10.07.2015 Views

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

Türk ve Japon Modernleşmesi: 'Uygarlık Süreci' - Birikim

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

68YAEL NAVARO-YAŞINtercihler <strong>ve</strong> göz kararı tahminler yerlerini önceden belirlenmiş ölçülere <strong>ve</strong> talimatlarabırakacaktı.Ancak sadece aşçılık tekniği değil, yemeğin kendisi de yaratıcı bir şekilde dönüşümeuğramıştı. 1930’ların sonunda İzmit’te bir Akşam Kız Sanat Okulu kurslarınakatılmış olan Nuriye Hanım “bize sınıfta yalnızca alafranga yemeklerinyapımını öğrettiler” diyor.Tatlıların yanı sıra bazı ana yemeklerin de nasıl pişirileceğini öğrendik. Malzemelerialırsınız, miktarını ölçersiniz <strong>ve</strong> sonra yemeği pişirmeden önce tarifini yazarsınız. Birçok lezzetli yemek pişirmesini öğrendik.Ev ekonomisi öğretmenleri standart Avrupa ölçülerini “modern” Türk mutfağınınmerkezî bir parçası haline getirmeye çalıştılar. Birçok kadın için bu yemekhazırlama teknikleri çok yeniydi. Ancak yalnızca biçim değil, aşçılığın içeriği dedeğiştiriliyordu. Nuriye Hanım şunları hatırlıyor:İzmit’te bir çok köylü vardı. Okula gelenler çoğunlukla öğretmenlerin <strong>ve</strong> hükümet görevlilerininkızları idi. Ancak bir çoğu hayatlarında hiç kek görmemişlerdi. Okulda nasılkek pişirileceğini öğrendiler. Yeni şeyler öğreniyorlar, bilinçleniyorlardı.Kız Enstitülerinin aşçılık sınıflarında alaturka yemeklerin değil alafranga(Fransız stili Batılı) yemeklerin yapımı öğretiliyordu. Öğrencilere ıspanak yemeğiyerine ıspanak pudinginin yapılışı öğretiliyordu. Tatlı olarak da büyükannelerininmuhallebisi yerine, bademli krema, vanilyalı dondurma, meyvalı torte <strong>ve</strong>cevizli torte sunmayı öğrenmişlerdi. 27 Nuriye Hanım, bu “modernleştirici” olduğuvarsayılan ev ekonomisi derslerini beğenen kadınlar arasındaydı. Avrupalıyöntemlerine olan yakınlığı açısından kendisini <strong>ve</strong> ailesini alt sınıf kadınlardanayıran Nuriye Hanım, Türk toplumunu genel olarak daha çağdaş bir hayat tarzıylatanıştırdığı için Kız Enstitülerini övüyordu. Ancak diğer kadınlar enstitülerinöğretileri hakkında daha ikircikli görüşlere sahiptiler. Örneğin bana Avrupaimasa adetleri üzerine aldığı eğitimden bahseden Hikmet Hanım, kaçınılmaz birnihai “modernleşme” fikrinden vazgeçmeyerek, bazı enstitü derslerinin gerekliolup olmadığını sorguluyordu.Çatalın, bıçağın nereye konulacağı, su bardağının masada nerede duracağı, vs. Bu gibişeyler enstitüde öğretiliyordu. Bazı kişiler bununla alay ediyorlardı. Yerde ortak bir tabaktanyemek yiyen insanların sayısının bu kadar çok olduğu bir dönemde, şarap bardaklarının<strong>ve</strong> balık bıçaklarının kullanılması gibi görgü kurallarını öğretmek ne kadargerekliydi bilemiyorum. Öbür yanda, ortak bir tabaktan yemek de çok sağlıksızdır. Busebeple, bu yemek yeme alışkanlıkları nasıl olsa değişecektir. Yani, siz zorlasanız dazorlamasanız da, doğal olarak değişeceklerdir. Bu enstitüler, kendi kendine gerçekleşecekbir değişimi sadece hızlandırmaya çalışıyorlardı.27 Bkz. İzmir Cumhuriyet Kız Enstitüsü Yıllığı (1938-39) içindeki yemek tarifleri, s.50-52. Ayrıca aynıokulun 1936-37 yıllığına bkz, s. 52-53.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!