10.07.2015 Views

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

‘UYGARLIK SÜRECİ’ KAVRAMI AÇISINDAN BİR MUKAYESE 33mı, baştan itibaren daha yavaş bir da<strong>ve</strong>tiyeye işaret etmesiyle, daha kısıtlayıcı<strong>ve</strong> katı görülmektedir. Ancak Batı kültürü, özel iç alanlarda, kişisel yaşamın bütünyönlerine daha hızla nüfuz edecektir. Bu fenomen, Osmanlı örneğinde, dışarıdandevletin/resmî dinsel ideolojik denetimin doğrudan müdahale etmediğiev ortamını, bu kültür değişiminin uygulanabileceği nispeten özgür ortamlarkılmıştır. Ancak, gerek Osmanlı gerek <strong>Japon</strong> örneğinde, ev mekânlarında, dışarıdan‘müdahalenin’ en az olduğu yerler, bir başka deyişle, Ayata’nın ele aldığı salonlaryerine, ‘melez’ kültür karmaşası olan iç odalar, bireylerin kültür/kimliktansiyonundan, nispeten en uzak <strong>ve</strong> dolayısıyla özgür olacağı mekânlar halinegetirilmiştir.İki eklektik modelin uygulanışında kişiler için “takıntı” sayılacak boyutlar ortayaçıkmıştır. Örneğin <strong>Japon</strong> <strong>ve</strong> Osmanlılar’ın saç biçimi, serpuş, çarşaf, kadınlarınaçık saçık giyinmesi, erkeklerin dans etmesi gibi konulardaki takıntıları,bu kültür kimliğinin değişiminden duyulan rahatsızlığı dile getirmektedir.Son olarak, bu iki toplumda Batılı kültür öğelerinin kullanımının, çağdaş bireykimliğinin oluşumunda birey için yeni gerilimler getirdiği oldukça açıktır.19. yüzyıl <strong>Japon</strong>u <strong>ve</strong> Osmanlısı, bu çağdaşlık eklektisizmlerinin içinde, kendi yereltörelerinin, geleneksel kültürlerinin simgelediği akılsal <strong>ve</strong> duygusal olgu anlayışlarıylabunların sergilendiği mekânları değiştirip, bunlarla beraber bir deyabancı olan Batı kültürünün akılsal <strong>ve</strong> duygusal tanımlamalarını benimsemekdurumunda idiler. Bu sürecin kişisel yükünün ağır olacağı belliydi. Çağdaş <strong>Japon</strong><strong>ve</strong> Türk bireyi, çağdaş Batı’nın öngördüğü, bireyin kimliğinin algılanmasındaakılsal <strong>ve</strong> duygusal ayırımının yarattığı psikolojik gerilimi taşımak zorundaydı;ila<strong>ve</strong>ten kendi kültürel <strong>ve</strong> kişisel kimlik duygusunu korumak ihtiyacı duymaktaydı.Öte yandan, Batı yaşamının benimsenmesiyle, “alaturka” yaşamınkendi “duygusal” alanlarının bu tipte Batılılaşan çağdaş bireyler için gittikçe kapanması,bireyin “çifte gerginlik”li kimliğinin pekişeceğini ima etmektedir.Bu çağdaş kimlik oluşumunun yarattığı sorunlar, zaman içinde hızlı bir sosyal<strong>ve</strong> ekonomik değişim yaşayan çokkültürlü ortamlarla bir şekilde bağdaştırılmalıydı.Her iki toplumun bu akımlara öncelikle maruz kalan seçkin zümre bireyleri,çoğunlukla bu kişisel çatışmayı sağlıklı bir biçimde alt edebilme yollarınıbir şekilde bulabildiyseler de, bu ortamlarda çağdaş birey için sorun alanlarınındoğduğu aşikârdır. <strong>Japon</strong> <strong>ve</strong> Türk toplumları, kamu alanında “medeni davranış”ınalgılandığı özel <strong>ve</strong> kamu alanlarındaki “duygusal” <strong>ve</strong> “rasyonel” Batıkültürü ile, gene özel <strong>ve</strong> kamu alanlarındaki “duygusal” <strong>ve</strong> “rasyonel” gelenekselkültürün birleştiği ikili yapıdan kaynaklanan bir “çifte gerginlik”le yaşamak zorundakaldılar. Batı-rasyonel-public-kamu alanı/Doğu-duygusal-private-iç alanikilemine indirgenemeyen basit bir Doğu/Batı ikilemi değildir sözkonusu olan.‘Eski’ kültürde rasyonel <strong>ve</strong> duygusal arasındaki ayırımın zaten mevcut olması(Bence Elias bunun farkında değil. <strong>Japon</strong>lar’da da Osmanlılar’da da, kendi kültürlerindeduygusal <strong>ve</strong> rasyonelin ayrıştığı özel <strong>ve</strong> kamusal alanlar kendilerine

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!