10.07.2015 Views

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

257sındaki çatışmada yatar. Bu çatışma, Uygarlık Süreci’nin birinci cildinde ayrıntılıolarak ele alınır. Konumuz açısından konunun önemli olan boyutu şudur.Gelişen Alman Burjuvazisi, kendi içinde iki önemli eğilim oluşturmuştur: Liberal-idealistakım ile muhafazakâr-milliyetçi akım. Bu iki kanadın da ortak siyasihedefi, “Almanya’nın Birliği” idi. Fakat Almanya’nın birliğini, burjuvazi değil,Prusya savaş meydanlarında sağladı. 1871’de Alman ordusunun, Fransızlar karşısındakizaferi, aynı zamanda Alman Soylularının, burjuvaları üzerinde zaferianlamına geldi. Askerî <strong>ve</strong> Soylu kesimin iktidar üzerindeki egemenliği kesinleşti.Alman burjuvazisinin geniş bir kesimi, askerî devlete uyum sağladı <strong>ve</strong> onundeğer yargılarını <strong>ve</strong> davranış normlarını benimsedi. Almanya’da, Hitler’i de doğuran,şiddetin, siyasi sorunların çözümünde çok önemli bir araç olarak görülmesikültürünün yerleşmesi bu arka plan sayesinde anlaşılır.Burada Elias’ın özel olarak öne çıkartmadığı ama bence önemli olan bir beşinciboyutu daha eklemek gerekir. Bu da Almanya tarihinin özelliklerinin sonucuoluşan, “birliğe özlem” <strong>ve</strong> bu birliği sağlayacak “lider” arama duygusudur.Coğrafi olarak Almanların yaşadıkları alanların dağınıklığı, tüm bu bölgenin ortaksavunmasını imkansız kılıyordu. Ayrıca, ulusal devletin çıkış noktası aldığı,ilk Alman Kayzerlerince yönetilen İmparatorluğun egemenlik alanı çok geniş <strong>ve</strong>büyüktü. Bu durumun doğrudan sonuçlarından birisi, tarih boyunca, bu genişarazi üzerindeki farklı Alman feodal yapılarının birbirleriyle bitmek bilmeyensavaşları <strong>ve</strong> merkezîleşme sürecinin, merkezkaç güçlerin varlığı nedeniyle,komşularına göre çok zayıf gelişmesiydi. Almanların kendi haklarındaki <strong>ve</strong> diğeruluslar hakkındaki kanaatleri esas olarak bu “dağınık” olma haleti ruhiyesincebelirlendi.Tarih boyunca yaşanan “dağınıklığın” sonucunda, Almanlar, kendileri hakkında“kavga etmeden <strong>ve</strong> bölünmeden birlikte yaşayamayacak” bir topluluk olduklarıkanaatine sahip oldular. Bunun için, aralarındaki kavgaya son <strong>ve</strong>recek,birliği <strong>ve</strong> beraberliği sağlayacak kuv<strong>ve</strong>tli bir lidere özlem bir ulusal arzu olarakortaya çıktı. Birarada yaşamak, barış içinde mümkün olmadığına göre, birlikanca, kuv<strong>ve</strong>tli <strong>ve</strong> merkezi bir yönetim tarafından sağlanabilirdi.Kuv<strong>ve</strong>tli bir yönetici <strong>ve</strong> yönetime özlemin önemli sonuçlarından bir taneside, parlamenter sisteme gü<strong>ve</strong>n duygusunun gelişmemesidir. Çünkü parlamentersistem ancak, sorunların varlığını doğal kabul eden <strong>ve</strong> bunları arasında tartışarakçözmeyi bilen, uzlaşmanın bir yetenek olduğunu kabul eden topluluklararasında yerleşebilir. Oysa Almanlar arasında, yüzyıllar boyu yaşananlar nedeniyleoluşan haleti ruhiye, farklı toplumsal gruplar arasındaki çatışma <strong>ve</strong> kavgaları,partiler arasındaki mücadeleyi kötü <strong>ve</strong> olumsuz bir olgu olarak görmekteydi.Çünkü bunlar, “birlik <strong>ve</strong> beraberliği” bozan şeylerdi. Bu nedenle, “dış kontrol”,“dış baskı” ihtiyacı yani kuv<strong>ve</strong>tli bir lider özlemi çok büyüktü.Kitap boyunca anılan her boyut, başka süreçlerle birlikte uzun uzun anlatılır.Bu ana unsurlar etrafında, Hitler’in nasıl ortaya çıktığı <strong>ve</strong> iktidara geldiği ele alı-

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!