10.07.2015 Views

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

258nır. Hitler’in, Alman genel tarihi içerisinde bir yere oturtulması çabasıdır bu.Hitler, Alman Habitusunun temel karakteristiklerinin taşıyıcısıdır. Fakat bu genelözellikler, Nazizm olgusunun, bir “sapma” olmadığını göstermiş olsa bile,doğrudan soykırım kararı konusunda çok açıklayıcı değildir. Elias, böylesi birkararın alınmış olmasındaki sosyopsikolojik faktörlerin de ayrıntılı bir analiziniyapar. Burada ayrıntısını ele alma şansını bulamayacağım bu özgül koşullarıben “yok olma paniği” olarak tanımlamak istiyorum.Aşağı yukarı şöylesi bir tablo ile karşı karşıya olduğumuzu söyleyebilirim:“Orta konum”un getirdiği, “kenarlardan tehdit altında olma” duygusu; devletlerarası statüde tepe noktalardan, onuruyla oynanan bir konuma düşme; içindebulunulan durumun kabul edilmemesi, kendi büyüklüğünün <strong>ve</strong> gücünün gerçekdışıbiçimde vurgulanması sonucunu doğurur. “Avrupa devletlerinin bünyesindekalıt olarak varolan aşağılık duygusu, öfke <strong>ve</strong> buna bağlı teslimiyet duygusu,kendi büyüklüklerinin <strong>ve</strong> güçlerinin aşırı vurgulanması şeklindeki karşıtınadönüşür” (Elias, 1990a: 416). Büyük geçmişe özlem duyguları ağırlık kazanır. Ve“şanlı” geçmiş, tarihe ait “geçmiş bir olgu” olarak kabul edilmiyor <strong>ve</strong> yenidenbir ideal haline getirilir. “Nasyonal sosyalist dönem, Alman tarihinde, bir dahaasla geri gelmeyecek olan bir geçmişin <strong>ve</strong> bir daha asla ulaşılamayacak olan birbüyüklüğün yankısı şeklindeki emperyal hayalin saptanamamasının neredeyseolanaksız olduğu bir andır” (Elias, 1990a: 447).Geçmişin parlaklığı ile yaşanan değer kaybı <strong>ve</strong> aşağılanma arasındaki uçurumunbüyüklüğü, “şanlı geçmişe” özlem duygularını artırır. Kendisini bu durumadüşürenlerden intikam alma arzusu, askerî değer yargıları <strong>ve</strong> davranış normlarınınegemenliği ile de birleşince, “büyük geçmişi yeniden kuracak” savaşları <strong>ve</strong>şiddet biçimlerini içeren “kurtuluş stratejileri”ni öne çıkarır. Bu genel “haleti ruhiye”nin,Osmanlıların Cihan Harbine girişlerinin en önemli nedeni olduğunusöylemek mümkündür (Akçam, 1999: 191-215). Savaş nihai bir ümit, son bir çıkışgibidir. Fakat alınan yenilgiler durumu daha da dramatik hale sokar. Çünkü, aşağıkaymanın hızı ile kaymayı durdurmak için başvurulan araçların kabalığı arasındadoğrudan bir ilişki söz konusudur. “Çöküş yolunda güçleri, gü<strong>ve</strong>nleri <strong>ve</strong>umutları azaldıkça, üstünlük konumları için <strong>ve</strong>rdikleri mücadelede sırtlarınınduvara dayandığını daha çok hissettikçe, gurur duydukları o davranış standartlarıkabalaştı; hatta bunlara uymamaya <strong>ve</strong> yıkmaya başladılar” (Elias, 1990a: 463).Sorunun artık bir ulus açısından “bir varolma <strong>ve</strong>ya yokolma” kavgası gibi anlaşılmasıdurumudur bu. Batış duygusunun kronikleşmesi, düşmanlar tarafındankuşatılmışlık, durumun ümitsizliği duygusu, bu durumdan ancak kimseyidikkate almaksızın (mutlak hoşgörüsüzlük ile) kurtulunabileceği inancını pekiştirir.Hele hele bu çökme süreci çizgisel bir seyir izlemiyorsa, içinden bulunulandurumdan çıkmanın ümitleri ara sıra gelip gidiyorsa sonuçlar daha daacı oluyor. Çünkü kendisini batmakta hisseden ulus, çöküşünün dip noktasınaulaştığını asla kabul etmemekte, büyük geleceği kuracağına, gerçekleşmesi ola-

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!