10.07.2015 Views

ANLATıMLı BELAGAT - gariban tavuk

ANLATıMLı BELAGAT - gariban tavuk

ANLATıMLı BELAGAT - gariban tavuk

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ANLATıMLıBELAĞATEDÎTÖRProf. Dr. Tacettin UZUNYAZARLARProf. Dr. TacettinUZUNDr. AyhanERDOĞANDr. MuhammetTASADr. LatifSOLMAZArs. Gör. Yusuf SamiSAMANaDr. SehabeddinKIRDARKONYA-2008


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>I. Baskı: Eyia 2008ISBN: 978-9944-5871-2-9Dizgi: Yusuf Sami SAMANCIKapak: Muhiddin OKUMUŞLARBaskı - Cilt: Sebat Ofset Matbaacılık0.332. 342 01 53-KONYABasım Tarihi: 15.09.2008


İÇİNDEKİLERÖNSÖZıııKıSALTMALARVGIRIŞ 1<strong>BELAGAT</strong> 1FESAHAT 3ME'ÂNÎ 13HABER (BILDIRME) ve INŞA (DILEK) KIPLERI. 14HABERIN GAYELERI 17HABER ÇEŞITLERI 22INŞÂ ÇEŞITLERI 28INŞÂ ÇEŞITLERINDEN EMIR 35INŞA ÇEŞITLERINDEN NEHIY 43INŞA ÇEŞITLERINDEN SORU 48INŞA ÇEŞITLERINDEN TEMENTSI 54INŞÂ ÇEŞITLERINDEN NIDA 61FASL (AYıRMA) ve VASL (BAĞLAMA) 70FASL YAPıLAN YERLER 75VASL YAPıLAN YERLER 85ZIKIR VE HAZIF 91TAKDIM VE TE'HÎR 99MUSÂVÂT, ÎCÂZ ve ITNÂB 107BEYÂN 123TEŞBIH 124TEŞBIHIN ÇEŞITLERI 131TEŞBIHIN GAYELERI 138HAKÎKAT VE MECAZ 144ISTIARE 149MÜRSEL MECAZ 161AKLÎ MECAZ 168KINAYE 173


BEDI" 179LAFZÎ GÜZELLEŞTİRİCİLER 180CİNAS 180SECÎ' .............................................................187İKTİBAS 190NL\NE\1 GÜZELLEŞTİRİCİLER 194TEVRİYE \ 194TIBAK 198MUKABELE 202HUSNU'T-TA'LÎL 206TE'KÎDU'L-MEDHİ BİNL\ YUŞBİHU'Z-ZEMM 208TE'KÎDU'Z-ZEMMİ BİMA YUŞBİHU'L-MEDH 210USLÜBÜ'L-HAKÎM 212ALIŞTIRMAI^RIN ÇÖZÜMLERİ 217Yazarların Hazırladıkları Bölümler 265BİBLİYOGR.\FYA 267


ÖNSÖZBelagat, Arap dili için çok önemli ve yararlı bir üimdir.Kur'an'ın mucize oluşu ve sözün güzeli, onun sayesindebilinmekte ve anlaşılmaktadır.Sözün en güzeli, hoşlanmadığı için kulaklarınreddetmediği, zihinlerin de anlamak için yorulmadığıdır.Belagat, sözün veya yazmın güzellik ve etkinliğinisağlamak için başvurulan yollan incele)ip kurallara bağlar.Belagat, cansız varkkIan canlandınr, gözle görüleme}'en ruhsaldurumlan gözle görülür hale getirir, hayatın gerçeklerinihayalleştirir, yaşantdanmıza herkesin düşünemeyeceği birgüzellik verir. Duygu ve düşüncelerden doğan belagat sanatlan,anlatıma güçlü bir canlılık kazandırır.Sarf ve nahiv bilgilerini alan öğrencilerimizin bu önemliilim hakkında da bilgi sahibi olmalan için elinizdeki kitaphazırlanmıştır. Kitapta, belagatla ilgili temel konular ele aknmış,fazla teferruata girilmemiştir. Teferruat, meraklıları için İlerdekiaşamalara bırakılmıştır.Kitabımızın yararh olması dileğiyie...17/C7/2CC8Prof. Dr. Tacettin Uzun


KISALTMALARa.g.e.Adı geçen esera.s.Aleyhi's-selamb. : binbkz. : bakınızDİA : Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisih. : hicrîh.ö.Hz.r.a.hicretten önceHazretiRadıyallahu anhs. sayfas.a.sSallallahu aleyhi ve sellem(?) Vefat tarihi bilinmiyor


GİRİŞ<strong>BELAGAT</strong>'b-J' -•;2::;^: Âi^Ua^ :U Iju jj<strong>BELAGAT</strong>En kısa tarifle belagat: "Sözün, halin gereğine u)^unolmasıdır".Belâğatin başka bir tarifl: Sözün, fasîh olmakla birliktehâlin gereğine uy-gun olmasıdır."Hâl" - buna makam da denilmektedir - mütekeUimi(sözü söyleyen kişiyi) sözünü belH bir tarzda ifade etmeyezorlayan durumdur'"."İ-Iâj" bajka bir ı;ade}'ie, sözün söyienmesım gerekrireiı özei sebeptir.


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>FESAHAT^^1OLJt^' ' * • • 1 ' f " t. • İl * I .'' r-


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>V ^LlIS". 0 ' ' ^ ^ ^ ^^Z^ O',.Ly^ ia^ :^^^'jji -^r^^'j ı^'^'j c^'ij


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Tenâfur-ı hurûf kelimede olur, diHn onu sö)'lemesini vetelaffuz etmesini zorlaştırır.Kıyasa muhalefet: KeHmenin, sarf kuralına aykınolmasıdır.Garabet: Kelimenin manasının açık olmamasıdır.2-Kelâmın fesahati: Sözü oluşturan kelimelerin,tenafurdan, za'f-ı teliften ve ta'kîdden uzak olmasıdır.Kelamdaki tenâfur da, dilin onu söylemesini ve telaffuzetmesini zorlaştırır.Za'f-ı te'lîf, kelamm meşhur olan nahiv kuralına aykmolmasıdır.Ta'kîd: Kelamın kast olunan manaya delaletinin kapakolmasıdır.Kapaklık, takdim, te'hîr veya fasi gibi bir sebeple, lafızyönünden olursa buna lafzı ta'kîd denir. Eğer kapaklık, nekastedildiği anlaşılmayan mecaz ve kinayeler kuUanılmasısebebijie mana yönünden ise, buna manevî ta'kîd deniHr.Mütekellimin fesahati: Herhangi bir konuda, fasîh sözlemaksadı ifade edebilme meneğidir.ANLATIM:Aym ve)'a )'akın mahreçten çıkan sesleıin bir kelimedetoplanmasına tenâfur-i huruf, başka ifadelerle kakafoni veya ses


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>kakışması denir. Bunun Türkçeden örneği:"Çürütücülerce"; Arapçadan örneği: c^ij^liuLİ dır'.Şu ifadede kıyasa muhalefetin örneği vardır:^ -ûkJi"^uk^'ı İfadesinde kelimesinin J>r^\ şeklindeolması gerekir.Garabet, bir ibarede akşıknamış sözlerin kullanılmasıdır.Bu tür kelimelere ait manalar, sözlüklerde bulunabilir veya bazıkimseler tarafından kullanılabilir. Ancak bu durum onu, garipolmaktan çıkarmaz. Meselâ, Türkçede "Ne zaman ki"anlamında "Kaçan", "Hangi" anlamında "Kangı"kelimeleri garip kelimelerdendir. Arapçada daU^'jjurcijzesindeki'' li^'^—kelimesinde garabet vardır.Bu kelime İmru'ulkays'in (h.ö.497-545 civarında) şu beytindegeçmektedu-;= ' ' ' ^ • ' I- "L . r 1^1 1 ,1 •(Saçının örgüleri yukarıya doğru toplanıp bağlanmıştı. Arkaya doğruolan saçlarının salıverilmiş ve öıiilmüş olanlarının içinde de tutam tutamsaçlar ka)'boluyordu).Bu, Ebu'n-Necm el-FadI b. Kudâme el-'Iclî'nin (130/747) dü.^ünmedensö^dediği bir urcûzedlr. Manası şöyledir: "Hamd, ulu ve yüceler yücesiAllah'a m.ahsustur".Ürcûze: Recez bahrinden (vezninden) bir kaside. Beytin tamamışö)dedir:


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Çünkü bu kelime Araplar arasında fazlaca kullanılan birkelime değildir. Bu kelimeden şairin kastettiği manayı anlamakgüçtür. Şair "incelik ve düzlükte Sureye'in kılıcı gibi" veya"parlaklıkta lamba gibi" demek istemektedir.Kumlan cümlenin nahiv kurallarına a)'kın olmasına za'f-1 telîf denilmişti. "Rastlamıştım ona bir yağmurlu akşamda"cümlesi, vezin ve kafi}'e zomnluluğu olmadığı halde, "Ona bir)^ğmurlu akşamda rastlamıştım" şeklinde kurulmamıştır.•Arapçadan buna şöyle bir örnek verebiliriz:. - >Bu cümlede —^ zamiri, merciinden öncegelmiştir. Dolayısıyla cümlede za'f-ı te'lîf vardır.Tek başına kuUamidıklannda fasîh obmlanna rağmen,bazı kelimelerin yan yana geldiklerinde telâffuz edilmelerizorlaşır, buna tenâfur-i kelimât denir. Çocuklar arasmdatekerleme olarak söylenen "Bir berbere bir berber: Bire berber!Beraber bir berber dükkanı açahm demiş", bunun Türkçedekiörneğidir.(Hatırla o vakitleri ki, Leyla açık ve berrak dişlerini, güzel gözünü, inceve yay gibi kasını, kömür saçı.m ve Süreye'in kılıcı gibi olan burnunugösterdi).Urcuze, Ru'be b. el-'Accâc'a (145/762) aittir.7


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>(Harb'in mezan yanında hiçbir mezar yoktur) iseArapçadaki örneğidir.Ta'kîdi, "kelamın kast olunan manaya delâletinin kapakolmasıdır" diye tanf etmiştik. Başka bir ifade)'le sözdenkastedilenin kolayca anlaşilamamasıdır. Lafzı ta'kîd, kelimelerinbulunması gereken yerlerde kullanılmamasıdır. Türkçeden şöylebir örnek verebiliriz: "Beşinci hicret asnnda zannediyomm kiTürk Edebiyatı ikiye a}TLİmıştı... Bu cümle "Zannediyorum kihicretin beşinci asnnda, Türk Edebiyatı ikiye aynlrmştı..."şeklinde olmahydı. Buna Arapçadan şu örneği veriyomz:Bu şiirin aslı şö}dedir:^ ^'3 >'^' — j i ^ ^ "r^ ^^-^(O kibirlendi. Onlarda, soyca asaletlenne delalet edenbazı hu}'lar vardır. Halbuki onlar, bu hu}'lanyla kibirlenmezler).Manevî ta'kîde Türkçeden şu ömeği verebiliriz:Oldu âlem şad senden ben esîr-i gam henüz (ÂlemBunu kımm söwedıği belli değildir.Bu be>i:, el-Mutenebbî'ye (3C3-354/915-965) ainir.


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>seninle neşe buldu, ben ise hâlen kedere mağlubum) mısraında"esîr" keHmesi "mağlup" anlamında kuUarulmıştır.Manevî ta'kîdin Arapçadan örneği şu beyittir:(Yakın olabilmeniz için, artık evimin sizden uzakolmasını İsteyeceğim. Gözlerim, kurumak için gözyaşlarınıdökmektedir (yani şimdiye kadar size ne kadar yaklaşmakistedi}'sem de sizden uzaklaştım. Şimdi ise size pklaşabilmekiçin uzaklaşmayı arzu edeceğim).Bu be}'itte j^^^dan anlaşılan ilk mana, aşırıüzüntü sonucunda çok ağlamaktan dolayı gözde akacak yaşmkalmamasıdır. Halbuki şairin kastı, sevinçten gözyaşlarının kesilmesidir. Fakat j^'^dan bu manayaintikal etmek zordur. Bu sebeple beyitte, manevî ta'kîd vardır.Tahirü'l-Mevlevî'nin aşağıdaki sözleri, belagat vefesahati çok güzel açıklamaktadır:"Sözün fasîh olması: İfadenm kusursuz olması,Yerinde ve muktezay-ı hal ve makama mutabık olması* Bu beyit, el-'Abbâs b. el-Ahnef'e (192/808) aittir.9


ANTATIMLI<strong>BELAGAT</strong>da: Adamına göre söylenilmesidır.Söz ne kadar düzgün ve süslü olursa olsun yerinde veadamma göre söylenmezse belağatii olamaz. Resmî birmakamda lâübâli; hususî ve samimi bir mecliste zorlanarak veyapmacık bir tavırla, ıkına sıkına konuşan; köylüye âlimlegörüşüyormuş gibi söz söyleyen, yerinde ve adamına göre hitapetmesini bilmiyor demektir"'Belagat ilimleri''° üçtür: Me'ânî, Beyân ve Bedî'. üçünebirden, küUe (bütüne) cüzün (bir kısrmnm) ismini vermekabilinden, "'İlmu'l-be)an" denilebilir.Me'ânî: Sözün, dinleyicilerin haline ve söylendiğimakama uygun düşecek tarzda söylenmesinden bahsedenilimdir.Beyan: Aynı mananın birçok ve değişik üslupla ifadeediknesinden bahseden ilimdir.Bedî': Lafız veya manalan süsleyip güzeUeştinneyönlerinden bahseden ilimdir.Bu arada belâğatm tarihçesinden ve belagatla ilgili İDazıkaynak eserlerden bahsetmek }'erinde olacaktır.Taliirii'l- Mevlevi, Edebiyaı Lügati, İstanbul, Enderun Kitabevi, s.25Osmanlıj'a göre belagat hakkında şöyle denilmiştir: Hem düzgün, hemde yerinde söz söyleme usulünü öğreten bir ilmin adı olur. "Ma'ânî","Be)'an", "Bedî"' unvanlı üç fenne ayrılır (Tahini'1- Mevlevi, a.g.e.,S.26).10


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Belagat cahiliye devrinde çok ileri ve yaygındurumdaydı. O devirde çok geçerli olmasına rağmen, gekşmesive müstakil bir ilim olarak tedvin edilmesi epey zaman almıştır.Kur'an-ı Kerim'in, belağati}^a o devirdeki edipler başta oknaküzere bütün dünyaya meydan okuması ve Allah'ın Kelamınıanlama gayretleri, belagat ilminin tedvinine hız vermiştir. EbûUbeyde'nin (210/825) "Mecâzu'l-Kur'an" adk eseriyle ilk defaele aknan Belagat ümi, el-Câhız'm (255/869) "el-Beyân ve'ttebyin"adk eserinde teşbih, mecaz, istiare, kinaye, i'caz gibibahislerle ufsilatk olarak incelenmiş, hicrî IV. asnn sonlarınadoğru kendi terimlerimde müstakil bir üim haline gelmeyebaşlamıştır. Bu asırdan itibaren yetişen müelliflerle, özellikle el-Curcânî (816/1413), ez-2emahşerî (538/1144) ve es-Sekkakî'nin (626/1229) deha ve gayretlerîyle altın devriniyaşayan belagat ilmi, h. VIIL asırdan başlayarak diğer birçokislâmî ilimler gibi duraklama dönemine girmiştir.Belagat ilmine dair önemli kaynak eserlerden bazdanşunlardır:Ebû Hilâl el-'Askerî (40C/lCC9'dan sonra), Kitâbu'ssınâ'ateynEsraru'l-belâğaAbdulkâhir el-Curcâm' (471/1078),Delâilu'l-i'câz ve11


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>ez-2emahşerî (538), ei-Keşşâf ve Esâsu'l-belâğaFahreddîn er-Râzî (606/1209), Nihâyetu'l-îcaz fîdirâyeti'l-i'cazEbû Ya'kûb es-Sekkâkî (626/1229), Miftâhu'l-'ulûm'Adududdîn el-Tcî (756/1355), el-Fevâidu'l-ğıyâsiyyeet-Teftâzânî (792/1390), el-Mutavvel 'ale't-Telhîs'i veMuhtasaru'l-Me'ânîel-Hatîb el-Kazvînî (793/1390), Telhîsu'l-Miftâh ve elîzâhfî 'ulûmi'l-belâğaes-Seyyid eş-Şerîf el-Curcânî (816/1413), Havâşi's-Seyyid 'ale'l-MutavvelAbdulhakîm es-Sİ)^lkû:î (1067/1656), Haşiye 'ale'l-MutavvelHüseyin b. Ahmed el-Mersafî (1307/1889), el-Vesîletu'l-edebiyye ile'l-'ulûmi'l-'arabi)^^Ahmed el-Hâşimî (1362/1943), Cevâhim'l-belâğaAhmed Mustafa ei-Merâğî (1952), 'Ulûmu'1-belâğaBekri Şeyh Emîn, el-Belâğatu'l-*arabiyye fî sevbihe'lcedîd'i'"'.•'iHulusi Kılıç, "Belagat", DİA, İstanbul 1992, V/38C; Hikmet Akdemir,Belagat Terimleri Ansiklopedisi, İzmir, 1999, s. IC.12


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>ME'ANI13


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>HABER (BİLDİRME) ve İNŞÂ (DİLEK)KİPLERİÖRNEKLERHalit konuğa ikram eder ve ^ f-i »S^. İJ'^ -1komşu hakkmı gözetir.Ij_ı '.j^Ödevini yap. İL^'j -2İyilik etmek ne kadar güzel! ı 'jC^^sj\ Vj^f ıj. _3ANLATIM:Musned ve musnedun ileyh'ten oluşan anlamlı tamcümle, ya haberi olur ya da inşaî olur. Haberî cümle, manasıdoğm ve yalan olmaya muhtemel olandır. O cümleyi söyleyenedoğm ve yalancı denilmesi uy^un olur.cümlesindeHalide misafire ikram etme ve komşu hakkma riayet etmenispeti doğru değilse, verilen haber yalan, bu haberi veren deyalancıdır.Manası doğm ve yalan olmaya muhtemel olan cümle,inşâîdir. Böyle bir cümleyi söyleyene doğru veya yalancı14


ANLATIMLI<strong>BELAGAT</strong>y ^ y ^ idenilmesi uygun değildir. >iA-pr'jcümlesinde muhataptangörevini yerine getirmesi istenmektedir. !jL-i-*^'' l»cümlesinde iyilik yapmanın güzelliği, taaccüp kipiyle ifadeedilmektedir. Talep ve taaccüpte doğru ve plan olma ihtimakyoktur.t:^J50l. I3^' Ullk; V -j! ^ ^LiJVl ^LiJ>KURALLAR:Musned ve musnedun ileyh'ten oluşan tam anlam ifadeeden cümle, ya haberî ya da inşaî olur.Haber cümlesi, içeriğinde doğru ve yalan olma ihtimakolan ve sahibine de: "O doğru söylüyor veya yalan söylüyor"denilebilen sözdür.15


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>İnşaî cümle, manasmda doğru veya yalan olma ihtimaliolmayan ve sözün sahibine de: "O doğru söylüyor veya yalansöyiüyor" denüemeyen sözdür.16


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>HABERİN GAYELERİ> ' >>>^ÖRNEKLERDünya güneşin çevresinde dönerYolculuk seni çok yordu.affeden!Rabbim! Sabredemiyorum,beni bağışla ey günahıGençlik gitti. O geri gelmeyecektir. Yaşbiık geldi. Ondannereye kaçılacak.-'Bizim bir çocuğumuz, sütten kesilme çağına geldiğinde,zorbalar onun önünde secdeye kapanırlar.17


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Her şeyde arkadaşını azarlarsan, (bir gün)azarlamapcağın kimseyi de bulamazsm.Sen güneşsin, krallar yıldız. Güneş doğunca yddızlannhiçbiri görünmez.ANLATIM:Asknda haber iki gayeden biri için getirilir:1-Cümlenin ihtiva ettiği hükmü muhataba ifade etmek.Mı\ f~ ' j/-^ cümlesi bilmeyene söylenir. Bugayenin adı "fâidetu'l haber" (haberin }^ran) dir.2-Hükmü bilen muhataba, konuşmacmm da onubildiğini ifade etmek. Arkadaşma: '< yilJi İJJudemen bu meseleyi onun gibi senin de bildiğini gösterir. Bugayeye de, "lâzimu fâideti'l-haber" (haberin yararının gereği)denilir.18


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Ancak biz konuşmada, muhataba hükmü bildirme vehükmü konuşmacının da bildiğini ifade etme kastedilmeyen, sırfbaşka gayeler kastedilen birçok haber cümlesi görüyoruz.Dolayısıyla bu cümleler asıl manalarından çıbp durumlarınkarinelerinden ve sözün siyakından anlaşılan başka amaçlar içinkullanılmış olurlar. Bu amaçların en meşhurları şunlardır:flk^Vl/lstirham (yalvararak istemek):Üçüncü örnekte haberden maksat, ne hükmü muhatababildirmek ne de lâzimu fâideti'l- haberdir. Çünkü Allah bunlanbilmektedir. Fakat buradaki haberden maksat Allah'tan rahmetdilemek (ona )alvarmak) tır.^,^-.^'1 /Sevüen bir şeye üzülmekDördüncü ömekte şair gençkğini kaybettiğini ve birdaha geriye gelmeyeceği için üzüntüsünü ifade etmektedir./Övünmek:Beşinci ömekte şâir, henüz sütten kesilmiş çocuklarınınönünde, zorbaların bile boyun eğeceklerini ifade etmek suretiyleövünmektedir.^uUDl_5 -sl-^jV^ /Nasihat ve irşad etmek: Hikmetle ilgilihaberlerin çoğu, bu gaye içindir.Altıncı ömekte şâir, hikmetk sözle haber vermektedir.Gayesi insanlara doğruyu gösterip, onlan irşad etmektir.19


AN'LATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Ö\'^güde bulunmak:Yedinci ömekte şâir, en-Nu'man b. Munzir'i güneşe,diğer krallan ise }ildızlara benzeterek, yıldızlar güneşi gördüklerizaman nasıl ortadan kayboluyorlarsa, diğer krallar da senigördükleri zaman öyle kayboluyorlar di}'erek övmüştür.Haberler zaaf gösterme, çakşma ve ciddij'ete teşviketme, sevinme ve yerme gibi, başka ga)'eler için gelebikr. Bütünbunlan öğrenmek için akla ve zevk-i selime başvurmak gerekir.' J f ' ' ' ' ' ' ) > ii 'iilii O::^ ^ ^jjf *>U.^ f.!)\>>V^ .JL* iDj JL^; J'^V. ^ - U i j -LJlj'V'j ^ ^ ' J r-^'j20


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>KURALLAR:Askıda haber iki gayeden biri için getirilir:1-Cümlenin ihtiva ettiği hükmü muhataba ifade etmek.Bu gayenin adı "fâidetu'l haber"dir.2-Hükmü bilen muhataba, konuşmacının da onubildiğini ifade etmek. Bu gayeye de, "lâzimu'l-fâide" denilir.Ancak biz konuşmada, muhataba hükmü bildirme vehükmü konuşmacmm da bildiğini ifade etme kastedilmeyen, sırfbaşka gayeler kastedilen birçok haber cümlesi görüyomz.Dolayısıyla bu cümleler asd manalarmdan çıkıp durumlannkarinelerinden ve sözün siyâkmdan anlaşılan başka amaçlar içinkullanılmış olurlar. Bu amaçlann en meşhurlan şunlardır:>b-^.ı_-V'/İstirham (yalvararak istemek), ^ ^.-oJ*L_.'j-^/Sevilen bir şeye üzülmek, y=^'/Ovünmek,-^jV*j Nasihat ve irşad etmek, r -^'/Övgüde bulunmak21


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>HABER ÇEŞİTLERİÖRNEKLERHaya, hayatın süsüdür.Gerçekten nefis aşın derecede kötülüğü emreder..âi:^ ?^ı>ji ji iLi^j -3Yemin ederim ki, işsizlik kötü ve zararkdır.Kesinlikle büin ki, Allah her şeye kadirdir.•f/y^^ ^ -5Sen, kesinlikle ikrama en layık olansm.İşte siz onlan seversiniz, onlar ise sizi sevmezler..jjL^ Z>ys' - 7AUah'a yemin ederim ki, hayır, ileride bileceksiniz.JL^\ :İ3 '^^v^ 'j^. -j , -8Her kim iman eder ve sâlih amel işlerse, onamükafat olarak daha güzeli vardır.22


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Cennetlikler kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.ANLATIM:Kendisine haber verilen kimsenin dummu farkk olur.Muhatabın, verilen haberin içeriğiyle ilgik bir bilgisi olabilir veverilen haberi kabul etmede veya inkâr etmede tereddüt etmez.Bundan dolayı haberin tekit edilmesine ihtiyaç duyulmaz vehaber ona tekit edatlan olmaksızın verilir «'•—^•^jHaya, hayatın süsüdür" cümlesi, bunun ömeğidir. Haberin butürüne "İbtidâî Haber" denir.Muhatap hükmü kabullenmede tereddüt edipmanasından şüphelenir ve doğru olduğundan emin olmak ister.Böyle bir durumda haberin bir tekit ediciyle tekit edilerekverilmesi güzel olur. Haberin bu çeşidine "Talebî Haber" denir.Muhatap hükmü inkâr edip kabul etmiyorsa, eminolması ve doğruluğuna inandırılması için, inkânn derecesinegöre, Lki veya daha fazla tekit edicijde tekit edilmesigerekir.


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>zâid harfler, kelime veya isimlerin teki'an, şarti}7e ve tafsîüyyeolan 'i^' ve zamiru'l-fasl bunlar arasmdadır. İkinci örnekte, Jİ ve»V; üçüncü ömekte, jij, jj ve «^iJ^V fV;dördüncü ömekte, y'J^Vibeşinci ömekte, fiJ^V' f"^'» altmcıörnekte, yedinci ömekte, t-^ ve ^'o', sekizinciömekte, âJ?l»!, dokuzuncu ömekte, ^'-^i ^'-^ olan ^vardır.ili. j p\ oU:>' ^


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>• ,s y y -ti y,î ^liSO' (.â-Ui'Ji Ü.'J-', 4-^3' İJv" ttl^l^l ' t-uJâlKURALLAR:Kendisine haber verilen muhatabın durumu farklı olur.Muhatabın verilen haberin içeriği}de ilgik bir bilgisi olabikr veverilen haberi kabul etmede etmede tereddüt etmez veya inkareder. Bundan dolayı haberin tekit edilmesine ihti}^ç duyulmazve haber ona tekit edatlan olmaksızın verilir. Haberin bu türüne"İbtidâî" denir.Muhatap hükmü kabul etmede tereddüt edip,manasından şüphelenir ve doğm olduğundan emin olmak ister.Böyle bir dummda haberin bir tekit ediciyle tekit edilerekverilmesi güzel olur. Haberin bu çeşidine "Talebî" denir.Muhatap hükmü inkâr edip kabul etmiyorsa, eminolması ve doğruluğuna inandırılması için, inkânn derecesine25'


ANLATIiMLI <strong>BELAGAT</strong>göre, iki veya daha fazla tekit ediciyle tekit edilmesi gerekir.Haberin bu çeşidine "İnkârî" denir.Haberi tekit edatlan çoktun "Jl, 'VllU^V' fV", tenbîhharfleri, kasem, tekit nûnlan, zâid harfler, kelime veya isimlerintekran, şartıyye ve tafsîkyye olanve zamiru'l fasi bunlararasındadır.ALIŞTIRMALAR:1- Aşağıdaki ibarelerde geçen haber ve inşa cümlelerini;her cümledeki "musned" ve "musnedun ileyh"i belininiz.2- Aşağıdaki cümlelerde haberin gayelerini açıklayınız.I'-:•*26


ANLATıMLı <strong>BELAGAT</strong>3- Aşağıdaki cümlelerde geçen haber çeşklerini ve tekitedatlarını açıklayınız.27


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>İNşA ÇEŞİTLERİÖRNEKLERNe kadar doğrusun!-n--Iöğüdüdinle!!iuL^ > y ^ -2Vallahi, mutlaka çakşacağun.işini erteleme!Cesaret ne iyi özelliktir.Sen çakşıyor musun?!>^ ^Cül -4Korkak ne kötü insandır.Keşke gençkk geri gelse!!^ı Li-j^ 'u -DBelki hasta iyileşir.Gafü! Dikkat et!28


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>j^y;V İşini erteleme" cümlesinde nehy-i hâzırkipi kullanılmıştır ve cümledeki nehiy/yasaklama eylemim,muhatap, sözün söylendiği anda uygulamaya başlamamıştır." - Tlj^iJÎ Sen çakşkan mısm" cümlesi bir sorucümlesidir ve sözün muhatabından bir cevap istenmektedir. Bubakımdan muhatabın bu cümleyi duymadan önce soruya cevapvermesi ve cümledeki talebi, sözün söylendiği esnada yapıyorolması mümkün değildir."îSL-Çijl [ıZl Keşke gençkk geri gelse" cümlesindec-lJ fiiH kullanılarak bir temennide bulunulmuştur ve bu sözünsöylendiği esnada gençkğin dönüyor olması veya daha öncedendönmüşolması mümkün değildir. Zaten temenni kakbı,gerçekleşmesi mümkün olmapn durumlara dair özlem vearzuyu bildiren ifadelerdir.' " , ' ' ,jiVe- U Gafil! Dikkat et" cümlesinde ise Ji'^ Uşeklinde nida edatı ve munâda kullanılarak bir nida cümlesikurulmuştur. Bu sözün muhatabının, kendisine seslenilmedenönce bu söze icabet etmesi, tabiati)da mümkün değildir.30


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Ancak bununla beraber bu cümleler herhangi bir durumu ya daolayı haber veren cümleler de değildin Dolayısıyla bu cümleleriçin de doğmdur veya yankştır şeklinde bir yargıdabulunulamayacağmdan bu ifadeler inşâî cümlelerdir. Ancak istekbüdirmemeleri sebebi}'le de talebi inşâdan farkk olarak gayr-italebi inşâ admı alırlar.'t^'j •r^-^'^'j '^'j '?y^ cy^. '^f^-i" y y ~ y " "•^^'j c^lij i^luij CJ>JZ .Ö^uTKURALLAR:İnşâ, doğmya ve yalana ihtimali oknayan; sö}^enensözün sahibi için 'O sözünde doğm sö)^emiştir' veya Talansöylemiştir' denilmesi uygun olmapn sözdür. İnşa, Talebi Jnşâ32


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>ve Gayr-i talebî (talebî olmayan) inşâ şeklinde iki kısımdır:Talebî inşâ, istek anında bulunmayan (var olmayan) birşeyin yapılmasını isteme anlamı ifade eden inşâî cümlelere denir.Talebî inşâ, emir, nehiy, som, temenni ve nida kipleriyle yapıkr.Ga}T-i talebi (talebî olmayan) inşâ, kullanılan cümledeherhangi bir şe^'in talep edilmediği, herhangi bir isteğe delaletetmeyen mşâ şekkdir. Gayr-I talebî inşânın birçok kakbı vardır.Ta'accub, yemin, medih (övme), zemm (yerme) ve raca fiilleriylekurulan cümleler bu kakplann bazdandır.ALIŞTIRMALAR:Aşağıdaki ibarelerin inşâî mi ihbâri mi olduğunu, inşâîcümlelerin sebebini ve hangi çeşit inşâ kakbmda geldiğinibekrtkıiz.12Tirmizî, Birr, 6.33


