi’nin hazırlığının yapıldığı büroyukapılarını kırarak bir gece yarısı aratan da bu yargıdır.Savcılar ve hakimler doğrudan siyasi iktidarların denetimindeve onların “memurları”dırlar. Siyasi iktidar nediyorsa, nasıl davranmalarını istiyorsa ona göre davranmaktadırlar.Onlarca toplu mezarın olduğu bir ülkedebugüne kadar tek bir Savcı bunu soruşturamamışsa,bağımlılık ortadadır.Bağımsız yargı kavramı, faşizmin yargısını aklamakiçin kullanılmıştır bugüne kadar. Bu haliyle halkı aldatmakiçin kullanılan bu kavramı kullanmamak gerekir.Çünkü ortada bağımsız olacak bir yargı yoktur. Yargı kendisınıfının, burjuvazinin iktidarını korumak için kullanılmaktadır.Bağımsız yargı değil, faşizmin yargısıvardır. Ve yargı iktidarın emrindedir.Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011OLACAĞIZ! MAHALLELERİMİZİ YIKTIRTMAYACAĞIZ9


İçimizden Kimseyi Koparmalarına,Bizi Bölmelerine İzin Vermeyelim!Evlerimizi yıkmak ve bizi ya aldatarakya zorbalıkla şehir dışınasürmek isteyen güçler, seferberlikhalindeler. Kepçelerle kapımıza dayanmadanönce “halletmek” istiyorlarişi. Mahallelerimizin direncinibir direnişe yol açmadan kırmak istiyorlar.Bunun için de ev ev, kapı kapıdolaşıyorlar.Kim bunlar derseniz? Bu halkdüşmanı “heyet”ler; mahallelerimizegöz koyan tekellerin temsilcileri, belediyeler,AKP teşkilatları ve işbirlikçimuhtarlardan oluşuyor.Kapı kapı dolaşarak, toplantılar yaparak,yalanlarla halkı aldatmaya çalışıyorlar.Para, ev vaatleri, “evlerinizdeğerlenecek” yalanları ile halkı evlerini“gönüllü” terketmeye ikna etmeyeçalışıyorlar.*Düşman boş durmuyor. İşini sistemli,planlı, ciddi yapıyor. Biz de yıkımakarşı örgütlenmeyi ve direnişiaynı şekilde sistemli, planlı, ciddi yapmalıyız.Bizi mahallemizden sürmek ve evlerimizeel koymak isteyen, tekelciburjuvazi, AKP il ve ilçe teşkilatları,mahalle karakolları, işbirlikçi muhtarlarbirlikte çalışıyorlar.Geliyor, mahallemizde, bizim içimizdepropaganda yapıyorlar. İçimizdenbirilerini bizden koparıp bizekarşı kullanmaya istiyorlar.Onlara karşı her an uyanık olmalı,görmeli, yalan kampanyalarınakarşı biz de gerçekleri anlatmak içinkapı kapı dolaşmalıyız.Onların girdiği her eve, aynı günbiz de gitmeliyiz. Tekellerintemsilcileri, AKPteşkilatının yöneticileri,bir eve mi geldiler, hemenbiz de gitmeliyiz.Onların insanlarımızı aldatmasınaizin vermemeliyiz. Onlar yalanlarısöyleyecekler, biz gerçekleri.Açık ve gizli tüm saldırılara karşıhalkın barikatını kurmalıyız.Bizi bölmelerine, içimizden birilerinikendi saflarına kazanmalarınaizin vermeyelim. Mahallelerimizi savunmakiçin, yıkımı püskürtmek içinbu son derece önemlidir. İçimizdenikna ettikleri her ev, kale duvarında birgedik, barikatımızda bir boşluk açılmasıdemektir. Her boşluğu direnmekararlılığımızla ve yeni insanları direnişimizeçekerek doldurmalıyız.Bu barikat, yalnız pazar tahtalarından,çöp arabalarından, sandıklardanoluşmaz. Bu barikat halkın uyanıklığıylakurulur. Bu barikat halkınörgütlülüğüyle kurulur...Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011Boşaltılan evlerindoldurulmasıhaklıdır meşrudurGeçen hafta, İstanbul Derbent’teyıkım saldırısı vardı. Çevik kuvvet,zabıtalar, gaz bombalarıyla, tazyiklisu sıkan araçlarıyla gelmişlerdi.Ancak bunların beraberinde bugünekadarki yıkım saldırılarında pek rastlanmayanbir şey daha vardı: 40adet kamyon.40 kamyon, kırk işbirlikçi içingetirilmişti.Çünkü semtte çoğu AKP’ye yakın40 kişi, inşaat tekelleriyle anlaşmış,evlerini boşaltmayı kabul etmişlerdi.Ne var ki Derbent halkı, bu işbirlikçilerineşyalarını taşımalarına izinvermemişlerdi haklı olarak.Çevik kuvvet, işte bunun içindayanmıştı sabahın köründe Derbent’insokaklarına.. Düzenin zorbalığınave aldatmalarına boyun eğen 40zavallı işbirlikçiyi koruyacaklardı.10 ŞubattarihliSabah, Derbent’te yaşanan bu olayışöyle aktarıyordu:“Derbent'te taşınmak isteyenleremahalle baskısıSARIYER, Derbent ÇamlıtepeMahallesi'ndeki evlerini terk etmekistemeyen gecekondu sakinleri, biryandan polise direnirken diğeryandan da mahalleden ayrılmakisteyen komşularına karşı koyuyor.İnşaat firmasıyla anlaşarak yenidairelerine gitmek için eşyalarınıtoplayan 40 kişinin evi, önceki gecegeç saatlerde mahalleli tarafındanbasıldı.”Anlatılan, halkın haklı ve meşrumüdahalesidir.Nitekim, anlaşan ve aldatılacaklarıkesin olan 40 aile, polis korumasıaltında, çoğu eşyalarını da alamadanmahalleyi terkedip gittiler.Ondan sonra da bugüne kadarörneği fazla örülmeyen bir şey dahacereyan etti. Yoksul halk, boşaltılanevlere ihtiyacı olan yakınlarını,akrabalarını, tanıdıklarını yerleştirerek,buraların yıkılmasına izinvermeyeceğini ilan etti.Kim anlaşıp giderse, o evidoldurmak almak yoksullarınhakkıdır.Derbent halkı, bir örnek yaratmıştır.Tüm gecekondu mahallelerininhalkı, bu örneği izlemelidir.Gecekondu yapmak ne kadar meşruve haklı ise, işbirlikçilerin boşaltacağıevlere el koymak da o kadarmeşru ve haklıdır ve mahallelerimizikorumak için gereklidir.1 0<strong>YIKIMA</strong> <strong>KARŞI</strong> <strong>BARİKATLARDA</strong> <strong>MEYDANLARDA</strong>


Derbent’te zalimleribarikatlarımız karşıladı!Derbent’i yıkmak için 8 Şubat gecesigelenler bir kez daha halkın direnişiyle,halkın barikatlarıyla karşılaştılar.Her fırsatta yıkmak için yoksulmahallelere saldıran, AKP’nin polisi,genci, yaşlısı ile Derbent halkını birkez daha karşısında buldu.Derbent halkı yıkımlara izin vermeyeceğini,AKP’nin polisini Derbent’teistemediğini direnişiyle gösterdi.Villalarından halkın evlerinin yıkılmasıtalimatı verenler, her seferindehalkın barikatlarına çarptılar.Halkın direnişinihazmedemeyenÖzkökler, halkakin kusuyordu23 Mart 2006’da yine yıkımiçin gelmişlerdi. Sabahın erken saatlerinde,halk daha yatağından kalkmadan,yıkım ekipleri ile birliktegazları, copları hazır yüzlerce çevikkuvvet polisi Derbent’i yıkmak içingeldiler.Derbent’e yine bir işgalci gibigirdiler. Halka karşı yüzlerce gazbombası kullandılar. O kadar çokgaz bombası kullandılar ki, halk saatlercegaz solumak zorunda kaldı.O sırada okula gitmek için dışarıdaolan öğrenciler ve işe gitmekte olanDerbentliler’den 16 kişi gazın etkisiylerahatsızlanarak hastahaneyekaldırıldı. AKP’nin polisinin halkasaldırıları sürerken, halkta polisekarşı tüm gün sokak sokak direndi.Mahalle halkının yıkıma karşıdirenişi meşru ve haklı olarak görüpdirenmesi karşısında AKP’ninpolisi sonuç alamayacağını gördü.Bütün gün boyunca süren çatışmadayüzlerce gaz bombası attılar halkınüzerine.Halk, evlerini yıkmaya gelen halkdüşmanlarına bir kez daha ders vererekyıkımlara izin vermeyeceğinigösterdi.AKP’nin polisinin saldırıları sürerken,gençlik asalakların evlerininolduğu MESA konutlarını taşladı.MESA konutlarından da halkın üzerineateş açıldı.Ancak halkın direnişi oligarşiyi rahatsızedecekti. Özellikle Derbenthalkının direnişinin yıkımlara karşı örnekolmasını istemiyordu oligarşi. Onedenle kiralık kalemleri eli ile direnişikaralamaya çalıştılar.“Gecekondulardan gelip gırtlağımızıkesecekler” diyenlerin korkularıbir kez daha ayağa kalkmıştı.Hürriyet Gazetesi yazarlarındanErtuğrul Özkök “O sahneyi gördünüzmü” başlığıyla bir yazı yazarak,yoksul halka kinini kusuyordu.Özkök, “İzinsiz, kanunsuz inşaedilmiş binaların yıkılmasına karşıdirenen gençler, kanuni yoldan yapılmışbinaları taşlıyor. Ama bugünekadar gecekondu gençlerinin,apartmanlar taşladığına hiç tanık olmamıştık.”diyerek halkın yıkımakarşı tepkisinden, asalaklarakarşı duyduğu büyük kindenrahatsız olmuştu.Özkök ve onun gibi burjuvazininakıl hocalarınınkorkuları yoksul halkın gerçekdüşmanlarını tanıyor olmalarıkarşısında duyduklarıkorkuydu.“Önceki gün, atılan otaşlar, hepimizin evlerinin camlarınainiyor” diye sözlerini tamamlarken,o taşların birgün halk düşmanlarınınbaşına ineceğinin de farkındadır.MESA konutlarıve Derbent2006 yılında, İstanbul'un su ihtiyacınıkarşılamak için yapılmaktaolan Melen Suyu Projesi kapsamında,Derbent'ten de su tünelleri geçmektedir.Tünellerin inşaası için üzerindeyoksul halkın yaşadığı DerbentMahallesi'nde patlatma yöntemi ilekanalların açımına başlanır.Bunlar yapılırken, mahallede depremetkisine yakın bir etki yaratan patlamalarkonusunda halka öncedenbilgi verilmemiş, halk bilgilendirilmemiştir.Halka işgalci gözüyle bakanlar,halkın böyle bir hakkı olacağını düşünmemişlerdirbile.Oysa aynı su projesi çerçevesindeasalakların konutlarının bulunduğualanlardan da kanallar geçirilir.Buna MESA konutları da dahildir.Patlama olmadan üstünde bulunanyapıya zarar vermeyen teknolojikburgu yöntemi ile yapılmış ve asalaklarzarar verilmemiştir.İşte böylesine saldırılarla karşılaştıDerbent halkı. Bugün de o saldırılardevam etmekte, MESA gibi yenizengin mahalleleri yaratmak içinDerbent yıkılmak istenmektedir.Derbent halkı dün olduğu gibibugün de yıkıma geçit vermeyecek,direnecektir.Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011OLACAĞIZ! MAHALLELERİMİZİ YIKTIRTMAYACAĞIZ1 1


Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011İLÇE İLÇEYIKIM PLANIBirleşelimDirenelimYıktırmayalımİstanbul Büyükşehir BelediyeMeclisi, 15 bin nüfuslu Maltepe BaşıbüyükMahallesi’ni 2005 yılındayıkım alanı ilan etti. Aradan geçen 6yılda halkın üzerine birçok kez yıkımekipleri gönderildi.Halk türlü hileler, tapu vaatleri veTOKİ’nin yaptığı konutlardan evverme teklifleri ile de karşılaştı. Halkıyıkıma ikna etmek için aralarındameclis üyelerinin, muhtarların da yeraldığı kişiler, “ikna turları”na çıktı.Ancak yıkım saldırısına, TemelHaklar Federasyonu, halkın avukatları,yoksul mahallelerdeki halkörgütlülükleri de seyirci kalmadı. Başıbüyükhalkının yanında yer alarakyıkım saldırısına karşı halkla toplantılaryapıldı.“Toplantıya; Temel Haklar Federasyonu’ndanSüleyman Matur,HHB’den Av. Oya Aslan, AlibeyköyHalk Meclisi'nden Şevket Avcı,Gülsuyu Temel Haklar Derneği'ndenHüseyin Sarak, BaşıbüyükHer şeye karşı çıkmayınEvleri hakkında yıkım kararıçıkmış olan yoksul kondululardanbiri, “bize her şeye karşı çıkmayındiyorlar. O nedenle büyük baskı altındayım.Yıkıma karşıyım, bu projelerinhepsine karşıyım” diyordu.Hem evlerimizi yıkıyor hem debizleri baskı altına alıyorlar. Eğer yıkımakarşı çıkmak “her şeye karşıçıkmak” ise “her şeye karşı çıkacağız.”Bizi bu konuda baskı altınaalmaya çalışanları dinlemeyecek,doğru olanı yapacağız.Doğru olan DİRENMEKTİR.4Derbent’te Başıbüyük’tehalka işgalci diyenler,Kartal’ı da yasaklayacaklarMahallesi Muhtarı, Maltepe BelediyeMeclis Üyesi Turan Akgün, komisyonüyeleri ve çok sayıda mahallehalkı katıldı.” ( <strong>Yürüyüş</strong>, 23 Nisan2006, sayı. 49)Meclis üyesi ile muhtarın yıkımlarısavunduğu toplantıda, yıkımlarakarşı neden direnilmesi gerektiği tartışıldı.Halkla birlikte yıkım saldırısınakarşı direnme kararı alındı.Tapu tahsis belgesine sahip olan1740 emekçinin evinin olduğu 35hektarlık alanın tamamının tapusununMaltepe Belediyesi’ne ait olduğu iddiaedilerek, halka “siz burada işgalcisiniz,evlerinizi yıkacağız” dediler.Maltepe Belediye Başkanı MustafaZengin, bunların dışında “1500evin ise 1985 yılından sonra yapıldığını”ve bunların gecekondulardanoluştuğunu söylüyordu. Evleri buşekilde değerlendirmeleri, yıkacakları1500 gecekondu için sadece “enkazbedeli” adı altında yoksul halka “üçkuruş vererek” kapı önüne koymalarıiçindi.Mahallede yıkacakları 3240 evinhalkı bir araya gelmesin diye, 1740eve, “size TOKİ’den ev vereceğiz”derken aynı durumda olan 1500 eveise “üç kuruş verme”yi teklif ettiler.Başıbüyük’te görüleceği gibi halkdüşmanları halkı bölmek, halkı karşıkarşıya getirmek için bencilliği körükleyerek,“her koyun kendi bacağındanasılır” sefil düşüncesi gereğioyunlar oynadılar halka.Direniş korkusu ve1 lira karşılığında arsaYıkıma karşı direnişin önüne geçmekiçin Başıbüyük halkını “anlaşma”adı altında aldatmaya çalıştılar.Bölgeye TOKİ’yi sokarak, MaltepeBelediyesi’nin 18 dönümlük arsasını,20 Kasım 2008 tarihinde TO-Kİ’ye 1 lira karşılığında sundular.Yoksul halka karşı kullanmak,direnişi devreden çıkarmak için halkındüşmanları bir çırpıda birleşmekte,gerekirse bu örnekte olduğugibi 1 lira karşılığında TOKİ’yearsa bile vermektedirler.Maltepe Başıbüyük’te direnişekarşı yürütülen saldırılar sonra da devametti. Mahalle günlerce AKP’ninpolisi tarafından işgal edildi. Halkınistemediği TOKİ konutlarının temeliniatmak, evleri yapmak için bilegünlerce AKP’nin polisi mahalledeTOKİ’ye bekçilik yaptı.Kartal’a dikilecekgökdelenler ve “pastayı kimyiyecek” tartışmalarıMimar Zaha Hadid’in 2006’dahazırladığı Kartal yıkım projesinin tanıtımı2008 yılında yapılarak 10 yıliçinde tamamlanması planlanmıştı.Kartal’ı dünyanın sayılı yağma vetalan kentlerinden biri haline getirecekprojede CHP’liler de pay almakistiyordu. İlk dönem CHP, pay almakiçin muhalefet yürüttü. Seçimdensonra belediyeyi CHP’nin almasıyla1 2<strong>YIKIMA</strong> <strong>KARŞI</strong> <strong>BARİKATLARDA</strong> <strong>MEYDANLARDA</strong>


CHP de yıkım saldırısını destekledi.İstanbul Büyükşehir BelediyeMeclisi tarafından oy birliği ile kabuledilen yıkım projesine CHP'li üyelerevet oyu vererek, yağmayı onayladılar.Bir kez daha CHP'nin yıkımlarınve yağmanın yanında olduğu belgelenmişoldu. Kartal Belediye BaşkanıAltınok Öz halkı yıkımlarakarşı çıkmamaları için yalanlarla iknaetmeye soyundu.Kartal’daki yağma ve talan, Pendikve Kartal sahil, Kartal Merkezve E-5′ten sahile inen, taş ocağını daiçine alan 555 hektarlık bir alanı kapsıyor.Yıkım tamamlandığında halk bualanlardan sürgüne gönderilmiş olacak,tekellerin kuleleri ise “buralarınsahibi biziz” dercesine her yanı işgaledecektir. Az sayıda konut, göstermelikbirkaç kültürel alan, opera evi,park sonra oteller, restoranlar, yat limanıve marina olacak.Kısacası halkın olmadığı, halkınsokulmadığı, halka yasaklı Kartalbölgesi oluşacak. Kumarhanelerin,fuhuş merkezlerinin sahili doldurduğuher yerde uyuşturucu ve batakhanelerdengeçilmeycek, burdaki yaşamıntamamlayıcısı olacaktır.Kartal-Pendik’teki 10 milyardolarlık projeden tekeller pay kapmakiçin kavga vermektedirler.“Derbentliler deoradaydı!”Halk Cepheliler, 11 Şubat’ta ,“1 Milyon Ev Yıkacaklar, Yıktırmayacağız”diyerek pankartları,dövizleri, kızıl bayrakları ile Saraçhane'dekiİstanbul BüyükşehirBelediyesi önünde açıklamayaptılar.Halk Cepheliler ile birlikteaçıklamada yıkıma karşı direnenDerbentliler’den de 6 kişi vardı.Derbentliler açıklamada yalnızdeğildi. Yine yıkım bölgelerindenyoksul halkın başka temsilcileri devardı yanıbaşlarında.Açıklama yıkım saldırısına uğrayanyoksul halkı birleştirmiştiEsenler Çiftehavuzlar’dan,Okmeydanı’ndan, Nurtepe’den 1Mayıs’tan eyleme katılan yoksulgecekondu halkı yıkım saldırılarınakarşı pekala birleşebileceklerinigördüler.Kartal’da mahkemekararları uygulanmadı2005 yılında Kartal yağması içinhazırlanmış planların durdurulmasıiçin açılan davada mahkeme “yıkımadur” diyerek, yıkım projelerini iptaletti. Mahkeme kararı yokmuş gibiaynı planlar birkaç kez yine gündemegetirildi. Ancak her seferinde mahkemeengeline takıldı. Son olarakmahkeme kararları hiçe sayılarak yıkımprojesi kabul edildi.Yasalar, “itiraz edebilir, hakkınızıarayabilirsiniz” diyor. Diyor ama verilmişmahkeme kararı olmasına karşın,mahkeme kararı uygulanmıyor.Mahkeme kararlarının bile uygulanmadığı,yıkma konusunda her şeyingöze alındığı bugün yapılacak tek şeyyıkım saldırısına karşı DİREN-MEKTİR.Kartal’ın yoksul halkı bugün yıkımlayüzyüzedir. Saldırı sözkonusualanla sınırlı değil, yoksul halkınoturduğu mahalleler de saldırınıniçindedir. Yakacık Yeni Mahalle, Çarşı,Hürriyet, Yunus, Topselvi’de bulunanhalk, bir süre sonra yıkımla karşılaşabileceklerinibilmektedirler.“Komşularımızla birlikte aynıbölgedeyaşamak istiyoruz. Çünküevlerimizin ortasından otoyol geçecek.Yeşil alanlar yok olacak. Sürgünhayatı yaşamak istemiyoruz.” diyerek,yıkıma ve kendilerine reva görülensürgüne karşı çıkıyor halk.30 yıldır “tapu vereceğiz” diyerekhalkı oyaladılar. CHP’sinden AKP’sinekadar tüm düzen partileri halkı oyalayıpaldattılar. Tapu sözünü hemenherkes vermesine karşın, tapuyu kimsevermedi. Bırakalım tapu vermeyi,çocukların futbol oynadıkları sahayıbenzin istasyonu, fidanlığı ise imaraaçarak yerine dev bir süper marketkoymanın daha çok para getireceğinekarar verdiler.Tekeller Sarıyer Derbent’iyoksullara fazla gördüBüyükdere-Maslak hattı üzerindeyerleşen Sarıyer Derbent, 1970'liyıllarda kuruldu.1950'leri izleyen yıllarda Büyükdere-Maslakhattı işbirlikçi tekellerinbüyük ilaç ve sanayi kuruluşlarınınburaya yerleşmesi ile birlikte,etrafında gecekondu bölgelerioluştu. Derbent de böyle kurulan gecekondubölgelerinden birisidir.Yaklaşık olarak nüfusu 13-14 binolan mahalle, 1200 hanelidir. Mahalle,5 ana caddesi, 53 sokağı ve 2000 öğrencisiolan okuluyla Sarıyer Belediyesi'nebağlıdır.Bugüne kadar Derbent’te yapılanevlerin büyük bir çoğunluğu taputahsis belgesine sahiptir.1986'da mahalle dışındaki kişilertarafından kurulan bir kooperatif,mahalleden arsa satın aldı. Yıllarsonra bu arsalar mahkeme yolu ile büyükbir inşaat tekeli tarafından hile vepara ile alınarak, Derbent halkı buradançıkarılmak isteniyor.2001-2002 yıllarında asalaklariçin, daha sonra MESA Maslak Konutları'nınyapılacağı arsanın mahkemeeli ile işbirlikçi bir inşaat şirketinesatışı ile Derbent halkı işgalciolarak ilan edildi. Derbent’in çokazının dışında önemli bir kısmı asalaklariçin yapılan lüks bir kapalı siteolan MESA evlerine mahkeme kararıile verildi. Derbent’in bir yanındalüks MESA evleri yükselirken, işbirlikçitekel Derbent’te halkı kovuporaya da yerleşmek istemektedir.Derbent, Sarıyer Belediyesi tarafından2004 yılında yıkım alanı olarakilan edildi.Bitti...Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011OLACAĞIZ! MAHALLELERİMİZİ YIKTIRTMAYACAĞIZ1 3


Okmeydanı'nda yıkımlara karşımeşaleli yürüyüşSayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011Kondularını namusu bilen halk, en meşru hakkı olanbarınma hakkını korumak için yıkımlara karşı Okmeydanı'ndameşaleli yürüyüş yaptı.13 Şubat Pazar günü, Halk Cephesi'nin çağrısıyla toplanan400 kişi, Okmeydanı sokaklarında gecekondu yıkımlarınakarşı yürüdü. Sibel Yalçın Parkı'nın girişinde toplanankitle, burada halaylar çekerek gelecek insanları beklemeyebaşladı.Bekleme esnasında polise ait "akrep" denilen araç, kitleninönünden geçerek halkı taciz etmeye çalıştı. Polisintacizine halk "Katil Polis Mahalleden Defol" sloganlarıylayanıt verdi.Eylem saati başladığında ise “1 Miliyon Ev Yıkacaklar!Yıktırtmayacağız!” yazılı pankartı açarak kadın, erkek,çocuk, yaşlı yani halkın her kesiminden oluşan 400kişi en önde meşaleler, arkada dövizler ve kızıl flamalarlayürüyüşe geçti. <strong>Yürüyüş</strong> boyunca, sokaktan geçerken kortejekatılanlar, evlerinin ve dükkanlarının camlarından alkışlayanlarhiç eksik olmadı."Barınma Hakkımız Engellenemez, Evimizi YıkanınVillasını Yıkarız, Halk Düşmanı AKP Halka Hesap Verecek,Direne Direne Kazanacağız, Halkız Haklıyız Kazanacağız,Mahir Hüseyin Ulaş Kurtuluşa Kadar Savaş"sloganlarının atıldığı meşaleli yürüyüşün sonunda SağlıkOcağı önüne gelinerek burada bir açıklama yapıldı.Açıklamada; Beyoğlu Belediyesi’nin Okmeydanı’ndakitüm evlere ve iş yerlerine “Yıkmayacağız” diye hazırladığıözel gazeteyi dağıttığını ve büyük puntolarla “Yıkmayacağız”diye yazarak halkı kandırdıkları söylendi.Açıklamının devamında o malum gazetede; “‘Okmeydanısit alanından çıkarıldı’ diye yazdığını ve bunu söylerkeniki satırla 14 bölgede yıkım olacağını, yıkılan yerlerdeyaşayanların mağdur edilmeyeceğini söylüyorlar.”denildi. Ve ardından da buna cevap olarak 14 bölge zaten“sit alanı” ilan edilen yerlerdir.Diğer yerler için de; “okul yapılacak, yol genişletilecek”gibi gerekçelerle, evlere yıkım kağıtları gönderiliyor.Hezeyan halindedirler.” diye cevap verildi.Kapı kapı dolaşıp gazete vermelerinin tek nedenin de,yıkımlara olan tepkiyi yoketmek, yalanlarla kandırıpoyalamak, “yıkım yok” demagojisiyle yıkımlara karşı geliştirilecekörgütlü mücadeleyi engellemek diye ifade edildi.Açıklamanın sonunda “Yıkıma karşı tek silahımız örgütlüdirenişimizdir. Bu yalanlara kanmayalım! Okmeydanıile ilgili projeler yaparken, mahalle halkına “ne düşünüyorsun?”diye sormadılar. Demokratik toplum kuruluşları,çevre dernekleri, köy dernekleri, muhtarlarvb… halkın fikrini sorma gereği dahi duymadıklarını açıklayarak“Birleşelim, Direnelim, Kazanalım!” denildi.Yapılan eylemde tüm halka yıkımlara karşı mücadeleetme çağrısı yapıldı. Eylem atılan sloganların ardındansona erdi.1 4<strong>YIKIMA</strong> <strong>KARŞI</strong> <strong>BARİKATLARDA</strong> <strong>MEYDANLARDA</strong>


