1. Mekke’nin Ekonomik YapısıKur’an Hakim’in Mekke’de inmeye başlayan ilk ayetlerindeekonomiden bahsetmesi garipsenecek bir durumdeğildir. Ekonomi, Mekke şehir devletinde işgal ettiğiyeri, insan topluluklarının zamanın ve mekânın herkesitindeki yaşam şekillerinde aynı tarzda işgal eder.Ekonomi dün olduğu gibi bugün de insan toplumundaönemini korumaktadır. Mekke şehir devletini insanlığınbir örnek yaşam şekli olarak değerlendirmek veilk önen ayetlere Kur’an’la birlikte oluşturulacak imantoplumunun ilk numunesine gönderilen ilahi mesajlarolarak bakacak olursak, karşımıza çıkan tabloda görülenlerşunlardır:Mekke toplumu ticaretle uğraşıyor, fakat çok cidditoplumsal ve ekonomik eşitsizlik içinde kıvranıyordu.Allah Teâlâ yeryüzünde tevhit inancına dayalı, ibadet,ahlak ve çeşitlik ilkelerini esas alan toplum düzeni kurmairadesini Mekke’de tezahür ettirdi. Bunun için önceMekkelilerin şirk düzenine hücum edildi, arkasındanyeryüzünde insan toplumları arasında en büyük bölücülükve eşitsizlik olan sosyo-ekonomik yapıya karşıtaarruza geçildi. Biri imanî, diğeri sosyal-ekonomikalanda yeniden yapılanmanın ilk işaretleri verilmeyebaşlandı. Bir yandan iman planında, diğer yandaniman planında, diğer yandan içtimai-iktisadi plandabütün insanlığa örnek olacak modelin inşa malzemeleriKur’an’da bütün açıklığı ile yer almayabaşladı. Aslında Mekkelilerin şahsındabütün insanlığa hitap ediliyordu.Mekke çok gelişmiş ve zengin birticaret şehriydi, orada oluşmuş birsosyal tabakalaşma mevcut idi. Üstgrup zenginler ve güç sahipleri altsınıfı oluşturan köleler ve ücretlilerisömürüyor, hileli ticaret ve parasalyolsuzluklarla zenginliklerini ve güçlerinisürekli artırıyorlardı. Bunlardagörülen bariz vasıflar; bencillikleri,yardımlaşma hissinden yoksun oluşları,tahakküm zihniyetiyle alt gruplarıezme arzuları, mallarıyla, oğullarıylave israfıyla övünmeleri vb. gibibütün mütegallibe ve hakim sınıflardagörülebilen gayri insani ve gayriahlaki davranışlardı.Allah Teâlâ Kur’an Mecid’de bunlarıntavırlarını şiddetle zemmetti:“(Mal ve evlat) çoğaltma yarışısizi oyaladı. Nihayet kabirleri ziyaretettiniz (kabre girinceye kadar malattırmaya çalıştınız). Hayır! Yakında(hakikati) bileceksiniz. Yine ha-< 26TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİwww.diyanetvakfi.org.tr
yır! Yakında bilecekseniz.! (Tekasür,102/1-4)“Mal toplayıp onu tekrar tekrarsayan, insanları arkadan çekiştirip,kaş göz hareketiyle alay edenlerin(hümeze ve lümezenin) vay haline!Malının, kendisini ebedi yaşatacağınısanır.Hayır, andolsun ki o, Tamu (cehennem)yaatılacaktır…” (Hümeze,105/1-4)2. Ekonomide AmaçAllah Teâlâ, yaratıp dünyaya gönderdiğive emrine bütün maddî vemanevî imkânları tahsis ettiği en şereflivarlığı, insanın mal, mülk, zenginlikve servet sahibi olmasına aslakarşı değildir. Tam aksine o, fazl, lütuf,ihsan olarak değerlendirilen malsahibi olmaya teşvik edilmektedir.Cuma suresi 10. ayetinde Allah’ınfazlından, nasibinden aranılması tavsiyeedilmektedir. Geçmiş peygamberlereve ümmetlerine verilen sayısıznimetler hatırlatıldıktan sonra,yeryüzünün bütün nimetleri insanınemrine amade kılınmıştır. Ancakzenginliğin, mal, mülk