10.07.2015 Views

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

158BEDRİ GENCERÖğün’ün ulusallaşma bağlamında aktardığı, Batılı Herderyen <strong>ve</strong> Hegelyen yaklaşımlardançok, İbni Haldun’un ‘asabiye’ kavramının açıklayıcı olduğu görülmektedir.Esas olarak antik dünyanın çevrimsel tarih görüşünü sürdüren İbniHaldun, ‘asabiye’ sayesinde mülk <strong>ve</strong> hanedanların ‘tedavül’ünü öngörür. Onagöre hadîrat-mülke geçildikten sonra şehir-medeniyet hayatının getirdiği lüks<strong>ve</strong> yozlaşma, asabiyetin <strong>ve</strong> sonuçta ülkenin çözülmesine yol açar; 12 bunu yenibir asabiyet sahiplerinin kuracağı ülke izler (Hassan, 1977: 204-5). B. Lewis(1962: 10) de, İbni Haldun’un, asabiyetin, mülklerin çevrimindeki rolünü anlatırkenbelirttiği gibi, Türk devriminin, şimdiye kadar Türk kalmış-yani nesebasabiyetini korumuş- Anadolu Türklerinin, İstanbul <strong>ve</strong> Rumeli’nin kozmopolitmedeniyetine, Osmanlılara karşı zaferi anlamına geldiğini söyler. M. Kemal’inçeşitli yerlerde ‘Türk kavmi’ nden bahsetmesi de (Karal, 1998: 40) bu faktörünifadesidir. Burada ‘asabiye’ Haldunyen kavramlaştırmaya uygun olarak sadecebir ‘kurucu öge’(constituent) olarak işlemiş, Kuruluş, Batılı ulusallaşma süreciniizlememiştir. Öğün’ün (1997: 264-6) uzun analizini özetleyecek olursak, M. Kemal,kültürel-tarihî-sivil bir milliyetçiliğe dayanan bir ‘ulus-inşası’ yerine, ‘devlet,politik toplum’ 13 inşasına yönelerek yeni bir ‘vatan’ <strong>ve</strong> ‘vatandaş‘ kimliği yaratmayıhedeflemiştir. Nitekim Gökalp’in (1973: 287) de ‘Türkiyelilik’ ile ifadeettiği, hukuki-anayasal içerikli bir vatandaşlık kavramı üzerinde kafa yormasıanlamlıdır. 14 Burada, Öğün’ün (1997: 260, 264) de yerinde tespit ettiği gibi, Tanzimatvizyonunun bir devamı söz konusudur. Tanzimat ricali tarafından ‘bilâtefrîk-i cins ü mezheb’ deyimiyle formüle edilen Osmanlı kimliği ile Cumhuriyetricali tarafından tasarlanan Türk kimliği ‘politik güdülenme’ açısından birbirleriyleörtüşmektedir. Belirgin fark, geçmiş tereddüt <strong>ve</strong> ikilemlerin tasfiyesiyleCumhuriyetçi tercihin kesinleşmesidir. Bu vizyonun temel dinamiği ise, bizimbaşka bir yazıda ele almayı düşündüğümüz, derin tarihî kökleri olan, kültürelmilliyetçiliğe, rekabete dayalı bir kimlik tanımından, sadece, fiziksel, politik varlığınkorunmasına dayalı ‘içgüdüsel’ bir kimlik tanımına geçilmesidir.Burada konumuz açısından önem taşıyan nokta, yeni bir ‘vatan’ <strong>ve</strong> ‘vatandaşlık’tanımı yapılırken, Haldunyen terimle yeni bir ‘sebeb asabiyeti’ne geçilirken,bağlılık ekseni olarak dindışı bir ahlakın benimsenmesidir. ‘Vatandaşlıkbağı’nın temeli artık, Kantiyen-seküler bir ödev ahlakıdır (Öğün, 1997: 263). Buanlamda ‘ulus-devleti’ inşasıyla laiklik arasındaki tarihî ilişki, bizzat M. Kemal12 Esas konumuz olmadığı için fazla ayrıntıya girme durumunda değil isek de, İbni Haldun’un ‘sonşakirdi’ Ahmed Cevdet Paşa’nın da, Osmanlı’nın çözülme sürecini, neseb asabiyetinin çözülmesiile açıkladığını kaydetmek ilginç olabilir (aktaran Öğün, 1997: 247).13 Durkheim tarafından ‘devlet’ ile ‘politik toplum’ arasında yapılan ayrıma ilişkin, Guibernau1996: 2114 ‘Çokluk/çoğulculuk’ kavramları ekseninde, Cumhuriyet döneminde ‘Türklük’ ile ‘Türkiyelilik’kimliği arasında yaşanan çelişkiye <strong>ve</strong> bunalıma ilişkin, Ergil, 1997: 87-103. Ayrıca ‘anayasal vatandaşlık’kavramına ilişkin, age., 129-30.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!