10.07.2015 Views

Akademik Bilişim '10 10 - 12 Şubat 2010 Muğla

Akademik Bilişim '10 10 - 12 Şubat 2010 Muğla

Akademik Bilişim '10 10 - 12 Şubat 2010 Muğla

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Türkiye’de Bilim ve Teknoloji Politikaları: 1963’den 2013’e Kalkınma Planlarına Genel Bir BakışBahadır Yıldız, Hale Ilgaz, S. Sadi SeferoğluPlanları, Şevket Süreyya Planı gibi planlar budönemin ürünleridir [2].2. Bilim ve Teknoloji PolitikalarınaGenel Bir BakışKalkınma planlarında bilim ve teknoloji politikalarınagenel bir bakış açısı elde edebilmek içinbu planları sırasıyla incelemek gerekmektedir.Cumhuriyet Öncesi Dönem: 17. yüzyıldanitibaren Osmanlı İmparatorluğu ve Avrupa arasındabilim ve teknik yönünden ortaya çıkanfarklılık oldukça belirginleşmiştir. 18. Yüzyıldanitibaren bu durumun farkına varılmış vebu olumsuzluğu ortadan kaldırmaya yönelikçalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Ancak 17.Yüzyıla kadar olan dönemde devlet tarafındanbilime ve bilim adamına verilen değerin bu dönemsürecinde zamanla azaldığı görülmektedir.Batı’daki Rönesans ve yenileşme hareketlerininyaşandığı, on beş, on altı ve on yedinciyüzyıllarda gerçekleştirilen bilimsel çalışmalarAvrupa’yı on sekizinci yüzyılda aydınlanmadönemine ulaştırırken, aynı yüzyıllar içindeOsmanlı İmparatorluğu’nda bunun tam tersigelişmeler yaşanmaktaydı [5].1920-1950 Dönemi: Bu dönemin başlangıcındaOsmanlı İmparatorluğu yıkılmış ve arkasındaher şeye yeniden başlama mücadelesiveren bir ulus bırakmıştır. Yeni bir devletinkurulmasından sonra ilk önce ekonomiyi düzeltmekararı verilmiştir. Bu amaçla yapılanilk çalışmalardan birisi sanayiye ağırlık verilmesiolmuştur. Teknoloji transferi yoluyla şekerve çimento sanayinin kurulması ile ekonomiiki önemli ürüne kavuşmuştur. Teknolojikgelişim için gerekli olan kültürel, bilimsel veekonomik alt yapının çok zayıf olduğu cumhuriyetinilk kuruluş yıllarında ilerleme oldukçayavaş olmuştur. Bu arada ilk defa PlanlıKalkınma modeli uygulamaya konulmuş ve1933-38 yıllarını kapsayan Beş Yıllık KalkınmaPlanında maden, kağıt, seramik, cam vekimya sanayisinde yatırımların düzenlenmesiele alınmıştır [5].358Planlı kalkınma modelinin uygulamaya konulduğubu yıllarda Batıda yoğun bir şekilde yaşanansiyasi huzursuzluklardan dolayı rahatsızolan birçok bilim adamı Türkiye’ye gelerekTürk bilimine katkıda bulunmuşlardır. Özellikle1933 yılı yabancı bilim adamlarının yoğunbir şekilde Türk üniversitelerinde eğitime vebilime katkıda bulunmak için istihdam edildikleribir yıl olmuştur. Üniversitelerde istihdamedilen yabancı bilim adamları yeni kurulanüniversitelerin gelişmesine ve bilimsel düşünceninüniversitelerde yerleşmesine önemli katkılardabulunmuşlardır yardımcı olmuştur. Ancaköte yandan, bu dönemde uygulamaya konulanvarlık ve muamele vergisi gibi vergiler,sermaye birikimi ve teknoloji üretme kabiliyetiolmayan daha emekleme çağındaki sanayiningelişmesini olumsuz yönde etkileyen unsurlarolmuştur [5].1950-1960 Dönemi: Bu dönemde devlet dahaçok yol, baraj, liman gibi altyapı yatırımlarınaağırlık verirken, teknoloji transferi ağırlıklıyatırımların özel sektör tarafından üstlenmesişeklinde bir teşvik politikası uygulamayakonmuştur. Bu politikalara karşın kamu iktisadikuruluşları gelişmelerine devam etmiştir.Kamu iktisadi kuruluşlarının yatırımlarınındevam etmesinin arkasında gelişmeyi hızlandırmaarzusu yanında özel teşebbüsün yatırımyapacak sermaye birikimine sahip olmasınında bu uygulamada önemi büyük olmuştur.Bu dönemde Türk Sanayi Kalkınma Bankasıkurulmuş, özel kesime dış kaynaklı kredilersağlanmış ve iç kredi hacmi enflasyonist birpara politikası ile desteklenerek sanayinin yatırımlarınınfinansmanı için gereken tasarrufsağlanmaya çalışılmıştır [5].1960-1980 Dönemi: Planlı kalkınma sürecine1960’lardan sonra yeniden geri dönülmüştür.Bu süreci yönetmek üzere Devlet PlanlamaTeşkilatı (DPT) görevlendirilmiştir. Modernteknolojinin temin edilmesinde güçlüklerlekarşılaşılmış, bazı sektörlerde ise rekabetamacıyla küçük ölçekli verimsiz