10.07.2015 Views

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

TİRELİ KİMLİKLER: TEORİ VE YÖNTEME İLİŞKİN BAZI ARAYIŞLAR 133varan bir kaymaya yol açmıştır. Yeni kavramsallaştırmalar, göçmenlerin pratiklerini<strong>ve</strong> kültürel şekillenmelerini “misafir işçi” literatüründe olduğu gibi anavatanbelirleyiciliğinde bir çerçe<strong>ve</strong>de tartışmasa da, yine de bu insanların kültürel pratik<strong>ve</strong> kimliklerini “geleneksel Türk” <strong>ve</strong> “modern Alman” kültürleri arasındaki sözdebölünmeye dayanarak açıklamaktaydı. Bu iki kültürel kutbun da “otantikliğini” <strong>ve</strong>değişmezliğini bozduğu varsayılan bölünmenin etkisi patolojik bir durum olarakdeğerlendirilmiş, böylece Almanya’da yaşayan Türkler Alman toplumu için, geridönüş yapanlar ise Türk toplumu için hatta kendi psikolojileri için de ciddi bir sorunolarak kurgulanmışlardır. Türk göçmenlerinin “patolojik” durumunu tanımlamakiçin “iki kültür arasında kalmak” <strong>ve</strong> “kimlik krizi” yaşamak türü ifadeler hemkamusal hem de akademik söylemde bir hayli yaygınlaşmıştır.Almanya’da yaşayan Türkler’in Ausländerfrage’nin (“yabancılar sorunu”) anateması haline gelmeleri de bu dönemdedir. Yine bu dönemde sosyolojik, psikolojik,linguistik <strong>ve</strong> pedagojik bir çok çalışmanın <strong>ve</strong> sosyal destek projelerinin konusudahiline girmişlerdir. “Göçer” <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya “göçmen” gibi terimlerin kullanılmasıylabirlikte Almanya’daki “Türkler”e kalıcı bir statü atfedilmiş olsa da, Türkgöçmenlerin kendi söylemleri de dahil olmak üzere halen Türkler’i sosyal <strong>ve</strong>ekonomik anlamda Alman toplumuyla bütünleşmiş bir grup olarak görmek yönündetereddütler söz konusuydu. Tabiî ki bu arada resmî ideoloji de Almanya’nınbir göçmen ülkesi olduğunu reddetmekte <strong>ve</strong> ülkedeki Türkler’i geçici biriş gücü olarak görmekte ısrar etmekteydi. 60’lardan 70’lerin ortalarına kadarolan dönemin tersine, bu dönemde Almanya’daki Türkler’in bir tarafta resmîdiğer tarafta kamusal <strong>ve</strong> akademik söylemlerdeki algılanışlarında bir ayrışmayaşanıyordu.80’lerin sonundan itibaren ise, Almanya’daki Türk azınlık giderek “misafir işçi”“göçmen” tanımlamalarını reddetmeye başladı. Alman <strong>ve</strong> Türk toplumununbu insanların yaşam pratikleri üzerindeki etkisi hem Türkler’in kendi söylemlerindehem de Alman toplumunun “Türk”lerle ilgili söylemlerinde tanınmaya;olumlu <strong>ve</strong> zenginleştirici bir etki olarak algılanmaya başlandı. 90’ların çokkültürlüretoriğiyle uygunluk içinde, “Alman-Türkleri”nin çok-yerli (multilocale)bağlılıkları <strong>ve</strong> çok-kimlikliliklerine (multiple identities) ek olarak çok boyutlukültürel gelenekleri (multiple cultural traditions) <strong>ve</strong> dilleri artık “patolojik” <strong>ve</strong>olumsuz olarak değil zenginleştirici <strong>ve</strong> güçlendirici olarak değerlendiriliyordu.Kendilerini “Alman-Türkleri” olarak tanımlamaları pratiklerinde <strong>ve</strong> ifade biçimlerindeortaya çıkan çoklu bağlılıkları (multiple attachments), dilleri <strong>ve</strong> gelenekleriön plana çıkarmaktadır. Bu adlandırma zamanla ilk <strong>ve</strong> ikinci nesil Türkazınlık arasında yaygınlık kazanmıştır (bkz. Kauderzanca, 1993, 1995a, 1995b;Mozaik, 1994). Kamusal söylemde, “Alman-Türkleri”adı ilk defa Der Spiegel(1993) dergisi tarafından Solingen’de bir Türk ailesine karşı girişilen <strong>ve</strong> beş kişininölümüyle sonuçlanan kundaklama eylemi sonrasında kullanılmıştır. Yabancıdüşmanlığı yukarıda sözü edilen kolektif <strong>ve</strong> bireysel temsil sürecinde önemli

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!