10.07.2015 Views

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

238tan uzaklaştırarak “son vuruş”u yaptığı âna kadar Mustafa Kemal’e büyük birsevgi <strong>ve</strong> saygı duymaya devam etmişler, dahası onu İslâm’ı savunduğu <strong>ve</strong> koruduğudüşüncesiyle “İslâm’ın Kılıcı” olarak nitelemişlerdi (Sinha, 1972: 161, 169;Minault, 1982: 202).Halifeliğin kaldırılmasının söz konusu olduğu dönemde Hilafetçiler ideolojikçerçe<strong>ve</strong>lerindeki güçlü “Müslümanlık” vurgusundan dolayı giderek Hint ulusalhareketine yabancılaşma sürecine girdiler. Müslümanlar silahlı mücadeleyi deiçeren daha sert yöntemleri gündeme getirirken Gandhi’yi sorunu Hindistanboyutlarıyla sınırlamakla eleştiriyorlardı (Öke, 1991: 74). Hindular açısından bakıldığındaise Türkiye’deki mücadelenin kazanılmasından sonra, bu “takdire şayan”gelişme ile birlikte artık hilafet meselesinin bir kenara bırakılıp, Hindistan’ailişkin “ulusal” hedeflerin daha da ön plâna çıkarılması gerekliydi (age.:84). Zaten “İşbirliğinden Kaçınma” hareketinin, şiddetin işin içine karışarak denetimdençıkması nedeniyle askıya alınmasından <strong>ve</strong> Gandhi’nin Mart 1922’detutuklanmasından sonra Müslümanların Hindularla olan ittifakı kopma noktasınagelmişti (Watson, 1955: 78). Bundan sonraki süreçte hiçbir zaman yok olmamışfakat hasır-altı edilmiş olan Hindu-Müslüman sürtüşmesi, İngiliz sömürgeyönetiminin “böl-yönet” politikasını devreye sokmasına da bağlı olarak,hem ulusal mücadelenin hem de Hilafet Hareketi’nin tamamiyle anlamını yitirmesineyol açacak şekilde yeniden gün yüzüne çıktı (Minault, 1982: 211; Öke,1991: 73-74). 44Hilafetçiler Türkiye’de hilafetin ilgası haberini alır almaz ilkin buna inanmakistemediler. Bunun bir gerçek olduğunu anladıkları noktada ise Mustafa Kemal’eduydukları “muhabbet” hızla nefrete dönüştü. Panik halinde bir alternatifarayışına girdiler. Ebu’l-Kalam Azad halihazırda mevcut en güçlü bağımsızMüslüman devlet hükümetinin halifeliği almasını <strong>ve</strong> Hilafet Hareketi’nin HintMüslümanlarının siyasal örgütü olarak işlerliğini sürdürmesini önerdi. Türklerinhalifeliğe yaptıklarını esefle karşılayan Ali Kardeşler ise halife Abdülmecit’insürülmesini kabul etmeyip, Mustafa Kemal’e şiddetle karşı çıktılarsa da kaydadeğer bir alternatif sunmayı da başaramadılar (Minault, 1982: 204-205). Hayalkırıklığı Muhammed Ali’nin İbni Suud tarafından düzenlenen Mekke Kongresi’nekatılmasıyla daha da arttı. Çünkü Kongre’ye katılan Müslüman delegasyonlarındanhiçbiri Hint Müslümanlarının köktenci çizgisine olumlu yaklaşmadı(Watson, 1955: 87).Bununla birlikte milliyetçilik ile İslâm’ı bünyesinde birarada barındırmaktaısrarlı Hilafet Hareketi’nin düşünsel mirasının, sonraki dönemin “Hint-Müslü-uğraşmaktan kurtarıldığı <strong>ve</strong> ‘seçimle tayin edilen daha İslâmî bir hilafet usulüne geri dönüş” olduğuşeklindeydi (Özcan, 1997: 244).44 Söz gelimi, Öke’nin belirttiğine göre, İngiliz propagandası sonucu Hindular Hilafet Hareketi’ndekullanıldıklarını düşünmeye başlamışlar, Hilafet hareketine katılan Hindular, bağnaz dindaşlarıtarafından “Müslümanlaşmak”la suçlanmışlardır (Öke, 1991: 84).

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!