24 Aralık günüsabaha karşı yüzlerceişkenceci polis tarafından<strong>Yürüyüş</strong>Dergisi’ne operasyonyapılmış, yapılanoperasyon sonucu7 <strong>Yürüyüş</strong> çalışanıtutuklanmıştı.Halk Cepheliler, işbirlikçiAKP iktidarınınyaptığı bu hukuksuzluğu,teşhir etmek,devrimci düşünceyisahiplenmekve adalet mücadelesinianlatmak içinbaşlattığı kampanyaçalışmalarına devam ediyor.Her gün Şişli Meydan’da imzamasası açan, bildiriler dağıtan, imzatoplayan, <strong>Yürüyüş</strong> Dergisi satan HalkCepheliler geçen hafta da alanlardaydılar.Sokak sokak, ev ev, işyeri işyeridolaşarak gerçekleri anlatanHalk Cepheliler tutuklanan <strong>Yürüyüş</strong>çalışanlarının serbest bırakılmasını istediler.İstanbul’da İmza Masaları,Toplu Dergi Dağıtımları,Pankartlar, YazılamalarBaskının olmasından bu yana 6haftadır her Cumartesi günü yapılantoplu dergi dağıtımı bu hafta da ŞişliMeydan da yapıldı. 12 Şubat’ta yapılaneylemde demokrasinin gerçeksavunucularının devrimciler olduğu,çarpıtma ve yalanın AKP’nin politikasıolduğu vurgusu yapıldı.“Gerçekleri anlatmanın, bağımsızlıkve demokrasi mücadelesinin buülkede ki gerçek temsilcileri olmanın<strong>Yürüyüş</strong> ÇalışanlarıSerbest Bırakılsınne tür bedeller gerektirdiğini çok iyibiliyoruz.Geçmişte ve bugün yaşadığımızdeneyimler şunu çok iyi öğretmiştirbizlere; doğru yolda yürümek veinandığın gerçekleri savunmak bedelödemeyi gerektirir.Biz bu bedeli ödüyoruz ve ödemeyede devam edeceğiz!Ödediğimiz her bedel bizi hayalinikurduğumuz ve bunun içini savaştığımızo güzel günlere bir adımdaha yaklaştıracaktır.Bunun bilinciyle bedeli ne olursaolsun, devrimci basın mevzisinde <strong>Yürüyüş</strong>Dergisiyle doğru bildiğimizyolda yürümeye devam edeceğiz!” denilenaçıklamanın ardından topludergi dağıtımı yapıldı.Mecidiyeköy Metro çıkışına kadaryapılan dağıtımda 63 dergi satılarakyapılan hukuksuzluklar halka anlatıldı.İstanbul Şişli Meydanı’nda hergün <strong>Yürüyüş</strong> Dergisi tutsaklarına özgürlüktalebi için açılan imza masasını14 Şubat Pazartesigünü TAYAD’lı Aileleraçtı. 16.00-19.00saatlerinde masayıaçan TAYAD’lılar tutuklubulunan <strong>Yürüyüş</strong>çalışanlarının serbestbırakılması içinimza topladılar, ifadeve örgütlenme özgürlüğüneyönelik baskınlarınanlatıldığı bildirileridağıttılar.Masayı 15 Şubatgünü Dev-Genç’lileraçtı. Masada dergimizeyapılan baskının hukuksuzolduğu ve gözaltınaalınan 11 kişiden 7’sinin komplokurularak tutuklandığı anlatıldı.Yapılan konuşmalarda Hayata Dönüşoperasyonunda katledilen 28 tutsağı,hücresinde diri diri yakılan 6 kadınıve onların katillerini yazdığı, adaletistediği için basıldığı ifade edildi.Halk Cepheliler tarafından İstanbulİkitelli ve Altnşehir'de yapılan“Derneklerimizi Ve Dergimiz<strong>Yürüyüş</strong>'ü Savunmaya Devam Edeceğiz”yazılı afişlemelerle Ozan Yayıncılık’ayapılan baskın teşhir edildi.Afişlemelerin yanı sıra 13 - 14 Şubattarihlerinde İkitelli’de "DüşünceVe Örgütlenme Özgürlüğümüz İçinSavaşacağız" başlıklı Halk Cephesi'ninbildirileri dağıtılarak hukuksuzbir şekilde <strong>Yürüyüş</strong> Dergisi’nin basılıpçalışanlarının gözaltına alınıp tutuklanmasıhalka anlatıldı.Bağcılar Yenimahalle’de “Derneklerimizive Dergimiz <strong>Yürüyüş</strong>’üSavunmaya Devam Edeceğiz” afişleriasılarak yapılan baskın teşhir edildi.Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011OLACAĞIZ! MAHALLELERİMİZİ YIKTIRTMAYACAĞIZ1 5


İSTANBUL DAĞEVLERİGEMLİKİSTANBUL ŞİŞLİŞİŞLİ16 Şubat günü, İstanbul DağevleriMahallesi’nde, <strong>Yürüyüş</strong> Dergisi’neyapılan saldırıyı protesto edenpankartlar asıldı.Halk Cepheliler, meydanlarda,gecekondu mahallelerinde <strong>Yürüyüş</strong>’ühalka ulaştırmaya, örgütlenme özgürlüğünüsavunmaya devam ediyorlar.Kampanya ÇalışmalarıHer Yerde Devam EdiyorAdana’da Çakmak Caddesi KültürSokak’ta 10 Şubat günü HalkCepheliler yaptıkları eylem ve dergisatışı ile <strong>Yürüyüş</strong> Dergisi’ni sahiplendiler.“Düşünce ve Örgütlenme Özgürlüğümüzİçin Savaşacağız- Dergimiz<strong>Yürüyüş</strong>’ü ve DerneklerimiziSavunacağız” pankartının açıldığıeylemde tutuklamaların tamamen hukuksuzolduğu, tutuklananların derhalserbest bırakılması gerektiğinevurgu yapıldı. Eylemde 500 adet bildirive 49 <strong>Yürüyüş</strong> Dergisi halkaulaştırıldı.Adana’da Belediyeevleri Mahallesive 100. yıl Mahellesi’nde dört ayrıyere “Halkın Sesi <strong>Yürüyüş</strong> DergisiSusturulamaz” yazılaması yapıldı.10 Şubat günü Denizli, Narlıca veİsmetpaşa Mahalleleri’nde <strong>Yürüyüş</strong>Dergisi’nin susturulamayacağını anlatankuşlamalar, afişler yapıldı. 13Şubat günü Şakirpaşa Mahallesi’nde,Emekçiler Caddesi’nde ve 80 sokaktakuşlamalar yapıldı.12- 14 Şubat tarihlerinde Mersin’de<strong>Yürüyüş</strong> Dergisi’nin tanıtım vesatışlarına devam edildi. Adanalıoğlu’ndave Alsancak Mahalleleri’ndeyapılan tanıtım ve satışlarda <strong>Yürüyüş</strong>Dergisi’nin susturulamayacağı anlatıldı.11 Şubat günü Demirtaş, MustafaKemal, Pozcu ve Menteş Mahalleleri’ndekuşlama yapıldı. DemirtaşMahallesi’nde de afişleme yapılarak<strong>Yürüyüş</strong> Dergisi çalışanları sahiplenildi.<strong>Yürüyüş</strong> okurları bu hafta İzmir’deBademler Köyü’nde 12 Şubatgünü yapılan dergi satışında köy halkıgeçen haftaki baskınlarda tutuklanandernek çalışanlarını sordu. Satışınbaşında köy muhtarı “sizin buradasatış yapmanızı istemiyorum, gitmezsenizjandarmayı ararım” dedi.Muhtara ihbarcılığın kötü bir şey olduğuanlatıldı. Muhtarın tutmunu vetehdit etmesini teşhir eden okurlar tanıtımadevam ettiler. Muhtarın ihbarıüzerine köye gelen jandarma, dergiokurlarına GBT kontrolü yaptıktansonra köyden ayrıldı. Dergi okurlarıda her koşulda gerçekleri halka anlatacaklarınıköye duyurdular. Jandarmanınköye çağrıldığını duyanköylüler de <strong>Yürüyüş</strong> okurlarını sahiplendiler.Antakya’nın Ulus Alanı’nda 12Şubat tarihinde Halk Cepheliler tarafından<strong>Yürüyüş</strong> Dergisi’ne yapılanbaskın ve <strong>Yürüyüş</strong> Dergisi çalışanlarınınhukuksuz bir şekilde tutuklanmalarıprotesto edildi. Orhan Çapartarafından yapılan açıklamada“ülkemizin Sabancılar, Koçlar için nasıl“yıldız ülke” yoksullar için ise “açlıkülkesi” haline getirildiğini anlatarak,“AKP’nin patronlara vergi affıgetirirken, halka yeni vergiler yüklediğiniteşhir ettiği için <strong>Yürüyüş</strong> Dergisibasıldı…” denildi.Eylemde saldırıların halkın yıldırmakamacıyla yapıldığı anlatıldı.Eylemden sonra <strong>Yürüyüş</strong> okurlarıUlus Alanı’nda ve Saray Caddesi’ndehem dergi tanıtımı hem de baskınlailgili 500 bildiriyi halka ulaştırdı.Halk Cepheliler, 11 Şubat günüGemlik Dereboyu Caddesi Taşköprüyanında stand açtılar. Grup YorumDVD’leri ve kitapların da konulduğustandda 250 bildiri, 36 dergi halkaulaştırıldı.Ankara Hüseyingazi Mahallesi’ndederneklerimizi ve dergimizi sahipleniyoruzafişleri ve kuşlamalarıyapıldı. 8. cadde ve Orhan KemalCaddesi üzerine ve ara sokaklara yapılanafişlerle halka bu ülkedekiAKP'nin zülmünü teşhir edildi. AyrıcaHüseyingazi Kültür ve AraştırmaDernegi'nin (HÜKAD) önüne “DER-NEKLERİMİZİ VE DERGİMİZ YÜ-RÜYÜŞÜ SAVUNMAYA DEVAMEDECEĞİZ” HALK CEPHESİ imzalıpankart asıldı.1 6 <strong>YIKIMA</strong> <strong>KARŞI</strong> <strong>BARİKATLARDA</strong> <strong>MEYDANLARDA</strong>


Çayan’daYazılamalar<strong>Yürüyüş</strong> okurları, İstanbul NurtepeÇayan Mahallesi’nde de <strong>Yürüyüş</strong>Dergisi’ni sahiplenen yazılamalaryapıp pankartlar astılar mahallelerinde.“Burası Çayan, <strong>Yürüyüş</strong>Dergisi Susturulamaz, Gerçekleri<strong>Yürüyüş</strong> Yazıyor” yazılamaları yapanmahalleliler, dergilerine sahipçıkıyorlar.<strong>Yürüyüş</strong> Dergisi her sayı kapı kapısatılıyor Çayan Mahallesi’nde.Kapı kapı gerçekleri halka ulaştırıyor<strong>Yürüyüş</strong> okurları. Baskını duyduklarındaduvarlarına ilk yazılamalarıyapan yerlerden oldular.Cepheliler, Polisi ÇAYAN’dan KovduNurtepe Çayan Mahallesi’nde 9Şubat Çarşamba günü saat 19.30 sıralarındazırhlı ve sivil araçlarla mahalleyegiren polis, fotoğraf ve videoçekerek görüntü almaya çalıştı.Mahallede dolaşan polise Cephelilermüdahale etti. Müdahaledensonra Sokullu Caddesi’ne çıkan 50 kişilikkırmızı maskeli bir grup Cephelibarikat kurarak yolu ateşe verdi.Eylemde sık sık “Mahir HüseyinUlaş Kurtuluşa Kadar Savaş, KurtuluşKavgada Zafer Cephede, Katil PolisMahalleden Defol, Umudun AdıDHKP-C, Önder Yoldaş Dursun Karataş”sloganları atıldı.1 saat süren eylemde polisin gelmemesiüzerine Cepheliler eylemleriniiradi olarak bitirdiler.Mahalleyi Abluka Altına AlanPolisin Karşısında CephelilerVardı10 Şubat akşamı polis, ÇayanMahallesi’ni iki taraftan abluka altınaalarak saldırdı. Halkı korkutmayave sindirmeye çalışan işkenceci poliseCepheliler izin vermedi.Sokullu Caddesi’ne çıkan yaklaşık70 Cepheli önce barikat kurup sonradabarikatları ateşe verdiler.AKP’nin polisinin yığınak yaptığı alanayürüyen Cepheliler tekrar barikatkurdular.Panzerlerle gelen polislertazyikli suyla, bibergazlarıyla ve plastikmermilerle Cepheliler’esaldırdılar. Buna karşılıkCepheliler de molotofve taşlarla polis saldırısınıpüskürttüler. Eylemiradi olarak bitirildiktensonra mahalleye zırhlıaraçlarla pervasızca saldıranAKP’nin polisi,halktan 5 kişiyi işkenceylegözaltına aldılar.Eylemde sık sık“Mahir Hüseyin UlaşKurtuluşa Kadar Savaş, KurtuluşKavgada Zafer Cephede, Katil PolisMahalleden Defol, Çayan FaşizmeMezar Olacak” ve umudun sloganlarıatıldı.Cepheliler’in yaptığı eylemi hazmedemeyenpolis, Nurtepe HaklarDerneği’ne saldırdı. Derneğin dışındakipankartları söküp, derneğinkapısına koçbaşıyla vurarak kırmayaçalıştılar.Dernek üyelerinin direnişiylekarşılaşan polis, kapıyı kıramadan mahalleyiterk etmek zorunda kaldı.Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011OLACAĞIZ! MAHALLELERİMİZİ YIKTIRTMAYACAĞIZ1 7


Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011Halk Cephesi Dayanışma Komisyonu İzmir’deydi29 Ocak sabaha karşı İzmir’in işkencecileri,katliamcıları seferberdi.Hedeflerinde İzmir Özgürlükler Derneği,Yamanlar Özgürlükler Derneği,Doğançay Yardımlaşma ve DayanışmaDerneği vardı.13 Şubat sabahı, İstanbul’dan İzmir’egelen Halk Cephesi DayanışmaKomisyonu’nun da uğrayacağı yerler,aynı yerlerdi.İşkenceciler, 29 Ocak sabahı, derneklerebaskın düzenlediler; arama adıaltında talan ettiler, kilitleri, kapılarıkırdılar, bilgisayarlara, kitaplara elkoydular. O gün 7 kişi gözaltına alındı,5’i tutuklandı.*Halk Cephesi Dayanışma Komisyonu,13 Şubat’ta İzmir'de polis terörünemaruz kalan dernekleri ziyaretetti. Dayanışma Komisyonu, ilk ziyaretiniİzmir Özgürlükler Derneği'neyaptı.Komisyon üyeleri, dernektekileredayanışmanın sembolü olarak karanfilve tutsak ürünlerinden vererek,geçmiş olsun dileklerini ilettiler.Sonra baskın ve devamındaki gelişmelerüzerine sohbet edildi. Baskındansonra gerek halk ilişkileri, gereksederneğin üyeleri, derneği eskisindendaha çok sahiplenmişlerdi; dernektekiler,mesela öncesinde üç günderneğe uğrayanların şimdi her gün geldiklerini,baskından sonra ikinci kezyaptıkları eyleme daha geniş bir katılımınolduğunu anlatıyorlardı.Öğlen saatlerinde, baskının hedefindekibir diğer yer olan Doğançay'agidildi. Doğançay Köyü’ndeki Yardımlaşmave Dayanışma Derneğiaçıktı. Dayanışma Komisyonu üyeleri,burada da karanfiller ve tutsak ürünlerindenhediyelerini ve geçmiş olsundileklerini ilettiler.Ardındanderneğin bahçesinde köy halkınınkatılımıyla geniş bir sohbet başladı.Baskın sonrasında dimdikti buradakiinsanlar da. Doğançay Derneğidaha önce de dört kez polis baskınınauğramıştı.Dayanışma Komisyonu’nun Doğançay’dansonraki uğrağı ise, Yamanlaroldu.Burada da yine ilk merhabanın ardındankaranfiller ve tutsak ürünleri sunuldu.Yamanlar, yaklaşık 10 bin nüfusluve ağırlıklı olarak Maraşlılar’ınbulunduğu bir yerdi. Baskından sonra,işte dernekleri yine açıktı ve işte yinehalkın mücadelesini örgütlüyorlardı.Komisyon üyeleri, son olarak tekrarİzmir Özgürlükler Derneği’ni ziyaretedip, dernekle dayanışmayagelen ailelerle de görüşerek, geridedayanışmanın tohumlarını bırakarakakşam İstanbul’a döndüler.O tohumları her yere ekmekve büyütmek, baskınlar sonrasıdayanışmayı gelenekselleştirmek,artık Cepheliler içinyeni bir görevdir.DayanışmaSorumluluğumuzdur!Nerede bir baskın, operasyon olursa, nerede gözaltılar,tutuklamalar varsa; Halk Cephesi mutlaka bu haksızlığa,zorbalığa, keyfiyete ve baskıya karşı dayanışmayıörgütlemelidir.Dayanışma, bazen bir sözdür; “Nasılsınız... Bir şeyeihtiyacınız var mı?” demektir.Bu basit, sıradan sorular, baskı ve terör altında, ezilenlerin,devrimcilerin dayanışmasını ifade eden büyükbir anlam kazanırlar. Zulme uğrayanlara, yalnız olmadıklarınıgösterir, zulmü yeneceğimiz inancını, güveninitaşırlar.“Bir şeye ihtiyacınız var mı?” sorusu, aslında en baştaihtiyaç olandır. O anda faşist terörün hedefinde olanlar,derneklerindeki masa sandalye kırılıp dökülmüş deolsa, hatta kendi kolları, kafaları kırılmış da olsa, ilk ihtiyaçlarıne bir masa, ne de tedavidir. İlk ihtiyaç, devrimcilerin,Cepheliler’in, halkınhiçbir şeyle değiştirilemeyecek dayanışmasıdır.Dayanışma bir halk geleneğidir.Bu geleneği öldüren düzenin bencilliğinin, bireyciliğinin,duyarsızlığının karşısında bizim dayanışmamızolmalıdır. Halkın geleneklerini bu alanda da yaşatacakve geliştirecek, onu devrimci bir muhtevayla güçlendirecekolan biziz. Acıları paylaşmak, baskıları paylaşmak,zulme karşı birleşmenin; birlikte direnmenin ön koşuludur.Her Cepheli, Halk Cephesi’nin her alandaki örgütlenmesi,bunu bir görev olarak kabul etmelidir.Bu dayanışmayı hayata geçirmek, operasyonlar, gözaltıve tutuklamalar karşısında, hiçbir yerden bir talimatbeklemeden hayata geçirilmesi gereken bir görev olarakkavranmalıdır.Bu hiç yapmadığımız bir şey değildir, ama bunu kendiliğindenliğebırakmamalıyız artık. İradileştirmeliyiz.Tüm Cepheliler’i, tüm birim ve alanları bu çerçevededayanışmayı süreklileştirmeye ve yaygınlaştırmayadavet ediyoruz.Bu sorumluluk bizimdir.1 8<strong>YIKIMA</strong> <strong>KARŞI</strong> <strong>BARİKATLARDA</strong> <strong>MEYDANLARDA</strong>


ÖğretmenimizToplantı; tartışmak, kararlar almak,denetlemek gibi birçok faaliyetin birleştiğizengin bir ortamdır.Toplantı; kolektivizmin en önemliaracıdır.Toplantı; aynı zamanda bizim içeğitim aracımızdır.Toplantılarımızın devrimci içeriğini,devrimci dinamizmini sağlamakbizim elimizdedir.Toplantılarımızdaaldığımız kararlar hayattankopuk olmamalıdır,hayattan kopukolursa kitlelereulaşamaz, hayattankopuk olursa sonuçalmaz.Hayattan kopukolmamak demek, aslanesnel duruma teslim olmak demekdeğildir. Nesnelliğe teslim olmak aslındainançsızlıktır. “Ne yapalım bukadar işte... adım Hıdır elimden gelenbudur” gibi koşullara teslim olmayımeşrulaştıran, inançsızlığı masumlaştırmayaçalışan bir çabadanbaşka bir şey değildir.Biz konuyu bu toplantıları hazırlayan-yönetenler boyutu ile inceleyeceğiz.“Toplantılara tabii ki hazırlanıyoruz”dediğinizi duyar gibiyiz,elbette hazırlanıyorsunuzdur ama SI-NIRLI BİR USTALIK ile DAR GÖ-RÜŞLÜLÜK İLE toplantılar verimlikılınamaz. Bir ilerleme, gelişme sağlanamaz.Bu tür yöneticilerimiz bellibir yerde ve zamanda belirli rolleroynayabilirler elbette ama emin olunbu önemli bir rol olmaz. Bizim iseyeni örnekler yaratacak yaratıcı yöneticilereve savaşçılara ihtiyacımızvardır.Bunun için eğer toplantılarımızındevrimci dinamiğe sahip olmasınıistiyorsak;eğer toplantılarımızı,bizim eğitim aracımızhaline getirmekistiyorsak;eğer toplantılarımızı,kitleleri ikna etmeninaracı haline getirmekistiyorsak;önce bizim kafamız açık olacak.Önce biz ikna olacağız, sonra toplantıkatılımcılarını ikna edeceğiz, sonra dakitleleri ikna edeceğiz.Toplantılarımızı üç temel başlıktaele alabiliriz, mesela;a- sorunlarımızb- ihtiyaçlarımızTOPLANTI;KİTLELERİ SEFERBERETMENİN TEKARACIDIRc- olanaklarımızBu üç noktayı enine boyuna konuşupher birinin çözümünü bulmalıyız.Bu çözümleri hayata nasıl taşıyacağız,işte burada yöneticiliğimizdevreye girecek, en küçük ayrıntıyıbile konuşacağız. Yani aldığımız kararlarıbiz yapacakmışız gibi tümtoplantıya katılanlara anlatabiliyormuyuz, başarımız buradadır. Bizimyönetici olarak başarımız da, toplantınınsiyasi başarısı da buradadır.Yoksa gidin şu kadar bileti satın gelin,şu toplantıya şu kadar insan getirindemekle olmaz. Kendimiz yapacakmışızgibi düşünecek ve yollarbulacağız.Peki, zaman sorunu ne olacak, nekadar sürer böyle bir toplantı denebilir,evet biraz uzun sürebilir. Amabaşlangıçta biraz uzun sürer. Bu konudabir kültür yerleştirmeyi başarırsakzamanı da çok verimli kullanabiliriz.Nasıl oluştururuz bu kültürü;herkese konuşma süreci tanırız, örneğinşu kadar dakikada bitireceksin,tekrarlara izin vermeyiz vs. vs... İstenirsebirçok yöntem bulanabilir.Toplantılara mutlaka hazırlıklıgitmeliyiz; her yöneticimiz mutlakahazırlıklı olmalı, yani elinde, kafasındabir planı olmalı toplantı ile ilgili.Toplantılarda sorunlarımızı tartışmaktankorkmamalıyız; sorunlarımızıtüm çıplaklığı ile tartışmalıyız kiçözüm bulabilelim.Toplantılarımızda kolektivizmi işletmeliyiz;herkesin yaratıcılığını birnoktada toplamalı ve zenginliğimizinbu kolektivizmden çıkacağına ikna etmeliyizkatılanları.Toplantılarda doğrubilgiye ulaşmayaçalışmalıyız. Doğrubilgi doğru eylem demektir.Doğru bilendoğru davranır.Bu konuda yoğunlaşırsaktoplantılarımızçok verimli halegelebilir, gelecektir.Ve bu toplantılardadüşünülerek, yoğunlaşarak yapılabilirhale getirdiğimiz kararları kitlelereçok daha rahat taşıyacağızdır ve butoplantılar bizim kitlelerle yapacağımız,yaptığımız yüzlerce- binlerce kişininkatıldığı toplantılara daha güçlükatılmamızı, kitleleri daha kolayikna etmemizi sağlayacaktır.Ve ustalarımızın söylediğini aklımızdançıkartmamalıyız. “DEV-RİMCİ İÇİN EN ÖNEMLİ ŞEY SI-RADAN GÜNLÜK ÇALIŞMAYIBAŞARABİLMEK, PRATİK HA-YATIN HERGÜN HER SAAT ÖNEÇIKARDIĞI KOŞULLARDA DEV-RİMİN- ÖRGÜTÜN YÜKSELİŞİNİENGELLEYEN ŞEYLERİ AŞA-BİLMEKTİR.” (Lenin)İşte bu günlük sorunların çözümününana anahtarı bu toplantılarımızdır.Toplantılarımızın dinamikliği tektek yöneticilerimizin dinamikliğidir.Toplantılarımızın sonuçları kitleleriseferber etmenin tek anahtarıdır.Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011OLACAĞIZ! MAHALLELERİMİZİ YIKTIRTMAYACAĞIZ1 9


‘demokratikleşme’ maskesi düşmüştür!AKP’nin nasılbir parti olduğunudoğruolarak tespit edebilmekiçin, AKP gerçeğindeiki şeyi ayırdetmek gerekir:Herbiri bir “şov” olaraksergilenen manevralarla, herbirihalkın acılarının sürmesi demekolan gerçeği!Şovla gerçeği, manevralarlaasıl politikaları karıştırdığımıznoktada, AKP’yi doğru tahliledemeyiz.AKP’nin kendini gizlemeyöntemleri-1: AKP politikalarındademokratikleşme manevraları,faşist uygulamaların üstünüörter.AKP’nin kendini gizlemeyöntemleri-2: AKP, baskıyı gizleyemediğinoktada, yaptığı manevralarve demagojileriyle, insanlara,“evet baskılar var ama aslında bunuAKP’ye karşı olan kesimler yapıyor,bakın bir yandan da demokratikleşiyoruz”dedirtmeyi amaçlar.AKP’nin kendini gizlemeyöntemleri-3: AKP, baskıyı, işkenceyi,zulmü hep “geçmişe ait” birşey gibi göstermeye çalışır. Dünkübaskıyı, zulmü alabildiğine öne çıkarırken,bugünkü zulmü, baskıyıolabildiğince gözlerden kaçırır.AKP’nin kendini gizlemeyöntemleri-4: AKP, özellikle ilerici,demokrat, solcu bilinen kimi aydınları,sanatçıları, gazetecileri yanına çekerek,AKP’liler söylese halkın bellikesimlerinin inanmayacağı yalanları,bu “solcu” kesim aracılığıylasöylemektedir.AKP’nin kendini gizlemeyöntemleri-5: AKP, çeşitli anti-demokratikuygulamalarda, muhalefettendaha muhalif bir tutum vesöylemle, bunlara karşı çıkmakta,kendisinin iktidar olduğunu, dolayısıylaeleştirdiği şeylerden kendisininsorumlu olduğunu unutturmaktadır.AKP’nin kendini gizlemeyöntemleri-6: Düzenin daha önce el❃ AKP faili meçhullerinsoruşturulmasını 5. kez reddetti!❃ AKP, TSK iç hizmet maddesininkaldırılmasına hayır dedi!❃ AKP, kayıplar sözleşmesiniimzalamadı!❃ AKP yönetimindeki hapishanelerdeölenlerin sayısı 1318’e ulaştı!❃ Toplu mezarlara gizlilik kararıkonuldu!❃ Komplolarla tutuklamalar,AKP’nin genel bir politikası oldu!❃ Dernekler, dergi büroları,gecekondu semtlerine baskınlarsüreklileşti!❃ Düşünce ve örgütlenme özgürlüğünde,basın özgürlüğünde, sınırlar hergeçen gün daralıyor.❃ Polis infazları, işkencede ölümlerkesintisiz devam ediyor..❃ Tüm infaz ve katliam davaları, katillerinaklanmasıyla sonuçlanıyor!atmadığı alanlara el atıp, tekellerin çıkarlarınazarar vermeyecek göstermelikdüzenlemeler yapmakta “cüretli”davranır. AB’ye uyum yasalarınıçıkarmaktan TRT Şeş’i açmayauzanan bu manevralar, uzun süreAKP gerçeğinin anlaşılmasına engelolmuştur.AKP’nin kendini gizlemeyöntemleri-7: Sansür, şantaj, gençeklerisöyleyen tüm kesimlere karşıAKP’nin en sık başvurduğu silahtır.Devrimcileri F Tipleriyle, düzeniçi muhalefeti, sansürle, vergi cezalarıyla,Ergenekon tutuklamalarıylasindirip, gerçeklerin halka ulaşmasınıengellemeye çalışır..AKP’nin kendini gizlemeyöntemleri-8: AKP’nin kendinigizlemesinin en temel araçlarındanbiri de, İslamcı geleneklerinden aldıklarıgözyaşları ve takiyyeciliktir.Halkın, dünya halklarının acılarına,mesela TBMM grup toplantılarındabir ortak ayindeymiş gibi, gözyaşı dökebilirler...***Bütün bunlar, 2003’te iktidar koltuğunaoturmasından itibaren,AKP’nin gerçekyüzünü kalın bir maskeninarkasına gizleyebilmesinimümkün kılmıştır.Ne var ki, hiçbir maske,faşist, gerici bir gücüsonuna kadar gizleyemez.Hiçbir maske, sonuna kadarbir faşist partiyi, demokratgöstermeyi sağlayamaz.***Maske gün gün delikdeşik olmuştur.İşte bakın sadece sonhaftalarda yaptıkları bile,AKP’nin baskıcı, faşistyüzünü açığa çıkarmayayeten birçok kanıtla doludur.Kayıpları örtbas eden,toplu mezerlar hakkındagizlilik kararı koyan,TSK’nın darbe yapmasınımümkün kılan iç hizmet yönetmenliğininkaldırılması önerisine bilehayır diyen, Evrenler’in yargılanmasınındemagojisini yapan amaonun önünü açmayan, DiyarbakırHapishanesi işkencelerini diline dolayıp,F Tiplerinde işkenceyi sürdürenAKP, her zeminde faşist devletikoruyor ve güçlendiriyor...Onun asıl derdi, ordudan cuntalarınhesabının sorulması değildir.Onun asıl derdi ordunun kendi denetimindeolmasıdır. Onun asıl derdi işkenceler,kayıplar, infazlar değildir.AKP bu konuları bile, sadece orduyabir vuruş yapma amacıyla kullanmakta,ama halka karşı baskı ve sindirmepolitikalarını sürdürmekte, orduylauzlaşma içinde olmaktadır.Bugün, başından bu yana AKP’ninyanında olan kimi aydınlar, gazetecilerbile AKP’yi savunmakta zorlanmaktadır.Veya savunmaktan vazgeçmişlerdir.Siyasal olarak AKP’nin maskesidüşmüştür. Bu açıktır. Ama omaskeyi en geniş kitleler nezdinde dedüşürmek, yine de yoğun bir çaba vemücadeleyi gerekli kılar.Sayı: 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011OLACAĞIZ! MAHALLELERİMİZİ YIKTIRTMAYACAĞIZ2 1


