10.07.2015 Views

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

BİTMEMİŞ BİR PROJE OLARAK BEDEN 39Medeni beden, birbirlerine zıt özleri olduğu kabul edilen doğa/kültür kavramçifti arasındaki ikili karşıtlığın kültür kutbunda duran bedendir. Beden artık‘doğal’ olarak davranmaz, aksine kişiler onu nasıl kullanacakları, yani belirlibir kültür <strong>ve</strong> topluma özgü ‘beden teknikleri’ (Mauss, 1973) konusunda uzmanlaşırlar.Yürümek, konuşmak gibi basit davranışlar bile eğitim, taklit <strong>ve</strong> toplumsalpratikler yoluyla biçimlenen davranışlar haline dönüşür. Bu bir anlamdahayvanın doğal dünyasından insanın kültürüne geçiştir. Bedenin medenileşmesisürecinin en önemli özelliklerinden biri kişilerin varlıklarını hayvani olarakalgıladıkları her türlü davranışın karşısında tanımlama çabasıdır. Medenibeden, hayvanların aksine, anlık hazlardan daha yüksek idealler için vazgeçebilenbedendir. Bu bağlamda, ahlak felsefesinde, tinsel <strong>ve</strong>ya entelektüel değerleri,kültürel bakımdan rafine olmayı hiç dikkate almadan, mutluluğun anlık duyumsalhazlardan meydana geldiğini savunan hazcı felsefelere, insan varlığınıhayvanla <strong>ve</strong>ya domuzla bir tuttuğu için ‘domuz felsefesi’ (Cevizci, 1999: 266)denmesi bir rastlantı olmasa gerek.Elias’ın çalışması belirli bir tarihî dönemi kapsıyor olsa da, daha ileriki dönemlerdeBatı’da ortaya çıkan, bedenin değiştirilebilirliği ön kabulüne dayanan,bedeni bir proje olarak algılayan görüşün ardında yatan etmenleri anlamamızısağlıyor; bedenin bir proje haline gelmesi onun görünüş, boyut, biçim <strong>ve</strong> hattaiçeriğinin, sahibinin tasarımına uygun olarak yeniden şekillendirilebileceği fikriniiçeriyor (Shilling, 1993). Proje haline gelen beden kişinin kimliğinin bir parçasıhaline dönüşüp, bu kimliğe uygun olarak yeniden inşa edilmeye çalışılıyor.Güzel insanlar nerede?Bugün Türkiye’de ‘Siyah’ <strong>ve</strong> ‘Beyaz’ Türk’ler arasında yapılan ayrım bir anlamdabu süreçten geçmiş <strong>ve</strong> geçmemiş insanlar arasında yapılan ayrımdır. ‘Beyaz’Türklüğü Batılılaşmış, Avrupai yaşam tarzını benimsemiş, şehirli, eğitimli, özellikleüst <strong>ve</strong> üst-orta sınıflara ait kişiler temsil etmektedir. ‘Beyaz Türk’ün ayırtedici nitelikleri arasında fiziki özellikler de oldukça önemli bir yer tutmakta yakışıklılık,gençlik, açık ten <strong>ve</strong> özellikle de bıyıksızlık ön plana çıkmaktadır. Doğululuğu,dolayısıyla taşralılığı <strong>ve</strong> gem vurulmamış güdüleri çağrıştıran esmerlikise hayvanilikle ilişkilendirilmektedir. Aktüel dergisi ‘Güzel insanlar nerede?’sorusunu sorduğu ‘Beyaz Türkler e<strong>ve</strong> sığındı’ başlıklı yazısında ‘Nüfusun azımsanmayacakbir bölümünü artık “siyah Türkler”in oluşturduğu İstanbul’da restoran,bar, gece kulübü <strong>ve</strong> diskolarda boy göstermeye başlayan yeni “esmer”çehre, gece hayatının eski “beyaz” yüzüne alışmış olanları yeni arayışlara itti’diyor. Mehmet Altan ise 1993 Doğru Yol Partisi Kongresi hakkındaki izlenimlerinişu sözlerle aktarıyor: ‘Ter... İtiş-kakış... Alkış... Islık... Düzensizlik... Bağırmaçağırma... Hamasi nutuklar... Sıcak... Esmer kafalar, pos bıyıklar... Doğrusu birtaşra panayırını anımsatan tüm bunlar, Türkiye’nin geleceğini taciz etmekte...’

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!