ANLATıMLı <strong>BELAGAT</strong>r^j^ J! L: -3-3 şiiri söyleyen Sımme b. AbdiHah (95/714) tır.Al-İİmı-an, 3/136.34


ANLATıMLı <strong>BELAGAT</strong>İNşA ÇEŞİTLERİNDEN EMİRÖRNEKLERAnlaşma yaptığınız zaman, Allah'a verdiğiniz sözüyerine getirin! (Sözünüzü tutun!)Kitabı kuvvetle tut! (Onun emirlerini uygula!)17 yy s yy 9 ,İyy k^-'^ -/ W^-yEk geniş olan genişkğkie göre nafaka versin!"Çakşmayasani!.i'-j^y^,Ana babaya iyikk ediniz! . jJlü'^b}iki dostum! Ya beni kendi halime bırakın ya da banagençkk günlerimi iade edkı.Nahi, 91.Meryem, 12.Talak, 7.s Bakara, 83; Nisa, 36; Enam, 151; İsra, 23.Beyit, Alı el-arim (1368/1949) e aittir.35


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Kıskançlan susturarak beni kıskanmalarını gider! Çünküonlan beni kıskanır hale sen getirdin.ÂJU il ^ °.. I , i f ' ^ • ,^-7 1^ ty J-Her ne kadar kendisine danışılanlardan olsan da bir günbaşına bir felaket geldiğinde başkalanna danış!i ' ' •* ' ii i. U UJı U.IV*Uzun gece! Haydi yeni bir sabahla açıl! Senin getireceğinsabah daha iyi değildir.Cımnkğıyle ömrü uzamış birini gösterin bana! Aşıncömertlikten ölmüş birini getirin bana!-° Beyu, Ebu't-Tayyıb el-Mutenebb; (354/965) ye aiııir.Beyk, el-Errecânî (544/1149) ye aıııır. .Şair. Errecân'da doğmuş veHalife el-Muktedâ liemrillâh döneminde vefar etmiştir. Divanıbasümışîır." Beyit, Imruuikays (h.ö. 8C-13C/496-544) a aittir. N'ecd'de doğmuş,Ankara'da vefat etmiştir.2-' Beyit, Saîd b. Ali b. Mansur el-Kermî (1267-1353/1851-1935) ye aittir.Doğum ve vefat yeri Tulkerem'dir.36


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>24Gecelerin sonundan korkmadığın ve utanmadığınzaman dilediğini yap!ANLATIM:Emrin tanımı şömdedir: Söylendiği anda henüz)^pılmamış bir şeyin yapılmasını istemektir. Emir verenin,verilenden daha yüksek bir mevkide olması şart vekaçuuknazdır. Nitekim birinci ömekte AUah Teâlâ kuUanna,anlaşmalara sadık kalmalarını emretmiştir. Allah, kullarındanyücedir, verdiği emre uyulması zomnlu ve kaçınılmazdır.Emir için dört kakp vardır:1- Emir fük: İkinci gmbun birinci ömeğinde ^—^, biremir fükdir.2- Başında emir lamı bulunan muzari fiil: İkinci gmbunikinci ömeğinde °>a~, böyle bir muzaridir.3- Emir ifade eden ism-i fül: İkinci gmbun üçüncüömeğinde vl^T*^, emir anlamk bir ism-i fiildir.4- Fiilinin yerini tutan masdar: İkinci gmbun dördüncüömeğinde 'v-^'--• ^\ masdan, emir fiilinin yerinitutmaktadır.Beyit, Ebû Temmâm (231/845) a aittir.37


ANLATıMLı <strong>BELAGAT</strong>Emir fiili, sözün siyakından anlaşılacak şekilde aslîanlamından başka anlamlara gelebikr. Bu mânâlar pek çokolmasına rağmen en önemlileri şunlardır:a- İltimas: Birbirine denk iki arkadaş veya akrandanbirinin diğerinden istediğini emir yapısı ile bekrtmesidir. Üçüncügmbun birinci ömeğinde şair, akranından isteğkd bu üslupla dilegetirmiştir.b- Dua: Alt mertebede olan birinin, kendisinden üstderecede olandan isteğini emir kipiyle ifade etmesidir. Üçüncügmbun ikinci ömeğmde el-Mütenebbî'nin kendisinden üstmertebede olan Seyfuddevle'ye isteklerini sunması bunaörnektir.c- İrşad: İrşadda zorlama ve bağlayıcılık bulunmaz.Üçüncü gmbun üçüncü ömeğinde el-Errecânî'nin beytinde"kendisine danışılan bir kişi de olsa, insana, dara düştüğündebaşkalarına danışma " tavsiyesi bu kabildendir.d- Temennî: Abisiz varlıklara emir üe hitap edilmesidir.Üçüncü gmbun dördüncü ömeğinde yer alan beytiyleİmmulkays, geceye hitap etmiş ve emrin aslî anlamından çıkaraktemenni anlamına gelmeskii sağlamıştıre- Ta'cîz: Üçüncü gmbun üçüncü ömeğinde şair,"cimrikği ile ömrü uzayan veya cömertkğkıden dolayı ölen birini38


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>getirin" enıri)'ie muhatabının bunu gerçekleştiremeyeceğini ifadeetmiştir.f- Tehdit: Üçüncü gmbun son ömeği olan beyitle şair,düşüncesiz ve utanmaz muhatabım tehdit etmektedir.jA .-^J^^ (• S-'^ «-r-^J ^^JİaJlIjL^I aJLp ;^jIj V J-^ t^Jsl^^Lİ âJ'Joj:. Jj^^j :j-s«jd\.«CjJİ«üjcja j ajjîfuJ39


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>r- y • j, ^ •KURALLAR:T Emir, söylendiği anda henüz yapılmamış bir şeyinyapılmasını istemektir. Emir verenin, verilenden daha yüksek birmevkide ve daha üstün bir konumda; isteğin zomnlu vebağlayıcı şekilde olması gerekir.Emir için dört kakp vardır:1- Emir fiik 2- Başında emir lamı bulunan muzari fiil3- Emir bildiren ism-i fiil 4- Fülinin yerine tutan masdarIT Emir kipi asıl manasından çıkıp, sözün siyakındananlaşılan başka anlamlara gelebikr. Bunların en önemlilerişunlardır:İltimas : Birbirine denk iki arkadaş ve}^ akrandanbirinin diğerine emretmesiyle olur.Dua: Alt mertebede olan birinin, kendisinden üstünolana emretmesiyie olur.İrşad: İrşadda bağlayıcılık olmaz.Temenni: Hitap akılsızadır.Ta'cîz: Aczini, zafiyetini ve güçsüzlüğünü göstermek içinyapamayacağı bir işi muhataptan istemekle olur.Tehdît: Hoşnut kalmama dummunda, korkutmak vesakındırmak için, konuşmacının, muhataptan kendisine40


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>emredileni yapmasım istemekle olur.ALIŞTIRMALAR:Aşağıdaki cümlelerde geçen emirleri ve kangianlamlarda kukanıldıklannı bekrtiniz:İTi jio^ iŞ^^ L^i C -1îJjt,'V alo' »^ ^ ^ ^ ^ ." Al-i i.Tiran, 193.Beyit, Malımud Sami el-Bârûdî'ye aittir.Beyit, Mahmud Samı el-Bârâdî'ye aittir.41


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>28 "' . ' ,2» Be}'it, Antera b. Şeddâd (h.ö.601) a aittir.-•^ Beyit, et-Tugrâî (513/ 1C63) ye aittir. Divanı basılmıştır.42


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>İNŞÂ ÇEŞİTLERİNDEN NEHİYÖRNEKLERYetimin malına yaklaşmayın! Ancak güzel bir şekilde.yapmaym.Islah edilmeskıden sonra yeryüzünde bozgunculukjj ;_!! >^ ^ -3Uzun süre önce ölmüş olsalar da, ölülere zulmetmeyin.Ben sizin onlarla karşılaşmanızdan korkuyomm.Rabbimiz! Unutursak veya hata yaparsak bizi sommlututma (cezalandırma)!Kardeşim! Kahvaltım bitirmeden gkme!43


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>ahlakı bulaşır.Seviyesiz insanlarla birlikte oturma! Düşük insanlannAnlamı: Gece! Uza! U)4m! Yok ol! Sabah! Dur! Doğma!Emrime itaat etme.iyilikleri bırak, peşlerine de düşme! Omr oturduğunyerde, sen yiyensin (yedirilen) ve giyensin (giydirilensin).Aynısını yapmakla birlikte, bir huydanmenetme. Böyle yaparsan, bu senin için, büyük bir ayıptır.(başkasını)44


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>ANLATIM:Nehiy (^r^''), hükmederek ve zorlayarak bir şeyinyapılmamasını istemektir. Yani eylemm yapılmamasını isteyenin,istenilenden (yasaklanan kişiden) daha büyük ve daha üstünolmasıdır. Nehyin bir tek sîgası (kipi, yapısı) vardır. O da, başınanehiy V sı gelen muzaridir. Nitekim ömeklerde bugörülmektedir.Verilen örneklerin birincisinde yetimin maknapklaşmayın, musaUat olmayın manasında ^y./^ V' denilmiştir.İkmci ömekte de insanlara yeryüzünde bozgunculuk yapmaymanlammdaölülere zulmetmeyin derken '^ denmiştir. Üçüncü ömekte ise el-Ma'arri^ demektedir. Bütün bunlaryasaklama V smm muzari fükn basma geknesiyle gerçekleşmiştir.Bu örneklerdeki yasaklamalar, dildeki normaluygulamalardır. Belagat bakımmdan önemk olanlar ise,yasaklamanm farkk anlam boyutlarmda kullanılmasıdır.Nehiy, hakîkî manasmdan çıkıp dummlarmkarinelerinden ve sözün siyakından (gekşinden) anlaşılan başkamanalara gelebilir. En önemlileri şunlardır: Dua, iltimas, irşad,temennî, tehdîd, tahkir, tevbîh (azarlama). 4, 5, 6, 7, 8, 9 ve IC.örnekler, sırasıyla bunlarla ilgikdir.45


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>KURALLAR: .Nehiy i,,^^),hükmederek ve zorlayarak bir şeyinyapılmamasuiı istemektir. Yani eylemin yapılmamasını isteyenin,istenilenden (yasaklanan kişiden) daha büyük ve daha üstünolmasıdır. Onun (nehyin) bir tek s^ası (kipi, yapısı) vardır. Oda, başına nehiy V' sı gelen muzaridir.Nehiy, hakîkî manasından çıkıp dummlarmkarinelerinden ve sözün siyakmdan (gekşkıden) anlaşılan başkamanalara gelebüir. En önemlileri şunlardır: Dua (Bir şeyiAllah'tan istemek), iltimas (Bir kimsenkı arkadaşma, dostça,tavsiye ve rica anlammda söylediği şeydk), irşad (muhatabıyönlendirmek ve tavsiyede bulunmaktır), temennî (yerine46


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>getirilmesi mümkün olmayan bir yasaklama), tehdîd, tahkir,tevbîh.ALIŞTIRMALAR:Aşağıdaki cümlelerde geçen nehiy şuasını ve nekastedildiğini belirtiniz:47


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>İNŞÂ ÇEŞİTLERİNDEN SORUÖRNEKLERHalid mi yoksa Saîd mi gitti?İbraliim! Bunu üahlanmıza sen mi yaptın?Altm paslanır mı? Iju^JÎ -3Hayvan düşünür mü? ? J i J - ' ~4Saîd gidiyor mu? V^L-^ 1^ ~5iyiliğin karşılığı yalnız iyiliktir.mi?^ r ^ ^ ^ ^ ^ j ... ' ^ ' j ^ \Su üe dopdolu denize, bir çocuğun taş atması zarar verirmisin?.UJ^ g;.-^îj -8Sen onlann en cömerdi; ahlakı en güzel olanı değil48


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>^^i'jJ- ^^JiJ' p >Jil\ iJl^j ^JİJ ^Aİ\ Iİ ^ -9Bu büyük projeyi senden başka kim yapabikr?•İ'a^Jo. j c-Ii'l g?-^' l-U * -10Uzun uzun medhettiğin kimse bu mu?Kendinizi unutup başkalarına iyikği mi emrediyorsunuz?ol' L>->-^ r"'-^' cJjS -12Ey musibet (hastakk)! Bende her türlü musibet varken,sen kalabalıktan nasıl (yol buldun da yanuna) gelebildin?ANLATIM:İstifham ((«'-^jLi^VI ), daha önce bilinmeyen bir şeyhakkında bilgi sahibi olmak istenmesidir. İstifham edadanşunlardır: (î), >, L-, ^, c4, l^T, jjl, Ji, Xâ j'-* (î): Bununla iki şeyden biri istenir:a.Mufredin tasavvum ve bilinmesi istenir: Bu dummdao, hakkında somlandan J ^y^'- ) önce gekr ve genelkkle, j«îden sonra bir altematif bulunur.b.Tasdlk istenin O zaman istifham, akkn, sabk olupolmadığında tereddüt ettiği bir nispet hakkında olur. Budummda, akematif zikredilmez (getirilmez).49


ANLATıMLı <strong>BELAGAT</strong>J—»: Bu, sadece tasdik istemek yani nispetin meydanagelip gelmediğini öğrenmek için gelir, onunla birlikte biralternatifin zikredilmesi mümkün değildir.Örneklerdeki birinci cümle, hemzenin, müfredintasavvum ve bilinmesinde ilgilidir. Karine varsa, alternatiflebirlikte e' hazfedilebilir. İkinci cümle bımunla ilgilidir.Hemzeyle cümle hakkmda sorulursa, alternatifingetirilmesi imkansızdır.Üçüncü cümle hemzenin öbür kullanılışi}da ilgilidir.Dördüncü ve beşinci cümleler de Jj» le ilgilidir.AkJlılar için "Kim" anlamma gelen som edatıdır,l^: Akılsızlar için "Ne" anlamma gelen som edatıdır."Ne zaman" anlammdadır.'y}: "Neresi, nereye, nerede" anlammdadır..JLJS': "Nasıl" anlamındadır.—S': "Kaç" anlammdadır. Tekil, nekra ve mansub birtemyiz ile anlam kazanır. Ancak anlam bozulmuyorsa temyîzhazfedilebilir.50


ANLATıMLı <strong>BELAGAT</strong>jî: Daha önceki edatlardan Ut—Ş , j—ve —«anlamlarına gekr.L?l: Mudaf olduğu kekmeyle birkkte anlam kazanır."Hangi" anlamındadır. Mudaf olduğu kekmenin çoğul veyanekra müfred olması gerekir. Çünkü bir tek şeyin "hangisi"olmaz.İstifham, asıl manasından çıkıp sözün siyakındananlaşılan başka manalara gelebikr: Nefy, inkâr, takrir, tazım,tahkir, tevbîh, te'accub.6,7,8,9,10,11 ve 12 nolu örnekler suasıyia bunlarlailgiHdk-.t"A.^ Jjj-ii" Ji jl' J^l J j -"^^J jj-^'-'.^41 ^1 U^.ic- cJj bl51


ANLATIMLI<strong>BELAGAT</strong>^ ^^y^V JJ^ ^ (»L^ViÜ , ilKURALLAR:istifham {ç'^-î^—),daha önce bilinmeyen bir şeyhakkmda bilgi sahibi olmak istenmesidir. İstifham edatlanştmlardır: i;^ (j), ja, J'JÎ, L^, jJÎ, J î , '^\.(î): Bununla iki şeyden biri istenir:a.Mufredin tasavvum ve bilinmesi istenir: Bu dummdao, hakkmda somlandan J _;>-i*) önce gelir ve genellikle,den sonra bir alternatif gelir.b.Tasdik istenir: O zaman istifham, akim, sabit olupolmadığmda tereddüt ettiği bir nispet hakkmda olur. Budummda, altematif zikredilmez (getirilmez).j—i:: Bu, sadece tasdik istemek yani nispetin meydanagelip gelmediğini öğrenmek için gelir, onunla birlikte bir52


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>alternatifin zikredilmesi mümkün değildir.Karine varsa, alternatifle birlikte ^\ hazfedilebilirHemzeyle cümle hakkmda somlursa, alternatifingetirilmesi imkansızdır.İstifham, asıl manasmdan çıkıp sözün siyâkmdananlaşılan başka manalara gelebilir. Bu manalann en önemlilerişunlardır: Nefiy, inkâr, takrir, tazîm, tahkir, tevbîh, taaccüp.belirtiniz.ALIŞTIRMA:Aşağıdaki cümlelerde istifhamla ne kastedildiğini^J^j ^j.-i'^ o-T A^li jLJ! .kLi ^ -253


ANLATıMLı <strong>BELAGAT</strong>İNŞÂ ÇEŞİTLERİNDEN TEMENNÎÖRNEKLERKeşke ondaki (Ramazan ayındaki) gece, bir ay olsa,gündüzü de bulut gibi geçiverse!Keşke (başına gelenlerden dolayı) alay ederek gülenler,onu fidye vererek kurtarsalar, keşke ömür, onun için uzatılsa vebö}dece uzasa.> t «İl 1*3 '.^«^ e r^^liKeşke gençkk bir gün dönse de, ihtiyarkğm neleryaptığını ona bir haber versem.Keşke Karun'a verilen mal gibi bizim de olsa.54


ANLATIMLI BFXAĞATbulunsunlar.'*^şimdi şefaatçilerden hiçbiri var mı ki, bize şefaatteHamin! Bana yüksek bir kale yap. Belki onunla yollara,göklerin yollarına ulaşınm da Musa'nın İlâhını görürüm.^y_ j! dJ:; jir ^Gençlik, günleri övülmeye değer bir şekilde geçti gitti.Keşke bu satın alınabilse veya geriye döndürülebilse.Umulur ki, Allah ferahkk getirir.Belki, kayıp döner. '^yr. v^LiJi - 9>. R ' . , . ^ - c -Rt, ^-0 -Js,:Keşke kraUar derece ve mevkilere göre verseler de,adinin (alçak) ondan bir arzusu, istediği bir şey olmasa!« AVâf, 7/5355


ANLATıMLı <strong>BELAGAT</strong>ANLATLM:Temenni (^_j-«Ji), arzu edilen ve gönlün meylettiği, fakatimkânsız olduğu, gerçekleşmesi ve elde edilmesi uzak olduğuiçin meydana gelmesi ümit edilme^^n bir şeyi istemektir.Birinci örnekte şâir. Ramazan gecesinin bir ay olmasmı,gündüzün ise, bulut gibi çabucak geçip gitmesini istemektedir.İstenilen, her ikisi de arzu edilen ama gerçekleşmesi imkânsızolan şeylerdir.İkinci ömekte şâirin istediği şey, ölümü sebebiyle ağıtyaktığı kimsenin ölmesine sevinenlerin, onu kurtarmaları veömrünün uzamasıdır. Bunlann her ikisi de istenilen amagerçekleşmeleri uzak şeylerdir.Temenni için getirilen asü lafız (sözcük) oJ dir.Üçüncü ömekte ve ondan önceki iki ömekte bunu görmekteyiz,j * , jJ ve J*l üe de temenni olabilir.ve jx} üe yapılan temenni, imkansızı veya meydanagelmesi uzak olanı, tam bir ügi ve istek sebebinde, meydanagelmesi mümkün ve yakm olarak göstermek içindir. Dördüncüve beşinci örneklerde bunu görmekteyiz. Beşinci ömekte onlar.56


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>şefaatin gerçekleşmesinin uzak olduğunu büiyorlardı. Fakat c-Jnuı yerine jJ^ kullanarak şefaate olan aşm arzu ve isteklerindendolayı, onu gerçekleşmesi imkân dâhilindeymiş gibigöstermişlerdir.Altmcı ömekte j^, oJ manasmda kullanılmıştır.Burada istenilen şey, gerçekleşmesi umulmayan göklerinyoUarma ulaşmaktır.ji üe temenni, istenen şeyin değerli olduğuna, enderbulunduğuna işaret etmek ve onu bulunmayan şey olarakgöstermek içindir. Çünkü y in asıl anlamı, şartm imkânsızolması sebebi)de, cevabm imkânsızlığım ifade eder.Yedinci ömekte şair, gençliği satm almayı veya onımgeriye dönmesini istemektedir. Bu ise imkânsızdır. Burada,istenenin uzaklığmı göstermede mübalağa yapmak içm oJyerine, "jJ" kullanmıştır.İstenen şey, meydana gelmesi umulan şe)derdense,bunun istenmesine teraccî denilir. Teraccî ifade eden lafızlar,57


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Jİ! vedır.Sekizinci ömekte "J*l", dokuzuncu ömekte isekullanıkmştır.Umulan şeyi, knkânsız şekilde göstermek ve onu,meydana gelmesi uzak temennî edilen şey gibi }'apmak içinteraccîde c-J kuUanılabikr. Onuncu ömekte istenilen, meydanagelmesi arzu edilendir. Elde edilmesinin uzakkğını abartarakümit edileni imkânsız şekilde göstermek için J*iyerine c—lkullanılmıştır.• ' ' Î. *ı, ' ' f V " ' ;>! ' > 'IsS'l j (J-İJl -laii-'l 5' , ' - • t, i * 'y ^58


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>KURALLAR:Temenni (jcl«üi), arzu edilen ve gönlün meylettiği, fakatya imkânsız olduğu, ya da gerçekleşmesi ve elde edilmesi uzakolduğu için meydana gelmesi ümit edilmeyen bir şeyi istemektir.Temenni için getirilen asıl lafız, c-J dir.^kjs, y ve Jjt! ile de temenni olabilir.JL* ve JjıJ üe yapüan temenni, imkansızı veya meydanagelmesi uzak olam, tam bir ügi ve istek sebebiyle,gelmesi mümkün ve yakm olarak göstermek içindir.meydanajJ üe temenni, istenen şeyin değerli olduğuna, enderbulunduğuna işaret etmek ve onu bulunmayan şey şeklindegöstermek içindir. Çünkü jJ in asü anlamı, şartm imkansız59


ANLATLMLI <strong>BELAGAT</strong>olması sebebiyle, cevabm imkansızhğmı ifade eder.İstenen şey, meydana gelmesi umulan şeylerdense,bunun istenmesine teraccî denilir. Teraccî ifade eden lafızlar,vedır.Umulan şeyi, imkânsız olarak göstermek ve onu,meydana gelmesi uzak temennî edilen şey gibi yapmak içinteraccîdekullanılabilir.ALIŞTIRMALAR:Aşağıdaki beyitlerde temennî veya teraccîyi; her birininedatlannı bekrtip bunlardan kastedilen amacın ne olduğunuaçıklayınız.pİL. SJ2J^ J J°J^ l_S^^1 c_J -1AjUjj '-^'j -260


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>İNŞÂ ÇEŞİTLERİNDEN NİDAÖRNEKLERAli! !i^ ^f»)?P) i)yas- jb C-^-İJ^ JULJRabbim! Günahlarım sayıca büyüse de, öğrendim kisenin affm daha büyüktür..32> r > ,;yb>o.i y_j>r b L:.^ b;İşte bunlar benim atalanm. Haydi, toplantılar bizi biraraya getirdiğinde sen de bana onlann benzerini getir, Cerir!Beyit, Ebû Nuvas (198/813) a aittir. Ehvâz'da doğup Bağdat'ta vefatetmiştir. Hamriy^'at şairi olarak meşhurdur.'2 Beyit, Ebû Fıras el-Ferezdak (1 lC/728) a aittir.61


ANLATıMLı <strong>BELAGAT</strong>Ey gururundan dolayı benliğini }itirmiş eğlenceye dalankişi! Yavaş ol! Sen günler geçtikçe aldanırsın.4Ey kalp! Nereye kadar ve ne zamana kadar? Basmagelenler sana yetecek.süs olan inci!.Ey babasmm tacmdan çıkanhp da Rıdvan'm tacmda birHey yiğit! İlerle! !^U^ I-•'^ Beyit, Mahmûd Samı Paşa el- Bârûdî (1255-1322/1839-19C4) ye aittir.Divanı basılmıştır.3- Beyit, Abdulğanî en-Nablûsı (1143/173C) ye ainır. Dimaşk'ta doğupbüyümüş ve orada vefat etmiş bir Osmanlı dönemi şairidir. Birkaçdivanı vardır.62


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>ANLATIM:İnşâî cümlelerden biri de nida cümlesidir. Nida,j—«^^1"çağınyomm" fiilinin yerini tutan bir harften sonra, ismini veyabir sıfatını anarak bize yönelmesi için muhataba seslenmektir.Nidada musnedun ileyh, nida harfinin yerini tutuğu j^^îfiiknin gizk zamkidir. Musned ise j—c^.;î fiilinin anlamını içerennida harfidir.Nıdâ edatlan sekizdin b, v.', Iş^ \ 'ış\ '•^ , *j.Hemze ve °iŞ\ yakında bulunanlara hitap etmek içmkullandır. Örneklerin bkinci gmbunda yer alan ^Lp Ç^Iifadesinde. Ak yakında bulunduğu için hitap edatıkullanılmıştır.^, I, °ış\ 1—^ , ij nida edatlan ise uzakta btüunanlarahitap etmek için kullandır. Birinci gmpta ikinci ömekte Haktuzakta bulunduğu için —i hkap edatı kuUandmıştır.Ancakçeşitk mülahazalarla dgdi edatlar tersine kuUandabdirler. Birincigmp,üçüncü ömekte yakındaki münadanm dgisiz olmasımülahazasıyla hkap, uzak için kukandan L. edatı de yapdrruştın63


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Uzaktaki, yakın konumuna getirilerek hemze veilehitap edilebilir. Bunun amacı, münadanın uzakta bulunmasınarağmen gönle yakın olduğunu ve gözden ırak olmadığını ifadeetmektir. İkmci gmptaki ^—^ömeğinde muhatap uzaktadır.Ama gönle yakm olan, sevilen bir kimse olduğu için uzak hitapedatı değil, yakm hitap edatı olarak ç^l kullanılarak beliğ biranlatımda bulunulmuştur.Yalandaki muhatab, uzaktamış gibi kabul edilerekhemze ve ç>î edatlannm dışmdaki edatlarla nida edilebikr. Budurumun önemk nedenleri şöyle sıralanabikn1- Münadanm yücekk ve ululuğunu anlatmak,2- Münadanm değersiz ve önemsiz biri olduğunu îmaetmek,3- Münadanm gaflette olduğunu, konuşan şahıslaügilenmediğkıi hissettirmek ve sanki muhatabı karşıda yokmuşgibi kabul etmek.Üçüncü gmptaki bejdtte hitap eden şahıs, kendismeşahdamanndan daha yakmken Rabbkiin yücekğini belağî bir64


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>tarzda ifade edebÜmek için uzak nida edatı olan U harfini tercihetmiştir. Bu gmbun ikinci örneğinde konuşmacı, muhatabıCerir'i küçümsediği için, üçüncü örneğinde yine muhatabmıküçümsediği için yanmdaki muhataba, uzak nida edatı ile hitapetmiştir.Belağî amaçlarla nida yapısı, karinelerden anlaşılacağıüzere aslî anlamm dışına çıkılarak başka anlamlan ifade etmekiçin kuUanılabilir. Bu anlamlardan birkaçı şöyiedm1- Yasaklamak ve kmamak2- Yakmmak ve ızdırap çekmek3- Teşvik etmek.Bu tür kuUanım için dördüncü gmp ömeklerincelenebilir. Bu gmpta birinci ömekte nida yapısı yasaklamakve işlenilen günahlar nedeniyle kmamak için, ikincisinde iseşairin kaybettiği oğluna üzüntüsünü düe getirmek, üçüncüsündeise muhatabı teşvik etmek amaçlan}4a kuUanıknıştu:.jjıiJi k_jL;>. —i'y -İJH aJI^65


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>MFILj'i.^ jt TJLJ«j! «.İJÜ '^»Jll^MC FILı • MC -ıı , , ,i jLiJl (»_İİP j_LiJl c^iLİl jî ÂJV-üJ66


ANLATıMLı<strong>BELAGAT</strong>KURALLARjNida, ^-îi "çağınyorum" fiilinin yerini tutan bir harftensonra, ismini veya bir sıfatmı anarak bize yönelmesi içinmuhataba seslenmektir.Nidada müsnedun ileyh, nida harfinin yerini alan j —fiüindeki gizli zamirdir. Müsned ise, y^-si fiilinin anlarmnı içerennida harfidir.Nıdâ edatlan sekizdir: L, LÎ,°J\, î, L^T, Le. , I^.Hemze ve L?', yakma, diğer edatlar ise uzağa hitapetmek için kullanılır. Ancak uzaktaki, j^km kabul edilebilir.Böylece hemze ve °iŞ^ ile uzaktakine de hitap edilir. Bımunamacı, muhatabm uzakta bulunmasma rağmen gönle yakm vegözden ırak ohnadığmı ifade etmektir.Yakmdaki, uzak kabul edilerek hemze ve ç>ı'den başkabir edatla hitap edilebilir. Bımun nedenleri şöylece sıralanabilirMünadanm saygıdeğer ve önemli biri olduğunu ifadeetmek,Münadanm düşük ve değersiz biri olduğunu ifadeetmek,67


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Muhatabın gafil ve aymaz biri olduğunu ve sankiyanında değilmiş gibi kabul ettiğini ima etmek.Nidanın aslî anlammın dışına çıkması:Münada, karinelerden anlaşılacak şekilde, aslianlamından çıkarak başka anlamlara gelebilir. Bu anlamlardanbazdan şunlardır:Yasaklamak ve kınamak,Hayıflanmak ve ıstırap duymak,Teşvdt etmekALIŞTIRMALAR:Aşağıdak cümlelerde geçen nidâlan ve hangi manadakullanddıklannı bekrtkıiz:bL—j yaJJi Jys jJÜ y35 Beyit, Hz. Ali (h.ö. 23-4C/60C-66C) ye amir.68


ANLATIMLI BELAĞAl•'6Beyit, İbn Abdi Rabbilı (328/939) e aittir.Beyit, el-Mütenebbî'ye aittir.69


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>FASL (AYIRMA) ve VASL (BAĞLAMA)'^'^\/^\ÖRNEKLER-I-(Sevdiğim) bana: "Nasıkm?" dedi. "Hastayım", dedim."(Hastalığınım sebebi) devamlı uykusuzluk ve uzunsüredir (devam eden) mahzunluktur"Ey dünya (mal-mülk) sahibi ve dünyayı seven kişi! Sen,yorgunluğu bitip tükenmeyen kimsesin.IJLJU.^. ysOJl \ c U i I.:!Felek (zaman) sadece benim kasidelerimi rivayetedenlerden ibarettir. Ne zaman ben bir şiir söylesem, felek de (oşiirimi) okuyan olur.70