114 Toplu Mezarda 1469 ÖlüToplu Mezarlar ahlaksızlığı ve vahşetikural haline getiren oligarşinin yöntemidir!Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011❚ Toplu mezarlar utançtır;ama bizim değil, oligarşinindevletinin utancıdır.❚ ANAP’tan CHP’ye, DSP’den,RP’den, MHP’den AKP’yekadar 30 yıldır iktidar olantüm partilere aittir.❚ Ordu, polis, MİT, Valilikler,bu alçaklığın başsorumlularıdırlar!“Halk düşmanlığı” soyut bir kavramdeğildir. Halk düşmanları, halkınmücadelesini boğmak, örgütlenmeleriniyoketmek için her şeyi yaparlar.Bu noktada hiçbir ilke, kural, ahlak,değer tanımazlar.Toplu mezarlar, işte bu ahlaksızlığın,kuralsızlığın, hukuku ve değerleriçiğnemenin en pervasız ifadesidir.Ve gerçekler gösteriyor ki,toplu mezarlar, bu ülkede istisnai birolay değil, sistemli bir politikadır.İHD Diyarbakır Şubesi tarafından11 Şubat’ta açıklanan bir rapor, toplumezarların boyutlarını, rakamsalolarak da ortaya serdi.Raporda 88 toplu mezarda bin 298kişinin gömüldüğünün tespit edildiğibelirtilirken, bugüne kadar açılan26 toplu mezarda da 171 kişinin kemiklerineulaşıldığı vurgulanıyor.Toplu mezarlar devletingayri-meşruluğudurToplu mezarlar, bir devletin kendiyasalarını, dolayısıyla kendi meşruluğunuayaklar altına almasıdır.Toplu mezarlar kazan bir devlet,meşru bir devlet değildir. Toplu mezarlarkazan veya toplu mezarlarıgizleyen iktidarlar, meşru değildir.Toplu mezarlarda, uluslararası hukuk,uluslararası anlaşmalar çiğnenmiştir;devletin kendi hukuku çiğnenmiştir,halkın gelenekleri çiğnenmiştir.Toplu mezarlar, bazen bir katliamıörtbas etmenin, bazen yasaklanmışbir kimyasal silahın kullanıldığınıgizlemenin, bazen sağ yakalayıp infazetmenin, bazen işkence izleriningizlenmesi için kazılmıştır.Ancak toplu mezarlardaki asılamaç; tüm halka ve halkın kurtuluşuiçin mücadele eden yurtsever devrimcigüçlere karşı korku yaymak vesindirmektir. Toplu mezarlar, halkakarşı, devletin gücünün kadr-i mutlaklığınınsimgesidir adeta. Devlettoplu mezarlarla, kendisine karşı mücadeleedenlere, “ben güçlüyüm,istediğimi yaparım” demiş olmaktadır.Devlet, kendini hiçbir yasaylave gelenekle sınırlı görmemektedir.Toplu mezarların böyle amaçlarıve sonuçları olduğu içindir ki, hiçbirtoplu mezar olayı, devletten ve iktidarlardanbağımsız değildir. Hiçbiriktidar, toplu mezarların sorumluluğunureddedemez. Buna AKP dedahildir.8 yıllık iktidarı boyunca onlarcatoplu mezarla birlikte yaşayan, bir tekinibile kazmayan, bir tekinin bile sorumlularınıyargı önüne çıkarmayanbir iktidarın bu konuda sorumsuz olduğunuiddia etmesi mümkün değildir.Toplu mezarların yerleriaçıklanmalı, sorumlularıyargılanmalıdır!Dün ‘Zilan deresi’ydi toplu mezarınadı; sonra ‘Newala Qesaban’(Kasaplar Deresi) oldu. Sonra, dereleryetmez olunca, askeri birliklerinçöplük alanları, dağların, ormanlarınücra köşeleri, bazen de ilçe mezarlıkları,oligarşinin yeni toplu mezarlarıoldu.Gerçekte, bundan önce de çeşitlikazılar yapıldı, bazı yerlerde kemiklerbulundu. 2003’te Diyarbakır Kulpİlçesi Düzpelit Mezrası’nda 8 kişinin,2004’te Diyarbakır Kulp İlçesi AlacaköyKepre Mezrası’nda 11 köylününkemikleri toplu mezarlardan çıkarıldı.İtirafçı Abdulkadir Aygan’ın itiraflarıda bazı toplu mezarların çıkmasınısağladı.Ama bunların hiçbiri üzerindegereğince durulmadı.Toplu mezarlar, “resmi güçlerin”bir uygulamasıdır. Katlettiği köylüleri,katlettiği gerilları çukurlar açıp, orayadolduran oligarşinin ordusudur.Dolayısıyla toplu mezarların neredeolduğu devletin arşivlerinde bulunmaktadır.Bunların açıklanmadığı hergün, iktidarın ve ordunun kaybetmeve toplu mezarlar suçu, daha da büyümüşolacaktır.Açığa Çıkan TopluMezarlardan Bazıları:● 1989 - Siirt Merkez – NewalaQasaba (Kasaplar Deresi) – ÇoğuPKK Militanı 73 kişi (Daha fazla olabileceğiyönünde bilgiler var)●1992 - Siirt Şirvan İlçesi Komik(Banerxan) Köyü kırsalı - Çatışmadaşehit düşen 17 PKK savaşçısının askerlertarafından gömüldüğü toplumezar.●Nisan 1997 - Bitlis'in Güroymakİlçesi ‘Su Deposu’ denilen bölge – Çatışmadaşehit düşen 27 PKK gerillasınınbulunduğu toplu mezar.●Bitlis ile Siirt'in Baykan İlçesiarasında bulunan Dikilitaş mevkii -Askerin attığı pusu sonucu şehit düşen40 kadar PKK gerillasının topluolarak gömüldüğü toplu mezar.● 12 Ekim 1998 –Van Gevaş,Bahçesaray ve Çatak ilçe sınırlarınınbuluştuğu kırsal alan – Aynı bölgede2 2<strong>YIKIMA</strong> <strong>KARŞI</strong> <strong>BARİKATLARDA</strong> <strong>MEYDANLARDA</strong>


Adalet!Bin Operasyona ‘Yeşil Işık’Bu ülkede yüzlerce kayıp var. Ancak ülkemizin hapishanelerindekaybedenlerden tek bir kişi yok.Onlarca toplu mezar açığa çıkıyor; toplu mezarların yaratıcılarıiçin ne bir araştırma var, ne bir soruşturma...İnfazlar, katliamlar, işkenceler, köy yakmalar, hepsi içinaynı şey sözkonusu...Hepsi “dokunulmaz”!Katliamcılara tanınan dokunulmazlık, devletin infazları,katliamları, kaybetmeleri, toplu mezarları, köy yakmalarıÜSTLENMESİ demektir.“Dokunulmazlık suçun ödülüdür, tekrarını teşvikeder... ... Tecavüz eden, çalan, işkence eden ve öldüren suçludevlet olduğunda, yukarıdan bütün topluma tecavüzetme, çalma, işkence yapma ve öldürme yetkisi veren yeşilbir ışık yayılır.”Eduardo Galeano, Tepetaklak adlı kitabında böyle yazıyor.Katillere dokunulmazlık, katillere katletmeye devamedin demektir. Katiller hala dokunulmaz olduklarınagöre, “yeşil ışık” hala yanmaya devam ediyor,*Kontrgerilla şeflerinden Mehmet Ağar güya yargılanıyor.“Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte yardım etmek”ten6 aydan 1 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor.Çünkü, onun asıl suçları, yaptığını itiraf ettiği “BinOperasyon”dan kaynaklanan suçları, “dokunulmaz!” suçlarkategorisine giriyor.*Bazı suçlar, –infaz gibi, işkence gibi, katliam gibi, toplumezar gibi, kaybetme gibi, coplamak, biber gazına boğmakgibi– “dokunulmaz” ilan edilince, oligarşik devletinhalk düşmanı kurumları içinde o suçu işleyen çok miktardakatil çıkar.Bir katil, bir işkenceci şöyle düşünür:“Hangi ceza yaraşır bana, bir kişiyi öldürdüm. Bu generaller[ve eklemeli, burjuva politikacılar] dünyanın yarısınıöldürmelerine rağmen sokaklarda bu kadar şen geziyorlarsa,kışlalarda kahramanlarsa...” (Tepetaklak,syf. 193)Öyle değil mi? İnfazların, katliamların kararlarını alanbaşbakanlar, bakanlar ortada dolaşıyor, bu kararları uygulayangeneraller, polis şefleri ortada dolaşmanın ötesindeterfi ediyorlar.Ağar açık söylüyor: “Bütün kararlar zirvede alındı”...MGK üyeleri, hükümet üyeleri, generaller, polis şefleri dışarıdayken,hangi katliam, toplu mezar, infaz, kaybetme,gerçekten yargılanmış olur..AKP de hiçbirine dokunmuyor. Çünkü AbdülkadirAksu’dan Abdullah Gül’e, Cemil Çiçek’ten VecdiGönül’e, Bülent Arınç’tan bizzat Tayyip Erdoğan’a kadar,hepsi, onyıllardır süren bu politikalarda sorumluluksahibidirler.“Dokunulmazlıkların” kalktığı noktada, onlar da sanıksandalyesinde olması gerekenlerdir.Onun için halka karşı savaşta işlenen suçlara ilişkin dokunulmazlığıkaldırmıyor ve halka karşı yeni suçların işlenmesiiçin “yeşil ışığı” yakmaya devam ediyorlar...Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011çıkan çatışmada şehit düşen 26 PKKgerillasının gömülü olduğu toplu mezar.● Nisan 1997 - <strong>Ders</strong>im’in Çemişgezekİlçesi kırsalı - Aliboğazı’ndaşehit düşen 19 PKK gerillasınıntoplu halde gömülü olduğu toplumezar.Toplu mezarlar, kayıplar,Berfo Analar, ülkemizin30 yıllık gerçeğidirBerfo Ana bir kayıp yakını. 103yaşında. Oğlu Cemil Kırbayır, 13Eylül 1980’de, tam 31 yıl önce gözaltınaalındı. Ve o günden beri kayıp.İktidarı muhalefetiyle 31 yıl sonraBerfo Ana’yı “keşfetti” düzen. Başbakanayağına çağırdı, CHP ziyaretetti, Genelkurmay ilk kez resmi bir cevapverdi. Oysa Berfo Ana 31 yıldırkayıp yakını. 31 yıldır haykırıyor.TAYAD’lı kayıp yakınları, Ankara’da,Baş ba kan lık önün de, kanadoy ma yan iktidar sahiplerine “kanistiyorsanız işte kan” diyerek ellerindekikan şişelerini yere çaldıklarındatarihler 12 Kasım 1992’yi gösteriyordu.1992!Kayıp yakınları, Galatasaray Lisesiönünde kayıpları anlatıp “Analar katilleriistiyor” diye haykırmaya başladıklarında,tarih, 27 Mayıs 1995’ti.Kim ki bilmiyorduk, duymadık,haberimiz yoktu diyorsa, yalandır.İktidar, infazlar, katliamlar, kayıplar,işkenceler, hapishanelerdekizulümler sözkonusu olduğunda sadece“şov” yapmayı seviyor. “Mağdurlarla”görüşüyor, meclis toplantılarındagözyaşları döküyor, hapishanelerimüze yapıyor, güya generalleritutukluyor, ama hiçbirinde gerçektenhalka karşı işlenmiş bu suçlarıaçığa çıkarma yönünde bir irade, buyönde bir somut adım yok.“Demokratikleşme şovları” değil,toplu mezarları yaratan katilleriistiyoruz! Meclis kürsülerindesahte gözyaşları değil, halk düşmanlarınıncezasını bulduğu bir adalet istiyoruz.Bugünün “dokunulmazları”bilsin ki, bu hesaplar, er geç kendilerindensorulacak.OLACAĞIZ! MAHALLELERİMİZİ YIKTIRTMAYACAĞIZ2 3


DERNEKLERİMİZUmudumuzun Mevzileri 4Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011Yazı dizimizin buraya kadar olanbölümlerinde iki şey gördük.Birincisi, oligarşinin, kendi yasalsınırları içinde dahi halkın, devrimcilerinönderliğinde örgütlenmesinetahammülü yoktur. Halkın örgütlenmesiniengellemek için kendi yasalarınıda hiçe sayarak her türlü baskıve teröre başvurmaktadır.İkincisi ise faşizmin baskı ve terörünerağmen, devrimci hareketin örgütlenmehakkının kullanılmasındakive halkı örgütlemekteki ısrarıdır. Halkınçok çeşitli kesimlerine, kendisorunları temelinde ulaşılmış ve örgütlenmeleryaratılmıştır. Oligarşininkapattığı derneklerin yerine yenileriaçılmıştır. Esas olarak derneklerimizhiçbir zaman sadece dernek binasındanibaret olmamıştır. Derneklerin kapısıoligarşi tarafından mühürlenmişolsa bile o dernek fiili olarak mücadelesinisürdürmüştür. Örneğin TA-YAD; İstanbul ve Ankara dışındayasal olarak bir dernek büroları dahiolmamasına rağmen insanlar kendileriniTAYAD’lıyım diye ifade etmişve Anadolu’nun birçok ilinde TA-YAD’ın mücadelesini sürdürmüşlerdir.Bu yanıyla derneklerimiz neyasal sınırlara, ne de belli mekanlarahapsedilememiştir. Böyle olduğuiçindir ki, oligarşi derneklerimizi kapatarakörgütlenme hakkımızın önündeengel olamamıştır.Halk Meclisleri halkınözgücünün ifadesidirHalk Meclisi, halkın tüm sorunlarınıve çözümyollarının tartışıldığı,katılanlarınortak kararlar aldığı,bu kararlarınyine halk tarafındanhayata geçi-Halkın meşru örgütlenmeleri:Meclislerrildiği bir halk örgütlenmesi olarakgündeme getirilmiş ve örgütlenmiştir.Meclis örgütlenmesi oligarşinin‘yasal’ sınırlarını aşan halkın meşrutemeldeki örgütlenmesidir.İlk olarak 5 Ekim 1996’da GaziHalk Meclisi kuruldu.Gazi Halk Meclisi’nden sonra 12Ni san 1997’de Ok mey da nı HalkMec li si kuruldu. Aynı zamanda Nurtepe-Güzeltepemahallelerinde, Alibeyköy’de,Gülsuyu-Gülensumahallelerinde, Çağlayan Halk MeclisiGirişimi ve Armutlu’da HalkMeclisi Girişimi olarak kuruluş çalışmalarıbaşlatıldı.Meclis örgütlenmeleri kadınıyla,erkeğiyle, yaşlısıyla, genciyle halkakendi gücünü göstermiştir. Halkınfarklı kesimlerini bir araya getirmiştir.Bunu başarabildiği için de, yoksulgecekondu mahallelerinde 12Eylül sonrasının en geniş katılımlı vemilitan eylemlerini gerçekleştirmiştir.Susurluk Devlettir,Pisliği Devrim Temizler3 Kasım 1996’da Susurluk’ta birtrafik kazasıyla kontrgerilla gerçeğininaçığa çıkmasıyla Halk Meclisleri,“Susurluk Devlettir, Pisliği DevrimTemizler” sloganıyla hergün binlercekişinin katıldığı kitlesel eylemlereöncülük etti... Yoksul gecekondusemtlerinde adalet için mücadeleyi büyüttü.Halk Meclisleri, bu dönemdehayata geçirilen “Aydınlık İçin BirDakika Karanlık” eylemlerini gecekondumahallelerinde yoksullarınkitlesel bir biçimde adalet mücadelesinedönüştüren örgütlenme oldu.Susurluk’un 1 yıl dönümündeHalk Mec lis le ri ön cü lü ğün de An ka -ra'ya bir yürüyüş düzenlendi..Adalet istiyoruzMeclislerin en önemli kampanyalarındanbirisi de Gazi katliam davasınıntakibidir. Oligarşinin katilleriaklamak için davayı Trabzon’a sürmesinerağmen, Halk Meclisleri yıllarcadavayı kitlesel olarak takipetmiş ve halkın ADALET arayışınısürdürmüş ve kontrgerilla devletinihalk nezdinde mahkum etmiştir.Mahallemizde pislikyuvalarını istemiyoruzOkmeydanı Halk Meclisi Okmeydanı'nda ki ba tak ha ne le re kar şı 20Ey lül 1997’de bir kampanya başlattı.Okmeydanı Halk Meclisi, semtlerindekibar, pavyon, birahane gibipis lik yu va la rı nı ka pat tır mak içinafişlerle, bildiriler ve el ilanlarıyla,evlerde kahvehanelerde konuşmalaryaparak halkı bu konuda duyarlı halegetirdi.20 Ey lül'de gerçekleştirilen vebine yakın kişinin katıldığı eylemde,"işte burası pislik yuvası" sloganıylateşhir edilerek onu aşkın birahaneninka pı sına ki lit vu rul du. Halkbatakhaneleri kapatırken polis de açmayaçalıştı.2 4<strong>YIKIMA</strong> <strong>KARŞI</strong> <strong>BARİKATLARDA</strong> <strong>MEYDANLARDA</strong>


Oligarşi, Halk Meclisleri’nin mücadelesiniengellemek için de hertürlü yönteme başvurdu. Onlarcameclis üyesi gözaltına alındı. İşkencelerdengeçirildiler. Tutuklanıp yıllarcatutsak kaldılar. Fakat derneklerdeolduğu gibi polis kapılarını mühürleyemedi.Çünkü Meclisler oligarşininyasalarına göre kurulmamış,meşru temeldeki halk örgütlenmeleriydi.Ve halk örgütlenmeleri açısındanülkemizde bir ilk, devrimmücadelesinde önemli bir deneyim oldular.UmudunMevzilerinden: TemelHaklar DerneğiOligarşinin 19 Aralık katliami hazırlıklarıdışarıda tecrite karşı oluşmuşmuhalefete azgınca saldırmakla başladı.Katliamdan sonra da tam bir terörestirildi. Reformizm zaten tecritekarşı eylemlerin içinde yoktu. 19Aralık’tan sonra ise TAYAD’ın veHalk Cephesi’nin diğer örgütlülüklerinindışında kimse kendi ekonomik,demokratik talepleri için bile alanlaraçıkacak cüret ve iradeyi gösteremiyordu.TAYAD’ın ise yinebürolarının kapısına polis mühür vurmuş,çok sayıda yöneticisi tutuklanmışve buna rağmen tek başınameydanlardaydı. Kapatılan TAYADşubeleri yerine yenileri kuruldu. Küçükarmutlu’daher direniş evi büyükdirenişin yıkılmaz kalelerinden biriydi.Oligarşi büyük direnişi bitirmek içindışarıdaki kalesi Küçükarmutlu’yaiki kez saldırdı. Vatan Dergisi’ne,Gençlik Bürosu’na, TAYAD’a saldırdı.Onlarca kişi gözaltına alındı, tutuklandı.Küçükarmutlu katliamından sonradevam eden baskınlarla çok sayıdadernek fiilen kapatıldı.Temel Haklar ve ÖzgürlüklerDerneği, 2002 yılı ortalarında demokratikalandaki örgütlenmelerinen geri düzeyde olduğu süreçtekuruldu. Oligarşinin katliam vetecrit politikalarıyla, yasal derneklerikapatarak halkı tamamen örgütsüzleştirmesaldırılarınınkarşısına Temel Haklar ve ÖzgürlüklerDernekleri’yle çıkmak, halkıörgütlemekteki ısrar vekararlılığın somut bir ifadesiydi.13 Eylül 2002’de girişim olarakkuruluş çalışmalarını başlatanTemel Haklar ve ÖzgürlüklerDerneği kurucu üyeleri, 2003 Şubatayının başında kuruluşlarınıilan ettiler.Derneğin yönetim kurulu üyelerindenErol EKİCİ derneğinamacını şöyle açıklıyordu: “Irk,sınıf, dil, din, cinsiyet farkı gözetmeksizinherkesin kişiliğine bağlı,dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmeztemel hak ve özgürlüklere sahipolduğundan hareketle; bu hakve özgürlüklerin halk lehine genişletilmesi,sınırlamalarının kaldırılmasıve etkin kullanılmasıamacında olan herkesle örgütlüolarak çaba göstermek ve (...) birliktedemokratik kitle faaliyetleri örgütlemeksuretiyle insan onurunayaraşır bir varoluşun temel gerekleriolan bu hakları savunmaktır.”Temel Haklar ve ÖzgürlüklerDerneği bu amaçla çok kısa süredeülkenin dört bir yanında örgütlendi.İstanbul’un çok sayıda mahallesinde,Ankara, İzmir, Bursa,Kocaeli, Antalya, Adana, Hatay,Mersin, Elazığ, Malatya, <strong>Ders</strong>im,Adıyaman, Samsun, Ordu,Trabzon ve Artvin’de Temel Haklarve Özgürlükler Derneklerikuruldu.Ülkenin çeşitli il ve ilçelerindekurulan bu dernekler, 12 Kasım2004 tarihinde yaptıklarıbasın toplantısıyla, federasyonkurma kararlarını duyurdular. 6Temmuz 2005 tarihinden itibarende Temel Haklar Federasyonuçatısı altında faaliyetlerini sürdürecekleriniilan ettiler.TECRİT politikasının hapishanelerdeve dışarıda kitleleri örgütsüzleştirmedebüyük bir saldırıyadönüştüğü süreçte Temel Haklar veÖzgürlükler Dernekleri bu saldırılarınkarşısında halkı örgütlemedeönemli bir mevzi olmuştur. Kuruluşaşamasından itibaren Irak’taİşgale Ha yır Ko or di nas yo nu içindeIrak’ın Amerikan işgaline karşı mücadeleyiörgütlemede önemli bir rolüstlenmiştir. Temel Haklar ve ÖzgürlüklerDernekleri, tecrit saldırısına,gecekondu mahallelerindekiyıkımlara ve yozlaştırma politikalarınakarşı barikat olmuştur.“Diskette adın çıktı”Oligarşinin tecrit saldırısıyla toplumsalmuhalefeti büyük oranda sindirdiğisüreçte Temel HaklarDernekleri’nin bu mücadelesi oligarşininsaldırılarının da hedefi olmasınayetmiştir.1 Nisan 2004’te oligarşi, diyebilirizki, derneklere yönelik en kapsamlı saldırılarındanbirini yaptı.Avrupa emperyalistleriyle işbirliğiiçinde Tür ki ye, İtal ya, Hol lan da, Bel -çika ve Almanya’da onlarca dergi bürosu,der nek, kül tür mer ke zi ve eve özeltim lerle baskın düzenlendi. “Disketteadın çıktı” diyerek polisin kurduğukomplo ile haftalarca süren gözaltı vetutuklamalar yaşandı. AKP’nin bukomplosuyla toplam 200’ün üzerindegözaltı, 100’ün üzerinde tutuklama yaşandı.Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011OLACAĞIZ! MAHALLELERİMİZİ YIKTIRTMAYACAĞIZ2 5


Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011İstanbul’da Temel Haklar ve ÖzgürlüklerDerneği, İstanbul GençlikDerneği, Anadolu’nun SesiRadyosu, Ekmek ve Adalet Dergisi,Gençlik Gelecektir Dergisi, İdilKültür Merkezi, Halkın Hukuk Bürosuve TAYAD kapıları kırılarakbasıldı. Bürolar talan edildi. İstanbuldışında Samsun’da, Ankara’da,Kocaeli’nde, Bursa’da, İzmir’de,Mersin’de de dernekler ve devrimcilerinkaldığı evler aynı operasyonçerçevesinde basıldı ve çoksayıda kişi tutuklandı.Bu komplo Cepheliler’in gerçekleriaçıklayan ve polisin sahtekarlıklarınıortaya seren yoğunkampanyasıyla boşa çıkartıldı.Halkı yozlaştıran polisyozlaşmaya karşımücadele edendevrimcilere saldırdıTemel Haklar Federasyonu’nunmahallelerde uyuşturucuya, fuhuşa,kumara karşı başlattığı kampanyaçerçevesinde mahallelerdeaçılan pislik yuvalarını teşhir edip7 Aralık 2007’de polis,yozlaşmaya karşı mücadele edenTemel Haklar Federasyonu’nunmücadelesine karşı Temel HaklarFederasyonu, <strong>Yürüyüş</strong> Dergisi,Ozan Yayıncılık ve İstanbulTAYAD, Nurtepe, Bahçelievler,Sarıgazi, Okmeydanı, İkitelli,Esenyurt, Gazi, Alibeyköy,Esenler Temel Haklar Derneğive Karanfiller KültürMerkezi’ne baskın düzenledi.dağıtması, pislik yuvalarını yayanoligarşiyi de rahatsız etti. 7 Aralık2007 tarihinde İstanbul’dagün boyu terör estirildi. TemelHaklar Federasyonu, <strong>Yürüyüş</strong>Dergisi, Ozan Yayıncılık ve İstanbulTAYAD, Nurtepe, Bahçelievler,Sarıgazi, Okmeydanı,İkitelli, Esenyurt, Gazi, Alibeyköy,Esenler Temel Haklar Dernekleri,Bağcılar Karanfiller KültürMerkezi basılıp onlarca insan gözaltınaalındı. Aynı gün <strong>Yürüyüş</strong>dergisinin İstanbul’daki merkezbürosu da basıldı. Ancak baskınlarınolduğu hiçbir yerde baskınlarmeşru görülmedi. Polise karşı barikatlarkuruldu. Okmeydanı’nda,Gazi’de, Nurtepe, Alibeyköy’de,Sarıgazi’de saldırıları protesto etmekiçin yürüyüşler düzenlendi, barikatlarkurulup polisle çatışıldı.Bu saldırılarda 50’nin üzerindeCepheli gözaltına alındı ve 32 kişitutuklandı.Faşizmin hak ve özgürlüklere,düşünce ve örgütlenme özgürlüğüneyönelik bu saldırılarına karşı,yoksul gecekondu mahallelerindekiyozlaştırma politikalarına vegecekondu yıkımlarına karşı mücadelesürüyor. Halkın olduğu heryerde devrimciler olacak ve oligarşininhiçbir saldırısı bizimdüşünce ve örgütlenme özgürlüğümüzüsavunmamızın önünde engelolamayacak.(Sürecek)AKP, faşizmin yargısını kendine bağlıyorAKP tarafından hazırlanan, Yargıtayve Danıştay daire ve üye sayılarınınarttırılmasıyla ilgili 6110sayılı kanun, Abdullah Gül tarafındanbekletilmeden onaylandıktansonra Resmî Gazete’deyayımlanarak yürürlüğe girdi.Buna göre Yargıtay’ın 32 olandaire sayısı 38’e, üye sayısı ise250’den 387’ye çıkarılarak, 137 üyeartırılmış oldu. Danıştay’ın daire sayısıise 13’ten 15’e çıkarıldı. Danıştay’ın95 olan üye sayısı da 156’yaçıkarılarak, 61 üye daha eklenmişoldu.Bu değişikliğin yapılması ile birlikteAKP ve değişikliğe karşı çıkanYargıtay, Danıştay ve CHP arasındakitartışma da yeniden boyutlandı.AKP bu değişikliği “yeni dairelerkurarak, Yargıtay ve Danıştay’ınyükünü hafifletmek” düşüncesiyleyaptığını söylemiştir. Ki budoğru değildir.AKP hak, hukuk, adalet peşindedeğildir. Öyle bir sorunu da yokturaçıkçası. Yasalaştırdığı sistem dehalkın çıkarları yoktur. Değişiklikleriher ne kadar halkı düşünerek yaptıklarınısöyleseler de halkı düşünerekyapmadıkları açıktır.Asıl sorun, asıl çatışma yargıda kiminkadrolaşmasının olacağı, kiminbu kurumları “ele geçireceği” tartışmasıdır.AKP’nin kendisine tabikılmaya çalıştığı yargı yine değişmeyecek,yine halka yönelik kararlarverecektir. Yargı’nın halkınmücadelesine karşı kullanılması sürecektir.AKP, Yargıtay ve Danıştay’ da“yeni daireler açmak” adı altındayargıyı kendine tabi kılma doğrultusundabir adım daha atmıştır. BuAKP’nin yargıda kadrolaşması doğrultusundaatılmış önemli bir adımdır.Yargıtay ve Danıştay’da örgütlüolan ve “şeriatçılığa karşı” olduğunuiddia eden bu güçler ise yargınınAKP’ye tabi hale gelmesidurumunda kendilerinin tasfiye olacağıgerçeği ile yüz yüze kalmış, butasfiyeye engel olmak istemişlerdir.Onların başında olduğu yargı bugünekadar halka karşı kullanılan yargıdır.Devrimcilere karşı işletilenkontrgerilla hukukunun suç ortaklarıdırherbiri.Yargı tartışmasında halkıntaraf olmasını gerektirecek birdurum olmadığı ortadadır.2 6<strong>YIKIMA</strong> <strong>KARŞI</strong> <strong>BARİKATLARDA</strong> <strong>MEYDANLARDA</strong>


