10.07.2015 Views

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ZAMAN: MODERN VE POSTMODERN 209tan beri kapitalizmin dinamiğinin tam merkezinde varolmuş olan mekânın zamanaracılığıyla yok edilmesi sürecinin yeni bir evresinin yaşandığını teşhis etmektedir(Har<strong>ve</strong>y, 1998: 327). Mekânın öneminin artışı ise, kapitalistlere mekânsalfarklılıkları kendi çıkarlarına uygun biçimde sömürme gücünü kazandırmasıylailişkilendirilmektedir. Bütün bu ilişkilendirme <strong>ve</strong> teşhisleri, insanlarabir tutunma <strong>ve</strong> sabitlik duygusu <strong>ve</strong>rebilecek somut bir süreç anlamında mekânın,kapitalist dinamikler tarafından tıpkı zaman gibi aslında araçsal olarak örgütlendiğinidüşündürten göstergeler olarak okumak mümkündür.SonuçZamanın modern <strong>ve</strong> postmodern kavrayışları arasında süreklilikler kadar belirlikırılmalar da sözkonusudur.Bu kırılmalar, geçmişin nostalji duyulacak bir sabitlik noktası olarak alıkonulmasını,geleceğin silikleştirilmesini <strong>ve</strong> bunların karşısında şimdinin itibarkazanmasını, evrimci, çizgisel <strong>ve</strong> ilerlemeci tarih anlayışının yerinden edilmesini,zamanın fiziksel kavranışı yerine öznel deneyimlenmesinin anlamlı görünmesini,ütopyaların itibar kaybını, mekânın bir deneyim süreci olarak <strong>ve</strong> tikelliğinalanı olarak kavranmasını içermektedir. Bütün bu aşikâr hale gelen belirtiler,postmodernin epistemolojik <strong>ve</strong> ontolojik temellerinden güç almaktadır.Postmodern yaklaşımın, epistemolojik temeli, özne/nesne karşıtlığına dayalıbir bilgi oluşumunun reddini içerirken, ontolojik temelini hakikat iddialarınıngeçersizleşmesinden almaktadır. Dolayısıyla zamana ilişkin bilgi, öznel algı <strong>ve</strong>deneyimlerin başat dinamikleriyle ortaya çıkar hale gelmiştir. Bu öznel algı <strong>ve</strong>deneyimler, ne teknolojinin eriştiği sayısallaşma <strong>ve</strong> hızın olanaklarından, ne deöznenin bir sabitlik anı olarak mekânsal uygulamaların belirlemelerinden bağımsızolamamaktadır. Sayısallaşma <strong>ve</strong> hız ise, kapitalizmin bu en gelişkin aşamasında,parasal dolaşımın, mekânsal engellerin üstesinden gelebilmesi gereksiniminebir yanıttır. Bu yanıt, küreselleşme olarak da tarif edilebilmektedir.Dolayısıyla başlangıcından beri küresel olan ancak bunun niteliği derinleşen <strong>ve</strong>radikalleşen sermaye hareketleri için mekân, kâr maksimizasyonunun bir engeliolmaktan neredeyse çıkmıştır. Hareketin <strong>ve</strong> devinimin sayısı anlamındaki zamanise, sermaye hareketlerinin nesnel sınırlarını yaratmaktadır. Zamanın, sermayeyetabi kılınmasının bu en köktenci/devrimci aşamasında, sermayenin sınırtanımaz akışkanlığında, insanları bulundukları mekânla geçici de olsa sabitlemekuramlarının <strong>ve</strong> uygulamalarının bir anlamı vardır: Sömürünün yönünü,hızını <strong>ve</strong> mekânını belirlemeye egemen olabilmenin dayanılmaz hafifiliğinekarşılık, kimliğin giderek coğrafyayla, mekânla ilişkilendirilerek kurulur halegelmesinin katlanılmaz ağırlığı...Bu saptama modernliğin <strong>ve</strong> onun zamana ilişkin kavrayışının sorunlu olmadığıanlamına gelmez. Tersine, sorun, herşeyden önce burjuvazinin geri dönüş-

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!