10.07.2015 Views

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

249“anlamak” <strong>ve</strong> anlayarak “yargılamak” konusunda fazla yararı yoktur. Adorno buzorluğa dikkat çeker <strong>ve</strong> bu tür olaylara karşı tavır almada iki farklı tutumun altınıçizer: “sadece bir suçlamada takılıp kalma” ile olaya “kavranamaz olanın kavranmasıgücüyle karşı çık(ma)” (Adorno, 1977a: 569).Diğer yandan konuya, “ahlâkî tavır alışın ötesine geçmek <strong>ve</strong> bilimsel objektiflikile yaklaşmak” iddiasının kendisi ile birlikte getirdiği bazı sorunlar vardır. Birincisi,“insan olmayanın sözlüğü” olarak tanımlanabilecek bilimsel dil, olgularışeyleştirme niteliği nedeniyle “eylemcinin/failin” diliyle aramıza mesafe koymayıengeller. İkincisi “anlama” çabası genel kural olarak, işlenen suçun bahanesiniarama havasını, onu hafifletme, masum gösterme tehlikesini de beraberindetaşır. Gerçekten de, “nasıl olduğunu bilmek isteme” sorusuyla hareketeden tarihsel olayları yeniden kurma çabası, Walter Benjamin’in iddia ettiği gibi,daha çok kazananların duygularına yakın bir tutum takınmaya yatkındır <strong>ve</strong>bu nedenle bizlere moral tavır alma konusunda daima borçlu kalır (aktaran Reemtsma,1992). Moral tavır almayı da içeren, “bilimsel bir dilin” kurulmasınınzorluğudur burada işaret edilen.Yapılması gereken, bu tür olaylara karşı moral setler kurmamızı da sağlayabilecekbilimsel bir dil bulabilmektir. Çünkü, “objektiflik <strong>ve</strong> sözde ‘bürokratikdonmuş’ dil (Habermas), vahşi <strong>ve</strong> korkutucu niteliği nedeniyle kendisi ile hesaplaşılmasıimkansız hale gelme tehlikesi taşıyan bir eylemle aramıza rasyonelbir hesaplaşma için gerekli iç bir mesafe koymayı olanaklı” kılabilir (Geiss,1990: 111). Yani, bu tür olayların analizinde takınılabilecek bir “soğuk objektiflik”katliamlara karşı moral setlerin oluşturulmasına <strong>ve</strong> bu setlerin korunmasınayardımcı olabilecektir.“Mağdur” <strong>ve</strong> “fail” perspektifleriAma tüm bu izah denemelerine rağmen “ahlâkî tavır” ile “soğuk objektiflik”arasında reel bir çelişkinin varlığından söz etmek daha doğru olur; “kelimeoyunlarıyla” bu iki ucu birleştirmenin fazla bir anlamı da yoktur. Bu nedenlesosyal bilim, çelişkiyi çözmenin teorik formüllerini aramak yerine, “çelişkiyi”teorik olarak bünyesinde barındıran bir yaklaşım geliştirmeliydi. Nitekim, kitleselkıyım gibi olguları analiz etmede ortak bir perspektifin oluşturulması yerine,“failler” <strong>ve</strong> “mağdurlar” açısından geliştirilebilecek iki ayrı perspektiften sözedilmeye başlandı (Diner, 1991: 65-75). İki ayrı perspektifi birbirinden ayıran enönemli unsur, soykırım <strong>ve</strong> benzeri tarihsel olayların yeniden kurulmasındamerkezlerine farklı malzemeleri almalarıydı. Mağdur perspektifi, merkezinedoğrudan ‘kendisine yapılanı’ [maruz kaldığını] aldı. Yaşanan olay, bu perspektifte,genel süreçten ayrıldı <strong>ve</strong> özgün boyutu ile mercek altına alındı. Deyim yerindeysekurbana “ayrıcalıklı” bir yer tanıyan, esas olarak kurbanın mercek altındaolduğu bir yaklaşımdı bu.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!