Elbistan-Afşin maden yatağında 9 işçi göçük altındaKatleden kapitalistin kar hırsıdır❂ 3 Şubat 2011, Ankara OSTİM veİvedik’te iki fabrikada patlama: 20 işçiöldü, 53 işçi yaralandı.❂ 6 Şubat 2011: Antalya’da mermer fabrikasındakaza: 1 işçi öldü, 2 işçi yaralı.❂ 6 Şubat 2011, Elbistan Afşin TermikSantrali’ne kömür sağlayan maden yatağındagöçük: 1 işçi öldü, üç işçi yaralı.❂ 7 Şubat 2011, Petrol Ofisi'nin AntalyaBüyük Liman'daki petrol dolumtesislerinde patlama: 2 işçi katledildi.❂ 10 Şubat 2011, Elbistan’daki madenyatağında oluşan ikinci göçükte bir işçiöldü, 9 işçi halen göçük altında.❂ 11 Şubat 2011: Sakarya’da havai fişekfabrikasında patlama: 1işçi öldü, 4 işçiyaralı.❂ 12 Şubat 2011: Hatay’da bir kumocağında göçük: Bir işçi ağır yaralı...Bu tablo, son bir hafta içinde burjuvabasında gizlenemeyen iş katliamlarındanbazılarıdır. Gazetelerde,televizyonlarda duyulsa da, duyulmasada bilmemiz gereken bir gerçekvar: Ülkemizde her iki dakikada bir“iş kazası” oluyor.Her an yüzbinlerce işçi, iş kazalarınakarşı hiçbir önlem alınmamışfabrikalarda, madenlerde, atölyelerde,inşaatlarda çalışmak zorunda bırakılmaktadır...Elbistan’da işçiler göz göre görekamyonları yutacak büyüklükteki çatlaklarınolduğu maden ocağına sürüldü.Peki ama neden? Bu canavarlık, buvahşet nasıl oluyor?Oluyor, çünkü aç gözlü kapitalistinkarnı doymuyor. İşçinin emeğini,alınterini sömürdüğü yetmiyor, kanınıemiyor.İş güvenliği için harcama yapmadanişçi çalıştırmak, kapitalistiçin daha fazla kâr demek. Yani, kapitalistişçinin canıyla besleniyor. MaraşElbistan’da göçük altında kalan işçilerinbaşka türlü izahı yoktur.6 Şubat’ta, Afşin Termik Santrali’nekömür sağlayan maden yatağındatoprak kayması oldu ve 1 işçiöldü. Kepçe, kamyon gibi iş makinalarıgöçük altında kaldı. Bu göçüktendört gün sonra 10 Şubat’ta işçilertekrar bu maden yatağına sürüldü.Hem de göçük altında kalan iş makinalarınıkurtarmak(!) için! Yeni bir göçükve bir işçi öldü, ikisi mühendis 9işçi hala göçük altında ve “kayıp”.O makinaların çıkartılması çokmu önemliydi? Elbette kapitalist içintartışılmaz bir öneme sahiptir makinalar.Her birinin değeri milyonlarcalira. Kapitalist için önemsiz olanişçilerdir. Onun için iş makinalarınıkurtarmak için işçiler göz göre göreölüme yollandı.Şirket, daha sonra bunu inkar edipişçilerin makinaları kurtarmaya değil,sadece “incelemeye” gönderildiğiniileri sürdü. İşçiler ise şunu söylüyordu:“Olayla ilgili patrondan bilgi almasınlar.Gelip orada çalışan biz işçilerdenbilgiler alsınlar. Yanlış bilgilerverilmesin. Orada etüt değil, hurdalarıçıkarma çalışması vardı.”Bu, görünmez bir kaza değil. Ocaktakiçatlaklardan dolayı günler öncesindenyetkililer uyarıldı. İlk göçüktensonra, ODTÜ öğretim üyelerindenoluşan bir bilirkişi heyeti, son bir aydakihafif depremlerin göçüğü tetiklediğinisöylüyor. Heyet, maden çıkarmaişlemindeki mühendislik hatalarınadikkat çekiyor. Ancak bütünbunlar yok sayılıp tedbir alınmıyor. Fakathiç de “tedbir” almıyor değiller:Göçük altında kalan işçilerden birininbabası şunları anlatıyor:“Oğlum ocakta çok büyük çatlaklaroluştuğunu ve işçiler ürkmesin diyekepçelerle çatlakları kapattıklarınısöyledi.”Katliam açıktır. Elbistan’da görünmeyenbir kaza, bir ihmal yok. 11işçi göz göre göre katledildi.Çünkü kapitalistin gözünde işçininbir değeri yok. Kapitalist için birişçinin değeri, asgari ücretin karşılığıkadardır. Ölümü de bir o kadarucuz. Elbistan maden ocağında ölenve göçük altında kalan 11 işçinin ai-lele-rininTurgay Cinerhesabına100 bin lira yatırılmış.İşte 11 işçinin ölümününkarşılığı da bu.Ama göçük altındaki birkepçe milyonlarca lira...Onları kurtarmak için yüzlerceişçi feda olsun...Afşin Termik Santrali’neyakıt sağlayan maden yatağınınsahibi Turgay Ciner’e ait Park Holding’dir.Madeni, taşeron olarak AksarMadencilik ve Toprakoğlu Madencilikçalıştırmaktadır. İşçiler gözgöre göre maden yatağına Cinerler’inçıkarları için gönderildi. 11işçiyi katleden Cinerler’dir.9 işçinin göçük altınıda kalmasınınüzerinden bir hafta geçti. Cinerler’indüşündüğü yine göçük altındakalan ve “kayıp” denilen 9 işçinin kurtarılmasıdeğil, iş makinalarıdır.Göçük altında kalan işçilerin yakınları,“hiçbir arama ve kurtarmaçalışması yapılmadığını” söyleyerekbölgeye gelen valiye, kaymakamave AKP’nin Enerji Tabii KaynaklarBakanı Taner Yıldız’a tepki gösterdi.Bakan Yıldız, “Ocağın zeminindeaşırı su birikintisi var. Yeni göçüklerolabilir. Çalışma alanı çok riskli...”diyerek arama-kurtarma çalışmalarınınyavaşlığına kılıf bulmaya çalışıyor.İş makinalarını kurtarmak için işçilerimadene sürerken o risk yokmuydu? Çalışma ve Sosyal GüvenlikBakanı Ömer DİNÇER, Şili'dekimaden kazasında mahsur kalan 33 işçinin69 gün sonra yeryüzüne çıkarılmasıylailgili olarak "Böyle birkaza bizde olsaydı, madencilerimiziüç günde çıkarırdık" demişti. Böylemi çıkartıyorsunuz? Halkı kandırmak,oyalamak için her türlü yalan,demagoji var. Şimdi de arama-kurtarmaçalışmaları için üç ülkedenteknik yardım aldıklarını açıkladılar.Ne oldu sizin üç günde kurtaran ekibinize?Tayyip ErdoğanTaner YıldızSayı: 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011OLACAĞIZ! MAHALLELERİMİZİ YIKTIRTMAYACAĞIZ2 7


Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011Kendini Geliştirmeyen Düzeni GeliştirirCepheli dava adamıdırBurjuvazi sömürü düzenini sürdürmek,ayakta tutup, yaşatmak içinmilyonlarca dolar para harcayıp, olanaklaryaratıp düzenine kadrolar yetiştiriyor.Cepheli ise kavganın içinde ustalaşıp,öğrenip, sınanarak dava adamıoluyor. Biri, burjuvazinin kadroları, gerici,asalak, çürümüş ve yok olacakolanı, diğeri, Cepheli, ilerici, tarihi vetoplumları geliştirecek olanı savunur.Cepheli dava adamıdır... Dava,devrimdir, dava sosyalizmdir. Devrimve sosyalizm, önce örgütte somutlanır;dava örgüttür.“Ben varsam örgütüm de vardır”diyendir Cepheli. Ve bu sözünü birdava adamı gibi yaşayıp, savaşarak yerinegetirendir.Her anını, saatini planlar. “Olmaz,yapamam, yok... gelmezler, katılmazlar”demez.Dava adamının kitabında yoklar, olmazlar,bilmiyorumlar, gelmediler,yapmadılar, yeralmaz.Yap, et, gel, git demez o.Yapar, yaptırır. Olmazı olur kılar.Örgütler, başarır, sonuçlandırır. Sadedir,mütevazıdır.İdeal ve iddia sahibidir Cepheli.İdealleri ve iddiaları olmayanlar davaadamı olamazlar. İddiasız ve idealsizolanlar, yapamaz, başaramaz, küser, siner,sığınacak liman, dertleşecek dostlarararlar. Büyümezler, örgütlenmezler,narindirler, zora gelemezler. Eğitmezler,öğrenmezler. Ağlarlar, sızlarlarve yok olup giderler.Kişi, düşündüğü, ürettiği, paylaştığı,geliştiği, geliştirdiği kadar devrimcidir.Dava adamı hep düşünendir. Büyükdüşünendir. Üreten, kafa yoran, düşünceyihayata geçirendir.Halkını, vatanını, yoldaşlarınıdüşünür dava adamı.Mücadeleyi, örgütü düşünür;onları büyütmeye,yaygınlaştırmayakafa yorar.Yeni değer ve gelenekleryaratmayı düşünür.Halkın acılarını,sorunlarını, çözümlerini düşünür.Hem de her anında. Hem de bıkıpusanmadan. Şevkle yapar bunu.Dava adamı, devrimi isteyendir.Sömürünün, zulmün, yoksulluğun, açlığınson bulması için kendini sunandır.Gerektiğinde feda edendir.Evim, aşım, işim, eşim demez davaadamı. Onun her şeyi davasıdır.Düşmanına, zaaflarına kin duyan,onlarla uzlaşmayan, tereddütsüz savaşandır.Hem de cepheden savaşandır.Onun “kendi hayatı” yoktur; heranını devrime adamıştır.Dava adamı için, her şeyin başı devrimdir.Her şeyin sonu yine devrimdir.Bulunduğu, gittiği her yere devrimitaşıyandır. Devrimle birlikte, coşku,moral, inanç, kararlılık, enerji taşıyandır.Savaştıran, örgütleyendir.Dava adamı, her şeye önce tek birsoruyla bakar: Devrimin yararınamı, zararına mı? Devrimin yararınaolanı sahiplenip savunur; devriminzararına olanla savaşır.Dava, yoldaşıdır, dava halkıdır,dava vatanıdır ve o, onlar için uğrunacanını vermekten çekinmeyendir. Davasıdemek olan halkına karşı sorumlu,vefalı, sevgi dolu, yoldaşının üstünetitreyendir.Dava adamı, her koşulda sosyalizmisavunandır. Bedeli ne olursa olsun.Cepheli dava adamı, her anında, gecegündüz,rüyasında ve hayatın gerçeğindeyalnız devrimi düşünür. Devrimiçin soluk alıp verir, devrim için yaşarve nihayetinde devrim için ölür.Dava adamı ölse de, dava yaşar,dava büyür, zafere ulaşır; zafer, her zaman,her yerde dava adamlarınıneseridir.ne demek?SİZİN İÇİNAntalya <strong>Yürüyüş</strong>Okurlarındanİlhan Demir(35, Muhasebeci)<strong>Yürüyüş</strong> Dergisi birdoğrudur. Yol göstericidir.Emperyalizm ve oligarşikendi düzenlerine dokunduğuiçin <strong>Yürüyüş</strong> Dergisi’nesaldırıyor. Tek cevabımvar; doğru bir yaşam.Cahit Yağış(37, Garson)Bizim hedefimiz iktidarise; kendimize bu savaştaCepheli diyebiliyorsak buelbette dergimizin bizi örgütlemesindendir..Kitlelereulaşmanın ve devrim safınakatmanın önemli biraracıdır.Birsen Bulut(51, Emekli)<strong>Yürüyüş</strong> bence asla yalansöylemeyen eleştirideacımasız sıkı bir dost. Ustabir öğretici. Ve aynı zamanda;güçlü öngörüye sahipbir bilge.Dilber Güzel(16, Öğrenci)Halka ulaşmaktaki vegerçekleri anlatmaktaönemli bir araç. Düzenleçelişkileri ortaya serebilmeyive halkın anlayabileceğibir dille anlatmayı başarabilenve halkı devrimsaflarına kazandıran, herkesiortak bir payda datoplayabilen halkın sesi birdergi.2 8<strong>YIKIMA</strong> <strong>KARŞI</strong> <strong>BARİKATLARDA</strong> <strong>MEYDANLARDA</strong>


Röportaj6-11 Şubat’ta Dünya Sosyal Forumu YapıldıEmperyalizm demedensorunlarımız çözülemezDünya Sosyal Forumu, 6-11 Şubattarihleri arasında Senegal'in başkentiDakar'da yapıldı. İsviçre’nin Davoskentinde yapılan Dünya Ekonomi Forumu’nakarşı Brezilya’nın PortoAlegre kentinde anti-emperyalist.,anti-kapitalist çeşitli kesimler tarafındanbaşlatılan Dünya Sosyal Forumu’nun11’incisi, 6 Şubat’ta onbinlercekişinin katıldığı bir yürüyüşlebaşladı. Dakar’da Cheikh AntaDiop Üniversitesi’nde toplanan Forum’daçeşitli konuları içeren yüzlercetoplantı yapıldı.Dünya Sosyal Forumu’na HalkCephesi adına katılan Caner Bozkurtile Forum üzerine yaptığımız röportajıyayınlıyoruz.<strong>Yürüyüş</strong>: Dünya Sosyal Forumunasıl bir ortamda gerçekleşti?Caner Bozkurt:Forum, ülkenin enbüyük üniversitesiolan Anta Diop Üniversitesi’ndetoplandı.Tartışmalar amfilerdeyapıldı. Bunlarınyetersiz olduğu durumlardabahçelerdeki“Toplantı Çadırları”kullanıldı. Bir yandaneğitim devam ederkenbir yandan da konferanslar,seminerler gerçekleşiyordu.Bu nedenle karışıklıklar da yaşandı.Programlar düzenli dağıtılmadı. Bu yüzdenkatılmak isteyip de katılamadığımızseminerler de oldu.Üniversite içinde çeşitli ülkelerdengelen örgütlerin çadırları ve stantlarıvardı. Buralar farklı ülkelerden insanlarlatanışmak ve bilgi alışverişi yapmakiçin elverişli yerlerdi. Avrupa'danve Latin Amerika'dan daha yoğun birkatılım bekliyorduk ama çoğunlukCaner BozkurtAfrika'dandı. Morales ve Lula'nın forumakatılmalarına rağmen Latin Amerika'nınvarlığını hissettirecek pek birşey yoktu.<strong>Yürüyüş</strong>: Forumda ne gibi konulartartışıldı? Öne çıkan konular nelerdi?Bozkurt: Ev sahibi bir Afrika ülkesiolunca öncelikli konular da Afrikaile ilgili oldu haliyle. Sömürgecilik,açlık, kültürel yozlaşma, sağlık,kadın, göçmenlik gibi konular yoğunolarak gündemde yer aldı. Bunun yanısıra demokrasi konusu da çeşitli şekillerdeele alındı. Altı gün içersindeyüzlerce konu tartışıldı. Biz “kültür vesanat bir silahtır”, “demokrasininküreselleşmesi”, “Kuzey Afrika ülkelerindekihalk hareketleri”, “Filistiniçin genel boykot” gibi konularıtakip ettik. Burada insanlarla tanıştık,sohbetler ettik.Forumun olağanüstü gündemi ise“Sarahui”lerdi. Batı Sahra ülkesinininsanları Sarahuiler, Fas işgali altındakitopraklarında gördükleri işkenceleri vebaskıları anlatmak için Dakar'dalardı.Fakat Sarahuiler’in çadırı iki kez Faslılar’ınsaldırısına uğradı. Bunun üzerinebir yürüyüş düzenledi Sarahuiler.<strong>Yürüyüş</strong>e biz de katıldık.Bunun dışında beklenmedik bir protestovardı. Hak ettikleri halde üniversiteyealınmayan lise mezunugençliğin yol kesme eylemiydi. Üniversiteiçindeki ana yolu trafiğe kapatıpeylemlerini gerçekleştirdiler. Biz deonlarla konuşup eylemlerine destek verdik.<strong>Yürüyüş</strong>: Emperyalizme karşı mücadelededevrimci düşünceler yeterincedile getirildi mi?Bozkurt: Forumda her gün onlarcakonu tartışıldı ve bunların hepsinekatılmak bizim için olanaksızdı. Fakatbizim katıldığımız tartışmalarda emperyalizmve emperyalizme karşı yürütülmesigereken mücadeleden yeterincebahsedilmedi. Öyle ki doğrudanemperyalizmin sorumlu olduğu koånulartartışılırken bile, emperyalizmvurgusu yapılmadı. Devrimci mücadeleden,devrimden bahsedilmedi. İlginçtirbir kişiden bile “sosyalizm” kelimesiniduymadık tartışmalarda. Özelliklede hala Fransız emperyalizmininegemenliği altında ezilen bir ülkedebunu beklemiyorduk. Genel olarakoradaki ortama hakim olduktan sonrabizim katılamadığımız tartışmalarda daböyle bir içerik olduğunu pek de düşünmüyoruz.Tartışmalara katılan birçokkesimde, özellikle Avrupalılar da,sorunların çözümünün düzen içinde mücadeleedilerek gerçekleşebileceği kanısıhakimdi. Burada Filistinliler’i bir istisnagösterebiliriz. Filistin mücadelesinegöre daha dar bir konu tartışılmışolsa da yine Filistinliler’in o bildikdevrimci tutumu tartışmada dahayoğun hissediliyordu.<strong>Yürüyüş</strong>: Tunus, Mısır gibi halkhareketleri Forumu gündemine girdimi?Bozkurt: Evet. En hararetli geçentartışmaların başında bu kuzey Afrikaülkelerinin durumu vardı. Biz oradaykenhenüz Hüsnü Mübarek de gitmemişti.Tartışmalarda Tunuslular, Cezayirliler,Moritanyalılar sayıca fazlaydı.Foruma katılan hemen herkes bu konuyailgi gösterdi. Genel kanı buradakihalk hareketlerinin birer kazanılmışdevrim olduğu yönündeydi ancak bunakarşı çıkan Tunuslular da vardı. Onlarbu halk hareketlerinin politik bir zemineoturmadan henüz bir şey başarmışsayılamayacağını savunuyorlardı.Forumun son günü, DemokrasininKüreselleşmesi seminerine Halk Cephesiolarak biz de konuşmacı olarak katıldık.Seminerde Türkiye'deki "demokrasiye"dikkat çektik. AKP hükümetininTayyip Erdoğan'ın İsrail karşıtı şovlarlaArap ülkelerini ve halklarını da aldattığını,İsrail’le işbirliğini sürdürdüklerinivurguladık. Demokrasinin yolunun devrimdengeçtiğini belirttik.Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011OLACAĞIZ! MAHALLELERİMİZİ YIKTIRTMAYACAĞIZ2 9


Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011Tarih:25-26-27 ŞubatYer: TürkanSaylan KültürMerkeziMaltepe /İstanbul2. Uluslararası Eyüp Baş Emperyalizme KarşıHalkların Birliği Sempozyumu ToplanıyorHalk Cephesi'nin çağrısıyla 25-27 Şubatgünleri arasında ikincisi yapılacak olanEyüp Baş Emperyalist SaldırganlığaKarşı Halkların Birliği Sempozyumu’nunprogramı açıklandı.Sempozyum programı1. OturumEmperyalizmin Bazı Saldırı Araçlarıve Halk Direnişleri- Hapishanelerde tecrit, yöntemleri,amaçları ve direniş örnekleri- Çürüterek yok etme... Teslim almapolitikası olarak yozlaştırma.- Amerikanlaştırmaya, yozlaştırmayakarşı mücadele ve alternatiflerimiz.- Emperyalizmin direnme hakkına saldırılarınınönemi, örnekleri...2. Oturum- Avrupa' da göçmen politikası, yükseltilenırkçılık ve şovenizm- Kuşatma, yaptırım ve ambargo politikaları,hukukiliği, insaniliği, amaçları,sonuçları...- Emperyalist askeri işgaller, amaçları vedevrimcilerin tavrıAçık işgalleri, teröryasalarını, kara listeleri,örgütsüzleştirme saldırısını,ırkçı kışkırtmaları, eşigörülmemiş bir yağma vetalanı sürdüren emperyalizmleuzlaşmak, halklarıncephesinden çıkmaktır...Tüm dünya halkları, tümilerici. devrimci, vatanseverörgütler, emperyalizmekarşı birleşmeliyiz!3. Oturum- Emperyalistkara listeler,terör yasalarıve halklarınalternatifi...- Kendibeynimizledüşünmeli,kendi dilimizlekonuşmalıyız.Psikolojiksavaş ve korunaklarımız...4. OturumHalk DirenişlerininDeğerlendirilmesi- Ortadoğu' da emperyalizmin saldırılarıve direniş, ne durumda, görevlerimiz nedir?- Filistin- Lübnan- Irak, Afganistan- Mısır Tunus Yemen ve BölgedekiGelişmeler5. Oturum- Türkiye' deki faşizm gerçeği ve AKP- Emperyalizmin Türkiye ve bölgepolitikaları ve AKP- Emperyalizmin ve AKP’nin politikalarınakarşı Türkiye' de mücadele6. Oturum- Avrupa' da emperyalizmin ekonomiksaldırıları (esnek çalışma, güvencesiz çalıştırmavb...)- Kapitalizmin krizi, sarı sendikacılık vedevrimci alternatif...- Kapitalizmin krizi ve şovenizm7. Oturum- Latin Amerika halklarının yükselendirenişi- Devrimci alternatif- Anti-emperyalist tavır...8. OturumHalkların Birliğini Sağlamak Görevdir- Ulusal düzeyde birlik deneyimleri- Uluslararası halkların birliği deneyimleri- Birliklerde temel alınması gereken siyasi,örgütsel ilkeler..- Birliklerde uzak durulması gereken zaaflar❙ Av. Selma Benkhelifa(Tunus 14 Ocak Cephesi - Belçika)❙ Raouf Ben Ammar(Tunus 14 Ocak Cephesi - Belçika)❙ Naser Ali (FHKC – Filistin)❙ Dr.Salaheddin El Houary(FHKC - Filistin)❙ Gustavo Conde(Bolivarcı Kıta Hareketi – Venezüella)❙ Luk Vervaet(Egalite / Eşitlik Partisi – Belçika)❙ Manik Mukharjee(Anti Emperyalist Forum – Hindistan)❙ Jose Danilo Borjal(Filipinler Ulusal Demokratik Cephe /NDFP - Hollanda)❙ Mohammed Safa(KHIAM / İşkence Mağdurları İçinRehabilitasyon Merkezi - Lübnan)❙ Mahmoud Ali Khalil(Komünist Partisi – Lübnan)❙ Alla Grigova(Komünist İşçi Partisi - Bulgaristan)❙ NAR (Yunanistan)❙ Ilias Papachatzis (OLME / ÖğretimÇalışanları Sendikası - Yunanistan)❙ Dr. Cevat Faris (Irak KomünistPartisi Halkın Birliği – Suriye)❙ Cevher Al Hırki(Kürdistan Hürriyet ve Adalet Partisi- Irak)❙ Şamil İlyas Hıdır(Arap Baas Sosyalist Partisi – Irak)❙ Halil Hanş Suvadi(Cephe Al Mukavame ve AlTahrir/Direniş ve Vatan Cephesi-Irak)❙ Abdulnibi Kerim Abbas(Irak'ta eski bir general)❙ Fadi Hattab(Filistinli Fotoğrafçı – Suriye)❙ Omar Alasaad(Filistinli Mülteciler - Suriye)❙ Maher Eyob(Filistinl Mülteciler – Suriye)❙ Sana Alsahmi(Filistinli Mülteciler – Suriye)❙ Motasem Abu Khamies(Filistinli Mülteciler – Suriye)❙ Mehmed Sharkavi (Filistin)❙ Guillermo Moncada (Honduras)❙ Hammami Abderrezzak(Demokratik İşçi Partisi - Tunus)❙ Rabhi Samir(Amnesty International/Af Örgütü-Tunus)❙ Radhi S. Bachir(Sarahui Halkı – Batı Sahra / Fas)❙ PR. Pant (Nepal)❙ Faiezul Hakim(Maoist Parti – Bangladeş)❙ Moataz Mahmoud Zaky el Hefnawy(Komünist Partisi – Mısır)❙ Yousry Zaky Raway Abdelgawad(Komünist Partisi – Mısır)3 0<strong>YIKIMA</strong> <strong>KARŞI</strong> <strong>BARİKATLARDA</strong> <strong>MEYDANLARDA</strong>


