10.07.2015 Views

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ELIAS VE MEDENİYETİN ÖYKÜSÜ 11kültür/içgüdüler karşıtlığını en net biçimde koyduğu çalışması Civilization andIts Discontents (Medeniyetin Gerilimleri) başlığıyla, 1930’da yayımlandı. 4Freud’un Medeniyetin Gerilimleri kitabında ileri sürdüğü fikirler -benim ‘sosyologcaokumam ile- aslında çok basit. Freud insanın gelişmesi ile toplumungelişmesi arasında paralellik kuruyor. İnsanlar çocukluktan itibaren ‘kültür’ olarakadlandırdığımız bir dizi kodu, ‘içselleştiriyor’. Böylece ‘dış kontroller’, ‘içkontrollere’ dönüşüyor. Ancak Freud’un iddiasına göre, her insanda var olan içgüdüler-şiddet eğilimi, cinsel dürtüler vb.- hiçbir zaman kaybolmuyor, sadecetoplum tarafından bastırılıyor. Böylece toplumun kuralları ile temel içgüdülerarasında sürekli bir gerilim yaşıyor ‘modern’ insan. Freud insanlık tarihinin bugerilim üstüne kurulu olduğunu, ‘medeniyet’in ilerlemesinin, toplumsal kontrollerin‘içselleştirilmesi’ ile birlikte bastırılan temel güdülerin, “altruistik” <strong>ve</strong>“sosyal” yönlere kanalize edilmesi sonucunda mümkün olabildiğini ileri sürüyor.Toplumsal kontroller zayıfladığı zamanlarda (savaş ortamı gibi) bastırılmışolan “bencil” güdüler yeniden ortaya çıkıp, “çocukça” - “gayrı medeni” davranışlarolarak kendini gösteriyor.Freud’un kendi terminolojisinden arındırıldığında, bu çözümleme hem çokbasit, basit olduğu kadar da güçlü bir çözümleme. Medeniyetin ilerlemesinin,insan doğasının denetim altına alınması, temel içgüdülerinin bastırılması ilemümkün olabildiği düşüncesi, 19. yüzyıl Avrupa felsefesinde Freud’dan önce devar. Freud’un eklediği insanın iç dünyasında ‘evrensel’ güdüler ile ‘tarihsel’ kültürkodları arasında bağdaştırılması mümkün olmayan bir gerilim <strong>ve</strong> çatışmaolduğu fikri. Aslında, 19. yüzyıl Avrupası’nın düşünce ikliminde insan doğasınınher yerde <strong>ve</strong> zamanda aynı olduğunu ileri sürmek, dönemin “ırkçı” düşünce kalıplarıbağlamında ‘ilerici’ bir fikir olarak düşünülebilir. Ancak Freud, bir yandanAvrupalı insanın (adamın) içinde de ‘vahşet’ barındırdığını savunurken, diğeryandan insan doğasının denetimi üstüne bina edilmiş bir medeniyet/ilkellikhiyerarşisi kuruyor. Bu konuya ileride tekrar döneceğim.Elias’ın ‘medeniyet’ çözümlemesiNorbert Elias’ın çözümlemesinde, medeniyetin içgüdülerin gemlenmesi üstünebina edildiği fikri, baştan sona bir leitmotiv olarak sürüp gidiyor. Kitabın ilk ikibölümü (1. cilt) adeta bugün yazılmış gibi okunabildiği için, daha başından itibarenFreud ile birlikte yolculuk ettiğimizi, ancak üçüncü bölümde anlamayabaşlıyoruz.Elias kitabına çeşitli Avrupa dillerinde ‘medeniyet’ <strong>ve</strong> ‘kültür’ kavramlarının4 Freud’un, Elias ile Frankfurt Okulu’nun ortak paydası olduğunu vurgulayan <strong>ve</strong> Adorno <strong>ve</strong> Horkheimer’ınAydınlanmanın Diyalektiği kitabında Freud’un izlerini tartışan bir çalışma olarak bkz.Bogner (1987).

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!