10.07.2015 Views

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

NORBERT ELIAS’IN İNSAN BİLİMLERİ KAVRAMI VE BİLGİ SOSYOLOJİSİ 115hâkim olma <strong>ve</strong> kendi kendilerini gütme mecburiyetleri de, birbiriyle orantılı birşekilde artıyor. Aynı zamanda, dürtülerin kontrol altına alınması <strong>ve</strong> yönlendirilmesine kadar yoğunlaşırsa, bireyin toplumsallaşma süreci de o kadar fazla zamanalıyor. 3 Toplumsal süreç, yetişen her bireyde kendini tekrarlamakta <strong>ve</strong> böylecebireysel gelişme, toplumsal gelişmeyi yansıtmaktadır. Elias’ın deyişiyle “İnsanbir süreçtir” (Elias, 1971: 127). İnsanın diğer insanlarla ilişkilerini düzenleyeninsanî ilişki fonksiyonu da aynı şekilde değişkendir. Elias bu değişkenliği,insan toplumlarının değişkenliğinin ön şartı olarak görüyor. İnsanların sadecebirey olarak <strong>ve</strong> tek başlarına varolmaları mümkün olmadığından, hatta böylebir şey düşünülemeyeceğinden, Elias insanlardan hep çoğul olarak söz eder.Elias açısından insanlar, sadece çoğul olarak <strong>ve</strong> “figürasyonlar” 4 halinde mevcutturlar.Kısacası, Elias’ın insan resminin ana hatlarını, insanların değişkenliği<strong>ve</strong> toplumsallığı oluşturmaktadır. Bu resimde insanlar, sürekli, nisbeten açık <strong>ve</strong>karşılıklı bağımlılık özelliğine sahip süreçler, “homines aperti” (Elias, 1971: 131)olarak görünmektedirler.Bilim ya da bilimler - evrensel bilim fikrinin tetkikiYukarıda açıklanan insan resmiyle Elias, Yeni Çağ’da Descartes’ın sübjektiviteparadigmasıyla ortaya çıkan <strong>ve</strong> Kant vasıtasıyla günümüze kadar (örneğin Popper’de)etki yapan “homo clausus” olarak adlandırılan metafizik ideale karşı birpozisyon almaktadır. Burada kastedilen düşünce kısaca, bir insanın sadecekendi gücüne dayanarak, başka insanlar tarafından öğrenilmiş bilgiyi kullanmadan,yani mevcut toplumsal bilgi birikimine dayanmadan, dünya hakkındatamamiyle tek başına bilgi edinebilmesidir. Gerçi Elias da bilgi sosyolojisi çerçe<strong>ve</strong>sindekiyazılarında, insanların doğal donanımlarının bir parçası olarak onlarıngenel sentez kurma potansiyeline, yani farklı olayları birbirine bağlamakabiliyetine sahip olduklarını söyler....Ancak insanların kurdukları tüm spesifik bağlantılar <strong>ve</strong> bunlara uygun söz <strong>ve</strong> düşüncelerindekullandıkları terimler, onların öğrenme <strong>ve</strong> tecrübelerinin sonucudur. Bu durum,tek/münferit insanın değil, öğrenilmiş bilgiyi nesilden nesile aktaran çok uzunbir insanî kuşaklar zincirinin varlığına işaret eder... (Elias, 1984: 1).3 Böylece, çocukluktan yetişkinliğe uzanan süreç de o denli uzun olur (bkz. Elias, 1987: 169/70).4 Elias toplum <strong>ve</strong> birey arasında yapay <strong>ve</strong> analitik bir ayrımın yapıldığı bilimsel yaklaşımlara karşı çıkıyor.Yukarıda belirtildiği gibi, insan tek başına var olamaz. İnsanlar hep çoğul olarak, başka insanlarlabağlantılı <strong>ve</strong> onlara bağımlı olarak düşünülmeli; başka insanlarla kurdukları ilişkilerle birliktearaştırılmalıdırlar. Elias’ın bu bağlamda kullandığı ‘figürasyon’ terimi, karşılıklı bağımlılık zincirlerindenoluşan ilişkiler örgüsünü kasteder. Daha ileride sosyoloji’nin insan(lar) bilimleri modeliiçindeki yerinin tanıtıldığı bölümde, figürasyon kavramına daha ayrıntılı bir şekilde değinilecektir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!