Bu Sempozyum, Emperyalizme KarşıBirleşmek ve Savaşmak İradesidirBurjuvazinin ilan ettiği “günler”in, öncesinden adeta yaşam ogünlere “kilitleniyor”. Halkın deyimiyle“içimiz dışımız” o günle dolduruluyor.Önce televizyonlarda, gazetelerdeyoğun bir reklam bombardımanıbaşlıyor. Sonra dükkanların vitrinlerideğişiyor.Peki burjuvazinin “günlerini”takip etmek, onlara göre yaşamakzorunda mıyız?Düzen, ne zaman sevineceğimize,ne zaman annemize sevgi göstereceğimize,babamıza ne zaman nasılhediye alacağımıza da karar veriyor.Bunun için bir yığın “gün” koymuşlar.14 Şubat’ın adını “sevgililerBurjuvazinin “günleri”!günü”, Mayıs’ın ikinci pazarını“anneler günü” yapmışlar. Elbetteburjuvazinin koyduğu “günler” sadecebunlarla sınırlı da değil.Bu “günlerin” herbirine uymamızıve sadece tüketmemizi istiyorlar.O “günleri” nasıl yaşayacağımıza,örneğin o gün ne giyineceğimize,hangi hediyeleri alacağımızada onlar karar veriyor.Kısacası, hiçbir konuda boşlukbırakmıyorlar. Nasıl giyineceğimize,neleri yiyeceğimize, nasıl konuşacağımıza,nasıl düşüneceğimize kararverip, bizi yönlendiren düzenin elatmadığı hiçbir şey yok.Milyonlarca insanı, robot halinegetirerek yönetmeye, herkesi birkalıba dökmeye çalışıyorlar.Halk Cephesi'nin çağrısıyla İstanbul'daEyüp Baş Emperyalist SaldırganlığaKarşı Halkların BirliğiSempozyumu’nun ilki 4-6 Aralık2009’da yapılmıştı.Sempozyumun amacı, Ortadoğu’danLatin Amerika’ya kadar dünyanındört bir yanından anti-emperyalistleri,devrimcileri, anti-Amerikancılarıbir araya getirmek, tartıştırmaktı.Sempozyum, emperyalist saldırganlığakarşı dünya halklarının mücadelesininasıl büyüteceğini tartıştı. Butartışmalar sonucu kararlar alındı.Her yıl sempozyumu düzenlemekararı alınıp, iki sempozyum arasındaçalışmaları yürütecek bir İzlemeKomitesi oluşturuldu.İlk sempozyuma katılan örgütlerşunlardı.Türkiye'den Halk Cephesi, LübnanKomünist Partisi, Hizbullah(Lübnan), FHKC, FHKDC, BolivarcıKıta Hareketi (Venezuella),Venezüella Komünist Partisi, Radikalİşçi Cephesi (Yunanistan), YeniSolcu Akım (Yunanistan), DünyaSosyal Forumu (Temsilci), 23 EylülDireniş Hareketi (Bulgaristan), ŞehitAileleri (Filistin), Demokratik DirenişCephesi (Honduras)... Sempozyumabirçok ülkeden sanatçılar vesosyalistler de katılarak destek vermişti.*Sempozyum Sonuç Bildirgesinden...Bildirgede emperyalizmekarşı mücadeleye dair kararlarortaya konulurken, tutsaklarla ilgili,Filistin halkının mücadelesi ile ilgiliçeşitli kararlar da alınmıştı. Bunlardanbazılarını hatırlayacak olursak:Sempozyum, Filistin, Irak, Lübnan,Kolombiya ve işgalaltında bulunan tüm ülkelerdeişgale karşı halklarındirenişini bir hak olarak gördüğünüilan ediyordu.Sempozyum, emperyalizminhalklara karşı kullandığı tüm ideolojiksaldırıları, emperyalizme karşıdirenişleri “terörizm” olarak nitelemelerinikınama kararı aldı.*İlk Sempozyumdan günümüze...Geçen 15 aylık sürede,dünyadaki gelişmeler devrimcileridoğruladı. “Demokratik emperyalizm”tespitleri yapanlar, emperyalizmgerçeği ile bir kez daha yüzleşmekzorunda kaldılar. Artık daha açıktır ki,emperyalist saldırganlığa karşı mücadeledenbaşka seçenek yoktur.Emperyalizme karşı sürdürülenmücadelede, halkların ortak örgütlenmelereduyduğu ihtiyaç bugündünkünden daha fazla kendisini hissettirmektedir.2. sempozyum bukoşullarda yapılmaktadır.Sevgiyi, sadakatı, sevdayı, herşeyi tüketim aracı yapmak istiyorlar.Burjuvazinin tüketim nesnesihaline getirdiği “günleri”ni takipederek, kendimize bir yaşam kuramayız!Sevgimizin gününü, saatini,biçimini, büyüklüğünü onlar belirleyemez.Niçin annemize, babamıza, nişanlımızasevgimizi göstermek, emekvermek için bir yıl ve onların gününübeklemek zorunda olalım?Kaldı ki onların “günleri”ndene gerçek sevgi, ne emek, ne de paylaşmavardır. Her şeyde olduğu gibi“günleri”nde kapitalizmin kiri, pasıvardır. Yoz ilişkilerinin şaha kalktığıgünlerdir onların çoğu...Tüketim ve yozluk bu “günler”ile örtülmeye çalışılmaktadır. Burjuvazinin“günleri”nde saflık yoktur.Bunun için işyerlerinin, alış-verişmerkezlerinin vitrinlerine bakmakyeterlidir. Onların “günleri” halkınolamaz.Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011OLACAĞIZ! MAHALLELERİMİZİ YIKTIRTMAYACAĞIZ3 1


Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011<strong>Ders</strong>: Teşhir Nedir?Nasıl Yapılmalıdır?Sevgili arkadaşlar merhaba.Bu haftaki dersimizde siyasi teşhirve bu teşhiri nasıl yürüteceğimiziele alacağız.Hemen hergün düzenin halka karşısürdürdüğü yeni bir saldırı, halkakarşı işlediği yeni bir suç ile karşılaşıyoruz.Buna rağmen, her gün, heran, halka karşı suç işlerken hiçbir şeyolmamış gibi düzeni sürdürüyorlar.Örneğin yoksulluk, açlık, işsizlik buülkenin bir gerçeği haline gelmişken,sömürenler toz pembe bir Türkiye tablosuçiziyorlar.Onların çizdikleri tabloda; geceyarıları evleri basılan yoksul halkyoktur. Büyük şehirlerin meydanlarındasabahın erken saatinde iş bekleyip,“ne iş olursa yapacak” işsizler,evine ekmek götüremeyen yoksullar,evlerini yıkıp, sokağa atacaklarıyoksul gecekondu halkı,parası olmadığı için okula gidemeyengençler yoktur. Onların çizdiğiTürkiye resminde, işkenceler, infazlar,toplu mezarlar, hapishanelerdekiölümler yoktur...İşte bu noktada, siyasi teşhir,düzene karşı mücadelenin vazgeçilmezbiçimlerinden biri olarak gündemegelmektedir.Teşhir düşmanın, yanlış, kötü,olumsuz, halka karşı, işbirlikçi, riyakartüm yanlarını halka göstermekdemektir. AKP’nin halka düşmanlığını,halkla alay etmesini, halka karşısuçlarını anlatmak; onu teşhir etmektir.Teşhir ile amaçlanan, düzeningerçek yüzünü halka göstermek veburadan hareketle de düzene karşı kinve nefret duymasını, düzene karşımücadele isteği duymasını sağlamaktır.Teşhir kelime anlamı olarak, “gösterme,sergileme, herkese duyurma,dile düşürme” anlamında kullanılmaktadır.Her konuda teşhiryapabiliriz. Örneğin,bir düzen partisini teşhiredebileceğimiz gibimahallelerde AKP’ninpolisinin saldırılarını,eğitim konusunda iktidarınpolitikalarını, 1milyon evi yıkacak iktidarın barınmasorunu konusundaki tutumunu teşhiredebiliriz.Teşhir neden gereklidir veya nekadar gereklidir? Ne kadar etkilidir?Nasıl olsa biliniyordur, nasıl olsabunu herkes görür, nasıl olsa kimse buyalana kanmaz ve benzeri düşünceler,teşhire gereken önemin verilmemesineyol açan, teşhir faaliyetlerinizayıflatan düşüncelerdir. Bu düşünceninyanlışlığını göstermek açısındanönce şunu soralım:Düzeniteşhir etmekmücadeleyianlatmaktırx Biz teşhir etmezsek,ne olur?Cevabı hemen baştan verelim.Biz teşhir etmezsek, düzen kendikendine teşhir olmayacaktır. Düzeninyalanları, aldatmacaları, gerçek yüzü,kendi kendine görülmeyecektir.Deyim yerindeyse düzenin heryanından adaletsizlik akmakta, düzenher yanıyla “dökülmekte” dir.Yıllardır halkın hiçbir talebinikarşılamayan iktidar, tersine halkınneyi var neyi yoksa elinden almayaçalışmaktadır.Çoğumuz, günlük bir gelişme karşısındahalkın tepkilerini, düzeneolan öfkesini görmüş, tanık olmuşuzdur.Bu düzende yaşamanın nekadar zor olduğunu halk bizlere çokdaha çarpıcı anlatmaktadır.Tüm gerçeklere karşın, biz düzeniteşhir etmezsek, halka düzeninçarpıklıklarını, halka düşman yüzünügöstermez, duyurmazsak, düzen kendikendine teşhir olmayacak, hükmünüve riyakarlığını sürdürebilecektir.1 milyon evi yıkacaklar. Bu sadeceİstanbul’da en az 5 milyon yoksulhalkın evsiz kalması demektir. Bunubiz anlatmazsak, düzeni teşhir içinkullanmazsak, ne düzen teşhir olmuşolacak ne de halk bunu görmüş olacaktır.Kadir Topbaş, her konuşmasındabu gerçeği gizlemektedir.On yıllardır, yoksulluk, işsizlik,açlık, baskılar bu ülkenin yaşamınınbir parçası haline getirilmiştir. Amahalen onmilyonlar, oylarını düzenpartilerine vermeye devam etmekte;emekçi halkın bir kesimi, düzeninsolu CHP’den beklentiler içine girebilmektedir..Düzenin çürümüşlüğü, yozluğu,halka düşman politikaları, tek başınadüzenin teşhir olmasını sağlamaz.Tersine, “düzen hem suçlu hem degüçlü”dür. Her şeyi yapar ama suçlarınıda gizlemeyi de çoğu zamanbüyük ölçüde “başarır”. Ne kadarçok suç işlerse, ne kadar çok vatanaihanet ederse, ne kadar çok çalıp çırparsa,kendini gizlemek için de okadar çok aracı devreye sokar.Dolayısıyla bu durum, bizlerin görevinizorlaştırır; teşhire daha fazlaönem vermemizi gerektirir... Düzeninsömürüsü, soygunu arttıkça, gerçeğidile getirenler üzerindeki baskısı daartar. Siyasi teşhir faaliyeti engellemelerlekarşı karşıya kalır. Bu noktadateşhir, bedeller ödenerek sürdürülecekbir faaliyete dönüşür... “Duydunuzmu? Hapishanelerde şu kadar insanöldü!” gerçeğini teşhir etmek, tümgücümüzle yükleneceğimiz bir görevhalini alır.Biz teşhir etmezsek düzen kendikendine teşhir olmayacaktır. Teşhirfaaliyetini mutlaka sürekli hale getirmekdurumundayız. Düzeni, düzen3 2<strong>YIKIMA</strong> <strong>KARŞI</strong> <strong>BARİKATLARDA</strong> <strong>MEYDANLARDA</strong>


partilerini, orduyu, AKP’ninpolisini, düzenin yargısını hervesileyle teşhir etmeli, ikiyüzlülüklerini, halka düşmanlıklarınıgöstermeliyiz.Teşhir, iradi bir çabadır. Birgelişmeden yola çıkarak, iradi,sistemli bir biçimde iktidarın,emperyalizmin suçlarını halkagöstermektir. Göstermek,duyurmak, halkın diline düşürmek, birçabayı, bir faaliyeti gerektirmektedir.Yeri gelir bir basın açıklamasıile, yeri gelir dağıtacağımız bir bildiriile, yeri gelir bir yürüyüş ya da mitingleya da aynı anda hepsini içine alacakbir tarzda teşhir faaliyeti yürütülür.Günlük sözlü ajitasyonumuzu vepropagandımızı da teşhir ile besleyerek,halka gerçekleri anlatmalıyız.Düzen durduğu yerde teşhir olmadığıgibi ömrünü uzatmak için heryola başvurmaktadır. Teşhir için herzaman özel bir gelişme de beklememeli,teşhiri yaşamın içinde sürdürmeli,bütün faaliyetimizin bir parçasıhaline getirmeliyiz.x Teşhir, en basit,en yalın gerçeklerianlatmakla başlarTeşhir için iradi bir çabadır diyebelirttik. Teşhir kendi kendine yürümeyecek,bizim çabalarımızla biçimkazanacaktır. Birçok konuda teşhiryürütmek için öyle uzun boylu beklemeye,günler süren hazırlıklar yapmayada gerek yoktur.Teşhiri nasıl yapacağız? diyesorarak başlarsak, teşhir en basit, enyalın gerçekleri anlatmakla başlar.Nedir en basit gerçekler? AKPiktidarında Sabancılar’ın, Koçlar’ın, Ülkerler’in, Albayraklar’ın nasılkârlarını katladıklarından tutalım da,Erdoğan ve ailesinin vurgun ve talanlarına,AKP’lilerin yağmadaki paylarınakadar en aleni soygunlar da birteşhir konusudur. AKP iktidarınınönünü açtığı Çalık gibi işbirlikçitekellerin anlatılması, süren işkenceve katliamların, hak gasplarının,Teşhiri de bu anlamda, iktidarperspektifi ile şekillenen bir çalışmaolarak düşünmemiz gerekir. Teşhirancak iktidar perspektifiyle, devrimiddiasıyla sürdürüldüğünde, devrimmücadelesine ve devriminörgütlenmesine hizmet edecektir.Torba Yasa gibi yasaların anlatılması,teşhirin konusu olabilir.Fakat burada en temel unsurlardanbiri şudur; teşhirde esas olan, bütünbunları halkın anlayabileceği şekildeanlatmaktır. Değilse, bakın mesela,Torba Yasa üzerine, sendikalar,siyasi hareketler, çeşitli derneklertarafından yayınlanmış, onlarca bildirivardır ama ne anlatıldığı bellideğildir çoğu zaman. Bu birçok konudageçerlidir ve bu tarz, solun teşhirfaaliyetlerini etkisizleştiren bir çarpıklıktır.Teşhir için ele alınan konularıbasit olarak görüp bir yana bırakmamakgerekir. Kimi şeyler varki birdönemdeki yağma ve talanı, halkayönelik saldırıları onun üzerindenanlatmak daha kolay olur. Bu bazenbir sözdür. Bu bazen bir burjuvapolitikacının bir villada tatil yapmasıdır.Bazen bir küfrüdür. Bazen birharcamasıdır. Bir polisi sahiplenmesidir...Teşhir faaliyetinde, ilkelerimizle,ahlakımızla, kurallarımızlaters düşmeyen her şeyi kullanmakgerekir.Onlar sömürüp yağmalarken,halka saldırırken, bunları gizlemekte,olduğundan farklı göstermektene kadar ısrarlı bir çaba içindelerse;biz de teşhir konusunda en az onlarkadar ısrarlı olmalı, gerçekleri halkaanlatmakta tereddüt etmemeliyiz.Teşhir etmediğimiz her gelişme vurguncuların,talan edenlerin, işkence vekatliamı sürdürenlerin rahatça halkakarşı savaşı sürdürmeleri anlamınagelecektir.Teşhir etmemek demek, sömürü veyağmayı sürdürenlerin, katledenlerinhalk tarafından bilinmemesi, gerçeklerinöğrenilmemesi demektir.Gizli kapaklı işlerini yürütmeleridemektir.Düzenin açığaçıkan her yalanını,yanlışını, kirini, pisliğini,yazılı, sözlü olarakkitlelere aktarmalıyız.Teşhir süreklihale getirildiğinde,halk sürekli bilgilenmiş,düzenin kurumlarınıngerçek yüzünüdaha iyi görmüş olacaktır.Teşhir, her zaman doğrudan siyasiiktidara yönelik olacak diye birkural da yoktur. Pekala bir okuldapolis ile işbirliği yapan bir okul yöneticisi,veya bir mahallede hırsızlığıyaygınlaştıran, bir semt karakolu,demokratik faaliyetlere yasak koyanbir vali, halka karşı terörde başıçeken bir polis şefi, teşhir faaliyetimizinhedefine konulabilir. Böylecezulmün, sömürünün, yoksullaştırmanın,yozlaştırmanın devletin çeşitlikademelerinde somutlandığını dagöstermiş oluruz.Gerek bu tür yerel ve lokal teşhirfaaliyetine, gerekse de genel teşhirfaaliyetlerine konu olan gelişmeler ileilgili olarak, “nasıl olsa herkes biliyor”diyerek yaklaşamayız.“Halk biliyordur, halk görüyordur”demeden, en basit gerçekleribile anlatmalıyız. Bundan kaçınmamakgerekir. Nitekim bu faaliyetlerintümü halkın gerçekleri görmesinde,halkın eğitiminde, halkındüzeni tanımasında önemli bir roloynayacaktır.Halkın bir kesimi, gerçekten debizim teşhir edeceklerimizi biliyor vegörüyor olabilir. O noktada teşhirimizo kesimlere yönelik olarak, bilenlere,görenlere, bildiklerinin, gördükleriningerisinde yatanları göstermeyi amaçlayacaktır.x Teşhir, gerçeklerlehalkı yüzleştirmektirTeşhir faaliyeti neden önemlidir?Bir kere teşhir faaliyeti rastgele,amaçsızca sürdürülen bir faaliyetdeğildir.Teşhir, en genel anlamıyla halkıSayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011OLACAĞIZ! MAHALLELERİMİZİ YIKTIRTMAYACAĞIZ3 3


Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat20113 4gerçeklerle yüzleştirmektir.Halkın günlük yaşamın içindegöremediği, kimi gerçeklerihalka çıplak haliyle göstermektir.Söz konusu gelişmeleriözellikle günlük maişet derdiiçinde boğulan, çevresineilgisi ve duyarlılığını kaybetmişkesimlerin gündeminetaşımaktır. Teşhir faaliyeti,tek yanlı, çarpıtılmış bilgilerile gerçekleri unutturmayaçalışan düzenin yalanlarınıaçığa çıkaracaktır.Siyasi teşhire yönelik çalışmalarımız,propaganda ve ajitasyonumuz,halkın gerçekleri öğrenmesininönüne geçmek için radyolarını, televizyonlarını,günlük gazetelerinidevrimcilere kapatan düzene karşı, enönemli silahlarımızdan biridir.Düzenin, yalanlarıyla halkı zehirliyor;siyasi teşhir, bir bakıma, kitleleribu zehrin etkisinden kurtarmaktır.Bünyeden o zehrin dışarıatılmasını sağlamaktır. Teşhir, mevcutiktidarın halkın kendi iktidarıolmadığını halka anlatmak açısındanda önemli bir rol oynamaktadır.Örneğin İncirlik Üssü’nünAmerika tarafından Irak’ın işgalindekullanılmasının, CIA’nın işkenceuçaklarının da İncirlik’i kullandığınınteşhir edilmesi, AKP’nin Araphalklarına karşı sürdürdüğü “kardeşlik”yalanını yerle bir edecektir.İncirlik Üssü’nün varlığını bilenpek çok insan, İncirlik Üssü’nün buamaçlarla kullanıldığını bilmeyebilir.Zira düzenin basını bu tür haberleriözellikle gizlemekte, yazmamaktadır.Hele AKP, bu tür anlaşmalarkonusunda bugüne kadar halka tek birgerçeği açıklamış değildir.Düzen partileri arasında aylardır,aralıksız süren içi boş söz düellosu,halkın kafasını karıştırmaktan başkabir işe yaramamaktadır. Bu tartışmalarile düzen partileri halk kesimlerinibirbirine karşı düşmanlaştırmakta,bölmektedirler. Halkı bir-Siyasi teşhir faaliyetinde yoğunbir emek olmalı, teşhir edeceğimizkonuyu, olayı iyi çalışmalı, iyikavramalıyız. Ancak iyikavradığımızı iyi anlatabiliriz.Teşhir somut olmalı, anlaşılırolmalı. Teşhire harcadığımızemeğin zamanın boşa gitmemesi,onun somutluğundan, etkili veanlaşılır olmasından geçer.leştirmenin ilk adımı, gerçeklerianlatmaktır.Teşhir faaliyeti aynı zamandahalkın gündemini oluşturmaktır.Bugün AKP ile CHP ve MHP arasındasüren söz düellosunun bir tekcümlesinin halka yararı yoktur.Yoktur ama ısrarla milyonlarca insanbu tartışmaların içine çekilmektedir.Teşhiri o nedenle ciddiye alıp, herkonuda halkın düzen gerçeğini kavramasıaçısından kullanmalıyız.x Teşhir, düzene karşıhalkı gerçekler etrafındaörgütlemektirAçık ki, teşhir ile halka sadecegerçekleri açıklamakla yetinmeyeceğiz.Gerçekleri gösterecek ve bugerçekler temelinde de, halkı ezen budüzene karşı halkın örgütlenmesini vemücadelesini gerçekleştireceğiz.Kitleleri düzenin etkisinden kurtarmakyetmez. Bunun yerine nekoyacağız? Halka bunun yerine neönereceğiz?Teşhiri de bu anlamda, iktidarperspektifi ile şekillenen bir çalışmaolarak düşünmemiz gerekir. Teşhirancak iktidar perspektifiyle, devrimiddiasıyla sürdürüldüğünde, devrimmücadelesine ve devrimin örgütlenmesinehizmet edecektir.AKP’nin kendisini göstermeyeçalıştığının aksine, rüşvet, yolsuzluk,vurgun, talan, bu iktidarın da ayrılmazparçasıdır. Tayyip Erdoğan’dan,Kadir Topbaş’a kadar hepsi büyükvurgunlar vurmuşlardır.Oğulları, kızları, yeğenleri,damatları, akrabaları hepsibu yağmanın içindedir.Abdullah Gül’ün oğludaha lise öğrencisiyken“ticarete soyunmuş”tur.Tüm bunları halkaelbette anlatmalıyız.Onların çocukları ile kendiçocuklarımızı kıyaslayarakanlatmalıyız. BunlarıAKP’nin nasıl hırsızların,halk düşmanlarının partisiolduğunu gösterip, halkıAKP’ye karşı mücadele içine çekmekistediğimiz için anlatırız. Bu anlamda,teşhir sadece soyut bir bilgilendirme,haberdar etme değildir.Halkın bilinçlenmesi, örgütlenmesikonusunda adım atmasında,mücadele içinde yer almasında, siyasiteşhirin özel bir önemi vardır. Bumücadele sık sık söylediğimiz gibi,aynı zamanda yalanla gerçeğinmücadelesi olduğu için, teşhir böyleözel ve önemli bir yer tutar.Biz teş hir faaliyetini sürdürürken,düzenin A partisinin yerine Bpartisini önermeyiz; teşhirimiz, çoğuzaman elbette iktidarı hedeflemeklebirlikte düzenin diğer güçlerini teşhiride ihmal etmemek durumundayız.Düzenin, CHP’yi yeni bir umutolarak piyasaya sürmesi karşısında,siyasi teşhir faaliyetimiz bunu atlamamalıdır.CHP’yi teşhir düzeni teşhirdiraynı zamanda. Halka kurtuluşyolunun düzen partilerinden değil,halkın örgütlü mücadelesinden geçtiğinigöstermektir.Son olarak vurgulamakta yararvar; siyasi teşhir faaliyetinde yoğunbir emek olmalı, teşhir edeceğimizkonuyu, olayı iyi çalışmalı, iyi kavramalıyız.Ancak iyi kavradığımızı iyianlatabiliriz. Teşhir somut olmalı,anlaşılır olmalı. Teşhire harcadığımızemeğin zamanın boşa gitmemesi,onun somutluğundan, etkili ve anlaşılırolmasından geçer.Sevgili okurlarımız; bu haftakidersimizi burada bitiriyoruz. Haftayagörüşmek üzere şimdilik hoşçakalın.<strong>YIKIMA</strong> <strong>KARŞI</strong> <strong>BARİKATLARDA</strong> <strong>MEYDANLARDA</strong>


Ülkemizde GençlikGençlik Federasyonu’ndanDev-Genç bu ülkenin gerçeğidirkimse görmezden gelemezBizi, Devrimci Gençliği yokmuşgibi göstermeye çalışmanız, bizi yazılanve yazılacak olan tarihin sayfalarındansilemez!Tarih tanığımızdır!Sansür ve tecrit, bizi halktan, gençlikkitlesinden koparmayı, böyleliklebizi yalnızlaştırmayı amaçlayan politikalardırve bu politikalar, sıradanlaştırılmayaçalışılmaktadır.Yaptığımız her eylem, her kampanya,basın açıklaması, işbirlikçi iktidarlartarafından sansür edilmeye, yokmuşgibi gösterilmeye çalışılarak bir yandankitlelere kendimizi anlatmamız,ifade etmemiz kısıtlanmaya çalışılırken,bir yandan da sadece bir avuç insanmışgibi düşünmemiz sağlanmayaçalışılarak kendimizi yalnız hissetmemizve böylece kitlelerden kendimizisoyutlamamız planlanmaktadır. Yaptığımızeylemler, ya sansürlenmekte yada amacının dışına çıkartılarak, çarpıtılarakkitlelere yansıtılmaktadır.Çünkü biz devrimcilerin, Dev-Genç’lilerin, gerçekleştirdiğimiz tümeylemler, aynı zamanda işbirlikçi iktidarlarıngerçek yüzlerini ortaya çıkarmayayönelik bir teşhir kampanyasıdır.İkiyüzlülüklerinin, yalancılıklarının,halk düşmanlıklarının, işbirlikçiliklerinin,halka değil, tekellere hizmetettiklerinin ortaya çıkmasından korkansiyasi iktidarlar, bu mücadeleyi tutuklamalarla,katliamlarla, psikolojik savaşınönemli yöntemlerinden biri olansansürle ve tecritle bastırmaya veboğmaya çalışmaktadırlar.Peki, günlük hayatta nasıl karşımızaçıkmaktadır sansür?19-22 Aralık 2000’de hapishanelerdeonlarca tutsak katledilirken, sansürünen koyusu yaşanıyordu ülkemizde...Tecrite karşı direnişte 122 şehitverilirken de sansür hala yürürlükteydi...Daha birkaç ay önce, hapishanelerdekitecridin son bulması için İstanbul’danAnkara’ya adım adım yürüyenTAYAD’lı Aileler’e uygulanan sansürde ortada... Linç saldırılarının nasıl gizlendiğive çarpıtıldığı da ortada..Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın,Roman Çalıştayı’ndaki konuşmasısırasında “Parasız Eğitim İstiyoruz,Alacağız” pankartı açan Ferhatve Berna arkadaşlarımız 15 yıl hapiscezasıyla yargılanırken, bu hukuksuzlukve bu ceza terörü yazılmamakta,haber olamamaktadır.“Parasız Eğitim İstiyoruz, Alacağız”kampanyası çerçevesinde büyükbir kararlılıkla adım adım Ankara’yayürüyen Dev-Genç’liler tüm burjuvabasında sansürlenerek yok sayılmayaçalışılmıştır.“Parasız Bilimsel Demokratik Liseleristiyoruz, Alacağız” kampanyasıçerçevesinde 6 haftadır çeşitli mahallelerdeve alanlarda gerek çadır kurarak,gerek 15 günlük açlık grevlerinegirerek mücadale yürüten liseliDev-Genç’liler, görmezden gelinmişve eylemleri, talepleri alenen sansürlenmiştir.Çözüm daha fazla ve daha fazlaemek vererek örgütlenmektir!Çözüm onların sansür duvarlarınımilitanlığımızla, kitleselliğimizle yıkmaktır.Dev-Gençlilik geleneğimiz, en büyükgücümüzdür. Gerekirse tek bir kişibile kalsak, meşruluk temelinde gerekenher şeyi yaparız. Fakat bizleri kıskacaalarak daraltmaya çalışan boğmayaçalışan “yok sayılma” politikasınıyıkarak kitleselleşmeli hedeflerimizidaha da büyütmeliyiz!Dev-Genç’tenyazılamaDev-Genç’liler OkmeydanıPiyalepaşa Mahallesi’nde 10 Şubat’ta,“Parasız Eğitim İstiyoruzAlacağız Halk Cephesi-Dev-Genç,” imzalı yazılamalar yaparakkampanya çalışmalarını sürdürdüler.Berna ve Ferhat bu talebi Başbakan’ınkarşısında söyledikleriiçin tutuklanmışlardı ve 10 ayı aşkınsüredir de tutuklular. Düzeninkendi hukukunu bile çiğnediği bututuklamada amaç gençlerde korkuve sinmişliği yaratmaktır. Dev-Genç’liler, halkın emeğini sömürenhalk düşmanı iktidarın buoyunlarına ve aldatmacalarınakarşı 41 yıldır mücadele veriyoruz.Mücadelemiz yıllar önceyoksul halkla birlikte mahallelerimizikurduğumuz gibi bugün demahallerimizde halkla birliktedevam ediyor. Bugün olduğu gibiparasız eğitim talebimizi mahallemahalle, okul okul duyurmaya,haykırmaya devam edeceğiz.Dev-Genç’in Dev-Genç’lilerinsesi tutuklamalarla susturulamadı,susturulamaz.Eroğlu’nu protestoyasaldırı!Trabzon'da 11 Şubat’ta KaradenizTeknik Üniversitesi’nde düzenlenenDoğu Karadeniz BölgesiHeyelan ve Taşkın Sempozyumu’nakatılan Çevre ve OrmanBakanı Veysel Eroğlu, üniversiteöğrencileri tarafından protestoedilmek istenince polis saldırdıve 32 öğrenciyi gözaltına aldı.Bir gün sonra 12 Şubat’ta KaradenizTeknik Üniversitesi öğrencilerirektörlük binasınınönünde toplanarak saldırıyı protestoettiler.Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011OLACAĞIZ! MAHALLELERİMİZİ YIKTIRTMAYACAĞIZ35