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>-IIp-^ J-Pİ . -1r ^ jYaşama sevgisi bütün hürleri köle etmiştir, bolluk içindeyaşayan kişiye acı lokma yemeyi öğretmiştir.Eğer ben iyi bir iş yaparsam, (o işimde) bana yardımedin. Şayet kötü bir şey yapacak olursam da beni güç kullanarakdüzeltin. Doğruluk emanetin hakkım vermek demektir. Yalansaihanettir.40 . 'U' 'Senin ölümünle bütün lezzetler de benden uzaklaşıp yokoldu. Sen hayatta olduğun sürece onlar da hayattaydı.ANLATIM:Sözlükte "fasi", ayırmak, onun zıddı olan "vasi" ise,ulaşmak, ulaştırmak, bir şeyi başka bir şeye bağlamak« Şiiri söyleyen Ebul- 'Alâ el-Ma'arrî (440/ 1C57) dir." Hz. Ebubekir'in (ra) halifelik görevini üstlendikten sonraki ilkhutbesinden alınmıştır.-° Şiiri sö)4eyen Abdullah b. el-Ehtem (?) dir.71


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>anlamlanna gelir. Me anî terimi olarak fasi, bk cümleyi başka bircümleye herhangi bir atıf harfi}de bkleştirmeden bu iki cümleyipeş peşe söylemek demektk. Vasi ise bir cümleyi kendisindenönce gelen bir başka cümleye j harfiyle atfetmek demektir.Burada diğer atıf harflerinin değil de sadece j harfmin esasaknmasınm sebebi, j üe yapılan atıflarda her iki cümlenin detam bir mutabakat içerisinde olması ve atıf anlamının dışındaherhangi bk mana fazlakğının bulunmamasıdır. Arapçada atıfedatlan incelendiğmde, * dışındaki bütün atıf harflerinincümleye farkk bkr anlam kattığı ve atıftan başka farkkhususiyetleri olduğu görülür. Örnek olarak ^harfiyle yapdanbir atıfta, ikinci cümledeki yargının birinci cümledeki hükmünhemen peşi sıra gerçekleştiği, f üe yapdan atıfta kendisme atıfyapdan cümledeki yaıgı de atfedden cümledeki yzrgı arasmdabelk bk: süre olduğu, ^ harfiyle yapdan atdta ise atfedden kekmeveya cümlenin, ma'tûfun aleyliin hükmünde olmayıp tam tersi72


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>hükümde olduğu ifade edilmiş olur. Bu sebeple vasi, sadece jharfi ile yapüır.Yukanda verilen birinci gruptaki cümleleri ele alacakolursak birinci örnekteki beyitte oJ' ^! cümlesindensonra gelen j i 3 ^^-^ cümlesi peş peşezikredilmiş ve bu iki cümle bir j harfiyle birbirineatfedilmemiştir.İkinci ömekte verilen beyitte L^' ^'•^'^ v-r^cümlesinden soma bir atıf ji kullanılmadan doğmdancJl, .-Ailj y cümlesi söylenerek fasi ppılmıştır.Üçüncü ömekte de dumm aynıdır, jijj)i\ ytJJioJJll^ cümlesmden sonra gelen ili^ y>licümlesi doğmdan getirilmiş ve iki cümle birbirlerine j harfiyleatfedilmemiştir.İkinci gmptaki örneklerde cümlelerin arasmda gelen jharfiyle atıf ppümiş ve bu şekilde cümleler vasledümiştir.Birinci örnekteki ^ âŞ- ^^4*^' '-r-^j cümlesinekendisinden sonraki ji^l jS'^ 'Jyi— ^cümlesi, bu cümleninbaşmdaki j harfiyle atf edilmiştir. İkinci ömektejlyyicümlesi, başmda gelen j harfiyle bir önceki şart cümlesi73


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>olan ^A^'^ilJU^'ı j'i cümlesine atfedilmiş ve bu şekilde ikicümle arasında vasi }apıkmştır. Aynı ömeğin devamında gelenaj'j! Jj^ai' cümlesi}'le>-^JT^i cümlesi de yme birbirine jharfiyle atfedilmiş iki cümledir. Yine üçüncü ömekte verilen^olÜJl cJ'^ ^Hj-^ şekkndeki cümle ile ondan sonra gelenve başında j harfi bulunan 1^ cJ»^ 1^OJI^ şekkndekicümlenin dummu da aynıdır.Fasi ve vasi İçin bazı özel kullanıkş yerleri vardır. Başkabir ifadeyle belk dummlarda fasi yapılması gerekirken, bazı özeldurumlarda da cümleler j harfiyle vasi yapılarak söylenmekdiry y « > y ,


ANLATLMLI <strong>BELAGAT</strong>FASL YAPILAN YERLERÖRNEKLER•»' , '• > '. ' * ' = - ı, ' Î, •* ' °. ' 1.^İS^ t^^jJj! ^,J^\ - iHoca dersi anlatıyor, kapaUıklannı açıklıyor.o , arzusuna göre konuşmaz, onun konuşması ancakbildirilen bir vahiy iledir.doyurur.Ali muhtaçlara yardım eder, acıktıklannda onlanYalan söyleme, çünkü yalancı rezil ve aşağıhk birisidir..AJıLJ J i î ^ ^ P^"^' ^^'^ - ü i f O ^ -5Ölüm öğüt verici olarak yeter. İnsanm kurtuluşu dilinimuhafaza etmesindedir.Necm, 53/3-4.75


ANTATLMLI <strong>BELAGAT</strong>Derken onlardan korkmaya başladı. "Korkma" dedilerve ona bügkı bir oğlan çocuğu müjdelediler.Selma, benim onun yerine başka bir sevgik istediğimisanıyor, ama bana kakrsa, }^nkşkk )^pıyDr.43 a > c ^Şeytanlanjda baş başa kaldıklarında ise, 'Şüphesiz, sizinleberaberiz. Biz (onlarla sadece) alay ediyomz' derler. GerçekteAkah onlarla alay etmektedir.ANLATIM:Cümleler arasında fasi yapılması gereken beş yer vardır.Yukarıdaki verilen ömeklerde fasi yapılması gereken bu beş yerbekrtkmektedir.Fasi yapüması gereken yerlerin birincisi, peş peşe geleniki cümle arasında tam bir uyumun olduğu dummlardır. BuZâriyât, 51/28Bakara, 2/14-15.76


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>uyum ikinci cümlenin, birinci cümledeki hükmüpekiştirmek/tekit etmek için getirilmiş olması; ikinci cümleninbirinci cümleyi açıklayan beyâniyye cümlesi olması yahut daikinci cümlenin birinci cümleden bedel olması şeklinde üçdummda gerçekleşir.Ömek cümlelerin ilk üçünde, verilen cümlelerde tam biruyum bulunmaktadtr. Birinci örnekteki 'W2^Lpji cümlesi, birönceki '^'/-^—\\—IjiIIı r_'J^—i cümlesiyle hemen hemen aynıanlamdadır ve bu cümlenin anlammı pekiştirmek içinsöylenmiştir. İkinci cümle birincinin anlammı tekit ettiğindenburada herhangi bir atıf j'ı getirilmeksizin cümleler arasmda fasiyapılmıştır. İkinci örnekteki L5J—fl' j—jhZL«j cümlesindeanlatılmak istenen mana, ^ j — i — j — » JL cümlesiyleaçıklanmaktadır. İkinci cümle, birinci cümleyi beyan etmek içinsön^endiğinden cümleler arasında tam bir uyum vardır ve ikicümle arasmda fasi yapılmıştır. Üçüncü örnekte -u-'--—J ^—cümlesinden sonra gelen ijf-\^ İi* ,< ^ ^r^j şeklindeki77


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>cümle, önceki cümlede anlatılan Ali'nin muhtaçlara yardımetmesinin bir bölümünü teşkil etmesi bakımmdan bedelu cuz'mine'1-kul olarak gelmiştir. Her iki cümle arasmda tam bir uyumolduğu için atıf terkedilmiş ve cümleler fasi edilmiştir. Buşekilde tekit, bepn ve bedel olarak gelen cümlelerle bir öncekicümle arasmda tam bir birliktelik olduğu içm aralannda fasigereklidir ve bu gibi yerlerde, iki cümle arasmda kemâl-i ittisal(tam bir bağlantı) vardır, denilir.Fasi yapılması gereken yerlerin ikincisi, cümlelerdenbirinin ihbârî/bildirme, diğerinin ise inşâî/dilek kiplerindegelerek aralannda tam bir zıtlık bulunması ya da mana olaraktamamen birbirinden bağımsız anlamlar ifade etmesidummudur. Cümlelerin kip olarak farklı oluşunım misali olarakyukandaki dördüncü ömekte, ilk sırada gelenV cümlesibir nehiy cümlesidir ve kip olarak inşâî bir cümledir. Ondansonra gelen ^JJZ>JA ^ilS^i jl cümlesi ise birincinin aksine ihbârikalıpta gehniştir. Görüldüğü gibi bu cümleler kip olarak zıtkkiçerisinde olduklan için burada atıf terkedilmiş ve bu iki cümlefasledilmiştir. Beşinci ömekte llif'jcümlesi ile bir78


ANLATIMLI<strong>BELAGAT</strong>sonraki -^—\ İi^ J c"^^ şekkndeki cümle arasmdamana olarak herhangi bir bağlantı yoktur. Bu sebeple cümlelerarasmda atıf yapılmamış ve bu cümleler fasledümıştir. Buörneklerdeki cümleler gibi pes peşe gelen iki cümleden buiskiinhaber, diğerinkı de inşâ cümlesi şeklinde birbirinden farkkolması; ya da iki cümle arasmda herhangi bir ikşkminbulunmaması dummunda cümleler fasledilir ve bu dummda ikicümle arasmda kemâki inkıta' (tam bk aynkk) vardır, denikr.Fasi yapılması gereken yerlerden birisi de ikincicümlenin, birkıci cümlenm manasmdan anlaşılan bir somyacevap teşkil etmesi durumudur. Yukarıdaki dördüncü ömekte\sLş>- Ir^V^ cümlesmm akabinde işitenm zihninde, "Pekiİbrahim (as) onlardan korkunca melekler ne yiptı.^" gibi bir somoluşmakta ve bu cümlenm hemen ardmdan gelen e-i>VİJ a î şekkndeki cümle bu sorunım cevabını teşkiletmektedir. Bu sebeple söz konusu cümleler arasmda atıfyapılmamış ve bu cümleler fasledümiştir. Bu ömektekine benzerdurumdaki fasi, faskı isti'nâfî olarak isimlendirikr ve bu gibiyerlerde iki cümle arasmda şibh-i kemâl-i ittisal (tam bir79


ANLATIMLI<strong>BELAGAT</strong>bağlantıya benzerlik) vardır, denilir.Fasi yapılması gereken yerlerin dördüncüsü ise, manakaımaşasmı engellemek için vasim terk edilmesi ve fasi}apılması gereken yerdir. Şayet bir cümleden önce; iki ayncümle gelir ve son gelen cümleyi, önceki iki cümleden birineatfederek vasi yapmak mümkün iken, atıf yapıldığmda manabozulacak olursa, bu takdirde atıf terk edilir ve cümlelerfasledilir. Yukarıdaki yedinci ömekte 1—fi J^^^j^^ 'J^'iY-ij şeklinde biri ^_^ZiZ 'jx2J diğeri de "V'J—' ^ ^1şeklindemuevvel mastar olarak iki ayn cümle vardır. Bu cümlelerdensonra gelen (U^' j'>UaJl ^lil^l cümlesi normalde kendisindenönce gelen ^—-j—Si-' cümlesine atfedilerek bu iki cümlearasmda vasi yapılması mümkündür. Çünkü her iki cümle deihbârî cümledir. Ancak bu cümleler Vl ^} j^j^—f jyİA—İl —î \ — i i j î j şeklinde j harfiyle birbirlerine atıfyapılacak olursa J'>Qail ^G'j cümlesinin —^ ^Ja-'j80


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>cümlesine değil de —; cümlesine ma'tûf olmasıgerekir. Çünkü atıf en )^kLna yapıkr. Bu takdirde de cümleninanlamı "Selma, benim onun yerine başka bir sevgik.istediğknisanıyor ve benkn de onun, pnkşkk pptığmı düşündüğümüzannediyor" şekknde farkk ve yankş bir mana ortaya çıkar. İşteböyle bk kanşıkkğa mahal vermemek içm —¥ J^^' Jcümlesi atıf yapkmadan söyienmiş ve önceki cümleyle bu cümlearasmda fasi ppılmışür. Bu ve benzeri dummlarda yankşanlamalara engel olmak için yapılan fasi, fasl-ı kat'î olarakisimlendirilir ve bu gibi yerlerde, iki cümle arasmda şibh-ikemâki inkıta' (tam bir aynkğa benzerkk) vardır, denikr.Fasi yapılması gereken yerlerin sonuncusu ise ikicümlenin bir hükümde ortak olmasmm kastedilmediği yerlerdir.Sekizmci ömekte gelen ayet-i kerimede\—ts}f^—*—^'cümlesinin '^S^ L'i cümleskie atfedilmesi doğm olmaz. Çünküböyle bir atıf yapıldığı zznojı —^, Uyi^—i —cümlesi demünafıklarm sözü olur. Yine aym cümle '^1—s cümlesine deatfedilemez. Çünkü bu dummda da 'Akah'm münafıklarla alay81


ANLATLMLI <strong>BELAGAT</strong>etmesi hükmü, lil ve devamında gelen şart cümlesinin cevabıolması bakımından münafıkların şeytanlanyla baş başakaknalan}'la sınırkdır' şekknde bk anlam çıkar. İşte bütün budummlan engeUemek ve "AUah onlarla alay etmektedir"anlamındaki cümlenin, hem münafıkların sözü olmadığını, hemde münafıkların ayette bekrtilen davramşlanyla sınırk olmayıpgenel bk hüküm olduğunu ifade etmek maksadıyla bu ayette AÜIİsy^L^: cümlesi atıf yapıknadan getirilmiş ve önceki kısımlabu cümle arasmda fasi yapılmıştır. Bu ve benzeri dummlardafasi )^pıknası gerekk- ve faskn dummu içm de iki cümle arasmdahem kemâl-i mkıta', hem de kemâl-i ittisalde tavassut (eşkkk)vardır, denilir.y yy yay . c'e fi ^. " ^ 9 " , fi.JLJVI jı-iT j;Âı^ı j;:82


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>JL_:^ ^ ; _ i I l i J > ji JıL-J 'S^y y yjjbjl Iİ4I l i i i İİlLIÜI ^Û'jÎş ^^ji*^'! Aİ-JJ L^^V ^l'filaP^•L. JJÜAJıJı 2,-^ ^İ£J jIL-iIii jiilUjt j j f -59 •'".o fi y a , . ^ ^ U ^ I, . I « ^f, c ^ S ^ - y fi yJ - _ l i l ^ l ; Jİ Jlf-J- JLIJJ »İAj^idl JUîi J»-lP JJ&_.KURALLAR:Beş durumda iki cümle arasmda fasi yapmak gerekir.L İki cümle arasmda tam bir uyum olması. Bu durumdaikinci cümle, p birinci cümlenin tekidi veya beyâm (açıklaması)ya da ondan bedel olur. O zaman, iki cümle arasmda kemâl-iittisal (tam bir bağlantı) vardır, denilir.2. İki cümle arasmda tam bir ayrılık olması. Bununsebebi, cümlelerden birinin haberî, diğerinin de inşaî olması; yada iki cümle arasmda herhangi bir ilişkinin bulunmamasıdır. O83


ANLATLMLI <strong>BELAGAT</strong>zaman, iki cümle arasmda kemâki inkıta' (tam bir aynkk) vardır,denilir.3. İkinci cümlenin, birinciden anlaşılan bir somnuncevabı olması. O zaman fasla, isti'nâf adı verikr ve iki cümlearasmda şibh-i kemâki ittisal (tam bir bağlantıya benzerkk)vardır, denilir.4. Bir cümlenin, birisme atfı uygun, manası bozulacağıiçm diğerine atfı uygun oknayan iki cümleden sonra gelmesi. Buzannı gidermek içki atıf terkedikr. Böyle bir fasla, fasl-ı kat'î adıverikr ve bu gibi yerlerde, iki cümle arasmda şibh-i kemâkiinkıta' (tam bir aynkğa benzerkk) vardır, denikr.5. İki cümlenm birbirine uyması (u)'umlu olması). Ancakbir şey atfa engel olun Bu da aynı hükmün verilmemesidemektir. O zaman iki cümle arasmda yan yanya hem kemâl-iinkıta' hem de kemâki ittisal vardır, demlir.84


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>VASL YAPILAN YERLERÖRNEKLERıf fi e y yfi , fi ^ :* y y fi fi o y fi y . fi o y y A.j^ j:>rj Jl O y ü - iHem yüzü, hem huyu güzel olan bir adam gördüraGüneş parıldamaktadır ve gökyüzü berraktır.Çakş, tembellik etme! .Z.'•^^ Y> J-fi-i -3("Hasta iyüeşti mi?" şeklinde som soran birine cevapolarak) Hayır, AUah ona şifa versin!ANLATIM:Cümleler arasmda vasi ppılması gereken üç yer vardır.Yukandaki ömeklerde vasi yapılması gereken bu üç durumkonu edilmiştir.Vasi yapılması gereken yerlerin birincisi, peş peşe geleniki cümleden her ikisinin de i'rab olarak aym hükümde olduğu85


ANLATLMLI <strong>BELAGAT</strong>yerdir. Birinci örnekte 'A^J şekkndeki isim cümlesi, nekrabk kekme olan j ^ jfikekmesinden sonra geldiği içki sıfattır.Mevsufu olan ^^i-j mecmr olduğu için bu cümlede mahaUenmecmrdur. Bu cümleden sonra gelencümlesi dei'rab olarak bir önceki cümleye tâbi dummdadır vejkekmesinin ikinci sıfatıdır. Bu şekilde Ji-j kekmesmden sonragelen birinci cümleyle ikmci cümle i'rab bakımmdan aynıhükümde oldukları içki sonraki cümle önceki cümleye bir jharfiyle atfedilmiş ve aralarmda vasi yapılmıştır.Vasi yapılması gereken yerlerin ikkıcisi, her iki cümleninde haberi veya inşâî olarak aynı yapıda olduğu ve aralarmda datam bir münasebet olmasmdan dolayı birbklerine atfedilmeleriniengelleyen bir sebebin bulunmadığı yerlerdir. Yukarıdakiörneklerin ikincismde hem *i 'y^ J~lijl cümlesi, hem de «.ÜIJiOUa cümlesi tasdik edilebikr ya da yalanlanabilir bir anlamda86


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>olduğu için ihbârî cümledir. Üçüncü ömekte ise -^^i^l cümlesiemr-i hazır, ondan sonraki^ cümlesi nehy-i hazırkakbmda gelmiştk ve her iki cümle de inşâî cümledir. Ayncacümleler arasmda atıf )apmaya engel olacak ve fask gerektirecekbir dumm da bulunmamaktadır. Bu sebeple her iki örnekte deverilen cümleler j harfi}le birbirlerine atfedilmiş ve aralarmdavasi yapılmıştır.Vasi ppılması gereken yerlerin üçüncüsü de, peş peşegelen iki cümleden birinkı haberi, diğerinin de inşâî kipte olup,aralarmda fasi yapüdığmda kastedilen manadan farkk bir anlamanlaşıldığı dummlardır. Dördüncü ömekte verilen 'il «'^j *Vcümlesmin başmda V nehiy harfi, konuşmanm sibâkmdananlaşılan bir somya cevap olarak söylenmiştk". Yani anlamolarak cümle, -İÎ!! °jr^ .J^.JJÎ 'w 'M (Hayır, hastaiyüeşmedi, Akah ona şifa versin!) şeklindedir. Konuşmada kısasöyleme esas olduğu içki burada s'uLij V şeklinde87


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>söylenmiştir. Şayet ikinci cümlenin başındaki j atıf harfiolmasaydı, o zaman bu cümle^Lili ^ (AUah ona şifavermeskı!) şekknde beddua anlamında olacaktı. İşte bu anlambozulmasını önlemek için "l^' dan sonra cevap mahiyetindemahzuf bir cümle olduğu kabul edüerek bk atıf j ı getirilmiş vemahzuf cevap cümlesiyle sonraki cümle arasmda vasiyapılmıştır.i^Lİ JSÇ jjj 2^1: C.Li:l u4i: I^JiTj IijJ; y ı> liiı >ii -2y y e c.^jU''A\\ Ijy^ ^jîj ^OJı jî 1^ uii^i bş -3KURALLAR:Üç yerde iki cümle arasmda vasi yapmak gerekk:1. İ'rabla ügUi hükümde cümlelerin ikiskiin ortak (aym)oldukları kastedUdiğinde.88


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>2. Her iki cümle de haberî veya. inşâî olarak aynı ppıdaolduklannda ve fasledilmelerini gerektiren bir sebepbulunmadan aralannda da tam bir münasebet (uyum)olduğunda.3. İki cümleden biri haberî diğeri de inşâî kipte olur, fasi,kastedilenin zıddı bir manayı akla getirirse.ALIŞTIRMALAR:Aşağıdaki cümlelerde fasi ve vasi yapüan yerleri tespitedip sebeplerini açüdayınız.>J >Beyti söyleyen şair Ebu'l-Muzaffer Muhammed b. el-Abbâs el-Ebîverdî(5C7/1064) dir. el-Ebîverdî, Horasan bölgesindeki Ebîverd şehrindedoğmuş, şairliği )'anında nahiv, luğat, neseb gibi bilimlerde de derinliğiolan çok }'önlü bir şahsiyenir. Döneminin halifeleri olan el-Muktedîbiemrillâh ve onun oğlu el-Mustazhir billâh'ın övgüsüne mazhar olan buşair, İsfahan'da zehirlenerek ölmüştür.89


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>1^-Enam, 6/32.90


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>ZİKİR VE HAZİFÖRNEKLERBu gün bir suçluyu yakalayan bir polis gördümFerit nereye gitti? Vİ^ L~aİ y \ -2O gezmeye gitti. -t^'r^^ ^\ »-T-*^ ~3Onlar, Rablerinden bir hidâyet üzeredirler ve kurtuluşaerenler ancak onlardır**"..ç^CIP ^ : JU


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>.jy^^: ^ ^'jr^'j jj-aik; jjJJl ıŞy.°—.: -7Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?Acı veren şey, senden gelmişti.Mal çalındı. .^'^l Lî^ -9^ j ^ * j ' j ^ ^ A ^ bli -10Namaz kılındığı TiLiuzn yeryüzüne dağdın.ANLATIM:Konuşmada asd olan, kendisindeki manayı ifade edenher lafzın züa-eddmesi; karineden anlaşdan ve kasteddenmanadan başkasını anlamak mümkün olan her lafzm da ondançıkanimasıdır.Meselâ "Bu gün bk suçluyu yakalayan bir polis gördüm"denkse ve bu mana tam olarak ifade eddmek istense, bucümlenin kelimelerinden hiçbirini hazfetme imkanı yoktur.Çünkü bu cümleden bk lafzın düşürülmesi manayı bozar veistenen manayı tam olarak ifade etmez."Ferit nereye gitti" diye sorulsa, "Ferit"i söylemeden, "Ogezmeye gitti" diye cevap verdebdir. Çünkü bu, somdakikarineden bdinmektedk.92


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Sorudan anlaşılan, karineden bilindiği için "Ferit nereyegitti?" diye sorulsa, "Feritİ" söylemeden " gezmeye gim" diyecevap verilebilir. Ancak edebî yönü güçlü şair ve yazarlannsözlerine bakıldıgmda onlann, bazen bu temel ilkelereuymayarak; gerekli görmeyebilecekleri şeyi zikrettikleri veyazikredilmesinde bir sakmca bulunmayam da hazfettiklerigörülmektedir. Onlar ancak, konuşmaya güzellik kazandıracakşeylerden dola}! bazen zikri, bazen hazf i tercih etmişlerdir.1-Şımlar, zikrin sebeplerindendina. Fazla açıklama yapmak ve izah etmek Dördüncüörnekteki dZiy kelimesinin tekrar edilmesi, onlar için hidayetinmevcut olduğu gibi, kurtuluşun da mevcut olduğtmuvurgulamak içindir.b. Dinleyenin, dinlemek istediği, konuşmacmm dasevdiği sözü uzatması: Beşinci ömekte, Hz. Musa'nm: "Asam"demesi yeterliydi. Ancak o, şeref ve faziletinin artması içinRabbiyle yaptığı konuşmay uzatmak istemiştir.2- Şunlar, hazfi gerektiren sebeplerdendir:a- Acı ve üzüntü vep yakalanan fırsatı kaçırmaendişesiyle dummun sözü uzatmaya müsait olmaması:'UP :ıÜ CiJi jjrj jii93


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>(Sevdiğim) bana: "Nasılsın?" dedi. "Hastayım", dedim."(Hastalığımın sebebi) devamlı uykusuzluk ve uzunsüredir (devam eden) mahzunluktur" Burada musnedun ileyholanL'î zamin hazfedilmiştir. Çünkü acı çeken kişi, kısakonuşur.Yılan gören kimsenin: "Yılan!" demesi gibi. O, busözüyle "Bu yılandır" demek istemektedir. Bu sözde "musnedunileyh" hazfedkmiştk. Çünkü "musnedun ileyh"kızikredilmesiyle, yılanın zararından sakınmada gecikme olacaktır.b- Muteaddkiin lâzim yerine konulması. Bu, mef'ûl gözönüne alınmaksızın, fiilin meydana geldiği kastedüdiğinde olur.Mef'ûl kastedilmediği içm, geçişk bir fük geçişsiz hale getirmeklehazif yapıkr. Örnek; J^^liL V^ jJ---^' iŞA^-(Büinenin türü, fıküı mı, tarih mi ya da başka bk şey mi olduğudüdcate aknmaksızm) "Hiç büenlerle bümeyenler bir olur mu?"''^denümek, cümlenm mef'ûlü göz ardı edilmek, geçişk olan fül degeçişsiz konumuna sokulmak suretiyle hazif yapümıştır.-7 Zümer, 39/994


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>c- Sözü kısa keserek genelleştirme: (jÜ>: t. İL^ jL^ lü)"Acı veren şey senden gelmişti". Yani: Herkese (Z>-'> JP) acı, i ' 'veren şey senden gelmişti. Burada mef'ûlün bih olan (j^-i Ji^,sözü kısa kesmek için hazfedümiştir. O zikredilmiş olsaydı yinede genellik ifade ederdi, ama söz, kısaltdmasmdaki güzelliğinikaybederdi.d- Fiilinin naib-i faile isnad edilmesi (meçhul getirilmesi)de haziften sayılmıştır. Fail bazı sebeplerden dolayı hazfedilir.Bunlardan bazdan:d.a-Failden bir zarar gelmesinden veya faile bir zarardokunmasmdan korkulduğu için. Ömek: rj^^ "ı} malçalmdı". Burada hırsızm zikredümeyişinin sebebi'ya hırsızdankorkulduğu ya da hırsıza acmdığı içindir.d.b- Fail, bilindiği ve)a bilinmediği için hazif yapdmÖmek^J3JS''i j 1s">CüJi iJLi "Namaz kılmdığızaman yeryüzüne dağdm". Burada fail bilindiği içinzikredilmesine gerek duyulmamıştır. Çünkü mana ,J-Zaİ "Sizyerine getirdiniz" demektir. Bilindiği için failin zikredilmesine95


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>ihtiyaç yoktur. Şayet bayrağı kimkı çektiğini bilmiyorsan ^ij(UiJl " Bayrak (direğe) çekildi" dersin.,y fi °, yo ''< ^ fi o "i fi y^O fi y y '' , > . y > , y . '. e fi: j; ^ ' L I v ' - 1Ijyş>^ J Lıyii^ A-«lî-Ji {.li^l^-İ^-rP" j»*>'^' Ja_^ —ı_J»r' t.^J JiT -rj^' 3^^^96


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>•J^' A,. , ^ i i j - ^ . iKLTIALLAR:Konuşmada asıl olan, kendisindeki manayı ifade edenher lafzm zikredilmesi; karineden anlaşılan ve kastedilenmanadan başkasmı anlamak mümkün olan her lafzm da ondançıkarılmasıdır.1-Şunlar, Zikrin sebeplerindendir:a-Fazla açıklama yapmak ve izah etmekb-Dinleyenin, dinlemek istediği, konuşmacmm dasevdiği sözü uzatması.2-Şunlar, hazfi gerektiren sebeplerdendir:a- Acı ve üzüntü veya yakalanan fırsatı kaçırmaendişesiyle dummun sözü uzatmaya müsait olmaması.b- Müteaddinin lâzım yerine konulması. Bu, mef'ulgöz önüne aknmaksızm fiilin meydana geldiği kastedildiğindeolur.c- Sözü kısa keserek genelleştirmekd- Fülinin naib-i faile isnad edilmesi (meçhulgetirilmesi) de haziften sayılmıştır. Fail bazı sebeplerden dolayı97


AN'LATLMLI<strong>BELAGAT</strong>hazfedilir:d.a.Failden bir zarar gelmesinden veyi faile bir zarardokunmasmdan korkulduğu için.d.b.Fâil, bilindiği veya bilinmediği için hazif yapılır.ALIŞTIRMALAR:Aşağıdaki cümlelerde akı çizili kelimelerin zikir ve hazifsebeplerini belirtiniz.^ApjI yy\İ L'L JL OJL -1'U— tUi!LJL98


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>TAKDİM VE TE'HIRÖRNEKLERbulundu.Halit misafire ikramda bulundu, misafire Hakt ikramdaSana sığınıyorum, sığınıyomm sana..İİJL^P LUİÎJCLOİÎSende (senin evinde) kaldık, kaldık sende (senin evmde).Ia JÂjjv'I Ojl^ t^-^'j (a)İnsanlann, hakkında hayrete düştüğü şey, cansızvarkktan ortaya konmuş bir cankdır (insanoğlunun mahiyetibudur).Ödülü, ben kazandun..'»^J oji »YLJRL (b)Kısas cezasıyla hüküm verdi kadı.99


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Ben, bunu yapmadım. .I-U (c)Ben, senin işine koştum. .di^'^ j vi--*-*' 'uiSen cimrikk }'apmıyorsun.(d)Erdemk bk adam evde. . ji^l J J^'ıi J^j (e)Cahil bir adam evde. . jl-*J' J J-?^II•''^•^j^''; ^ - ' ^ i 1^ -i (a)Göklerin ve yerin hükümdarkğı Allah'ındır.var..2j'o«S/Lf ^ ^ S^^' ^-^1 J(b)Şehkde düriistlüğü}le bilinen (meşhur olan) bk tackjJi ^^li-^lj ol^l j Jl (c)Göklerin ve yerin yaraukşında, gece ile gündüzün bkbiriardınca gekp gidişinde akl-ı sekm sahipleri içki gerçekten açıkibretler vardır.^« Al-i İmran, 3/189.Al-ıİmran,3/19C.100


