10.07.2015 Views

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

136AYŞE ÇAĞLARsayım, melez, çok-kimlikli (multiple identities) <strong>ve</strong> çok-yerli (multi locale) kavramları,tireli kavramıyla yer değiştirerek kullanıldığında özellikle belirginleşmektedir.Ortalama fikirler, kültürü mekânla ilişkilendirir fakat belli bir kültüregöre şekillenmiş mekân fikri hiç sorgulanmadan kabul edilir (bkz. Gupta <strong>ve</strong> Fergusan,1992: 7). Bunun altında yatan varsayım “belli bir yerde yaşayan insanlar... kendine has kültürleriyle ayrı bir cemaat oluştururlar” görüşüdür ( Featherstone,1995:103). Bu tür bir bakış açısı, içerisinde sadece bütünsel bir cemaatinvarlığı olgusunu barındırmaz aynı zamanda eş biçimli kültür, mekân <strong>ve</strong> insanvarsayımını da <strong>ve</strong>rili olarak alır (Gupta <strong>ve</strong> Ferguson 1992:17). Verili dünyada‘birbirinden ayrı <strong>ve</strong> farklı “insanlar” <strong>ve</strong> “kültürler” vardır (age.). Bu önkabulle,kültürler, araştırma konusu insanların yaşadıkları topraklar üzerinden incelenmeklekalmaz, aynı zamanda akademik söylem mekânla bu türden bir ilişkiyidoğallaştırır. Kültürel farklılıklar ‘halklar’dan oluşan bir dünya metaforuyla aynıanlama gelir (age.). Mekânla ilişkilendirilen kültürel farklılıklar ontolojimiz,‘halklar’ı herşeyden önce sınırları belli <strong>ve</strong> yekpare bir kültürel varlık olarak tanımlanancemaat şeklinde ele almayı zorunlu kılar. Mekânlaştırdığımız yerellikimajının altında yatan gemeinschaft gibi birbirine eklemlenmiş <strong>ve</strong> organik bircemaat fikridir; bu imaj göçmenlerle ilgili projelerimizin altında yatan çerçe<strong>ve</strong>niniçerdiği teorik önyargımızı da açığa çıkarır.Kültürle tanımlanagelen bu toprak parçalarına bağlı olarak kurgulanan ilkinsan topluluklarından, bu bölgede yaşayan birbirleri <strong>ve</strong> ilk cemaatle aralarındametanomik bir ilişki olan çeşitli büyüklüklerdeki farklı grupları dışlamış oluruz.Böyle bir ontolojiye dayanarak, belli bir süreklilik varsayarız; örneğin, Türkler’leTürkiye’deki ‘Türk kültürü’; Almanya’daki ‘Türk cemaati’<strong>ve</strong> ‘Almanya’daki “ikinci<strong>ve</strong>ya üçüncü nesil” Almanyalı Türkler arasında. Gemeinschaft kavramı da kültür<strong>ve</strong> mekân arasındaki değişmeyen ilişkide köprü vazifesi görür. Böylece bu, araştırmaetkinliğimizde bir önyargı olarak karşımıza çıkar.Göçmenlik çalışmalarında, bir diğer eğilim ise kültürel farklılık <strong>ve</strong> mekânların,ortak soy ya da kökenden gelen insanlar arasındaki sınırları belirlediğinivarsayan, ‘etnisite merkezli’ açıklamalar yapmaktır. Bu eğilim, daha genel anlamdakültürü ‘etnik grup ya da cemaaatlerin maddeleşmiş bir ‘ürün’ü olarakgören ‘çokkültürlü’ bir söylemle beraber gider (Baumann, 1994: 3). Yani, Avrupaülkelerinin yönetimlerinin <strong>ve</strong> popüler söyleminin kültüre bakışı, etnik cemaatler<strong>ve</strong> etnik kimliklerle içiçe geçmiştir; dolayısıyla, ‘kültür’ler arası farklılıkların‘etnik’ cemaatler arası farklılıklarla örtüştüğü düşünülür (age.). Bir diğer deyişle,tireli kimlikler- Alman-Türkleri, İngiliz-Pakistanlılar, Fransız-Cezayirliler- ‘kültür’‘ulus,’ <strong>ve</strong> ‘cemaat’i eşitlerler. Bu genel kullanımın ardında yatan sadece yerelliklerinmekânla ilişkilendirilmesi değil aynı zamanda bu biraradalığın potansiyelolarak çatışmaya açık <strong>ve</strong> sorunlu olduğu varsayımıdır. Yani iki yönlükültürel ‘aidiyet’ her iki tarafa da ‘sadakat’ gerektiren bir kaynaktır. Diğer bir deyişle,kültür bir ‘halk’a <strong>ve</strong> ‘toprak parçası’na bağlılık <strong>ve</strong> sadakat ima eder. Bu tür

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!