tesisler kurulmuştur.Başka bir ifadeyle teşvik politikalarıseçici olamamıştır. Ekonomik politikada ithalikameci, özellikle aşırı değerlenmiş kur politikalarıuygulanmış ve yüksek gümrük duvarlarıve korumacılık ön plana çıkmıştır. Bu durumbilim ve teknoloji politikalarının uygulanmasındaaksamalara yol açmıştır. Düşük bütçeliaraştırma-geliştirme çalışmaları yüksek gümrükvergileriyle birleşince yeni teknolojik gelişmeleringereğince izlenebilmesi, uyarlanması,ulusal pazarda üretilmesi ve verimlilik artışıyeterli düzeyde sağlanamamış daha da kötüsübunlar gereksiz çabalar olarak algılanmıştır.Bunların yanı sıra bu dönemde 4. Beş yıllıkkalkınma planında Teknoloji Politikaları’na ilkkez yer verildiği gözlenmiştir [5].1980 Sonrası Dönem: 1970’lerin sonunda ülkeningirdiği sıkışık dönemi rahatlatmak için24 Ocak kararları adıyla bilinen bir politika iledışa açılmaya karar verilmiştir. Bu politika ilegelişme sürecindeki ülkelerde yerli üretimin,ithalatın yerini alması beklentisi gerçekleştirilmeyeçalışılmış ve “ithal ikamesi” işletilmeyebaşlanmıştır. Ancak ihracat yapılmamış, dışarıdagelişen teknolojiler de takip edilerek ülkeyegetirilememiştir. Ülke içinde de rekabetçi birortam oluşturulamadığı için istenen hedeflereulaşılamamıştır [5].70’lerin sonunda teknoloji politikalarından ilkkez bahsedilmeye başlanmış ve 7. Beş YıllıkKalkınma Planı’nda “bilim teknoloji politikası”öncelikli ele alınması gereken Bilim TeknolojiAtılım Projesi ile Plan’a girmiştir. BuPlan’la Türkiye bilim ve teknolojiyi ekonomikve toplumsal faydaya dönüştürebilmenin yollarınıaramıştır. Ancak bu proje de başarıyaulaşmamıştır.1980’li yılların başlarında Türkiye yoğun birşekilde sanayi sektörüne yatırım yapmaktaydı.Ancak 1990’lı yıllara gelindiğinde bu yatırımlarındaha çok hizmetler sektörüne kaydığı görülmektedir.Özellikle haberleşme, konut yatırımlarıgibi alanlarda yatırımların arttırılmasıda tarım kesimi yatırımlarını büyük ölçüdedüşürmüştür.<strong>Akademik</strong> Bilişim’<strong>10</strong> - XII. <strong>Akademik</strong> Bilişim Konferansı Bildirileri<strong>10</strong> - <strong>12</strong> Şubat 20<strong>10</strong> Muğla Üniversitesi359Üniversite sanayi işbirliğinin de öneminin farkedilmesi ile 2001 yılında Teknokent yasası olarakda bilinen “Teknoloji Geliştirme BölgeleriKanunu” çıkarılmıştır. Bu yasa ile teknolojigeliştirme bölgelerinde akademisyenlerin deçalışmaları ve teknoloji üretimine katkı sağlayabilmelerikolaylaştırılmıştır.Son dönemlere bakıldığında Bilim ve Teknolojialanında ulusal ya da uluslararası düzeydefaaliyet gösteren birçok oluşum gözlemlenmektedir.Kuşkusuz en büyüğü ve diğeroluşumların da denetleyicisi TÜBİTAK’tır.TÜBİTAK bünyesinde halen çalışmalarınısürdüren, Bilim, Teknoloji ve Yenilik PolitikalarıDaire Başkanlığı (BTYPD) ve Bilimve Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK) isimlibirimler oluşturulmuştur. Bu birimlerdenBTYK’nın Türk Bilim Politikasının yürütülmesi,uzun vadeli B&T politikalarının tespitindehükümete yardımcı olunması, hedeflerinsaptanması, plan ve programların hazırlanması,kamu kuruluşlarının görevlendirilmesi, özelkuruluşlarla işbirliği sağlanması, gerekli yasave mevzuatının hazırlanması, araştırıcı insangücünün yetiştirilmesinin sağlanması, araştırmamerkezlerinin kurulması için tedbirler alınması,araştırma alanlarının tespit edilmesi vekoordinasyonunun sağlanması gibi görevleribulunmaktadır. [16]3. Kalkınma Planlarına Genel Bir BakışŞakir Kesebir Kalkınma Planı: Maden konusundayabancı sermayeyi teşvik eden tutumuplanın kendi genel tercihleri ile tutarlıdır.Bu konuda ilginç olan öneri Sanayi MaadinBankası’nın maden ve sanayi diye iki ayrı kesimeayrılmasıdır. Bu bir anlamda planın özelsektörcü anlayış içinde Etibank - Sümerbankayırımının öncüsüdür.Şakir Kesebir Planı’nda gözlenen diğer ilginçbir durum Türkiye’ye yeni yeni girmeye başlayanbakım sorunudur. Bunlar arasında ZiraatMakineleri için tamirhaneler kurulmasıyedek parça temini önerilmektedir. Dönemin

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!