10.07.2015 Views

HACI BAYRAM CAMİİ Mevlid Kandilinde İbadete Açıldı...

HACI BAYRAM CAMİİ Mevlid Kandilinde İbadete Açıldı...

HACI BAYRAM CAMİİ Mevlid Kandilinde İbadete Açıldı...

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Din gönüllüsü ve gönül diliRahman ve Rahim Olan Allah’ın adıyla“…(Güzel bir söz) kökü sağlam, dalları göğe yükselen birağaç gibidir. Bu ağaç, Rabbinin izniyle her zaman meyvesiniverir… Kötü bir sözün durumu da; yerden koparılmış, ayaktadurma imkânı olmayan kötü bir ağacın durumu gibidir.”(İbrahim, 24-25.)Söz söylemek, konuşmak, anlamlı bir şekilde kendisiniifade etmek canlılar arasında insana özgü bir haslettir.Söz, bir manayı, bir hakikati, bir hikmeti sesle, nefesle, avazile âleme bırakmaktır. Sesi, nefesi ve avazı bizlere bahşedenYüce Rabbimiz’dir. O, hem sözü yarattı, hem insana söz söylemeyiöğretti. (Rahman, 4.) Nitekim manayı ve hakikati ifadeetsin diye “Âdem’e esmayı öğreten O’dur.” (Bakara, 31.)İlahî öğretilerin bize anlattığı bir mana ve hakikat dünyasıvardır. Aslında bütün sözler ve diller bu mana ve hakikatiifade etmek için kullandığımız bir araçtır. Sözdearanması gereken ilk husus, onun doğru, anlamlı ve faydalıolmasıdır. Sözlerin en güzeli olan Kelâm-ı Kadim’de, hiçbirkarşılığı olmayan söz, boş, beyhude ve anlamsız söz manalarınagelen ‘lağv’ kavramı ile ifade edilerek, müminlerin butür sözlerden uzak durduklarından bahsedilir. (Furkan, 72.)İkinci olarak sözün hakka ve hakikate yaraşır bir güzellikteolması da gerekir. Zira sözün güzel olması, onu laf ve lakırdıdanayıran temel bir vasıftır.Bugün kitle iletişim araçlarının yaygınlık kazandığı birdönemde yaşamaktayız. Ancak üzülerek ifade edelim ki, kitleiletişimi arttıkça bir taraftan bireyler arası iletişim azalmaktave adeta tüm insanlığı bir dil ve üslup sorunu sarmakta; diğertaraftan üslup ve beyanlar gönül dünyalarını kirleten birhal almaktadır. İşaret ettiğimiz bu sorun, mana, hikmet vehakikat dünyamız ile hikmeti ve hakikati ifade edecek bilgidonanımımızın zayıflamasından; dilimizin ikrarı ile kalbimizinsadakati arasına perdeler girmesinden; çağın getirdiğifikri sorunları çözmede ve hakikati ifade etmedeki acziyetimizindilimize yansımasından kaynaklanmaktadır.İletişim, sadece söz ve dille yapılan bir iş değil, aynı zamandagönülle, kalple, yürekle yapılan bir eylemdir. Ama neyazık ki, bugün insanlık âlemi olarak gönül dilini kaybetmişbulunuyoruz. Oysaki bütün insanlığın yüksek bir gönül dilineihtiyacı vardır. Bunun için öncelikle, Allah’a imanın kişininbütün hayatını kuşatması ve bu sayede gönül dünyasındaYaratıcısına derin bir sevgiyle bağlanması gerekmektedir.Ancak böyle bir iman sahibi, gönül dilini yakalayarak yücegayelerin ve engin düşüncelerin insanı olabilir. Nitekim “Güzelsöz sadakadır.” (Buhari, Cihad, 128.) buyuran Sevgili Peygamberimiz(s.a.s.) gönüllere hitap etmenin en büyük öğreticisiolmuştur. O, Kur’an-ı Kerim’de çerçevesi çizilen dosdoğru,güzel, sağlam, beliğ ve hikmetli sözün gönül dilinden nasılifade edileceğini bizlere göstermiş ve bütün zamanlar içinörnek bir toplumun oluşmasına rahmet vesilesi olmuştur.Böylesine anlamlı bir mirası tevarüs eden Müslümanlar,başlangıcından itibaren dünyaya hayat veren bir medeniyetinşa etmişlerdir. Bu medeniyet, Atlas Okyanusu’ndan ÇinSeddi’ne kadar geniş bir coğrafyada her İslam toprağını yeşertenve günümüzde de yol göstericiliğine devam eden niceGönül Sultanları çıkarmıştır. Nitekim Yunus Emre’yi gönülProf. Dr. Mehmet GÖRMEZDiyanet İşleri Başkanı veTDV Mütevelli Heyeti Başkanımimarlarımızdan yapan, “Yaratılanı severimYaradan’dan ötürü” diyerek ‘sen veben’ dilini literatüründen çıkarması ve gönüldiliyle insanlığa hitap etmesidir. “Aynıgönlü paylaşmak, aynı dili paylaşmaktanyeğdir” diyen Mevlana’yı diller üstü kılanve onu evrenselleştiren de, yine dilini gönlüne,gönlünü diline bağlamasıdır.İslam’ın hikmet ve hakikat dünyasınıinsanlığa anlatmakla mükellef olan herMüslüman, hikmeti ve hakikati bu çağıninsanına, istikbalin gençliğine ulaştıracakbir dil ve üslup bulmak zorundadır.Bununla yaldızlı sözleri (zuhrufe’l-kavl),büyülü cümleleri kastetmiyorum. İnanıyorumki her zaman ve mekânda hikmet vehakikati en açık ve yalın şekliyle anlatacakbir hal ve gönül dili daima mevcuttur. Bubazen beden dilinin küçücük unsurunda,bazen hikmetli bir susmada, bazen ibretlibir bakışta, bazen de mütevazı bir edadakendini gösterir.İslam’ın yüce hakikatlerini insanlığaanlatmak gibi ulvi bir görevi ifa eden dingönüllüleri olarak bizler, değişen ve gelişenşartları da dikkate alarak dilimizi ve üslubumuzuyeniden gözden geçirmeli, gönüldilini de ihmal etmeyen bir anlayışla hizmetlerimiziyürütmeliyiz. Zira sözün maksadaulaşmada değerini yitirdiği ve manayüklü olmayan ilişkilerin egemen olduğugünümüzde, zengin ve engin gönül geleneğimizeve onun eşsiz üslubuna daha çokihtiyacımız var.TDVTÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 3 >

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!