ANLATLMLI <strong>BELAGAT</strong>IIIx^lilJl (a)diliyoruz.Yalnız sana ibadet ediyoruz ve yalnız senden yardunHalid'i ziyaret ettim.Kurdu, avcı öldürdü..Ojj ilL:"^ (b).iÇ^'' 1--'IJI .ji (c)>J M> ^> y (d)Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi.•ii'y. ^^'j '^j'r (e)Araçta}ken (bir şeye binmişken) Zeyd'e rastladım.ANLATIM:Bilindiği gibi cümlenin bütün kelimelerini bir defadasöylemek mümkün değildir. Cümledeki bazı kelimeleri önce,bazılarım da sonra söylemek gerekir. Fakat cümledeki kelimelerarasmda, cümlenin baş tarafmda zikredilmesi için bir kelimenindiğer bir kelimeye üstünlüğü yoktur. Çünkü cümledeki bütünkelimeler, kelime olmalan hasebiyle eşittir. Öyleyse birkelimenin diğer bir kelimeden önce gelmesi için bir sebebinbulunması gerekir. Cümleler genellikle musned ve musnedun'3 Fatıha,l/5.- Yâsîn,36/20.101


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>ileyhten oluşur, bunlarla birlikte genelde hal, zarf, car mecrur vemef ul de bulunur. Bu cümlelere baktığmıızda geneldemusnedun üeyh basta gelmekte, bazen de tersi olmakta, yanimusned, musnedun ileyhin önüne geçmekte, bazen de zarf vecar mecmr cümlede önce zikredilmektedir. Mesela; ük üçcümlede olduğu gibi.İLj İL c!üU ^/îj lU }/\6JCS^ tLoiî lixp t%^îAncak musnedun ileyh, cümlenin esas unsum olduğu vehakkmda hüküm verildiği için, genellikle o, musnedden öncezikredilir. Bunun dışmda musnedun ileyhin cümle başmdazikredilmesini gerektiren bazı sebepler vardır. Takdimi (önealmayı) gerektiren sebeplerden bazdan şunlardır:I- Musnedun İleyhin Önce gelmesi:(a) Mübteda da garip bir mana varsa, dinleyiciye haberimerak ettirmek ve onu zdınine yerleştirmek için. Mesela:•i ^ •>"insanlann, hakkmda hayrete düştüğü şey, cansızvarlıktan ortaya konmuş bir cankdır (insanoğlunun mahiyetibudur)."102


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>b) Hemen sevindimıek veya üzmek içm. Misal: ly=L^\^_^UJ' Aj A^"Kısas (cezasıyla) hüküm verdi kadı."Veya ^-ji «>:'^i "Ödülü ben, kazandım."c) Eylemle ügki haberin kendine mahsus olduğunu ifadeetmek için yapıkr. Olumsuzla ügik misal: o^ UÎ L»cümlesinde cJjıi den önce olumsuz mübtedayı getirmeksuretiyle bu işi bizzat kendisinin yapmadığmı vurguluyor.Olumlu misak: di^^r'ıj^ J c—Liî pni, senin işine benkendim koştum, başkası değk.d) Verilen hükmü, özellikle birine ait olduğımubekrtmeden güçlendirmek için: j>tJ V cJi cümlesindemübteda olan culî yi J>^" ^ den önce getirdi, çünkü bu, V^l^" ve cJl Jki ^ demekten daha etldkdir.e) Büyüklüğünü veya küçüklüğünü ortaya koymak için.Örneğin,J yj veya jlâJI i J^U ^ j gibi.II- Musnedin Önce Gelmesia) Musnedkı özeUikle, musnedun üeyh'e ait olduğımubekrtmek içki.103


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>J:> O'ij^iı 'Si^ ^ "Göklerin ve yerinhükümdarkğı Akah'ındır". Sadece ona aittir başkası onunlaortak olamaz.b) Musnedkı, musned ile}!!'!!! sıfatı değil, ondan haberverdiğine dikkat çekmek için. Ömeğin: ^ ^ . - ^ ı J"Şehkde dürüstlüğüyle bilmen (meşhur olan) bir tacirvar." Çünkü ÂJL^VH A J denilseydi, 3-^.-^1 Jtşibh-i cümleskü sıfat zannedebilirdik.c) Musnedun ile}'hin söylenmesini merak ettirmek için.Ömeğin:j^Iltj j^l y^^^i ^^j^^i ^'yL^\ j 01"Göklerin ve yerin yaratdışmda, gece üe gündüzünbirbiri ardmca gekp gidişinde akl-ı sekm sahipleri içm gerçektenaçık ibretler vardır".Öne geçirilen musnedde, musnedun ileyhinsöylenmesini merak ettiren bk uzunluk olursa, onun daha sonrasöylenmesi daha mükemmel ve etkik olur.104


AN'LATIMLI <strong>BELAGAT</strong>III- Mef'ûlün bih, câr mecrûr ve hâlin önce geknesi:a) Bir şeyin özeUikle birine ait olduğu kastedüiyorsa,mef'ûlün bih öne geçirilir.•ta/- ~e._y • -e"Yalnız sana ibadet ediyomz ve yalnız senden yardımdüiyomz".b) Belirlemede yapılacak hatayı önlemek için, mef'ûlünBUL fiilden önce getirilir:o/j ijJU "Halit'i zipret ettim".Amaç, Halit'ten başkasını zi)^ret ettiğini düşünenkimseye cevap vermektir.c) Fiili kimin yaptığı değü, fiilin kime yapüdığmmbilinmesi isteniyorsa, mef'ûlün büı failden önce getirilir.i'^'! :^'JÜ' J} "Kurdu, avcı öldürdü." Mef'ûlün biholan ^-JJı nm, fail olan iÇaJi dan önce getirüraesinin sebebi,katili bilmek değil, şerrinden kurtulmak için m a k t u l ü bilmektir.d) Tehir etme (önce getirememe), kastedümen-en birmanayı akla getireceği için, câr mecrûr önce getirilir.J^Jy105


ANLATLMLI <strong>BELAGAT</strong>"Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi",i-'-^j^'j deseydi, ^^-^aî' "Şehrin öbürucundan olan bk adam" anlamı çıkanlabüirdi.e) Fâkin hak olması kastedildiği halde mecmmn hâkzannedilmesin diye hâkn câr mecrûrdan önce getirilmesi.jj^j iS\j c^jy "Araçta)4cen (bir şeye binmişken)Zeyd'e rastladım."ALIŞTIRMALAR:Aşağıdaki cümlelerde musnedun keyhkı, musnedin veys.füUe bağlantısı olanların öne geçme sebebkii açıkla>'inız.106


ANLATLMLI <strong>BELAGAT</strong>MUSÂVÂT, ICÂZ ve İTNÂBÖRNEKLERI^-Aiît VI ^ 1 Vj -1Kötü tuzak, ancak sahibine dolanır.Günler sana, bilmediğin şeyleri gösterecek ve (habertoplaması için) yol azığı vermediğin kimseler sana haberlergetirecektir.IIKısasta sizin için hayat vardır.5 ^ j o>? j\ -2Öncekiler zamanm gençlik döneminde geldikleri içinFâtır, 35/43.Şiiri söyleyen Tarafe b. el-Abd (h.ö.564) dır. Cahiliye dönemi şairlerininen seçkinlerinden biri ve aynı zamanda muallaka şairlerinden olanTarafe'mn yukarıdaki beyti, tamamı 104 beyit olan muallakasmdanalınmıştır.Bakara, 2/179.Şiiri söyleyen Ebu't-Tayyib el-Mutenebbî (354/965) dir.107


ANLATLMLI <strong>BELAGAT</strong>zaman onlan memnun etti. Biz ise zamanm (dünyanın) yaşlılıkdöneminde geldik. (Onun için zaman bize fena geldi).IIIj^ç-fBen bu günün ve ondan önceki gün olan dünün bkgismibikyomm. Ancak yannı (geleceği) bümekten âcizkn. (Yann neolacağını bilemem)y'-yjy\y^''\L.'^ ITAST İ^Tj J^-.(Zebbâ') onun (Cezmıe'nin) bileklerindeki damarian içinkayışlar kesip bağlayarak, kanını akıta akıta onu öldürdü.Bö)!ece (Cezkne), (Zebbâ'ın) kendisini çağınp davetetmek içki söylediği sözleri ve ettiği vaatleri yalandan ibaretbuldu.Şiiri söyleyen Zuheyr b. Ebî Sulmâ (6C9) dır. Cahiliye dönemişairlerindendir ve muallaka sahibidir. Yukarıdaki beyit, şairinmuallakasından alınmıştır.Şiiri söyleyen Adiy b. Zeyd (h.ö. 6C4) dir. Muhadramûndan olan Adiy,bu beytin geçtiği şiirinde, Zebbâ isimli bir kraliçe tarafından evlenmevaadi)4e kandırılarak davet edilen ve sonra da öldürülen Cezîme isimlibir kralı konu etmekledir. Bkz. Mehmed Zihni Efendi, el-Kavlu'l-Cejn'id, Dâru't-Tıbâ'ati'I-'Âmire, 1328, III. Baskı, s. 212-213.108


ANLATLMLI <strong>BELAGAT</strong>Bildiğiniz şeylerle size yardım etmiştir, size hayvanlar veoğullarla yardım etti.^y.yJb 'j/fij, ^ \ j \ j>ı ^ j ^ . -4içinizde öyle kişiler bulımmak ki onlar, sizi hayraçağırsm, size iyiliği emretsin.60Rabbim, beni, annemi, babamı, mümin olarak evimegireni, iman eden erkekleri ve iman eden kadmlan bağışla.'"ıi>3 jir ji,gı jl ji,dı ji^;. ji^ -6De ki: "Hak geldi, batd yok oldu. Şüphesiz batıl, yokoknap mahkûmdur".İİL» Js- jjj' î^s jjjj -7Sen övüldüğü için makm veren bir kişiyi ziyaretediyorsun. Kim övgülerin ücretini verirse, o kişi övülür.58 Şuarâ, 26/132-133." Âl-llmran, 3/104.Nuh, 71/28.'=•- Isra, 17/81.'='- Şiiri söyleyen el-Hutay'e (45/665) dir. Muhadramun şairlerden olan el-Hutay e, hicıvlenyle meşhurdur.109


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Senin cömertliğin, bana ümit besley(ip ulaşmakiste}^eceğkn bir şey bırakmadı. Beni dünyada hiçbk beklentisiolmadan yaşar vazıyette bıraktın.Şayet cimri olanlar -ki sen de onlardansın- seninerteleyip durduğunu bilselerdi.Jli-10Elbette güçlükle beraber bir kolaykk vardır. Gerçekten,güçlükle beraber bir kolaykk vardır.> i ^:a,j\yJ ı: -ııBabacığım! Gerçekten ben (rüyamda) on bk yıldızı,güneşi ve ayı gördüm. Gördüm ki onlar bana secde ediyorlardı.Şiiri söyley-en Abdulazız b. Ömer b. Muhammed b. Nubâte et-Temîmîes-Sa'dî (ö. 4C5/1C14) dir. Hemedan hükümdarlarından Seyfuddevle'ninşairlerindendir.^ İnşirah, 94/5-6.65 Yusuf, 12/4.110


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>66^..^J (^V'I^ İİ';L. .X-3 -12V -Senin ülkeni, topraklarını, bahar yağmuru ve devamkyağan, gök gürültüsü ve şimşeği olmayan yağmur inckmeyereksulasın.ANLATIMAkla gelen manaları üç şekilde ifade etmek mümkündür.Bunlar musâvât (eşitkk), îcâz (sözü kısaltma) ve itnâb (sözüuzatma) şeklinde isimlendirikr.Bir meânî terimi olarak musâvât, kastedken mana ke, bumananın ifadesi için kukandan lafızlann birbirine denk olması,ifadede herhangi bir uzatmanın veya okuyucuyu yommyapmaya sevk edecek özlü sö}leyışlerin bulunmaması demektk.Terk eddmesi gerekmediği sürece, ifadede asd olan, müsavattır.Birinci gmptaki her dd ömekte anlatun tekniği olarakmusâvât kuUandmıştır. Birinci örnektekiı^'^ '^^^ 1}^-Aİİu cümlesinin anlamı tam olarak "Kötü tuzak, ancak sahibinedolanır" demektk ve zihindeki mana de bire bk örtüşmektedk.Aynı dumm ikinci örnek için de geçerlidir. Bu şekdde, mana de'''^Şair Rabîa b.Sufyan el-Murakkaş el-Esğar (h.ö. 570)'dır. Cahiliye dönemiikinci tabakadan bir sairdir. Kendisi Necd bölgesindendir.111


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>lafız bire bir örtüştüğü durumlarda, ya da farklı bir deyişlekastedilen manadan fazla olarak lafızda uzatmalannbulunmadığı veya az lafızla çok manamn kastedildiği özlüsöyleyişlerin olmadığı ifadelere müsavat denir.İfade türlerinin ikincisi, az lafızla çok manayı, maksadauygun bir şekilde açık seçik ve tam olarak ifade etmek anlammagelen icaz (sözü kısaltma) dır. İkinci gmptaki örneklere bakacakolursak, birinci ömekte öÇ- ^.^iLıiJi Ji"Kısasta sizin içinhayat vardır" cümlesi üe anlatılmak istenen, kasten adamöldüren kişinin ya ceza yoluyla ya da kan davası sebebi}'lesonunda öldürüleceği ve kısas hükmünün, hem öldürmeniyetinde olan kişiyi, bu müeyyideden dolayı niyetindenvazgeçirmesi, hem de maktulün ailesinin kan davasıgütmemesini sağlaması sebebiyle ha)'atta kalmak anlammagelmesidir. Görüldüğü üzere kısa bir cümle ile birçok manaanlatılmaktadır.Icâz ya kısa bir ibarenin çok manayı içermesi şeklinde,ya da mahzufa delalet eden bir karinenin bulunması şamyla,anlamı bozmayacak şekilde ibareden bir harfin, bir ismin, birfiilin veya bir ya da daha çok cümlenin hazfedilmesiyle olur.•fi c > ^Birinci ömekte verilen ^.^'ul^ı J cümlesinde olduğu112


ANLATIMLI<strong>BELAGAT</strong>gibi lierhangi bir hazif yapümadan az lafızla çok mananınanlatıldığı îcâz türüne "îcâz-ı kısar" denir. İkinci ömekte ise(• JA\ ^s'^îj "Biz ise Zâni2.n (dün)^) pşlandığmda geldik"şeklinde cümleden kastedilen mana L-S-'I—i r » L J ' j Biz isezaman (dünya) yaşlandığmda geldik ve onun için zaman bizefena geldi" şeklindedir. Dolayısıjia bu cümlede manabakımmdan lafızda bir hazif bulunmaktadır. Çünkü cümleninöncesindeki "(Bu gençliği sebebiyle) dünya onlansevindirdi" şeklindeki ifade, sonraki kısımda yukanda anlatıldığışekilde bir hazif olduğunu göstermektedir. Bu ömekte olduğugibi mahzufa delalet eden bir karinenin bulımması şarti)4a,anlamı bozmayacak şekilde ibareden bir harfin, bir ismin, birfiilin veya bir ya da daha çok cümlenin hazfedilmesi}4e }apılanîcâz türüne ise "îcâz-ı hazf" denir.Meânî ilmine göre, ifade türlerinin üçüncüsü olan itnab(sözü uzatma) ise, tekit edilmesi vep anlam kar^aşasmı önlemegibi bir takım faydalara binaen, lafzm manadan fazla olmasıdemektir. Burada dikkat edilecek husus, lafızdaki fazlalığmanlatımda gözetilen bir fayda gereği olmasıdır. Eğer lafızdakiuzatma mana bakımmdan herhangi bir fayda içermiyorsa o113


ANLATLMLI <strong>BELAGAT</strong>zaman cümlede "haşv" veya "tatvîl" meydana gelir. Üçüncügmptaki birinci ömekte a ^ fjc-'* ^ şeklindekicümlede -^—'y dün demektk ve axJ (bu günün öncesi) ifadesi,mana bakımından hiçbir fayda içermeyen gereksiz biruzatmadır. Çünkü 'dün' denilen mefhum ancak bu günden öncegerçekleşebilir. Bu örnekteki gibi bir faydaya bkıaengetirilmemiş ve lafızda kekme olarak muteayyin (beUi olan)uzatmalara haşv denir. Bu gmbun ikinci ömeğkide verilen'•4^ j IJÂS' L4J ji şekkndeki cümlede L^AT kekmesi ile kekmesieş anlamkdır ve her iki kekme de 'yalan' anlamına gelmektedir.Burada anlam bakımmdan böyle bir uzatma herhangi bir faydasağlamamaktadır. Ancak birinci örnekten farkk olmak üzere heriki kelime de aynı manada olduğu için bu cümleden herhangibkini çıkarmak mümkündür. Bu şeldlde lafızdaki gayr-imute'ayyin (belk olmayan) fazlalığa ise tatvîl denir.İfadede birçok yoka itnâb yapdabikr. Üçüncü gmpta ensık kukandan itnâb türlerinden bazdarma örnekler verilmiştir.Üçüncü örnekteki J ^ (.i'^î şeklindeki cümlede IİJ114


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>j^aliJJ kısmındaki kapaklık, sonraki cümleden gelen joj fljtj'by f yifadeleriyle açıklanmış ve üstü kapak bir ifadeden sonrazihinlerde konuyu netleştinnek için açıklama yapmak suretiyleknâb yapılmıştır. Dördüncü örnekte verilen ÂJ.! Ir^JJ\ j_cpâj cümlesindeki ^Z^'^ kekmesi bir sonraki cümlede^-ij^f^L. Jj^b ifadesiyle netleştirümiş ve genel anlam ifadeeden jZ^\ kelimesinden sonra bu iyiliğin nasıl olacağmı anlataniyiliği emretme şeklindeki özele delalet eden lafzı söylemeksureti}de itnâb yapdmıştır. Beşinci ömekte ise bu dummun tamtersi olarak llf>« J^j •J'. şeklindebağışlanması istenenler, önce, ayn ayn zikredilmiş, ardmdan da0Iİ.JİJİJ ju^jliJj ifadesiyle daha genel anlamda bir lafızeklenerek itnâb yapılmıştır.İtnâb yapma yoUanndan bir diğeri de cümleyipekiştirmek gayesiyle, bir cümleden sonra aynı manaya gelenbaşka bir cümlenin sö)4enmesidir. Bu yolla yapılan itnâba "tezlü115


ANLATıMLı <strong>BELAGAT</strong>(ek )^pmak)" denir. Altıncı ömekte j^M' J^jj«-^cümlesinden sonra gelen 'ij^j Jli' JfO^ ^\ şekkndeki cümle,önceki cümleyle hemen hemen aynı anlamdadır ve birincicümlenin manasmı tekit için söylenmiştir. Tezlîl yoluyla yapüanitnâb üd türlüdür. Birincisi, ifadenin sonda gelen kısrmnm manabakımmdan önceki kısımdan ayn ve müstakü olması sebebiyledarb-ı mesel şeldinde icra edüen itnâbdır. Bu dumma ömekolarakşeklindeki beyitte ikinci şatrdaki cümle, birinci şatrdakicümleden anlamca bağımsız dummdadır ve bir darb-ı meselşeldinde hüküm büdümektedir. Çünkü burada üdnci kıstm,birinci kısım olmadan da anlaşüabüecek yapıdadır. Ancaksekizinci ömekte dumm böyle değüdir. Bu örnekteki ^ ?\J\LJJI L-^W=>Î şeklindeki ikinci şatnn anlamı, birincisioknadan tam olarak netleşmemektedir. Bu sebeple burada damananm anlaşüabümesi için sonra gelen cümlenin önceki cümleüe alâkak olması ve müstakü oknaması sebebiyle darb-ı mesel116


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>şeklinde icra edümeyen itnâb yapılmıştır.Bk diğer itnâb çeşidi İtiraz (ara söz) yoluyla }^pılanitnâbdır. 'İtiraz, bir sebepten dolayı söz arasında, i'rabtanmahaUi oknayan bir cümle getirilmesidir. Dokuzuncu ömekteverilen beyitte •-f^^^'^j şekkndeki ifade bir 'itiraz cümlesidir vebeytkı içinde bu şeküde bk; ara cümle zikredilerek itnâbppılmıştır.Onuncu ömekte ise ' jl-J J^''Jl* cümlesi tekrar JIIjlJşekknde tekrar edümektedir. Burada tekrarlamayoluyla yapılan itnâb muhatabın zihninde manayı pekiştirmekiçindk. Bu şekilde tekrarlama yoluyla yapılan knâb, kimi zamancümlenin unsurlarının çokluğu sebebi}de zihkıde anlamkargaşasım ve bağlamdan kopmayı engeUemek için yapdır. Onbkinci ömekte yA'j 'A'A ^'j Jlşekkndeki ifadeden sonra cümlenin uzun olmasmdan dolayımuhataba hatırlatmak için ikinci kez ^4^1 j fiik tekrar edümeksureti)de itnâb yapılmıştır.117


ANLATıMLı <strong>BELAGAT</strong>İtnâb türlerinden burada son olarak zikredeceğimizitnâb çeşidi ihtiras (sakınmak ve komnmak) içki yapılanitnâbdır. İhtiras, lafızdan kastedilen manadan farkk bir mananınanlaşılabüeceği gibi, bir şüphe bulunduğunda, bu şüpheyiortadan kaldıran ve (ıkkıci manamn anlaşılmasına engel olan,manayı netleştıren) bk şey üave etmek suretiyle yapılan ıtnabadenir. On ikmci örnekte verilen beyitteki UJ.^ rJc- ifadesi,beyitte kastedilen yağmurun sel sulan ve fırtma gibi zarar vericiolan yağmurlarm kastedümediğkk ifade etmek için söylenmiştin2jı:vı ^ İÎLL jiiSOı jkJı ^^ıj y jUvı -2Vj^ Vj^\ jjÜl J^, 'ö^, JÎ l\ .rC^%y y f i y % i ^ S. y 'fi" f i ^" " • ' îJ'j .âJ4LflJ AIP JU'IJ W alı JilJı Âj'jlJ jjs :^LI?'^'ı -3118


ANLATıMLı<strong>BELAGAT</strong>3.b> > ';^\\ V iıJir ^lu; hb> \


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>manayı az lafızla gerçekleştiımektir.icaz, ya kısa ibarenin birçok mana}-! iktiva etmesiyle olurki buna "îcâz-ı kısar" denikr; ya da hazfedüeni açıklayan birkarineyle birkkte, gerek harf, gerek isim, gerek fül, gerek bircümle, gerek birden fazla cümle olsun, ibareden bk şeyinhazfedümesiyle (kaldırılmasıyla) olur. Buna da "icâz-ı hazf"denüir.3. İtnâb (Sözü uzatma): Manayı (elde edüecek) bir faydasebebiyle, daha fazla lafızla gerçekleştirmektir. Fazlakk birfaydadan dolayı değüse, "haşv" veya "tatvîl" meydana gekr.Haşv, müteayykı (lafızda beki olan) fazlalıktır. Tatvîl isemuteayyin (lafızdaki beki) oknayan fazlakktır,İtnâb birçok şeküde olur. Onlardan kazılan şunlardır:3.1. Mananın züıne yerleşmesi içki, kapakkktan sonraaçıklamak.3.2. GeneUe ügik olanı, özelden; özeke ügüi olanıgenelden sonra söylemek.3.3. Tezlü (Ek}'apmak): Tekit için, cümlenin arkasındanonun manasını içeren başka bir cümle getirmek. Bu, manası aynise, ya darb-ı mesel gibidir, ya da manayı açıklama hususunda,sonraki cümle öncekine muhtaç olduğu için darb-ı mesel gibiolmaz.120


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>3.4. 'İtiraz: Bir sebeple, söz arasmda, i'rabtan mahalliolmayan bir cümle getirilmesidir.3.5. Manayı zihne yerleştirmek için tekrar etmek Tekrîr,fasim uzunluğundan olabilir.3.6. İhtiras: Kastedilenin aksine (bir manayı) aklagetirecek sözde, akla gelecek olanı gidereceğin zikredilmesidir.ALIŞTIRMALAR:Aşağıdaki ibarelerde hangi anlatım metodu takipedilmiştir? Açıklayınız..t^o; i) : JUİ ?JLJI ıJli -3Taha, 2C/12C.Şiiri söyleyen en-Nâbiğa Zi)'ad b. Muaviye b. Dabâb ez-Zubyânî(h.ö.6G5) dir. Cahiliye dönemi şairlerindendir. Kendisi Hicazbölgesindendir. en-Nâbiğa, bu becitte Arap krallarından Ebu Kâbuskünyeli Nu'man b. Munzır'i övmektedir. Bkz. Belagat TerimleriAnsiklopedisi, s. 259.121


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>^ 'cJ\ jJâ jU -469' f ' f • - ' . ı ' ' ' - ' ' . ı " ı ' - * f ' = -''î' .f '-İI ı'f' f-f r-j^:,^bJı f>Jı VI ilişiiri söyleyen Ebu't-Tayyib el-Mutenebbî (354/965) dür.7C A'râf, 7/97-99.122


ANLATLMLI <strong>BELAGAT</strong>BEYAN123


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>TEŞBÎHÖRNEKLERSen cesaret ve atılganlıkta- aslan; problemlerinüstesinden gelmede kıLç gibisin.ir^ ^ > -2"i - ' , , ,O, cesaret yönünden aslan gibidir. O, keskinlikyönünden kdıç gibidir. O, temizlik ve berrakkkta su gibidir.Sanki deniz bir aynadır. .sl°^ yZŞ\ jl5' -3Sanki otlar, yeşil bir hak gibidir.Sanki sen âlimsin. .'(Z)^ İÜts' -5Sen onlan gördüğünde saçılmış birer inci sanırsm''".7' İnsan, 76/19.124


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>O, bulut gibi geçiyor. .>_JUIJI ^ ^ -7Zeyd, ce}4an gibi hızlıdır, .ÂP'^ ji^l^ -lîj -8.Â^Lİ.'! >JLr :^'ı -9Sen, cömertlikte deniz gibisin.ANLATIM:Teşbih, şair veya naşirin (nesir yazan) anlatılan şejierinasknı açıklamak ve daha iyi anlaşıkr hale getirmek için kullandığıedebî sanatlardan biridir. Şair L ömekte övdüğü kimsenincesaret ve problemlerin üstesinden gelme özelliğine sahipolduğunu görmüş, bu iki ös^lliğine vurguda bulunmak için, onuçok cesur olmakla tanman aslanla ve düşmanla vumşurken çokkullanılan kıkca benzetmek istemiş ve benzerkği^ harfiyleaçıklamıştır.Beyan tabirlerinden olan teşbih şöyle tarif edilmiştir."İki şeyin bir vasıfta müşterek olduklarım göstermektir". Başkabir tarifi de şöyledir: "Bir şeyin, bir manada, başka bir şeyleortak olduğunu gösteımektir". Kurallar bölümünde Arapçasmıyazdığımız tarifin Türkçesi şöyledir:Teşbih: Bir amaçtan dolayı, bir edat yardımıyla, bir şeyinveya birçok şeyin, bir veya daha fazla özellikte başka bir şeyleortak olduğunu açıklamaktır.125


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Teşbihin dön unsum (öğe) vardır: Muşebbeh(benzeyen), muşebbeh bih (kendisine benzerken), vechu'ş-şebeh(benzetme yönü) ve teşbih edatı.Muşebbeh (benzeyen) ve muşebbeh bkıe (kendismebenzetilen) teşbihin iki tarafı denikr.Teşbih edatı, benzeme manasını ifade eden lâfız(sözcük) dır. Bunlar, İJ, J'i', J^^, A_i, J'^, V^, \ _ v eJJLİ; ^ VS. dk. Jl^ hariç, muşebbeh bihler bu edatlardan sonragekr. 1. 2. 8. ve 9. ömeklerde olduğu gibi JLS' den sonra'i'muşebbeh gekr. Bımu, 3. ve 4. ömeklerde görmekteyiz.j ^ ,haberi câmid olursa teşbih; müştak olursa şek(şüphe) ifade eder. 5. ömekte, haberi yani jJl^ kelimesi müştakolduğu içm J'^ şek ifade etmektedk.Bazen teşbih olduğunu bkdiren ve edata ihti}^çbırakmayan bk fül getirikr. Teşbih büdken fiiker yakin veyaBunların anlamlan: i' (gibi), J'^ (sanki, gibi), (gibi), 4r' (gibi),.^'•^ (benzedi), (benzedi), ^j'ûı,' (gibidir, benziyor) ve Ş::^.(benziyor).126


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>ruchân fiillendir. 6. örneğimiz olan ayette geçen v—^j ruchanfiildir.E dar gizli olabilir. 7. örnek ^'ı^xU! yS olarakyommlanır.Vecku'ş-şebek, iki tarafın ortak özel nitekğidir. Onunmuşebbeh bkıte muşebbehtekinden daha güçlü ve daha açıkolması gerekk. 8. ömekte olduğu gibi. Vechu'ş-şebeh olanhızkkk, ceylanda, Zeyd'dekinden daha güçlüdür.Bütün unsurlan zikredilmişse, böyie teşbihej"^'! ^"C(unsurlan tam) denilir. 9. cümle yani Â^llİJl J y ^ " ^


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>:Ji-. CÂ4J'Lİ.JI Jlo. ^ JjJ ^jjı JülJi ^ :A^ltJJı SiSijıı ,1i'. >!if J ' , • ' ' ii'ı-ı' 'İl İl-* ,-.y- - V L-T'' ^ \J -y ' J L "jlT lil İUJlj o^\s>rjlT lil iJiiJl "jls"' liJjfi ^ a y.âi^-^ı js^ ^ jxi /o., oij• ^ o / i A^H^.128


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>KLTIALLAR:Teşbîh: Bir amaçtan dolayı, bir edat yardımıyla, bir şeyinveya birçok şeykı, bir veya daha fazla özeUikte başka bk şeyleortak olduğunu açıklamaktır.Teşbihin dört unsum (öğe) vardır: Muşebbeh(benzeyen), muşebbeh bih (kendisine benzetilen), vechu'ş-şebeh(benzetme yönü) ve teşbih edatı.Muşebbeh (benzeyen) ve muşebbeh büıe (kendisinebenzetüen) teşbihin iki tarafı denilir.Teşbih edatı, jlS', Ji«, J'l^, ^j'lli, f^jCa-: veJİLL gibi, benzeme manasım ifade eden lâfız (sözcük) dır. J'^S'hariç, muşebbeh bihler bu edatlardan sonra gekr. Jt^ den sonramuşebbeh gekr.j ' ^ ,haberi câmid olursa teşbih; müştak olursa şek(şüphe) ifade eder.Bazen teşbih olduğımu büdken ve edata üıtiyaçbırakmayan bk fül getirilir. Edat muzmar (gizk) olabilir..129


ANLATLMLI <strong>BELAGAT</strong>Vechu'ş-şebeh, ild tarafın ortak özel nitekğidk. Onunmuşebbeh bihte muşebbehtekkıden daha güçlü ve daha açıkoknası gerekir.Bütün unsurlan zikredilmişse, böyle teşbihe J^jV* ^b'(unsurlan tam) denilir.130


ANLATLMLI <strong>BELAGAT</strong>TEŞBÎHİN ÇEŞİTLERİÖRNEKLERo, cömertlikte deniz gibidir.O, cömertHkte bir denizdir.Sanki onun sesinin güzelliği ve onun güzelce eda ediHşi,uyuklapnlann mafsaUannda yürüyen rehavettir.Zeyd, cesarette aslan gibidir.Zeyd bir aslandır.JJJ-5O, panter gibi sıçradı. . s—-6Gümüş (gibi parlak) suyu gördüm..çLjı -7# y -131


