10.07.2015 Views

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

140AYŞE ÇAĞLAR‘kültüre karşı yazmak’, kültür <strong>ve</strong> kimliğin oluşumuna giden süreçlerin daha azgörünür olanlarını teoriye katmak olmalıdır.Çokkültürlülük <strong>ve</strong> cemaatlerin yüküEtnik “azınlıklar” söyleminde melezliği öne çıkarma yönündeki vurgu değişimi,ulus devletlerin hegemonyasının sorgulanmasına yol açan (multiple attachments/loyalties) çoklu bağlılıklar/sadakatler konusunu, tartışmanın merkezineçekmektedir. Bir başka deyişle, terminolojideki bu değişimin politik sonuçlarıda mevcuttur. Melezleşme <strong>ve</strong> kimliklerin tireli olması ulus devletlerin krizineişaret etmekte <strong>ve</strong> onun tek tipleştirici mantığına meydan okumaktadır (Clifford,1994: 306-307). Clifford’a göre “diaspora kimliğinin olumlu ifadelendirmeleriulus devletin normatif sınırlarının <strong>ve</strong> zamansallığının (temporality) (mit/tarih)ötesine ulaşır” (age., vurgu bana ait).Kendilerini ‘melez’ <strong>ve</strong>ya ‘tireli’ başlığı altında tanımlayan grupların, Avrupaulus devletlerinin normatif temellerine karşı nispeten daha fazla meydan okuduklarısavunulabilir çünkü Avrupa’daki ‘uluslar’ ortak etno-kültürel köklere dayalıhalk egemenliği talep etmişlerdir. Özellikle Alman-Türkleri’yle ilgili çifte vatandaşlıktartışmaları <strong>ve</strong> çoklu sadakatler (multiple loyalties) konusunun taşıdığıpotansiyel tehlikeler üzerine yapılan vurgu, sözü edilen eğilimin çarpıcı göstergeleridir.Clifford’a göre “...asimilasyon <strong>ve</strong> direnç projelerini şekillendirenbağımlılık ilişkisini yani azınlık <strong>ve</strong> çoğunluk toplumları arasındaki ikili ilişki,ulusaşırı bağlantılar sayesinde kırılır” (1994: 311). Bu durum, ‘çoğulculuk’ siyasetlerininsavunulmasını teşvik eder. Çokkültürlülük projesi, böylesi siyasetlerin<strong>ve</strong> ilintili söylemlerin arasında en önemli olanıdır. Çokkültürlülük tartışmasıeşitlik <strong>ve</strong> fark arasındaki gerilime dikkat çeken bir demokrasi tartışması olarakda algılanabilir (Taylor, 1994). Burada önemli olan konu, farklı olma hakkıylaeşit olma hakkının <strong>ve</strong> bu hakların sınırlarının tanımının uzlaştırılabilmesidir.Çokkültürlülük siyasi topluluğun ademi merkeziyetçi bir yöne evrilmesi anlamınagelir. Çokkültürlülük, kimlik politikasında yeni biçimler yaratmak için,kültürel topluluklar arasındaki ilişkilerin tekrar düzenlenmesini öngörür (Turner,1993: 411). Fakat yeni bir cemaat siyaseti önerisi, farklı kolektifliklerin tanındığıtemellleri sorunsallaştıramadığı için başarısızdır. Dolayısıyla “çokkültürlülükfikriyatında kültür kendi kaderini tayin etmeye dair kollektif haklarınodağında yer alır” (age.:422). Yani çokkültürlü bir siyasi hareket, kültür alanınıgüçlendirmek için mücadele eden bir hareket halini alır. Kültür direnişle eşanlamlıhale gelir (age.) Fakat, kültürün ne olduğu <strong>ve</strong>ya ona kimin ‘sahip’ olduğusoruları cevapsız kalır.Terence Turner (1993), kültürü kolektif hakların temeline yerleştirdiğimizdedoğabilecek özselcilik tehlikesine dikkatimizi çeker. Bununla beraber, çokkültürlülükte,mevcut kültürel gruplar arasındaki ilişkilerin eşit bir hale getirilmesi-

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!