Ülkemizde GençlikGençliğinGündemindenOkuyabilmek için ölümügöze almak gerekiyorSayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011Bir haber ajansının yayınladığı haberdeşunlar yer alıyordu: “Okul harçlığınıçıkarmak için gişelerde pişmaniyesatarken otobüs altında kalan öğrencitoprağa verildi. Düzce’de 8. sınıfta okuyanDeniz Barış, yarıyıl tatilinde çalışarakokul harçlığını biriktirmek içinDüzce’nin Kaynaşlı ilçesi Tem otoyolugişe çıkışına gitti. Buradan geçenarabalara pişmaniye satan Deniz Barışbir araca pişmaniye vermek için giderkenOGS geçişinden gelen otobüsünaltında kalarak öldü.”Deniz Barış okul harçlığını çıkarmakiçin yarıyıl tatilinde dinlenmekyerine 2. dönem de okuyabilmekiçin bir şeyler yapmakzorundaydı. Çözümü pişmaniyesatmakta buldu. Bugün Denizkatledildi bu ülkede. Bundanönce de dershane parasını ödeyemeyenbir genç, intihar edereködeyemediği paralar için birçözüm(!) bulmuştu. Sonrasındaannesi de o gençle birlikte intiharetmişti. Daha nice öğrencilerbu şekilde katledilecek buülkede.Bir yanda öğrencilerin okumak içinher türlü işte çalışarak verdiği mücadele,bir yanda da Liseli Dev-Gençliler’in‘Parasız, Bilimsel, Demokratik Liselerİstiyoruz, Alacağız’ kampanyasıylaverdiği mücadele. Eğitim hakkımıziçin verdiğimiz haklı mücadeleyepolis saldırıyor. Liseli Gençlik, İstanbulCevahir Alışveriş Merkezi önünde‘parasız eğitim hakkı’ için çadır açmakisteyince, sivil polislerin ve zabıtalarınsaldırısına uğradı. Saldırı esnasında zabıtaamirinin ağzından çıkan şu sözlerçok dikkat çekiciydi. Öğrencilerdenbiri amire: ‘Meydanları halka yasaklayamazsınız’deyince ‘Meydanlar halkayasaktır’ cevabı ile karşılaştı. Evet,meydanlar halka yasak, parasız eğitimistemek suç. Bizlere yasak olmayanhiçbir şey yok. Bizlere ancak ölümreva görülmekte. Çünkü bu düzen içingençler, halk öylesine önemsiz ve değersizki; okula gitmek isteyen öğrencileride okutmuyor. ‘Ne halin varsagör’ diyor.Ancak, Dev-Gençliler olarak bunukabul etmiyoruz. Bizlere burjuvazinintelevizyonlarında yer yok, gazetelerindeyer yok. Fakatmeydanlar bizim kürsümüzdür.Eylemlerimiz bizim ekrandakive sayfalardaki sansürü aşangücümüzdür. Bize meydanlarıyasaklayamazlar. Her koşuldataleplerimizi haykıracağız. Talebimizbütün yoksul halkçocuklarının okuyabilmesiniiçermektedir. Deniz Barışlarölmesin diyedir açtığımız çadırlar...gençliğintarihinden21-28 ŞubatŞubat 1988:Ankara Dev-Genç,İsrail’in Filistin’esaldırılarını protesto içinSakarya Caddesi’ndeİsrail ve ABD bayraklarınınyakıldığı biryürüyüş gerçekleştirdi.24 Şubat 1995:Ankara DTCF’de faşistsaldırılarla ilgili yapılanforuma faşistler saldırdı.28 Şubat 1996:Halk İçin Bilim sloganıylaBeyazıt’tatoplanan DevrimciGençlik ve 13 gençlikörgütü, İstanbulÜniversitesi HukukFakültesi’ni işgaletti.Şubat 1975: UrfaViranşehir’de 8 Kürtköylüsünün kurşunadizilmesine karşıİYÖKD’lülerin dekatılımıyla bir mitingyapıldı..23 Şubat 1995:DLMK’lı öğrencilerliselerde artan paralıeğitim ve bekâret kontrolüuygulamalarınıprotesto için BağcılarOrhangazi Lisesi önündebasın açıklaması yaptılar.Dünya GençliğindenSırbistan ve Nijerya’daÖğretmenler GrevdeNijerya: Başkentteki ilkokul öğretmenleri maaşlarınarttırılması amacıyla greve gittiler. Nijerya ÖğretmenlerSendikası’nın yaptığı açıklamada, maaşlarda yüzde 40artış sağlanıncaya kadar öğretmenlerin greve devam edecekleribelirtildi.***Sırbistan: Öğretmen Sendikaları’nın Ocak sonundabaşlattığı grev, hükümetle anlaşmaya varılamamasındanötürü devam ediyor. Öğretmenlerin maaşlara yüzde 24,5oranında zam talep etmesi Sırbistan Başbakanı MikroCvetkovic tarafından kabul edilmeyince 28 Ocak’ta genelgrev yapıldı ve 645 okulda iş bırakıldı. İki öğretmen sendikasınınhükümetle yaptığı görüşmelerin sonuçsuz kalmasıüzerine greve devam kararı alındı.36<strong>YIKIMA</strong> <strong>KARŞI</strong> <strong>BARİKATLARDA</strong> <strong>MEYDANLARDA</strong>


Ülkemizde GençlikGalatasaray Lisesi Önünde Hergün İmza Masası“Parasız Eğitimİstiyoruz Alacağız”9 Şubat günü, Taksim GalatasarayLisesi önünde, “Parasız Eğitimİstiyoruz Alacağız” kampanyasınınmasası açıldı. Dev-Genç’lilerbir yandan parasız eğitim taleplerinianlatırken, bir yandan dagençliğin, halkın diğer sorunlarınada duyarsız olmadıklarını anlattılar.8 Şubat’ta Derbent Mahallesi’ndeevlerinden atılmak istenen gecekondulularlabirlikte direndiklerinianlatarak, 11 Şubat’ta yapılacakolan İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ninönündeki yıkımlarla ilgilieyleme çağrı yaptılar.İmza masası yaşlısıyla, genciyle,işçisi, işsizi, memuru, öğrencisiyleher gün yeni insanlarınsahiplenmeleriyle daha da büyüyor.Masaya gelen bir lise öğrencisiimza attıktan sonra “parasızeğitim için ben de bildiri dağıtabilirim”dedi ve dağıtmak içinbildiri aldı. Yaklaşık yarım saatsonra arkadaşlarıyla daha kalabalıkgelerek tekrar bildiri istedi vearkadaşlarını da kampanya çalışmalarınakattı. Masada <strong>Yürüyüş</strong>Dergisi halka ulaştırılırken, 252imza toplandı. 2 Grup YorumDEV-GENÇ’liler 8 Şubat Salı günüKartal Meydanı’ndaydı. <strong>Yürüyüş</strong>-Dergisi’ne yapılan baskında tutuklanan7 <strong>Yürüyüş</strong> çalışanının tecrit işkencesiylesusturulmaya çalışılmasınıprotesto eden Dev-Genç’liler <strong>Yürüyüş</strong>çalışanlarına destek mektubuyolladılar.Saat 13.00’da yapılan açıklamayaaçlık grevinin 12.gününde olan LiseliDev-Genç’liler de önlükleriyle katıldı.Dev-Genç’lilerden <strong>Yürüyüş</strong>Çalışanlarına 57 MektupDevletin faşist terörüne on yıllardırbedel ödeyerek direndiklerini,direneceklerini söyleyen Dev-Genç’liler, <strong>Yürüyüş</strong> çalışanlarını sahiplendiklerini,bunun için de yazdıkları57 kartı tutsaklara göndereceklerini,böylelikle tecrit duvarını kıracaklarınısöyleyerek açıklamayıbitirdiler. Açıklamanın ardından KartalPTT’ye gidilerek mektuplar gönderildi.DVD’si verildi.***10 Şubat günü, açılan imzamasasında yaşlısıyla, genciyle, işçisi,işsizi, memuru, öğrencisiyleher gün yeni insanların sahiplenmeleriyledaha da büyüyor. Masaaçılır açılmaz “1500 lira harç paramvar ve ödeyemiyorum” diyerekimza atmaya gelen iki öğrenci,ilk imzayı attı. Masada 290imza toplanırken, <strong>Yürüyüş</strong> Dergisisatışı yapıldı. İmza atmaya gelenlerparalı eğitimden dert yandılar.***11 Ocak günü açılan imza masasında325 imza toplandı. Birçoköğrenci harç parasının son günü olduğuiçin hem harç parasını hemde banka saatlerini kaçırmamayaçalışıyordu. İmza masasında 9<strong>Yürüyüş</strong> Dergisi ve iki Grup YorumDVD’si halka ulaştırıldı.***14 Şubat günü de Parasız Eğitimimza masası Galatasaray Lisesiönünde açıldı. Cevahir AlışverişMerkezi önünde liselilerin çadırınayapılan saldırıyı da anlatanDev-Genç’liler; meydanları, alanları,haklarını direne direne kazandıklarınıparasız eğitim haklarınıda bu şekilde alacaklarını anlattılar.3 saat açık kalan masada250 imza toplandı.***15 Şubat günü açılan masadaparasız eğitim mücadelesini anlatanDev-Genç’liler soğuğa aldırmadanimza toplamaya devam ettiler.İmza atanlar kendilerinin debu sorunu yaşadıklarını ve eğitiminparasız olmasının gerektiğini söylediler.2,5 saat boyunca açık kalanmasa boyunca 162 imza toplandı.Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011OLACAĞIZ! MAHALLELERİMİZİ YIKTIRTMAYACAĞIZ3 7


Ülkemizde GençlikKartal’da Açlık Grevi sona erdiCevahir İş Merkezi’nde çadır kurulduHaklı talepleri savunanlar, yalnız kalmazlar....Desteklenen, haklı talepler için verilen mücadeledirSayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011Onlar Liseli Dev-Genç’liler; 6Aralık 2010’da “Parasız, BilimselEğitim İstiyoruz Alacağız” talebiylebir kampanya başlattı. 15-16-17 yaşlarındalar. Onlar, sadece kendinidüşünen düzenin bencil gençlerindendeğil, bütün yoksul halk çocuklarınınokuma hakkını savunuyorlar.Çünkü oligarşi, eğitimi paralı hale getirerekyoksul halk çocuklarının okumahaklarını gasbetmiştir. Bununiçin kar, yağmur, çamur demeden kapıkapı, sokak sokak dolaşıp “Parasız,Bilimsel Eğitim İstiyoruz Alacağız”diyerek taleplerini dile getiriyorlar.Çadır kurup AKP’nin halk çocuklarınınegitim hakkını gasbeden politikalarınakarşı mücadele ediyorlar.27 Aralık’ta Okmeydanı’ndan başlayarak,Parasız Eğitim talepleri içinKüçükarmutlu’da ve Sarıgazi’de çadırkurdular. Lise arkadaşları karne tatiliyaparken onlar Kartal Meydanı’nda15 gün boyunca açlık greviyaptılar.Onlar yüreği büyük LiseliDev-Genç’liler, Onlar umutTanıyın onları. Gençlerin yozlaşmasından,apolitikliğinden, bencilliğindenyakınan analar, babalar,halkımız, tanıyın onları. Onlar umut!Kendinden başkasını düşünmeyendüzenin bencil kişiliği yok onlarda.Eğitim hakkı gasp edilen tümkardeşlerinin eğitim hakkını savunuyorlar.Henüz ziyaret etmediyseniz çadırlarını,parasız eğtim için bir imzada siz atın. Bu talep tüm yoksul halkımızıntalebidir.Liseli Dev-Genç’lilerinonurlu mücadelesinesiz de destek verinLiseli Dev-Genç’lilerin haftalardırsürdürdükleri parasız eğitim taleplimücadeleleri öğrenci gençlikten vehalktan yoğun bir destek gördü. Kimievinden odun getirdi, kimi yiyecek,kimi sıcak bir çay demleyip birlikteiçtiler. Kimi onlarla birlikte çıkıpimza topladı, afiş astı. Kimi imza föyleriniyanında götürüp eşinden dostundanimza toplayıp getirdi. Halkınçok çeşitli kesimleri desteklerini sundular.İmza verenler, imza toplayanlargösterdi ki, mücadele edenler,halkın talepleri için sokakta, meydanda,direnişte olanlar yalnız kalmazlar.Soğuk kış günleri boyuncamahallelerde kurulan çadırlar hiçyalnız kalmadı.Liseli Dev-Genç’lilerin DirenişÇadırı Cevahir İş Merkezi ÖnündeGençlik Federasyonu/Liseli Gençlik"Parasız, Bilimsel, Demokratik Liselerİstiyoruz! Alacağız!" kampanyası kapsamında yaklaşık 2 aydıremekçi mahallelerinde ve meydanlardagece gündüz demeden kar yağmursoğuk demeden çadır kurdular.İlk olarak Okmeydanı, Küçükarmutlu,Sarıgazi Meydanı ve 1 MayısMahallesi'nde birer hafta çadır açarakimzalar toplandı, bildiriler dağıtıldı.Sarıgazi'de kurulan çadır polis saldırısınauğradı ve çadırdan 8 kişi gözaltınaalındı. En son geçen haftaKartal’da 15 günlük açlık grevi yapılmıştı.14 Şubat günü saat 13.00’da ŞişliCevahir Alışveriş Merkezi’ninönünde eylem yapan Liseli Dev-Genç’liler yaptıkları açıklamanınardından direniş çadırını kurmayabaşladı. Çadırı kurmak için hazırlanırkenŞişli Belediyesi’ne bağlı Zabıtalarliseli gençliğin üzerine saldırdı.Zabıta amiri tamamen düşmancabir tavır içine girerek çadırın açılmasındakararlı olunması üzerine zabıtalarve sivil polisler birlikte saldırıpzorla çadır malzemelerini gasp ettiler.Çevik Kuvvet polisleri de gençliğiçembere alarak onları tedirgin etmeyeçalıştı. Liseli gençlik, saldırılar üzerineoturma eylemi yapmaya başladıve buradan ayrılmayacağını, tekrar çadırkuracağını söyledi. Çadırı sahiplenenhalktan insanlar, öğrencilerinyapılan oturma eylemine destek ver-3 8<strong>YIKIMA</strong> <strong>KARŞI</strong> <strong>BARİKATLARDA</strong> <strong>MEYDANLARDA</strong>


Parasız, bilimsel,demokratik eğitim buülkede yaşayan öğrenci,aile, herkesin sorunudur.Taleplerimiz sadecebizim değil bütün birhalkın talebidir. Herkesiliseli gençliğin bu onurlumücadelesine destekolmaya çağırıyoruzdiler. Gençlik yeniden çadır getirdi veCevahir’deki direniş çadırını kurdu.Çadırın 2. günü duraktaki insanlardanimza toplayan oldu, yoldan geçenbir kadın eline imza föyünü alıpimza toplamaya başladı. Kimisi atkı,eldiven bere getirdi. Sürekli olarak öğrencilergeliyorlar. Simit, poğaça,börek getirenler oluyor. TAYAD’lılaryemek getiriyor. Bir grup liseli geliyorDev-Genç’lileri tanıdıklarını söylüyorbirkaçı. Kartal’daki açlık grevinibildiklerini ordaki çadırı da ziyaret ettiklerinisöylüyorlar. Gençlik talepleriyleliselilere, halka ulaşmayadevam ediyor.Kampanya ÇalışmasıAnadolu İllerinde deSürüyor14 Şubat günü Ankara GençlikDerneği/Liseli Gençlik, Ankara YükselCaddesi'nde 14.00-16.30 saatleriarasında "Parasız, Bilimsel, Demokratik Liseler İstiyoruz Alacağız!"kampanyası kapsamında imza masasıaçtı. Masada parasız eğitim sorunuanlatılırken, liselerdeki faşist baskılarda teşhir edildi. Masaya gelenbir amca "bu kadar emekveriyorsunuz umarım taleplerinizkabul edilir" derken yine masayagelen 3 lise öğrencisiDev-Genç'lilere "yardım etmekistediklerini ve bildiri dağıtmak istediklerini"söyledi.12 Şubat’ta İzmir Konak-KemeraltıGirişinde “Parasız Eğitimistiyoruz” talebiyle imza masasıaçıldı. İmza veren bir teyze “kesinlikledestekliyoruz,” üniversitelibir kız da “bıktık paralıeğitimden” diyerek kampanyaya destekverdi.Antalya’da Liseli Dev-Genç’liler,aynı gün Kışlahan Meydanı’nda imzamasası açtılar. 3 saatte 200 imza toplandı.Bir liseli gelerek "sizin bu çalışmanızanasıl katılabilirim" diyesordu.Açlık Grevi Bitti... ParasızEğitim MücadelesiSürüyor...28 Ocak'ta Kartal Meydanı’nda 15günlük Açlık Grevine başlayan LiseliGençlik 11 Şubat’ta yaptığı bir programlaaçlık grevini bitirdi.Açlık grevi yapan gençliğe KamuEmekçileri Cephesi ve Devrimci İşçiHareketi "Liseli Gençliğin ParasızEğitim TalebiniDestekliyoruz/KamuEmekçileriCephesi" pankartıaçarak destek eylemde bulundu.Eylemin ardından Dev-Genç'lilerinhazırladığı kısa bir tiyatro oynandı.Oyunda Kahraman Altun'un ve İrfanAğdaş'ın katledilmesi ve Liseli Dev-Genç'in bitmeyen mücadelesi anlatıldı.Daha sonra Kartal'da müzikyapan Grup YANKI, Grup Yorum'dantürkülerin olduğu müzik dinletisiverdiler. 150 kişinin katıldığı programçekilen halaylar ve atılan sloganlarlasona erdi.15 günün sonunda yaklaşık 6000imza toplandığı çadır Şişli Cevahir’deaçılmak üzere toplandı.Liselilerden Yoldaşlarına, Yoldaşlarından LiselilereLiselilerin çadırı Şişli’de Cevahirİş Merkezi’nin önüne taşındı. Eylemorada devam edecek... Çevik kuvvetyığınak yaptı, galiba saldıracaklar,hazırlanıyorlar. Bizimkiler sloganatıyor “Yaşasın Dev-Genç’liler...”diye. Bu arada çevredeki halkla konuşuyorlar.“Biz Dev-Genç’liyiz,gözaltına alabilirler ama biz yine açarızçadırımızı, eylemimizi gerçekleştiririz,tarihimiz belli bizim...”***Dedikleri gibi yaptılar. Zabıtalarçadırlarına el koymuştu. Aynı geceaynı yere tekrar kurdular. ... Nöbetçilersobanın başındaydı, iyilerdi. Yoğunbir gün olmuştu onlar için. BuranınKartal’dan da kalabalıkolduğunu söylüyorlar. Bezin kalabalığınortasında kayboluyoruz, insandolu her yer. Burada daha çokinsana ulaşabiliyoruz herkesin yoluburdan geçiyor sanki, çok destek görüyoruz,çok imza topladık diyorlar.Coşku ve moralleri çok yüksek.***Liselilerle bugün talepleri üzerinesohbet ettik. İnsanlara diğer taleplerinide anlatıyorlarmış. Ancak,parasız eğitim en çok destek görentalep olduğunu söylüyorlar.Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011OLACAĞIZ! MAHALLELERİMİZİ YIKTIRTMAYACAĞIZ3 9


Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat201111 Yıl Ceza İle YargılanıyorlarYalnız Değiller!GAZİ’DE GRUP YORUM VEAYNUR DOĞAN KONSERİ12 Şubat günü, Hamza Yerlikaya Spor Salonu’nda GrupYorum ve Aynur Doğan konseri yapıldı.Gazi Özgürlükler Derneği’nin düzenlediği konserde,“12 Mart Katliamı’nın Hesabını Sormak İçin AlanlardaOlalım!”, “İşgalci Değil Halkız Yıkımlara Karşı BirleşelimMücadele Edelim Evlerimizi Yıktırmayalım!” – Gazi ÖzgürlüklerDerneği pankartları asıldı. Konserde yapılan konuşmadaAKP iktidarının 1 milyon evi yıkma kararı aldığını,yıkımlara karşı birleşerek mücadele edilmesi gerektiğivurgulandı.Açılış konuşmasının ardından, sahnede Kürtçe ve Türkçesöylediği şarkılarla Aynur Doğan yerini aldı.Konserde kısa bir sinevizyon gösterimi sunuldu. Sinevizyonun ardından “Türküler Susmaz Halaylar Sürer!” sloganlarıylakavganın ve umudun türkülerini söyleyenGrup Yorum sahneye çıktı. Yaklaşık 3000 kişinin katıldığıkonser; “İşgalci Değil Halkız Bu Vatan Bizim!”, “MahirHüseyin Ulaş Kurtuluşa Kadar Savaş!”, “Gazi FaşizmeMezar Olacak!”, “Halkız Haklıyız Kazanacağız!” sloganlarıylasona erdiGrup Yorum konseri düzenlediklerive Mahir Çayanlar’ı andıkları için tutuklananve 11 yıla varan cezalar alandevrimci tutsakları sahiplenmeye buhafta da devam edildi.Samsun’da, 13 Şubat günü SüleymaniyeGeçidi’nde Halk Cephesi tarafındanyapılaneylemde 21 aydırtutuklu bulunanve 8 yıl 9 ay cezaalan HayriyeGündüz’ün yazdığımektupokundu.Okunan bumektupla 12 Eylüldöneminin hala varlığınıkoruduğuna vesistem yargısının adaletsizuygulamalarla süregeldiğine değinildi.Çevreden geçen insanların dikkatiniçeken eyleme alkışlarla adaletsizliğekarşı tepki verenler oldu. EylemeDevrimci Hareket de destek verdi.Hayriye Gündüz’ünmektubundan;“Ben Türkiye’de adaletin nasılişlediğine ilk kez tanık olmuyorum.12 Eylül döneminde tutuklandım,yargılandım...12 Eylül’de yaşananlar bugünyine tekrar ediyor. Aradaki tekfark o tarihte iktidarda generallerinolması.Ve 12 Eylül generallerininyargılanması tartışılıyor. AKP iktidarıdarbeyi ve darbecileri mahkûmettiğini ilan ediyor. Ama 12Eylül sürüyor, tüm uygulamalarıyla.12 Eylül’ün hukukuna rahmetokutacak şekilde.”Pınar Sağía Destek<strong>Ders</strong>im’de katıldığı bir konserde, işkencede katledilenTKP/ML TİKKO önderi İbrahim Kaypakkaya’yı övdüğügerekçesiyle hakkında dava açılan ve 10 ay hapiscezasına çarptırılan Pınar Sağ için internet üzerinden imzakampanyası başlatıldı.“Sen de imzala, Pınar Sağ’a yapılan adaletsizliğe tepkinigöster” adıyla başlatılan imza kampanyasında ilk güniçinde 500’ü aşkın imza toplandı. Çağdaş Hukukçular Derneği(ÇHD) üyesi avukatlar da, Sağ’a verilen cezaya itiraziçin bine yakın imza topladı.“BEYOĞLU KORUMA PLANI” PROTESTO EDİLDİİstanbul Büyükşehir Belediyesitarafından hazırlanan“Beyoğlu Koruma Planı”nahalk, kentsel dokuyubozduğu, yeşil alanları yokettiği ve tarihi alanları rantaaçtığı gerekçesiyle tepkigösteriyor.Beyoğlu SemtDernekleri Platformu bileşenleri13 Şubat’ta Tünel’debir araya gelerek BeyoğluBelediyesi’ne yürüdü. Semtsakinleri adına açıklama yapanGalata Derneği yöneticisiCem Tüzün, Ömer AvniMahallesi’ndeki Tarık ZaferTunaya Sokak’ın sonundakimerdivenlerin yıkılıp yolyapılması ve Gümüşsuyu’nunKabataş’a bağlanmasınında planda olduğunubelirtti. “Bu değişiklikle Bomonti-DolmabahçeTüneli’ninyarattığı yoğun trafiğinönüne geçilmesi amaçlanıyor.Dolmabahçe üzerindenKabataş’a gitmek isteyensürücüler, Tarık ZaferTunaya sokağı kullanacak.Bu sokak yoğun trafiği kaldıramaz.”dedi. Semt sakinleri12 Şubatt’ta CihangirSanatkârlar Parkı’nda buluşarakplanı protesto ettiler.4 0<strong>YIKIMA</strong> <strong>KARŞI</strong> <strong>BARİKATLARDA</strong> <strong>MEYDANLARDA</strong>