AN'LATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Göğün ortasındaki dolunay, mavi bk ipek kumaşınüstüne konulmuş dirhem (gümüş para) gibidir.^ ^ JjKim (onursuz) hakir birisi olursa, artık ona ziüet basitgekr (Ona aldınş edip önem vermez). Bu, ölüye yaranın acıvermemeskıe benzer.jir ;çjı -10Sabah, aydınkğı, halîfenin yüzünün gülümsediği zamankihalini andmrcasma göründü.ANLATIM:Teşbîh, kendiskk meydana getiren dört unsumn dummve gayelerine göre kısımlara aynkr. Şimdi, bazı teşbîh çeşitlerinetemas etmek istiyomz:1-Teşbîh-i Mursel (j^'A^Kr^'^- Edatı zikredüenteşbihtir. 1. ömekte teşbih edatı olan ^ zikredilmiştir.2-Teşbih-i Muekked (^>Üi ^!): Edatınzikrediknediği teşbihtir. 2. ömekte teşbîh edaü zikredilmemiştir.3-Teşbîh-i Mücmel (j-oi^JJi i?:^'): Vechu'ş-şebehzikredilmeyen teşbihtir. 3. ömekte şak rahatça anlaşılacağı132


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>düşüncesiyle vechu'ş-şebeh olan ^'^rİjVı (zevk alma) ve i-^'(hoşlanma) ü zikretmemiştir.4-Teşbîh-i Mufassal {jUd^ ^ i ) : Vechu'ş-şebehzikredilen teşbihtir. 4. ömekte Âpii^iJl (cesaret) vechu'şşebehtir.5-Teşbîh-i belîg (A^* Sr^'): Edat ve vechu'ş-şebehhazfedilen teşbîhtk. 5. ömekte geçenX'j cümlesmde, edatve vechu'ş-şebeh olan Âİ-'ı-sJiJl hazfedilmiştk.Nevi (tür) bildiren muzaf dummundaki masdar, teşbîh-ibelîg olur. 6. örnektekicümlede nevi bildiren muzafdummundaki masdardır."Muşebbeh bih" m "muşebbeh" e izafetiyle de teşbîh-ibelîg meydana gekr. 7. örnekteki "muşebbeh bih" olan(gümüş) "muşebbeh" olant'uJ' (su) ya. muzaf olmuştur.6-Teşbîh-i Temsü (j-:^^ S^^: Vechu'ş-şebeh, birdenfazla nitekkten aknmış bk tablo olan teşbîh. 8. örnekte vechu'şşebeh,serilmiş mavi renkk bk ipek kumaşın ortasında, yuvarlak,ışık saçan, parlak bk şeyden meydana gelen tablodur.133


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Vechu'ş-şebeh, birden fazla nitelikten alınmış bir tablodeğH de, tek ise, buna teşbîh-i ğayr-i temsil {jJÎ3\'Jş-Lliü')denir. c-Uaiı jUL^İİ' j^U cümlesi bunun ömeğidir.7-Teşbîh-i Zımnî Çj^^^^ ^^A^O- Unsurlan açıkoknayan teşbihtir. Bu, "Muşebbeh" ve "Muşebbeh bih",teşbihin bilinen şekillerinden birinde ortaya konulmayıp terkiptetelmih edilen ve "muşebbeh"e isnat edilen hükmün mümkünolduğunu açıklamak için getirilen teşbihtir. 9. Örnekte şai/-',açıkça belirtmeden teşbihe işaret etmektedir. Hakirliğe ahşanmona katlanması ve ondan dolayı acı duymaması kolaydır. Buiddia geçersiz değildir. Çünkü ölü yaralandığmda acı duymaz(burada Türkçede kullanılan "Ölmüş eşek kurttan korkmaz"ifadesine benzerlik vardır). Teşbih şu şekilde yapılabilir:Hakirliğe aksan, ondan dolayı acı duymaz. Çünkü o, acıyıhissetmeme konusunda ölü gibidir.8- Teşbîh-i Maklûb {L^ Jj^\ LJLİİ\ ): Bu, "Muşebbeh"i"Muşebbeh bih" yapmaktır. Böylece asd (birinci derecede okn)7' Beyit, el-Mutenebbî'ye aittir. El-Mutenebbî (3C0-354/915-965), büyükArap şairlerindendir. Medih ve hikmet şiirlerij'ie meşhurdur.134


ANLATIMLI<strong>BELAGAT</strong>fer' (ikinci derecede olan); fer' asd olur. Abartmak ve"muşebbeh" in "muşebbeh bih" ten daha güçlü ve sağlamolduğu zannını vetrnek için, "fazla olan" "eksik olan" abenzetikr. O zaman avantaj, "muşebbeh" e değd, "muşebbehbih" e geçer. 10. ömekte şair, halîfenin yüzünü parlaklıkta, sankisabahın aydmkğından daha meşhur ve daha mükemmel halegetirmiştir.,0 ti - 1 i, . i fyf ' . i .y f t , 1 y , t i., ^ ,,4j A—iJjl ÂİUilîs-yi^A ijyaAJ A-JÜ! A^J jlS' U» : j;ilıJl A—Ju.'-6135


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>y y " yJl ^L^lj ÂİÇJ Jjl^l y^Jl, iU/ jl/^^l.A-JuJl Jl Oii^ âJjUJl i A J AJUJİ jv-'lj ıjy AJUJ»-'!teşbihtir.KURALLAR:Teşbihin çeşitleri şunlardır:1-Teşbîh-i Mureel (J-'r^'ı-St^l): Edaû zikredilen2-Teşbîh-i Muekked (İÂrjiii ^Jiiiü): Edatın hazfedildiği(kaldınidığı) teşbihtir.3-Teşbîh-i Mücmel (jJ»iJjl A,Jiuı)l): Vechu'ş-şebehzikredilmeyen teşbihtir.4-Teşbîh-i Mufassal (jUiiİl 4:^1): Vechu'ş-şebehzikredilen teşbihtir.5-Teşbîh-i beliğ (^^1 4r^l):Edat ve vechu'ş-şebehhazfedilen teşbîhtir.Nevi (tür) bildiren muzaf dummundaki masdar, teşbîh-ibelîg olur.136


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>"Muşebbeh bih" in "muşebbeh" e izafetiyle de teşbîh-ibei^ meydana gelir.6-Teşbîh-i Temsil (jA^^ 'A^'- Vechu'ş-şebeh, birdenfazla nitelikten aknmış bk tablo olan teşbîh.Vechu'ş-şebeh, bkden fazla nitelikten aknmış bk tablodeğil de, tek ise, buna teşbîh-i ğayr-i temsîl (J-ilBl'Ip i^-^*)denikr.7-Teşbîh-i Zımnî CAA^ ^^^r^O- Unsurlan açıkoknayan teşbihtir. Bu, "Muşebbeh" ve "Muşebbeh bih",teşbihin bilinen şekillerinden birinde ortaya konuknayıp terkiptetelmih edilen ve "muşebbeh"e isnat edilen hükmün mümkünolduğunu açıklamak içki getkilen teşbihtir.8-Teşbİh-i Maklûb (L^İL'i Lj^'i ): Bu, "Muşebbeh"!"Muşebbeh bİh" yapmaktır. Böylece asıl fer'; fer' asü olur.Abartmak ve "muşebbeh" in "muşebbeh bih" ten daha güçlü vesağlam olduğu zannını vermek için, "fazla olan" "eksik olan" abenzetilir. O zaman avantaj (üstünlük), "muşebbeh" e değil,"muşebbeh bih" e geçen137


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>TEŞBİHİN GAYELERİÖRNEKLERSen güneş gibisin; diğer krallar birer yıldızdır. (Çünkü)güneş doğduğunda kiçbk yüdız görünmez.^ i y y c ' ^ > y y y S yy"^i-^ı liıillü•* I I,' , "y- u«-X:ı • \ i'.» Ç.İl ^ "»jJj «^ y ^ y -J ^ "J'Sen tevazuundan yaklaştın ve şeref bakımmdanyükseldin. Senin şânm, alçalmak ve yükselmektir. Güneş deöyledir. O, yükselmekle uzaklaşır, ama ışıklarıyla yaklaşır.?: o c i . l> c f ,.r = İiy yy ' ^ >(O), zenci gibi siyahtır, hem evck, hem )^banidir.Zindedir, zayıf değildir. Sanki gecenkı aynimaz bir parçası,mürekkepten bir nokta veya kara sevdadır.138


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>(siyah) dir.(O) siyah, parlak aknk, mağrur ceylanm gözü gibi' I t; >^ > ' = f >.= 1> x= .Konuşurken işaret ettiğinde (el kol hareketi yaptığmda),sanki ya kahkaha atan bir maymundur ya da (karşısmdakini)tokatlayan bir yaşk kadmdır.ANLATIM:Teşbihin, birçok gayesi vardır. En önemHleri şunlardır1-Muşebbehin halini bekrtmek Bu, teşbihten önce,muşebbehin nitekği bilinmediğinde olur. Teşbih onun nitekğlnibildirir. Birinci ömekte en-Nabiğa^"^ adk şair en-Nu'man'/'övmektedir. Amacı, en-Nu'man'm büyük, onunla mukayeseedildiklerinde, diğer krallann küçük olduğunu bekrtmektir.2-Muşebbehin mümkün olduğunu belirtmek Bu da,ona, anlaşılması ve tasavvum ancak misalle mümkün olan tuhaf^"^ en-Nâbiğa ez-Zubyânî (h.ö. yaklaşık 6C4): Cahiliye dönemi büyükHırisüyan şairlerindendir.'5 en-Nu'mân b. el-Munzir (h.ö.58C-602): Lahmî krallannın sonuncusudur.en-Nâbığa ez-Zubyânî onu şunyie övmüşcür.139


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>bir şey isnat edildiğinde olur. ikinci ömekte el-Buhturî^'' övdüğükişi için iki zıt nitelik getirmiş, yzni ona hem yakmkk hemuzakkk isnat etmiştir. Normalde bu, imkansızdır. Söylediğininmümkün olduğunu açıklamak için bu misali vermiştir.3-Muşebbehin sahip olduğu özeUiğin derecesinibekrtmek. Bu, muşebbehin, teşbihten önceki nitekği, kısa vetafsilatsız olarak bikndiğinde olur. Teşbihle, bu nitekğin derecesiıı °- ' ı ' - f ı' ''\ '-'' ^ ''T ° ' " o ^° ' '^'^açiKİamr. ı Ç.IWVJJ->. jl "v^-^ y tj^j y \r^- ^ ^y^iji cümlesmde üç teşbih vardır. Yaza/^, sözünün başmdapireyi siyah olarak tanıtmıştı. ...•üLS' şeklinde başlayancümlede bu siyahkğm derecesini açıklamak istemiştir.4-Muşebbehi güzel göstermek Amaç, muşebbehibeğendirmektir. Dördüncü ömekte şair, sözünü ettiği kadmıgüzel göstermek için, onun siyahkğmı, ceylanm gözününsiyahkğma benzetmiştir.5-Muşebbehi çirkin ve kötü göstermek Bu, onunsevilmemesi ve ondan hoşlanılmaması için yapıkr. Beşinci7fc'•^el-Buhmrî (2C6-284/821-897): Abbasîler dönemi büyük şairlenndendir.Tabiatı tasviriyie meşhurdur. Şiirlerini toplayan divanı basılmıştır.Bu ifadelerin yazan, İbn Şuheyd'dir. Hicrî 426 tarihinde, Kurtuba'davefat etmiştir. Güzel şiirleri ve kitapları vardır.140


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>ömekte el-Mutenebbî'nkî, Kâfûr'u''^ yererken söylediği beyittekiamacı, muşebbehi kötü göstermektir. Çünkü maymununkahkaha, yaşk kadının tokat atması hoşlanılmayan bk şeydir.^ ' ... c.yf/j*^ A" ûj^' r^L;>- :?P^ı ûÇ'-ijJı 4;,.-.:Jl a-Ua-i (.A;jJ:»lJI J_â Aa./;,ıl^ Lj^iU >ı a;JI AİL; J ^ diJij :a!İİJIOC-2Kâfur el-İhşîdî (357/ 967): İhşidler dönemi idarecilerindendir.Mutenebbî, önceleri onu övmüş, daha sonra hicvecmiştir.el-141


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>KURALLAR:Teşbihin, birçok gayesi vardır. En önemkleri şunlardır:1-Muşebbehin halini bekrtmek. Bu, teşbihten önce,muşebbehkı nitekği biknmediğinde olur. Teşbîh onun nitekğinibüdirir.2-Muşebbehin mümkün olduğunu bekrtmek: Bu da,ona, anlaşılması ve tasavvum ancak misaUe mümkün olan tuhafbir şey isnat edüdiğinde olur.3-Muşebbehin sahip olduğu özeUiğkı derecesinibekrtmek Bu, muşebbehin, teşbihten öncek nitekği, ksa vetafsüatsız olarak bilindiğinde olur. Teşbihle, bu nitekğinderecesini açıklar.4-Müşebbehi güzel göstermek. Bu, muşebbehibeğendkmek içindir.5-Muşebbehi çkkn ve kötü göstermek Bu, onunsevilmemesi ve ondan hoşlanılmaması içindir.142


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>ALIŞTIRMALAR:Aşağıda yazdı beyiderdeki muşebbehi, muşebbeh bihi veteşbihin türünü belirtiniz:ç'^j ÂjJj j c-Jl -1^ly ^lyli L3y i^-üı ^iTjjliü S yi di:.. cJj lil -2JUS!( ^1^^ «fe143


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>HAKÎKAT VE MECAZÖRNEKLERIIı I I • , > O'Deniz kıyısında yürüdüm.Dalgıç denizden inciler çıkarıyor.Dolunay, bulutlann arasmdayken çıktı.IIgördüm.Muhtaçlara (sadaka) veren denizi (cömert insanı)Hatip inci gibi değerk sözler sö)iüyor.Dolunay, kız arkadaşlarıyla birkkte evden çıktı.144


ANLATLMLI <strong>BELAGAT</strong>ANLATIM:Kelime, düde konulduğu asıl (sözlükteki) manasındakuUanıkrsa hakikat olur.Asd manasının dışında başka bir manada kullandır vekonuşmada kastedden manayı delalet eden bk- şey bıdunursa,bu da mecaz diye adlandınkr.Mecazın sözlük anlamı "geçmek, aşmak"tır.Terim olarak mecaz, hakîkî manayı kastetmeye engelolan bir karineyle bkkkte, bk alâkadan dolayı konulduğumananın (sözlük manasının) dışında kukandan her lafızdır.Örneklerde bkinci gmpta yer alan cümlelerikicelediğimizde, kukandan kelimelerin gerçek manalarındaolduğunu görmekteyiz. Sırasi)da "Deniz kıyısında yürüdümDalgıç denizden kıcder çdîanyor. Dolunay, bulutlarınarasında)4ten çıktı".İkkıci gmptakderde ise sırasıyla: "Muhtaçlara sadakaveren denizi (cömert insanı) gördüm Hatip inci gibi değerksözler sö)4üyor. "Dolunay", kız arkadaşlarıyla bkrkkte evdençıktı." Bu gmptaki cümlelerde geçen j—s^-deniz, jj.;- incder,j->—Jl-dolunay kekmelerine baktığımız zaman,birinci gmpta145


ANLATLMLI<strong>BELAGAT</strong>sözlük anlamlarında kuUamkrken, ikmci gmpta bu anlamlannmdışma çıkıldığmı görmekteyiz, işte bu tip kullanıma mecazîkullanım divomz.Lafzm (sözcüğün) mecaz olduğunu göstermesi için,mutlaka bir alâka ve karîne olmakdır.Alâka: Lafzm asü manasıyla, kullanıldığı geçici manaarasmda var kabul edüen/düşünülen irtibat (bağ)tır. Öyleysealâka, benzerlik ve ondan başkası olabüir.Karîne: Zikni, lafzm, hakîkî manasmda kullanılmadığıkonusunda uyaran ve ondan kastedilen manayı açıklayan şeydir.Karîne, lafzî ve hâli olmak üzere iki türlüdür. Lafzî,konuşmada zikredüen; hâlî, sözün siyâkmdan ve aküla anlaşılankarinedir..Âjjjîj Jİ>IP -b y JU146


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>^ı>i y \ jf.KURALLAR:Mecazın sözlük anlamı "geçmek, aşmak"tır.Tenm olarak mecaz, hakîkî manayı kastetmeye engelolan bk" karîneyle birkkte, bir alâkadan dolayı konulduğumananın (sözlük manasının) dışında kuUamlan her lafızdır.Lafzın (sözcüğün) mecaz olduğunu göstermesi için,mutlaka bir alâka ve karîne olmakdır.Alâka: Lafzın asıl manasıyla, kuüamldığı geçici manaarasında var kabul edilen/düşünülen irtibat (bağ)tır. Öyleysealâka, benzerkk ve ondan başkası olabüir.Karîne: Zihni, lafzm, hakîkî manasmda kuUanıknadığıkonusunda uyaran ve ondan kastedilen manayı açıklayan şeydir.Kaıine, lafzî ve hâk olmak üzere iki türlüdür. Lafzî,konuşmada zikredken; hâk, sözün siyakmdan ve aküla anlaşılankarinedir.147


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>ALIŞTIRMALAR:Aşağıdaki cümlelerde geçen mecazî kullanmılan, alâkave karineleri de göstererek açıkla)inız.148


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>İSTİAREÖRNEKLERKonuşan bir deniz gördüiTL .^-Ja^ oj^'J -1^ - • \jy -y JP'j^V' ^ JlOnlar eyvandan görünen aya. uzaktan selam veriyorlar.Mutluluğun gözleri seni fark ettiğinde (rahat) uyu! Ozaman bütün korkular güvenkk olur.Tam teçhizatk aslanı gördüm..^^CJı l^V' ^1.^^ -3Tembel vakti öldürür. . jJl j'yu-SOı" Beyit, el-Buhturî'ye aittir (284/897). Ünlü bir şairdir. Menbic'de vefatetmiştir. Ebû Temmâm'm Hamâse'sı gibi bir Hamâse kitabı vardır.s= Beyit, (596/1200) el-Kâdî el-Fâdıl'a aittir.149


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>•y} y^ '^^-^ -y -4At üzerinde engin bir deniz gördüm.•y^- y/ y^ ^yAt üzerinde bağış yapan bir deniz gördüm.At üzerinde bir deniz gördüm.Diken dikerek üzüm deremezsin.ANLATIM:1- İstiare, luğavî mecazdandır. Edatı, vechuşşebehi ilebirlikte iki öğesinden (muşebbeh ve muşebbeh bih) birisihazfedilmiş bir teşbih olup, alâkası müşabehettir (benzerkktir).Diğer bir ifadeyle beliğ teşbihin iki unsumndan (muşebbeh vemuşebbeh bih) birinin hazfediknesi ile istiare yapılmış olur.İstiarede müşebbehe müsteâr leh, muşebbeh bihemüsteâr minh demkr. Vechuşşebeh ise cami' diye adlandınkr.Ömeklerde birinci gmptaki --r-^- jcümlesindeki "deniz" kelimesi, ö\—ül ^y-^ ^^^'^ ( ^ ' j J150


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>"ilmi geniş, dili fasih bir adam" anlamına gelmektedir. Buradai j^., gerçek anlamı dışında başka bir anlamda kuUarulmıştır.Gerçek anlamı Ue }'eni anlamı arasındaki ügi, hatibin geniş ilmive bilgisi Ue denizin genişlik ve enginkği arasındaki benzerliktir.' J: kekmesinin,">-^ j anlamına kullanddığını gösteren karîneise lafzîdir. Yani cümle içensinde geçen bk kelimedenanlaşUmaktadır. v-İ2i4 kelimesi, deniz konuşamayacağından, bukekme Ue konuşabUen bir insanm kastedUdiğini göstermektedir.Bu ömekte müsteâr leh t>*^j, müsteâr minh ise 'kekmesıdir.2- İstiare, iki tarafına (muşebbeh ve muşebbeh bihe)göre tasrîhiyye ve mekniyye, istiare )^pUan lafız yönüyle askyyeve tebeiyye, mülâimine (Ugik bir lafzma) göre müraşşaha,mücerrede ve mutlaka olarak kısımlara a^Tikr.İkinci gmbun birinci ömeğinde:jijiV' 2^ P Jl i^. û oj^ "Onlareyvandan görünen aya uzaktan selam veriyorlar" beytinde yeralan yikekmesinde, gerçek anlamı dışında kuUanüdığı için151


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>istiare vardır. İstiarenin almdığı teşbih,^j-^ Jlşeklindedir. Buna göre teşbih edatı, vechuşşebeh ve muşebbeh(r j-^:) mahzufmr. Muşebbeh bih {y^) ile istiare yapdmıştır.Yani muşebbeh bih mezkurdur. Dolayısıyla bu tasrîhi istiaredir.İkinci gmbun ikinci örneğinde:"Mutluluğun gözleri seni fark ettiğinde (rahat) uyu! O zamanbütün korkular güvenlik olur" beytinde yer alan öU-Jl kelimesiinsana benzetilmiştir. Daha sonra da muşebbeh bih olan j'..—iV'kekmesinin, teşbih edatı ve vechuşşebehi hazfedümiştir. Amabu kelime üe, insanm kastedüdiğinin anlaşüması için bir karîneolarak, insana ait olan '^-'j^ üe yapüan istiareye işaretedümiştir. İşte muşebbeh büı hazfedüerek, alâkak bir kelime üehazfedilen bu muşebbeh büıe işaret edüen bu tür istiâre}'e,meknî istiare adı verilmektedir.Üçüncü gmbun birinci ömeğinde:r^V^*-^V' ^.''j cümlesindeki -i—V' kelimesi,152


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>câmid bir isimdir. İstiare lafzı câmid olursa bu türe, aslî istiareadı verilir. Tabiî ki bu istiare, aynı zamanda tasrîhi istiaredir.Üçüncü gmbun ikinci ömeğinde:cJjJi J^'w-Sliı jLL cümlesindeki j ^ . fiilinde tasrîhiistiare vardır. Vakti boşa geçirmek, öldürmeye benzetilmiştir.Burada karîne c-ijJ^ kekmesidk. İstiare lafzı fül veya fiüdentüretümiş (müştak) bk kekme olursa bu türe de, tebel istiare adıverilir.Bütün tebe'î istiarelerin karineskide mekni istiarebulunur. Ancak karinedeki istiare uygulanmaz. Diğer bk ifadeüe tebe'î istiare söylenmişse, karineskıdeki mekni istiarebelirtilmez. Örnek olarak burada j^: kelimesi için tebe'î istiare,karinesi isejJi kekmesidk denüebüir. Oysaki istiareyi cJjJlkekmesine uygulamak da mümkündür. İstiarenin cJ jJlkekmeskide olduğu kabul edüirse şö}4e izah edüebüir: Vakit, birinsan veya hayvana benzetümiş, muşebbeh bih hazfedilmiş, vemuşebbeh büıle alâkakkekmesi üe muşebbeh büıe işaretedümiştk. Bu işaret, muşebbeh büıi öldürmenkı mümkün153


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>olmasıdır. Bu da meknî istiare demektir.Dördüncü gmbun birinci örneğinde:y/ Js- llllî^ c-jîj cümlesinde istiare lafzı,muşebbeh bih olan iy^ dır. 'Jlli=^ kekmesi muşebbeh bih olannm mülâimidir. Bu ömekte olduğu gibi muşebbeh bihinmülâimi zikredilen istiare, muraşşah istiare olur.Dördüncü gmbun ikinci ömeğmde:Ji>«j y/ Js- (y. OJÎJ cümlesinde istiare lafzımuşebbeh bih oknasma rağmen,^J^, kelimesi mahzufmuşebbehin mülâimidir. Bu ömekte olduğu gibi muşebbehinmülâimi zikredilen istiareye, mücerred istiare denilir.Dördüncü gmbım üçüncü ömeğinde:Bu gmbım birinci ve ikinci örneklerindeki açıklamalarlabirlikte düşünüldüğünde, y}Js- \/-. c^îj cümlesmde hiçmülâim bulunmamaktadır. Muşebbeh ve aym zamandamuşebbeh bihin mülâimleri zikredikneyen istiare, mutlak istiareolur.154


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Beşinci gruptaki örneğe dikkat edikrse:Şimdiye kadar görülen ömeklerde istiare tek birkekmede oknuştur. Ama ^ ^ V JJ'] "Dikendikerek üzüm deremezskı" cümlesinde, "kötülük yaptığı haldeiyilik bekle)'ene" sö)4enken bu sözdeki istiarenin tek bkkekmeden ibaret olmadığını, bir söz diziminden (terkipten)oluştuğu görülmektedir. İşte ask anlamına engel bk kanne kebkkkte ve benzerlik alâkası nedeni}le, anlam dışı kukarulanterkipteki istiareye, temsîk istiare denir.•.^s•\ ji!l:Jl ^yl\ j'^Lj, iÂ^Î :J,1 iüUi JLIPIJJ155


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>. 4j A..'~\\ y> ai.4iJ.I |^'">l. L..


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>KURALLAR:1- İstiare, luğavî mecazdandır. O, vechuşşebehi, edatı veiki öğesinden (muşebbeh ve muşebbeh bih) birisi hazfedilmişbir teşbîhtir. Alâkası, sürekk olarak benzerliktir. İstiaredemüşebbehe müsteâr leh, muşebbeh bihe müsteâr minh denilir.Vechuşşebeh ise cami' diye adlandınkr.2- istiare, iki tarafma göre tasrîhiyye ve mekniyye, istiare}apılan lafız yönüyle askyye ve tebeiyye, mülâimine (ilgik birlafzma) göre müraşşaha, mücerrede ve mutlaka olarak kısımlaraaynkr.Tasrihi istiare: Muşebbeh bihin lafzıjda, (muşebbehin)bekrgin hale getirildiği istiaredir.Meknî istiare: Muşebbeh bihm hazfedikp, onunla alâkakherhangi bir şeyle işarette bulunulan istiaredir.3- Aslî istiare: İsriâre yapdan lafız, câmid isim ise, aslîistüre olur.Tebe'î istiare: İstiare yapılan lafız, müştak isim veya fiilise tebe'î isriâre olur.Her tebe'î isdâre karinesi bakunmdan meknî istiareoknaya müsaittir. Ancak istiare, her ikisine birlikte değil, ancak157


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>birine u)g;ulanabilir.4- Müraşşah istiare: Muşebbeh bihin mülâimi (ilgili birlafzı) zikredilen istiaredir.Mücerred istiare: Muşebbehkı mülâimi (kgüi bir lafzı)zikredüen istiaredir.Mutlak istiare: Muşebbeh ve muşebbeh büün mülâimlerizüoredümeyen istiaredir.5- Temsüî istiare: Ask anlammı kastetmeye engel olanbir karîne üe birkkte benzerkk alâkası nedeniyle, askanlamlarının dışında kuUanüan terkip (birden çok kekmekümesi) dir.Temsilî istiare "de bulunan bütün muşebbeh vemuşebbeh büılerin, bkden çok (teşbih)ten aknmış bir tabloolması şarttır. Aralarındaki alâka devamk olarak benzerkktir vekarîne hâkyyedk (yani dummu düe getiren karinedir).158


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>bekrtiniz.ALIŞTIRMALAR:Aşağıdaki cümlelerde bulunan isriâre ve türlerini^1 Vj^jj^-l8483Bejit, es-Seriy er-Raffa' (?-366/?-976) ya aittir. Musullu bir şaiı- veediptir. Se)'fuddev!e'yi övmüş ve vefatına kadar yanında kalmış daiıasonra Bağdat'a gitmiş ve orada vefat etmiştir. Divanı basılmıştır.Beyit, Ebu'i-Atâhıye'ye (130-211/747-826) aittir. Kufe yakınlarındadoğmuş ve burada yaşamış Bağdat'ta vefat etmiştir. Abbasî halifesi el-Mehdî tarafından bıraktığı şiire tekrar dönmesi için hapsedilip ölümtehdidi ile 'Karşı karşıya kalınca tekrar şiir sö)'lemeye dönmüştür.Beyt, el-Buhturî')'e aittir.es-Serîyer-Raffâ'ya aittir.159


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>t.87 • -> > • ' ;> QŞiir, Hind bint Yezîd el-Ensâri>ye (?-?/?-? ye aittir. Hz. Alitaraftarlarından İslâmî dönemin bir hanım şaindır.Sür, Safiy)'uddîn el-Hîllî adıyla meşhur olmuş Abdulazız b. Sur\4n b. Alib. Ebi'l-Kâsıl et-Tâî (675-750/1276-1349)"ye aittir. Kufe ile Bağdatarasındaki el-Hille'de doğup büyümüş, Bağdat'ta vefat etmiştir.Müslim b. Haccâc el-Kuşe\'ri en-Neysâbûrî, Sahîhu Müslim, Dâıuİh-âi'ı-Turâsı'l-Arabî, Beyrat,'2. baskı, 1972, IV/2295.160


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>MÜRSEL MECAZÖRNEKLER* - > •• i. iAlinin bana (uzattığı) el (nimet) büyüktür (çoktur).Gök bitki (yağmur) yağdırdı.gönderildi.Düşmamn dummunu öğrenmeleri için gözler (casuslar)tıkarlar.Onlar parmaklarını (parmaklannm uçlannı) kulaklanna89 >' fveriniz.Yetimlere (buluğ çağına gelen yetimlere) maUannıBakara suresi, 2/19.Nisa suresi, 4/2.161


ANLATLMLI <strong>BELAGAT</strong>90'^ r^' J\ -6Rüyamda kendimi şarap (yani şarapkk üzüm) sıkarkengönjüm.MecHs (mecHsteküer) buna karar verdi.vj. SJ^I 'J'} -7Kavme (onlann yurduna) konuk oldum. Onlar da banaikramda bulundular.91 ' ' ,. jL-j^ VI J J I L^j -9Her pe}^amberi yalnızca kavminin diHyle (konuşmğudille) gönderdik.ANLATIM:Mürsel mecaz: Alâkası teşbihten başka bir şey olan veasıl manası dışmda kullanılan kekmedir. Bunda hakîkî manamnkastedümesine mani olan lafzî veyi halî bir karîne bulunur.Mürsel mecaza, "mecaz-ı müfred" de denikr. Mürsel mecazımeydana getiren alâkalann (hakîkî manadan mecazî manayageçme}'e sebep olan ikşki) sayısı çokmr. Kekmenin hakîkîmanası arasındaki alâkalann en önemlileri şunlardır: Sebebiyyet'O Yusuf suresi, 12/36.'1 İbrahim, 14/4.162


