10.07.2015 Views

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

247mak için şiddete başvurmaktan kaçınılmaz.Ana problem, bireylerin olduğu gibi kolektif toplulukların da kötü olayları,yaşanmış travmaları, hayat hikâyelerine (öz-imajlarına) entegre etmekte güçlükçekiyor olmalarından kaynaklanır. Türkiye’de böylesi bir sorunla karşı karşıyayız.Tarihimiz, esas olarak özellikle yüzyılın başları itibarıyla yaşanmış şoklar tarihidir.Bu şoklar, sadece <strong>ve</strong> büyük ölçüde, “kırım”, “katliam”, “sürgün” gibi kavramlarlaifade edilen şiddet gösterileri ile sınırlı değildir. Bu tarih, aynı zamandatarafımızdan, büyük ölçüde, yenilgiler, toprak kayıpları, “ulus olarak” var olmakorkusu içinde yaşadığımız, onurumuzla oynanma <strong>ve</strong> aşağılanma tarihi olarakda kabul edilmektedir. Bunlar, üzerinde düşünülmek istenmeyen travmalardır.Bu tür büyük şok <strong>ve</strong> travmaların bir ürünü olan, “Yaralı Ulusal Onur”un ennegatif özelliklerinden bir tanesi, sivil davranış normlarının kabulünde zorlanılması<strong>ve</strong> şiddete başvurma yatkınlığıdır. Bunun nedeni basittir. Sivil davranışnormlarının egemen hale gelmesi, “uygarlaşma”, insanlardaki doğal içgüdülerin,dürtülerin frenlenmesi, kontrol altına alınması ile mümkündür. Fakat eğerdürtülerin baskı altında alınmasını, insanın kendi kendisini kontrol etmesi <strong>ve</strong>denetlemesini medeniyetin “ödenmesi gereken fiyatı” olarak kabul edecekolursak, bunun belli bir ödüllendirilme ile karşılanması gerekir. Yani sivil davranışnormlarının benimsenmesi, insanın kendi kendini “cezalandırması” gibidir,çünkü belli içgüdülerin gereklerinin yerine getirilmesinden vazgeçilmektedir.Bu “vazgeçme” <strong>ve</strong>ya “cezalandırma” ancak karşılığında bir “ödül” alınırsa işleyebilir.İşte “Ulusal Onur”un fonksiyonu buradadır. Aşağıda da ele alacağım gibi,“kendini sevmek” anlamına da gelen Ulusal Kimlik, eğer dengeli <strong>ve</strong> oturmuşise, grup üyelerince bu bir “ödül” olarak algılanır. Ama “yaralı” ise, yani bir uçtanötekine savrulan bir dengesizlik içindeyse, “sivil davranış normlarını benimsemenin”bu yolla ödüllendirilmesi mümkün olmaz. Şiddete başvurma dahakolay olur.“Yaralı Ulusal Onur”un olası negatif sonuçlarının “tedavi edilebilmesinin” yegâneyolu, yaşanmış geçmişi hayat hikâyesine entegre etmeyi, üzerine konuşulurhale getirmeyi başarmaktır. Elias’ın Almanlar Üzerine Çalışmalar’ı, Almantarihindeki “büyük şok”un, Alman ulusal hayat hikâyesine entegre edilmesi çabasıdır.Burada, Elias’ın söz konusu kitabındaki yaklaşımının, Türk milliyetçiliğinianlamak <strong>ve</strong> Türkiye tarihinin “şok dönemini”, yani Ermeni soykırımını “hayathikâyemize” entegre etmek için sunduğu imkanları göstermek istiyorum.Soykırım türü eylemleri “anlama”nın zorlukları1990 yılıydı. Ermeni soykırımı konusunda bir çalışma yapmayı düşünüyordum.Hedefim, “yapanı-faili” anlamaktı. Soykırım, hangi ruh halinin, mentalitenin,hangi saiklerin ürünüydü <strong>ve</strong> konu bugün niçin bir tabu haline sokulmuştu? Buradaciddi teorik zorluklar söz konusuydu. Önce bu sorunlardan bazıları hak-

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!