ve servetinkötüye kullanılması araç olmaktançıkıp, amaç haline gelmesi, insanınyücelmesini, onun yüksek değerlereyönelmesini, yeryüzünde adaletli vedüzgün bir toplum kurmasını engeller.Servet böylece bu dünyanınhedefi, adi bir parçası durumunagelir; kavga, ihtilaf ve savaşların başsorumlusu olur. Dünyanın zenginlikkaynakları olan kadın, evlat, altın,gümüş, hayvan ve tarımsal ürünler,dünya hayıtının geçici faydalarınısağlayan şeylerdir. Bunların amaç vegaye edinilmeye değer yanları yoktur,bunlar hayatın bayağı unsurlarınıteşkil ederler. Âl-i İmrân 3/14. ayetindebelirtildiği gibi ebedi hayatınbütün güzellikleri Allah’ın katındadır.İnsan, servetin kendisine ait olduğunu,onda bir başkasının hakkıolmadığını düşünür. Oysa kazanılan servetin tümüinsana ait değildir, onda başkalarının da hissesi, payı,hakkı vardır. Mearic 70/24 ve 25. ayetlerinde bu hususaçıkça ifade edilir.“Onların mallarında yoksulun ve muhtacın belli birhakkı vardır.”İnanç toplumunun oluşmasında yardımlaşmaya,infaka, sadakaya, karşılıksız borç vermeye büyük özengösterilir. Bakara suresinin 260. ayetinden itibaren 274.ayetine kadar olan ilahi ifadelerde Allah için harcamanın,yardımlaşmanın, sadaka vermenin hikmeti ve önemiısrarla vurgulanır. Çünkü zenginlerin ihmalkârlığıtoplum düzeninin adaletli işlemesini engeller ve çöküşegiden yolu açar.3. Temel Ekonomik Kural: Faiz Yasağı, Zekât EmriAllah Teâlâ, sosyal adaletli ve sağlıklı bir ekonomikdüzene sahip toplumun oluşması için faizi yasaklamış,zekâtı farz kılmıştır. Toplumun selameti adaletin herkeseeşit olarak dağıtılması için faizin yasaklanmasızorunlu idi. Bakara suresinin 275 ve 276. ayetlerindealışverişin helal, faizin haram kılındığı beyan edilmektedir.Kur’an dilinde faize “riba” denir. Riba fazlalık,artık demektir.Sistem olarak faizin yer aldığı bir toplum düzenihenüz tam anlamıyla istenen düzeyde mükemmel halegelmemiş demektir ve mükemmel bir toplum düzeniortaya koymayan millet ve topluluklardan da faizkalkmayacaktır. Din ve inanca bağlı ahlakları yükselmemiş,sosyal yardımlaşma ve dayanışma sadece sözdekalmış, sosyal yapıları kuvvet ve tahakkümden kurtulupkardeşliğe varamamış toplumlar faizden kurtulamazlar,kurtulmadıkça da gerçekten Allah rızası olanahlak olgunluğunu ve sosyal düzen sağlamlığını bulamazlar,kamu yararı ile kişisel çıkarların çatışmasınıortadan kaldıramazlar… Herhangi bir toplumda faizsizyaşanamayacağı inancı yayılmaya ve faizin meşru olduğunaçareler aranmaya başlandı mı, orada çöküntüve çözülmeler baş göstermiş ve cahiliyet devrine doğrudönüş başlamıştır. “Zaruretler, mahzurluyu mubah kılar”kuralınca zahmetler, mubah görme kapısını açar.Bugünkü insan toplumlarının riba devrinden kurtulabilmesi,ciddi ve sağlam bir toplum düzeni kurmalarınabağlıdır. Fakirlik azalıp sosyal yapıdaki düzelmeilerledikçe faizler kendiliğinden düşecek ve bir güngelip ortadan kalkacaktır. Fakat faiz devam ettikçe deservetler bir gün gelip ortadan kalkacaktır. Fakat faizdevam ettikçe de servetler tekelleşmeden kurtulmayacakve fakirlik, yoksulluk azalmayacaktır. Geneldewww.diyanetvakfi.org.tr TÜRKİYE DİYANET VAKFI HABER BÜLTENİ 27 >