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>(alIUl), müsebbebiyyet (Cl-il), cuz'iyyet (C'j-^*)' küUiyyet(ÂİSOI), geçmişi göz önünde bulundumu (jl^ U j'-r^l), geleceğigöz önünde bulundumıa (J^: l-' j^r^'), mahaUiyet (v^'),hâlliyyet1- Sebebiyyet alâkası: Sebebi söyleyip müsebbebi(neticeyi) kastetmek: Birinci ömekte böyledir; Ji^ .s^^Jlas^L^-Up "Alinin bana (uzattığı) el (nimet) büyüktür" yani Ali'nkıeknin sebep olduğu nimetler büyüktür.2- Müsebbebiyyet ( netice) alâkası: Neticeyi söyleyipsebebi kastetmek. İkinci ömekte böyledir: L'U ç.'u^\o"Gök, bitkileri yağdu-dı", yani gök bitkilerin yeşermesine sebepolan yağmum yağdırdı.3- Cuz'iyyet alâkası (cüz'ü) parçayı söyle}ip, (küUü)bütünü kastetmek): Üçüncü ömekte olduğu gibi:Jc-i--j\jjjJi J^y-'^ .Js- .'«Jİı^, "Düşmamn dummunu öğrenmeleri için163


ANLATLMLI <strong>BELAGAT</strong>gözler gönderildi, j'ani casuslar gönderildi".4- KüUiyet alâkası (küUü) söyleyip (cüz'ü) kastetmekDördüncü ömekte olduğu gibi: yf^'-' J f>-e-»j''-^'' JJ-'J^:"Onlar, (}ildınmlardan gelecek ölüm korkusuyla) parmakannıkulaklanna tıkarlar" (Yani parmak uçlannı) tıkarlar.5- Kevniyj'et alâkası (Bir şeyi esk haknin adıyla anmak):Beşmci ömekte olduğu gibi: A • j-'^J"Yetimlere maüarmı veriniz" yiiii. buluğ çağına ermiş yetimlere.6- Evvekyyet alâkası (Bir şeyi sonradan alacağı halinadıyla anmak): Altıncı ömekte olduğu gibi; I ' j i ^ ^ } -J\Rüyamda kendimi şarap (pni şarapkk üzüm) sıkarken gördüm.7-MahaUiyetalâkası: MahaUi sö)4eyip halk (oradabulunan şeyi) kastetmek Yedinci ömeke olduğu gibi;'JjdUi"Mecks, onu kararlaştırdı". Yani meckstek msarUarbuna karar verdi.8- HâUiyyet alâkası: (Bk yerde bulunan şey^ söyleyipmahaUi kastetmek Kur'an-ı Kerim'in şu âyetkıde olduğu gibi:164


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>.Jy^'li ^jiJL "Kavme (onlamı )'urduna) konukoldum. Onlarda bana ikramda bulundular" yani kavme (onlannyurduna) konuk oldum.9- Akyyet alâkası: Bir şeyi ism-i aletiyle söylemek.y jL-.^ J L i - ^ ' j ' ı Uj "Her peygamberiyakuzca kavminm diliyle gönderdik". Buradaki JLJ üe —iJkastedümektedir. j'—J konuşma âleti olan kekmedir. ^—konuşma or^anm dışmda, dü anlamma gelen kekmedir..jSOı ^.L :ÂXJI -4165


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>.AİİTJI ^-L- Ç. JiJı :Çj>J.! -7ç JLİ\ :gU-i -8.AJT ^b t JiJi o*.^- -9KURALLAR:Mecaz-ı mürsel: Asıl manasım kastetmeye engel olan hu:karineyle birlikte teşbihin dışındaki bir alâkadan dolayı asdardammm dışmda kukandan kelime, (Alâkası müşabehetindışmda bir şey olan ve esas manası dışmda kuüandan birkekme).Mecaz-ı mürselin bazı alâkalan.Sebebiyet: Bir şeyi sebebinin adıyla sö)4emek.Müsebbebiyet (netice): Bir şeyi müsebbebin(sebeplenenin) adıyla sö}4emek.Cüz'iyyet: Bir şeym parçasınm adıyla adlandırılması.Külkyet: Bir şeyin bütünüyle adlandmlması.İ'tibam mâ kâne: Bir şeyin eskiden bulunduğu dummlaadkndırdması.İ'tibam mâ yekunu: Bu: şeyin gelecekte olacağı dummlaadlandmlması.MahaUiyyet: Bir şeyin bulunduğu yerle adlandmiması.166


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>adlandınlması.HalJiyyet: Bir şeyin orada bulunduğu haUeÂliyyet: Bir şeyin, âletinin adi)4a adlandınlması.ALIŞTIRMALAR:Aşağıdakilerde Mürsel mecazlan ve alâkalannı belirtiniz.JijU,.j.-iJl jA L-îj ci-ij^* -2OLJ J > . u -3Şu'ara, 26/84.167


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>AKÜ MECAZÖRNEKLER. J Âl; JII JÜU J-İ -1Yollan şehrin valisi yardı.Yazar kitabı bastı. .LJL^JI LiJjil -2Zahidin gündüzü oruçludur. . ^ ' \ ^ Jjt>\ji\ jliCadde kalabakklaştı.O sıkı çakştı.•^j''-^' f^-^J'. o JJ»- J.^Hoşnut (olunan) bir hayat -3Taşkın bir selANLATLM:ilı^V'ı f'i "Hoca kalktı" veJ--İ'^V' "Hoca ayaktadır"cümleleri düşünüldüğünde, ayağa kaUtma hocaya isnadedilmiştk. Bu ejlemi yapan kişi, bizzat hoca olduğundan buisnad gerçektin Eğer eylemi yapan, gerçek fail olmasaydı, bunamecazî isnad demlecekti. Buna göre aklî mecaz:168


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Bir fiüin veya fiil anlamlı bir kelimenin hakikî isnadmkastedümesine engel bir karîne üe birkkte herhangi bir alâkadandolayı, kendisme ak olmayana isnad edümesidir.Ömeklerde


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>kullanılmış, ikinci ömekte ise daki kekmesi ileısm-ı faü yerine ism-ı mef'ûl kuUanılmıştır. Aklî mecazda dahafarkk alâkalar da olabikr..4J1 alLJ jî Ai^ Jî :A! y U Jl AJ.^TijücL-VlT -iiiÜI j \jy^ y JV tJLİ*JI jl^L :j.Jİ^L yjc.L^^I j » l ,l^UjL.j ;j*iJl jl jj^ ji*Jl jl^l j i'^V'b -2Jl JPUÜ. JAI iL^L L^j ^j'J^ı iL^V'' j/^,j -3.JPUJ! JI JAI jî .Jj.Ü!KURALLAR:1- Aklî mecaz, bk fül veya fül anlamk bir kekmenin,h^küd isnadm kastedümesme engel bir karîne ile birkkte170


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>herhangi bir alakadan dolayı, kendisine ak olmayana isnadedilmesidir.Fül anlamk bir kekme, masdar, ism-i fail, ism-i meful vesıfat-ı müsebbehedir."kendisine ait" ibaresi "isnad edikneyi haketmeyen" demektir.Bu dumm aklî mecaz diye adlandınkr. Çünkü istiare vemürsel mecaz gibi lafızla sımrk değildir. Bu, aldla kavranabikr.2- Aklî mecazdaki isnad, fülin sebebine, zamanına,mekanma veya masdanna yapüabüir.3- Mecazî isnad aynı zamanda faükı mef'ûle veyamef'ûlün faüe isnadıyla da olabüir.ALIŞTIRMALAR:Aşağıdaki cümlelerde geçen akk mecazlan bekrtiniz:y^\^ 1^ fı;^'( İÜ ^SJL -1Beyit, Tarafe b. el-Abd (h.ö.539-564) e aittir..Be'S'it, el-Mutenebbî'nindir.171


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>r1' V ' y y J y'=Beyit, Ebiâ Temmâm'a aittir.Isra, 45.172


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>KİNAYEÖRNEKLERHalid'in kılıcının bağı uzundur (Hakd'in boyu uzundur).Ak'nin külü çoktur (Ak cömerttir).Avcı vahşi hayvanlann kralım (yani aslam) öldürdü.y-'-'J ^y f'/J'j '-^y 'y -4Şeref ve cömertkk onun iki elbisesmm arasmdadır (şerefve cömertkk ondadır).kastetmektir.ANLATIM:Kinaye, sözlüktebir şeyi söyleyip başka bk- şeyTerim olarak kinaye, gerçek manayı düşünmeye engelolacak bir karîne bulunmamak şartıyla bir sözü gerçek manasmada gelebilecek şekilde, başka bir manada kuUanma sanatıdır., i . ^ t ^JJJ? oJli cümlesmde geçen, iikDi J;_^ m lâzım-ı173


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>manası (anlammın gereği) kastedilmektedir. Bu da "uzun bo)4u"demektir. Çünkü sahibmkı uzun boylu olması, küıcm bağmmuzun olmasmı gerektkmektedir. Onun gerçek anlamımla küıcırunbağmm uzun olduğunun kastedilmesi u)^undur.Meknî anh^'^ itibariyle kinaye çeşitleri üç kısma aynkr.1-Sıfattan kkıaye(kaU}\ js^ Â.''w:fJl): Sıfatm bizzatkendisinin kastedüdiği kinayedk. Ömek:J p "Ak'ninkülü çoktur" yani cömerttir. Buradaki sıfattan maksat,cömertkk, cimrilik, kakramankk, uzunluk, kısakk, güzeUik veçirkinlik gibi özelliklerdir.2-Mevsûftan kkıâye ^ A ^'^'):Kmâyenin bu çeşidi, mevsûf açıklanmadan, ondabulunan sıfatlardan birisi zikredkerek elde edilir. ÖmekJiîJ>J-yl21»^ ilİıJl "Avcı vahşi hayvanlann krakm öldürdü",pni "aslanı "öldürdü. Bilindiği üzere aslan vahşi hayvanlannKinayenin lafzı, "meknî bih"i, manası da, "meknî anh"ı teşkil eder. "Alnıaçık" tabirinin lafzı, meknî bih, "utanılacak hallerden uzak" manası dameknî anh'tır.174


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>tümünün krak olarak kabul edikr. Bu yüzden aslanm adı değil,sıfatı zikredilerek, aslandan kinaye yapümıştır.3-Kısbetten kinaye (âI1-İİ'yKkıâyenm bu çeşidinde, sıfat ve mevsûf açık bir şekildebekrtüdiği halde, aralanndaki nisbetin (bağm) kmaye yoluylaifade edilmesine "nisbetten kkıâye" denir,'fj^^JSycümleskıde şeref ve cömertkk ona nispet edilmekisteniyor.hjij ^JiH (ikâı :^ ^lISOiy yz y y. aii sSiji^ ^ fi fi fi ^ fi fi ^Jl^Vl 'Trrr'.J c^JÜl J*il tslljjı j.j>u , il^ljIj-Cİ! şİ^lİ Jl 1;PJÇipL ^ll^lj, ^ - fi fi -fi'4i ^ jj^. Vif : Âi^ Â-jUr -1175


ANLATLMLI <strong>BELAGAT</strong>^ J*^' ^A^. ''^y~


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>3- Nisbetten kinaye (CJll y ^.USOl): "Meknî anh"ınnisbet olduğu kinayedir.ALIŞTIRMALAR:Aşağıdaki kmayeleri ve rürlerini bekrtiniz.-.J^ ^ y ^^/y-l JL^ -1.U^ ^ j -2177


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>BEOr179


ANLATIMLI<strong>BELAGAT</strong>LAFZÎ GÜZELLEŞTİRİCİLERCİNASÖRNEKLERIAPU-C \jij \^ J y > A P ' ^ ' ı j»JİJ ^JJJ - iKıyametin kopacağı gün, suçlular, dünyada bir andanfazla kaknadıklanna yemin ederler.r' 'r'j J\Yaşasm diye ona Yahya (Yaşar) admı verdim. Akah'mbu konudaki emrini reddetmeye bir çare yokmr.IIazarlama.öyleyse, sakm yetimi ezme; sakm bir şey isteyeni'•'•^ Rum, 30/55.100 el-Belâğatu'i-vâdıha, s. 263.Duhâ, 93/9-10.180


ANLATıMLı <strong>BELAGAT</strong>Aklın seni mutsuzluğundan dolayı nimeti bulunmayanbir kimseyi kmamaktan menetseydi ya}. (Neden menetmedi?)liİJ'''^


ANLATıMLı <strong>BELAGAT</strong>ANLATIM:Bir edebiyat terimi olarak cinas, manalan farkk, yazıkşve söylenişleri aynı ya da benzer olan iki veya daha fazlakekmenin nazım veya nesirde bir arada kuUanüması sanatıdır.Ckıas, muhatabm kekmelerin ahengkie kapılarak dmlemearzusunun artmasına vesüe olur. Ancak lafızda tekeUüf(zorlama) meydana gerirdiği içki çoğu edebiyatçı tarafındansevüen bir sanat değüdir.Ckıas, tam cinas ve nakıs cinas olmak üzere iki kısmaaynkr. Tam cinas, harfleri, vucûh-i erbea' olarak isimlendirüenharflerin çeşidi, harekesi, sayısı ve kelime içindeki sıralamasıyönlerinden birbkleriyle uyuşan kekmelerin bir aradakuUanümasıyla olur. Burada harflerin çeşidi ifadeskıden maksat,harfin kendisidir. Bir başka ifadeyle, akabedeki her bir harfmüstakü bir tür olarak kabul edüir. Ckıasm üdnci kısmı ise,aralarında bu dört benzerkk yönünden biri bulunmayan üd veyadaha fazla kelime arasındaki cinastır.Birinci gmpta verilen ömek cümlelerde tam ckıaskuUanümıştır. Birinci cümledeki âpCU* J*jiJ »JJj ifadesindekikıyamet anlamındaki âpIİJI kekmesiyle, cümlenkı devamındaki182


ANLATıMLı <strong>BELAGAT</strong>Âİ-C iş- lyjibaresindeki kısa zaman düimi anlamındakiÂf-'JUî kekmesi birbiriyie harflerin çeşidi, harekesi, sayısı vekelimedeki tertibi bakımından tam bir uyum içkidedir.Anlamlan ayn ve vuciıh-i erbea' itibariyle uyumlu olduklan içinbu iki kekme arasında tam cinas vardınBirinci gmpta verilen ikinci ömek için de aym dummgeçerkdin Ji>v; ^^1—j ifadesinde özel isim olarak kukandan.y^.kekmesi de hemen ardından gelen ve "yaşaması içki"anlamındaki, başında lâmu't-ta'kl bıdunan Lk-j kekmesi,anlamlan farkk ama bkbiri}le tam u)aım içerismde olankelimelerdir ve aralarında tam cinas vardır.İkmci gmptaki ömeklerde ise, nakıs cinasbukmmaktadın '^i jî'^' '^^b 'V^' '^^


ANLATLMLı <strong>BELAGAT</strong>kullanılmıştır. Harflerin çeşidinde birbirine uymamalarısebebiyle, bu iki kekmenin arasında nakıs cmas vardır.İkinci gmbun ikinci cümlesinde menetmek, yasaklamakanlamındaki '^-^ mazi fiik üe, akk, zeka anlamındakikelimesiarasmda sadece bk hareke farkı vardır. Bu sebeple bu iki kekmearasmda nakıs cinas vardır.Üçüncü örnekteki T^JI^^I ^r^' J ifadesindeşevken kişiye duyulan aşın özlem anlammdaki ^y^i^ kekmesiylekaburga kemiği, ruh, gönül anlammdaki  ^ I ^ kekmesininçoğulu olan ^1 kelimesinin Işekkndeki ilk kısmıarasında ckıas vardır. Ama kekmelerin toplam harf sayısıbkbirinden farkk olduğu için nakıs cinas olmaktadır.Dördüncü ömekte j^}J^l ^ j^. ifadeskide"arada, arasmda" anlammdaki j^' kelimesi üe i'rabda cemîmuzekker salime mülhak olduğu için ıŞ üe mecrur olan veizafetten dolayı da sonundaki J harfi düşen "oğul, soy"184


ANLATLMLI <strong>BELAGAT</strong>anlamındaki j^. kekmesi arasmda cinas vardır. Ancak bu ikikelimedeki harflerin tertibkiin farkk olması sebebiyle buradakinakıs cmastır.ı/*j Âjc^jî j jUüUı AJ y>j tcüı ^^L^ı -1: jlp y.'^•yj L*jA


ANTATıMLı <strong>BELAGAT</strong>ALIŞTIRMALAR:Aşağıdaki ibarelerde geçen ckıaslan bulunuz ve hangitür cinas olduğunu sebepleriyle bekrtiniz.1')5. , irJ '. î, f ' = -1# f "tL. L«_jj JjSC jî ^^^^ L. Uys viL_^ ..^_j^î - 5lOS)L> V'JI dL_^ jj^ jî L» UdUaJu j^lj''05 Nisa, 4/83.Şiiri sö)deyen sahabeden Abdullah b. Revâha (ö. 8/629) dır.Rasulullahla birlikte (sav) birçok gazveye katılan Abdullah b. Ravâhayukarıdaki be\tınde, Hz. Pe)'gamberi (sav) methetmektedir. Derulır kıbu beyit, Araplann Hz. Peygamber (sav) için söyledikleri en güzelmethiyedir. Bkz. el-Belâğatu'l-Vâdıha, s. 267.Enam, 6/26.Şiiri sö}4eyen Ali b. Muhammed b. Huseyn b. Yusuf el-Bustî (ö.4CC/ICIC) dir. Sicistan yakuılarmdakı Büst isimli kasabada doğduğu ıçınnisbesi el-Bustî'dir. el-Bustî şairliği ve edebî kişiliği yanmda Horasan'daSamanogulları devletinde devlet katipliği }'aprmş ve dönemin hükümdarıSebüktekin'e hizmet ederek devlet kademelerinde önemli mevkileregelmiştir. Daha sonra ise Buhara'da yoksul bir halde ölmüştür. Bkz. el-Belâğatu'l-Vâdıha, s. 266.Tırmızî, Birr, 6.186


ANLATLMLI <strong>BELAGAT</strong>SEcr^ \ÖRNEKLERİnsan, terbiye ve edebi)de insandır, kıyafet veelbiseleriyle değil.Ey insanlar! Dinleyin ve beUeyin. Bk şey beUediğinizde,(ondan) yararlanın.ANLATIM:Bedî" tabklerinden olan seci', sözlükte "güvercin vekumru gibi kuşlann nağmelerini tekrarlayarak ötmelerine" denir.Bedî' terimi olarak seci', nesirde faskaların bir harf üzerindemuvafık olmalandır. Es-Sekkakî'nin (626/1228) ifadesiyle"nesirde seci', nazımda kafiye gibidir". Seci, bazı belagatâkmlerine göre sadece nesre mahsus ise de bir kısım ediplerşürde de onun varkğuu kabul etmişlerdk.Birinci ömek, son harfi aynı olan iki fıkradanoluşmuştur: AjbL ve AJLJ.187


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>İkinci ömek, son harfi aym olan üç fıkradanoluşmaktadır: -yu:^'', 'y-y- >y-^^.Her fıkranın son kekmesine faska denir. Fıkra da, birmanayı ortaya çıkarmak için arkasında sıkı bir bağlantı bulunancümleler topluluğudur.L. İîiîj ,^'>l j> JV^I 'ö-^AKURALLAR:Seci, iki faskanın son harflerinin aym olmasıdır. Seci'nkıen iyisi, fıkralan eşit olandır.ALIŞTIRMALAR:Aşağıdaki cümleleri harekeleyip tercüme ediniz. Seci'lerigösteriniz.^ Âul Jli -1.Ui5 lSL-.


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Ebû Mansur es-Se'âübî (ö 429- 1C38): Dilci ve şairdir.189


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>İKTİBASÖRNEKLER:"'J.'u^'^l ^^JİI JuP JLÎ -1"I12>,'Zalimlerin ordulanmn ve destekçilerinin çok olması seniasla aldatmasm, "Allah onlan ancak gözlerinin bakakalacağı bugüneertekyor".î^'j^ ^"^y^ 'r^'jOnlar, göçtüler, ben onlann yurdunu somşmracakdeğilim. Arkalarmdan üzülerek adeta kendimi tüketeceğim.'-• Meşhur mutasavvıf, edebiyatçıdır. Atbâku'z-zeheb adh kitabı vardır.•'12 İbrahim, 14/42.Kadı Sait Hlbetullah, şiir divanı vardır. 608/1218'de Kahire'de vefatetmiştir.'•'^ Kehf, 18/6.190


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>>yı u>if' ' ' -i". ıru -İl'."İnsanlara kendi yurtlarında düşmankk etme! Çünkü}abancıya pek dikkat edümez, aralarında yaşamak istiyorsan,"insanlara güzel davran ve onlarla iyi geçin".ANLATIiM:Sözlükte iktibas: "İkm aknak; ateş yakmak için biryerden kor almak" manalarına gekr. Bu aknan kora da, ^--i adıverikr'''. Bir bedî' terimi olarak iktibas, şair vep naşirin, âyet vehadis olduğunu bekrtmeden söyledikleri arasına bk âyet vehadisi kave etmesidir.lUi iki ömekte âyet aknmıştır. Ancak ikinci ömekte şairbirazcık değişildik }apmıştır. Burada amacı, ifadeyi süslemek vemana yönünden güçlendirmektk. İktibas edüen âyet ve hadisin--5 Edebiyatçıdır, şiir divanı vardır. 772/ 1337'de vefat etmiştirHadisten iktibas edilmiştir.Lisanu'l-Arab, VI/ ;Edebiyat Lügati, s,61.191


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>lafzını, vezin veya başka bir amaçtan dolayı biraz değiştirmeninsakmcası yoktur.KURAL:İktibas: Nesir veya şiire, âyet ve hadis olduğunubekrtmeden, Kur'an-ı Kerim veya Hadis-i Şeriften olan bir şeyi(cümle veya kelimeyi) ilâve etmekrir.İktibas edilen eserde (âyet ve hadiste) bkaz değişildik ppılabilir.ALIŞTIRMALAR:Aşağıdaki cümle ve şiirlerde nerelerden iktibasyapıldığmı açıklaymız.liij tÂİiJij tt>ü* jİL^ ~ 2fi y y y fi fiKehf, 18/77.Zümer,39/9.192


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>^_jUL-J jJ liU'' ıX^\Js- J'Lİp frU-l - 3' - " j ^ ^ U oJJl Jl Lll'20 Bakara, 2/156.193


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>MANEVÎ GÜZELLEŞTİRİCİLERTEVRİYEÖRNEKLER^2^, ^JJS. ^^.JİT.* ' 11 > r . . 1'rs-' 5^ ^b yj"Edebiyatçı ile karşılaşmak, kendilerince ölümlekarşılaşmak gibi olan ve söyle3«ni Habîb (Habîb b. Evs) olsabke şkr söyleyenden hoşlanmayan kısanlardan yüzümün suyunukoruyorum".--• Mısır'h bir şairdir, birçok şün vardır, h. 615-696.194


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Jy"Senin, şiirinin beyitleri, köşkler gibidir (sağlamdır).Fakat onlara (güzelliklerini görmeye) engel olan hiçbir kusuryoktur. Sözlerinin hür (akıcı) olması ve manalannm kice olmasıkginç şejderdendir."\Wİ\ j'i . ( 3 )jujüi i]j^ jir""O, sağ ek üe ihramlan dokuyordu."ANLATIM:Tevriye: Sözliücte, bir sözü veya haberi gizleyip, bunlannyerine başka bir söz ya da haber ortaya atmak manasına gekr.Bedî' terimi olarak da: Konuşmacının, biri yakm, sözden iütanda anlaşüan ve kastedilmeyen, diğeri de uzak, açık olmapn,ama kastedüen üd manak bir lafzı zütretmesidir.Birinci beyitteki (^rrr^) kekmesinin üd anlamı vardır.Meşhur bij şairdir, Vefan h 712.195


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>yskm mana olarak kk akla gelen "sevmTk"ciir, çünkü ondan önce^u2Ju kekmesi vardır. Uzak manası ise "Habîb b. Evs admdaldşairdir". Burada bu kekmenin uzak manası kastedilerek "tevriyeimücerrede" yapdmıştır.İkinci beytin sonundaki (j^j)kekmeskıkı ük akla gelenyakm manası "köle"dir, çünkü ondan önce (J^) kekmesi vardı.Uzak manası ise "ince ve kolay"dır.Üçüncü ömekte, cümledeki (jL^-i) kelimesinin yakmmanası "sol el", uzak manası ise (21^) kekmesinin çoğulu olup"başa veya omuza atüan bk- çeşit örtü veya. üıramdır". Şayet(JU-i) kekmesmden sonra (jyJi)ibaresi zikredümeseydi,tevriye meydana geknezdi. Burada bu kekmenin uzak manasıkastedüerek "tevriye" yapdmıştır.y ^-^J196


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>KURAL:Tevriye: Konuşmacının, biri yakm, sözden 'Ûk andaanlaşılan ve kastedilmeyen, diğeri de uzak, açık olmayan amakastedüen, iki manak bir lafzı zikretmesidir.ALIŞTIRMALAR:Aşağıdaki beyit ve âyetlerde geçen tevriyeleri açıklayın.}'%\ llili- ^ üj^ ÜJ^If ^j3l5 -11^ uı^\ ukl ji^ 1 ^ b -2Ju; ^ 1 ilL^ ı^ -3•^^5 Yunus, 10,92.197


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>TIBAKÖRNEKLERsanırdın.Kendileri uykuda olduklan halde, sen onlan uyanıkAUah onlann kötülüklerini iyüiklere çevirir.kendisinedir.ı; ı:. 4 - 3Herkesin kazandığı hayır kendine, }apacağı şer deDoğrusu güldüren de ağlatan da O'dur. Öldüren dedirilten de O'dur."J^] jj,J "J^' Jn' -üji - 5AUah sizkı içm kolaykk ister, zorluk istemez.Sonra o, ateşte ne ölür ne de yaşar.198


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>ANLATIM:Tıbak sözlükte, uymak, uygun olmak, uyum içkideolmak anlammdadır. Belagat terimi olarak ise zıt kelimelerinaynı cümlede kukanümasına denir.Yukarıdaki örneklere baktığımız zaman, meallerinden deanlaşılacağı gibi, birbirinin karşıtı olan kekmelerin aym cümledekuUanıldığını görmekteyiz. Birinci ömekteki ve ^jijkekmeleri u}^ıkkk ve u}4aı anlamlarmdadır. İkmci ömekteo'vji-^ ve >oL-~:>- da, kötülük ve iyilik anlamlarmdadır. Bu ikiömekteki karşıt kelimeler isimdir. Üçüncü cümlede ise karşıtkkharfi çerlerle ifade edilmiştir. Lehinde ve aleyhinde, yanifaydasma ve zaranna, iyiliğine ve kötülüğüne anlamma gelecekşeküde Li ve l^J^ kullanılmıştır. Dördüncü ömekte ise karşıtlığıfül ifade etmektedk-. Bu fuller J-U^î ve ^ ' j ; «^^.1 ve L^^îjdır.Bura}^ kadar olanlar, görüldüğü gibi kekme ve başka birkelimenin karşıtı olarak gelrmştir.Beşinci ömekte ise dumm farkkdır. Çünkü buradakarşıtkğı aym kekmenin olumlu ve olumsuz hak ifade199


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>etmektedir. Bu tip kullanmia "Selbî (olumsuz) Tıbak" denir. Buörnekteki selbî tıbak, -^iji üe-b^ V' arasmdadır. Bundanönceki örneklerde geçen tıbaklara da "îcabî (olumlu) Tıbak"denir. Aym örnekteki ^r-^' ve^-^l, kola}dık ve zorluk kekmeleriarasmda îcabî tıbak vardır.Son altmcı ömekte ise karşıtkk iki farkk kekmedeverildiği ve biriyle diğerinin arasmda olumluluk ve olumsuzlukbakımmdan fark olmadığı için bu tıbak da îcabî tıbaktır.KURALLAR:Konuşmada, bir şeyle zıddmı (birbirme zıt iki kekmeyi) bir arayagetirmektir, iki çeşımr.a. Olumlu tıbak (îcabî tıbak): İki zıt, olumluluk veolumsuzluk yönünden farkk olmayandır (yani biri olumsuz isediğeri olumsuz, biri olumluysa diğeri de olumlu olma hak).200


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>b. Olumsuz tıbak (selbî tıbak): İki zıt, olumluluk veolumsuzluk yönünden farkk olandır (yani biri olumlu diğeriolumsuz).ALIŞTIRMALAR:Aşağıdaki cümlelerde bulunan tıbak ve çeşitlerinibekrtkıiz.'JLJ\ Jyj! j aJ - 2Â/» A^ ' y ^ i-'j I ~ 3\ yus^ L« j I yjj>- ^ ^ I ^3^J201


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>MUKABELEÖRNEKLEREiz. Pe}^amber (s.a.s), Ensar'a şöyle bmoırdu: "Siz,savaşta korku anmda çoğalıyorsunuz ve ganimet isteme anmdaazalıyorsunuz"..o^'JLİI ^ jJİ VJ c ^ 1 ^ "ji-^Halid b. Safvan birisini tarif ederken şöyle dedi: "Onun,ne gizli bir dostu, ne de görünürde bir düşmanı vardır"..(.I ^1 O.IİÎ tj»ULll Âj^l^ AJİUİÎHalifelerden birisi şöyle dedi:"Alçaklann verdiği zarar kimi omrmrsa (çökertirse),şerefk asü insanlann prdımı onu ayağa kaldınr".•.j\jy j Vİİ1İ.I İ P J'ij. - 4202


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>^îa^i ij/.;"Acziyet içinde (güçsüz olarak) başladığım iyi bir şeydendolayı kendimi övmedim. Kararkkkla başladığım kötü birşeyden dolayı da kendimi kmamadun".js.ANLATIM:Bedî' terimlerinden olan mukabele, sözlükte(J'li)füknkı masdan olup bk- şeyi başka bir şeyle karşılaştırmak veyüz yüze getirmek gibi manalara gelir. Bazı belagat âkmlerinegöre tıbak (mutabaka-tezad) sanatuun kısımlarından birisidir.es-Sekkâkî başta olmak üzere bazı edebi)^tçılar ise onu müstakübir mana san'atı olarak kabul ederler.Birinci ömekte, Rasıüullah sözün başmda Ensar'mözelliklerinden «J^'^ve r^y^^ kekmelerini getirmiş, sözünsonunda da somya uygun olarak, ÂUJ( ve kekmelerinigetirmiştir.İkinci ömekte, Hakd b. Safvan,Ji-CaJl vekelimesini j-û!' ve v!>uii kelimesiyle karşı karşıya getkmiştir.Üçüncü ömekte, -XJJÎ, ÂJIS^ , ve kekmeleri)4e203


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>vekelimeleri sıra}^ dikkat edkerek karşı karşıyagetkilmiş. Aynı şekilde -uk '.^y^ ve karşısına -sj/^ve f^y- kekmeleri getirilmiştir.lâJLf-lÜl^ dLo __^ı.:Ui U.^ _^-jj ,^ Jİ ^-i-*^^ Lj Jl Ax.Ui'-KURAL:Mukabele, önce iki veya daha fazla mananın bir arayagetirilmesi, sonra sırasıyla bunlann karşıkklannın geürilmesidk-.ALIŞTIRMALAR:Aşağıdaki cümlelerde mukabele olan yerleri bekrtm..'^^:ijıi-i ^f>Jj12-^ A'râf, 7/157.204


ANLATLMLI <strong>BELAGAT</strong>125 ,İİJXÖ I. V jL^ ^ - 4LJJU-VI i.y~Z V jî ^'25 Al-İİmran, 3/120.205


