10.07.2015 Views

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

TÜRKİYE’DE LAİKLİĞİN TARİHÎ DİNAMİKLERİ 163dığı içindir ki, basitçe ‘İslâm hukukunun devlet alanından bertaraf edilmesi’ yeterlibulunmuştur. 19Bu, en net Z. Gökalp’te, dahası, düzyazılarından çok didaktik şiirlerinde izlenebilir.’Halife <strong>ve</strong> Müfti’ başlıklı bir şiirinde geleneksel ‘din <strong>ve</strong> devlet’ ikizliğinivurgulayan Gökalp (1989a: 113), burada dini temsil eden müfti’nin, devletitemsil eden Halife’nin özerk yasama faaliyetinden bağımsız işlevini vurgular:“İki şey var mukaddes: Biri devlet, biri din;(...)Dinin dahi başında müfti var kibildirir: Haram ile helâli, günah ile sevabı.(...)Teşrî’ işi tamamen Zıllu’llâh’ınelinde, /Ülû’l-emr’e itaât nâtıktır bu esâsı./Kânûn yapmak-müftiye sormaksızın-elinde,/Merci’i ‘Urf’la İcmâ’, Meb’ûsân’dır şûrâsı:” Gökalp, (1989a: 116-7)‘Devlet’ başlıklı diğer bir şiirinde ise daha da açık bir ifade kullanır: “Kur’ân diyor:Eyleyiniz itâat/Hakk’a, sonra Peygamber’e, devlete!..(...)İbâdetle i’tikâddadâimî/Kitâb ile Sünnet benim rehberim; /Bu işlerde şüphem varsa mutlakâ,/Müftilerinfetvasını dinlerim.... Lâkin hukuk dinden ayrı bir iştir,/Bırakılmışûlû’l-emre, devlete./ Hukuk örfe uymayınca değiştir,/Örfe uydur demiş Tanrımillete!” Ayrıca o, ‘Büdce Birliği’ <strong>ve</strong> zamanında sansüre uğramış ‘Meşâhat’ (age.,117, 316) başlıklı şiirlerinde de ‘dinî hukuk’ ile ‘devlet hukuku’nun uzlaşamayacağınıvurgulamıştır. Burada Gökalp’ın bilerek <strong>ve</strong>ya bilmeyerek vahim anakronizmleredüştüğü, modern (profan) olguları, geleneksel, dinî terimlerle meşrulaştırmagibi çıkmaz bir yola saptığı görülmektedir. ‘Çıkmaz’, çünkü hayatındansonra başına geldiği gibi, onun, bu şekilde hiçbir tarafa, avami tabiriyle ne gavura,ne Müslümana yaranamayacağı bellidir. Zira onun teşri’ yetkisine sahipaddettiği Halife <strong>ve</strong> Ulû’l-emr’in modern devlet kurumuyla hiçbir alakası olmadığı,teşri kaynakları olarak örf <strong>ve</strong> icma’nın kendine özgü içeriklere sahip olduğubilinmektedir.Böylece, “Hissimin babası Namık Kemal, fikrimin babası Ziya Gökalp” sözü(Parla, 1993: 9) muvacehesinde, Türk devriminin mukadderatını, M. Kemal’in‘hissinin babası’ndan çok ‘fikrinin babası’nın belirlediği görülmektedir. Ziraİslâm’ın ‘yaşanan din’ olmaktan çıkıp ideolojiye dönüşmeye başladığı süreçte,Namık Kemal, İslâmi kimliği kaçınılmaz bir krize sevkeden ‘devlet’ mitiyle 20 ciddibir hesaplaşmaya girişmiş, ölmeden önce yazdığı son yazıda ise, “Beşer ürünükanunların, asla şer’i kanunların yerini tutamayacağını” belirterek nihai19 Türk laikleşmesini, toplumsal düzeyde Osmanlı’nın feodal-teokratik yapısıyla açıklama yaklaşımlarınakarşı Niyazi Berkes (1978: 22; 1984: 87) şöyle der: “Düşün hayatının en yüksek düzeyindebulunan aydınlar bile onu tanımlarken, kimi kez feodal, kimi kez teokratik bir düzen olarak,kimi kez de ikisi birlikte olarak tanımlarlar. Gerçekte bu tanımlamaların ikisi de Osmanlı geleneğine,onun geleneksel niteliğine hem yabancı, hem aykırıdır. Osmanlı Rejimi ne feodaldir,ne de teokratiktir; hele hem feodal hem teokratik hiç değildir.”20 S. S.Öğün’ün (1997: 257-8) ‘devlet miti’ni sürdüren aydınlar içine Namık Kemal’i de katmasınıihtiyatla karşılamak gerek. Zira Öğün’ün kendisinden alıntı yaptığı adalet <strong>ve</strong> bizim dikkat çektiğimiz(Gencer, 1998: 148) terakki (iktisadi kalkınma) bağlamlarında olduğu gibi, Kemal’ in devleteyaptığı vurgular, ilkesel değil, tamamıyla şartlı <strong>ve</strong> konjonktüreldir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!