10.07.2015 Views

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

‘UYGARLIK SÜRECİ’ KAVRAMI AÇISINDAN BİR MUKAYESE 31Davranışlarla ilgili başka bir kavram da “had”, ya da bir kişinin hayattaki durumununya da sosyal konumunun sınırlarına göre “haddini bilerek” davranmasıydı.<strong>Japon</strong> reigi’sinde sosyal fark <strong>ve</strong> hiyerarşinin taşıdığı öneme benzer şekilde,Osmanlı adabı da üst konumdakilere uygun hürmetin gösterilmesini gerektiriyordu.Adap <strong>ve</strong> had kişinin toplumdaki konumuyla uyumlu davranışlara işaret ederken,Osmanlı geleneği, bir kişinin muhtaç olduğu ahlâki eğitimi terbiye olaraktanımlamakta <strong>ve</strong> bunun din (yani İslam) <strong>ve</strong> aile tarafından telkin edilen ahlâkidavranışlar olmasını öngörmekteydi. Bu anlamda terbiye kavramı, kişinin yetiştirilişi<strong>ve</strong> davranışının ahlâk boyutunu vurguladığından, <strong>Japon</strong> reigi’sinin davranışınaltında ahlâk gören anlayışına yakındır. Ancak <strong>Japon</strong> öğretisinden birazfarklı olarak terbiye, kişinin bir ahlâk öğretisi doğrultusunda yetiştirilmesiyken,kişinin fiziki davranışlarını adap belirlemektedir.19. yüzyıl Osmanlı Türk reform anlayışı, çağdaş birey için bu normatif dünyayı“din terbiyesi” <strong>ve</strong> “adab-ı muaşeret” olarak ikiye ayırmıştır. Osmanlı dönemindeokutulan din <strong>ve</strong> ahlâk kitapları, özellikle 1908 Devrimi’nden sonra, İslâmtarihi <strong>ve</strong> din kuralları ile beraber ulusal bir terbiye <strong>ve</strong>rmeye çalışan öğretileroluşturma çabasındadır.Çağdaş Osmanlı bireyinden beklenen ahlâki davranışlar Meici <strong>Japon</strong>ları’nınkindençok farklı değildi. İki modelde de ideal çağdaş birey, güçlü karakter sahibi,sadık <strong>ve</strong> erdemli, toplum <strong>ve</strong> vatana bağlı iyi bir vatandaş olacaktı. Ancak OsmanlıTürkü için öngörülen çağdaş adab-ı muaşeret öğretisinde <strong>Japon</strong>lar’ınkindeolduğu gibi Avrupalı davranışın konumunu ayıran belirgin bir ikili modelyoktu. Konu oldukça muğlak bırakılmıştı. Ancak Avrupai terbiye <strong>ve</strong> davranışlar,Türk olanla karşıt görülüp, bir alafranga <strong>ve</strong> alaturka ayrımı çerçe<strong>ve</strong>sinde yorumlanmıştır.Bu ikili yorumda alafranga olanı benimseyen ilerici Osmanlı aydını,bunu yerli davranışlara bir seçenek olarak değil, yeni uluslararası dünyada dünyeviOsmanlı için “medeni davranış”ın tek ana öğretisi halinde kabul edecektir.Batı kültürü üzerine hacimli yayınları ile meşhur Ahmet Mithat Efendi’nin alafrangaadab-ı muaşeret üzerine yazdığı kitabın ilk defa 1894 yılında basılıp, gününen popüler kitaplarından birisi haline gelmesi, alafranga adabın artık çağdaşOsmanlı bireyi için vazgeçilmez bir unsur olduğunu göstermektedir.Ancak Meici’nin “tam bir Batılı” gibi kabul ettiği Batı davranışı kullanımındanfarklı olarak, Ahmet Mithat için Batılı adabın benimsenmesinde bazı sınırlarvardır. Osmanlı bireyi, alafranga davranış kalıbı içinde Osmanlı’nın din <strong>ve</strong>aileden öğrendiği terbiye normlarına gönülden bağlı kalmalıydı.Osmanlı eklektisizminin birbiriyle bütünleşmiş tek model olma özelliği buradada kendini göstermektedir. Batı kültürünün görgü kuralları, tıpkı Avrupamobilyası gibi benimsenmiş olsa da içeriği, yerli dinî değerler <strong>ve</strong> davranış fikirleridoğrultusunda, içsel olarak ayarlanmıştı. Çağdaş Osmanlı Türkü için öngörülen“medenileşme süreci”, Avrupa <strong>ve</strong> Osmanlı öğelerinin geri dönüşü olma-

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!