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>HUSNU'T-TA'LÎLÖRNEKLERÂXJi jJj' jlüi ÂiIT C«3 -1Işık veren aym üstündeki leke, eski değildir. Ancak oleke, aym yüzünde (patla}an) bir tokadm eseridir.^•Jj ^ 'y ^-^^ ü. - 2Normal olarak, pğmur, Mısır ve onun toprağım ihmaletmemiştir. Ancak (Mısır'daki övülen kişmin cömertkğindendolayı) utancından sizi atlayıp geçmiştir.ANLATIM:Husnu't-ta'lîl, ifadeye güzeUik vermek amacıyla, bk:hususu hakîkî sebebinden başka bir sebebe bağlamaktır.Birinci be}'itte şair, aym yüzündeki lekenkı oluşmasma,gerçek sebebin dışmda hayak bir sebep zikretmiştir. O dahakkmda mersiye yazılan kişinin aynkğmdan dolayı ortap çıkanüzüntü ve öfke}4e aym yüzüne bir tokat indirilmesidir.206


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>İkinci beyitte de şair, yağmurun yağmamasını başka birsebebe bağlamıştır.' ' j l ' ^ > - ' " y. i ^ £ *.4İ!l Ji../2.âi iCJÜİ '-b'jüi ı ^'Jf ÂİJ Cil ÂJJ


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>TE'KÎDU'L-MEDHİ BİMÂ YUŞBİHU'Z-ZEMMÖRNEKLER^Jrr- Ol.-.^ V'J - iOnlarda hiçbir kusur yoktur. Ancak kıkçlanndadüşmanla vumşa vumşa çentikler meydana gelmiştir.o ahlakı tam bir gençtir. Ancak, o çok cömerttir, parave maldan geriye hiçbir şey bırakmaz.ANLATIM:Te'kîdu'l-medhi bima yuşbihu'z-zemm, yerme ifadeeden lafızlarla övmeyi pekiştirmek demektir. Bu, iki çeşittir.Birinci ömekte, zem (yerme) ifade eden bir sıfatmkaldınimasmdan sonra, istisna yoluyla medhe delâlet eden bksıfat getirilmiştir.ikinci ömekte de, bir medih sıfatı verildikten sonraistisna edatı getirikp hemen arkasmdan başka bir medih sıfatıgetirilmiştir.208


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>: j L ^ »jJ' A ^ ^-U! jlTU- f » ' i'KURALLAR:Te'kîdu'l-medhi bima yuşbihu'z-zemm, iki çeşittir.a. Bir medik (övgü) sıfatının, menfi (olumsuz) bkzemm (yergi) sıfatmdan istisna eddmesi.b. Bir şeye, bir övgü sıfatı verildikten sonra, devammdabaşka bir övgü sıfatı bulunan bir istisna edatı getirilmesidk.ALIŞTIRMALAR:Aşağıdaki cümlelerde geçen te'kîdul-medki bimayuşbdıu'z-zemmir(, çeşidkii bekrtiniz.^ • jJi ^ ^Tyr ^ ^ - ^A:! AJ - i209


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>TE'KÎDU'Z-ZEMMİ BİMÂ YUŞBİHU'L-MEDHÖRNEKLERHr''^ j' ji^ fOnlar gerisin geriye hızla giderler. Ancak zorzamanlarda adımm uzunluğunu artmrlar (uzun adımlarla gerigeri giderler).ANLATIM:Te'kîdu'z-zemmi bknâ yuşbkıu'kmedh, medih ifadeeden lafızlarla zemmi pekiştirmek demektir. Başka bir ifadeylebirini övüyor görünüp daha fazla yermektk.Birinci ömekte, medih ifade eden bk sıfatınkaldmlmasmdan sonra, istisna yoluyla zemme delalet eden bir210


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>sıfat getirilmiştir.İkinci ömekte de, bir zem sıfatı verildikten sonra istisnaedatı getirikp hemen ardmdan başka bir zem sıfatı zikredilmiştir.»i i^.^ 7-JL« Ajua . -AI:—i j l .1\ ^ ^ - ^ ^f , > Z. ' I ' °. fKURALLAR:Te'kîdu'z-zemmi bima yuşbüıul-medh, iki çeşittir:a. Bir zemm (yerme) sıfatmm, menfi (olumsuz) birmedih (övgü) sıfatmdan istisna edilmesi.b. Bir şeye, bir yergi sıfatı verildikten sonra, devammdabaşka bk- yergi sıfatı bulunan bir istisna edatı getkilmesidir.ALIŞTIRMALAR:Aşağıdaki cümlelerde geçen te'kîdu'z-zemmi bimayuşbihu'l-medhin çeşidini bekrtmiz.^1 ^ j; j j ; ^ ^ VI j > V -1211


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>USLÛBÛ'L-HAKÎMÖRNEKLER,,126,'Sana hilal şeklindeki aylan sorarlan De ki: Onlar,insanlar ve özeUikle hac için vakit ölçüleridir.L-^l L« ^lIJ L-^l : J'i-ÎI tâiliıpij jp L-jY- JıFL- - 2Bk- yabancıya dinin ve kıancın nedir? diye sonUdu. Oşöyle cevap verdi: Kendim için sevdiğimi, insanlar için deseviyommkj J^'^ J-J Jl AJ 'j^ - 3fiBir tacke, sermayen ne kadardır? denildi. O da şöyiededi: Ben güvetulir bkisiyim; kısanların bana güvenleri çokfazladır.Bakara, 2/189.212


ANTATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Bir memura somldu: "Ne kadar para biriktirdin?" O daşöyle cevap verdi: Hiçbir şey, sağkkk olmaya denk değildir.ANLATIM:Us liabûl-hakim, bedî' san'atlarmdan olup kişininmuhataba veya som soran kimseye beklemediği bir cevaplakarşdik vermesidir. Bu san'at, iki kısma a}'nkr;a- Som soran kimseye, maksada uygun olduğımu işaretetmek için, başka bir şe}ie cevap vermek.b- Muhataba, beklediğinden başka bir şeyle karşıkkvermekBirinci ömekte, sorulan som, dumma uygım düşen diğerbk- som yerine koyulmuş ve bu şekilde cevaplandırılmıştır.Sana, yeni doğan hkal şeklindeki aylan sorarlar. De ki;Onlar, insanlar ve özeüikle hac içm vakit ölçüleridir.Bir sahabî Peygamber'den (s.a.), hilakn, önce incegözüküp sonra yavaş yavaş büyüyüp dolunay şekline girdiğini vesonra yine tedricen küçülerek ük şekline dönmeskıkı sebebinisordu. Bu sorunun cevabında, a)^ değişme sebeplerinin213


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>hikmeti bekrtildi. Çünkü bu hikmetler, som soran kimse içindaha mühim şeylerdi. Böylece ashabm hilakn değişmesebeplerini sorması, değişme hikmetlerini sormalan gibi kabuledildi.İkinci örnekte söz, söyle}'en kimsenin amacma aykn birşekilde yommlanmıştır., >-\ C :jLâi tâiU^pU AJJ.İ -s- i. '.s- '\iL>Bir yabancıya dinin ve mancm nedir? diye somldu. Oşöyle cevap verdi: Kendim için istediğimi, başka insanlar için deistiyomm.Üçüncü ve dördüncü ömekler de, ikkıci ömekte olduğugibidir.^lUl ^j -'jJ y. Jl :JLİ* VÜJU 'JJ ^ JJ•fiBir tacire, sermayen ne kadar? denildi. O da şöyle dedi:Ben güvenikr birisiyim, kısanlarm, bana güvenleri çok fazladır.Bu, som soranm dikkatini, sermayenin miktanna değil,emin ve güvenk olmanm bir insan İçin en büyük sennayeolduğuna çevirmektir.214


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Bir memura somidu: "Ne kadar para bkiktirdin?" Oşöyle cevap verdi: Hiçbir şey sağkkk olma}^ denk değkdir.Memur soruya cevap vermeyip para yerine saglığm dahadeğerk ve daha öncekkk olduğunu bekrtti.j p Aj'>i5' Jl^İ.^ ciij tliLo jiy- Jı^'yij Jlj--jî jiyjı ijla jL; jî j jir a!î Jl SjLil jir l.KURALLAR:Uslûbû'khakim, muhataba veya som soran kimseyebeklemediği bir sözle karşikk vermektir. Bu, o somyusormasının veya o manayı kastetmesinin uygun olduğuna işaretetmek içki p somsunu bırakıp sormadığı somya cevapvermekle ya da sözünü kastedümeyene yormak suretiyle olur.215


ANLATıMLı <strong>BELAGAT</strong>ALIŞTIRMALAR:Aşağıdaki cümlelerde üslûbu'I-hakîm'i belirtiniz.Jiii ?:^î J.Î J^î ÜÎ J-lkJi Jli - 3lı^î üîj j;^î cjî^jjjyij ^ J^ (v^iajî b. Jİ jj.â.e.-.j İİ'w« Üj'yCJj - 4-2' Bakara, 2/215.216


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>ALIŞTIRMALARIN ÇÖZÜMLERİ26. SAYFADA GEÇEN HABER VE İNŞA (MUSNED VEMUSNEDUN İLEYH) İLE İLGİLİ ALIŞTIRMALARINÇÖZÜMLERİEn kötü kısanlar, dülerinden korkulduğu içinkendilerine ikramda bulunulanlardır.ji^^^ ^.-'Jlcümlesi doğm ve yalan olması muhtemelolan haberî bir cümledk. Musnedunkeyh ^"^^ ^-i tır, yanicümlenin mübtedasıdır. Musned ise JJJJI dir, yani cümleninhaberidirL.JJ İj'4İJl 'cJ —2. ^ •Keşke gençlik bk gün dönse de, ihtıyarkğın neleryaptığını ona bir haber versem.Bu, inşaî bir cümle olduğu için, doğruluk ve yalancüıkiçermemektedir. Musnedun üeyh, c-J nin ismi olanLJ'LJİJIkelimesidir. Musned iseile başlayan cümledir.217


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>26. SAYFADA GEÇEN HABER VE İNŞA (HABERİNGAYELERİ) İLE İLGİLİ ALIŞTIRMALARINÇÖZÜMLERİA.yr J,iS^\ ^^j^ -1Geleceğin savaşlan hava (savaşlan) olacaktır.Haberin gayesi, sözün içerdiğini, hükmünü muhatabailetmektir (faidem'I-haber).Sen dün gittin.Haberin gayesi, mütekeUimin (konuşmacmm), haberiniçeriğim bildiğini muhatabma iletmektir (lâzunu'l-faide).27. SAYFADA GEÇEN HABER VE İNŞA (HABERÇEŞİTLERİ VE TEKİT EDATLARI) İLE İLGİLİALIŞTIRMALARIN ÇÖZÜMLERİffyŞüphesiz ben, başıma gelen musibetlere çoksabrediyomm. AUah'm sabn övmesi, sana yeter.Birinci cümledeki (j'h^ cümleskıde tekitedatlanndan kme ve lamu'l-ibtidâ vardır.218


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Tutumlu olan asla fakir düşmez.Bu cümlede tekit, zaid olan s-' kaıf-i cerriyie yapılmıştır.33-34. SAYFALARDA GEÇEN İNŞA ÇEŞİTLERİKONUSUNDAKİ ALIŞTIRMALARIN ÇÖZÜMLERİ\^JŞ^ y'y}\ ji^ j \ ^ -1Ölüm konusunda sabret, sabret! Çünkü ebedüiği eldeetmek imkânsızdır.Bu beytkı birinci kısrrundaki I^Ui kekmesi, emir füknkıyerine getirilen ve >v3İ şekknde emir fük anlammdaki mastardır.Cümlenin anlamı "sabret" şekknde emir kipi anlammda olduğuiçin bu cümle talebî inşâ kipinde bir cümledir. Beytkı üdncikısmmdaki cümle ise doğmlanabüir ve yankş olduğu s öylene büiryapıda olduğu için üıbâri bir cümledir.C Ü-AJU jjSÇ jl ^S- ü. 'Jy 1.11:^^ L_kl -2ü ''•Sy_


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>"Sevdiğini ölçülü sev, belki bir gün sevmediğkı kişiolur. Sevmediğme de ölçülü buğzet, belki bir gün sevdiğm kişiolur."Burada;L. L.JJ j j îşekknde toplam dört ayn cümle bulımmaktadır. Bu cümlelerdenbkinci ve üçüncü cümle (sev) ve (buğzet) şeklindekiemir fulerimde gelen emkr cümleleridir ve talebi inşâ kakbmdagelen cümlelerdir. İkkıci cümle ve dördüncü cümlelerde ise racafullerinden ^j^'nmbulunması sebebiyle bu cümleler gayr-italebi inşâ kakbmdadır.fi y y C ^y oy Z y^ 1 ^ 1 ^ " =Ey kendilerinden aynlmamız bize çok ağır gelen kişiler!Sizin ardınızdan her şeyi bulmamız bile bizim için yokluktur."220


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Bu beyitte ^j'-i-' jî Lup '-yiL şeklindeki kısım Lnida edatıyia başlayan nida cümlesi olması sebebiyle talebî inşâîbk cümledir. t^ Uıjkj şeklindeki cümle isedoğrulanabilir ve yanlış olduğu söylenebilir yapıda olduğu içinihbârî bir cümledir.y s y : y T% ^y y a ^y ^y D y fi fi y y y , , ^ *İşte bunlann karşılığı, Rablerinden bağışlanma ve içindeebedî' kalacaklan, akmdan ırmaklar akan cennetlerdir. Böyleamel edenlerin mükâfatı ne güzeldir!Buradaki ibarede oll^j J^^JJ JA »ykA jv^jl^ '-^j*'4^ 'ji-^}^ JÛ-'^' ^4?^' } ^ şekkndeki cümlelerin tamamıdoğmlanabük" ve yankş olduğu sö}lenebİkr yapıda olduğu içinihbârî cümledk. Devammda gelen J^'^'^cümlesi isemedih kakbmda olduğu için gayr-i talebî inşâ cümlesidk.221


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>41-42. SAYFALARDA GEÇEN EMİRLE İLGİLİALIŞTIRMALARIN ÇÖZÜMLERİGii :Jç^ jf jLç>ü ^i'Z 'C:^\Z uk^ ufı lin -1"Rabbimiz, biz , 'Rabbinize inanın' diye imana çağıranbir davetçi işittik, tiemen inandık Rabbimiz, bizimgünahlanmızı bağışla, kötülüklerimizi ört, canımızı iyilerleberaber al!"Bu ayette mümkı. Yüce Rabbinden isteklerini errur kipiile istemektedir. Emrin, yüksek mevkidekmm ak mevkidekkıdenbağlayıcıkk ve zorlama ile isteğini bekrtmek için kuUamldığıdikkate aknırsa, burada tam tersi bir dumm söz konusudur.0}deyse emir aslî anlamımn dışma çıkılarak dua anlammdakullanılmıştır.^'JSeylank iki arkadaşım! Beni kmamaktan vaz geçm vebeni kendi hakme bırakm!Bu beyitte şair, kendisine denk olan arkadaşmdan emirkipi üe istekte bulunmuşmr. 0)deyse emir, aslî anlammm dışmaçüdarak ütimas (akrarüann bk-bkinden istemesi)anlammageknektedir.222


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>^4yu> -bît^Jl ^.^(j'lİ - 3yy. y e fi y ' IiYükselerek şerefin kişnemelerine doğm atıl! Şahin ancakyüksek zin/elerde bannır.Daha yüksek amaçlar için düşük işleri bırak! Denizinderinliklerinde gözyaşına ihtiyaç bırakmaj^cak şeyler varDikkatk ol ki esenkkte olasın! Nice }'iğlt vardır ki, güvendu}^usu onu ümitsizlikle korkunun arasına atmıştır."Bu beyitlerde şair, isteklerini emir kipi üe bekrtmiştir.Ama burada emir, ask anlammda değü, doğm yolu göstermeamaçk olarak irşad mânâsım ifade etmektedir.y yy fiEy Cevâ'daki Able'nin yurdu! Konuş! Able'nin yurdu!Hayırk sabahlar sana ve esenlikte ol!Bu beyitlerde şair, cansız bir varlık olan sevgiksiAble'nin yurduna emk üe hitap etmektedir. Muhatap aküsız223


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>varhk olduğundan emir, aslî anlamı dışmda kuUanılarak temenniifade etmektedir.4 % .i rA-p~-^ ^ Jii İ^^-J! i^ 3Esenkkte olma merakı, sahibinin yüceliklere erişmegayretini önler ve kişiyi tembeUiğe iter.Eğer buna yönekrsen, yeryüzüne bir tünel kaz ya da göğemerdiven kur da, (bu âlemden) uzaklaş!Bu beyitlerde şair, muhatabma yapamayacağı şeyleriemretmektedir. Bu nedenle emir aslî anlamı dışma çıkılarak taciz(aciz bırakma) anlamma gelmiştir.47. SAYFADAKİ NEHİYLE İLGİLİALIŞTIRMALARIN ÇÖZÜMLERİ41 , j _ ^ ı ^ . ^ V -1Ay! Gözlerden saklan (Başkalanna görünme),v^î'^ V nehy sîğasıdır. Kastedilen mana, temennidir.Bu gün mazeret göstermeyin.J! V -2i jjlj^; V nehy sîğasıdır. Kastedilen mana, tevbîhtir.224


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>.y- IÇ'LLP >^ V ^! L- - 3İlahım! Benden mükafatını esirgeme.^V nehy sîğasıdır. Kastedken mana, duadır.Pek yaş okna sıkılırsın; pek de kum olma kırılırsın (Neyavuz ol asd; ne yavaş ol basd).V nehiy sîğasıdır. Kastedden irşaddır.53. SAYFADA GEÇEN İSTİFHAMLA İLGİLİALIŞTIRMALARIN ÇÖZÜMLERİAllah'tan başkasına mı yalvanyorsunuz?Burada geçen istifhamda inkar kastedilmiştir.L.J,ii>j ^ %Senin inşa ettiğin, öbürünün de yıktığı yapı bir güntamamlanır mı, yani ne zaman tamama erer?Burada geçen istifhamda inkar kasteddmiştk.225


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>jç^y ^ jl ay^- jl j:>-i -dU jv^y:^-' - 3Onlardan korkuyor musunuz? Oysa AUah, eğer sizgerçek müminler iseniz, kendiskıden korkmanıza daha layıktur.Burada nehy kastedümiştk-.VI iiîio' ^Jüı li - 4İzni olmaksızm onun katmda şefaatte bulunacak kimdir?Burada tazîm kastedümiştir.Jı^V'l j ^UUl J-^^1 Iİ4 L. - 5Bu ne biçim elçi (pe}^amber)! Yemek yiyor, çarşı vepazarlarda dolaşıyor.Burada teaccup kastedilmiştir.60. SAYFADA GEÇEN TEMENNİ İLE İLGİLİALIŞTIRMALARIN ÇÖZÜMLERİKeşke yıldızlar bana yaklaşsalar da onlan övgügerdankkIan olarak dizsem.L-f I^1temenniye ait talebi kışa ifade edenbir cümledir. Bu manap delâlet eden edat, cuJ dir. İmkânsızolduğu için, temennînin meydana gelmesi ümit edümemektedir.226


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>•C\A'J J Ç ^ İ - 2Çocukluk günleri ve zamanı ne kadar güzeldi. Keşke (ogünlerde) biraz daha kakbilse)dim.^'Jİ J>'^LJ UiJil-î j ' ^ jJ İnşây-ı talebiyle ügüi bircümledir. Temennî ifade eder. Bu manaya delâlet eden edat ydk. Arzulanan şeyin vukuu uzak olup çok arzu edümediği içinarzıüananın uzakkğmı beyan etmede mübalağa yapmak içm c_Jnin yerine ^ kuUanümıştır.Bk daha (bu ateşten) çüsmaya yol var mıdır? derler.^'J^ r'r^ Jl İnşây-1 talebî üe ügüi bkcümledkr. Temennî üade eder. Bu manaya delâlet eden edat JJ>dk. Arzıüanan şeyin vukuu uzak olup, çok arzu edÜmemektedir.Arzu edüenle tam ügüenüdiği ve ona özlem duyulduğımdan,onu yakmda meydana gelmesi mümkünmüş gibi göstermek için,oJ yerine j^le kuUanmiştır.227


ANLATLMLI <strong>BELAGAT</strong>JJ . -.^ L. cü - 4Keşke sevdiklerimle benim aramdaki uzakkk, benimlemusiberier arasmda olan mesafe kadar olsaydı.û İnşây-1 talebi üe ügik bir cümledir.o-Teracci ifade eder. Burada umulan şey, dostlardan uzak olduğukadar belalardan da uzak olmaktır. O da sevilen bir şeydir,olması ümit edüir. Fakat şâir c—J yi teraccide, arzu edilen şeyinuzak bir ihtimal olduğunu beyan etmek için, onu imkânsızgöstermek suretiyle mübalağa yapmıştır.68-69. SAYFALARDA GEÇEN NİDA İLE İLGİLİALIŞTIRMALARIN ÇÖZÜMLERİy ; ^ , y ^ Ol y ıEy bütün felaketler için kendisine ümit beslenilen! Eyşikayetlerin ve korkuların kendisine (yöneldiği)!b edatı uzağa değü, münadanm mevkisinin yücekğineişaret amacıyla yakma hitap için kuUanılmıştır.228


ANLATLMLI <strong>BELAGAT</strong>"Ey kalp! Acaba seni herhangi bir öğüt akkoyar mı?Yoksa zamanm uzaması sende unutkanlık mı oluştumr?"Ya edatı uzağa değil, yakma hitap için kuUanümıştır.Amaç münadanm gafletine işaret etmektir. Sanki münadauzaktadır.-j y"Ey Huseyn! Ben bir vaiz ve müeddibim Anla ki senakük ve terbiyeksin"Hemze yakm değü uzaktaki için kuUanümıştır.Münadanm züıinde hazır olup aküdan çıkmadığma işaretedümiştkr.aÎ'^ cuüÎ jJ c'y Ij - 4y , fi y , fi y e y ,"Ey onun ölümü! Keşke onun günahım bağışlasaydm.Ey onun günü! Keşke onu yarma bıraksaydm."Nida üe yakmma (tehassür) ve acı duyma (teveccu')kastedümiştir.229


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>y^Zş\ l- -5"Ey yüzüyle övünen dolunay! Sakın yalan söyleme! Senonun benzerlermden değüsm."Nida üe amaçlanan yasaklama (zecr) ve azarlamadır.89-90. SAYFALARDA GEÇEN FASL (AYIRMA) veVASL (BAĞLAMA) KONUSUNDAKİALIŞTIRMALARIN ÇÖZÜMLERİ:Köle senin cömertçe verdiğkı nimetten dolayı nimetekanmıştır. Hür kişinin ise susuzluktan bağırsaklan yanmaktadır.Burada her üd cümle de ihbârî kakptadır ve aralannda dabirbirlerine atfedümelerîni engeUeyen bk dummbulunmamaktadır. Bu nedenle iki cümle arasmda tam bir uyumolduğundan bu cümlelerde vasi yapümıştır.Sy >Cesur, yiğit kişüerin mdğitkkten önce düşün(üp plankhareket et)mesi gekr, bu ük sıradadır. Yiğitlik ise üdnci sıradagekr."230


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Bu beyitte ilk olarak jlikjj!Âİ-UıJi JJî ^''^J'i cümlesi üe^LtJ! ^Lj>JJjl ji cümlesi arasında fasi yapümıştır. Çünküher üd cümle de hemen hemen aynı anlamdadır ve üdnci cümlebkinci cümleyi tekit için söylenmiştir. Bu sebeple üd cümlearasmda kemâl-i ittisal (tam bir bağlantı) vardır ve bu cümlelerbu yüzden fasledümiştir.Beytkı üdnci şatrmdaki Jji 'y cümlesi}ieJkJ«ise aradaki j üe birbirine atfedilmiştir, çünkü her üd cümle deüıbâri kakptadır ve aralarmda da birbklerine atfedümeleriniengeUeyen bir dumm yoktur. Bu yüzden iki cümle arasmda tambir uyum vardır ve bu cümleler vasledümiştir.^ jf lljilûijl ^\ is'-^ - 3Lşfi^ >İ ^J-^ ^ yAüah zorluk ve süontüara her tür iyilikle karşüık verskı.(Çünkü) onlar sayesinde düşmanlanmı dosdanmdanayırabüdim.Bu beyitte ^..-^ IŞ'-f^ ^'/^ şekkndeki üdncicümle, birinci cümlenin akabinde muhatabm zihnindeki "niçin"23l"


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>sorusunun cevabı niteliğindedir. Bu sebeple bu iki cümlearasmda şibh-i kemâl-i ittisal (tam bir bağlantıya benzerkk)vardır ve fasi yapılmıştır."Hayır! Akak seni mübarek ve uğurlu etskı!"Burada V, konuşmanm öncesinde gelen bir somyaolumsuz cevap olarak gekniştir, dolayısıyla müstakil bir ihbârîcümle hükmündedir. Akabinde gelen dii-jL cümlesi isedua anlammda bir talebi inşâ cümlesidir. Her ne kadarcümlelerden biri inşâ, diğeri de haber cümlesi olmasıbakımmdan aralannda kıkıtâ bulunmakta ve fasi yapdabikr olsada burada mana gereği fasi yapılamaz. Çünkü iki cümlearasmdaki j kaldmkrsa o zaman cümle dii ^'^ ^;b V "Akaksana bereket vermeskı" şeklinde beddua anlamma gekr vekastedüen manadan apayn farkk bir anlam ortaya çıkar. Buikinci manayı engellemek için cümleler burada birbirlerineatfedilmiş ve vasledilmiştir.232


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Kişiye, (kötülükten) engelleyici olarak; sabah aksam onadurmadan öğütler verip duran ömrün/feleğkı günleri yeter."Bu beyitte fC^ f-'yZ^ 'y^O J^ şekkndeki bkincicümle ile L^r^'j >^'J2fi_^l-; ^jy cümlesi arasmda fasiyapılmıştır.Çünkü ikinci cümle, birinci cümledeki A)kekmeskiiaçıklayan be\aniyye cümlesi olarak gelmiştir. Bu bakımdan ikicümle arasında kemâl-i ittisal (tam bir bağlantı) vardur vearalannda fasi yapılmıştır.Dünya hayatı ancak bir oyun ve bir eğlencedh". Elbetteki ahiret yurdu Allah'a karşı gelmekten sakmanlar içki dahahayırkdır. Halâ akıllanmayacak mısınız?Burada şu üç cümle bulunmaktadır:J ' \^-y y y~ yy ^ y J233


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>ilk iki cümle ikbârîdir ve aralarında ram bir münasebetolmasından dolayı birbirlerine atfedümelerim engeUeyen birsebep bulunmadığı için bu Ud cümle arasında vasi yapümıştır.Üçüncü cümle ise başında * som edatı bulunan bir istifhamcümlesidir ve dolayısi}da da talebî kışa cümlesidir. Öncekicümleler haber cümlesi olduğu içki bu cümleyle diğer üdsiarasında kemâki inkıta' (tam bir aynkk) vardır ve bu sebeple bucümlede fasi yapümıştır98. SAYFADA GEÇEN ZİKİR VE HAZİFLE İLGİLİALIŞTIRMALARIN ÇÖZÜMLERİfiBana Ebû Kâbûs'un beni tehdk ettiği haber verildi.(Ancak) aslan devamk kükremez.Be}'itteki c-iJ fiilinin faik hazfedüip nâib-i faüe isnadedümiştk. Failin hazfedümeskıkı sebebi, faüe bir kötülük vezarar gelmesinden korkulmasıdır.234


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Hatibin birliğe çağırdığını duydum.Bu cümlede ji-jj fülinin mef ulünün hazfedilmesebebi, sözü kısa mtarak manayı geneUemektk..LiJl ^ j,l ^Kişi iffetk olur, kendisini küçültücü niteliklere sahipoknazsa, giydiği her elbise (sahip olduğu her özeUik) güzeldk.Yaptığı haksızkğı kabullenmezse, ona güzel övgüde bulunmanınyolu ve çaresi yoktur.Fazla açıklama için, Ddnci beyitteki musnedun üeyh olan(y^) zamiri zikredümiştk235


ANLATLMLI <strong>BELAGAT</strong>106. SAYFADA GEÇEN TAKDİM VE TE'HIRLEİLGİLİ ALIŞTIRMALARIN ÇÖZÜMLERİA^j4iz =\LZ U jT L« -1"Kişi her arzu ettiğine erişemez. Rüzgârlar (bazen)gemilerin istemediği şekilde eser.Olumsuzluk edatı olan ''^ , Ji' den önce getirilmiştir.Maksadı şudur: ^liajJ t- alLi.' U JT lij^' ^^ Y •fi:;' Y N fi, _JÎ ûJJ SjS>r 'LSO - 2"Taze şeyde lezzet başka olur. Ancak ben ölümüntazesini (erken olanmı) lezzetsiz buldum.Musned{ J R . - ^ J^) musnedun ileyhten (âJ-!) ten öncegetirilmiştir. Musnedun, musnedun üeyhkı sıfatı olmadığına,ondan haber verdiğine dikkat çekmek içm böyle yapdmıştır...u^L li^jj '^:


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>söjlenmesine merak uyandırmak içki öne aknmıştır.121-122. SAYFALARDA GEÇEN MUSAvÂT, ÎCÂZ veİTNÂB KONUSUNDAKİ ALIŞTIRMALARINÇÖZÜMLERİJ:^^, ikilNİkayet şeytan ona vesvese verip şö}4e dedi: "Ey Adem!Sana ebedîkk ağacım ve yok olmayan bir sakanatı göstereyimmi.?"% , ,Burada JlialİiJl AIJI J^fi cümlesiyle muhatabınzihninde şeytan'ın Hz. Adem'i nasıl kandırdığı, ona nasılvesvese verdiği tam açıkkğa kavuşmamaktadır. Bu sebeple üstükapak bk ifadeden sonra zihinlerde konuyu netleştirmek için,açıklama yapmak suretiyle ^üiJi İÜJÎ ^.ÎT 'J Jliı_jLi *y ^iJ^j cümlesi zikredilerek burada itnâb yapılmış vevesvesenin mahiyeti netleştitikniştir.237


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Sen beni çepeçevre kuşatan ve bana (her )'erde vedurumda) yetişen gece gibisin. Her ne kadar senden uzaktaolduğumu düşünsem de senden kaçış mümkün değildir.Burada lafızlar mana ile denktir. Kastedilen anlamıkarşılaması açısmdan ifadeye herhangi bir ilave yapmak ya da birbölümü hazfetmek, anlamı bozar. Şair burada anlatım yöntemiolarak müsavatı kuUanmıştır..^şZ J İ« :jLÜ ?JLJI İÜ JJ -3Bu mal kime aittir? Şöyle dedi: Akah'a aittir. Ekmdedir.JAJJ şeklindeki cevapta herhangi bir hazif bulunmamaklaberaber mal ve mülkün mutlak sahibinin yüce AUah olduğu,insanm sadece bir emanetçiden ibaret olduğu ve bir gün elindekimaknı ve sahip olduğu servetkıi gerçek sahibi olan Rabbineteskm edip Uk doğduğu gün gibi tekrar Ona döneceği gibi derinmanalar vardır. Bu sebeple bu ifadede îcâz-ı kısar vardır.238