1 Mayıs’ta polis terörü,gözaltı ve işkence12 Şubat’ta Aşık Veysel- sahil parkında oturan iki HalkCepheli’ye kimlik soran polisler üst araması yapmak istedi.Bunun üzerine Halk Cepheliler polislere üst aramasıyapmak için mahkeme kararı olması gerektiğini söylediler.Ayrıca neden kimlik sorduklarını sorunca, “Biz polisizüst araması yapmak istiyoruz, yapacağız” dediler. HalkCepheliler keyfi üst araması dayatmasını kabul etmeyincepolisler takviye çağırıp gelen polislerle birlikte Halk Cepheliler’esaldırdılar.“İnsanlık Onuru İşkenceyi Yenecek” “İşkence YapmakŞerefsizliktir” sloganlarıyla direnen Sercan Ahmet Arslanve Gökhan Şahin Ataşehir İlçe Emniyet Müdürlüğü’negözaltına alındılar. Sercan Ahmet Arslan’ın ağzını ve gözünübağlayan polisler yolda ve karakolda işkence yapmayadevam etti. Halk Cepheli’nin direnmesine karakolamiri “Öldürürüm lan seni, kaybederim” diyerek tehditetti. Gökhan Şahin’e baskı yapan polisler, işbirliği teklifettilerGökhan Şahin aynı gün serbest bırakılırken Arslan ise13 Şubat günü çıkarıldığı mahkemeden tutuksuz yargılanmaküzere serbest bırakıldı.HamburgGençlik’tenToplama Kampına ZiyaretBugünde modern “toplama kampları” var !Hamburg Anadolu Gençlik, 12 Şubat’ta, Hamburg’unBergedorf semtinde bulunan NeuengammeNazi Toplama Kampı’na bir ziyaret düzenledi.Ziyaret sırasında, kampta bulunan müze gezilerek tutsaklarınkatledildiği gaz odaları ve zorla çalıştırıldığı işyurtları gezildi.1938-1945 yılları arasında 100 binden fazla kişinintutsak edildiği bu kamplarda 42.900 tutsak katledilmişti.Alman faşizmini tarafından kullanılan kamp, 1948 yılındansonra da hapishane olarak kullanıldı.Alman emperyalizmi bugün de devrimci tutsaklarımodern “toplama kamplarında” tutarak, Alman faşizmininuygulamalarını devam ettiriyor.Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat20111 Mayıs’ta ÇocukTiyatrosu1 Mayıs Mahallesi’nde Tiyatro Panorama’nın oynadığı“Mutlu Çocuklar Sokağı” çocuk tiyatrosunun oynadığıoyuna 125 çocuk ailesiyle birliktekatıldı. 11 Şubat günü dostluğun vepaylaşımın önemini anlatan oyundaçocuklara mutlu dakikalar yaşatıldı.Oyunun sonunda AnadoluHaklar ve Özgürlükler Derneğiçocuklara yönelik programlarınadevam edeceğini duyurdu.Anadolu Halk KültürMerkezi’nde kahvaltıİngiltere’nin başkenti Londra’da faaliyet yürüten AnadoluHalk Kültür Merkezi’nde her ayın ikinci pazarı yapılacakolan kahvaltının ilki 13 Şubat 2011’de yapıldı.Her pazar oldugu gibi çocuklar resim kursu ve koroçalışmasındayken aileler hep beraber kahvaltı yaptılar.Kahvaltıdan önce yapılan kısa konuşmada “bencilliğe,bireyselliğe ve yalnızlaştırılmaya karşı bir lokmaekmeğimizi paylaşmanın güzelliğini yaşamaya, örgütlülüğüngücünü görmeye, birlikteliğin birleştirici yanınıyaşamak ve yaşatmak için bir aradayız” denildi.OLACAĞIZ! MAHALLELERİMİZİ YIKTIRTMAYACAĞIZ4 1


Hasan Kaşkır: “Emekliler! Tuttuğunukoparan, devrimci bir Emekli-Sen’iyaratmak ellerimizdedir”Emekliler, 19 Şubat’ta bir şenliktebir araya gelerek “bizi sömürüpbir kenara atamazsınız”diye iradelerini ortaya koyacaklar.Devrimci Mücadelede Emekliler’denHasan Kaşkır’la, emeklilerinsorunlarını, mücadelelerinive Emekli-Sen’in konumunu konuştuk.İşte sorularımız ve cevapları:<strong>Yürüyüş</strong>: Emekli-Sen içindeamacınız nedir?Hasan Kaşkır: Öncelikle emeklilerikucaklayarak onların sorunlarınıülkenin ve iktidarın gündeminetaşıyacak güçlü bir Emekli-Sen’in yaratılmasıdır.Bu Emekli-Sen, demokratik, tabanınsöz ve karar sahibi olduğu,sendika içi demokrasinin işlediği,sendikal platformlarda sözü dinlenen,söylediğini yapan bir Emekli-Sen olmalıdır. Aynı zamanda ülkemizve dünyamızdaki gelişmeleregözünü kapatmayan, ülkemizin bağımsızlığınısavunan bir anlayışa sahipolmalıdır. Bu talepler benim kişiseltaleplerim değil, örgüt tabanınıngenel talepleridir. Bizim çabamızönümüzdeki dönemde böyle birEmekli-Sen’in yaratılmasıdır.Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011<strong>Yürüyüş</strong>: Şu anda sendika kurabiliyormusunuz? Kuramıyorsanızneden? Hangi gerekçelerlesendika kurmanızakarşı çıkılıyor.Kaçşır: Emekliler sendikası 12Temmuz 1995 yılında kuruldu, 16yıldır sendikal mücadelemiz devamediyor. Sendikamızın kuruluşundanbu yana işbaşına gelen tümsiyasi iktidarlar gibi, AKP de sendikamızınkapatılmasını savundu.2008 yılında da iç hukukta “emeklilersendika kuramaz” diye bir kararçıkarttılar. Bizler, AKP hükümetinekarşı bir yandan fiili meşrumücadelemizi sürdürürken diğeryandan da sorunu AİHM’e taşıyarakmücadelemize devam ediyoruz.AİHM elbette bizim çözümübeklediğimiz asıl yer değildir.Emekli-Sen’in, emeklilerin mücadelesiyleEmekli-Sen olacağına inanıyoruz.Anayasanın 51. maddesindeki“çalışanlar ve çalıştıranlar sendikakurabilir” maddesinden yola çıkanAKP hükümeti, bunların dışındakilersendika kuramaz diye yorumyaparak 9,5 milyon emeklinin örgütlenmehakkını gasp etmiştir. Tabiiyalnız bizim de değil, bu maddedenyola çıkarak öğrenciler, işsizler,ev kadınları, sporcular gibimilyonlarca insanın örgütlenmesininönünü keserek, örgütsüz birtoplum yaratmaya çalışıyorlar.Bizler biliyoruz ki bütün dünyadaemekliler örgütlü ve emeklilerinsendikaları var. Biz de karşıkarşıya kaldığımız bütün bu saldırıve haksızlıklara rağmen AKP iktidarındanya da bir başka iktidardanmuhakkak sendika yasamızıçıkarttıracak ve hakkımız olanı alacağız.<strong>Yürüyüş</strong>: “Emeklileri sömürüpbir kenara atamazsınız”diyorsunuz. Düzen emeklilerenasıl bakıyor?Kaşkır: Evet, bu düzen emeklilerisömürüp bir kenara atıyor vesonrasında da “bu emekliler deamma çok yaşıyor, bir an önce ölselerde bunlara maaş ödemesek”deme onursuzluğuyla yaklaşıyor.Oysa emekliler 25/30 yıl çalışaraken genç zamanlarını bu ülke içinharcamışlardır. Karşılığında hiçbirşey elde edemedikleri gibi, bugünasgari geçim koşullarının altındabir yaşam mücadelesi vermektedirler.Düzenin bu bakışını değiştirmeninyolu da mücadeleden geçmektedir.Başka şansımız yoktur.<strong>Yürüyüş</strong>: AKP sekiz yıldıriktidarda emekliler için neyaptı?Kaşkır: AKP hükümeti de geçmişsiyasi iktidarlar gibi emeklilerikandırmanın oyalamanın dışındahiçbir şey yapmadı. Dört ay önceçok büyük zam yapıyormuş gibi2011 yılı zamlarını açıklayan AKPhükümeti, bugün o zamları bile4 2<strong>YIKIMA</strong> <strong>KARŞI</strong> <strong>BARİKATLARDA</strong> <strong>MEYDANLARDA</strong>


Devrimci İşçiHareketiEMEKLİ-SEN’DE(devrimciiscihareketi@gmail.com)Emekli-Sen’de uzun süredir var olan mücadeleyeyaklaşımdaki farklılıklar, Emekli-Sen GenelMerkezi’nin İstanbul’da, Beyoğlu-Kartal ve Kadıköyşube yönetimlerini disiplin kuruluna sevk etmesi, Kocaelişube yönetimini görevden alması ve Ankara KeçiörenŞube Başkanı ile sekreterini görevden bir yıl uzaklaştırmasıylayeni bir boyut kazandı.Çeşitli şubelere yönelik bu kararlar, birbirlerinden ayrıymışgibi gözükse de Emekli-Sen şubelerinin genel kurullarsürecine girdiği bir dönemde, yeniden yönetimde kalabilmek,daha açıkçası koltuklarını koruyabilmek adınayapılan tasfiyeciliğin bir göstergesidir.Emekli-Sen Genel Merkezi, bu tasfiyeci politikalarıylabir yandan yapılacak şube kongrelerine müdahale etmeye,şubelerin çıkartacağı delegelikleri etkilemeye çalışmakta,diğer yandan da muhalif şubelere gözdağı vererek şubelerive şubelerin delegelerini baskı altına almaya çalışmaktadır.Genel merkezin bir daha seçilememe telaşıyla yaptığıbu girişimler, aslında maddi temeli olmayan gerçekleri yansıtmaktanuzak kongreyi kaybetme korkusuyla yapılan suçlamalardır.Siyasi olarak da, hukuksal olarak da ciddiye alınıryanı yoktur. Genel merkezin, bugün için kendisine dayanakyapmaya çalıştığı en önemli husus Emekli-Sen’inülke genelinde bir hukuksal karşılığının olmaması nedeniyle,genel merkezin yaptığı hukuksuzlukları yasal yollardanengelleme olanağının bulunmamasıdır.TASFİYECİLİKAncak şu da bir gerçek ki; Emekli-Sen içerisinde çalışanbirçok emekli yıllarca çalıştığı işyerlerinde sarı sendikacılarınya da aç gözlü işverenlerin ellerindeki bütün ekonomikve siyasi olanaklarına rağmen teslim olmadan mücadelelerinisürdürmüş insanlardır. Bir dönem daha yönetimdekalabilmek adına yapılmaya çalışılan anti-demokratikhukuk dışı uygulamalara karşı mücadele etmekten başkayol yoktur.Bir sendikada, sendikasına ihanet etmemiş, sendikasınınzararına çalışmamış her yöneticinin seçimle gelip seçimlegitmesi demokratik olandır. Sendikal demokrasiyiyok eden, üyelerinin seçme seçilme haklarını elinden alanbu tasfiyecilik, önümüzdeki süreçte genel merkezi her eleştirenya da genel merkezle aynı düşüncede olmayan her şube,yönetici ve delegelerin başına gelebilecek bir uygulama halinegelecektir.Bu nedenle Emekli-Sen’in 8. Olağan Genel Kongresibüyük önem taşımakta, sendika, ya emekten, emeklidenhalktan yana politika üreterek ileriye taşıyacak bir yönetiminiş başına gelmesini sağlayacak ya da her geçen günkendi iç tartışmaları ve çekişmeleriyle uğraşan emekli dulve yetimlere güven vermeyen bir sendika olarak daha da gerigiderek yok olma aşamasına gelecektir. Emekli-Sen’de butabloyu aşmak devrimci anlayışı savunan şubelerin mücadelesiyleaşılacaktır.Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011emekli maaşlarına yansıtamadı.AKP hükümetinin bugün öne çıkardığıaldatıcı vaatlerden biri de,memurların yaptığı toplu sözleşmedenmemur emeklilerinin de yararlanacağıvaadidir. Bu, emeklileribölmeye çalışmaktır.Emekli-Sen olarak bu oyunagelmeyeceğiz, gücümüzü ve birliğimizikoruyarak sendika hakkımızlabirlikte toplu sözleşme hakkımızıbu iktidarlardan söke sökebiz alacağız.<strong>Yürüyüş</strong>: Emeklilere ne öneriyorsunuz?Emeklilerin mücadelesive örgütlenmesi bugünnasıl olmalı?Kaşkır: Bugün emeklilerin önceliklegörmesi gereken şeylerdenbirisi sayısal güçleridir; bu ülkede9,5 milyon emekli var ve bu büyükbir güçtür. Siyasi iktidarlar, emeklilerinbilgi ve birikimleriyle, tecrübeleriylekendi güçlerinin farkınavaramamaları için bu gücü emeklidernekleriyle, cemiyetleriyle ya daişbirlikçi Emekli Bir Sen gibiTürk Emekli Sen gibi sahte sendikalarlaeritmeye çalışmaktadır.Emeklileri bütün bunları görereksendikamız DİSK Emekli-Sen’deörgütlenmeye ve birlikte mücadeleetmeye çağırıyoruz. Bu düzen bizleri25 yıl çalıştırıp emekli ettiktensonra zaten açlık ve yoksulluğamahkum etti, insanca onurluca biryaşam için mücadele etmekten başkanedenimiz de, kaybedecek bir şeyimizde yok diye düşünüyorum.<strong>Yürüyüş</strong>: Son olarak eklemekistediğiniz bir şey var mı?Kaşkır: Evet bizler de emeklilersendikası olarak kongreler sürecinegirdik. Ben buradan aynızamanda tüm emekli arkadaşlarımada sesleniyorum; tuttuğunu koparan,devrimci bir Emekli-Sen’i, halktan,emekten ve emekliden yana mücadelecibir Emekli-Sen’i yaratabilmekkendi ellerimizdedir. Aklımızı,tecrübelerimizi ve gücümüzübirleştirerek bu sendikayı, sendikalmücadelede hak ettiği konuma getirebilirizdiye düşünüyorum.OLACAĞIZ! MAHALLELERİMİZİ YIKTIRTMAYACAĞIZ4 3


Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011EMEKTorba Yasa’ya KarşıKitlesel EylemAKP hükümetinin, IMF’nin ve işbirlikçitekellerin direktifleri ile hazırladığıve bugün meclisten geçenTorba Yasa’ya karşı, Herkese SağlıkGüvenli Gelecek Platformu(HSGGP), Kadıköy Altıyol’da toplanarakKadıköy Meydanı’na bir yürüyüşgerçekleştirdi.13 Şubat günü saat 14.00’de KadıköyAltıyol’da toplanan Platform bileşenleriburada kortejler oluşturarakKadıköy Meydanı’na yürüdüler. Enönde “Herkese Sağlık Güvenli Gelecekİçin Birleşik Mücadeleye, TorbaYasa, Daha Fazla Sömürü, GüvencesizGelecek Demektir” yazılı, Platformimzalı pankartlar arkasındabileşenler kendi pankartları, dövizlerive flamaları ile kortejleri oluşturdular.Sloganlarla yürüyüşe geçen kitleyolu trafiğe kapatarak Kadıköy Meydanı’nakadar yürüdü. Kadıköy Meydanı’ndailk önce direnişte olan Bedaşİşçileri adına bir konuşma yapıldı. Konuşmanınardından, Platform adınabasın açıklamasını Emekli-Sen BeyoğluŞube Başkanı Hasan Kaşkırokudu. Basın açıklamasının ardından,direnişte olan PTT İşçileri adına birkonuşma yapıldı.Yapılan açıklamaların ardından, 14Şubat Pazartesigünü saat 19:00’da Şişli Meydanı’ndanAKPİlçe Başkanlığıönüne yapılacakyürüyüşün çağrısıyapıldı veeylem bitirildi. <strong>Yürüyüş</strong>e 550 kişi katıldı.Torba Yasa’ya Hayır14 Şubat günü İstanbul Şişli Camiönünde Herkese Sağlıklı GüvenliGelecek Platformu (HSGGP) tarafındanmeclisten geçen Torba Yasası’nakarşı eylem yapıldı.200 kişinin katıldığı eylemde“Herkese Sağlık Güvenli Gelecekİçin Birleşik Mücadeleye” yazılı pankartaçılarak, yol trafiğe kapatıldı veŞişli AKP ilçe binası önüne yüründü.<strong>Yürüyüş</strong> boyunca “AKP Torbanı AlBaşına Çal, Mısır Halkı Yalnız Değildir,Halkız Haklıyız Kazanacağız”sloganları atıldı.AKP Şişli ilçe binası önüne gelindiğindeburada okunan basın açıklamasında;Torba Yasa’ya karşı karşıbirleşik mücadele çağrısında bulunuldu.Tüm Güvencesizlere KadroVerilsin11 Şubat günü Sağlık ve SosyalHizmet Emekçileri Sendikası (SES)İstanbul Aksaray Haseki HastanesiKardiyoloji Bölümü önünde “4-B 4-C Vekil Taşeron TümGüvencesizlere KadroVerilsin” yazılı pankartıaçarak “Baskılar BiziYıldıramaz, AKP HalkaHesap Verecek, SürgünlerBaskılar Bizi Yıldıramaz”sloganlarıylaeylem yaptılar.Kardiyoloji Bölümüönünden Haseki Eğitimve Araştırma Hastanesi’nekadar yürüyen ellerinde“SözleşmeliKöle Olmayacağız, İşGüvenliği İstiyoruz” yazılı dövizlerolan SES üyeleri adına yapılan açıklamadaTorba Yasa Tasarısı’nın görüşmelerininderhal durdurulmasını,sınırsız sömürüyü yasallaştırmayıhedefleyen hükümlerinin yasadanayıklanarak, geri çekilmesi gerektiğinidile getirdi.Torba Yasa Geri Çekilsin8 Şubat’ta önceki sayımızda verdiğimizİstanbul, Adana, Antalya, İzmir,Aydın, Mersin, Ankara, Samsun,Balıkesir ve Van’da da Torba Yasa’yakarşı eylemler yapıldı.AKP il binaları önüne yürünen veKamu Emekçileri Cephesi’nin dekatıldığı eylemlerde Torba Yasa protestoedilerek geri çekilmesi talep edildi.Mersin’de AKP Akdeniz ilçe binasıönüne yürümek isteyen emekçilerepolis biber gazıyla saldırdı.Polisin saldırısına taleplerinden vazgeçmeyerekcevap veren emekçilerAKP önüne yürüyüşlerini polis saldırısınarağmen sürdürdüler.Yasal Haklarını Almak İçinTaşeron İşçileri İş BıraktıMersin Uluslararası Liman İşletmeciliği(MIP) A.Ş. bünyesinde taşeronolarak faaliyet gösteren UğursanDenizcilik A.Ş. ve ona bağlı olarakfaaliyet gösteren N.Ç. Denizcilik,Kardeşler Denizcilik ve Aypar Denizcilikadlı taşeron firmalarda çalışan250’ye yakın işçi, sigortaprimlerinin tam ödenmesi, fazlamesai ücretlerinin ödenmemesi, işgüvenliği tedbirlerinin uygulanması,keyfi sürelerle çalıştırılmamasıve düşük ücretlere karşıtalepleri kabul edilene kadar iş bıraktılar.4 4<strong>YIKIMA</strong> <strong>KARŞI</strong> <strong>BARİKATLARDA</strong> <strong>MEYDANLARDA</strong>


Torba Yasa, Yasalaştı!AKP Torba Yasa’yı çıkarırken, ‘eleştirmeyecek’‘protesto etmeyeceksin’ diyerek saldırdı...AKP’nin emekçilere kölelik koşullarınıdayatan Torba Yasa Tasarısı 13Şubat’ta gece yarısı saat 01.00’demecliste onaylanarak yasalaştı.AKP’nin kimin iktidarı olduğu buyasayla bir kez daha görüldü. TorbaYasa Tasarısı’yla çıkartılan “mali vesiyasi af”, tekellere “Cumhuriyettarihinin en kapsamlı düzenlemesi”diye göbek attırırken aynı torbadanemekçilere var olan kazanılmış haklarınında gasbı çıktı. Torba YasaTasarısı’yla esnek çalışma, ödünçişçilik, güvencesiz çalışma, sürgünler,zorla fazla mesai yasallaştırılarakemekçiler yasalarla köleleştiriliyor.AKP, emperyalist ve işbirlikçitekellerin iktidarıdır. Torba Yasa bunukanıtlamaktadır. “Torba”daki her şey,emekçilerin kazanılmış haklarını gasbedenyasalar tekellerin isteği doğrultusundaçıkartılan yasalardır.AKP işçinin, memurun, emeklinin,gençliğin, halkın her kesiminin yaşamınıdoğrudan ilgilendiren yasalarıçıkartırken halkın taleplerini hiçbirşekilde dikkate almadı. Dikkate almadığıgibi emekçilerin yasaya muhalefetinibaskı ve terörle sindirmeyeçalıştı. Emekçilere karşı terör estirdi.AKP Torba Yasa’yı çıkarırken,‘eleştirmeyecek’, ‘protesto etmeyeceksin’diyerek saldırdı. Torba Yasaile emekçilere en ağır saldırıları gerçekleştirdi.Ancak AKP ne çıkarttığıkölelik yasalarıyla, ne de terörüylehalkı teslim alamayacak.Devrimciler, devrimci işçi vememurlar 3 Şubat’ta aynı zamandaAKP’nin azgın terörüne karşı militancadirenmiş ve teslim olmayacaklarınıda göstermişlerdir.AKP’nin 3 Şubat’ta Torba Yasa’yıkabul ettirmek için Ankara’da estirdiğiterörü, Torba Yasa’yı protestoeylemine katılanlar şöyle anlatıyorlardı:Meryem ÖZSÖĞÜT: (SES MerkezYönetim Kurulu Üyesi)(...) Yaralananlarolmasına rağmen kitleuzun süre polis barikatınınönünden ayrılmadı.Gaz bombasıyoğunluğu dayanılmazbir hal alınca kontrollübir şekilde geri çekilinmeyebaşlandı.Belirli noktalardatoplanılarak polise karşıdirenildi, barikatkuruldu. Bazı yerlerdeoturma eylemleri yapıldı.(...) Daha sonra saat 16.00'daSakarya Caddesi’nde işçi, memur veemekçiler toplanmaya başlandı. Caddetrafiğe kapatıldı ve burada dayürüyüşe geçildi. Polis burada dabiber ve portakal gazlarıyla saldırdı.Buna rağmen kitle dağılmadı veSakarya Caddesi’ne girdi. Saat16.30'da Sakarya’da binlerce kişiydik.Bu eylemde en önemli nokta, polisinAnkara'da son yıllardaki en yoğun gazbombası kullandığı eylemdi. Bunarağmen eyleme gelen kitle kararlı vedirençliydi. Gazdan göz gözü görmezve insanlar nefes alamaz durumdaykenbile eylem alanını terketmedi.Gürdal İşçi (Devrimci İşçiHareketi): Bizler de burada “TorbaYasa Patrona Zenginlik EmekçiyeAçlıktır Tek Çare Direnmektir -Halk Cephesi” imzalı pankartımızıaçarak kortejde yerimizi aldık. Polisinkurduğu barikatlara kadar bir süresloganlarla yüründü. Panzerlerle,yüzlerce polisle önümüz kesilmişti vesürekli yaptığımız eylemin yasa dışıolduğu anonsu yapılıyordu. Öfkeliydiinsanlar. Barikata ara ara yüklenildiğindegaz sıkarak polis saldırıyordu.Ama geri çekilme olmadı. (...)Tekrar tekrar toplanılıp barikat kurularakdirenişe geçildi. Panzerlerdentazyikli su sıkarak, sürekli gaz bombasıatarak polis saldırıyordu.Tuncer GÜMÜŞ: (Halk Cephesi)TBMM'ye doğru yürüyüşe geçtik.Ziya Gökalp Caddesi’ne gelindiğindepolis emekçilerin yolunu barikatkurarak kapattı. Emekçiler yürüyüşteısrar edince poliste bu kez azgıncasaldırıya geçti. Saldırı sırasında gazbombalarıyla yetinmeyen polis plastikmermi atmaya basladı.Onur KESİMAL: (Dev-Genç)Biz de DEV-GENÇ'liler olarak işçilerin,emekçilerin yanındaydık. Omuzomuzaydık. Direnmekte ısrar ettiktensonra hiçbir gücün önümüzde duramayacağınıDEV-GENÇ'lilerin birsenede iki defa meclise yürümelerindenbiliyoruz.*AKP, emperyalist ve işbirlikçitekellerin istekleri doğrultusunda TorbaYasa Tasarısı’nı onayladı. Ancaktasarıdaki üç maddeyi geri çekmekzorunda kaldı. Bu maddeler: Evdençalışma, uzaktan çalışma gibi esnekçalışma biçimlerini yaygınlaştıran76. madde, işçinin ihbar ve kıdem tazminatkaybına neden olan denemesüresini dört aya çıkartan 77. maddeile turizm sektöründe çalışan işçilerindenkleştirme süresini dört ayakadar uzatan 78. madde Torba YasaTasarısı’ndan çıkartıldı. Ayrıca emekçilerinTorba Yasa Tasarısı’nın geriçekilmesi için protesto eylemleri desürüyor.Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011OLACAĞIZ! MAHALLELERİMİZİ YIKTIRTMAYACAĞIZ4 5


Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat201124 Şubat 2011’de kontrgerilla şeflerindenMehmet Ağar’ın yargılandığıdavaya devam edilecek.Savcının esas hakkındaki görüşünübelirttiği ve Ağar hakkında sadeceve sadece 6 aydan 1 yıla kadar hapiscezasının istendiği dava açık ki, Ağar’ıkoruma ve aklama davası olaraksonuçlandırılmak istenmektedir.Bunun açık bir göstergesi de budavanın hukuken mağdur olan taraflarınınmüdahil olma taleplerinin ısrarlamahkeme heyeti tarafındanreddediliyor olmasıdır.Ağar’ın suçu sabittir. Ki, bunu“1000 operasyon yaptık” diyerekitiraf etmiştir.Ağar, ‘Ne yaptıysak DEVLET içinyaptık, ne yaptıysak DEVLETİN BİL-GİSİ dahilinde yaptık...’ demiştir.Peki böyle açık bir itirafın sahibiyleilgili bugüne kadar ne yapıldı?Uzun yıllar milletvekili dokunulmazlığıbahane edildi.Ağar, şimdi milletvekili değil.Resmen dokunulmazlığı yok ancakyine AKP tarafından dokunulmazlıkzırhıyla korunmaktadır.Kimse Ağar hakkında açılan davaile Ağar’ın yargılanacağını söylemesin.Bu dava, Ağar’ı aklama davasıdır.Davanın bugüne kadar olan seyribunu defalarca göstermiştir.Ağar, bu mahkemede “yaptık”dediği 1000 operasyondan yargılanmıyor.Kayıplardan, işkencelerden, infazlardan,katliamlardanyargılanmıyor. AKP’nin de öyle birniyeti hiç olmadı.Mehmet Ağar’ın 1000 operasyonuiçinde yüzlerce devrimcininkatledilmesi var. Ancak bu davadabunlar da yer almıyor.Doğrudan Ağar’ın sorumluluğundakatledilen devrimcilerin avu-Ağar’ı Yargılamayan AKP,Susurluk’un, Ergenekon’unDışında Değil, İçindedirkatları ve aileleri, bu davaya müdahilolmak istediler. Reddedildiler.Örneğin, 13 Şubat 2010 tarihindekidu ruş ma da, 9 Şu bat 1996’da kat -ledilen 3 devrimci Me ral Ak pı nar,Ay ten Kor ku lu ve Fu at Perk’inaileleri adına Halkın Hukuk Bürosuavukatları müdahil olma talebinde bulundular.Talep yine reddedildi.Bunların dışında; Halkın HukukBürosu yar gı la ma nın ba şın dan iti -ba ren, her cel se baş ka bir kat li amdakat le di len dev rim ci le rin ai le le ri adı -na müdahale başvurusunda bulundu .Bugüne kadar 12 Temmuz 1991 Katliamıiçin, 16/17 Nisan 1992 Katliamıiçin, 13 Temmuz 1992 tarihindeKasımpaşa’da katledilen Nurten Demir,İs ma il Akar çeş me, 23 Ni san1993’te Rahmanlar’da katledilen İbrahimYalçın, 13 Ağustos 1993’te Perpa’dakatledilenler için, 24 Mart1994’te Bah çe li ev ler’de katledilenİbrahim Yalçın Arkan, Recai Dinçelve Avni Turan için, 28 Ey lül1994’te Beşiktaş’ta katledilen Fu atErdoğan, Elmas Yalçın ve İsmet Erdoğan için müdahillik talebinde bulunuldu.Ancak Halkın Hukuk Bürosu’nunbu talebi mahkeme tarafından "MehmetAğar’ın yar gı lan dı ğı suç ba kı -mın dan doğ ru dan za rar gör dük le rihususu sabit olmadığından" gerekçesiylered dedildi.Müdahil olma talebi halka karşısuçlarda kabul edilmiyor. AmaAKP’nin işine yarayacak noktalardaoligarşi içi çatışmada kabul ediliyor.Mesela, Balyoz davasında AbdurrahmanDilipaklar’ın ve Özgür-Der’inmüdahillik talepleri kabul edilmiştir.Ancak bugüne kadar yüzlerce işkence,infaz, kayıp, katliam davalarınınhiç birisinde katledilendevrimcilerin yakınlarının müdahilolma taleplerinin bir kez bile kabuledildiği görülmemiştir. Oligarşinintüm iktidarları ve mahkemeleri halka,devrimcilere karşı işlenmiş suçlardakatlilleri, işkencecileri korumuştur.Halkın Hukuk Bürosu avukatlarınınmüdahil olma taleplerinin her celsedeısrarla reddedilmesinin başka biranlamı yoktur.Mehmet Ağar davasıAKP’nin Susurluk’lauzlaşmasının davasıdırBu davanın şekillendirilişiAKP’nin Susurluk’u yargılama niyetve kararlılığının olmadığının, 1000operasyonun dosyalarının kapağınıbile aralamaya niyetinin olmadığınınkanıtıdır.Ağar, açılan bu davada halka karşıişlediği suçlardan yargılanmıyor."Uyuşturucu ve silah kaçakçılığına bu laş tı ğı”, "Sah te ev rak tan -zim etmek” ve "dev le tinen van te rin de ki si lah la rı da -ğıtmaktan” yargılanıyor.Bu yargılamanın gerçek bir yargılamaolmadığını bildiği için Ağarkatıldığı bir du ruşma da; “Hakkımdakiiddialara gülüp geçiyorum”, “Kayıpsi lah lar hak kın da bil gim yok.”,“Kor kut Eken kah ra man bir su -baydır.”, “MGK’dan özel harekat dairesi ku rul ma sı ta li ma tı al dım.”diyerek yaptığı hiçbir şeyin devletinbilgisi dışında olmadığını söylüyor.Yine Ağar yaptığı bir açıklamada“herşey MGK’nın bilgisi dahilinde,eğer sorulacak bir şey varsa, çağırındev le tin zir ve si ni ora da ko nu şa -lım...” di yordu.Bu dava AKP’nin1000 operasyonudevralma davasıdırAKP bugüne kadar riyakarca kayıpların,katliamların aklanmasından,“karanlık güçlerle, çetelerlehesaplaşmaktan” bahsetti. Halkı yalanlarlaoyaladı. Fakat bugüne kadarhalka ve devrimcilere karşı işlenen4 6<strong>YIKIMA</strong> <strong>KARŞI</strong> <strong>BARİKATLARDA</strong> <strong>MEYDANLARDA</strong>


suçların hiçbirisini gündemine bile almadı.AKP halka karşı işlenmiş suçlarıancak oligarşi içi çatışmalardakullanmak için gündeme getirdi.AKP, bu davada Mehmet Ağar’ıaklayarak devleti aklamak istiyor.Çünkü, Ağarlar’ın ‘ne yap tıy sakdevlet için yap tık, ne yap tıy sakdevletin bilgisi dahilinde yaptık...’dediğini, bugün Erdoğanlar yapmaktadırlar.Bugün “devletin bekası için” halkakarşı suç işleyenler AKP’lilerdir. Butür davalarda katliamcılığıyla teşhirolmuş Ağar gibi katilleri aklayarakkontrgerilla devletini aklamaktır.Mehmet Ağar kimdir?Görevi; Amerika ve işbirlikçi iktidar lar adı na, hal ka kar şı sa va ştakontrgerilla faaliyetleri örgütlemek.Suçları; 20 Ka sım 1980’de Hayrettin Eren’in kaybedilmesinde veAhmet Karlangaç’ın işkenceyle katledilmesinde,Eylül 1980’de, FarukTuna’nın işkencede katledilmesinde,18 Mart 1981’de Ba kır köy’de AbdullahGö za lan’ın, 3 Ni san 1981’deKaraköy’de Mehmet Selim Yücel’inve Kü çük köy’de Mus ta fa Işık’ın, 7Nisan 1981’de Küçükköy’de SelçukKü çük çift çi’nin, Ha zi ran 1982’de;Mas lak’ta, Tah sin El van’ın in fazedilmelerinde yeralmak.Bu katliamlarının, işkencelerininödülü Ankara Emniyet Müdürlüğü oldu.İş ken ce mer ke zi DAL (De rinAraş tır ma lar La bo ra tua rı), onun yö -ne ti min de çok da ha “yo ğun” ça lı ştı.Ankara’da kitle örgütleri, sosyalistder gi bü ro la rı na karşı, po lis bas -kınları süreklileştirildi.Halka karşı işlediği suçların ödü -lü olarak, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’negetirildi.14 Mart 1991: İstanbul Belgradkapı’daYu suf Eriş ti ve 27 Ekim1991’de Hüseyin Toraman, gözaltınaalınarak kaybedildiler.İn faz lar, gö zal tın da te ca vüz ler,Ağar’la birlikte İstanbul’da daha yoğunolarak uygulandı.12 Temmuz 1991’de 10 devrimcionun talimatları ve yönetiminde katledildi.Ölüm mangalarına "he pi ni -zi tebrik ediyorum gözlerinizdenöpü yo rum" mesajı gönderdi.İstanbul’daki başarılı çalışmalarının(!)ödülü, Erzurum Valiliği’ne vedevamında Emniyet Genel Müdürlüğü’neatan mak ol du.Gazi katliamı Ağar’ın örgütlediğikon tra ekip ler ta ra fın dan ya pıl dı.Halka karşı savaş, ülke çapında görülmemişboyutlarda tırmandırıldı.Yine terfi etti. DYP’den milletvekilli ği ile ödül len di ril di. Re fah yolhü kü me tin de, önce Adalet Bakanlığısonra İçişleri Bakanlığı yaptı.Fazla teşhir olduğu için şimdilik birkenara atıldı..200’e yakınsubayın“darbe hazırlığı iddiası”yla yargılandığı“Balyoz Davası”nda, 11 Şubat’takiduruşmada, 163 sanık hakkında tutuklamakararı çıktı.Bundan sonraki gelişmeler ilginçti...Sanıklar, kararı duruşma salonundahep bir ağızdan HarbiyeMarşı’nı okuyarak karşıladılar.Duruşma salonlarını böyle marşlarla,sloganlarla çınlatmak, bizim,devrimcilerin geleneğiydi ve üstelik bizmahkeme salonlarında bunu yapmayabaşlarken, yargıç makamında, subaylarvardı...Biz duruşma salonlarında he marşsöyleyişimizde, saldırıya uğramıştık vesaldıranlar da, Silivri’deki mahkeme salonundaHarbiye Marşı’nı söyleyenlerdi.O salonda Harbiye Marşı’nı söyleyenişkenceciler, katliamcılar! Marş söyleyenDemokrasiyi, hakkı,hukuku, direnişi keşfedenkatiller ordusututsakları susturmak için tutsakları duruşmasalonlarında kaç kez işkencelerdengeçirdiğinizi hatırlıyor musunuz?.. Marşsöylediler diye tutsakları duruşmalardanatan sizin emrinizdeki apoletli hakimlerihatırlıyor musunuz?*Tutuklama kararının “tutuklu yakınları”nında tepkisine yolaçtı.Tutuklanan generallerin ve diğer subaylarıyakınları, Beşiktaş’ta adliyeönünde yolu trafiğe keserek sloganlarattılar..Bakın şu tarihin işine!Ey generallerin yakınları; Devrimcitutsak yakınlarına, Metris önündeyol kesti diye kaç kez sizin kocalarınızınemirleriyle saldırıldı biliyor musunuz?İyi bilirsiniz!*Sanıklardan Org. Çetin Doğan,İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’negelişinde şöyle demiş: “Sen yanmazsan,ben yanmazsam, nasıl çıkar karanlıklaraydınlığa. Ben de bir mumgibi yanıyorum”.Bu şiir Nazım’ın en güzel şiirlerindenbiridir. Ve siz, eli kanlı generaller,okuduğunuz bu şiirleri okuldefterine yazdı diye, evinde bulundurdudiye, insanları işkencelerden geçiriyor,hapsediyordunuz...*Balyoz Davası sanıklarından jandarmakurmay albay Mustafa Önsel de3 günlük açlık grevi yapacağını açıkladı.Adliye önünde yol kesmeler, açlıkgrevleri, siyasi savunmalar, bunları hepbizden öğrendiniz. Biz de bunları, sizinzulmünüze karşı geliştirmiştik.Şimdi bizim maruz kaldığımız baskıların,hukuksuzlukların binde birine ancakmaruz kaldığınız halde nasıl hemendireniş silahına, hukuka sarılıyorsunuz!Müstahaktır size. Bize yaptıklarınızınyüzde birini bile yaşasanız, yetersize, kendi faşizminizi,zalimliğinizi AKP’nin suretinde görürsünüzo zaman... Hanginiz, –AKPmi, TSK mı daha faşist?– Görünenaçık; al birini vur ötekine...Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011OLACAĞIZ! MAHALLELERİMİZİ YIKTIRTMAYACAĞIZ4 7


İzmir Tecrite Karşı MücadelePlatformu KırıklarF Tipi Hapishanesi önündesevklerle ilgili bir basın açıklamasıyaptı.16 Şubat’ta yapılan eylemdeaçıklama yapan HalkCephesi’nden Selda Buluttutsaklara sahip çıkmanınönemine dikkat çekti. Eylemde“Devrimci TutsaklarOnurumuzdur, Tecrite Son,Sürgün Sevklere Son, TecritÖldürür Dayanışma Yaşatır,Yaşasın Devrimci Dayanışma”sloganları atıldı.İzmir'de bildiridağıtımıTecrite Karşı MücadelePlatformu, Kemeraltı girişinde11 Şubat’ta bildiri dağıtmıyaptı. "HapishanelerdeSürgün Sevklere Son" başlıklıbildirilerde hapishanelerinbirer işkencehaneyedönüştüğü anlatıldı. 1 saat sürendağıtımda tecrite karşı duyarlıolma çağrısı da yapıldı.HASTA TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK!Hasta tutsakların serbest bırakılmasıtalebiyle her Cuma İstiklal Caddesi’ndeyapılan eylem bu hafta dagerçekleştirildi.Eylemde “Hasta Tutsaklar SerbestBırakılsın” sloganının Türkçe veArapça yazıldığı bir pankart taşındı.Her hafta olduğu gibi eylemin ortalarındaİstiklal Caddesi’nde oturarakÇav Bella şarkısını söyleyen eylemciler,hasta tutsakların isimlerini tek tekokuyarak hasta tutsaklara özgürlük talepleriniyinelediler.<strong>Yürüyüş</strong>e devam eden kitle GalatasarayLisesi' ne geldi. Veysel Şahinokuduğu açıklamada "Tecritve tretman" politikasına değinerekbunlara son verilmesiniistedi ve hasta tutsaklar içinmücadele çağrısında bulundu.Açıklamada; “Gırtlak kanseriMehmet Aras, ağır hastalıklarlaboğuşan Mahmut Aslan,kan kanseri Abdülsamet Çelik,kronik kalp, yüksek tansiyonve zehirli guatr hastası MehmetEmin Özkan, mide ülseri, kemikerimesi, böbrek yetmezliği, bel fıtığıolan İzzet Turan, mesane kanseri TaylanÇintay ve akciğer kanseri GülayÇetin... belki biz bu satırları okurkenyaşamını yitirecek. Ve adlarını buradayazamayacağımız kadar çok tutsak, bizçaba göstermezsek, biz onları tecritaltında katleden devletin yakasınayapışmazsak birer birer hayatlarınıkaybedecekler. İzin vermeyelim! Onlarıntek tek katledilmesine müsaadeetmeyelim! Devrimci tutsaklar bu ülkeninonurudur. Onurumuzu koruyalım!”denildi.Sayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011Kurtaran değilöldüren devletBoğuluyoruz diyordu işçiler, boğuluyoruz.Ama kimse kurtaramadıonları.. Çünkü onları kurtaracak birdevletin olmadığı bir ülkenin işçisiydiler..3 Şubat’ta Ankara Organize SanayiBölgesi (OSTİM) ve İvedik’te 2 ayrıpatlama yaşanmış birinci patlamanınolduğu OSTİM’de 9 işçi, ikinci patlamanınolduğu İvedik Organize SanayiBölgesinde ise 11 kişi yaşamınıyitirmiş toplam 53 işçi de yaralanmıştı.“İş kazaları” adı altında gerekligüvenlik önlemleri alınmadığı için heryıl yüzlerce işçi katlediliyor. 20 işçininyaşamını yitirdiği bu patlama dakaza değil KATLİAMDIR. Bu katliamlarınbirinci dereceden sorumlusudevlettir. Öldürmek devletin en iyi bildiğiişlerden birisidir.İvedik Organize Sanayi’indeNetsan Şirketi’ndeyaşamını yitiren bazı işçilerinYANARAK değil, BO-ĞULARAK öldüğüöğrenildi. Patlama sonrasındaçıkan yangın esnasındafabrikanın bodrum katındabulunan işçiler, itfaiyeninfazla su sıkması sonucundaboğularak öldü. Fabrikanınbodrum katında mahsur kalanişçiler, gece geç saatlerekadar cep telefonuyla ailelerinemesaj atıp yardım istediler.Ancak yardım yerine sugeldi; işçileri itfaiyenin çokfazla sıktığı su ile boğularaköldüler. İşçilerin ailelerineçektikleri son mesajlarının“boğulacağız” yazılı mesajolduğu öğrenildi.Batman'dapatlama!3 işçi dahakatledildiBatman'da Türkiye Petrolleri Anonim OrtaklığıTPAO'ya ait Şelmo Petrol Sahası'ndakitesislerde gaz sıkışması sonucupatlama meydana geldi. Patlama sonucundaalınan ilk haberlere göre 3 kişi katledildi. İşkazası adı altında katliamlar sürüyor. Yine belirtmekistiyoruz: Bu katliamların çoğu haberbile olmuyor.Son 10 gün içinde onlarca işçinin katledildiğiiş cinayatlerinin arka arkaya gelmesindenkaynaklı oluşan duyarlılıktan dolayı butür iş cinayetleri haber oluyor. Oysa ülkemizdeher iki dakikadan bir “iş kazası” adı altındacinayetler işleniyor.OLACAĞIZ! MAHALLELERİMİZİ YIKTIRTMAYACAĞIZ4 9


Halklar Hedefini BüyütmelidirKırıntılar Değil, Bağımsızlık, Demokrasi ve Sosyalizm İstiyoruzSayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011“Tunus ve Mısır'daki halk ayaklanmalarınınardından, Körfez ülkesiBahreyn ve Libya'da da gösterilerbaşladı.”16 Şubat tarihli gazeteler, hemenhepsi aynı kelimelerle bu haberi verdiler.Tunus’tan sonra benzer cümleler,Cezayir için, sonra Ürdün, Fas veYemen için de kurulmuştu. Devrimoralarda da başladı denilmişti. Ne zamanbaşladı, bitti mi, nasıl bitti?Devrim kelimesi bilinçli ve iradi şekildeucuzlatıldığı için, bu sorularıntarihi bir cevabı yok. Bırakın tarihselbir cevabı, gazete sayfalarında “habertakibi” anlamında bile bir cevabıyok. Çünkü “devrim” manşetleriatanlar, gerçekte o devrimi ciddiye almıyorlar,dahası onun bir devrim olmadığınınen fazla onlar farkında.Emperyalizm, dünya halklarınınküçük burjuva diktatörlüklere ve oligarşikdiktatörlüklere karşı tepkilerinibüyük ölçüde kendi denetimi altınaalarak adeta “nereye kadar gidip,nerede duracaklarını” belirliyor.11 Şubat’ta bir kutlama vardı Kahire’dekiTahrir Meydanı’nda.Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’ingörevini bırakması ve ordununyönetimi devralması bir“zafer” olarak kutlanıyordu. “Muhalefetinlideri” olarak halka kabulettirilmeye çalışılan emperyalizminmemuru MuhammedEl Baradey, “Bugün hayatımın enmutlu günü” diyordu mikrofonlara.Ordu yönetime el koyuyorduve Tahrir Meydanı’nda zafer türkülerisöyleniyordu. Bu tabloda birçarpıklık, bir çelişki yok mu?O ordu ki, Hüsnü Mübarek’inonlarca yıl süren baskıcı iktidarında“baskıyı” fiilen uygulayan ordu değilmiydi peki? İşkencelerin, katliamlarınsorumlusu olan ordu değil miydi?Tahrir Meydanı’ndaki o günkütablo, devrimci bir hedeften uzaklaştırılankitlelerin nasıl düzen içideğişikliklerin aracı haline getirilebildiğininkanıtıdır.Kitleler devrim adına, demokrasiadına, en geri düzen içi değişikliklerikabul etme noktasına geriletilmişlerdir.Olan budur.Emperyalist ve işbirlikçi basınyayın organlarının, işbirlikçi burjuvave küçük burjuva politikacıların yönlendirmesiyle,her şey “Mübarek’ingitmesi”ne indirgenmiş, önce Mübarek’inkendi yardımcısını görevegetirmesi bile “devrimin bir parçası”olarak zafer sayılmış, ardından da ordununyönetime el koyması aynı şekildekarşılanmıştır. Bu düzen içi, gericibir kesimin gidip yerine bir başkagerici kesimin geldiği koltuk devirleri,“diktatörlerin bir bir devrilmesi”olarak sunulmuştur. Kendilerinesosyalist, Marksist-Leninistdiyen solun bile ağzına pelesenk olan“domino taşı teorisi”yle adeta tümOrtadoğu’da Kuzey Afrika’da devrimlerdönemi başlamış gibi bir havaDevrimin tanımını yapan,devrimlerle tarihler yazanMarksist-Leninist teoridenbeslenenlerin sorumsuzca,yüzeysel bir şekilde bugelişmelere “devrim”demeleri kabul edilemez.yaratılmıştır.Alternatifsiz ve öndersiz olan kitlelere,işte bu ortamda, düzen içi değişikliklerkabul ettirilmektedir.Kitlelerin halk hareketini, bir halkiktidarına kadar sürdürememeleri,alternatifsizlik ve öndersizlik koşullarındadoğal bir sonuçtur.“NATO’ya, CENTO’yaBağlıyız” ÇizgisindekiMısır OrdusuHatırlanacaktır, ülkemizde gerçekleştirilencuntaların “klişe” açıklamalarındanbiri, cuntanın “NA-TO’ya, CENTO’ya bağlılığını” açıklamasıdır.Bu açıklamanın anlamı,emperyalizme bağlılığın aynen sürdürüleceğigüvencesidir.Mübarek “diktatörlüğü”nün ardındanyönetime el koyan Mısır ordusununilk işi de emperyalizme ve işbirlikçilerebu güvenceyi vermek oldu:“Ordu yetkilileri, bölgesel veuluslararası bütün anlaşmalara sadıkkalacaklarını duyurdu. Böylece ordu,Mısır’ın İsrail’le 1979’da imzaladığıbarış anlaşmasının yürürlüktekalacağının sinyallerinivererek, Batı’nın içine suserpti.” (13 Şubat 2011, Cumhuriyet)Ordunun bu açıklaması, Mısır’daneyin değişip değişmediğinedair temel bir fikir vermektedir.Bugün Mısır’da geceleri sokağaçıkma yasağı sürmektedir;meydandaki çadırlar ordutarafından kaldırılmıştır ve ordu gösterileresaldırmaya başlamıştır.Mısır’daki halk hareketi, mevcutdüzen içi sınırlarda dahi iktidarı devralabilecekbir örgütlülük ve alternatifesahip olmadığı için, emperyalistlerve işbirlikçileri, süreci istedikleri5 0<strong>YIKIMA</strong> <strong>KARŞI</strong> <strong>BARİKATLARDA</strong> <strong>MEYDANLARDA</strong>


Faruk Ereren DavasıAlmanya’nın YargısınınAynasıdırAlmanya Düsseldorf Hapishanesi’nde 4 yıldır tecrit koşullarında tutulanve mahkemesi Düsseldorf YüksekEyalet Mahkemesi’nde 2 yıldır devameden devrimci tutsak Faruk Ereren’indavasında sona geliniyor.Ancak bu dava Almanya yargısıaçısından hukukun nasıl katledildiğinigösteren bir aynadır. Ağızlarını heraçtıklarında demokrasi ve hukuktanAVRUPA’dakiBİZAvrupa’nın kimi şehirlerinde birsüredir, Almanya’daki tutsak devrimcilereuygulanan tecrit politikasınıprotesto için bir kampanya yürütülüyor.Bu kampanya çerçevesinde; Amsterdam’danHamburg’a, Viyana’danParis’e, Berlin’den Londra’ya kadarbirçok şehirde halka tecrit gerçeği anlatılıyor.Bildiriler dağıtılıp, stantlaraçılarak, imzalar toplanıyor, pankartlarasılıyor.Bu kampanya ile; Alman emperyalizminintecrit politikası tartıştırılıyor.Avrupa emperyalizminin demokratikhaklara düşmanlığı bir kezdaha gözler önüne seriliyor.Diğer yandan devrimci tutsaklarsahiplenilerek, tecrit saldırısı karşısındayalnız bırakılmayacakları gösteriliyorherkese. Ve tecrite karşı mücadeleçağrısı yapılıyor.Sürdürülen kampanya, tecrite karşısürdürülen mücadelenin bir parçasıdır.Bir yanıyla kampanya, Avru-dem vuran, başkaülkelere hukuk dersiveren Almanyadevleti ve yargısı,Faruk Ereren davasındaiki yıldırhiçbir somut delilbulamamıştır.Defalarca FarukEreren’e pazarlıkteklifinde bulunmuşlardır, Türkiyefaşizmine iade etmekletehdit etmiş ve şantaj yapmışlardır.Bunların hiçbirisine boyuneğmeyen Faruk Ereren’eceza verip intikam almak istemişlerve bu sefer de işkenceci Türkpolislerle kafa kafaya verip, onurunu,namusunu satan ve bir işbirlikçi itirafçıolan Semih Genç’e dikte ettirdiklerinisöyletmiş ve bunu Faruk Ereren’ekarşı kullanmışlardır.pa’da demokrasi mücadelesinin nasılverilmesi gerektiği konusunda da örnektir.Avrupa’da dademokratikmücadeledeörnekleryaratacağızİşbirlikçi Semih Genç’in yalanlarınıçürüten onlarca tanık ve belgemahkeme heyeti tarafından red edilmişve avukatların gösterdiği hiçbir tanıkdinlenmemiştir.Gerekçe ise ‘onlar örgüt elemanları’dır.Mahkeme için doğrunun ortayaçıkması önemli değildir, doğruyu‘örgüt elemanları’ da söylese yinede o doğru değildir, doğru olan işkencecipolisin istediğini söyleyen işbirlikçininYALANLARIDIR.Çünkü ceza verilmesi gerekenTürkiyeli bir devrimcidir. Gelinennoktada mahkeme Faruk Ereren hakkındaki129 b maddesini iptal edip, işbirlikçiSemih Genç’in YALANLA-RI doğrultusunda eylem talimati vermektenmüebbetle yargılamakta. 10Şubat’ta savcı, avukatların itirazlarınarağmen Mütala okumaya başlamıştır.22 Şubat’ta devam edecek olandavada 2 Mart’ta da kararın açıklanmasıbekleniyor.Bugün yürütülen kampanyanınböylesine önemli bir yanı vardır. Dağıtılanher bildiride, asılan her pankartve afişte tecrit gerçeğini anlatırkenaynı zamanda demokratik haklar içindemücadele ediyoruz.Avrupa emperyalizmi, demokratikmücadele geleneğine sahip olmasına,haklar ve özgürlükleri içeren yasalarıntarihsel beşiği olmasına rağmen,bugün haklar ve özgürlükler mücadelesinitamamen tasfiye etmeye çalışmaktadır.Avrupa’da her emperyalist ülkeyeni baskı yasaları çıkararak, haklarıgasbetmekte, “terörizm” demagojisiyaparak, bunun arkasına gizlenerekhaklara saldırmaktadır.Avrupa emperyalizmi, haklar veözgürlükler mücadelesini hele kigöçmen halklar veriyorsa, onu suç sayanbir politika içindedir. Yasakçılık,baskı, tutuklamalar göçmen halklarakarşı politikası olmuştur.Demokratik hak ve özgürlüklermücadelesinde “yaprak kımıldamadığı”koşullarda mücadele etmek,örnek olmak önemlidir. Bunun içinbüyük bedeller ödemek ise işin bir diğeryanıdır. Yeni gelenekler ancak bedellergöze alınarak yaratılabilir.Kampanyamızın önemi buradadır!Bunun için kampanyamızı herkese anlatmalıyız.Sayı Sayı : : 256 212<strong>Yürüyüş</strong>2021 Şubat Mart2011 2010OLACAĞIZ! MAHALLELERİMİZİ YIKTIRTMAYACAĞIZ53


değinmeleryeniSayı : 256<strong>Yürüyüş</strong>20 Şubat2011pişmanlığa hakkıolmayanlarSöylediği yalanlarla Amerika’nın Irak işgalineadeta gerekçe hazırlayan Iraklı Kimya MühendisiRafid Ahmed Alwan, “Irak’ın biyolojik silahlarasahip olduğunu” söylerken yalan söylediğiniancak, “Irak’a özgürlük getirmenin başka yoluolmadığını” söylerek pişman olmadığını belirtmiş.Ve demiş ki: “Bana bir yalan söyleyerek Irakrejimini devirme şansı verilmişti...”Senin pişman olma hakkın yok zaten; dünyanınen alçak adamlarından biri olduğuna kuşku yok.Ülkesinin kapısını düşmana açan ve düşmanınyüzbinlerce Iraklı’yı katlettiği bir ülkede, o kapıyıaçanın pişmanlığa hakkı yoktur.ÇizgiyleO bombalarbir gün patlayacakIMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn,şöyle diyor:“Gelecek on yılda 400 milyon genç insanküresel istihdam piyasasına dahilolacak. Bu hükümetler için ürkütücü bir sorun.”Kahn, Mısır ve Tunus için de “ben demiştim”diyor.<strong>Ders</strong>in tabii. Zaten o işsizlik, açlık, yoksulluksizin başınızın altından çıkıyor.Kahin Kahn, genç işsizliği de, “tıklayanbir saatli bomba”ya benzetmiş.Sosyal patlamalar, saatli bombalar...Burjuva ekonomistlerin dilinden düşmeyenbu tanımlar, burjuvazinin nasıl hep bir kabusiçinde yaşadığınıgösteriyor...Ancakgeleceğeumutlabakanlar,ona sahipolurlarVictor HugoPİŞKİNLİK...İçişleri Bakanı BeşirAtalay gazetecilerin gözaltınaalınmasından sonra“Dünyanın basın özgürlüğüaçısından en demokratikülkesiyiz” buyurmuş.En demokratiğini bilmiyoruzama en pişkinbakanı olduğunuz kesin.KORKU...Korkunun kol gezdiği yerlerden biri de TayipErdoğan ve çevresi..Hem de nasıl bir kol gezmeArtık Tayyip ve şürekası gölgelerinden korkuyorlaranlaşılan...Geçen hafta, Erdoğan’ın Adapazarı’na gelişindeyoğun güvenlik önlemi alınmış...Bu arada Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş.’deBaşbakan varken bir arıza olmasın diye, 3 kişilikarıza ekibini Başbakan’ın geçeceği yerleregöndemiş... Ama korkunun derecesini bilemezlerdionlar..Özel Harekat polisleri şüphelendikleri 3 görevliyicadde ortasında yere yatırıp 15 dakikaboyunca sorgulamışlar..Sokak ortasında aleni sorgu, hem korkunun,hem bu ülkedeki demokrasinin resmi olarak kayıtlarageçti...5 4

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!