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Ji; jli -4ji>!i >*; İLJI juSen onlardan biri olduğun halde şayet üstün isen (buhayret edüecek bir şey değüdk-.) Çünkü misk, ceylan kanmm birkısmıdır.Şair bu beyitte önce insanlan genel olarak zikretmiş,sonra övdüğü şahsı üdnci kez ceylanın kanından yapüan miskebenzeterek aynca özel olarak övmüştür. Dolayısıyla burada,umuma delalet eden ifadeden sonra husus züsredümek suretiyleitnâb yapümıştır.JA\ JI j^^'ü UU l^L jl c^^.l J^l ^Ul -Dj_.y.Lkiı f>jı h\ aİII ;PKentlerin haUa, geceleyin uyurlarken azabımızınkendüerine gelmesinden güvende miydüer? Ya da omemleketlerin haUdan kuşluk vakti gülüp oynarken kendüerineazabımızın gelmeskıden emkı mi oldular.? Yoksa onlar Akah'ınmzağuıdan mı emkı oldular? Halbuki hüsrana düşmüş birtopluluktan başkası Aüah'ın tuzağından emkı olmaz.Burada muhatabm zihnkıde anlatımı pekiştirmek için'il-'lj ^»-^'îi jl o^iJl Jİl ^Lîl ifadesi üd defa tekrar edüerek,239


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>anlatımda itnâb yapılmıştır. o!i JZ'j-?'-^* şeklindeki sonkısımda ise 'kekmesinkı tekrar sö}denmesinka sebebi ise,uzun cümle esnasmda muhataba anlatılmak istenen mananmtekrar hatırlatılmasıdır. Burada da itnâb uygulanmıştır.143. SAYFADA GEÇEN TEŞBİHLE İLGİLİALIŞTIRMALARIN ÇÖZÜMLERİ^ ^ >Sen, yüksekkk ve parlakkk yönünden yüdızsm. Doğu vebatıdan gözler sana bakıyor.Muşebbeh: cJÎ.Muşebbeh bih:Teşbihin türü: Muekked-mufassal.'Z^.^ J'wüii dJlf ıl~b iii - 2fi fi > '' s- * fiSenin sevgi ve dostluğunu elde ettiğime göre, maknönemi yoktur. Toprağm üstündeki her şey topraktır.Muşebbeh: ^jJ» 'SjijS'.240


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Muşebbeh bih: Ay-Teşbihin türü: Belîg.fi I Ov fii ı y y V ? , ? >f^h'a:-. A^hs' jl . JlNefis, bebek gibidir. Eğer onu ihmal edersen, emmesevgisi üzere büyür. Onu sütten kesersen, kesüir.Muşebbeh:'y^"^.Muşebbeh bkı: Jiki'.Teşbîhin türü: Gayr-i temsîl.'k^ >^ı ^ ^ iıy. -4JliJi i_/p 'AOnu çarpışma esnasındaki toz bulutu arasında görürsünve bk yıldızla insanlara (düşmana) saldmp çekken bk ayzarmedersin.Muşebbeh: Eknde, parlak bir yıldızla toz bulutu arasmdailerlemekte olan övülen kimsenkı tablosu (hak).Muşebbeh bih: Yanmda parlak bk yıldızla, karanlıktailerleyen bir aym tablosu (hak).Teşbihin türü: Temsîl.241


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>148. SAYFADA GEÇEN HAKİKAT VE MECAZLAİLGİLİ ALIŞTIRMALARIN ÇÖZÜMLERİGök (yağmur) bir kavmin toprağına düşerse, onlar razıolmasalar büe, onu ()^ğmumn bitirdiği om) hayvanlarımızaotlatırız.Beyitteki ç.'v.«^i kekmesi mecazî anlamda kullanılmıştır.Yere düşen, «.'-«-Jı değil, yağmurdur, '»^'j daki « zamiri demecazî anlamda kullanılmıştır. O da (bitki, ot)anlammdadır.Parmaklarım kulaklanna tıkarlar.Burada ,;vU^Vl (parmaklar) ile kastedilen, J-*^V' (parmakuçlan) dk". Giz' (f-y^) yerine, kül (J^kullanılmıştır. Bu,alâkadır. Kaıîne de parmaklann tamamımn kulaklarasokulamayacağıdır.242


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>1 jA ,yxi£ L-li - 3i !. ili-- •"" iKendimden daha çok sevdiğim bkisi, bana güneştendolayı gölge yapmaya başladı. Bana gölge yapmap başladı. Nekadar tuhaf! Güneş, bana, güneşe karşı gölge yapıyor.İkinci beyitteki birinci(güneş) kekmesi mecazîanlamdadır. Çünkü gölge yaptığı söylenmektedk. Bu karîne,onun gerçek anlamda anlaşılmasım engeUemektedir.159-160. SAYFALARDA GEÇEN İSTİARE İLE İLGİLİALIŞTIRMALARIN ÇÖZÜMLERİJl .sHer bir zenciye (gemiye) sanki gecenkı karanlığı karaposm hediye etmiş.Gemi, siphkk açısından (cami') zenciye benzetümiştkr.Asknda v^^T '•ijJi^ şekkndeki teşbîhte muşebbeh bih ile istiareyapılmıştır. Karîne, hâkyyedk. Yani içkide bulunulan dummdan243


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>anlaşılmaktadır, istiare tasrîhidir.^UV'^şeklindeki ikmci teşbîhte de muşebbehbihten istiare yapümıştır. Cami', her üdsinin de altmdakimörtmesidir. Karine hâkyye, istiare tasrîhidir.Hüafet ona boyun eğerek ve eteklerini sürüyerek geldi.Burada 2i">U-l^ ^.i'jJl (güzel kız)a benzetümişrir. Haziföncesi teşbîh âi'ıJJLS' Âi^bi-Işeklindedir. Görülüyor ki, teşbîhedatı, vechuşşebehle birlikte muşebbeh büı mahzuftur.j'«^bil ise mahzuf muşebbeh büıe işaret eden levazımdandır.Dolayısıyla bu istiare, meknîdk-. Karîne, hüafet için eteklerisürümek (L^L-iî j olup lafzîdir.c-iJ'^j J^>l Vİ^ oV- - 3O köşkün avlulan fezayı doldurmuşmr. Balkonlarıyağmur m^ağdıran bulutlarla kucaklaşmıştır.Bu beyitte dokunmak o^">Ui kucaklaşmayabenzetümiştir. Cami' ise, her ikisinde de mevcut olan bitişme(jL^'Vi) vasfıdır. Muşebbeh o^*yd! hazfedümiş, muşebbeh büıolan ÂîiLuil kelimesinden müştak olano-İ'lp fük üe istiare244


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>yapılmışür. Muşebbeh bih zikredüdiği için bu istiare tasrîhidir.Müsteâr olan ^I-İJ'LP kelimesi fül olduğu için bu istiare aynızamanda tebe'î istiaredir.(Sür) bir gün kulaklarla tokalaştığında, vicdanlar vekalpler tebessüm eder.Şiirin kulaklara ulaşması, buluşma (cami') iletokalaşmaya benzetümiştir. Burada  ^ ' ı ^ ^ ^ kökünden "ulaşma"anlamma T^J'^J türetümistir. Doğasıyla bu, tasrihi ve tebe'îistiaredir.fiüindeki istiare dikkate aknmayabikr. O takdirde,^Lc^V' kekmeskide meknî istiare olur.Ykie y'L^I ve s-'j^' kekmeleri, asknda muşebbeholup, muşebbeh büıleri olan JL^Vıi' mahzuf olduğundanmeknî istiaredir. Aynı zamanda /'^-o-^l ve ^jiiJlcâmi'd olduğundan ask istiare olurlar.kelimeleri,Jl5^ dli^' jli - 5fiygider.Eğer o helak olursa, kavmin ker direği dünyadan ölüme245


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Muşebbeh bih olan ^kelimesinde tasrîhi istiarevardır. Mahzuf muşebbeh c^^ı ^.-^•j'dir. Bu istiarede mahzufmuşebbehin mülâimi >-ajJ,ı ibaresidir. Mülâim, mahzufmüşebbehe ait olduğundan bu istiarede tecrid bulunmaktadır.Bu nedenle istiare, mücerred istiaredir^ 'JZ}\ lİ] jİ -6(Onlar öyle) bir kavimdir ki, bela onlara yutıcı dişlerinigösterdiğinde gmp gmp ve teker teker ona uçarlar.j-i-ll kekmesi yırtıcı bir hayvana benzetilmiştk-. AskndayjljJ-li' yZ\ şekkndeki teşbihten yapılan istiaremuşebbeh bih hazfedüdiğinden meknî ve ask istiâredk-. Beyittene muşebbeh bihin ne de muşebbehin mülâimi vardır. Bunedenle mutlak istiaredir.j cJ\ -1Sen (ateşi sönmüş) küle üflüyorsım. (Boş işleupraşıyorsun, boşuna valdt geçiriyorsun.)246


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Bu cümle ile erişüemeyecek bir işte ısrar edenindummu, ateşi kalmamış küle üfleyen bir insanm haknebenzetilmiştir. Her ikismin ortak yönü (cami'), gösterilençabanm maksada ulaştırmapcağıdır. Böylece muşebbehi, temsîkistiare yoluyla anlatabilmesi için muşebbeh bihi ifade edenterkiple istiare japılmıştır. Karîne hâkyyedir.o^v y yA V^. ^ -8Mümin bk delikten iki kere ısınknaz.Bir kez hata edip, hatasmı fark ederek bir daha aynıyankşa dönmeyen kişinin dummu, yılan ve akrep gibi haşerelereak bir dekkten ısmkp da dikkatk davranan ve aym dekktenikinci kez ısmimayan kişinin dummıma benzetilmiştir. Ortakyön (cami') her ikisinm de düştükleri hata ve yışadıklantecrübeden isrifade etmeleridir. Böylece muşebbehi, temsîkistiare yoluyla anlatabilmesi için muşebbeh bihi ifade edenterkiple isriâre yapılmıştır. Karîne hâkyyedir.247


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>167. SAYFADA GEÇEN MÜRSEL MECAZLA İLGİLİALIŞTIRMALARIN ÇÖZÜMLERİ-fi'yy 'J^V-A ''J^ 'P'^b'^-^^Ülkem bana zulmetse de değerkdk. Ailem bana cimridavransa da cömerttir.Buradaki (ülkem) ke orarun halkı,kastedümektedir. Alâka, mahakiyyettir.. ^ 1 ^ Lî, L>ı - 2Sürüden bir baş (koç veya koyun) aldım.Burada koç veya koyun kastedikniştir. Mecaz-ımürseldeld alâka, cüz'iyyettir.' f iBana, sonra gelecekler içkide, iyilikle anılmak nasip eyle!Bu âyette ki "(J-U^ jLJ' den maksat iyi bir ambırakmak, Mecaz-ı mürsel alâkası âkyyettk.Bk kahvede omrdum Kahve söylenip kahvehane(kahve içken yer) kastedümektedk. Alâka hâkyyetdk.248


ANLATLMLI <strong>BELAGAT</strong>küUiyyettir.Bahçedeki ağaçtan yedim.Ağaç söylenerek meyve kastediknektedir. Alâka171-172. SAYFALARDA GEÇEN AKLÎ MECAZLAİLGİLİ ALIŞTIRMALARIN ÇÖZÜMLERİGünler sana bilmediğin şeyleri gösterecek ve (habertoplaması içm) yol azığı vermediğm kişiler sana haberlergetirecekGösterme (s^l-*^l) nm günlere isnadı hakikî değildir.Günler, göstermenkı içerisinde meydana geldiği bir zamandikmidir Bu ifadede aldî mecaz vardır. Alâka ise zamandır.Güzel davranan herkes çok sevikr ve şeref yetiştiren heryer güzeldir.Yerde bir bitki gibi şerefkı yetişmesi hakikî değildk-.Buradaki aklî mecazm alâkası mekandır.249


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>isteyenin şarkısına sığınmadığı zaman neredeysebağışlan çkgma dönecekl^J jjj^rda fül, jj;-^ şeklindeki masdara isnadedümiştir. Bu aklî mecaz demektin Alâka ise masdardıry , s o , to C , yf O f 1 1 • ı , , i yy y t yC y y, y y — y y ^ , , y AbyJ>^y. V JjJLİl Lİİ-:H Jly^l ^'^^ '^İJ " 4Sen Kur'an'ı okuduğun zaman, senkıle ahiretekıanmayarüar araşma gizk bir perde çekeriz.\\y^kekmesi üe mef'ulun ^S^^^ faüine isnadmda,alâkası faülik olan akk mecaz vardır I jjİ-» l^li^ asknda iTl^ly'L- dır177. SAYFADA GEÇEN KİNAYE İLE İLGİLİALIŞTIRMALARIN ÇÖZÜMLERİ:JUİ ^ ^^1>I y -\Bir bedeviye saçlanndaki ağarma soruldu. O da şöyiecevap verdi: Bu, feleğin başıma getirdiği olaylarm tozudur.250


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Burada mevsuftan kinaye vardır. Çünkü hâkim olangörüşe göre, saçlardaki ağarma, üzüntü ve kederlerin eseridir.Sanki o, üzüntü ve kederlerine direrurken sahibinin kaldırdığıtozdur.O, deve kuştmun kanatlarma bkıdi. (İşi ciddiye aldı.)Burada sıfattan kinaye vardır. Deve kuşunun kanatlarmabinmede hızk okna sıfatı vardır. Araplara göre deve kuşu hızıylameşhurdur.186. SAYFADA GEÇEN CİNASLA İLGİLİALIŞTIRMALARIN ÇÖZÜMLERİA, I >lil jf Jh\ y 'J -1Kendilerine güven veya korku hususunda bir habergeldiğkide onu yajarlar.Burada J kekmesiyle /.Aî kekmesi arasmda nakıs cinasvardır, çünkü birinci kekmede ve j harfleri vardır,ikkıciskıde ise 1 ve e harfleri birinciyle uyuşurken bkincidekij'mn yerine ü gelmiştir. Bu bakımdan harflerin türü/çeşidi251


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>farklıdır ve aralarında tam uyum bulunmamaktadu-.o hırkasma sarınmış vaziyetteyken; ışığı karankklanaydmlatan dolunay gibi bembepz bir deve onu taşıyor.İkinci beyitteki .2°^! kekmesiyle jjJl kelknesi arasındacinas vardır. Ancak kekmelerden birincisinde ^ harfi zammek,ikincisindeki ise fethak olarak gelmiştir. Aynca her iki kekmedes^-i- j harfleri okrnkla beraber harflerin sırasında da farkkkkbulunmaktadır. Bu sebeplerden dolayı iki kelime arasmda nakıscinas bulunmaktadır.fi Oy c ^oyy fi uy 0 y i y O fi yOnlar başkalarını ondan (Kur'an'dan) akkoyarlar, hemde kendileri ondan uzak kakriar.Burada" c o " o ^0üe üjll' kelimeleri arasmda ckıas vardır.Birinci kelimedeki —* harfinin yerine üdncide I geknesisebebiyle harflerin çeşkleri, farkk olarak gekniş ve bu üd kekmearasmda nakıs cinas oknuşmn252


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>o, Sam ve Ham oğuUaraıı yüceltti ve himaye etti. Buyüzden onım gibi yücelten ve himaye eden kimse yoktur."Bu beyitte bir nakıs ve bir de um cinas vardu". 1^ vekelimelerinde sadece bir harf farkk olduğu ve diğerözellikler uyuştuğu için bu iki kekme. arasmda nakıs ckıas vardır.Beytm birinci şatnmn sonundaki Hz. Nuh'un (as) Ham ve Samadmdaki iki oğlunun isimleri olan ve kekmeleri}4e üdncişatnn sonundaki ,_jr*-"-y^.-y^ (yükseknek/yüceoknak/yüceltmek) fülinin ism-i faik olankelimesiyle ^^y^-^^^>J„J-ÂJIİJ- (kommak) fiüinm ism-i faüi olan("L^ kekmeleribkrbirleriyle vücûh-ı erbea'nm tamammda uyuştuklan içki bu'^ekmeler arasmda tam cinas vardır.253


ANLATLMLI <strong>BELAGAT</strong>Sevdiğini ölçülü sev, belki bk gün sevmediğin kişi olur.Sevmediğine de ölçülü buğzet, bekd bk gün sevdiğm kişi olur."Bu ibarede ^_^î üe J2J>J\ arasmda, •l^^ üe iLiıJ^,arasmda ve I-* y üe L« jj arasmda nakıs cinas vardır. Her üçcinasm nakıs oknasmm sebebi de harflerin çeşidi bakımmdankekmeler arasmda uyum bulunmamasıdm188-189. SAYFADA GEÇEN SECİ İLE İLGİLİALIŞTIRMALARIN ÇÖZÜMLERİ.UJJ İ^L^j AJ.P ÜJİ JL^ Jli -1-kpîj :Ul^ Uİ;lİ Japî ^1Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurdu: "Mah'ım! (Senkıyolunda) parasmı harcayan kimseye, harcanan paranm yerinidoldurmayı; harcamayan kimsenm parasma da yok olmayı nasıpeylel".seci' vardır.fi y fi yHadisi şerifte geçen Uü- ve UİJ' kekmeleri arasmda254


ANLATIMLI<strong>BELAGAT</strong>ob C^i jlij - 2.CjuIU- -Vİ UliJ JJJLI tCı-i.;! J I jl ^ 1Oğlu, sele kapılan bir bedevi şö)de demiştir: "Allah'ım!Eğer beni imtihan etmek için başıma bela getirdiysen (bensabrederim). Çünkü sen bana, hep sıhhat ve afiyet verdkı".Bedevînkı sözündeki ^ı^Ji üe C-.JLP kekmeleri arasmdaseci' vardır.di^ liij ^.j^ jlpî IIı; jiâJı Üe jy-i kekmeleri arasmda seci' vardır.255


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>192-193. SAYFADA GEÇEN İKTİBASLA İLGİLİALIŞTIRMALARIN ÇÖZÜMLERİAğarmadan önce, siyah saçlarmm değerini bil. Çünküdünya ancak yıkılmak üzere olan bk: duvardır.Şair, şürinin son mısramda Kehf sûreskıin 77. âyetmdeniktibas yapmıştır.lilj İÂİJLJJ Ç^ÜI Jj^^lj T?'^^' '^rf (l-Vi -2jj^dL' JjJÜl c/y-J Jİ" :J-âi j j j ^ ' ç^-^ı J^^r J^4^' ^r^'Alim, ümmetkı lambasıdır. Cahk ise bela ve üzüntününkaynağıdır. Ohiller, bkiktirdikleri parayla övündüklerindeonlara; "Hiç bilenlerle bikneyenler bir olur mu?" de.İbarenin sonunda Zümer suresinin 9. âyetkıden ikdbasyapümıştır.jJ bli" I L ^ I ^ J ^ 1 'f^. JUf Iı^ı - 3Haya, nefsi şehvetlerinden"Utanmazsan düediğini yap"alıko}^n bir bukağıdır.256


ANLATLMLI <strong>BELAGAT</strong>İbarenin sonunda hadisten iktibas yapümıştır.u^' jî L. jir Ji -4" j^l, ^ 1 Jl LJl"Olmasmdan korktuğum şey, oldu. "Biz, sonundaAllaha döneceğiz".Beytin üdnci şatrmda (mısramda) Kur'an'dan iktibasyapümıştır.Kendisinden iktibas yapüan âyetin ask şöyledir:l^J'vi"" jJ*:TIj aJI IJU Jji "Biz, Aüah içki vanz ve biz sonunda O'nadöneceğiz;" derler.Kurallarda da bekrtüdiği gibi biraz değişüdik yapılmıştır.197. SAYFADA GEÇEN TEVRİYEYLE İLGİLİALIŞTIRMALARIN ÇÖZÜMLERİ(Ey Firavun)! Senden sonra geleceklere ibret olman için,bugün senin bedenini (cansız olarak) kurtaracağız.Bu âyetteki JJJ kekmesinkı yakm manası "zırh", uzakmanası ise bedendir. Bu kelimeden kastedüen uzak manasıdır.Dolayısıyla tevriye vardır.257


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>1 ^ UJ^ 3U LÇ- L -2Ey saygı değer ve kendisine hakan köle olduğu efendim!Sen Hüseykı'skı, fakat bize yaptığın eziyet artmaktadır.Bu şürde ki JJJJ kekmesinin }'akın manası, özel isim,kastedüen uzak manası da S! j fülinin muzaridir.JBJ ^1 DIL^ ILI > \ ^ \ -3Ey bizden yüz çevken kimse! AUah sana yeter. Gel!Bu beytkı sonunda ki JU;kekmesinin yakm manası,"yücel"dir. Kastedüen, "gel" manasmı ifade eden emir kipidir.Böylece tevriye meydana gelmektedir.201. SAYFADA GEÇEN TIBAKLA İLGİLİALIŞTIRMALARIN ÇÖZÜMLERİJP^J ^ V -1Sekna! Saçlan bembeyaz olan ve kendisi de bunaağla}an kimseyi beğenmeyip taaccüp etme.üe y . arasmda îcâbî tıbak vardır.258


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>'jsJ} jyJi j 'yı:^ -d - 2o, göze bembeyaz görünüyor, ama kalbe kapkara.jyji İle >-r-^h Ir^' He ^j-"'; ^-'s—-i arasmdaîcâbî tıbak vardır.! ^ Uj 1^ ^Onlar yaratılmışlar, (ama) cömertkk ppmak içm)aratıknamışlar, sanki onlar hem }^ratılmışlar, hemyaratılmamışlar. \üe 1 yy-^ I" fiüleri arasmda selbî ubâkvardır.204-205. SAYFALARDA GEÇEN MUKABELEYLEİLGİLİ ALIŞTIRMALARIN ÇÖZÜMLERİ:Jli


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>arasındadır.Bu hadiste mukabele, sırasıyla jlS' ve aJIJ üe r y veaJUharam küar"."Akah, onlar içki, temiz şeyleri helal, murdar şe)leri deBu âyette mukabele sırasıyla J^v, ^un j (lâmı) veoLlklI Üe ptc^ kı sı ve OJLİJI arasındadır.arasındadır."Siz, iyüiği emreder, kötülükten men edersküz... "Bu âyette mukabele («-*>—' üe *yijL« aJ jl ^"O, dostunu sevkıdiren şeylerin kendisinde bulunduğubk gençtk. Ancak onda düşmanlan üzen şeyler de vardır".arasındadırBu şürde mukabele aİOJJ ^ üe ^^ile-Vl J260


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>207. SAYFADAKİ HUSNU'T-TA'LIL İLE İLGİLİALIŞTIRMALARIN ÇÖZÜMLERİEy kötülüğü bize iyilik olan koğucu! Senden sakınmam,gozbebeğimi (yaş akıtarak) boğulmaktan kurtardı.Koğucunun kötülüğünü güzel görmek mümkündür.Ancak şak-, o hususta kısanlara muhalefet edip kendisininkoğuculardan sakmmasmm, gözbebeğkii gözyaşlanndaboğuknaktan kurtardığmı söylemiştir.L^Ju ûSî UJJI i]aü c-Sy - 2Dünya, seni kaj^Dettiği içki geçmişte sana gözyaşıdökerek ağlamıştı. Çünkü (bikyorsun) geçmişte, dünyada (Nuh)Tufanı olmuşm.Şak-, Hz. Nuh zamanmdaki Tufamn olma sebebmkı, ağıtsöylediği kimsenin vefatı sebebiyle, dünyarun geçmişte peşmenağlaması olduğunu üeri sürüyor. Tufarun gerçek sebebinin buolmadığı açıkça bilinmektedir.261


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>209. SAYFADA GEÇEN TE'KIDU'L-MEDHİ BİMAYÜŞBİHU'Z-ZEMM İLE İLGİLİ ALIŞTIRMALARINÇÖZÜMLERİOnda hiçbir kusur yoktur. Ancak göz, onun benzerinerastlamaz.Burada zem ifade eden bk sıfat kaldırıldıktan sonra,istisna yoluyla medhe delâlet eden bir sıfat getirilmiştir.- j^.y y J-^. ^A e-^' ^1 - 2Ben Arapların en fasihim (düzgün konuşamyım). Ancakben Kureyş'denimGörüldüğü gibi Peygamberimiz kendi fesahatmı överkensöylediği cümleye istisna getkip bunun üzerine Kureyşkabüesmden olduğunu söylemektedk.262


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>2n. SAYFADA GEÇEN TE'KIDU'Z-ZEMMİ BİMAYUŞBİHU'L-MEDH İLE İLGİLİ ALIŞTIRMALARINÇÖZÜMLERİKavimde lıayır yokmr. Ancak onlar (aym zamanda)kendilerine iyilik edenlere kötülük ederler.Medih ifade eden bir sıfatm kaldınimasmdan sonra,istisna yoluyla zemme delalet eden bir sıfat getirilmiştir.Hakd, kıskançtır, ancak o (aynı zamanda) koğucudur.Bir zem sıfatı verildikten sonra istisna edatı getirikphemen ardmdan başka bir zemm sıfatı zikredümiştk-216, SAYFADA GEÇEN USLÜBÛ'L-HAKÎMLE İLGİLİALIŞTIRMALARIN ÇÖZÜMLERİYaşk bir adama Yaşm kaç? denildi. O da şö)de cevapverdi: Sağkkk bir hayat sürüyomm.Burada yaşk adam, sorulan somyu bırakıp yumuşak birşekilde, sağkğmm iyi olduğundan bahsediyor ve karşı tarafayaşkkk değil, sağkğm daha önemk olduğunu vurguluyor..i^'pL °jî : JUİ U -.y;^ JJ - 2Bir adama zenginlik nedir? denildi. O da şöyle cevapverdi: G)mertkk, eknde bulımanla cömertkk etmendir.263


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Adama zenginlik soruluyor, o da cömertkktenbahsediyor, çünkü cömertlik huyu, zenginlikten daha önemkdk.']^\UÎj J>î Lîel-Haccac, ekMüheUeb'e: Ben mi daha uzunum, yoksasen mi? dedi, O şöyle cevap verdi: Sen (benden) daha uzunsun,ben de, boyca daha genişim.El-MüheUeb, el-Haccac'ın sorusımu boy bakımındandeğü, güç ve üstünlük bakımmdan yommladı, yoksa ekHaccac,ekMühekeb'kı daha uzım olduğunu iyi büiyordu.JJjjl^ ] ^ °jA |,iüJÎ L. Ji JjiiJ' bL« :-4fiEy Muhammed! Sana, Aüah yolunda neyiharcayacaklantıı somyorlar. De ki: Harca}^cağınız hayırk birşey, ana-babap, akrabalara, yetimlere, düşkünlere ve yoldakalmışadır.Bu âyette sahabüer, Rasulukah'a (s.a.s) Aüah yolundaneyi harcayacaklarmı sordular. Bunun üzerine yüce AUah (c.c)mfak (harcama) yerini bulduğunda harcamanm geçerkolduğunu, yoksa harcamanm bir değeri oknadığmı büdirdi.264


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Yazarların Hazırladıkları Bölümler• Prof. Dr. Tacettin UZUNBelagatFesahatTeşbîhTeşbihin ÇeşitleriTeşbihin Gayelen• Dr. Ayhan ERDOĞANinşâ Çeşitlerinden Nehi)'İnşâ Çeşitlerinden SoruHakikat ve MecazTıbakHusnu't-Ta'lîlTe'kidu'l-Medhi Bima Yuşbihu'z-ZemmTe'kîdu'z-Zemmi Bimâ Yusbihu'l-Medh• Dr. Muhammet TASAİnşâ Çeşitlermden Emjrİnşâ Çeşitlerinden NidaİstiareAklî Mecaz• Dr. Latif SOLMAZHaber (Bildirme) ve İnşa (Dkek) KipleriHaberin GayeleriHaber Çeşitleriİnşâ Çeşitlerinden TemennîZikir ve HazifKkıaye265


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>• Dr. Şehabeddin KIRDARTakdîm ve Te'hk"Mürsel MecazAlSecıİkibasTevriyeMukabeleUslûbû'l-Hakkn• Arş. Gör. Yusuf Sami SAMANCIİnşâ ÇeşitleriFasi (Ayırma) ve Vasi (Bağlama)Fasi Yapılan YerlerVasi Yapılan YerlerMusâvât, îcâz ve İtnâbCbâs266


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>Kur'an-ıBİBLİYOGRAFYAKerîm.Abdul'azîz Atık, 'Ilmu'l-beyân, Beynıt, Dânı'n-Nehdati'l-'arabiyye, 14C5/1985.Ahmed Mustafa el-Merâğî, 'Ulûmu'l-belâğa,el-Beyânve'l-Ma'ânî ve'l-Bedî\ (4. baskı), Beymt, Dâm'l-Kumbi'l-'Ilmiyye, 1422/2CC2.Akdemir, Hikmet, Belagat TerimleriAnsiklopedisi,İzmir, 1999.Ak el-Cârim, Mustafa Emîn, el-Belâğatu'l-vâdtha, (21.baskı), Mısır, Dâm'l-ma arif, 1389/1969.Delîlu'l-Belâğati'l-vâdıha,(5. baskı),Mısır, Dâm'l-ma'ârif, 1385/1966.Bllgegil, M. Kaya, Edebiyat Bilgi ve Teorileri(Belagat), İstanbul, Endemn Kitabevi, 1989.BoleUi, Nusrettkı, Belagat, Arap Edebiyatı veTeorileri,istanbul, Marmara Üniversitesi İlahipt FakültesiVakfı Yaymlan, 1993.267


ANLATIMLI <strong>BELAGAT</strong>El-Hatîb el-Kazvînî, Telhîsu'l-Miftâh (Telhis veTercümesi, hazuiayankr: Nevzat H. Yanık, Mustafa Kkıçk, M.Sadi Çöğenk), İstanbul, Huzur Yaym Dağıtım, tarihsiz.Kkıç, Hulusi, "Belagat", DİA, İstanbul, 1992.Mustafa ekĞalâyînî, ed-Durûsu'l-arabiyye, es-Silsiletu's-sâniye, (2. basla), el-Mektebetul-'asriyye,1413/1993.Muhammed Ali es-Serrâc, el-Lubâb fî kavâ'ıdi'lluğative âlâti'l-edeh, Dımaşk, Dâm'kfikr, 1403/1983.Muhammad Tahir ekLâdüâ, el-Mubassat fî ıdûmi'lbelâğa,Beymt, el-Mektebeml-asriyye, 2CC4.Mehmed Zihnî, el-Kavlu'l-ceyyid,(3. baskı), Matbaay-ıÂmira, 1327.Müslim b. Haccâc eH'iuşe}'rî en-Ney'sabûri, el-Câ?ni'ii's-sahth, .^.bs-sh., Dâm İhyâi't-Turâsi'l-Arabî, Beymt,1972.••••Tahirü'k Mevlevi, Edebiyat Lügati, İstanbul, EndemnKitabe vi.Tirmizî, es-Sunen, istanbul, Çağn Ya}inlan, 1980268

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!